-
1.
+2Yazıya başlamadan önce belirtmeliyim ki; bu yazıda ele alınan, sadece bir teori olmasına rağmen, kaynakça ve destekleyici unsurlar olarak kullanılan parantezler içindeki referanslar, gerçek kaynaklardan alıntıdır.
“Ve onlar, kuşlarla, ve canavarlarla, ve sürüngenlerle, ve balıklarla günah işlemeye başladılar, ve birbirlerinin etini tüketmeye, ve kanlarını içmeye. Sonra dünya kanunsuzları itham etti.”
Hiç merak ettiniz mi; bunca korku hikayesi, bunca canavar; vampirler, kurtadamlar, ejderhalar, devler, cüceler, troller ve daha niceleri nereden çıktı diye? Neden hayal gücümüz hep bizden daha değişik, ama bir taraftan da bizim gibi olan “insansı” lar üretiyor? Neden hayal ettiğimiz her canavar bizim hep yapmaya özendiğimiz şeyleri yapıyor? Koskoca heykelleri, Mısır’daki Piramitleri, Stonehenge’i gördükten sonra mı yarattık devleri? Ya da ilk veba salgınından sonra mı uydurduk vampirleri? belki de kurtadamları düşündüren kuduz idi bize?
Ya da belki de gerçekten görenlerden, bilenlerden duyduk tüm bunları…
part part devam edeceğim beyler ... -
2.
0Modern bilim insanın geçmişini araştıradursun, merak edilen bir çok sorunun ipuçları, eski efsanelerde yer alıyor.. Hatta yeni sorulara yol açacak kadarı, akaitlerde var. Hem de, açık, seçik ve tanımlanmış tek bir kelime olarak. “Nephilim”, 1947de bir arap çocuğun koyunlarını güderken, Ölü Deniz (al-Bahr-al Mayyit) yakınlarında bir mağarada bulduğu, sonradan Qumran Yazıtları olarak isimlendirilecek; içerikleri bilir kişiler tarafından, “cennetsel yaratıkların aşağıya, dünyaya inip insanlarla birleştikleri” ni doğrular yönde açıklanacak olan eski parşömenlerden çıkartılarak literatürdeki yerine kondu. Ve tabii, o zamana kadar gözardı edilmiş, yeteri kadar önemsenmemiş ya da doğru anlaşılmamış ayetler, baplar, verseler, cümleler; hak ettikleri alaka karşısında sırlarını dökmeye başladılar.
insanoğlu toprağın yüzünde çoğalmaya başlayınca, ve onlara kız çocuklar doğunca, Tanrı’nın oğulları gördüler ki insanların kızları çok çekiciler. Ve seçtiklerine karıları gözüyle baktılar. Sonra Tanrı dedi ki, "Benim Ruhum, sonsuza kadar insanda kalmayacaktır, çünkü o ettendir: Onun günleri 120 sene sürecek." Nephilim, o zamanlarda dünya üzerindelerdi, ve daha sonra da kaldılar, Tanrı’nın oğulları, insanların kızlarına geldiklerinde, onlara çocuklar doğurdular. Bunlar, eskinin kudretli insanlarıydı, şöhretli insanlar. Genesis 6:1-4,inglizce Standart Versiyonu (Ç2) -
-
1.
0kardeş o dev kurtadam filan oluşması büyüyle oluyo ben araştırdım
Cadılar = Büyücü kadınlar
Kurt adamlar = Lanetlenmiş insan
Devler = Şekil değiştirmiş cinler
Ejderhalar = Bence gerçektir kalıntı olmamasının sebebi derisinin kemiğinin değerli olması
Vampirler = satanistler
Cüceler = Cinler
Troller = Cinler
hatta yunan mitolojisine bak kurt adam büyüyle oluyo
ben böyle biliyorum
-
1.
-
3.
0Nephilim kelimesi, bazı incillerde biraz da ekgib olarak “Giants" ya da "Titans" olarak çevrilmiş, bazılarında ise olduğu gibi bırakılmıştır. Kimileri der ki; çevirideki "devlik" fiziksel değil, ilim-irfan boyutundadır. Kimilerine göre de, hakikaten devasa yaratıklardı nephilim. Yaygın inanışa göre, büyük tufandan öncesine kadar hüküm sürüp sonra yok oldular. Başka bir inanış da, tufanda kendilerine saklanacak bir yer buldukları yolundadır. Her ne şekilde olursa olsun, bunlar 3 ana kitapta da geçer, ve hepsinde de insanlarla karıştıklarından bahsedilir.
Olayın hem düğüm, hem de çözülme noktasıi Enoch. Bizim bildiğimiz adıyla, cennete çağırılan ve “Safra rabba" yani "Büyük katip" ünvanını alan, Hz. Nuh (نوح)’un büyük büyük babası Hz. idris (ادريس) den başkası değildir. Enoch, yani idris, nephilimden yukarıdaki (yazının en başındaki paragraf) şekilde bahsediyor. Ama asıl işin karışık kısmı şudur ki; 365 yıl yaşadığı (Genesis 5:22-29) ve bir çok ilmi insanoğluna verdiği yazılır. (Kuran 19:56-57 ve 21:85-86. ayetler).Hz. idris; ok ve yayı ilk kullanan, ilk yazıyı yazan, ilk defa dikiş diken (kendisine elbise dikerek giyen), yıldızlar ilmini insanlara ilk olarak getiren, kendisine 30 sayfa bahşedilmiş bir uludur. Hakkında bunlardan başka belki yüzlerce rivayet bulunabilinir. Hatta “Enoch” ismini kendiyle özdeşleştiren o kadar çok kaynak vardır ki, bunlar arasında bir sınıflandırmaya gidilmiştir. Burada bizim bahsettiğimiz Hz idris (Enoch), Jared’in oğlu (Genesis 5:18)dur ve Enoch’un kitabı dediğimiz de, 1. Enoch olarak klasifiye edilen ve tamamı Ethiopic Dilden çevirilmiş olandır. -
4.
0Acaba bu nephilim bizim “Peygamberler Soyu” diye bildiğimiz şey olabilir mi?
i.Ö. 1200 yıllarında yaşayani Hz. Joshua, bizim bildiğimiz Hz. Yuşa Bin Nun (Nun’un oğlu Yuşa), Hz. Musa’nın ölümünden sonra 29 sene israiloğullarını Tevratla yönetmiş ve “Ona muhalefet eden mel-undur” diyerek kendisinden sonra da israiloğulları’nın Musa’ya inanmasını sağlamıştır. Buraya kadar normal, ama kendisinin Beykoz (istanbul)’da, eski adıyla “Dev Dağı” mevkiindeki türbesinin uzunluğu tam 17 metredir. Üstelik, rivayete göre bu 17 metrelik türbe, sadece vücudunun belden yukarısı için yapılmıştır. Tabii ki, bunun bir minnet göstergesi olduğu için abartıldığı, akla en mantıklı gelen söylentidir.
Nasıl ki Hz. idris (Enoch), nephilim’ kelimesinin “devler" diye çevirilmesinden sorumlu ilim devlerinden biri olarak kabul edilir ise, Hz. Yuşa da, bu çevirinin fiziksel boyutlara konote eden kısmından sorumlu olanlardan biridir.
Ama, her iki ulu kişinin de bizlere anlattıkları, sorulara ipuçları göstermekten çok, asla kesin olarak cevaplanamayacak yeni sorular sordurmaktadır.
Kimilerine göre Yuşa Bin Nun, Eriha’nın kuzeyinde, Efrayim Dağı’nda yatar.
Yemen ile Umman arasındaki geniş ovalar, Âd Kavmi’nin hüküm sürdüğü Ahkâf’olarak bilinir. Haksız yere güçlülük taslayan ve Tanrı tarafından cezalandırılan bu kavim bir hayli uzun boylu olduğu tefsir edilir. Bazılarına göre, boyları 60 ziradan(), yani üç buçuk metreden daha uzundur (Kurtubî, XX:48 - Buharî, Enbiyâ: I - ibn Hanbel: II, 3 1 5/325).
"… Düşünün ki o, sizi Nûh kavminden sonra hükümdarlar yaptı, size yaratılışta onlardan ziyâde boy-pos (ve kuvvet) verdi. …..” (el-A’raf, 7:66-69).
Ahkâf’ile Efrayim Dağları’nın yakınlığı aşikar, ancak; Kuran’da bu yerin tanımlanması, rivayete göre Hz. Yuşa’nın oralarda şehit oluşundan çok sonradır. Dahası, Hz Yuşa, vefatına kadar, israiloğulları ile birlikte, “Allah’ın emrine karşı gelen zalimler” ile savaşıyordu. Kim ola ki bu “zalimler”?
"Onlar yeryüzünde haksız yere
büyüklük tasladılar ve ‘Kuvvetçe bizden daha güçlü kimmiş!..’ dediler. Onlar kendilerini
yaratan Allah’ı -ki o, bunlardan pek kuvvetlidir- hiç düşünmediler mi? Onlar bizim mucizelerimizi bilerek inkâr ediyorlardı.” (el-Fussilet, 41:15) -
5.
0Yoksa, zamanında Edessa (bugünkü Urfa)’ya kadar sarkan Babil’in Asma Bahçeleri, Şeddâd (Ad Kavmi’nin Hz. Hûd zamanındaki lideri) emrinde yeniden mi yeşerdi?
Haec dicit Dominus ecce ego suscitabo super Babylonem et super habitatores eius qui cor suum levaverunt contra me quasi ventum pestilentem
"Böylece Tanrı dedi ki: Görün, Babil’e ve orada yaşayanların üzerine öldürücü bir rüzgar kaldıracağım, onlar ki kalplerini bana karşı kaldırdılar. (Jeremias 51:1)(Ç3)
“Ey muhafazid, Rabbinin, ülkelerde benzeri yaratılmayan, sütunlara (büyük saraylara) sahip irem şehrinde yaşayan Âd kavmine ne yaptığını görmedin mi?” (el-Fecr, 89:6-8)
Babil ile Ad kavmi birbirlerinin yansıması mıdır bilinmez tabii ki, ancak ikisini de nephilim açısından örneklemek yanlış olmaz. Babil, zamanında elinde tuttuğu, kaynağını insanlara sunduğu fırsatlardan ve lüksten alan gücüyle, bir devdi, ve şüphesiz dünyayı çok fazla etkiledi.
Calix aureus Babylon in manu Domini inebrians omnem terram de vino eius biberunt gentes et ideo commotae sunt
"Babil, Tanrı’nın elinde, bütün dünyayı sarhoş eden altın bir kupa oldu: Uluslar onun şarabından içti, ve bu yüzden sendelediler."(Jeremias 51:7) (Ç4)
Ad kavmi de kibirlerinin kurbanı oldu. Nereden geldiklerini ve kim sayesinde bu kadar kudretli olduklarını unutup kendilerini yaratana kafa tuttular, ve bunun karşılığında cezalandırıldılar. En azından, Kur’an da söylenen bu. Babildekilere ne oldu bilemiyoruz ancak, Kur’an, Ad kavminin akibetini de açıkça belirtiyor:
“Hûd’u ve beraberindeki iman edenleri rahmetimizle kurtardık.” (el-Âraf, 7:22).
Bu son sure, bizim incelediğimiz nephilim’in varlığını sürdürüyor olması konusunda bir açık kapı olarak değerlendirilebilinir mi? Bundan öte, israiloğullarının Hz. Yuşa’nın önderliğinde başlayan görevlerinin hala sürdüğüne dair ıspatlar var. “Gözlemciler” denilen bir gruptan (bazen isim verilmeden de olsa) bir çok yazıtta bahsedilir. Efsaneye göre, israiloğullarına nephilim’i gözlemeleri ve tüm soylarını yok etme emri verilmiştir. Ama israiloğulları, sadece insan olmayan, karışmış olan nephilimleri temizler ve gen havuzundaki bozuk DNA yı yok etmeye çalışır. Hatta ve hatta, israiloğullarının bunu yaparken nephilim klanlarıyla karıştığı ve “Kutsal Soy”un da bozulduğu söylenir. -
6.
0Onların kızlarından bazılarını kendileri ve oğullarına karı ettikleri için, kutsal ırk, karanın insanlarıyla karıştığı için; hakikaten, prenslerin ve yönetenlerin elleri bu inançsızlığın önde gidenleri olduğu için.
Bunları duyduğumda, giysimi ve cübbemi yırttım, ve kafamdan biraz saç koparttım, ve sakalımdan, ve bitkin bir şekilde oturdum kaldım. (Ç6)
inanışa göre, nephilim sadece insanlarla değil, diğer başka canlılarla da soylandığı için, elimizde birden çok melez var. Vampir yarasalarla olan çocuklarından vampirler, sürüngenlerden olan çocuklarından “Sürüngenler” (fazla bilinmeyen br masal ırkıdır. onların da vampirler gibi şekil değiştirme ve hipnotize etme gibi özellikleri vardır), diğer canlılarla olan ilişkileden de çeşitli likantroplar meydana gelmiştir (yarı insan, yarı hayvan yaratıklara likantrop denir. aslında doğru kullanımı: “therianthrop” dur. Yunancada vahşi hayvan anldıbına gelen ‘therion’ ve insan anldıbına gelen ‘anthropos’ kelimelerinin birleşmesinden oluşur)
Hatta daha da ileri giderek, okült (Occult: “saklı bilim”, “karanlık bilim”, “sırlar bilimi” ve benzeri isimlerle anılan, bazı çevrelerce bilim olarak kabul edilmese de, bazı üniversitelerde ispritizma’nın bir kolu olarak kabul gören, metafizik öğeler ve yansımalarıyla ilgilenen bilim dalıdır.), nephilimlerin karakteristik özelliklerini pigibopatlarınkiyle özdeşleştirir ve şu şekilde özetler:
1. Olağanüstü cazibe ve yüksek zeka
2. Sığ duygular, Empati, suçluluk, pişmanlık gibi hislerden yoksunluk
3. Hayata dair planlara ya da düzene ilişkin davranış yoksunluğu ya da azlığı
4. Deneyimlerden tecrübe edinme ve endişe hissi yoksunluğu.
5. Güvenilir olmama, samimiyetsizlik, ve riyakarlık.
Tüm bunları bir kenara bırakıp son 50 yıldaki teknik gelişmeleri ele alırsak, nephilim’e bambaşka bir şekilde yaklaşabliriz. Artık modern tıp sayesinde insan organları bir koyunda oluşturulabiliniyor, organ nakli, bünyenin reddetme riski olmaksızın yapılabiliniyor, domuz kalbi bir insanın vücudunda atabiliyor. genler manüple edilerek çeşitli özellikkler insansılaştırılabiliniyor, ya da insansı olmaktan çıkartılabiliniyor, insan ömrü uzatılıyor. -
7.
0Acaba doğanın işine fazla mı karışıyoruz? Yüce ilimler sahibi Hz. idris, yoksa bizi yakın gelecekte olabileceklere karşı uyarıyor mu? Bizim sonumuz da Lut’un kavmini yok eden ya da Babil’in Asma Bahçelerini kurutan, ya da 1945 Hiroşima semalarında izlenene benzer bir bulutla mı gelecek?
Bunlar somut bilimden ziyade insanlığın taktirinde değerlendirilecek sorular. Cevapları ise, verildiği zaman belki de çok geç olacak
beyler bi sitede okudum ilgimi çekti isteyen okusun fantastik bi konu.