-
1.
+16 -421 Temmuz 2017 - Gece 21.00
o gece her şey normaldi. arkadaşlarımla otururken kalkmam gerektiğini fark ettim, saat geç olmuştu, Eda'yı alıp evine bıraktım. Daha sonra FSMden geçtim. FSMden geçtiğimde polisin TT Arena'nın çevresini, girişini TOMAlarla kapattığını gördüm. Hemen telefonumdan inci Sözlük uygulamasını açtım, haber sitelerinin uygulamalarını açtım, bir şey yoktu. Twitterda arena diye arattığımda 1 2 kişi neler oluyor diye resimli tweet atmıştı. anlam veremeyip yoluma devam ettim. Avcılardaki evime gelmeme az kalmıştı.
Avcılar'da evime giderken yan yolun da kapalı olduğunu fark ediyorum. Hızlı bir şekilde evime giderken üstümden 5 tane ard arda jet geçiyor. Sonik patlama yaratıyorlar. Aklıma geçen sene olmuş darbe geliyor ama dışarıda kimseyi görmüyorum bu sefer.
Gece evime geldiğimde bir kaç AVM nin tutulduğunu, Vodafone Arenanın ve Sukru Saracoglunun da tutulduğunu görüyorum. Anlam veremeyip uyumaya çalışıyorum, uyuyamıyorum.
Saat 03.00 oluyor. Uyuyup yarın ki işime gitmem gerektiğini fark ediyorum. Kendimi zorlaya zorlaya uyuyorum. iyiki de uyuyorum. Bundan sonra uyuyamayacaktım çünkü
(dün geceki baslıkta sıkıntı oldu burda bastan baslıyorum) -
2.
+4Geceki uykumdan jet sesleri ile uyanıyorum. Kaç tane olduğunu sayamadığım jetler sonik patlama yaratmaya devam ediyordu. Sonik patlamadan sonra selalar alınmaya başlanıyor. Camiye çok yakın oturduğum için onlarca kere selayı duyuyorum. Neler olduğunu anlamak için televizyonu açmak istiyorum, Turksat kanallarında sinyallerin kesilmiş olduğunu fark ediyorum. Bilgisayarımı açmak istiyorum, sağ alta bakıyorum, "internet Erişimi Yok" diyor. Telefonumun mobil verisinden bağlanmak istiyorum ama aşırı yavaştı. Neler olduğunu hala anlayamıyorum, neyin içindeydim, Eda neyin içindeydi, Edirne'deki ailem nasıldı, aramak istiyordum ama yoğunluktan arayamıyordum. Deliriyordum. Duvarlar üstüme üstüme geliyordu.
-
3.
+1 -2VPN ile telefonum üzerinden internete giriyorum. Türkiye'nin hiç bir sitesi açılmıyordu. Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve TSK siteleri çökmüştü. CNN'in uluslararası sitesine giriyorum. Sitenin sol üstünde kara Türk bayrağı resmi ve 3 tane manşet var. Kötü ingilizcemle anlayabildiğim manşetler; Birden fazla ülkeye ait dış güçler Türkiye'ye girdi. RTE'nin Fas'a sığınma talebinin kabul edilmesi, ve Türkye'de medya erişiminin kesilmesi idi.
Dışarıya çıkıyorum. ilginç bir hava var, sabah 7.00, havada kül rengine yakın kara bulutlar var, jetler uçmaya devam ediyor, marketler açık, insanlar marketlere yığın etmiş.
Bunlar daha başlangıçtı. Hep birlikte ülkemizi kurtarma vakitlerinin gelmesine az kalmıştı. Radyoyu açıyorum ve gerçekleri öğreniyorum. Konuşan.. -
4.
+3 -1Konuşan Recep Tayyip Erdoğandı. 87.5'ten 106'ya kadar bütün frekanslarda sadece Recep Tayyip Erdoğan vardı. Ülkenin Amerika, iran ve ingiltere tarafından 3 koldan işgal altında olduğunu söylüyordu. Ülkede sıkıyönetim ilan edildiğini, Binali Yıldırım'ın görevden alındığını, bütün emirlerin kendisinden geleceğini söylüyordu. 2. bir emre kadar ülke genelinde sokağa çıkma yasağı getiriliyor. Ülkeyi Türk askerinin kurtaramaması durumunda, RTE önderliğinde sokağa çıkacağımız söyleniyor. Siyasi görüşüm nedeniyle RTE arkasında savaşmak istemesem de olayın ciddiyetinin farkına varıyorum. Varmak istemesem de farkına varmak zorunda kalıyorum. Bu ülkenin bizlerin olduğu aklıma geliyor. AKP'lisiyle, CHPlisiyle MHPlisiyle. Telefonumdan Eda'yı aramak istiyorum. Telefonumu elime alıp şifreyi girerken yine jet sesi duyuyorum.. Tam üstümüzden geçtiğini fark ederken cam kırılıyor. Üstümde parçalanıyor. Camları temizleyip aramayı deniyorum fakat yine de arayamıyorum. Telefonumu yeniden başlatıp wcye gidiyorum. Saat bu arada 8.00 oluyor.
-
5.
+3Telefonu yeniden başlattığımda operatör kısmında "TURKCELL" yerine "Sadece Acil Aramalar" yazıyor. Arayamamamın sebebini şimdi anlıyorum. Yapacak hiçbir şey yoktu. Radyoyu açıp RTE'nin konuşmasını tekrar tekrar dinledim. Bir kaç saate radyodan RTE'nin Fas'tan geri döneceği duyruldu. Saat 12.00 olmuştu. Saat 20.00 gibi RTE istanbul'da olacaktı. Bütün günü elim ayağım titreyerek geçiriyorum. Saat 19.30'da RTE geliyor. Açıklama yapacağı söyleniyor ve bütün radyolar ona bağlanıyor
-
6.
+3okuyorsanız devam edelim beyler yoksa yormayayım kendimi
-
7.
+3neyse 1 kişi de okusa devam ediyorum
-
8.
+8RTE 1 yıl önceki darbe gibi herkesi sokağa çağırıyordu. Asker tek başına temizleyememişti. Bu sefer görüşüm ne olursa olsun gidecektim, ülkemi gavur döllerine vermezdim, hemen çıkıp şehitler köprüsünden geçip Edamla görüşecektim, ingilizler köprüden geçirmedi. Nasıl bir köprüyse her yıl birisi tutuyor. Mecburen geri döndüm, taksim meydanına gittim. arabamı çektim, meydanda beklemeye başladım. Savaş içine girmek üzere olsak bile gördüğüm manzara beni tekrardan mutlu etmişti. Milyonlarca kişi ordaydı, alevisi sünnisi, türkü kürdü, lazı çerkezi , sağcısı solcusu orada görmek çok güzeldi.
Herkes elinde bayraklarla oradaydı fakat aklıma bir şey takıldı. Biz savaştaydık abi. Meydanda durmamızın bir anlamı yoktu ki. Ne yapılır ki diye düşünüyordum, ona da bir cevap bulamıyordum. Ama orada durmak yerine savaşmamız gerektiğini hissediyordum. Atladım arabama, benzinine baktım, Tekirdağ'a yetecek kadar benzinim vardı. Hızlıca Tekirdağ'a doğru yol aldım. -
9.
+5Tekirdağda geçen yılki darbeden sonra taşınan kışlaya gittim. Türk askeri sarmıştı. 22 plakalı arabamı görünce asker bana iyimser yaklaştı, onların yanında olmak istediğimi, ülkemizi kurtarırken meydanlarda değil, onların yanında olmak istediğimi söyledim. Üstümü ve arabayı arayıp kışlaya aldılar, telefonumu ve tabletimi aldılar. Yarım saat boyunca komutanı bekledim.
Ailenle vedalaştın mı, biz ölümüne ülkemizi kurtarmaya gidiyoruz, vedalaş istersen dedi. Daha askere gitmemiştim ben, şimdi ailemle vedalaşmamı istiyordu. Vedalaşmadığımı söyledim. Komutan gözlerini kaçırıp 2 3 saniye sonra tekrar yüzüme baktı ve elleriyle benim yanaklarımı okşamaya başladı. Peki savaşmaya hazır mısın dedi. CS dışında silah görmemiş adamım ama söz konusu ülkeydi beyler. Hazırım dedim. Beni binbaşının yanına verdi. Temel duruşu, silah tutmayı, cephe durusunu, menzil tutmayı öğretti. Anlamış gibiydim. Benim gibi oraya gelen 50 60 kişi daha vardı. Hepimizi binbaşı aldı ve başkalarıyla birleştirip büyük bir kamyonetin kasasına bindirdi. istanbul'a doğru yola çıktık. Binbaşı komutanla çok sessizce bir şeyler konuşuyordu. Duymamamız için sanki.. -
10.
+5Bizi istanbul'a getirdiler. Önceden boşaltılmış Hadımköy kışlasına getirildik. Orada başka kışlalardan gelen herkes vardı. Rahat 30.000 kişi vardı. Hepimiz orada silahlandırıldık. Bazıları doktor vs. oldugu için onlar silahlandırılmadı, kamyonetlerin arkasına ilk yardım malzemeleri, şırıngalar dolduruldu. Bunlar yapılırken dış güçler Türkleri neredeseyse evlerine sokmayı başarmıştı. Telsizden duyabildiğim kadarıyla 5.000'den fazla ölü vardı. Köprü ayaklarında bomba patlatılmıştı, köprü büyük ölçüde zarar görmüştü. Biz 3.000 kişi şehitler köprüsüne gittik. 100'den fazla kamyonet ve 10 dan fazla yaraların onarımı için kullanılacak kamyonetler ile birlikte.
-
-
1.
0Hadımköy de oturuyom amk
-
1.
-
11.
+2Hem polis hem asker kol kola girmişti. TT Arena'ya girip her şeyi son kez planladık
1 saate geliyorum. -
12.
+6TT arenadan çıktığımızda ortalık savaş alanı gibiydi. Amerika füzeler ile yolları dağları taşları her yeri bombalıyordu. Stada gelmelerine çok az kalmıştı. Silahlarımızı alıp staddan çıktık uzaklaştk koşa koşa. Stada kafamızı çevirip bakmak istedik, tek bir parçası sağlam değildi. içinde kamyonetlerimiz vardı. Hepsi talan olmuştu. Artık oradan geri dönme şansımız yoktu. Hayatımız şehitler köprüsü ile tt arena arasında geçecekti. Adamlar acımıyordu. Yerde derin çukurlar açıyorlardı. Savaşı kazansak bile buraların onarımı en az 10 yıl alacaktı. Yapacak hiçbir şey yoktu. Günlerce saklandık.
1 Ağustos 2017 - Sabah 11.00
Pilli radyomuzu açtık. Recep Tayyip Erdoğan savaşın devam ettiğini, silahlanmak isteyen halkın kışlalara gidip silahlanmasını istiyordu. Savaşın devamlılığına göre bu bir zorunluluk olabilirmiş. Yanımızdakilerle birlikte bunu tartışırken komutan bir yerden apar topar gelmeye başladı. Amerikan ordusunun helikopterle yaptığı keşifte fark edildiğimizi oradan kaçmamız gerektiğini söyledi. 2 kamyonet bulup getirmişti fakat yollar çok kötü durumdaydı. 1 kamyonete her yerinden tutuna tutuna içine gire gire 400 kişi sığabildik. 800 kişi çıkabildik ordan. Kalanlar için de sağlam dönebilirsek silah ve kamyonet getirecektik. Kronik hastalığı olanlar ilaçlarını 1 haftadır almamıştı. Bismillah diyerek yola çıktık. -
13.
+5TT arenadan hadımköy kışlasına 5 saatte vardık. Gizlenerek gittik. Genellikle ara yolları kullandık ve dış ordulara yakalanmadık. Hadımköy kışlası çok güzel korunuyordu ve 5.000 kişi vardı. Hepsini TSK silahlandırmıştı. Hepsini 20 tane kamyonete yükleyip Şehitler Köprüsüne getirdik. 10.000 kişiye yakın olmuştuk, orayı alıp anadolu yakasına doğru ilerleyecek diğer merkezleri, tarihi eserleri, siyasi binaları ve stadları alıp Ankara'ya geçecektik. Küçük illerin çoğunda güvenlik sağlanmıştı. istanbul Kocaeli, Yalova, Sakarya, Bolu, Bursa, Ankara, izmir ve Çanakkale de sıcak savaş vardı.
-
14.
+3iran Türkiye'den çekilme kararı almıştı. Bunun sebebi, ingiliz ve Amerikanlarla yer paylaşımı konusunda sıkıntı yaşamalarıydı.
Bu arada biz Gayrettepe Türk Telekom'u tekrar ele geçirip, ülkeye internet sağlamaya devam etmek istiyorduk. Burayı yaklaşık 800 kadar ingiliz askeri tutuyordu. Bizi gördüklerinde direk olarak Telekom'u bize verdiler. Savaşmadan çekildiler. Biz onları arkadan kelepçe ile bağladık, 500 kişi başlarında durdu ve üniformalarını çıkartıp polise teslim ettiler. Biz kalanlar Şehitler Köprüsüne gittik, köprünün ayağında hasar vardı fakat köprüyü az sayıda kişi ve araba kullanabilecek durumdaymış. Köprüde 3.000 asker vardı. hepsi köprü girişindeydi. hiç biri köprünün üstüne çıkmıyordu korkudan. 3.000 asker ile çatışmaya girdik. tankların arkasına cephe ala ala burayı temizledik. 2.000 e yakın kaybımızın olduğunu düşünüyorum. Ben teslim olanları bağlarken yaklaşık 2.000 asker köprüye çıkıyordu.. Keşke çıkmasalardı. -
15.
+4beyler burdaysanız belli edin de bilelim
-
-
1.
0La yaz panpa
-
2.
0Yazinca pana cevao at
-
1.
-
16.
+4Şerefsizler köprüye bomba koymuşlardı. Bombanın patlamasıyla 2.000 canımızın köprü ile birlikte denize dökülmesini izliyordum.
Berbattı. Tarif edilemeyecek kadar, tek kelimeyle berbat. 10bin kişi çıktığımız yolda 5bin kadar kalmıştık. Alabildiğimiz tek yer istanbul'un Avrupa yakasıydı. 5bine değer miydi? Toprağımın her karışına kurban olurum ama içim acıdı. TSKnın el koyduğu feribotlara kamyonetleri yükleyip Anadolu yakasına geçtik. 3-5 saate Hadımköy kışlasından 10 bin kişi daha geldi. Onları beklerken edanın yanına gittim. Çoktan beni terk etmişti. Ben her gün senin nerede ne olacağını bekleyemem benim de bir hayatım var diye salakça konuşmuştu. Ulan savaşa giriyorum amk. O gün anlamıştım vatan toprağı harici kimse için ölünmeyeceğini -
17.
+3Daha fazla takviye gelecekti. Biz 10 bin kişi ankaraya giderken 30 bin kişi daha gönderilmişti. Bunlar istanbul Kocaeli, Yalova, Sakarya, Bolu, Bursa, izmir ve Çanakkale için savaşacaktı. Sürekli takviye yapılacaktı. Bu arada RTE bütün TC vatandaşları için kışlalara gitme zorunluluğu getirmişti. Kışlalara gitmeyenler dış güçlerle bir tutulacaktı. Bu şekilde orduda asker sıkıntısı kalmamıştı ama benim o 2bin kişiye içim yanıyordu. Toplam ölü sayısı farklı illerle ilçelerle 120bini geçmişti. Amerikanın ülkeden çekilip hidrojen bombası atacağı gündemdeydi. Hepimizin içinden yalanlamak geçiyordu, biz bu ülkeyi böyle vermemeliydik en azından.
-
18.
+110bin kişi Ankara'ya gidiyorduk beyler. Gitmeden önce herkes istanbul'daki sevdikleriyle vedalaşmaya gitmişlerdi. Ben gidememiştim işte. Savaştığım için beni bırakan bir kızı sevdiğim için kendime sövüyordum. Ben bu vatan için canımı vermek istiyordum. TT Arena'nın yok edilişini görmem, 2 bin kişiyle birlikte köprünün yıkılmasını görmem bana yetmişti. Bu kadar şeyi görmüşken artık yok olmak istiyordum. Ama yok olmadan önce diğerleriyle kurtarmam gereken bir ülke vardı. Annemi babamı özlemiştim. Onları en azından 1 kere görmek istiyordum. Edirneye gidemezdim ama onlara güzel bir vatan bırakmam şarttı.
Askerler sevdikleriyle vedalaşınca hep birlikte yola çıktık. Bordo Bereliler ve Subaylar, komutanlar önden geçiyordu. Bir tehlike anında bizlerin o tehlikeye maruz kalmamamız için önden gidiyorlardı. Hiç bir sıkıntı yaşamadan Ankara'ya gittik. 2 ülke olduğu için daha yer paylaşımı yapılmamıştı.
Ankara'ya geldiğimde TT arenanın orda gördüğüm manzarının benzerini gördüm. Yolları yok etmişlerdi resmen. -
-
1.
0Panpa yaz ben okuyom
-
1.
-
19.
+3Gece burdayım beyler 1 2 saat uzun uzun entrylerle süsleyeceğim buraları mesaideyim
-
-
1.
0Hadi aq
-
1.
-
20.
+2geldim beyler
başlık yok! burası bom boş!