0
uhumdaki boşluk, içimdeki tatminsizlik ve hayatımdaki anlamsızlık bakışlarımdan okunuyorsa eğer, bilin ki bunun sorumlusu ben değilim. Ne bu dünyaya kendi isteğimle geldim ne de zamanın ve çabanın değerini bildim. Ne zaman dışarı çıksam şaşırıyorum insanların nasıl hayatlarına devam edebildiklerine. Ne zaman görsem bikaç genci eğlenirken tiksiniyorum onlardan hayatlarını mutlu geçirebildikleri için. Ter, tak, sidik ve salya akıtan bu yaratıklar nasıl mutlu olabilirler, o sivilceli, kir dolu gözeneklerle dolu olan suratlarında nasıl bir gülümseme ansızın ve umursamazca belirebilir? Nasıl olur da neyin iyi neyin kötü olduğuna karar verebilirler kendilerini anlamın dimdik ve sopsoğuk önlerine gerilen duvarların arasında kaybolduğu bir labirentte bulmadan? Ve ben neden onlar gibi olmak yerine burda bu aptalca, beni benden daha da tiksindiren, içimdeki boşluğu daha da çok sızlatan satırları yazıyorum?
Bu yazıyı bitirdikten sonra yine her akşam yaptığım gibi dışarı çıkıp amaçsızca yürüyeceğim. Yine sıradışı, her insanın başına gelmeyen, her gün olmayan birşeyin olup beni bu yaşantımdan kurtarmasını dileyeceğim. Fakat bir tak olmayacak. Gece eve dönüp o karanlık ve soğuk odamın tavanına saatlerce boş boş bakacağım.
özet: çok yalnızım binler