1. 1.
    +3
    Asıl ekgiblik, ekgib olduğumuzu düşünmekti.
    Asıl ekgiblik, çareyi başkasında aramaktı. Hayatın matematiği farklı;
    iki yarımı toplayınca bir etmiyor. insan tek başına mutsuzsa başka biriyle de
    mutlu olamıyor.
    Önce yalnızdık.
    9 ay boyunca karanlık bir yerde dışarı çıkmayı bekledik ve dünyaya ağlayarak
    geldik.
    Pişman gibiydik. Ya da mecburen gelmiş gibi.
    Biraz büyüdükten sonra, kendimizi bildiğimiz anda, içimizi kemiren, kalbimizi
    kurcalayan o tuhaf duyguyu hissettik: Bir yerde bir ekgib var dedik.
    Korktuk.
    ‘Bunun sebebi ne?’ diye sorduk kendimize. Cevabı yapıştırdık:
    ‘Demek ki sahip olmadığımız bir şeyler var.
    O yüzden ekgiblik hissediyoruz’. Peki, neye sahip olmamız gerekiyor?
    Çocukken ‘yaşımız küçük’ diye düşündük. Her istediğimizi yapamıyoruz.
    Kurallar, yasaklar var. Büyüyünce her şey yoluna girecek.
    Büyüdükçe bir şey değişmedi.
    Yine huzursuzduk. içimizden bir ses aynı sözcükleri fısıldıyordu:
    ‘Bir ekgib var. Kafamız karıştı. Nasıl kurtulacağız bu iğrenç duygudan?
    Nasıl geçecek bu?
    Aklımıza yeni cevaplar geldi: Okulu bitirince geçecek. işe girince geçecek.
    Para kazanınca geçecek. Tatile gidince geçecek. Okulu bitirdik. Diploma aldık.
    işe girdik. Kartvizit aldık. Çalıştık. Para kazandık. Taşındık. Araba aldık.
    Çalıştık. Eve yeni eşyalar aldık. Tatile gittik. Dans ettik. Terfi ettik.
    Kartviziti değiştirdik.
    Daha çok çalıştık. Daha çok para kazandık. Çalıştık. Çalıştık.
    Geçmedi.’Bir yerde bir ekgib var’ hissi, hala orada duruyordu.
    Bu sefer de ‘Sevgilimiz olunca geçecek’ dedik. ‘Yalnızlığımız sona erince bu
    illetten kurtulacağız.
    ‘Beklemeye başladık.
    Derken, biri çıktı karşımıza aşık olduk. Ve anında başka biri olduk.
    Daha güçlü, daha güzel, daha akıllı biri. Hesap cüzdanları, kartvizitler,
    hatta ilaçlar bile böyle hissetmemizi sağlamamıştı.
    Sevgilimizin gözlerinde, daha önce bize verilmemiş kadar büyük sevgi ve
    hayranlık gördük.
    Sevgilimizin gözlerinde Tanrı’ yı gördük.
    Işığı gördük.’Tünelin ucundaki ışık b u olmalı’ diye düşündük ‘kurtulduk’.
    Sonra bir gün, daha dün bize deli gibi aşık olan insan çekip gidiverdi.
    Ya da artık eskisi gibi sevmediğini söyledi. Ya da başka birine aşık olduğunu
    söyledi.
    Ya da daha kötüsü, başka birine aşık oldu ama söylemedi.
    Telefonu açmamasından, elimizi tutmamasından, sevişmemesine bahane bulmak
    zorunda kalmamak için biz uyuduktan sonra yatağa gelmesinden anladık, bir
    terslik olduğunu.
    Belki de sevmekten vazgeçen veya terk eden sevgilimiz değildi, bizdik.
    Fark etmez. Sonuçta aşk bitti.
    Şimdi her yer bomboş. Şimdi tekrar yalnızız. Başladığımız yere döndük.
    Yıllarca uğraştık, eksiğin ne olduğunu bulamadık. Halbuki her şeyi denedik, her
    yere baktık.
    Öyle mi? Bakmadığımız bir yer kaldı.
    içimize bakmadık.
    Ekgib parçayı dışarıda aradık ama içimizde saklı olabileceğini akıl etmedik.
    Birilerini sevdik, birileri bizi sevsin diye uğraştık ama kendimizi sevmedik.
    Şaşıracak bir şey yok, tabii ki sevmedik.
    Kendimizi sevsek bu kadar koşturur muyduk? Canımız yanmasın diye duvarların
    ardına saklanır mıydık?
    Kendimizi boş sanıp doldurmaya uğraşır mıydık? Terk edilmekten korkar mıydık?
    Asıl ekgiblik, ekgib olduğumuzu düşünmekti.
    Asıl ekgiblik, çareyi başkasında aramaktı.
    Hayatın matematiği farklı; iki yarımı toplayınca bir etmiyor.
    insan tek başına mutsuzsa başka biriyle de mutlu olamıyor.
    ‘Herkes beni sevsin’ diye uğraşınca kimse gerçekten sevmiyor, herkes sevgisine
    şart koyuyor, sınır koyuyor.
    Oysa ‘kendime duyduğum sevgi bana yeter’ diye düşününce, kendimizi olduğumuz
    gibi kabullenince yarım tamamlanıyor.
    Her şey bir oluyor. işte o zaman perde aralanıyor.
    Acı diniyor.
    işte o zaman başka biri bir araya gelerek, hesabın kitabın, korkunun kaygının
    hüküm sürdüğü sahte bir sevgi yerine, gerçek bir sevgi yaratılabiliyor.
    Sonsuz Sevgilerimle…

    özet: mutlu olmak istiyorsan önce kendini sev.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    okuyan oldumu
    ···
  3. 3.
    0
    Mutlu olmak, yada olmamak kendi elimizde
    Neden mutsuz oluruz bunu cevabını arar dururuz,“herkes gibi ben neden mutlu değilim?” diye sorarız kendimize.
    Peki acaba neden mutsuz olduğunu araştırdınmı hiç? sana göre istediğin olmamışdır, istediğin gibi yaşayamıyorsundur, yaşasanda o an mutlusun,
    daha sonra yine mutsuz ve huzursuzsundur
    ···
  4. 4.
    0
    hiç kendini sorguladın mı acaba?“kendini sorgulamak da neymiş?” diyeceksin.
    Evet kendini sorgulamak, kendine hesap sormak demekdir. Acaba ben neler yapıyorum, nasıl yaşıyorum, kimlerle arkadaşım. Neler düşünüp neler yapıyorum?
    Her gün yaptığım şeyler ne,kendim için, Ailem için, sevdiklerim için, eşim dostum için neler yapıyorum?
    Her gün genellikle aynı şeyleri yapıyorsam ve ben mutlu olamıyorsam yaptıklarımı bir değerlendirmem gerekiyor diye düşündünmü hiç?
    ···
  5. 5.
    0
    Ben yeni şeyler öğrenmeye çalışıyormuyum, aklım hep aynı şeylere takılımı kalıyor, aynı şeyleri düşünerek ve yaparak ne elde ediyorum?
    Gökyüzüne, yeryüzüne,insanlara, hayvanlara,çiçeklere, ağaçlara etrafımda olup bitenleri izliyormuyum?
    Bana verilen her şey için ne kadar şükrediyorum?Şükrediyorsam nasıl şükrediyorum?
    Etrafımda olup bitenlerlere ne kadar duyarlıyım?her şeyden önce kendimle konuşuyormuyum? kendimi seviyormuyum?
    Beni Yaradanı tanıyormuyum? kendimi tanıyormuyum?ben kimim? neden yaradıldım? yaradılma amacım ne?
    Beni sonsuz nimetleriyle donatan Yaradan benden ne istiyor? ne kadarını yapıyorum?
    ···
  6. 6.
    0
    işte kendinizi sorguladığınızda, eğer günlük yaşdıbınızda yaptıklarınız yada yapmadıklarınızı ölçtüğünüzde cevabınızı bulacaksınz.
    Eğer her gün yaptığınız şeyler sizi tatmin etmiyorsa, sizi mutlu etmiyorsa, o zaman yaşamızında bir yanlışlık vardır demekdir.
    ···
  7. 7.
    0
    Küçük mutluluklar yaratmak içinse şu on maddeyi yerine getirmek yeterli:

    -Haftanin üç günü yarim saat spor yapin,
    -Her günün sonunda, çevrenizdeki birine teşekkür edebileceğiniz beş şey bulun,
    -Haftada bir saat , yakin akrabalar veya arkadaşlarla bir sohbet firsati yaratin,
    -Bir bitki veya çiçek ekin,
    -Televizyon önünde geçirdiğiniz saatleri azaltin,
    -Hiç tanimadiğiniz birisine selam verin,
    -Bir arkadaşiniza telefon edin,
    -Her gün en azindan bir kez kahkahayla gülün,
    -Her gün, kendinize biraz zaman ayirin,
    -Hergün en az bir kez birisine, kibar ve hoş bir jest yapin.
    ···
  8. 8.
    0
    iŞTE MUTLULUĞUN ÜÇ SIRRI

    Bağımsız olma: Bireylerin ev veya iş ortamlarında birilerinin baskısı altında olmadan özgürce kendi iradelerince hareket etmek istemeleri mutlu olmalarını sağlıyor.

    Yetkinlik yani yeterlilik: Bireyin hayatında bir şeylere başlaması ve kendini yetenekli görmesi onun için ikinci en büyük mutluluk kaynağı.

    ilişkiler: Başkalarıyla kurduğu samimi ilişkiler hayatını olumlu yönde etkiler, onu daha mutlu kılar.

    Tabi ki mutluluk nedenleri herkes için çok farklı olabilir. Ancak bu üçünden biri ekgib olduğunda kendinizi mutsuz hissedebilirsiniz
    ···
  9. 9.
    0
    Gidene Kal Demeyeceksin
    Gidene kal demek zavallılara,
    Kalana git demek terbiyesizlere,
    Dönmeyene dön demek acizlere,
    Hak edene git demek asillere yakışır
    Kimseye hak etmediğinden fazla değer verme,
    yoksa değersiz olan hep sen olursun…
    Sonra dedim ki söz ver kendine
    Denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin,
    Sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin,
    Uçmayı biliyorsan düşmeyi de bileceksin,
    Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredeceksin.
    Öyle hayat yaşadım ki son yolculukları erken tanıdım.
    Öyle değerliymiş ki zaman hep acele etmem bundan anladım.
    ···
  10. 10.
    0
    vay be bana bunları yazdıran kızın taa dıbına koyayım evet lan dıbına koyayım senin.
    ···