1. 14.
    0
    Benim düşüncem şudur ki ideolojik olarak MHP den sonra en iyi seçimdir. Malum kişi partinin başında ölmeyi düşünüyor ki daha konuşmayı bilmeyen biri neden MHP nin başında bilmiyorum ki chp yi zaten saymıyorum. Terör destekçisi huur çocuğu partiye verecek değiliz diğer partiler de zaten baraj altında bu yüzden AKP seçimde kazanıyor ve kazanması gerekiyor. Belediye işini en iyi yapan partidir zaten AKP ama meclisde de tek çare gözüküyor keşke MHP nin başına adam gibi biri geçse de gönül rahatlığıyla oy versek.
    Edit: çügülücekseniz fikri çügüleyin başlığı değil!

    http://c11.incisozluk.com.../11007/8/549808_o3b3a.jpg
    ···
  2. 13.
    0
    Sadece bir ırkın üstünlüğünü savunmak veya bu vatanın taşını toprağını sevmek değil; bu vatanı ve üzerinde yaşayan tüm insanları sevebilmek ve ayırım yapmadan tümünü kucaklayabilmektir gerçek vatanseverlik. işte bunu yapan tek parti AK Parti’dir. Neden Mi AKP
    Cumhuriyet tarihinde ilk kez 4 Yıl üst üste ortalama %8 büyüme
    Milli gelirimiz 180 milyar dolardan 410 milyar dolara çıktı
    Kişibaşına düşen milli gelir 2500 dolardan 5200 dolara çıktı.
    40 yıl sonra enflasyon tek haneli rakamlara düştü
    Türk Lirasından 6 sıfırı atıldı.
    ihracatımız 36 milyar dolardan 84 milyar dolara çıktı.
    ihracatta Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı.
    Faizler %65’lerden %10’lara düştü.
    Merkez Bankası rezervleri 18 milyar dolardan 60 milyar dolara çıktı
    ···
  3. 12.
    0
    harbi salaksin kardesim bi ton yazi yazmissin yarisindan fazlasini okudum utanmasan oksijeni bile ak partiye baglicaksin.bu nasil bi kafadir nasil bir dusunce yapisidir anlamakta gucluk cekiyorum cidden.
    ···
  4. 11.
    0
    mal detected.
    ···
  5. 10.
    +1
    @1 bu kadar uzatacağına, çünkü malım desen yeterdi
    ···
  6. 9.
    0
    tecavüz etseler de okumam amk bu ne
    ···
  7. 8.
    0
    @1 http://inciswf.com/burayiterketmaymn.swf
    ···
  8. 7.
    0
    @6 sen okuma.
    ···
  9. 6.
    0
    http://inciswf.com/1293985576.swf
    ···
  10. 5.
    0
    kaynak: https://eksisozluk.com/entry/40824928
    ···
  11. 4.
    0
    sosyal devlet dediğimiz kavrama, cumhuriyet tarihinde en yakın olabildiğimiz dönemler bu dönemler, ister kabul et, ister reddet. bu yukarıda saydığım ve ak parti hükümeti döneminde gerçekleştirilenler var ya, hah bunlar zaten nimet değil arkadaşım. ben bunun farkındayım. bunlar bir devletin zaten vatandaşına sunması gereken olağan hizmetler, olması ve yapılması gereken hizmetler. ama sorarım sana, bugüne kadar kaç tane ve hangi hükümet gerçekleştirdi bunları ? bir düşün lütfen, rica ederim geçmişe bir bak.

    bugün oy oranlarıyla konuşursak, türkiye'deki en büyük oy oranına sahip muhalefet partisinin, chp'nin başkanına bakalım, kemal kılıçdaroğlu. bana göre son derece dürüst evet. ama bakalım ne diyor kendisi ? 81 ilin tamdıbını gezemiyoruz. neden arkadaşım ? bu ülkede 81 tane il, 75 milyon insan var. gezeceksin, gideceksin, göreceksin. senin işin bu olmalı. türkiye dediğimiz ülke, istanbul, ankara ve izmir' den ibaret değil, bunu anlamalısın önce.

    ricard dexer shawn başlığını okuyorum, uzun uzun, hiç bir entariyi atlamadan. diktatör, yargılanacak, düşecek, devrilecek, hesap verecek, marttaki seçimlerde görüşeceğiz, halk seni gömecek, sen bittin, vs vs vs. uzayıp gidiyor bu komik yazılar. evet çok çok komik hatta.

    çok net bir şey söyleyeyim, ben bu hükümetin biteceğini düşünmüyorum. hatta sizler gibi değil bir anda bitmek, azalarak biteceğini dahi düşünmüyorum. neden biliyor musun ? çünkü senin umrunda olan bir takım zamlar, anadoludaki insanların umrunda değil. senin umrunda olmayan şeyler de anadolu insanının umrunda. anlatabildim mi bunu en başlarda ? anlattım. bu adamlar iktidara geldiklerinde, yakın çevremin bir kısmı şeriat diye ağlaşırken, şeriat olmaz bu ülkede diyordum, hala da olmaz diyorum. yakın çevremin diğer kısmı da, kalıcı olmaz bunlar, gidiciler dediklerinde de, gitmeyecekler diyordum, gülüyorlardı bana. şu an durum ne ? otur bir düşün bunu, neden hala onca yaptıkları yüz kızartıcı şeye rağmen iktidardalar, bir düşün, irdele.

    tekrar söylüyorum, sosyal devlet olabilmek adına bu yapılanların hiçbiri, diğer bağzı şeylerin yapılmasını meşrulaştırmıyor. ben zaten bunu iddia etmiyorum. ben sadece anadolu insanının gözünden, size ak parti hükümetinin nasıl göründüğünü anlatmaya çalışıyorum. empati kurmanızı sağlamaya çalışıyorum.

    ak parti neden bugün hala iktidarda bunu anlatmaya çalışıyorum.

    ak parti neden iktidarda kalmaya devam edecek bunu anlatmaya çalışıyorum.

    81 ili gezmekten imtina eden bir muhalefet neden sadece muhalefet olarak kalıyor bunu irdeleminizi sağlamaya çalışıyorum.

    en basit örneği, sana bu entaride çocuk gelin vakalarından pek fazla bahsetmeyeceğim. ama sana bunun çözümünün aşiretlerle olan diyalogları geliştirmek olduğunu söyleyebilirim çok net. doğuda bir takım dogmalara son vermek istiyorsan, önce aşiretlerle masaya oturacaksın diyorum. bdp'li vekillerin bulundukları komisyonlara tek tek ulaşabilirsin buradan. lütfen incele, sen incelemeyeceksin, ben yazayım.

    toplamda 26 bdpli milletvekili var şu an mecliste. bu vekillerden 8 tanesi kadın, hatta isimlerini de vereyim, ayla akat ata, nursel aydoğan, emine ayna, pervin buldan, mülkiye birtane, gürsel yıldırım, gültan kışanak ve selma ırmak. peki kaç tanesi insan haklarını inceleme komisyonu, kadın erkek fırsat eşitliği komisyonu ya da sağlık, aile, çalışma ve sosyal işler komisyonu'nda üye ?

    hemen yazayım, bu 26 vekilden, murat bozlak; insan haklarını inceleme komisyonu, nursel aydoğan; kadın erkek fırsat eşitliği komisyonu ve demir çelik; sağlık, aile, çalışma ve sosyal işler komisyonu üyesi. bu mudur muhalefet ? bu mudur çocuk gelin vakalarını önlemesi gereken milletvekili sayısı ?

    bir kadın olarak, yalnızca nursel aydoğan'ın, kadın erkek fırsat eşitliği komisyonu üyesi olması utanç vericidir bu ülkede muhalefet adına. oy vermediğim halde, bir türkiye cumhuriyeti vatandaşı olmak açısından ve beni de temsil etmeleri açısından, bir kadın olarak utanç duyuyorum ben bu tablodan, kimse kusura bakmasın.

    son bir konu daha var değinmek istediğim ki benim için en önemlisi bu. yıllardır azınlıkları ötekileştirdik. alevileri ötekileştirdik. kürtleri ötekileştirdik. göçmenleri ötekileştirdik. ermenileri ötekileştirdik. eşcinselleri ötekileştirdik. dinine bağlı insanlara yobaz dedik. türbanlıları üniversitlere sokmadık. türbanlıları devlet dairelerinde çalıştırmadık. eğitimli olabilmek için gerekli şartlara ve şansa sahip olamayan insanları cehaletle aşağıladık. insanız dedik ama insan olmanın gerektirdiği insanı vasıfları taşımaktan ehemmiyetle imtina ettik. şimdi soruyorum size, ricard dexer shawn, bunlar hem ateist hem terörist derken nasıl zorumuza gidiyor bu ? bizim yıllarca onlara ve başkalarına yaptığımızı, bugün ricard dexer shawnın bize yapması ne kadar anormal olabilir ki...

    toparlayayım artık, çok uzun oldu, okunmasını istiyorum açıkçası. ilk defa bir yazımın ciddi ciddi insanlar tarafından okunmasını ve anlaşılmasını istiyorum.

    son defa yazayım, ne bu hükümeti, ne de başbakanı günahım kadar sevmiyorum ben. kafama silah dayasalar asla oy vermeyeceğim tek partidir akp. ama şunu gayet iyi biliyorum, bu adamlar bugün, bizlerin yani artık azınlık olan bizlerin özgürlüklerine müdahale ederken, anadolunun istediği ve zaten bugüne kadar çoktan yapılmış olması gerekip de yapılmayan iyileştirmeleri yaptı. bunun farkındayım ben.

    insanlarla hala dalga geçiyoruz. yiyor ama çalışıyor dedikleri için. bugüne kadar bu kadar yiyen olmadı evet. peki kaç tanesi bu yukarıda saydığım iyileştirmeleri yaptı ? kaç tanesi şu ülkenin çözülmesi gereken ve artık kangren olmuş yarasını iyileştirdi ? bunu nesnel olarak bir düşün lütfen. fanatizmi bırak artık. siyasette fanatizm olmaz.

    halka hitap etmek istiyorsan, gerçekten halkçı olabilmek gibi bir çaban varsa, öncelikle halkın isteklerine kulak vereceksin. bu adamlar, ne kadar sevmesek ve onaylamasak da, hatta nefret etsek bile, halkın ne istediğini çok iyi biliyor arkadaşlar ve halka ne vermesi gerektiğini.

    diğer muhalefet partilerinin bugüne kadar yapamadığını ve hala basiretsizce yapamadıklarını yapıyor bu hükümet.

    üzücü ama gerçek.

    kalın sağlıcakla.

    gelen mesajlar üzerine edit:

    1. güzel kardeşim, öfken yazıyı bile düzgün anlamanı engelliyor. ben düşüncelerimi yazdım demedim, ben anadolu insanının gözünden olayları yorumladım dedim. bu iyileştirmeler benim işime yaradı demedim farkettiysen.

    2. 15 sene öncenin teknolojisiyle bugünün teknolojisi aynı değil evet. ama 15 sene önce dünya devletlerinin üniversitelerinde, kütüphanelerinde bilgisayarlar vardı. solidworks ve autocad gibi programlar dünyada kullanılabiliyordu dedim. bunun kullanımını akpye bağlayacak kadar aptal değilim arkadaşım. ama bugün mühendislik eğitimi için üniversitelerde olan laboratuarlar varsa, sen her türlü imkana ulaşabilirsin dedim. bu laboratuarlar hangi dönemde oluşturuldu bir düşün dedim. karşında ayfon teknolojisini akpye bağlayacak kadar sığ bir insan yok senin. merak etme.

    3. 15 sene önce beşiktaş mecidiyeköy arasında sefer yapan 30a ve 30m hatlı otobüslerin çalışmasıyla bugün yani 2014 senesinde bunların çalışma saatleri vb. aynıydı arkadaşım. ama sultanbeyli, sarıgazi, samandıra gibi senin benim beğenmeyip aşağıladığımız o yerleşim birimlerine olan seferler yeni yeni düzeldi dedim. linkler verdim sana.

    4. bugüne kadar hiç bir hükümet bunları yapmadı dedim. yapamadı demedim. neden yapmadılar bir sor kendine dedim. yine anadolu insanının gözüyle.

    5. evet ben sığır gibiyim. evet ergenim. ama en azından ülkemi ve ülkemdeki insanları tanıyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 3.
    0
    bak ne yazmışım, beden dersi günü eşofmanlarını evde unutan çocuk/@borderline cadi. neden bunu örnek verdim biliyor musun ? çünkü bu ülkede hala evladının beslenme çantasına 1 elma dahi koyamayan anne/babalar var. anlamadın değil mi ne demek istediğimi ? o halde, buyur buradan yak. sen ben bu sütlerin dağıtımı ve ihalesiyle ilgili fıldır fıldır nette araştırmalar yapar, buraya yolsuzluk örnekleri yazarken, senin hayatın boyunca görmediğin insanlar bu süt için dahi şükrediyor. anlayabiliyor musun bunu ?

    gayet iyi eğitimi olan bir teknik üniversitede, mühendislik eğitimi aldım ben. sene 2003, ders teknik resim. o dönemler derste pergel ve t cetveli kullanıyoruz. evet evet, a2 kağıdını silemediğin, silginin lekesi olduğu için dersten kaldığın dönemler, o dönemler. ve inan bana, o dönemlerde, benimle beraber mühendislik(!) eğitimi alıp, ömrü hayatı boyunca bilgisayar görmemiş arkadaşlarım oldu benim. yıl 2014 şu an. aynı üniversitede, bilgisayar laboratuarları var. sene 2003, biz solidworks ve autocad'in varlığından bile haberdar değiliz. yıl 2014 şu an. teknik resim dersi, bilgisayar laboratuarlarında, solidworks ve autocad programlarıyla veriliyor. kütüphanelerde bilgisayarlar var. üniversite öğrencisi herkes bilgisayar kullanabiliyor, çağa uyum sağlayabiliyor.

    sene 1999, anadolu lisesini kazanıyorum. babamın, bağış adı altında 1999 yılında anadolu lisesine ödediği meblağ 400.000.000. (o zamanın parası 400 milyon) şimdi ne kadar bir hesapla bakalım ? şu an var mı peki bağış adı altında öğrencilerden ya da ailelerden para istemek ? yok arkadaşım, yok. mazide kaldı o günler.

    yine eğitimden gideceğiz, üzgünüm. ne dediğimi anlamak için, tarihteki af kanunlarına bakalım öncelikle. peki diyeceksin ki ne alaka ? bak arkadaşım, eğitimle ilgili aflar, yalnızca bu hükümet döneminde gerçekleşti. hatta 6111 sayılı kanunu ve 6353 sayılı öğrenci affını oku, incele. 60 döneminde, 80 döneminde ve ekseriyetle türbanlı olduğu gerekçesiyle üniversiteye kayıt yaptıramayan, kaydı silinen vb. sebeplerle lisans eğitimi alamayan veya tamamlayamayan insanların mutluluğunu düşün. örnek bir link için buyur buradan yak. bu kesmezse seni şöyle alalım.

    sene 2014, öğrencilere bu ülkede tablet bilgisayarlar dağıtılıyor. hani sen ihalelerini, yolsuzluklarını araştırıyorsun ya, bir yerlerde bazı insanlar, hayatlarının belki ilk şansı olan bilgisayar kullanma lüksüne erişiyor. bunun farkında mısın ? değilsin arkadaşım. neden biliyor musun ? çünkü senin elinde iphone, önünde bir laptop, onun da önünde bir led tv var büyük ihtimalle. ve en büyük sorunun, torrent download hızın. en büyük sorunun, internetten dizi ya da film izlerken, görüntünün takılması. hadi yalanla beni. ama yapamazsın.

    eğitimsiz olmakla cahil olmak, eğitim ile cehalet arasındaki fark konusunda bile mütabık kalamayan insanlarız. bu konuda bile mütabık kalamazken, insanları eğitimsiz ve/veya cahil olarak aşağılamak gerçekten çok ironik. öncelikle eğitimli olmakla, cahil olmamak arasındaki farkı anlamak lazım. ancak bu fark başka bir entari konusu. konuyu dağıtmamak adına değinmeyeceğim burada.

    15 sene öncesini, 20 sene öncesini hatırla. devlet hastanelerinin memurlara, ssk hastanelerinin işçilere baktığı o dönemleri hatırla. sen baban işçiyken girebiliyor muydun devlet hastanesine ? devlet memuru girebiliyor muydu ssk hastanesine ? ilaç alabilmek nasıldı hatırlar mısın ? sadece hastanelerin içinde bulunan, o küçücük eczanelerde, önümüzde binlerce insan bekleyerek alabiliyorduk ilaçlarımızı. belki yaş itibariyle çoğumuz hatırlamaz bunları, annene babana sor, onlar hatırlar. ha diyeceksin ki, bu mudur yani bu hükümetin olayı ? evet arkadaşım. hükümetin olayı değil ama bu devletin vatandaşlarının istediği bu. bunu kabullen artık.

    özel muayenehaneler ve doktorlara yönelik yasalar (tam gün yasası vb.), diş hekimleri ve diş ve dişeti hastalıkları ile ilgili yasalar/düzenlemeler ve bir takım iyileştirmelerden bahsetmeyeceğim bile burada. bunların hepsi mevcut zaten sözlükte ve internette. bir bakalım bakalım 15 sene önce nasılmış ? insanlar diş protezi yaptırabiliyor muymuş ? insanlar devletin hastanelerinde implant taktırabiliyor muymuş ? hatta ayrıca bugünki gibi diş ve dişeti hastalıkları hastaneleri var mıymış devlet hastanelerinden ayrı olarak ? optik cam ve çerçeveler nerelerden nasıl alınıyormuş ? bir de şimdiye bak bakalım. neler değişmiş. diyeceksin ki bu mudur hükümetin olayı. yine evet diyeceğim, çünkü vatandaşın beklentisi bu.

    eskiden online randevu sistemi yoktu hastanelerde muayene olabilmek için. şanslıysan tanıdıklarla, şanssızsan sabah ezanına müteakip önünde binlerce kişi kuyrukta beklerdin. şimdi ? anında internetten randevu alabiliyorsun. eskiden sabah 6 da doktorun kapısının önünde beklerdin. doktor özel muayenehanesinden çıkıp teşrif edene dek kıvranırdın kapının önünde. şimdi ? şimdi yok öyle.

    yanlış anlama beni, her mesleğe saygım sonsuz. bu yazdığım da, tam gün yasasını meşrulaştırmak amaçlı değil. ama arkadaşım kurunun yanında yaş da yandı. öğlen 13de, 14de hastaneye teşrif eden meslektaşlarınız sayesinde bugün bu duruma gelmediniz mi ? otur bir düşün bunu etraflıca.

    gelelim ulaşım konusuna. sene 2006, üniversite 3. sınıftayım. yaşadığım yer levent, stajyer mühendis olarak çalıştığım şirket sultanbeyli'de. şu an beğenmediğin ve sürekli eleştirdiğin iett var ya, o zamanları hatırlar mısın ? sultanbeyli'den, kar yağışı sebebiyle levent'e dönemediğim günler oldu benim. o dönemler 522st hattı saatte neredeyse 1 sefer yapıyor. peki ya şimdi ? şimdi mecidiyeköy'den sultanbeyli'ye ya da sultanbeyli'den mecidiyeköy'e, tam 10 dakikada 1, 522st hattı var. bak saatlere, incele bunu. otur bir düşün. o dönemler otobüs bile bulamadığın sultanbeyli'ye, sarıgazi'ye, samandıra'ya, bugün istanbul'un en iyi otobüsleri sefer yapıyor. bir düşün bu dediğimi. kaç kez gittin oralara ? bence en azından 1 kez uğramalısın.

    gelelim bürokratik işlere, 15 sene önce naaşın olduğunda defin bürokrasisiyle günlerce uğraşmak zorunda kalırdın, bilenler bilir. şimdi cenazen olduğunda, belediye senin için her anlamda herşeyi hallediyor, anında hem de. sen önemsemiyorsun belki, ilgilenmiyorsun, cenazen olmadı bugüne dek, ama insanlar için çok önemli bir konu, şunu anla artık. eskiden pasaport almak için 40 takla atar, bin tane işle uğraşırdık. şimdi onu bile neredeyse online hallediyoruz. evraklarını zütür, 3 gün sonra kapına gelsin. hatta e-devlet üzerinden an be an pasaportunun nerede bulunduğunu öğren. hadi yalan de bana. ama sen sadece harcıyla, masrafıyla ilgileniyorsun.

    yine bürokrasiden örnek vereyim, 15 20 sene evvel, sağlık karnesi dediğimiz karneler var, renkli kaplı defterlerden hani. öylesine önemli ki bu karneler, evin en güvenilir yerlerinde saklanıyor o dönemler. karnen olmadan muayene olamıyorsun. peki ya şimdi ? tc kimlik numaran yeter. doktora gidemedin mi ? ilacın mı bitti ? arıyorsun doktor arkadaşını, bana bu ilacı yazar mısın diyebiliyorsun. sadece tc kimlik numaranı verip yazdırabiliyorsun ilacı arkadaşına. aynı akşam istediğin bir eczaneden de, kağıtsız sorgusuz sualsiz sadece tc kimlik numarası bilgisiyle alabiliyorsun ilacını online sistem sebebiyle. peki ya geçmişte ? var mıydı böyle bir lüksün, hatırlar mısın o yüz kızartıcı bürokratik dönemleri ?

    doktorları, öğretmenleri, eğitim sistemini, sağlık sistemini geçtik. geldik mühendislere. ben mezun olduğumda sektöre yeni başlayan bir mühendisin ortalama sektör maaşı 2000, 2500 liraydı. evet öyleydi arkadaşım. kendimden biliyorum. şimdi 1500 liralar teklif ediliyor mühendislere. başlıklar açılıyor mütemadiyen mühendis maaşları ile ilgili. neden peki düşündün mü bunu ? ne değişti de 2 bilemeden 5 sene içinde bu maaşlar azaldı ? çünkü artık maliye bakanlığı azrail gibi tepesinde özel sektörün. 3, 5 sene önce 2000, 2500 lira maaşlarla çalışırken, vergi kaçıren işveren, sgknı tabandan (asgari ücretten) yatırıyordu çünkü, yatırabiliyordu. çok ciddi mali kontroller ve cezai yaptırımlar var artık. sgk ödemeleri maaş üzerinden yapılmaya başlandı çoğu firmada. iş bu sebeple özel sektörde düştü senin maaşın. anladın mı arkadaşım ?

    şimdi sana bir haber daha vereyim. bak bakalım devlet mühendisin/mimarın maaşını ve haklarını garanti altına almak adına senin için, benim için neler yapmış. buna da bak bakalım, amaç neymiş. bunu da incele. ha ama kusura bakma, hükümet senin için, benim için bu düzenlemeleri yapmak için, mimarının mühendisinin maaşlarını belirlemek için tmmob ile masaya oturup istişarede bulunuyorsa, ve sen hala ben 1500 e çalışırım abi sorun yok diyerek, sgk işe giriş bildirgesinde mühendis olarak değil, beden işçisi olarak gösterilmeye razıysan, susacaksın. su-sa-cak-sın. ondan sonra sözlükte para için kendini sattı diyerek, fatih altaylıya ona buna etik dersi vermeye kalkmayacaksın. bak ne yazmışım, fatih altaylı/@borderline cadi.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 2.
    0
    """son edit: akp'ye alternatif bir parti olmaması sorunu şeklinde bir başlığı, popülist nedenlerle akp'ye alternatif bir parti olmaması yapmak tam bir deha ürünü.

    edit: öncelikle lütfen #40838198, (bkz: maslow un ihtiyaçlar hiyerarşisi)

    uzun zamandır hakkında yazmayı planlayıp sürekli ertelediğim bir siyaset sorunu.

    çok net bir şey söyleyeyim, akpden zerre kadar haz etmeyen, kafama silah dayasalar oy vermeyecek insanım. ve bu konuda da çok ciddiyim. ama gelgelelim, benim bu duygularım, bir takım gerçekleri görmemi engellemediği için bazı - sol kesimin kabul etmek istemediği - olayları daha iyi analiz edebiliyorum.

    (edit: ben de bir solcuyum arkadaşlar. yazının ortalarında bir yerlerde anadolu insanının gözüyle yazıyorum dedim. kendi düşüncelerimi yazıyorum demedim.)

    nedir bu olaylar ? hemen düşüncelerimi yazayım.

    şu sözlükte, ciddi ciddi kaz ve ördek'i net bir şekilde ayırt edebilen kaç kişi var? gülmeyin öyle, ciddiyim. koca sözlükte kaçımız tezek yakarak ısındık ömürlerimizde? kaçımız tezek evlerde yaşadık?

    bu ülkede çok fakir insanlar var arkadaşlar. biz buralarda tekel zamları, mazot zamları, doğalgaz zamları için dövünürken, evine akşam fazladan 1 ekmek alıp alamayacağını düşünen insanlar var. bunu anlamak lazım önce. sen ben sigara zammının, alkol zammının peşine düşeriz, biz kullanıyoruz çünkü bunu. ama kusura bakma, karnını dahi doyuramayıp, çoluk çocuğuna aş zütüremeyen bir babanın umrunda olmaz tekele, mazota gelen zam. ve bu da oldukça doğaldır.

    hayatı boyunca değil bir arabaya sahip olmak, ölene dek ehliyet görmemiş insanlar var bu ülkede. otobüse binerken bile 2 liralık yol masrafını düşünen anneler/babalar var. çocuğunu, servise veremeyeceği için, dandik bile olsa evinin yakınlarında olan okula istemeye istemeye de olsa gönderen aileler var. diyeceksin ki mazot zammı sadece mazotu bağlamıyor ki ? evet biliyorum bunu ama şimdi sor kendine, mazot zammını mı düşünür bu insan ? irdeler mi ? tabii ki hayır. ve bu da oldukça doğaldır.

    bak linke, sadece istanbul için belirlenen okul servis ücretlerini incele, durum anadolu' da da aynı merak etme. buyur buradan yak.

    kendi yakın çevremde maalesef insanları eğitimli/eğitimsiz (cahil) olarak ayıran arkadaşlarım var. evet var bu insanlar. sorun ayrım yapmak ya da ayrım yapıyor olmaları değil. esas sorun, bir aşağılama unsuru olarak cehaleti kullanmak.

    cehaletten bahsedince hala yıl olmuş 2014, mum ışığında okuyup doktor olanlar var şeklinde cümleler kuran insanlar var. kusura bakmayın ama bu bana samiyi çağrıştırıyor. hani erkek gibiyim dediği sevgilisine, rusa gidelim mi diyen... arkadaşlar, herkes aynı çevrede yetişmiyor. herkes aynı ailede yetişmiyor. insanlar kek değildir, şunu bir anlayalım önce. insanların öncelikle ebeveynleri sonra da yakın çevrelerinden öğrendiklerini değiştirmeleri imkansızdır demiyorum, ama bu kabuğu kırmak çok çok zordur. çok ciddi mücadele, irade ve savaş ister.

    sana senin dilinden anlatayım o halde, irade kelimesine güldüğünü görür gibiyim. alkollüsün, karşında muazzam güzel bir kadın, sevişmek istiyor seninle, hiçbir bağlayıcı sorumluluğun (aile, eş, sevgili vb.) yok. kendini durdurman ne kadar kolaydır ? hah. işte insanların da büyüyüp yetiştikleri çevrelerinden irade ve mücadeleyle farklılaşmaları da aynı derecede zordur diyorum.

    gelelim eğitim konusuna. lütfen artık gerçekçi olalım şu konuda. nadir ve uç örnekleri geçelim artık. şu sözlükte bugün standart ve orta karar bir lisans eğitimi alabilmek için dahi, en azından dershane dediğimiz kurumlara gitmeyen ya da özel dersler almayan kaç öğrenci var? ya da en iyi ihtimalle gayet iyi eğitim veren bir liseden mezun olmayan ? herkes aynı şartlara sahip değil arkadaşlar. eğitimde eşitlik denen bir kavram yok bu ülkede. hasbelkader bu imkanları olmadan üniversiteyi kazansa bile, üniversite harcını ödeyemeyen insanlar var bu ülkede. her ne kadar siz görmek istemeseniz, size ütopik gelse bile.

    bak linke, 2. öğretim öğrencilerinin ödedikleri harca bir bak. buyur buradan yak.

    dershane dedim, evet ben dershanelere sonuna kadar karşıyım. çünkü benim bakış açımdan, fırsat eşitliği ilkesine aykırı. ben parası olup dershaneye giden öğrenciyle, parası olmadığı için dershaneye gidemeyen öğrenci arasında uçurum görüyorum çünkü. acıtıyor bu beni. canımı acıtıyor. dershaneler kapansın istiyorum, bu konuda da hükümeti haklı görüyorum açıkçası. ama beni düşündüren ne biliyor musun ? özel ders verecek olan hocaların mantar gibi çoğalacak olması. eğitimde zaten var olan uçurumun, artık iyice kapanamayacak boyutlara oluşması. özel ders vererek para kazanan öğretmenlerin, hazi hazırda mevcut kayıt dışı ekonomiye iyice pozitif ivme sağlamarı.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 1.
    +3 -2
    Birtek Anlamadığım Nokta Şu;

    Seçimi a kaybedenlerin AKP ye oy kullananlara Koyun, şerefsiz, cahil, salak vb hakaretlerde bulunması.

    Demek istediklerim Şu;

    Eğer o kadar akıllı olsaydınız Bu şerefsiz cahil salak koyun milleti güdecek kadar aklınız olurdu.

    Eğer o kadar akıllı okumuş kültürlü olsaydınız her bireyin görüşüne her ne olursa olsun saygı duyardınız,

    eğer o kadar haklcı olsaydınız bu vatanın evlatlarına Şerefsiz demeden önce Nerde yanlış yaptık diye düşünürdünüz

    ~ Unutmayın Eğer Ulu Önder ATATURK'un kurtuluş mücadelesini halk desteklemeseydi Vatan haini olacaktı. Ve ATATURK'e karşı cıkanlar Vatan Haini oldu.

    Recep Tayyip Erdoğan ATATURK olamaz tabiki ama ülkenin %50 Si onu destekliyorsa Bu cahillik değildir. At gözlüklerini Çıkarıp Şekerini Düşürmüş çocuklar gibi ağlamamak Saygı göstermek, Farklı Düşünceleride kabul edebilmektir erdemli olmak.



    Düşüncen ne olursa olsun baska bir vatandaşın en tabii olan oy kullanma hakkı, düşünce ve fikri için koyun, şerefsiz, cahil, sinek, böcek dersen sen insanı bırak varlık bile olamamışsın demektir.

    Ne AKP'lisi Ne CHP'lisi Ne MHP'lisi, halkın düşüncesine saygı göstermeyenler, Hadi onu geçtim, saygı göstermek zorunda değil kimse ama Aşağılayanlar Şerefsizi, cahili, koyunu, sineği, böceği geçtim insan bile olamazlar.
    ···