-
51.
+1Rezervation
-
52.
+1Park yeri
-
53.
+1Tutar rez
-
54.
+1rezerved
-
55.
+1Neye uğradığımı şaşırdım. Herkes bana bakıyordu. O an bu kendini bilmez kızı yerden kaldırıp dovmemek için kendimi nasıl tuttugumu anlayamıyorum. Kollarimi belinden ve bacaklarından geçirip onu ve kendimi yavaşça ayağa kaldırdım. Kucağımdan genç kızı alıp dikkatli bir şekilde sedyeye yatırdım. Gözlerimi kızın gözlerinden ayırmadan sedyeyle beraber acile doğru koştum. içimden sürekli "iyi olacaksın" diyordum. Kızla ilgilenen doktor bana dönüp adı ne diye sorunca bilmediğimi hatta tanımadığımı söyledim. Hâlâ neden buradayım diye kendime sorduğumda telefonum çalmaya başlamıştı bile. Arayan Esra'ydi. Mesgule attım. Aklima müşteriyle olan randevum aklıma geldi. Fakat birşey beni burada tutuyordu. Sanırım kızın bu halinden kendimi meshul tutuyordum. Gözlerini açtığı anda ondan özür dileyip bu lanet hastaneden gitmek istiyordum. "Hiç boşuna bekleme ozrun kabul gormeyecek" diyenin iç sesim değil de, yatakta baygın olarak uyuduğunu zannettiğim kız olduğunu anlamamla olduğum yere çakılıp kaldım. -"iyi misin? Hareket etme doktoru cagirayim." Dedim. Tam doktoru çağırmak için arkami dönmeme kalmadan elimi tutup beni durdurdu. Eli hâlâ elimdeydi. Bana bakıyor ve içinden bana yerime gecmemi söylüyordu. işin komik tarafı ise ben bunu duyuyordum. -"Ben iyiyim merak etme bu her zaman oluyor. Panik bir atagim var. Güldüğüme bakma canımı sıkıyor bu hastalık. Neyse iyiyim ben beni merak etme."
-
56.
+1Rezzolas
-
57.
+1-"Adın ne senin bakalim."
+"Adım Cennet Bahçesi"
-"Öyle isim mi olur?"
+"Oluyormuş demek ki ayrıca sana birşey diyeyim mi sandığın kadar zeki bir adam değilsin. Takım elbisenden iyi para kazandığın iyi bir işe sahip olduğun belli oluyor ama kafayı biraz kırmışsın sen... " "Kayışı diyorum koparmissin... Hey beni duyuyor musun?" Verecek bir cevabim yoktu. Bu kız inanılmazdı. Saçları sapsarıydı. Gözleri sanki yüzüne gömülmüşçesine derin ve gergindi. -" Benim adımda Badomad, söyle bakalım hiç tanımadığın birine hayvan demeye utanmıyor musun?" Birden döndü ve +" Badomad köpekleri sever misin?" Dedi. Bu konuyla alakasız soru karşısında afallamistim. -" Evet severim" Dedim. +" isabet olmuş, bende severim e köpek de bir hayvan olduğuna göre seni de sevdim!" Bu cevap bardağı taşıran son damla oldu ve gerçekten kukreyerek ona doğru sandalyemden kalktım. Bir anda tatlı bir sesle "Adım Sahra" dedi. "Sıkıldım, okunacak bir şeyler yok mu burada?" Dedi. "Bilmem yok galiba, hem okumak yerine dinlenmen gerekiyor farkındasin değil mi?" +"Neyse su alır mısın bana?" -
58.
+1Rez panpa
-
59.
+1Derhal yerimden fırlamış hastanenin kantinini aramaya başlamıştım. Yürürken Sahra'nin biraz önce, daha yıllar önce kaybettiğim ve kendi içime sonsuza dek gömdüğüm duygulara seslenişini dusunuyordum. Aşktan korkuyordum. Geri döndüğümde yatak boştu. Sahra yoktu tüm müşahede odasını taramistim. Yoktu. Sahra'yla ilgilenen hemşire taburcu olduğunu söyledi. Belli ki benden sıkılmış bir teşekkür dahi etme zahmetine girmeden çıkıp gitmişti. Didem hala ust katta doktorla birlikte miydi acaba? Telefonu hızlıca cebimden çıkarıp Didem'i aradım. Doktordan çıktığını ve eve gittiğini söyledi. Bende hastaneden çıkıp evin yolunu tuttum. Didem bahçede oturuyor telefonundan yayılan müzik eşliğinde sanırım doktorun terapi yöntemlerinden birini gerçekleşmesini sağlıyordu. Günü bu şekilde tamamlayıp ertesi gün yine bir yoğun iş temposu beni bekliyordu. Esra çoktan kapimin önündeki yerini almıştı. Bende odamdaki yalnizligima kaldığım yerden devam etmeye başladım. Telefonumun sesiyle irkildim. Esra bir bayanın benimle acil şekilde gorusmek istediğini söyledi. Baglamasini istedim. -"Hey sana ulaşmak ne kadar zormus." Heyecanla "Sahra" dedim. -"Sahra ya, hadi çık eski carsidaki Kayıp Kitapçı'da seni bekliyorum." Derhal arabaya binmiş ve çoktan eski çarşının yolunu tuttum. Ona ne diyecektim. Neden beni yanına çağırıyordu? Neden bir kitapçıya çağırıyordu beni? Eski carsidaki Kayıp Kitap Evi'nin içindeydim. Sahra'ya sirketimin numarasını nereden bulduğunu sorduğumda hastanede çarpışmamız esnasında yere düşen kartvizitimden olduğunu öğrendim. "Badomad" dedi bir anda. "Neden bu kadar dusunuyorsun?"
+"Bunları söylemek için mi çağırdın beni buraya Sahra?"
-"Ne umarak geldin ki buraya kadar... Seni hiç tanımayan ve senin de tanımadığın biriyle buluşmayı neredeyse hiç tereddüt etmeden kabul ettin. -
60.
+1He kıvırcık şöyle , neden
-
61.
+2Destek verip şukulayin şuan tek olduğumu hissediyorum ama o kadar emegim var...
-
62.
0"Her neyse, hastanede teşekkür etme fırsatı bulamadim, o yüzden bir çayla telafi etmek istedim nezaketsiz kaçışımı. Önemli bir işim olduğunu hatirlayinca, sana hoşça kal diyemeden çıktım gittim, gerçekten özür dilerim."
"Önemi yok" Diyebildim sadece çay için tesekkur ettim. Sohbetimizi sona erdirmek ister bir tavırla bana elini uzattı. Afallamis uyuşmuş ama yine de bunları Sahra'ya yansitmamak için elimden geleni yaparak kapıya doğru yönelmiştim.
"Hey Badomad, kitabın" elinde adını görmediğim bir kitabı sallıyor. Kitabi ellerinden alırken sanki yüzüne incecik bir meltem vuruyor gibi sıcak ve duruydu. Ben evli bir adamdim ve karıma aşık olmasam da ona karşı derin bir Şevkat ve sevgi duyuyordum. Arabaya biner binmez bana verdiği kitabin tek sayfasını dahi okumadan torpidoya attım. Telefonum çalmaya başladı, arayan annemdi. Ve hemen hastaneye gelmem gerektiğini zira Didem'in doğurmak üzere olduğunu söyledi. inanılmaz birşeydi bu birazdan "baba" olacaktım. Ameliyathanenin kapısının önüne geldiğimde tanıdığım herkesin yüzünde kimliği belirsiz bir telaş vardı. Özellikle annem ve Didem'in annesi neredeyse aglayacaklardi. Birşeyler belli ki ters gidiyordu. Demir sakin ama ürkek adımlarla bana doğru geliyordu. "Badomad, doğum sıkıntılı geçiyormuş, gerçi tam olarak ne oluyor bizde bilmiyoruz ama baban Didem'in doktorundan bir takım bilgiler almis ve her şeye hazırlıklı olmamız gerekiyormus kardeşim." -
63.
+1panpa umarım bu sahra ya da aşık olmamışsındır . Dideme yazık valla.
-
64.
+1Herşeye hazırlıklı olmakla neyi kast ediyorlardı? Başıma inanılmaz derecede şiddetli bir ağrı girdi. içimden ağlamak endiseden kapıları yumruklamak geçmiyor degildi ama bunları yapmanın şuan hiçbirşey çözüm olmayacağını biliyordum. Doktor kapıda belirmişti.
"Didem iyi değil mi? Ya bebek, bebek nasıl?"
"Didem hanım gayet iyi hayatı bir tehlikesi yok fakat... "
Bu derin sessizliğin ne demek olduğunu anlamıştım. Yinede tokat gibi inecek olan aci gerçeği doktorun ağzından duymak istiyordum. Demir, ani bir refleksle; "Fakat ne?" Diye, olduğu yerden öne doğru atıldı. Doktor daha önce hiç duymadığım bir tabirle bebeğimizin öldüğünü söyledi. Kızım, doğum sırasında çok nadir rastlanan kordon düğümlenmesinden dolayı ölmüştü. Kızım ölmüştü. Dünya başıma yıkılışına kordon düğümlenmesi adını vermişti. Koşar adımlarla hastaneden dışarı çıktım. Ne kimseyi duyacak halim vardı, ne de sevdiğim insanları ağlarken görmeyi kaldıracak kadar gücüm. Didem'i dusunuyordum. -
65.
0Sahra'ya aşık olmuşmuyum ilerleyen partlarda yazsam daha iyi olur. Mobilden yazıyorum, bu yüzden yavaş geliyor olabilir. Hem içiyor hem yazıyorum. Şukularınızı ekgib etmeyin derttaşlar...
-
66.
0Oysa ne kadar hayal ediyordum onu. içimden her defasında sağlıklı olmasını temelli ederken kız olmasını diliyordum. Bir kızım olmuştu olmasına fakat ölüydü. Hayatta her şeyim yarım olmuştu zaten şaşılacak ne vardı ki? Aşkım da sevdam da sevdiklerimde mutluluğum da hatta düğünüm bile herşey yarım ve ekgib olmuştu. Fakat bu sefer kızım kursağımda kalmıştı. "Babalar kızlarını daha çok severler" cümlesini şimdi daha iyi idrak edebiliyordum. Çünkü babaların kızları da ölebiliyorlardi ve bu çok acıtıyordu!
-
67.
0Annem ağlamaktan yorulmuş sesiyle bana sesleniyordu. Didem'in ayrıldığını ve beni görmek istediğini söylüyordu. Ona ne diyecektim? Nasıl teselli edecektim onu? Gözyaşlarını nasıl durduracaktım? Odaya girer girmez yanağında parlayan gözyaşlarını gördüm. Başını yavaşça, benim olduğum yöne çevirdi. Bana bakıyordu. Dimdik ve acı çeken bir şekilde. Bir şeyler anlatıyordu gözleri buna hiç şüphem yoktu. Defalarca yutkundu. Fakat bu oyunu daha fazla surdurememis ve ellerini tuttuğum anda hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Daha önce kendim dışında kimseyi teselli etmemiştim. Acemice sarılmakta buldum çareyi. Bazen nefes alış verişleri bile duyulmuyordu. Karım ölen kizimizin yasını göğsümde ağlayarak tutuyordu. Peki ben kime sarılacaktım?
-
68.
+1Didem kolumda yavaş yavaş yürüyordu. Evimizin bahçesine girmiştik. Annem Didem'le küçük bir çocukmuş gibi ilgileniyordu. Hava harikaydı, fakat annem ne kadar dil doksede Didem, bahçede oturmayı reddetmiş, odasına çıkmak istediğini söylemişti. Onlar yukarıya çıkarken daha fazla dayanamayıp evden hızlı adımlarla çıktım. icmek istiyordum, ölene kadar içmek istiyordum. Boğuluyordum. Ta ki kırmızı ışıklarda durdugum muhitin karşısında bulunan oyun parkında kızıyla el ele yürüyen yan komşumuzu görene kadar. Deli gibi aglamaya başladım. Agladim, ağladım, ağladım... Yaptığım tek şey ağlamaktı...
-
69.
+1Rezerve
-
70.
0https://youtu.be/uD_zqgkYoQU buyrun derttaşlar bu gece bitmesin. Yalnız bırakmayın beni...
başlık yok! burası bom boş!