+1
kremalı tavuk çorbasını ben yaparken ustam da çoktan minestronu bitirmiş ve başıma dikilmişti. benim çorbam biraz cıvık olduğundan mütevellit bu adam benden pastaneye gidip nişasta almamı ve onu eritip getirip çorbayı bağlamamı istedi.
(eğer bir çorba cıvık olursa ya un ile ya da nişasta ile bağlanır. nişasta yöntemi tercih edilmez cünkü fazla kaçarsa çorba çok koyu olur.)
+usta: oğlum bir işi de düzgün yap bee!! bu ne len su gibi olmuş çorba tavuklar kendinden geçmiş! git nişasta getir!!
-ben: tamam usta! ( bir koşu gider ve normal ölçüden 5 kat fazla nişastayı suda açtıktan sonra getirir) ( evet bilerek yaptım. yapamasın, ceza alsın istedim anlıyor musun? )
+usta: lan oğlum bu hala cıvık.. git bir kap daha getir!!
-ben: yuhaha abeyyy.. !! * hemen usta!! (gidip normalden 6-7 kat fazla nişastayı çözüp getirerek)
+usta: lan sen ne gerizekalı birşeymişsin be!! halil!! git nişasta getir, elini korkak alıştırma! çok olsun!!
halil: hemen usta!!
sonuç:
büfenin açılmasına 10 dk kala tencere açıldığında (hani barajlar kuruduğunda mevcut alan çatlar ya) çorbanın muhallebi gibi olduğunu ve içerisinde kafam girecek kadar geniş ve derin çatlaklar olduğunu mutfak şefinin görmesi ve biricik ustamın sezon sonuna kadar tüm izinlerinin iptal edilmesi. akabinde ustanın benim izinlerimi iptal etmesi. *
utanmaz edit: biz nişasta diye pastanedeki toz krem şantiyi getiriyormuşuz. evet o çorba sütlaç gibi oldu. yaklaşık 80-90 litfreydi diyebilirim.
itiraf:
o çorbayı bıçak ile dilimleyip trabzon tatlısı olan tuzlu sütlaç diye müşterilere sunduk. evet ustalarım ekip olarak türk mutfağına vurulan bir darbeydi. ama ruslar çok sevmişlerdi, dibini ekmekle sıyırdılar.