-
2076.
+1bir yerler de yaşıyor nefes alıyor ve
sevişiyordun
mutlu huzurlu ve ölümsüzdün sanki
ben yoktum hiç olmadım zaten
kollarında nefretin en asil geceleri
nefesinde yokluğun bıraktığı tat
birer ölüm bahçesi ve en güzel şiirler
etmez ve edemiyordu
ne lanet olası ölüm ne de lanet olası sigara
hiç biri senin verdiğin acıyı vermiyor
beni tatmin etmiyor ve acıtmıyordu
seni beklemenin verdiği inancın yarısını verseydi
tanrı
tapınır ve istediğini yapardım -
2077.
+1bir yerler de yaşıyor nefes alıyor ve
sevişiyordun
mutlu huzurlu ve ölümsüzdün sanki
ben yoktum hiç olmadım zaten
kollarında nefretin en asil geceleri
nefesinde yokluğun bıraktığı tat
birer ölüm bahçesi ve en güzel şiirler
etmez ve edemiyordu
ne lanet olası ölüm ne de lanet olası sigara
hiç biri senin verdiğin acıyı vermiyor
beni tatmin etmiyor ve acıtmıyordu
seni beklemenin verdiği inancın yarısını verseydi
tanrı
tapınır ve istediğini yapardım -
2078.
+1birileri deneyip yeniliyordu,
bazıları yenilip, deniyordu.bir de ben vardım,
olduk olmadık zamanlar da yenilen.
öylesine etrafta duruken küfür yiyen.
ellerime, yumruğuma sıkıştırıp geceyi ve adaleti
yüzlerine vurmak istedim.
anlayışsız patronlarım ve bana bir bira daha vermeyen tanrı
hepinizi seviyorum.
orada öylece durup bana küfür edenleri de seviyorum.
siz nasıl istiyorsanız, öyle olsun.
ben işe yaramaz bir serseriyim. kabul ettim,
siz de kabul edin ki insan, inandığında değil
kendine inanıldığında güçlü hisseder kendisini.
ve şimdi yaşamak
avcılar sahilinden, güneşin batışına kadar.
güneşin batışından küfürleri ağdalı biraya katmak.
varsın evren solumuzdan, kadınlar kalbimizden
çıkıp yollara düşsünler.
verilen sözler uyansın gitsin, varsın
evinin perdeleri kapansın,
varsın, evet sen de varsın.
bir gece uyanıp seni başkasıyla öpmek.
şimdi çatı katında hayalleri aşşağıya bırakmak
şimdi bir mektubu beklemek sadece,
senin başkasının dudaklarını öptüğünü düşlemek.
ölümün kendisi, bizzat kendisi,bir serüven.
bir merak gibi olan ölümün peşinden sürüklenip,
gerçek yaşama sürüklenmektir, ölüm. -
2079.
+1birileri deneyip yeniliyordu,
bazıları yenilip, deniyordu.bir de ben vardım,
olduk olmadık zamanlar da yenilen.
öylesine etrafta duruken küfür yiyen.
ellerime, yumruğuma sıkıştırıp geceyi ve adaleti
yüzlerine vurmak istedim.
anlayışsız patronlarım ve bana bir bira daha vermeyen tanrı
hepinizi seviyorum.
orada öylece durup bana küfür edenleri de seviyorum.
siz nasıl istiyorsanız, öyle olsun.
ben işe yaramaz bir serseriyim. kabul ettim,
siz de kabul edin ki insan, inandığında değil
kendine inanıldığında güçlü hisseder kendisini.
ve şimdi yaşamak
avcılar sahilinden, güneşin batışına kadar.
güneşin batışından küfürleri ağdalı biraya katmak.
varsın evren solumuzdan, kadınlar kalbimizden
çıkıp yollara düşsünler.
verilen sözler uyansın gitsin, varsın
evinin perdeleri kapansın,
varsın, evet sen de varsın.
bir gece uyanıp seni başkasıyla öpmek.
şimdi çatı katında hayalleri aşşağıya bırakmak
şimdi bir mektubu beklemek sadece,
senin başkasının dudaklarını öptüğünü düşlemek.
ölümün kendisi, bizzat kendisi,bir serüven.
bir merak gibi olan ölümün peşinden sürüklenip,
gerçek yaşama sürüklenmektir, ölüm. -
2080.
+1bir yerler de yaşıyor nefes alıyor ve
sevişiyordun
mutlu huzurlu ve ölümsüzdün sanki
ben yoktum hiç olmadım zaten
kollarında nefretin en asil geceleri
nefesinde yokluğun bıraktığı tat
birer ölüm bahçesi ve en güzel şiirler
etmez ve edemiyordu
ne lanet olası ölüm ne de lanet olası sigara
hiç biri senin verdiğin acıyı vermiyor
beni tatmin etmiyor ve acıtmıyordu
seni beklemenin verdiği inancın yarısını verseydi
tanrı
tapınır ve istediğini yapardım -
2081.
+1taktan bir sabahın gecesi daha. yine ortalıkta bir yerler de durmuş yaptığım yazım hatalarını ve intihar notunu düşünüyorum. aşkın bu denli yakarcasına kalbimin sokaklarından geçmesi, ellerimin boşluğu ve klagib kadının yokluğu canımı yakıyor. zaten tüm insanlığın bildiği gibi, kazıdılar beni. göz bebeklerimden, saç uçlarıma kadar. fabrikanın kapısında durmuş öylesine çalışma saatlerini düşününce gitmek istiyorum. öylesine korkunç bir şey ki.saatlerce çalışıyorum ve elime geçen varlıkları saymak dahi istemiyorum. belki bir kadın olsaydı ya da doğru kararlar verebilseydim. gerçek kadının peşinden koşsaydım yani, gerçekliğin peşinden koşsaydım böyle olmazdı belki de.anımsıyorum şimdi. evet,bende sevildim ve bana da aşık olan birisi çıktı.ne zaman hayata karşı gardımı alsam ve küfür etmeye başlasam kaderime bir an da aklıma o kadın geliyor ve küfürlerimi hayata değil, kendime yöneltiyorum. hayatın ederi bunlardan ibaret işte. kaçırdığımız sanşlar ve değerlendirdiğimiz şanslar. beni kirpiklerimin uçlarına kadar seven bir kadın üstelik sevmekle yetinmeyip bunu hissettirebilen bir kadın. yazmamı istediğin şey pişmanlıklarım mı ? öyle olsun. sigarayı bıraktığını söyleyip tüm paketi kıran ve bir kaç saat sonra sigarasını arayan bir adamın pişmanlığı ne kadar üst seviyede ise benim de pişmanlığım o derecede. belki de sözünü ettiğim kadın yanımda olsaydı,bu kadar taka sarmazdı her şey. yıllarını,beni düzeltmek adına harcayan, dudaklarını öptüğü ilk adam olma şerefini bana vermiş bir kadın. öylesine kutsal ve öylesine çekici ki şimdiler de.şimdi seni özlediğimi ve geriye dönebilmek istediğimi söylemeyi dahi düşünmüyorum. istiyorum bunu fakat sana söylemek, açık bir şekilde bunu yüzüne söyleyebilmek beni öldürebilir sanırım. kendine bensiz yeni ve inanılması güç güzellikte bir hayat kurduğunu biliyorum. öylesine anlardan birinde hayatına girme ihtimalimin, tanrının beni affetmesi kadar düşük bir ihtimal olduğunu biliyorum.-ve sanırım tanrının beni affetmesi demek, senin hayatına öylesine anlardan birinde girmek oluyor-şimdi düşünüyorum, yaptığım şeyleri ki,yaptığım şeyleri hepsi, yapmamam gereken şeyler.bu kadar yapılan arasında seninle bir gün yeniden sokaklar da dolaşıp, doğduğum ve büyüdüğüm sokakta seninle sevişme ihtimaline inanmak çılgınca bir hayalperestlik olurdu sanırım. şimdi sana dünyanın en güzel şiirlerini düzmek ve saatlerce gözlerinin içine bakarak sevdiğin şiirlerimi-varsa-okumak hiçbir şeyi değiştirmeyecek. biliyorum,sen başka bir erkeğin hayatını güzelleştirme görevini üstlendin artık.ben ise, senin olağanüstü hayal mezarlığında gerçek bir ceset olarak uzanmış bir cesedim. bunu hak ettiğimi biliyorum. hayatında ölü bir hayal olarak kalmayı hak ettiğimi ve artık sana sarılmayı hak etmediğimi biliyorum.sen tanrının ulu görevlisi,sen bir erkeğin isteyebileceği en güzel hayal ve hayatsın. sana güzel şeyler söyleyip, canını yakmayı istemiyorum. seni beklemediğimi ve gelmeyeceğini iliklerime kadar bilmeni istiyorum.kim bilir, belki de sen o serseri pisliği sevmiştin.ben artık eski serseri pislik değilim. belki de,sadece bu yüzden olmaz. belki de sadece, kolunu tutup 'olmalı'demiyeceğim için olmayacak. artık seni uzaktan görmeyi dahi hak etmiyorum.'ne diyeceğimi bilemiyorum' diyerek başladığın binlerce cümle var bana karşı ve ben bunu dahi hak etmiyorum.ben artık o güleryüzlü adam dahi değilim.ben artık bir eroinmanım ve bu beni mutlu ediyor. ancak tanrı koca bir evreni eroin ile doldursaydı ve bana bir seçim hakkı verseydi. senin ellerine dokunmak mı yoksa eroin mi ? ellerine dokunmak benim eroinimdi.iyi geceler, yine.Tümünü Göster
-
2082.
+1çıplak dolaş evin odalarında,
sütyeninle uyu geceleri,
evimde sen ol,her yerinde,
uyanalım ve sevişelim.
senin kutsaliyetin yok
tanrı da dahi.
ellerin çırılçıplak, yürüyor işte omuzlarımda,
öylesine bir sevişelim ki,
perdeler dahi orgazm olsun.
sigaralar ve kadehler dolaşsın tırnaklarımızda,
usturalasın bedenim, bedenimi.
bir ustaymışcasına konuşalım ve dans edelim
gecenin penisinde.
oysa ki her ölüm kadar
sende çekici ve öldürücüsün.
şimdi senin göğüslerine dokunabilmek,
yıllık bir viskiyi boynuna dolayan tanrıya dokunmak gibi.
vajinanın üzerinde bir gece festivali,
tüm huurların orgazm çığlıymışcasına.
şimdi seni sevip yetmezmiş gibi bir de seni öpebilmek
aklımı kaçırmak üzereyim.
yeni değil bu yaşananlar
yaşayamayan milyarlarca insan adına yaşayalım. -
2083.
+1en son ne zaman sevişmiştim diye düşünmüştü frank. yataktaydı ve ellerini ensesinde birleştirmiş tavanı izliyordu. sarı ve uzun saçları ellerinin arasına dolaşmıştı. tüm erkekliği ve tutkulu arzuları damarlarında dolaşıyor,onu adeta günaha sürüklüyordu. frank doğrulup, yatağının yanında duran birasını eline aldı ve '74 dolar ve birkaç çeyrek'üzerindekileri değiştirmek için dolaba doğru yöneldi fakat önce duş almalıyım diye düşündü. banyoya doğru adımlarını ilerletti. içeri girip üstündekileri çıkardı ve çıplak vücudu ile karşısında duran kendisini gördü aynada.ne kadar kutsaldı. sanki göğüsünün üzerinde diz çöküp savaşmaya yemin etmişti her bir kıl. sağ elini göbeğine zütürüp ;Tümünü Göster
lanet olası. eğer bir aile kuramıyorsan bu senin yüzünden dedi ve suyu açtı. frank yanılıyordu.bir aile kuramamasının nedeni göbeği değil, bizzat ruhunun kendisi idi. frank,liseye gitmesi gereken yaşlar da eroin kullanıyor ve hırsızlık yapıyordu. sonrasından uyuşturucudan uzaklaşıp alkole yöneldi. hayatı,eski moteller de ve sokaklar da geçen bir serseriydi frank herkese göre.27 yaşındaydı ve yılbaşında alkol içmekten ayakta duramayan kadınlarla yarı baygın bir şekilde gibişmekten ileriye gidememişti. frank duşunu alıp banyodan çıktı. yatağın üzerinde hazır bir şekilde duran pantolonu giydi. kırmızı gömleğini giyip, çok nadir kullandığı ucuz parfümü sıkıp evden çıktı. elleri cebinde yürürken cebinden parasını çıkardı ve bu paranın ciks yapmaya hatta kadın yeterince ucuz olursa birkaç bira almaya bile yeteceğini fark etti. evinden birkaç sokak güney de olan bar aklına geldi. orada sürekli huurlar oluyordu, bugün de vardır diye geçirdi içinden frank. artık gideceği yer belliydi.bar'ın girişine gelince ellerini saçlarının arasına attı ve derin bir nefes alıp içeriye girdi. içerisi sigara ve esrar dumaydı. etrafta kusan insanlar ve bira içip politika konuşan evsiz insanlarla karşılaştı. etrafa iyice bakıyor, dişine göre bir fahişe arıyordu. ucuz yollu olması ve bir vajinasının olması yeterliydi.o sırada bar taburesine geçmiş ve bir bira istemişti.bir yandan birasını içiyor bir yandan ise etrafa bakıyor kadınları izliyordu. hiçbirisi gerçek bir huurya benzemiyordu. birasını çtikten sonra tuvalete gitmek için ayağa kalktı. tuvalete doğru yürüken bir sigara yakıp hayal kırıklığını yansıttı adeta ortama. işerken ağlamamak için kendisini zor tutuyordu. hayatı boykot ediyordu frank. sırf bu yüzden tuvaletten çıkarken ellerini yıkamamıştı. yerine doğru yaklaşırken onu gördü. marla.frank gibi basit bir adam için fazlasıyla karışık bir huur. elbette frank bunun farkında değildi ve ona doğru yürüyordu. gitti ve marlanın
bir fiyatın var mı yoksa sende bir balo hanımefendisi misin ? diye sordu. marlanın yüzünde ne nefret,ne öfke ne de şaşkın bir ifade vardı. marla,frank'in uzattığı sigarayı aldı,bir duman çekip ;
50 dolar, dedi.frank için daha iyi bir gece olamazdı. frank gülümsedi ve ;
bir bira içip öyle gidelim,ne dersin ? dedi. marla,umursamaz bir şekilde kafasını sola yatırıp onayladı. konuşmaya başladılar. marla,dışarıdan bakıldığında umursamaz, sessiz ve sakin bir kadına benziyordu. kısa boylu, esmer ve kısa saçlıydı. gözleri iri ve siyahtı. yanakları öylesine pembeydi ki ademin yediği lanetli elma onlardı diye düşünüyordu frank.
frank:senin hikayen nedir ?
marla:sanırım huur olmak ve klagib bir huur olmak.bir hikayem yok. parasızım ve açlıktan ölmemek adına bu işi yapıyorum.
oldukça düz bir yaşam dedi frank. marla kızgın bir ifade ile gidelim diyince hızlı bir şekilde ayağa kalktı ve evinin yakın olduğunu bu taktan barın tuvaletinde sevişmelerine mecbur olmadıklarını söyledi. bardan çıkıp eve doğru yürümeye başladıklarında marla yapmaması gereken bir hata yaptı ve
elimi tutar mısın frank dedi. frank,şaşırmıştı. böyle bir şeye ne gerek vardı ki ? ayrıca bir huurnun, müşterisi ile sevgili gibi dolaştığına hiç şahit olmamıştı frank.bu teklifi kabul ederse ne kaybedeceğini düşündü ve içinden ;
kaybedecek neyin var ki ? ayrıca senden hoşlanmış olabilir.tut elini ve eve kadar yürüyün, seni etkilemez bile. dedi kendine frank. marlanın sağ elini tutup gülümsedi. hayatı boyunca hissetmediği şeyler hissediyordu. kendince adını koymuştu bile bunun 'şefkat'.frank, hayatı boyunca içininde bir şeylerin böylece kıpırdadığını hissetmemişti. çok nadir okuduğu dostoyevski, fazlasıyla çektiği eroin ve nadiren yaptığı ciks bile ona böyle hissettirmemişti. yüzünde garip bir gülümse eşliğinde iki sokağı geçti. marla,neden böyle bir şey yaptığını hala anlayamıyordu fakat oldukça huzurluydu. yattığı hiç bir erkek ona böyle hissettirememişti. frank öylesine yavaş yürüyordu ki,adımları öylesine yavaştı ki iki sokağı dakikalar da bitiremediler. binanın girişine geldiklerinde frank yavaş bir şekilde basamakları tırmandı ve anahtarı ile binanın giriş kapısını açtı. marla hemen arkasından içeriye girip frank'in elini kavradı. frank,hala şaşkın ve mutlu idi.el ele binanın basamaklarını tırmandılar. ikinci kata yani frank'in dairesine geldiklerinde marla istemeyerekte olsa frank'in elini bıraktı. dairenin kapısını açtı frank ve içeriye girdiler. ikiside ayakkabılarını çıkarma zahmetinde bulunmadı. marla içeriye girer girmez üzerinde ki siyah ceketi çıkardı ve kapıyı sert bir şekilde kapattı. frank'in dudaklarına ölümüne yapışıp dakikalarca öptü.bir an durup ;
yatağın nerede frank ? diye sordu. frank,cevap dahi veremeden ellerini kavradı ve sert bir şekilde onu yatak odasına zütürdü. marla,frank'i yatağa fırlatıp üzerinde ki beyaz giysiyi çıkarıp bir kenara bıraktı. içinde ki mavi sütyeni gecenin eski caddeleri gibi parlıyor ve frank'in bütün erkeklik duygularının penisinde birikmesine neden oluyordu. frank,pantolonunun düğmelerini açmak için davrandı ancak marla ona engel oldu. gözleri ile konuşuyorlardı artık. frank,marlanın göğüslerine baktıkça çılgına dönüyor bir yandan ise bu güzel oyunun hiç bitmemesi için inanmadığı tanrıya dualar ediyordu. marla yavaş hareketler ile frank'in pantolonunu sonra da gömleğini çıkardı. frank,artık çıplak bir şekilde mutluluğa varmayı bekliyordu. soyunma sırayı marlaya gelince en iyi yaptığı şeyi yaptı ve bir çırpıda eteği söküp çıkardı bedeninden.iç çamaşırı yoktu. yatakta öylesine uzanmış olan frank'in penisine doğru bir hamle yaptı ve bir an da üzerine çıktı. yıllarca kendisini sorgulayan ve ailesine kızmaktan başka bir şey yapmayan, tanrıya,göbeğine, ilkokul öğretmenine ve sistme kızgın olmaktan başka bir şey yapmamış olan frank, marlanın içine girdiği an her şeye karşı barış ilan etmişti. dakikalarca seviştiler. frank bitti, marla başladı. marla bitti ve frank başladı. sabaha kadar devam ettiler. sanki ikiside ilk kez mastürbasyon yapan çocukları gibiydiler. fakat bu sefer parmaklar yoktu işin içinde insanlar ve ruhlar vardı. sabahın olduğunu haber veren güneş ortaya çıkarken ikiside uykuya yenik düştü. frank gözleri ni açtığında hava kararmaya başlıyordu. yatakta tek başına olduğunu fark etti. doğan güneş sırtını ve üzerinde ki tırnak izlerini yalıyor frank ise bunu umursamadan yer de duran sigarayı almaya çalışıyordu. yataktan yavaşça doğruldu sigarayı kibrit ile yaktı.bir an da içinde inanılması güç bir huzur olduğunu hissetti. yıllarca tatmadığı bu duygu onun miğdesini bulandırıyordu fakat frank bundan son derece memnundu. aklına marla geldi ve yatağın yanında duran pantolonuna elini attı. içinde sadece 24 dolar kalmıştı. frank gülümsedi ve yataktan çıktı. mutfağa gidip çay demledi. çayın hazır olmasını beklerken penceleri açtı ve yere oturdu. sigarasından bir duman alıp kendisine küfür etmeye ve kadınlara neden bu denli güvendiğini sorgulamaya başladı.bir an da olabilir mi diye sordu kendisine frank.bu mümkün müydü yoksa ? frank gibi işsiz bir pislik kendisinden kat be kat üstün bir huurya aşık olabilir miydi ? ya da bu aşk frank'i ünlü bir şair yapabilir miydi ?
ah marla,
şimdi seni sevmediğimi düşlemek
ne kadar korkunç.
sigara var bir de şarap
sen varsın marla
en çok sen.
sen ve senin sessiz sokaklarında bir şair
bir çılgınlık var marla sokaklarımızda
beraberiz
ellerimizden gelenlerin en güzeli.
sana dokunmak marla
sana dokunmak
tanrının boğazını sıkmak gibi
şimdi bu eski sokakta oturmuş
dolan gözlerimi ve sensiz geçen yıllarımı düşünüyorum
sensiz içtiğim her su marla,
sensiz içtiğim her su
tanrının beni cezalandırmak için verdiği mecburi yasa... -
2084.
+2insanlık kendi çöplüğünde boğulurken yatağımdan izliyordum bütün olup bitenleri. kocaman bir savaş. insanoğlunun problemi buydu işte. savaşma arzusunu bir türlü dindirememek. lanet olsun ki,bu iğrenç ve beş para etmez huur çocuklarının içinde yaşayıp onlarla birlikte çalışmak, aynı yemekhane de beslenmek, aynı yerden sigara almak ve aynı sokaklar da dolaşmak zorundayım. çünkü gibtiğimin şarabı parayla satılıyor. anlamıyorum,sadece rahat bırakılmak ve nefes almak istiyorum. diğer tüm insanlar gibi. insanların benimle sorunu ne bir türlü anlayamıyorum.ben sadece bir varlığım ve vadem dolduğu zaman 'işte ölüyorum'diyip gözlerimi kapatacağım. bırakın istediğim kadar küfür edeyim. tabi buna asla izin vermezsiniz.bir keresinde bir şarapçı 'eğer yaşamak istiyorsan yaşa, burada mı ölmeyi düşünüyorsun ? burada öl öyleyse. ancak sen olarak öl. öyle bir öl ki,seni öldürmeye azrailin gücü yetmesin, tanrı alsın canını'siz ve sizin lanet olası aforizmalarınızın arasında ölüp gidecektim. ellerim havada ve bunu kabulleniyorum. beni rahat bırakın çocuklar, elimde bira, kucağımda bir kadın eşliğinde tanrıya merhaba demek istiyorum. malumunuz,hayat içi tak dolu bir kovadan farksız, ayağını batırdığın için iğrenirsin fakat, aynısını kendi bedeninde barındırırsın.
-
2085.
+1orada durup düşündüm amy.ne çok hata yapmıştım öyle. eroin içerken, alkol tüketirken,bir erkekle,bir kadınla gibişirken, sokaklar da kalırken ne çok hata yapmışım. eğer bunlar olmasaydı yani ben iyi bir insan olsaydım bu halde olmayacaktık belki de.bir sahilde ben vurulmuş olmayacaktım.sen benim dizlerine yatırıp, neden bana sarılmadığını anlatmayacaktın. fakat,hatalar zincirinin adını hayat koymadık mı amy ? tüm bu olanları unutalım fakat seni sevmek, hayatımda yaptığım en büyük hataydı. seni unutmak için eroin içtim, alkol tükettim, erkeklerle ve kadınlarla gibiştim, kavga ettim, vuruldum ve şimdi dizlerinin üzerinde yatıyorum. vurulmuş bir şekilde, ellerim kan içinde ve ben dizlerinde yatıyorum. buna inanamıyorum amy, dizlerinde öleceğim. gökyüzünü dizlerine yatırabilirdim fakat işte buradayım. biraz sonra öleceğim. gibtiğimin ambulansı gelmeyecek. hiç bir doktor beninle ilgilenmeyecek. kimse mezarıma gelmeyecek.sen bile gelmeyeceksin. tanrının huzuruna bile çıkmayacağım.amy, işte ölüyorum. lanet olası hayatta başarabildiğim tek şey bu belki de.dizlerinin üzerinde ölmek.ben her gece ölüyordum aslında.bir bankta kıvrılmış yatarken ölüyordum. gömleğim ve pantolonumla denize girerken ölüyordum, yürüken,konuşurken, saate bakarken, güneşi izlerken, yıldızları sayarken ölüyordum. kimse bunun farkında değildim fakat ben her gece ölüyor ve senin hayalinde tekrar yaratıyordum kendimi. şarkılar dinliyordum. lanet olsun, iyice kanamaya başladım amy. ellerini yüzüme koy lütfen. sakalımın üzerinde olsun ellerin. mutlu olmalısın. hayatını bir serseriye kaptırma. seni seven, sevmeyi başarabilecek birini bul.ben kendi mezarlığımda seni bekliyor olacağım.ben bu şehrin gibilmiş bir parçasıyım sadece. hayat,üzerimizde oyunlar oynuyordu ve ben yanlış ata oynamıştım. tüm hayatımı kaybettim fakat ellerimde son bir şey kaldı amy.son nefesimi dahi harcamaya yetecek kadar kutsal olan sen. evet sen amy,sen tanrının sol göğsüydün.iyi geceler amy, seni seviyorum.
-
2086.
+1seni sevdiğimi biliyorsun ve seni güzel bulduğumuda biliyorsun,
işte bu çok tehlikeli.
seninle yürümek istediğimi ve tenine dokunmak istediğimi biliyorsun,
işte bu tamamen yalnızlık.
ellerini öpmeyi, dudaklarına dokunmayı, parmaklarını izlemeyi istediğimi biliyorsun,
işte bu çok acı.
sana şiir yazmayı, senin hakkında konuşmayı ve seni düşlemeyi sevdiğimi biliyorsun,
işte bunu sevmiyorsun.
uzunca seni izlemeyi ve uzuncu seni ölümsüzleştirmeyi istediğimi biliyorsun,
işte bu yüzden gözümde ölüyor, kalbimde tanrısallaşıyorsun.
konuşmalı ve yüz yüze bakmalıyız,
bunu biliyorsun ancak hissetmiyorsun.
seni görünce neler oluyor, seni görmeyi düşleyince neler oluyor ?
kaldırımda ki binlerce ölü çocuk ayaklanıyor ve dilenmeyi kesiyor,
tüm insanlık ellerini ve dudaklarını izliyor, tüm insanlığı öldürüyorum.
böylesi çok sessiz, böylesi çok acı, böylesi beni öldürüyor.
farkında olmadan şarap içiyor ve bileklerimi kesiyorum,
bileğimden şarap akıyor, şarabın şişesinden kızıl lav.
senin yokluğun oturuyor sonra içime, sahibim oluyor,
herkes gidiyor, herkes gitmeyi biliyor fakat bir yokluğun kalıyor.
küçük bir oda ve incin sokakların birinde
yaşama tırnaklarımla tutunuyor, pencereden giren ışığı
tenime saplayan yüce ruha hakaret ediyorum.
kor ateşten büyülüyor sensizliğin onurumu,
şimdi utanmasam bir bardak daha içerim,
şimdi yok ettiğin onurum gelmese aklıma
seni milyarlarca kere ararım. -
2087.
+1size sonu söyleyeyim çocuklar;Tümünü Göster
ÖLECEĞiZ !
burada durup neden öldüğümüzü
neden ölenin biz olduğunu düşüneceğiz.
ölüyoruz çocuklar
saçlarımızı kestiriken
ellerinizi açın ve inandıklarınıza yemin edin
çocuklar, sahaflar ve melekler de ölecek.
nefes alırken
dişlerimiz bir birine çarpacak ve insanlar ağlayacak
saatlerimizi kaybedeceğiz
lanet olası acılarımız bile ölecek
sevineceğiz ve sevişeceğiz
ölüme, ölümle,ölümüne
severken
araf'a tırmanıp biralarımızı açacağız
komiler, gibemedikleri mankenleri
yazarlar, yazamadıkları yazıları
keşler, içemedikleri eroinleri
aşıkları, sevişemedikleri kişileri
şizofrenler, kanıtlayamadıkları gerçekleri
düşünecek.
saate bakarken
geleceğimizin gelmeyen güzellikleri
binlerce ölümün getirileri
dünyanın en güzel şarkılarını tüzen
kumral kadınlar
lanet olsun çocuklar,
ÖLECEĞiZ !
saate bakarken
severken
saçlarımız kestirirken
ÖLECEĞiZ !
ve lanet olası izlenimleriniz
müdürlerin hakkımızda düşündükleri
notlarımızı ve sınavlarımız
hepsi ölecek çocuklar.
en ucuz huurlar ve
milyonluk huurlar
hepsi ölecek.
babamız, annemiz ve değerlerimiz
hepsi ölecek
ve onları kim öldürecek biliyor musunuz ?
biz öldüreceğiz.
ÖLECEĞiZ !
ama yanımızda sevmediklerimizde olacak.
lanet olsun melis,
inanamıyorum buna
sen dahi öleceksin.
dünyanın en güzel
ve en asil şeyleri dahi ölüyor
dedirteceksin bana.
bunu aklım almıyor
tanrı benim için bir koca bir evren yaratıyor ve
bunu senin kalbine dolduruyor.
buna inanamıyorum
sen dahi öleceksin.
üstelik aklında ve yanında ben olmayacağım.
sil baştan başladığımız her gün
içmediğim her gün ölecek
ve içlerinde ben olmayacağım.
aile kuracaksın, mutlu olacaksın
okulunu bitireceksin
güleceksin, sevişeceksin ve
yanında ben olmayacağım.
belki,bir başkası sana şiir yazacak
fakat
şiiri yazan ben olmayacağım.
ÖLECEĞiZ !
melis, tanrılar ölmez değil mi ?
duygularımız ölmez deği mi ?
malesef melis,
sen de öleceksin, bende öleceğim.
ve ölüm,biz el ele iken gelmeyecek.
özür dilerim.
hayatın bileklerini kesmiş bir şekilde
orada duracağım ve
seni izleyeceğim.
kanayacağım sonra.
ellerim acıyacak, nefesim kesilecek.
seni her izlediğimde olan şeyler bunlar.
bende öleceğim melis, sende
fakat ölüm bizi almaya geldiğinde
sen başkasının elini tutuyor olacaksın.
biliyor musun melis,ÖLECEĞiZ !
yaptığım ve yapmadığım her şey için öylesine pişmanım ki,
affetmen gerekmiyor.
sadece nasılsın diye sor. -
2088.
+2sona bu kadar yaklaşmışken bırakamam.her şeyin sonu olduğunu biliyorum ve dibin sonuna yaklaşıyorum. terk edilmenin dibini gördüm biliyor musun ?yalnız başıma şarap içerken dipler de küfür ettiğimi anladım. giberim böyle yaşamı. elimde bir bira ile kalabalık cadde de,arkamdan bakan aşşağılayıcı bakışları görüp garipsemediğim gün alkolün dibini gördüğümü anladım. birileri sürekli gitmek zorunda kalıyor ve ben bunun farkındayım. gitmen mi gerekiyor diye sormuyordum bile artık. terk etmez, gitmez dediğim insanların arkalarını dönüp,iyi bir hayat dahi dilemeden gittiklerini gördüm. işsizliğimi veya parasızlığımı umursamadığını söyleyen insanların gittiğini gördüm. onlar gittiğinde ben ne yaptım biliyor musun ? sigara içtim. sadece bir kaldırma oturup sigara içtim.bar taburesine oturup sigara içtim. neden gittiklerini, neden gitmek zorunda olduklarını düşünüp ellerime baktım. tüm o insanlar haklıydı biliyor musun ? hadi durma, sende git. yarını hatta bir saat sonrası belli olmayan bu adamı terk et.seni uzaklar da bekleyen aşklar ve mutluluklar var.ben hayat tarafından gibtir edilmiş bir serseriyim.tek önemsediğim hayatta kalmak ve ölmek arasında ki çizginin üzerinde yasaklı maddeler kullanmak. neden yaşadığımı öğrenmek ister misin ? gitmeyecek bir insanı görmek için. gitmenin nasıl bir duygu olduğunu öğrenmek için. birgün birisi gelecek ve gitmeyeceğini söyleyecek. işte o gün ben gideceğim.
-
2089.
+1ah ne garip ölümü avuç içlerinde tutmak gibi
seninle bir gökyüzüne bakmanın mutluluğu
bir bardak çayın dibini görmenin
bir kadeh içkinin evrenini paylaşmanın
onurlu ve şerefli acısı
nadide bir acısın ki
ellerin göğsüme bastırdığında
çıkan bütün solukların yakıcı seneleri
saçlarının kavgalı bir serseri okşayışı
oysa benim ellerimin sertliği dinginleştiriyor saçlarını
tanrıya da şükürler olsun
ellerini tutma fırsatı verdi bana
şükürler olsun ki sana
senin sayende tanıdım sigarayı
bu gece tüm içkiler benden sayın tanrı
bir şişe şarap en arka sokakta ki cesetlere
perdelerimin beyazlığı yeniyordu
savaşan güneşin ışıklarını
ve yine kazanıyordu seni düşünme isteği
gözlerimi kapattığımda karanlıkta patlayan
turuncunun gücünü alıyor senin hayalin
en uzun yollar bitiyordu
en kısa şiirler ölümsüzleşiyordu
trenler kalkıyordu kalbimin raylarından
martıların sesinde iniyordu sanki hayalin
ve ben. tıpkı beni bıraktığın gibi yarım bırakıyordum
yaşamayı. -
2090.
+1uyuyorum
yıllarca
uyanıp ellerimi ve
yüzümü yıkıyorum
günü yıkıyorum
tabularımı yıkıyor
aynamı yumrukluyorum
hüzünlere kedere acıya
sigara yakıyorum
meçhule giden denizleri yakıyorum
ellerimi ceplerime atıyorum
alkollüyüm tabii
sevmek mi
ne münasebet
ben seni sevmedim ki
ben sana yağmur getirdim
sokakları kesiştirdim
üşüdüm
caddeler de uyudum
bazen uyumadım senin için
şiirler yazmayı denedim
kendimce de yazdım
ben seni sevmedim
ben senin için ölmeyi istedim
yaralarım açık kalsın
bir gün geleceksin ve kapatacaksın dedim
birlikte yürüdüğümüz uçurumlar
beraber öldüğümüz günler
beraber olduğumuz günler
hiç beraber olmamışız gibi
böyleydin işte benim için
bir kentin en varoşunda uçan bir martı
üstelik deniz dahi yok -
2091.
+1nerdesin amk
-
2092.
+1uyan artık, geldik diyordu başımda ki çocuk. sirkeciden avcılara kadar süren derin bir yolun sonuydu bu.çıplak kadınlar ve yüzü siyahlaşmış eroinmanların içinden çıkıp gelmemi kutluyordu sanki koca bir semt. kendime gelince arabanın kapısı açıp dışarıya çıktım. sanki ciğerlerin ilk defa oksijen ile karşılaşıyor ve dışarıya egzost dumanları salıyordu. öylesine bir uyanmaktı ki bu,koca bir evrene yeniden adım atıyordum adeta. arabanın bagajını açıp bavulumu aldım ve beni buraya kadar getiren taksiciye parasını verdim. arkamı dönüp yürümeye başlamıştım ki ;Tümünü Göster
sigaran var mı ? diye bir cümle çıktı ağzımdan. olur bazen böyle şeyler. olduk olmadık yerler de farkında olmadan konuşurum. nikah masasında oturan bir kadına ilan-ı aşk etmek gibi bir şeydi yaptığım her seferinde. taksici çocuk bir an durdu ve hiç konuşmadan elini cebine attı. pakette ki son sigarasını bana uzattı ve paketi avucunda öldürdü. diğer cebinden siyah çakmağını çıkarıp bana uzattı. sigaramı yaktım. çakmağını geri verdim ve teşekkür ettim.bir şey söylemeden arabaya bindi ve uzaklaştı.ben ise yerimden kıpırdamıyor, sigara içiyordum. aylar sonra ciğerlerime zarar veren tek şey bu sigaraydı ve kesinlikle bu sigara ile yetinmeyecektim. sigar ağır gelmiş olacak ki,hafif bir baş dönmesi ile yoluma başladım.o dar koridorumsu yolu yürürken pankartları, dilencileri,ikinci el ve çalıntı telefon satan yaşlı adamları, saat satan siyahi gençleri ve panktart yapıştıran solcu heyecanlı çocukları gördüm. onların yanında duran, onlarla sigara içen, onlarla muhabbet eden eski adam, işte o bendim. evime,semtime ve şehrime geri dönmüştüm. üstelik alkolü ve uyuşturucuyu bırakmış, tamamen arınmış bir şekilde. sanki o dar yol da yürümüyordum da,hayatımım koridorumda yaşadığım şeylerin, ettiğim kavgaların ve sattığım uyuşturucuların arasında yürüyordum.bu sokaklar da ölen arkadaşlarımı,bu sokaklar da elini tuttuğum kadınları ve bu sokaklar da sattığım ve çektiğim uyuşturucuları hatırladım. sanki,koca bir semt ve koca bir şehir benimdi, bizimdi.kendime geldiğimde meydana kadar çıktığımı gördüm. elimde bordo bir bavul ve etrafımda bol küfürlü kalabalık. sigaram ise çoktan bitmişti. yorgundum.biraz oturup dinlenmek bana iyi gelebilir diye düşündüm ve cami önünde iş bekleyen hammalların yanına bıraktım kendimi. bana garip gözlerle bakıyorlardı. üzerimde ki deri ceket, gömlek,pantolon ve ayakkabı onlara göre alınması imkansız ve lüks şeylerdi.her insanın hayattan soğuduğu anlar ve kendinden iğrendiği zamanlar vardır. bana da bu oluyordu işte. utanıp,sıkılıyordum. aslında eskiden burada duran her hammallı tanırdım fakat şimdi işler farklı ilerliyordu.ve bir an da onu gördüm. yaşlı ve bitikti. yüzünde ki çizgiler ellerindekinden fazlaydı. başında bir şapka, üzerinde açık kahverengi bir ceket, beyaz bir gömlek ve ütüsüz bir kumaş pantolon. yanıma geldi ve 'hoşgeldin'diyerek oturdu.'hoşbulduk' diyerek karşılık verdim.
nasılsın ? dedi.
iyi olmaya çalışıyorum, biliyorsun.dedim.
iyi olmayı başarabiliyor musun bari ? dedi.
bak, bana kırgın olduğunu biliyorum fakat ben her şeyi unuttum, geri de bıraktım. şimdi bir iş bulup çalışacağım. kimseye bir zararım olmayacak. dedim.o,bir hammaldan fazlasıydı.o bir şairdi benim gözümde fakat bunu hiçbir zaman bilmeyecekti.ona saygı duyduğumu ve onu sevdiğimi hiçbir zaman söyleyemedim ona.
sakin ol evlat. sana sadece iyi olmayı başarabiliyor musun diye sordum. bilirsin,severim seni. seni bu sokaklar da sever, polisler pek sevmez ama olsun.bu kimin umurunda ki ? dedi. güzel bir şekilde gülümsedi. cebinden bir paket uzun sigara çıkardı ve bana uzattı. henüz sigaramı yeni atmama rağmen onu kıramadım ve bir sigara çektim paketten. -
2093.
+1tüm kalabalığın arasından
kadınların kalçalarına göz ucu ile
bakmadan
yavaş ve seri kanlı bir biçimde
geçtim.
kimse tarafından fark edilmeden
kendi şiirimi söyleyerek
sıranın ardından geçerek
yalnızca istediğim içkiyi aldım ve
uzaklar da bir yerler de çöktüm
tek başıma bir masaya çöktüm.
dansın ve afrodizyak etkisinin arasından
sevişmeden, nefretin buhranı ile
geçip
yalnız başıma bir masaya oturdum.
ağzımda duran cigaranın telinden
küfür ederek söyledim ;
bana göre değil,
kalender adamlara göre değil böylesi.
fazladan bir dudak isteyenlerin işi
burada oturup seyredemezsin
mazinin deşip geçen şarapsızlığını.
sevilmeyenler oturamıyor sanki burada
tek başına bir masa da oturmak dahi zor
bizler ait değiliz bu kalabalığa
neler yapıyor böyle insanlar,
bağırış,bol küfür ve gamsız bir hayat
hayalini burada sürdürmeye çalışanların
arasından bir nefes almayı denemek
benim gibiler için zor kere zor
ellerime baktım da
onlar da buranın bir parçası değil
yavaşça kaybolup giden benliklerini
bir bardak içkinin yudumlarına gömenler
hiçbir iş yapmayıp yalnızca dolaşanların
ait olduğu yer burası. -
2094.
+1tüm insanlığın yaptığı hatalar için kutsanmak.
kendi benliğimde boğuluyor ve
geceleri yorgun küllerimden uyanarak güçlü
daha güçlü ve daha güçlü olmaya çalışıyorum.
çoğunluğu başarısızlıktan oluşan koca bir
heykel gibi ortadayım ve sanatçıma küfür ediyorum.
beni oyan, yüzüme şekil veren, ellerimi yapan, beni balçıktan yapan
bana bir beden veren ancak bir ruh üflemekten aciz olan o.
heykeltraşıma küfür ediyorum.
ben bir biblo gibi burada olmak istemiyorum.
bir matruşka gibi oluyor bazen çileler.
biri, sonra bir diğer ve sonra çok başkası.
fakat sorun şu ki,
küçülmüyor çileler. çileler içeriden dışarıya doğru açılıyor
yeşil gözlü matruşka ruhumda.
senin ufak çalışma masanda duran bir vazo gibi olmak.
içimde papatyalar veya güller.
senin zamanca yanında geçerken kokladığın papatyalar olmalı içimde.
güneş almayan bir köşe de duran bir vazoyum fakat.
içim boş ve kötü bir işçiliğim. belki de bir gün dirseğin çarpacak ve
sebepsizce kırılacağım.sen kırıldığıma değil de
düşen parçalarımı temizleyerek harcayacağım zamana acıyacaksın.
şarap şişesi olmak gerekiyor aslında.
sahilin bir köşesinde içilen ve denize atılan o şarap şişesi.
kayalar da parçalanana kadar deniz de dolaşan
balıkların dahi umursamadığı o güzel şarap şişesi.
./.
kimisinin ağzından çıkan bir kelime
tanrının yazdığı bir şiiri okumaya eş değer.
boğuluyormuş gibi olup, nefes almak
tam da nefessizlikten öleceğin an da.
tehlikeli her şey ve herkes.
tehlikeli kutsal zamanın kutsal esrimesi.
boğuşurken düşünemiyor insan
boğuşup kazananları görüp onlardan olmak istiyor yalnızca -
2095.
+2şimdi
şimdiler de
hayat hep darmadağın
kalbimin ortası
yıkık
hayat
puşt
-kalleş-
zaten ne kaldı
sevilecek
bir taş sevildi de
bir ben sevilemedim
put gibi dikildim
güneşe uzak
tanrıya sıkıca
yine de sevilemedim
bir gamzem var
ansızın ölüme güldüğüm
aşikar olsun diye
kocaman bir aşk var ortada
bir adam
bir de kadın var
emsalsiz bir acı için
her şey hazır
ölüyoruz babacım
geceden
gündüze doğru
ölüyoruz
babalar ölüyor
peygamberler de ölüyor
fahişeler de
iki adımlık yokuşlar
iki kelimelik insanlar
roman yazdırıyor
sevginin aynası tutulu güneşe
bir zincir vurulu kadehlere
bir beden
çırpınan denizler
güneşe uzanan kadınlar
ne de güzel ölümsüzler
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 18 11 2024
-
panter emel kimmiş lan
-
kadinlara saygi duymuyorumm
-
memeok silinmiyor
-
dişi maymuna benzeyen kari silkenler de
-
arkadan züt deliğini cinsel olarak uyardım
-
benim 26 yaşima kadar full pompa
-
memeok sizofren it
-
üzgünüm çocuklar dünyadaki tüm dikişler
-
allah öldü yerine lucifer geçti
-
barisacaksak savasmanin ne anlami var
-
hailey bieber
-
memati sana define islerinle ilgineme
-
ımrali ve selonun dedigi gibi
-
ben bu gün parasızlıktan travestiye gittim
-
size inernetin cinler tarafindan
-
tip okuyan incideki dibte ve yikik
-
5 yil irak kurdistan ozel heraketa
-
insan beyni robota aktarıla ne olur
-
yarin turkiye maci icin mactan 15 dk once
-
gece vakti sis bastı amk ne alaka allah
-
incideki tiplerin nekadar sahte
-
dedelerimizin kovuldugu ulkelerin listesi
-
5 yil ekşide aktrolluk mesele yaptim
-
öndeyizzzzz
-
dün elektrik yoktu yagmur dolayisi ile
-
pıttak kumbaraysa pipi ne
-
bir keresinde 1 yıl nofab yapmıştım pgibolojim
-
mahlemiz sakinlerinden memati
-
mematiyi ifşa ediyorum bu tip ne hahaha
- / 2