ne kadar boktan bi dunya

+senin aşık olduğun birisi var mı ?

-var.

-anlatsana biraz.

-nesini anlatayım ?

+ne bileyim. nasıl biri mesela ?

-sigara gibi bir kadın. yeşil gözleri var, uzun boylu, kumral.dışarıdan bakan birisi fazla birşey göremez belki gözlerin de ama ben altı yıldır unutmadığım gözlerin de yeni dünyayı görüyorum.

+altı yıldır görmüyor musun aşık olduğun kadını ?

-görmedim. göstermiyor kendisini. altı yıldır ne bir fotoğrafı ne de sesi. hiçbir şey yok elim de.ama seviyorum hala. sevilmeyecek gibi bir kadın değildi. omuzlarından birisine uzandım mı, gökkuşağına dokunur gibi hissediyordum.

+nerede yaşağını, nerede çalıştığını yada ne bileyim nerede olduğunu bilmiyor musun ?

-biliyorum. gitmeye korkuyorum ama.

+nasıl yani ?

-gidemiyorum işte. onsuzluğa öylesine alıştım ki,onu görürsem tanıyamamaktan korkuyorum. bırak,aklımda ki kadın olarak ölsün diyorum kendime. bırak,elleri yüzün de olan kadın olarak hatırla onu. başkasıyla birlikte, başkasıyla sevişmesini kabullendim. rüyam da görsem diyorum bazen. sadece dursa öylece. konuşmasa.sesini dahi hatırlamıyorum. bazen sadece karşımda dikilsin diyorum. yeşil gözlerini, rüyalarıma diksin diyorum. kimseyle sevişmesi umurumda değil, benimle konuşmasını özledim ben.

+o seni sevmiyordu anlaşılan.

-sevmiyordu sanırım. sevseydi aldatmazdı değil mi ?

+aldattı mı ?

-aldattı. başkasının evin de uyuması da umurumda değil. elleri bende değil ya,ne yaptığı umurumda değil. seviyorum sadece, taparcasına,ölürcesine, ağlarcasına seviyorum işte.

+aldattığını nereden biliyorsun ki ? gördün mü yada birisi mi söyledi ?

-kendisi söyledi. dikildi böyle karşıma, ellerimi tuttu. başkası var dedi. tanrı gibi dikildi karşıma, korkusuzca dikilid karşıma 'başkası' dedi. oysa ki ben sarılmak için hazırlamıştım kollarımı, kahkası için,'seni seviyorum'kelimeleri için hazırlamıştım kulaklarımı. canım yandı. nasıl biliyor musun ? sanki, göğsümün üzerinde tüm dünya koşarak geçti, sanki.sanki, böyle ölüyordum hem de yavaşça, nefes alıyorken ölmek gibiydi. sanki,böyle yıllarca tanrıya inanmış bir adama, tanrının yokluğunun kanıtlanması gibi birşeydi.

+kadın öyle söyleyince sen ne yaptın ?

-ne şekil üzüldüm bilemedim. çok bıçaklandım ben, çok yumruk yedim ama hiç böyle dolmamıştı gözlerim. hiç böyle ayakta durmaya çalışmadım ki.öylesine ağlamamaya çalışıyordum ki,daha sonra bunu hatırlayıp daha çok ağladım. gidesim geldi,o zaman gitseydim tüm şehri koşarak geçerdim. başka dünyalara koşardım. gidemedim ama.onu biraz daha görmek adına gidemedim.ben gitmeyince,o gitti. hoşçakal bile demeden, öylece döndü arkasını gitti.

+pek iyi bir kadın değilmiş anlaşılan.

-o dünyanın en asil kadınıdır. öylesine iyidir ki,öylesine şefkatlidir ki.biliyorum ben hariç herkese, köpeklere,kedilere ve kuşlara kadar merhametlidir. öylesine iyidir ki,ağlatır beni. ancak sevilmeyi hak ediyor. çok güzel ve biliyor musun;herkes onun kadar güzel değil.

+sigara ister misin ?

-teşekkürler. sanırım yeni bir bira isteme vakti.

+doğru.hey barmen. birer bira daha.

bununla aynı semtte oturuyorduk. ortaköy de.ne anası vardı,ne babası. huur bir ablası,bir de keş bir erkek kardeşi. hoş,kendisinin de ne erkek kardeşinden,ne de ablasından geri kalır hali yoktu. aynı okul da okuyorduk.tam bir küçük huurydu. eteği kısacık, siyah bir çorap, gömleğin düğmeleri açık. bende okuyan çocuğum o aralar. efendiyiz ya,dersler on numara. saçlar kısacık, gömleğin düğmeler kapalı, kravat sonuna kadar çekili. birkaç sene sonra aynı sınıfa düştük bununla. birkaç hafta sonra sınıfta yemeyen kalmadı zaten.bir bana kegibti ama. aslında bana da kegib değildi,ben öyle sanıyordum.her sınav da yanıma oturur, kopya isterdi benden. bende çalışkan çocuğum o aralar, üniversite falan düşünüyorum.ne isterse yapardım. kopya verirdim, yemek ısmarlardım, sigara bile alırdım buna. düşün işte, sigara bile içmiyorum.bir gün geldi yine bu sigaram bitti dedi, kalk sigara alalım. peder bey o zaman sağlam harçlık veriyor bana da.tamam dedim, kalktık sigara almaya gidiyorum. hayatım da ilk defa o gün okuldan kaçmıştım. hiç itiraz bile edemedim kevaşeye. sigara almaya giderken elimi tuttu. inanamadım.ilk defa bir kız elimi tutuyordu üstelik aşık olduğum kız elimi tutuyordu. elimi tutunca bana birşeyler oldu zaten. hemen elimi çektim.bu bir kahkaha patlattı tabii. alışmış ya milletin elini tutmaya, efendi çocuklarla işi olmamış hiç.bir daha tuttu elimi, kaçırmadım bu sefer.el ele sigara almaya gittik. aldık bir paket sigara, oturduk bir parka, çıkardı kırmızı çakmağını yaktı sigarayı. paketten bir sigara daha çekti, uzattı bana kabul etmedim önce sonra çocuk musun falan dedi, dayanamadım aldım elinden sigarayı, yaktım.içime çekince öksürmem bir oldu. kahkaha atıyor bu.iyice zoruma gitti. sigarayı yere atıp eve koşmaya başladım. gittim eve attım yatağa kendimi ellerim ensem de düşünüyorum. elimi tutuşunu, sarı saçlarını, yeşil gözlerini, kahkasını.o gün iyice tutuldum ben buna. gece oldu, uyuyamıyorum.bir sağa,bir sola dönüyorum,yok. baktım olmuyor, kalktım yatak odasına gittim. babamın paketinden bir sigara çıkarıp balkona gittim.bu kevaşeyi düşünerek sigara içiyorum. ertesi gün oldu. gömleği giydim, kravatı taktım, ceketi giydim okula gidiyorum. binanın kapısına kadar indim kapıyı bir açtım bu.kapının önün de sigara yakmış beni bekliyor. hiç konuşmadım, şaşırdım ama sesimi çıkarmadım. konuşmadı,elimi tuttu okula kadar beraber yürüdük. benimle aynı sıraya oturdu. beraber sigara içtik, beraber eve gittik. hayatım da ilk defa mutluydum.hem de gerçekten mutluydum. neyse.böyle günler geçti. tabi ben iyice dağıttım. hepsi de bunun yüzünden. keş kardeşi evden gitti mi hemen haber çakardı bana bende bunun evine giderdim. cigarasını da,rakısını da bu huur yüzünden tanıdım. köpek gibi içiyordum.eve kafa trilyon gidince peder kıllanıyor tabi. çekiyor sopayı sabaha kadar çalıyor belime. gibim değil ama.bu huuryla dolaşacağım diye hepsine razıydım. birgün yine çekmişim cigarayı bunlarda. bunun keş kardeşi eve geldi. beni görünce dellendi. ulan bin, ablan huurluk yapıyor,sen kız kardeşine aşık olan adama bıçak çekiyorsun. mantıklı mı bu ? neyse. mutfağa koştu ekmek bıçağı aldı geldi, bende masada duran kelebeği çektim, girdik birbirimize. yarım saat falan kapıştık bununla. tabii eroin yüzünden güç falan kalmamış serseride.en sonunda sağlam bir geçirdim buna kelebeği orada öldü. tabi ablasıyla bu krizler de.çıktım hemen evden, babamın yanına gittim. anlattım mevzuyu,bir iki tokat sonrası karakol.on beş sene yattım. içeri de dayağıydı, oğlancısıydı,keşiydi, fakiriydi,zenginiydi her türlüsü ile oturup sigara içmişliğim var.on beş sene. inan,bir kere bile gelmedi ziyaretime.ne anam,ne babam ne de bu kevaşe.on beş sene yattım, çıktım.babamın yanına uğramadım bile. hemen semte indim.bir soruşturma, hala aynı yer de oturuyor. babamlar taşınmış, memlekete gitmiş. gittim bunlara, kapıyı çaldım, açtı.hiç değişmemiş. hiç şaşırmadı beni görünce.ben,onu kapının önün de görünce nasıl şaşırmadıysam o da şaşırmadı. içeriye girdim, konuştuk.huurluk yapıyormuş.bir de çocuğu var. sekiz yaşında. benim adımı koymuş.bir görsen bini, nasıl sevimli.o gün yemin ettim. dedim 'oğlum ahmet,bu kadın senin kaderin,sen bu çocuğa da,bu huurya da bakacaksın'işte, bakıyorum.taksidir falandır filandır yolumuza bakıyoruz. inan,hala lisede ki gibi seviyorum kevaşeyi.

elinde sigara ve gazete ile mutfağa girdi. adam,buzdolabına yaslanmış sigara içiyordu. kadın gözlerine açarak ;
-hey,şu haberi duydun mu.dedi.
adam meraksız ve tasasız bir şekilde;
+ne haberiymiş o.diye sordu. isteksiz gibiyidi ve bu kadının gözünden kaçmamıştı.
-bir adam boğazköprüsünden atlamış. elinde bir bira şişesi ve sigara varmış.
+ne şanslı bir adam.en azından sevdiği şeyler yanında iken ölmüş.
-şaka yapmanın zamanı değil. adam ölmüş,bu ciddi ve üzücü bir olay.
+ölüm sence ciddi bir olay mı ? ölüm kadar komik ve güldürücü bir olay daha olmaz. stand up yapan serseriler saçma espriler yapmak yerine, sahnede beyinlerine bir el ateş açsalardı daha çok gülerdim.
-seni böyle düşündüren nedir ? ruh hastası mısın ? ölüm ciddi bir olaydır.
+elbette değildir. ölüyorsun ve bitiyor. anlıyor musun bunu ? aklın alıyor mu ? puf! ölüyorsun ve sonsuz siyaha dalıp gidiyorsun.bir daha gözlerini açamıyor, etrafa bakamıyor ve gülemiyorsun. insanoğlunun sorunu da bu işte.'hiç ölmeyecek gibi yaşıyor fakat her an ölümden bahsediyor' tamamen saçmalık.
-tanrı aşkına. senin neyin var bugün ? sigaranın yanında koyu bir çay içmelisin. kötü görünüyorsun.
+aslında biliyor musun ? kendimi iyi hissediyorum. hatta hiç olmadığım kadar. mutlu ve özgür hissediyorum kendimi.
-öyle mi ? sebebi nedir ?
+senden ayrılıyorum. dedi adam ve masanın üzerin de duran siyah deri ceketini alıp kumral, yeşil gözlü kadının gözlerine bakarak evden çıktı. kapıyı o kadar sert çarptı ki,tüm bina duydu. kadın şaşırmış ve üzülmüştü. elinde ki çayı ve gazeteyi masaya bırakıp oturdu. boşlukta gibiydi. sağ eli ile gözlerini kapattı ve bağırarak ağlamaya başladı. çayı yere fırlattı elinin tersi ile. kendisine geldiğin de tüm mutfağı dağıtmış ve elleri kanıyordu.bu sırada adam apartmandan çıkmış, yeni bir sigara yakmış ve hızlı adımlarla ilerlerken ağlıyordu. öylesine bağırıyordu ki,öylesine bağırarak ağlıyordu ki,yanından kimse geçemiyordu. kadını öylesine seviyordu ki,öylesine tapıyordu ki ona, tanrıya yer kalmamıştı kalbinde. adamı,kadından ayrılmak zorunda bırakan şey, beynin de oluşan bir tümör,bir kitle idi. adam kadını, öylesine seviyor ve kadının da kendisini sevdiğini o kadar iyi biliyordu ki,eğer hasta olduğunu ve öleceğini kadına söyleseydi o da dayanamaz ölürdü. adam,kadına kıyamadı ve ikisi de yaşayan birer ölü oldular. şehrin her hangi bir mutfağın da,yerel gazete okurken.