-
1926.
+1seni sevmek ne kadar güzel birşey,
sana dokunduğumu düşlemek,
sana dokunabildiğimi hatırlamak
ne kadar güzel.
yeşilliğine bakıp sayıklamak,
sağ elini tutabilmek,
uzun yolları yürüyebilmek
ne kadar güzeldi.
ve şimdi anlıyor gidişini,
sevmeyişin ve başkasına sarılmanı.
herşeyi anlıyor da aşşağılık hayalgücüm,
beni sevmeyişini anlamıyor.
bir mermer de seninle konuşmak,
bir beyazlıkta dinlemek seni,
gözlerinin kırmızısını görmek
ne kadar yazık ki,
imkansızı istemek. -
1927.
+1Ben hala burdayım lan
-
1928.
+1burdayız lan
-
1929.
+1reserved amk manyağı
-
1930.
+1Sende yazmak istiyosun naz yapma hadi
-
1931.
+1biz hep buradayız
-
1932.
+1reserved
-
1933.
+1gibim kalktı öyle konusunca sen
-
1934.
+1446 da kaldım
-
1935.
+1düşünüyorum dostluklarımı,
koşup
kavga ettiğim insanları.
kanattığım da
öldürdüğüm de yanımda olan insanları.
bir birayı dünyaya devirdiğimiz günleri,
sokaklar da uyuduğum sonra
bitmez dediğim dostluklar.
biraz halüsinasyona
çokça varsayıma giden düşüncüler.
aynı gözyaşını ve
aşikar olduğumuz acıları paylaştığım insanlar.
hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşadığımız
oysa hep ölüm hakkında konuştuğumuz.
eski dostlarım.
yanımda olan insanlar,
iyi birkaç insan.
yanımda olan bol esrarkeş.
bir rakı da kavga ettiğim
bir rakı sofrasın da bulduğum insanlar.
gitmeyi tercih eden dostlarım ve
kardeşlerim.
oysa hiç bitmeyecek gibi
hep kazanacakmışız gibi
üstelik
hep beraber kazanacakmışız gibi
yaşadığım ve sevdiğim insanlar.
neredeler ?
ney yapıyorlar?
en basiti budur aslında,
hayattalar mı hala dostlarım ?
yüzümde ki morluklara ağlayan
erkekler.
babası öldüğün de ağlamayan dostum.
her kadın gider,
her baba ölür,
her nefes biter,
her sigara ve
her bira biter.
dostluk bitmez diyen dostlarım.
dostluğumuz değil de,
siz mi bittiniz acaba ? -
1936.
+2anlamsız cümleler kurmuştum,
ağlıyor ve susuyorudum.
yürümek
hep yürümek ve bağırmak bazen.
aksi bir şekilde düşünmek.
saçlarım da sakladığım birkaç
yağmur damlasın da kaybolmak.
sokaklar da ellerimi ceplerim de koşturmak.
kılıçsız bir savaşçı gibi
sarışın bir huur
sokaklar da dolanmaktı yaptığım.
maviliğe küsmek
girnin tonlarıyla düzüşmek gibiydi.
tüm sanatı bitiyor ve
aynı gecenin şafağın da doğuyordu kadınlar.
umut ve inanç cephanesinin bitişi.
garip ot kokusu
ambulans sesi ve bilinçkaybı.
öylesine yaşadığımın farkı,
tadtığım elmanın kızıllığına küfürdü.
bir çocuk tokantın da nefessizdim.
yalnızığıma dostluk
kalabığa yabancılık ve pastı.
küfürleri düşünmekti sonra.
bir bahçe de,koca gökyüzünü kanatmak.
sıradan herşey,
cinnetim ve kanayan parmaklarım.
duruyordum bir sokakta,
beynime çakılan binlerce mercedes.
hatırlıyordum,
gidişini ve gidişinin ilk gününde olduğumu. -
1937.
+2duruyorum
sonra
bir parkta ayılıyorum.
bir maviliğe kaçıyorum
asfaltta koşuyorum
hayatın anlamın da düzüşüyorum.
huurnun belin de
kızıl silahın
mermilerini göğsüme saklıyorum.
bitiyorum,
dakikaları da benimle bitiriyorum
bütünlüğüm masada
ölüyorum.
küf kokuyorum
nihayatte biliyorum
alkolü buluyorum.
maskeleri görüyorum
anın da ayılıyor
evime koşuyorum.
tanrıyı tanımıyor
saygısını istemiyor
hayatımı söndürüyorum.
batan her güneşte
seni görüyor
soruyor ve
yıldızlara anlatıyordum.
ahali de bağırıyorum
defterlerimi yırtıyorum.
saçmalıklar da ölüyorum
saçmalıkları biliyorum
saçmalıkları yaşıyor ve
yaşatıyorum. -
1938.
+1eski bir sahaftayım. etrafta sararmış kitaplar, yerde duran kitaplar, masa da duran kitaplar, mutfakta duran kitaplar, raflar da duran kitaplar ve kitaplar var.ulu tanrım, ölmek ve yaşamak için ne kadar güzel bir yer.şu an nerede olmak istediğimi düşünüyorum da,tam olmak istediğim yerdeyim. burası gerçek cennet. etrafta herkesle ciks yapan huriler veya çeşitli yiyecekler yok ancak düşünmemizi sağlayacak yada sizi uzun ve huzurlu bir seyahate çıkarabilecek kitaplar var. bazen kendime çay demliyorum ve sigara yakıyorum. buralar da pek müşteri yok ancak bu benim işime geliyor. istediğim zaman şarap içebiliyorum veya tuvalette ot içebiliyorum hatta ve hatta ciks yapabiliyorum. mutfak dolapların da sakladığım birkaç akşamlık ile burada kalıyorum bazen. kitapların üzerin de uyuyakaldığım dahi oluyor.bir maaş veya karşılık almıyorum. buranın sahibi ben değilim. sahibi olan kişiyi aylardır görmüyorum ve nerede olduğu pek umurumda değil açıkcası. burası benim cennettim ve benim bölgem. kapıdan en son 3 gün önce bir müşteri girdi ve parası yoktu. üniversite öğrencisi uzun boylu ve kumral bir kız. etrafın incin olmasını aldırış etmeden yada ayaklarımı masanın üstüne atıp sigara içmemi aldırış etmeden istediği kitabı aramaya koyuldu. onunla ilgilenmiyordum ve sanırım o da benimle ilgilenmiyordu. raflar da duran kitapları karıştırmaktan sıkılmış olacak ki yerde duran kitapları karıştırmaya başladı. derin bir nefes çekip 'Fyodor Mihayloviç Dostoyevski' dedi.bir düşünün,bu sokaklar da dostoyevskinin adını tam olarak telaffus edecek kaç kişi vardı ki ?Tümünü Göster
- öyle bir kitap yok burada. fakat 'Fyodor Mihayloviç Dostoyevski ' isimli yazarın kitapları var dedim. ismini tam olarak telaffuz ettim ve sanırım onu şaşırttım. daha sonrasın da aptal durumuna düşme ihtimalimi düşündüm de,hiçte uzak görünmüyordu. aklıma birden 'ya biyografisini istiyorsa, umarım biyografisi yoktur'dedim kendime. haklıydım,biyografisini istemiyordu.
-ölüler evinden anılar. dedi.
ona,bu kitabın oldukça kolay bulunan bir kitap olduğunu ve böylesine iğrenç bir yerde aramasına gerek olmadığını söyledim.
-evet, kolay bulunan bir kitap ancak ben buradan almak istiyorum. varsa tabii.ona biraz beklemesini söyleyip tuvalete doğru gittim. klozetin üzerin de duran kahverengi kaplı ve kalın romanı alıp geri döndüm. kitabı eline alıp inceledikten sonra
-param yok. ödemeyi farklı bir şekilde yapsam.ne dersiniz? dedi.
-elbette olur. üzerimde ki paçavralara ve hiçbir ücret almadan burada kendimi heba etmeme bakarsan, paraya önem vermediğimi anlayabilirsin. dedim.
gülümsedi ve kitaba baktı.onu beklememi ve birkaç dakika sonra buraya geri geleceğini söyledi. gülümseyip'elbette'dedim. dükkandan çıkıp hızlı adımlarla yolun karşısına geçti. kitaplarla dolu olan masaya doğru ilerledim ve oturdum. masanın altından şarabı çıkarıp beklemeye başladım. anlamsız bir şekilde ona güveniyor ve geleceğine inanıyordum. ümidimi kesmek üzereyken elinde bir poşetle dükkana girdi. poşetin içinden havuçlu ve cevizli bir kek çıkardı. masaya bıraktı ve
-bunu kabul eder misin ? diyor sordu.
-elbette.bu paradan daha iyi bir ödeme şekli.
hemen yeni bir çay demledim ve onu dinlemee başladım.tek başına yaşayan bir üniversite öğrencisi olduğunu ve okuduğu bölüm sayesin de hayatının ileri evrelerin de bu dükkana dahi sahip olabileceği kadar para kazanacağını öğrendim. ancak hayat o kadar garipti ki,o an da benim gibi bilgisiz, yazım kuralların dahi bilmeyen, sakallı ve eğitimsiz bir adama muhtaçtı. adının damla olduğunu öğrendim. yeşil gözleri ve garip renkli saçları vardı.ona ;
-peki ya seni yanlış anlasaydım ? ya benimle ciks yapmak istediğini düşünseydim ? senden öyle birşey istemeyeceğimi nereden biliyordun ?
gülümsedi ve anlatmaya başladı. yaklaşık bir aydır sahafın önünden geçtiğini ve benim sıradan bir serseri olmadığımı anladığını söyledi.-oysa ben hala sıradan bir serseri olduğumu düşünüyorum-ondan böyle birşey istemeyecek kadar bilge bir adam olduğumu ve benim iyi bir adam olduğumu sezdiğini söyledi. tabağında ki keki bitirip ayağa kalktı. elini uzatıp teşekkür etti ve mutlaka geleceğini söyledi. gelmedin sayın bayan.6 ay daha oradaydım ama malesef hiç gelmedin. biliyor musunuz baylar ? dostotevskinin 'ölüler evinden anılar'kitabını 4 kere okudum ve o kitabı gerçekten sevmedim.
edit: çok net anlatım bozukluğu yapmışım ama kalsın. -
1939.
+1an itibari ile burada olan var mı ??
-
-
1.
0An itibariyle 9. Sayfadayım panps sevdim üslubunu da ama kegib kegib okuyorum aradan dereden güzel dedigim gibi bu şukular sana helal olsun yıllar önce aldığım rezervayondan geldim..
-
1.
-
1940.
+1bir kişi burda tam aradığın türden bir belki sıfır başladı hadi
-
1941.
+1Buradayız ulan!
-
1942.
+1elinde ki mikrofona işaret ve orta parmağı ile iki kere dokunup üfledi. kemikli gözlüklerini burnundan aşşağıya kaydırıp iri gözleriyle kalabalığı süzdü. konuşmak için hazırdı. sadece onunla konuşmak için getirilen adam karşısın da oturmuş elinde ki soruları hazır bir şekilde bekletiyordu. elini cebine atıp marlboro red çıkartıp yaktı ve eliyle başlayabileceğini işaret etti.ilk soru geliyordu.Tümünü Göster
-sizin için sayın yazar, sizin çin bir erkek nasıl mutlu olabilir ?
sigarasını ağzına zütürdü, başını hafifçe yukarıya doğru kaldırdı. gözleriyle tavanı izliyor ve vereceği cevap için hazırlanıyordu.
-bir erkek için mutlu olmanın binlerce kuralı vardı ancak ben sadece bir tanesini bilirim ve sadece bunu uygulayarak diğerlerine ihtiyacım olmaz.
-bizimle paylaşabilir misiniz ?
-elbette. kural şudur ki,asla ama asla gibemeyeceğin kadınların hayalini kurma.
salonda ki hava oldukça garipti.bir kısım gülüyor bir kısım ise onu ayıplıyordu. onun bir yazar mı bir serseri mi yoksa bir komedyen mi olduğunu anlamaya çalışıyordu herkes. açık kahverengi bir pantolon ve beyaz bol bir gömlek giymişti. saçları incin ve tozluydu. ceketi veya deri ayakkaıları yoktu. değer vermiyordu böyle şeylere. pahalı elbiselere ve pahalı insanlara. pahalı menülere ve yıllanmış şaraplara.
-pekala sayın yazar. size göre aşk nedir ?
bu sefer sigarasından duman alamadı. öylesine donup kalmıştı ki.aşk! bu kelimeyi duymayalı aylar,bu hissi yaşamayalı ise yıllar olmuştu. sahi aşk neydi ? sayın yazar için aşk, sevdiği kişi için ölmek miydi ? yada üstün egolu bir şahıs gibi lanse edilen sayın yazar,bir kadının ölüme eşdeğer olduğunu düşünür müydü ? saniyeler geçiyordu ve salondakiler durumu garipsiyordu.o ise bunu aldırış dahi etmeden başından gece inanılması güç ve iğrenç aşk hikaseyini düşünüyor ve çektiği acılara rağmen nasıl hala ayakta olduğuna anlam veremiyordu. sunucu ise ortamın garipliğini sezmiş, duruma müdahale etmek için ortaya atılmıştı.
-sayın yazar.iyi misiniz ? soru mu tekrarlamak istiyorum. sanırım oldukça ağır bir soru sordum. size göre a...
konuşmasına izin vermeden eliyle sözünü kesti yazar.o,böyle bir duruma düşücek kadar aptal bir adam değildi kendine göre. ancak aşk, koca bir peygamberi dahi yenebiliyorken,bir adam nasıl dayanabilirdi ?
-sanırım aşk, onunla doğmayıp, onunla ölmeyi istemektir. evet,sanırım aşk budur.
-peki sayın yazar.siz daha önce aşkı tattınız mı ?
-ah bayım,ben ölü bir adamım. ruhum ve ceketim ölü benim ve aşk tehlikelidir. ölümü hak edecek kadar tehlikeli. sanırım aşık olan herkes birer kahraman. aşık olan herkes tanrının ona üflediği ruhu dahi reddecek kadar korkusuz insanlar. aşk tehlikelidir dostum, aşk bir insanı ayakta tutabilecek kadar tehlikelidir. -
1943.
+1bir film karesin de bulursun aslında
aslında
bir film karesini bulamazsın.
elin çarpar bazen beraber çekildiğiniz bir fotoğrafa
yıkılırsın.
anlık bir şekilde.
aslında
bir ömür ararsın, bulamazsın.
ömürlük aslında.
keşkeler de kazandığını
küfürler de kaybeder
şaraplar da bulursun.
bir sokak lambasının sönüşü gibi
anlık aslında.
maviliğin tüm tonları var mıdır ?
uyuyan herkese düşman olursun,
aslında sen
uykuya düşman olursun ve aslında sen
değilsin uykuya düşman olan
onu görmek isteyen gözlerindir.
saçların da okşadığın büyük güneş
küçülür. çok küçülür
cebine sığdırır, sigaranı yakarsın.
zaten sevdiğin sigara
sana alkolü önerir.
zaten bu hayatta kimse anlaşamaz da
sigara ile alkol anlaşır bir tek.
evinde değil de
onunla kurduğun hayaller de yaşarsın.
satırlar da ve
soğuk köşeler de koşturursun.
ciğerlerine kadar özlemek
ne demek ?
ciğerlerine kadar çekememek bir insanı.
senin çiğerlerine çekemediğin insanın
kolunu çeker ve ağlatır bazen birisi.
canın yanar ya,
sanki dünyanın bütün iyiliklerini,
bütün çocuklarını ve
inandığın herşeyi
gözlerinin önünde yok etmişler.
senin bir şarap şişesin de aradığın insanı
şaraba batırıp kandırır bazen birisi.
hayatın biter ya,
sanki dünyanın tüm şaraplarını ve
tüm sigaralarını
gözlerinin önünde kırmışlar -
1944.
+1gidebilirsin,
gitmelisin.
gidiyorsun,
gittin.
ağlamıyorum artık,
yanıyor canım.
ölüyorum, bitiyorum
bitiriyorum ancak
ağlamıyorum.
bir sigara sonra
bir sigara daha.
çok sigara sonra
intihar mektubu.
kollarım ve ruhun ağrıyor
acıyor her nefesim
bu mümkün mü tanrım ?
unuttuğum şarkılar
köşede kalmış herşey,
koltuğun altına atılan zula.
zuladan çıkan güzel melodi.
çok fazla sen.
bitik gibi böyle
sağlam bitkin.
yeşeren çiçekleri ez,
bir ruhluk hafifliğim.
anlamsız şiirlerin
şairi ve
yapılan her yazım hatasının sahibi.
bizzatn ayakta durmakta.
ayakta durup küfür etmekte,
yeni küfülerleri cebine doluşturmakta.
huurlara ağlayıp,
onlara böyle diye bağırmak.
aldatılmak ve
aldatımanın bedeni ben,
aldatmanın ruhu
sen.
uzun gecelerin yarası
sırtım da belirgin,
manzardan düşmek
gecenin sol omzuna.
solu sevip, sağa koşmaktı.
ben anlamsız bir küfür.
yıllar sonra içtiğin sigara
ilk içtiğin sigara
ben.
ilk ettiğin küfürün ikinci harfi.
ilk ciks yaptığın kişini adı
ben.
bizzat buradayım.
mutsuzluklarının ve
mutluluklarının
bizzat yaşanmışlığıyım.
yaşanmışsınız.
yaşıyorsunuz siz
nasıl yapıyorsunuz ? -
1945.
+1işte böyle sayın barmen.
bırakıp gidiyorlar
hemde hiç gitmez dediklerimiz.
ölüm sebebimiz bu oluyor
sizde bilirsiniz
alkollü olan çok konuşur
siz çok dinliyorsunuz değil mi ?
bilmiyorum sayın barmen.
yalnızım, çok yalnız.
bazen elimi uzatsam diyorum
elimi uzatıp yakalasam her şeyi
biraz gökyüzü kalıyor elimde
biraz da boşluk.
giden gelmiyor sayın barmen.
gelmez dediklerimiz geliyor
biter dediklerimiz bitmiyor.
fırtınalar var
kavgalar ve sloganlar.
içim de binler var.
sayın barmen.
bir bira daha.
bir bira çok hayal demektir.
bir bira, hayata koşuş,
gerçek hayata koşuştur.
şiirler yazıyorum
bilirsiniz işte
kimsenin bir şey bulamadığı şiirler.
şiirler güzeldir
değil mi sayın barmen ?
kesinlikle güzeldirler.
kimsenin bilmediği bir yerler de uyumak gibi.
-
kamyoncukamilin cakma sarisin yasli chpli anasinin
-
vikings gene iyi
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 27 01 2025
-
sokie iyi aklıma soktun
-
50 kruş ve 1 tl ler kalksın yerine 5 ve 10 tl
-
ülkedeki resmi kürt sayıı 13 milyonmuş
-
ülkenin yarısı kürt diyorlar doğru mu
-
mabel matiz türkiyenin en delikanlı sanatçısıdr
-
ekoyu tutuklasalar da sokağa çıksak
-
fps oyunu oyanrken midem
-
adam satmak itin uğursuzun önde gideni olmak
-
beyler 12 saat çalışıyorum
-
sephoradan parfum alinir mı
-
hastalıkların yüzde 90 nı müslümanlar
-
babam arabayı satacak iletişim özürlü
-
yarım saatte 1 başlık açılacaksa
-
50 şınav 23 barfix
-
gececi tayfa nerede lan bugün
-
dexerin korkulu rüyası gaye su akyol
-
memelilere memeli demişlerde neden
-
bugun puberte gibiyim
-
sözlükte hiç karı kalmadı dimi
-
microsoft türkiyeye veri merkezi kurmamış lan
-
mabel buna çakmış mıdır
-
saat 4 bucuk 2 saat sonra mesai biter
-
keşke bu bayrak altında can verebilseydim
-
beyler adam kerhanede
-
27 1 25 ramstain olarak yediklerm sıralı tam liste
-
ayşe barımın taşaklarına beton yetmez
-
havucun taku oynayana günlülk 100 tl verseler
- / 2