ne kadar boktan bi dunya

eğer olurda birgün bir kitap yazarsam ve piyasa sürülürse, herhangi bir sayfasını boş bırakacağım. insanlar içlerinden ne geliyorsa o boş sayfaya yazsın.

yeter artik beyler. yazmiyorum.suanda asiri derece mutlu oldugum icin bu aminakodugumun defterlerini yirtip artik hayatima donecegim.bi kac kisi ile cok sey yazdim hepsine tesekkurler.

Kapatıyor musun lan başlığı ?

@1035 baslik kalsin arada gelir okuruz

yolla panpa.

olum gitme lan amıankoyim yaz lan

@1038 suanda kendimi mutlu hissediyorum moruk kötü olursam gelirim

aylar sonra elimde bir bira ile gelip,
hey çocuklar ışte bitti.ben yine gibik hayatımla ve adının hakkını veren karacigerimle karsinizdayim. diyebilirim.
kimsenin okumadığını biliyorum.bu yazilanlarin değerli şeyler olmadigini da biliyorum
ama yazıyorum. yakılan o kadar defter, yakmaya kiyamadigimiz onca defter var.
bir kuvvette geçmişimi yaktım az önce.
sonrasında me yapıyorum ben diyerek silkindim ve anladım,
insan geçmişini ne gibebiliyor nede gibebiliyor.

uyandım.iki saatlik uyku ile gibik işime gittim. saçlarıma bakmadan, yüzümu yikamadan evden dışarı çıktım. merdivenlerde bir sigara yaktım ve ; 

malesef dedim. malesef birgün daha başlıyor. sokakta yürümeye başladım. çok soguktu, aylardan ocaktı sanırım. kabanin fermuarını çektim ve yürümeye devam ettim. sigara bitti. ağzımda iğrenç bir tat. sadece 2 saat, uykusuzdum.ama uyuyor gibiydim. chuckin dediği gibi;.

uykusuzken, herşey suretin, suretinin,sureti.

ben hiçbir zaman sarışın büyük göğüslü bir kadın istemedim. umay umay yada kanat güner gibi kadınlardan hoslanirim.tek bildiği şey saçlarını boyatmak olan kadınları sevmiyorum. kokain içen, küfür eden, sevişen,sigara içen ve bunlardan utanmayan kadınlarla beraber olmak istedim herzaman. içtiğim için sorgulamayan yada sevismemek için bahaneler uydurmayan küçük göğüslü ama bir beyni olan kadınlardan hoslandim.

damarda dolanan kan ve şakağa doğru usulca yanaşan bir polis. elinde ki sopalarla bekleyen ve dövüşen insanlar.kan ve ter kokusuna birde inceden bulutları yalayan esrar kokusu. gözleri donuk ve ağlamaklı bir çocuk, tanrisizlik ozlemi. anlamadiniz.

sokaklar, bundan ibaret.

aşk, uyuşturucudan bile daha tehlikeli bir maddedir. uyuşturucuyu birakamazsin, senden herşeyini alır, yalniz kalirsin, aglarsin falan bunların hepsi yala. aşk sana bunları getirir ışte. intihara meyilli, silik bir ıslık gibi ellerin ceplerinde sokaklarda dolanirsin. sıkılırsin,aglarsin ve en sonunda uyuşturucu kullanırsın. bunları uyuşturucu değil aşk yapıyor. karıştırıyorlar.

kolundaki ince yaraya baktım ve 

ne oldu diye sordum.

kedi. dedi sadece,

yüzüne baktım, yeşil gözlerinin beyazı kırmızı ve saçlarının sarısı patlıyordu.

içki ister misin diye sordum.

icmeyelim artık dedi.

neden dedim.

sarhoş olunca sevişmek hoşuma girmiyor dedi.

o an anladım,o kadın aradığım kişi değildi ve olamazdı.sen farkliydin, içer,dans eder, tekrar içer ve sevişirdin.bir gece alkol komasına girdiğimde, beni hastahaneye zütürmüş ve uyandığımda,

huur çocuğu yine ölmedin. demiştin.

küfür ederdin, dinsiz ve igrençtin, diğer sacma kadınlara göre. bana kalırsa sen bir gecenin en güzel eflatunu ve özenle işlenmiş cinayetiydin. kısa saçların ve kokusuz elbiselerin, kimsesiz ve hiçlik gibiydi. göğüslerinde uyumak ve tüm tekilayi vücuduna boca etmek. tanrı aşkına kaç kadın bundan hoşlanirdi?sen hoslanitdin, çünkü vücudun alkol bekleyen bir büyük şaraptan ibaretti. gitmeseydin,şarkılar ve şiirler yanında yürür, alkolik ve deri ceketli pislik değişirdi.

geceden kalma bir şekilde uyandım. sigara ve alkol kokan odaya göz gezdirdim.bir kaç bira şişesi ve ot sarmak için kullandığım carsafi gördüm. kolunda ki saate baktım ve 

gibtir be.dedim. birahane de toplanacaktik. genelde yalnız bir adam olmama rağmen tanıdığım bir kaç kişi vardı. hemen açık kahverengi bir gömlek giydim,kot pantolon ve o gibik deri ceketimi giyip evden firladim. saate baktım akşam 5 olmuştu. sigara yakmak için elimi cebime attım ve sigaranın bittiğini fark ettim. küfürlerle beraber markete girdim ve 

bir camel black dedim. kasadaki yaşlı huur camel blac yok diye cevap verdi.bu gibtigimin yerinde aradığımız şeyi bulmak neden bu kadar zor diye içimden geçirdim ve winston soft ver o zaman dedim. sigarayı alıp sokağa çıktım. beş dakika kadar yürüdükten sonra birahaneye girdim. avcılar meydanın sonunda yerin altında olan bir birahane. barmene baktım ve bira dedim. herzamanki gibi şişeden bir bomonti verdi. beklemeye başladım.bir kaç kişi vardı birahanede. içeriye bir kız girdi.17 yaşlarında ve uzun boylu esmer bir kiz çocuğu denilebilir. etrafa bakti ve gelip yanıma oturdu.bir bira dedi, barmen yaşını sordu ve 20 diye cevabını aldı. kimlik isteyecekken araya girdim ve 

benimle beraber dedim.

barmen zorlamadan uzaklaştı. teşekkür ederim dedi. cevap vermedim. neden böyle birşey yaptığımı sordu ve bende 

17 yaşımdayken beni de birahaneye almiyorlardi dedim.

gerçekten çok taktan birşey dedi ve güldü.

elini yüzüme surttu ve sert dedi, çok sert.

başımi ona çevirdim ve 

su anda cebimde bir ak47 olabilir. bütün şarjörü üstüne sıkıp cesedine tukurebilirim. yada buradan seninle çıkıp arabamda sana tecavüz eder be boğazını kesebilirim dedim.

gerçekten korkmuştu. gerçekten yapar misin dedi.

bu taktan hayat ihtimaller üzerine kurulu dedim ve hizlica yanagindan opup birahaneden çıktım.

onu bana ver dedi. hemen karşımda oturuyor ve sakallariyla oynuyordu. elimdeki biradan bir yudum aldık ve ona uzattım.bir bankta yanyana oturmuş sahili izliyorduk. cebimizde ki para ancak iki biraya yetmişti. gömleği ve bir cep saati vardı. saatine bakıp,

ciks yapmayali ne kadar oldu ? dedi.

güldüm, dakikaları saymıyorum diye karşılık verdim.

biranda ciddileşti ve aglamakli bir yüz ifadesiyle,

gitti. dedi.arkasına bile bakmadı evden çıkarken.ben yatakta yarı çıplak ağlarken ve bitmişken o sigarasını yakıp evden çıktı dedi.

peki neden ? diye sordum.

hayatımdan memnun değilmiş dedi.

iyice meraklandim ve 

tam anlat su konuyu amina kodugum dedim.

bir iş ve adam gibi bir ev bulmami söyledi. içkiyi ve otu bırakıp sağlıklı yasamami istedi.ben böyle bir adam olamam gorbaçov, beceremem dedi.

yani düşünsene,her sabah uyaniyorsun, traş oluyor ve dişlerini fircaliyorsun. masadaki taktan kahvaltıdan atistirip aynanın karşında kravatini duzeltiyorsun. evden çıkıp bankadaki taktan işine koşarak gidiyorsun.ben bunları yapamam oğlum,ben babam gibi olamam gorbaçov dedi.

haklısın dedim. bizler şarabı mesken eden ve bir bankta uyuyan özgür insanlarız diye ekledim. birasını kaldırdı ve 

ölmeden gidenlerin şerefine diye bağırdı.

up lan up amk

yer ayırtıldı

ekmek ve şarap diyorum ben. susmadan slogan atıp geceleri polislerle kavga edelim. duvarlara yazılar yazıp,bir ağacın altinda sevişirken cekinmeyelim dedi. uzun boylu ve sarisindi hep das kapital der ve anlatırdı. siyaset ve uyuşturucu arasina sıkışmış bir çocukluk. biyik bırakmış ve saçlarını uzatmıştı. bana gorbaçov lakabını takanda oydu zaten. anlatır ve ot sarardı. özgürlükten,saraptan, işten,ekmekten ve sigaradan konuşurdu hep. genelde sokaklarda uyur, polislerle kavga ederdi. eline biraz para geçince sigara alır herkese dagitirdi. dava derdi, huur çocuğunu bir türlü anlayamadık.ama severdim onu, adını soran herkese karl yanıtını verirdi. belkide gerçek ismiydi. sonra kayboldu, öldü dediler, sonra hapiste. belki şuan sigara içip düşünüyor, ciks yapıyor,ot sarıyor, polisle kavga ediyordur. yada slogan atıyordu. belki gerçekten ölmüştür.

sokağa çıktım. sigara yaktım ve yürümeye başladım.bu gerçekten dünyanın en taktan hissidir, yani nereye gittiğini bilmemek, sadece yürümek. yanımdan geçen insanların yüzlerine bakıyordum. sacma insanlardı hepsi. bazılarının bıyıkları sigara dumanından sararmış. bazı kızlarının yüzü bir beton gibi donmus ama bir kadın gördüm. öylece taş banka yigilmis sigara içiyor. öylesine guzeldiki. muhtemelen eroinmandi. hemen karşına oturdum ve onu izlemeye başladım. kısa saçlı ve beyaz tenliydi. zayıftı ve gözaltlari çökmüştü. üzerine kolsuz siyah bir nirvana atleti, altında ise dar bir pantolon vardı.o kadar güzeldi ki.sanki bitmeyen bur evren gibi her hareketi sonsuzdu. parmakları ince ve uzundu. sanki tanrı onu ot sarsin diye yaratmıştı. beni fark etti ve yüzüme dikkatlice baktı yada ben öyle hissettim.bir kaç saniye en fazla. hafif bir tebessüm ve ardından tekrar o sönük yüz. ayağa kalktı ve sigarasını fırlatıp kalabalıkta kayboldu. bitti ışte,bir nefes daha uzaklaştı. eğer hala yaşıyor ve uyuşturucu kullanıyorsa ona sarılmak için hayatımda ki bir çok şeyden vazgeçmeye hazırım.

sokakları dolaniyordum tekrardan. geçtiğim yerlerden bir daha geçiyor ve aynı sokaklarda ki farklı insanlara bakıyordum. ellerim ceplerinde, ağzımda bir sigara ve üstümde kırmızı çizgili bir gömlek. görmediğim bir sokaktan içeriye daldım ve bir sahaf gördüm. bilirsiniz böyle yerleri, eski taş plaklar, fotoğraf makineleri, kitaplar ve ikinci el eşyalar. kahverengi tonlarında bir dükkan. içeriye girdim ve hemen kitapların olduğu bölüme attım kendimi. oysa cebimde sigara param bile yoktu. eğer aradığım kitabı bulabilirsem ki -aradığım kitap pulp di- çalacaktim. kitaplara bakarken içeriye sigarası ile bir kadın girdi. sade ve duru bir kadın. beni görünce sigarasını attı ve hoşgeldiniz dedi. elimde turuncu kapaklı bukowski kitabı ile ona baktım ve kafa salladim. nasıl yardımcı olabilirim diye sordu, cevap vermeden kitabı yerine koydum ve özür dilerim dedim. kapıya doğru yöneldim ve tam çıkıyorken,

dur biraz dedi. çay içmek ister misin ?

arkamı döndüm ve 

olabilir dedim.

oturdum ve beklemeye başladım. bardakları hazırlarken onu izleme fırsatım oldu.buz rengi bol bir pantolon ve beyaz bir bluz vardı üstünde. güzel sayılabilirdi. esmer ve zayıftı. çayları getirdi ve hic beklemediğim bir soru sordu,

kitabı çalacak miydin ?

şaşırdım. beklemediğim bir anda gelmişti ve 

evet diye yanıt verdim.

bekle biraz dedi, arkaya gitti koliden kitabı çıkardı ve al dedi. senin olsun.

neden dedim.

kitap çalan insanlar temiz oluyor genelde,iyi birisi olduğunu ve bu kitabı hak ettiğini düşünüyorum.

kitabı aldım ve teşekkür dahi etmeden dükkandan çıktım. kitabı okumaya başladığımda etiketinde fiyatını gördüm,iki gün boyunca sigara icmedim.iki gün sonra oraya gittim ve parayı uzattım, gülümsedi.

biliyordum,sen iyi bir insansin dedi.

hala düşünüyorum, adı neydi acaba ?