Pek de umrumda değil aslında kırmızı kart yemek zaten kahve de 101 bekliyorlar diye düşünürken başkan geldi yanıma mükemmel oyunumu ve haksız yediğim kırmızı kartdan bahseder diye düşünüyordum ama pek öyle olmadı. Ciddiyetsiz olduğumu, böyle devam edersem kovulucagimi ve yardımcı kaptanlığımın alınıcağıni söyledi. Biraz düşündüm bu konuşmanın üzerine.Ve kahvede kivili çay içmem gerektiğini ve yardımcı kaptanlığın çok saçma birşey olduğu kanatine vardım.

Kivili çay dediği aslında hulk suyu

Mevkiim sağ kanattı, lakabım katil.Bu lakabı sol bek oynarken 1 sezon da 8 oyuncu sakatlayınca bizzat klüp başkanından almıştım, arada tartışırız ama severim muallakyi. Sorucaksınız neden sol bek olarak devam etmedin diye, sormayın bende bilmiyorum belki bir gün teknik direktöre gidip "hacı ben bekte çok yoruluyorum böyle arada şut atacağım tribündeki kızları kese bileceğim bir mevki ayarla be" dediğim için olabilir.

Neyse çıktım stadtan kahveye doğru gidiyorum telefonum çaldı bi baktım Ayı Cengiz. Cengiz takımımızın kaptanı, kalecisi,koruyucusu, holiganı ve ayısı. Boyu 198 kilosu 100 olan bir ayı.Ço ksakin bir şekilde kahveye gidiyorum Cengiz ne diyceksen çabuk de diyip 5 kadar saydım konuşmasını beklemeden telefonu kappattım, 8-9 defa daha aradı ama açmadım uyarmıştım onu. Sanırım yarın antremanda dayak yicem. Neslihan diye bi manitam vardı ama garip bir kız 4 aydır aynı evde yaşıyoruz evin bir kere pis olduğunu yemeksiz kaldığını ve birşeylerin kırıldığını görmedim çok garip.Son verdiğim detayıda açıklıyım benim vazo takıntım var, birgün klagib bir türk dizisi izlerken zengin binlerden biri vazoyu yere atıp kırmıştı ve çok sakinleşmişti ona özendim herhalde.Her pazar akşamı o haftanın stresini atmak için 1 küçük açar yanında da 2-3 tane vazo kırarım. Vazoları aldığım Mehmet abiyle aram iyidir adama bu huyumu anlattıkdan sonra 2 tane aldığımda 1 tanesini bedava vermeye başladı severim muallakyi.

Birgün antremandayken başkan yanında 2 tane takım elbiseli adamla geldi. Sonunda takımı satıp onun parasoyla küçük şirin bir kafe açıcak diye düşünürken bana bakarak konuşmaya başladılar.Çok giblemeden antremana devam etdiyordumki başkan beni çağırdı önce duymamazlıktan gelsemde Cengiz boynumdan adeta kedinin yavrusunu kavradığı gibi kavrayıp beni onların yanına zütürmeye başlayınca pek bir çarem kalmadı. Gelen adamların bir üst ligden taşşaklı bir takımın yöneticileri olduğunu öğrendiğimde araba sürmeyi bilmem, temizlik yapmam, çaycılık hiç bana göre değil dedim kısa boylu olan gülmeye başladı ve çok gibimsonik bir sesle futbolcu olmaya ne dersin dedi ?
Vericekleri parayı arttırmak için birşey düşünmem lazımdı. Takımımdan mutluyum diyip başkanın yanağına bir buse kondurdum ve sahaya geri döndüm bu yaptığım şeyin maaşımı ikiye katlıycağını düşünürken o 2 yöneticinin hiçbirşey demeden korku dolu gözlerle tesislerden gittiğini fark ettim.

Antreman sonunda başkan yanına çağırdı ve birdaha böyle bir olay yaşanırsa sözleşmemin feshedileceğini söyledi.10 15 saniye sustum ve hiç hareket etmeden gözlerinin içine baktım. Akıllandığımı sanıp ben sana güveniyorum oğlum iyi topçusun diyip omzumu tutucaktıki ani bir hareketle avuç içini öpüp koşarak uzaklaştım. Sanırım kendime yeni bir kulüp bulmam lazımdı.Eve en yakın olan kulübe gidip başkanla antremanlara çıkmak istediğimi söyledim. Hakan diye bir hoca vardı beni bir maçımda izlemiş ve beğenmiş birkaç antremana çıktıkdan sonra sözleşme imzaladık. Maç başına 1000tl toplu 50bin tl ve her hafta 2 vazo.Son şartıma baya bir şaşırsalardı maddi anlamda bir zarara uğramıycakları için kabul ettiler.

Dinleyen 2-3 kiş varsa hikayeye devam ediyim yoksa boş boş anlatıyorum beyler.

reeezzervavavav