1. 1.
    +16 -1
    Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
    Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
    Bu memleket bizim!
    Bilekler kan içinde, dişler kenetli
    ayaklar çıplak
    Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
    Bu cehennem, bu cennet bizim!
    Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
    yok edin insanın insana kulluğunu
    Bu davet bizim!

    Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
    Ve bir orman gibi kardeşçesine
    Bu hasret bizim!
    ···
  2. 2.
    +8
    Ne ben Sezarım,
    Ne de sen Brütüssün...
    Ne ben sana kızarım
    ne de zatın zahmet edip bana küssün..
    Artık seninle biz,
    düşman bile değiliz..
    ···
  3. 3.
    +3
    mavi gözlü dev.
    ···
  4. 4.
    +3
    neden bilmiyorum, 1000. entry'mi nazım usta'ya yazasım geldi. bu başlığa neredeyse hiçbir saçmasapan şey yazılmadığını görünce gerçekten şaşırdım ve mutlu oldum. inci sözlükte bundan önce yazdığım 999 entry'de iğrençlik, ciddiyetsizlik ve zırtapozluk konusunda elimden gelen herşeyi denedim, aslına bakılırsa son derece kıt olduğunu düşündüğüm yaratıcılığımı sonuna kadar zorladım; elbette eğlenmek için yaptım hepsini.

    ama ne yaparsam yapayım "aslında iyi insanlar olduğumuzu" asla unutmadım.

    şu gibindirik düzende hayvanlaşmak pahasına yaşamaya çalışmamıza rağmen yüreğimizde hala zerre kadar onur ve vicdan kaldıysa, sömürüye ve hırsızlığa dayalı bu gibtiritaktan piyasa işleyişini devam ettirebilmek için (insan aklı ve onuru denen şeyi kafamızdan silmek uğruna) medya tekellerine milyon dolarlar akıtan huur evlatlarına karşı hayatının sonuna kadar savaşmış nazım usta gibi büyük insanlar sayesindedir. bunu hiç unutmadım.

    unutmadım ki, biz burada işten güçten arta kalan zamanımızda biraz olsun eğlenmeye, kafa boşaltmaya çalışırken, boş zamanımızı burada bin ederken, şu taktan dünyanın daha yaşanası bir yer olması için bizim ruhumuz dahi duymadan hayatını feda eden, hapislerde yatan, her türlü zorbalığa maruz kalan ama asla teslim olmayan onurlu insanlar dünyanın her yerinde var olmaya devam ediyor.

    madem oturdum, burada yazdığım en uzun şeyi yazmaya başladım, bari ben de ustanın en sevdiğim şiirlerinden birini kopyalayayım da bir tak yediğimi zannedeyim:

    ellerinize ve yalana dair

    Bütün taşlar gibi vekarlı,
    hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli,
    bütün yük hayvanları gibi battal,
    ağır ve aç çocukların dargın yüzlerine benziyen elleriniz.
    Arılar gibi hünerli hafif, sütlü memeler gibi yüklü,
    tabiat gibi cesur
    ve dost yumuşaklıklarını haşin derilerinin altında gizliyen
    elleriniz.

    Bu dünya öküzün boynuzunda değil,
    bu dünya ellerinizin üstünde duruyor.
    Ve insanlar,
    ah, benim insanlarım,
    yalanla besliyorlar sizi, halbuki açsınız,
    etle, ekmekle beslenmeğe muhtaçsınız.
    Ve beyaz bir sofrada bir kere bile yemek yemeden
    doyasıya,
    göçüp gidersiniz bu her dalı yemiş dolu dünyadan.
    insanlar, ah, benim insanlarım,
    hele Asyadakiler, Afrikadakiler,
    Yakın Doğu, Orta Doğu, Pasifik Adaları
    ve benim memleketlilerim,
    yani bütün insanların yüzde yetmişinden çoğu,
    elleriniz gibi ihtiyar ve dalgınsınız,
    elleriniz gibi meraklı, hayran ve gençsiniz.
    insanlarım, ah, benim insanlarım,
    Avrupalım, Amerikalım benim,
    uyanık, atak ve unutkansın ellerin gibi,
    ellerin gibi tez kandırılır,
    kolay atlatılırsın...

    insanlarım, ah, benim insanlarım,
    antenler yalan söylüyorsa,
    yalan söylüyorsa rotatifler,
    kitaplar yalan söylüyorsa,
    duvarda afiş, sütunda ilan yalan söylüyorsa,
    beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
    dua yalan söylüyorsa,
    ninni yalan söylüyorsa,
    rüya yalan söylüyorsa,
    meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa,
    yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ayışığı,
    ses yalan söylüyorsa,
    söz yalan söylüyorsa,
    ellerinizden başka herşey
    herkes yalan söylüyorsa,
    elleriniz balçık gibi itaatli,
    elleriniz karanlık gibi kör,
    elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun,
    elleriniz isyan etmesin diyedir.
    Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız
    bu ölümlü, bu yaşanası dünyada
    bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir.

    Nazım HiKMET
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +3
    Ama bu türküleri söylemişim ben
    daha onlar düzülmeden,
    duymuşum yanık benzin kokusunu
    traktörlerin resmi bile çizilmeden.
    ···
  6. 6.
    +3
    vera' da güzel şiirler yazmıştır.

    Gelsene dedi bana
    Kalsana dedi bana
    Gülsene dedi bana
    Ölsene dedi bana

    Geldim
    Kaldim
    Güldüm
    Öldum
    ···
  7. 7.
    +3
    Sevmezdim, şu son Stalin propagandası yaptığı kayıtı izleyince acıdım kendisine. Düşmandan ekmek yiyenler düşmana kölelik de yaparlar. Nazım Hikmet buna örnek olmuş yaşarken.
    ···
  8. 8.
    +2
    Ben
    senden önce ölmek isterim.
    Gidenin arkasından gelen
    gideni bulacak mı zannediyorsun?
    Ben zannetmiyorum bunu.
    iyisi mi, beni yaktırırsın,
    odanda ocağın üstüne korsun
    içinde bir kavanozun.
    Kavanoz camdan olsun,
    şeffaf, beyaz camdan olsun
    ki içinde beni görebilesin...
    Fedakârlığımı anlıyorsun :
    vazgeçtim toprak olmaktan,
    vazgeçtim çiçek olmaktan
    senin yanında kalabilmek için.
    Ve toz oluyorum
    yaşıyorum yanında senin.
    Sonra, sen de ölünce
    kavanozuma gelirsin.
    Ve orda beraber yaşarız
    külümün içinde külün,
    ta ki bir savruk gelin
    yahut vefasız bir torun
    bizi ordan atana kadar...
    Ama biz
    o zamana kadar
    o kadar
    karışacağız
    ki birbirimize,
    atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
    yan yana düşecek.
    Toprağa beraber dalacağız.
    Ve bir gün yabani bir çiçek
    bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
    sapında muhakkak
    iki çiçek açacak :
    biri sen
    biri de ben.
    Ben
    daha ölümü düşünmüyorum.
    Ben daha bir çocuk doğuracağım.
    Hayat taşıyor içimden.
    Kaynıyor kanım.
    Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
    ama sen de beraber.
    Ama ölüm de korkutmuyor beni.
    Yalnız pek sevimsiz buluyorum
    bizim cenaze şeklini.
    Ben ölünceye kadar da
    bu düzelir herhalde.
    Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
    içimden bir şey :
    belki diyor.
    ···
  9. 9.
    +2
    ulan bu adam vatan haini

    bush a obamaya sakso çekenler vatansever

    vay amk dünyasına bak sen hele
    ···
  10. 10.
    +2
    benim bağırasım gelir piraye piraye piraye diye...
    ···
  11. 11.
    +1
    ben bir asker kaçağıyım gelin bana bir tas su ver bir tas su ver bir tas su ver

    ş
    ···
  12. 12.
    +1
    Bir Fotoğrafa

    karşımdasın işte...
    bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
    ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
    kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
    tıkandığım o an,
    elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
    aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.
    ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
    ellerim buz gibi, ben harda kaldım.
    bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
    bitti artık hepsi...

    köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
    bakış açım belli oldu yine.
    geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
    bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
    dağlara çarptım her esişimde.
    yollara küfrettim her gidişinde.

    demiştim sana hatırlarsan:
    “önemli olan ‘zamana bırakmak’ değil,
    ‘zamanla bırakmamak’tir..”
    şimdi bana, geçen o zamanın
    unutulmaz sancısı kalır

    gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
    sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim.

    nazım hikmet
    ···
  13. 13.
    +1
    bugün ölüm günü beyler; saygıyla anıyorum.
    ···
  14. 14.
    +1
    DOĞUM

    Anası bir oğlancık doğurdu bana;
    kaşsız, sarı bir oğlan,
    masmavi kundağında yatan
    bir nur topu, üç kilo ağırlığında.

    Benim oğlan
    dünyaya geldiği zaman,
    çocuklar doğdu Korede,
    sarı ay çiçeğine benziyorlardı.
    Makartır kesti onları,
    gittiler ana sütüne bile doymadan
    Benim oğlan
    dünyaya geldiği zaman,
    çocuklar doğdu Yunan zindanlarında,
    babaları kurşuna dizilmiş.
    Bu dünyada ilk görülecek şey diye
    demir parmaklığı gördüler.

    Benim oğlan
    dünyaya geldiği zaman
    çocuklar doğdu Anadoluda,
    mavi gözlü, kara gözlü, elâ gözlü bebeklerdi.
    Bitlendiler doğar doğmaz
    kim bilir kaçı sağ kalır mucize kabilinden.
    Benim oğlan
    benim yaşıma bastığı zaman,
    ben bu dünyada olmıyacağım,
    ama harikulâde bir beşik olacak dünya,
    siyah,
    beyaz,
    sarı
    bütün çocukları
    sallıyan
    mavi atlas döşekli bir beşik.
    ···
  15. 15.
    +1
    ccc nazim reis ccc
    ···
  16. 16.
    +1
    Gün olur daha derin daha geniş yara açar kalemin düşmanlığı, mavzerin düşmanlığından..

    -Memleketimden insan Manzaraları
    ···
  17. 17.
    +1
    onu bunu gecin beyler benim favorim "ben senden önce ölmek isterim"dir
    ···
  18. 18.
    +1
    Memleket mi, yıldızlar mı,
    gençliğim mi daha uzak?
    ···
  19. 19.
    +1
    @ 6 piraya severlere gelsin.

    Ne güzel şey hatırlamak seni:
    ölüm ve zafer haberleri içinden,
    hapiste
    ve yaşım kırkı geçmiş iken...
    ···
  20. 20.
    +1
    öyle insaflı bir milletiz ki ülkesine yararı olan yazarların mezarları bile yurt dışında
    ···