nazım hikmet dediğin böyle ayar çeker amk

nazım hikmet'in bursa cezaevi'nde tutsaklık günleri. koğuş arkadaşlarını okumaya yazmaya yönlendiren nazım, aynı zamanda cezaeviyönetimine de yardım etmektedir. cezaevi denetimine adalet bakanlığı'ndan bir müfettiş gelir. bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre:
- nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir? der.
nazım'i odaya getirirler. müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş nazım'ı tepeden tırnağa süzer ve:
-demek nazım sizsiniz, der. nazım'a oturması için yer göstermez.
kısa bir konuşma sonrası, gidebilirsiniz, der.
nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe:
-ömer hayyam adını duydunuz mu? diye sorar. müfettiş hemen atılır:
-kim duymaz hayyam'i.
nazım:
-hayyam zamanında iran hükümdarı kimdi? diye sorar.
müfettiş şaşırır. nazım konuşmasını sürdürür, görüyorsunuz sanatcıyı anımsadınız
ama hükümdarı anımsamadınız. yıllar sonra beni dünya anımsayacak ama dönemin
adalet bakanı'nı ve sizi kimse anımsamayacak, der çıkar.

özet: yok. okumazsan sen kaybedersin cnm

edit: başlıkta söz konusu olan "necip vs nazım" olayıyla uzaktan yakından alakam yoktur. bana göre ikiside büyük şair, büyük üstattır. olması gerekende budur. ülkemizin değerleridir onlar. burdan yetkili birimlere duyurulur. saygılar.

hapishane müdürünün adı veli kahraman dı

@3 nazımı defalarca giben necipten bahsediyoruz dimi ?

edit: noldu dıbına koduklarım eksilemeye başlamışsınız. ahahahaha :D

@5 hayır yarraam, "n'oolur hökümattan aldığım parayı kesmeyin, akıllandım lan valla bi daha yapmıycam" diyen necipten bahsediyoruz.

@6 heee şu hakkında kaç dava açılırsa açılsın züt oğlanı nazım gibi ülkeden kaçıp gitmeyen necip. tamam tamam

@9 Bir edebiyat toplantısı sırasında Nazım sahnede şiir okur ve akabinde oturan topluluk içinde bulunan Üstad'ı sahneye davet eder ve Üstad'a şöyle bir teklifte bulunur:

-Birtane ben kendi şiirimden okuyayım, bir tane de sen kendi şiirinden oku.

Üstad kendi şiirini okumayı pek doğru bulmadığını söyler ve Nazım'ı kendi silahı ile vurmanın tadını hissedercesine teklife teklif ile karşılık verir:

-Ben senin şiirinden bir tane okuyayım sen de benimkilerden bi tane oku

Nazım bu teklifi kabul eder ve başlar Üstad'ın 'Ölünün Odası' şiirini kendine has üslubu ile okumaya. Şiir biter salonda bir alkış patlar. Sıra Üstad'a gelmiştir. Üstad nazımın sonu 'in-çık, çık-in" şeklinde biten şiirini düz bir şekilde okur ve bitirir. Salonda derin sessizlik...

Üstad nükteyi patlatır, noktayı koyar;

-Bak nazım! Benim gibi adam senin şiirini okuyor da yine de bişey olmuyor.

@8 adam niye ülkeden kaçsın olum? necib gibileri anca dava ederler, nazım gibilerin anasını giberler bu ülkede.

sen cop cop ne demek biliyon mu? necipe sor o söylesin, iyi çeker.

nazım tüm dünyanın tanıdığı ve saygı duyduğu bir şair. necip fazıl'a kötü şairdi denemez ama nazım'ın tırnağı olamaz.

necip fazıl ile bu adamı karşılaştıranlar ağır şakirt veya faşisttir.

@20 kardeş adam zaten kendi görüşünü savunmak için almış parayı biliyoruz neler olduğunu

@22 sana gelince necip fazılın nazım hikmete yazdığı mektuptan bir kısım yazıp sana daha cevap vermeyeceğim.

" Nafile çabalıyorsun.
Sana kızmıyorum. Kızmayacağım.
Hiç bir operatör, ameliyat masasından kendisini yumruklayan kanserliye, hiç bir gardiyan, parmaklığı içinden kendisine deli diye bağıran çılgına, hiç bir hâkim darağacı önünde küfürler savuran mahkûma kızamaz.
Ben kendimi, ne kanser operatörü, ne deli gardiyanı, ne de ağır ceza hâkimi şeklinde görmüyorum. Fakat görüyorum ki her hareketim, seninle hiç de alâkadar olmadığı halde, ciğerine neşter gibi saplanıyor, seni delilerin parmaklığı gibi bir azap çerçevesine hapsediyor ve başının üstünde ip varmış gibi kudurtuyor. Beni, doktor, gardiyan ve hâkim şeklinde gören sensin! Senin bu halini sezer sezmez artık sana kızmıyorum. Merhamet ediyorum.
Sanma ki ben öfke kabiliyetini kaybetmiş bir adamım. insan başiyle fare kafasını birbirinden ayıran tek hassa bence fikir öfkesidir. Bir hiç için ölçüsüz öfkeler duyacak kadar alıngan ve hassas bir mizaç taşıdığımı sen de bilirsin. Fakat bu öfke, iyi kötü bir kudreti, bir şahsiyeti, bir mesuliyeti kalmış insanlara ve hadiselere karşıdır.
Sen mazursun."

@11 o kadar taktan bir hikayeki şiirden de edebiyattan da anlamadığın ortada. sana necip fazıl okuma diyen yok, nazım hikmet'i nazım hikmet yapan sadece politik kişiliği değil dünya çapında kabul görmüş bir şair ve edebiyatçı olmasıdır. millete liseli deyip de liseliliğini dışavurma amk.

@17, necip'in nazım'a yazdığı o mektubun bile özeti "nazımcığın bükülmezsen kırılırsın, kıvır lan biraz, bak ben nasıl kıvırıyorum. rahatım yerinde. seninse rusyada zütün dönüyo. ben sana dedim, kıvırmayı öğreteyim dedim sen dinlemedin"den başka bişey değil. utanılacak bişey bile değil bu durum bu adam ve şurekası için.

bi de ayar diye her yere yazıyorlar dıbına koyim. ben olsam utanırım öyle bi yazıyı paylaşmaya.

@15 bana bak dıbına kodumun liselisi şimdi sana necip fazılın nazım hikmete son mektubundan bir parça yazacağım. nazım bunu hiçbir zaman reddetmemiştir.

" bundan bir kaç ay evvel bâbıâlide, ştaynburg lokantasında seninle şöyle konuşmadık mı:
ben - gazetelere yazdığın bu fıkraları nasıl yazıyorsun, bu kadar adileşmeye nasıl tahammül ediyorsun?
sen - ne yapayım, ekmek paramı kazanıyorum. başka ne yapabilirim?
ben - kendinden ve haysiyetinden bu kadar fedakârlık edeceğine niçin potin boyacılığı etmeyi tercih etmiyorsun?
sen - potin boyacılığı etsem, bir şey zannederler de beni bu işten menederler.
kendisini bu kadar saçma bir mazeretle teselli ediveren, hakikatte tesellisi olmıyan seninle görüyorsun ki ben hiç bir gün kavga etmedim. sana selâm verdim. sana acıdım. bu kadar düşmene -acısını ben duyuyormuşum gibi- razı olmadım.
şimdi bana -tam da senden bekliyebileceğim bir tarzda- çatıyorsun. "

@32 güzel şiir şuku

@12 maaşını hükümetten alan, "bana bak necip akıllı ol, maaşını keserim" dendiğinde "aman abi ben ettim sen etme" diye cop cop'a başlayan adam, "ülkeyi terketmedi hiç değilse" diye savunuluyor. terketseydi keşke, dik durmuş olurdu nazım gibi.

@27 bende nazım hikmet kötü şair demedim. gerçekten çok saçma. nazım hikmeti necipten o kadar ayar yemesine rağmen allahlaştıran insanları görüyorum. acaba nazım verseydi o ayarları neler olurdu kim bilir. ayrıyetten onlar kendi aralarında bu kadar tartışmamışlar. al bak ; " necip fazıl kısakürek bir ropörtajında, kendisine soru sormak gayesiyle söz alan şahsın nazım hikmet ile ilgili atıp tutması üzerine, sinirlenir ve;

''yahu, sen ne diyorsun, ben sağcıymışım da, nazım solcuymuş da, biz birbimizin düşmanıymışız da, yok daha neler neler, ulan hıyar, biz nazım ile bütün gün siyaset tartışır, akşam olunca da beyoğlu'nda beraber kız tavlardık, ne diyorsun sen be''

@11 ulan dıbına koduğum necip fazıla edilen zulüm kime edildi lan ? he ? nazımı ömrü boyunca destekleyen sovyetler öldükten sonra neden zütünü döndüler ? heee ?

@3 ooo öyle mi liseli helal valla nazım hikmeti gibtin obaaaa sen s.git kumarbaz necip'i oku amk

tamam sakin olun amk nazım'ı seven nazım necip fazıl'ı seven necip fazıl okusun. şiiri seven ikisini de okusun muallakler.

dur lan nazım'ın vera'ya kartpostalla gönderdiği bu şehir güzelse senin yüzünden şiirini paylaşayım arada bari.

8 mayıs 1959, stockholm

martılara rastlamadım
balıklar kovalamadi dümen suyunu
ve üç gün üç gece
bulutların önünden
ağır bir keder gibi akıp geçti baltık denizi
ve ben ordaydım yine sensiz
ve içimde seni itirmenin korkusu
dönüp bulamamak seni
seni ve şehri bulamamak yerinde
seni, şehri ve dünyamızı

bunu kıza tercüme et ve kartpostalı kendisine ver evladım. hasretle. onu tarafımdan öp.

nazım

@25 ya arkadaş kusura bakma necip fazılın şairliğine bir şey diyemem hoş o da tartışılır ancak fikir adamlığı ve geçmişi nazımın çok gerisinde.bak bence nazımda çok iyi şair değil ama bir fikir adamı hamasetçi değil.