/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 555.
    0
    pgibolog muyuz lan biz amk çocu az yaz
    ···
  2. 554.
    +5 -1
    Günaydın olsun herkese

    Ağır bi hastalık geçiriyorum beyler. Günlerdir bişey yiyemiyorum, kanlı kusuyorum, hastanede yatıyorum, serum yiyorum falan. Kollarımı delik deşik ettiler amk kan ala ala. Ama bugün biraz daha iyiyim. Laptop’ımı getirttim evden, canımda sıkılıyo zaten boş durmaktan. 12’de bi doktor kontrolü olacak, onu atlattıktan sonra akşama kadar yazmayı planlıyorum. Ne kadar sayıp sövseniz haklısınız, ama hastalık olunca önüne geçilemiyor tabii.

    Anlayışınız için teşekkürler, 12’den sonra görüşürüz...
    ···
    1. 1.
      0
      Takiptwyiz , çok yaz bari aq
      ···
    2. 2.
      0
      aga sen iyi ol bize yeter Sağlığına kavuşursun inş.
      ···
  3. 553.
    0
    Beklemedeyiz
    ···
  4. 552.
    0
    annene allah allah nidalarıyla hücum edicem yaz artık huur
    ···
  5. 551.
    0
    Yazsana amk
    ···
  6. 550.
    +3
    Beyler işte Türk kızları (95’ten sonraki nesil için diyorum) böyle aptal ,böyle kaşarlar en tesettürlüsünden en sekülerine kadar hepsi bin dediğimiz erkeklere meyilli , 2-3 aylık ilişkilerin peşinde zütlerini gibtirtme derdindeler hepsi zütlerine haşmetliyi yiyip efendi elemanlara gidiyorlar evlilik yaşları gelince dıbına kodumun kaşarları(şimdi bu entry e cevap gelicek ananda bacında böyleydi sen efendi ezik birisin diye ama emin olun ben sünepe bi tip değilim özelden isteyenle konuşurum reelde tanışırız)
    ···
    1. 1.
      +1
      Sırf sana yanıt vermek ve bu başlığa entry girmek için gibik inci sözlük appden çıkıp chromeye girdim ve burdayım. Ulan kız 10 gün bunu kekleyip konuşuyoruz ama sevgilim var demiş 10 günlük çocuk için başta biz x ile barıştık demiş. Ve bu AMK sünepesi seninde o çocuğunda anasını gibeyim dememesi. Kafayı yiyeceğim herif ne çocuğa ne kız hiçbir şey yapmamış küfür dahi etmemiş evde duvara yumruk atasım var şuan akrep burcu özelliklerimi durduramıyorum. Amk o üniversitedeki kız başta ne kadar ergen gözükse de inanılmaz olgun bir kızmış ve bu amk salağının yaptığına bak. üniversitede kızlı erkekli sınıfından arkadaşlarıyla mekana gitmesine hiç bir tak demeyen sadece oradayken biraz fazla mesaj atan bana da çok sıkıyorsun ben sıkıya gelemiyorum mesajı geliyor.
      ···
  7. 549.
    +6
    Sabah oldu, büyük bi baş ağrısıyla uyandım. Ulan normalde bu kadar içen bi insan değilim ben. Ama boşluğuma denk geldi demek ki, dertten içtik bi gecede tüm yıllık kotamızı amk. Zaten hep öyle derler ya; "Alkol içmek insanın yarınından çalmaktır. Keyfi kederi bugün tadar yarın ağrısını yaşarsın" diye. Ne de haklılarmış amk, ilk kez olmasa da bi kez daha tecrübe etmiş oldum bunu. Uyanır uyanmaz aklıma gelen şey "Ulan idil ne yapıyodur şimdi" sorusu oldu. Silkinip kendime geldim, bundan bana ne amk ben neden düşünüyorum ki bunu. Kafamın bi köşesinde dün geceden kalan bişey var, ama bir türlü hatırlayamıyorum. Telefonuma bakayım dedim, Büşra'yla olan konuşmalarım açık kalmış. Okudum, okumaz olaydım. Anasını gibeyiim, neler yapmışım lan ben böyle. Benim gibi nezih, hoşgörülü, etliye sütlüye karışmayan birisi sırf benim sevgilim oldu diye tesettürlü olan bi kızı zor kullanarak açmaya çalışmışım. Üstelik açılmazsan olmaz diye tehditvari bi de ayrılık kelamı etmişim. Harbi salaklın, harbi hayvansın sen (izmirli). Bırak Büşra'yı, bırak yakınında olan bi başkasını kimselere söylenecek şey değil lan bu. Aah ah, alkol çok kötü şey beyler. insanın en derinlerine sakladığı duygu ve düşünceleri açığa çıkarmak, fütursuzca yüze vurmak için çok etkili birşey. Ama ben yanlış yerde, yanlış zamanda yanlış kişiye karşı kullanmış olmuştum bu durumu. Çünkü salaklık...

    Daha bişey yazmaya, bişey söylemeye yüzüm yoktu. Telefonda olan konuşmayıda hayal meyal hatırlıyordum. Ama genel açıdan bakacak olursak bu bi ayrılıktı, ayrılmıştık. Ve benim Sakarya'ya dönmeme vardı bi kaç gün daha. Bakalım o günler nasıl geçecekti. Günün ilerleyen saatlerinde bi video gelmişti telefonuma, gönderen Büşra'ydı. Videoyu izledikten sonra ilk başta bi duygulanma, bi garip hissetme yaşamışken sonrasında nedense bi cringe hissi dolup taşmıştı içimden. Video şu şekildeydi;

    Dersin işleneceği boş sınıfa önceden gelinmiş. Videoyu çeken kişi Mikail. Büşra bir öğretmen edasıyla kapıdan sınıfa girip kameraya karşı konuşmaya başlıyo. Ders anlatır gibi güzel güzel, tatlı tatlı konuşup gülümserken konu aşka geliyo. "Hepimiz hayatlarımızda hedefler, amaçlar belirleriz. Kimimiz başarıyı, kimimiz parayı, kimimiz aşkı kovalar durur. Aşkı kovalamak kutsaldır, yakalayınca bırakmamak gerekir. Ben çokta uzak olmayan bi zamanda buldum aşkı, bırakmayada hiç niyetim yok. Seni çok seviyorum (izmirli), sevmeyede hep devam edicem. Özletme artık kendini, dön sevgilinin yanına, yerine, yurduna. Güzel günler yakın"

    Gülümseyip bitiriyor videoyu. Ulan benim için böyle şeyler yapan bi kız vardı. Ben ne diyeceğimi bilemedim. Cevap veremedim videoya. Kim bilir ne beklentilerle çekmişti Büşracım onu, ama benim bi gece öncesinden yaptığım mallık suskun kalmaya itmişti beni. Daha fazla kalamazdım izmir'de. Erken dönmem, idil şokunu atlatmam, Büşra mevzusunuda toparlamam lazımdı. Bi sonraki gün dönmeye karar verdim. Bavulumu çantamı toparlayıp yola koyuldum...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Alkol oruspu çocuğudur
      ···
    2. 2.
      0
      1 saat olmuş pnp yaz artk
      ···
    3. 3.
      0
      Sen tam bir aptal huur evladısın
      ···
    4. 4.
      0
      Yazsana dıbına kodum
      ···
    5. diğerleri 2
  8. 548.
    +3
    Eve geldiğimde kendi kendime farkettim ki benim kafam yerinde değildi beyler. Sarhoştum ben, farkındaydım. Konuşsam etsem saçmalicam yani biliyorum. Eee normal bi insan evladı ne yapar bu durumda ? Susar. Ama olur mu dıbına koyayım, ben konuşucam. Erkeğiz ya, ardımızda bekleyen var ya konuşucaz tabii amk.

    Odama gelip üstümü başımı değiştirdikten sonra yatağıma kurulup Büşra'ya cevap vermeye hazırlandım. Ama kafamda olan konuşma nedense çok başkaydı.

    "Geldim eve, haberin olsun"

    "Artık konuşabilir miyiz (izmirli) ne olduğunu merak ediyorum"

    "Konuşalım Büşracım, konuşalım güzel gözlüm. Benim sana söyleyeceklerim, anlatacaklarım var"

    "Seni dinliyorum"

    "Ben en başından beri çekiniyodum sana karşı hatırlıyosun dimi ? Çünkü benim hayatımda hiç tesettürlü birisi olmamıştı; ne arkadaş ne sevgili olarak. Sen ilktin bu konuda ve iyi ki de öylesin. Biz bu çekinme durumunu nasıl aştık nasıl atlattık ? Yakınlaşarak, konuşarak, vakit geçirerek, samimi olarak falan. Peki ben bunlardan fazlasını istediğimi söylesem sana ?"

    işler git gide taka sarıyordu. Sarhoşluğun etkisiyle ne söylediğimin farkında değildim. Ama gayet normalmiş gibi Büşra'nın yanıtından sonra devam ettim;

    "Ne demek fazlasını istemek ? Ne istiyormuşsun fazlası olarak benden ?"

    "Ya ne bileyim işte Büşracım, fazlası. Yani izmir'de bu tür şeyler farklı yaşanır ya ondan diyorum. Ne bileyim, nasıl anlatsam ki... Mesela sen ne zaman kapandın ? Üniversiteye başlarken kapanmıştın dimi ? Daha yeni yani. Neden açılmayasın ? Neden bu güzelliğini tesettür altında saklayasın. Saçlarını görsem, okşasam, kokusunu alsam fena olmaz mı ?"

    "Yani evet yeni kapandım. Ama aile baskısıyla falan değil kendi isteğimle kapandım ben, söyleyen falan olmadı. Şimdilik düşünmüyorum açılmayı, ama ilerleyen zamanlarda bu düşüncem değişebilir tabii"

    "Aaa öyle ilerleyen zaman falan olmaz. Açıl işte yahu, n'olcak sanki. Hem öyle daha güzel olursun, cidden. Tesettürlüyken yapamıyorum ben böyle, olmuyo yani"

    "(izmirli) sen ne dediğinin farkında mısın ? Kendinde değilsin sen, sonra konuşalım bu konuyu"

    "Açılmazsan olmaz Büşra, ayrılırız. Olamayız yani"

    Bu mesajdan sonra cevap gelmedi. Bi süre sonra telefonum çalmaya başladı. Arayan Büşra'ydı tabii ki. Ağlıyordu telefonda, hıçkıra hıçkıra. Gece gece hiç haketmeyen bi kızı böylesine ağlatmak benim haddime değildi. Onun da hakkı değildi zaten ağlamak. Tek yaptığı beni sevmekti. Ağlayarak konuşmaya başladı;

    "Ayrılmak istemiyorum ben, bu konuşan sen değilsin. Sen böyle değildin. Ne söylediğinin farkında da değilsin. Ayrılmadık biz, olmaz. Gelince konuşucaz bunları. Ama sev beni tamam mı, bırakıp gitme. Çabuk gel aptal, özletme daha fazla kendini. Cevapta verme şimdi, bişey söylemeni istemiyorum. Sonra konuşuruz, kapandı bu konu"

    Yüzüme kapatmıştı. N'oldu lan şimdi ? Ne konuştuk, ne yaşandı ? Ne dedi kız bana. Çok geçmeden sızmıştım ben de zaten...
    Tümünü Göster
    ···
  9. 547.
    +2
    O gün bu olayı atlatmamın ardından eve gidip uzuun uzun düşündüm. Yattığım yerden tavanı seyrettim, idil'in videoyu izlediği odada duvarlara baktım; sanki geldiği günkü post-it'ler hala asılıymış gibi. Bom boş oturdum durdum. Annem böldü sessizliğimi

    "Yine kafan karıştı dimi. Aklına girdi gördüğün ilk anda"

    Ah be annem, öyle iyi tanıyosun ki evladını. Öyle iyi hissediyosun ki yaşadıklarımı. Ama ses edemiyorum işte, etmek istemiyorum. Zaten atlatmak için bi ton şey yapmışım, gördüğüm tek bi günde herşeyi gibip atmak istemiyorum. O akşam Büşra'yla da konuşmadım. Aradı, mesaj attı falan. Ama hiç birini yanıtlamadım, geçip gittim öyle.

    Gece uyuyamadım elbette, tahmin etmeniz çok zor olmadı dimi. Bencede. Sabaha kadar dönüp durdum, kafamı yastığa vurdum "Geç artık amk duygusallığı, sen aştın bunları geç" diye sayıkladım tüm gece. Sabahın erken saatinde telefonumun ekranı aydınlandı. Mesaj Büşra'dandı;

    "Günaydın Sevgilim

    Dün pek konuşamadık, bi durgun gibiydin. Aklım sende kaldı, uyuyamadım ben de. Uyandığında iyi hissedersin diye erkenden kalkıp mesaj atmak istedim. Özledim seni, çabuk dön

    Seni seviyorum"

    Doğru ulan doğru. Doğru dıbına koyim. Ben geçmişimle cebelleşirken burada, mutlu geldiğim kısa tatilim zehre dönmüş ve bunu kurtarmaya çalışırken oralarda beni bekleyen birisi vardı. Haketmiyodu lan beni, haketmiyodu Büşra bu yaşananları. Ama masumdu, saftı. Tamam, yapmıştı bir kaç hata. Salakça testlere tabi tutmuştu beni. Ama olsun, yine de saftı bana karşı olan sevgisi. Mesajını bir kaç defa okuyup soğukluğu belli etmemek için benzeri bi mesajıda ben ona gönderdim "Günaydın" niteliğinde. Yaptığım soğukluğun nedenini hala beni soktuğu şu "fake hesaplık" durum olduğu zannediyodu. Tabii ne yaşananlardan ne de idil'den haberi olmuştu bunca zaman. Olmayacaktıda, olmasına gerek yoktu. Gün boyunca hiçbir şey olmamış gibi konuştuk. O bu durumdan fazlasıyla mutluyken ben içten içe bozukluk hissediyordum. Akşama doğru arkadaşlarla dışarı çıkıp kafa dağıtmaya karar verdik. Bir kaç bişey içsek, dertleşsek geçerdi elbet. Neden geçmesin ki ? Dert tasa konuşarak, anlatarak azalmaz mıydı ?

    Alsancak Gazi Kadınlar'a gittik. Mekan olarak seçenek çok olduğundan nereye gideceğimizin kararını sonra vericez falan. Büşra çıkmamı istemiyodu. Hem ona vakit ayırmamı istediğinden hem de alkol almamı istemediğinden dolayıydı bu. Ama mırın kırın etsede çıktım dışarı. Bana bozuk atıyodu. Masamız kuruldu, yemeğimiz alkolümüz cartımız curtumuz dolduruldu etrafımıza. Can dostum Yahya halimden anlayan oydu ki konuya kendisi giriş yaptı. Çocukluktan beri yanımda olan, benim kadar idil'i o da tanıyan birisi olunca nabzıma göre şerbet vermeyi biliyordu tabii. Oturduk, gece boyunca konuştuk. Saat geç olmuştu, eve giderken telefonuma hala mesajlar geldiğini hissedebiliyordum. Mesajı atan Büşra'ydı. Nerede kaldığımı, merak ettiğini, benim böyle birisi olmadığımı, bişeyler yşadığımı söyleyip duruyodu. O kadar belli miydi ya ? O kadar hissediliyo ya da anlaşılıyo muydu bendeki bu değişiklikler ? Söyleyecek bir kaç sözüm vardı, ama bunları konuşmak için eve gitmeyi bekledim...
    Tümünü Göster
    ···
  10. 546.
    +2
    Orada olduğunu farkettikten sonra hışımla bileklikleri yerine bırakıp arkamı döndüm. Kaçmak istiyordum, ama kaçamıyordumda. Beynim gitmemi söylese de ayaklarım geri geri gidiyodu. Dön, konuş, bak gözlerinin içine. Yıllar geçmiş, çok şey bitmiş. Ne olabilir ki ? Ama olmazdı, olamazdı, olmamalıydıda. Arkamı dönüp annemlerin olduğu yere gidip onlara seslendim

    "Hadi gidelim, başka yerden bakarsınız"

    "Bakıyoruz oğlum bi dur seçelim"

    "idil burada anne gidelim diyorum sana"

    Annem idil ismini duyunca gözleri açıp etrafı aramaya başladı zaten. Bulmasıda pek zor olmadı. Ben farkedip gidelim demesini beklerken idil'e selam verip el sallamaya başladı. Ya anne napıyosun aq, ben kaçmaya çalışıyorum sen dikkat çekme peşindesin. Gerekli olan vakti sağlayamadık, kaçmak için vakit yoktu artık. Ama annemle selamlaşmasının ardından idil çıktı dükkandan. Yanında bi kız arkadaşı bi de arkadaşının kardeşim vardı, ufak bi çocuk. Ama yanındakini tanımıyordum. Aradan yıllar geçtikçe yeni arkadaşlar edinmişti demek ki. Ben küt küt atan kalbimi takıyla tokayla oynayarak sakinleştirmeye çalışırken yaşadığım o saniyelik göz göze gelme anı aklıma geldikçe kalbim inat edermişcesine daha da hızlanıyordu. idil dükkandan çıktıktan sonra rahatladığımı düşünürken dükkanın penceresinden eğilip nasıl olduğumu kontrol ettiğini farkettim. Yıllarca boğulduğum o güzel gözleri farketmemek mümkün mü ki, tabii ki görüyordum olanı biteni. Arkasından gelmemi mi istiyordu acaba ? Ondan mıydı bu kontrol ? Tamam ulan, sen adım atarsan ben koşardım sana. Önceden çok gibildim bu düşünceyle biliyorum. Ama bi kere daha gibilirdim, hem de hiç beklentim yokken. N'olurdu sanki.

    Bizimkileride alıp apar topar çıktım, onları takip etmeye başladık. Annemin yüzündeki mutluluğu görmeniz lazımdı gerçekten. Sanki barışacakmışız gibi, gülücük ekgib değildi kadında. Önümüzde yürüyen idil ve arkadaşıysa birkaç saniye aralar vererek sürekli arkalarını dönüp kontrol ediyorlardı gelip gelmediğimizi. Her dönüşün ardından birbirlerine gülerek fısıldaştıklarını görmemek mümkün değildi. Karşıyaka çarşının kalabalığını bilenler bilir, gözden kaçırmamak için mesafeyide koruyorum bi yandan. Ama kalbim öylesine atıyo ki beyler size tarif edemem şu anda. Arkadaşıyla olan son bi fısıldaşmanın ardından ayrıldılar. Arkadaşı kardeşini de alıp Greyder mağazasına girerken idil yan mağazanın önünde beklemeye koyuldu. Ama arkadaşını beklediği bi bekleyiş değil bu; beni beklediği, yanına gelmemi istediği bi bekleyişti. Dönüp baktı, uzuun uzun baktı. Utandı, kızardı, başını öne eğdi; ama beklemeye devam etti. Peki bu durumda ona hala bişeyler hissetmekte olan ben ne yaptım dersiniz ? Hayır, gitmedim, gitmek istemedim yanına. Dakikalarca süren bakışmalar, bekleyişler boşa geçti gitti. Benim yanına gitmemi beklerken, annemler sürekli gitmemi işaret ederken ben yanına gitmedim. Yine ümitlenmekten, yine darbe yemekten, kaba bi tabirle yine gibilmekten korktum. Geçip gittim yanından, arkama da dönüp bakmaya cesaretim olmadı. Hem bilmiyorum ki aq hala birlikte mi o huur evladıyla. Haberim yok, haberde almak istemiyorum. idil'i az çok tanıdınız zaten şu kısa anlatımımla. Sevgilisi varken yanında sınav zamanı beni arayıp iyileştirdi kendini. Şimdi ne olduğunu bilemem, bilemeyiz...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Daha hızlı olur musun
      ···
  11. 545.
    +3
    Yıllar geçmişti. Yıllar sonra hiç beklemediğim anda karşımda gördüğüm kişi görmeyi umduğum son kişiydi. O telefon konuşması gerçekleştikten sonra, bana "Konuşuyoruz ama yanlış anlama benim zaten bi sevgilim var" dedikten sonra en son restimi çekip telefonu yüzüne kapattığımdan beri onu ilk görüşüm varlığının ilk sezişimdi. O günlerden sonra o kadar ağır zamanlar geçirmiştim ki ya kimse görmesin duymasın, karşı komşuyuz onlara denk gelmesin diye gizli gizli çıkmaya çabalıyordum evden. Ya da geç saatlere kadar dışarda vakit geçirim geç geliyordum eve, yine denk gelmemek için. Haberde almamaya gayret gösteriyodum. Haber veren ya da verecek arkadaşlarıma rica etmiştim bir daha onu duymak bilmek istemediğim için. Öyle ki gerek aile gerekse arkadaş çevresinde ona bi lakap takmıştık adını anmamak için; Şehrazat. Annem vermişti bu lakabı. Anlamı, manası ya da sebebi neydi bilmiyorum. Ama artık "idil" yok "Şehrazat" vardı bahsedeceğimiz zamanlarda.

    Aradan uzun zamanlar geçti, ama annem idil'in gidişini bir türlü kabullenememişti. Çünkü annem onu gelini gibi değil kızı gibi, evladı gibi sevmişti. Eğer aşk değilde hayranlık duygusunu ifade edecek olursak bu kesinlikle annemin idil'e karşı beslediği duygu denebilirdi. Bunca yıl geçmiş aradan, şimdi dahi gidip anneme idil'den bahsetsem iç çeke çeke bahseder olan bitenden. Ondan sonra da yanına getirdiğim hiç bir kızı beğenmedi zaten. Hatta geçenlerde farkettim, Instagram'ında dolaşırken gördüm ki arama sekmesinde ilk sırada idil var ikinci sırada ben. Hala sırayla girip stalk'lar yani bizi. Unutamadı gitti. Annemi boşverin, ben unutabilmiş miydim ki ?

    Elimde bileklikler çömeldiğim yerden ayağa doğrulunca idil'le karşılaşmam beklenmedik ve kaçınılmaz olmuştu. Şok olmuştum, kanım donmuştu. Ama idil'e bakacak olursak hiç şok olmuş gibi değildi. Kasıtlı olarak başımda beklemiş, kendisini göstermek istemiş, aynı acıyı tekrar vermeye niyetlenmiş gibiydi. Gözlerinin içine baktığımdaysa tüm bu söylediklerimin aksini görüyor gibiydim; heyecanlanmış, mutlu gibiydi. Yıllar geçmişti üstünden, ama gözleri, bakışları, gülümsediğinde kaybolurcasına kapanan göz kapakları, gülümsemesi... Hiç birisi değişmemişti. Yıllar önce, bıraktığım gibiydi. Bıraktığım, özlediğim, istediğim...
    ···
  12. 544.
    +2
    Herkese selamlar beyler, bir kaç dakika içersinde yazmaya başlıyorum. Yazmaya başlamadan önce \"idil\" dendikçe aklıma gelen, ayrıca ona yaptığım videoda da kullandığım parçayı şuraya atayım. Bunu dinleyerek okursanız duygularımda size eşlik edecektir.

    https://www.youtube.com/watch?v=1WEfx1Koi8c

    edit: şarkının sözlerine de dikkat edin he hikayeye bakarak, orası önemli .)
    ···
  13. 543.
    +1
    Anlatma amk
    ···
  14. 542.
    0
    Reserved
    ···
  15. 541.
    0
    okuyoruz super yazıyon
    ···
  16. 540.
    0
    rez aldım reis sevdim nasıl bin oldum anlatıyorum gibisin tsigalko reisi anımsatıyorsun böyle devam
    ···
  17. 539.
    0
    Rezzzz50
    ···
  18. 538.
    0
    Rezzzzzzzzzz
    ···
  19. 537.
    +1
    Keşke ilk tanıştığın o iki azeri seni pasif oğlanları yapsalardı
    ···
  20. 536.
    0
    Yeter artik amin evladi 30 gundur trenddesin gibtir git bu ne yikiklik hikayesidir
    ···