-
26.
+9Yurt ortamında bir kaç günü daha arkamızda bırakıp arkadaşlığımızı ilerletirken odama interneti bağlatmıştım. internetinde bağlanmasıyla LoL’e kaldığım yerden devam ederken Furkan’ı da bu illete bulaştırmıştım. Sakarya’ya alışma süreci Zorlu geçeceğinden kafasını dağıtacak şeylere ihtiyacı varmış. Hem hazırlıkta çok ağır derste işlenmediğinden kendini bağlayacak bi oyun istedi. Ben de “masamı paylaştığım kişisin olm, gel seni LoL’e sokalım bana adc oyna” dedim. Öyle başladık.Tümünü Göster
Okulumuz son hız devam etmekte, keyiflide geçiyo. Her iki sınıfa da alışıyorum gibi. Birinci sınıflar yeni kaynaşırken onlara katılmam güzel bi başlangıç oldu. Ama ikinci sınıfta durumlar malum, arkadaşlıklar kuruldu zaten. Selamlaştığım bi kaç tip var sadece. Fakat cuma günü geldi çattı ve ilk normal dışı yakınlaşmam başladı. Hemen konuya geçeyim;
Daha önceden de bahsettiğim gibi sakarya’da tüm işlemleri öğrenci kartınızla halledebilirsiniz. Ulaşım, giriş, yemekhane vb. Fakat kartı son durağın olduğu gişede aktif hale getirmeni gerekli. Aktivasyon işlemi zorlasan 1 dk sürer, ama öncesinde tüm okulun sırada olduğunu düşünürseniz bu süre 1.5 - 2 saate çıkabilir. Öyle de oldu. Hafta başında herkes halletmiştir diye cumaya bırakan tek akıllı (!) benim zannediyodum. Ama sırayı görmemle şu zeki halime sövmeye başlamam bir oldu
“hay kafamı gibeyim”
Ama gibe gibe bekleyecektik. Sıraya girdim. Çoğunluğu 1. Sınıf olan bu kuyrukta 2 haftayı atlatıp yeni yeni tanışmış olan arkadaş adayları birlikte gelmişlerdi. “Yaa ankarada hiç böyle değiil, eskişehirde nasıl ulaşım ?” , “biz 3 kardeşiz, hani geçen bahsettiğim ablam var ya heh işte o” falan gibi muhabbetler dönüyo sırada hep. Kulaklığım takılı beklesemde kulak misafiri oluyorum bazılarına. ilk 1 saat geçti, sıranın yarısına gelinmişken arkamda bi hareketlenme olduğunu farkettim. Bana bakarak fısır fısır konuşan iki kız vardı. Yok lan, neden bana bakarak konuşsunlar ki ? Başka birine bakıyolardır. Bekledim, dikkat ettim. Ulan harbiden bana bakıyolar. Üstüme başıma baktım, gömleğim mi yamuk fermuarım mı açık ne var diye. Beyler, beni özgüvensiz ya da niteliksiz birisi olarak görmeyin. izmirde bu gibi durumların kat kat fazlasını yaşadım ve yaşattım ben. Ama burası izmir değil, sakaryadayız. Kızlar bi süre sonra benimde onlara dönüp baktığımı farkettikten sonra;
“Selaam, sen de mi 1. Sınıfsın?” Diye sordular. Bunu soran bir adım önde duran çakma turuncu saçlı, yeşil gözlü, ince ve benden kısa olan hoş denebilecek olan kızdı. Şaşırdım, ama belli etmedim.
“Evet, geçişle geldim. 1. Sınıf sayılırım”
Bahsettiğim kız devam etti;
“Yaa bu sıra hep böyle midir ya, kaç saat oldu bekliyoruz hala bitmedi”
“Anlaşılan siz de birinci sınıfsınız. Bekliyoruz ya bitmek üzere, bakalım”
“Evet bu hafta geldik bizde. Alman dili ve edebiyatı okuyoruz. Bu arada Gamze ben”
Hasgibtir, basit bi sıradan güzel bi tanışma oldu lan bu. Diğeri zaten kara kaşlı kara gözlü bişeydi, inanın adını dahi hatırlamıyorum. Kendinden bahsetti bana Gamze. Ankara’dan geliyomuş, ama ondan bi süre önce de Eskişehir’de bulunmuş. Her iki şehirde boğuyomuş artık onu, kaçacak yer arayıp buraya düşmüş. Tanıdık geldi mi ? Bi kaçak daha var hikayemizde. Ailesi razı olmasa da bölümü istediği için gelmiş buraya. Uzatmadan çabucak bitirip dönmesi lazımmış. Diğer kızda geveledi bişeyler, çok dinlemedim. -
27.
+9Yıllarca süregelecek, bir gelenek olarak varsayacağımız o akşam yürüyüşlerinin ilki böyle başlamıştı işte. Dört kişi mavi durağın etrafında sohbet-dedikodu yaparak dolanıp en sonunda yurda girecektik. Plan buydu.
O gecenin konusu benim konumu konuşup kafamı dağıtmaktı. Ama ben bu ekiple konuşmaya başladıkça zaten dağılacak bi kafam kalmamıştı ki, rahattım. Sadece Berkay yeni yeni konuşmaya başlamıştı.
Bu arada azeriler ortalarda yok, nerde diye soracak olursanız puştların ilk tömer sınavları kötü geçmiş. Eee yumurta da züte dayanınca canla başla dil çalışmaya başladılar. Aksi takdirde azerbaycana geri gönderilecekler. Hem benimle araları fazlasıyla iyiydi, ama oda kalabalıklaşınca birazcık çekinir gibi oldular. Furkan’dan mı diğerlerinden mi bilemiyorum. Ama zaten fazlasıyla yırtık tipler, aşarlar bunuda. Gelirler yanımıza sohbetimiz daha da büyür. Ama önce bi türkçeyi öğrenmeleri lazım. Azeri balaları sizi -
28.
+9çok hareketli, çok beklenmedik bi başlangıçtı bu. üniversite hayatının bilmem kaçıncı yılını yaşayan birisiydim, kabul ediyorum. ama daha önceki yerlerde böylesine bi aksiyon ya da talihsizlik yaşamamıştım. izmir'in gözünü seveyim, asık aksiyon sakarya'da dönüyo aq. zaten karadenize yakın bi memleket, tiplerin çoğuda karadenizliye benziyo. sinir katsayılarıda yüksek. sakarya karma bi toplum aslında. öncesinde adı "adapazarı" olan bu memlekette pek çok toplum yaşamış, hala da yaşamaya devam ederler. lazı, göçmeni, çerkesi, türkü, ara ara kürdü bile var. manav diye bi millet bile var aralarında, şaka değil. genelde hendek çevresinde çerkeslerle birlikte bulunurlarmış. biz de çerkes olduğumuz için az çok biliyorum neyin nerede olduğunu.Tümünü Göster
yaşananlardan sonra kendimi bu aşk meşk olaylarından birazcık geri çekmeye karar verdim. ulan ne garip memleket dıbına koyim, bende de öyle bi şans var ki bundan sonraki evli falan çıkabilir mazallah. olursa kendiliğinden olur, olmazsa ben de daha kovalamam... diyodum kendi kendime. ama yavşaklığın bağrından kopup gelmiş, ağzı iyi laf yapmayı bilen, fiziken olmasa dahi ruhen kadınların ihtiyaçlarını karşılayabilen birisiylen ben zannetmiyorum durabileceğimi. bu arada fiziken karşılamak derken hangi manada olduğunu anlamışsınızdır aq, açıklama yapmak zorunda bırakmayın beni. ben fena değilim, tamam ama dalyan gibi delikanlılarda var etrafta.
yurtta yaşadığımız bir takım problemler var ne yazık ki. ben ki dersim kaçta olursa olsun sabahın 6'sında kalkıp arkamdan girecek olanları sırada bekletip mahcup olmamak için duşa girmeye çalışırken yurttaki düşüncesizliğe kurban gittik. karşı dairenin duş tesisatının bozulmasıyla karşı dairedekilerde bizim dairede duşa girecekler. e oldu dıbına koyim, biz zaten 10 kişi kendi aramızda sorunları çözmeye çabalarken bi 10 kişinin daha mı duş sırasını çekecektik. giberler babacım giberler öyle işi. yurt sahibiyle durumu konuşsakta bi faydası olmadı, en az 1 hafta kadar beklememiz gerektiği söylendi bize. yaşar, sen de ayrı bi tipsin amk. bazı sabahlar kumar masasından kalkıp eve gitmeye utandığından yurdun dinlenme odasında uyurken bulduğumuz oluyo seni. mafyacılık desen o da var. ama boş bi haller tabii. iyi ki ailenin dışlanan çocuğu olmuşsun sen.
kapımız her daim açık karşıdakiler için. bornoza girip girip çıkan tipler. saçlar ıslak ıslak "iyi günler beyler ehe ehe" diye konuşarak geçen tanımadığız sıfatlar. delirmemek elde değil. ama bu nasıl bi durumsa dairemizdeki 10 kişi birbiriyle tanışır oldu. bizim odanın karşısında, koridorun sonundaki tek kişilik odada doğan diye bi çocuk kalıyo. onun yanındaki iki kişilik odada tamer ve büyük bi adam var. büyük bi adam diyorum çünkü harbiden 30 yaşından büyük bi tip. o odanın yanında bizim azeri balaları var, onun yanındaki tek kişilik odada da ufuk denen bi çocuk. bu karanlık bi tip, buna ayrıca değineceğim.
raul'le aramız daha da samimi oldu, bizim odadan çıkmaz oldu artık. lol'e de başlattık, hayırlısı olsun. adamda nasıl bir heves varsa oyuna darius ile başladı, uzun bi süre de öyle devam etti. bi de komik konuşması var ki, azeri abi sonuçta
"bir ulti atmışıım, adama tek atıyorum ama hepsinin nickinde bot yazıyor"
ah be raul, masum olsa bizim çocuklarda senin gibi.
Raul'un ps3'ü varmış bu arada. Odasında oynuyomuş zaman zaman. Ama 2 kişilik odada kalmasıyla oda arkadaşı liseye giden bi çocuk olunca pek anlaşamıyomuş onunla. Hendek'ten buraya yerleşmeye gelmiş çocuk, puanı yüksek olduğundan güzel bi lise kazanmış. her gün hendekten git gel yapmasıda yorucu olduğundan ailesi onu yurda yerleştirmiş. hem de raul gibi temiz bi çocukla, ne mutllu be. ps3'ünü toplayıp bizim odaya geldi bi gün.
"lol lol sıkılmadınız mı, bi sürü oyun getirmişem ben azerbaycandan. gelin bi yeneyim sizi"
odamızın sessiz üyesi berkay "pes fifa falan var mı bari, varsa oynarız hep birlikte" diye iddaalı olduğunu baştan belli etti. ps3'ü kurup oturduk başına. raul daha ziyade god of war, wwe ve türevi aksiyon oyunlarını benimle oynama peşinde. oyun türlerimizin aynı olduğunu az çok anladı. furkan "ben de pes oynamak isterim. ama pek bilmiyorum oynamayı. öğretirseniz biraz ben de katılabilirim" dedi. berkay aldı furkan'ı karşısına başladılar oynamaya. ama hafif hafifte ezme peşinde "beceremiyosun olm, biz yıllardır oynuyoruz. pes 13 varda ben yenilir miyim hiç" falan zıvalayıp duruyo bişeyler. ama furkan harbiden çok kötü oynuyo. 2-0 yenildi, berkay real madrid'le üzerinden geçti denebilir yani. furkan "galiba oyunu değiştirmem lazım, bişeyler ayarlicam" diyip taktik ekranında hiç birimizin anlamadığı kompozisyonlar dizdi. onu oraya aldı, bunu buraya çekti falan.
2. yarı öyle bir oynadı ki furkan ağzımız açık seyrettik. 1. yarı madrid'e karşı darmaduman olan furkan öyle bir oyun çıkardı ki 4-2 gibi bi skorla berkay'ı delirtti. maçtan sonra da "öğrende gel tamam mı koçum, küçümsemeden oyna" diye başını okşadı. ben tahmin ediyodum abi zaten bilerek yenildiğini. lojman ortamında, bunca arkadaşı olan birisi pes, fifa, counter, metin2, knight falan oynamadan gelmiş olamaz bugünlere. aklı sıra artislik yapan berkay'a ders verecekti, alasınıda verdi. helal olsun, benim masa arkadaşımda ancak böyle birisi olabilirdi. o da benim gibi bilenmiş demek ki berkay'a -
29.
+9diğer çocuklarla da bu şekilde ufak ufak tanıştım. fakat hiç birisi henüz anlatılacak durumda değil, ufak ufak, azar azar. ama aralarından birisi var ki çok değişik bi adam ya. bununla anlatıp konuşulacak çok şey olacak hikaye boyunca, bu da girişimiz olsun.Tümünü Göster
adı mikail. henüz 1. sınıf olmasına rağmen benimle aynı yaşta. yani sınıftakilerden bi 2-3 yaş daha büyüğüz. onun benimle yaşıt olmasının sebebiyse yurtdışındaki okuldan buraya gelmesi. geldiği yer ahıska diye bi yer. azerbaycan gibi hafiften rusya'ya bağlı olan ama azeride olmadıkları bi yer. ahıska türkleri denenlerden bu mikail. gerek tipini gerekse konuşmasını görseniz çok orjinal bi karakter ya. kime benzediğini ya da kiminle denk tutacağımı inanın bilemiyorum. çünkü adamın benzediği kimseler yok
aslında asosyal bi tip. hani kızlarla konuşmaya çalışması, onları tavlamaya uğraşması gibi durumlar kesinlikle söz konusu değil. çünkü adam zaten kendisiyle barışık ve biliyo mümkün olmayacağını. "mezun olduktan sonra köyüme dönerim, anam bana birini bulur aga" diyip geçiştiriyo. zaten istediği de buralardan birisi değil, bi ahıska kızı. helal olsun, böyle olmamız lazım lan aslında binler.
günlerden perşembe, okuldan erken dönmüşüz. furkan'da benimle birlikte erkenden geldi. yarın derslerimizde öğle saatinde. planımız yarına kadar LoL oynayıp bot pre oynayışımızı geliştirmek. bu esnada azerilerden birisi olan raul'de hem benimle hem de furkan'la iyi anlaşmış olmasına karşın odamıza sık sık gelmeye bizimle sohbetler edip oyunlar oynamaya başladı. LoL'e merakı vardı hep, ama bi türlü başlama fırsatı olmamıştı. bizi izleye izleye heveslendiğini de farkedebiliyoduk. diğerleri tutuşmuş olmasına karşın raul neden bu kadar rahattı peki ? çünkü adam zeki, tömerini çoktaan bitirip gelmiş derslerine başlamıştı bile. furkan ve ben bilgisayarların başında oyunlara dalmış yaptığımız hatalardan birbirimize söverken raul'de bizi seyredip oyunu anlamaya çalışıyodu. o sırada bilmediğim bi numara tarafından aranmaya başladım. ben de bi huy vardır beyler, tanımadığım numaraları açmam ben. acil bi durum olabilir mi ? evet. ama olsun, açmam. öncesinde mesaj mı atarlar, haberdar mı ederler "ben şuyum, aç telefonu" diye. ancak öyle açarım. bu da bilmediğim bi numara olduğundan açmaya hiçte niyetim yoktu. telefonu elime alıp sessize alacakken yanlışlıkta açtım telefonu. şimdi tekrardan kapatmam da ayıp olur diyerek konuşmaya başladım artık. yapacak bişey yok. karşıdan sert ve kalın bi erkek sesi geliyodu. birilerinin yanında olsa gerek çevreden de sesler geliyodu.
"selamun aleyküm birader, (izmirli)yle mi görüşüyorum ?"
"aleyküm selam kardeş, buyur benim"
"şimdi sana çok basit sorular sorucam, tatsızlık olsun istemiyorum. yanıtlarsan sevinirim"
"hayırdır ne oldu ? buyur sor bakalım"
"sen gamze diye birisiyle tanıştın mı ?"
gamze, geçti gitti kılçığı kalmadı derken yeniden karşıma çıkmıştı iyi mi ? abisi miydi, eski sevgilisi miydi kimdiyse artık telefondaki. öğrenmiş bişeyleri belli ki, yalana gerek yok
"evet, tanıştım. geçen haftaya kadar konuşuyoduk"
"peki nasıl tanıştınız, neler yaptınız falan. anlatır mısın bana biraz"
tanışma durumlarımızı anlattım, ama neler yaşadığımız onu hiç alakadar etmezdi. anlatmadım. konuşma sırası yine ona geldi. sinirliydi, fazlasıyla dolmuştu. ama sakin kalmaya çalışıyodu konuşma boyunca
"bak kardeşim. ben gamze'nin nişanlısıyım"
hasgibtiiir, ne nişanlısı lan ? yalnız değil miydi bu kız ? ankaradan gelmemiş miydi buraya ailesinden sıkıldığı için ? e yüzüğü de yoktu parmağında. al başına belayı iyi mi. çocuk devam etti
"sakarya'ya gitmeden önce tartıştık biz. ben normalde eskişehir'de kalıyorum, gamze de yanımdaydı. tartışmamızın ardından ankara'ya ailesinin yanına döndü. ben barıştırmak için uğraşırken de sakarya'ya gitti işte okumak için. sonra seninle tanışmış falan"
kızın eskişehir'den ankara'ya kaçtım, sonraki durağımda burası oldu demesinin sebebi buymuş demek ki. eskişehir ne alaka diye hiçte düşünmemiştim ulan ben, hiçte aklıma gelmemişti. eskişehir durağı düğünün yapılacağı durakmış demek ki. ulan ne desem, nasıl toplasam ki ben şimdi. suçlu değildim, ama söyleyecek sözümde yoktu. o da orada çaresiz durumdaydı esasında. her ikimizinde kabahati yoktu. tek mesele huurluk yapıp ortalığı karıştıran gamze'nin bizi birbirimizle karşılaştırmasıydı. numarayıda ondan almış olmalı ki çocuk doğrudan bana ulaşım adımı falan bilebiliyodu.
"gamze'nin nişanlı olduğunu bilmiyodum, yüzüğü falan yoktu. biz de öyle tanışıp konuşmaya devam edince sürdürdük aramızdakileri. sonrasında da tartışıp bitirdik zaten. olaylardan haberdar değilim yani, artık onunla da bi bağım kalmadı" diyebildim sadece. çocuğa, hatta adama demeliyim ki sonradan facebook profiline baktığımızda gördüğümüz şey kocaman, kasları patlamak üzere olan, sakallı mı sakallı, yaşı en az 30 olan bi tip vardı. gidip ona "senin nişanlık huurluk yapıyomuş demek ki, bunları ona söylemen lazım bana değil" diyemedim. ortalık daha da kızışırdı çünkü, gereğide yoktu.
"sen gamzeyi silip engelle konu burada kapansın, daha fazla uzatmak istemiyorum. zaten gamze de benim yanıma gelicek haftasonu"
gamze bende zaten silinmişti. silinmese bile üzeri karalanmıştı, bi alakam yoktu yani artık. ben yoluma bakardım. ama bu durumda da anladığımız o ki gamze hanım benimle olan tartışmasını kendine yediremeyip çocuğa olup biteni anlatmıştı, sırf üzerime salabilmek için. helal olsun, büyük huurymuşsun gamze. -
30.
+9döndürülen muhabbetlerin içinde karı kızda vardı elbette. kadir zeynep diye birisiyle birlikteymiş buraya gelmeden önce. ama köy yeri olduğundan laf söz olur diye çok sürdürememişler. ayrılarmış şimdi, ama hala seviyo bizim oğlan kızı. furkan'ın hiç ciddi bi ilişkisi olmamış bundan önce, takılmalık bi kaç tanesi geçmiş gitmiş sadece. ben ise başıma gelenlerden kısaca bahsettim onlara detaylarına inmeden. çünkü en nihayetinde yeni tanıştık ve izmirden yara alıp geldiğim hikayeyi gün yüzüne çıkarmam doğru olmazdı. ama tabii izmirli olmamdan dolayı olsa gerek "izmirliyiz aga ya, sende beşiktaştan geliyosun bilirsin böyle şeyleri" diyerek karı kız mevzularında neler yapıp neler konuşabileceğimi anlattım onlara. ama bunlar elbette sallama ya da "kesin yaşanmıştır" durumu değil. ilerleyen zamanlarda da anlayacaksınız zaten. furkan hazırlık okumaya çarşamba günü başlayacak olup kadir hala kafasına buyruk bi şekilde yurtta takılmaktaydı. olm okulunuz yok mu sizin, gidin bakının biraz derslere amk.
-
31.
+9herkese selam beyler
ara ara geç yazdığım olabiliyo buraya. çünkü hikayeyi sürdürmek haricinde uğraştığım bazı işler daha var. bilgisayarımı değiştirdim, yerine bi gazla imac aldım. pişman değilim esasında, fakat klavyesine alışması zor oldu bu süreçte. bu yüzden girdiğim partlar yavaş kalabiliyo kusuruma bakmayın.
yazdıklarınızı okudum, çok fazla detaya girdiğimden bahsetmişsiniz. esasında haklısınızda, ben de farkettim gereksiz detaylara boğulduğumu. bundan sonra biraz daha hızlandırıp asıl olaylara değinerek yazıcam kalan kısmı.
takip eden herkese tekrardan teşekkür ederim, mutlu ediyosunuz beni
varolun... -
32.
+9işleri halettikten sonra bizim azeri balalarını aradım. gelirken birlikte değildik, bari dönerken birlikte gidelim diye. Eşqin'le konuşmayı biraz daha ilerletip samimiyete kavuştuğum için onu aradım. Tömer'deki dil eğitimlerinin uzayacağını söyledi. "Bizi bekleme qaqaş, sen geç yurda orda görüşürüz" diye de ekledi. Ulan yurtta da canım sıkılmaya başlamıştı tek başıma. dıbına kodumun yönetimi interneti bile açmamıştı daha yurt dolmadı diye. Zaten böyle olacak gibi değildi, ben odaya kendi internetimi bağlatmam lazımdı. Yavaş, sürekli kesinti yaşanan, insanı kanser eden bi internet olması yerine kendim ayda 70 TL verip odama kendim çektiririm daha iyi. Zaten sürekli LoL oynuyorum, yavaş internet olacak gibi değil. Zaten LoL'ü de ilerletip üniversitede tüm ekiplere falan kasıp katılmaya uğraşıcam. Bi de yanıma LoL oynayan, anlayan birisi olursa ooh değmeyin keyfime.
-
33.
+6 -3Herkese Günaydın Arkadaşlar
Biliyorum, bir kaç gündür sözlüğe giremedim. iş yerinee ağırlık vermem gereken bir kaç mesele varken ne yazık ki hikayeyi ilerletemedim. Bugün bolca boş vaktim varken uzun uzun yazmayı düşünüyorum. Anama sövseniz yeridir bu kadar bekletmişken, kusuruma bakmayın
Sizleri seviyorum -
-
1.
+1yine yazmadın amk
-
1.
-
34.
+8Bu gecelik final olsun beyler, fazlasıyla yoruldum bugün. Yarın daha uzun partlarla daha çok ilerleriz. Takip edenlere iyi geceler olsun, sizleri seviyorum
-
-
1.
0beklemedeyim
-
1.
-
35.
+8Büşra'yla olan ilk adım atılmış, güzel (sayılabilecek) bi diyalog yaşanmıştı bile. Hele ki sınıftan çıkarken attığı bakış pek çok şeyi açıklar ya da tahmin edilebilmesini sağlar nitelikteydi zaten. Tüm bunların ardından keyfim biraz daha yerine gelmiş Sakarya'da yaşadığım şu kötü olayları göz ardı etmemi sağlamıştı. Derslerim yerindeydi, dostluklarım yerindeydi, ailemle uzak kalmış olmama rağmen onlarla da aram fazlasıyla yerindeydi. Ama son zamanlarda okula ve gönül işlerine ağırlık verdiğimden arkadaşlarımı biraz boşlamış gibi olmuştum. Yurda geçtiğimde biraz daha etrafa vakit ayırmam, diyaloğa girmem gerekliydi. Hayır, bi kızı hayatıma katınca dostlarını satan bi huur çocuğu değilim elbette. Ama birazcık öyle oldu son zamanlarda. Bu arada yurtta da yaşanan gelişmeler var, birazda onlardan bahsedeyim.Tümünü Göster
-Furkan'la zaten can ciğer olduk, onu es geçiyorum. Bu arada kızla alakalı gelişmeler var mı derseniz ? evet var. Adının "Sevgi" olduğunu öğrendik, ama ne yazık ki o kadar. Sonrasında forsquare'dır Instagram'dır falan filan etrafta aradık ettik falan ama hala bişeyler elde edemedik. Şu yanındaki şişman bi türlü gitmiyo ki yanından kızı bi yerlerde yakalayıp bi şekilde konuşabilelim. Zamanla buluruz heralde, buluruz dimi ?
-Kadir yeni bi telefon aldı kendine. Çocuk köy ortamından kurtulur kurtulmaz bunu yaptı. Artık planladı da mı geldi, yoksa ani bi karar mı oldu bilemeyiz. Ama güzel afilli bi telefon aldı kendine. Hala köydeki kızı düşünüp triplere girmekte. Aradan haftalar geçti, ama okula yemeğe gitmesi haricinde adamın o yataktan kalktığını görmedik. Gömülüyo oraya telefonu elinde tüm gün yatıyo. Artık ara ara ferre mu izliyo, kız düşürme peşinde mi bilmiyoruz. Ama bu safhada çok bi ilerleme durumu yok.
-Berkay'la aramız git gide açılmaya başladı. Biz Furkan'la oyun başındayken Berkay'ın sürekli canlı yayın seyretmesi hem oyunun hem de internetin kalitesini büyük oranda gibip atıyo. Uyardık bi kaç kez, ama pek oralı olmadı. Hayır bi de ikinci öğretim olduğu için biz uyurken açıp seyrediyo. Puştta kulaklığı takmak gibi bi adette yok, uyumakta da zorluk çekiyoruz. Canlı yayında Lig TV falan açık olsa, devam etse iyi güzel. Ama adam yeri geliyo açıyo ferre falan seyrediyo. Bizi de yanına çağırıp "Beyler şu karıyı nasıl gibiyolar baksanıza kıyılır mı lan buna" diye muhabbet etmeye çalışıyo. Bi de sesini sona kadar açıp ahlamaları ohlamaları duyurdukça kahkahalar atması var. Ayıptır dıbına koyim, yapılır mı bu ?
-Azeriler dil eğitimlerini geçtiler, keyifleri yerinde. Ama maddi sıkıntılar yaşıyolar şu sıralar. Azerbaycan'dan para gelmesi, ya da kesinti yaşanmadan harcamaları güçmüş sanırım biraz. Bilemiyorum, ailevidir özeldir falan diye çokta detaya girmedim. Raul'de bizim odadan çıkmaz oldu, iyi anlaştık. Play Station'da bizim odada, gelip gidip oynar durur. Şimdilik şikayetçi değiliz.
-Karşı odamızda kalan çocukla da hafiften bi tanışmış olduk. Adı Doğan'mış. O da mühendislik okuyomuş. Bursa'dan gelmiş buralara. O da bizim gibi oyuncu, LoL'dür Knight'tır falan oynuyo. Furkan'la da benimle de iyi anlaşacak gibi. Başta bi gıcıktım, bi tavdım. Ama konuştukça iyi birisi gibi geldi bana.
-Yurt yönetimi iyice garip bi hal almaya başladı. Daha önceden bahsetmiş miydim hatırlamıyorum. Ama burası bi aile yurdu gibi düşünün. Müdür/Sahip Yaşar, karısı Gamze yemeklerden sorumlu kişi. Figen abla gelinleri oluyo, o kahvaltıcı. Bi de Devlet Ana var (bizona öyle hitap ediyoruz) o da uzaktan bi aile dostlarıymış. O da temizlik ve çamaşırların yıkanmasından sorumlu. Herkes aile içinde yani, sağlam bi düzen söz konusu değil. Ama son zamanlarda iyice cıvıttılar. Yaşar evinde kavga eder, gelir yurtta kalır (salonda, kahvaltının yapıldığı yerde). Gamze kocasıyla kavga eder trip atıp yemek yapmaz akşama, biz aç kalırız falan. Başta anlaşılırken sözler veriliyodu, iyiydi hoştu. Ama sonradan böyle olması can sıkmaya başladı. Bakalım daha ne kadar sürecek... -
36.
+8kafamdaki kalabalıkları bi kenara bırakıp vizelerin yaklaşmasıyla kendimi derslere vermeye başladım. ulan sağla solla ulaşıp dersleri ikinci plana attıkça farkettim ki pekte konu ve ödev birikmiş. ama bilin bakalım derslerde not tutmayan öğrenci kimdi ? evvet, doğru tahmin. e artık herşey için geç olduğundan dolayı not tutmayı bi kenara bırakıp not dilenmeye başlamam gerekliydi. sınıftaki burnu havada tayfaya başvurmak gibi bi niyetimde hiç ama hiç yoktu.Tümünü Göster
"yhaa ben tamamlamadım notlarımı ama"
"fotokopi çektirip veririm ben sana"
"numaranı ver ben sana çekip atarım yhaa"
tabii ki bunlar söylem olarak kalacaktı. ah salak kafam ah, sağdan soldan sıcak sıcak toplamaya bak dimi notları. şimdi toplu bi şekilde almaya çalışınca çok dikkat çekiyo işte. ama sınıfta benim halimden anlayabilecek ve geçmiş zamanda da kısaca bahsettiğim birisi vardı zaten. ahıskanın bağrından kopup gelmiş, zaman zaman keyfimi yerine getiren mikail efendi.
normalde hep arka sıralara oturur dersi dinlesem dahi kitap defter tutmadan gider gelirdim okula. ki bu seneye özel değil her zaman için böyle olmuştur eğitim hayatım. dersi dinlerim, sağdan soldan not toplarım, sınav haftası bakınır dersleri geçerim. yine öyle olacaktı. sınıfa girip mikail'i aradı gözlerim. olsa olsa notların tamamı onda ya da onunda alacağı kişide olurdu. en önde oturuyodu, bu sefer arkaya geçmek yerine ben de yanına geçiverdim. klagib günaydınlaşma faslından sonra direk konuya girip notları sordum (şaşırmadık).
"aga ben de büşra'dan alıcam. gelir o da az sonra birlikte fotokopileri çektirmeye gideriz. ama sen de benim işimi görürsün"
"hayırdır olm ne işin varmış senin. karı kız meselesi deme şok geçirir kalırım şu ön sırada"
"yok lan, o işleri ben kendim hallederim biliyosun (güldü). güzel bi yemeğini yerim, zaten konuşamıyoduk ne zamandırda"
"ayıp ettin kanka, istediğin yemek olsun"
laflamaya devam ederek büşra'nın gelmesini beklemeye koyulduk. kim olduğunu da bilmiyorum, dediğim gibi sınıftakilerle aramı iyi tutmaya çalışsamda tümüne hakim değilim henüz. aslında her iki sınıfta da yaşadığım sorun aynıydı. sınıfa ilk girdiğim zamanı hatırlar mısınız beyler ? hani hoca "bu delikanlıda aramıza yeni katıldı, dgs öğrencisi" falan diye oturtmuştu beni okulun ilk günü. heh işte te o zamanlar kendimi kısaca tanıtmamdan bu yana bana hep önyargılı yaklaştılar. neden mi ? çünkü izmirliydim
buraya okumaya gelenler ya zaten buranı yerlisi olan öğrencilerdi ya da istanbul'dan gelenler. onların haricinde gelenler ise hep anadolu'nun belirli yerlerinden glmiş, büyük şehir hayatına adapte olmaya çalışan, yüreğinde kötülük barındırmayan (ya da belli etmeyen) tiplerdi. her iki girdiğim sınıfta da hiç izmirli ya da ege bölgesinden gelen birine rastlamamıştım. zaten her tanıştığım kişide bana "aga izmir bırakılıp buraya gelinir mi hiç ya, nasıl bi hata yaptın sen" diyolardı. hata değil ki evladım bu. izmir'den kaçmam gerekliydi o yüzden geldim buralara. hem izmir'de gitmediğim okulda kalmamıştı zaten, geçiş yapa yapa hepsinde birer sene okuyup gezmiştim zaten bana yeterliydi .D
ben izmirliydim. onlardan daha çok eğitim almış, üniversite görmüş, tecrübe edinmiş birisiydim. yeteneklerimde daha fazlaydı sertifikalarımda. aynı zamanda aşçılık eğitimlerimde vardı, donanımlı bi insandım yani. hepsini bi kenara bırakacak olursak izmirliydim arkadaşlar. burnu havada, egoyla dolu, bununla övünen insanların olduğu yerden geliyordum. peki ben öyle miydim ? fazlasıyla. ama bunu onlara yansıtıp aramda mesafe açacak birisi değildim. ben arkadaş edinmeyi çok severim, en büyük korkumda arkadaşsız kalmaktır zaten her zaman için. bunun için adımlarımı atar buna göre davranışlar sergilerim. ama sınıftaki önyargıyı kırmak fazlasıyla zor olacak gibiydi. kırılabilir miydi erkenden ? evet. ama benim sınnıf whatsapp grubuna alındığım anda kendimi tanıtırken övgüye kaçan yazılarım önyargı duvarlarını egodan tuğlalarla doldurmuş daha da kalınlaştırmıştı. bu işin sıvacısıda benim kırıcısıda, elbet kırardık. ama zamanla. -
37.
+8furkan ve kadir yurtta yataklarına uzanmış telefonlarıyla ilgilenirken odaya girmemle uzun süren sessizlik bozulmuşta konuşma başlayacakmışcasına "ooo hoşgeldin" diye karşılandım. ben yokken furkan bozulmaya yüz tutmuş laptop'ıyla kadirse telefonuyla uğraş içindeydi. berkay'sa odada yoktu. gelip üzerimi değiştirdikten sonra bu üçlü koyu bi sohbete tutulduk. nereden geldik, neler yaparız neler ederiz, kendi şehirlerimizde hayatlarımız nasıldı, buralarda zorlanacak mıyız ? kısaca özet geçeyim;
kadir; kırşehir'in yalnızağaç köyünden gelmiş bir anadolu çocuğu. zamanında lisanslı olarak kulüplerde top koşturmuş fakat köy yerinde pek elinden tutulmadığı için devam ettirememiş. ailesi hayvancılıkla uğraşıyo. iyi niyetli, iyi tipli bi çocuk. tıpkı tahmin ettiğim gibi, tipi arsız belaya benzese de onu dinlemezmiş. ama sıkı bi rap dinleyicisi.
furkan; benim istanbul'da olan versiyonum. beşiktaş'ta doğup büyümüş. lojman ortamında büyüdüğü için çok sıkı arkadaşlıklara sahip. bunu anlamak çok zor değil zaten, geldiği akşamdan beri telefonları da skype görüşmeleride susmadı. birini kapatıp birisine başlıyo. dediğim gibi, biraz ana kuzusu bi tipi var. çünkü birkaç dakikada bir "anneemm" diye telefonu açıp uzun uzun konuşuyo. esasında gözlük kullanıyomuş, cam dibi gözlüklerini gördükten sonra farkettim. ama dalga konusu olacağından dolayı lens takıp geziyo etrafta. okul harici zamanlarda harbiye konserlerinde yer gösterici olarak çalışıyomuş. cukkasının iyi olduğunu söyledi, ama birazda diline hitabına bağlıymış koparacağın bahşişin miktarı.
berkay; bilmiyoruz. muhattap değil. hiç sevmedim lan ben bu çocuğu -
38.
+8Herkese Günaydınlar Olsun BeylerTümünü Göster
Hikaye okundukça trende girip girip duruyor, bu durumda beni ister istemez mutlu ediyor. Hepinize yorum ve desteklerinizden dolayı teşekkürümü borç bilirim. Hastaneden çıktım, artık daha sık girebilirim demek ki. Yani daha part yazmak demek. Her ne kadar yavaş ilerlediğinden ve “bitir artık amk çocu” gibi entry’lerden bahsetseniz de açıklamam gereken bir durum var; keşke işi olmayıp tüm gün sözlük başında oturan birisi olabilsem de hızlı hızlı anlatabilsem inanın çok isterim bunu. Fakat düzenli bir işim var ve bundan arta kalan zamanlarda buraya vakit ayırabiliyorum. Kusuruma bakmayın...
Yukarıda girilen entry’lere de cevap vermek istiyorum. Öncelikle sevfurko77 kardeşime vaktini ayırıp okuduğu için teşekkür ediyorum. Hikayemi çok amatör buluyorum, elbette sözlüğün en iyi hikayelerinden birisi diyemem. Ama iyi olması için uğraş gösteriyorum. “Buna iyi diyosan hep ergen hikayesi okumuşsun, 6 sayfadır giriş yapmasını bekliyorum” diyen bi arkadaş vardı. Girişten kastın ne bekliyosun ki onu anlayamadım dostum ben. Marvel filmlerinde olduğu gibi anamı bacımı öldürsünler, intikam için bişeye dönüşüp ortalığın dıbına mı koyayım giriş yapmak için nedir yani ? Giriş yaptım çoktan, biz gelişme kısmındayız zaten. Ve bu çok uzun sürecek bi gelişme kısmı. Yani “Sevgilimi yatakta bi başkasıyla bastım, aldatıldığımı anlayıp orayı terkettim. işte ben böyle yıkık oldum. Hikayenin sonu” dememi falan mı bekliyosun ya da onuda bilemiyorum. Ama öyle değil yani aklında olsun.
Üniversite hayatım çok uzun ve keyifli geçti. Her anı yıkık olmasa da oldu yıkan konular elbet. Ben de bunları sizlerle paylaşıyorum zaten. Dileyen okur, dilemeyen bırakır. “Bitirsene amk evladı” falan yazmakla olacak şey değil yani.
Gelelim ogzhnasdf dostumun eleştirisine; evet, yıkık doğmuşta olabilirim. idil benim ona karşı olan zaafımı kullanarak benimle bir kedinin fareyle oynadığı gibi oynamış olabilir. Ben bunları biliyor olmama rağmen ona kanmış, bişeyler yapmaya çalışmışta olabilirim. işte bu da benim saflıkla salaklık arasında dolaşan bi aşık olduğumu gösterir. Ama salak kısmına daha yakınım tabii. Oraya annemin getirdiğini düşünmüyorum, öyle olsaydı anlardım. Olaylar aniden gelişti zaten.
Peki ben neden o 2 günlük züt oğlanının ya da huur arkadaşının ağzını yüzünü kırmadım ? Şu açıdan düşün; gibilmiş zütün davası olur mu ? Bunlar benim bilgim dahilinde gelişmiş olsaydı eğer ne Elif kalırdı ne de Oğuz emin olabilirsin. Ama haberim olmadan her şey olmuş zaten, düzen kurulmuş. Şimdi benim gidip onlara çatmam kızı bana geri mi döndürecek ? Ya da “Uff neler yaptı öyle ya” diye çevreden hayranlık mı toplayacak ? Hayır. Ben de çok istedim, ama sessiz kalmayı tercih ettim. Pişman mıyım ? Hayır... -
-
1.
0Günaydın kardeşim, seve seve bekliyorum *
-
2.
0Sen adamsın
-
3.
0Eleştirime cevap verdiğin için teşekkür ediyorum dostum. Yaptığın şey kişiden kişiye değişiklik gösterecek birşey dediğim gibi ben akrep burcuyum ve çok kin tutan bir insanım bazen de bu yaz örneğini yaşadım kız geldi beni kullandı ve tek kelime etmeden gibtir oldu gitti arayıpta neden bile demedim. Yaptığın şeyleri aşık olmana veriyorum ben şuan dışardan bakan biri olarak bunları rahat söylüyorum ama o an onu düşünmediğini de çok iyi biliyorum neyse bekliyorum bu saatlerde okurum bende sen girdikçe umarım şuan idille beraber değilsindir iyi günler.
diğerleri 1 -
1.
-
39.
+7Konuşmaya devam ettik. Adı Berkay’mış. Makine mühendisliği 2. Sınıf öğrencisiymiş. Benimle aynı yılda denebilir aslında. Okulda da yeni değil. Merak ettiğim şeyleri ona sorup öğrenebilirim. Okulun püf noktaları, neler yapılır nereler gezilir. Mavi duraktan başka nerede kafa dağıtılabilir. Çark Caddesi (henüz gitmemiş olsamda) nasıl bi yerdir, nereler gezilir ? Zamanla sorar öğrenirdim. Şimdi daha baştan bunları sormam abes kaçabilir, gerekte yok. Ama nedense kendisinin de pek bişey bildiğini sanmıyorum. Asosyal bi tipe benziyo arkadaşlar, onca üniversite gezdim onca öğrenci tanıdım. Az çok anlaö verebiliyorum bişeylere. Siz 2. Yılınızdaysanız ve yurdunuza yerleşmeye geldiyseniz muhakkak özlem gidermek istediğiniz, görüşeceğiniz birileri olur. Ama bu ne telefonu alıp birilerine mesaj atan ne birisiyle araşıp “Evet, ben geldim kanka yurttayım” demişti. Çokta fazla üstünde durmadan ben de yatağıma uzanıp telefonumla uğraşmaya başladım. Az sonda azeriler gelirdi, ben sohbet edecek tayfama kavuşabilirdim. Çokta geçmedi, geldi bizim çocuklar. Kapıyı çaldıktan sonra odaya girip benden başka birisini de görünce “Salam gardaş, hoşgelmişsen” diyerek girdi içeri Eşqin. Ee Türkçesi iyiydi bunun, neden böyle yaptı ki bu amk dırzosu. ikiside gelip Berkay’a selam verdikten sonra gelip yanıma oturup söylenmelere başladılar;
“Kardeşim türkçe neden bu kadar zor, ya da neden bu kadar zorluyolar ki”
“Yaaa saçma sapan kurallar aga, valla çok üzülüyorum sizin aldığınız derslere. Azerbaycanda böyle değil, kolay herşey”
Söylenenlerin kim olduklarını tahmin etmek zor değil, Javid daha uzun daha yaya yaya konuşan taraftı her zaman için. Berkay dönüp konuşmay katılır, bişeyler konuşur diye bekliyodum ama dönüp oralı bile olmadı hiç. Söylenmeleri bittikten sonra “Hadi yemeğe inelim olm, sizi bekleyene kadar açlıktan öldüm” diye girdim araya. Yurdun yemekhanesi açılmıştı, gidip bi denemek lazımdı tabii.
Berkay’a sorduğumuzdaysa “Yok sağolun, ben yedim bişeyler” yanıtını almıştık. Soğuktu bu çocuk, yersizdi. Biz aşağı indik -
40.
+7herkese iyi akşamlar beyler. umarım keyifler yerindedir.
eve ancak gelebildim. gelir gelmezde giriş yapıp haberdar etmek istedim. birazcık dinleneyim, bir kaç saat içersinde gelip yazmaya başlicam.
şimdiden hepinize iyi eğlenceler... -
-
1.
0beklemedeyim kumki
-
1.
-
41.
+7Yurda gelip daireye girdikten sonra çıkarken kitlediğim oda kapısının açık olduğunu farkettim. Ben açık bırakıp gitmiştim lan acaba ? Kapıyı açıp içeri girdiğimde odada birisinin olduğunu gördüm. Kapı açıldıktan sonra dönüp bana bakıp hafifçe başını sallamasının ardından hiç istifini bozmadan eşyalarını yerleştirmeye devam etti. Uzun boylu, saçlarını yana ayırmış, esmer sıska tipli bi çocuktu. Ceplerimi boşaltıp masama koyarken “Hoşgeldin, odadaki ilk arkadaşım sensin heralde” diyerek konuşmaya çalıştım. Her kim olursa samimi yaklaşıp davranmaya çalışıyodum. Çünkü burada kendimi beğenmiş gibi davranıp selamsız sabahsız davranmak gibi bi lüksüm yok. Ailemden, arkadaşlarımdan kilometrelerce uzakta biris olarak kazanacağım, orduma katacağım her birey önemliydi benim için.
“Hoşbuldum. Ben geçen sene de buradaydım, bu sene de aynı odada aynı yatakta kalayım dedim.” diye yanıt verdi. istifini bozmadan davranmasının, eşyalarını yerleştirmesinin sebebi buymuş demek ki. Aynı yurtta, aynı odadaki 2. Sene. Benden, odaya gelecek diğer kişilerden daha kıdemliydi. Acaba kıdem kasmaya çalışıp “Bu odada kurallar şöyledir böyledir” der miydi lan acaba ? Ya da üstünlük kurmaya çalışır mıydı üzerimizde ? Pek öyle bi tipi de yoktu aslında. Daha ziyade sessiz, sakin, inek denebilecek bişeydi. -
42.
+6 -1herkese selam beyler, umarım keyifler yerindedir. benim yerinde değil ne yazık ki bi kaç gündür
yurtdışındaki amcam vefat etti. defin işlemleriyle uğraşmak yordu biraz. cenazeyi türkiye'ye getir, işlemleri sağla, defnet falan derken uzun zaman geçti. haliyle sözlüğe girme fırsatım da olmadı.
Bu süreçte hikayede çok açık vermiş olduğumu farkettim, öncelikle takip eden ve bekleyen herkesten binlerce kez özür diliyorum. Ama hikayeyi bıraktığımı ya da yarım kaldığını düşünmeyin sakın. Böylesine ibret dolu bi hikaye varken ve yazmaktan böylesine keyif alırken bırakmak gibi bir niyetim yok. Yalnızca bi ara vermek gibi oldu, tekrardan özür diliyorum.
Bugün biraz vaktim var, bunuda hikayeye yazarak değerlendirmek istiyorum. Okuyacak, takip edecek olan varsa şimdiden teşekkür ederim herkese... -
43.
+6 -1Müziğini dinlerken gözü kaymıştır lan, hemen bir anlam çıkarmaya gerek yok dimi beyler. Ya da baktığımı hissedip “Neden bakıyo bu dıbına kodumun çocuğu bana diyodur, rahatsız olmuştur falan. Gözlerimi kaçırıp etrafa bakındıktan sonra telefonumla uğraşmaya devam ettim. Ama aklımın bir köşesi hala neden bu kadar üzgün olduğundaydı. Doğrudan soramazdım, ne haddime amk. Ama anlamlandırmaya çalışabilirdim. Kişiliğini, hobilerini birazcık daha anlayabilmek için masasına bakmak fena fikir sayılmazdı. Notlarını tam tuttuğu belliydi, kalemi silgisi fosforlu kalemleri falan yerli yerindeydi. Gerçi ben bunu neden garipsiyorum ki amk, öğrenci dediğinin böyle olması gerekmez mi zaten ? Defter kitap getirmeyip kalem taşımayan andaval benim, herkes normal olanı yapıyor. Garipsenen ben olmalıyım esasında. Bunların yanı sıra okumak için sıraladığı kitapları vardı. Zaten daha önceden de kitapları dikkatimi çekmişti. Bol bol kitap okuyordu bu kız, tam da istediğim gibi. Çünkü şu sıralar okuyamıyor olsam da ben de zamanında çok fazla kitap okumuştum. Kişisel gelişimler, romanlar, hikayeler, şiirler… Hepsi en az bir kez elimden geçmişti benimde. Ama öyle Alacakaranlık’mış Kötü Çocuk’muş gibi müsveddeler değil elbette. Gerçi Alacakaranlık serisi Best Seller’dan düşmemişti uzuun uzun zamanlar, şu anda bunu söylediğim için linç edilebilirim ama olsun. Sevmemiştim beyler ben o seriyi kusuruma bakmasın okuyup sevenide varsa.Tümünü Göster
Hoca geldi, ders işlendi, notlar alındı, konular anlatıldı derken bugünün dersi de sona ermiş oldu sonunda. Haftasonu yaklaşıyor, araya koskoca 2 gün girmeden bir şekilde konuşmaya başlasam fena da olmayacak aslında. Bir fırsat kolluyorum. O sırada sırasını toplayıp ayağa kalkarken bana bakarak başını sallayıp “Merhaba” dercesine bir selam vermişti. Aynı şekilde ben de karşılık verdim tabii, ama o kadar işte ötesi yok. Ötesi neden olsun ya da nasıl olsun ki şu anda. Ulan yoksa o izmirli kimliğimi kaybetmeye mi başlamıştım ben. Hani Spider-Man 2 filminde Peter Parker örümcek güçlerini kaybedip eski hayatına dönmeye karar vermişti örümcek kostümünü bırakıp. Ben de yavşaklık kostümümü bir kenara bırakıp adama mı dönüşüyordum ulan acaba ? Yok yok, olamaz bu, şu anda olmamalı. Bu huyuma ihtiyacım var. Şimdi bunu dediğim için “Yavşaklığı marifet olarak mı görüyosun lan sen huur çocuğu” diyenleriniz olabilir. Zaten hikayeyi geç yazdığım gerekçesiyle bana birikmiş olan siz hakkınız olarak anama bacıma küfür bile etmekten geri kalmayabilirsiniz. Ama doğru değil aslında; hem yavşaklık hem de düşünceleriniz. Bu da kamu spotu gibi oldu hikaye arasında vay amk .D Ama merak etmeyin, dediğiniz gibi uzun uzun partlar yazıp toplu bir şekilde yatıyorum artık. Yani sinirleneceğiniz ya da kızacağını bir durum söz konusu değil merak etmeyin.
Bu akşam hallolacaktı bu iş, bir şekilde konuya girişmem gerekliydi. Öyle de olacaktı. Ama aynı zamanda oda halkından da bir akıl almam fena olmazdı.
Konuşulacak çok şey var beyler, karar vermek lazım… -
-
1.
+3birader hikayeden soğuttun be ben stajyer avukatım bu kadar çalışmıyorum amk ne iş yapıyorsun sen ?
-
2.
0yazmayacak mısın artık birader
-
3.
0Yazsana aq 19 gün olmuş
-
4.
021.gün ve hala bekliyorum
-
5.
029 gün oldu yaz artık
diğerleri 3 -
1.
-
44.
+7pazartesi geldi çattı, artık derslere girme, okula başlama vaktim geldi. bu sefer yanlışlık yapmadan doğru sınıfa girmem lazım. ama ders programımdan da baktığım kadarıyla 1. sınıflarla girmem gereken derslerde var. iyi lan, güzel. birden fazla sınıf, birden fazla arkadaşlık, birden fazla ortam demekti bu. hem her sınıftan da elde edilecek kız arkadaşlıklar var, işime gelirdi. oooh değme keyfime.
sınıfa girip etrafa bakınmamla garip hissetmiştim. çünkü karmaşık bi sınıftı. tesettürlü olanların yanı sıra saçlarını rasta yaptırmış olanlar, ön sıralarda dedikodu yapanların yanı sıra arka sıralarda yasin okuyan çocuklarla vardı. nasıl tanıtıp nasıl kabul ettirecektim ulan kendimi bu sınıfa ? ya da anlattıklarımda hangi kesime hitap ederek arkadaşlık kurmaya çalışacaktım ?
beyler beni bi bukalemun olarak görmeyin lütfen. hani nabza göre şerbet vermek, yerine göre konuşup puan almaya çalışmak gibi triplerim yok. olmadı da bu zamana kadar. fakat bi yerden 2. sınıfa geçiş yaptıysanız yapacaklarınız kısıtlıdır. çünkü, zaten 1 seneyi birlikte geçirip atlatmış ve arkadaşlık bağlarını kurmuş olan bi sınıfa geldiyseniz kendinizi nasıl kabul ettireceğini bilemezsiniz. onlar tanışık, onlar arkadaş. futbol muhabbeti yapanlarda sıkı fıkı olmuştur ders çalışıp not koparanlarda. ve siz, 3. bir tekil şahıs olarak aralarına girmeye çalışırsanız ya geri itilirsiniz ya da belli bi dışlanmaya tabi tutulursunuz. ben bundan önce de geçiş yapmış ve kendimi gittiğim sınıflara alıştırmış bi birey, bi öğrenci olabilirim. fakat orası izmir'di, orası kurallarını bildiğim bi yerdi. burda çeşitlilik çok, görüş çok ve çok göze batıyorum. ne yapacağımı bilmeden gidip sınıfın en arkasındaki sıraya oturdum.
esasında sıkıcı olan ama ilk gün heyecanıyla normal bi şekilde geçen dersin ardından okuldaki işim bitti. eee tanıdığım kimselerde olmadığı için yapacağım en basit şey yurda gidip yeni yurt arkadaşlarımla arayı sıkı tutup onları daha yakından tanımak olacaktı. öyle de yaptım -
45.
+7bugünlük bu kadar girdim panpalar. her geçen gün daha da ileri gidip yol katediyoruz. hikayenin şekillenmeye başladığı zamanlardayız. sıkıldığınız, önermek istediğiniz, şikayetçi olduğunuz bi durum varsa eğer belirtmenizi çok isterim.
takip eden herkese teşekkürler, seviliyosunuz. yarın görüşmek üzere...
başlık yok! burası bom boş!