/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 701.
    0
    yeter ulan bit artık
    ···
  2. 702.
    0
    Hepiciğini okuyacağım aybalam amme şinci uyumam gerenk
    ···
  3. 703.
    0
    Aga ben Sakaryalı yım ne yaşadın hala yazıyon aq okumaya üşendim.
    ···
  4. 704.
    0
    Şöyle bir rez alam
    ···
  5. 705.
    0
    Rezerved
    ···
  6. 706.
    0
    Kaybolmasin ilerde bakcam
    ···
  7. 707.
    0
    Rezervasyon
    ···
  8. 708.
    +1
    Kardeşim sen yıkık olmamış yıkık doğmuşsun. Kız seninle taşak geçmiş ve resmen annen de buna çanak tutmuş. Bak dostum veya abi bu yaşadığını keza ben yaşayacaktım ben annemi tanıyorsam o kızı ne kadar çok sevse de bana o acıları çektirdiği için yüzüne dahi bakmazdı. Senin annen kızın seviciliğini yapmış ki bana oraya gelmesini annen söylemiş gibi geldi bunu sen her ne kadar dile getirmemiş olsanda. Çok merak ediyorum kız 5 günlük oğlana biz barıştık derken, seni arayıp 10 gün teselli ettirirken ve sonunda biz konuşuyoruz da benim ilişkim var derken sen bu kıza bir çift kelime edemedin mi? Veya gidip o çocuğun o gibtimin kaşar yakın arkadaşının ağzını yüzünü gibemedin mi? Bu yaşananların çoğu senin hal ve tavırların yüzünden yaşanmış bil istedim. Sana bunları yazarken ne benim hatasız ilişkim oldu ne hatasız bir hayatım var ama bunlara çok fazla kıl oldum.
    ···
  9. 709.
    +8
    Herkese Günaydınlar Olsun Beyler

    Hikaye okundukça trende girip girip duruyor, bu durumda beni ister istemez mutlu ediyor. Hepinize yorum ve desteklerinizden dolayı teşekkürümü borç bilirim. Hastaneden çıktım, artık daha sık girebilirim demek ki. Yani daha part yazmak demek. Her ne kadar yavaş ilerlediğinden ve “bitir artık amk çocu” gibi entry’lerden bahsetseniz de açıklamam gereken bir durum var; keşke işi olmayıp tüm gün sözlük başında oturan birisi olabilsem de hızlı hızlı anlatabilsem inanın çok isterim bunu. Fakat düzenli bir işim var ve bundan arta kalan zamanlarda buraya vakit ayırabiliyorum. Kusuruma bakmayın...

    Yukarıda girilen entry’lere de cevap vermek istiyorum. Öncelikle sevfurko77 kardeşime vaktini ayırıp okuduğu için teşekkür ediyorum. Hikayemi çok amatör buluyorum, elbette sözlüğün en iyi hikayelerinden birisi diyemem. Ama iyi olması için uğraş gösteriyorum. “Buna iyi diyosan hep ergen hikayesi okumuşsun, 6 sayfadır giriş yapmasını bekliyorum” diyen bi arkadaş vardı. Girişten kastın ne bekliyosun ki onu anlayamadım dostum ben. Marvel filmlerinde olduğu gibi anamı bacımı öldürsünler, intikam için bişeye dönüşüp ortalığın dıbına mı koyayım giriş yapmak için nedir yani ? Giriş yaptım çoktan, biz gelişme kısmındayız zaten. Ve bu çok uzun sürecek bi gelişme kısmı. Yani “Sevgilimi yatakta bi başkasıyla bastım, aldatıldığımı anlayıp orayı terkettim. işte ben böyle yıkık oldum. Hikayenin sonu” dememi falan mı bekliyosun ya da onuda bilemiyorum. Ama öyle değil yani aklında olsun.

    Üniversite hayatım çok uzun ve keyifli geçti. Her anı yıkık olmasa da oldu yıkan konular elbet. Ben de bunları sizlerle paylaşıyorum zaten. Dileyen okur, dilemeyen bırakır. “Bitirsene amk evladı” falan yazmakla olacak şey değil yani.

    Gelelim ogzhnasdf dostumun eleştirisine; evet, yıkık doğmuşta olabilirim. idil benim ona karşı olan zaafımı kullanarak benimle bir kedinin fareyle oynadığı gibi oynamış olabilir. Ben bunları biliyor olmama rağmen ona kanmış, bişeyler yapmaya çalışmışta olabilirim. işte bu da benim saflıkla salaklık arasında dolaşan bi aşık olduğumu gösterir. Ama salak kısmına daha yakınım tabii. Oraya annemin getirdiğini düşünmüyorum, öyle olsaydı anlardım. Olaylar aniden gelişti zaten.

    Peki ben neden o 2 günlük züt oğlanının ya da huur arkadaşının ağzını yüzünü kırmadım ? Şu açıdan düşün; gibilmiş zütün davası olur mu ? Bunlar benim bilgim dahilinde gelişmiş olsaydı eğer ne Elif kalırdı ne de Oğuz emin olabilirsin. Ama haberim olmadan her şey olmuş zaten, düzen kurulmuş. Şimdi benim gidip onlara çatmam kızı bana geri mi döndürecek ? Ya da “Uff neler yaptı öyle ya” diye çevreden hayranlık mı toplayacak ? Hayır. Ben de çok istedim, ama sessiz kalmayı tercih ettim. Pişman mıyım ? Hayır...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Günaydın kardeşim, seve seve bekliyorum *
      ···
    2. 2.
      0
      Sen adamsın
      ···
    3. 3.
      0
      Eleştirime cevap verdiğin için teşekkür ediyorum dostum. Yaptığın şey kişiden kişiye değişiklik gösterecek birşey dediğim gibi ben akrep burcuyum ve çok kin tutan bir insanım bazen de bu yaz örneğini yaşadım kız geldi beni kullandı ve tek kelime etmeden gibtir oldu gitti arayıpta neden bile demedim. Yaptığın şeyleri aşık olmana veriyorum ben şuan dışardan bakan biri olarak bunları rahat söylüyorum ama o an onu düşünmediğini de çok iyi biliyorum neyse bekliyorum bu saatlerde okurum bende sen girdikçe umarım şuan idille beraber değilsindir iyi günler.
      ···
    4. diğerleri 1
  10. 710.
    0
    mobilin anasını gibiyim rez almak için pc açmak zorunda kaldım
    ···
  11. 711.
    0
    Rezzustan
    ···
  12. 712.
    0
    Rezerve 5
    ···
  13. 713.
    0
    Rez pampa
    ···
  14. 714.
    +4
    https://www.youtube.com/watch?v=qFp6XVuHHFY

    Yine yalnızları oynuyorum geldiğim bu şehirde. Henüz çok vakit geçmemiş olmasına rağmen neden bu kadar çok hayal kırıklığı, bu kadar hüsran yaşamıştım ? Bendemiydi sorun ? Ya da bu benim kaderim miydi ? Lanetim demeliyim aslında.

    idil; yıllar önce hayatıma girmiş, zamanında mutluluğumun hatta hayatımın ta kendisi olmuş, sonrasında kendisi olduğu hayatımın anasını gibip gitmiş birisi. Ummadık zamanlarda karşıma çıkıyor olması hala kafamın karmakarışık olduğunu, bir parçamın hala orada kaldığını açık bir şekilde göstermekte. Ama bundan nasıl kurtulabilirim, bu durumu nasıl aşabilirim hala bir fikrim yok. Buraya geldim, karşıma ilk çıkan kişi Gamze oldu. Beklenmedik birisiydi, beklenmedik bir şekilde geçip gitti; üstelik peşime nişanlısı ve saz arkadaşlarını takarak. Onu atlatmışken geldiğim ilk günden gözlerine vurulduğum dolmuş aşkım sınıf arkadaşı olarak karşıma çıkmıştı. işin ilginci bu da hiç beklenmedik bir şekilde çıkmıştı karşıma. Güzel giderken sonradan olanları biliyorsunuz. Soğuma ve kapanış... Aslında henüz kapandığını zannetmiyorum, Büşra bu işin peşini kolay kolay bırakacak gibi değil. Bitmesini ben de istemem, istemiyordumda aslında. Ama devam ettikçe üzen taraf ben olacaktım. Büşra bunu haketmiyor beyler. Benim keyfim, benim binliğim, benim yetersizliğim yüzünden kız üzülmemeli. Hem daha 3 senemiz daha var şu sınıfta birlikte geçireceğimiz. Yüz yüze bakacak, merhaba diyecek halimiz varken bunuda kaybetmemek gerek.

    Furkan Sevgi'yle konuşmaya başladı. Benim söylediğim mesajı gönderdikten sonra mırın kırın ederekte olsa başladılar konuşmaya. Furkan çekingen, ama kararlı. Sevgi'yle hep kaçamak cevaplar verir halde. "Hmm"lar, "Ok"lar, "Peki"ler bir süre sonra can sıkıcı olabiliyor. Çocuğun motivasyonu düşüyor en nihayetinde. Sevgi ve yanındaki arkadaşı (adı Şule'ymiş bu arada) sigara içmeye çıktığı zamanlarda bizim kekolarda yanlarına yamaçlarına çıkıp konuşma başlatmaya çalışıyolarmış. Şimdilik uzaktan uzağa bakıp baş sallayarak selam verme ve birbirlerinden çakmak istemeden öteye geçemediler henüz. Neyse, zamanla aşarlar bence. Furkan'la spora da başladım, Mavi Durak'ın yukarı kısmında bulunan karakolun karşısındaki Fitness Club salonuna gitmeye bugün itibariyle başlamış oldum. Önceden spor tecrübem vardı, uzun yıllar yaptım. Ama malum, idil fiyaskosundan sonra hayatımı öyle bir salmıştım ki ne spor kalmıştı ne de vücut. Toparlamaya başlayacağız artık Furkan'la, yaza kadar daha fit olmayı hedefledim kendime.

    Öte yandan kafamdaki düşünce neydi beyler biliyor musunuz. Her ne kadar bu gerçekten kaçmaya çalışsam, yüzleşmek istesem de ilk defa buraya yazarak sizlerle paylaşmış olacağım. idil'le karşılaştıktan sonra ondaki değişimi, daha da güzelleşmesini gördükten sonra kendi kendime "Ulan kız ne hale gelmiş senden sonra, sende hiç bir değişiklik yok. Sen de bi topla kendini" dedim ve düzelmeye karar verdim. Kısacası izmir'e dönene kadar olabildiğince toplanıp tekrardan karşılaşırsak "Bırakıp gittiğin kişiye bi dön bak istedim aq kızı" izlenimi vermek istemiştim. Saçmaydı, ama yaptım bunu...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Hadi be oğlum hızlı gir be bekliyoruz şurada
      ···
  15. 715.
    +4
    Birinci sınıflarla girdiğim dersler artık eskisi kadar hevesli ya da neşeli geçmiyor. Önceden koşar adımlarla gittiğim okul merdivenleri artık benim için yolumun üzerinde duran engeller ya da adımlarımı yavaşlatan basamaklar haline gelmişlerdi. Sınıfa girdiğim an ön sırada oturan Büşra onunla konuşmam ya da yanına oturmam için yalvarır gözlerle bana bakarken arka sıraya kadar yürümek o kadar stres dolu ve yorucu ki. Ne zaman bu kadar boş, ne zaman bu kadar boşlayan birisi olmuştum ki ben ? Daha bir kaç gün önce ellerini tutarak gözlerinin içine baktığım, sesiyle huzur bulduğum, gülüşüyle ısındığım kadın şimdi bunları yeniden yapmam için gözlerime bakarak benden bir işaret beklerken ben umursamaz şekilde devam etmeye çalışıyordum hayatıma. Ama hiç kolay değildi be beyler, tahmin ettiğiniz kadar kolay değildi böyle davranmak.

    ikinci sınıflara ağırlık vermem gerekliydi birazda. Çünkü odağımı, ağırlığımı, sevgimi birinci sınıflardan bir mavişe kaptırmışken ikinci sınıftaki derslerimi de sınıfımı da iyice boşlar olmuştum. Grup kurduğumuz kızlarla olan görüşmelerim azalmış, çok önemli bir dersten aldığımız anlatım ödevini boşlamış, projeleri iyice askıya almıştım. Üstelik bunların teslim tarihleride bir hayli yaklaşmıştı. iyi iyi, ödevlerle uğraşırken, grubumdaki kızlarla tanışıp vakit geçirirken kafam birazda olsa dağılırdı. Ama birlikte çalışmak için kütüphaneye, cafeye falan filan gidersek ve bunu birinci sınıftan birileri görüp "Aaa (izmirli) kimlerle oturuyor böyle, ooh keyfide pek yerinde Büşra'yla olanlardan sonra" yayarlarsa işte başım o zaman ağrıyabilirdi. Ki bunu yapacak çok insan vardı sınıfta, en başta gelenlerden birisi de Yasin denen huur çocuğu zaten.

    Birinci sınıflardan da edindiğim bir arkadaş grubu var bu esnada. Bana entel deselerde benimle vakit geçirmekten keyif alan kızlı erkekli bir grup. Ama ilginç bir grubuz yani; inançsızı var tesettürlüsü var, sağcısı var solcusu var kürdü var, olgunu var çocuksusu var. Arada en göze batan "entel" denen tip olarak ben varım. Sağolsunlar aralarında sözümde geçer, dinlerler yani beni. Onlarla yemekhaneye gittiğimiz bir günde Şeyma denen bir grup üyesi bana gelip Yasin'in yapmış olduklarını anlattı. Şaşırdım tabii başta duyunca, Allah Allah dedim kendi kendime. Ne anlatıyomuş bakalım, bi dinleyelim.

    Yasin dediğim gibi yavşak bir tip, önüne gelene yanlamaya meraklı. Ama iticiliğinden olsa gerek her seferinde boşa sallıyor oltasını. Yine öyle bir zamana denk gelmiş olacak ki Şeyma'ya sallamış bu sefer oltayı. Konuşmuş, tanışmaya çalışmış falan. Bir süre sonra konu benden açılmış. "Yaa sen (izmirli)yle takılıyosun dimi, birlikte yemeğe gidiyosunuz falan. Çok tekin birisi değil o, ondan uzak dur derim. Fazlasıyla kibirli, konuşmaya değmeyen, sözüne güven olmayan birisi o" diye geçirdikçe geçirmiş bana. Şeyma neden diye sorunca da devam etmiş; "Yaa ilk geldiği zamanlar konuştuk tanıştık. Bana motoru almam için borç vereceğini söylemişti bir miktar. Ama sonradan vazgeçti, ben de ortada kalmış oldum öylece. Cebinde kaç bin liralık telefon var, belli varlıklı olduğu. Hayır güvenip verse ne olur sanki ? Ben anlamıyorum, değişik bir çocuk. Sen de dikkatli ol yanındayken" Şeyma asi bir kız, özgürlükçüdür. Aramızda fazlasıyla iyidir. "Kimlerle nasıl arkadaşlık kuracağıma kendim karar verebileceğimi düşünüyorum, teşekkürler" diyip terslercesine bir cevap vermiş. Sağolsun, anlıyor kız neyi nerede yapacağından. Ama ben bunları öğrendim ya, senin ananı gibmez miyim Yasin...
    Tümünü Göster
    ···
  16. 716.
    +4
    Büşra pgibolojisinden birazcık daha sıyrılmış olup ikinci sınıftaki arkadaşlarımla daha da samimi olmayı hedeflemişken hem kızlara hem de erkeklerle aramı daha iyi tutmaya çalışıyordum. Sınıfa girdiğim andan beri etrafa pozitif enerji saçan hanımefendilerden oluşan dörtlü bir arkadaş grubu var ki en çok onlarla tanışmayı istiyordum. Fakat bir türlü cesaret edemedim nedense. Hele ki aralarında bir tanesi var ki gülüşü bile insanın içini sıcacık edebilecek şekilde. Zamanla onlarla da tanışırız elbet, daha vaktimiz çook.

    Ödevlerin, projelerin, anlatılacak konuların temellerini oluşturup çalışmalara başlamışken yurttaki tayfayla da gelişen çeşitli olaylarımız var. Hepsinden önce bir azeri kriziyle karşı karşıyayız. Sebebide şu;

    Ben izmir'den döndükten sonra ikinci gece yatarken oraya bir öneri attım. Bu arada odada çeşitli ritüellerimizde vardır. Mesela gece yatmadan önce yataklarımıza kurulduktan sonra Snapchat'lere oturup birbirimizde olan olmayan hesapları paslar snap'lerini seyrederek yorumlarız. Eee hesapların içeriği belli tabii kii. Başlangıçta Amanda Cerny'den başlayıp uzuun uzadıya tüm listeyi yorumlayıp ağzımızın suyu aka aka seyrederdik. Bitirdikten sonra günün basit bir kritiğini, yarının planlarını anlatıp konuştuktan sonra yarının yemekhane menüsünü inceleyip uykuya dalarız. Basit ama keyifli bir etkinlik be beyler, böyle böyle samimi olmaya başlıyoruz bizde. işte bu konular konuşulurken ertesi gün tüm kat ahalisi yurdun yemekhanesinde değil de dışarda bir yerlerde yiyelim diye bi öneri sundum ortaya. Furkan, Doğan, Kadir, Javid, Eşqin, Tamer bi de alt kattan Raul hepsi birlikte çıkalım bişeyler yiyelim dedim. Eee fikir güzel, özleştik, ben yokken doğru düzgün konuşup görüşemedikte. Hepimize uyar diye anlaştık. Ama Berkay oradan bir çıkıntılık yapmaya başladı.

    "Abi Javid'le Eşqin tamam da Raul gelmesin ya, sevmiyorum ben o çocuğu. Bi de çok yüz verdiniz zaten, her gün buraya geliyor artık sizden çok onu görür oldum"

    "Olm neden gelmesin, ne zararı var çocuğun. Her gün başına oturup oynadığın bu PlayStation 3 onun, ekgib kaldığın notları da ondan alıyosun. Çocuk ekgib neyin varsa yapabiliyo, ne zararı olabilir ?"

    "Sevmiyorum abi gelmesin işte, diğerleri gelebilir sıkıntı yok"

    "Raul onlardan daha masum, ufak yaşta babasını kaybetmiş. Annesiyle bir başına uysal çocuk. Çıkarlarını bitirince mi aklına geldi sevmediğin ?"

    "Neyse abi yarın konuşuruz bunları, hadi iyi geceler"

    Sinirlenmiştim. Ama tek sinirlenen ben değildim. Kadir patırtı gürültüyü sevmediği için yorum yapmamıştı, ama o da rahatsızdı farkedebiliyordum. Furkan da benim gibi tepki göstermişti, ama hem lafı atıp hem de arkasını dönüp yatan cephe Berkay olduğu için fazla sürdürmemiştik.

    Eee bugünün yarını da var...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      devam devam
      ···
  17. 717.
    +2
    Berkay'la ipler git gide geriliyor. Bağıra bağıra konuşmaları, canlı yayın açıp oyunlarımızı yavaşlatması, gayet normalmiş gibi sesini açarak ferre seyretmesi vesaire... Olmayacak şeyleri saygı duyulması gereken kalabalık bir ortamda yapması doğru karşılanacak birşey değil; üstelik defalarca kez uyarmış olmamıza rağmen. Bunların yanı sıra Monopoly oynarken tartışma çıkarması, sesini yükseltmesi bize bu odaya ters olan şeyler. Üzerine bir de bu azeri krizi cabası.

    Ertesi gün okuldan döndükten sonra bu konu konuşulup diğer odalara danışılınca laf arasında geçmiş oldu Raul meselesi. Javid sinirlendi, ama o hep sinirlenen birisiydi. Onu sakinleştirdikten sonra Eşqin'le aklı başında bir şekilde konuşmayı denerken telefon trafikleri başladı. Ulan kimleri arayıp azerice hararetli hararetli konuşmaya başladı bunlar. Anlam veremeden bizim odaya geçip Berkay'ın okuldan gelmesini beklemeye başladılar. Tabii bu olanlardan Raul'un haberi yok. Berkay geldi, selam beyler merhaba beyler falan selamlaşma faslı geçtikten sonra bizim azeri balaları Berkay'ın karşısına geçip konuşmaya başladılar

    "Berkay kardeşim, dün bir kaç şey konuşmuşsunuz yatarken. Üzücü de olsa kulağıma geldi benimde bunlar. Ben sadece seninle konuşmak, sana sormak istiyorum sakince. Biz azeriler olarak sana ne yaptıkta sen bizim olmamızı istemiyorsun ? Ya da Raul sana ne yaptıda onu dışlar gibi davranıyorsun ?"

    Eşqin ses tonunda kararlıydı. Her zaman sakin konuşan birisiydi, fakat bu sefer daha ciddi ve farklı bir ses tonuyla sesleniyordu. Yanında duran Javid sinirli bir şekilde sakallarıyla oynayıp püfleyerek sağa sola ya da bizlere bakıyordu. Telefonları çalmaya, zaman zaman titremeye devam ediyordu. Berkay kendini çeşitli cevaplarla savunmaya çalışsa da haksızdı. Haksız cevaplar vermeye de devam ediyordu. Sakinlikle süren konuşmadan sonra Eşqin ufak bir telefon görüşmesi yaptıktan sonra Berkay'a "Kardeşim peki bizimle bi dışarı kadar gelir misin, seninle baş başa konuşmak istiyorum" demeye başladı. Haydaa, ulan dışarda iki azeri öldüresiye döverlerdi bu Berkay'ı. Hatta iki olsa yine iyi, bu telefon trafiğinden sonra ikiyle kalacak gibide gözükmüyor. Berkay korkmuştu, ama kabulde etti. Tek bırakamazdık bunları, Furkan'la apar topar giyinip biz de çıktık onlarla dışarı. Biz bize konuşacağımızı düşünürken kapının önünde bizi bekleyen 2 adet izbandut bozması azeri dikilmiş duruyordu. Durumlar daha da kötüye gidecek gibiydi beyler. taku takuna döveceklerdi çocuğu. O da korkmuştu her ne kadar belli etmese de.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 718.
    +2
    Girdiler çocuğun koluna konuşa konuşa zütürmeye başladılar Serdivan'ın karanlık sokaklarına. Biz de Furkan'la peşlerinden gitmeye başladık ne olup bitecek diye. Yolda Eşqin'i çevirip yanımıza alarak "Hayırdır olm ne bu tipler, napıcaksınız çocuğa bırakın uzatmanıza gerek yok hallederiz biz kendi aramızda" desem de "Yok aga merak etme bişey olmayacak, konuşucaz sadece" diyip diğerlerinin yanına döndü. Amk tırtılına bak sen, küçücük boyuyla Sakarya Azeri Teşkilatı kurmuş kendince de mevzu çıktığı zaman onları toplayıp bişeyler halletmeye çalışır olmuş. Hemşeri hemşeriyi gurbette öpermiş derlerdi de bu kadarını da beklemezdim açıkcası.

    Gittik kuytu bir köşeye, Berkay'ı aldılar karşılarına. Uzuun uzun konuştular. Özet olarak konuştukları şu şekildeydi;

    "Bak güzel kardeşim. Sen azerileri neden dışlar gibi davranıyorsun bilmiyorum. Ama azınlık olsakta burada da sayımız belli. Hadi bizi bir kenara bırak, beni bugün görürsün yarın görmezsin bi daha da göremezsin zaten. Ama Raul'le aynı yurttasın be oğlum. Raul zavallı bir çocuk. Babasını ufak yaşta kaybetmiş, annesi zor şekilde geçinerek çocuğu bu günlere getimiş, burada güvenip samimi olduğu bir sizler varsınız. Şimdi neden arkanı dönmeye çalışıyorsun istemiyosun falan filan"

    Ulan iyi ki bir yemek yiyelim dedik hep beraber. Konular neredeen nereye geldi de bizler bu kadar gerildik böyle. Alt tarafı bir yemek ulan. Ama Berkay'da gerildi ve biliyoruz ki o da bize karşı aynı olmayacak bundan sonra. Müstehaktır belkide, bizim yapamadığımızı azeri balaları yapmış oldular. Bu kadarı fazla mıydı, evet. Ama akıllanmış oldu sonunda. işler daha ne kadar fazla gerilebilirdi ? Ya da işler daha fazla ne kadar sarpa sarabilirdi ilerleyen günlerde göreceğiz bakalım.
    ···
    1. 1.
      +2
      gibicem yazacağım partı 25 dakikada bir part yazıyorsun o da japon gibi gibi. iyi ki beğendik hikayeni. Bileydim bitmemiş hikaye okumazdım. Gün içinde zamanın varken worde yaz akşam inciye girince atarsın. Yoksa bu bir yılda bitmez. Sen içini döküyorsun ama biz de bekliyoruz amk. Gece gece tüm sülalene sövdürtme.
      ···
      1. 1.
        +1
        haklı çocuk
        ···
      2. 2.
        +1
        Aynen aga ya 2 de başladım daha 3 part okudum
        ···
    2. 2.
      -3
      Kardeşim haklısın, sövmekte de haklısın belki. Fakat yarın sabah işe gitmem gerekirken hem geri kaldığım evraklarımı tamamlamaya çalışırken öte yandan da hikayeyi sürdürmeye çalışıyorum. Kendimi çoğaltamam ki her birisini aynı anda yapabilmek için. Ya da sen birimesini bekleyip toplu şekilde okuyabilirsin ne dersin ? Ben zaten toplu yazmaya gayret gösteriyorum
      ···
      1. 1.
        0
        Kanka az hızlı olabilirsen
        ···
    3. 3.
      +1
      Bak kardeşim olay birikip birikmemesi değil. Eminim ki sen bazen fedakarlık bile yaparak yazıyorsundur hikayeyi. Olay 25 dk civarı uğraşıp bir part yazabilmen. O partın da bir gibe yaramaması. Hani uğraşıyorsan yazıyorsan bir şeye benzesin part. Normal bir hikayedeki tek part senin 2 3 partına değer. Lafım ona sözel zekanı konuşturup okuduğunu anlayabilirsen. Yoksa oturup izmirli gavat bir part yazsın diye tırnaklarımı yiyerek beklemiyorum. Sonuç olarak hikayen güzel, kendince bir anlatımın var, özenerek yazıyorsun. Sen biraz daha dikkat ederek yazarsan günlük olarak okuyanlar hikayenden tatmin de olur.
      ···
    4. diğerleri 1
  19. 719.
    +6 -3
    Berkay'ın bize karşı mesafeli olmasıyla birlikte kriz çözülmüşken ödevleri ve projeleri olabildiğince halletmeye çalışıyordum. Daha önceden de söylemiştim diye hatırlıyorum, sözel yanım çok kuvvetlidir benim. Bir anlatım, bir sunum, bir konuşma yapılacak olsun emin olun benden daha iyi yapanını göremezsiniz. Zaten şu hayattaki en büyük hayalim bir Tedx konuşmacısı olabilmek. Ama bunun için iyi konuşabilme ve kitlelere hitap edebilme yeteneğinin yanı sıra bir sıfata sahip olmak gerekli. Ve ne yazık ki henüz oraya çıkabilecek bir sıfata sahip değilim. Ama ilerleyen zamanlarda, neden olmasın .)

    Büşra mesajlar atmaya, sınıfta yanıma gelip konuşmaya çalışmaya devam ediyor ara ara. Demiştim ben kolay kolay vazgeçmeyeceğini. Fakat her seferinde ödevlerimi göstererek şimdi meşgul olduğumu, daha sonra konuşabileceğimizi söyleyerek atlatmaya çalışıyorum. Atlatmak, atlatmaya çalışmak. Bu söylemler acı vericiydi aslında benim için. Ben ve Büşra'yı atlatmak; daha bir kaç hafta önce aklımın ucundan geçmeyecek düşünceler şimdi dilimden dökülüyordu. Zordu, ama atlatacaktım bunlarıda. Belki de hayatıma girecek yeni birisiyle olacaktı bu, ama olacaktı bir şekilde.

    Sunum ödevini yapacağımız hoca bölümün en ağır 2 hocasından birisi. Kendisi çook yüksek yerlerde olan birisi. Aynı zamanda Galatasaray Üniversitesi'nde de ders verip yönetim kurulunda yer alıyor. Aynı zamanda bizim bölümde de yer almakta, hem de yine aynı ağırlıkla. Geçiş yaptığım zaman ikinci sınıflar bana anlattılar ki eğer bu hocanın dikkatini çekip gözüne girebilirsen hem üniversite hem de meslek hayatını rahata alıp kurtarabilirsin. Bunun için sınıftaki diğer bireylerden farklı olduğunu gösterebilmen, dikkatini çekebilmen lazımmış. Eee, ben farklı birisiydim zaten. Fazlasıyla da parlak ve dikkat çekiciydim. Derste yapacağım sunum ve konuşmalarla da bunu daha da mümkün kılabilirdim. Öyle de yapacaktım zaten. Günlerce, neredeyse 1.5 hafta boyunca en mükemmel şekilde nasıl sağlayabilirim, bu sunumu nasıl gerçekleştirebilirim diye kurgular, konuşmalar, sunumlar hazırladım. Ortaya sonunda da güzel bir şeyler çıktı gibi. O gece bir kaç ince konu ve detayıda kafama yazdıktan sonra ertesi gün gerçekleşecek olan sunumu bekler oldum sabırsızlıkla.

    Dersin işleneceği sınıfa erkenden gidip prova yaparmışcasına tahtada duracağım noktaları, sınıfla olan iletişim ve hakimiyetimi, hocayla olan kontağımı nereden ve nasıl kuracağımın küçük bir tespitini yaptıktan sonra sınıf dolmaya başladıkça gelip gidenlerle muhabbet etmeye başladım. ilk anlatan ben olacağım için en ön sıraya oturmuştum. Kolay kolay, hele ki ikinci sınıf derslerinde yapacağım bir şey değildi bu. Ama yapmıştım. Oturduğum sıra bizim ponçik dörtlü kız grubunun sırasıymış, arkama oturdular onlarda. Dikkatimi çeken hanımefendi tam da arkamda oturuyordu. Aslında konuşmak , tanışmak için bir fırsattı bu. Ama şimdi ders konusu varken buna kafa yormak istemedim. Bu arada derste önceden sunum yapmış kişilere de sorup soruşturuyorum ki neler olup bitebilir diye. işin kötü tarafı her kendine güvenen 40-50almış oturmuş yerine. Bu durum daha da korkutmaya başladı beni.

    Derken hoca asistanıyla birlikte sınıfa girdi. Stres başlasın. Konuşmalar, selamlaşmalar, sınıfın halini hatrını sormalar ve kısa bir ders anlatımından sonra hoca beni kürsüye davet etti. Hoca teknolojiyle çok ilgili birisiydi, keza ben de öyle. Verdiği tüm örnekler Apple ve türevleri örneklerden olurken benim kolumda Apple Watch, önümde Macbook, elimde iPhone varken fazlasıyla dikkatini çekiyordum zaten. Ve anlatacağım konuyu da nasıl üstleneceğimi o da merak ediyordu. Çıktım, anlatmaya başladım. Zorlamak için sorduğu soruları önceden tahmin ettiğim ve hazırlandığım gibi cevapladıkça şaşkınlıkla dinlemeye devam etti. Hem hocanın hem de sınıfın dikkatine hakimiyet sağlamışken biraz daha sakinleştikten sonra şova başlayıp dikkatimi arkamdaki sırada oturan dörtlü gruptaki tatlı hanımefediye vermiştim. Yüzünde büyük bir gülümsemeyle o kadar dikkatli o kadar tatlı bir şekilde dinliyordu ki beni sadece ona anlatıyor gibi hissediyordum kendimi. Konuşmam bitti, sunum şahane bir şeklde sona erdi. Hoca takdirlerini ve beğenilerini sunduktan sonra şu koskoca sınıfta 100 almış ve alabilecek tek kişi olduğumu söyleyerek konuyu anlatmayı devraldı. Büyük bir nefes alıp sırama geçerken arkamda oturan ve dikkatimi çeken hanımefendinin yüzüme gülümseyerek "Çok iyiydin, tebrik ederim" demesiyle mutluluğumun iki katına çıktığını farketmiştim. "Teşekkür ederim, beğenmene sevindim" diyip sırama oturdum. Hem hocanın dikktini çekmiştim hem de dikkat verdiğim hanımefendinin dikkatini. Gün güzel başlamıştı, böyle devam etse bari...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +3
      geçen sefer yazdığım şeye gayet seviyeli bir cevap vermişsin. öncelikle teşekkürler. yazmayacaksan bizi de bekletme. hikayenin başından beri bunu yapıyorsun. işim var, ölen var, hastayım falan derken 50 gün oluyor.
      ···
    2. 2.
      +1
      Tedx konuşmacısıymış hagibtir lan dalyarak, ayrıca karakteristik olarakta yavşağın tekisin birader mavişim mavişim diye geziniyorsun sonra ponçik tayfadan tatlı hanımefendiye el sallıyorsun kızında kevaşeliği var tabi de ne diyeyim ki toplum sen ve takıldığın kızlar gibileriyle dolu
      ···
  20. 720.
    0
    telden girdiğim için entry giremiyordum had mk
    ···