/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 676.
    0
    okuyoruz super yazıyon
    ···
  2. 677.
    0
    Reserved
    ···
  3. 678.
    +1
    Anlatma amk
    ···
  4. 679.
    +2
    Herkese selamlar beyler, bir kaç dakika içersinde yazmaya başlıyorum. Yazmaya başlamadan önce \"idil\" dendikçe aklıma gelen, ayrıca ona yaptığım videoda da kullandığım parçayı şuraya atayım. Bunu dinleyerek okursanız duygularımda size eşlik edecektir.

    https://www.youtube.com/watch?v=1WEfx1Koi8c

    edit: şarkının sözlerine de dikkat edin he hikayeye bakarak, orası önemli .)
    ···
  5. 680.
    +3
    Yıllar geçmişti. Yıllar sonra hiç beklemediğim anda karşımda gördüğüm kişi görmeyi umduğum son kişiydi. O telefon konuşması gerçekleştikten sonra, bana "Konuşuyoruz ama yanlış anlama benim zaten bi sevgilim var" dedikten sonra en son restimi çekip telefonu yüzüne kapattığımdan beri onu ilk görüşüm varlığının ilk sezişimdi. O günlerden sonra o kadar ağır zamanlar geçirmiştim ki ya kimse görmesin duymasın, karşı komşuyuz onlara denk gelmesin diye gizli gizli çıkmaya çabalıyordum evden. Ya da geç saatlere kadar dışarda vakit geçirim geç geliyordum eve, yine denk gelmemek için. Haberde almamaya gayret gösteriyodum. Haber veren ya da verecek arkadaşlarıma rica etmiştim bir daha onu duymak bilmek istemediğim için. Öyle ki gerek aile gerekse arkadaş çevresinde ona bi lakap takmıştık adını anmamak için; Şehrazat. Annem vermişti bu lakabı. Anlamı, manası ya da sebebi neydi bilmiyorum. Ama artık "idil" yok "Şehrazat" vardı bahsedeceğimiz zamanlarda.

    Aradan uzun zamanlar geçti, ama annem idil'in gidişini bir türlü kabullenememişti. Çünkü annem onu gelini gibi değil kızı gibi, evladı gibi sevmişti. Eğer aşk değilde hayranlık duygusunu ifade edecek olursak bu kesinlikle annemin idil'e karşı beslediği duygu denebilirdi. Bunca yıl geçmiş aradan, şimdi dahi gidip anneme idil'den bahsetsem iç çeke çeke bahseder olan bitenden. Ondan sonra da yanına getirdiğim hiç bir kızı beğenmedi zaten. Hatta geçenlerde farkettim, Instagram'ında dolaşırken gördüm ki arama sekmesinde ilk sırada idil var ikinci sırada ben. Hala sırayla girip stalk'lar yani bizi. Unutamadı gitti. Annemi boşverin, ben unutabilmiş miydim ki ?

    Elimde bileklikler çömeldiğim yerden ayağa doğrulunca idil'le karşılaşmam beklenmedik ve kaçınılmaz olmuştu. Şok olmuştum, kanım donmuştu. Ama idil'e bakacak olursak hiç şok olmuş gibi değildi. Kasıtlı olarak başımda beklemiş, kendisini göstermek istemiş, aynı acıyı tekrar vermeye niyetlenmiş gibiydi. Gözlerinin içine baktığımdaysa tüm bu söylediklerimin aksini görüyor gibiydim; heyecanlanmış, mutlu gibiydi. Yıllar geçmişti üstünden, ama gözleri, bakışları, gülümsediğinde kaybolurcasına kapanan göz kapakları, gülümsemesi... Hiç birisi değişmemişti. Yıllar önce, bıraktığım gibiydi. Bıraktığım, özlediğim, istediğim...
    ···
  6. 681.
    +2
    Orada olduğunu farkettikten sonra hışımla bileklikleri yerine bırakıp arkamı döndüm. Kaçmak istiyordum, ama kaçamıyordumda. Beynim gitmemi söylese de ayaklarım geri geri gidiyodu. Dön, konuş, bak gözlerinin içine. Yıllar geçmiş, çok şey bitmiş. Ne olabilir ki ? Ama olmazdı, olamazdı, olmamalıydıda. Arkamı dönüp annemlerin olduğu yere gidip onlara seslendim

    "Hadi gidelim, başka yerden bakarsınız"

    "Bakıyoruz oğlum bi dur seçelim"

    "idil burada anne gidelim diyorum sana"

    Annem idil ismini duyunca gözleri açıp etrafı aramaya başladı zaten. Bulmasıda pek zor olmadı. Ben farkedip gidelim demesini beklerken idil'e selam verip el sallamaya başladı. Ya anne napıyosun aq, ben kaçmaya çalışıyorum sen dikkat çekme peşindesin. Gerekli olan vakti sağlayamadık, kaçmak için vakit yoktu artık. Ama annemle selamlaşmasının ardından idil çıktı dükkandan. Yanında bi kız arkadaşı bi de arkadaşının kardeşim vardı, ufak bi çocuk. Ama yanındakini tanımıyordum. Aradan yıllar geçtikçe yeni arkadaşlar edinmişti demek ki. Ben küt küt atan kalbimi takıyla tokayla oynayarak sakinleştirmeye çalışırken yaşadığım o saniyelik göz göze gelme anı aklıma geldikçe kalbim inat edermişcesine daha da hızlanıyordu. idil dükkandan çıktıktan sonra rahatladığımı düşünürken dükkanın penceresinden eğilip nasıl olduğumu kontrol ettiğini farkettim. Yıllarca boğulduğum o güzel gözleri farketmemek mümkün mü ki, tabii ki görüyordum olanı biteni. Arkasından gelmemi mi istiyordu acaba ? Ondan mıydı bu kontrol ? Tamam ulan, sen adım atarsan ben koşardım sana. Önceden çok gibildim bu düşünceyle biliyorum. Ama bi kere daha gibilirdim, hem de hiç beklentim yokken. N'olurdu sanki.

    Bizimkileride alıp apar topar çıktım, onları takip etmeye başladık. Annemin yüzündeki mutluluğu görmeniz lazımdı gerçekten. Sanki barışacakmışız gibi, gülücük ekgib değildi kadında. Önümüzde yürüyen idil ve arkadaşıysa birkaç saniye aralar vererek sürekli arkalarını dönüp kontrol ediyorlardı gelip gelmediğimizi. Her dönüşün ardından birbirlerine gülerek fısıldaştıklarını görmemek mümkün değildi. Karşıyaka çarşının kalabalığını bilenler bilir, gözden kaçırmamak için mesafeyide koruyorum bi yandan. Ama kalbim öylesine atıyo ki beyler size tarif edemem şu anda. Arkadaşıyla olan son bi fısıldaşmanın ardından ayrıldılar. Arkadaşı kardeşini de alıp Greyder mağazasına girerken idil yan mağazanın önünde beklemeye koyuldu. Ama arkadaşını beklediği bi bekleyiş değil bu; beni beklediği, yanına gelmemi istediği bi bekleyişti. Dönüp baktı, uzuun uzun baktı. Utandı, kızardı, başını öne eğdi; ama beklemeye devam etti. Peki bu durumda ona hala bişeyler hissetmekte olan ben ne yaptım dersiniz ? Hayır, gitmedim, gitmek istemedim yanına. Dakikalarca süren bakışmalar, bekleyişler boşa geçti gitti. Benim yanına gitmemi beklerken, annemler sürekli gitmemi işaret ederken ben yanına gitmedim. Yine ümitlenmekten, yine darbe yemekten, kaba bi tabirle yine gibilmekten korktum. Geçip gittim yanından, arkama da dönüp bakmaya cesaretim olmadı. Hem bilmiyorum ki aq hala birlikte mi o huur evladıyla. Haberim yok, haberde almak istemiyorum. idil'i az çok tanıdınız zaten şu kısa anlatımımla. Sevgilisi varken yanında sınav zamanı beni arayıp iyileştirdi kendini. Şimdi ne olduğunu bilemem, bilemeyiz...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Daha hızlı olur musun
      ···
  7. 682.
    +2
    O gün bu olayı atlatmamın ardından eve gidip uzuun uzun düşündüm. Yattığım yerden tavanı seyrettim, idil'in videoyu izlediği odada duvarlara baktım; sanki geldiği günkü post-it'ler hala asılıymış gibi. Bom boş oturdum durdum. Annem böldü sessizliğimi

    "Yine kafan karıştı dimi. Aklına girdi gördüğün ilk anda"

    Ah be annem, öyle iyi tanıyosun ki evladını. Öyle iyi hissediyosun ki yaşadıklarımı. Ama ses edemiyorum işte, etmek istemiyorum. Zaten atlatmak için bi ton şey yapmışım, gördüğüm tek bi günde herşeyi gibip atmak istemiyorum. O akşam Büşra'yla da konuşmadım. Aradı, mesaj attı falan. Ama hiç birini yanıtlamadım, geçip gittim öyle.

    Gece uyuyamadım elbette, tahmin etmeniz çok zor olmadı dimi. Bencede. Sabaha kadar dönüp durdum, kafamı yastığa vurdum "Geç artık amk duygusallığı, sen aştın bunları geç" diye sayıkladım tüm gece. Sabahın erken saatinde telefonumun ekranı aydınlandı. Mesaj Büşra'dandı;

    "Günaydın Sevgilim

    Dün pek konuşamadık, bi durgun gibiydin. Aklım sende kaldı, uyuyamadım ben de. Uyandığında iyi hissedersin diye erkenden kalkıp mesaj atmak istedim. Özledim seni, çabuk dön

    Seni seviyorum"

    Doğru ulan doğru. Doğru dıbına koyim. Ben geçmişimle cebelleşirken burada, mutlu geldiğim kısa tatilim zehre dönmüş ve bunu kurtarmaya çalışırken oralarda beni bekleyen birisi vardı. Haketmiyodu lan beni, haketmiyodu Büşra bu yaşananları. Ama masumdu, saftı. Tamam, yapmıştı bir kaç hata. Salakça testlere tabi tutmuştu beni. Ama olsun, yine de saftı bana karşı olan sevgisi. Mesajını bir kaç defa okuyup soğukluğu belli etmemek için benzeri bi mesajıda ben ona gönderdim "Günaydın" niteliğinde. Yaptığım soğukluğun nedenini hala beni soktuğu şu "fake hesaplık" durum olduğu zannediyodu. Tabii ne yaşananlardan ne de idil'den haberi olmuştu bunca zaman. Olmayacaktıda, olmasına gerek yoktu. Gün boyunca hiçbir şey olmamış gibi konuştuk. O bu durumdan fazlasıyla mutluyken ben içten içe bozukluk hissediyordum. Akşama doğru arkadaşlarla dışarı çıkıp kafa dağıtmaya karar verdik. Bir kaç bişey içsek, dertleşsek geçerdi elbet. Neden geçmesin ki ? Dert tasa konuşarak, anlatarak azalmaz mıydı ?

    Alsancak Gazi Kadınlar'a gittik. Mekan olarak seçenek çok olduğundan nereye gideceğimizin kararını sonra vericez falan. Büşra çıkmamı istemiyodu. Hem ona vakit ayırmamı istediğinden hem de alkol almamı istemediğinden dolayıydı bu. Ama mırın kırın etsede çıktım dışarı. Bana bozuk atıyodu. Masamız kuruldu, yemeğimiz alkolümüz cartımız curtumuz dolduruldu etrafımıza. Can dostum Yahya halimden anlayan oydu ki konuya kendisi giriş yaptı. Çocukluktan beri yanımda olan, benim kadar idil'i o da tanıyan birisi olunca nabzıma göre şerbet vermeyi biliyordu tabii. Oturduk, gece boyunca konuştuk. Saat geç olmuştu, eve giderken telefonuma hala mesajlar geldiğini hissedebiliyordum. Mesajı atan Büşra'ydı. Nerede kaldığımı, merak ettiğini, benim böyle birisi olmadığımı, bişeyler yşadığımı söyleyip duruyodu. O kadar belli miydi ya ? O kadar hissediliyo ya da anlaşılıyo muydu bendeki bu değişiklikler ? Söyleyecek bir kaç sözüm vardı, ama bunları konuşmak için eve gitmeyi bekledim...
    Tümünü Göster
    ···
  8. 683.
    +3
    Eve geldiğimde kendi kendime farkettim ki benim kafam yerinde değildi beyler. Sarhoştum ben, farkındaydım. Konuşsam etsem saçmalicam yani biliyorum. Eee normal bi insan evladı ne yapar bu durumda ? Susar. Ama olur mu dıbına koyayım, ben konuşucam. Erkeğiz ya, ardımızda bekleyen var ya konuşucaz tabii amk.

    Odama gelip üstümü başımı değiştirdikten sonra yatağıma kurulup Büşra'ya cevap vermeye hazırlandım. Ama kafamda olan konuşma nedense çok başkaydı.

    "Geldim eve, haberin olsun"

    "Artık konuşabilir miyiz (izmirli) ne olduğunu merak ediyorum"

    "Konuşalım Büşracım, konuşalım güzel gözlüm. Benim sana söyleyeceklerim, anlatacaklarım var"

    "Seni dinliyorum"

    "Ben en başından beri çekiniyodum sana karşı hatırlıyosun dimi ? Çünkü benim hayatımda hiç tesettürlü birisi olmamıştı; ne arkadaş ne sevgili olarak. Sen ilktin bu konuda ve iyi ki de öylesin. Biz bu çekinme durumunu nasıl aştık nasıl atlattık ? Yakınlaşarak, konuşarak, vakit geçirerek, samimi olarak falan. Peki ben bunlardan fazlasını istediğimi söylesem sana ?"

    işler git gide taka sarıyordu. Sarhoşluğun etkisiyle ne söylediğimin farkında değildim. Ama gayet normalmiş gibi Büşra'nın yanıtından sonra devam ettim;

    "Ne demek fazlasını istemek ? Ne istiyormuşsun fazlası olarak benden ?"

    "Ya ne bileyim işte Büşracım, fazlası. Yani izmir'de bu tür şeyler farklı yaşanır ya ondan diyorum. Ne bileyim, nasıl anlatsam ki... Mesela sen ne zaman kapandın ? Üniversiteye başlarken kapanmıştın dimi ? Daha yeni yani. Neden açılmayasın ? Neden bu güzelliğini tesettür altında saklayasın. Saçlarını görsem, okşasam, kokusunu alsam fena olmaz mı ?"

    "Yani evet yeni kapandım. Ama aile baskısıyla falan değil kendi isteğimle kapandım ben, söyleyen falan olmadı. Şimdilik düşünmüyorum açılmayı, ama ilerleyen zamanlarda bu düşüncem değişebilir tabii"

    "Aaa öyle ilerleyen zaman falan olmaz. Açıl işte yahu, n'olcak sanki. Hem öyle daha güzel olursun, cidden. Tesettürlüyken yapamıyorum ben böyle, olmuyo yani"

    "(izmirli) sen ne dediğinin farkında mısın ? Kendinde değilsin sen, sonra konuşalım bu konuyu"

    "Açılmazsan olmaz Büşra, ayrılırız. Olamayız yani"

    Bu mesajdan sonra cevap gelmedi. Bi süre sonra telefonum çalmaya başladı. Arayan Büşra'ydı tabii ki. Ağlıyordu telefonda, hıçkıra hıçkıra. Gece gece hiç haketmeyen bi kızı böylesine ağlatmak benim haddime değildi. Onun da hakkı değildi zaten ağlamak. Tek yaptığı beni sevmekti. Ağlayarak konuşmaya başladı;

    "Ayrılmak istemiyorum ben, bu konuşan sen değilsin. Sen böyle değildin. Ne söylediğinin farkında da değilsin. Ayrılmadık biz, olmaz. Gelince konuşucaz bunları. Ama sev beni tamam mı, bırakıp gitme. Çabuk gel aptal, özletme daha fazla kendini. Cevapta verme şimdi, bişey söylemeni istemiyorum. Sonra konuşuruz, kapandı bu konu"

    Yüzüme kapatmıştı. N'oldu lan şimdi ? Ne konuştuk, ne yaşandı ? Ne dedi kız bana. Çok geçmeden sızmıştım ben de zaten...
    Tümünü Göster
    ···
  9. 684.
    +6
    Sabah oldu, büyük bi baş ağrısıyla uyandım. Ulan normalde bu kadar içen bi insan değilim ben. Ama boşluğuma denk geldi demek ki, dertten içtik bi gecede tüm yıllık kotamızı amk. Zaten hep öyle derler ya; "Alkol içmek insanın yarınından çalmaktır. Keyfi kederi bugün tadar yarın ağrısını yaşarsın" diye. Ne de haklılarmış amk, ilk kez olmasa da bi kez daha tecrübe etmiş oldum bunu. Uyanır uyanmaz aklıma gelen şey "Ulan idil ne yapıyodur şimdi" sorusu oldu. Silkinip kendime geldim, bundan bana ne amk ben neden düşünüyorum ki bunu. Kafamın bi köşesinde dün geceden kalan bişey var, ama bir türlü hatırlayamıyorum. Telefonuma bakayım dedim, Büşra'yla olan konuşmalarım açık kalmış. Okudum, okumaz olaydım. Anasını gibeyiim, neler yapmışım lan ben böyle. Benim gibi nezih, hoşgörülü, etliye sütlüye karışmayan birisi sırf benim sevgilim oldu diye tesettürlü olan bi kızı zor kullanarak açmaya çalışmışım. Üstelik açılmazsan olmaz diye tehditvari bi de ayrılık kelamı etmişim. Harbi salaklın, harbi hayvansın sen (izmirli). Bırak Büşra'yı, bırak yakınında olan bi başkasını kimselere söylenecek şey değil lan bu. Aah ah, alkol çok kötü şey beyler. insanın en derinlerine sakladığı duygu ve düşünceleri açığa çıkarmak, fütursuzca yüze vurmak için çok etkili birşey. Ama ben yanlış yerde, yanlış zamanda yanlış kişiye karşı kullanmış olmuştum bu durumu. Çünkü salaklık...

    Daha bişey yazmaya, bişey söylemeye yüzüm yoktu. Telefonda olan konuşmayıda hayal meyal hatırlıyordum. Ama genel açıdan bakacak olursak bu bi ayrılıktı, ayrılmıştık. Ve benim Sakarya'ya dönmeme vardı bi kaç gün daha. Bakalım o günler nasıl geçecekti. Günün ilerleyen saatlerinde bi video gelmişti telefonuma, gönderen Büşra'ydı. Videoyu izledikten sonra ilk başta bi duygulanma, bi garip hissetme yaşamışken sonrasında nedense bi cringe hissi dolup taşmıştı içimden. Video şu şekildeydi;

    Dersin işleneceği boş sınıfa önceden gelinmiş. Videoyu çeken kişi Mikail. Büşra bir öğretmen edasıyla kapıdan sınıfa girip kameraya karşı konuşmaya başlıyo. Ders anlatır gibi güzel güzel, tatlı tatlı konuşup gülümserken konu aşka geliyo. "Hepimiz hayatlarımızda hedefler, amaçlar belirleriz. Kimimiz başarıyı, kimimiz parayı, kimimiz aşkı kovalar durur. Aşkı kovalamak kutsaldır, yakalayınca bırakmamak gerekir. Ben çokta uzak olmayan bi zamanda buldum aşkı, bırakmayada hiç niyetim yok. Seni çok seviyorum (izmirli), sevmeyede hep devam edicem. Özletme artık kendini, dön sevgilinin yanına, yerine, yurduna. Güzel günler yakın"

    Gülümseyip bitiriyor videoyu. Ulan benim için böyle şeyler yapan bi kız vardı. Ben ne diyeceğimi bilemedim. Cevap veremedim videoya. Kim bilir ne beklentilerle çekmişti Büşracım onu, ama benim bi gece öncesinden yaptığım mallık suskun kalmaya itmişti beni. Daha fazla kalamazdım izmir'de. Erken dönmem, idil şokunu atlatmam, Büşra mevzusunuda toparlamam lazımdı. Bi sonraki gün dönmeye karar verdim. Bavulumu çantamı toparlayıp yola koyuldum...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Alkol oruspu çocuğudur
      ···
    2. 2.
      0
      1 saat olmuş pnp yaz artk
      ···
    3. 3.
      0
      Sen tam bir aptal huur evladısın
      ···
    4. 4.
      0
      Yazsana dıbına kodum
      ···
    5. diğerleri 2
  10. 685.
    +3
    Beyler işte Türk kızları (95’ten sonraki nesil için diyorum) böyle aptal ,böyle kaşarlar en tesettürlüsünden en sekülerine kadar hepsi bin dediğimiz erkeklere meyilli , 2-3 aylık ilişkilerin peşinde zütlerini gibtirtme derdindeler hepsi zütlerine haşmetliyi yiyip efendi elemanlara gidiyorlar evlilik yaşları gelince dıbına kodumun kaşarları(şimdi bu entry e cevap gelicek ananda bacında böyleydi sen efendi ezik birisin diye ama emin olun ben sünepe bi tip değilim özelden isteyenle konuşurum reelde tanışırız)
    ···
    1. 1.
      +1
      Sırf sana yanıt vermek ve bu başlığa entry girmek için gibik inci sözlük appden çıkıp chromeye girdim ve burdayım. Ulan kız 10 gün bunu kekleyip konuşuyoruz ama sevgilim var demiş 10 günlük çocuk için başta biz x ile barıştık demiş. Ve bu AMK sünepesi seninde o çocuğunda anasını gibeyim dememesi. Kafayı yiyeceğim herif ne çocuğa ne kız hiçbir şey yapmamış küfür dahi etmemiş evde duvara yumruk atasım var şuan akrep burcu özelliklerimi durduramıyorum. Amk o üniversitedeki kız başta ne kadar ergen gözükse de inanılmaz olgun bir kızmış ve bu amk salağının yaptığına bak. üniversitede kızlı erkekli sınıfından arkadaşlarıyla mekana gitmesine hiç bir tak demeyen sadece oradayken biraz fazla mesaj atan bana da çok sıkıyorsun ben sıkıya gelemiyorum mesajı geliyor.
      ···
  11. 686.
    0
    Yazsana amk
    ···
  12. 687.
    0
    annene allah allah nidalarıyla hücum edicem yaz artık huur
    ···
  13. 688.
    0
    Beklemedeyiz
    ···
  14. 689.
    +5 -1
    Günaydın olsun herkese

    Ağır bi hastalık geçiriyorum beyler. Günlerdir bişey yiyemiyorum, kanlı kusuyorum, hastanede yatıyorum, serum yiyorum falan. Kollarımı delik deşik ettiler amk kan ala ala. Ama bugün biraz daha iyiyim. Laptop’ımı getirttim evden, canımda sıkılıyo zaten boş durmaktan. 12’de bi doktor kontrolü olacak, onu atlattıktan sonra akşama kadar yazmayı planlıyorum. Ne kadar sayıp sövseniz haklısınız, ama hastalık olunca önüne geçilemiyor tabii.

    Anlayışınız için teşekkürler, 12’den sonra görüşürüz...
    ···
    1. 1.
      0
      Takiptwyiz , çok yaz bari aq
      ···
    2. 2.
      0
      aga sen iyi ol bize yeter Sağlığına kavuşursun inş.
      ···
  15. 690.
    0
    pgibolog muyuz lan biz amk çocu az yaz
    ···
  16. 691.
    +2
    Güzel bi şarkıyla başlayalım o zaman;

    https://www.youtube.com/watch?v=oJsSWRsgD4U

    izmir’den istanbul’a uçakla, oradan da Sakarya’ya özel servisle geçtim. Yol yorucuydu, havanın boğuk olması daha yorucuydu. Ama sonunda odama, yurduma gelmiş oldum. Öğle saatlerinde geldiğim için odada kimse yoktu. Eşyaları yerleştirip etrafı toparladıktan sonra yatağıma uzanıp odadaki binlere geldiğimi haberdar ettim. Öte yandan da Büşra’nın atmış olduğu video hala galerimden bana göz kırpıyordu. Açık birkaç kez daha seyrettim. içimi kaplayan sahibiyet duygusuyla birlikte biraz cringe olmuyordum desem yalan olurdu şimdi beyler. Yarına kadar mesajda atamazdım arayamazdımda. Madem apar topar bunun için döndüm bunu yüz yüze konuşmak olması gereken şeydi. Ama izmir’den uzaklaşmış olmak özlediğim yerlerden uzaklaşmış olup içimi birazcık burksada idil’den uzaklaşıp karşılaşma ihtimalinden kaçtığım içinde rahatlık veriyordu. Bizimkiler yavaş yavaş odaya gelmeye başlamışken onlarla da özlem gidermiş oldum. Azeri balaları Eşqin’le Javid’in ardından Doğan da katıldı odadaki kaynaşmamıza. Çapraz odadaki ikiliden Tamer’de yavaş yavaş aramıza katılmaya başlamıştı. Üstelik o da benim gibi izmir’den gelip gidiyordu. Ama taa Menemen’den geliyomuş. Onunlada tanıştığıma memnun oldum, tek izmirli olmamak biraz daha rahatladı içimi. Normalde haftasonları yaptığımız toplanma olayını bu gece yapalım dedik. Önceden de demiştim zaten, bizim oda iyice oyun salonuna dönmüştü. Bilgisayarları toplayıp kurulanlar LoL ya da CS oynarlardı, televizyonu kapanlar PS3’ü kurup PES atarlardı, geri kalanlarda telefondan oyunlarına kurulur ya da Monopoly’e düşerlerdi. Hepsi bi yana Monopoly anılarımız çok iyi olurdu bu gecelerde. ilerleyen zamanlarda oralarada gelicem.

    Pek merakla beklediğim okul günü geldi. Büşra’yla yüzleşmeye cesaretim var mıydı bilemiyorum. Bu yaptığım terbiyesizlikten sonra gelip yüzüme tükürse yeriydi aslında. Ama onun öyle birisi olmadığını, bu dediğimi yapmayacağınıda çok iyi biliyorum. Gelip kızabilir, bağırıp çağırabilir; ama bunu yapmazdı. Keza ben böyle bi hata yaptıktan sonra bana “Seni Seviyorum” temalı video çeken bir kadın bu söylediklerimi de yapmazdı ya n’olur n’olmaz işte, hazırlıklı olmak lazım.

    Okula normal saatimden biraz daha geç gittim. Yolda Büşra’yla karşılaşırız, ne diyeceğimi bilemem diye saçma bir düşünceye sahip olduğumdan yaptım bunu. Ben sınıfa girdiğimde farkettim ki Büşra Mikail’den ya da bir başkasından döndüğümün haberini çoktan almış beklemekteydi. Ben, görür görmez ayaklanan Büşra ben sırama geçene kadar beni seyredip durdu. Başımı kaldırmadan arka sıralara doğru ilerlerken Büşra’nında peşimden geldiğini hissedebiliyordum. Sıraya oturduktan sonra karşı sırama oturup gözlerimin içine bakmaya başladı. Her ne kadar görmezden gelmeye çalışsamda bu parıldayan çift göze karşı gelmem çok uzun sürmedi, hemen teslim oldum.

    “Günaydın Büşra”

    “Günaydın. Haber vermedin geldiğini”

    “Evet, gelip yüz yüze konuşmak istedim seninle. O zamana kadar da bişey söylemedim.”

    “Peki beni ne kadar kırdığını, merakta bıraktığınıda düşündün mü bu süreçte ? Düşünmüş olman lazım çünkü.”

    “Düşündüm Büşracım düşündüm. Dersten sonra birlikte yemeğe gidelim mi ? Baş başa, daha sakin bi yerde detaylıca konuşsak bunları nasıl olur ?”

    “Tamam. Gelip neden yanıma oturmuyosun ki ? Merak etme, sıkmam canını konuşarak”

    “Şimdilik kalayım burada, dersten sonra görüşürüz”
    Tümünü Göster
    ···
  17. 692.
    0
    Kasvetli geçen bir dersti. Dersin yanı sıra Büşra’nın o kocaman masmavi gözleriyle dönüp dönüp beni seyrediyor olması hem hoşuma gidiyor hem de üzüyordu. Ama rahatsızlık, kesinlikle yoktu. Sanki ait olduğum yer onun gözleri gibiydi. Ama sarhoşluğun verdiği kötü bir etkiyle tabir-i caizse anasını gibmiştik ortalığın. Ders bitti, Büşra yanıma damlayıverdi. Herkesten sonra bizde sınıftan çıkıp yemek yemek için kafelerden birine yürümeye başladık. Bu sırada Büşra beklemediğim bir şekilde koluma girdi. Şaşırdım, ama ses etmedim. Yol boyunca koluma girmiş, adımlarımı takip etmiş, gözlerini benden ayırmamışken bir kelime dahi konuşmadık. Sessizlikle geçen yolun ardından yerimize oturup yemeklerimizi sipariş ettikten sonra bekleyişe koyulduk. Her zaman yaptığı o tatlı hallere bürünüp ellerini çenesinin altına koyup beni seyretmeye başladı. Bir şeyler söylememi, konuşmayı başlatmamı bekliyordu. Haklıydıda, yapmam gereken buydu. Yemeklerde geldikten sonra doğrudan konuya girmemek için başka şeyler sorarak konuşmaya çalıştım

    “Eee Büşra Hanım, nasıl geçti bakalım günleriniz ben yokken ? Rahatlamış mıydın kıskançlıklarımdan yoksa sıkıcı mı geldi bensizlik ?”

    Be amk salağı dedim kendi kendime. Sen buraya kızdan ayrılmaya, bir ayrılık konuşması yapmaya gelmedin mi ? Sorulacak soru muydu peki bu şimdi.

    “Çok sıkıcıydı tabii (izmirli). Ben öyle çok alışmışım ki senin varlığına günler geçmek bilmedi. Derste dersi dinlemenin yanı sıra gözlerim, ellerim hep seni aradı bir yandan. Zaten doğru düzgün konuşamadıkta. Aramalarımı açmadın, mesajlarımı yanıtlamadın. Bi de video var tabii”

    “Büşra açık açık konuşamız gereken şeyler var. Ben o gece söylediklerimin farkında değildim. Çocuklarla dışarı çıkmıştık, biliyosun. O sırada bişeylerde içtik elbette. Eve geldiğimde de o kafayla konuşmuş oldum seninle böyle. Ne söylesem, ne dilesem bilmiyorum. Ama çokta üzgün olduğumu bil, yüzüne bakacak halde değilim. Benim her zaman çekindiğim konu tesettürlü birisinin tesettürü üzerinden konuşma yapıp kırıcı olmaktı. En yakın olduğum kişiye yaptım şimdi bu hatayı. Kendimi affedemem ben, böyle devamda edemem. Evet, hala seni gördüğümde kıpır kıpır oluyor içim. Hala birşeyler paylaşmak istiyorum seninle. Ama olmaz, yapamam ben bundan sonra.”
    ···
  18. 693.
    +1 -1
    Cümlemi bitirmeden gözlerinin dolmaya başladığını farketmiştim. Bitirdikten sonra da tamamen kızarmış olan gözlerinden yaşlar dökülmeye başlamıştı. Çok kötü hissediyodum beyler, çok kötü hem de. Bu kız bu güzellikle, bu temiz kalplilikle benim gibi hödük birisini haketmiyordu hayatında. Daha iyilerine, daha yakınlarına layıktı. Ne benim hayatımda onun gibi birisi, ne de onun hayatında benim gibi birisi olmamıştı. Birbirimizin pek çok konuda ilklerini yaşadığı kişilerdik. Ama o bu bitişi, bu gidişi haketmemişti. istemiyorduda zaten. Ben de istemiyordum aslında içten içe. Ama nasıl huur çocuğu bir kişiliğe sahip olduğumu biliyordum ben. ilerde istemeden de olsa daha çok üzerdim onu. Üzerine idil’in hiç beklenmedik bir şekilde karşıma çıkması, alkollerin alınması ve bu takun yenmesiyle birlikte herşey darmadağın olmuştu. Müthiş giden ilişkimiz vardı ya Büşra’yla, dıbına koymuştum ben o mutlu günler ve ilişkilerin. Ama söylediklerimi kabullenecek gibi değildi. Onunda söyleyeceği son sözleri vardı dilinin ucunda.

    “izmir’e gittikten sonra bu kararı vermiş olman tesadüf değil (izmirli). Birşeyler yaşadığın belli, canını sıkan bir şey olduğuda belli. Tamam, suskun kalıyorum senin yanında. Senin için boyun eğiyorum hepsine. Ama saf değilim ben, farkındayım herşeyin. Ben bana söylediklerini unuttum bile, olmuş bitmiş. Hem belkide sen mutlu olacağın şeyleri açık açık söylemediğin için alkollü şekilde söylemiş oldun. işte bu yüzden içmeni istemiyodum ben senin. Ama içindekileride söylemiş oldun bana, öğrenmiş oldum. Bu söylediklerin birer bahane gibi geliyor bana. Ama ben daha fazlasını duymak istemiyorum anladın mı. Hatta ayrılmakta istemiyorum ki ben. Yanında, yamacında, ellerini tutarken, gülüşüne bakarken, sana sarılırken mutluyum ben. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi gitmeni kabullenemem. Sen de farkedeceksin bu yaptıklarının bir hata olduğunu. O yüzden bu konuşmayı devam ettirmek istemiyorum ben. Lütfen düşün taşın, acele karar vermeden konuş benimle. Seni ne kadar çok sevdiğimide unutma sakın, bunları göz önüne alarak karar ver”

    Çantasını kapıp yavaşça ayağa kalktıktan sonra eğilip yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra göz yaşlarını sile sile uzaklaştı yanımdan. dıbına koyayım, istemeden de olsa bi canı daha yakmıştım saçma sapan düşünce ve kararlarımla. Hele gözlerinden akan o yaşlar; beni asıl üzen oydu be beyler. Kimse değmeyen birisi için o değerli yaşları dökmemeli gözlerinden. Ve ben değen birisi değildim. Dökmüştü, dökülmüştü, dökmüştüm o yaşları ben. Ama tüm bu olanlardan sonra kararım değişmiş miydi ? Büşra’yla hiçbir şey olmamış gibi ilişkime devam edecek miydim? Hiç sanmıyorum…
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Eksilemek için giriş yaptım benden daha iyilerine layık ne lan gibik senin ben olmayan beyninin gibeyim
      ···
  19. 694.
    +3 -1
    Büşram, güzel gözlüm, mavişim. Biliyorum, sen bunların hiç birisini haketmedin. Sen en başta benim gibi birisini dahi haketmedin hayatında. Ya da tam tersi olarak ben senin kadar güzel, iyi birisini haketmedim. Ama denedik, hiç olmadı tecrübe olduk birbirlerimizin hayatında. Hatırlanası, özlenesi acı tecrübeler olduk. Aslında acı değildi benim için; hatırladıkça mutlu olacağım, gülümseyeceğim, “iyi ki” diyeceğim şeyler olacak aklımda ve geçmişimde. “Keşke” de diyebilirim orası ayrı mesele. Ama gibilen zütün davası olur mu ? Olmaz. Yani orası bi kısım da beni ilgilendireceğinden sorun olmaz diye düşünüyorum ya.

    Yaşlı gözler masayı terkettikten sonra bişeyler atıştırıp ben de kalktım masadan. Çünkü ben de arkasndan hiçbirşey yapmadan kalkıp gitseydim çevredekiler tarafından daha kötü anlaşılabilirdi. En nihayetinde kavga ederek değil öperek ayrıldı değil mi ? Kalkıp ikinci sınıflarla olan dersimi de atlattıktan sonra yurda döndüm. Artık hayatımda bazı şeylere çeki düzen vermeue karar vermiştim. Bunlardan en başta geleniyse kendi yaşam düzenim ve bedenimdi. Odaya girmemle bizim çocukların hepsinin Furkan’ın yatağının başında toplandığını farkettim. Korktum lan başta, bişey oldu sandım. Ama sonradan farkettim ki kötü bişey değildi bu. Kadir, Javid, Eşqin, Doğan hepsi toplanmış hararetli hararetli bişeyler konuşuyolardı telefona bakarak. Yanlarına yaklaştım eşyalarımı yatağa bırakıp

    “Hayırdır lan at organları, neye toplandınız hepiniz böyle ?”

    Doğan; “Heh gel lan gel, biz de seni bekliyoduk. Neler oluyo neler olm, Furkan kardeşin sana anlatsın bakalım”

    Furkan; “Olm ben de az evvel geldim odaya. Bi baktım mesaj geldi. Açtım ne göreyim aq, Sevgi Instagram’dan yazmış bana”

    “Hasgibtir. Eee ne yazmış peki ? Çok mu rahatsız ettiniz lan kızı Burak’la. Sağında solunda çok dolandınız tabii, kızda en sonunda ananıza bacınıza sövdü dimi”

    “Yok lan, öyle bişey değil. Bizde ondan heyecanla toplandık ya buraya, ne diyeceğimizi bilemedik”

    Furkan telefonunu bana doğru uzattı. Sevgi buna ne yazmış olabilirdi de Ada Konseyi gibi toplanıp bu konuyu konuşuyo olabilirdik. Ekranda Sevgi’nin mesaj penceresi açık. Okunası bi mesaj beklerken koca ekranın ortasında gelen yalnızca bir “?” mesajını gördüm. Lan hepiniz bi soru işareti gönderdi diye mi toplanıp coştunuz bu kadar ? Hay kafanızı gibeyim sizin ya

    “Eee hani mesaj ? Soru işareti gelmiş bi tek ? Lan acaba bundan önce bişeyler daha yazıp yolladı da sen cevap vermeyince mi soru işaretini yolladı ? O mesajda iletilmediği için sende gözükmüyodur , olamaz mı ?”

    Furkan; “Yaa yok amk, kız direk bunu yollamış işte bana şov yapma dıbına koyarım senin”

    Heyecandan çeneyede vurmuştu bunların. Bu akşam güzel geçecek gibi, bakalım.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 695.
    +2 -1
    “Eee ne cevap yazacaksınız peki ? Ne denebilir ki bir soru işareti için ?”

    Eşqin; “Bilmiyoruz ki aga, o yüzden seni bekledik işte bizde. Sende vardır bişeyler, bi fikirler. Ona göre yazarız dedik”

    Ah be beyler. Benim kafam olmuş zaten patates gibi. Benim yaptığım tercihler, yazdığım yazılar, söylediğim şeyler başlı başına birer hata, birer kusur, birer facia. Beni dinlemeseniz daha iyi olurdu aslında. Ama bunca zaman oturup keko gibi beni beklemişsiniz yazıcaz artık bişeyler.

    “Yazalım abi yazalım. Bak şöyle yazalım hatta;

    Selam Sevgi

    Biliyorsun ki dönem başından beri karşılıklı sınıflarda bulunarak hazırlık eğitimini birlikte alıyoruz. Gerek ders aralarında gerekse dışarda seninle karşılaşıp denk geldiğimiz çok oldu. Fakat bir türlü tanışma fırsatımız olmadı. Tanışma isteğimden dolayı göz göze geldiğimiz oluyor. Bu durum seni rahatsız ettiyse kusuruma bakma. Ama seninle tanışıp konuşmayı çok isterim

    Nasıl, bence güzel bi başlangıç için gönderilebilir”

    Odadakiler beğense de bin Furkan kıllık çıkarmak için “Hasgibtir olm ya, bu kadar da pasif kalınır mı ilk mesajda” diye karşı gelmeye başladı. Ulan ambaş, kız senin Instagram hesabını bulup mesaj atma zahmetini göstermiş. Tamam, her ne kadar sadece soru işareti göndermiş olsa da kız sana bişeyler yazıp göndermiş. Bunun pasifi mi kalmış, bişeyler yazacaksın elbet.

    Söylediklerimden sonra “Haklısın lan aslında, tamam bunu yollayalım o zaman” diye yanaşmaya başladı. Heh şöyle yola gel puşt. Mesajı gönderdikten sonra Furkan’a ayrıca bişeyler söylemek istedim.

    “Kanka biliyosun Büşra işlerini falan mahvettim. Bugünde iyice bitirme noktasına geldik, oraları sonra anlatırım sana. Ama şey dicektim ben sana, ben de seninle spora başlayayım diyorum ya nasıl olur ? Boş boş oturuyoruz olm, sen hadi gidiyosun da benimde bi şekilde bişeyleri yoluna sokmam bi yerlerden başlamam lazım”

    Furkan koca bi gülümsemeyle geldi

    “Gel tabii olm. Ben ilk geldiğim zamandan beri zütümü yırtıyorum birlikte gidelim diye sen her seferinde laga luga yapıyosun. Gel başla sen de benimle birlikte. Salondakilerle tanıştırayım seni, hocalarla konuşturayım falan. Bi de tek değilim artık, birlikte protein tozuna da dalarız ufff sen gör sonrasını”

    Bu durum beni de gazlamıştı aslında. Pişman olacağım bir karar değildi. Hele ki Furkan gibi birisi varsa yanımda hiç sıkılmazdım.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      -2
      Kardeşim sonunda hikayende güncele gelebildim, şöyle söyleyeyim, ilk sayfada sıkılmıştım fakat büşra ile tanışma hikayesine yaklaşınca iyice sardı, okuduğum en iyi sözlük hikayelerinden diyebilirim. Dün gece 2 den beri ayaktaydım, saat bugün 2ye gelince senin hikayenin devdıbını merak edip okumaya koyuldum ve hiç uykum kalmadı, 28 saattir uyuyamadığım için sana teşekkür ederim kardeşim :D şuan sanki yaşadıklarını ben yaşamışım gibi bir üzüntü var içimde. Dertsiz başıma dert açtığın için de ayriyeten teşekkür ederim kardeşim :D O idile çok sinir oldum, o konuda senin yaşadıklarını sanki ben yaşamışım gibi kötü oldum.. Büşraya da büyük ayıp etmişsin ama inşallah ilerde düzelirsiniz, çünkü büşra çok temiz kalpli bir kızmış.
      ···
      1. 1.
        +3 -1
        sözlükte 3-5 ergen hikayesi dışında bir şey okumadığın aşikar. olaya giriş yapmasını bekliyorum 2 haftadır. 6 sayfa olmuş ortada bir şey yok
        ···
      2. 2.
        0
        Senin de hayatında hikaye okumadığın aşikar, başarılı hikaye dediğin asıl olaya giriş yaparken yaşatılan türlü türlü olaylar ile okuyucuyu sürüklemektir. Okuduğunu anlama problemin olduğu da belli ki olaya giriş yaparken türlü türlü olaylardan geçirdi izmirli yazar.
        ···