-
651.
+1Aradan birkaç gün geçtikten sonra haber geldi idil’in Oğuzcan biniyle konuşmayı tamamiyle kesip terslediğine dair. Bu bi adımdı, çokta güzel bi adımdı. Kendi kendime söylemiştim bileTümünü Göster
“O bana bi adım atarsa ben ona koşarım”
Öyle de yapmıştım. Güzel bi planım vardı kafamda. Planı anneme ve yengeme anlatıp bana destek olup olmayacaklarını sordum. Aynı zamanda günlerdir uğramadığım üniversiteme de gitme kararı alıp orada yapacaklarımın da bana yardımcı olabileceğini düşündüm. Bi metin hazırladım, orta uzunlukta durumu özetleyen bi metin. Her kelimesini farklı birine söyletip videoya kaydettim. O video türünü hatırlarsınız beyler, bundan 6-7 sene önce kadar çok meşhurdu bu. Her kelimeyi birisine söyletip edit programıyla birleştiriyorsunuz, ortaya metni söyleyen kişiler çıkıyor. Yapması zor oldu, ama yaptım. Bu herkesin konuştuğu video sona erdikten sonra da ekrana ben çıkıp konuşmaya olanı biteni anlatmaya başlayacaktım. En sonra da silmeye kıyamadığım ve birlikte çekildiğimiz son fotoğrafları slayt olarak koyup fonda güzel bi müzik ekleyecektim. Ki şarkıda aklımdaydı zaten, tam da beni anlatan bi şarkı.
Bu arada yapılacak olan plan şu; annem idil’i eve çağıracak “gel kızım bi kadın kadına konuşalım seninle” diye. Konuştuktan sonra idil’i hazırlanan odaya zütürecek. O esnada video başlayacak. Videonun sonunda da içerde saklanan ben odaya giricem, sarılıcaz öpüşücez ve eskiye dönücez kafamdaki şeyler bunlar.
Video tamam, hazırladık şarkıyı falan. Hediyeler, sürprizler de tamam. Bi de odayı hazırlamak lazımdı. Siz “incir Reçeli”ni izlediniz mi beyler ? 1. Filmi ama diğerini değil. izleyeniniz vardır mutlaka. işte orada kızın ölümünden sonra Halil Sezai’nin yaptığı gibi bütün odayı post-it’lerle doldurdum. Her birisi aramızdaki şeylerle dolu, her birisi yazılı. Oda dolusu rengarenk post-it’ler. Siz diyin 1000 ben diyeyim 2000 tane. Yapıştırmasıda ayrı bi dert olmuştu bana ama olsun, değmişti.
Büyük gün geldi çattı. idil o günün akşamı bize gelecek. Ben evde yokmuşum gibi davranıyoruz, ben içerde saklanıyorum falan. idil eve geldi, fazlasıyla çekingen ve anneme karşı hiç olmadığı kadar rahatsız. Mutfakta oturup kahvelerini içip sohbetlerini ettikten sonra annem idil’i odaya soktu. idil şaşkınlıkla girmişken video başladı. Annem odadan çıkıp kapıyı kapattı. Kulağım odada, video bitince ben giriyorum içeri. Video mükemmel ilerliyor, idil vurucu yerlerde hıçkırıklara boğuluyordu söylediklerimden dolayı. En sonra fotoğraflarımızı görüp gülümsediğini hissettim. Şarkı seçimim de çok iyi olsa gerek dinlemeye, eşlik etmeye devam ediyordu. Ve en sonunda içeri ben girdim. Oturmaya devam etti. Bi bana baktı bi de ekrandaki fotoğrafımıza. Ağzından şu kelimeler döküldü;
“Bu kadar kolay olacağını mı sandın ?” -
652.
0Bu ne demekti lan şimdi ? Ne kolaylığı, ne sanması ? Neden bahsediyorduk biz, ne hale gelmiştik ? Ya da bunları neden yapmıştım ben ? Şaşkınlıkla yüzümü buruşturarak karşısındaki koltuğa oturdum. Ayağa kalktı, odayı turlayıp duvarda yazanları okumaya başladı. Yüzünde hep bi gülümseme vardı, farkındaydım. Ama ne yapacağını, ne diyeceğini de bilemiyordu. Hoşuna giden, sevdiği ya da etkilendiği post-it’leri duvardan alıp katlayarak cebine koyuyordu. Ben ise oturmuş sadece yüz ifadelerini seyrediyordum. Okuması bittikten sonra karşıma oturup gözlerimin içine baktı.Tümünü Göster
“Eee, ne olacak şimdi ?”
Kalakalmıştım. Kafamda şimdiye sarılmış özlem giderirken olmanın hayali varken kız umursamamıştı bile yaptıklarımı. Ya da öyle gözükmeye çalışıyordu. Oturduk, yine aynı şeyleri, yine olup bitenleri konuştuk. Gözleri doldu yine, yanaklarından yaşlar süzülmeye başlamıştı. Sanki bana doğru gelmek istiyormuş ama önünde aşamadığı ve anlam veremediği bi duvar varmış gibiydi. Hafifçe gülümseyip “Videoyu birlikte izleyelim mi ?” diye sordu. Açtım, izledik. O videoyu seyrediyordu ben ise onu. Yüzündeki gülümsemeler, acı tebessümler falan hepsi karşımdaydı. Anılarımızdan bahsettiğimiz kısımlarda gözünü bana kaydırarak gülümsüyor acılardan bahsettiğimizdeyse yere bakarak göz yaşlarını siliyordu. Video bitti, şarkı çalmaya başlamışken bana doğru elini uzattı. Ben de tereddüt ederekte olsa elimi uzatıp tuttum bana uzanan elin. Sanki uzun zamandır bu anı bekliyormuşta bu bir işaretmiş gibi ayaklanıp boynuma sarıldı ağlamaya başlayarak. Tüm içindekileri kusar gibiydi göz yaşları. Ben de hiç iyi halde değildi. Ama ağlamıyordum, mutluydum. Barışıyor muyduk yoksa beyler ? Eskiye mi dönüyorduk acaba ?
Göz göze baktık, sarıldık, ellerimizi tuttuk, kokularımızı içimize çektik, dudaklarımızda buluştu bu sarılma esnasında pek çok kez. Benimde gözlerim yaşlıydı, ama mutluluktandı bu yaşlar. Uzun süre böyle kaldıktan sonra ayrılıp gözlerine bakarak “Nasılız şimdi ?” diye sordum. Ama aldığım yanıt pek iç açıcı değil gibiydi;
“Ben düşünmek için biraz zaman istiyorum senden”
Yaşananlardan sonra güzel sayılabilecek bi yanıttı aslında. Ama beni sinirlendirmişti. istediğimi alamamıştım, eskisi gibi olamamıştım. Öfkeyle “Sen buraya zaten benim için değil annem için geldin, bana ihtiyaç yok zaman senin olsun” diyip çıktım evden. Hatalı bir hareket miydi ? Kesinlikle. Ama yaptım işte. Ben kendimi sahil yolunda bulmuşken telefonum susmuyordu. Annem, idil, yengem… Sırasıyla aramaya koyulmuşlardı, açmamakta ısrarlıydım. Ama en sonunda açtım. Annemin aramasında gelen ses idil’indi.
“Üşüteceksin bu soğukta, gel eve de konuşalım”
Tamam dedim, eve geçtim. Kapıyı açan annem oldu, idil’se tam karşımda. Yanımdan geçip annem ve yengemle uzuun uzun sarılıp vedalaştılar. Sonrasında da bana dönüp “Herşey için teşekkür ederim” dedi. Bu muydu ulan sadece söyleyeceğin şey. Başımı sallayarak onay verdim tek kelime dahi etmeden. O da evine gitmişti bile. Sinirliydim beyler, fazlasıyla sinirliydim. Uğraşmıştım, uğraşıyordum, umutlanıyordum. Ama sonuç her seferinde hüsran oluyordu… -
653.
+2işe yaramamış bir girişim, bir uğraşın sonunda evde boş boş pinekleyerek geçiyordu zamanım. Yine boş boş oturduğum bi gün idil’in çocukluk arkadaşı olan Elif’ten mesaj geldi.Tümünü Göster
“Üzme artık şu kızı, sensiz daha mutlu”
Sana ne ulan huur, sana ne ? Sen ne karışırsın benim, bizim ilişkimize. Senden daha uzun zamandır hayatındayım ben onun, ne haddine söz söylemek ? Küfürleri çıkarıp bu söylediklerimin aynısını cevap olarak gönderdim ona. Ama işin asıl noktası yeni yeni ortaya çıkmaya başlamıştı. En başından beri olayların perde arkasında olan kişinin Elif olduğu şimdi gün yüzüne çıkmaya başlamıştı bile.
“idil sürekli seninle vakit geçiriyor. Bizimle bir türlü çıkabildiği yok. Kızın aklını aldın gibi, hep sen hep sen. Uğur’la ben çok güzel bi çift olmuşken ve idil’le de vakit geçirmek isterken o her seferinde seni tercih etti. Uğur’un çok yakın arkadaşı olan arkadaşı Oğuzcan da idil’le aynı sınıftaydı. Senin yokluğunda onları tanıştırdım. Bak, nasılda tanışıp kaynaştılar gördün mü ? Sen yokmuşsun gibi. Şimdi ben Uğur’la idil’de Oğuz’la bir araya gelip mutlu mesut vakit geçirmeyi istiyoruz. Sende kızın karşısına bi daha sakın çıkma”
Duyduklarım beni şok etmişti. Elif, daha birkaç ay önce benimle çok samimi olan, sırdaşı gibi davranan kız meğerse içten içe bana dolmuş, büyümüş, arkamdan bunu çevirecek kadar nefret beslemişti. Ama ben bunları hak edecek ama bunları yapmasını sağlayacak hiç bişey yapmamıştım ki. Neden bana bu kadar cephe almıştı, neden böylesine alçakça bi plan yapmıştı ? Ya da idil nasıl olmuştu da buna kanabilmişti. Anlamıyordum, anlam veremiyordum. Kanım donmuştu. Bu mesajına yanıt veremedim, o da tekrardan bişey yazmamıştı zaten.
Ertesi gün sabahtan idil’den haber gelmişti bana.
“Okul çıkışında görüşelim mi ? Konuşuruz dolaşırız biraz”
Haydaa, Elif benden sonra onu doldurmuştu amk ya. Kesin konuşmayı tamamen bitirmeye, daha da görüşmeyelim demek için çağırıyodu beni. Karşıyaka’da buluşmak için anlaşmıştık, iskelede; her zaman buluşup görüştüğümüz yerde. Buluşma saatinde önce gelip beklemeye koyulmuştum. Çünkü içten içe bileniyordum ne olup ne bitecek diye. Elif’e öfkeliydim, ona kanan idil’e ayrı öfkeliydim. Gelmesini bekledim. Çokta uzun sürmeden geldi. Karşıdan bana o güzel gülümsemesiyle geliyordu.
“Ooo erken gelmişiz (izmirli) bey, sabırsızlandınız herhalde”
“Ayrılmaya geldin ya ne kadar erken gelsem o kadar az üzülürüm dedim”
“Ben barışmaya gelmiştim buraya ama sen kendi kendine kararını verip gelmişsin zaten, neyse bakalım”
Sahil boyunca yürüdük. Eskilerden bahsederek güle güle yol aldık. Gülüyordum evet, ama içimde apayrı bi acı vardı esasında. Yürüdüğüm yolun sonunda yalnız kalacakmışım, artık olamayacakmışım gibi hissediyordum ne yazık ki -
654.
+2Sahil yolunun sonuna geldiğimizde idil’in adımları yavaşladı. Gülümseyen ifadesi yerini hüzünlü bi tutuma bırakmıştı. Yanına yaklaşıp “N’oldu” diye sormama kalmadan “Sen neden hayatımı mahvettin” diyerek ağlamaya başladı. Haydaaa, bi bu ekgibti.Tümünü Göster
Ulan kim kimin hayatını mahvetti ? Kim kimin en mutlu zamanında ortalığın dıbına koydu aldatma durumlarıyla ? Sen gibip attın ortalığı, sen yaptın hep. Şimdi neden ağlayan sensin, neden duyar yapan sensin. Dayanamıyorum arkadaşlar bu hallerine, kıyamıyorum. Sarıldım, başını omzuma alıp sakinleşmesini sağladım. Belli ki günlerdir içinde tuttuğu bi sinir patlamasının sonucuydu bu, sinirlerine hakim olamamıştı. Bi süre böyle kaldıktan sonra başını kaldırıp ellerimle göz yaşlarını sildim.
“Mahvolduğu gibi toplamasınıda bilirim. Sen değil miydin her şey çok güzel olacak diye. Merak etme işte, her şey çok güzel olacak. Sen yeter ki yanımda ol, tıpkı eskiden yıllarda olduğu gibi”
Sakinleşmişti, boynuma sarılmıştı bu sakinlikle. Sonrasında elimi tutup yürüdüğümüz yoldan geri dönüp devam etmiştik. Mutluydum beyler, bu da bi düzelme süreciydi; el ele olmamız, gülümsemesi falan. idil’in telefonu çaldı, arayan annemdi. Annemin böyle güzel bi huyu vardır mesela, ya da benim hoşuma giden diyelim. Eğer beni ararda bana ulaşamazsa idil’i arar haber alır. Çünkü muhakkak idil’in yanında olurum bu gibi zamanlarda. Yine aynısı olmuştu. Aradık konuştuk, haberimi almıştı. Telefonu kapattıktan sonra ekrandaki mesaj bildirimlerini görmüştüm. Mesajı atan Oğuz biniydi;
“idil sen de kimya notları var mı”
“idil notlar elindeyse bana da atar mısın”
“idil neden cevap vermiyorsun”
dıbına kodumun zıpzıbı seni, daha cümle yapısı bilmiyor amın feryadı. Neyse tamam. Şu anda idil’le el eleyim, bu am bitinin mesajlarını kafama takıp can sıkamam, dertlenmicem. Gün boyunca el ele gezdik, yemek yedik, kahvemizi içtik falan. Eski günlerdeki gibi, sevgiliymişiz gibi takıldık. idil’in annesinin yani Nuray annemin doğum günüydü aynı zamanda bugün. Onuda kutlamak adına girdik hediyeler aldık. Koton’a gitmiştik, hiç unutmuyorum aq. Ben de çok şık bi çanta almıştım zütürmesi için. Gün sonunda eczanenin oraya giderken uzuun uzun sarıldık. Yine sordum “Eee, şimdi napıyoruz” diye. Benden yine vakit istedi düşünmek için. dıbına koyucam vaktinin de zamanının da ama. Yüzüm düştü, başımı öne eğdim sinirimi belli etmemek için. Elini çeneme zütürüp başımı kaldırdıktan sonra uzuun uzun öptü dudaklarımı. Çok uzun zamandır hasrettim böylesine bi kavuşmaya.
“Eskisinden daha iyi olucaz merak etme” diyip gitti halasını yanına. Ben yine tek başıma, ne yapacağımı bilemeden bir başıma kalmıştım çarşının ortasında. Eve geldikten sonra da telefonumu idil’in mesajı titretmişti
“Uzun zamandır bu anı bekliyordum. Çok mutluydum bugün, çok güzeldi. Her şey için teşekkür ederim” -
655.
0Destan yazmış
-
-
1.
+1Sizde yazsam laf ediyosunuz yazmasam ayrı laf ediyosunuz beyler, karar verin ona göre davranayım *
-
1.
-
656.
0Idilde bi sinsilik sezdim. Sevdiğini aşık olduğunu da anlayabiliyorum ama bu yaptıklarından sonra ben olsam ilişkiyi bitirirdim tabiri caizse gösterip vermiyo gibi yapmış uğraştırmış o yaptığın pankart ve hazırladığın videodaki emeklere yazık olmuş.
-
657.
+3O günden, o mesajdan sonra sorunsuz bi şekilde konuşup mesajlaşmaya da devam ediyorduk eskisi gibi. Hani yeni flörtleşmeye çalışan bi çift olurda ne yazacağını bilemez ya, aynı öyleydim işte amk. Aşkım falan desem ne der bilemiyorum, ne desem ne tepki alırım falan hiç bişey bilmiyorum amk. Kırk kırılarak seçiyorum yazacağım cümleleri. O haftadan sonra zaman, günler geçti. Bir Cuma günü geldi çattı. Yine güzel bi günaydın mesajı atmıştım, ama bu sefer iletilmemişti mesaj. Saatler geçmişti, ama yine de haber yoktu. Neyse dedim, okulda derste ya da kurstadır. Görünce cevap gelir muhakkak. Tüm gün bekledim, akşama kadar bekledim. Gelen giden yoktu. Akşam saat 20.54’ü gösterirken ekranımda tek bir mesaj belirdi;Tümünü Göster
“(izmirli)”
Mesaj idil’dendi. Ve isimle başlayan mesajlar hiç hayırlı sonuçlanmazdı.
“Efendim”
“Biz Oğuzcan’la barıştık”
insanın dünyası başına 2. Kez yıkılabilirmiş. Bu haberi almamla yıkılmıştıda. Aradım, defalarca kez aradım. Hepsini meşgule attı.
“Arama lütfen. Açıp sesini duyarsam çok kötü olacağımı biliyorum. Beni seviyosan yapma bunu bana”
Aramaya devam ettim, ama yine açan olmamıştı. işte aramızdaki konuşma tamamiyle böyle sona ermiş, bundan sonra Oğuzcan bininin mutluluk devri başlıyordu. Ben de pes etmiştim artık, etmeliydim. Çünkü hiç gücüm kalmamıştı artık, yorulmuştumda. Ama okuldaki arkadaş çevremde şaşkınlıklarla birlikte haberler geliyordu
“Aga idil’le ayrıldınız mı siz ? Neden binin biri yanında dolaşıyo bunun ?”
“Kanka Oğuz diye bi bin kurusu yengeyle el ele girip çıkıyo okula, ne iş ?”
“Bi yanlışlık varsa tutup çekelim kulağını puştun, idil’le ne iş böyle ?”
Ama duymakta istemiyordum artık olanları, duydukça daha da batıyordum çünkü. 1.5 ay geçmişti üzerinden. idil’in sınıftaki yakın bi arkadaşı olan Helin bana bi kaç SS atmıştı konuşmasından. Bu arada okuldaki herkes tarafından soyutlanmış, yanlış yaptığından dolayı baskı altındaydı idil. Gerek sınıf arkadaşları, gerek çevresindeki arkadaşları vesaire. Yanında olan tek kişi Elif huursu ve sevgilisi Uğur’du. Amacınıza ulaştınız dıbına koyduklarım, mutlu musunuz şimdi.
Helin’in attığı SS’ler idil’le olan konuşmalarındandı. idil genel anlamda konuşmuş Helin’e dökmüştü içini
“Nereden tanıştım ki ben bu salakla. Hiç kafa dengim değil. Ama böyle olmak zorunda, devam etmeli. Onu bunu geçtim de sana bişey açıklamak istiyorum. Ben (izmirli)yi çook özledim Ve farkediyorum ki ben onu hala çok seviyorum. Ama bundan sonra olmaz, affetmez beni. Keşke sesini duyabilsem, keşke kokusunu alabilsem içime, ama artık çok geç.” -
658.
+3Pişmandı, mutsuzdu, yanında olmasını istediği kişi o değildi. Ama neden hala duruyordu ki ? inat mı ? Kıskandırmak mı ? Yoksa bana bilmediğim haddimi bildirmek mi ? Anlam verememiştim. Helin’e cevapta verememiştim bu mesajlarından sonra, geçip gitmişti.Tümünü Göster
Aradan aylaaar aylar geçti. Ben üniversiteye devam edip oradaki arkadaş çevreme ağırlık vermeye başlamıştım. işe de yaramıştı, daha iyi hissediyordum artık kendimi. Bizimkiler kafamı birazda olsa dağıtmak için bi organizasyon yapmışlar. Kızlarla toplanıp bi mekana gidiyoruz fasıllı olarak. içicez, unutup güzelleşicez planımız bu. Gitmek için buluşma yerini ayarladık, en merkezi olan bendim. Herkes beni arayıp yol soruyordu buluşma için, toplaşıyoduk. En sonunda herkes geldi, ekgibsiz kadromuz tamamlandı. Ama her şey tamam derken telefonum çalmaya devam ediyordu ? Biz tamamdık, artık arayacak yoktu kimdi ki bu ? Ekrana bakmamla birlikte telefonu düşürmem bir oldu. Arayan idil’di, aylar sonra.
Açmadım, açamadım, açmaya korktum. Ama susmuyordu telefon. Kapatıp bir daha arıyordu. Aylar sonra bu kadar ısrarla aramasının sebebi ne olabilirdi ki ? Birkaç aramadan sonra durdu telefon, ardından Helin aradı. Onu açtım, açmak zorundaydım.
“(izmirli) müsait misin ? idil sana ulaşmaya çalışyor ama açmamışsın telefonu. YGS sınavı sonuçları açıklandı, idil barajı dahi geçememiş. Çok kötü durumda, çok üzgün şu anda. Sana ihtiyacı var, en kısa zamanda ulaşır mısın ona ?”
Benimle birlikte hayaller kurduğu üniversite planları daha en başından çökmüştü öyle mi ? Hem de yanında ben yokken, olamayacakken. Ama ben demiştim ona, ben yokken yapamazsın, başaramazsın. Senin mutluluğunun da başarının da kaynağı benim. Ben yokken yapamazsın demiştim. Dinlememişti, ve söylediklerim olmuştu. Acaba o Oğuzcan köpeği kaç almıştı da idil onu değil beni istemişti yanında olabilmem için.
Mekana gittik. Maksat eğlenip benim kafamı dağıtmaktı. Ama böylesine bi günde kafamın dıbına koyacak olayların yaşanması ancak tesadüf olabilirdi. Ya da kaçmaya çalışıp başaramadığım bi kaderdi. içtik, güzelleştik. Unutmam gerekirdi, ama aklımdan dahi çıkmıyordu. Dışarı çıkıp aramaya karar verdim. Telefonu açtı. Aylar sonra, sesini unutamadığım kadın şimdi karşımdaydı. Bana kazık atmış, aldatmış, sırtını dönmüş olmasına rağmen ben onu yine unutamayıp kıyamadan yanıma, kanatlarımın altına alıyordum. Telefonu açıp alo dememle konuşmaya başladı
“Sen haklıydın, seni dinlemeliydi. Sensiz bi hiçmişim ben. Her zamanki gibi yine sen haklıydın”
Alkolün etkisi, kafamdaki düşünceler, içimdeki özlem ve duyduğum bu ses pgibolojimin dıbına koymaya yetmişti. Ağlamaya başlamıştı bunlardan sonra, yine dinliyodum tüm dikkatimle. Başaramamıştı, üniversiteyi kazanamamıştı. Ama salak aşık olan ben yine ne yapıp edip onun için uğraşacağıma söz vermiştim; -
659.
+2“Ege’de de Celal Bayar’da da tanıdığım hocalar var. Barajın altında dahi olsa bişeyler yapabiliriz. En olmadı iki senelik bi bölüm yazarız. Ben halledicem hepsini, sen yeter ki dökme o güzel gözlerinden yaşları. Ben elimden geleni yaparım. Ağlama lütfen”
Tüm gece konuşmuştuk. Ama sormamıştım neden beni aradın, yanındakine ne oldu diye. Çünkü salaktım, aşıktım ve sarhoştum…
Bir hafta boyunca hem telefondan hem mesajdan konuşmaya devam ettik. Mutluyduk, en azından ben fazlasıyla mutluydum. Bu hayatımda büyük bi gelişmeydi. Ama salaktımda aslında. Senden sürekli zaman isteyip sonunda sana kazık atmış, yıllarca sürmüş yüzük arefesindeki bi ilişkiyi çöpe atan birisi vardı. Ama sen her şeye rağmen ona gülümsemeye devam ediyordun. Aşkın bundan başka, daha basit bi açıklaması olamazdı bence. Günlerce konuştuk. En son telefon konuşmamızda keyifler yerinde ve gülerek muhabbet ederken idil şu cümleyi söyledi;
“Şimdi böyle konuşuyoruz falan ama yanlış anlamıyosun dimi ? Çünkü benim zaten bi ilişkim var”
E anasının amı, ebesinin amcığı artık. Olmazdı, bu kadarda vurulamazdı ki banada. Benimde bi kalbim, bi duygum, bi hissim vardı. Paramparça etmeye, dağıtmaya ne gerek vardı ki ? Cümleyi duymamın ardından telefonu yüzüne kapattım. Sonrasında bi kaç defa aradı, açmadım. Sonra o da aramayı bıraktı. işte bizim son konuşmamız böyle oldu. Ondan sonra hep kaçak yaşadım sırf onu görmemek, ona denk gelmemek için.
Aradan uzun zaman geçmişti. Ne görüyordum ne de haber alıyordum ondan. Mutluydumda haber almadıkça. Ta ki annem ve yengemle gittiğim o bijuteride başımda dikilirken idil’e denk gelene kadar… -
660.
+5Bugünlük yardırdık gittik sanki, ne dersiniz beyler. Geçmişe dönük idil hikayesini tamamladık. Bundan sonra izmir’de karşılaştığımız kısımdan devam edicez.
Bugünlük bu kadar yazmak yeterli dedim, yarın devam ederiz . Ama okuduktan sonra merak ettiğiniz, sormak istediğiniz bişey olursa yanıtlamaya hazırım -
-
1.
0Bence hazır zaman varken biraz daha yardır usta ya
-
2.
+11-) Bunca şeyi yaşadıktan sonra adamakıllı bi ilişkiye sahip olmak güç panpa, hikayenin devamında da göreceksin zaten olacakları. Düzenli olmasa da var bi kaç bişey tabii .)
2-) 1.82 boyunda 83 kilo buğday tenli kahverengi saçlı açık kahve gözlü bi insan evladıyım. Omuzlarım genetik olsa gerek hep geniş, e bunu sporla da destekledikçe hoş bi vücut çıktı ortaya. Normalde sakal bırakmayı severdim, yakışırdıda. Fakat şimdi iş gereği jilet gibi gezme durumundayız .)
Kime benzediğimi bi ünlüyle örnek verecek olsam Berk Atan diye bi lavuk vardı ona benzetirlerdi beni hep. O diyebilirim .D
3-) Bölümümü daha önce belirtmedim. Belirtirsem doğrudan ifşa olabilirim çünkü
-
1.
-
661.
0Nerde biraktin
-
662.
0Seninde amk yazsana gavatın oğlu
-
663.
0Be zütünü gibtiğim o kadar kazık yemişsin akıllanmamışsın ne mal adamsın amk sen eşşek oldukça semeri vuran çok olur züt kılı seni
-
664.
0Okuyorum
-
665.
+1Ben de kendimi yıkık sanardım amk her şeyi geçtim hiç mi gurur yapmaz bir insan? Çocukluğunda salçalı ekmek yemiş olsaydın her şey daha güzel olabilirdi...
-
666.
0Yeter artik amin evladi 30 gundur trenddesin gibtir git bu ne yikiklik hikayesidir
-
667.
+1Keşke ilk tanıştığın o iki azeri seni pasif oğlanları yapsalardı
-
668.
0Rezzzzzzzzzz
-
669.
0Rezzzz50
-
670.
0rez aldım reis sevdim nasıl bin oldum anlatıyorum gibisin tsigalko reisi anımsatıyorsun böyle devam
başlık yok! burası bom boş!