-
501.
0Okunur bu yıkık
-
502.
+4Herkese Selam Beyler
Malum haftasonuna girdik ve önümüzde uzuunca boş 2 gün var. Bu 2 günde hikayeyi olabileiğinde ileri zütürmek istiyorum. Çünkü yıkıklık göstergesi asıl bu zaman başlıyo. Fakat yazmaya başlamadan önce sizlerden ricam var;
-Hikayenin gidişatı, yazımı ve diğer unsurları açısından öneri ve şikayetleriniz
-Hikayenin konsepti
-Hikayede merak edip sormak istediğiniz ya da tav olduğunuz bölümler varsa
Bana yazabilir misiniz ? Okuyanlar var, biliyorum. Sağolsun yorum yapıp sövenlerde var ki bu da takip edildiği anldıbına gelir (sağolun). Ama sorular varsa onlarıda bilmek istiyorum. Ben de bu süreçte elimden geldiğince sorularınızı yanıtlamaya ya da şikayet edilen durumları düzeltmeye çalışıcam.
Şimdiden teşekkürler -
503.
056 ya rez
-
504.
0Soru:Yikiklikdan kurtulacak mısın
-
-
1.
0cevap: yıllaaar yıllar geçti, yıkıklığın etkisinden yeni yeni çıkıyorum diyebilirim panpa. çünkü hikayeden de anlayabileceğiniz gibi bu çok uzun ve yorucu bi süreç oldu.
sönmez reyiz'in belirttiği "yıkık huur çocuğu, ezik huur çocuğu" benim
-
1.
-
505.
0Rezerve
-
506.
+2enerjik başlayalım ki bu gecemiz enerjik geçsin;Tümünü Göster
https://www.youtube.com/watch?v=HgzGwKwLmgM
Çok oyalanmadan yurda geçip vaktin geçmesini bekledim. Çünkü beklentim vardı, umudum yüksekti, olmasını istediğim şeyler bambaşkaydı. Bekleyişe koyuldum. Bu sefer ilginçtir ki odaya geldiğimde kimseler yoktu. Hani tamam, diğerlerinin okulda ya da sporda oluşu kabul edilebilirdi. Ama bu sefer yatağında uzanmış telefonla uğraşan bi Kadir de yoktu ortalarda. Hayret, taş yağacak ulan başımıza.
Notlara biraz bakındıktan sonra bi film seyredeyim, vakit geçer dedim. Ama geçmiyo dıbına koyayım geçmiyo, Telefon önümde, gözüm ekranda, öte yandan uykum var uyukluyorum. Ama telefonda en ufak bi pırıltı dahi yok. Üstelik bi kaç saatte çoktan geçti. Biraz daha bekledikten sonra telefonun ekranı bi mesaj bildirimiyle yanmaya başladı;
"yurtta mısın lan köpek"
Furkan bininden başkası değildi tabii ki. Boşa heyecan yaptırmıştı ama kızamamıştım. Çünkü geldiğinde olanı biteni ona anlatmak için sabırsızlanıyordumda. "gel amk gel odadayım"
Tırtıl geldi odaya, onda da var heyecanlı bişeyler belli. Yoksa böyle heyecanla mesaj atmalar, odaya sırıta sırıta girmeler Furkan beyimizin yapacağı şeyler değil. Gelsin otursun bakalım, neler dökülecek eteğinden.
"N'oldu lan, niye sırıta sırıta geliyosun"
"Kanka yengenle ilk bağlantıyı kurdum bugün, yaptık bişeyler"
"Lan ne ara yenge oldu amk, daha adını geçen gün öğrendik. Ne yaptın anlat bakalım bi"
"Ya kanka bugün aynı zamanda ara verdi bizim hocalar. Bunlardan önce sınıftan çıktık biz, ama baktım onlarda arkamızdan geliyolar. Gittim kapıyı açtım, onlar gelene kadar da tuttum. Yol verdim yani. Yine o gibik arkadaşı yanındaydı, tek geçmedi tabii. Ama geçerken teşekkür ettiler olm. Yanındakinin adı da Şule'ymiş, amk kızı geçtikten sonra fısır fısır konuşup gülüştüler zaten, kim bilir ne söyledi."
"Sizin sınıftan dış kapıya kadar onlara kapıyı tutmak için mi gittin koşa koşa ?"
Beyler, sınıf kapısıyla dış kapının arasında rahat 20 metre var bu arada
"Evet olm, nolcak sanki"
"Ya senin ben aklını gibeyim amk salağı, o kadar süre kapıyı açıp bekledin mi geçmelerini önden koşa koşa gidip ahahahahaha"
"Sen ne anlarsın amk salağı, ben spora gidiyorum. Sen de burda yalnızlıktan öl tamam mı"
"Dur lan dur, alınma hemen. Benimde anlatacaklarım var sana"
Bugün yaşananları anlatmıştım tüm detaylarıyla. O rezil numarayı yazıp verme sahnesine kadar hepsini hem de. O da benle taşşağını geçtikten sonra "Ee vermişsin mal gibi numarayı, bekle dur şimdi" diyip gitti spora. Haklıydı aq, mal gibi bekleyecektim. Başka yolu yoktu. -
507.
+3O gün geceye kadar bekledim. Ama ne gelen oldu ne de giden. Bunu olumsuz algılamam gerekli mi diye düşündüm aslında uzunca bi süre. Ama Büşra'nın yaptığına hak verdim aslında. Çünkü ben ona numarayı verdikten sonra evine gider gitmez ya da aynı gün içersinde bana mesaj atmış olsaydı bu onu basit birisi yapardı. Her ne kadar sabırsızlıkla beklesem de "Çok kolay oldu be, bu da dünden razıymış" derdim kendi kendime. Çünkü esasında böyle birisiyim ben her ne kadar olmak istemesemde. izmir'de yaşadıklarımın ardından artık güven problemi yaşamaya başlamış ve bunu bir türlü üzerimden atamamıştım. Ya da kendini kanıtlama hissi içimi kaplamış ve benliğimi ele geçirmiş denebilirdi. Şöyle izah edeyim;Tümünü Göster
Hoşlandığım birisi oluyo diyelim, bi hanımefendi. Onunla tanışmak için uzuun uzun çabalıyorum. Sonrasında onun çekim alanına, dikkat sahasına girdikten sonra onu mutlu edebilmek için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Hem onu, hem kendimi mutlu edebilmek, bunlarla birlikte onu yavaş yavaşta olsa ele geçirebilmek için yapıyorum bunu. Çok zor görünen bi kızda olsa ona istediğini verdikten sonra ihtiyaç duymaya başlıyo size. Ama burada şöyle bi nokta var ki dikkat etmek lazım; ona her istediğini verirseniz sonrasında sizi kullanmaya ve istediklerini yaptırmaya/aldırmaya başlayabilir. Para avcılığı gibi yani, bu durum öyle değil. Beyler, aslında çok basit bi algoritma var işin içinde. Karşınızdakini ne kadar değerli hissettirirseniz o kişi size o kadar bağlanır. Çünkü birisini elde etmek için gereken tek şey onu yüceltmek, değer vermektir. Ama zütünü kaldırmak demek değil bu, yanlış anlaşılmasın.
Ben de birisini elde etmek için elimden geleni hatta fazlasını yapardım. Elde ettikten sonra da kendime bağlamamın ardından sıkıldım ya da "bu çok kolay oldu ya" diyip vazgeçerdim konuşmak ya da ilişki kurmaktan. Ne yazık ki her seferinde böyle oldu. Şimdi Büşra'da bana ilk günden mesaj atsaydı "çok kolay oldu lan bu" diyip vazgçebilirdim. Ama bunun olmasını da istemedim. Çünkü artık izmir'de değil Sakarya'daydım. Eski ben'i orada bırakıp yeni şeyler görmek, bilmek, öğrenmek için gelmiştim buraya. Yegane amacım ve niyetim buydu. Yine sıkıldım diyerek aynı şeyleri tekrar etmeme hiç ama hiç gerek yoktu. Büşra bana yaklaşana kadar beklemeye devam, elden gelecek bişey yok.
O günden sonra birinci sınıflarla derslerim bi türlü denk gelmemişti. ikinci sınıflardansa nasıl ya da kimlerden not isteyebileceğimi hiç bilmiyodum. Önyargıyı kırmaya başlamıştım aslında yavaş yavaş. Çünkü vize yerine geçecek bi ödevde varlıklarını dahi hiç farketmediğim bi kız grubu "Ya bizim gruba gelir misin, seninle tanışmayı da çok isteriz" gibi bi teklif sunmuştu bana. Gelmez miyim yahu, seve seve gelirim. Grupta Zeynep (Auracı olan değil), Rümeysa, Büşra (başka bu) ve Ebru isimlerinde 4 tatliş kız vardı. Sizlerle tanışmak benim içinde zevk olacaktı kızlar, hem belki ekgib olan notlarımı sizler tamamlarsınız kim bilir .)
Ayrıca sürekli futbol muhabbeti yapan erkek tayfadan da bi halı saha teklifi gelmişti vizelerden önce. Sevinmiştim aslında benide aralarına dahil etmeye çalışmalarına. Gelirim dedim onlara da, güzel bi tanışma olurdu. Yavaş yavaş 2. sınıfların arasına da karışmaya, isim duyurmaya başlayacaktık artık.
Bi kaç gün daha böyle geçmiş, derstir not toplamadır kızlarla-erkeklerle tanışmadır derken tekrardan birinci sınıflarla gireceğim ders günü gelip çatmıştı. Sınıfa geç gitmiştim ve istemsiz bi şekilde tavırlıydım. Tavrım elbette Büşra'yaydı. Ulan gerizekalı, kız doğru olanı yaptı diyosun ama hala kendi kendine tavır alıyosun. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu gibik. Kendi kendime triplenmişken Büşra'nın sınıfta olmadığını da farkettim ufak bi göz gezdirmeyle. Zaten farkedilmemesi mümkün olmayacak kadar büyük ve güzel gözlere sahipti, olsaydı bilirdim.
Gelip yine ön sıraya yakın olan yerlerden birine oturdum, Mikail ön sıramdaydı. "Noldu aga, bi durgun girdin sınıfa. Büşra sana tekmeyi koydu heralde ahahahaah" diye girer girmez başlamıştı taşlamaya. "Olm bi dur zaten tavırlıyım, yüklenme bugün bana" dedim. Bu konuşma sürerken yine bi güneş gibi doğdu sınıfa Büşra, girer girmez göz göze geldiğimizi farkettim. O da hızlı adımlarla yanımıza doğru gelip Mikail'in yanına oturdu zaten. Bakın, dikkatinizi çekiyorum beyler, Mikail'in yanına oturdu. Neden ulan, neden..! -
508.
0Kardeş sen güzel yazıyorsun da ne zamana biter toplu okuyayım
-
-
1.
0panpa daha çok var be bitmesine, sıkıcı mi gidiyorum ki amk bitmesini bekler haldesiniz
-
-
1.
0Pnp ondan değil hani kitap misali şimdi okumaya başlayayım da yarım kalmasın istiyorum tek seferde okumak istiyorum ondan
-
1.
-
1.
-
509.
0Rezerve bu arada
-
510.
+4Otururken bana da "Günaydın" demeden geçmemişti kocaman gülümsemesiyle. Ben de kendi salaklığımı sürdürüp tripli tavırlarla günaydın diyerek geçiştirmiştim. Ama esasını soracak olsanız konuşup sesini daha fazla duyabilmek için içim içimi yiyordu beyler. Ya dıbını gibeyim (izmirli) dıbını, neyin tribindesin aq. Hayır öyle de moda girmişsin ki çıkamıyosun da şimdi hiç bişey olmamış gibi davranmaya çalışarak. Aradan biraz zaman geçtikten, herkes kitabını defterini çıkarmakla uğraşırken gözüm öte yandan da Büşra'daydı. Mikail'le bi kaç fısıldaşmanın ardından Büşra bana döndü.
"Hayırdır, küs müyüz ? Hiç pas vermiyosun.
"Bişey olduğu yok ya, canım sıkkın biraz o kadar"
"Bişey mi oldu ki ? Anlat, dinlemek istiyorum ben"
"Yok yok önemli bişey değil, geçer zaten"
"Hiii parmağına noldu seniiin, yara bandı kıpkırmızı olmuuş"
Bi önceki akşam odada Kadir'in traş bıçağını açmaya çalışırken biraz sert bastırıp derin bi şekilde kesmiştim parmağımı. Ama aşçılık sürecinde de seri bıçak kullanmayı öğrenirken sık sık kesilirdi parmaklarım. Önemli bişey olmadığından ne anlatma ne de bahsetme gereği duymamıştım. Ama Büşra görüp sanki kendi canı yanmış gibi tepki göstermişti.
"Yok ya önemli bişey değil, dün kesilmişti geçer o. Yurtta değiştiririm bandıda"
"Hayır hayır, olmaz öyle. Al bakim sen şu peçeteyi, çıkar o bandı sar peçeteyle. Dersten sonra doğru sağlık ocağına gidiyoruz seninle, itiraz istemiyorum"
Tek bir cümle insanın tüm tribini alıp erim erim eritir miydi bi insanı ? Ben erimiştim, elenmiştim, düştüm hatta artık ne söylenebilirse. Önemsiz bi yara için telaşlanmış, daha şimdiden dişlerini gösterip itiraz istemeksizin önemli şeyleri yaptırmaya başlamış ve başarmıştıda. Beyler, ben cidden aşık oluyorum lan galiba bu sefer. Beni düşünen, önemseyen birisi vardı be karşımda. Tüm tribim, alınganlığım yerle yeksan olmuştu. Elimden tutan sen ol, sar sarmala yaralarımı. Sen iyileştirdiğin sürece seninle her acıyı yaşamaya razıyım ulan ben. Gidelim anasını satayım, sağlık ocağına da gidelim revire de gidelim sen nereye istersen oraya gidelim... -
-
1.
0izin verir misin yaraana bakiyim
Hangisine? Söyle hangisine?
Hangiissssiiinnneeee
-
1.
-
511.
0Rezervasyon
-
512.
+5Ders boyunca arkasını dönüp durdu parmağımı kontrol etmek için. Öyle tatlı, öyle telaşlı yüz ifadesi vardı ki kontrole gittiğimizde “deriyi gibip atmışsın, ameliyata almamız lazım” deseler sesimi çıkarmadan kabul etmeye razıydım ben. Hem bu davranışları salak triplerimi geçirmekle birlikte bana değer verdiğinide göstermişti. Herkese karşı bu tavırda olacağını sanmam beyler be, ne dersiniz ?Tümünü Göster
Ders bitti, yine bomboş geçmişti benim için. Hayatıma Büşra faktörü girdiğinden beri zaten not tutmaya tenezzül dahi etmediğim dersleri artık dinlemeye de zahmet göstermez olmuştum. Kötüye zütürürdü bu durum beni. Ama nedense böylesi daha da davranılasıydı, en azından bi süre daha. Çantasını apar toplamasının ardından benide acele ettirerek “Bak hala oturuyo, çabuk çabuk çabuk” diye başımda dikilmeye başlamıştı. Verdiği peçetenin kana bulandığını farkettikten sonra eskisini atıp yerine yenisini vermişti. Üstelik bu sefer parmağıma saran da kendisiydi. Ne asil bi davranış be.
Alel acele gittiğimiz sağlık ocağında pek sıra yoktu. Zaten üniversite bünyesinde olan bi sağlık kuruluşu olduğundan yalnızda öğrencilere tahsis edilmişti. Çok beklemeden doktorun yanına girdik, birlikte. Doktor benimle ilgilenirken cüzdanımı telefonumu vb. Büşra tutuyodu. Çok hoşuma gitmişti be beyler, inanın çok mutluydum. Doktor nasıl oldu, nasıl bitti diye sorup bilgi almaya çalışırken anlattıklarımın yanına “Dikkatsizlik yapıyo hocam, ondan böyle oldu” diye giydirmeler yapıyodu. Doktorun ne diyeceğide belliydi zaten, büyütülecek bişey yoktu. Ama Büşra’mın gönlü olsun diye gelmiştik bi kere. Ağrı kesici yazıldı, kremler verildi falan çıktık. Ben fakülteye doğru gitmeye çalışırken Büşra durdurup “Hayırdır (izmirli) Bey, nereye böyle” diye sordu. “Fakülteye, birlikte gidiyoruz ya işte” dedim.
“Hayır efendim, sen yurduna gidip ilaçlarını alıp yatıyosun derse falan gelmek yok. Not gerekirse ben alır veririm sana merak etme. Gider gitmezde beni haberdar et tamam mı, aklım sende kalmasın”
Beyler ?
Büşra bana gerçekten değer verip önemsiyor muydu ? Yoksa sırf ben onların yanan evlerine önem verip sorduğum için verilmiş bi karşılık mıydı bu ? Mutluydum esasında. Fazlasıyla da hoşuma gitmişti. Ama öte yandan düşünceli olarak kalakalmıştım. Hepsinden önce söyledikleri arasında dikkate alınması gereken bi cümle vardı, son cümlesi...
Dönüp kontrol ettiniz mi söylediklerini ? Etmediyseniz de şimdi ediyosunuzdur. Evet evet, o cümle. Haberdar etmemi istediği kısım. Ulan tribine girdiğim mevzunun rövanşı geçmişti elime, kullanmadan edemezdim. Karşılığını verdim ben de;
“Ya çok önemli bişey değil cidden. Geleyim işte ben de derse bişey olmaz. Hem sen yanımda olursun, daha çabuk iyileşirim işte fena mı ?”
Gülümsemişti, devam ettim
“Haber ver diyosun da senin numaran bende yok ki Büşra Hanım, ben verdim sana geçen gün ama senden almayı unuttum”
Kızarmıştı beyler, çekinmişti. Demek ki eli pek çok kez gitmişti o telefona bana bişeyler yazıp gönderebilmek için. Ama her seferinde vazgeçmişti. Şimdi ikimiz içinde bi konuşma fırsatı vardı.
“Senin suçun, almadan gittin numaramı olur mu öyle şey. Aç şu tuş kilidini de kaydedeyim numaramı, sen şimdi o parmakla uğraşma basmaya falan”
Zaten elinde olan telefonumu bana doğru uzattı, şifreyi girerken başını havaya doğru kaldırıp çaktırmadan bakıyomuş gibi muziplikler yapıp gülüyodu, güldürüyodu da. Kaydetti numarasını, adı ve soyadıyla.
“Şimdi sende kayıtlı çok Büşra vardır, karışmasın soyadımı da yazdım” dedi gözünü sündüre sündüre. “Kaç tane olduğu önemli değil, konuştuğum bi tanesi olacak” diye karşılık verdim. Eee öyle sataşırsan böyle kaşınırsın Büşracım, ama tatlı bi karşılıktı bu. Kızardı, telefon ve cüzdanımı verip “Hadi bakalım, doğru yurda. Gittiğinde haber verirsin” diye yineledi. Ben de dediğini yaptım. Vedalaştıktan sonra yanından hiç ayrılasım olmasa da yola koyuldum.
Hayat, bana gıcık olan talihim, güzel günler Sakarya’nın öneriyle bana gülmeye mi başlıyodu acaba beyler ? Uzun zamandır hakettiğim şeyler sonunda gelmeye mi başlamıştı acaba ? Emin değildim. Ama emin olduğum bişey vardı; bugün yurda mutlu gidecektim... -
-
1.
0seriiiiiiii
-
1.
-
513.
0Rezervasyon
-
514.
0Soru 2 pnp evli misin
-
515.
0Devam etsene gibik
Her gün 10 satır okuyorum yetmiyor bol bol at
Bağımlısı oldum bulurum seni izmir'de zorla anlattırırım valla -
516.
0okunur mu
-
517.
0rezzamk
-
518.
0Rez aldım mı lan ben buna
-
519.
0Rezervasyon 20 gündür düşmemiş iyidir heralde
-
520.
0Rezervasyon
başlık yok! burası bom boş!