/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 351.
    0
    35 okundu rez
    ···
  2. 352.
    0
    Devami için rezerve
    ···
  3. 353.
    0
    Rezerved
    ···
  4. 354.
    +6
    herkese selam beyler

    öğle vakti boş bi vaktim vardı. ben de bu boş vakti girip hikayeyi biraz daha ilerletmekle geçireyim dedim. kısa da olsa bi kaç part atıcam. akşam yine uzun uzun yazacaklarımla sizlerleyim
    ···
  5. 355.
    +8
    kafamdaki kalabalıkları bi kenara bırakıp vizelerin yaklaşmasıyla kendimi derslere vermeye başladım. ulan sağla solla ulaşıp dersleri ikinci plana attıkça farkettim ki pekte konu ve ödev birikmiş. ama bilin bakalım derslerde not tutmayan öğrenci kimdi ? evvet, doğru tahmin. e artık herşey için geç olduğundan dolayı not tutmayı bi kenara bırakıp not dilenmeye başlamam gerekliydi. sınıftaki burnu havada tayfaya başvurmak gibi bi niyetimde hiç ama hiç yoktu.
    "yhaa ben tamamlamadım notlarımı ama"
    "fotokopi çektirip veririm ben sana"
    "numaranı ver ben sana çekip atarım yhaa"

    tabii ki bunlar söylem olarak kalacaktı. ah salak kafam ah, sağdan soldan sıcak sıcak toplamaya bak dimi notları. şimdi toplu bi şekilde almaya çalışınca çok dikkat çekiyo işte. ama sınıfta benim halimden anlayabilecek ve geçmiş zamanda da kısaca bahsettiğim birisi vardı zaten. ahıskanın bağrından kopup gelmiş, zaman zaman keyfimi yerine getiren mikail efendi.

    normalde hep arka sıralara oturur dersi dinlesem dahi kitap defter tutmadan gider gelirdim okula. ki bu seneye özel değil her zaman için böyle olmuştur eğitim hayatım. dersi dinlerim, sağdan soldan not toplarım, sınav haftası bakınır dersleri geçerim. yine öyle olacaktı. sınıfa girip mikail'i aradı gözlerim. olsa olsa notların tamamı onda ya da onunda alacağı kişide olurdu. en önde oturuyodu, bu sefer arkaya geçmek yerine ben de yanına geçiverdim. klagib günaydınlaşma faslından sonra direk konuya girip notları sordum (şaşırmadık).

    "aga ben de büşra'dan alıcam. gelir o da az sonra birlikte fotokopileri çektirmeye gideriz. ama sen de benim işimi görürsün"
    "hayırdır olm ne işin varmış senin. karı kız meselesi deme şok geçirir kalırım şu ön sırada"
    "yok lan, o işleri ben kendim hallederim biliyosun (güldü). güzel bi yemeğini yerim, zaten konuşamıyoduk ne zamandırda"
    "ayıp ettin kanka, istediğin yemek olsun"

    laflamaya devam ederek büşra'nın gelmesini beklemeye koyulduk. kim olduğunu da bilmiyorum, dediğim gibi sınıftakilerle aramı iyi tutmaya çalışsamda tümüne hakim değilim henüz. aslında her iki sınıfta da yaşadığım sorun aynıydı. sınıfa ilk girdiğim zamanı hatırlar mısınız beyler ? hani hoca "bu delikanlıda aramıza yeni katıldı, dgs öğrencisi" falan diye oturtmuştu beni okulun ilk günü. heh işte te o zamanlar kendimi kısaca tanıtmamdan bu yana bana hep önyargılı yaklaştılar. neden mi ? çünkü izmirliydim

    buraya okumaya gelenler ya zaten buranı yerlisi olan öğrencilerdi ya da istanbul'dan gelenler. onların haricinde gelenler ise hep anadolu'nun belirli yerlerinden glmiş, büyük şehir hayatına adapte olmaya çalışan, yüreğinde kötülük barındırmayan (ya da belli etmeyen) tiplerdi. her iki girdiğim sınıfta da hiç izmirli ya da ege bölgesinden gelen birine rastlamamıştım. zaten her tanıştığım kişide bana "aga izmir bırakılıp buraya gelinir mi hiç ya, nasıl bi hata yaptın sen" diyolardı. hata değil ki evladım bu. izmir'den kaçmam gerekliydi o yüzden geldim buralara. hem izmir'de gitmediğim okulda kalmamıştı zaten, geçiş yapa yapa hepsinde birer sene okuyup gezmiştim zaten bana yeterliydi .D
    ben izmirliydim. onlardan daha çok eğitim almış, üniversite görmüş, tecrübe edinmiş birisiydim. yeteneklerimde daha fazlaydı sertifikalarımda. aynı zamanda aşçılık eğitimlerimde vardı, donanımlı bi insandım yani. hepsini bi kenara bırakacak olursak izmirliydim arkadaşlar. burnu havada, egoyla dolu, bununla övünen insanların olduğu yerden geliyordum. peki ben öyle miydim ? fazlasıyla. ama bunu onlara yansıtıp aramda mesafe açacak birisi değildim. ben arkadaş edinmeyi çok severim, en büyük korkumda arkadaşsız kalmaktır zaten her zaman için. bunun için adımlarımı atar buna göre davranışlar sergilerim. ama sınıftaki önyargıyı kırmak fazlasıyla zor olacak gibiydi. kırılabilir miydi erkenden ? evet. ama benim sınnıf whatsapp grubuna alındığım anda kendimi tanıtırken övgüye kaçan yazılarım önyargı duvarlarını egodan tuğlalarla doldurmuş daha da kalınlaştırmıştı. bu işin sıvacısıda benim kırıcısıda, elbet kırardık. ama zamanla.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 356.
    -1
    Vcftu Ik mnb
    ···
  7. 357.
    +13 -1
    bi yandan bu düşüncelerle kafamı meşgul ederken öte yandan da mikail'le sohbet etmeye devam ediyodum. klagib geyikler falan filan. o kadar laf ediyodum falan ama sınıfta hoşlandığı biriside varmış beyimizin, henüz söylemedi. zamanla alırız baklayı ağzından, sorun değil.

    ben arkam dönük mikaille konuşurken "aha büşra'da geldi" diye böldü konuşmayı. kimmiş ulan bu büşra diye dönüp bakmama kalmadan gözlerim faltaşı gibi açılıp yerlerinden fırlayacak gibi oldu. büşra, büşra, büşra.!?

    hatırlarsınız, daha konuşmanın en başında renkli gözlülere olan hassasiyetimi ve zaafımı belirtmiştim. hatta belirtmekle kalmayıp detaylarını da sık sık söylemiştim sizlere. tüm bunlardan bahsederken melek gibi geçip giden, hala aklımda olan ama göremediğim birisi vardı hatırladınız mı ? izmirde metro aşkları çok olur, o da benim dolmuş aşkımdı hani. kısa boylu, zarif, ince mi ince, masmavi gözlere sahip, tesettürlü bi hanımefendi oturmuştu yanıma. işte o sınıftan içeri girmiş bizim sıraya doğru aynı zarifliği koruyarak yürümeye devam ediyodu. hadi canım, yok artık. bu kadarıda olamazdı, olmamalıydı ya da. hani sürpriz bi kupon yapıp bakmaya dahi tenezzül edip cüzdanının bi kenarında unutursun da sonrasında kuponun tuttuğunu farkedip hem şaşkınlık hem de mutlulukla iddaa bayiine koşarsın ya. heh işte, onun gibi bi durum içindeydim bende. haftalar önce gördüğüm, unutup zihnimdeki cüzdana koyduğum aklını kaçırtabilecek güzellikteki bu sürpriz kuponu daha yeni hatırlayıp baktığımda kazandığımı farketmiştim. kazanmak derken doğrudan bi kazanma değildi elbet. ama sırf tekrar görebilmek uğruna "ulan dersim yok ama aynı saatte dolmuşa binsem görür müyüm acaba" dediğim, bulmak için umudumu kaybettiğim şu güzelliği bulmak ne kelime doğrudan yanımda belirmesini görmüştüm ya daha ne olabilir ki.

    şaşkınlığımı gizleyemedim, ama çokta belli etmemek için gelenlere selam verdim, arkamdaki alakasız kişilerle konuşmaya çalıştım falan. oysa o o kadar güzel gülümseyerek geliyodu ki bizim yanımıza. mikail'le konuşmaya başlamıştı
    "günaydııın, nasılsın mikail. erkencisin bugün yine"
    "günaydın büşra günaydın, yurtta canım sıkılıyo ya. ben de gelip sınıfta oturuyorum böyle. (izmirli)yle laflıyoduk bizde öyle. tanışsanıza"

    pas bana atılmıştı. çokta güzel değerlendirip gole çevirebilirdim bu konumda. ne de olsa ağzı laf yapan, tanışmayı seven, hele ki böyle birisiyle tanışmak için can atabilecek birisiyim. ama bu sefer kaleci biraz farklı, biraz değişik. çünkü tesettürlü insanlarla nasıl konuşabileceğimi hala tam anlamda kestirebilmiş değilim. selamlaşmak için elimi uzatsam, ayıp olabilir. hadi ayıbı geçtim karşılık vermeyebilir. ama kafa sallayıp geçmek gibi boş bi harekette yapmak istemiyorum. çok fazla vaktimde yoktu düşünüp karar vermek için. basit bi şekilde kıvırmaya çalıştım

    "selam büşra, (izmirli) ben. eğer buraya oturacaksan kalkabilirim, arka sırada boş ne de olsa"

    ulan bu kadar kötü bi karşı atak olamazdı ya. ama kendisi o kadar naif bi hanımefendiydi ki bozuntuya vermeden gelip oturuverdi "yok yok sorun değil buraya da oturabilirim. tanıştığıma memnun oldum. senden çok bahsedildi bizim kızlar arasında. ama bi türlü tanışma fırsatımız olmamıştı"

    oha, ne kızları lan. haberim olmadan kız muhabbetlerine mi dahil olmuştum ben ? gündüz benden bahsedip geceleri yurt odalarında uykuya dalmadan önce kurdukları ateşli fantezilere mi alet etmişlerdi acaba beni (ahahahaha)
    tabii ki şaka lan, olur mu hiç öyle şeyler. olsa olsa "çok egolu bu huur çocuğu, yüz de verilmez buna, iki konuşsak yavaşamaya çalışır it oğlu it" demişlerdir hakkımda. fazlasını düşünmem. sormakta istemem. ama böyle bişeyi pat diye söylemesiyle büşra'nın saf mı, açıksözlü mü yoksa boş boğaz birisi olduğunu mu anlayamamıştım. hareketlerine, mimiklerine bakacak olursak daha çok 'saf' birsiydi. kıyamam ya, saflık bi insana bu kadar mı çok yakışırdı. değişmiştim lan ben, değişmekteydim.

    sakarya'da kaldığım 4. ya da 5. haftaydı. fakat bu kadar süre beni değiştirmeye başlamıştı bile. hayatında hiç tesettürlü birisiyle konuşma ya da arkadaşlık kurmamış olan ben şimdi böyle birisinden fazlasıyla hoşlanıyor, gözlerine bakmak için can atıyor, aklımdan çıkaramıyordum. hala emin değilim neler hissettiğim ya da neler yapacağımdan. ama değişimimi göz ardı etmekte olmazdı. olumlu bi değişim miydi bu ? ya da izmirde edinmiş olduğum 'ego'mu törpülemeye mi başlamıştım ? bilemiyorum. ama sakarya ve başta büşra bana bunu farkettirmişti...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Hadi ya devam
      ···
    2. 2.
      0
      Pampaaaa devam artık
      ···
    3. 3.
      0
      Lan hadisene yannanım
      ···
    4. diğerleri 1
  8. 358.
    0
    En tasaklısından rezz
    ···
  9. 359.
    0
    Pusudayiz pnp
    ···
  10. 360.
    0
    38 okundu reZ
    ···
  11. 361.
    0
    Rezerved
    ···
  12. 362.
    0
    Ayraç 37 fena hikaye
    ···
  13. 363.
    0
    Okurum aksam
    ···
  14. 364.
    0
    Rezervef
    ···
  15. 365.
    0
    Ayraç:39.Entry
    ···
  16. 366.
    0
    Reserved
    ···
  17. 367.
    0
    Bir rez daha
    ···
  18. 368.
    0
    Rezervasyon
    ···
  19. 369.
    0
    Buralara bakem
    ···
  20. 370.
    0
    Rezervasyon bir ara okurum
    ···