-
1.
0öncelikle belirteyim, siyasi entrylerimde "en sağından en soluna kadar tüm siyasi görüşlerin baskıcı ve tektipleştirici olduğunu düşünen biriyim" notunu düşerim genelde. zaten bu başlıkta da siyasetten değil, yönetimden bahsedeceğiz. parti fanatikliğinden ziyade, ülkemizin genel yapısını anlamaya çalışacağız. dolayısıyla çok çok uzun bir yazı olacak huur çocukları. rezerve edin, mala vurduktan sonra bi 5-10 dakika canınızın hiç am istemediği sıralarda okursunuz.
tekrar belirtiyorum burada olay partiler değil, nasıl yönetildiğimiz. saçma sapan provakasyonlara başvurup üyeliğimin gitmesine sebep olmayın dıbına koyim.
niye bunu bugün yazıyorum? çünkü yazdıklarımı okuyan olursa ve mantıklı bulursa kendi görüşümü onun aracılığıyla sandığa empoze etmek istemedim. aynı zamanda yazdıklarıma şiddetle karşı çıkacak kesimi daha da hiddetlendirip inadına oy vermelerine sebep olmak da istemedim.
ben bu seçimlerde oy kullanmadım. gibko gibko sebepler sayacak değilim, mantıklı bir açıklama yapmayı planlıyorum.
başlamadan önce not: bu entrydeki tüm benzetmeler, ironi amaçlıdır. çok sıkıcı olmasın diye bunları aralara serpiştiriyorum.
evet başlıyoruz,
biz nasıl yönetiliyoruz beyler? bunu bilen var mı? sizlere klagib tanımları vericem şimdi ve sonra da benim oy vermememe sebep olan yorumlamalarımı eklicem. tüm tanımlar fikipediadan alınmıştır.
demokrasi: demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir.
cumhuriyet: cumhuriyet, hükümet başkanının, halk tarafından belli bir süre için ve belirli yetkilerle seçildiği yönetim biçimidir.
parlementer cumhuriyet: başkanlık veya yarı başkanlık sistemlerinin tersine parlamenter cumhuriyet rejimlerinde devlet başkanı olan başkan daha az hatta sembolik sayılabilecek yetkilere sahiptir. i̇cra yetkilerinin büyük kısmı hükümet başkanında (başbakan) toplanmıştır.
seçim barajı: seçim barajı, seçimlerde belli bir oy oranına ulaşamayan partileri milletvekili çıkaramayacagını öngören sistem. seçim barajı, küçük veya radikal görüşlü partilerin meclise girmesini böylece koalisyon hükümetlerinde yer almalarını engellemek için kullanılır. ayrıca barajlı seçimler sonrasında koalisyon hükümeti kurulma ihtimali daha az olduğundan yönetimde tek görüşü egemen kılan bir unsurdur. yüksek seçim barajları halkın oylarının mecliste temsilini azaltır ve temsilde adaleti zayıflatır
günümüzde ab ülkelerinde seçim barajı %1 ile %5 arasında değişirken bu oran türkiye'de %10'dur.
demokrasi, bana göre çok mantıklı değil. biraz aysun kayacı'nın dediğine geliyor olay, dağdaki çobanla benim oyum bir mi? muhabbeti. tabi ben bu kadar dangalakça yorumlamıyorum olayı. bence bir ülkede insanlık hakları olarak evet herkes eşit olmalıdır. hatta toplumun değerlerinden dolayı eşitsizliğe yönelttiği gruplara pozitif ayrımcılık da yapılmalıdır (kadınlar gibi). ancak yönetim aşamasında verilecek oyların eşit olmaması gerektiğine inanıyorum. ancak şunu da belirteyim: bu kesinlikle geçici bir süreç olmalıdır. yüzyıllarca hep eşit olmayan bir oy düzeniyle sisteminizi yürütemezsiniz. o zaman mevcut sistemden bir farkınız olmaz. geçici bir süre bu uygulamayı getirip tüm halkın ülkenin yönetiminde eşit oy verme hakkına sahip olabileceği kadar bilinçli olmasını sağlamalısınız. çünkü; sağ sol ayırmıyorum, bu ülkede okuyan, araştıran ve bunu evde değil okullarda veya türkiye'nin geleceğini belirleyen çeşitli kuruluşlarda ömür çürüten adamlar var
-
2.
0yıllarca anayasa hukuku okumuş bir adamla, makarnaya oyunu satabilecek kadar cahil ve aciz bir adamın anayasayı eşit ağırlıkta oylamasını isterseniz, daha çok sürünürüz. ve ne yazık ki bu cahil kesim çok daha fazla, demokrasi de çoğunluğun azınlığı ezdiği bir yöntem olduğuna göre, makarna daha çok iş yapar. ha ama şunu da söyleyeyim, o cahil dediğimiz adamın emek bazında bu ülkeye kattığı değerler çok fazladır belki. elbette olabilir. bunları değerlendirebilecek altyapıya sahip insanlar tarafından bunlar da göz önüne alınarak oyların kat sayısı belirlenmelidir. yoksa çoğunluk azınlığı ezmeye daha çok uzun yüzyıllar boyunca devam edecektir.Tümünü Göster
cumhuriyete gelirsek. tek başına bakıldığında gayet hoş görünüyor sanırım. bazı adamlar seçiyoruz, o adamlar bir şeyler yapıyor, sonra beğenirsek tekrar seçiyoruz, beğenmezsek seçmiyoruz. her şey bizim elimizde yani. bu kadar güzel mi lan her şey?
elbette değil, şimdi parlementer cumhuriyet tanımını da okuyunca görüyoruz ki, bir ülkeyi yöneten başbakandır arkadaş.
tamam, başbakan olsun, hadi onu da kabul edelim. biz bu başbakanı nasıl seçiyoruz peki? seçimlerle.. o zaman şimdi seçim barajını inceleyelim:
tanım kendini çok net anlatıyor aslında. bir oran belirlenir ve o oranın altında oy verirseniz milletvekiliniz olmaz. temsil edilmezsiniz. yani siz bir hiçsiniz. bu kadarla kalsa iyi, sizin kullandığınız oyları biz aramızda bölüşürüz. bunu anlatmak için bazı matematiksel açıklamalar gerek diye yazmıyorum, araştırırsınız.
bu seçime giren partilerden;
- akp bu barajın kaldırılmasını istemeyecektir, ki zaten 2 dönemdir baştalar değiştirmediler.
- mhp zaten istemez, bdp olayından dolayı.
- çok savunduğunuz için adını yazacağım, heparın zaten siyasi anlamda bir hedefi yok bu konuda bişe yapmayacaklarını veya yaptıklarını ellerine yüzlerine bulaştıracaklarını öngörmek çok zor değil.
- chp bu işi çok uzun vadeye yayacaktır veya yaymak zorunda kalacaktır. çünkü koalisyon dışında başka bir şansları olmadığına göre bunu pat diye uygulamaları imkansızdır. hatta en iyimser yaklaşımla uygulayacaktır diyorum. realist olursak böyle bir ihtimal de yok. çünkü acı ama gerçek beyler. chp hiç bir zaman halkın partisi olmamıştır. chp lider partisidir. insanlar chp'ye oy verirse atatürk için verir. ama bu partinin başında atatürk yok, adam öleli 70 sene oldu, uyandırayım yani. dolayısıyla chp'nin tek başına bu ülkede bir şeyleri değiştirebilecek yetkiye sahip olması bir ütopyadır.
- barajın kaldırılmasını isteyen bir diğer parti de bdp'dir. zaten bildiğiniz üzere onlar da hiç bir zaman bunu tek başlarına yapacakları bir imkana sahip olamayacaklar. -
3.
0dolayısıyla hepimiz boşuna oy veriyoruz. çünkü;
- türkiye'nin en zeki ve en cahil addıbının oyları eşit düzeydedir.
- seçimle iş başına getirme sistemi uygulanmaktadır.
- bu sistemin sonucu aşırı yetkili bir başbakan yaratmaktadır.
- çünkü o başbakan, barajı aşamayan partilerin de sözde lideri olarak görünmektedir.
- dolayısıyla halk, barajı geçemeyen partilerin de adını bile duymadığından, iktidar veya koalisyon partilerini oy verilecek yegane partiler olarak görmektedir.
hatta tüm bunları geçtim, hepiniz zütünüzü yırtmıyor musunuz şu şekilde:
- chp veya mhp'ye verilmeyen oy boşa gider.
- boş oy atan akp'ye atmış sayılır.
- oy kullanmayan akp destekçisidir.
evet, doğru. bunların hepsine katılıyorum da, bunların hepsi çok saçma değil mi? ben niye oy vermeyince akp'yi desteklemiş oluyorum veya chp-mhp'den birine vermeyince neden oyum boşa gidiyor?
bu sistemde bir yanlışlık yok mu?
bu sistemde bir yanlışlık olduğu kesin de; siz bu sistemi, sistemin en büyük devam ettiricisi olan seçim sistemiyle nasıl değiştirebileceğinizi düşünüyorsunuz beyler?
george carlin reyizin aşağı yukarı şuna benzer bir cümlesi vardır: "oy vermiyorum çünkü oy verdiğinizde başa gelenlerin yapacağı kötülüklerden şikayet etme hakkınız olmaz. çünkü onları siz seçmiş olursunuz. ben kimseyi seçmiyorum ve hepsini eleştirebilirim. ama siz eleştiremeyeceksiniz."
devlet demek bürokrasi demektir. peki bürokrasi nedir? size bürokrasiyi kendi hayatımdan bir örnekle açıklayayım:
benim babam esnaftır. şimdi yeni bir imalathane kurmak istediler. gıda ürünleriyle alakalı. yaklaşık 1 aydan beri tarım müdürlüğünden yetkililerin gelip onay vermesini bekliyorlar. 1 aydır iş yapamıyoruz ve cebimizden yiyoruz. yiyoruz dediğim açlıktan bitimizi yiyoruz yani. ama o izni koç holdingin alması gerektiğini düşünsenize. 1 günde alır yahu. hadi en kötü ihtimalle, 1 haftada alır. biz 1 ayda izin almayı beklerken, adam 1 haftada izni alır, 3 hafta üretimini yapar ve parasını kazanır. yani holding daha da zenginleşirken, çoktan geç kalmış olan bizler küçük kalmaya devam ederiz. bürokrasi devletin temelidir, bürokrasi kötüdür, devlet kötüdür. -
4.
0zaten biz millet olarak hiç bir zaman siyasi parti seçmeyiz. biz lider seçeriz ve o lider bizi istediği gibi yönetir. bu demokrasi ve cumhuriyetin getirdiği halk bilincine aykırıdır. bu tebaa kültürüdür, ümmet kültürüdür. bunun sebebini;
- allahsız atayistler islam kültürüne,
- anarşik gomonikler osmanlı kültürüne,
- ne diyeceğini bilmeyen ve kendini bişe demek zorunda hissedenler de ikisine birden bağlarlar.
bunu yapanlar kimler mi? en sağından, en soluna kadar tüm seçmenler. insanlar partilere değil; erdoğan'a, pamukoğlu'na, kılıçdaroğlu'na oy verirler. chp hala atatürk'ten ekmek yemektedir. ecevit ölünce dsp falan kalmamıştır. chp seçmeni sırf baykal yüzünden partisine oy vermemiştir. mhp'liler bu konuda ne kadar özgün görünseler de onlar da her lideri türkeş'le kıyaslama hatasına düşeceklerdir, düşüyorlar da.
tüm siyasi partilerin liderlerinin bugün öldüğünü düşünün, yerlerine parti tabanından getirilecek kaç isim sayabilirsiniz?
yani beyler;
bir şeyleri değiştirmek için yöntemleri değiştirmelisiniz. sürekli aynı şeyi deneyip, farklı bir sonuç beklemek aptallara özgüdür der aynştayn. neler yapılabileceğini de başka bir başlıkta konuşuruz.
öptüm, byes. -
5.
0böyle mesela:
bir imza da siz atın, Gediz Hiroşima Olmasın diyenlerden olalım...
http://www2.tema.org.tr/temaimza/
ccc inci doğayı sever ccc
yalnızca 1 milyon imza gerekli. -
6.
0hepsini okudum.
-
7.
0özet geçseydin keşke bin atlayarak okudum
-
8.
0okuyanı gibsinler
-
9.
0oha oha o.ç kim okuycak bunu
-
10.
0demokrasinin olmadığı çin'de halk önce şehir meclisini seçer, şehir meclisi de ülke meclisini seçer.
-
11.
0okudum bilgilendim.
-
12.
0-öncelikle- den sonrasını okumadım
okuyanı gibsinler -
13.
0amzütmeme
-
14.
0okudum bin. şukular sana.
-
15.
0kısa yazmışsın amk. hemen okudum bitti.
-
16.
0okudum lan ;
senin anlattıkların eğitime çıkar genç kuşak daha bilinçli
okuyor;en azından nete giriyor dünyayı takip ediyor hiç değilse evrenselleşiyor cahil kalmıyor
bi süre sonra makarnayla kandırılamıyacaklar ..
nasıl yönetiliyoruz değil nasıl yönetiyoruz dicez
fransız ihtilali hikayesi işte.. -
17.
0@17 kesinlikle panpa, eğitim şart. onu zaten başka başlıkta tartışmak lazım.
-
18.
0özet bin
-
19.
0http://zilch12.mybrute.com
varsa yenebilecek binler gelsin -
20.
0kesin güzel bişey demişsindir ama o yazıyı okuyacak adam yok