nasıl pusuya düştük anlatıyorum

nazlı? nazlı yı aramam lazım benim. ceplerimi karıştırdım ama yok... telefon kartım yok. koşa koşa gittim murat uzmana;

komutanım kartınız var mı?

ne kartı olum?

telefon kartı komutanım. nazlıyı arıcam

ne diyosun olum sen? lan alın şunu şoka girmiş bu.

komutanım kart bulmam lazım nazlı merak etmiştir beni..

ah nazlım ah. pamuk ellerini özledim. mavi gözlerini özledim. sıcak nefesini, sımsıcak gülüşünü... nazlı... gel kurtar beni burdan.

kafayı yiyordum. biliyorum şu an saçmalıyorum, korkudan delirmek üzereyim belki ama en azından manyadığımı biliyorum, farkındayım. yani henüz delirmedim. biri elime bi çadır bezi tutuşturdu. cesetlerin üzeri örtülecekmiş. rahatsız mı oldunuz beyim? üzerlerini örtünce yoklarmış gibi mi davranacağız?

çaresiz yürüyorum, ilerde yolun ortasında umarsızca 3-5 parça halinde yatan arkadaşlarıma. onların nazlısı var mıyıdı acaba? şu an ana babaları ne yapıyor ki? haberleri yok çocukları parça parça oldu. çocukları ölürken onlar ne yapıyorlardı acaba? öğrendiklerinde ne olacak? vatan sağolsun diyecekler elbet ne olacak ki? çadır bezi de ağırmış. sürüyerek zütürüyorum, örtücem üstlerini ama manzaraya bakamıyorum, hayır tiksinme değil delirme bu. bi daha gitmezse gözümün önünden bu manzara. ölmeyi yeğlersin de ölemezsen sakat hacı. adamın ömürünü çürütür. kafamı çevirip el yordamıyla yapıcam başka öçare yok. bir ölüye hiç bu kadar yakın olmamıştım. ne kadar da gerçek? ne kadar da yaşıyor gibi görünüyorlar. ama kollar bacaklar yok yaşamak istemezlerdi heralde.

çadır bezini savurmamla, kulaklarımın çınlaması bir oldu. bir uğultu ki sormayın. beynimin içinde bir avuç toplu iğne bir o yana bir bu yana salınıyor sanki. ve boşluk. kendimi boşlukta hissediyorum. uyuştum. ama gerçekten boşluktayım, yerle temeasım kesilmiş belli. hissediyorum. gözlerimi açtım ama açtığıma emin olamadım. karanlık... sonra görüntü geldi, dağlar taşlar dönüyor. bir o yana bir bu yana gidiyor herşey. dönüyor, dönüyor... yada ben dönüyorum. evet bern dönüyorum, havadayım.. sonra feci bir acı kolumda ve sağ kaburgalarımda. yine dönüyor heryer ama bu sefer arada bir bi yerlere çarpıp yine havalanıyorum. bu sefer yuvarlanıyorum belli. gözlerimi açık tutamıyorum... az sonra bi kayaya patlayıp pekmezi akıtacağım belli. umarım acı çekmeden hemen ölürüm. umarım felç olup sağ kalmam...