Bu entry silinmiştir
-
1.
-1çocukluğuma hiç inmeyeceğim,
güzel bir lise hayatı geçirdim, mutluydum, arkadaş çevrem genişti ve geyiğin de ciddi muhabbetin de her türlüsünün yapıldığı harika bir grubum vardı.
kızlarla aram her zaman iyi olmuştur, sınıfın sevilen çocuğuydum diyebilirim. iyi niyetliydim, sınıfımdan hiç bir kıza yan gözle bakmadım, sevgililerim oldu,
reddettiklerim oldu, reddedilmelerim oldu,
her şeyi yaşadım lise sıralarında.. yaşadığımı sanmışım oysa, oysa hayat daha yeni başlıyormuş da haberim yokmuş benim.. -
2.
-1dediğim gibi, iyi bir lise, iyi bir ortam, mutlu bir ergenlik dönemi,
netice itibariyle bu da iyi bir öss başarısı getirdi, kalburüstü bir üniversitenin iyi bir bölümüne girdim,
işte benim, bugünkü ben olma hikayem de o zaman başladı -
3.
-1ilk günümü hiç unutamam,
herhalde kendini kasmaktan 1-2 cm genişlemiştir vücudum,
düşünsenize, o sıcak arkadaş ortamından çıkmışsınız, leb demeden leblebiyi ağzınızdan alan kankalarınız, karı kız ortdıbınız, gittiğiniz kafeler, oturduğunuz pastaneler, ananız babanız, hepsi ardınızda kalmış.
ve sizinle benzer duyguları yaşayan, farklı kültürlerden, yurdun farklı köşelerinden, farklı yaşantılardan, farklı ortamlardan 60 küsür insanla aynı sınıfa konmuşsunuz. o atmosferin elektriğini hayal edebiliyor musunuz?
üniformalar gitmiş, herkes deyim yerindeyse cicilerini giymiş, o gün üniversitenin ilk günü.. -
4.
0sor bi gibimde mi ?
-
5.
-1önceki iki geceden yurtta tanıştığım elemanlarla sınıfa girdik,
eşyaları koydum, daha pek kimse yoktu, erken gelmişiz.
sonra bu çocuklardan birinin tanıdığı kızlar ve onların da arkadaşları var, neyse biz 4 e 4 grupça takıldık biraz dışarda,
ben de bir yandan diyorum ki "iyi lan gene ilk günlerden insan tanımaya başladık" ama inanın içimde öyle dalgalı bir deniz var ki anlatamam, yeni bir ortamın ve yeni insaların verdiği o tuhaf "aman gibko bir hareket yapmayayım" telaşı bir yandan, bütün bunların güzelliğinin verdiği heyecan bir yandan.
neyse ki herkes sıcakkanlıydı da * benim de gerginliğim azalıyordu böylece.
dersin başlamasına yakın sınıfa bir gittik, tribün gibi dolmuş, söyle bir göz gezdirdim ki daha ilk anda gözüme çarpan olay şu "sınıfın en az 3 te 2 si kız"
gözlerim yaşardı aq..böyle olacağından haberim yoktu, cennete düşmüş olmalıydım.
geçtik sıraya oturduk, muhabbettir gidiyor, ön sırakiyle laflaşıyoruz, arka sıradakiler bir şey soruyor derken her şey harika.. sınıfta o yeni tanışan insan kalabalığının iç gıcıklayıcı uğultusu filan..
tüm bunlar akıp giderken onu gördüm, hani bizim klagib deyimimizle hayatımı giben kızı.. -
6.
0rezerve bakalım
-
7.
-1gerçi artık hayatımın gibildiğini düşünmüyorum şimdiki aklımla,
sadece değişmiş işte, bu değişimden memnun muyum? eski ben, bozulmadan, yaralanmadan, kirlenmeden bu yaşıma gelseydi nasıl olurdu? bilemiyorum,
ama bundan şikayet edecekte değilim..
işte, onu gördüm, cam kenarında, benim sırama göre ön çaprazımda oturuyordu.
bense duvar kenarında, huyum olduğu üzere duvara yaslanmış, son derece rahat, kahvede gibi takılıyorum. aramızda orta sıralar ve en azından 3-4 metre var,
ama o büyülü an da, öyle bir kitlenmiş ki gözlerim, sanki hemen yanıbaşımdaymışcasına, sanki sınıfta sadece o ve ben varmışcasına..
etrafımdaki uğultu iyice anlaşılmaz olmuştu, yanımdaki adamların konuştuğunu duymaz, anlamaz olmuştum.. sadece o ve heyecanlı heyecanlı etrafa gülümseyip birileriyle laflaşan o sevimli surat vardı gözlerimin önünde.. kitlenmiştim, dalıp gitmiştim adeta.. -
8.
0baştan mı yazıyon amk
-
9.
0size yalan söylemeyeceğim,
ben lisede çok fazla kızla çıkmadım beyler, hele aşık olmak? sevmek? teğet bile geçmedi emin olun..
yo aslında sevdim tabi sevgililerimi, ama tadı hoşuma giden bir çikolatayı sevdiğim gibi, üzerime yakışan bir gömleği sevdiğim gibi, beğendiğim bir televizyon dizisini sevdiğim gibi..
ya şimdi olanlar neydi peki böyle? daha önce hiç böyle bakmamıştı gözlerim, çok yabancıydım bu duyguya binler, bilemezsiniz.. yaşım 18 e dayanmış, ben daha ilk defa aşık oluyorum.. -
10.
0şimdi bile arkadaşlarla ne zaman bu muhabbeti döndürsek, "ulan harbi film gibiydi sizin olayınız" diyorlar,
harbiden de film gibi başlamıştı,
her şey senaryoya uygundu,
sevmeyi yeni öğrenen toy delikanlı, sevimli ve ışıltılı esas kız, ilk görüşte aşk ve onu peşpeşe izleyen hoş tesadüfler (!)..
ilk gün konuşmayı beceremedim,
ama göz göze geldik bir kaç kere, e tabi günün neredeyse tamamı boyunca benim gözlerim ona dönük olunca ister istemez göz göze geliniyor aq..hatta bir seferinde gülümsedi sandım, içim gitti resmen.
o gün ufaktan da olsa ders bile işlendi, etrafımdaki insanlar birbirlerini daha iyi tanıdı, ama ben bunların hiç birinin farkında bile değildim. toz pembe bir denizin içinde yüzüyordum.
tahmin edeceğiniz gibi, o gece uyuyamadım.. -
11.
0bu kız, henüz adını bile bilmediğim sınıf arkadaşım..
beyaz tenli, düz siyah saçları beline kadar uzanan, güzel yüzlü, irice ela-yeşil gözleri olan, yüzünden gün boyu gülücük düşmeyen, tatlı heyecanı ile daha da çekicileşen bu kız..
benim hayatımın kadını olmalıydı,
o yaşta ne hayatı, ne kadını demeyin.. bazen insan hisseder ya, hah dersin, işte bu olmalı, böyle olmalı..bu olacak, olmak zorunda..
sabahları okula gitmek zor gelir sanarsınız, ama üniversitenin o ilk günlerinin heyecanına bir de bu ilk görüşte tutulma eklenince neredeyse alarma bile ihtiyaç duymamaya başlamıştı beynim ve bedenim.
1-3-5 gün derken, ilk haftanın son günü ciddi anlamda ilk tanışmamız ve muhabbetimiz oldu.. -
12.
0şarkı paylaşayım bir tane:
http://fizy.com/tr#s/1ahl6d
adı ayşen'miş,
tam da o sevimliliğine yakışır bir isim..
o gün kimya dersi vardı, laboratuvardayız,
tabi ben bir haftadır kızı devamlı kesiyorum,
bir yandan da diyorum "ulan hayvan gibi bakmasam ya, ayıp oluyor, ilk günden sapık gibi damgalanacağız" ama bir yandan da gözlerimi alamıyorum, resmen mücadele ediyorum savaşıyorum kendimle ama olmuyor be panpalar, yaşayan bilir.. zaten baktığın her yerde de onu görüyorsun ya..kafanı başka yere çevirsen ne fayda..
neyse,
laboratuvarda böyle bankolar var, her grup için setler hazırlanmış, altı grup muyuz neyiz,
kütüphane gibi düşünün o bankoların arasını, arada iki tane raf gibi bölmeler var, karşı tarafı görebildiğiniz,
amk öyle de bir yerde ki o bölmeleri ayıran sunta, benim karşıyı görmek için ya biraz eğilmem, ya da biraz parmak ucuma yükselmem lazım..
deneye başladık, tam karşı grupta bu,
anladım tabi başıma geleceği, hemen alet edevatın başında kaçtım aq, elim kolum titreyecek rezil olacağım.
deftere not alıyor bahanesiyle eğildim bankonun üzerine, alttaki aradan buna bakıyorum bir yandan da,
gördü baktığımı, hemen kaçırdım gözlerimi, ulan zaten bir an için göz göze gelebilmek için bakıyorum ama geldik mi de hemen otomatik refleks olarak kaçırıyorum gözlerimi..
neyse böyle bir oldu iki oldu..
derken ben artık utandım kız rahatsız olacak diye, ama bakmadan da duramıyorum,
dedim bu sefer de yukardan bakayım bari çaktırmadan biraz, parmak ucuma yükselip bir göz uzattım ki o da bana bakıyor olmasın mı o ara?
bu sefer gözlerimi de kaçıramadım, bir gülümsedi bu bana muzurca, o an öldüm işte beyler..o an ben öldüm, artık başka biri vardı beynimin bedenimin içinde, bambaşka biri, yabancı biri, aşık biri..
mavi göz farı sürmüştü o gün, inanılmaz, bu kadar mı yakışırdı bir insana o şey? hala unutmamışım.. -
13.
0tabi dersde o bakışmalar, gülümsemeler filan,
hafifden gazı aldım ya ben,
ders bitti, toparlandık çıkıyoruz, koca sınıf kapıya hücum etti,
baktım bu ağırdan alıyor, dedim "oğlum fırsat bu fırsat, yarat bir bahane"
ben de acele etmedim, aq o yaşta bebenin yaratacağı bahane ne olacak, çıkışımızı ayna ana denk getirip kapının önünde yol vereceğim de o da teşekkür edecek filan öyle oradan muhabbet olacak..
sonra baktım bu hafiften ilerliyor kapıya doğru, bir tane de samimi bir kız arkadaşı var, sıra arkadaşı, yani samimi dediğime bakmayın işte 1 hafta içinde en yakınlaştığı diyelim.
bunlar ilerliyorlar kapıya doğru, ben de adımlarımı hızlandırdım, önce önlerine geçtim bunların, sonra da yol verecem aq,
neyse, harbiden de kafamda kurduğum gibi oldu lan,
yol verdim, gülümsemeye çalıştım, teşekkür etti, gülümsedi, gözlerini ayırmadı..
"-selam" dedim, jest ve mimiklerimle de desteklemeye çalışarak,
"-merhaba" dedi gülerek, harika bir ses tonu.. hayal etsem o kadar güzelini, o tipe yakışanını bulamazdım.
"- ismin ne? tsigalko ben"
"- ayşen ben de, memnun oldum, nerden?"
"-bursa, sen? (gene gülümsemeye çalışıyorum, o ara elde kitap defter yürüyoruz bir yandan)
"-istanbul benimde"
bursa ya gelmiş bir kaç kere, kapalı çarşıyı, zafer plazayı filan konuştuk, eh tabi ben de istanbul gezilerimden bahsettim biraz.
neyse biz böyle konuşa konuşa servislere kadar geldik nerdeyse, o ara yanındaki tipsiz arkadaşı demesin mi;
"ya ayşen ben senden fotokopi alacaktım, onu halledelim mi?"
diye, vay aq..ne güzel yan yana gidecektik, yol da merkeze kadar en az 25-30 dakika, iyice tanırdım, tam da ideal bir başlangıç olurdu işte..
ama illa birileri hayatınıza limon sıkmak zorundadır ya beyler, bu her zaman böyledir işte, sen plan yaparsın, birileri gelir içine sıçar -
14.
0(bkz: nasıl bin oldum anlatıyorum)
-
15.
0reserve
-
16.
0başlık çalıntı detected
-
17.
0hikayeyi yakın dostum tsigalkonun izni ile yeniden paylaşıyorum.
-
18.
0dedim ben de bekleyeyim sizi,
öbür kaltak hemen atıldı, "yok yaa gerek yok valla" diye, ulan sana mı sorduk? tabi yolda muhabbet sırasında bunla da tanıştım ama pek giblemedim tabi, benim gözüm dünyayı görmüyor zaten..bu da aklı sıra gıcıklık mı yapıyordu ne tak yiyordu anlamadım.
bu öyle diyip kız da nezaketen "cidden gerek yok beklemene" filan deyince, ne yapayım bende, yavşak değilim ya..zaten züt soruyla gelmişim bin bir bahaneyle tanışmışım, ben de üsteleyecek yürek nerde?
içimden söve söve bindim mininüse, o gece gece tavanı seyrettim sabaha kadar.. -
19.
0
-
20.
0hafta sonu bizim tayfadaki çocuklardan en yakın olduğuma bahsettim konudan,
abi ben anlamıştım zaten, paso o tarafa bakıyordum dedi, güldü.
dedim la ne yapayım, biraz taktik ver, bir şeyler paylaş, ben harbiden kaptırdım galiba kendimi,
kız sınıf arkadaşın, muhabbeti de bir şekilde kurmuşsun, artık işin zor kısmı geride kaldı, her şekilde bahane bulursun, dışarı filan da çıkardan mı 1-2 kere, zaten olacağı varsa olur kanka, dedi.
doğru, ama ben şehirde yabancıyım bir tak bildiğim yok ki?..
neyse hafta sonu bunla çıktık dışarı, adam şehrin yerlisi.. öğretti bana 2-3 mekan, aklıma yazdım.
ne var yani ayıp mı aq, bir arkadaş olarak onu dışarı davet edeceğim, bu kadar basit.. bunda ne ayıp var ne de günah, seviyorum beyler, duyguların en saf ı, en asili..