-
4101.
0ayraç koydum bekliyorum
-
4102.
0başkan beklemedeyiz
-
4103.
+1 -3özet: ananın üstün ve takdire şayan gayretleri sonucunda.
-
4104.
0rezerved
-
4105.
0sayfa 3 teyim
-
4106.
0reserve
-
4107.
+3 -1iyi akşamlar panpalar,
bu gece 01.00 gibi gelmeye çalışacağım, yorumlarınız için teşekkürler, görüşmek üzere *
edit: badr hari - gökhan saki maçı var kanaltürkte, tavsiye ederim. maçlardan sonra buradayım inş. -
4108.
+9 -1http://fizy.com/#s/1a5osqTümünü Göster
..nerde kalmıştık..evet,
kutsal bir ittifağın doğuşu ve doğuşun gerçekleştiği içki masası, dediğim gibi birbirlerini o an için farklı seviyelerde tanıyan, ama özünde, hemen her erkek gibi aynı acılara ve aynı zevklere sahip olan beş adam..onların hesap ederek ağızlarından dökülen cümleler, o cümlelerin yerini alan hesapsız dertleşmeler..
..sıfatlar yavaş yavaş kayar, önceleri dersler-hocalara sövme-okul üçgeninde, sonrasında futbol-iddia civarında dönen muhabbetin karıya kıza, nihayetinde yaşanan başarılı-başarısız ilişkileri gelişi gerçekleşirken, düşündüm..
"şu masada okan da olabilirdi.."
evet..iyiden iyiye, küçük çaplı bir sürüye dönüşmemize neden olacak olsa da, 6. bir kişi olarak okanın da burada olmasını isterdim.
sürü diyorum, zira biz erkeklere kalabalık hemcins gruplarıyla takılmak pek yakışmaz, bu genelde kız pgibolojisidir..zira ne kadar kalabalık olurlarsa o kadar güçlü ve etkili olduklarını düşünürler..cheerleader sendromumu ne diyorlar buna..barney stinson icadı sanırım * *
yine de güzel bir takım olabileceğimizi o ilk an ki kasmaların geride kalmasından sonra anlamıştım..kim kime hava yapıyordu aq? tamam, sen gene havanı yaparsın, dışarda, okulda, orda burda ama, eğer gecenin bir vakti, birahanenin birine devrilmiş efkar dağıtıyorsan eğer, orada kimse kimseye hava yapmaz, yapamaz işte..geldik, çünkü ya çok dertliyiz, ya da çok neşeli..ya da alışkanlığımız olmuş belli ki..
işte o yüzden, tıpkı mekanda olduğu gibi, masada da herkes eşit derece cool, eşit derece havalı, eşit derece kıdemli idi..kimsenin kimseden ne bir fazlası vardı, ne de bir eksiği..
bu tarz tanışmaların yapılabileceği ortamlar azdır, ama bu tarz tanışmalar sonucunda kurulan dostluklar ve ittifaklar da genelde harcı sağlam, oturaklı olur..
bir tuğla ekgibti benim nezdimde belki ama, yine de bizleri bağlayacak olan ve şimdiden damla damla aramıza akmaya başlayan o harç a tutundum..lisenin ardından, burada da böyle bir oluşuma ihtiyacım vardı, zira etrafımdaki kızlardan, her seferinde onların bayık muhabbetine ayak uydurmaktan ve hesaplayarak konuşmaktan bıkmıştım..sanırım kız sayısı fazla olan sınıfların dezavantajı da buydu, ama ne olursa olsun, sonunda her iki ortama da sahip olma şansım oluşmuştu..bu şansı iyi kullanmam gerek.. -
4109.
+4 -1uzun süre sonra öyle sarhoş olmuştum.. gerçi, sarhoş da denemez ama, epey kadayıflaştım yani, su yatağında yuvarlanıyor gibi oldum.. geçen muhabbetlere dair aklımda kalan ayrıntılar pek az olsa da, genel anlamda kadınlardan ve fenerbahçeden dertli olduğumuzu söyleyebilirim, nurettin dışında hepimiz aynı takımlıyız, benim dışımda hepsinin ise kadınlar konusunda derdi var..ben dertli değilim çünkü aradığımı bulmuşum,Tümünü Göster
sevgilim beni mutlu ediyor, ben onu ediyorum, kafalarımız uyuşuyor, rahat takılıyoruz.. daha ne olsun?
neco ve nurettin dertli, çünkü sevgilileri yok..
alper dertli, çünkü bir türlü kafasına göre hatun bulamadığını düşünüyor, sinemden sonrası, yapıştırılmaya, onarılmaya çalışılan ama bir türlü parçaları birbirine oturmayan kırık bir vazo gibi onun için..
tolga dertli, çünkü ciddi bir ilişki yaşamayalı uzun zaman olmuş ve nilayı çok sevmesine rağmen bazen sorumluluklarından ve yapması gereken fedakarlıklardan bunaldığını söylüyor..
zor evet.. onlarsız yaşanmıyor..ama onlarla da (eğer kafa denginizi bulamazsanız) olmuyor.. kadınları anlamak, anladıktan sonra ise idare edebilmek kolay değil.. kafaları bizden farklı çalışıyor..her ne kadar sonunda vardıkları yer aynı olsa da, gittikleri yol bizimkinden epey farklı.. bizim tek şansımız ise, iki yol arasında en az fark bulunanı bulmak..
zaten sonra o kadınlar karımız oluyor genelde..biz de onların kocaları..
asla yüzde yüz eşleşme, mükemmel uyum, harika birleşme diye bir şey bulamayacağınızı size söylemek zorundayım.. acı, ama gerçek.. bunu söylüyorum, çünkü aranızda hala filmlerdeki ve masallardaki gibi muhteşem ve "sonsuza kadar mutlu yaşanılan" aşkların varlığına inananlar olabilir.. üzgünüm..ama öyle bir şey yok..biz, ve karşımızdaki, kendiyle tam anlamıyla uyum sağlayan değil, olabilecek en iyi şekilde, yeteri kadar, olduğu kadar uyum sağlayabilen insanları bulmaya odaklanmalıyız.. çünkü ancak o şekilde hayatı ve aşkı yaşanılabilir kılarız..
yoksa biz erkekler hayatımız boyunca pamuk prenses,
kızlar ise beyaz atlı şövalye bekleyip dururlar..
birini beklemek anlamsız.. mucize diye bir şey yok.. mucizelerini sen kendin yaratırsın, beklediğini değil, aradığını bulursun.. malum, önce bir aramalısın..
evinizde oturup gossip girl izlerken ya da pes2012 oynarken, aşkın kapınızı çalacağına ve o aşkın da "mükemmel aşk" olduğuna filan inanıyorsanız, çok fazla fransız filmi izliyorsunuz demektir, azaltın bence..
gecenin sonunda, birbirimize omuz vere vere mekandan çıkmış, kendi adımıza, ben, neco ve tolga, yurda zor varmıştık, valla diğer çocuklar nasıl gittiler, yerlerde mi yuvarlandılar, bankta mı uyudular bilemiyorum..
geç kalmayız dediğimiz murat abiyi bir kez daha dumura uğratmış olduğumuz ve kendimi yatağa atayım derken kafamı duvara vuruşum haricinde pek fazla şey hatırlayamıyorum.. resmen zıkkım içim zıbarmıştık o gece.. yine de içimde değişik bir huzur ve mutluluğun varlığını da inkar edemem.. gülümseyerek filan uyudum belki de..gerçek hayatta amdan ve ona yapılması gereken yegane muameleden biraz uzak olan bizler, muhabbetin dıbına koymuştuk o gece.. milli olmuştuk ulan.. ondandı bu mutluluğum herhalde.. oouu yeea.. -
4110.
+4 -2ahlakımı bozdun bin eskort bayan sitelerine takılıyorum senin yüzünden
-
4111.
+10 -1hafta sonu öğle saatlerinde, çalan telefonumun ısrarı üzerine uyandım,
"aloou.."
"aloo, bebeğim?"
"ha..ceyda..sen misin.."
"kim olsun isterdin.. osman filan diye mi kaydettin yoksa beni * "
"yoo yaa.. kafam biraz bulanık da..dün gece fazla kaçırmışız.."
"oo yarasın beyefendi, kimlerle içiyorsunuz böyle körkütük olana kadar"
sesi cıvıltılı geliyordu, hesap sorar ya da baskı yapar bir hali yoktu, durum böyle olunca ben de hiç bir zaman işi yokuşa sürmüyordum, ne demişler, "tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır"..şimdi bana bunları ebru ya da mine soruyor olsa, muhtemelen sorgu yargıcı gibi bir ses tonu ve ona ait kelimelerle soruyor olurdu..
"yabancı değil ya, bizim tolga, yurttan, tanırsın.. alper, nurettin filan.."
"hıı, beyler efkar dağıttı desene * "
"yeani.. işte..:)"
"iyi yapmışsınız, aşkım, bugün benim arkadaşlarıma gideriz diye konuşmuştuk biliyorsun demi? eğer iyi hissetmiyorsan iptal edebiliriz?"
"hee? yoo.. gideriz ya..ne zaman?"
"normalde 1-2 saate buluşalım derdim ama akşam olsun, sen biraz ayıl?"
"iyiii.. tamam ben seni parkın ordan alırım gene o zaman.. kaç gibi geliyim?.."
"hava kararmasına yakın buluşuruz gene.. geçen seferki gibi işte.."
"taam... geçen seferki gibi etek giyicen mi gene :p"
"hıım.. bilmem..giyim mi? * "
"giy.. yakışmıştı.."
"aynısını mı giyiyim? allah yarebbim.. liseli fantezin mi var yoksa hahaha..ay alemsin.. ahaha"
telefonun karşısından bile beni utandırıp kızartmayı başarmıştı..
"ya, ne alaka.. tamam ne istersen onu giy be sanki şeye gidiyoz.."
"neye gidiyoz bebişim? * "
"ee..eeöff.. ceyda ağlarım bak üstüme gelme la..:)"
"hahaha.. tamam, akşam 6 gibi filan parkın orda olurum madem?"
"tamam.. hadi öptüm.."
"ha bir şey daha.. eğer etek giymemi istiyorsan benim de senden bir isteğim olcak"
"yaa ceyda pişman etme ada.."
"istiyo musun istemiyo musun?"
amk zaafımı kullanıyor olabilir mi sizce ha?
"ee tamam ne istiyorsun?"
"heh aferin.. seni seviyorum dersen giyerim?"
"neey!?" -
4112.
+8 -1http://fizy.com/#s/1aca71Tümünü Göster
deminden beri ayılmadıysam bile şimdi kesinlikle ayılmıştım..koridordan ayrılık boş bir odaya girdim..
seni seviyorum mu diyeyim?..
bu da ne demekti şimdi böyle..
sessiz kaldığım bir kaç saniye içinde aklımda garip düşünceler geçti..
ceyda? seni seviyorum dememi istiyor... ceyda?? nasıl olur lan bu? bu kızın öyle romantik taraklarda bezi yoktu ki... ah..ama unutmuşum..bu kız..evet.."kız"..
sonuçta ceyda da bir kızdı..kusura bakmayın beyler..unutmuşum..hatta onun aslında ne olduğunu farkına bile varmamışım bile..zira gözüme uzaydan gelme değişik bir tür, üstün bir yaşam formu gibi görünüyordu şu beraber geçirdiğimiz bir aya baktığım zaman..
ama o da sonuç olarak bir kızdı..
ilgi bekleyen..
sevgi bekleyen..
seni seviyorum dememi bekleyen..
biraz hayal kırıklığına uğramadım desem yalan olur, çünkü ben ceydayı tamamen robotik ve zevk almak/vermek için yaşayan bir varlık olarak algılamış, rahat yaşam felsefesi sayesinde, bu tip romantik oyunlar ve küçük hesaplar peşinde değil sanmıştım..
o an, aslında neden kaçtığımı da bir kez daha gözümün önüne serilmiş halde gördüm, tolganın daha geçen akşam yakındığı "ilişki ciddiyeti ve sorumluluklar"..işte bu! sonunda benim bütün ilişkilerimin içine sıçan şeyi tespit etmeyi başarmıştım!
ebru..mine..hatta muhtemelen olsaydı ayşen!... vay amk..ayşen i elde ettiğim halde bile ondan vazgeçer miydim?..onun şimdiki sahibine bir ton laf söylemiş, "yavşak, karı budalası, amcık ağızlı" diye yaftalamış, mühürlemiştim ama,
adam bir küsür senedir, ama öyle ama böyle aslanlar gibi sürdürüyordu ilişkisini..ya ben?..elli çeşit one night yaşamış, sevgililer değiştirmiş, insanların hayatının içine etmiştim..
hepsi bu yüzdendi demek ki..
el bebek, gül bebek yetiştirilen, ayakkabısının bağının, kravatının bile onu seven ellerce bağlandığı, neredeyse ağzına yemek yedirilen, bir dediği iki edilmeyen, en ufak bir maddi-manevi zorluğa göğüs germek ve sorumluluğunu almak zorunda bırakılmayan bir erkek çocuğun olmanın bedeli buydu demek ki..
şimdi güya kocaman adam olmuş, sakallarım sıkoç bırayın yeşil kısmı gibi, yalancı pehlivanlar gibi dolanmaya başlamıştım amma, esasen etrafındaki tek bir toz parçasıyla bile ilgilenmek ve onu sahiplenmek istemeyen, sorumluk almaktan korkan, geleceği ve onun getireceği belirsizlikleri düşünemeyen, çözüm üretemeyen, sadece hazır olanı tüketen, bildiğin "gib kafalı muhallebi çocuğu" nun teki olup çıkmıştım ulan..
balık bile besleyemezdim ben..karıncayla bile ilgilenemezdim..kedi bile sevemezdim..
kısacası, sorumluluğu, hele ki bir başka insanın sorumluluğunu alamaz, taşıyamazdım... ama buna rağmen, erkeksi ihtiyaçlarım ve isteğim de oldukça fazlaydı..işte o yüzden, kadınlar olmadan yapamıyor, ama onlarla olunca da kurtulmaya çalışıyordum..bütün mesele, o içgüdüsel düşüncelerimi ve hislerimi tatmin etmek ve bunun karşılığında hiç ama hiç bir yük altına girmemek istiyordum..
tıpkı bir fahişeyi gibtikten sonra arkanıza bir daha dönüp bakmamanız gibi (tabi aidsli değilse)..size neydi ki?..elin fahişesi..
benim mantığım da tam bu şekildeydi..
kızlarla öpüş, koklaş, seviş..
ama iş sevgililik yapmaya, adam olmaya, sahip olmaya, sahip çıkmaya gelince zor gelsin..
vay aq ben kendimin emi..te aq..
düşündüm de, eğer o zamanlar yolu biliyor olsaydım iki günde bir karıya giderdim ben allahsızım..iki günde bir... sokaktaki köpekten bir farkım yoktu zira..it gibi sevişir, gibişir, sonra da masanın üzerine parayı bırakır çıkardım..ya da başta pekekentine verip..
dönüp arkama bakmazdım..böylece hem hislerim tatmin olmuş, hem de hiç sorumluluk almamış olurdum..
iyi ama, bunu da yapabilecek bir adam değildim ki ben? hisler, duygular olmadan da yapamazdım..aşka sevişir, seve seve, isteye isteye öper, öpülürdüm..
böyle olması gerekti..ama bunu size, karşılığında sorumluluk getirmeksizin sağlayabilecek bir kaynak yok ki? huurya gidip, karıyla sadece sevişip koklaşırsan adama "kuşu kalkmıyor" derler aq..öyle de olmaz..
anlıyordum ki, bütün mesele, tıpkı ailemin 17 yıl yaptığı gibi, beni karşılıksız ve sorumluluk yüklemeksizin sevecek bir kaynak bulabilmekti..sorunsa,
bu kaynağı bana sağlayanın sadece, iyi kızlardan oluşan sevgililerim verebiliyor ama karşılığında ilgi bekliyorlardı..
karşılığında ilgi değil sadece vizitesini bekleyecek olan huurlar ise bu sefer sevgi olayını halledemiyorlardı..
ne gibik bir durumdu lan bu böyle??
şimdi anlıyordum ceydaya böyle bağlanmamın sebebini..
çünkü o, bu güne kadar karşılaştığım kızlar içerisinde, bana tıpkı aradığım tonda bir sevgiyi verebilen (tıpkı diğer sevgililerim gibi) ama karşılığında da diğer sevgililerime kıyasla hemen hemen hiç sorumluluk getirmeyen tek kişiydi..
şimdi anlıyorum..
ama bu..bu..şey..bu son istek?.."seni seviyorum de"... acaba ben mi abartıyor ve paranoyaklık ediyorum bilmiyorum ama, sanki artık bir şeylerin değişeceği, bir takım beklentilerin gelişeceği günlerin geldiğinin habercisi mi?
ceyda, "seni tedavi edebilirim" demişti,yatakta birbirimize ait olmaya başladığımız ilk gecemizde..
acaba nihayet "aşıyı vurmaya uygun" olduğumu mu düşünüyordu? bu güne kadar anlayışlı sevgili rolü yapmıştı ve şimdi de tıpkı diğer hemcinsleri gibi nihayet kendi beklentilerini ve benim tedavimi uygulamaya mı başlıyordu?
umarım öyle düşünmüyorsundur ceyda..çünkü benim hastalığımı hiç kimse tedavi edemez..zira, doğuştan..yetiştirilişimden... huyumdan...
ona hiç bir aşı ya da antibiyotik işlemez..umarım öyle düşünmüyorsundur..
çünkü ben, ilk defa benim gibi birini bulduğumu düşünüyorum..
ve onu kaybetmek, istediğim son şey olur... -
4113.
+5lan ebru'ya üzüldüğümü belirtmiştim, ama tekrar belirtiyorum, üzüldüm ebru'ya aq. :(
hikayenin gerisinde ona tekrar geri dönüş olacak bence.
ayrıca gençler, metal dinlerim ben genelde ama, hikayeyi okurken kafa gibmesin, sessiz sakin parçalar çalsın arkada dedim, cem adrian'ı pek sevmem ama sessiz sakin diye dayadım fona hikayenin başından beri, fena gidiyor hea. hikayeyi okumuyorum, yaşıyorum resmen. -
4114.
+8 -1yutkundum..Tümünü Göster
benim ani tepkimden sonra ceydadan ses gelmemişti..
"ne, nasıl yani.. ceyda çocuk musun ya?"
biraz daha sessizlik.. allahım lütfen.. lütfen az önce aklıma gelenleri başıma getirme..
sonra nihayet,
"niye ki ya, ne var, söylesen..bak ben söylüyorum mesela.. seni seviyorum tsigalkoo... seni seviyoruum.." cıvıltısı azalsa da anlam yükü artan bir ses tonuyla sesleniyordu bana.."seni seviyorum... bu kadar kolay işte çatlak * "
sıkıntı içinde yüzümü ekşittim..bu hallerimi göremediği için şanslıyım..
"aamann.. sanki bilmiyorsun sevdiğimi..siz kızlar.."
"aşk olsun ya, şurda iki sevimlilik yapayım dedim, amma kastın haa * " dedi yine olumsuz olmayan ama azarla karışık bir ses tonuyla..
gittikçe köşeye sıkışıyordum..
"ne var be oğlum, söyleyiver sende" diyeceksiniz, ama biliyorum ki o sözler bir şeylerin başlangıcı olacak, bazı kapıları açacak.. bazı şeyleri değiştirecek.. gerisi gelecek..
"akşam altı da parkta".. dedim sıkkın bir ses tonuyla.."başım ağrıyor, o zamana kadar dinleneyim canım, görüşürüz" diye de ekleyip cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım..
puff.. telefon kapandı ama sıkıntıları tam olarak kapatamadım.. öyle, ayazda soğuğu geçiren çürük, ahşap pencereler gibi esmeye devam etti..
odama gidip yeniden yatağa devrildim.. tolga uyanmış,
"ne verdiniz olm bana dün akşam... aah.. ulan başım çatlıyor.."
"aynen.. fazla kaçırmışız biraz * "
"lan.. kontrol etti mi, zütlerimiz sağlam mı? böbrekler dalak filan yerinde mi?"
gülmeye başladım..
"sağlam aga sağlam.. yalnız bir tek senin şey var işte... eeımm.."
"ney var lan?"
"şey.. senin..züt.. zütten pek emin değilim.. :p"
"gibtir git.." deyip yine devrildi yatağa..
"akşam ben saçmalamadım demi?" diye sordu masum masum..
"yoo.. niye ki?"
"yea..ne bileyim.. herkesin sıkıntıları vardır sonuçta... ama bazılarını pek konuşmamak lazım.."
"allah allah.. muallak misin diyecem ama... ne sıkıntın var olm senin benle paylaşmadığın? ben her şeyimi anlatıyorum sana? gibik?"
ben çıkışınca biraz buruldu..
"sıkıntı değil bee.. anlatmaya değer şeyler değil zaten de..işte.. zorluklar..olağan şeyler.."
sanırım nilayla olan durumlarından bahsediyordu.."iyi" dedim.."valla birader, biliyorsun beni, ne anlatırsan dinlerim..ne zaman istersen.. okey?"
"eyvallah kanka.. biliyorum..ama cidden, çok da önemli değil.. klagib zorluklar işte.."
başka bir şey demedim, bununla beraber tolganın dün geceye dair harbiden bir şey hatırlamıyor oluşuna epey şaşırmıştım..vay be, adam harbi sarhoş olmuştu demek ki..harbi harbi zütü kaptırsa haberi olmayacak * ..
gerçi "sen ne hatırlıyon sanki mal" deseniz, eh ben de pek bir şey hatırlamıyorum..lan.. yoksa!!! (ehehehe)
akşama kadar oyalanıp, hazırlanıp vakit geçirdim.. buluşma yerine doğru yürürken, ceydanın konuşmanın üzerine herhangi bir teyit mesajı dahi çekmemiş olduğunu düşündüm ve kafamda huzursuz bulutlar uçuşa uçuşa, hayatımda ilk kez, bir ilişkinin geleceği hakkında düşünmeye başladım.. -
4115.
+1panpalar son partımı girip kaçayım,
-
4116.
+3 -1panpa tam da böyle iyyayle çocuğu olmandan kaynaklanıyor. iyyayle çocuğu olduğun için değerini bilmiyosun rrrrospu çocuu memo oluyosun sonunda.
ama sevgisiz büyüsen değerini bilirsin aile kurmak istersin. -
4117.
+4sen de eskort muamelesi yapmışsın ceydaya yalnız. etek giy falan ney la. o da tabi kendini öyle hissetmek istemediği için senden sevgi sözü beklemiş ama tüm kızlar gibi o da "şunu de" "bunu de" deyince denmez, bilmiyor. adam ol da sevdiğini göster bari ilerde. bekliyoruz.
-
4118.
0tsigalko uyudu heralde beyler
-
4119.
+9 -1http://fizy.com/#s/1dlbr3Tümünü Göster
karnımda tuhaf ağrılar *, aklımda sebze çorbasından hallice karmaşıklıkta düşünceler ile buluşma yerine varmıştım..
kimse yok..saat 6 yı 5 geçiyor..hava kararmak üzere..sokak lambaları yanmaya başlamış bile..
değişik şekilli oturaklardan birine çöküp beklemeye başladım..
acaba gelmemek gibi bir hataya düşer miydi?..böyle bir trip ve davranışın sonucu ikimiz açısından da korkunç olurdu doğrusu..zira ben genelde hata yapmaya, dolayısıyla da affedilmeye alışkın olan tarafım..hiç affetmeye çalıştığım olmadı..eğer böyle bir zorunluluk oluşursa, onu da beceremeyeceğimden korkuyorum..
sahi beyler, sürekli birilerinin affına sahte ihtiyaçlar duyan biri, sizce affetmeyi bilir miydi?
yoksa karşısındakini de kendi gibi kolpa addedip, "şimdi affediyorum ama yakında o zaten kendisi beni gibtir edecek, en iyisi elime gelmişken ben bitireyim" mi derdi..
ne derdim dersiniz?..ne tepki verirdim?..aldatılsam..ihmal edilsem..ekilsem..yalan söylensem... ne yapardım?..bunu hiç düşünmemiştim doğrusu..
yirmi dakikalık bekleyişin ardından tanıdık bir siluet belirdi ana yolla parkın kesiştiği kaldırımlarda..ceyda geliyor..beni fanteziden fanteziye sürükleyen kırmızı-siyah pileli okul eteğini de giymiş..bu kez altında ten rengi çoraplar var..ya da ben öyle olduğunu düşünüyorum, herhalde çıplak olacak değil bu havada..topuklarının mermerlerin üzerinde çıkardığı haşin ses git gide yaklaşıyor..kıpkırmızı boyalı dudaklarını görmeye başlıyorum nihayet, allık ya da soğuktan dolayı pembeleşmiş yanakları ve nihayet maskaralı kirpiklerini görebileceğim kadar yaklaşıyor..
fazla güzel..
fazla özgüvenli..
fazla gösterişli..
-acaba yolda laf atan oldu mu?
-..hey..bunu neden düşünüyorum ki?
-çünkü o senin sevgilin?
-öyle mi?
-evet! ve ona seni seviyorum demeni istiyor..
-yok artık?
-sonrasında onunla daha fazla ilgilenmeni de isteyecek..daha fazla mesaj atmanı, daha sık buluşmayı, ona daha fazla sevgi sözcükleri söylemeni isteyecek..ailesiyle ilgili sorunlarında yardımcı olmanı isteyecek, tabi günlük hayatta karşılaştığı zibilyon tane problemi çözmeni de..
-sus..
-onun sana ve ilgine ihtiyacı var tsigalko, tıpkı tüm diğer hemcinsleri gibi..erkek olmadan ayakta durabilen bir kadın gördün mü sen?
-yeter!
-sana her daha fazlasını verdiğinde, senden de daha fazlasını isteyecek..öyle ki bir yerden sonra zarar etmeye başlayacaksın..seni kendine bağımlı hale getirecek!
-sus dedim! sus! sus! yeter allahın belası..yetmedi mi hayatımı mahvettiğin! çek ellerini üzerimden..çek ellerini sevdiklerimin üzerinden!!!
-ben senin hayatını mahvetmeye değil, kurtarmaya çalışıyorum..yaşayamayacağın şekilde yaşamaya çalışma..sevemeyeceğin şekilde sevmeye de..bu senin sonun olur..
-sen bana tavsiye verecek durumda değilsin..asıl mahvolmuş olan sensin..lanetli..ezik..çürük..iğreniyorum senden!..
-ne düşünürsen düşün..ben, senim..senin bir parçanım..ve benden istesen de kurtulamayacaksın..çekiştirerek sadece daha fazla kanatırsın..asla kopartamazsın..
-allah belanı versin senin..allah belanı versin..
-bela okuma tsigalko, özellikle de kendine ;)...
yüzüm ne haldeydi kim bilir..aynada kendimi görsem acıyıp sadaka verirdim herhalde..
ceyda da pek güler yüzlü denmeyecek bir ifadeyle yanıma yaklaştı..yerimden bile kıpırdamayışım, öğlen ki kızgınlığını (tabi varsa öyle bir kızgınlık) arttırmış olmalıydı..
sonra duraksadı..beni ve halimi görmüştü..bunu yanlış yorumlayıp,sebebinin kendisi olduğunu düşündü,
"özür dilerim..minibüsler dolu geçti bir kaç kere.."
gülümsemeye çalıştım ama beceremedim..ayağa da kalkamamıştım hala..yüzüne yumuşak bir ifade ekleyip yanıma oturdu,
"iyi misin?..çok mu beklettim?"..saatine baktı.."allah kahretsin ya..altı buçuk olmuş nerdeyse..tsigalko..çok özür dilerim tatlım, erken çıktım evden hatta..ama.."
yalan söylüyordu..bilerek geç kaldığını bilecek kadar tecrübeliyim bu konularda..bir çeşit "sen benim yüzüme telefon kaparsın ha!" cezası..eğer ceyda söylüyor olsaydı inanırdım buna yalan bile olsa..ama bu öğlene kadar..onun da diğerlerinden farksız olduğunu anlamam için gerçek kimliğine büründüğü tek bir cümle yetmişti..
kafamı çevirip onu inceledim..gerçekten üzgün görünüyordu..gözüm çıplak gibi görünen bacaklarına kaydı,
"çorap var demi?..üşüme.."
buruk şekilde gülümsedi.."kontrol etmek ister misin? * "
ben de aynı gülüşle karşılık verdim.."yok..onun için demedim..üşümeni gerçekten istemediğim için diyorum.."
nefesini tuttuğunu hissettim, gözleri büyüdü, gülüşü düzeldi..eli uzanıp elimi yakaladı..
"bugün biraz saçmaladım..onun için de üzgünüm.." dedi tatlı bir ses tonuyla..
"bu işler öyle ısmarlama olmaz..ne zaman içinden gelirse o zaman söylersin..ne söyleyeceksen.."
özür diliyor gibi görünerek, aslında benim yumuşamam ve ilgi göstermemden faydalanıyor ve konuyu şu "seni seviyorum" deme olayına getirmeye çalışıyordu..
ona göre şimdi ben de özür dileyip, "seni seviyorum" diyecek, ve sarılacaktım..tıpkı filmlerdeki gibi..böylece o istediğini almış, ben ise teslim olmuş olacaktım..
"yılan deliğinden çıkacaktı"...
ama öyle olmadı tabi..
"teşekkür ederim.." dedim.."elbette sana karşı hislerim çok fazla..ama ben bu tarz şeylere önem veririm..yani, eğer birine gerçekten o sözü söyleyeceksem, hak ettiğinden ve benim de aslında onu "hak ettiğimden" emin olmak isterim..çünkü daha önce kimseye söylemedim ceyda..daha önce kimseye söylemedim..ve daha önce kimseye karşı, sana hissettiklerimi de hissetmedim..işte bu yüzden, zaten söyleyeceksem, o kişi sen olursun..anladın mı?"
"anladım bitanem" dedi, beklentimin aksine, hayal kırıklığı içermiyordu sesi, "sen ne zaman kendini hazır hissedersen..ve..bize bu kadar değer verdiğin için minnettarım..çünkü ben seni çok seviyorum... inaıyorum ki kendinin benim sevgime, benim de senin sevgime layık olduğunu anlayacaksın..biz..birbirimiz için yaratılmışız.."
son derece güzel ve olumlu bir ses tonuyla, anlayışla kuruyordu cümlelerini..acaba ceyda hakkında o tarz yargılara varmakta hata mı etmiştim?..sadece bir cümlesine bakarak onu yargıladığım için kendimden utanmaya başlıyordum..kız sevecen bir şekilde saçlarımı karıştırdı,
"iyice uzadılar ha..sakın kestirme, çok yakışıyor.. * "
gülümseyerek karşılık verdim,
el ele tutuştuk, ayağa kalktık ve yürümeye başladık, arkadaşları bizi bekliyor olmalıydı..geç kalmıştık..
"geç kaldık biraz benim yüzümden" dedi mahcup gülümseyerek..işte o an kafamı daha fazla kurcalamaması adına aklımdan geçeni dilime dökmeye karar verdim,
"ceyda..bir şey sorucam, bana doğru söyle"
dudak büktü, "sor aşkım..her ne ise?"
"gerçekten elinde olmadan mı geç kaldın yoksa bilerek mi geç geldin?" dedim, üçüncü bir şıkkı ve cevabı kabul etmeyeceğimi belirten kesin bir ses tonuyla..
önce şaşırdı..sonra dalgın dalgın gülümsemeye başladı..gözlerini devirip, biraz bozuk bir şekilde gülümseyerek cevap verdi,
"becerdim sanmıştım ama, kendimi sana hala tanıtamamışım" dedi,
tam sorumun cevabını alamadığıma dair itiraz edecekken de ekledi,
"seninle geçirdiğim bir saniyeyi bile israf etmek istemiyorum ben..yani..hal böyleyken, nasıl olur da gelmemezlik yaparım? bilerek gecikirim?..sana buluşma saati sorarken bile "allahım ne olur aklımdaki saatin bir saat erkenini filan söylesin" diye dua ediyorum ben.."
elini yüzüme zütürdü, dudaklarıma, bu kez boyanmaması için çok bastırmadan kibar bir öpücük kondurdu..
"bir daha duymayayım.." ilk defa bu kadar ciddiydi..
elimi beline attım.."teşekkür ederim..her şeyi konuşabilmeliyiz, değil mi?..beni böyle rahat hissettirdiğin ve aklımda kuruntu bırakmadığın için teşekkür ederim.."
"sevgililer sorun yaratmak için değil, onları yok etmek için var bitanem" dedi.."senin sıkıntılarının olduğunu biliyorum..yenilerini eklemeye niyetim yok ;)"
tekrar bir öpücük daha verdi..
aslında son cümlesi epey irdelenmeye ve tartışmaya açıktı, ama daha fazla uzatmak istemedim..geçirmemiz muhtemel güzel geceye odaklandım..
"ha bu arada" dedi ceyda,
"evde sadece meltem var..biraz değişik bir kızdır, yadırgama diye söyliyim baştan..;)"
"nasıl yani..tek mi kalıyor kız..şey..özürlü filan mı? ben hayatta yadırgamam öyle şeyleri"
"yok ya..öyle değil..yani davranış olarak biraz tuhaftır..üç kız kalıyorlar normalde ama onlardan da biri evine gitmiş..finaller öncesi işte malum..biri de başka bir arkadaşında olacakmış bu akşam.."
hala kaygılı şekilde baktığımı görünce,
"ya amaan..yok bir şey bee..:) iyi kızdır..bir şey yaptığı yok... sadece biraz..değişik işte..nasıl diyim, benim gibi-senin gibi işte..hahaha..daha nasıl söyleyeyim..her zaman karşılaşabileceğin karakterlernden değil..o yüzden söyledim..yoksa bir şey olduğu yok.."
"iyi" deyip güldüm dudak büzerek.."tanışıcaz bakalım * "
göz kırptı..adımlarını hızlandırdı..ben de ona uydum..el ele, kol kola, "değişik kız meltem" in evine doğru yol almaya başladık..
"değişik" hayatımın, "değişik" bir başka gecesi daha beni bekliyordu.. -
4120.
+3takip eden panpalara iyi geceler, görüşmek üzere *
-
buda mematinin annesiydi iyi geceler
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 15 12 2024
-
qutu denen arızalı
-
engeli memati part 5
-
memati nin dedesi bedeli parası vermediği için
-
ankaralı turgut hayatını kaybetti
-
mematinin annesine ev ziyareti yapicz
-
memati neden özelden gay oldum hem züttü
-
inci sözlük olarak malike bir gözükseniz
-
habiscan bulge kendinlemi konuşuyorsun
-
qutu bir çeşit kerhane beçidir
-
annesi güzel olanlar liste part 1
-
serkan inci bu kitabı millete kitledi lan
-
gay pataklayan seni bu pozisyona getirip
-
memati bana neden özelden böyle bişey yazdın koç
-
sakal atmak ne demek
-
oğlumu bıraktığım zaman 4 yaşındaydı
-
kayra olarak yeni projeler için
-
21 yuzyilda her irk ve cinsiyet
-
qutu hornetci çıktı
-
adamın biri cinle anlaşma yapmış cin ona
-
bu sicarken klozetin içine mini kamera koycan
-
beni kırmadığın için sağol wowgirl
-
560 bin lira ile yapılabilecekler
-
memati özürlü tedavisinden gelmedi
-
bu nedir ya bu nedir ya bu nedir
-
taklatamayan nicki yazar fetöcüdür
-
memati bu şarkıyı dinliyerek incide taklıyor
-
mematinin annesi böyle olduğu için
-
taşaklar neden paslanmış metal gibi kokar
- / 1