-
3051.
010 tane bira yeter heral
-
3052.
+2bekliyoruz tsi reyiz
-
3053.
0tamam pankuş bekliyorum 1de burdayım
-
3054.
+5
-
3055.
+4
-
3056.
+3f5 çürüdü amk hadi
-
3057.
+14http://fizy.com/#s/1ai0c0Tümünü Göster
sınıfa girince, dozaj olarak geçen yılkinden çok daha az,ama yine de orjin olarak benzer bir heyecan yaşadım, evet, yeni insanlar, yeni bir ortam,
çorba kazanına atılan domatesler, biberler gibi bir sınıfa atılmış ve kaynaşması beklenen yaklaşık 70 kişi..yine o klagib yeni tanışan insan kalabalığı uğultusu..
vay be..ben de yaşamıştım bunları, aslında tam olarak yaşadım denemez, zira daha ilk günden mıhı yemiştim, ama yine de az çok hatırlıyordum o elektriği ve atmosferi... çok hoş..gerçekten çok hoş..
alperle gidip sıralardan birine oturduk, orta sıranın ortaları filan olmalıydı, aslında hiç sevmediğim bir yer, ben duvar kenarı severim,
sınıfta duvar kenarı,
otobüste camın kenarı,
hatunda dudağın kenarı,
ahaha *
neyse..
önümüzde bunun az önce takıldığı kızlardan biri ve yanında bir başka arkadaşı daha var, keza arkamızda da kızlar var, lan zaten sınıfın gene 4 te 3 filan kız..
biz yan yana sıraya oturunca az önce kantinde olduğu kız garipseyerek baktı, bizim ki hemen,
"ceyda ne oldu inanmazsın * (bizi tanıştırma maksatlı hareket yaptı) tsigalko-ceyda (memnun oldum-memnun oldum), tsigalko bizim okuldan bir üst sınıflardandı, demiştim ya bir yerden tanıyorum galiba diye size * aynı okuldan çıktık * "
ceyda böyle şıkır şıkır, belli ki konuşkan, bilmiş tipli, hoş, saçları röfle mi diyorlar balyaj mı diyorlar bir tak varya öyle, dalgalı, uzun. ağzı yüzü yerinde buğday tenli, ama bir ekstrası olmayan bir kız..
"oo ne güzel denk gelmiş, alpere abilik yaparsın artık :p" deyip alper e laf attı.
yanında oturan diğer kızla da tanıştım, o önemli değil gibtir edin. ceydayı aklınızda tutmanızda fayda var.bunların bir önünde de alperin takıldığı diğer hatun var, yanı boş, muhtemelen ben olmasaydım alper oraya oturacaktı, yanından geçerken de "biz arkadayız" gibisinden brifing verdi zaten. aralarında bir şey olabilir.
ben önümüzdekilerle pek ilgilenmedim açıkçası, ceyda benle ilgilenmiş göründü, ben o ve alper üçümüz hoca sınıfa girene kadar bildiğiniz, yeni tanışan insanlar arasında fiks olan beginner konulardan sohbet ettik.
ders boyunca (ki pek ders işlenmedi, ilk haftanın laubaliliği) sınıfı gözlemleme şansı buldum biraz,
oldukça sıcak görünüyor, bir kere bizim sınıftan çok daha iyi denk geldikleri kesin, çocuklar daha samimiler böyle ne bileyim, daha bütünler. biz de daha ilk günden ayrık ve soğuk bir ortam vardı aq..gibtiğimin sınıfı..bana yaptıklarını hala unutmuyorum..
dediğim gibi, ben önümdekilerle pek ilgilenmedim, ama arkamda oturan hatunlardan biri daha sıraya yerleştiğim anda dikkatimi çekmişti.. -
3058.
0reserve
-
3059.
0sen yaz ben yarın okurum amk. yaşlandınmı ne gib yedin ya.
-
3060.
+11 -1http://fizy.com/#s/1dl9psTümünü Göster
arkamı dönmek istiyordum ama çok salakça bir hareket olduğunu düşünüp vazgeçtim, zaman zaman alper e bakarken gözümü çapraza kaydırıp görmeye çalıştım ama tam kadraja alamıyordum,
nihayetinde yoklama kağıdı imdadıma yetişti, tam arkamda olan kız sırtıma dokununca döndüm, baktım yoklama kağıdını uzatıyor, benim devam zorunluluğum olmadığı için imza atmak zorunda değilim gerçi, ona ve yanındaki, deminden beri görmeye çalıştığım ve sonunda amacıma ulaştığım esmer güzeline gülümseyerek sözsüz bir selam verdikten sonra kağıdı direkt alpere verdim.
arkamdaki kız sordu, "sen imzalamıyor musun?"
eyvallahh, tamam işte artık buradan gireriz muhabbete, yine hafifçe yan dönüp, ona vererek ama yanındakine bakarak konuştum,
"yok, ben alttan aldığım için, zorunlu değil imza atmam * " klagib gülümsemi takınmış ( şu yapay olduğu kolay kolay farkedilemeyecek türden olan) içimden de "lan ne olur devam ettirin şu muhabbeti" diyorum..o ara içimden bana başka şeyler söyleyen bir ses daha var "lan gerizekalı sen ne ayaksın, senin kız arkadaşın yok mu? ne bu hareketler?" benzeri cümleler kurarak, ama onu pek giblemiyorum.
lan ne var,gibicez sanki.. sadece ilgimi çekti kız, yani belki de sıradan arkadaşlar oluruz, ama onunla bir şekilde tanışmalıyım, kalbim değil, beynim böyle istiyor, anlatabiliyor muyum?
"hıı ikinci sınıf mısın sen?" şeklinde devam etti yine tam arkamdaki, ben gene ona konuşup diğerine bakarak (şaşı gibiyim aq)
"evet ya, geçen sene boş bulundum.. vizem iyiydi ama kaldım işte" dedim buruk bir gülümsemeyle.
bunun ardından nihayet diğer kız da konuşmaya katıldı,
"zor mu ya ilk yıl? çok korkutucu geliyor, bir sürü şeyler anlattılar * "
eh, üniversite öğrencisine anlatılan hurafeleri ben de az çok biliyordum:
"orası liseye benzemez oğlum"
"bir kere ipin ucu kaçarsa toplayamazsın oğlum"
"aman tsigalkocum, artık bundan sonrası daha büyük mesele, kazandım işim bitti deme"
"aman oğlum bak bilmediğin kişilerle takılma böbreğini alırlar" *
kızları, tecrübeli bilir kişi olaraktan rahatlatmam ve yüreklerine su serpmem gerekiyordu,
"aslında o kadar da zor değildi, ama hiç çalışmadan da olmuyor tabi, lisede bir şekilde geçinip gidiyorduk, burada biraz daha özen göstermemiz lazım, özellikle mustafa hoca ve filiz hocanın derslerinde"
bundan sonra muhabbet benzer şekilde devam etti, arada alper ve ceyda da katıldılar, hoca zaten o ara ön sıradakilerle filan lak lak ediyor,
hocadan hocaya değişmekle beraber genelde üniversitede hocaların bir kısmı derse bile gelmez, gelenlerin bir kısmı öğrenciyle lak lak eder, bireysel ya da genel tanışma yapabilirler (bireyse biraz tuhaf evet ama musti ve bedenci geçen sene bize öyle yapmıştı)
ancak çok prensipli hocalar ders işliyor, onlar da proflar ya da kasıntı sahibi olan diğer tipler. ilk iki sene zaten prof girmedi bizim dersimize, 3 ten sonra tanıdık, tanımaz olaydık..amklar..
epey konuştuktan sonra ben,
"şey bu arada isimlerinizi bilmiyorum hala * " diyerek muhabbeti biraz daha kişiselleştirmeye çalıştım..okul, ders, sınav, not..giberim öyle muhabbeti ben.
ayrıca bu bir nevi ayraç sayılar panpalar, eğer bir kız sizinle sadece bunları konuşuyorsa ondan pek ümidiniz olmasın, tabi öncesinde siz de bir iki kere konuyu farklı alanlara açmayı deneyin (gibişten bahsetmiyorum, genel konular yani, ders dışı her şey olabilir, karşınızdakini casual olarak tanıma amaçlı) baktınız oralarda da tıkanıyorsa, gibtir edin, hiç boşuna ümitler filizlendirmeye filan gerek yok..
isimlerini öğrendim, tam arkamdaki yine fazla önemli olmamakla beraber, büşra ydı sanırım,
benim esmerin ismi ise ayşegül..sıradan bir isim ama onun ağzından duymak kulağıma güzel geldi..
"tsigalko ben de" dedim, gözlerimle selamladım yine..elimi uzatmadım,
arkadaşlar kızlarla ilk tanışma esnasında elinizi uzatmayın,
birincisi, çok absürd bir durum oluyor bana göre, kız erkek tokalaşması,
ikincisi, daha ilk anda temasa izin vermeyin, tamam biliyorum belki de sırf o teması yaşamak için yeni birileriyle tanışabilmek isteyen, son derece umutsuz durumda hisseden arkadaşlarda olabilir burada ama yine de ben pek önermiyorum.
eğer ilk tanışma ve selamlaşmanızda, karşınızdaki kızın elinizi sıkmasına izin verirseniz, onun bilinç altında "elimi uzattığımda dokunabileceğim, alabileceğim bir şey" izlenimini yaratırsınız.
ama eğer sadece gözlerinizle, gülümseyerek selam verirseniz, gizemini daha iyi muhafaza etmiş ve onun kafasını karıştırabilmek neticesinde hakkınızda daha yüksek seviyeli ön yargılara ulaşmasını sağlayabilirsiniz.
yani sonuç olarak bu benim düşüncem tabi, bu düşünceyi oluşturmamda yaşadıklarım ve okuduklarımın etkisi var, herkesin kendine göre bir yaşam felsefesi vardır, benimki bu, söylediklerim sadece tavsiyeden ibarettir.
ama bir de şu var, eğer kız elini uzatırsa da havada bırakmayın kesinlikle, o zaman yaptığınız cool luk ve ya filozofluk değil, öküzlük ve şakirtlik olur..
kadınları sevin, ama onları tam anlamıyla tanımadan ve hak ettiklerine karar vermeden asla saygı duymayın. saygı duymayından kastımın ne olduğunu anladığınıza inanıyorum.
çünkü zaten erkek milleti olarak otomatikman verdiğimiz sevginin yanına bir de aşırı saygı ve onu ilahlaştırmayı da eklersek sonuç olarak karşımızda balon olup uçan zütlerden başka bir şey bulamıyoruz, helyum balonu şişen bu zütler ise bizden an be an uzaklaşıyor, en sonunda da onu kaybedip yalnız bir erkeğe dönüşüyoruz, toplumumuza da bir tane daha fazlaca abartılmış kişilik armağan ediyoruz,
sonra o abartılmış kişilikler 30 una 40 ına geldiğinde izdivaç programlarının gediklisi oluveriyorlar..
yani kısa vadede bize, uzun vadede onlara zarar..
herkese, her şeyden hak ettiği kadar beyler, herkese hak ettiği kadar.. -
3061.
+10 -1harbiden çok yavaş yazıyosun be panpa 2 entry arası en az 30 dakika her entryde osbir mi çekiyon ağlıyon mu anlayamadım ben.
edit:tsinin korkunclu bi hikayeside var onuda okuyun tavsiye ederim o kapının açılmadığı anda sıçtım amk -
3062.
0sızdımı bu dalyarak
-
3063.
0@2569 yolla panpa bi ara okuruk
-
3064.
+15 -1o günün detaylarını daha fazla anlatmama gerek yok sanırım, özet olarak olay şu ki, ben "acaba kaynaşabilir miyim? nasıl bir sınıf?" gibi soruları düşünürken daha ilk günümden, eski bir tanıdığa rastlamanın da şansıyla bir kısmı iyi derece olmak üzere 10-12 kişiyle tanışmış ve sınıfın güzel ortamı sayesinde de rahatlamıştım.Tümünü Göster
ders çıkışı alper ve melekleriyle (ceyda, ilayda -şu ikiliden diğeri- ve isimleri önemsiz iki kız daha) bir şeyler yemeye gittik. masada ne söylersem gülmeye hazır bir topluluk vardı, "a" dedim güldüler, "z" dedim güldüler, alper zaten çok sıcak bir bin yani, kıpır kıpır amk, sınıfta da selam atmadığı kimse yoktu zaten, kızlardan da ilayda dışındakiler gayet neşeli tipler (hele ceyda) bir tek o kaltak, diğer kızlardan da daha güzel olmasının (bana göre) verdiği özgüven ile kendini ağırdan satıyor işte biraz, sanırım biraz da alper karşısında karizmatik durma çabasında, bence ikisinin arasında bir şeyler olacak, demedi demeyin.
bizim çocuksa kıza oranla gayet rahat, ya harbiden öyle olduğu için ya da herhangi bir hesabı olmadığı için.. eğer biri sizin yanınızda fazlasıyla kasıyor, ağzından çıkan her kelimeye dikkat ediyor, yaptığı her hareket öncesinde iki kere düşünüyorsa bilin ki ya sizden haz etmemiştir, ya da bir hesabı, beklentisi vardır *. e haz etmeyen insan da sizinle takılmayacağına göre? o zaman etrafınızda sizinle sık sık yolu kesişen ama buna rağmen size karşı her zaman hatasız görünmeye çalışan karşı cinsleri biraz daha dikkatli gözlerle seyretmeniz gerekiyor demekki.
alperle biraz daha konuşma fırsatı bulduk, bu çocukla iyi arkadaş olacağız gibime geliyor zira daha ilk günden epey kaynaştı benimle, geçen entrylerde söylediğim gibi, menfaat arkadaşlığı da olabilir, ya da çocuğun doğası böyledir, onu o zamanlar henüz bilemiyorum. zaten şu anda aynı masada oturduğumuz hatunlarla da kayıtta tanışmış..vay aq, lan ben kayıtta tanıdığım adama bile selam vermezdim be o zamanlar.. öyle bir gerilmiştim ki..
böyle tiplere hala daha imrenirim, nasıl oluyor da böyle kolayca kendilerini tanıtıp sevdirebiliyorlar hayret, şeytan tüyü dedikleri bu olsa gerek, bak, beni de ders öncesi masama oturarak esir alıverdi, adamla akşama kadar aynı sırada da oturduk aynı masada da yemek yedik, "hadi gel abi çıkışta da bara filan gidelim" dese, onu da düşünmeden kabul edeceğim.. büyülü bin..
eğlenceli yemek masasının sonunda nihayet yalnız kalabildim, yeni arkadaşlarıma iyi günler dileklerimi ilettikten sonra yurda doğru yolu koyuldum, öncesinde kick taks salonuna uğrayıp durumumdan bahsedecektim, zira sağ elimin bir kaç gün dinlenmeye ihtiyacı var gibi görünüyor..
sabahtan beri o kadar hızlı geçmiş ki günüm ve aklım o kadar dağılmış ki, serhatla olan münasebetimin neticelerini düşünmeyi bile unutmuş, kendi kendime karanlık komplo teorileri üretmeye biraz olsun ara vermiştim.. akşam ebruyla buluşacağım... anlatmayı tahattüt ettiğim şeyler hakkında beni sıkıştırma ihtimali var..
o değilde, bu ayşegül meselesi ne ayak oldu lan böyle.. hayır yani herhangi bir hoşlantı ya da benzeri durumdan söz etmek abes olur, ama bir şekilde ilgimi çekmeyi başarmıştı.. enterese etmişti beni..bu ilgimin sebebini ancak ilerleyen günlerde anlayabilecektim ama ayşegülle de bir şekilde bir hikayemin oluşacağının sinyallerini az çok almıştım. keza konuştuğumuz anlar boyunca o da gayet sıcak davranmış ve bir şekilde, tanışmış olmamızdan ekstra mutluluk duymuştu.. bunu hissedebiliyorum..
günler bana neler getirir bilemiyorum, ama önceki oturaklı ve sakin yaşam tarzına sahip arkadaşlarımın yerini yavaş yavaş daha hareketli ve sosyal yönü kuvvetli tiplerin alacağı kesin görünüyordu. belki de daha üniversitenin ilk gününden umutsuz bir aşka saplanmamış olsaydım, tüm bunlar geçen sene yaşanacaktı benim adıma da. bir anlamda ben, bir sene geç kalmıştım hayata.. -
3065.
+5beyler kusura bakmayın demin kolayı devirdim halının üzerine, biraz onunla uğraştım geciktik..
evet bu akşam kola içiyorum * -
3066.
+9patlamış mısır 1 liraaaa
-
3067.
+15 -2zamanı biraz ileriye alalım... gerekli yerlerde flashback ederiz zaten, bir an önce bu dönemi bitirip günlüğe geçmek istiyorum çünkü,Tümünü Göster
okulun 3. haftasının sonu, benim tolgayla pub da içişime kadar ileri sarıyorum, çünkü zaten bu içişte konuşulan konular da geçen 3 haftanın kritiğinden oluşmakta.. peki 2. yılımın ilk 3 haftası nasıl geçmişti?
bir kere, en sarsıcı ve bana yakışmayan biçimde, bir şiddet gösterisine bulaşmıştım, serhat, yumruğu yediği perşembenin ardından, sonraki hafta salı okula, yüzünün sol tarafında mor-yeşil ama çoğunlukla sarı (artık geçmeye başlamış yani) bir darbe iziyle beraber gelmişti..
başıma idari anlamda bir şey gelmedi, fiziksel anlamda da gelmeyeceğini o gün sınıfta saniyenin 10 da 1 i kadarlığına göz göze gelmemizin ardından gözlerini benden kaçırması sonucu anladım.. evet evet.. kapıya çarpmıştı canım yüzünü.. başka ne olabilirdi? *
yine de bu sinsi yılandan ona yakışan bir kontra bekliyordum, ama öyle sıkıştırıp dövme tarzı değil, muhtemelen yine böyle önceki hareketi gibi, karı işi, bana fiziksel değil, duygusal anlamda zarar verecek ve benim kimin yaptığını asla öğrenemeyeceğim bir şey..
gerçi bundan sonra artık dünya patlasa ben serhattan bilirdin ya, orası ayrı..
ebruya durumu anlatmadım, onun yerine ailevi bir problem yaratıp kendimi acındırdım, tam hatırlamıyorum ama aile büyüklerimizden biri için hasta filan demiştim.. çok yalancı oldum değil mi beyler.. ebru şefkatli kollarıyla beni teselli edip, üzerime gittiği için defalarca özür dilerken, nilay ise daha serhatı ilk gördüğü anda durumu anlamıştı..
çocuk sınıfa palyaço gibi suratla girince, ben otomatikman, suçluluk pgibolojisinin de verdiği refleksle nilaydan tarafa bakmıştım.. onun da hayretle irileşmiş gözleri benim üzerimdeydi zaten.. şaşkınlıkla aralanmış ağzından herhangi bir ses çıkmamasına rağmen ben o an neler demek istediğini anlayabiliyordum..
sırasından hışımla kalkıp yanıma doğru gelmeye başlamıştı.. ebruya,
"ebru nilay benle konuşmak isterse izin verme ona" dedim,
"nasıl yani? ne?" diyip şaşkın bakakalmıştı ebru, ama dediğimi de anlamıştı,
nilay sıranın başına dikilip, "tsigalko gelir misin iki dakika dışarıya bir şey konuşmam lazım senle" diye sinirli sinirli çemkirince ebrudan hiç beklemediği bir tepki aldı,
"hayır, gelemez."
bir anlığına dağılsa da nilay kendini toparlamayı bildi,
"ee..şey, ben ona sordum yalnız ebrucum?" dedi imalı bir ses tonuyla, bunun üzerine bizim kız daha da ukalalaşarak,
"tamam işte ben de kız arkadaşı olarak cevap verdim, gelemez." deyip nilayı morarttı, zaten nilaydan pek hoşlanmadığı için benim ona verdiğim direktif işine gelmişti, ama sonrasında bana da bu isteğimin hesabını sorardı.
nilay gözleri neredeyse yuvalarından fırlamış şekilde bir bana, bir ebruya baktı, ben omuz silkip "üzgünüm, ne yapabilirim" dercesine bir surat ifadesi takındım.. kız arkadaşımla eski kankamı birbirine kırdırmak hoş değildi tabi ama bundan tuhaf bir zevk aldım diyebilirim -kızlar benim için kavga etsenize ahahaha-.
nilay ebrudan yediği bu beklenmedik ayarın ardından,
"iyi.. tsigalko yalnız olduğun bir zaman konuşuruz o zaman!" dedi, gözleri bir benim bir ebrunun üzerinde gidip gelerek ve becerebildiği en tehlikeli ses tonuyla... yine geldiği gibi hışımla arkasını dönüp giderken, nilaya da hafiften duyuracak şekilde "öyle bir gün gelmeyecek" deyip kısa ve yapmacık bir kahkaha attı ebru ve, ardından bana döndü,
"neydi bu şimdi tsigalko??"
evet, nilayın öfkesinden kaçayım derken bu sefer ebruya yakalanmıştım, nilayı da daha fazla harcamayacak şekilde bir bahane bulup sıyrılmam gerekiyordum,
"ya..bana biraz kızgın da..şimdi muhatap olmak istemedim.."
"neden kızgın? hem ben senin badigardın mıyım?"
"öff ebru iyi ki bir şey istedim ha, hem kabul et senin de işine geldi zaten * "
ben öyle deyince bir duraksadı.. evet, işine gelmişti.. neden bilmiyorum ama bu iki kız arasındaki elektrik hiç bir zaman tutmamıştı, eh ben de maşallah, yangına körükle gitmiştim..
"ne için kızgın sana? sana kızacak kadar muhabbeti var mı hala onun senle?"
beynim son hızla çalışıyordu..ne uydurabilirdim?..
"verdiğim bir sözü tutmadım..o yüzden sanırım.."
söylediklerim bahane üretmekten çok, cevaplanması daha da zorlaşan sorulara neden oluyordu,
"ne sözü? senin kaç gündür üzerindeki sıkıntı bu mu? hani dedem hastalandı filan demiştin? tsigalko bak bana yalan söy... "
"ebru lütfen!"
hata yapmıştı.. biliyorsunuz, en haksız olduğum durumlarda bile bir şekilde duygu sömürüsü noktalarını tespit ederek kendimi haklı çıkarmakta, nihayetinde de üzerime varmakta olan kişiye en sonunda özür bile diletmekte üzerime yoktu.. daha önce nilaya ve mineye de yaptığım bu taktik, muhtemelen bana değer veren tüm kadınlar üzerinde işe yarayabilme özelliğine sahipti..
yüzümü asıp önüme döndüm.. kendi kendime söylenmeye başladım.."bununla bu bir arada söylenir mi? hastalık üzerinden yalan mı atılır?" gibisinden.. halbuki yalan atmıştım evet..
ebru yanlış hamle yaptığını daha sözler ağzından ilk çıktığında anlamıştı..
"tamam.. kusura bakma, onu söylemek istemedim..ama,"
"ama ne ebru? ama ne? ne dediğinin farkında mısın sen? sağol ya.." dedim sinirli sinirli gülerek..
yüzünü ekşitip önüne döndü o da..
hem beni üzdüğünü düşündüğü için, hem de nilaya veripte tutmadığımı söylediğim sözün ne olduğunu öğrenemediği için pişman olmuştu.. -
3068.
+16 -3http://fizy.com/#s/1dl8elTümünü Göster
tehlikeyi o zamanlık savuşturmuştum..
ilk üç haftada neler olduğundan bahsediyordum evet..
bir kere, nilayla yine kopma noktasına geldik bu olay nedeniyle, zaten artık ona ihtiyacım da yoktu, onun bırakıp gittiği zamanlarda yanımda sadece ebru olmuştu..
ebru..benim vefakar ve cefakar sevgilim..bir dargın bir barışık, çoğunlukla benim onu üzdüğüm ve pgibolojik bunalımlara sürüklediğim, sıkıntılı, ama kendi adına vazgeçilemez bir ilişki yaşıyordu..ha bana bağlanmışsınız ha uyuşturucuya, pek de bir farkı yoktu..ikimizde hem keyif, hem zarar verirdik çünkü ve her seferinde daha fazlamız istenirdi..
bu özelliğim ise hiç şüphe yok ki ayşenden yadigardı..
ayşen demişken..ayşen-ozan birlikteliği gayet güzel devam etmekte..olacak iş değil..böylesine içten pazarlıklı, hesapçı, sahte bir prenses ile böylesine yavşak, menfaatçi, am düşkünü bir huur çocuğu nasıl oluyor da hala bir arada kalabiliyordu? ah! tabi ya..tencere kapak öyle değil mi?..
sonra bir de ayşegül vardı..alperle epey samimi olmamıza rağmen, o ilk tanışma gününün ardından artık önlü arkalı sıralarda, birimiz ilaydanın, birimiz ayşegülün yanında oturuyordu..der boyu bana laf atan ve dikkatimi çekmeye çabalayan ceyda bu durumdan memnun gözükmedi, yine de geçen 3 hafta boyunca, birinde tolga gruba dahil olmak üzere 2 kere dışarı çıkıp grupça eğlenmiştik..
ebru bu eğlencelerin sadece tolgayla benden ibaret olduğunu zannediyordu..
grupça buluşmalarımızın ikisinde de gece boyu genelde ceyda ile konuşmak ve takılmak zorunda kalıyordum, karaokede aynı mikrofona şarkı söyledik, alperin söylediği cool romantik şarkıda * * dans ettik. gerçi kız da ilgilenmekte haklı, sevgilim olduğunu bilmiyor, sonra ben, görece tecrübeli, üst sınıf öğrencisi, alperin tanıdığı -ve kankası olma yolunda ilerleyen- eli yüzü düzgün denebilecek bir adamım, kendisi de pek ağır bir kız sayılmaz, e sevgilisi de yok, durum böyle olunca da etrafındaki ilk düzgün erkeğe yazılmaya çalışması pek de anormal sayılmaz. hele ki benle çıkmasının ona katacağı karizmayı vb. hesapladıysa, ohoo..
böyle yazınca zütüm kalkmış gibi hissedilsin istemiyorum, sadece kendi gözlemlerimi aktarıyorum, belki de durum benim gördüğümden farklıdır, kız herkese karşı aynıdır, ben kendi kendime üstüme alınıyor da olabilirim, şimdilik bilemiyoruz..
tolganın olduğu buluşmada da bana epey samimi davrandı, ben de grubun tamdıbına samimi davranarak tolganın durumu garipsemesini önlemeye çalıştım, sonuçta adam biliyor benim sevgilimin olduğunu,
peki ben neden onlar bilsin istemiyorum?
pekekentin tekiyim de ondan sanırım..işte beyler..benim hayatımın kırılma noktaları da bunlardır..sevgilim vardır, ama etrafımdaki potansiyelleri de asla kaybetmek istemem,
sevgilim yoktur, benden hoşlanan ya da kendi hoşlandığım kızı "ya daha iyisi denk gelirse lan?" diye düşünerek, tam olacak kıvama kadar getirmiş olup da istemem..
kötü bir huy..
özellikle de karşınızdaki sizi çok ciddiye alıyorsa, onun için çok çok kötü bir durum..masum kızımız, tsigalkoyla flörtleştiğini ve her geçen an masallardaki, fransız filmlerindeki gibi bir aşka yaklaştığını düşünür ve benim işi ağırdan alışımı, çekingenliğime yorarken, ben ise ise sadece, ucunda balığın çırpındığından emin olduğum oltamı ağır ağır ve keyifle çekmekte olan bir balıkçıdan başka bir şey değilimdir.
balığı ise yakaladıktan sonra tekrar suya atan cinsinden hemde..
hani ayşegülün benim için neden ilgi çekici olduğunu ilerde anlayacağım demiştim ya,
şimdi anlıyordum,
tıpkı mine gibi, ceyda gibi ayşegül de bir balıktı benim için..önce yakalanacak, sonra tam "yaşasın beni yiyecekler" dediği andan geri bırakılacak bir balık..ona ceydadan daha fazla ilgi göstermemin sebebiyse, daha önce de bahsetmiş olduğum klagib erkek pgibolojisidir,
e zira ceyda zaten çoktan kovaya girmiş bile, resmen denizden üzerime kendisi atlamış,
ben yakalanması ve çekmesi zor olan balığın peşindeyim,
3. haftanın sonunda, ayşegülle o cuma, tüm günü beraber geçirip iyice muhabbetimizin artması sonucu onu dışarıya davet etmiştim..bekar bir adam gibi..
cumartesi, gittiğimiz hoş kafede birbirimizi iyice tanıma fırsatı bulmuş, dönüşte de yurduna bırakarak centilmen erkeği olmuştum..
işte o haftanın pazar günü, tolgayla masada oturmuş çılgınlar gibi içerek, kıyasıya konuşmamızın nedeni de benim bu kötü huyum ve neticesinde yaptıklarımdı..
ha bu arada ebruya gelince,
onun ne olduğunu hala bilemiyorum..ama balıklardan biri olmadığına eminim..belki de geyik-antilop gibi bir şeydir..ya da çok daha başka bir şey.. -
3069.
+3son bir part daha gireyim, sonra kaçacağım panpalar
-
3070.
+2kaç amk kaç uykum geldi seni bekliyom zaten bugün uyuşukluğun üstünde partları saat bası atıyon maşallah
-
zalinazurt sozlukten sılınsın kapmanyası
-
kutuplara yapay dondurucu koysalar
-
först of ol
-
1 milyar dolar için evde eşşek beslermisiniz
-
trt sporu acmayin
-
sana veren kizin anasini sulalesini
-
icine sokulmak nasi bi his
-
yapacak hi c bisey yok
-
400 tl para var bunu ne yapayım
-
bırahman gibeceksiniz
-
kadin pittiagindan igrendim olacakti
-
gwynplaine adlı geyimsi yazar
-
heteroyum ama bu oglani
-
bu sekilmez mi amg
-
kim ne yolsuzluk yapmış onu da yazsınlar
-
kokoreçin açılımı kokan iğrenç şey
-
bir tane karı var sözlükte boş boş duruyor
- / 1