-
2851.
+3devam edelim uğurcum
-
2852.
+18pazar günü için ebruyla konuştuk, okulda görüşme kararı aldık, "sen yol yorgunusundur" dedi. doğru, teşekkür ederim. şimdi normalde burada benim "allah allah, neden buluşmak istemedi lan? lan?!" gibisinden kuşkulanmam lazım değil mi?
ama zamanında ayarı öyle bir vermişim ki, kızın yazınki konuşmalarımızdaki tavrı bile, penceresine konmuş bir kuşu kaçırmamak için parmağını bile kıpırdatmamaya çalışan küçük çocuklar gibi..şu sıkma meselesini artık o anki koşullar altında nasıl beynine empoze ettiysem, aşırı derece titiz davranır olmuştu,
lan sanki hemen terkedip gidicez aq..bu ne hassasiyet..
tabi bunda benim de payım olduğu için, eğer durum gerçekten tahmin ettiğim gibiyse (yani beni ürkütmemek için öyle davranıyorsa) o aradaki hassasiyeti biraz yumuşatmaya karar verdim, kendimden biraz da utandım açıkçası..ne öldürür ne güldürür misali, öyle davranmamak gerekiyor abi, o zaman ya hiç takılmayacaksın ya da takılıyorsan da böyle "bak giderim haa" havasında olmayacaksın her dakika.. kimseyi diken üzerinde oturtmaya hakkım yoktu.
farkettiyseniz geçen seneki ben ile bu seneki fresh ben arasında epey bir pozitif düşünce farklılığı vardı..aq nasıl bir ruh halindeydim allah bilir.. kendime ve etrafımdakilere neler çektirdim..
yo, bu sene öyle olmayacaktı, zira ben artık kendine güvenini tam anlamıyla tazelemiş, her türlü aktivite yönünden harika bir yazı geride bırakmış, hayatın aslında ne kadar güzel ve yaşanılabilir bir şey olduğunu tekrar tekrar, küçük detaylarla keşfetmiş ve kanıma giren zehirden kendimi mütemadiyen arındırmıştım.
şimdi zaman, tanışılmayanlarla tanışma, konuşulmayanlarla konuşma, konuşulmayanları konuşma zamanıydı... duvarlarımı yıkmış, acıların çocuğu, yalnız adam, gizemli çocuk modlarından sıyrılmıştım.
gördüğünüz gibi kendi kendimi gaza getirmekte de son derece ustaydım * -
2853.
+1 -5bin değilim ben
-
2854.
+17 -2http://fizy.com/tr#s/1aiv72Tümünü Göster
pazar günü öğlenden itibaren az çok muhabbetimin olduğu adamlar yurda akmaya başlamıştı, ilk haftayı asmayacağımı bilen tolga da benle aynı kararı almış ve "abi gerekirse ilk hafta gene gitmez, burada kendimiz takılırız" demişti. olabilir tabi, hazır kafalar rahatken şehri daha da iyi keşfetmeye vaktimiz olabilirdi.
tolga geldi, sıcak bir selamlaşma, sonra da içimden zaten "der" diye geçirdiğim sözleri söyledi,
"hacı senin boyun mu uzadı? yoksa saçlardan mı? * "
"attık galiba bir kaç santim, o kadar farkediliyor mu lan? * "
"kanka valla, bilmiyorum belki de saçlardan dolayı öyle gözüküyor gibi olabilir ama senin tipin baya değişmiş lan, yanmışın filan * "
"olm ne değişmesi aq, adamı hasta etmesene... kötü mü olmuş lan yoksa?"
"yok lan ne kötü olcak, adam olmuşun işte * "
allah allah..o kadar değiştim mi lan?
bir düşünelim, geçen sene başı, saçlarım tenten modeli, genelde sakalsız geziyorum, beyaz tenliyim, vücudum biraz daha küçük hacimli, yüzüm daha çocuksu,
şimdi ise, yaz boyu oradan oraya gezip durmam ve öğlen güneşi dahil günün her vaktinde uv ışınlarıyla muhatap olmaktan ötürü neredeyse kahverengileşmiş bir ten, (özellikle yüzüm çok yanmış, zaten yüzüm çabuk yanar benim genelde, ilk günden kızılderili olurum tatil yerlerinde filan) saçlar desen almış yürümüş, enseler filan, eskisiyle alakası yok, e makul miktarda kirli sakal var, vücutta belli bir gelişme var,
özet geçmek gerekirse, charmender---> charmeleon
yani, aslında evet, değişmişim aq.
dedim, "sen de büyümüşsün aga, göbek mi yaptın bakiyim?"
"yürü git lan * "
o gece güzel muhabbet oldu, biz önce tolgayla ikimiz vardık, sonra az çok tanıdığımız iki çocuk daha geldi, aşağı çağırdılar, kumarhaneye indik,
oranın yeni sahipleriyle tanıştık, raconu anlattık
"beyler bakın, bu oda yurtta bu amaçla kullanılır yani baştan bilginiz olsun, rahatsız olacak olan varsa şimdiden başka oda aramaya başlasın ;)"
güldük ettik, yeni çocuklar, biz nispeten kıdemliler ve arada sırada kafalarını kapıdan uzatıp "nabıyonuz lan gibikler?" diye selam atan, gelip oyunlara muhabbete katılan eski kaşarlar, güzel bir birliktelik oluşturacak gibiydik.
küçük ve samimi yurdumuz bu sene geçen senekinden daha eğlenceli bile olabilirdi ki o eğlence de artık ne olurdu bilmem, geçen sene bi karı getirmediğimiz kalmıştı *
kahkahalı hırlı gürlü gecenin ardından,
bir kez daha odamızın karanlığına, sessizliğine çekilince, tolgayla bir kez daha baş başa kalma şansı elde ettik, bunu da şu "güzel oluyor" dediğim karanlıkta muhabbet, birbirimize yazlarımızı anlatma ve bizi bu sene nelerin beklediğine dair tahminlerde bulunarak kullandık, öyle konuşa dururken yavaş yavaş pillerimiz bitmiş ve uyuyuvermişiz..
üniversitedeki 2. yılımın ilk gününe sadece saatler var.. -
2855.
0sf 96 reserved
-
2856.
+7Rezerved yarın okurum. Kaç gündür girmiyordum, bi cacık yazmamışsın hacı. Zaten bildiğimiz şeyleri anlatmışsın.
Ben de yazın bu saf milli olur, sahilde 3-5 hatun düşürür diyordum ama yok anasını satayım.
Ne zaman bin olacaksın hacı, 1 yıl bitti, kızlarla konuşuyorsun ama daha bir numaranı görmedik.
Şaka lan şaka, gayet güzel gidiyor hikaye. Hadi kalemine kuvvet bakalım. iyi geceler. -
2857.
0amk sen nasıl bişeysin ya okudukça kendi kendime üni muhabetti ne güzel lan diyorum okula gidesim geliyo * 2.sınıftayım devamlılığımda büyük etkin var:)
-
2858.
0panpa kaçıncı sayfada bitiyor bu diyecektim ilk sayfayı bitirecektimde ne yaptın birader hala yazıyormuşsun yaa
okumaya değermi lan okuycam valla bak
edit: ilk sayfa bitti
edit: anlatsam mı anlatmasam mı dan güzelmi ??? -
2859.
0reserve
-
2860.
+16http://fizy.com/tr#s/1agynwTümünü Göster
yurt servisine kafalar hala tam ayılmamış ve şikayet halinde, 20 erkek doluşup yola çıktık, herkesin üzerinde bir mahmurluk var, sonra tabi bir de sıcak var aq..iyice mayışıyoruz. yine de o tanıdık muhabbet vızıldaması içeriye hakim.
okula vardık,
dostlar birbirine iyi dersler diledi, günün son şakalarını yaptı ve nihayetinde yön gösteren oklar, her birimizi kendi binalarına doğru ayırdı.
bizim binanın önüne geldiğimde dışarda, içimi en az güneş kadar ısıtan ve neredeyse elle tutulur yoğunlukta bir heyecana sahip olan, yeni-eski karışık insan toplulukları, çardakların etrafında toplaşmışlar 10-15 dakika sonra başlayacak olan dönemin ilk dersi öncesi güle konuşa birbirlerine, birbirlerinden bahsediyorlar.
ben öyle huzur dolu duygularla bakınırken, çardağın birinde bizim necatiyi,nilayı ve onun tayfasını (bir zamanlar muhabbetimin olduğu kızları) gördüm. geçen sene olsa bu benim için bir şey ifade etmezdi zira aramızda görünmez duvarlar vardı.
ama bu yıl hayatla ve insanlarla barışmaya kararlıydım. o tarafa biraz fazla bakınca necati baktığımı gördü,
"vay abi naber ya?" deyip bir iki adım attı. şimdi durum böyle olunca, bana da gün doğmuş gibi oldu, aferin neco, gider onunla sarılır tokalaşır, kızlara da selam verir, iyi bir başlangıç yapardım.
ha,onların seldıbına, ya da arkadaşlığına ihtiyacım olduğundan değil ama ne dedik "barışıyoruz-uzlaşıyoruz". artık hiç kimse, ama hiç kimse benim aklımı negatif şekilde meşgul etmemeli, düşmanım olmamalı, bu şeylerle uğraşmamalı, kafayı bunlara yormamalıyım zira ne güzel bir yol tutturmuşum işte, su artık bulanmamalıydı.
gitti necatiyle selamlaştık, sonra kızlara doğru döndüm naber iyidir filan gibisinden selamlıyorum, "çok hoş olmuş saç-sakal" ,"epey yanmışız?" gibi klagib ve beklediğim iltifatlar geldi, aynı şekilde kibarca karşılık verdim ortaya karışık, hepimiz arkadaşız yani, demi? o ara nilay karşımda dikiliyor, ona döndüm, bir iki adım atıp bana yaklaştı ve tek bir kelime etmeden aniden sarıldı.
?!
epey şaşırmış olmakla beraber ben de sarılmasına karşılık verip "naber?" dedim garipseyen-gülümser bir ses tonuyla. cevap vermedi, bırakmadı da, kafamı masadaki kızlara doğru çevirip baktım, "noluyo la?" gibisinden, bunlar da anlayışlı bir şekilde gülümsüyorlar,
heralde 10-15 saniye öyle sarılı kaldık, yalnız harbiden inanılmaz içten, beni son derece şaşırtan bir karşılamaydı bu, belli, bir durumlar vardı, bakalım ağızlardan ne baklalar çıkacaktı.
nihayet nilay beni bırakma lütfunu gösterince onu da görme fırsatı bulabildim, zira az önce pek dikkat etmiştim.
nilay bugün baya güzel beyler,
aslında kızların çoğu bugün +2 puan filan durumundalar, hepsi full makyaj, üstlerinde belli ki yazın aldıkları ve "bunu da ilk gün giyerim" deyip hiç dokunmadıkları cicileri,
hey allahım ya..bak ben de bu olayım hiç bir zaman anlamamışımdır, tamam hani böyle davete, kokteyle, toplantıya giderken filan yaparsın belki de,
şu okulun ilk günü süslenmenin mantığı nedir arkadaş? lisede de böyleydi bu durum, ilk gün özellikle kızlar, saçlar filan bir ayrı modda, okul sınırlarını zorlayan bir makyaj ve sene içinde görmeye alışkın olmadığınız bir bakımlılıkla gelirlerdi.
ne bileyim, herhalde ilk defa görecekleri insanlara iyi bir "ilk intiba" filan mı bırakmak istiyorlar nedir..
ama bence saçma bir hareket aq, ya da ben zaten her daim giyimime dikkat ettiğimden ötürü bana saçma geliyor da olabilir. arkadaşım bunun ilk günü, son günü olmaz yani, ya hep özen gösterirsin, ya da hiç gösterme. hep menfaat hem hesapçılık işte aq..
neyse, nilay diyorduk evet,
bugün epey güzel, hatta o güne asla cinsel anlamda bir gözle bakmadığım, kanka-bro ayağına takıldığım kız, bildiğin hoşuma gitti yani (sarılmanın da biraz etkisi olabilir).
ama yanlış anlaşılmasın, sadece o anlık "alıcı gözüyle" baktım o kadar. yoksa herhangi bir yeni oluşum olmadı içimde, o kadar da değil amk.
"iyi" dedi..gülümsedi, utangaç ve pişman bir şekilde. "senle konuşmamız lazım, ne zaman istersen" dedi.
iyice garipleşen durum karşısında sakinliğimi korumaya ve bozuntuya vermemeye çalışarak, yarı ciddi-yarı gır gır modunda,
"hımm, ne konuşucaz acaba? merak ettim valla" gibisinden "hanimiş hanimiş" der gibi konuştum. "bu gün konuşuruz ya, hocalardan bazıları gelmez muhtemelen"
"ama öyle ayak üstü, okulda konuşulacak bir şey değil"
"eii ne yapalım o zaman?"
"çıkışta bir yerlere gidemez miyiz?" iyice sıkılganlaşmıştı.
"tamam ya, bakarız ;)" dedim yine bozmadan. allah allah..ne diyecek lan bu kız bana harbiden merak etmiştim ha..
"ebruyu göreyim ben" deyip yanlarından ayrılma bahanesi yaratmış, kantine doğru ilerlerken içimden "lan heralde o tarz bir şey değil söyleyeceği, benim ebruyla çıktığımı biliyor yani" diye düşündüm, ama yine de içime bir kurt düştü..sizce de tuhaf değil mi beyler? -
2861.
085 reserved
-
2862.
0@2406 soru sordu panpa bi göz atıver
-
2863.
0hadi gülüm 200 metre 200 metre diye diye anamızı gibtin.
-
2864.
+15ebruyla mesajlaşıyoruz, "nerdesin, geldin mi?" diye. kantindeymiş,Tümünü Göster
kantine girdim, biraz bakındıktan sonra fark ettim, masanın birinde tek başına oturuyor.
gülümseyerek yanına gittim, yaklaştıkça gülümsemem elimde olmadan daha da artmış olabilir çünkü ebru da bu "ilk gün özeni" klişesinden epey nasibini almış, içimden diyorum "oha lan ben birazdan bu hatuna mı sarılıp öpücem? fiyuu.."
o da görünce gülümseyerek kalktı, sıcak bir sarılma, fakat biraz resmi bir öpüşme (yanaklardan-bizim için yanaktan öpüşmek, başka iki insanın sadece gözleriyle selamlaşması derecesinde sayılırdı) ama yani, dolu kantinin ortasında sevişecek halimiz yok, doğru.
oturdum yanına, elimi omzuna attım, kendime yaklaştırdım, ama öyle hoyrat değil, her zamanki, bana özgü yumuşaklığımla (biraz tehlikeli bir kelime oldu farkındayım, ama siz beni anladınız ;) ).
gülerek yüzüne baktım, içimden geçeni gayet net söyledim "ee naber? çok güzelleşmişsin yazın" lan sanki 3 aydır birbirini görmeyen biz değiliz,
konuşma tavrım, sanki en son dün görüşmüşüz gibi, yani kaldığı yerden devam. hani araya yaz hiç girmemiş sanki. e o da bana uydu bu sefer, zaten dünden razı,
"teşekkür ederim bitanem * sen de çok hoş olmuşsun"
"harbi mi?"
"hı hı, tanıyamadım valla ilk görünce * "
"hımm, ya artık beni beğenmezsen?"
yanağımı önce mıncıklayıp sonra da bir sesli öpücük daha kondurarak cevapladı bu yalandan sorulmuş sorumu.
sonraki bir kaç dakikamız da hasret gidermekle geçti, yüzeysel olarak geçen yazdan biraz bahsettik. ardından, her ne kadar hocanın gelmeme ihtimali yüksek olsa da ders için sınıfa çıktık. el ele kol kola, benim klagib sıraya oturduk.
beyler bu kızı gerçekten seviyorum, bakın aşık değilim..ama yanımda olması, beni katıksızca sevdiğini biliyor olmam, fiziksel özelliklerinin yanı sıra, onu tanıdıkça görmeye başladığım manevi yönü, konuşabildiğimiz muhabbet çeşidinin, ortak noktaların çokluğu filan.. şimdi böyle yazınca aklıma şu sözü getirdi, paylaşayım;
"boş versene biz aşık olmayalım birbirimize.
konserlere gidelim. maça gidip küfür edelim. uçurtma uçuralım, kumsalda uzanıp deli gibi içelim. gecede yıldızlara bakabiliriz. bigibletle gezerken yağmur yağsın, sırıl sıklam olalım. benimle kek yap. balık tutalım, sonra tekrar denize atalım. boşver aşık olmayalım biz. aşk korkutucu. beraber eğlenelim en iyisi, ama hep benimle uyu... "
sanırım ebruya karşı hissettiğim hisler de bu paralelde, hayatımın kadını olmadığını, ve eğer öyle bir şey varsa, bir gün ona rastlarsam, ikinci kez düşünmeden onu bırakabileceğimi başından beri bildiğim halde,
ve en başında, aslında bana olan ilgisinden neredeyse rahatsız olup hazetmediğim halde,
ne olmuştu olmuştu da, sonunda beni kucağına düşürmeyi başarmıştı. şikayetçi miyim? değilim
ama bunda klagib erkek mantığının bir tesiri yok, ebruyu cinsel bir obje olarak görmüyordum ya da "kız işte aq, gibicen atıcan" tarzı yüzeysel bir düşünceden ötürü takılmıyordum onunla.
arkadaşlar çok tuhaf yani gerçekten.. anlam veremediğim, adını koyamadığım bir duygu işte. muhtemelen benim gibi deli az olduğundan, bu tarz duyguları da yaşayan pek olmamış ve insanlar da buna bir isim koymaya ya da tanımlamaya gerek duymamışlar.. *
hocayı beklerken, omzuma yasladığı başını okşayıp saçlarıyla oyalanırken bu sabah ki durumdan bahsetme isteği geldi,
"canım, nilayla da görüştük bugün, biliyorsun son zamanlarda aramız iyi değildi onunla, neyse, benle önemli bir şey konuşacakmış, dışarıya davet etti"
"hıı..ee sen ne dedin?"
"net bir şey demedim ya..ama merak ettim ne diyebilir ki? hani şu ilk etapta insanın aklına gelen şeylerden olamaz diye düşünüyorum da, yine de tuhaf bir durum var"
"konuşun aşkım o zaman, ben de merak ettim şimdi sen böyle söyleyince"
bir anlık şaşkınlık yaşadım çünkü konuşmasında, bana karşı ilk defa kullandığı bir kelime mevcuttu, gülerek sordum,
"ne dedin demin sen?"
"ne dedim? konuşun dedim işte?"
"hayır ondan önce"
"ben de merak ettim dedim? noldu ya * "
"yok yok en başta, bişey dedin sen bana * "
"haa.. aşkım..aşkımm, aşkım dedim? demiyim mi?"
"de..sık sık de hatta bundan sonra * " kaşla göz arasında dudaklarına kısa bir öpücük yerleştirdim.
"aşkım * , o zaman ben bugün çıkışta onla konuşayım, gece de beraber çıkarız?"
"bana uyar aşkım * yazın ne maceralar yaşadın bakalım "rahat" hayatında, merak ediyorum ;)"
ufaktan laf çarptırmıştı tabi, evet o konuda bir özür borçluyum..o kadar da rahat bırakmasın artık beni,
hatta biraz sıksın * - 2865.
-
2866.
+4 -1bu arada gecenin son partını giriyorum panpalar, yarın iş var, zaten anca ayıldık, fazla kastırmayayım kendimi, gibecüler zaten..
-
2867.
0rezerved
-
2868.
+1 -1@1 okumamak için kendımı zor tutuyorum amın feryadı
-
2869.
+2@2413 giblemen yeterdi panpa eyvallah
diğer okuyan orosğu çocukları sizce bu mu anlatsam.. mı ? -
2870.
+4yaz bakalım delikanlı. okur yatarız.
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 02 01 2025
-
memati bukadar sure girmemesi anormal
-
kaptan kirk alay konusu oluyor musun
-
bugun bi tene bile kupon tutmadi
-
titö koy grubin ismini
-
milli fiyasko
-
560 bin yaş 30 ama zekası
-
incisözlüğü 10 milyon tl ye satın almak
-
592tlyle the shining filmiyle nasil baglanti
-
reddit üye olmadan içerikleri görmeyi
-
memati kayrayla bulustuktan sonra kayip
-
en yüksek faiz veren banka
-
yıl 2025 oldu ama sözlük her 12 geldiğinde çöküyor
-
10bin septime satın aldığım ev
-
birisi havuca sorabilir mi neden saç ektirmediğini
-
turkiyeli kebabinin ustune yemek yok
-
vermeyeceksen açma kızım
-
inci sözluk haber sitesi yapmislarr
-
kurt kardeslerimin
-
önündeki dev asla içindeki tanrıdan büyük değildir
-
selam ben homelander izlyien bir yikik
-
kedi uyurken hareket ediyor
-
560bin tl olan adam en azindan kulturlu
-
intihar önleme timi
-
hepiniz ikiyuzlusunuz adam silik yiyince
- / 1