-
76.
0huurçocuğu moderetörler ananızın dıbını gibiyim hala kapatmadınız konuyu ipneler adam değilsiniz hiçbiriniz binin evlatları
-
77.
0http://fizy.com/tr#s/1k3cpy
uzun bir kaç gece,
finaller,
mine ile mesajlaşmalar,
nihayet kafamdaki ufak pürüzleri, kendi telkinlerimle gidermiş, artık onu sevmeye hazırdım.
dahası, her mesajında daha da sevimli geliyordu gözüme, hatta çarşamba günü okulda da karşılaştık, aynı sınava girecektik,
yine gayet sıcak bir selamlaşma oldu, diğer dıbına koyduğumun gibi soğuk soğuk hallere girmiyordu * *
tüm bu güzel gelişmelere rağmen, malum ikiliyi kantinde, sınıfta, koridorda el ele, dip dibe görünce içimi tarifsiz bir nefret ve acı kaplamaya devam ediyordu.
ben 4 sene bu huur çocuklarının sevişmesini nasıl çekecektim lan?
belki de ayrılırlardı? beter olsunlar..
bu arada hepimizi üzen acı bir haber aldık..oda arkadaşım tolga nın kuzeni trafik kazasında vefat etmişti. çocuk son 2 sınavına giremeden gitmek zorunda kaldı, kuzeni bundan sadece 2 yaş büyükmüş ve bildiğin kardeş gibilermiş..resmen perişan oldu...
onun yaşadığı acıya bakınca, kendi sahte acılarımdan utandım..neler yaşıyorlardı insanlar..ne büyük acılar vardı..
babasını kaybeden evlatlar vardı..evladını kaybeden babalar..
şifa bekleyen hastalar vardı..asla şifa bulamayacak olan sakatlar..
bu soğukta dışarda uyuyan insanlar vardı..bizim yağarken sevindiğimiz karın, yağmaması için dua eden evsizler...
utandım beyler..sert gerçekler utandırmıştı beni..
.
.
perşembe günü son sınavımdan çıkmış,
önceki geceden hazırladığım valizimi yüklenmiş, bursa otobüsüne binmiştim.
3 hafta tatil..anne yemekleri..anneanne sevgisi..bazı taşların yerine oturması, bazı acıların unutulması ve nispeten yeni bir sayfa açmak için yeterli bir süre..
annem ayşen i sormuştu 1-2 kere telefonda..geçiştirmiştim. şimdi yol boyu onlara söyleyeceğim muhtemel yalanları ve bahaneleri düşünmem gerekecekti..
yılın ilk yarısı biterken, "ne çok şey yaşamışım" diye düşündüm..üniversite..büyütüyordu insanı..ama daha almam gereken çok yol, tatmam gereken çok acı, yaşamam gereken çok çok fazla karmaşa ve duygu bunalımı vardı..ve ben bunların hiç birinin farkında olmadan,
mutlu mutlu mine ile mesajlaşıyor, geleceğime umutla bakıyordum.. -
78.
0http://fizy.com/tr#s/1ajbal
hayal kurmak güzeldir,
ama pek azı gerçek olur.
3 haftalık kesintisiz tatil planım, biri, o dıbına röveşata attıklarımın yüzünden olmak üzere iki dersten kalmam ve dolayışıyla bütünlemelere gelecek olmamdan ötürü yatmıştı..
işin iyi tarafı, mine yi görebilecektim zira bizim tembel tenekenin de 3 tane büt ü vardı.
evdeki bir buçuk haftada, artık orta okullu olan kardeşimle bol bol eğlenip vakit geçirmiş, anneannemin dizinde, elinden elma-mandalina yemiş, annemle bol bol gırgır yapmış, babamla gezip tozmuştum.
bizimkiler beni çok özlemişlerdi, babamı çok severim ben beyler, ama çok fazla vakit geçiremezdik işleri yüzünden. benim gelişim dolayısıyla patronundan izin almış, bir hafta boyunca o avm senin bu mekan senin gezip durduk, bazısında tüm aile de bize eşlik etti.
bilardo challenge ını kabul ettim, elime verdi, ağzıma sıçtı, dalgasını geçti..hayvanat bahçesine gitti "lan tsigalko, şurdaki maymun sana çok benziyor oğlum hişşt bak bak" diye taşağını filan yaptı..piknik yaptık, fener maçı izledik, küfrettik.
ağır fenerliyimdir ben bu arada *
annem, kız konusunu açtı, güzel bir dille, "beni arkadaş olarak görüyormuş" filan diye anlattım, geçiştirmeye çalıştım. mevzunun tamdıbını sıçıp kadını üzmeye gerek yoktu..ama ana yüreği, yine de oğlunun acısını farketmiş olacaktı ki o da oyunuma ortak olup,
"aman be oğlum, zaten daha ilk yıldan ciddi kız ciddi kız diye saplanıp ne yapacaksın? gez toz eğlen, daha ne kızlar görürsün" diye çapkınca öğütlerde bulunmuştu.
anneanne..seni çok seviyorum canım benim..
bebişim, sana da orta okul üniforması çok yakıştı be * fıstık olacak bu kız ilerde, başım belada..
mine..aradığım mısın? bulduğum musun bilmiyorum..ama tek bildiğim bizim ortak bir sevgiyi hak ettiğimiz, ve eğer senin hislerini de yanlış çözümlemediysem, kendi adıma bunu sağlamak için elimden geleni yapacağım...
okan..aslan kardeşim..ikinci hafta bir büt de sana kısmetmiş demek * ben de varım merak etme, gene işimiz iş..
tolga..başın sağolsun kardeşim..
ebru..üzgünüm senin için..
ceren... neyse cereni gibtir et..
nilay, iyi ki seni tanımışım, mineyle evlenirsek nedimesi sensin * bir de kızdan kanka olmaz derler peehh..
ayşen, ozan... huur çocuğusunuz.. -
79.
0kızın adını bile değiştirmemiş lan huurçocuğu
-
80.
0ahahahah güldüm dıbına koyim bu ne aghafhxcdhag dıbına koyim senin
-
81.
0hadi beyler dinleyen yok mu
-
82.
0yeterli ilgi olursa devam etcem
-
83.
0ben mükemmel bir insan sayılmam, çok iyi yaptığım çok az şey var.. hayatımı yaşamaksa onlardan biri değil, değildi demeliyim aslında. çünkü hiç ummadığım anda, çölün ortasındaki bir vaha, kışın ortasında ışıtan güneş, okyanusun ortasındaki bir liman gibi çıktın sen karşıma..ben hayatı çok renkli bir insan da sayılmam.. sayılmazdım aslında. seni görene kadardı ruhumdaki grileri hakimiyeti, sonra renklendim seninle,o kış gecesi, seni ilk gördüğüm gecede..
sarım, güneşim, saçların oldu.. mavim, gök yüzüm gözlerin..,soğuktan üşümüş yanakların, beni yakan bir ateş, kırmızım oldu.. gülüşünse aydınlığım.. beyazım..
seninle anlam buldu gölgeler içindeki hayatım, ben mükemmel bir insan sayılmam, çok iyi yaptığım çok az şey var..ve sevmek.. onlardan biri, seni sevmek..
seni seviyorum -
84.
0olum bunu bilmeyecek ne var biri gelip anneni gibti sen doğdun.
-
85.
0http://fizy.com/tr#s/1ajgij
az önce aldığım ve muhtemelen halen bile, hayatımda aldığım en güzel mesaj olan satırları okurken, gözlerim mutluluktan ve duygusal yoğunluktan yaşarmıştı..utandığımı hissettim..bu kıza, bütün bu satırları benim için yazabilecek kadar derin ve sevgi dolu bu yüfe ruhlu insana, o şekilde baskıcı davrandığım için utandım..
sonradan öğrendiğime göre sözler şarkı ya da şiir sözü gibi bir şeymiş, ama olsun, paylaştığı kişi bendim..bu da adeta o sözleri benim için yazılmış gibi yapardı..
hafiften nemlenen gözlerim ve gülümsemekten yırtılmak üzere olan ağzımın eşliğinde, ben de bir cevap yazmaya koyuldum -
86.
0muhabbete nasıl girdim hatırlamıyorum,Tümünü Göster
ama asıl olayın koptuğu kısımlar az çok aklımda,
buna kızmıştım..bir nevi trip de denebilir.. açık olmamakla suçlamış, üzerine gitmiştim.. arada birbirimize böyle yaptığımız oluyordu, tatlı tatlı kışkırtmalar ve karşı tarafa, aslında ikimizinde bildiği gerçeği söyletme çabaları..
ama bu gece epey ileri gitmiş, resmen kıza çemkirmiştim.. kendimi de acılı, bahtsız ve "zaten kimse beni sevmiyor aq, ölsem daha iyi" moduna getirmiştim.
bir mesaj attım buna,
"insan sevdiklerinin kıymetini bilmeli.. vakit varken.. hala vakit varken ona, onu ne kadar sevdiğini söylemeli bence. ama biz yapamıyoruz bunları mine, sen yapabiliyor musun? sen de yapamıyorsun.. insanlar çok tuhaflar. aşk, sevgi, sanki yasaklı bir kelime gibi, sanki ayıp gibi.. hayır, asıl ayıp olan, günah olan, yanlış olan şeyleri o kadar kolay söyleyebiliyoruz ki..mesela çok kolay bağırıp çağırabiliyoruz birbirimize, küfredebiliyoruz, iftira edebiliyoruz, beddua edebiliyoruz. hemde bağıra çağıra, göğsümüzü gere gere,
şimdi söylesene bana mine? hangisi ayıp? ağzına geleni söyleyip insanların kalplerini ve ruhlarını yağmalarken hiç ama hiç çekinmezken, gırtlağımız yırtarcasına bağırırken, dünyanın belki de en güzel duygusu olan sevgiyi söylemeye sıra gelince neden susup kalıyoruz?"
bu,
"haklısın, sonra kaybedince, elimizden yitip gidince anlıyoruz yaptığımız hatayı. sanki her zaman yanımızda olacaklarmış gibi, kendimizi kasıyoruz, ufacık bir sevgi sözcüğünü bile çok görüyoruz, hayatımızın anlamı olan insanlara. onlar nasılsa farkındadır diye avutuyoruz kendimizi, ama bir kez olsun, acaba bizim ağzımızdan duymak istemezler mi? bu duygularımızın gerçekliğini diye sormuyoruz kendimize.
bence insanlar henüz ellerinde sevgileri ve sevebilecekleri şeyler varken, onlara sıkı sıkıya tutunmalı."
top bana atılmıştı, sonra ben, konuyu biraz daha ikimize indirgeyip neredeyse kızı suçlama noktasına geldim, ne cesaretle bu kadar üstüne gidiyorum hayret.. valla şimdi olsa yapamam. kız orda "sen ne diyon lan amın oğlu" dese, cevap veremem yani..ama demek ki o ışığı almış olmalıyım ki böyle bastırıyorum.
hayır bir de bende ki de mallık, sen söylesene ne tak diyeceksen?
neyden sonra artık ben bunu çok fena sıkıştırdım bir yerde..bir 10-15 dakika filan mesaj gelmedi.. dedim herhalde gibtiri çekicek.. korktuğumu hissettim beyler..
daha az önceye kadar hislerime ortak sandığım kızı, bir an için de olsa kaybetme korkusu sarmıştı benliğimi.. anladım ki, türlü duygularla boğuşurken, farkında olmadan ve belki de onun bana bağlandığından fazla bağlanmıştım bu masum kıza..
derken telefonumun ışığı yandı.. heyecanla mesajıma tıkladım.. artık kaçacak yeri yoktu..ve neredeyse bir cevap vermek zorunda bırakmıştım onu..
"anladım, yeryüzünde herkesin bir parçası kayıptı, ve bazılarımız o kayıp parça uğruna bütün tamamlanmışlığına rağmen yarım, kalabalıklara rağmen yanlız, bütün ritmlere rağmen sağır olabiliyordu ve o eşsiz parça bulunamadığı sürece sürgün göçebeydik ve huzursuzduk. bulamadıkça, bulunamadıkça eksiliyorduk, eskiyorduk binalar gibi.
"parçaları kaybolmuş puzzle" gibi artık insanlar derler.. "kiminin kalbi, kiminin ruhu, kiminin beyni yok.” oysa herşeyim vardı benim tek eksiğim "sendin", sen gelince tamamlandı içim, huzursuzluğumun rüzgarı dindi, duydum yeryüzünün gökyüzünün gerçek sesini. uzatıp elimi gördüm ışığının rengini.
gökyüzünü, alabildiğince mavi...
seni seviyorum.." -
87.
0çarşamba günü gibtiğimin sınavına girip dönüş için biletimi almıştım,Tümünü Göster
bursaya döndüm ve bir sonraki hafta salı günü olacak olan diğer bütünlemem için çalışmalar başladım.
o ara okan a ulaşmaya çalıştım ancak msn de göremediğim gibi, mesajlarıma da cevap vermemişti.. adam kendini kaptırmış beyler, ya it gibi çalışıyordu, ya da it gibi geziyordu.. neyse, ben ona sorardım her türlü bunun hesabını.
mine ile mesaj trafiğimiz epey ilerlemişti, bizimkilerinde de gözünden kaçmayan bu durumu "arkadaşlar yeaa, sınav şeyleri" falan filan diye savuşturdum. zira artık aşk hayatımı onlarla paylaşıp, biten ya da başlayamayan her ilişkinin ardından içten içe onları da üzmeye gerek olmadığını düşünmüştüm.
"karı gibi her taku anana babanı mı anlatıyon lan?" derseniz, haklısınız. ama öyle yetişmiştim, süt çocuğu sayılırdım. o zamanlar rulez buydu beyler, utanacak değilim.. şimdiki halimden daha çok utanıyorum hatta..
mesajlaşmalarımızın birinde, bir gece, yine kontrolsüz şekilde epey duygusala bağlamıştım. o zamanlar etkisinin farkında olmadığım,
"seni iyi ki tanımışım".."seni çok özledim".."valla büte kaldığıma sevindim" gibi laflar da etmiştim. kız bütün bunlara mantıklı cevaplar üretmeye ve o kadar çabuk teslim olmamaya çalışsa da artık baya baya kendini kaptırmıştı..iyi geceler mesajları "tatlı rüyalar" dilekleriyle süslenirken, sabahları "günaydın canımm" lı olmaya başlamıştı.
tarafsız bir gözle bakıldığı zaman, bizim artık flört ün son aşamalarında olduğumuz ve artık iki taraftan birinin resmi teklifiyle bağlanacak bir ilişki olduğu rahatlıkla görülebilirdi.
ben biraz şaşırmıştım aslında o zamanlar, lan nasıl bu kadar kolay olabiliyor? diye. ama şimdi düşününce anlıyorum ki, e zaten bu işler büyütülecek, memleket meselesi yapılacak şeyler değil. e birde sanırım ben, o anki yaralı stayla olmanın da verdiği duygusal derinlikle, özellikle o ilk buluşmamızdaki tavırlarım ve konuşmalarımla kızı epey etkilemiş olmalıyım.
laf aramızda, iyi edebiyat yaparım.. hele yüz yüzeyken işe jest ve mimiklerim de girince epey inandırıcı olabiliyorum. sayısal okuyup mühendis oldum, ama bütün lise ve üniversite yıllarım boyunca "sen kendini harcıyorsun oğlum.. adam şair ya" gibi yaklaşımlara maruz kaldım. sözel yeteneğim sayısala göre çok daha üstündür ki aslında okuduğum mühendislik dalı da buna yatkın (zaten bilerek seçtim). o yüzden ilk sene hariç pek zorlandığım söylenemez. bizim robot kafalı salt sayısalcıların döküldüğü ezber derslerinde ortalığın dıbına koymuştum övünmek gibi olmasın.
neyse, kendimi çok övdüysem lütfen aşağılayın biraz, zütüm kalkmasın sonra..
salı günkü sınavım için pazartesi akşamından yine şehre gelip yurda yerleşmiştim, bir daha dönmeyecektim artık, bu kadar tatil yeterdi.
o gece, yarın ki sınava bulutların üzerinde girmeme sebebiyet verecek, ve sizlerin artık tahmin edebileceği bir gelişmeyi yaşadığım gece olacaktı..
biraz kafamı toplayayım, diyalogları anımsamak istiyorum zira önemli.. biraz sallamak zorunda kalabilirim, şimdiden anılarımdan ve sizden özür diliyorum..
gece yerleşip, yurttaki tiplerle lak lak ettikten sonra boş odama çekilmiştim tekrar..
tolga yoktu zaten.. öbür hıyar da nerde bilmem..
yatağa uzandım..ama uykum yok, ben öyle karanlıkta tek başına yatıp tavanı izlemeyi, o sırada da hayaller kurmayı severim.. gerçi, kim sevmez ki?
ne kadar zaman geçti bilmiyorum, mesaj geldi,
mine yazmış, "sınavında başarılar tsigalkocum"
ekrana baktım bir süre boş boş.. nilay ın "bu işler yavaş davranmaya gelmez" diyen sesi kulaklarımda çınladı..
haklıydı, bu daha fazla uzatmanın alemi yoktu -
88.
0ikinci hafta, yani bütünlemelerin 1. haftası, çarşamba günkü sınavım için salıdan sabahından yola çıkmıştım,
nilay ve mine nin bütü var, erken gelmişler, ben de o yüzden sabahtan çıktım ki salı akşamı takılabilelim.
yeniden şehre gelmiştim,
kızlar öğlen sınava girmişler, akşdıbına da biz sözleşmiştik, buluştuk.
nilay, bizi baş başa bırakma amacıyla, "ben gelmem istiyorsan?" filan demişti ama ben ısrar ettim, onun varlığının zararı değil faydası olurdu bize.
bu kez başka bir yere zütürdüm bunları,
akşam boyunca oldukça eğlenceli bir masa oldu. e oğlum senin yarın sınavın var, ne işin var karı kızla derseniz, beyler.. çalışıyoruz lütfen ;)
nilay, garip bir kızdır. böyle çok sakin, utangaç gibi görünür ama en ummadığınız anda en ummadığını şeyi yaparak sizi cesaretine şaşırtabilir,
o gece yine bir medeni cesaret örneği gösterek, yan masadaki, hiç tanımadığımız gruba "beraber tabu oynasak iyi olurdu" gibisinden bir laf attı,
nitekim tabu oynandı, hayatımızda görmediğimiz insanlarla bir anda kahkahalar arasında kelime tahmin etmeye çalışırken bulduk kendimizi *
çok güzel bir geceydi o da, renkli ve farklı.. zaten hala hatırlıyor olmam bunu gösteriyor. gece boyu, o şamatanın arasında, hemen karşımdaki mine ile gözlerimiz onlarca defa buluştu birbiriyle, onlarca kez gülümsedi dudaklarımız.. sanki biz, gece içince gece yaşıyor gibiydik, o eğlencenin arasında, o kalabalık ve gürültünün içinde, herkesten habersiz, yine çok ama çok şey paylaştık içten içe.. -
89.
0beyler direk eksiliyoruz oruspuyu nick6sını gibiyoruz inci tarihinin hırsızlığını yapmış
-
90.
0http://fizy.com/tr#s/1ah2i2Tümünü Göster
yemekten sonra çaydı maydı derken, saat 5 küsür olmuş hava kararmıştı.
dışarı çıktım, yavaş adımlarla kız yurduna doğru ilerliyorum. bu kızlar da özel yurtta kalıyorlar, bizim sınıfın filan da çoğu orda. amk ayşeni fakirdi herhalde, neyse
saat altıya biraz daha varken yurdun önündeydim.
mineye mesaj attım,
"ben yurdun önüne gelmek üzereyim * " diye, aslında gelmiştim ama, alacaklı gibi kızı acele ettirmek istemedim aq.
bu da "tamam beş dakikaya iniyorum" yazdı.
dıbına koduğumun yurdunun önünde 15 dakika bekledim beyler,
tam yine mesaj atacaktım ki, bina kapısından çıkanlar olduğunu farkettim, dikkatli bakınca buna benzeyen birini seçtim ama tam emin olamadım, neyse bunlar çıkışa imza atıp kapıdan çıktılar, kalabalık grup ters yöne yöneldi, biri de bana doğru geliyor. yaklaştı bir baktım harbiden mine,
ama, kızı öyle bir boyamışlar..öyle bir boyamışlar ki beyler..yani aklınız durur dıbına koyayım ya (eminim ki kendi fikri değildi, o yüzden boyamışlar diyorum). lan o gece benim gördüğüm sade, neredeyse makyajsız kız, bildiğin gelin nedimesine dönmüş..
güzel olmuştu evet, ama ben o akşamki halini daha çok sevmiştim açıkcası..
sıcak bir selamlaşma oldu, gülümsedik, sarıldık kibarca, kibar teyze öpüşü fiks zaten..çok hoş olmuşsun dedim.
naber, iyidir filan konuşurken, tabi bu da salak değil ya, benim alık alık baktığımı farketti ve o an, bana "evet abi işte seveceğin kız böyle olmalı, bu olmalı" dedirten şeyi yaptı,
"makyaj biraz abartı olmuş demi? (güldü) valla zorla sardılar başımı, boyama kitabına döndüm be,normalde pek tarzım değildir yani"
beraber gülüştük, ne kadar rahattı lan? benim asla konusunu bile açamacağım bir konu hakkında kendi kendini alaya almıştı. ve bu hareketi, zamane huurlarının zütlerinin kalkıklığıyla kıyaslandığında gerçekten bulunmaz bir nimet, insanın içini ısıtan bir samimiyetti.
yok mok dedim, iyi olmuş..güldü bu gene "boşversene yaa" dercesine,
sonra ben "demek başına üşüştüler ha" diye ihtiyatsızca sorunca, kızı biraz utandırdım sanırım, gerçi o söylemişti ama biraz da ağzından kaçtı diyebilirdik, zira, öyle 5-6 yardımcı eşliğinde bir geceye hazırlandırılıyorsanız, o geceyi epey ciddiye alıyorsunuz demektir.
ve kızların erkekleri pek ciddeye almıyor olması gerekir, daha ziyade onları süründürmeleri, ya da tam tersi sadece gibiş sokuş için bedenini kullanmaları, (gezip tozma için de cüzdanlarını tabi) yaygın davranış şeklidir -
91.
0sonra bu dedi, "ya bir arayalım bari şunları" diye,
ben tel i çıkardım, nilayı arıcam, bu dedi "dur benden arayalım, bedava var" filan. neyse orda bir şeyler oldu, ben gene bir binlik ettim, espri mespiri, bunun telefon numarasını alıverdimm..
vay anasını lan.. heyecanlanmıştım yine.. niye?
kızları aradık,
doğum günü yapacaklarmış, bizimki "aah doğru ya, tabi bu gece daha bizim kutlamamız var, aklımdan çıkmış benim" deyip yüzüme manidar manidar gülümsedi,
eh..adamın aklını başından alırız evvelallah * . tabi benim ki de ne derece yerinde bilinmez..
ben dedim, "madem öyle beklemeyelim onları ben seni yurda bırakayım"
"tamam" dedi, "nasılsa gece beraberiz onlarla".
bunu yurdun kapısına zütürdüm bıraktım, teşekkür etti, sarıldık, gündeki kibar teyzeler gibi öpüştük. bunu uğurladıktan sonra geri döndüm sokağın başına doğru gidiyorum, ama içimde filler güreşiyor beyler.. çok karmaşık duygular içindeyim..
neyse baktım karşıdan bizim kızlar geliyor, okan da onlarla, diğer serhat merhat kaybolmuş alayı,
kızlar herhalde bu durumu farkettiğimi anladılar,
"yaa işte, bizi sattı beylerimiz, neyseki okancım, centilmen erkeğimiz bize eşlik etti" diye yine grup adına vurucu konuşmayı yaptı ceylin, diğer hatunlar da benzer şeyler söyleyip kıkırdadılar, okan a baktım bin bin, gülecek gülemiyor *
neyse sıcak bir veda eşliğinde bu kızları da yurda geçirdik, ben nilayla sarıldım, o ara okan ın da ceylinle "kibar teyze öpüşmesi" modunda olduğu da gözümden kaçmadı *
kızların hepsi yurduna girdiğinde, biz gene kankamla, karanlık ve soğuk sokaklarda başbaşa kalmış, oradan yaklaşık 15 dakika uzaklıktaki yurdumuza doğru yürümeye başlamıştık.. -
92.
0şarkılara devam, bunu çok severim
http://fizy.com/tr#s/1agxpb
neyse, öbür kızlar-çocuklar yaklaştılar, tabi ben o ara istemeden tüm gece eğlendiğim okan ı filan satmış oldum ama kızdığını sanmıyordum.
kızlar yaklaşınca huur * ceylin hemen kendine özgü o havalı ses tonuyla "ooh valla siz koptunuz gittiniz yaa" deyip ufak bir kahkaha koyverdi, diğer kızlar da o tarz şeyler deyince baktım mine biraz utanır gibi oldu, bir şey demeden gene sırıta sırıta döndü, ben de biraz utanmışım, bu sefer biraz daha yavaşça gene konuşa konuşa konuşa önden gidiyoruz,
kız jean christophe - grange hastası, ben de delisiyim, oradan da epey muhabbet oldu,
şimdi, entel pekekentler gibi görünmek istemem ama kaldırabileceğini düşündüğünüz hatunlarla kitap-müzik muhabbetine girin beyler, yani gidip ceren kaşarıyla o muhabbete girilmez tabi, kız "ne diyon ya aalla allaa" der, taşak geçer.. ama hak eden, sindirebilen hatunla girin yani,
çünkü oradan hareketle epey ortak nokta bulabiliyorsunuz, kitaptan müziğe, müzikten sinemaya, sinemadan da hayat felsefesine varıncaya değin epey bir dallanma oluyor, bunu kullanın derim. ben çok kitap okurum, özellikle de pgiboloji üzerine aşırı derecede okumuşluğum var, eğer dışardan bölümü olsaydı kesinlikle pgiboloji okurdum, bundan korku hikayelerimden birinde bahsetmiştim, okumuş olanlar varsa bilir.
neyse,
biz gene konuşurken kayışı koparmışız farkında olmadan, taa yurtların bulunduğu sokağın başına kadar geldik bunla,
gece saat epey olmuş, biz hemen hemen yalnızız orda,
bu "ya biz gene unuttuk bunları" deyip kıkırdadı,
"tamam burda bekleyelim madem" dedim. bekledik bekledik gelen yok aq.. -
93.
0bu da hemen neşeli bir ses tonuyla,
"merhaba" deyip gülümsemeye devam etti..
beyler sanırım bu tarz, aşırı güzel olmasa da sevimliliği ön planda olan hatunlara karşı bir zaafım var aq..yani bir nevi güzelliği ve ciksapaliteyi, tatlı bir yüz ifadesine değişebiliyorum o zamanlar, zira öyle olmasaydı zaten ebruyla çıkıyor olurduk herhalde..
neyse,
biz muhabbete başladık, ben gene klagib low level esprilerimle girdim, biraz hatunu da dener gibiyim, diyorum işte "grup pek sarmadı galiba?" filan, böyle jest mimik yapıyorum, klagib bir yavşağımsı çocukceğiz modundayım yani.. illa her cümlemde bir ince espri geçmek zorunda..ne mallık aq..şimdi gibseler öyle konuşmam karı kızla..
bu da epey konuşkan bir kız çıktı, bir de o pozitifliği de var tabi, ben iyice rahatladım, zira muhabbet tıkanmıyor, ben soruyorum o soruyor filan, zaten nilayın çoğunu anlattığı şeyleri bir de ondan dinledim,
yalnız biz o ara epey bir uçmuşuz, bu hızlı yürüyor, ben de acayip hızlı yürürüm hatta bu yüzden devamlı posta koyuyordu bana arkadaşlar "amk sakin ol" "nereye koşuyon aga" gibisinden..
bu akıl etti, "kızları ektik galiba" filan diye, sokak lambasının birinin altında biraz durduk arkada kalan grubu bekledik, o ara biz konuşuyoruz, daha doğrusu o konuşuyor, ben de izliyorum bunun yüzünü, valla ışıkta vuruyor ya aq, kız da zaten sarı, bildiğin parlıyor sevimli hayalet casper gibi..o an içimde bir sıcaklık hissettim *..kıza karşı, nasıl diyeyim,
yani aşk, filan değil, biliyorum (en acısından hemde) ama böyle bir sempati, ne bileyim hafiften bir hayranlık, hoşlaşma hissettim. ama emin olun ayşen e olan duygularımın 10 da biri bile değildir, onun ilk zamanlarımın tarifi yok beyler, kelimelerle ifade edilecek cinsten değil yani.. -
94.
0dediğim gibi, sevdiğim tüm insanlarla bir arada, kırıp kalbimin yaralarını sarma peşindeyim,Tümünü Göster
gece harika geçmekte, şarkılara hep bir ağızdan eşlik ediyoruz, solumda nilay, sağımda okan, nilay' ın karşısında daha önce bahsettiğim, sınıfın en güzel hatunu ceylin var, onla da muhabbet, gülüşmeler filan ama malum tarzda şeyler düşünmüyorum zira kız beni aşar*.
sonra oradan oraya gezinen, bir yandan da fotoğraf çeken, belki de gecenin en pozitif ve enerjik hatununu, mine yi görmüştüm.
nilayla yurttan arkadaşlarmış, benim ona onu sormam, sonrasında tesadüfen gelip fotorafımızı çekmesinden sonra filan,
ben konuyu kapatsam da nilay işin içinde bir ayak sezip eşelemeyi sürdürdü ve ben sormadan pek çok şey anlattı.. yani resmen zorla aklımda olmayan kızı aklıma soktu..
mine ile aynı bölümü okuyoruz ancak kız 2. sınıf 2. öğretimmiş.. biraz canım sıkıldı öyle söyleyince zira yaşça büyük hatun bizi bozar (diye düşünüyordum). meğer ki kız da 86 imiş, ben lisede hazırlık okumuştum, o okumamış herhalde.. neyse,
sevgilisi yok, kütahyalı, tek çocuk, voleybol oynuyor.. daha pek çok şeyi ben sormadan nilay gece boyu laf arasına serpiştire serpiştire anlatmıştı..
bu uyuşturucu, eroin kokain işlerin bir tabir vardır, "bombalama" diye.. böyle arkadaş kıyağı ayağına ilk denemenizden sonra sizin evinizde filan güya yanlışlıkla epey bir mal unuturlar, siz de aa adam unutmuş deyip kullanır iyice bağımlı hale gelirsiniz.. işte o an bombalanmışsınız demektir.
aha işte o gece ben de mine konusunda resmen bombalandım nilay tarafından.. herhalde kız beni böyle loser, çok yalnız, tamamen çökmüş bitmiş bir adam gibi algıladı (ki o zamanlar öyleydim de zaten, ama bu doğuştan loser sandı herhalde * ) herhalde, aklınca bana yardımcı olmaya çalışıyor, aramızı yapıcak filan..ben de böylece ona borçlu olucam *
neyse,
gecenin sonlarına doğru ceylin (şu taş hatun) benim kahvemden fal baktı ve aşka hayatım konusunda şu kehanetlerde bulundu,
"ya böyle isminin içinde y olan, biriyle biraz karışık bir durum olmuş, sen sanki hala onun peşinden koşuyor gibisin ama durum olacak gibi değil..bir de biri daha var, aslında iyi tanımıyorsun ama tanıdığını sanıyorsun, isminde e var var, ya baş ya da son harfi e onu tam bilemiyorum ama bu, kız, bak, saçı var görüyor musun?? (hee görüyom görüyom amk) işte onunla bir şeyler olabilir"
lan bu böyle söyleyince bir an hem etkilendim hem de tırstım, bu benim ayşenle muhabbetleri biliyor mu diye, sordum filan, dedim,
"vay be baya tutturdun, nasıl beceriyorsunuz ya?" gibisinden,
bu da
"yok ya aslında çok bilmem, öyle harfleri benzettim işte, birazcıkta sallamış olabilirim" deyip güldü, o taş hatunu da öyle karşımda gülerken görünce anladım ki aslında bütün kızlar aynı be panpalar,
onlarda gülüyor,
onlarda ağlıyor,
onlarda yiyor,
onlarda sıçıyor,
bir gün geliyor birileri onları da gibiyor işte..
ve onlar da bir gün yaşlanacak, hastalanacak, nihayetinde toprak olacak..
hepimiz allahın bir kuluyuz aq..kim kimden üstün? ne abartıyoruz ki?
gece sonunda toplanırken bir muhabbet daha oldu, nilay ın da destekleriyle tabi,
bu mine denen kız, şehri çok bilmiyor, bir kafe duymuş onu soruyormuş millete nerde gibisinden,
bu kafe de okanın beni ilk zütürdüğü, ayşenle de defalarca gittiğimiz, hatta telefonlu kavgamızı önündeki parkta yaptığımız kafe aq,
nilayla da gitmiştik, bu hemen dedi "tsigalko biliyor bak orayı galiba"
lan birden bire, kucağımda bombayla kalakalmıştım, kız parlak mavi gözlerini üzerime dikip, "aa? biliyor musun?" diye sordu.
gak guk ettim bende, evet filan dedim, tarif etmeye çalıştım ama biraz ani olduğu için hafiften sıvamış olabilirim yani (hazırlıksız yakalandık lan..) yalnız kız harbiden de hoşmuş, biraz da ondan heyecan yaptım galiba, ama sonradan öğreniyorum ki meğer bu beni sempatik göstermiş (halbuki loser olmam lazımdı)..
o muhabbetlerden biraz sonra da sonlara kadar kalan 20-25 kişiyle beraber kafeden çıktık,
grupça ilerliyoruz,
benim aklımda haliyle mine hakkında duyduklarım ve kızın yüzü suratı dönüp duruyor, öyle yol boyunca ilerlerken bunu aradım kalabalıkta, bir baktım, bu gruptan biraz daha ilerde, resmen leylek gibi uça uça, zıplaya zıplaya yürüyor,
sokak lambalarının ışığı altında, omuzlarına dökülen parlak, düz sarı saçları heyecanlı heyecanlı kıpırdamakta, etrafındaki hava akımıyla adeta dans etmekte.. şimdi ikimiz de ayaktayken endamı daha da belirgin gözlerimin önünde..
biraz adımlarımı hızlandırdım.. grubun 3-5 adım ilerisinden öncü birlik misali ilerlemekte olan bu tuhaf, uçarı kıza yaklaştım, yüzündeki sanki gülümsemek istermiş gibi, o tüm gece boyunca masaların arasına saçılan pozitif, enerjik ifadesini gördüm..
artık yan yanaydık, geldiğimi görünce dönüp daha da parlak bir şekilde gülümsedi, gözlerinin mavisi geceyi delmekteydi,
"merhaba?" dedim, kendimden beklemeyeceğim derece kendine güvenen bir ses tonuyla..az önce nerdeyse kekeleyen çocuk kaybolmuştu.. - 95.
-
17 kisiyiz altın günü yapsak
-
2 tane de guneydoguya sallayin
-
abi bir yazar 138 defa nasıl silik yer
-
17 online ne la
-
beter yorgun çileli çıkmış canı
-
son dakika mehmett ali erbil öldü
-
ferra altimcisi hala etkin
-
sosluqteki mason ve israyil
-
zushshhahahahahausyhjyahahhahsshha başlığın
-
zorttirizalina fikirlerini önemseyen yok
-
harbi mk adam taktı kayraya
-
ikinci vatandaşlık işleriyle ilgili bilgisi olan
-
unicode gelsin sözlüğe
-
bk gbim
-
aşırı üzgün bir gün
-
polisten kaçan motorcuda anlamadığım detay
-
30 yıl sonra radyosyondan
-
milletin neden intihar ettiğini anlıyorum aga
-
örnsköldsviks
-
israil tel aviv canlı yayınında o gökteki ışık ne
-
iran hakediyor
-
neden uyutmiyorsun nedennnnnnnnn
-
kaptan kirk o nasi kafa lan
-
maxosman buradaysan ses ver
-
herkes başlık açıyo ama
-
israile kimsenjn gucu yetmez
-
hava çok güzel y a
-
züt olunca entry silmek
- / 1