nasıl neyi anlatıyorum hep beraber görelim

up up panpa up up

sen yaz bi ara okuruz

up up up

uyku tutmadı kaldığım yerden devam ediyorum...

Telefonu çıkardım nesli arıyor.

Beyler vucudunuzdaki tüm kanın yüzüne yaptığı o keskin hamleyi düşünün. Gözeneklerinizden kan filizleri çıkacakmış gibi olan. heyecan panik üst üste duygu karmaşası.

Yüzyüze bu muhabbetlerde çok iyi olduğum söylenemez.
garanticilik dediğimiz o kavram var ya onun Allah belasını versin. Ben garanti işi severim beyler. Kişiyi ağıma düşürmeyi tuzaklar kurmayı falan ama bunları mesajlarla telefon konuşmalarıyla rahat yaparım. Bu ağa düşme işlemi başarılı olduktan sonra istediğim şekli verebilirim taze hamura.

Lakin olay yüzyüze ye geldiğinde tabiî ki ilk aşamalarda eğer karşımdaki kişinin rahat olmadığını hissedersem elim ayağıma dolaşır ne yapacağımı şaşırırm. Bu da otokontrol kaybı ne yapman gerektiğini bilipte yapamama durumu.

“k3rt3n k3l3 napyosun.

iyidir nesli sen?

iyiyim bende. işte benim computer buzldu.

Evet

Yapabilr misin?

Yapmam mı? Hemen getir dedim. Ben okuldan şu saatte çıkıcam ama çıkınca seni arasam mı?

neden olmasın

Olmaz mı?

olur yani olur olur”

Beyler o gün telefondan sonra aptal aptal sırıtıyorum herkese kanka herkese yardım edesim var dünyayı kurtarasım ulubatlı gibi istanbulda kalenin surlarına bayrağı dikesim var.

Bi yandan da diyorum lan olm kontrolü kaybetme kaybetme içimdeki ses dior sus amk şuan bunu bozamazsın.

Beyler bu denli sevinmemin nedeni de 1 ay kadar bir film izlemişim orada tesadüf köprülerinden bahsediliyor kaderin ağlarını nasıl

ördüğünden insanların insanlarla karşılaşırken aslında ne gibi tesadüflerin bunlara yol açtığı. insan ister istemez duygu patlamaları

yaşıyor haliyle…

Diyorum ki tesadüf köprüleri bizim için birleşiyor?

Ben bunları düşüne durayım vakit su gibi akıyor. Dediği saati bi saat geçmişiz bile.

Haber yok. Meraktayım.

O zamanlar dublex bi evde kalıyoruz üç arkadaş.

ikisiyle de kyk dan tanışıyorum biri oda Mehmet arkadaşım diğeri yan odadan arkadaş Gürkan.

Gürkanla daha önceleri iki kişi kalıyorduk mehmetin okul ilk dönem uzadı. Yurtta kalmayayım sizin yanınızda kalayım diyerek bize taşınmak istedi.

iki sene aynı odada kalmışız 4 ay aynı evi mi paylaşamıyacaz gel tabi kardeşim

Gel bakalım bize kendinle birlikte neler getireceksin?

Beyler eve döndüm döndüğümde Mehmet pcnin başında oturmuş sözlükte takılıyordu. Evet kendisi burada yazar aynı zamanda ama devam edip etmediğini şimdilik bilmiyorum. Selamlaştık.

M:Ne lan olm o suratının hali beş karış.

B:Ne ne varki amk bişey yok.

M:gibtir lan kaç senelik arkadaşımı mı tanımıycam.

B:Bro karnım acıktı amk okulda malum biliyosun yoruluyor insan. Gel dışarı çıkalım bi yemek yiyelim.

M:Aga 15 dakka beklersen çıkalım bişey yazıyorum.

B:Olm bjk nin maçı varmış emre davet etti onun yanına geçicem. Ayıp olmasın bekletmiyelim çocuğu.

M:iyi sen çık madem. Ben bi yarım saate gelirim.

Emre benim dükkanın karşısında çift katlı dürümcüsü olan bi arkadaşım. Kendileri şehrin yerlisi bizde dükkan zamanı tanıştık on numara

bi çocuktur. Ne zaman içim darlansa sanaki hissetmiş gibi arar kafamı dağıtmak için ne gerekiyorsa yapar. Sırdaş yoldaş kanka nasıl

hitab edilecekse edilsin hepsini hak eder bu sıfatların.

O günde eve gelmeden önce telefon etti. Bro maç var dükkana gel izleyelim.

Ben koyu Galatasaraylıyımdır beyler. Emre bjkli. O benle her Galatasaray maçına gelir bende onla her bjk maçına giderim. O arada bjk

uefa veya şampiyonlar ligi maçı -tam hatırlamıyorum- oynayacak dükkanda stardan maçı izliycez. Zaten futbol üzerimizdeki ağırlığı

alan bi kaç eğlencemizden bi tanesi.

Kapıdan çıktım ayakkabıları bağlıyorum. Msg geldi

Nesli?

“Hadi kanka maç başlıyor nerde kaldın” emre

Evden çıktığım için geri msg bile atmadım zaten beş dakika mesafede dükkan eve. Yolu yarıladım bi daha msg

Olum emre geliyoruz işte layn acelen ne hakem bensiz başlatmıyor mu maçı?

“canım beni evden aradı. gittim yarın görüşelim.” Nesli

Birden enerjim yerine geldi. Beyler o yolu uçarak gittim resmen.

Dükkandan içeri girdim.

E:Ya olm hadi amk nerdesin hep bekletiyosun.

B:Tamam kanka sakin geldik işte. Hadi bana şurdan bi dürüm menü yaptır kanka be.

E:Çek adana porsiyon olsun. (karnım acıktı amk)

Neyse ben yemeğimi yiyorum bi yandan maça bakıyoruz. Ama dizi izlesek daha keyifli. Yada bana öyle geliyor.

35. Dk 0-0 mehmet geldi. Ne haber?

B:iyi otur bişeyler ye.

M:Yok bro ben balık yiyecem bu akşam hemen eve döncem yine işim var zaten.

B:tamam kanka afiyet olsun.

Bu arada beyeler nesliye mesag atmıyorum. ilerleyen saatlerde atıcam hem biraz msglaşırız. Hemde emre maç izlemeye mi geldin msglaşmayamı demesin.

Devre arası oldu. Telefonum çalıyor bizim evin numarası. Açtım Gürkan telefonda.

B:Noldu bro?

G:Ya kanka ahmetin pcyi bulamıyorum yanına mı aldı

B:Ben nerden bileyim olm onu arasana?

G:doğru.

Beyler Gürkan yakışıklı espirili bi çocuk fakat çok saftır. Aynı zamanda dükkandan ortağımdır da kendisi. hinliği cinliği vardır ama

adam çarpamaz. Uyanık geçinen saflardan.

5 dk geçmedi tekrar aradı.

G: bro bizim müşterilerin pcler nerdeydi?

B: üst katta benim masanın altında.

G: bi Dakka kapatma.

G: olm laptoplar yok eve hırsız girmiş herhalde.

Beyler başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Telefonda dondum kaldım. Garsonluğun yanında. Pc işlerinide devam ettiriyorum beyler pc

işinden gerçekten çok iyi kazanıyorum aylık 1000tl ortalaması var dükkan masrafımda yok. Ne gelirse kar kalıyor o dönem.

Üçtane müşterinin laptobu. Mehmetin laptop. Benim laptop gürkanın profesyonel fotoğraf makinası ikide kullanmadığımız telefon. 15

dakika içerisinde soyulmuştuk beyler.

bu benim maddi olarak 3 ay geriye gitmem demekti.

reserved

evi kesin kiz. soydu

devam etseydin amk

reserved

beyeler yemek yiyip geliyorum 30 dakikaya başlarım saat 9'a kadar girebildiğim kadar part girecemyerlerinizi ayırın. olaylar karışmaya başlıyor. flash backler geliyor. yeni karakterler yeni kahramanlar hikayeye dahil oluyor. mini spoiler.

Bu bölümde biraz daha 1 ay geriye gidip bugün kü olayları etkileyecek bir durumdan bahsetmek istiyorum. Hepsi birbiriyle bağlantılı.

Okulda bi arkadaşım var adı Sedat. Sedat herkesin kankası konumunda konuşma tarzı kelimeleri yuvarlayışı patavatsızlıkları her şeye

rağmen çocuksu tavırlarıyla okulda çok sevilen bi benimde orada en samimi arkadaşlarımdan bi tanesi.

Benim garsonluk yaptığım dükkanda Sedat elif diye bi kızla tanıştı.

Eliften bahsedicek olursak. Beyler kız tam manasıyla şizofren. Kendi kurgusal dünyasında yaşıyor. Takıntıları yüksek bi hatun.

Bizim Sedat buna 2 günde abayı yakmış. Kafelerde buluşmalar fal bakışmalar tavla oynamalar derken mesajlaşmalar başlıyor bunların
arasında.

Sedat bana her derdini açık açık anlatan bi kankam. Hiç gocunmaz çekinmez. Yanıma geldiği bi gün bro dedi ben bu kıza aşık oldum.

Her ne kadar ne zaman oldu ne ara oldu olm ciddimisin deme fırsatım olduysada altından girdi üstünden çıktı muhabbetin ve konuyu o

noktada sabitleyerek kendi yaşadıklarından bahsetmeye başladı.

Bende sevindim tabi. Bu tarz insanları bilirsiniz beyler samimiyetin takunu çıkartıp herkesle arkadaş olurlar herkesi kendisi gibi

sanırlar. Fakat hayat Sedat içinde okkalı bi Osmanlı tokadını hazırda bekletiyormuş o günlerde.

Tabi benim yoğun iş ve okul temposunun arda kalan zamanlarında görüşebiliyoruz sedatla. Bu yüzden Sedat genelde benim yeni ev

arkadaşım mehmetle gayet samimi sohbet aşamasına erişmiş. içinde yaşadığı bu buhranı ona anlatma ihtiyacı doğmuş doğal olarak. Bunlar

1 haftada can kan olmuşlar beraber takılıyorlar.

Sedat yardım çığlıklarını mehmetin tavsiyelerine göre metronomlar yüklüyor o zamanlar. Yani bi nevi akıl hocası edinmiş kendine. Bir Sabri sarıoğlu vakasıda burada beyler