o gün kıpkırmızı bi kıyafet gitmişti. makyajı her zamanki kadar abartılı ama tek bir şey ekgibti. Evet gülüşü yoktu. Çünkü ona istediği gibi davranmıyordum. Normal bir müşteriydi zaten benim için.

Bir şişe su lütfen dedi.
suyu zütürdüm.

Bir kahve daha rica edebilir miyim dedi
kahveyi zütürdüm

biraz daha çikolata alabilir miyim dedi
çikolata zütürdüm.

Sürekli bir şeyler istiyordu. Sohbet açmak için soru soruyordu yorgun gözüküyorsun, uykusuzsun, bir şey mi oldu gibi sorular sordu ama hepsine amtrak cevaplarla geçiştirdim.
Benim ona ihtiyacım yoktu. Sadece güzel bir gece geçirmiştik hepsi o kadar. Ertesi günlerde sürekli bahane bulup geçiştirmesi ters geliyordu bana. istemiyorsam istemiyorum dersin. Eğer istemiyorsan da gelip kafede yavşak yavşak davranmazsın bana değil mi?

Öpüşmeye devam ederken tişörtü çıkarttım, bana verdiği eşofmanı çıkarttım, yatağa uzandı daha sonra. Oral yapmaya başladım. Klitorisi buldum ve onunla 5 dakika kadar oynadım. Evet banyoya girmeden oral yapmak biraz koku yapabilir ama bizim taşşaklarımız da gül bahçesi değil en nihayetinde. Ben oral yaparken ses artmaya başlamıştı.

esra oralarda bir yerlerde ne tak yiyor. kameralı görüşsek benim ne tak yediğim ortaya çıkacak. O yüzden ona güveniyordum. Sonra instagrama fotoğraf koydu. Caner vardı yanında bir de yabancılar. hah dedim tamam caner varsa sıkıntı yok. Caner iyi çocuktu

Evet araba durmuştu. bi pastahaneye girdiler. Vay amk dedim bu salak saçma adamla mı ulan dedim. Buğra demek dedim. Pastahenin bir kaç metre uzağında bekledim. El ele tutuşma öpme vs gerçekleşirse gibecektim. ama zaten moralim alt üst olmuştu.

onlar çıktı arabaya bindiler. gibtiğimin sokağından 2 dakika taksi gelmedi. Zaten kaçırmıştım. Belki buğranın evine gideceklerdi. Mesaj attım nerdesin diye. işteyim aşkım dedi.

anlatmadım. Ama o benim bir derdimin olmadığını biliyordu. dördüncü birayı içiyordum. Anlat dedi anlatmadım sen anlat dedim anlattı.

Bir sevgilisi varmış, onunla bu yaz nişan takacaklarmış. Zaten okulu bitirmiş. çocuk diş hekimi. Bir gün diş kontrolüne gittiği adamla evlenecekmiş be. Diş doktoru ulan. Neyse bu durumda çok karmaşık bir hal alıyor. onun sevgilisi uzakta benimki de öyle onunla ben eski sevgiliyiz. ama birbirini bebeklikten beri tanıyan iki dost gibi tokuşturuyoruz kadehlere.

Sevgili olduk ama biz sevgili olduğumuz anda onun zaten evi olduğu için ordaki eşyaları taşıdık falan. Her şey gayet güzel gidiyordu. Arabası falan vardı. Nasıl tanıştık biraz ondan bahsedeyim.

Kadıköyde bi cafede part çalışıyordum. ikinci öğretim olduğum için öğlen boyu uyumak yerine böyle bir işe girdim. Kafe bizim bir arkadaşın. Yani işletmesi onun. Bilindik bir yer aslında da söylemesem daha iyi. Okuldan arkadaşımın. Sağolsun biraz rahat davranabiliyordum.

Bir gün, iki gün, üç gün hep o geldi. içtiği filtre kahve biraz beyaz çikolata. Daha sonra öğrendim ne istediğini. Hep aynı çeşmeden su içen kedi gibiydi. Beyaz kıyafet giyip topuklu takılıyordu. Gerdanında minik bir kolye. Yeşil bir taşlı küpleri. Baya süzüyordum.

O da bunun farkındaydı. Bir hafta boyunca ben hizmet ettim. Pazar günü işe gitmeyince beni sorduğunu öğrendim.

ısrar edince dayanamadım girdik oturduk bir yere. Çay istedim onun için de filtre kahve istedim ama yok dedi ben de çay alayım dedi. neden böyle davranıyorsun dedi. Bilmem sen düşün sence neden böyle davranıyorum dedim.
"ya bak uygulamada herkesi etiketledim caner, buğra,sevim (bunlar iş arkadaşları), yurtdışından gelen misafiri karşılarken havaalanı bildirimim" diye diye hepsini açıkladı

bak esra sana inanmıyor değilim. Sadece hiç mesaj atmamana gücendim dedim.
Liseli miyiz biz her dakika mesajlaşalım dedi.
Ben her dakika mesaj at demedim sadece gece uyumadan bir kaç dakika konuşabilirdik dedim. Hak verdi bana. Daha sonra ayağa kalktı ve yanımdaki sandalyeye oturdu. Elini bacağıma koydu. Tamam özür dilerim bir daha olmayacak dedi.

eve geçiyorduk. Arabayı ben kullanıyordum. Evet yine kendimi zütveren gibi hissettim. Evet ben zütverendim. Senin olmayan arabayı kullanıyorsun. Adeta bir şoför gibi.

O andan itibaren özlemim soğumaya başlamıştı. Evet o andan itibaren iç seslere daha çok yer vermiştim. iyice aptala bağlamıştım o sıralar. her taku düşünür oldum her bir gibi sorgular oldum.

Neden 20 dakika geç geldi, neden buğra bey bunu demiş, ne demek caner gelmiyormuş. insanları daha fazla sorgulamaya, esrayı daha çok kıskanmaya başlamıştım. bunu elimden geldiği kadar belli etmemeye çalışıyordum.

ankaraya indim ama arabayı uzakta bir yere bıraktım. Annemle görüştüm. Annem evlere temizliğe gidiyor bazen. hep değil yani hep gitmesine ben müsade etmiyorum beli ağrıyor diye. Baktım o ay hiç çıkmamış evden. Eve alışveriş yaptım kredi kartı ile. Oğlum sen ne yapacaksın dedi. Ben bulup buluştururum dedim. daha sonra tekrar geldim sitanbula.

Kafe sahibi arkadaştan borç aldım bu arada. bin lira istedim. Daha sonra öderim elbet. Hem bi hediye alalım biraz da cebim para görsün dedim kötü mü ettim bilmiyorum ama birazdan öğreneceksiniz.

aşık olmuşken maça tam 45 dakika vardı. sadece birbirimize baktık. bir kuş kondu uzaklarda bir yerlerde. duyabiliyordum kuşun sesini. Hayır kuş değilmiş o. Onun kalbini duyuyormuşum. Evet insan hissediyor onun da aşık olduğunu. korkuyor o kuşun bir yerlere göç etmesinden. pır pır edip canlandım evet. göğüs kafesim hiç olmadığı kadar direniyor, gözlerim onu görürken yeniden dünyaya uyanmışım gibi hissediyordum. O an işte tam orada dudağından öpmedim onu. yanağına ve alnına bir öpücük kondurdum. sıkıca sarıldı koluma.

o kadar hızlı geçmişti ki onun yanında. maç başlamıştı.

seviştik seviştik seviştik. Gün geçtikçe performansım da artıyordu. Her sevişmede kendimi 3-4 dakika ileri atıyordum. Bazı günler daha da süper oluyordum. Ama gerçekten yorgun düşmüştüm. Bir kadınla aynı evdesin ve sürekli sevişiyorsun. Otobüste uyuyakalıyorum, derslerde uyukluyorum. Enerji içeceği aldım her sabah kalkar kalmaz sigara ile onu gidiyorum. Etkisi oluyor muydu? belki.

Bir gün ben ders çalışırken işten geldi. Hediye almış bana. Kutuyu açtım. Pahalı bi saat. Ne gerek vardı dedim ama saatte efsane gözüküyordu. kordonu metal mavi içinde üç tane bölüm falan var. yanlardaki tuşları çalışıyordu. Oha lan evet bugüne kadar hep o gibik tuşlar çalışmıyordu ama bu saatte ona bastığımda içindeki bir bölüm oynaşıyordu.

daha sonra bu iş çığırından çıkmıştı. Sürekli pahalı gömlekler, ceketler, ayakkabılar. Ben bir çiçek dahi almamıştım oysa. Ben ona aşık oluyordum yavaş yavaş ama bu parasal imkansızlık ve onun bu kadar hediye almasına aşık olurum daha sonra acı çekerim ben para göz veya bir kızın parasını yiyecek kadar dallama da değildim. Ha güzel bir duygu mu? evet. Daha önce her bi gibimi ben ısmarlıyordum kızlara. Bir hediye alanım omamıştı.

Eminönünde çay içmek yerine pier lotide kahve içmeye transfer olmuştum. Ha ben hesap ödemiyor muydum. Elbette ödüyordum ama çok büyük sıkıntılar yaşıyordum ay sonuna doğru.

Annem ankarada. ayda bir hafta sonu onu ziyarete gidiyordum. bu ziyaretimde a180 ile gittim. Israr ettim otobüsle gideyim diye ama arabayı zorla verdi bana. Bakın bi yerden sonra ya giberim gitsem ne olacak arabayla diyorsunuz. istemeyen binmez gibi olmuyor yani

birisinin de bana nasihat vermesine ihtiyacım vardı. Evet tahmin eden olmuştur belki. Benim içimdeki acaba bana yakışmıyor mu bu kız sorusunun cevabı için huzurevine gittim. Peyami amca var orada hala sağ. tam 92 yaşında ama senden benden daha aklı yerinde. her şeyi biliyor. bunamamış. ilk gözüme kestirdiğim amca peyami amca. kore gazisi kendisi. bir sürü nişanı var ceketinde. takım elbisesi ile muhteşem yakışıklı gözüküyor.

Anlattım durumu. Benim maddi imkansızlıklar böyle, okul durumum böyle, güven problemim bazen oluyor, kız ilk başlarda böyle böyle yapmıştı, aynı evde kalıyoruz diye anlattım anlattım. huur çocuğu bugi ile burcuyu bile anlattım. tam 4 saat sohbet ettik peyami amcayla.

gözümü elimle kapattım, özür dilerim özür dilerim ama lavaboyu arıyordum dedim. Kahkaha atmaya başladı. Lavabo arızalı benim odadakine gir dedi. Ebeveyn tuvaletine girdim. ulan tam manası ile utangaç bir abazaydım o an. utanmıştım ama bir taraftanda şeytani tarafımın verdiği abazalık vardı. işedim işedim işedim çok uzun sürdü. Bitmişti ama kalkamıyordum. kalkmakta istemiyor olabilirdim

sonra gece 230 oldu tekrar mesaj geldi. Aşkım orda mısın diye. Lavabodaydı o arada esra. Hemen sildim. Elim ayağıma dolaştı. Kapatmayı veya uçak moduna almayı akıl edemedim. Lavabodan çıktı yanıma geldi kedi gibi girdi koynuma mesaj geldi.

aşkııııııııııııııım?? diye.

esra aldı telefonu. Gördü mesajı. bana baktı. Ben açıklayayım bekle dinle beni dememe kalmadan bi çantama bir iki eşyamı koyup bana gibtir git bu evden dedi.

Kendimi nasıl açıklayacaktım kara kara düşünmeye başladım. ama bu kardeşiniz sandığınız kadar geri zekalı değil.

Burcu ile buluşmama tam 3-4 dakika kala telefonun ses kayıt düğmesine çoktan basmıştım zaten. onu nasıl dinletecektim. sadece tek sıkıntım oydu. Ses kayıtını whatsapptan canere gönderdim. sabah dinletir misin diye sordum. Sabah karşılık verdi mesaja ben de yangın merdiveninde oturdum sabaha kadar. Sonra yedek anahtar girişteki kuşun içindeydi. o çıkınca ben girdim.

Dakika 1 gol 1. Ben taşınma işini bitirdiğim gün eve misafirler geldi. iş arkadaşları. Hem benimle tanışsınlar hem de oturup goy goy yaparız diye davet etmiş. Ben de darmadağınım. Eşya taşımaya yardım etmişim, işe gidip gelmişim yorgunluk iliklerime kadar işlemişti o akşam. iş arkadaşları benden en az 5-6 yaş büyüklerdi.

Hangi bölümdesin, nerde oturuyorsun falan gibi kaba soruları atlattıktan sonra onlar kendi aralarında sohbete daldı ben de müsade isteyip mutfağa sigaraya geçtim. Daha sonra arkamdan bir arkadaşı geldi

o adamla burdan karşıya bile göndermem seni dedim. Tabi ben ne kadar konuşsam da bu mecburi bir iş seyahatiymiş. tıpış tıpış gönderdim ama şu var ki her dakika her saniye istediğim anda toplantıda bir kameralı görüşeceğiz dedim. onay verdi. Tam 2000 km uzaklarda avrupada skik bir ülkede toplantıya gittiler.

annem kararsız gibiydi. onu dinlemek istiyordum bir taraftan da kalbimi dinliyordum. Annemi haksız çıkartmak için elimden geleni yapacaktım.

Annemi öğleden sonra gara bıraktım. Okula geçtim. Okuldaki arkadaşlar merak etmişler beni. Neredesin ne zamandır gelmiyorsun diye. okuldakiler ile buluştuk sohbet ettik anlattım

sucukları yedik, kayak öğretti bana bu arada caner. Buğra şerefsizi de uzaktan düşmeme falan kıs kıs gülüyor. müdür yardımcısıymış huur çocuğu. Adama bu kadar sövüyorum ama adamın tipini bir görseniz evet bu adam katıksız şerefsiz dersiniz.

Birlikte tepelere çıktık esra ile baya kaymaya başladım. bir sürü fotoğraf çektik. instagramda paylaşıyordum. annem bunları görmüş sonra beni arıyor oğlum dikkat et kendine, dağa gitmişsin kuzenin söyledi falan. Annemin tek çocuğuyum bu arada. üzerime düşmesini doğal karşılıyorum o yüzden.

Hasan falan ortam geniş olduğu için ayrı ayrı yemek yemelere başlanmıştı. sucuk bitmiş herkes otelin lobisinde toplanmıştı.

birlikte beşiktaş maçına gittik ankaraya. osmanlıspor stadyumuna.. Passolig almadık. Kapıda tanıdık bulduk ikimizi soktu sağolsun. (E-bilete hayır) Ankara soğuktu. Birbirimize sarılıyorduk. Çok kalabalıktı. maçtan sonra bize geçecektik ama annemi rahatsız etmek istemedim.

Birlikte bir ev kiraladık. Birlikte film izledik eğlendik. Hayat her şeyi ile çok güzeldi. istanbula geçtik işe geri döndü ben de döndüm tabi.