+102
-4
o gün yine aynı şekilde gerçekleşti her şey. akşam yemeklerini nedenini bilmediğim bir şekilde hep geç yiyorduk, saat sekizde dokuzda ve hatta bazen onda bile yediğimiz oluyordu. çalışan ablamı mı bekliyorduk yemeğe? hayır. o biz yedikten sonra geliyordu. her akşam yemeğinde olduğu gibi yine sofrada bağırışmalar oldu, sessiz bir sofrada yemek yediğimi hatırlamıyorum, neden sürekli kavga ediyorlardı? anlamıyordum. hemen her şey için kavga edebilen insanlardan oluşuyordu ailem. kavga gürültü derken yedik yemeklerimizi ve annemi her zaman olduğu gibi masada tek bıraktık. bulaşıklar onu bekliyordu, anneme hep haksızlık ettiğimizi düşünüyorum. ben ve ablalarım iyi evlatlar değiliz.
bulaşıklar yıkandı ve annem gün içinde ilk kez dinlenme fırsatı bulup odaya geldiğinde saat dokuzu geçiyordu, bu kadar geç yemek yememizden olacak ki şişmiş olduğunu belirtip ablama yürüyüşe gelmesini söyledi, tüm çabalarına ve ısrarlarına rağmen ablam gelmeyi reddedince ablama bela okuyup beni alarak dışarı çıktı. nereye diye sorduğumda gezmeye dedi.
annemin gezme anlayışı evden çıkıp iki sokak ötedeki ananemlerin mahallesine uğramaktı. annem zili çalar, ananem balkona çıktığında ise annem ona "sen de gelecek misin azıcık yürüyelim" derdi, ananemse ona yukarı gelmesini söyler annem de hiç diretmeden beni de alıp yukarı çıkardı, bu hep böyle devam etti. ananemin, annemin teklifini kabul ederek aşağıya gelip bizimle yürüdüğü bir günü hatırlamıyorum, olmadı. ilginç bir ikili annem ve onun annesi.
kapı açıldı, annem kilolu olduğu için çok yavaş çıkıyordu. önüne geçtim hızlıca çıkmak için. çıkarken duvarda bir kertenkele gördüm, ilk defa kertenkele görüyordum ve kocamandı. anneme dönüp bu ne diye sorduğumda muhtemelen bana "o öcü, ondan uzak dur" gibisinden bir şey söyledi. -anneler hep böyle yapıyor, çocuklarının uzak durmasını istediği şeylerden öcü diye bahsediyor.- haliyle korktum ve daha da hızlanarak hemen ikinci kata, ananemlere çıktım.
içeriye girdiğimde derin bir nefes aldığımı hatırlıyorum. öcüden kurtulmamın sevincini yaşıyordum. onu atlatmıştım, bu benim için büyük başarıydı çünkü çok korkunçlu bir öcüydü.
ananemlere gittiğimde yapmaktan en çok hoşlandığım şey yola bakan balkonun demirliklerine bağlı saksılığı yoldan geçen arabaların direksiyonu olarak hayal edip elimi onun üzerinde kaydırmaktı. bu beni mutlu ediyordu. kendimi dedem gibi hissediyordum, dedem kahramanımdı. gecenin üçünde sırtımdan ısıran zehirli çiyanın verdiği inanılmaz acı onun beni kahramanca hastaneye yetiştirmesi ile son bulmuştu. o mükemmel bir şöfördü.
yine o çemberde kendimi dedem gibi hissedip havalara uçarken zil çaldı, geleni yoldaki arabalara bakmaktan görmemiştim bile, boyum da balkondan aşağı, dış kapıya doğru eğilip kafamı uzatamayacak kadar kısaydı. belki uzatırdım da düşebilirdim, ölmeye değmezdi, öcüden yeni kurtulmuştum zaten.
ananemle annem yerde oturmuş çay içiyor, dedemse sandalyesinde yayılmıştı. kapıyı açmak bana kalmıştı. normal adımlarla kapıya yönelip kapıyı açma şeysine basmıştım-adını hâlâ bilmiyorum- evin kapısını da açtıktan sonra ağzımdan çıkan son normal cümleyi kurdum: "kim o?"
öcüüü diye yankılandı tüm apartman. boğuk ve uzatılmış bir sesti. öcü sesi böyle bir şey sanırım. insanlar sesini kalınlaştırıp uzatıyor taklit ederken. ben daha hiç gerçeğine rastlamadım. o an duyduğum korkuyu başka hiçbir zaman duymadım. şu an bunları yazarken bile kalbimin sesini duyabiliyorum. sadece koştum. kapıdan balkona kadar koştum ve balkon önünde durmayı başardım. durmasam muhtemen annemin kapının eşiğine uzanan ayağına takılıp balkon demirlerine uçacaktım. gözlerim o denli korkmuş olacak ki hepsi hep bir ağızdan ne oldu, kim diye sormaya başladı. nefes nefeseydim. konuşmaya çalıştım. başlarda ses çıkartamadım. sonra he, hu,ha gibi asalak sesler çıkardım. içime çığlıklar atıyordum ama sesimi çıkartamıyordum. annemler iyice korkmuş olacak ki hemen kalkıp kapıya yöneldiler, gelen ablamdı, anlam veremediler.
sanki ablam, annem ve çocuklarda öcü kavrdıbını yaratanlar anlaşmış gibiydi. öcücüler beynimde öcü kavrdıbını oluşturdu, kork dediler, annem öcünün örneğini gösterdi, ablam öcüyü oynadı. eğer bu bir plansa tıkır tıkır işliyordu. o güne dair başka bir şey hatırlamıyorum.
Tümünü Göster