indim arabadan. eve yürüdüm. etrafımdaki hiç bir şeyi duymuyordum. abimi aradım ve ağlamaya başladım. ertesi gün doğup büyüdüğüm şehre geri döndüm. ellerimi kontrol edemiyordum. sigara bile içemiyordum. iki gün boyunca kimseyle tek kelime konuşmadım ve nisa aradı.

konuştukça konuşuyordu fakat söylediklerinden tek kelime anlamıyordum. içecek bir şeylere ihtiyacım vardı. ailem beni bir pgibiyatra zütürdü. kadınla tek kelime bile konuşmadım. gebermiştim adeta. bir sabah uyandım ve bizimkileri kahvaltı yaparken gördüm. günaydın demeye çalıştım ama sesim çıkmadı.

bir anda öfkeyle odama gittim. kaloriferin vanasına kemerimi astım ve kemendini boynumdan geçirdim. sıkmaya başladım. bir yandan da nisayı düşünerek masturbasyon yapıyordum. yüzüm karıncalanıyor gözlerim kararıyordu. ölüyordum...

reflex olarak bağırmaya başladım. babam pat diye çat kapı daldı odaya. ben bayılmak üzereydim ve o boynumdan kemeri çıkardı. öksürmeye başladım. vücudumdaki tüm kan beynime hücum ediyordu. pantolonum inikti ve babam kafamı okşuyordu. bense ağlıyordum hıçkırıklar içinde. bu olaydan sonra 3 saat hiç bir şey konuşmadan annem babam ben karşılıklı sigara içtik.

sessizce çıktık evden. beni nereye zütürdüklerini iyi biliyordum. hiç itiraz etmedim. arabadan indim. babam koluma girmişti. annemse iki adım arkamızdan ağlayarak geliyordu. binanın kapısından girdik hep beraber.

kendi kendime sayıklıyordum binaya girerken endless cosmic joke diye. girdiğim bina bir akıl hastahanesiydi. annem doktorla konuştu babam yanımda beklerken. daha sonra babam girdi doktorun yanına. en son beni çağırdı doktor yanına. nasılsın varoluş diye sordu. cevap vermedim ve deli gibi ağlamaya başladım. adam sorular soruyordu fakat ben hiç birini duymuyordum.

akıl hastanesinin kaurismaki filminden farkı yoktu. hayatımda tanıdığım en düzgün insanları o hastanede tanıdım ben iki haftada. hepsi dertleri başına ağır gelmiş zavallılardı. durmadan batak oynuyorduk.

ativandan rivotrile kadar ilaç deniyorlardı üstümde. her gün ailem ziyaret ediyordu. hayatımda o güne kadar kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. iki haftanın sonunda doktorla görüşmemde ben buraya ait değilim dedim ve beni çıkardılar.

çıkınca ailemle konuştum. erasmusa gitmemin gerekliliğinden hazır okulu dondurmuşken yeni bir dil öğrenmemin iyi olacağından filan bahsettim. fikirlerime katıldılar ve fransızca kursuna başladım.

müzik atalım bakalım başlamadan:
https://www.youtube.com/watch?v=QohZXA8wvIA

hayatımı taşıdığım şehirden uzaktaydım okulu dondurmuştum geldiğim yerde hiç arkadaşım kalmamıştı ve burası benim iyileşebilmek için tek umudumdu. tek sosyal ortamım fransızca kursuydu.

öyle böyle devam ediyordu kurs. hocam 34 yaşında tatlı bir kadındı. sınıftakiler de eğlenceli tiplerdi. kafa dağıtmak için takılınacak insanlar anlayacağınız.

kursta uluslarası ilişkiler okuyan fransaya erasmusa gidecek bir kız vardı pelin diye. biz bununla samimi olmaya başladık. iyi anlaşıyorduk ve beraberken bayağı eğleniyorduk. onca ilacın depresyonun tımarhanenin takun püsürün olduğu bir hayatta tekkrar mutlu olabildiğim anlar yaşamama çok şaşırıyordum.

pelinle görüşmelerimiz de sıklaşmıştı. ailemin olduğu şehirde görüştüğüm tek insan pelindi neredeyse. düzeliyordum, ilaçlarımı içiyordum, kilo vermiştim her şey yolunda gibi gidiyordu. hayat bitmemişti ve ben ona katılacaktım artık.

depresyonuma iyi gelmesi için cigaraya da tekrar başlamıştım. kendime çadır uyku tulumu almıştım ve otostop çekerek dağlara falan gidiyordum. iki gün üç gün kaçamak yapıp hiçliğin orta yerinde cigara içerek müzik dinliyor kitap okuyordum.

ruhsal bir arayıştaydım ve insan olmaya dair çok şey öğrendim bu süreçte. yalnızlık iyidir kendini tanrı sanmadığın sürece. dağlara bakarsın. 2500 metrelik ılgaz tüm heybetiyle karşında uzanırken ne kadar küçük olduğunu anlarsın bir anda.

bir gün yine kurstan çıkmış otobüs durağına doğru yürüyorduk pelinle. içmeye gidelim mi diye sordum buna. normalde alkol hiç adetim değildir. gittik bara oturduk. konuşmaya başladık. bana eski sevgilisini anlattı. ben de ona nisayı anlattım. inanılmaz şaşırdı ve resmen nefesini tutarak dinledi.

hikayeyi anlatmayı bitirdiğimde gözlerim dolmuştu. o halimi gördü ve sanırım bana acıdığından beni öpmeye başladı. öpüştük barda 1 saat kadar. bardan çıkınca ailemin evinde yaşamasaydım ot içmeye çağırırdım şimdi seni dedim.

bana gidelim o zaman dedi. olur dedim. taksiye binip evine gittik. yolda çarşaf falan aldık 2şer de bira. kalınından bir üçlü sardım ve dönmeye başladık. sigarayı soğuturken sohbet edip öpüşüyorduk. kalçasını falan elliyordum. sigaranın sonuna doğru bayıldı bu. bense bir sigara daha yaptım. oturdum, pelini izledim, içtim ve düşündüm.

nisayı düşündüm onu izlerken. bir sigara daha sardım ve otu bitirdim. pelinin üstünü örtüp evinden çıktım. yolda içe içe eve yürüdüm. yatağa gittim ve kıyafetlerimi bile çıkarmadan uyumaya başladım. hayat hakikaten enteresandı.