daha sonra berfuya ayaklara ve ten rengi çoraplara olan ilgimden de bahsettim. ayaklarını yalatmaya başladı bana. o da bundan gerçekten zevk alıyormuş gibi görünüyordu. bense anlatamayacağım kadar büyük bir zevk ve arzuyla dolup taşıyordum. daha sonra annesinin ten rengi çoraplarını gizlice kendi çoraplarının altına giymeye başladı. bense onun ayaklarını bu çorapların içinde yalıyor ve sürekli onun annesini düşünüyordum.

berfuyu ellemek yalamak falan güzel başlamışsın ama sonun çok kötü olmuş voruluşçu kardeş. neden böyle olduğunu da yaz lütfen. yanikızla başlayıp zevk alırken neden gaylik?

saat 8:15: abim teyzemlerin evin önüne geldi. bindim arabasına. aldım telefonu bir mesaj vardı. alp yazmıştı: "ya aç şu telefonu yada nisayı ara." diye aradım bu lavuğu. öfkeliydim. iki line daha vurmuştum. telefonda bu itin sesini duymayı bekliyordum ama nisanın sesi cevapladı telefonu. "ben yine kayboldum hayatım tak gibi." diyordu. öfkeliydim bense. "yanındaki eşek gibici züt oğlanına söyle bana bir daha emir cümlesi kurmasın dıbına koyduğumun barbarı." dedim. o bana problemlerini anlattı. neden böyleyim diye sordu. durdum ve "bunu merak ediyorsan anne babana bak nisa. gönülsüz gibişten maraz doğar sen o marazsın işte. annenle baban birbirini sevmediği için sen bu durumdasın." dedim.

Okumuyorum aq 6. Sayfaya geldim hala hatunlarla takılıyor huur çocuğu. seni inşaatta giben malatyalı işçileri anlat got deligindeki çatlaklara sürdüğün kremi gotunu kanartan adamlari anlatcagina yok nisayi öptüm betulu elledim bana ne lan

yılbaşını gece 12:30 a kadar beraber takılmıştık. ilk kez de yeni yıla girerken öpüşmüştük. dillerin bile kullanılmadığı masum hafiften dudakların temas ettiği, biraz alkol kokan bir öpücüktü. o gün ilkayın babasıyla da tanışmıştım. her şey hızlı ve güzel gelişiyordu fakat yavaş yavaş içimdeki cinsellik ölüyordu. bu durumun nereye kadar devam edeceğine dair hiç bir fikrim yoktu fakat hayat her haliyle güzeldi. o gün saat 12:30 dan sonra abimin yanına gittim. onun arkadaşlarıyla da sigara falan takıldım.

sonra babam beni mast yaparken gördü bende azmıştım babama uçan 54 yannan saldırısını yaparak yere düşürüp önce ağzına verdim sonra onunkini ağzına aldım ve gay oldum

okumayın beyler muallak oldum

bu ipne züte bir şey sokmuyo paso çorapta kıza halleniyo nasıl gay anlamadım. bunu inşaatta zorlamı gibtiler ne yaptılar birde bu gey kaç yaşında tuturmuş ilkokul anısı. liseli ise hiç takip etmeyelim dıbına soktuğum gayi

reeperbahn hamburgun en deli dolu en renkli mahallesiydi. her yerde barlar striptiz kulüpleri fahişeler ya da göçmenlerin evleri vardı. kuzenim aldı beni reeperbahndaki 4 katlı bir ciks shopa zütürdü. tavandaki iplere asılı koca koca yannanlar, kayganlaştırıcılar, şişme kadınlar, şişme erkekler, kırbaçlar, kıyafetler tam anlamıyla bir festivalde gibiydim anlayacağınız. sonra onu gördüm. büyülenmiş gibiydim. bıraksalar saatlerce izleyebilirdim. simsiyah deriden fermuarlı her tarafı kapalı bir fantazi kıyafeti. karşındaki insanı bir canlıdan bir nesneye dönüştürmenin en güzel, en estetik yolu...

@20 yalan olsa bir ölçüsüzlük olurdu kardeş oku oransızlık saçmalık var mı kendin gör.

biz bu aileyle haftada bir görüşüyorduk o zamanlar. kızlarının ismiyse berfuydu. ertesi hafta benim odada berfuyla satranç oynuyorduk. bir anda "ayılarla nasıl şey yapıyorsun sen" diye sordum. "boşver ya" dedi berfu. "çok merak etmiştim ama" dedim. "sen koltuğa nasıl yapıyorsun onu göster önce" dedi. "tamam ama sen de göstereceksin" dedim. bu "tamam" deyince yatağıma kasıklarımı sürtmeye başladım. bir anda olayın heyecanıyla da erekte oldum. çok utanıyordum. "işte böyle yapmıştım koltuğa" dedim.

muallak.avi

insan denizin sonsuzluğunu görünce etkilenir. o kocaman dünyanın çarşaf gibi önünde serildiğini hisseder. denizi gören insan o çarşafın içine cıgaralık niyetine hayatını sarıp içmek ister. ama çöl farklıdır. alabildiğine sarı kırmızı turuncu tonlar ve insanı ezen bir sıcaklık. denizi görünce bir kayıkla bile olsa bir yerlere gidebileceğini düşünür insan. ama çöle bakınca aklına gelen tek şey onu geçmenin imkansızlığıdır. olduğun yerden ileriye attığın tek bir adım bile geri dönüşünü yanında getirir. o sonsuzluğu görünce yerinde kalırsın sadece. atılacak tek bir adımın bedelini bile omuzlarında hissetmek istemezsin. dünya da durur sen de...

4 gün geçirdik belçikada ve beraber ispanyaya geçtik. ispanyanın güneyinden feribotla tangier fasa gittik. orada iki gün kalıp marrakesh'e geçtik. son durağımız sahra çölü olacaktı. 60 euroluk bir turla bir gece bedevi çadırlarında kalacaktık. afyon ve kubar içip duruyorduk fasta. değişikti. hayatımın en güzel günleriydi. tüm bu seyahat planı benim için çölde geçireceğim o bir geceden ibaretti. çölde çay (the sheltering sky) ikimizin de en sevdiği filmdi ve biz o filmdeki çifte çok benziyorduk gerçekten. o gün anlayacaktım olup olmayacağımızı. o gün ölecektim belki de. denizin sonsuzluğu ile çölün sonsuzluğu çok farklıymış arkadaşlar.

beni hiç görmediğin kadar iyiyim dedim. durduk salak salak. kalktım ayağa ve dolaştım biraz. bir tane daha hazırladım ve çektim. sonra bir tane daha ve ne olduğunu anlamadan nisayla sevişmeye başladım.

eve geldim. girdim odama. bu hala orda. yanına gittim. çenesinden tuttum ve kafasını kaldırıp sordum: gidemedin değil mi diye. cevap vermedi. baktım yüzüne ve ben de dedim. çekmecemi açtım ve eski bir pipe çıkardım. içine bir tane taş attım ve çektim. çekebildiğim kadar çektim. çok tatlı bir dumanı vardı. fren balatası gibi kokuyordu. vermeye başladım dumanı. verdim verdim verdim. hala içimde var gibiydi. kafamdaki her şey boşalırken ben hala nefes vermeye çalışıyordum. durdum olduğum yerde. mutluydum. sonra onun sesini duydum. telaşla bağırıyordu iyi misin diye.

var mı la okuyan?

rezerved

--spoiler--
dinleyelim gizli muallaklik olabilir
--spoiler--

akşam akşam ana avrat söveyimmi dıbına koyım turk kızları gibisin anlat dıbına koyım 10 entryı napıcaksın gibik

daha fazla zevk almak için pijamamı da çıkardım. bu işin sonu yokmuşçasına zevk alarak sürtünüp duruyordum. hayatımda yaptığım en güzel şeydi bu. bir anda annem geldi. anahtar sesini duyduğum gibi pijamamı tekrar giydim. annem soluklarımı ve yüzümün kırmızılığını göeünce noldu neyin var dedi. ben de yok bişey diyerek cinselliğimi ilk keşfettiğim gün onu baskılamayı öğrendim.