bir anda öfkelendim yine amaçsızlık ve yalnızlığa. sertçe çekip indirdim nisanın şortunu. uyandı irkilerek. zorlayarak soktum aletimi. "naptığını sanıyorsun?" diye fısıldadı. sinirden kaskatı kesilmişti. ben ise ağlıyordum. hareket ettirmeyeceğim sadece içinde kalsın diye fısıldadım. olmaz deyip çekti zütünü. sinirden ve yalnızlıktan köpürecek haldeydim. bir 3lü yaptım kendime. mutfağa gidip içtim onu. kafam taşak olmuşken nisa geldi mutfağa. abartıyorsun varoluş falan dedi bana. rahat ve uyuşuktum o sıra.

bir gün yine kurstan çıkmış otobüs durağına doğru yürüyorduk pelinle. içmeye gidelim mi diye sordum buna. normalde alkol hiç adetim değildir. gittik bara oturduk. konuşmaya başladık. bana eski sevgilisini anlattı. ben de ona nisayı anlattım. inanılmaz şaşırdı ve resmen nefesini tutarak dinledi.

ruhsal bir arayıştaydım ve insan olmaya dair çok şey öğrendim bu süreçte. yalnızlık iyidir kendini tanrı sanmadığın sürece. dağlara bakarsın. 2500 metrelik ılgaz tüm heybetiyle karşında uzanırken ne kadar küçük olduğunu anlarsın bir anda.

oğlum olursa gay olmasın tecrübe ediniyim diye okuyorum

"ben dün hastanelerde sürünüyordum sen neredeydin ya bütün gün o kadar aradım seni." diyordu telefonda. başımdan aşağı kaynar sular döküldü resmen. "ne hastanesi ya" dedim telaşla. "sen neden açmadın telefonumu onu bir söyle" dedi bana. "uyuyodum" dedim. "yalanını gibeyim. facebookta milletle konuşuyordun o saatte." dedi bana. ikinci kez şoka girdim. kavga etmeye başladık. bu kadar özelime girip benim konuşmalarımı okuması beni çıldırtmıştı.

anlat panpa meraklandım mk

eve geldim. girdim odama. bu hala orda. yanına gittim. çenesinden tuttum ve kafasını kaldırıp sordum: gidemedin değil mi diye. cevap vermedi. baktım yüzüne ve ben de dedim. çekmecemi açtım ve eski bir pipe çıkardım. içine bir tane taş attım ve çektim. çekebildiğim kadar çektim. çok tatlı bir dumanı vardı. fren balatası gibi kokuyordu. vermeye başladım dumanı. verdim verdim verdim. hala içimde var gibiydi. kafamdaki her şey boşalırken ben hala nefes vermeye çalışıyordum. durdum olduğum yerde. mutluydum. sonra onun sesini duydum. telaşla bağırıyordu iyi misin diye.

karnım ağrıyordu. kusmaya başladım. kustukça rahatlıyor gibiydim. inanılmaz uykum vardı. kıvrıldım olduğum yere. uyuyacaktım. nisadan da alpten de acılarımdan da tatminsizliğimden de kurtulacaktım.

karın ağrısıyla kıvranıyordum. bu köşede bir paçavra gibi ölecektim. hava çok soğuk geliyordu. ve ben deliriyordum.

6-7 tane aldım bu efexordan. tek isteğim paranoyadan kurtulmaktı o an. eczacının beni polise şikayet ettiğini her an polislerin beni alabileceğini filan düşünmeye başladım. hemen bir taksiye binip kampüse gittim. kampüste kimsenin geçmeyeceği bir yere attım kendimi. çok üşüyordum. zehirleniyordum. o kadar ilaç vücudumun dıbına koyuyordu. bath salt içmesem şimdiye çoktan uyumuş ve ölmüştüm.

aklıma sürekli oraya dönüp ikisini kucak kucağa gebertmek geliyordu. bu etkiden beni kurtaracak bir maddeye ihtiyacım vardı. iki kanaldan şeker çözmeye çalıştım ama başarısız oldum. daha sonra tir tir titreyerek taksiye bindim ve nöbetci eczaneye gittim. efexor diye bir anti depresandan aldım bir kutu.

beni hiç görmediğin kadar iyiyim dedim. durduk salak salak. kalktım ayağa ve dolaştım biraz. bir tane daha hazırladım ve çektim. sonra bir tane daha ve ne olduğunu anlamadan nisayla sevişmeye başladım.

sonra aklıma alp ve nisa geldi. ciddi anlamda çıldırıyordum. ikisini de öldürmek istiyordum. nisanın cesedini gibmek istiyordum. siz ne tak yiyorsanız yiyin beni de aramayın dedim ve çıkmaya çalıştım. beni tutmaya çalıştılar. çekilin ikinizi de öldürürüm dedim ve çıktım.

kafam roller coaster gibi hızlanmaya başlamıştı. deli gibi kuruyordum deli gibi hem de. o güne kadar yaptığım tüm paranoyanın topldıbını aynı anda yaşıyordum. daha sonra nisanın beni alple aldattığını düşünmeye başladım. delirecek gibiydim. öldüğümü hissediyordum. koştum ve camı açtım. tekrar nefes almaya başladım ama aldığım nefes ciğerlerimi donduruyordu sanki. bu sefer de donarak ölecektim.

çekildi direk. noluyor varoluş dedi. müzik aç bana giberim tahtanı diye karşılık verdim. müzik açtı ben takılmaya başladım. ikisi beni korku içerisinde süzüyorlardı.

öfke doluyordum yine. onca ilaca alkole şuna buna karşı değişmiyordum. içimde titreyen bir şeyler alev almıştı. sevişiyorduk bir yandan. doggy style beceriyordum onu. bir anda gibimi çıkardım ve kıçından sert bir şekilde ısırdım. zevk ve acının aynı manaya geldiği o derinlerdeki bölgeden bir çığlıkla çıktı karşıma nisa. canını yakyor dıbını gibiyordum ama yetmiyordu. kıçına tokatlar atmaya başladım. ama yetmiyordu. kucağıma aldım ve yatağa attım tekrar. cowgirl e başladık. o ince boynunu gördüm ve sıkmaya başladım. bir yandan boğazını sıkıyor, bir yandan sex yapıyor bir yandan da tokatlıyordum.

yarım saat ara veriyorum şu amcık gitsin diye.

yine düşünmeksizin ikinci line'ı vurdum hemen arkasına. kokain gibi bir etki bekliyordum ama bu farklıydı. vurdukça öfkeleniyordum. bebe de nisa da bana bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. bir line daha yaptım kendime. 15 dakika falan geçmişti içmeye başlayalı. nisayı öpmeye başladım direk. dudaklarını dudaklarımın arasında hissedince içimdeki öfke taştı. sert bir şekilde dudağını ısırdım ve ufak bir parça kopardım.

direk bastım evine. kaybedecek bir şeyim yoktu. nisa ile beraber bu çocuğun evine gittik. hoşbeşten sonra tereddütsüz içmeye başladım ben. 6 grlık bir paketti anlayacağınız bayağı çok. çektim direk burundan içimde bir şeyler kabardı.

bitiyordum gün ve gün. nisa bunun farkında mı değildi yoksa bir şey yapabilecek bir cesareti mi yoktu bilemiyorum. bir ay da bu problemlerle geçti. bir gün yine içtim içtim ve nisayla konuşmaya başladım. ağlayarak ben tükeniyorum diyebildim. yapabildiğim hiç bir şey yok şu hayatta diyordum. konuştum onla 2 saate yakın. sonra konu nasıl geldi nereden esti bilmeden bir otelde bulduk kendimizi. sevişmeye başladık. eskisine göre gerçekten başarısızdım fakat içimde uyuduğunu hissettiğim bir şeyler uyanmaya başlamıştı.