Dıııt Dıııt Dıııt Dikkat bu hikaye birazdan sonra Zenciler beni gibti şeklinde trollenecektir ilgili personelin yerlerini alması Rica olunur

anlatma harun abi

@26 iğrenç homofobik yaftalarınızla beni görmezden gelme ve cesaretimi kırma çabanızla tanışalı bayağı oluyor aslında. insan yaşadığı topluma sık sık lanet etse de bir şekilde alışıyor. burada can alıcı nokta şu: ben varım. benim isteklerim var. benim kimseyle paylaşamamaktan bir ödeme dönüşmüş problemlerim var. o yüzden oku veya okuma -ki muhtemelen okumadın, okusan ilgini çekerdi- "nobody cares the narrow walls that have marks of the crashes occured with your small brain."

2,5 ay düşünüp zütünü gibitmr kararını nasıl aldı acaba merak ediyorum

takipçi var mı takipçi?

tuvalette üstüne bir de sigara yaktım. o zamanlar marlboro lights vardı liseliler bilmez. şöyle bir şeydi.
http://www.cigarettesflav...10/12/Marlboro-Lights.jpg
bundan içiyordum o günlerde. sigara bitince direk sınıfa gittim ve çantamı aldım. eve doğru yola çıktım. o gün günlerden salıydı. yurtta olmam gereken bir gündü yani ve ben dayanamayıp eve kaçmıştım. eve gittim ve 3 saat boyunca hiç bir şey yapmadan salak salak oturdum. bir anda telefonuma bir mesaj geldi. neredesin varoluş diyordu ilkay. eve gittim çok hastaydım yazdım ve ağlamaya başladım. bugün ilkayın masumiyetine tecavüz etmiştim.

bir yıl boyunca peşinden koştum ilkayın. gün geçtikçe daha çok seviyordum onu. o benim için masumiyetin sözlükteki karşılığıydı sanki. inanır mısınız bir yıl boyunca onu gibmeyi hiç düşünmemiştim. sonunda o gün geldi. mayıs ayı ortalarıydı. ilkay ten rengi çorap giymişti ilk defa eteğinin altına. deli gibi onu izledim bir ders boyunca. bacaklarının her bir hareketi beni canlı olmanın vibrant olmanın o tuhaf esrikliğine davet ediyor gibiydi.

muallak olsana artık huur çocuğu

öfkemi yenebildim ama. şu hayattaki tek avantajım buydu zaten. her koşulda mantığın sesini dinleyebilmek. mantığımın sesini duyar duymaz okula koştum. teneffüse 10 dakika kala biraz gelebilir misin ilkay diye mesaj attım. tamam teneffüste gelirim dedi. geldi. geldiğini görünce yanına koşmaya başladım. sarıldım ve öpmeye başladım. ilk gerçek öpüşmemiz buydu işte. diğerleri gibi öpücük değildi. öptüm. kokusunu içime çektim ve sarılıp özür dilerim dedim. gözlerim dolu doluydu. "ne önemi var olur böyle şeyler ama bir daha yapmayacağına söz ver" dedi.

teneffüs zili çaldı. gibtir oldum sigara içmeye gittim. o zamanlar günde sadece 3 tane içerdim. ilk iki dersimiz biyolojiydi. yani bir sonraki derse de gibe gibe girmek zorundaydım. ama biyoloji bittikten sonra direk okuldan çıkıp eve gitmeye karar verdim. bu kadar zorlayıcı bir dersin ardından ikinci derse girdim. o zamanlar cinsellikle aşkı bağdaştıramıyordu kafam. ama arzularım kabardıkça kabarıyordu. kendimi onu izlemekten alıkoyamıyordum. onu izlerken erekte olmuştum. bir anda teneffüs zili çaldı. tereddütsüzce sınıftan çıktım. tuvalete girdim ve masturbasyon yapmaya başladım onu düşünerek. boşaldım. hıçkıra hıçkıra ağlayarak boşaldım.

neyse devam ediyorum. ilkayla beraber olmak okuldaki başarımdan tut evdeki ilişkilerime kadar her şeyi düzeltiyordu. okul biraz sert ve seçici olduğu için ilkayla aramda görünmeyen bir rekabet de vardı tabi. arkadaş ortamlarında daha aktif ve ilgi çekici biri haline gelmiştim. her şey güzeldi. tek kelimeyle güzel. lise ikinin ilk dönemi bu şekilde geçti. yılbaşında hediye olarak orhan pamuk kitabı almıştım. bir de leonard cohen albümü. cinselliğe yakınsanabilecek tek davranışımız el ele tutuşmaktı anlayacağınız.

hapın kafası gayet iyiydi. hatta hiç kendim o kadar mutlu hissetmemiştim o güne kadar. düşüşüne bile katlanabilirdim bu sahte mutluluk için. neyse betül döndü. son sınavlara girdik. notlar verildi. betülle aynı şekilde takılıyordum. şubat tatili gelmişti. ben yine betülü uğurlamıştım fakat o bana hiç bir şey ifade etmez olmuştu çok güzel bir ilişkimiz olmasına rağmen. şubat tatilinin ilk bir haftası hiç onu arayıp konuşasım gelmemişti. o aradığında ise duymamış gibi yapıyordum. bir gün masturbasyon sonrası gerçekten öfkeli bir anımda onu aradım.

--spoiler--
GÜZEL BiRŞEYLERiN AMINA KOYMAK iSTiYORDUM.
--spoiler--

--spoiler--
HER TÜRLÜ UYUŞTURUCU takTANDIR VE HAYAT KARARTIR...
--spoiler--

o ruh halini şarkısı buydu.

https://www.youtube.com/watch?v=00PdHIPjaWQ

devamı başlığa yazan olursa yarına beyler.

daha sonra okul başladı. okulda hiç bir şey ilgimi çekmiyordu aslında. tek ilgimi çeken şey 7. 8. sınıfa giden kızların giydiği parlak siyah külotlu çoraplar ve onların bacaklarıydı. cinselliği bu kadar erken keşfetmem bana hep hasta bir insan olduğumu düşündürmüştür. her teneffüs kantinin önüne geçiyor ve kızların bacaklarına bakıyordum. sadece kızların değil etek giymiş öğretmenlerin de bacakları çok ilgimi çekiyordu fakat hiç bir zaman koltuğa kelkindiğimdeki gibi çüküm kalkmıyordu.

her şey görünürde iyi gidiyordu fakat o gün yayını gibtiğim ağzım ilişkimizin fitilini ateşlemişti. deli gibi öpüşmeye başlamıştık. artık aşk ve cinselliği bir potada eritebilmeye başlamıştım. onunla öpüşmek bana ayaklardan latex kıyafetlerden bondage dan daha çok zevk veriyordu. şu an hala ilkayla olsaydım gay olur muydum çok merak ediyorum açıkçası. neyse... ilkayla ilişkimiz bu şekilde sürüp gidiyordu. sene sonu geldi. karneyi alıp şehre bir şeyler yemeye gittik. bir cafe de otururken bana "bizim geleceğimiz yok varoluş." dedi. nedenini sordum. benim yılbaşında söylediklerim olduğunu söyledi. konuştuk 2 saate yakın. hayatta başarılar dedim. sim kartımı kırdım. o cafeden hesabı ödeyip çıktım gittim.

hızlı yaz elim çükümde kaldı hadi lan

ruh gibi gezdim yaz tatiline kadar. yaz tatilinde ilkay memleketine gitmişti. oradan da tatile falan işte. bense o yaz kuzenimin yanına hamburga gittim. hamburgda hiç bir bara mara almıyorlardı beni. tatil anlayacağınız çok sıkıcı geçiyordu. st. pauli nin hazırlık maçına falan gitmiştim. tatilin en güzel kısmına zütürdü beni kuzenim. reeperbahn...

ten rengi çorap ve ayak ikilisi benim daha sonraki fantazi dünyamın temelini oluşturacak iki objeydi. yine aynı yıl içinde annemin günü için bir çok misafiri gelmişti. onlar da ten rengi çorap giyiyordu. bu durum yine benim aşırı ilgimi çekti. hatta yine ereksiyon oldum. nedenini anlamadığım şekilde ayaklar beni çekiyordu.

okul başladı. erasmusa başvurdum. dersleri falan kovalayacaktım. karı kızdan bir süre uzak duracaktım. düzenli spora gidiyordum. içim atom bombası atılmış gibiydi. bana dair hiç bir şey kalmamıştı benden geriye.

nisadan sonsuza dek ayrılmış ve kendimi tımarhaneye kapattırmıştım ve bunlar hayatımın en doğru kararlarıydı.