Merak ettim amk

gay geri döndü.

hadi seni bekliyoruz. züt veren

nisa büyük bir çelişki içindeydi o an. "ben daha önce kimseyle yapmadım." dedi bana. ben de "kendini hazır hissetmiyorsan gibtir et tatlım." dedim. gözleri doldu. ağlamak üzereydi. dudaklarından öptüm. göz yaşları akmaya başladı. o tuzlu tadı alıyordum. sarılarak öpmeye devam ettim. seni seviyorum dedim ona ikinci kez. güldü. öpmeye devam ettim. göğüslerini öptüm. karnın öptün. külodunu çıkarıp vajinasını yalamaya başladım. hıçkırıp titriyordu ama yüzünde bir gülümseme vardı. oral cikse devam ettim bir süre. inlemeye başladı. sonra kalktı ve kucağıma oturdu. "olmaz." dedim. "ama bunu gerçekten istiyorum." dedi. "olmaz." dedim. aletimi eline aldı ve yavaşça bir yandan inleyerek üstüne oturdu. kanı akıyordu. çektim aletimi. "niye çektin çok istiyordum." dedi. "bekle lütfen kuzum." dedim. cüzdanımdan çıkardığım prezervatifi taktım. "çok anlayışlısın biliyor musun?" dedi. yatırdım ve ilk seferim olduğu için yaklaşık iki dakika sonra bağıra çağıra boşaldım onun inlemeleri eşliğinde. çıkarmadan 4-5 dakika ona sarılıp uzandım öyle. kafam çok karışıktı.

üstüm başım kan olmuştu. beraber duşa girdik. bacaklarımı ve gibimi yıkadım. "senin de ilkti değil mi?" diye sordu bana. "nereden anladın?" dedim. "bilmem. çok yoğundu yaşadıklarımız ondan galiba" dedi. sustum kaldım. sonra ne yiyelim diye sordum. "dershanenin olduğu yere geri dönelim" dedi. "odanı göster bana çıkalım" dedim. gösterdi. çıktık.

yemek yedik. sessiz ve ne tak yiyeceğini bilmez haldeydik ikimizde. yemekteki ilk cümlem "seni seviyorum." oldu.

ilişkimiz artık sexi de içeriyordu. düz geleneksel misyonerli doggy style lı sex. fantazilerimi açmakta çekiniyordum ona. bir yıl böyle sürdü gitti. sınava falan girdik. son sınavın oluğu gün. sınav çıkışı buluştuk. "bize gidelim mi?" diye sordum. "olur" dedi. bir üçlü sardım evde ve içmeye başladık. ilk defa içiyordu. tam çekemedi ama kafası güzel oldu. benimse kafam taşak gibiydi.

--spoiler--
UYUŞTURUCUYA HAYIR...
--spoiler--

sevişmeye başladım. yaptığım her hareket ona çok uzun sürüyormuş gibi geliyordu. dudak, boyun, göğüs, karın, bacaklar derken sıra ayaklarına geldi. yalamaya başladım. "daha önce hiç yapmamıştın bunu" dedi. canım istedi dedim. yalamaya devam ettim. 25-30 dakika arsızca yaladım (: yeter artık gib beni dedi. kucağıma aldım ve içine girdim. 4-5 dakika o pozisyonda takıldım. bacaklarım ağrıyordu. masaya doğru domalttım ve o şekilde yapmaya başladım. deli gibi inliyordu. bende boşalmaya yakın gelen o duygunun zerresi yoktu daha.

kıçına yavaş şaplaklar atıyordum giberken. daha sonra kendimi kaybettim. hızlı ve sert bir şekilde kıçını tokatlıyor bir yandan da beceriyordum onu. içimde bir leopar ortaya çıkmıştı sanki. ısırmak parçalamak, etin ve derinin ağzımda dağılmasını hissetmek istiyordum. kucağıma aldım ve yüzüstü yatırdım. becermeye devam ettim. deli gibi kasıkları arasında gidip geliyordum. o ise anlamsızca bağırıyordu. "allahım" diye bağırmaya başladı. orgazm oluyordu. kas bacaklarını dedim ve bir 5 dakika da öyle becerdim. yine inlemeriyle çığlıkları birbirine karışıyordu. onun sesiyle tahrik olarak boşaldım.

takipçi var mı takipçi? varsa yazsın.

eeee sonraa

şarkımızı atalım:

https://www.youtube.com/watch?v=gdnCd8I913I

nisayla ilişkimiz devam ediyordu. doyamıyordum ama şehvete. south park sayesinde yeni bir fantazi keşfettim. bu artık gelebileceğim en kötü noktalardan birine taşıyacaktı beni. doyumsuz tatminsiz huur çocuğunun teki olup çıkıyordum artık. keşfettiğim fantazi autoeurotic asphyxiationdu.

autoeurotic asphyxiation: nefessiz kalarak tatmin olmaktır. masturbasyon yaparken duvara çaktığım bir çiviye kemeri bağlıyor ve o kemerle kendimi boğuyordum sırf daha çok tatmin olmak adına. zamanla bu olay deneyimden alışkanlığa alışkanlıktan takıntıya dönüşüyordu. bir gün geç boşalıp yanlışlıkla kendimi öldürmekten de deli gibi korkuyordum. bunun için masturbasyon periyodumu da uzatmıştım. ilk başlarda deli gibi zevk alıyordum.

ulan bakkala gittim geldim sen hala konuşuyomusun

daha sonra nisayla beraber olurken de nefessiz kalmaya ihtiyacım olduğunu hissetmeye başladım. onun içinde boşalamıyordum artık. boşalmak için onun vajinasının üstüne yatıyor o ayaklarını gövdemde gezdirirken bense masturbasyon yapıyordum. onunla her ilişkimden sonra sağlıksız olduğum için ağlıyordum. bir yandan da autoeurotic asphyxiationa devam ediyordum. her şeyin içi boşalıyordu. zihnimde bir girdap vardı ve zevk aldığım her şeyi çekiyordu. asfiksiyon takıntım bana kalırsa yaşam boyu nefessiz kaldığım o lanet kalabalıklarının, çürümüş insan kokusunun bir kalıntısıydı. tak gibiydi her şey ve ben her şeyden nefret ediyordum.

puanlar geldi sonra. bulunduğum şehirde tutmayan çok az yer vardı. nisanın istediği yerler olmuyordu ama. konuşmaya başladık. "ben istanbula gideceğim varoluş" dedi. ben de dedim. saçmalama falan muhabbetlerinden sonra bir anda hayat bizi istanbula savurdu. ailemi ikna etmek zor oldu ama başardım. ülkenin sayılı üniversiitelerdinden birinde güzel bir mühendisliğe girdim. nisa da mühendislik okuyacaktı ama farklı bir okulda.

muallak olsana artık huur çocuğu

reserved

bir el battlefield oynıcam eğer yazan varsa devam edicem yoksa bu günlük bırakacam.