/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +7
    Hikayenin 1. bölümünü okumayanlar için link : http://www.incisozluk.com...B1l-bir-seri-katil-oldum/
    "onemsizadam" nickli hesabım silindiği için 2. bölümü bu hesaptan yazacağım.
    ···
  2. 2.
    +6
    Ceza evindeki odamı 2 kişiyle daha paylaşıyordum. Tek kişilik odalarda vardı ama benim gibi birini neden başka birileriyle aynı odaya koydular çok merak ettim. Onları nasıl öldüreceğimi görmek mi istiyorlar acaba? Hayır öyle bir şey yapmayacağım. Dikkati üzerime çekmemeliyim. Tıpkı dışarıdaki hayatım gibi önemsiz birisi olarak kalmalıyım. Ancak böyle hayalet olabilirim. içeride hikayemi yazdırırken bir kaç ayım geçti. Bu sırada gözlemledim. Cezaevinin 3 boyutlu planını aklımda canlandırdım. Hala ekgib parçaları var ama üzerinde çalışıyorum. Bir kaç aylık gözlemlerim sonucunda demeliyim ki buradan kaçmak cidden zeka ister. Girmeden önce fazla egoist düşünerek buradan çok kolay bir şekilde kaçabileceğimi sanıyordum. Fakat inanın o izlediğiniz belgesellerdeki kaçan adamların hikayelerinin hepsinin açıklarını gidermişler. Kaçan her insanın ardından o açık kapıyı kapatmışlar ve böylece zaman geçtikçe kusursuza yakın bir hapishane ortaya çıkmış. Fakat öyle yada böyle ben hayalperest biriyim ve hayal kurmak için bolca vaktim var. Hala gözlemliyorum ve buradan çıkacağıma eminim.
    ···
  3. 3.
    +5
    F tipi bir ceza evindeyim. Sizin anlayacağınız benim gibi azılı suçluların kaçamamaları için tüm tedbirlerin alındığı bir yerdeyim. Hikayemi yazdırdığım tanımadığım hayranımla hala sohbetim sürüyor. O kadar çok mektuplaştık ki kendi şifreli yazımızı oluşturduk. Bunu oluşturma sürecini bile şifreli yaptık. Mektupların okunma ihtimaline karşı şifreli yazının kurallarını şifreli bir şekilde bir birimize öğrettik. Bunun şifresini nasıl öğrettiniz diye soracak olursanız tamamen rastlantısal olarak gelişti. Sonuç olarak birbirimizle şifreli bir şekilde konuşabiliyorduk.
    ···
  4. 4.
    +4
    Size biraz hapishaneden ve buradaki yaşantımdan bahsedeyim. Öncelikle duvarlar ve zemin çok sağlam. Bunu sert bir cisimle vurarak anlayabiliyorsunuz. Tünel kazılmaması için temelin demir plaka veya sertleştirilmiş beton ile desteklendiğinden eminim. Havalandırma ızgaraları bir insanın geçemeyeceği boyutlara indirgenmiş. Kanalizasyon ızgarası da öyle. Yağmur ızgarasından giderin boyutuna bakarak bu çıkarımda bulundum. Yani çok büyük ihtimalle kanalizasyon gideri de bir insanın geçemeyeceği boyuttadır. 7-24 kameralar tarafından izleniyorum ve kör nokta yok. Hikayemin ilk bölümünde bahsettiğim gibi bolca dizi izlerdim. Bunların arasında "Prison Break" da vardı. Ama maalesef burayı ben tasarlamadım.
    ···
  5. 5.
    +3
    Sonuç olarak elimdeki veriler şöyleydi; 5 doz alırsam ölürüm, 3 doz alırsam da ya revirde ya da odamda uyanırdım. O halde 4 doz bu iş için en ideali olmalıydı. 4 dozu başkası üzerinde denemek istemedim. Çünkü bu işe yararsa başka biri benim sayemde firar edebilirdi. Hayatımı riske atıp bunu denemeliydim. Şunu unutmamak lazım ki her kaçış bolca risk içerir. Doğru zamanda ayılmam lazımdı, ne çok erken ne çok sonra. Revirdeyken veya mezarın içindeyken ayılma hatta hiç ayılamama risklerini göze almıştım. En kötü şey ölüm olurdu. Şuan ki yaşamımla kıyasla pek bir şey kaybetmezdim.

    Dışarıdaki arkadaşımdan 4 doz daha göndermesini istedim. Her mektupla hem dışarıya çıktığımda ne yapacağımı planlıyor hemde bir doz elde ediyordum. 4 hafta sonunda 4 doz ilaç elimdeydi. Ayrıca bu süre içerisinde bolca konuşmuş ve hayal kurmuştum. Dışarıya çıktığımda ne yapacağımı planlamıştım. Hayranımla nasıl buluşacağımızı ve diğer tüm ihtimallere karşı neler yapacağımı düşünmüştüm. Bu gece büyük geceydi.
    ···
    1. 1.
      0
      yazzzzz
      ···
  6. 6.
    +3
    Odamda ki diğer iki kişi bir biriyle iyi anlaşıyorlardı. Ben bilerek soğuk davranıyordum. Daha önce, zamanımın çoğunluğunu forumlarda ve internette geçirdiğim zamanlar hapishaneden kaçanlar hakkında da bazı şeyler okumuş ve izlemiştim. Sonuç olarak hapisten kaçmak bu işin yalnızca %20 sidir. Asıl büyük pay dışarıda yakalanmamaktır. Özellikle benim gibi dışarıda parası veya tanıdıkları olmayan biri için bu kaçınılmazdır. Ama eğer bir gün kaçarsam inanıyorum ki o gizli hayranım bana severek yardım edecektir.

    Hapisten kaçma olaylarındaki bir diğer sorun ise yapılan kaçışların %95'i gurup halinde gerçekleşen kaçışlar. Fakat ben paranoyağım, hiçbir insana özellikle de odamdaki en az benim kadar azılı suçlulara bu konuda güvenemem. Bu yüzden bu işi tek başıma halletmeliyim. Gördüğünüz üzere dostlarım, şans hiçbir şekilde yaver gitmiyor.
    ···
  7. 7.
    +3
    Her an düşünüyordum. Sistemde bir açık arıyordum ve insanın ürettiği her sistemde bir açık olacağının farkındaydım ama cidden zamanla kusurlarını gideren bir sistemin açıklarını bulmak çok ama çok zor olabiliyor. Yemek yerken herkes saçma şeylerden sohbet ederken ben düşünüyordum, havalandırma saatlerinde duvarlara ve kameralara baka baka düşünüyordum. Gardiyanların nöbet değişim saatlerini bile ezberlemiştim. Size şu kadarını söyliyim dostlarım, odanızdan özgürlüğe ulaşmanız için tam 5 tane kilitli kapıdan geçmeniz gerekmekte. Kapılardaki gardiyanlar, güvenlik kameraları gibi önlemleri söylememe gerek yoktur zaten.
    ···
  8. 8.
    +3
    Nasıl ölmeden öleceğimi biliyordum. Tamamen ölmeme gerek yoktu, revirde ki doktoru kandıracak kadar ölmem yeterli olacaktı. ihtiyacım olan yüksek dozda dideral dı. Bu ilacı elde etmek dışarıdaki bir insan için çok kolay ve benimde dışarıda hayranım var. Hangi dozda kullanacağımı bilmiyorum ama ilacı temin ettikten sonra onu hallederdim. Hayranımla şifreli konuşmalarımda bu ilacı bana nasıl ileteceğini anlattım. Mektup zarfının içine bir dideral hapını toz halinde koyacak. Böylece her mektupta 1 hap tozu elde edecektim ve gardiyanların bunu farketmeyeceğinden emindin. 5 mektuplaşmanın sonunda 5 hap tozu vardı elimde. Fakat bu dozun doğru olup olmadığını denemeliydim. Bir gece odayı paylaştığım heriflerden biri tuvalete girdi. Bende bu sırada çayının içine boşalttım tüm dozu. Tuvaletten çıktı ve kitap okurken tüm çayı içti. Yaklaşık yarım saat sonra uyudu veya bayıldı emin değilim. Daha sonra nefes alması inanılmaz bir çekil de yavaşladı. Diğer adam bu sırada kıçını devirip uyumuştu. Bu yüzden kurbanımı yakından inceleme şansı buldum. Elimi kalbinin üzerine koydum. Dakikada 4 defa ve çok yavaşça vuruyordu. Nabız artık hissedilmiyordu ne nefes alma işlemini o kadar yavaş ve seyrek yapıyordu ki cidden ölü gibi görünüyordu. Tam umutlanmıştım ki adamın nabzı komple durdu. Kalbi artık hiç çarpmıyor ve hiç nefes almıyordu. Acaba çok mu gerçekçi bir ölüm olmuştu?
    ···
  9. 9.
    +3
    Sabaha kadar hiç kımıldamadı. Sabahta kalmayınca diğer adam durumdan şüphelendi. Bu arada bu diğer adam odaya yeni gelmişti, şu ölen kişinin yerine. Her neyse gardiyanları çağırdı ve gardiyanlarda adamı tutup revire zütürdüler. Daha sonradan aldığım habere göre adam ölmüş ve gömülmüştü bile. Sanırım 5 hap fazla bir dozdu. Ayrıca bu dozu belirlemede kilo da çok önemliydi. Bu ölen kişi hemen hemen benimle aynı fiziksel özelliklere sahipti. Oda da 2. ölüm yaşanınca gardiyanlar benden şüphelenmeye başlamışlardı ama ellerinde hiçbir delil yoktu. Bu küçük şüphe yüzünden adama otopsi yapamazlardı.

    Dışarıdaki hayranımdan bu sefer 3 doz istedim. Bir kaç hafta içinde 3 dozun tamamı elimdeydi. Bu süre içerisinde oda da ki ölen kişi yerine yeni biri gelmişti bile. Yine kilosu bana en yakın olan üzerinde bu 3 haplık dozu denedim. Yine akşam kurbanımı gözlemliyordum. Diğerinde olduğu gibi yaklaşık yarım saat sonra uykuya daldı. Fakat bu sefer nabız daha hissedilirdi ve nefes alıp verişlerde farkedilebilirdi. Sanki hafif bir baygınlık geçirmişti o kadar.
    ···
  10. 10.
    +2
    Ben bu düşüncelerle meşgul olduğum günün birinde bir oda arkadaşım kendiliğinden öldü. Dedemin o mosmor görünüşünden deneyimlediğim üzere kalp krizi geçirmişti. Fakat hapishanede eğer şüpheli bir ölüm yoksa ölümün nedeni araştırılmaz. Ceset direk gasilhaneye gider ve oradan da kimsesizler mezarlığına. Yani en azından benim gideceğim mezarlık orası. Bir dakika... Bir anda kafamda şimşekler çaktı. Resmen kendimden geçtim. Odadaki herifin ölümü bana buradan nasıl çıkacağımı kavratmıştı. Buradan ölerek çıkabilirdim. Böylece tüm o kilitli kapıların, gardiyanların veya kameraların anlamı kalmayacaktı. Oda da kendi kendime kahkaha atmaya başladım. Karşı yataktaki dingilin bana mal mal baktığını görünce anında durdum tabi.

    Bu inanılmaz basit ve iş gören bir fikirdi. Onca planlara veya tünel kazmalara gerek yok. Ölüyorsunuz ve tüm kapılar sizin için açılıyor. Bu nasıl daha önce aklıma gelmemişti. Dışarı çıkmam için ölmem lazımdı, yani onlar için ölmem lazımdı. Ölü gibi görünmek için ne yapacağımı biliyordum. iyi ki zamanında internette her önüme geleni okumuşum. Fakat ölü görünmek için dışarıdaki hayranımdan yardım almam lazım olacaktı.
    ···
  11. 11.
    +1
    Ne kadar zaman geçtiğinden emin değilim. Yavaş yavaş kendime gelmeye başladım. Hissediyorum, çok soğuk. Gözlerimi araladım, tamamen çıplak şekilde bir oda da yatıyorum. Gözlerimi aralayıp etrafa bakındım ve sesler duydum. Hemen gözlerimi kapadım ve ölü gibi davranmaya devam ettim. Bir gassal beni yıkamak için odaya girdi. Buz gibi mermerin üzerinde titrememek için kendimi zorluyordum. Gassal su fıskiyesini aldı ve suyu açtı. Henüz beni ıslatmadan bir anda çevik bir şekilde kalktım ve fıskiye hortumunu boğazına doladım. Bu sırada şaşkın olduğu için tepki bile veremedi. Tepki vermeye başladığında onun için çok geçti. Öldürdükten sonra üzerindeki kıyafetleri giydim. Maskesi olduğu için en azından tanınmam zorlaşırdı. Direk kefene sardım ve tabuta yerleştirdim. Ardından tabut çivilerini çaktım. Kapıdan çıktım ve dış kapıya doğru yöneldim. Cezaevi tarafından görevlendirilmiş bir kaç kişi vardı. "Tabut hazır bir el atında da taşıyalım." dedim. Bu sırada maskem olmasa bile beni tanımayacağından emindim. Bu yüzden maskeyi çıkarmıştım. Ben ve birkaç kişi tabutu cenaze arabasına yükledik ve araba uzaklaştı. Benim yerime başka bir adam mezara girdi. Hem hapisten kaçmıştım hemde ben artık ölü bir adamdım. Kabul etmeliyim ki izlediğim filmler ve diziler arasında benim kadar hızlı kaçıp izini kaybettireni görmemiştim.
    ···
  12. 12.
    +1
    Diderali sabaha karşı içmeye karar verdim. Böylece çok erken ayılma ihtimalini daha aza indirdim. Heyecandan sabaha kadar uyuyamadım zaten. Dideral hapının tozlarının bulunduğu kağıdı elimde buruş buruş ettim stresten. Yavaş yavaş gün aydınlanmaya başladı. Heyecandan elim titriyordu. Hiçbir cinayetimde böyle korkmamıştım. Ölmekten bu kadar korktuğumu bilmiyordum. Basit bir hayatta kalma dürtüsü de olabilir. Öyle yada böyle korkuyordum. Zamanı gelmişti. Odada ki dallamalar yaklaşık yarım saate uyanırlardı. Tozun bulunduğu kağıdı yavaşça ağzıma döktüm. Bu sırada ellerim o kadar titriyordu ki tozu dökmekte zorlanıyordum. Üzerine bir bardak su içtim. Bir yandan yutmaya çalışıyordum ama bir yanımda yutmamam için zorluyordu. Sonunda tüm toz mideme inmişti. Yatağa uzandım ve bekledim. Yaklaşık 20 dakika sonra kulaklarım çınlamaya başladı. Tansiyonum hızla düşüyor ve kalp ritmim düzensizleşiyordu. Gözlerim yavaş yavaş kararmaya başladı ve kulaktaki çınlamalar yavaş yavaş azaldı. Bayılmadan önce hatırladığım son şey dışarıdan hiçbir ses duyamayışımdı. Sadece nefes alıp verme sesimi duyuyordum. Bayıldığım da ise artık koca bir hiçliğin içindeydim. Kısa kısa ve bağlantısız rüyalar görüyordum.
    ···
  13. 13.
    +1
    Adamın kıyafetleri bana hafif kısa gelmişti. Hemen ceplerini yokladım. Bir araba anahtarı, bir cüzdan ve bir cep telefonu vardı. Araba anahtarının düğmesine bastım ve dışarıda bir arabanın selektörleri yandı. Artık bir aracım da vardı. Arabaya girip cebimdeki cüzdana baktım. Aşağı yukarı 100 tl vardı. Cep telefonunun bataryasını çıkardım. Zaten adama ulaşamayan karısı veya arkadaşları yakın zamanda polise haber verecekler. işin komik tarafı adamı asla bulamayacaklar ve nasıl ortadan kaybolduğunu da anlayamayacaklar. Tabi ben kimliğimi deşifre edene kadar. Mümkün olduğu sürece bu deşifre olayı olmayacak.
    ···
  14. 14.
    +2 -1
    Pekala istanbulda F tipi cezaevi olmadığı için başka bir şehirdeydim. izmir. izmir'i hiç bilmiyordum. Fakat hayranımla burada buluşmayacaktık. Bir şekilde istanbul'a gitmeliydim. Arabanın deposu doluydu. Daha önce uzun yol yapmadığım için bu deponun bana yeteceğinden emin değildim. Ama yinede zaman kaybetmeden yola koyulmalıydım.
    ···
  15. 15.
    +1
    iyi seyirlerr
    ···
  16. 16.
    0
    kurgu güzel çok sardı rez
    ···
  17. 17.
    0
    Devam panpaaaaaaa Rez lan reeez
    ···
  18. 18.
    0
    yaz artık amk
    ···
  19. 19.
    0
    yaz pampam
    Yazzzzzzzzzzz
    ···
  20. 20.
    0
    Rezzepşion
    ···