/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +93 -23
    (Uzun soluklu hikayedir)

    Dünden kalan yorgunlukla uyandım. Ağzımda açlıkla gelen o pis koku vardı. Bizimkiler her zamanki gibi uyuyorlardı. Annem televizyon karşısında sızmıştı, babam ise yatak odasında yarısı yatağın üzerinde yarısı yerde. Hızlıca giyindim, çantayı sırtladım ve babamın cebinden bir kaç bozuk para alıp okula doğru yola çıktım. Okulum biraz uzaktaydı ama cebimdeki bozuklukları dolmuşa falan verecek değildim. Yaz kış 3 yıl boyunca bu yolu tepmiştim. Okula giderken yol üzerinde poğaça satan bir amca vardı. 1-2 liramı idareli kullanıyordum. Bir poğaça, bir su ve bir dal sigara.

    Okulda önemsiz biriydim. Son senem olmasına rağmen benimle konuşan pek az kişi vardı. Derslerimin durumu kötüydü. Sınırda geçiyordum her seneyi işte. Bu sene son sene olduğu için üniversite sınavı bahanesiyle öğretmenlerde pek sıkmıyordu. Genel olarak dünyadan pek bir beklentim yoktu. Size iyi davranmayan birisinden beklentinizi yüksek tutmazsınız.
    ···
  2. 2.
    +29 -1
    Sıkıcı okul saatlerinden sonra ev yolunu tepmeye başladım. Genelde tek dal sigaramı bu yola saklıyordum. Benim derdimi paylaşıyordu sigaram. Her ciğerime çektiğim nefeste ciğerimde biriken dertleri de alıp duman olup çıkıyordu bedenimden. Bir kısmını ciğerime yapıştırıyordu iyicene. Unutma bunları diyordu.

    Eve varmıştım. Daha kapının önünde bizimkilerin kavgası rahatlıkla duyuluyordu. Onların kavga etmesi için herhangi bir nedene ihtiyaç yoktu. Her koşulda kavga edebilirlerdi. Odama girip kapımı kapattım. Eminim eve girdiğimden haberleri bile olmamıştır. Ailem arasında bile önemsiz biriydim.
    ···
    1. 1.
      +1
      Şuraya sıkışayım bakarsin değerlenir
      ···
    2. 2.
      0
      okurum bi ara
      ···
    3. 3.
      0
      işlemci fanını temizliyordun amk aile durumun kötü TERMAL MACUN NE KADAR SEN BiLiYON MU GiBiK
      ···
    4. diğerleri 1
  3. 3.
    +22
    Maddi durumumuz o kadar iyi değildi. Babamın ne iş yaptığını bile bilmiyordum. Hemen hemen her ay iş değiştiriyordu. Bazen işsiz geziyordu. Tıpkı şu sıralar olduğu gibi. Babamın işsiz olduğu zamanlar evde kavga ve gürültünün daha fazla olacağının habercisiydi. Birbirlerine sövüp hakaret ederlerdi ama çok nadiren fiziksel bir şiddet oluşurdu. Böyle gürültülü bir ortamda hiçbir şeye odaklanamazsınız, emin olun. Bende aslında pek işe yara biri değildim. Yani tamam derslerim kötüydü ama zaten iyi olduğum bir şey yoktu. Eve gelip bilgisayarın başında oyun oynayıp forumlarda takılarak saatlerimi geçirirdim. Ailemle geçirdiğim en uzun süre akşam yemekleri olurdu. Onda da kavgaya daha fazla dayanamayıp hızlıca yiyip odama çekilirdim.
    ···
    1. 1.
      +1
      Heçkır çocuk geri geldi
      Entry hapisten yazıyodur bin
      ···
  4. 4.
    +25 -1
    Odamda ki bilgisayar çok eskiydi. Fakat her ay kasasının içini açıp temizlerdim. Klavyenin tuşlarını çıkarır, iyice temizler, sonrada yerleştirirdim. Yine temizlik günüydü bilgisayarın. Yıldız tornavida ile hızlıca açtım kasayı. Ramini söküm soket yerlerine üfledim. Ayrıca ramin temas yerlerini okul silgisiyle güzelce sildim. Elektrikli süpürge makinesiyle kasa fanı, işlemci fanı ve komple kasanın içini temizledim. Sonra yeniden kasayı kapattım. Ekranını sildim güzelce. Farenin altını sildim. En son üşenerek yaptığım klavye temizliğini yaptım. Ben bunları yaparken içeriden o kesilmeyen bağrışma ve hakaret sesleri gelmeye devam ediyordu. Nasıl yorulmuyorlardı anlamıyorum. Neden boşanmadıklarını da anlamadım hiçbir zaman. Sanırım benim etkilenmemi istemiyorlardı. Halbuki boşansalar bayağı işime gelirdi.
    ···
    1. 1.
      +8
      ne fark eder yarrrrağam
      ···
    2. 2.
      +1
      TERMAL MACUN BEDAVA DEĞiL MANTIKSIZ FAKiR SENi
      ···
  5. 5.
    +41 -1
    Akşam yemeğinden sonra yapılan bilgisayar temizliği biraz yormuştu beni. Tembeldim ben. Fazla çalışmak, bir işe uzun süre odaklanmak bana göre değildi. Ama saatlerce hayal kurabilirdim. Hayal kurmakta üzerime yoktu. Hayalimi o kadar gerçekçi kurardım ki her olacak olayın sonucunu kurgulardım. Bu hayal kurma becerim gelecekte bayağı işime yarayacaktı. Her neyse, bilgisayar temizliğinden sonra açtım bilgisayarı başladım yine forumlarda takılmaya. Videolar izliyordum, forumlarda önüme ne geçerse okuyordum. Hayal gücüm git gide artıyordu sanki. Pek kitap okumazdım. Düşündümde hiç kitap okumazdım. Ama her konu hakkında söyleyecek lafım vardı. Her konuda biraz bilgim vardı. Yabancı dizileri çok seviyordum. Asıl hayal gücümü besleyen unsur dizilerdi belkide. Hep "Ben olsam burayı nasıl yapardım?" diyerek diziyi hayal dünyamda birde ben kurgulardım.
    ···
    1. 1.
      +12 -1
      Kuran çarpsın şu entryde kendimi gördüm be panpaa
      ···
      1. 1.
        +5
        aynn lan bende filmlerde hayal kuruyorum ben olsaydim soyle dalardim falan
        ···
      2. 2.
        +1 -1
        ayn bende tek değilmişim mesala the flash doctor whoo twd vb
        ···
  6. 6.
    +28 -2
    Bugün kavganın dozu yüksekti. Arada sırada böyle yükseliyordu bu doz. Alışkındım yani. Bizimkiler sinirden birbirlerine bir şeyler fırlatıyordu. Bir şeyler kırılıyordu. Komşular da bu kavgalara alışıktı. ilk başlarda evin kapısını çalıp bizimkileri sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Fakat şuan pek umurlarında olmuyor. Bizi sevdikleri söylenemezdi.

    Bu sefer kavganın dozu biraz daha arttı. Sıradan bir kavga değildi. içeriden yumruk sesleri gelmeye başladı. Hemen odamdan çıkıp salona yöneldim. Yolda giderken o birkaç saniyede şunu fark etmiştim. Annemin sesi çıkmıyordu.

    Salona vardığımda dona kaldım. Annem yerde hareketsizce yatıyordu. Yerde kan vardı. Babamın üzerinde de kan vardı. Babam da donup kalmıştı. O da anneme bakıyordu. Sanırım benim yumruk sesi dediğim şey aslında bıçaklama sesiymiş. Ne biliyim ben, kaç kere bir insan bıçaklanırken çıkan sesi duydum.
    ···
    1. 1.
      +19 -2
      bıçaklama sesi ne aq bari bir şeyin yere düştüğünü veya bir gümbürtü duyduğunu yazsaydın daha inandırıcı olurdu
      ···
  7. 7.
    +29 -2
    Babam yavaş yavaş geriye doğru bir kaç adım attı ve arkasındaki koltuğa oturdu. Gözlerine kırpmadan yerdeki kanlar içerisindeki anneme bakıyordu. Bense hem anneme hem babama. Hiç beklemediğim bir olaydı. Fakat o zaman anladım ki ben pgibolojisi bir hayli bozuk biriydim. Annemin ölümüne sadece şaşırmıştım. Herhangi bir üzülme yaşamadım. Sadece beklemiyordum işte.

    Hızlıca kendimi toparlayıp polisi aradım. Ben polise durumu anlatırken babam bana baktı. Elinde kanlı bir bıçak, üzerinde kanlı bir eşofman, bana doğru çevrilmiş iki donuk bakış... Ben durumu anlatıp telefonu kapatmıştım. Babam yavaşça doğruldu ve ayağa kalktı. Elinde kanlı bir bıçakla yavaş yavaş üzerime yürüyordu. O an kaçmak istedim fakat bakışlarıyla beni olduğum yere mıhlamıştı sanki. Kaçmak geliyordu içimden ama bir yandan da "Acaba şimdi ne yapacak?" diyerek bekliyordum. Yaklaştıkça yaklaştı. Bıçağı tuttuğu elini havaya kaldırdı. O anda ne yapacağını artık anlamıştım. Ani bir hamleyle kendimi kenara attım. Babam o yavaş davranışlarından vazgeçip hızlandı. Hemen koşup kapıyı açtım ve çıplak ayak dışarı kaçtım. Babamda arkamdan geliyordu. Ben tabi ki ondan daha hızlıydım. Merdivenleri kaçar kaçar atlayarak indiğimi hatırlamıyorum. Bu konuda bir dünya rekoru varsa büyük ihtimalle kırmıştım. Bir kaç kat inince beni yakalayamayacağını anlayıp olduğu basamağa oturdu. Bunu gördüğüm halde kaçmaya devam ettim. Apartmanın dışına çıkıp karşı kaldırıma oturdum. Apartmanın penceresinden babamı görebiliyordum. Oda beni görebiliyordu. Polisler gelip babamı ve beni alana kadar babamla bakıştık.
    ···
    1. 1.
      +6 -1
      Bende hayvam gibi merdiven inerim hele züt korkusuyla
      ···
    2. 2.
      0
      Polisle konuşurken de babanla bakıştın heralde panpa vay amk
      ···
  8. 8.
    +27
    Aradan bir kaç ay geçmişti. Babam mahkemede cinayeti itiraf ettikten sonra hapse girdi. Bende istanbul'da ki anneannemin yanına yerleştim. Kızının ölümünden sonra bana daha çok bağlanmıştı. Eminim bana her baktığında kızını görüyordu. Dedemse sanki benden nefret ediyor gibiydi. Sanki annemi ben öldürmüşüm gibi soğuk davranıyordu. insan pgibolojisinden biraz anlardım ama yinede dedemin neden böyle davrandığını anlayamadım. Her neyse. Okul kaydımı da istanbul'da sıradan bir liseye aldım. Eve çok uzak değildi. Zaten okumakla aram pek yoktu. Ben daha çok kısa yoldan zengin olabilmenin peşindeydim.

    Buradaki okul ortdıbına da alışamadım. Zaten üniversite sınavına bir kaç ay vardı. Bu sınavdan hiçbir beklentim yoktu. Bu yüzden hafta sonu kendime iş aramaya başladım. Daha ilk günü iş buldum. istanbul'da iş bulamayanlar ya çok şanssızdı yada ben çok şanslıydım. Sanayi taraflarında bir lokantada ayak işlerine bakacaktım. Eve de yürüyüş mesafesinde olması beni daha da mutlu etti. Bir yandan da kendim hakkımda düşünüyordum. Son bir kaç ayda inanılmaz olaylar atlatmıştım fakat bu sanki beni hiç etkilememişti. Acaba etkilemişti de haberim mi yoktu. Bir ara pgibologa gitmeyi düşündüm. Fakat para vermek istemememden ötürü vazgeçtim.
    ···
  9. 9.
    +27 -1
    Dedemin bana olan davranışları iyice canımı sıkmaya başlamıştı. Onlara yük olduğumun farkındaydım fakat bir insan neden günce on kere sınavı kazanda kendi hayatına git der. Sanki ben çok meraklıyım senin evinde kalmaya. Utanmasa yemek bile vermeyecek. Zaten onun muşmula suratıyla karşılaşmamak için eve yalnızca uyumaya falan geliyordum. Sabah okul için çıkıyordum. Sonra işe gidiyordum. Daha sonra boş sokaklarda gezinip ayaklarım şişene kadar yürüyordum. Sahil kenarına inip denizi seyrediyordum. içimde bir burukluk oluşmaya başlamıştı zamanla. Mesela şuan mutlu bir aile ortamında üniversite sınavına çalışan yaşıtlarım vardı. Hayat neden bana bu kadar kötü davranmıştı. Benden bir şey mi istiyordu. Ona hizmet etmemi mi istiyordu. Her gün denize karşı bu konuyu düşündüm. Annemin ölümünü düşündüm. Defalarca aklıma getirdim kanlar içinde yerde yatışını. Belkide kendi kendimin pgibolojisini becermekten başka bir şey yapmıyordum. Fakat bu düşünceler hoşuma gitmeye başladı belli bir süreden sonra. Hayat benden hizmet bekliyordu. Ona hizmet edecektim.
    ···
  10. 10.
    +28 -1
    Babam benim için kötülüğü temsil ediyordu. Tamam annemde iyi bir insan sayılmazdı ama sonuçta babam annemi öldürerek ilk pes eden oldu. Babam gibi kötü insanlar dünyadaki insanları mutsuz etmek için hayatla anlaşma yapmışlardı sanki. Benim hayata yapacağım hizmetse bu kötü insanları engellemekti. Bunu yaparak bende kötü insan olabilirdim belkide. Ama hizmetimin bir bedeli olması lazım zaten. Çocukken insanlar babaları gibi olmak isterler. Dünyaları küçüktür ve bu küçük dünyada "baba" denilen varlık muhteşem kudrete sahiptir. Benim babam asla gözümde kudretli olamadı. O her zaman hayatın diğer insanlar üzerine yaptığı sınavın bir elemanıydı o kadar. Ben bu sınavı kolaylaştırmak için bu elemanları engelleyecektim. Evet bende kötü olacaktım belki. Ama kötüleri engelleyen bir kötü olacaktım. Bence bu iyi bir şeydi.
    ···
    1. 1.
      +4 -1
      Bunlar bana Dexter adli diziyi hatırlattı
      ···
      1. 1.
        +1 -1
        Ulan harbi bana da başladım okumaya ulan diyorum bu Dexter'ın aynısı çalmış oç
        ···
      2. 2.
        -1
        hikayenin başından beri aynı şeyi duşunuyorum amk Dexter forever. mexder dorgan nickli bi adam vardı buralarda nerde amk o
        ···
  11. 11.
    +24 -1
    Bunca yoğun düşünceyi hayatla tartışırken üniversite sınavı gelip geçmişti. Sınav çıkışında ağlayan kişileri temizleyerek bile başlayabilirdim aklımdaki temizlik hizmetine. Tabi ki sınavdan bir sonuç elde edememiştim.

    Çalışmaya devam ediyordum. Artık okul derdi bitmişti. Tam zamanlı çalışıyordum. Sıradan bir gündü. Lokantaya gelip yerleri temizlemeye başladım. Masaları kurdum ve sildim. Dükkan camlarını yıkayıp sildim. ilk müşteri geldi. Sabahın köründe ciğer yiyen oluyordu elbette ama genellikle görünüşü düzgün olan insanlar gelmezdi bu lokantaya. Adam çok elit duruyordu. Geçti oturdu boş bir masaya. Elimde menüyle geldim fakat menüye bakmadan direk bir porsiyon ciğer şiş dedi. Menüyü alıp geri döndüm ve ustaya siparişi ilettim. Sipariş hazır olurken ben dükkanın önünü süpürüyordum. 10 dakika kadar sonra usta "Ciğer hazırrğrrğ" diye bağırdı balgamlı gırtlağıyla. Usta aslında bana karşı iyi bir adamdı fakat benim iyilik ve kötülük kavramlarıyla şu sıralar aram pek iyi değildi. Tabağı alıp masaya zütürdüm. "içecek alır mısınız?" diye sordum. "Bir tane açık ayran" dedi. Bence bu adamında pgibolojik sorunları vardı. "2 dakikada nasıl anladın?" diye soracak olursanız adam konuşurken kimseyle göz teması kurmuyordu. Tamam pgiboloji okumadım ama yinede bende öyle bir his uyandırdı. Gittim açık ayranı getirdim. Ayrana öyle bir bakış attı ki sanki hayatında ilk defa böyle bir içecek görmüş gibiydi. "Ben senden kapalı ayran istemedim mi bu ne?" dedi. Öyle küçümseyici bir ses tonunda söyledi ki. Normal de böyle yanlış anlamalar olur fakat bu adam ayrı bir denyoydu. "Hayır açık ayran istediniz" dedim. Normalde konuyu uzatmadan hemen yenisini getirebilirdim. Ama ona haddini bildirmek istiyordum. "Sen bana yalancı mı diyorsun şimdi ?" dedi . "Aynen lan yalancısın or***u çocuğu" diyemedim tabi ki. Alttan alasım yoktu ama bu kadar sert çıkışırsam işimden olacağımı biliyordum. "Hayır ama yanlış anlaşılma olmuş sanırım" dedim ve aldım ayranı. Kapalı ayranı getirdiğimde bu seferde "Bu ciğer soğudu biraz ısıtıp getir" demez mi. O an çıldırdım resmen. Rica da etmiyor, direk emir cümlesi. Lan bir ciğer yiyeceksin. Bu kadar olay çıkarmaya gerek var mı? Sinirliydim, hiçbir şey söylemeden aldım tabağı önünden ustaya zütürdüm. Usta da yavaştan kıl olmaya başlamıştı herife. Ama benim kadar olamazdı. Usta ciğeri ısıtıp geri verdi. Bende masaya biraz sert biçimde bıraktım tabağı. "Yavaş kıracan" dedi. Lan kafanı kırmadığıma dua etsene sen a*** koduğumun adamı. "Yok kırılmaz. Afiyet olsun" dedim. Tam uzaklaşıyorken arkamdan "Şu bardağı değiştirir misin?" dedi. Hayatla yaptığım sözleşmenin ilk işi belli olmuştu. Bu adam potansiyel kötüydü. Kötüyü ve iyiyi kendi kafama göre yargılasam da sonuçlardan emindim . Bu adam kötüydü.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1 -2
      Şurda kesiyorum okumayı ilk kötü bu kadar aciz biri olmamalıydı. Inanir mısın bu konuyu nerdeyse birebir isledigim bir kisa roman calismam var.
      ···
  12. 12.
    +21 -1
    Belkide ilk defa biri benimle bu ses tonuyla konuştuğu için sinirlenmiştim. Bir ayran sorunu insanı bu kadar sinirlendiremezdi. O anki sinirimi size tam olarak aktaramam dostlarım. Belki sinirlenmek için yer arıyordum. Sanki biri bana bir terslik yapsın da artık hayalini kurduğum sözleşmeyi yerine getireyim. Adam yemeğini yiyip bitirene kadar tuvalette hayatla yaptığım sözleşmeyi düşündüm. Hayata yapacağım hizmet bu kadar basit mi olacaktı hep. Bir ayran davasıyla bir adama kötü damgası vurmam ne kadar doğruydu. Düşüncelerimi biraz topladım. Kendimi sorguladım. Tuvaletten çıktığımda daha sakindim. Adama bir şey yapmayacaktım. Ama her ihtimale karşı adamı takip edecektim. Bunun için lokantadaki işimi bırakıp bu işe yoğunlaşmam gerekiyordu. Tuvaletten çıktığım gibi patronun yanına gidip işten ayrılmam gerektiğimi söyledim. O ay ki çalıştığım güne kadar olan paramı verdi. Laf etmesini falan beklerdim ama beni şaşırttı. Zaten önceki aylardan aldığım paraları da doğru düzgün harcamamıştım. Biraz birikimim vardı.
    ···
    1. 1.
      0
      kardeş suç vecezayı okudunmu
      ···
      1. 1.
        0
        raskolnikov insanları gerekli-gereksiz diye sınıflandırmıyor muydu panpa
        ···
      2. 2.
        0
        aynen karakterinin düşüncelerini ona benzettim
        ···
  13. 13.
    +18 -1
    Üzeri giyinip lokantadan ayrıldım. Az ötede sigara yaktım. Sigara eşliğinde yapacaklarımı iyice kararlaştırmaya başladım. Çok acemice ve sabırsız davrandığımı fark ettim. izlediğim dizilerdeki suçlular bu nedenler yüzünden enseleniyorlardı. Tam sigaramı bitirdiğim de kurbanım da lokantadan çıktı. Henüz kurbanım olup olmadığından emin değildim aslında. Bundan emin olmak için peşindeydim zaten. Adam lokantadan çıkarken cebinden araba anahtarını çıkarıp düğmesine bastı. O an afalladım. Adamın arabasının olabileeğini düşünmemiştim. Adam lokantanın kapısından arabasının kapısına gelene kadar geçen o kısa sürede hızlıca düşündüm. Adam anahtarın düğmesine basınca arabanın dörtlüleri yanıp söndü. Şansıma arabanın çokta uzağında durmuyordum. Arabayla adamın arasında yaklaşık 20 metre vardı. Cebimde ki çakıyla arabanın tekerini patlatabilirdim. Fakat Adamın bu mesafeden beni fark etmesi yüksek olasılıktı. Ne yapmalıyım ? Ne yapmalıyım. Adam Henüz bir kaç adım atmıştı ki arkadan diğer çalışan elinde bir telefon ile gelip "Beyefendi bu telefonu sizin mi acaba?" dedi. Adam arkasını dönüp telefona baktı. işte aradığım şans buydu. Adamın dikkati dağılmıştı. Hayat bana yardımcı oluyordu. Nede olsa ona hizmet ediyordum. Arabaya zaten yakındım. Adamın arkası dönükken arka tekere çakıyı soktum ve hızlıca uzaklaştım. Ben bunu yaparken adam hala çalışana teşekkür edip bu telefonun onun için ne kadar önemli olduğundan bahsediyordu. Az öteye geçip olacakları bekledim. Keşke ön tekeri patlatsaydım. Adam tekerin patlak olduğunu bile fark etmedi. Herkes ilk defa bu işe kalkışırken bu kadar acemiyi acaba. Bugün çok gelişi güzel oldu. Bundan sonra her adımı planlayacaktım.
    ···
  14. 14.
    +19 -1
    Adam arabasına bindi, geri vitese takıp yavaş yavaş geri gitti. Bir kaç metre gidince yoldan geçen biri arabanın cdıbını tıklatıp "Abi arka teker patlamış" dedi. Bence bu adam da hayatın bana hediyesiydi. Yoksa bu adamın fark edeceği falan yoktu. Adam hemen arabadan indi ve tekere bakıp sağlam bir tekme attı. Uzaktaydım, ne dediğini duymuyordum ama tekere sağlam şekilde sövüyordu. Aslında sanayi lokantasında olduğu için şanslıydı. En fazla 10-15 dakika içerisinde yeni bir tekere sahip olabilirdi. 10-15 dakika benim yeni bir şeyler düşünmem için yeterli olacaktı. Patrondan aldığım para hala cebimdeydi. Yaklaşık 500 lira. Sanayinin oralarda birde bigiblet tamircisi vardı. Adamın girdiği dükkanı gördükten sonra hızla bigiblet tamircisine gidip hurda bir bigiblete 100 lira verdim. Ama işimi görecekti. istanbul trafiğinde bir bigiblet bir arabadan çok daha hızlı gidebilirdi. Bigiblete atlayıp adamın çıkmasını bekledim. Arabasının tekeri sonunda değişmişti. Usta araba tekerine birinin bıçak sokmuş olabileceğini söyleyince yüzündeki ifadeyi görmeliydiniz. Söylene söylene arabasına bindi. Artık gerisi benim bacaklarıma kalmıştı. Umarım gözden kaçırmazdım.
    ···
  15. 15.
    +20 -1
    Ben önemsiz biriydi. Beni önemseyen kimse yoktu şu hayatta. Hayat beni önemsemeye başlamıştı. Çünkü onun kirli işlerini yapacaktım.

    Tahmin ettiğim gibi adam fazla hızlı gidemiyordu. Fakat yinede yoruluyordum. Yoldayken hep bir sonraki aşamayı düşündüm. Emin olduğum tek şey eve dönünce en ince ayrıntısına kadar plan yapmaktı. Plan yapmayı severdim, bir işi her yönüyle düşünmeyi. izlediğim dizilerdeki veya filmlerdeki suçluluların neden yakalandıklarını biliyordum. Birilerine bağlanıyorlardı. Benim bağlanacak kimsemin olmaması iyiydi. Ben bunları düşünürken sonunda adamın evine gelmiştim. Evi bizim evden bir kaç kilometre ötedeydi. Tahmin ettiğim kadar uzun mesafe gitmedik. Aksi taktirde daha fazla bigiblet süremezdim zaten. Sporla aram pek iyi olmamıştır. Buna rağmen kalıplı ve çevik biriydim.
    ···
  16. 16.
    +20 -1
    Adamın oturduğu yeri kafama kazıdım. Hemen evin yolunu tuttum. Beni bu saatte evde görünce biraz şaşırdılar. Fakat pek önemsemeyip nedenini sormadılar. Önemsiz birisi olmanın avantajları böyleydi işte. Müstakil bir evdi. Küçük bir bahçesi vardı. Bahçede ağaçların gölgesi hakimdi. Ağacın gölgesine oturup düşünmeye başladım. ilk adım takip edip bilgi toplamaktı. Bu adamın gerçekten kötü biri olup olmadığını tespit edecektim. Bunun için bana bir araç lazımdı. Dedemin eski motoru buna çok uygundu. Bahçenin bir köşesinde çürümeye terk edilmiş bir motordu. Varlığından haberi bile yoktur belki. Bunun vergisini falan ödüyormuydu acaba. Dikkatim çok çabuk dağılıyordu. Tekrar işime odaklandım. Araç tamamdı. Çalışmasa bile sanayide hallederdim. Adamın çalıştığı yeri de öğrenmeliydim. Karısını, çocuklarını, iş arkadaşlarını... Kısacası hakkınadaki her şeyi bilmeliydim.
    ···
  17. 17.
    +21 -1
    Bu düşüncelerle akşam oldu. Erken uyudum. Yarın erken kalkıp önce motor çalışıyor mu diye kontrol edecektim. Ardından hızlıca adamın evine gidecektim. Motoru yakındaki bir benzinliğe kadar elimle zütürdüm. Benzin aldıktan sonra çalışıyor mu diye denedim. Çalışıyordu. Sanayiye gitmeme gerek kalmamıştı. Hızlıca adamın evinin oraya gittim. Dikkat çekmemek için uzaktaydım. Bir sigara yaktım. Henüz yarısına gelmiştim ki adam evinden çıktı. Adamı kapıda uğurlayan karısı olur falan diye dikkatlice baktım kimse yoktu. Adamın kapısının önündeki ayakkabılıktan evli veya bekar olduğunu anlayabilirdim. Ama şuan bu biraz bekleyebilirdi. Şimdi adamımızı takip edip nerede çalıştığını öğrenecektim.
    ···
  18. 18.
    +18 -2
    Arabasını 100 metre kadar geriden izliyordum. Her şeyi düşünmeliydim. Adam beni fark etmese bile 2 gün sonra öldüğünde mobeselerden beni fark edebilirlerdi. Bir süre gittikten sonra bir lokantaya girdi. Anlamamıştım, işe gitmesini bekliyordum fakat daha sabahın köründe lokantaya gitti. Arabasını ayrılmış bir yere park etti. Bayağı elit bir mekandı burası. Adam içeri girerken tüm çalışanlar selamda durdu resmen. O an anladım. Adam buranın sahibiydi. Aklımdaki tek soru işareti böyle bir lokanta sahibi neden sanayici lokantasına gelip yemek yerdi. Fazla kafa yormadım. Lokantanın önünde sanki birini bekliyormuşum gibi takıldım biraz. Adam masalardan birine oturdu. Sürekli saatine bakıyordu. Sanırım bir randevusu falan vardı. Tahmin ettiğim gibiydi. Fazla geçmeden genç bir hanım geldi masaya. Biraz konuştuktan sonra lokantanın üst katına çıktılar. Üst katı patronun alanı olduğu belliydi. Cebimde biraz para vardı ve sabah kahvaltısı yapmamıştım. Bu lokantaya girecek kadar elit giyindiğim söylenemezdi ama cesaretimi toplayıp girdim. Cesaret diyorum çünkü böyle elit bi lokantaya girmek cesaret ister bence.

    Yarın Devam Edecektir...
    ···
    1. 1.
      +9 -3
      sen bizle taşakmı geçiyon la
      ···
    2. 2.
      +3 -7
      huur çocuğu
      ···
  19. 19.
    +14
    Bir kahvaltı menüsü söyledim. Menüden baktığıma göre 100 liraya yakın bir fiyatı vardı. Ben o paraya 200 tane poğaça alırdım. Sırf dikkat çekmemek için girmeliydim, doğru olanı yaptım. Kapının önünde yarım saat içeriyi dikizleyen birisi hoş karşılanmazdı. Etrafı tamamen incelemeliydim ama dışarıdan paranoyak gibi görmek istemezdim. Her şeyi ayarında ve profesyonelce yapmalıydım. Her bilgi önemliydi. içerisi kamerayla doluydu. Yani artık suratım onların veri tabanında saklıydı. Bu suratın önemsiz birine ait olarak kalmasını sağlamalıydım. Bu surat sadece sabah kahvaltısı yapmak için gelmişti buraya.
    ···
  20. 20.
    +13
    Mümkün olduğu sürece yavaş yemeye gayret gösterdim. Adamın bir daha ne zaman aşağıya ineceğini bilmiyordum. Ne kadar yavaş yesem de adamın aşağıya ineceği yoktu. Belli ki yukarı çıkardığı kadını becermekle meşguldü. Daha ne kadar yavaş yiyebilirdim bilemiyorum. Tam yemeğim bitmek üzereyken adamın üst kattan indiğini gördüm. Merdivenlerden inerken bile yanındaki kadının kulağını öpüyordu. Kadına arabasına kadar eşlik etti. Kadını her şeyiyle aklıma kazıdım. Sarışın, 45 kilo civarı, mavi gözlü, ayakkabı numarası en fazla 37... Bunları tespit etmek için kadına öküz gibi bakmadım. Kafamı sağdan sola çevirirken o geçen sürede odaklanarak anladım. Görsel hafızam biraz iyiydi. Kadını lüks bir BMW ye bindirdi ve gitti. Ardından adam kapıda bir sigara yaktı. Hemen Hesabı ödeyip kapının önüne, adamın yanına geldim. Bende bir sigara çıkarıp dudağıma tutturdum. Adama "Pardon, ateşiniz var mı?" diye sordum. Sanki beni tanımış gibi uzunca bir bakış attı, ardında zipposunu çıkarıp sigaramı yaktı. Sigara içerken muhabbet etmekti amacım.
    ···