-
876.
+3önce komiğime giden bir entry oldu, ona cevap vereyim, bir panpamız "tam kız sana senden hoşlananan kızın adını söyleyecekken mesaj geliyor, tesadüfün bu kadarı" demiş,Tümünü Göster
bence de valla bu kadar da tesadüf olmaz, zaten olmadı da (: belki yarım saat önce, belki yarım saat sonra, belki 10 dakika farkla gerçekleşen bu iki olayı, sırf muallaklik olsun ve daha da merak uyandırsın diye aynı anda verdim, yapcek bişey yok *
nerede kaldıydık..
telefon elimde, bir yandan da nilayı idare etmeye çalışıyorum..bu mesaj da ne ola ki şimdi..daha dün kıza "yapma, etme, gitme" dedim, güya poz yaptı, peki bu ne perhiz ne lahana turşusu?..burçin in her anlamda dengesiz bir hatun olabileceği ihtimali git gide kuvvetleniyor ve ben de, her geçen saniye biraz daha kuşku duymaya, soğumaya başlıyorum aramızdaki potansiyel elektrikten..
demin komiklikler yapıp, sıkıştırıp, üstelerken, birden bire durgunlaşmam nilayın dikkatinden kaçmadı,
"ne oldu?..kimden mesaj?"
..
"kampanya..mesajı.." deyip telefonu kapattım, tekrar masaya koydum..bir yandan da içim içimi yiyor, ne yazsam?, ya da yazsam mı? diye.
yeniden göz göze geldik nilayla, fazla yakınız birbirimize, ama aklımdan en ufak bir hinlik geçmediği için en azından ben rahatım, umarım o da öyledir..
baktım benden laf bekliyor, bu kez ısrardan uzak, bezgin bir tavırla son kez sordum, "ee nilay..paylaşcak mısın benle bildiklerini? merak ettim işte yeterince.."
güldü, şöyle hafif bir gerindi, oturuşunu değiştirdi.."eveeet..o zaman hala fark edemediğin! hayranını açıklıyorum (:"
valla benim gibi bir abaza bile hala fark edemediyse, o kızda sıkıntı vardır yani ama neyse hadi,
"benimle beraber seni dinlemeye gelen kızları biliyorsun demi? yurttan hani?"
"haa..evet? ee?"
"işte onlardan biri (:"
"hangisi?"
"bak o kadar seçenekleri azalttım senin için canım? hala mı tahmin edemiyorsun?"
"ya..nilay kusura bakma ama ben o kızların yüzünü bile doğru dürüst hatırlamıyorum ki bea..hatta ne yalan söyleyeyim, ben onları bilerek getiriyorsun sanıyordum yanında yanlarında iyice belli olmak için :p, senin yanında fark edilmiyorlar bile (:"
bir an sessizlik oldu, nilay önce gülümser gibi oldu, sonra vazgeçti, burun delikleri kıpraştı..ehehe, kıyamam la ben sana utandın mı kuzum?
"teşekkür ederim bitanem" dedi sakin bir şekilde..sonra da hemen ekledi, "ama niye öyle diyorsun ki, bence hoş kızlar..özellikle eda baya baya güzel kız..kumral olan hani..renkli gözlü??"
..ne diyim ki valla nilaycım..inan hatunlar aklımda değiller..tamam tanışmıştık etmiştik eyvallah, görsem de tanırım tabi ki ama..böyle söyleyince, hele ki isimden filan hayatta aklıma gelmezler..
"yeşil kazaklı olan mıydı o..eda dediğin? kızımız o herhalde (:"
"evett! evet işte, aynen bak hatırlıyorsun..bir de artistlik yapıyon haa..cool takılıcan ya (:"
"yok ya cidden aklıma gelmiyor yüzleri tam olarak ama evet o yeşil kazaklı fena değildi, memişler filan iyiydi..x)"
kısa bir "sapık şey" bakışı attıktan sonra,
"öyle..güzel kız eda bence, hem insan olarak da çok iyidir, acayip kafa kız, siz muhabbet de etmiştiniz biraz hatta??"
"doğrudur ya.." dedim bıyık altından gülerek..
o arada da burçin mevzusu haaala kafamda anasını satayım..yok dayanamıycam, ben şuna yazayım bir şeyler bari..
nilay ben pek bir şey demeyince,
"püff..keşke söylemeseydim..havandan geçilmez artık" diye kızgın kızgın posta koydu..
http://fizy.com/#s/3wne8t
lan salak ne alakası var be, sanki ilk defa mı biri benden hoşlanıyor?..böyle deyince de çok zütü kalkık olduk ama neyse... siz benim içimi biliyorsunuz nasılsa, yadırgamazsınız (:
telefonu elime aldım, hemen "slm burçin? numaramı kimden aldın? (:" yazdım.
"kampanyaya mı mesaj atıyon.." diyerek hemen gene sivriliğini konuşturdu bizimki..
"hee..yok rehberime toplu mesaj yolluyorum, eda benden hoşlanıyormuş diye, hava atıcam ya hani (:"
"salak.."
biraz rahatladım burçine mesajı atınca..sakin kafayla düşünmeye başladım..bir kız var..benden hoşlanıyor..ee..güzel bir şey bu? demi? bir insanın beni beğenmesi, ilgi duyması..cidden çok hoş..ayrıca bana karşı beslediği duygu da, şu yalan, ölümlü dünyanın en gerçek duygusu? değil mi?..gerçi aşık filan değildir elbette, sadece hoşlantı..ki bunda benim solist-nilayın arkadaşı falan filan olmamın da etkileri vardır..öyle saf bir sevgi değildir karşımdaki ama olsun lan..kız beğenmiş işte..eyvallah..
"ee iyi nilay? güzel bir şey tabi beğenilmek..sevindim, böyle bir şey beklemiyordum (:"
böyle ılımlı yaklaşıp dalgayı bırakınca nilay da sevindi, lan sanki bacına alıyorsun beni, te allahım..şu kızlar arası erkek paslama-ayarlama cicişlikleri yaktı yıktı beni zaten.."çhhok hoş kızdırr..çok kafadığğğrrr..çok şekeğğrr bir kızdırrğğğ"
"ne düşünüyorsun peki? (:"
"bilmem? ne düşüneyim?"
"ya, beğendin mi..şey, hatırlamıyormuşsun tamam..da, hani konuştursam sizi..ya da sen işte gelip konuşsan, biraz ilgi göstersen, tanısan kızı? belki sen de seversin? bu sefer aklında kalır ;)"
"oo hoho..sen nilaya bak helee, büyümüşte çöpçatanlık yapıyor (:"
"yaa öyle deme..cidden ben yakıştırdım sizi..öyle çöpçatanlık filan değil..ikiniz de arkadaşımsınız, mutlu olun isterim..o yüzden"
"ve mutlu edici olarak da beni mi seçtin? beni? emin misin? x)"
"ne var? gayet de mutlu edebilirsin herkesi..beni ediyorsun mesela? ki ben kolay mutlu olmam ;)"
"ya o ayrı, o ayrı canım..sevgililik bilmem ne işin içine girince, şartlar değişiyor..senle de sevgili olsaydık emin ol burnundan gelirdi x)"
"senin mi? benim mi? ;)"
"ehehe..e tabi sende az değilsin, hakkını verelim :p"
telefonum yeniden titredi..
"senin kampanyacılar gene galiba?" deyip gene lafın güzelinden sokuşturdu nilay hanım..
pis pis gülüp mesaja baktım,
"kafeden aldım numaranı. bir şey sormak istiyorum sana."
"anladım (: sor? iyi misin diye sormuştum bu arada, iyi misin?" diye yanıtladım..
nilaya döndüm yeniden,
"tamam, konuşuruz.. insanlarla tanışmak iyidir her zaman (: ama şey diyorum..ben böyle konuşup ilgi gösterince, sonradan da iş olmazsa, üzülmesin kız?"
"beğenmezsem mi demek istiyorsun? (: ..yok bir şey olmaz.. mantıklı kızdır eda, hem ben beğeneceğini düşünüyorum zaten, bir konuş bakalım, dikkatli, alıcı göz bak.. senin aklın başka yerlerde olduğu için kızı fark edememişsindir olumm (:"
"doğrudur..bu aralar biraz.. kafam iyi.. sınavlardı filan derken..(:"
"hı hı evet.. sınavlardandır.. (:"
güldüm ben de..çakal ya..yüzünü ellerimin arasına alıp yanaklarını mıncırdım, ileri geri sarsaladım, bir tane be bu kız..her şeye rağmen kendimi şanslı sayacaksam eğer, buna sebep nilay, tolga gibi arkadaşlara sahip olmamdır..bir gün herkes beni terk etse, sırtını dönse, dünya üzerime yıkılsa, yine gelip beni o enkazdan çıkaracak olanların onlar olduğunu bilirim..
"yalnız kıza bir şey belli etme tamam mı lütfen, beni söylediğime pişman etme?"
"hayır ya, olur mu öyle şey, o kadar da öküz değilim canım x)"
"iyi işte.. öyle çok öz güvenli de takılma, hani nasılsa kız garanti felan diye düşünüp.. garanti değil, cidden, belki de oturup konuştuktan sonra o seni beğenmez, belli olmaz bu işler :p"
"tabi tabi x)..sen onlara takılma canım..ben belli etmem.. öyle hor da görmem asla.. zaten bunları en iyi sen biliyorsun be, yoksa söyler miydin bana? hemcinsini satmazdın ;)"
güldük gene karşılıklı.. internette sörfümüze devam ettik şakalaşa gülüşe.. arada ben de buna takıldım, "sana da birini bulmak lazım, yaşın geçiyor" diye, -
877.
+3"bul valla itiraz etmem" deyince şaşırdım,Tümünü Göster
"hadi yaw? ben yok istemem deyip naz yaparsın sanmıştım :p" dedim..
"niye istemeyim yaa.. istemiyorum diyen yalan söyler..kim istemez ki sevdiği bir sevgilisi olsun? o istemiyorum diyenler ya karşısındakini beğenmiyordur ya da hormonlarında problem vardır :p"
"ooou nilay sen bugün baya şaşırttın beni yalnız x)"
"ne var len..(: "
"bilmiyorum valla epey açık fikirli gördüm seni, bravo ;)"
"geç sen dalganı geç (:"
"yok be, dalga geçmiyorum, ciddiyim gayet, hoşuma gitti böyle düşünüyor olman" deyip diplomat edasıyla elini sıktım (:
tekrar mesaj geldi, nilaya baktım göz ucuyla, imalı bakışlarıyla karşılık verdi..hey anasını yea..
"kim bu mesajlaştığın? merak ettim..ama ısrar etmem söylemek istemezsen"
telefon elimde, bir yandan gelen mesajı açarken cevap verdim,
"o kız"
"o kız?"
"şu kafeden peşinde çıktığım.. numaramı bulmuş, onunla mesajlaşıyoruz"
doğruyu söylemek gibisi yok.. nasıl rahatladım bilseniz.. yeter yea.. bıktım yalanlardan..
nilay da kıvarmadığımı görünce fazla üstelemedi, sakin bir gülümsemeyle,
"iyi bakalım..ne olduğunuza karar verirsiniz inşallah" dedi..
"hayırlısı (:"
mesajı bir açtım beyler.. paragraf gibi..
böyle paragraf mesajları zamanında ebrudan alıyordum bilirsiniz.. genellemeleri pek ciddiye alan bir insan olmamakla beraber, genellikle, size bir kız bu tarz uzun mesajlar gönderiyorsa (mesela, konuşmakta-flört tarzı bir şeyler yaşamakta olduğunuz kız, nasılsın? neler yaptın? diye sorduğunuzda size uzuun uzun bütün gününü anlatıyorsa, orada ışık var demektir.. yoksa kim uğraşır aq iki saat tıkır tıkır mesaj yazmakla..) size karşı duyguları belli bir levelin üzerindedir.. buna kendi hayatımdan bir sürü örnek verebilirim, eminim ki sizlerinde bu tarz örnekleriniz vardır.. uzun mesaj yazan kızlara dikkat kısacası.. onları ayrı bir yere alalım ;)
paragrafın geneli aklımda değil elbette, kurgulayacak durumda da değilim, günlüğe de komple geçirmemişim..ama ana fikir, "amacımın ne olduğu?" yönünde..
bana kızgınlık-sitem içeren bir sürü ifade var.. tüm bunlara rağmen burnundan kıl aldırmayan, artist bir hava da var.. sonuçta insan, önemsemediği birine kırılmaz..ama bu kız öyle bir dil kullanmış ki, ne şiş yansın istiyor ne kebap..
tüm bunların sebebiyse onu iki kez masada bekletmem.. ilkinin nedeni bence hoş görülebilir bir neden, dışardan bakıldığında..(aman içini karıştırmayın) dünkü olaysa, bence yine burçinin abartması..ne vardı kızım öyle fırlayıp gidecek kadar.. beş dakika daha sabretsen senin yanındaydım işte?..
fazla dramatize ediyor.. sizce de öyle değil mi?
"amacın ne?.."
"dengesiz davranıyorsun.."
"hala nasıl biri olduğunu anlayabilmiş değilim.."
ithamlar.. ithamlar..ne yazayım ki ben şimdi bu kıza.. dengesiz demiş.. asıl dengesiz sensin be..en basitinden, benden hoşlandığını adım gibi biliyorum, ama bugün ayağına gelip, "senden hoşlanıyorum" desem bana "zamana ihtiyacım var, düşünmem lazım" diyecek bir potansiyeldesin..ben sanki seni anlayabildim..peh..ben de seni anlayamadım?
nilay yüzümdeki hayal kırıklıklarını görmüş olmalı ki, "ne yazmış?" diye sordu endişeyle.. telefonu eline verdim.. biliyorum.. biliyorum.."ilişkinin gizliliği" ilkesine aykırı böyle hareketler..ama yardıma ihtiyacım var..hem nilay yabancı sayılmaz..
bizimki okudu mesajı.. okudu.. okudu, sonra gözlerini kaldırdı ekrandan bana doğru,
"ayarı vermişsin ha" deyip bıyık altından bir gülüş ekledi..
"ne yazayım ben buna şimdi ki?" dedim saf saf..
"tsigalko.. kız senden hoşlanıyor abicim (: ..ne yazarsan yaz, fark etmez, biraz alttan alabilirsin ama mesela.. kafana göre takıl.. hayret ben anlayamıyorum bu kızlara cidden ya..kaç yaşında bu? kesin yeni demi? 1. sınıf?..cık cık.. nasıl böyle mesajlar gönderebiliyorlar anlayamıyorum... resmen teslim olmuş sana?"
salaklığım bir derece daha arttı,
"şey nilay.. doğru mesajı okuduğundan emin misin sen? bir bakayım?" deyip eline hamle yaptım, vermedi,
"evet evet.. neyi açtıysan onu okuyorum işte.. tsigalko bunda anlaşılmayacak bir şey yok.. resmen "bana açıl artık" gibi bir şeyler var burda..oha o kadar odun musun ya? (:"
"kız.. kızım ne alakası var? baksana resmen posta koyuyor bana, ne açılı saçılı?"
pis pis gülmeye devam ederek,
"haa.. öyle yani.. yani, sen kızları bu noktaya kadar getirmeyi biliyorsun, o noktaya kadar aklın eriyor, cin gibisin maşallah, ama buradan sonra birden salaklaşıyorsun.. niye? teklifi de kız yapsın diye mi?..onu da mı o yapsın yani? eh o yapsın tabi, o yapsın ki sen ilerde terk ederken bahanen olsun demi?..yazık kim bilir neler çektirdin kıza daha çıkmaya bile başlamadan, demek ki o yüzdenmiş dünkü yüzü neydi öyle.. allak bullak.. bizi de resmen dövdü gözleriyle... aah tsigalko ah..deli edersin sen adamı.."
anaa.. dövüyorlar lan?..biri mesajla, uzun menzilli olarak, diğeri de elinde telefon, yarım metre mesafeden... dövüyorlar.. bildiğin ağzımın üstüne vurdular..
ben iyiden iyiye afallamış şekilde nilaya bakmaya devam ediyorum.. hiç şaka yapar gibi bir hali de yok hani.. gayet ciddi yüzünün ifadesi.. kızgın hatta..bir an da burçin in ruhu içine kaçtı sanki.. karşımda o oturuyor..
"sen.. eğer kendinden eminsen, bu kızı çağır bir gün bir yere, oturt, konuşun.. çünkü bunun tartışılır bir tarafı yok.. kız neredeyse yalvarıyor "öküzz gör artık" diye.. emin değilsen de bırak gitsin daha fazla oyalama.. şimdi de alttan al..üzgünüm, sana kendimi iyi tanıtamadım filan yaz..yaz yaz! görücem yazdığını.."
"niye böyle aşırı tepki gösterdin ki canım, senin benim tarafımda olman lazım.. yardım istedim senin bir dövmediğin kaldı :/"
"taraf diye bir şey yok ki tsigalko..her zaman aynı şeyi yapıyorsun..bak, mertçe değil tamam mı?..hoş değil yani bu şekilde.. aklını bulandırmak.. oynamak, kıvırtmak.. benim bildiğim bunları ilgi arsızı kızlar yapar, sen nasıl zevk alabiliyorsun ki.."
"ama.."
"tamam işte anlatmadın mı bana da? yok haftalardır bakışıyormuşsunuz filanmış falanmış.. daha hala neyi bekliyorsun ki sen de bir şeyler hissediyorsan? illa o mu gelsin ayağına? kız zaten yapacağını yapmış.. amaann yani fiyakan bozulmasın" deyip elime verdi telefonu.."eda işini de söylemedim farzet.. unut"
"ama.."
"hadi hadi canım.. senle kimseyi tanıştırıp bir de vebal alamam üzerime.."
ohaaa yeaaa...
mesajı tekrar tekrar okudum... tamam sitem etmiş.. kızgınlık var.. belli oranda bir "bir şeyler yap artık?" çağrısı da olabilir belki ama, bu kadar ağzıma sıçılacak ne var ki?..allahım ya..nilay sana da geliyorlar arada sırada ha..sen de az deli değilsin... bana kızacağın vardı demi içten içe? bahanen de bu oldu.. nerden gösterdim mesajı..
"burçin, sen böyle yazınca kendimi çok kötü hissettim. galiba sana kendimi pek iyi tanıtamadım, bir de sanki her şey üst üste geldi. üzgünüm bunun için, eğer sen de istersen, başka bir yerde oturup konuşalım biraz, bu şekilde bilmeni istemiyorum beni, özür dilerim seni üzdüysem."
nilayın gözüne soktum telefonu, "nasıl iyi mi!!!"
bir şey demeden somurttu.. -
878.
+3mesajı gönderdim..Tümünü Göster
http://fizy.com/#s/1tjuo2
şutu çekip golü atamıyorsun dediler lan bana resmen.. :/
çocuklar gibi küskünleşmeyi sevmesem de, genelde neşeli, canlı bir insan olduğum için, bu role büründüğümde çok fark edilir bir durum oluşuyor ve genelde istediğimi alıyorum..
tahmin edebileceğiniz gibi gene böyle davrandım..çok bozulmuştum..somurtmalıydım..cidden..evet, aynen böyle..somurt..önüne bak..yüzüne gergin-endişeli bir ifade ver..çok üzgünsün..küskünsün..afferinn..işte böyle..
bu şekilde davranıp nilaya orada yokmuş muamelesi yapmamın ardından bir kaç saniye geçti, geçmedi, kolumda hissetim elini..
"bak bozul diye söylemedim onları..ama güzel bir huy değil bu tsigalko..sana bir benzerini yaptılar diye hayata küstün, şimdi sen niye aynısını yapıyorsun ki insanlara?"
gene bel altı vurdun nilay eyvallah..genelde hoşuma giden şu dobralığın, kimi zaman da can sıkıcı olabiliyor..dost acı söyler gerçi..neyse..
"haklısın" dedim.. "ne desen haklısın..iyiden iyiye pezev... nasıl bir adam oldum ben böyle demi?"
kolumdan çektiği elini sırtıma doladı..ben de koyverip omzuna bıraktım kendimi..saçlarımı karıştırırken devam etti, "insanlara umut verip sonra da yarı yolda bırakmak kadar kötüsü olamaz..sen de iyi biliyorsun bunu..ben de iyi bilirim..o yüzden, kimseyi umursamıyorsan bile, benim hatrıma dikkat et biraz buna..herkes çıkıyor, ayrılıyor, en masum dediğin kızların bile ayda bir sevgili değiştirdiğini düşünürsek..bu işler kolay gibi görünüyor ama kolay değil..sen, çok umut veriyorsun..mine, ebru..sonra bu kız..burçin miydi adı..madem ciddi değilsin, olamıyorsun..o zaman en azından baştan uyar insanları ya da ne bileyim ona göre insanlarla takıl?"
kesinlikle haklısın nilay..zaten benim yaptığım da bu.."ona göre insanlarla takılmak"... benim biraz geç keşfettiğim şeyi, şimdi de sen bana söylüyorsun..sanki zihnimi okur gibi..beni bu kadar iyi tanıdığın için teşekkür ederim, demek ki önemsemişsin..teşekkürler..
omzundan kalktım, "bu kadar..dramatikleştirmeye ne gerek var aslında?" dedim.."ben kimseye umut filan verdiğimi sanmıyorum..hem diyelim ki verdim..ne olacak? vermiş olsam bile..o kızların etrafında benim gibi, benden kat kat üstün ne adamlar vardır bilmiyor musun?..ben umut veririm, baktı ilerisini zütüremiyorum, bırakır gider..bu kadar basit..mesele mi yani bunlar kızlar için? biri giderr biri gelir?"
kafasını sağa sola salladı.."bak işte..o kadar basit değil tamam mı..bir yere kadar haklı olabilirsin, sonuçta kızlar istenen konumunda evet..talipler, elimizi sallasak ellisi filan..hele biraz da elin ayağın düzgünse zaten, resmen domates seçer gibi adam seçiyorsun (: ..ama aklı başında olan bir kız, ayağına gelenler arasında seçim yapmak zorunda değil ki? neden dünyasını daraltsın? gider, o beğenir, kendisi seçer, onu seçenler arasında tercih yapmaz.."
"hıı..yani zütünde pervane o kadar adamı beğenmiyor da beni beğeniyor..niye, daha mı uzak bir hedefim diye? macera olsun?.."
gülmeye başladı,
"o yüzden herhalde (: yoksa bu orman kaçkını tiple o kızları zütürmenin başka bir açıklaması olamaz x)"
"teşekkür ederim hunga munga!(:"
gülerek yüzüme şaplattı bir tane... eh, üstündeki gerginliği aldık..buna da şükür..
"ben yarın eve gidiyorum bu arada" dedim sırıtarak,
"aa? finaller öncesi kaçamak yapıyorsun ha (:"
"aynen ya..çağırdılar..şimdi gitmezsem bir daha da fırsatım olmaz"
"e müzik işi ne olcak?"
"ayarladım ona göre, bir dahaki program taa cumaya gene zaten"
"iyi bari..selam söylersin sizinkilere (:"
"aleyküm selam..seni de zütüreyim mi bir ara? gelininizi getirdim derim :p"
"x) iyi düşün bence, bak sizinkiler beni çok sever, sonra almak zorunda kalırsın (:"
"doğru bak o riske girmeyeyim şimdi (:"
":p"
biz böyle şirinlik yapa duralım, bir kez daha titredi telefonum, nilay benden önce reaksiyon gösterdi,
"ne yazmış çabuk oku çabuk.."
mesajı açtım, nilay dibimde..allahtan burçinden geliyor gene..lan elif..paranoyak ettin beni ha..
"tamam konuşalım"
yuh..yarım saatte bunu mu yazdın yani?
ee tabi biz alttan aldık, özür diledik, üzgünüz dedik filan..az önce paragraf yazan hatun bir anda iki kelimeyle lafı tıkayıverdi..sen devam et diyor yani..şimdi yeri ayarlıycaz, zamanı ayarlıcaz..artık bundan sonra bütün ataklar, istekler, adımlar, hepsi bizden gelecek..niye? çünkü alttan aldık..tebrikler, bravo..
nilay da baktı şöyle bir ekrana, tak ağzını açacaktı ki,
"yarım saatte bunu yazmış" dedim imalı bir bakışla..o ne demek istediğimi anladı, size az önce yazdığım cümlelerin hepsini duymuş kadar oldu o bakış ve ses tonumda..
"evet..konuşucaksınız işte?" deyip kaçmaya çalıştı ama bırakmadım,
"özür dileyip alttan alınca da böyle oluyor işte bak gördün mü?" dedim..
kaş göz yaptı..bir şey demedi..ah kızım ah..bana saydırdın demin ama, siz ne mendebursunuz sizzz... kız milletine ne yaparsan mübah abicim..süründüreceksin..yoksa seni süründürürler..neyse..artık olan oldu ama, ben illa ki yine bir ara ipleri elime alırım nasılsa..
"ben yarın bursaya gidiyorum, ailemin yanına. döner dönmez buluşuruz" yazdım bende..
daha sonra da cevap gelmedi..
belli ki bu, sessiz ve artistçe bir evetti..artistçe... neden? çünkü işler artık onun kontrolünde..
ya da o öyle sanıyor diyelim ;)
http://fizy.com/#s/2b3ati
bursaa..bursa..
ailem..yeni mahallem..deniz manzaralı balkonumuz, yeni odam..evet hala yenisiniz..öyle bir yaz da alışılmıyor malum..nerede o eski cümbüş..sokaktan eksilmeyen çocuk sesleri..komşuların balkondaki sohbetleri, çınlayan kahkahaları..
şimdi sadece kuş ve böcek cıvıltıların bozduğu, uzaklarda koyu mavinin durgun durgun salındığı sessizlik, bir portre gibi duruyor önümde..
gurbette okumak, o gurbetin adı istanbul da olsa, izmir de olsa, paris de olsa, londra da olsa zor be beyler... neresi olduğu fark etmez..adı tek..gurbet..
eve aylar sonra her gelişimde, kardeşimi biraz daha büyümüş, annemi, babamı biraz daha yaşlanmış buluyorum..zaman nasıl da geçiyor..bensiz..onlarsız..kimseye ihtiyaç duymadan..kimseye ihtiyacı olmadan..zaman, kimine ilaç, kimine zehir olacak şekilde..geçiyor..
pazar öğleden sonra geldiğim bursadan, perşembe sabahı ayrılırken de yine benzer düşünceler içerisindeydim..
nasıl da geçiyor..hiç acıması yok ulan..allahı yok bu saniyelerin..saatlerin..dini, imanı yok..
bilmem söylememe gerek var mı? yine klagib kavuşma ve ayrılışların yaşandığını..anneannemin, sanki hala ilk defa gidiyormuşumcasına gizli gizli gözlerini silerek el sallayışını anlatmama gerek var mı?
ya da "kız arkadaşınla aranız nasıl?" diye yarı esprili, meraklı sıkıştırmalarını anlatmama gerek var mı? ve benim gene..tekrar ve tekrar müstakbel gelinlerini, ebrunun mazide kalmış fotorağlarındaki hali olarak bilmelerini sağladığımı söylememe gerek var mı?
burçinle mesajlaşmalarımızdan bahsetmeme gerek var mı? ve tabi onların bunu bambaşka birine yormalarını..
babamı fifa da yendiğimi söylememe gerek var mı?
ya da kardeşimin yanımda parmak uçlarında durup "baak! sana yaklaştı boyum x)" diye sevimlilik yaptığını?
aile işte..başka bir şeye benzemiyor..dışarıda, kaplan, aslan,sırtlan, akbaba ya da her ne haltsa o olan tsigalko, ana babasının kollarında, anneannesinin dizinde yine kuzu oluyor..ve ona en çok da, böyle zamanlarda, geçici de olsa hatırladığı eski, masum zamanlarından kalan hatıralar koyuyor.. -
879.
+2keşke öyle kalabilseydim..Tümünü Göster
keşke ben de normal olabilseydim.. keşke..
ama.. yaradılışında, mayasında kötülük olmayan biri, sonradan kötü olabilir miydi ki?..sonradan kötü olabildim mi dersiniz? becerebiliyor muyum?..fena sayılmam ha?..gerçi, özümde ne vardı onu da bilmiyorum ya... bana, uzun süreler boyunca zorlama gibi gelen, ama artık alıştığım bu halim, belki de zaten benim "böylesine sevgi dolu bir aile ortdıbına düşmeseydim" dönüşeceğim şeydi zaten..
kendimi kaybettim sanarken,
kendimi mi bulmuştum yoksa üzerime örülmüş el emeği "iyi insan" maskesinin ardında..
perşembe günü öğleden sonra geldim öğrenci evine, dostlarla yapılan hoş geldin, beş gittin muhabbetinden sonra odama çıkıp biraz uzandım.. güç toplamalıydım..yol yorgunluğu malum... akşama da burçinle buluşacağız..yol yorgunu olursun, hafta sonuna erteleyelim filan dedi ama..ben ısrar ettim.. çünkü öbür türlü gene dönüp dolaşıp bize uğursuz gelen kafede buluşmak zorunda kalacağız, yarın program, iki gün sonra da yılbaşı zaten..o yüzden bu gün buluşmak en iyisi..
buluşma yerimiz neresi mi peki..
bizim ev?..
panpalar, bir haftalık aranın ardından, hikayeyi de bir gecede bir hafta kadar ileri taşımayı başardık,
bu gecelik bu kadar olsun, yarın gece kısmetse gene geleceğim, görüşmek üzere,
not: yorumlarınıza ve mesajlarınıza teşekkür ediyorum ayrıca (: onları cevaplayarak sahuru bekleyeyim artık ;)
herkese iyi geceler, panpalar babamla maç sonrası geyiklerini izliyorum, malum vaslui ye yaslıyiverdik ;)
geç vakit gelmeye çalışacağım, olmazsa da affola, ramazan ramazan küfretmeyin, görüşmek üzere (:
iyi geceler panpalar, yarım saat içinde geliyorum ;)
hadi başlayalım bakalım (:
öncesinde soğuk, sonrasında ılıman ve nihayetinde sıcağa dönüşen yaklaşık bir haftalık mesajlaşmaların meyvesini bu gece alıyorum..
durağa burçin i almaya giderken, aklımdan bu işi ne kadar ciddiye aldığıma dair kuşkular geçip duruyor..yok be abi..o değil.. yani, aradığım kadın değil.. gerçi bir kadın arıyor muyum? o da tartışılır tabi. yine de, hafta boyunca, evde olmanın da verdiği mülayimlik ve iyi çocuk ruhiyeti, ayrıca nilay ın, kıza doğru harekete geçmem, adım atmam minvalindeki kulağıma küpelenmiş laflarının etkisiyle, gerçekten çok efendi ve "iyi çocuk"lara yaraşır bir şekilde performans göstermiş, nihayetinde, bin bir türlü yerden döndürerek işi bizi evde buluşmaya bağlamıştım.
sakin sakin misafir edicez işte lan.. yemiycez.. yani, o öyle biliyor..ben de öyle düşünüyorum zaten.. önce bir nabız almak lazım, zira şeytan da uyarmıştı, bu kız "benim bildiğim kızlar" a benzemiyor olabilir.. bakıcaz..
şayet benzemiyorsa, o zaman ne olacak peki? ne olursa olsun bea.. tamam, kalp kırmıcaz, cici kızları üzmeyeceğiz filan dedik de, o kadar da değil aq..hem ben mi başlattım? o başlattı? uzaktan uzaktan süzmeler, gülümsemeler.. üstüne bir de güzel kız.. kusura bakmayın artık..
burçini karşıladım, önce tokalaştık, sonra ben "bu ne bea böyle" dercesine imalı şekilde gülünce gündeki teyzeler styla öpüştük..
"naber? tatil iyi gelmiştir, nasıldı bursamız?" diye sordu hemen,
"değişen bir şey yok, bıraktığımdan biraz daha soğuk buldum ama (:"
"eh, bizim memleketin kışı sert olur zaten (:"
"sen nasılsın?"
"iyi bende ya..bildiğin gibi (:" dedi günde 8-10 saate varan mesajlaşmalarımızı ima ederek,
apartmana doğru yaklaşırken,
"teşekkür ederim geldiğin için" dedim,
"ben teşekkür ederim... davet ettiğin.. için"
kısa bir bakışma ve gülümsemeler..
biraz gerginlik var üzerinde.. hissedebiliyorum.. başta kızıyordum bu kasıntı, tripkolik hallerine ama, artık daha iyi anlıyorum onu..
küçük be abi daha.. çok küçük..ilk senesi, hatta ilk dönemi daha üniversitede, o da herkes gibi gurbette.. yuvadan uçmuş, küçük bir kuş.. kendi kanatlarıyla yol almaya çalışıyor.. bütün o bilmiş, ağır abla görüntüsünün altında saf bir çocuk var.. zaten bu kadar kasmasının da, sanki "ortamların kızı"ymış gibi görünmeye çabalamasının da,gözlerini devire devire içtiği sigarasıyla adeta sevişerek feleğin çemberinde turlayan kadın imajı yaratmaya çalışması da bu yüzden..
sert, sağlam, kararlı ve tecrübeli görünmeye çalışıyor..
peki ben yer miyim? evet, aslında başlarda gayet yedim (: ama şimdi anlayabiliyorum... e beyler, ben sanki farklı mıydım ondan o yaşımdayken? bundan 2.5 sene evvelki hallerim geliyor da aklıma..ne çok büyümüşüm..ne çabuk büyütmüş beni, gerek kendimle, gerekse etrafımdakilerle olan duygusal muharebelerim.. sanki 30-40 yaşında adammış gibi konuşuyorsun demeyin.. belki 2,5 sene geçti ama onun 2-3 misli büyüdük ben.. yaşlandım yaşadığım karambollerin ve kaosların içinde..
neyse işte.. öyle..
yavaş yavaş bütün bölgelerini explore ettiğim bir age of empires haritası gibi burçin, kırılgan, henüz masum..ama kirlenme potansiyeli de çok yüksek.. bakalım minik kuşla imtihanımız nasıl geçecek.. -
880.
+2eve girdiğimiz andan itibaren hemen kendisini v.i.p kategorinden ağırlama çalışmalarına başladım.. bunu çok vurguluyor olabilirim, belki gözünüze batıyordur ama olması gereken budur beyler, eve gelen misafire, hele ki bu misafir, hakkında bir takım duygusal beklentiler olan kadın kısmı ise, özen göstermek gerekir, ben ailemden böyle gördüm, misafir kutsaldır..Tümünü Göster
ben gene üzerime düşeni yapıyorum elbette, artık okumaya alıştığınız klagib seremonimi yazmama gerek yok. bilgisayarın başında takılıyoruz, ekşiydi, yonjaydı, buralarda dönen muhabbetlerdi, buna asılan barzoların arkasından yaptığı geyikler, benim hemcinslerimi koruma çabalarım (!) derken muhabbet iyice ısındı.. omuzları omuzlarıma bitişik, divana her geçen saniye biraz daha yayılıyoruz, dakikalar saatlere doğru ilerledikçe, daha da gevşiyoruz.. üzerindeki stresi hemen hemen attım sayılır, ama ben de kararlıyım beyler..bu gece bir atak yapmaya niyetim yok..ha, ondan bir şey gelirse, o zaman duruma uyarım, ama bin bir türlü laf arasından dolandırarak evime davet ettiğim bu kızı daha ilk geceden ürkütmek niyetinde değilim.. bırak..o bir şey yaparsa eyvallah, yoksa ben valla elleşmiycem.. söz..
"film izler miyiz? ;)" dedim.
"olabilir, ama çok uzun sürer mi ki?"
"yoo 2 saat en fazla, neden?"
"e ben nasıl gidicem evime minibüsler bitiyor gece bir saatten sonra (:"
"haa..yaa ben seni bırakırım canımmm, sen ona ne takıyorsun.. işin filan varsa bilmem de, onun dışında saati sorun etme yani (:"
"gece gece seni taa oraya niye yürüteyim, hazır araba varken giderim işte (:"
"valla ben üşenmem (: ama sen bilirsin, ısrar etmiyorum"
"saat kaç şimdi.. oohoo 11 olmuş bile?? bence filmi başka sefere bırakalım, olur mu?"
"sen nasıl istersen, teklif var ısrar yok (:..başka sefer mi? başka sefer derken? x)" bulduğum açıktan hemen ofansa geçmiştim gene, alışkanlık işte ne yaparsın..ben öyle gevrek gevrek sırıtınca bu da güldü,
"başka sefer işte canım allah allahh (:" deyip yalandan atarlandı..şu masaya yumruğunu yalandan vuran hallerine hastayım.. dayı ya (:"
"gene gelirsin yani? (:"
"çağırırsan.. geliriz (:"
"haa çağırırsam.. tamam, ben de bir an musallat oldun kurtaramıycam sandım :p"
":p çağırmazsan da çağırma be"
sevimli sevimli gözlerini kırpıştırdı.. çok tatlısın amk..ve aramızda sadece santimler olmasına rağmen ben daha elimi omzuna bile atamadım.. yine de birbirine hafifçe bitişik vücutlarımızın paylaştığı sıcaklığı seviyorum..bu bile iyidir şimdilik..
"madem film izlemiyoruz..o zaman, normalde filmden sonra göstermeyi düşündüğüm bir şeyi gösterme zamanı ;)"
"allah allah, neymiş o? (:"
"küçük tsigalkoyla tanışmaya hazır ol ;)"
"ney?" dedi bu mahmur mahmur,
yerimden kalktım, dolabımı açıp kitapların arasından, tamamen planlı bir şekilde, özenle seçip, şu son gelişimde evden getirdiğim fotoğraf albümünü aldım..
"aaa küçüklük fotoğrafların mı var??" deyip sırıttı, neşeyle gözlerinin parladığını görmek hoşuma gitti.. kızlar sever böyle şeyleri..
"aynen" dedim, elimde albümle yeniden divana zıplayıp yanına sokuldum, görseniz beyler, öyle saf, öyle zararsızım ki, adeta çüksüz gibiyim lan.. böyle saçlar da uzun hani, sakalları da eve gidiyoruz diye yeni kesmişim, böyle dışardan bak, zararsız, karı gibiyim lan resmen.. efendim şirinlikler, devamlı gülmeler filan..
ama içeride ne fırtınalar kopuyor sen bir de bana sor.. ulan şu divana oturtup da bu kadar uzak kaldığım bir kız olmadı daha be..ayçasıyla, elifiyle seviştik, begümle, nilayla bile daha yakındık, gerçi onlar hep şakalaşma, arkadaşım ya hani onlar benim ehehe..
ama bu kıza dokunamıyorum.. sanki, böyle avcumun içi koluna bile değse büyü bozulacak, sıkıntı yaşanacak gibi geliyor içten içe.. gibeyim..hep bu şeytan ve nilayın yüzünden.. kafama türlü türlü şey soktular..ben bildiğim gibi yapsam şimdiye sevişiyor olurduk belkide..
belki de kafama çantayı yerdim tabi o da ayrı bir ihtimal..
sayfaları beraberce çevirmeye başladık, tek başıma, kumda oynarken ("git kumda oyna amk" demişler belli ki) elimde futbol topuyla, kamyonla, plastik küreklerle, ayağımı ağzıma zütürmüş yalarken, babamın omzunda, annemin, anneannemin kucağında..bir sürü resimler..
"oha..ne kadar sarıymışsın küçükken, tam bir civ civv x)" deyip gülmeye başladı bu..
"evet şu, "ben küçükken sarışındım" efsanesi bende gerçek gördüğün gibi x)..ayrıca gözlerim güneşte yeşil, gölgede mavi, floresan altında sarı olur :p"
"hahaha.. hastayım öyle tiplere de ha..(: ama cidden sen baya civcivmişsin..şu kim?"
"e annem de açık tenli babam zaten sarışın.. olsun o kadar..o babamın bir arkadaşının oğlu, aileler beraberce tatildeyken"
"burası nere?"
"didim olması lazım..ben de çok hatırlamıyorum ya, orada 2-3 yaşındayım en fazla, didim olması lazım ama"
"evet.. sevimli bebekmişsin be (: bir de şimdiki hale bak :p"
"yeaa.. demek öyle, sağ ol :p"
fotoğrafların her birinde ayrı ayrı gülüp yorum yaptık, epey ilgilenmiş göründü, o arada yaşananlar bizi biraz daha yaklaştırdı birbirimize.. artık neredeyse yanak yanağayız..
"çıplak pozlarım var ;)" dedim, "biraz daha ilerde x)"
"küvette mi? hahaha..o da klagibtir zaten, bakiyim, nerdeler.."
bir kaç sayfa çevirince benim pipili mipili, şamdan dergisine poz verir misali fotolarımı bulduk,
kıkırdamalarla geçen dakikalar, benim bel seviyesinde bir iki esprim, kıza sıcak basması, gülerken tıkanır gibi olmamız derken albümün sonuna geldik,
"çok güzelmiş albümün" dedi tatlı tatlı, "herkesin masum olduğu bir zaman varmış demek ki? :p"
"eyvallah (: da, şimdi çok mu hainim yani?"
"çook çok (:"
"aşk olsun, ne hainliğimi gördün? (:"
"bilemiyorum, onu sen hatırla (:"
"tabi, söyleyecek bir şey olmadığı için "bilemiyorum bla bla" hemen x)"
"tamam, söyle, hangisini söyleyeyim, söyle! x)"
"elim sağlam diyorsun? (:"
"tabi canım! ben seni bozmayayım şimdi diye geçiştirdim yani :p"
"peki, madem hain, hin cin adamın biriyim, o zaman niye şutlamıyorsun beni hayatından ;)"
göz göze geldik.. çok yakınız beyler.. hadi burçin.. ıslat şu dudakları artık.. hadi bebeğim benim..
"bir umut belki adam ederim diye" dedi gülümseyerek.. gır gır yapar gibi bir hali yoktu.. samimi bir gülümseme.. samimi bir ses tonu.. belli ki az önce hakkımdaki gerçek düşüncelerini duymuştum, belki de ilk kez..
ben onun için düzeltilebileceğine inanılan bir çeşit anomaliydim..
aklıma ister istemez ceyda geldi bir anlığına..
vay arkadaş..hep aynı hikayeler? yani bu kadar mı belli oluyor benim anormalliğim? alnımda mı yazıyor dıbına koyim? ve bir de şu kadınlardaki "düzeltme" takıntısı.. hepiniz doktorum kesildiniz bir anda öyle mi?
yoksa bu, sizin, kendisi masum, erkekleri çakal gösterme amaçlı, genel yaklaşma şekliniz mi?..
ayarı baştan veriyorsunuz yani..
siz kaka..
biz pak..
biz o kadar iyiyiz ki,
bu iyiliğimiz, sizi bile düzeltmeye yeter,
kıymetimizi bilin, yamuk yapayım demeyin ona göre ha!
yoksa bulamazsınız bir daha bizim gibisini.. -
-
1.
0ayraç gireyim
-
1.
-
881.
+2burçini, bu sıcak ve aramızdakilerin (her ne ise onlar) olgunlaşması açısından faydalı geçen, ama biraz kısa sürmesi sebebiyle tadı damağımda kalan gecenin ardından yine durağa zütürüp uğurladım.. gelirken önce tokalaşan, neredeyse yanak bile vermeyen kız, giderken sarılarak ayrıldı..Tümünü Göster
giden minibüsü bir süre dalgın dalgın izledikten sonra evime yöneldim, tam düşünceler zihnime şimşek gibi doluşuyorlardı ki, net bir şekilde set çektim önlerine.. yeter lan.."düşün düşün, taktur işin" derler.. yeter bu kadar düşündüğüm.. artık düşünmek istemiyorum.. gidip, tam da bu kafayla, hiç bozmadan uyumak istiyorum.. yeter..tamam işte..iyi kötü bir gece bitti..koy kafanı yastığa, düşüncelere değil, uykuya dal bu sefer..
tam da bu kararıma uygun hareket ediyordum ki, dalmak üzereyken odamın kapısı tıkladı, ardından açıldı,
"tsigalko?..uyumuş mu la?"
"yok lan yok uyanığım.. noldu hacı söyle" (gelen nuriş)
"ha, abi uyandırdım mı ya, kusura bakma?"
"yok aga dalmamıştım daha, noldu? gel gel yak ışığı"
"aga, bizim yarın ki program iptal, onu söyleyeyim diyecektim, ilkay aradı da beni, bu cuma yokmuş canlı müzik"
"ha..iyii.. yorgundum ben de valla iyi oldu"
"murat abi yılbaşındaki program için istiyormuş bizi"
"hadi ya? nasıl ki o program, saatleri filan..hay anasını, lan yılbaşı da geldi ha, bir gibim ayarlamadık.."
"aga işte onu konuşmaya gidicez yarın, ilkay bir şeyler söyledi ama tam anlamadım bende. üç gurup çıkıcakmış galiba, biri de biz olucaz eğer anlaşabilirsek"
"e iyi madem.. yarın gider konuşuruz?"
"aynen aynen, gene bir araya geliriz de, gider bi bakarız ne iş"
"tamam hacı eyvallah haber verdiğin için ;)"
"hadi iyi geceler.."
"iyi geceler..ne yapıyonuz siz, hepiniz aşağıda mısınız?"
"evet..bir şey yapmıyoz bea.. takılıyor öyle herkes işte"
"tamam.."
"hade kaçtım"
"hadi güle güle (:"
biraz daha döndüm yatağın içinde, ama az önce üzerime çöken uyku, bu sefer de kaçıp gitmişti.. indim aşağıya, gaza getirdim bizimkileri, gecenin köründe gene takımları kurup dota attık... heey gidi gözünü sevdiğimin öğrenciliği.. ertesi gün herkesin dersi vardı, hiç kimse gitmedi.. (:
http://fizy.com/#s/1dejw1
ertesi gün akşam üzeri kafeye gittik ben ilkay nuriş, ömerin acil işi çıkmış gelemedi, ama ne yaparsanız ona uyarım diye de teminat verdi bize,
neyse konuştuk..murat abi önce "çıkmaz istersiniz çıkın çocuklar, yani zorlama yok, ama siz olursanız iyi olur" diyerek alttan alta gazı verdi, e çıkalım be abi, hem bizim için de farklı, unutulmaz bir yılbaşı olur..insan kaç yılbaşında sahnede olup insanları eğlendirirken, onlarla beraber coşarak yeni yıla girebilir ki?..
kabul ettik, ayarladık programı, ücret de geceye özel, normalin iki misli..oh, paranında dıbına koyduk, eyvallah.. (:
program, yılbaşı dolayısıyla diğer günlerden biraz farklı, ilk olarak 9.30 da biz başlıyoruz..molasız, 11 gibi bitiriyoruz..11 de ikinci grup çıkıyor, perşembe programında berber çaldığımız rakçı tayfa, onlarla yılbaşına girdikten sonra, 00.30 da bayrağı gitarist kız-solist çocuk ikilisine bırakıyorlar, onlar da artık 02.00 ye kadar filan, coşku sonrası sakinleşme-romantizm vb. anlarıyla geceyi kapatıyorlar..
ilk çıkmamız iyi oldu, çünkü böylece yılbaşına girilen saniyelerde, arkadaşlarımızın arasına kaynaşmış olabileceğiz, el ele, kol kola, omuz omuza sayacağız 10 dan geriye..ne güzel lan..şimdi iki gece uyku tutmaz beni amk (: ..ah bir de burçin ailesinin yanına gidiyor olmasaydı..beraber girecektik yeni yıla..
ama belki de hayırlısı oldu be beyler..o zaman da kaç yıllık arkadaş gurubumdan ayrı kalmış olacaktım..gerçi ben burçini de onların arasına sokardım mutlaka ama, işte bütün ilgim ve dikkatim onun üzerinde olacaktı..tek kişiye bağımlı bir gece geçirecektim..
oysa şimdi, masadaki bütün dostlar, bütün bayanlar, bütün baylar, bütün gaylar benim x)
o cuma ve cumartesi kayda değer bir gelişme olmaksızın, burçinle ve nilayla mesajlaşma, bizimkilerle takılmaca şeklinde geçti..
en nihayetinde 31 aralık gecesi gelip çattığında, her zamankinden daha da fazla bir özenle giyindim, saçımı başımı düzelttim, her zamankinden daha fazla oyalandım aynanın karşısında (artık o nasıl mümkünse (x ) ve tahmin edebileceğiniz üzere her zamankinden daha fazla heyecanlıydım..
sanki yine ilk gecemize çıkarkenki gibi..bütün dostlar orada..bir kaynaşık ortam..sesler..görüntüler..bulanık..loş..samimi..sıcak..biraz dumanlı (lanet olsun ki)..
gece öncesi nilayla konuşurken şaka yollu eda nın mevzusunu açtım "geliyo mu bizim kız :p" gibisinden..başta hemen çemkirse de (burçin muhabbetinden dolayı) sonradan ikna oldu..elbette geliyor aq... sanki ben sormasam gelmeyecekti..ama nilay ihaleyi kendine yıkmak istiyor, başta naz çekmesine rağmen işine de gelen bir durum hatta..aslında neden ısrarla bana kız ayarlamaya çalıştığını da tam anlayamadım, acaba bana borçlu gibi mi hissediyor kendisini ya da yoksa bende bir yamukluk fark etti de, "bu beni gibmeye çalışmadan evvel şunun başını bağlayayım" diye mi düşünüyor?
valla sende gözüm yok nilay, varsa gözüm çıksın yani..aman.. (:
neyse ne işte..çok da fazla sorgulamamak, detaylara takılmamak lazım bea..bunca zaman kılı kırk yardık da ne oldu..bırak anasını satayım..rahat takıl biraz..düşünme bu kadarrr..relaks..bak, önünde dostlarınla harika bir gece var..muhtemelen bir daha bir benzeri olamayacak tarzda bir gece..fazla düşünme... çok sorgulama..yargılama ve keyfini çıkar..
bu rahatlatıcı telkinlerin eşliğinde bizimkilerle beraber çıktık evden, beşimiz birden,biraz erken çıktık önce manitalarla buluşulacak (tabi manitası olanlar... benim gibi yalnız ezikler değil :/ )..biz biraz erken kaçıcaz nurişle, ilkay ve ömerle bir araya gelip sahneyi ayarlamaya başlayacağız..gelenler gidenler filan derken..ortalık epey karışacak artık ama giberim..hiç düşünmüyorum valla..kafam rahat, o an, o saniye neyi gerektirirse onu yapacağım..
hani ben de, rahatım filan ayağı yapıyorum da, böyle yolda giderken filan, bizimkilerden birbirinin omuzunu sıkan mı dersin, kolunu atıp sırtına şaplatan mı dersin, omzunu yumruklayan mı dersin (: herkes bir kıpır kıpır..heyecanlarını ve coşkularını böyle böyle dağıtmaya çalışıyorlar..içi içine sığmıyor lan insanın (: ..allah ağzımızın tadını bozmasın..masal gibi bir hayat yaşıyorum bir kaç aydır adeta..
tek ekgib, kara bir nokta gibi duran çözümsüz ve kronikleşmiş yalnızlığım..ah..ah işte bir de sevdiğim..gerçekten sevdiğim bir sevgilim olsa..resim tamamlanmış olmaz mıydı?..kusursuz mutluluk ve huzur..
ama belki de,bir şey dışında her şeyin bu derece mükemmel gitmesinin sebebi, benim o "bir şey" konusunda yaptığım fedakarlıktır..bir nevi veziri feda ederek mat etmek gibi... kazanıyorsun... en zor oyunları, en zor savaşları kazanıyorsun, ama en mükemmel kumandanın da ölüyor her seferinde..sanırım benim hayatım da, geri kalan %99 luk mutluluğu sağlamak adına, şu malum %1 lik kısmı feda etmekle geçecek..
hep kazanacağım..
ama asla tam, bir bütün olamayacağım..
ve hep buruk kalacak sevinçlerim.. -
882.
+2dokuz gibi kafedeydik, tam tahmin ettiğim gibi ortalık, akşamın soğuğundan içerisinin sıcağına girince birden bire ter bastı, sonra o terler soğuk tere dönüştü..ulan..bu ne arkadaş, bütün okul mu burada? içerdeki kaostan kurtulabilmek için bir umut kendimi begümlerin masasına attım hemen, bir kaç dakika soluklandım, dedim "bak gece bizim tayfanın masasına gelirsiniz gene" bütün dostlarım bir arada olsun istiyorum, hem, olası potansiyel "yeni dostlukları" da başlatmış, başlayanları pekiştirmiş oluruz, anlarsınız ya ;)Tümünü Göster
sonra sahneye gidip bizimkilere yardım ettim, murat abiyle konuştuk hemen, adam sırf bu gece için fazladan 2 eleman daha ayarlamış, hatta kendisi de bakacakmış servislere, anca yetişiriz diyor, o sırada bizim tanıdık genç yanıma geldi, kulağıma fısıldadı,
"naber kardeşim, bir şey söyleyeceğim ben sana ama?"
"iyidir abi, heyecan coşku var işte x) söyle hayırdır?"
"ya geçen gün bizim müşterilerden biri senin telefonunu istedi benden, ben de sizi daha önce beraber gördüğüm için, tanışıyorsunuzdur diye verdim numaranı, inşallah sakat bir iş etmedik? (:"
"ha, yok ya, senden mi almıştı (: yok yok..iyi bile etmişsin eyvallah ;)"
"iyi madem, bilgin olsun dedim hani (:"
"tamamdır, sağ olasın"
şimdilerde bursa da, ailesiyle olan burçin geldi aklıma, ah be kızım..bizim gecemiz olabilirdi bu gece..neredesin..
program öncesi koşuşturmacalar, ayarlamalar derken saat geldi, başlamadan önce son kez bizimkilerin yanına uğradım..anasını satayım..beyler bir masa var, kaç tane masa birleştirmişler valla yalan söylemeyeyim 6 mı 7 mi..10 muu..yuh..tolga agamızla beraber rezervasyonları ayarlamıştık zaten ama, ben bu kadar kalabalık tahmin etmiyordum doğrusu..
bir de yılbaşı özel program olduğu için aslında pahalı da..ama millet gelmiş, eh, yılda bir olan bir şey bu sonuçta..şimdi eğlenmeyecek de ne zaman eğlenecek, paraların turşusunu mu kuracak..kaldı ki, burası bar-disko-meyhane de değil, gayet nezih, sıcak, samimi bir ortam..aslında her kesime de hitap eden cinsten..zira daha önceden görmediğim, orta yaşa denebilecek kadın-erkek, pek çok yabancı da bu gece buradalar..
adamlar rezevasyonlarını yaptırmışlardır, icabında iş çıkışı iş arkadaşlarıyla gelmişlerdir yani..karı koca gelen vardır..gelinebilir..bizim kafe, fenerbahçenin stadı gibidir... kap çoluğunu çocuğunu karını, gel..
o ara masalar arasında dolanan murat abiye şaka yollu "abi sen burayı büyütmek zorunda kalabilirsin 1-2 aya haberi olsun :p"
"kat çıkıcaz kat x)" deyip omzumu sıktı..sempatik kel..
nihayetinde sahnedeyiz..tıngırdatmalar..seyirciye yavşamalar, komiklikler.."çok heyecanlıyız" demeler..şarkılar... türküler..molasız 1.5 saat..konser veriyoruz mübarek, umarım sahneye sutyen filan da atarlar x)
http://fizy.com/#s/1agtgx
çok mutluyum lan..böyle her şarkıdan şarkıya geçtikçe..tempoyu adım adım arttırıp gaza geldikçe, sanki ciğerlerim, kalbim ağzımın içinden fırlayacakmış gibi oluyor..lunaparkta hızlı trene bindiğinizde, böyle yukarıdan aşağı inerken göğsünüz kımıl kımıl olur ya, sanki mideniz, iç organlarınız zıplayıp içinizden çıkmak isterler..içten içe gıdıklanırsınız..aynen öyle hissediyorum işte.. murat dalkılıç gibi, sırıta sırıta söylememek için zor tutuyorum kendimi (:
bu gece repertuvarımızı da özel olarak hazırladık, öncesinde yaptığımız iki stüdyo çalışmasında (ilkay allah razı olsun lan, sayende ortamlara giriyoruz ha) bunları pekiştirip zulaya atmıştık zaten..şarkılarımızın yarısı, genelde çaldığımız ve insanların en çok hoşuna giden, en gaz olarak gözlemlediğimiz parçalardan oluşurken, yarı da bu geceye özel, ilk kez çalıyoruz..zaten topu topu 14 şarkımız var bu akşam.
ben arada gevezelik ediyorum,mikrofon bulduk ya (: bizim masaya sataşıyorum, hiç alkış gelmiyor diye..sonra onlar kopup deliler gibi ıslıklar mıslıklar gaza getiriyorlar hepimizi..
ömerin yüzünden ben dahil herkes omuz gerdan kıvırmak zorunda kalıyor klarnet sololarında..adam ağlatıyor bildiğin, tam bir prof..zaten sonrasında çok iyi yerlere geldi bu çocuk..belki de farkında olmadan tanıyıp bileniniz bile olabilir
ritimler ilkay ve nurişten..sololar ömerden, sözler de bendeniz tsigalkodan..böylelikle yaklaşık bir buçuk saati geride bırakıyoruz, bir 10-15 dakika sonra yerimizi alıp adrenalini tavan yaptıracak olan pis rakçılar sahneyi bizden devralırken, ben de dağılıp ağzıma gözüme giren saçımı toplama ayrıca yine sucuk gibi olan atletimi değiştirmek için kendimi tuvalete atıyorum..dıbına koyaydım da böyle çok terleyen bir adam olmayaydım..
neyse..bizimkilerin masasına geçiyorum hemen..şöyle bir bakalımm..kimler var kimler yok, kimler nerede..kimler kiminle..gözünüzde canlandırmaya çalışın istiyorum..
kafemizin şeklini genişce bir " büyük t" harfi olarak düşünelim,
bu t harfinin üst, yani geniş kısmı sahne kısmı, bu kısma sırtı dönüp pozisyonda düşünürsek (yani sanki sahnedeymiş gibi..ben genelde öyle görebildiğim için o gözle yazayım dedim) sağ tarafımda, 5-6 metre yanda, kasa ve mutfak kısmı var..onun 2 metre kadar yanı da tuvalet..o tarafda masa daha az, ama arka tarafta loca tarzı bölümler de var, oradan sahne gözükmüyor, fakat ses gidiyor elbette..
sol tarafımda, ki genelde burçinin oturduğu paralel olur burası, daha fazla masa var, zira kasa-mutfak-wc gibi alan işgal eden şeyler yok orada, çok güzel motifli pencereler, yapay çiçeklerin ekili olduğu uzunlamasına saksılar..iki-üç kişilik geniş koltuklu, yerinden kıpırdatması zor olan ağır masalar ve koltuklardan oluşuyor bu kısım.
orta kısım, yani t harfinin üst kısmından itibaren uzanan ve gittikçe daralarak nihayetinde çıkış kapısına oradan açık kısıma, oradan da merdivenlere uzanan kısım ise daha portatif sandalyeler ve masalardan oluşuyor..daralma alanlarının köşelerinde ise yine sadece ikişer adet olmak üzere şu ağır geniş koltuk ve masalardan var..
bizim tayfa, sahne önününde, o hafif masaları tren yapmış vaziyette, bir, 20-25 kişi kadar varız diye tahmin yürütüyorum..
bir işeyip geleyim, ayaklarım üşüdü lan, esiyor balkon..
olsun panpam açılmıyorsa canınız sağ olsun, ben onları bonus olarak veriyorum zaten, gibtir et ;)
panpikler.. yavaş yazdığımın ben de farkındayım ama devamlı etrafınızda olanan ana-baba ve kız kardeş mevcutken ne derece hızlı yazılabilir ki aq? lütfen özel durumları dikkate alalım ;)
devaamm..
kafe planı bu şekilde..bu da ne zamandır yazayım istiyordum, kısmet bu geceyeymiş iyi oldu görsellik açısında..
kimin nerede oturduğuna gelirsek, şimdi biliyorsunuz, ilkay da ömer de aramın çok iyi olduğu, canım grup arkadaşlarımdır benim.. fakat o adamların da kendilerine ait bir cemiyeti, kız arkadaşları vb. olduğunu göz önüne alırsak, bu gece sahneden sonra ayrı takılacak olmamız açıklanabilir diye düşünüyorum..
ömer, sevgilisi ve arkadaşları, demin bahsettiğim orta bölgenin köşesindeki koltuklu bölüme konuşlanmışlar.. ilkaylar locaya benzeyen iç tarafa geçtiler, daha özel eğlenmek istiyor olabilirler bilemiycem x)
bizimkiler ise maraton tribünündeler işte.. şöyle bir bakıyorum..biz, efsane beşli olaraktan (oo yeea) oradayız.. sonra, beril var, nurişin sevgilisi.. onun bir arkadaşı var.. dilara var, alperin manita.. begüm ve iki arkadaşı gene bizim masadalar, tolgayla yine yakın olmaları çok hoşuma gitti.. fakat tolganın sınıfından üç hıyarın onlara yakın olması hoşuma gitmedi, benim lan o kızlar! hişşt!
şaka bir yana, o çocukları da severim, bir kaç kere bize de gelip gittiler, iyi adamlardır. zaten tolganın arkadaşı olup da kötü olabilmek mümkün değil x)
alperlerin sınıftan 2 kız var, benim az çok tanıdığım.. alperin sınıftaki yancıları..bir tane de çocuk var yine kızların arkadaşı, onu da yine az çok tanıyorum derse girdiğim zamanlardan.. biraz kırık bir çocuktu, totoş yani.. pek kibar.. canım benim.. -
883.
+3nilay ve üç arkadaşı da yine ayrıca masamızdalar ki bunlardan biri de eda..Tümünü Göster
kaç kişi saydım lan?..neyse.. belki 2-3 önemsiz figüranı atlamış olabilirim.. bilemiycem..
nilayın benim için tuttuğu sandalyeye oturdum, tahmin edebileceğiniz gibi edanın hemen yanı..lan insan karşılıklı ayarlar be kızım.. karşımda kendisi var..
benim bir yanımda nuriş bir yanımda eda.. karşımda nilay.. tolgayla begüm yan yanalar, benim hizamda, yine nilayın karşı tarafında kalıyor onlar da..nilayın bir yanında yurttaki kızlardan biri var, diğer yanında neco.. onun yanında alper..
baya bir çapraz, karşılıklı, yan yana eşleşme var..tam bir crossfire..bu gece sakatlıklar çıkmasa bari..
neyse bizler genel olarak bir aradayız.. sadace tolga biraz uzak kaldı bana, aramızda iki kişi var, o yüzden, bir de müzik sesleri eklenince, recep ivedikle salih abi gibi haberleşmek zorunda kalıyoruz..hem muallak ne tak yiyor net göremiyorum.. aslında nilayla yer değişsek tam süper olacak.. boş ver hadi.. böyle de güzel.. takılmama bakayım ben..
biz sahnedeyken zaten başlayıp, giriş bölümünden gelişme bölümüne doğru yol alan muhabbete yarı yolda entegre olduk nurişle beraber.. benim arkamdan epey muhabbet dönmüş, onun taşağını yaptılar, devamlı gülüyorlar lan bana, tolga ayrı gır gır geçiyor, nilay makas alıyor.. ensemi sıkanlar filan..amk..ben de mazlum mazlum bakınıp gülüyorum ne yapayım (: resmen tokatlanıyorum amk...
eveet evet.. sevilen bir simayım sağ olun.. tamam.. zaten varlığı tartışmalı olan karizmamı tamamen gibertmeyin, lazım olabilir ilerde zira..
nilayın özel olarak ayarladığı "eda yanı" sandalyemde, bir süre sağdan soldan gelen laflara cevap yetiştirip ortak muhabbetlere salça olduktan sonra, sonunda edaya dönebildim..
beyler kız, aslında fena değil lan?..renkli gözlü.. böyle.. buğulu bir mavi.. yeşil gibi.. benim peder beyin gözlerine benziyor.. buğday tenli, kumral bir kız.. kazağın altından yine kendini belli etmeyi başaran cicişleri de gayet sağlam daha önce belirtiğim üzere x)
fakat beni pek şey etmedi.. nasıl diyim.. elektrik alamadım (ahaha)..anladınız mı? yani, "oo kız, amı var, zütü var" mantığıyla giderseniz, zaten bu kıza bakmayanın çükünü keserler..ama ben o mantıkla, sadece kaşarımtrak tayfayı düşündüğüm için, böyle cici kızları araya karıştırmak istemiyorum.. çünkü işte, bu da yine mine gibi, ebru gibi bir kız yani.. anladınız mı? bu kızlarla oynayamazsın.. sonra çok kötü oluyorlar.. senin de çok kötü hissetmene neden oluyorlar.. ayrıca ne emmeye ne de gömmeye gelir bu hatun..onu da hissedebiliyorum..
ama böyle, el ele romantik romantik gezmeceli, tatlı tatlı bakışmacalı, arada kaçamak kaçamak öpüşmeceli, yılış yılış, sevgi pıtırcıklarına yaraşır bir ilişki istiyorsanız (ki bu günümüz gençlerinin ilişkilerinin %90 ına filan tekabül eder) tam aradığınız kız bu kız..tam sevgili olmalık..tam, seviyeli bir ilişki yaşamalık..
yani bana göre değil..
tabi bunları öyle hemen gördüğümün ilk saniyesinde fark etmedim aq..alında yazmıyor sonuçta.. konuşuyorsun.. belli şeylerden.. vücut dili, hareketleri, gülüşü, mimikleri.. yaptığı her hareket karşınızdakini ele veriyor.. yeterince pratik yapmanız halinde yeni tanıştığınız bir kadının genel hatlarıyla hangi kafada olduğunu bir-iki saatlik bir muhabbet sonunda anlayabilirsiniz..
her ne kadar yazının başında beri "insanları genellemek ve gruplandırmamak gerektiği" konusunda bas bas bağırsam da, ben ana hatlarıyla şöyle üç grup tespit ettim.. sadece fikir vermesi açısından yani.. yoksa hala kategorizasyona karşıyım..
birinci grup, rahat kızlar.. açılımını yapmama gerek var mı bilmiyorum..
diğer grup, rahat olmayan kızlar..bu da ilkinin tam tersi..
son grup ise yalancılar.. fake insan modelleri..ne rahat, ne da mesafeli... aslında ikisinden biri, ama diğeri olmak isterken, her iki grubun da ortasında kalıp hiç bir taka benzemeyen bir şey olmuşlar..
örnek vermek gerekirse.. kendi geçmişimden, ebru, mine, nilay, eda, tuğçe , seda, begüm gibi kızlar birinci gruptadır benim için..
rahat kızlar grubunda elif, ayça var.. daha da bulabilir miyim onlar gibisini bilemiyorum.. buna da şükür..
ve şu hiç bir gibe benzemeyen yalancı huurların, ruh hastaların bulunduğu grupta ise seribaşı olaral ceydayı yazabiliriz.. ayşen2 de kesinlikle bu grubun bir üyesi olsa gerek (vermedi ya, ondan hep bu kinim :p) ayşen i de buna dahil etmek isterdim aslında..ama sırf nefret ediyorum diye koyacak değilim.. çünkü, mesela şu sıralarda altına yatmakta olduğu ozan binine göre de bir başka kategoride o kız..ona göre rahat..bir başkasına göre mesafeli.. bana göre kaşar... o yüzden ayşen i gibtir edin..onu gruplara bile almıyorum.. turnuva dışı o kaltak...
saatler 12 ye doğru ilerlerken, masamızın kaynaşık ortamında her noktada bir başka konu, yer yer ortak sohbetler.. misal sen tam bir şey hakkında konuşurken, senin adın anılıyor ve "ne var la? noldu? ne diyonuz bakayım?" diyerekten dahil oluyorsunuz oraya da..
çok severim ben böyle kalabalıklar arasında kaybolmayı, onlarla beraber yoğrulmayı.. keyfim yerinde anlayacağınız..
ama bizim genel muhabbetimiz nilay-eda-ben arasında dönüyor.. nilay, bariz bir şekilde beni pazarlamakla meşgul..ben de edayı tanımaya çalışıyorum..eda arada nilayla paslaşıyor.. utangaç bir kız değil ama temkinli sayılır..ben de öyle, "kız nasılsa benden hoşlanıyormuş zaaa xd" şeklinde davranmıyorum zaten.. gayet dikkatliyim..bel altı espri zaten kesinlikle yapmıyorum.. normalde yapardım, yeni bile tanışmış olsak, girmediğim konular değil yani.. ama, şimdi yaparsam kız tarafından "bu kendine güven nereden geliyor?" diye yorumlanıp, nilayın bana bir şeyler fısıldadığına işaret olur diye özellikle kaçınıyorum..
kızdan biraz bahsetmem gerekirse, kendisi eşkişehirli.. eskişehir deyince gene anılar canlandı anasını satayım.. neyse.. orada iki tane bomba gibi üniversite varken, buraya gelmek nereden çıktı gibisinden gır gır yaptım biraz.. aslında puanları tutuyormuş aynı bölüme, ama farklı şehir görmek istemiş..aah şu gençlerin aileden kaçma, farklı şehirde okuma tutkusu yok mu.. (:
kız peyzaj mimarlığı okuyor, ikinci sınıf.. nilayla beraber aynı yurtta kalıyorlar.. odaları yan yanaymış aslında geçen yıldan beri, ama bu yıl samimi olmuşlar..ee geçen sene nilayı tanıyabilen beri gelsin zaten.. kız kendini hayattan soyutlamıştı resmen..
ben "şimdi siz ağaç filan mı dikiyorsunuz :p" diye gır gır geçiyorum..şu kızları dalgaya alma huyumdan bir vazgeçemedim anasını satayım..ama çok eğlenceli lan ahaha.. eğer kız bilmiş bir tipse, o da benle dalga geçiyor, karşılıklı tenis maçı gibi oynuyoruz, misal burçinde olduğu gibi..ama genel olarak, hele ki bir de yeni yeni tanışmakta oldukları biriyse karşılarındaki, onun bu tarz ataklarına karşılık veremeyip sadece utangaç utangaç gülmek ve "çok fenasııaan" vb. replikler eşliğinde şakadan tripler geliyor ellerinden (:
yani tavsiye ederim, özellikle böyle cici kızlarla bol bol dalga geçerek (dozunu ayarlayarak tabi, gibmeyin yani espri yapıcaz diye) aradaki soğukluk ve kasıntılıkları minimuma indirebilir, yakınlaşma faslını kısaltabilirsiniz..
ha siz gayet dozunda şakalaşmanıza rağmen karşınızdaki bunu anlamayıp tersleyecek ya da bozulacak kadar odunsa, o amın feryadını direkt gibtir edin zaten..
neyse işte..ben de böyle çaktırmadan dalga geçerek, fazla da sululaşmadan, yarı ciddi şekilde sohbet ediyorum kızla.. müziğin şiddeti arttıkça biz de birbirimize sesimizi duyurabilmek için daha çok yaklaşıyoruz birbirimize, kulaklarımıza eğilerek konuşuyoruz bir noktadan sonra..
sanıyorum ki benim tıpkı onu analiz ettiğim gibi, o da beni analiz etmekte.. öyle, istanbul beyefendisi ya da beyaz atlı şövalye modelinde biri olmadığımı anlamış olsa gerek.. muhtemelen dışarıdan "sempatik olmaya çalışan yavşak" gibi gözüküyorum sıradan biri için..ama kız benden hoşlandığı için bunu "sempatik çocuk" olarak rötüşlamış olabilir ehehe..
ben kasmayınca, o da fazla kasmıyor.. zaten ne o öyle, sanki iş görüşmesi gibi.. bazen yeni tanışan insanlarla bir arada bulunmak ya da kulak misafiri olmak durumunda kalıyorum da..ulan ne tipler var.. adam nasssıl kasıyor.. nassıl zorluyor kendini.. böyle yazı diliyle konuşmalar, fonetiğe, diksiyona özellikle dikkat göstermeler filan.. utanmasa konuşken virgül filan koyacak..lan sakin ol?..ana haber bülteni spikeri misin aq?..
tabi onların karşılarındaki kızın (şayet karşılarındaki kız ise) zaten kendilerinden hoşlandığını bilmedikleri için böyle kasıyor da olabilirler..ama ben de fark etmemiştir bu durum ya..demi?..ben öyle olduğunu bilmeseydim de o kadar kasmazdım her halde.. sonuçta o da insan evladı, ben de insan evladıyım lan ne olacak sanki..iki dilim sürçse, bir iki kelimeyi yanlış yerde kullansam idam mı edecekler beni?..rahat olun rahat.. çok rahat olmayın tabi.. kızların yanında küfretmeyin misal.. çok çok iyi tanıyor olsanız bile etmeyin derim.. ağzınızdan kaçarsa da bir şekilde utanmış gibi yapıp sırıtarak telafi edin... -
884.
+2"siz nilayla, birinci sınıftan beri yakınmışsınız sanırım? (:" dedi tatlı tatlı bizim kız,Tümünü Göster
"aynen.. takıldı peşime kurtulamıyorum bir türlü, bir şey değil, kısmetimi de kapatıyor" deyip güldüm, bu da gülüyor.. nilay tam duyamamış ama adının geçtiğini fark etmiş,
"ne diyo gene bu?" diye atarlandı yalandan,
eda masanın üzerinden eğilip "kısmetini kapıyormuşssunn" diye bilgilendirdi,
"ben mi?? bırak yaa, asıl o benim kısmetimi kapıyorr, kim bilir kimleri kaçırdım bunun yüzünden, bir türlü yakamı bırakmadı, musallat oldu x)"
"valla o da aynısını söyledii" diye sesini duyurmaya çalıştı eda,
"len? ne diyon sen beni arkamdan?" şeklinde çemkirince ben de dilimi çıkararak karşılık verdim.. çok ses var anasını satayım..şu rock grubunu sırf milleti "sesini duyurma" bahanesiyle birbirinin içine sokmak için koymadılarsa ben de bir şey bilmiyorum.. ulan murat abi..az çakal değilsin sen.. millet sayende, olması gerekenden 2 kat yakın birbirine..
"kardeşin var mı? yoksa tek çocuk musun?" diye sordum,
"bir tane ablam var, 6 yaş büyük benden (:"
"aa benim de kardeşimle 6 yaş var aramda (:"
"kız mı kardeşin?"
"evet, siz iyi anlaşıyor musunuz peki? aranız nasıl? (:"
"iyi ya, severim ablamı (: geçen yaz evlendi işte..bu aralar pek eskisi kadar göremiyorum ama benim eve döndüğümü duyunca o da geliyor hemen tabi gündüzleri filan"
"anladım (:"
"senin ki, lisede daha herhalde?"
"evet yeni başladı daha (:"
"sizin aranız nasıl (:"
"iyi bizim de, çok kafadır benim ki x)"
"kardeşin olması güzel bir şey ya..tek çocuk olmak zordur :/"
"aynen.. yaş farkı biraz olsa da, genel olarak iyi anlaşıyorsan çok iyi oluyor, o da bir arkadaş oluyor sana evin içinde, hem sonra ilerde de her zaman için senin canından, kanından biri, dayanağın yani, yarın bir gün gene seni en çok kollayacak insan, en çok halini hatrını soracak insan"
"evet ya..ablanın olması çok güzel bir şey ama (: küçük kardeş olmak daha ballı"
"yoo bence, o değişir bak, bizimkine de sorsan, en iyisi abinin olması der ;)"
"o da güzeldir tabi canım (: kız kardeş abisi.."
"zor (: ... ikinci sınıftın sen demi?"
"evet, ama hazırlık sınıfı da okudum"
"kaçlısın o zaman şimdi, sen de 86 mı?"
"87 liyim, üç yıllıktı benim lisem..sen, anadolu lisesi miydi?"
"hı hı, ee sınıfla aran nasıl? seviyor musun sınıfını (:"
"yani, iyidir ya bizimkiler (: zaten pek kalabalık değiliz.. çoğunluğu da kız.. anlaşıyoruz bir şekilde (:"
"çoğunluğu erkek olsa anlaşamıycan yani?? :p"
"ya öyle demek istemedim x)"
"hadi hadi :p .."
"yok ya..erkeklerle de iyi anlaşırım ben (:"
"şekil 1-a diyorsun? (:"
"(: genel olarak zaten insanlarla iyi anlaşırım..pek sivri bir tip değilim çünkü, elime vursan şekerimi alırsın :p"
"hıı bunu söylediğin iyi oldu bak.. tamam.. elinde şekerle görmeyeyim seni x)"
"ya (: mecazi anlamda dedim onu" (allahım tam saf ya afsadgad)
"peki :p sen yine de dikkatli ol..;)"
nilay o ara laflamakta olduğu necodan kafasını çevirip laf attı bize,
"gençler, kaynaştınız mı hemen? :p nasıl gidiyor muhabbet x)"
"aynen, nilay, arkadaşların da senin gibi canım" dedi eda hemen,
ben, "geveze mi demek istiyorsun yani bana?" diye üstüne gittim edanın şakasına, bu gene gülmeye başladı, palmface yaptı filan..
"tsigalko benden de beterdir, kendini alıştır bence x)" diye gır gıra devam etti nilay..
ortam güzel.. muhabbet kakara kikiri devam ederken zütümde bir titreşim hissettim, hayır, zenciler değil.. telefonum..
panpalar, takip eden var mı, atalım mı 1-2 part daha?
telefona baktım, hazır eda nında dikkati üzerimde değilken..kim ki bu? burçin değildir, onunla akşam üstü konuştuyduk zaten..
mesaj, eliften..
"nabersin? yeni yıla hazır mısın (:"
hemen cevap yazdım kısaca, "iyi ya, program vardı, onu yaptık, kafede bizimkilerle eğleniyoruz (: sen naptın?"
ardından eda-nilay ikilisiyle sohbete devam ettim, bir dakika sonra tekrar titredi telefonum,
"iyi bende, biliyordum çalacağını ama kızlarla başka yerdeyiz bizde.. biliyorsun işte mine filan :s gelemedim o yüzden, nasıl kalabalık mı?"
"aslında gelmediğin iyi olmuş, şüphe çekerdi, biliyorsun işte nilay filan :s (: (:, evet acayip bir gece oluyor ya, her şey harika"
cevabı yollayıp gözlerimi ekrandan kaldırınca nilayın imalı-sorgulayan gözleriyle karşılaştım, sanki bana, "yanında eda varken böyle çatır çutur telefonla oynuyor olman ne derece mantıklı?" der gibiydi.. hemen sindim.. telefonu yeniden zütüme * sokarak ortadan kaldırdım..
edayla konuşmaya devam ettim, o arada da ufak ufak masayı gözlemliyorum... bakalımm.. -
885.
+2yan tarafta, tolga bütün hünerlerini begüm ve arkadaşları üzerinde deniyor gibi, ne zaman kafamı çevirsem kızı gülerken görüyorum, bir iki kere göz göze geldik, bana da sırıtarak göz kırptı.. yanımda nuriş ve beril kol kolalar, kız kafasını bizimkinin omzuma bırakmış, nuriş kulağına bir şeyler söylüyor, saçlarıyla oynuyor..Tümünü Göster
alperle dilara da benzer pozisyondalar..ooh.. hayat size güzel aq..nilayın, tolganın ve begümün sap arkadaşları kaynaşmaya çalışıyorlar işte..kah birbirleri arasında kah gruplar arası sohbetler..ama bir tak yiyemezler herhalde, amk pasifleri.. yumuşak eleman kızlara fal bakıyor.. nilayla neco konuşuyorlar, hayret ettim.. acaba bu yakınlaşma kimin fikri..
bence nilayın.. tolganın begümle yakınlığına bir misilleme sanki.. neco zaten dünden razı, çaresiz... lan.. inşallah abuk subuk şeyler olmaz.. gerçi, ben de çok pipirikliyim sanırım..ne var aq, iki sınıf arkadaşı yan yana oturmuş konuşuyorlar..ama işte niyet önemli.. neconun niyeti zaten belli.. eğer nilay da kendininkini tolgaya gönderme yapıcam diye bozarsa.. ayıp olur yani..ama şöyle de bir durum var, tolga şu an tamamen farklı bir evrende, ayrı bir paralelde.. nilayın ya da yapmaya çalışması muhtemel şeylerin pek farkında değil gibi.. tavşan-dağ meselesi..
biz de edaylayız işte.. nilayın diğer sap kız arkadaşları için üzgünüm.. yani onlar hakikaten baya vasatlar, eda gene iyi yani nilayın dediği gibi.. aktiflik olarak da bir numaraları olmadığı için gecenin büyük kısmını aralarında konuşarak geçiriyorlar.. beni ve edayı değerlendirip gözlemliyor olmaları muhtemel..el birliğiyle arkadaşınızı bana kakalayabilecek misiniz bakalım ha gayret (:
tekrar mesaj geldi..
eda ile konuşmamı bozmadan, sanki saate bakar gibi telefonu çıkardım, eliften gelen mesajı okumaya başladım,
"(: olağan şüphelileriz desene, ben sana gelemedim, gelemiyorum, ama sen başka bir yere takılmazsan bana gelsene kafeden sonra? biz çok geçe kalmayacağız"
hobaaa...
hadi bak bakalım telefona saate bakar gibi şimdi yiyorsa..lan.. elif, yıl başı gecesi, eve çağırıyor beni.. yine... yeniden mi?..gitmem halinde, yeni yıldan fazlasına gireceğim belli.. gitmem mi lan? uçarak giderim... allah be!... sıcak bastı.. sakin ol tsi... iyi de, buradan zaten 2 ye doğru çıkacağız..ben bizimkilerle çıkmazsam hem ayıp olur, hem de soru işaretleri yaratır.. saat çok geç oluyor.. napıcaz?
ekrandan kafamı, düşüncelerden de beynimi zorlukla ayırıp yeniden edaya döndüm.. kız bir tuhaflık fark ettiyse bile belli etmedi.. kibar şey, kıyamam sana ben..
"arkadaşlarım" dedim, "yeni yıl kutlamaları geliyor şimdiden (:"
"hıı (: bir şey kalmadı ya, 10 dakika sonra 10 dan geriye saymaya başlıyoruz (:"
"rica etsem benimle birlikte sayar mısınız? ;) :p"
"tabi ki efendim ne demek (:"
eda utangaç utangaç gülümsemekle meşgulken elife cevabımı yazmaya koyuldum,
"gelirim ama, biz burada 2 gibi filan çıkıcaz? geç olmaz mı?"
bu sefer telefonu masaya bıraktım.. ouff anasını satayım.. reddedilemeyecek tekliflere bile "ama" çekmek zorunda kalıyorum.. olaya bak..
biraz sonra yeniden mesaj geldi..eda umarım kıllanmıyorsundur..
"yoo, ben sabaha kadar ayaktayım zaten, eğer gelecek olursan mesaj atarsın bana, mutlu yıllar :*"
oof of..yutkundum.. gelicem ulan.. sabahlar olmasın.. gelicem..
"tamam canım o zaman.. gelirim, haber veririm gelmeden önce de, sana da mutlu yıllar ;)" yazıp yolladım..
çok karışık duygular içerisindeyim be beyler.. pişmanlık gibi, sevinç gibi, kararsızlık gibi, coşku gibi..
kısacası, gene kafam, kalbim çorba gibi..
panpalar, burada kalalım, sahur vakti geldi,
yarın gece cimboma koyduktan sonra yılbaşı gecesinin ikinci yarısından devam ederiz,
not: olur da bir kaza olursa 1-2 gün görünemem buralarda ama ehehe..
olmamış bu sefer panpa, ben de yemedim valla
•
iyi akşamlar panpalar, hayattan ve her şeyden bir anda soğuduğum dün gecenin ardından nihayet kendime gelmeye başladım. bu gece yazayım da biraz efkarım dağılsın anasını satayım..
gene her zamanki saatlerimize doğru gelirim devam ederiz ;)
@kertenkeleyi kerden adam, haklısın panpam, elbette düşündüm bu konu hakkında, yani bence faydam da oldu kıza, hayatı öğrendi, olgunlaştı, ama daha önceden de dediğim gibi, daha duymanız gerekenler bitmedi ebruya ilişkin, fikirleriniz değişebilir
herkese iyi geceler, 10-15 dk ya başlıyorum panpalar ;)
http://fizy.com/#s/1klror
... bir boş vermişlik, rahatlama..
sandalyeme yayıldım biraz daha..iyice mayışmıştım, heyecandan uykusuz geçen geceler, sonrasında zorlu bir sahne performansı, kalabalık, gürültü..kafamı giben sert müzik, gözlerimi karartan sigara dumanları..
"durgunlaştın hayırdır?" diye laf attı nilay masanın karşısında..gülümseyerek bir ona bir edaya baktım..
"yeni yıla sakin, mazlum gireyim istiyorum ki tüm yıl öyle geçsin (: " dedim baygın baygın..
"oo, bu yıl fazla hareketliydi o zaman? bilmediğimiz ne hareketler oldu tsigalko bey? :p"
cevap vermeyip sadece gülümsedim, sonra edaya doğru çevirdim başımı, o da döndü, bakıştık bir kaç saniye, kaş göz hareketleriyle de destekleyerek, "yoruldum be valla" dedim, gülümsedi, "evet bir de çok kalabalık bu gece, gürültü var, o da yoruyor(:"
böyle nerden çöktüyse bir ağırlık yerleşti üzerime..boynuma hafif bir ağrı giriyor..başımı edanın omzuna yatırasım var..ona da ani bir sempati duymaya başladım birden..nasıl anlatsam bilemiyorum ama işte, böyle birden bire gelen bir mayışıklık, gerinme isteği, birilerine satılma isteği..herhalde gergin ve heyecanlı geçen onca günün ardından bir çeşit boşalmaydı bu, vücudum tandansını kaybetmişti..
birilerine sarılmaya, birilerinin bana sarılmasına ihtiyacım var..sanki yeterince şımartılmamışım gibi, bütün masanın beni aralarına alıp pişpişlemesini istiyorum içten içe..
kızla, masaya ilk oturduğuma nazaran çok daha yakınız, hatta omuzlarımız birbirine bitişik hale gelmiş resmen..şöyle bir çaktırmadan bakıyorum, kimin sandalyesi kaymış diye, benimki..ulan ne yavşak bir adamım ben be..keşke yanımda nilay otursaydı,şimdi ne güzel rahatlıkla kendimi onun omuzlarına atabilirdim..ama bu kıza ayıp olur..
rakçılar müziği kestiler, solistleri "eveeetaaarrkaaaşlaaarrğğ birdakiğğaaadan az bir süre kalmışşh.." dedi isyankar isyankar.."biradahhnn beraberrhhcheee sayıyyoruzzzhh" oou yee..saymaz mıyız bea..
"sayıyor muyuz :p" dedim edaya
"tabi ki efendim :p" -
886.
+2sahnedekilerin her bir rakama nota basarak, bizim de şımarık şımarık ellerimiz havada , sanki çok mühim bir tak yiyormuş gibi "oonnnn... dokuzzzz... sekizzzzz... yediiiii... " diye iştirak ettiğimiz içinde bulunduğumuz son saniyelerini geride bıraktık.."biiiirrrrr" den sonra ıslıklar, alkışlar ve baterinin tangırtıları, elektro gitarız cazırtıları aldı rakamların yerini..Tümünü Göster
evet, bir yılda daha geride kalmıştı işte..insan ömründen bir yıl daha..bir yıl daha yaşlanmıştık, ya da bir yıl daha büyümüştük..fark etmez..bizi bekleyen iyi-kötü günlere, evliliğe, çoluk çocuğa karışmaya, nihayetinde ölüme, bir yıl daha yaklaşmıştık yine..
ve bütün bunları çılgınlar gibi kutluyorduk... zamanın elimizden istavrit gibi çırpına çırpına kayışını, akışını, sulara, dalgalara karışıp gidişini kutluyorduk... 364 gün, darlığından ya da azlığından şikayet ettiğimiz zamanı, 365. gün, "ne de güzel geçiyor" diye övüyor, tebrik ediyorduk..
insanoğlu garip vesselam..
http://fizy.com/#s/1agtgu
masadakiler birbirlerini tebrik ettiler, eller tokalaştı, çakıştı, yumruklar tokuştu..bu yeni yıla, böyle hep beraberce, sevdiklerimizle bir arada girmenin şerefine yüzümüze gülümsemelerimizi astık, geri kalan tüm duygular ve düşünceler kapı dışında kalmıştı artık.."bir aradaydık.." ve "mutluyduk"... ne kadar gerçek, ne kadar sahte bilemem..ama ben de mutluyum panpalar..hani, her şey sahte bile olsa, her şey yalan bile olsa, karşımda nilay, yanımda tolgası, alperi, nurişi filan... bunlar bile yeterli ve geçerli sebepler zaten kötürüm kalbimi mutlulukla doldurmak için..
bir kaç dakika sonra insanlar artık yeni yıl mesajları atmaya-almaya başlamışlardı, ben de masadan izin isteyip kalktım, kafenin dışına çıkıp bizimkilere telefon ettim, telefonu annem açtı, hepsiyle tek tek konuştum, yeni yıllarını kutladım, nerdesin? kimlesin diye sordular, "arkadaşlarla kafedeyiz" diye fiks bir cevap verdim, onlar da kendi fiks tembihlemelerini yaptılar, cümlelerinin başına ve sonuna "aman oğlum" u da ekleyerekten..(: ah şu ana babalar..seviyorum be sizi..beni bu dünyadan, belki de karşılıksız ve çıkarsız seven tek varlıklarım olduğunuz için seviyorum..karşılıksız ve çıkarsız olarak seviyorum..
aklıma burçin i de aramak geldi..ama sonra ailesinin yanında rahatsız etmek istemediğim için vazgeçtim..kızı zor durumda bırakmayalım..mesaj atmaya karar verdim, "mutlu yıllar canım (:" yazıp yolluyordum ki, acaba "canım" kelimesi çok mu samimi gibi oldu diye düşünüp kasmak zorunda kaldım..elim siler gibi oldu ama silmedim..aynen o şekilde yolladım..ne var aq..sıradan bir kız arkadaşıma yazarken bile tereddüt etmediğim kelime, nedense burçin e sıra geldiğinde kafamı karıştırıvermişti... hayır, sıradan arkadaşlarım kadar bile değer vermediğimden değil..tam tersi aslında..seviyorum ben bu kızı..hoşlanıyorum bildiğin..işte tam da bu yüzden bu gerginliğim..
tekrar içeri girdim,
gece boyu kendimi yine zamanın akışına ve insan kalabalığına bırakarak eğlendim..burçinin cevabı "beraberce nice yıllara canım (:" şeklinde olunca daha da bir mayıştım mutluluktan..içmeden sarhoş oldum adeta..saat bire doğru, o karmaşa ve coşku, yerini dinginliğe bıraktı, ece&selim * çiftinin de katkılarıyla..aşk şarkıları söylendi, eşlik edildi..sevgililer daha da yakınlaştı birbirine..sevgili olmayanlar da tabi..artık içerdeki insanların büyük bölümünün benim gibi hissettiğine eminim..böyle bir sakinlik..ağırlık..kaynağı belirsiz bir neşe ve huzur..huzur evet..anahtar kelime bu olmalı..herkes koyverdi kendini..günlerdir gerilen ip, nihayetinde kopmuştu..hepimiz rahatladık..girmiştik işte... yeni yıla..ya da her ne ise ona..
eda ile beraber eşlik ediyorduk şarkılara..ne ara o kadar samimi olduk bilmiyorum ama zaman zaman kendi kolumu onun sandalyesinin sırt kısmında, onun ellerini benim kolumun üzerinde, gülerken eğilen başını ve saçlarını omuzlarımda buluyordum..bu durumu pek sorgulamadım..yılda bir kere gelen ve böylesi hayatımızda muhtemelen "bir" kere gelmiş olan bu güzel geceyi sorular ve düşüncelerle mahvetmeye niyetim yok. yanımda, benden hoşlanan bir kız var, ben de kendisini sempatik buldum..eğleniyoruz işte beraber, kucağıma oturup, dudaklarıma yapışmadıktan sonra ne istiyorsa yapabilir..aslında onları da yapabilir de (eheh) sonradan şey olmasın yani..üzülmesin..çünkü aramızdaki yakınlaşmanın bir geleceği yok malum..
saat ikiye doğru artık kafe yavaş yavaş boşalmaya * başlamıştı, bizim de taa ebesinin nikahına kadar beklememize gerek olmadığını düşünüyordum..5-10 dakikaya biz de kalkalım... acelemiz var..
telefona baktım saati kontrol etmek için, o ara gelen mesajları gördüm, bursadaki vefakar kankalarımın "yeni yılın mutlu olsun, noel baba zütüne koysun" minvalinden kutlama mesajları, yine uzaktaki bir iki arkadaşımdan daha tebrikler ve eliften de "biz eve döndük, mutlu yıllar ;))" şeklinde mesajlar gelmiş, baktım atılış zamanına, biri çeyrek geçe gibi..erken dönmüşler evet,
"birazdan biz de kafeden çıkıcaz, kızları yurda bırakırsak yarım saat sonra sendeyim (:" yazdım.
baktım bizim masadaki ahali daha hala istifini bozmuş değil, seslenme zorunda hissettim kendimi,
"gençler (: ..kafe kapacak 15-20 dakikaya,eğlenceye doyamayan dışarıda ya da diskoda devam edebilir :p"
hemen konuşmalar kesildi, gülümseyen sıfatlarla bana bakmaya başladılar çıldır çıldır..ahaha, herkes kendinden geçmiş lan, tiplere bak adfadgfad
tolga,
"arkadaşlar kalkalım artık, sahibi kızmaya başladı" dedi beni ima ederek, millet yarıldı..bin ya bu çocuk (:
bir kaç kişi daha onay verince zengin kalkış yapıp topluca önce kasaya, sonra çıkışa yöneldik..başlangıçtaki masadan kalanlar bizim beşli, nilayların tayfası ve begümlerdi, tolganın kankaları ve diğer figüranlar gitmişlerdi..ha sahi bir de beril ve dilara var tabi..
çıkışta iki saat ne yapsak ne etsek diye karar vermeye çalıştılar, gibicem ha..acelemiz var dedikçe element uyduruyorsunuz.. -
887.
+2sonunda karar verebildiler, ben de çok karışamıyorum acele ettiğim belli olmasın diye.. şüphe çekmeyek..Tümünü Göster
neco ve ben nilay ve arkadaşlarını yurda bırakıcaz, alper dilarayı evine bırakacak, onlar ayrıldılar taksiyle.. fena gibiş var bu gece anlaşıldı (:
nuriş de kendi manitasıyla kendi ilgilenecek, tolga begümlerle..
görünürde herkesin gayet güzel bir dağılım oluşturduğu, adaletli bir paylaşım gibi olabilir ama nilay ın tolga ve kızlara bakışı gözümden kaçmadı.. sonra, eğer kendimi şu kalabalıktan kurtarabilmem halinde benim ve alperin gecesi biraz daha uzun ve renkli olacak anlarsınız ya..
nuriş de yine manitasıyla işte.. belki baş başa kalınca kordonda biraz daha takılıp romantik anlar yaşayabilirler.. onun da keyfi yerinde..
olan bizim gruptan necoya oluyor.. yazık dıbına koyim ya..böyle dağ gibi delikanlılar, umutsuz aşkların peşinde yıllarını harcıyor ya..ne desem boş.."ulan gençliğini gibiyorsun?" diye kızsam mı, yoksa "helal olsun kardeşim, yürek işi bu" diye imrenip tebrik mi etsem bilemiyorum..
tek dileğim, nilay ın neconun bu zaafını fark etmemesi, fark ederse, suistimal etmemesi...
tolganın duyması vb. meselelerine hiç girmiyorum zaten.. kendimi bazen sanki zütümün altında saatli bombayla otururmuş gibi hissediyorum.. sanki bir gün gelecek ve bütün her şey gün yüzüne çıkacak, o bomba, benim rektumumun derinliklerinde patlayacak ve bütün bu güzel birlik beraberliğimiz bom tak, paramparça olacak gibi hissediyor, korkuyla titriyorum amansızca...
gibicem aşkınızı da sevginizi de be..
gecenin bir diğer loser i nilay olsa gerek.. sonuçta o da yalnız, ayrıca tolganın yalnız olmayışı, onun yalnızlığını daha da amansızlaştıran bir etmen..kim bilir o da neler geçiriyor aklında..zor tabi.. gerçi bizim maymunun da kızlara bir şey yaptığı yok, ama atraktif bir çocuk yani tolga, her an kafalayabilir hatunları, hatta belki de kafalamıştır da..begümle epey samimiler, ilk gün odamda tanışırlarken pek kasılmışlardı, hatta tolga, sonradan benle bu konuyu konuşmak bile istemedi..amk çakalı.. saman altından doğalgaz boru hattı kurmuş haberimiz yok..
herhalde, bu sefer kendi işini kendi görmek istedi, çünkü nilayla da bir araya gelmelerine ben ön ayak olmuştum, bu sefer de yine ben zütürseydim işi, biraz müşteri-pekekent ilişkisi gibi olacağı için ar etmiş olabilir, düşünceli çocuktur yani, ince düşünür..
eda da, kendince gecenin kazananı gibi olabilir, ama ben "vegasta olan vegasta kalır" misali, bu gece olan yakınlaşmaların bu gecede kalması ve daha ileri gitmemesi için elimden geleni yapacağım.. tamam, eğlendik bitti işte.. hoş gibmedik, yalamadık, mıncıklamadık..bir tak etmedim yani..iki yüzüne güldüm, iki de güldürdüm.. birinden beklenti duymak için bunlar yeterli ise şayet, kriterlerinizi bir kez daha gözden geçirin derim...
çünkü sonrasında yaşadığınız hayal kırıklıkları çok büyük, çok acı oluyor..
kendimden biliyorum..
başlık altındaki tüm panpalara tekrardan selamlar, yeni gelenlere ve fason üretimlere (: de ayrıca selamlar, şu nicki benzer yapma olayını bırakın la, zütüm kalkıyor bak ona göre :p
neco-ben-tolga, begümler ve nilaylar şeklinde yola devam ediyoruz, sokaklar, saatin epey ileri olmasına ve havanın da soğuk denebilecek bir serinlikte olmasına rağmen gayet kalabalık..bu şehrin zaten normalde pek uyumayan insanları, bu gece sabahı etmeye yeminli gibi..
önünden geçtiğimiz mekanların pek çoğu hala belli bir doluluğa sahip, kordonda, koşu yolunda, ara yollarda, hala daha insanlar cirit atıyor..
meydana geldiğimizde tolga ve begümlerle ayrılıyoruz, epey ters çünkü gideceğimiz yerler, öyle hıyar gibi dolaşmaktansa herkes sorumluluğunu yerine getirip, sonunda varış noktasında (evimiz) birbirini bulsun diye düşünüyoruz.. sonuçta birbirini görmeyen insalar değiliz yani, olayı dramatize etmeye gerek yok.. tolga yanında üç tane fıstık gibi hatunla gecenin karanlığına karışırken nilaya göz ucuyla özellikle dikkat ediyorum..pek umurumda değilmiş gibi davranıyor, davranmaya çalışıyor..ne yapsın..
neco ile beraber kızları yurda zütürüyoruz, ben bizimkine konuşuyorum çaktırmadan,
"aga, ben hemen dönmeyeceğim, istersen önce seni bize bırakalım, yalnız yürüme?"
"yoo fark etmez aga da, sen nereye gidicen ki?"
"evet nereye??" diye balıklama daldı nilay..lan nerden de duydun hemen..
"bir yere gittiğim yok ya..öyle biraz..tek başıma turlayayım istiyorum.."
"aaalllah allaaah?? sebeep?"
sebep, eşşeğin ziki afedersin..şu beni sıkıştırma huyun yüzünden kaç kere tartıştık, kaç kere kavga ettik, hala daha üzerime geliyorsun be nilay..
"bir sebebi mi olmak zorunda nilaycım? (: kafa dağıtıcam biraz denize karşı? yasak mı?"
bu kaşları havada garipser şekilde baktı, diğer kızlar da bakıp gözlerini kaçırdılar, bir gülüşmeler oldu orda..lan... hemen deli-divane-avare etiketi yapıştırmayın amk..
"sorun olmaz aga ben dönerim ya, kızları bırakalım önce ;)" diyor neco..
"peki madem.." diyorum.. onun da aklında, nilaydan alabileceği bir mutlu yıllar öpücüğü, vedalaşma sarılışı filan var herhalde.. karışmıyorum..
bir yanımda neco, bir yanımda eda ile laflaşarak yürüyoruz, kız koluma girmek için fırsat kolluyor gibi, allahtan öyle fazla girişken, cesaretli bir hatun değil de..sonradan uzaklaşması da kolay olur. aslında uzaklaşmak zorunda da değiliz, sadece daha fazla yaklaşmasak yeter..
niraz daha yürüdükten sonra nilay necoyla aramıza giriyor yarayarak, ikimizinde kollarına giriyor, benim kulağıma eğilip,
"isyankar genç :p" diye fısıldıyor.. sahte-suratsız bir gülümsemeyle geçiştiriyorum,
"ne var be?" diye kızıyor hemen, "demek efkar dağıtacaksın kendi kendine (:"
"hı hı.. (:" diyorum gene aynı şekilde, o da karşılık olarak maymun gibi yapıyor yüzünü.. sonra da somurtuyor, koluma geçirdiği kolunu kasıp benim kolumu sıkıştırmak suretiyle canımı yakmaya çalışıyor.. neyse dayan dragon, 5 dakika sonra özgürsün.. taksi mi çevirsem acaba napsam elife giderken..
@paravarhuzurvar, helal olsun ona (:
sonunda yurdun önüne geldik, vedalaşmalar işte.. klagib.. gecenin en silik tiplerinden olan, ama bu gece odalarında dedikodunun dıbına koyması muhtemel olan iki kızla tokalaşıyorum efendi efendi, eda ile kibarca sarılıyoruz, öpüşüyoruz, hangi stil olduğunu siz biliyorsunuz artık x) ..nilayada sarılacakken geri kaçıyor bu, "gel kız buraya, tripcan (:"
"yo ne tribi, ben girmiyorum ki yurda?"
"ne? niye?"
"canım istemiyor, biraz kordonda gezip efkar dağıtıcam.."
... pff... çattık..
"tek başıma" diye de ekliyor sonra..
ben arkadaşlarının ve neconun yanında kızı rencide etmemek için yine gülerek alttan alıyorum,
"canım hadi, çocukluk yapma, gel öpeyim seni de, gidicem"
"öpeceksen gene öp de, ben girmiyorum yani içeri bilgin olsun (:"
..ebenin..
"(: o zaman necatiyi evine bırakırsın tamam :p, neco hadi iyisin yalnız yürümücen bak koruma veriyorum yanına"
çocuk, kızlar şaşkın..
"ya, neco kusura bakma, bırakırdım tabi ama biraz ters o taraf şimdi, ben deniz kenarına inmek istiyorum, böyle denize karşı dalıııp gidicem (: ... tek başıma ;) "
sinirlerim cidden bozulmaya başladı ama...
daha fazla münakaşa etmeyip "tamam neyse o zaman, kızlar, iyi geceler hepinize, mutlu yıllar ;) ..abi, evde görüşürüz senle de tamam ;)"
"mutlu yıllar (:"
"tamam aga hadi iyi geceler sana da (:"
hızlı adımlarla ayrılıyorum kapının önünden..bir an önce kendimi alt caddeye atmam lazım, sonra da hemen bir taksi bulup vıınnnn turizm..
arkama bile bakmıyorum..
aslında bakmak için yanıp tutuşuyorum meraktan, ama bakmamam lazım..
"hişşşt.."
bana mı lan?
"hişşş yavrum, saçlarını fazla savurma, yerlerr x)"
off nilay!.. -
888.
+2arkamı dönünce yine benim gibi koştura koştura gelen nilayı görüyorum, pis pis sırıtıyor bir yandan,Tümünü Göster
"kızım manyak mısın sen yeaa!"
"sana ne be? sahile iniyorum ben?..ama eşlik edebilirsin tabi oraya kadar, ordan sonra nereye istersen git (: ... ben denize karşı düşüncelere dalıcam biraz x)"
derin nefes alıp, ağzımdan çıkmak için çırpınan kötü kelimeleri geri yutmaya çalışarak, dişlerimin arasından konuşuyorum,
"nilay.. cım..ne yaptığını... sanıyorsun..bu şekilde davranarak??"
"neden ki?" diyor dudak büzüp, "inemem mi yani tek başıma kordona ben? yasak mı?"
sürekli benim kelimelerimi kullanarak iyice zıvanadan çıkarıyor beni..o çizgi filmlerde, sınır katsayısı yükseldikçe topuktan alnına doğru kırmızılık yükselen karavana sam gibiyim..her an kafamdaki termometre patlayabilir..
"seni yalnız göndermeyeceğimi biliyorsun?" diyorum bezginlikle.. yordun beni be nilay..
"ya, ben de illa yalnız gidicem diye ısrar etmiyorum ki? bana katılmak istersen katılabilirsin yani, engel olmam x)"
off.. ooff..ağlıycam valla artık.. kendimi en yakın duvara yaslıyorum, şuraya çökesim, yatıp uzanasım var... baş edemiyorum artık..
"niye yapıyorsun bunu?" diye soruyorum..o bezginlik sesime öyle bir yansımış ki, nilayın da ifadesi değişiyor, bu kez, az önceki gibi dalga geçerek değil, ciddi şekilde veriyor cevabını,ya da sorusunu mu soruyor demeliyim?
"sen neden yapıyorsun? nereye gecenin bu vaktinde tek başına? takılmalar filan?"
ah dıbına koyayım ah..nerden söyledim necoya.. güya ince düşünceli davranayım dedim, ağzıma sıçayım ağzıma..
"yalnız kalmak istedim biraz?" diyorum gene aynı çaresizlikle.."bir yere gittiğim yok.. beni hep zorluyorsun, sıkıştırıyorsun devamlı, neden?"
yüzü tamamen ciddileşiyor..
"çok mu dertlisin?" diyor.."dertliysen, ben de dertliyim..o yüzden sıkıştırıyorum.. yardım edebilmek için.. seni yalnız bırakmamak için"
"ben istemiyorum ki yardımını?"
ulan gibişe gidicez, yakamızı kurtaramıyoruz arkadaş..
"ben seninkini istiyorum belki ne biliyorsun?"
gözlerimi dikip bakıyorum yüzüne..yok abi.. anlaşıldı..kurtuluş yok bu gece tamam... en azından, kırmadan, dökmeden bir kurtuluş yok..e nilayı da gibiş için kırar mıyım?..kıramam.. kıramıyorum anasını satayım..şu içimdeki insan sevgisi, çocuk kalan, masum kalan bir yan var ya hani..hah işte, onun ben t.a.q ...
duvardan güç alıp yeniden doğruluyorum, "gel buraya.." kollarımı açıyorum, içten bir sarılıyoruz önce..
"kordona iniyoruz?" diye son bir kez daha onaylatıyorum durumu,
"tamam" diyor.. birbirimize sarılı vaziyette alt caddelere doğru ilerliyoruz..
@marko marin, şöhretin getirdiği zorluklar bunlar hep panpam :p
dostlar, bir part daha yazıp bitiricem bu gecelik, yarın kandilmiş, hepinize iyi kandiller şimdiden, babuşla teraviye gidicez muhtemelen, biraz geç kalabilirim yarın gece
http://fizy.com/#s/1ahru0
..görülen o ki, bu gece gibiş büyük oranda yattı..gerçi kız sabahlıyorum filan dedi ama, eğer nilayla bir saatten fazla takılacak olursak, artık saat üç küsürü bulacağı için gidilmez yani..gitsem de bir taka benzemez zaten, birinci postadan sonra kızın üstüne yığılıp uyuya kalırım muhtemelen..
hızlı adımlarla yürüyüş yoluna ulaşıyoruz, ardından yavaşlıyoruz..
"insanlar dışarda hala" deyip gülümsüyor nilay..
"evet..ama yarım saat, bir saate kimse kalmaz.."
konuşmadan, yavaş adımlarla yürüyoruz, benim elim onun omzunda, onun eli benim belimde..yılbaşı gecesinden maksimum oradan faydalanmaya çalışan sevgililer gibiyiz dışarıdan bakınca, ama sorun etmiyorum açıkçası..cidden..kim nasıl anlarsa anlasın..hatta daha da sıklaştırıyorum kolumu, daha da sarıyorum, çekiyorum kendime..sahiplenmek hoşuma gidiyor..
bir süre sonra bu sıkılıyor sessizliğimden ve suratsızlığımdan..konu açmaya çalışıyor,
"güzel geceydi demi?"
"hı hı.."
"edayla da..iyi anlaştınız gibi geldi bana?"
dönüp yüzüne bakıyorum, profilden..o da bana doğru dönünce yüz yüze geliyoruz..aklından neler geçtiğini bilmeyi öyle isterdim ki nilay..acaba şu an, tam şu anda, bana bu cümleleri kurarken ne düşünüyorsun? bana böyle gece gece zorla monte olurken ki kafa yapın ne? mantığın ne?..
"evet?" diyorum, kendim de şaşırmış gibi, "iyi anlaştık valla..sempatik, sıcak bir kız..kasmıyor muhabbeti.."
"öyledir (: ..demiştim ama ben sana (:"
"yani iyi anlaşmamıza sevindin?"
"he..heralde yani x)"
"yarın öbür gün sevgili olsak da çok mutlu olursun?"
"evet..?..zaten, amacımız o değil mi?"
dudak büküyorum.."bilemiyorum..senin ne zaman en düşündüğünü anlamakta zorlanıyorum... normalde insanların aklını okuyabildiğime inanırım..tabi bu, böyle sihirli bir yetenek değil elbette..tamamen konuşmalarından ve davranışlarından elde ettiğim varsayımlarla tahminlerde bulunuyorum..genelde doğru çıkıyor... ama bazı insanlarda işe yaramıyor bu..mesela sende.."
ufak bir sessizliğin ardında kısaca kahkaha atıp,
"hadi ya.. (: ... güzel yetenekmiş..bana da öğretsene... ben de işe yaramadığına sevindim ayrıca x) neden acaba??"
"çünkü çok dengesiz birisin sen..o yüzden işe yaramıyor"
gözlerini kısıp, dediklerimi tartmak istercesine yüzüme bakıyor,aklından "şimdi bu beni övdü müüü yoksa küfür mü etti lan?" gibi bir düşünce geçiyor olsa gerek (:
"dengesizim demeek?" diyor bilmiş bilmiş,
"evet..e hani hoşuna gitmişti işe yaramıyor oluşu ya..bu yüzden yani (: ... hem niye sevindin? yoksa kötü şeyler mi geçiyor aklında bakayım?"
zaten bir cevap beklemeyen sorularım cevapsız kalıyor, karşılığında yeni bir soru alıyorum,
"başka kim var işe yaramayan? ya da var mı?"
"var..bir iki kişi daha.."
"kim?"
"burçin mesela..hani şu peşinden çı.."
"biliyorum" diye sözümü kesiyor..
"ha..o işte.." -
889.
+1biraz daha yürüyoruz sessiz şekilde..aklımda tamamen bom boş..inanın, hiç bir şey düşünmüyorum... spor salonunda, özellikle kondisyon antrenmanı olan günlerde, hocamız "bir dakika boyunca zihnimizi boşaltıp derin nefes alıyoruz-veriyoruz" derdi antrenman aralarında bünyemizi rahatlatmak adına..o zaman bile aklıma çiçek böcek, tuhaf tuhaf şeyler gelirdi..ama şimdi o "zihni boşaltmak" deyiminin ne demek olduğunu anlayabiliyorum..Tümünü Göster
bom boş..hiç bir şey düşünemiyorum..düşünmüyorum..sanki birileri gelip şalterimi kapatmış gibi..çarkları durmuş, çekiç, örsün üzerinde, havada asılı kalmış...
bir "zıır zırrt zıııırtt" sesi gene imdada yetişiyor..
"telefonun..çaldı galiba?" diyor nilay, eli zütümün yakınında olduğu için titreşimi o da hissetmiş olmalı..
telefonu çıkarıp mesajı okuyunca yeniden gerçek dünyaya dönüyorum..makaralar dönmeye başlıyor tekrar..ışıklar geldi..
tolga yazmış,
"nerdesin la sen bebe? gel de konuşak ;)"
oo..hayırdır inşallah tolga bey..adam bana konuşma teklif ediyor lan? olucak iş değil (:
göz ucuyla nilaya bakıyorum ne yapıyor diye..kafası denize dönük..hani, "merak etmiyorum" havası yaratmaya çalışıyor..ve bununla da kalmayıp bunu sözcüklere döküyor,
"bakmam merak etme..kimse kim"
"gecenin üçünde bana mesaj geliyor ve sen merak etmiyorsun öyle mi? ..seen? (:" deyip dalga geçiyorum..
"evet..gayet de etmiyorum.." deyip omuz silkiyor ama yüzü görmeniz lazım..dudaklarını yiyecek meraktan neredeyse..
"dengesizsin diyorum, başka da bir şey demiyorum" deyip gülüyorum..
"istersen okutabilirim?"
inanmaz gibi yüzüme bakıyor..
"cidden?..hem sen de benim gece boyunca kimlerle, nasıl, neden mesajlaştığımı da öğrenmiş olursun?"
hala inanmaz gibi..
tolganın, bursadaki arkadaşlarımın gönderdiği mesajları okutuyorum... elifinkiler, çoktan silindi..o yüzden peek bir rahatım..
"nasıl, memnun oldun mu? bak, senden gizli işler filan çevirmiyorum ;)"
"hı hı... tolga ya da hayırlı olsun bu arada..iyi dileklerimi iletirsin.."
"ne..? anlamadım ne demek istediğini?"
"bence gayet anladın.."
"valla bak?" (elbette anladım aq, zaten sana da mesajı bu yüzden gösterdim..oh olsun sana.."
bir şey demeyip tip tip bakıyor sadece..
tolganın mesajına karşılık, ben elife mesaj atıyorum bu arada,
"canım, nilaydan bir türlü kurtaramadım kendimi..galiba gelemeyeceğim bu gidişle..başka zaman buluşalım mutlaka.. mutlu yıllar, öptüm :/"
telefonu yeniden züt cebime, elimi de nilayın beline koyuyorum..sessiz sessiz yürümeye devam ediyoruz..
ve evet biliyorum..şerefsizin önde bayrak tutanıyım..işin garibi, bundan yavaş yavaş keyif de almaya başlıyorum...
herkese iyi geceler, iyi sahurlar, yorumlarınız ve mesajlarınız için teşekkürler (:
iyi geceler panpalar, kandiliniz mübarek olsun tekrardan, camiden döndük, teravi eğlenceli ama yoruldum lan :s
00.00 dan sonra geleceğim, yerlerimizi alalım (x
tekrar selamlar, başlık altına yeni katılanlara, zaten olup da yeni piyasaya çıkanlara da ayrıca hoş geldin diyorum.
kaldığımız yerden devam edelim,
geceye özel soundtrackimiz de gelsin,
http://fizy.com/#s/1ai3vp
..biraz daha yürüdükten sonra oturmaya karar verdik.. hava soğuk.. denizden de esiyor hafif havi.. üşüyorum aslına bakarsanız ama serde erkeklik olduğu için çaktırmıyoruz malum..
oturduk banka, iyice sokulduk birbirimize de,
"üşüyon mu?" diye sordum
"biraz..ama olsun"
"istersen zütüreyim yurduna, taku takuna hasta olma bide?"
"yok ya..bişey olmaz..sen de mi üşüdün (:"
"biraz... ama olsun (:"
birbirimizi ısıtarak oturduk bir kaç dakika.. konuşma ihtiyacı hissettim,
"keyfin nasıl?"
dudak büktü.."normal?"
"eğlendin mi bu gece?"
"eğlendim (: ..ağzındaki baklayı çıkart bence girizgahı hadi ;)"
ehehe.. fazla iyi tanıyor beni.. asıl söylemek istediklerimden önce yol yapmaya çalıştığımı anladı, iyi, uzatmıyorum o zaman,
"sen, derdim var gibi bir şeyler demiştin az önce? konuşabiliriz her neyse"
"sen de dedin? seninkini konuşalım önce"
"yoo ben öyle bir şey demedim"
"tabi canım, gece gece yalnız dolaşacak olan sen değil miydin? efkar dağıtacaktın hani? (:"
bir kaç saniye duraksadım.. eğer bu konuyu açıklığa kavuşturmazsam devamlı laf sokmaya devam edecek..bu geyik günlerce, hatta haftalarca sürebilir..o yüzden apaçık olmasa da gerçeği söylemeye karar verdim ki zaten kız da benim şu "yalnız yürüyüp denize bakarak efkar dağıtma" aforizmama inanmış gibi durmuyor..
"efkar filan dağıtmayacaktım be..birine gidecektim.."
"nasıl? bu saatte mi?"
"aynen.."
"oha..ne işin var len bu saatte? kime?"
"bir arkadaşa.. eskilerden..takılacaktık sabaha kadar işte.."
dikkatle yüzüme baktı, gülecek gibi böyle, gülemiyor, beni tartıyor ne kadar ciddiyim diye..
"e o zaman.. niye baştan öyle demedin?.."
"yanlış anlaşılmasın diye ya..kızlar filan vardı"
gözlerini irileştirerek yüzüme bakmaya devam etti, nhayetinde de dayanamayıp gülmeye başladı,
"yani şimdi sen benim yüzümden gitmen gereken bir yere gidemedin mi?"
"biraz öyle oldu (:"
"oha ya..söyleseydin ya be olm..ne bileyim ben..(: kusura bakma"
tabi tabi, hiç bilmez misin.. yalan söylediğimin başından beri farkındasın zaten.. öyle anlaşılması zor bir yalan da değil zaten.. gecenin üçünde, yalnız kordonda yürümek filan... eski köye yeni adet, bunun ani gelişmiş sallamasyon bir bahane olduğunu, beni biraz tanıyan herkes anlar zaten.. -
890.
+1"olsun" dedim.."senden kıymetli değil (:"Tümünü Göster
bu önüne döndü hala ah vah çekiyor bir yandan sırıtarak..yapmacık şey (:
"sövdün kesin içinden ama neysee (:"
"biraz sövmüş olabilirim evet, ama ana bacı karıştırmadım asfsaf"
"(x manyaksın sen ya..nasıl da kahrını çekebiliyorum bazen şaşırıyorum ha"
"sen mi ben mi? hıh.."
":p küstün mü hemen.."
yanaklarımı sıktı, ben kendimi kaçırmaya çalıştım..beceremeyince, intikam olarak başını göğsüme bastırdım..bir yandan gülüyor, bir yandan beceriksizce tokatlar savuruyor, sonra sakinleştik ikimizde..öylece kaldık..onun başı benim göğsümde..sarmaş dolaş..durgun ve teklifsiz bir ses tonuyla sordum,
"tolgaya mı sıkıldı senin canın?.."
hemen konuşmadı..
"olabilir..belkide.."
hala boyundurluk altında tuttuğum ensesini serbest bıraktım, doğruldu yavaşça..yeniden yüzünü görebildim..yüzünü göreyim istiyorum..
"hala..bir şeyler hissediyor musun?"
gene derin bir nefes aldı..gözleriyle denizi taradı..
"hayır ya..ama ne bileyim, sonuçta onca zaman geçirdik beraber..iyi de bir çocuk, gerçekten bak..çok karakterli bir arkadaşın var, hem öncesinde, hem çıkarken hem de ayrıldıktan sonrası için çok..minnettarım ona..ben artık bir şey hissetmiyorum..bu saatten sonra o istese bile zaten mümkün değil..yine de, insan tuhaf oluyor be tsigalko... onu öyle mutlu gördüğüm için, yüzü gülerken gördüğüm için mutluyum tabi..ama işte... dökemedim kelimelere galiba..ama sen anlıyorsun bence..ne demek istediğimi..demi?..anlamışsındır... "
anladım nilay..anlıyorum elbette..yazık ettiniz birbirinize ya, ben en çok da ona yanıyorum..
"ah be kızım... o kadar kızıyorum ki size..bir acayipsiniz..aranızdakiler..şu an yaşadığınız durum bile acayip..anlıyorum elbette..her zaman birbirinizin gözünün önündesiniz..kolay değil..bir araya gelemeyiz tekrar diyorsun..ama tam olarak kopamıyorsunuz da ortak çevreleriniz yüzünden... hep bir arada bir derede... nasıl dayanabiliyorsunuz?..bilseydim böyle olacağını... "
"hiç tanıştırmaz mıydın o zaman bizi?"
"tanıştırmazdım her halde..baksana olanlara..inan en az sizin kadar ben de geriliyorum, üzülüyorum... "
"ya ben üzülmüyorum ki..gerilmiyorum da..bak kesinlikle, kötü de düşünmüyorum tolga hakkında, inşallah mutlu olur, ömrü boyunca mutlu olsun..ben de mutlu olurum yani..sadece şey oluyor işte..onu böyle görünce hani, "vaay bee.." diyorsun.."helal olsunn" diyorum..tabi bir de ben de onun tam tersi durumda olunca..öyle kimsesiz gibi (: ..gülme (: .."
"(: hey allahım ya..kızım bir kere, sen asla kimsesiz kalmazsın onu bir kere aklından çıkar, herkes gitse bile ben varım yanında, anladın mı? ikincisi, sen bariz kıskanıyorsun be tolgayı? (: ya resmen, böyle ayrı yaşayan ama bir türlü boşanmaya yeltenemeyen karı kocalar gibisiniz x)"
gülerken birden bire yüzü soldu..hasgibtir...
devirdiğim çama bak lan..denecek laf mıydı bu şimdi?..
@ asosyal at yannanı,
lan panpa, 1000 (bin) aydan daha hayırlı olan bu mübarek gecede moral bozmak hiç yakışıyor mu yahu? ;)
derdini söyle derman bulalım ayıp ettin (:
http://fizy.com/#s/3e3b2b
"pardon ya" dedim hemen..canım sıkılmıştı öyle pot kırınca..gibeyim ağzımı bu akşam bir yıl yetecek kadar boş konuştu yani..diktiricem yarısını..
"sorun değil" diye miyavladı bizimki ama benzetmenin hoşuna gitmediği belli oluyor tabi yüzünden... gönlünü almak için sordum,
"nasıl bu arada sizinkiler?"
şöyle bir kafa salladı, sonra da, o güne kadar gördüğüm en saf gülümsemelerden birini takınarak
"iyilerr (: " dedi..ailesini seven, onlara aşık bir kız çocuğunun içten gülümsemesi..işte o an nilayı alıp içime sokasım geldi..böyle, öyle bir sarılacağım ki, yüreği yüreğime kaynayacak..o derece... kıyamam ben sana ya..
"bir aradalar tekrar..babam, geri taşındı eve... iyi gibiler yani..bir terslik görmüyorum ben..bazen, acaba, ben üniversite sürecinde kötü etkilenmeyeyim diye şimdilik idare mi ediyorlar diye düşünüyorum ama..öyleyse bile..öyle olsa bile, yeniden yan yana olmaları..güzel.."
gülümsüyor bir yandan ama, gözleri de doldu..yavrum..duygusal kızım benim..
"en olmadı, bir kaç sene okulu uzatırım olur biter :p o arada zaten ne olmuş olursa olsun affederler birbirlerini x)" deyip gülmeye başladı,aynı zamanda da ağladı ağlayacak ama..cam gibi gözleri..
ben de güldüm hemen, "evet..ama o zaman benim de okulu uzatmam gerekir? beni de yakarsın valla" dedim
"niye canım, seni engellemem korkma :p"
"yok ben bilerek kalırım... yoksa kim sahip çıkacak kızım sana, kurtlar kuşlar kapıverir (:"
gülerek baktık birbirimize..kolumu açtım, yeniden davet ettim omzuma, geldi sokuldu..
çok seviyorum ben bu kızı beyler..sanki hayatın bir yansıması gibi karakteri..her şey var... kendisi, yaşadıkları, tam bir trajedi..
ailevi problemleri mi olsun..yalnızlığı mı olsun..yoksa bir zamanlar sevdiği adamın, artık hayatına müdahale edemeyeceği şekilde, ama sürekli de gözünün önünde kalıyor olması mı olsun...
ve ben, bir de utanmadan bu kızı üzdüm zamanında, eşşek gibi..hıyar gibi yalnız bıraktım... başka kızlar için..hani kaba tabirle, bir am uğruna..ittim, kaktım..bağırdım yüzüne..
bu kızı..
ulan bu kız benim veli nimetim be..benim, belki de, bütün bu yaşananlar geride kaldıktan, ben intikamımı aldıktan ve ortalığı manen, kan revana buladıktan sonraki, cehennemden çıkış biletim..
ne yaparsam yapayım..kime, ne yaparsam yapayım... nasıl biri olursam olayım, nasıl biri olmaya çalışırsam çalışayım..dünyanın bütün kötülüklerini de yapsam manevi olarak..yüzlerce, binlerce gönül de kırsam..aldatsam, aldatılsam, günden güne, santim santim çamura, katrana, irine, zifte de batsam,
işte bu kız, ve ona karşı olan davranışlarım, sorumluluklarım, sevgim, arkadaşlığım, dostluğum,
benim hala insan kalan, ve bana eski tsigalkoyu hatırlatan çiçek bahçesi yanım olarak kalacak..
buradayım nilay..her zaman..arkadaşın tsigalko olarak..ne olursa olsun buradayım..başkasına karşı kim olursam olayım, senin yanında hala o ilk tanıdığın zamanlarda kalan saf, iyi niyetli adamım... -
891.
+2..öyle kaldık yine.. sessizliğimizle anlaşıyorduk adeta..iki insanın, araya cinsellik girmeden ne kadar yakın olabileceğinin sınırlarını yeniden yazıyorduk adeta..Tümünü Göster
bir kaç dakika sonra tekrar ayrıldık.. gerindim..uvv.. üşüme geldi yine birden o sıcak-büyülü andan çıkınca.. saate baktım, sonra da dönüp arkama baktım.. aboow..kimseler kalmamış lan..
"nilay?"
"he?"
"kız kimse kalmamış, millet dağılmış, dalmışız bizde.. zütürecekler haberimiz yok x)"
"saat kaç ki?"
"üç çeyrek.."
"baya olmuş (:"
kalktık, sonra aklıma geliverdi birden,
"ya nilay, yurda zütürmeyeyim seni bu gece, bana gelsene? nasılsa izinlisiniz"
düşünceli düşünceli bakındı.."gitsem daha iyi olur ya ayıp olmasın.."
"yook be nolcak..gel işte? şurdan bir taksiye atlarız, 5 dk ya bizdeyiz..bak gene servis de yaparım sana x) yatacak yer, çarşaf marşaf da var, divanda rahat edemem dersen yatağımı da verebilirim :p..kaloriferlerimiz de yanıyor! sıcacık (: gel hadi.."
"bilmiyorum ya (:"
"naz yapma işte len..(: hadi,"
"çok hazırlıksız oldu ama böyle, kotla, montla filan.. hiç bir yok yanımda.."
"ben sana eşofman, pijama da verrim kuzum ayıp ettin ya (: onlar mesele değil.. hadi"
biraz daha durdu.. aslında en başından beri demek istediğini son çare olarak söyledi, biraz da ağzından kaçırdı aslında,
"ya gelirim gelmesine.. normalde de geliyorum zaten de..gece kalınca şimdi.. tolg... bizim çocuklar yanlış bir şey şey etmesin? :/"
"yok artık.. saçmalama ya (: ..ayrıca, ben tolgayla bu meseleyi konuştum daha önce.. dedim, bak kız benim de arkadaşım yani, eve gelebilir, kalabilir, yanlış anlar mısın dedim, ihtimal bile vermem dedi (: ..evet başka bahanen yoksa marş marş! (:"
gülmeye başladı.."iyi tamam, benim seni alıkoyuşumun intikdıbını alıyorsun sanırım, peki (:"
kol kola yola doğru yürümeye başladık,
"tolgayla böyle konuları konuşabiliyor olmanız çok güzel ayrıca" diye ekledi..
"her şeyi konuşuruz biz onunla ;)" dedim..
"evet, sizin konuşacak şeyleriniz vardı ama bu gece gene? ben mani olmiyim şimdi?" dedi gene, gösterdiğim mesajı ima ederek..
"her zaman konuşuruz biz onunla, bir şey olmaz, sen kırk yılda bir geliyorsun ;)"
"peki madem, pes ediyorum (:"
"hah şöyle.. allah allahh sanki kızı dağa kaldırıyoruz ya, bu ne naz güzelim, sen bu gidişle evde kalırsın bak demedi deme x)"
"kimse almazsa sen alırsın artık beni ya"
"olabilir tabi, kuma olarak ((:"
"cık, ben ikinci kadın olmam, önce beni al (:"
"ben o kadar bekleyemem ama, şimdi sen 40 ından önce pes etmezsin bu inat varken x)"
"böö gül gül bakalım, görücez senide"
taksi durağına doğru yürümeye devam ettik,
"tolgayla begümü ben tanıştırdım bu arada" dedim,
"hı.. hadi ya.."
"evet, begüm bana gelmişti, arkadaşız onunla da tabi (: o ara işte, tanıştırdım.. kaynaşmışlar işte sonradan"
"anladım.. niye söyleme gereği duydun peki bunu :}"
"bil istedim ya..aramızda sırlar kalmasın ;) ..ayrıca, tolgaya ayarlamaya da çalıştım kızı, yani, daha doğrusu çalışacaktım, ama o işi bana bırakmadı gibi görünüyor şu an"
bir şey söylemeden "sen görürsün, gıcık" anlamı çıkacak şekilde gülümsedi..
"inşallah çıkmaya başlarlar.. ondan sonra da sana birini bulucam.."
atarlandı,
"alla alla, part time çöpçatanlığa mı başladın bu aralar hayırdır?"
"sadece size artık kesin sınırlar çizmeyi ve tamamen uzaklaştırmayı amaçlıyorum.. yetti lan aranızdaki gerilim.. sizin yüzünüzde olan bana oluyor idare edicem diye.. ikinizi de birine yamayayım da bari, rahat ederim ondan sonra.. geceleri uyku uyuyamıyom lan? o ne düşünür bu ne düşünür diye kasmaktan.."
bir şey demedi önce.. sonra gülmesini zar zor bastırarak,
"esmer olsun benimki" dedi, "sarışın kegible istemiyorum..bi de ee, biraz uzun boyluca olursa sevinirim şöyle 1.90-95 civarı.. sıkıldım kısa kısa tiplerle takılmaktan :s" diye ekleyip imalı imalı bana bakınca,
"la..lan? paralarım seni heaaa! manyağa bak sen, kim kısa? hiç, hiç üstüme alınmıyorum güzelim, artise bak.. kendine bak sen"
"hahaha gerçekleri kaldıramadı hahah.. kriterlerimi duydun şekerim, şu senin basket takımından filan seçelim beraber, anca orası keser beni :p x)"
"sus bak atarım yola ona göre.. gülme..(:..mal ya.."
taksiye atladık.. ikimizinde yüzünde şapsal bir gülümseme ifadesi var..
eve vardık,
oo bakıyorum bu akşam, gecenin bereketinden midir nedir epey kalabalığız (:
@vurucu tim, tam binsin sen, fuat akdağ benzetmene 2 dakikadır gülüyorum x)
tekrardan selamlar, sahura kadar 2-3 part daha atsak iyi olur, çünkü önümüzdeki pazartesiye kadar giremeyeceğim :/ memlekete gidiyoruz ailecek, akrabalar, babannneler, halalar, yengeler, bayram malum :/
aslında hiç niyetim yoktu ama babam günün manevi önemini de arkasına alarak "yaşlı insanlar onlar, bugün varlar yarın yoklar oğlum, belki son görüşün olur, gel sende" deyince dayanamadım aq..
neyse devam.. pozitif bir duygusallık var havada bu gece, huzurla karışık.. içime doluyor her nefeste.. hava da güzel.. hayat güzel ;)
eve gidince ilk iş önce tolganın odasına uğradık, sonra nilayı benim odaya gönderdim, tolgayla da malum mevzuları sonradan konuşuruz diye söz aldım.. tahmin ettiğim ve tahmin edeceğiniz üzere begümle ilgili gelişmeler var.. dinleyeceğiz bakalım ;)
o gece yine nilayı güzelce ağırladım, fazla sürmedi, 1-1,5 saat sonra zaten gözlerimiz kapanmaya başladı..eh, sabahı etmiştik neredeyse..
yatağını hazırladım, yanına bir bardak su, yanaklarına da iyi geceler öpücükleri koydum, sonra da kendi yatağıma devrildim.. saymadım ne zamandır diye ama, herhalde son ayların en huzurlu uykusunu çektim o gece..
unutulmaz bir yılbaşı olmuştu..ve ben, belki de gecenin başında umduğum üzere, elifin yatağında değildim ama, inanın kendi yatağımda huzurla uykuya dalarken, herhangi bir yatakta olabileceğimden çok daha mutluydum..
olması gereken buymuş.. hayırlısı buymuş demek ki..
ertesi gün öğleden sonra uyandım, saat ikiye geliyor, nilaya baktım göz ucuyla, o da bana baktı çıldır çıldır (:
"günaydın (:
"günaydın, ne zaman uyandın sen? (:"
"10-15 dakka olmuştur en fazla, üşendim kalkmaya :p"
"nasıl rahat uyudun mu?"
"hı hı.. rahatmış koltuğunda"
"evet.. genelde öyle diyorlar zaten" dedim önceki "divan" muhabbetimizi ima ederek, hemen gözlerini pörtletti, tasvip etmez bir tavırla gülümsedi.. kafasını "bu adam olmaz" dercesine sağa sola salladı..
yarım saat kadar sonra evden çıkıyorduk, kahvaltı türü bir şeyler hazırlayacaktım aslında ama vazgeçtim, simit sarayına zütürüyorum, orada çay-simit filan yaparız.. sonra da yurduna bırakırım.
yerken bir yandan gene laflıyoruz,
"şey sorucam ben sana.. dün gece sıra gelmedi..şu, yanına gideceğin arkadaşın, kız mıydı erkek miydi? x)"
gözlerimi devirip tip tip baktım buna, sonra da,
"okulda gördüğün sarışın kızı hatırlıyor musun?" dedim..
"he? haaa.." dedi sonra da hafif bir gülümsemeyle simidine döndü.. biraz sonra yine dayanamadı,
"ne yapcaktın gidebilseydin" diye sordu ama yüzündeki muzip gülümsemeyi görmeniz lazım.. erkek olsa o da tam bin olurmuş yani, çakal (:
"valla kız ne yapmak isterse onu yapacaktık yani.. sonuçta çağıran o (: diye karşılık verdim bende..
bu biraz sonra yine half-life deki duvar delici silah gibi gücünü toplamış olmalı ki, tekrardan konuştu,
"oohh valla... kafede edayla takıl..bir yandan o burçak mıydı, o kızla mesajlaşş"
"burçin"
"her neyse..bir yandan da başka kızlarla gece planla.. oooh..ne güzel hayat yaa? acaba böyle mi bütün erkekler? sonra güvenmeyince kötü biz oluyoruz.."
"olabilir" dedim, "ama gecenin sonunda yanımda olan sendin ;) demi?" -
892.
+2bir şey demeden kaş göz yaparak gülümsedi kendi kendine..Tümünü Göster
"iyi işte.. sevildiğini bil, fazla da kurcalama özel hayatımı, tamam mı şekerim ;)"
tehditkar şekilde başını salladı,
"hı hı..sen o edayı bir üz de hele, kurcalıycam ben seni o zaman, görürsün.."
"napiyim la senin edanı.. takıldık işte bir gece, eğlendi güldü, yeni biri tanıdı..o kadar.. daha da benden bir adım gelmez.."
ağzına tıktığı simidi aceleyle yuttu, susamlarını fışkırta fışkırta konuşmaya çalıştı,
"hooaa son o kodor... sen o kadar ümit ver kıza.. ondan sonra da "benden hamle bık bık bık" az bile yapıyor size çektiren kızlar az.."
"ne ümidi be, iki konuştuk diye? oldu olcak nikay kıyaydık nilay? kızla konuştum artık bi kere... kirlettim kızı.. artık namusumdur heval.."
"öff tamam.. gerizekalı.. istemiyor musun sen şimdi kızı? uyuşmadı mı yani kafanız?"
"cık.. kafalar uyuştu da.."
"beğenmedin mi? yuh.. kabahat bende ki senle tanıştırıyorum zaten..o kızı beğenmedin sen ha? tipsiz, tipine bak bi önce, zaten ben o kız sana nasıl baktı anlamadım ya.."
"iltifat olarak alıyorum bunları (:"
"gerizekalı... iyi.. bundan sonra yalvarsan bile yardım etmem zaten.. kızı da soğuturum bir şekilde artık.. napiyim.. salak şey ya.."
"ne lan ne? çirkin demedim ki? sadece, elektrik alamadım işte :p ayrıca benim bu güne kadar çıktığım kızların hepsi ondan daha güzel, onu da belirteyim, hani ben çirkinim ama, bir şekilde tavlıyorum yani, kapiş?"
"hıa ha ha! evet hepsi dünya güzeliydi zaten, hele o kırmızı saçlı olan, yelloz gibi bir şeydi... ıyy.. gece görsem korkarım.."
"tabi hocam tabi"
"mal.. bulmuş mis gibi kızı da..şımarıyor.."
" :p "
yurda kadar gene kendi çapında şımarıp trip atmaya çalıştı, ama kapıdan ayrılırken sarılıp öpüşünce gene dayanamadı, döndü bir daha sarıldı, teşekkür etti, ben de teşekkür ettim.. güzel geceydi.. binasına girene kadar arkasından baktım, el salladım..
akşam tolgayla bizim pub a gittik, hamal içeceği, at sidiği bira yerine, iki tane tekila attık muhabbetin başında, o bizi pamuk gibi yaptı, epey bir zütürdü sağ olsun (:
tolganın anlattıkları ise beni şok eden cinsten oldu..
lan begüm begüm diyoruz, ama meğer bu, kızın yanındaki kızlardan birini zütürmek üzereymiş.. vaaay dıbına kodumun baretlisi vaaay..
"cansu ha? şu aysun kayacı dudaklı olan??"
"lan.. sıçtırma şimdi aysununa be..hah işte.. kız zaten hazır gibi abi.. begümle biz konuşmuştuk, geçen gün masamıza ilk geldiklerinden beri bir şeyler varmış kızdan yana.. benim de hoşuma gitti zaten.. olucak gibi ama bakalım ;)"
"vay dıbına koyyim ya..ben de sanıyorum ki, begümle sen... "
"yok be aga.. arkadaşız onla, yardım ediyor işte :p ..neyse, cansu yengen olabilir her an haberin olsun :p öyle aysun maysun karıştırma"
"cuk cuk cuk.. helal olsu hocu.. yani..ne diyim... hayırlı olsun... lan.. bütün sene odandan çıkmadın çıkmadın..iki dakka gün yüzü gördün hemen talibin çıktı.. süpersin la..ne diyim.."
"tabiii olm x) ben o yüzden çıkmıyorum zaten odadan.. boşu boşuna ne dolanıcam, derslerimi geçiyorum, arada boşluk olunca da hemen hatunları sıkıştırıveriyorum boşluğa.. nasılsa anında tav hepsi afasdgdadag"
"deme yauu... aga sen böyle değildin yea, naptın la içerde, kişisel gelişim, kadınlama tavlama klavuzu filan diye kitaplar mı okudun? ahaha"
"kes lan x) ... "
vay anasına ya..adam resmen taş gibi hatunu zütürmek üzere... hem de onlar benim stoklarımdı dıbına kodumun?? ben şey edecektim onlara... gibik ya..nerden gösterdik zulayı.. hemen de ayarlamış.. gerçi yakışıklı çocuktur tolga, benden yakışıklıdır mesela, ama üzerinde saçma bir çekingenlik..ne bileyim.. tutukluk vardı..onu da ne ara atmış bilmiyorum, vahiy mi geldi içerde ne oldu anlamadım (:
ama sonradan da anlayacağım üzere, tolganın bu önceki halleri, çekingelikten değil, tamamen "üşengeçlik" ten ibaretmiş... adam, nasıl diyeyim, sorumluluk almak istemiyor beyler.. hani, kadın tavrası, tribi çekmeye gelemiyor.. sonra, çok artist.. acayip.. öyle böyle değil..
istiyor ki, kız ayağıma gelsin, ayağıma geldikten sonra da hep kontrolümde olsun, hiç ekstra bir uğraş çıkarmasın, bu ne derse onu yapsın..
adam uğraşamıyor yani..bir de, şöyle düşünüyor, diyor ki,
"ulan bu kız, her kimse.. misal, aramızda bir şey olur gibi oluyor.. sonra hatunda bir kendini kasmalar, ağırdan almalar filan.. hiç uğraşamam aga.. sonra hem, sen o afra tafraları yapmaya kalkıyorsun bana, sen kimsin ki lan gibik? kimsin? benim ne kültürümle, ne yaşam tarzımla, ne ailemle, ne statümle, ne de sevgimle boy ölçüşemeyecek, güzel olmaktan başka bir numarası olmayan, içi boş, görgüsüz, kültürsüz, köylü köylü tipler %90 ı..şimdi ben, bu kıza mı gideceğim yani.. gideceğim, bir de üzerine bundan başta ret filan yiyecem haaa, öyle hemen de olmayacak yani gittim diye.. sonra peşinden filan koşucaz daaa, anca.. giberim onun edebiyatını aga.. paramla döverim, hayat felsefemle, genel kültürümle giberim afedersin.."
evet.. gördüğünüz gibi, filden büyük fil avcısı var beyler..
ben fil isem, tolga kesinlikle avcıdır.. adam benden beter lan? pekekent..ben de niye bu çocuğu bu kadar seviyorum, niye böyle iyi anlaşıyoruz diyordum..
meğersem azılı maçoymuş da haberimiz yok..
adam pisliğin teki çıktı rıza baba.. (:
son bir part daha atalım, sahur vakti geliyore.. -
893.
+2aslında tolgadan biraz daha geniş bahsedecek, şu az önce hızlandırılmış şekilde verdiğim bilgileri, muhabbete bağlayacaktım, ama zaten yeterince uzattığımı düşünüp kısa kestim,Tümünü Göster
sanırım artık kankamın da nasıl bir adam olduğunu az çok anlamaya başladınız, gayet timsah kendisi (: eyvallah..ben de afrika bizonu (boynuzlandık ya hani bi de o yüzden) kardeş kardeş takılıyoruz cangılda, tropikal yaşıyoruz..
bu son partı, şöyle genel bir toparlama amaçlı kullanalım..
neler oldu..
nilayla arkadaşlığımız önemli bir sınavdan geçti ve bence başarılı olduk..
eda ile işim kalmayacak-olmayacak diye planlıyorum..
burçinin dönüşünü bekliyorum...
elife bir gece borçluyum..
begümle acilen şu tolga konusunu konuşmam lazım... amk uyuttular beni resmen lan..
tolga bini yavruyu.. eehhmm..cansuyu ayarlayacak gibi duruyor..
alper-dilara ikilisi yola devam ediyorlar.. zaten bence alper ondan ayrılmaz artık kız gibtir etmediği takdirde.. ulan bu ne ya..herkesin manken gibi manitası var arkadaş.. hatta bir tanesin ki harbiden manken, gibisi fazla yani..
nuriş-beril, yakışıyorlar bence.. onlar da umarım uzun soluklu olur..
neco... kardeşim... biz sabuna devam, yapacak bir şey yok..
neco demişken... lan bak bu çocuğu resmen ihmal ve suistimal ediyorum sürekli aq... acilen ona da bir takım alp yapı çalışmaları uygulamam lazım..
önce nilayı unutturucaz bir şekilde.. sonra da yeni birilerini düşünmesini sağlıycaz..
lan sorunları çöz çöz bitmiyor be..sıçıcam.. böyle grup mu olur lan? şu eşleşmelere bak, şu şeytan üçgenlerine bak... öldürdünüz beni lan.. serhat ulueren gibi oldum sizin yüzünüzden..her daim gerginim.. muallakler..
yılbaşının ertesinde, tatil gününün ardından okula gittim, şaka maka sanki haftalardan beri gelmiyor gibiyim okula..şu son bir kaç gün öyle yoğun geçti ki..yani bir aya yetecek entrika ve olayı 3 güne filan sıkıştırdık her halde.. olaylarr olaylarr..
bir zamanlar başım öne eğik, kimse tarafından giblenmeden, adeta hayalet gibi girip sırama kös kös çökene kadar bir allahın seldıbını bile alamadığım ve lanet ettiğim sınıfımda ise bu aralar bildiğin fan boy um... hoşuma gidiyor mu peki? eh, bir yere kadar..ama önceki iki yüzlülüklerini unutmadığım için, ben de herkesle yüzeyselim.. canım cicim, selam, meraba..bu kadar işte.. ayak üstü muhabbetler, espriler, sahte gülüşmeler..
bu kadar yaklaşabilirsiniz bana.. maksimum bu yani.. giberim sizin dostluğunuzu arkadaşlığınızı.. uzak olun benden, lazım değil...
nilay ve neco yeter bana.. tuğçeyi muğçeyi de artık eskisi gibi umursamıyorum.. tamam işte.. arkadaş mıyız? arkadaşız.. selam-selam..bu kadar.. düşman değiliz hoş kimseyle.. valla bak.. ayşenle ozanla bile düşman değilim artık.. serhatla da değilim..
çünkü nasılsa serhatın dıbına koydum.. koydum mu? koydum.. daha da bir yamuğu oldu mu? olmadı..
peki zamanı geldiğince ayşenin de dıbına koyacak mıyım? koyacağım..o zaman sıkıntıya, kasmaya, germeye gerek yok..
bazı hınçlar alındı.. bazıları ise mutlak surette alınacak... sabırla ve sükunetle bekliyorum.. doğru zamanı..
"bu kararlılığını yeniden görmek çok güzel" diye pis pis gülerek tebrik ediyor şeytan beni..
"yeniden derken? ben hiç yitirdiğimi düşünmüyorum?"
"aa? acaba?..yılbaşı gecesi desem?"
"cık.. nilayla arama hiç bir şey giremez..iş başka, arkadaşlık başka.."
"aah..ah..hala fazla merhametlisin tsigalko.. haaala... bütün hayatı boyunca azılı düşmanının peşinden koşan, sonunda onu yakaladığında da tetiği çekecek cesareti bulamayıp silahını atan çakma kahramanlar gibi olmandan korkuyorum.."
"tetiği çektikten sonra konuşalım o zaman bir de.."
"hıh (: ..öyle olmasını umuyorum.. unutma,ben hep senden taraftayım ;)"
sümsük kediler gibi, yavşak sevgilisinin boynuna asılan, kucağına sokulan, o sahte gülümsemeleriyle, parlayan gözleriyle, bebek taklidi yapa yapa konuşan ayşene doğru kayıyor gözlerim..
bir gün.. elbet bir gün..
herkese iyi geceler, iyi sahurlar,
haftaya pazartesi görüşürüz, word e yazıp dönünce toplu atabilirim,
görüşmek üzere, şimdiden iyi bayramlar hepinize (:
herkese selamlar panpalar,
bayrdıbınızı en içten dileklerimle tebrik ediyorum (:
henüz döndük yoldan, o nedenle çok yorgunum, bir selam çakayım istedim, yarından itibaren yeniden kaldığımız yerden devam ederiz, hepinize sevgiler ;)
eyvallah güzel yorumlarınız için de, hayırlısıyla bunlara layık olup hikayeyi sonuna kadar zütüreceğim ölmez ya da sakat kalmazsam şayet (:
herkese iyi geceler panpalar, geldim, başlıyorum -
894.
+1nerede kalmıştık?Tümünü Göster
..evet, karmaşık bir ilişki ağı.. sevgililer, arkadaşlar, dostlar, düşmanlar.
bir zamanlar, bu hareketli hayatın ve duygu karmaşasının bana zarar verdiğini düşünürdüm ama, şimdi anlıyorum.. meğer tam aksine, ben bunlarla besleniyormuşum..
karmaşa.. kaos.. belirsizlikler..
çöp öğütücüsü hiç çöpten iğrenir mi? ben de bir çeşit çöp öğütücüsüyüm işte.
yılbaşı geride kalmıştı öyle ya da böyle, o gece yaşadıklarımın ya da yaşayamadıklarımın bana neler kazandırıp kaybettirdiği, genel averaj ve puan durumu ilerleyen günlerde netleşecektir diye düşünüyorum.
dönemin bitimini pek da fazla bir zamanın kalmadığı şu günlerde, sıkıntılı olan vize notlarımın da yarattığı vicdanı rahatsızlık sebebiyle derslere daha çok eğilmeye başladım *. hayatım kafe-okul-ev üçgeninde geçiyor zaten, okulda dersleri dinliyorum, kendimi karmaşadan uzak tutmaya (şimdilik) çalışıyorum. evde de işte ders, geyik.. dota geceleri, eycof geceleri.. kafe de de işimizi yapıyoruz malum, o da artık ekstra bir şey gibi gelmemeye başladı be beyler.. valla.. hayatımın bir parçası, rutini oldu..onu bile monotona bağlamayı başardım.. öyle doymaz, öyle arsız, öyle maymun iştahlı bir adamım..
bir sonraki hafta sonu yine programda olduğum bir gün, kulakları mı çınladı nedir, ayça geldi. bu ikinci gelişi biliyorsunuz.. öncesinde bana bahsettiği yeni sevgili adayını ise bugün sevgili olarak karşımda gördüm, tanıştık..
lan,
olm, adam, bildiğin böyle.. nasıl diyim.. adam lan işte?! 25-26 yaşlarında, yüzü tıraşlı, modern, metrociksüel, yakışıklı, olgun (muhtemelen iyi sevişen ve zengin) bayaa baya adam aq..
ben bir ayçaya baktım,bir adama baktım, bir de kendimi düşündüm... lan sanki ben öğrenciyim (zaten öylesin salak), onlar da benim velim gibiler!
cidden, çocuk gibi kaldım aralarında, saç-sakal, genç işi gömlekler, ergen işi konversler filan.. cık cık..abi ben harbiden bu kızla mı takıldım zamanında? takılabildim yani.. anaa..bu çifte bayram ziyaretine gitsem el öper, harçlık alırım, o derece..
anlayacağınız, kendimi küçük-çocuk ve ezik hissettim biraz,
acaba ayçanın da amacı bana bunları hissetirebilmek miydi? yoksa kim yeni, eli yüzü düzgün, aile babası olmaya muvaffak, işi gücü yerindeki sevgilisiyle, eski çapulcu fakbadisini tanıştırır ki?
neyse işte..ben bozuntuya vermedim tabi, hatta programdan sonra bir yarım saat filan da masalarında oturdum, ayça beni normal-iyi bir arkadaşı, dostu gibi tanıtmış, beyefendinin de, artık olgunlaşan ve hayata atılan ayça hanımın koca adayı olduğunu hisseder gibiyim.. kızım amacın ne anlamadım ki? -
895.
+2o gün biraz gerilim oldu tabi bende içten içe, devamlı gülümseyerek ve tdk kurallarına uyarak konuşmak zorunda hissettim kendimi, sanki kız istemeye gitmişim de, müstakbel kaynanamla kayın babamın karşısındayım.. hayır bir de düşünsenize, öyle normal normal konuşurken ben birden, "hacı sen bu hatunu seviyon ama bu gız veriyo, gayı gayı veedim ben ona" desem..ne olur, manyak olur bence lan x)Tümünü Göster
yazık işte.. dediğim gibi, bir adamla ayçaya, bir de kendime baktım.. sonra adamın bilmediklerini düşündüm... benim bilemeyeceklerimi..kim bilir? belki de bir kaç ay içinde iş ciddiye binecek, ne güzel aynı yerde de çalışıyorlar zaten.. kızın ana babası da aynı yerde, allah bilir oğlanın da öyledir.. dışarıdan bakıldığında, son derece mükemmel, gayet uyumlu, adeta kader yazgısı bir birliktelik gibi değil mi?..
yazık aq adama.. aslında bana da yazık..o adam ki bu olgun ve temiz tipiyle, böyle huurlara denk geliyorsa (gerçi adamın da gençliğini bilmiyorum tabi, belki de pekekentin tekiydi zamanında) ben ölmüşüm demektir.. zaten öyle derler ya, temiz adamlara temiz kadınlar denk gelir filan.. hadis mi vardı öyle, atasözü müydü, hatırlayamadım şimdi.. neyse işte.. sevişirken, güreşirken iyi ama, işler ciddiye binince, hepimiz açılmamış çiçek, gonca gül istiyoruz, eh o da bizim iki yüzlülüğümüz..
allahtan o akşamki programda da nilay yoktu.. çünkü ben kıza yılbaşı gecesi çağıranın ayça olduğunu söylemiştim, şimdi burada olup da bu manzarayı görseydi gene taka sarabilirdi işler.. ulan ben gönül rahatlığıyla en küçük bir yalanı bile söyleyemeyecek, idare edemeyecek miyim arkadaş? benim saman altından yürüttüğüm sular hep mi ayyuka çıkmak zorunda? başkası dolap çevire çevire dünyayı ele geçirir, ben iki tane gibişi idare edemiyorum.. böyle de bir şansım var.. kader yazgımın zamanlamaları, çakışmaları, tesadüfleri fevkalade..ama ben demiştim size taa en başından, dizi gibi hayat yaşıyorum diye..hem de o gibik türk dizilerinden hallice bir hayat yani.. öyle amerikan dizisi de değil..sit com değil, macera değil, aksiyon değil.. full dram, komple trajedi anasını satayım..ve dur.. daha da başlamadı bile arabesk sahnelerimiz..
kadınlar.. daha önce de bahsettiğimiz gibi, beş parmağın beşi bir değilken, insanların huy ve davranışlarını kadın-erkek diye kategorize etmek, hatta kadınları bile kendi aralarında gruplandırmak pek mantıklı değil (şayet 50-60 bin çeşit grup olmayacaksa tabi)
yine de çoğunluğun ana hatlarıyla uyduğu, genel kadın profillerinin de olduğunu söylemiştik.. işte, ev kızlar, kaşarlar, gizli kaşarlar vb..
kadınların çoğuna "nazlı, çekingen, adım bekleyen, çaba göstermeyen" modeller olarak bakıyoruz ilişkiler ki, nitekim bu kadın grubu (sık sık kezban olmakla da itham edilirler) önemli bir popülasyonu oluşturuyorlar bizim toplumumuzda.
bunun başlıca nedenlerinden biriyse, elbette örf-adet, genenekler, toplum yapısı, mahalle baskısı, ataerkil toplum bla bla rerö rerö..
örnekleri neredeyse sınırsız olan bu parametreler nedeniyle, kadın, söz konusu ilişkiler olunca, hep bir bekleyiş halinde, beklediğini buldu mu? işte o zaman da kaçma haline geçiyor..ne ki, kovalansın. yeterince inatçı, sabırlı ve -bu durumla ilişkilendirmesi her ne kadar bana salakça gelse de- yeterince seven erkekler, sonunda sevdiceklerini bir şekilde, bir yerde yakalıyorlar, eğer kız tarafının da gönlü varsa, bu ekstrem çabalar ve serenatlar karşısında nazı da kırılarak, neticesinde izdivaç ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar kalıbıyla bu manifesto sonlanıyor.
eğer erkek yeterince iyi bir kovalayıcı değilse * kızımız, aslında onun, kendisini gerçekten sevmediğine kanaat getirebiliyor kolaylıkla, ve karşı tarafın iyi kötü bir çaba sarfettiği, kendisinin ise gram atp yakmadığı bu ilişki-flört durumunu "beni çok yoruyor böyle durumlar yeaa" diyerek sonlandırabiliyor, bu tip durumlardan çıktıktan sonraki histerik hallerine denk gelen ilk kurbanlarına ise kurdukları cümle "yeni bir ilişkiye hazır değilim" oluyor.. çok yoruldu tabi yavrucak çook.. kıyamam..
tabi, yeterince kovalan(a)mamış kadının özgüveni de biraz hasar görüyor ister istemez.."neden köpeğim-kölem olmadı ki? benim ceren su dan ne eksiğim var? yoksa ben tipsiz miyim hıa?" şeklinde sorularla bir süre kendi kendini sorguluyor.. yeni bir ilişkiye hazır değilim dediği o yani.. databasesini scan ediyor, varsa bir ekgib, updatelerini filan yapıyor kendi çapınca (daha fazla makyaj, yeni bir parfüm, daha kısa bir kot etek vb.)..
olay bu yani.. evet.. böyle kadınlar var.. hemde epey kalabalıklar.. sizi, ya da herhangi birini asla kovalamayan, kafaya takmayan, hatta kendisini arzulayanlardan da sırf ego tatmini ve burjuvazi şımarıklıkların sebebiyet verdiği "oyunbaz" kişilikleri nedeniyle kaçıyorlarr.. kaçıyorlar..ve kaçıyorlar..
bu tip kadınları gibtir edin arkadaşlar.. bakın, ben gayet ettim yani, hiç böyle bir karakterden bahsettiğim oldu mu size hikayede? olmadı.. neden? çünkü ünlü düşünür ve türk alimi serdar ortaç ın da dediği gibi "sana bir önerim olacak, hayatından mikropları at!" şeklinde bir felsefe, yaşam tarzı, fikir akımı vardır..
size önerim, hayatınızdan mikropları atmanızdır, bırakın bir başkasını hasta etsinler..siz, sağlık, dinç kalın, zira epey işimiz var daha yapacak ;)
bu tarz tiplerden kendinizi soyutlayıp, zehirlerinden arındırdıktan sonra, doğal olarak etrafınızdaki kalabalık azalacak, biraz tenhalaşacak mecranız..ama korkmayın.. telaşa kapılmayın... o boşluk, yalnızlık değil, tam aksine, sizin istediğiniz kalabalıkları görmenize fırsat verecek bir koridor..
peki böyle miydi bütün kadınlar? elbette değildi..ve ister inanın, ister inanmayın, aşkların da, nefretin de, dostlukların da, düşmanlıkların da en kuvvetlileri, kadın elinden çıkma, onların örsünde dövülme olanlarıdır. yani, nasıl ki, kendini bir çeşit prenseslik sanrısı içerisinde kaybetmiş ve hayal ettiği sevgi için kılını bile kıpırdatma zahmetine girmeyen kezbanlar var ise, sevdiğine sahip çıkan, arzuladığının uğruna en çılgınca, hatta hastalık boyutuna varabilen mücadeleleri verebilen kadınlar da var..
cesur kadınlar.. tutkulu, ne istediğini bilen, sistemin ve bağnaz toplum yapısının çarkları arasında sıkışmamış, özgür kadınlar.. güçlü kadınlar..
işte böyle kadınlardan oluşan bir çevreniz olmalı.. diğer sümüklüleri derhal eleyin.. bırakın, onlar, damacanayı bile cinsel bir frekansta algılayan kafa yapısındaki, sayıları sınırsız, nitelikleri vasıfsız, varlıkları değersiz apaçi tayfasının kendilerine tav olmasıyla ego mastürbasyonu yapmaya devam etsinler.. tencere, kapak..arz, talep..
ama tabi, bütün bunları, bir çeşit artistlik ve kasıntılık olarak algılamayın, işte o zaman tümden yanarsınız.. çünkü, erkek, doğası gereği zaten atılgan, girişken olmakla yükümlüdür..bu, milattan önce 50 bin yılında da böyleydi, milattan sonra 100 bin yılında da böyle olacaktır.. eeevet evet, biliyorum, zor geliyor, gurur yapıyorsunuz, reddedilme korkusu filan oluyor ama, bizler üzerimize düşeni yapmak zorundayız beyler.. kodumuz bu..dna mız böyle.. genetiğimiz bu şekil.. eğer erkekliğinin sorumluluğunu alamayacak kadar korkak, üşengeç ve kasıntıysan, bence o önündeki uzun namlulu piyade tüfeğini en yakın ameliyathanede teslim et cephaneliğe..
bizler de, bir takım asalak tipleri çevremizden eledikten sonra, sevdiğimiz, bizi sevebilecek, karşısındakine, ama en başta da kendisine saygısı, güveni olan kadınlarla maddi-manevi pek çok kriterin uyuşmasından mütevelli, sağlıklı birliktelikler oluşturup, insan ırkının gelişimine ve jenerasyonuna katkıda bulunalım..
peki bütün bunlardan neden bahsediyorum? tüm bu sosyal mesaj içerikli paragraflar, ayarlı ve atarlı cümleler niye?
bu sesli düşüncelerin, neden burada olduğunu, hikayenin bir noktasında siz zaten kendiniz anlayacak ve "harbi bak, bunları konuşmuştuk aq" diyeceksiniz.. tercihen "aq" i söylemeye de bilirsiniz tabi eğer terbiyeli, cici bir çocuk iseniz (:
okulda geçirdiğim iki buçuk sene boyunca, gerek yüzeysel, gerek uzun soluklu, gerek arkadaşlık-dostluk, gerekse sevgililik cinsinden bir takım ilişkilerim oldu, sizler de biliyorsunuz..ve bu güne kadar takıldığım-tanıdığım kadınların genel özelliği, az önce yukarıda bahsettiğim güçlü-özgüvenli ve arzuladığını elde etmek için adımlar atan, çaba harcayan karakterler olmalarıydı..
mesela mine, ona olan ilgime karşılık vermesi çok da sancılı bir süreç olmadı benim açımdan.. hatta biliyorsunuz, neredeyse geri vites takılan bendim yani, o kadar sıkıştırdım ki kız sonunda mesajla da olsa patlayıp kendisi açılmak zorunda kaldı.. yani mine bile.. hani o pasif, saf, cici kız bile..
demek ki, iyi kız olmak, ev kızı olmak, ne istediğini bilmeye, sevmeye, seni sevene karşılık vermeye engel değilmiş, değil mi? ;)
işte o yüzden, son kez tavsiye edeceğim üzere, "utangaç kız, cici kız, iyi kız, aslında çoook iyi kız, çekingen kız, hanım kız, zor kız, x kız, y kız" ayaklarına yatarak, sizleri bir hiç uğruna peşinden sürüklemeye meyilli, kendine kurban arayan, hasta beyinlerinde entrika ve fettanlıktan başka bir şey bulunmayan arsız tipleri, çevrenizden ayıklayın, gibtiri çekin..
çünkü kadın olsun, erkek olsun, böyle tipler safi zarardır, sizin iyi niyetiniz ve sevginizden beslenen, bir çeşit duygusal vampirdir bunlar..
başlık yok! burası bom boş!