-
776.
+2en son ayçayla muhabbetin ortasında kalmıştık diye hatırlıyorum, oradan devam edelimTümünü Göster
“..anlamadım?” dedim şaşkın bir halde..
Ben içmedim, dolayısıyla o da içmedi herhangi bir şey o gece, bundan eminim.. hadi diyelim evde gelmeden önce zıkkımlandı, e sahilde dolaşırken filan gayet kafası yerindeydi? Eve geri gelince de içmiş olamaz, direkt yatağa ışınlamıştık..
“..ben o gece farklı bir şey kullandım.. biraz cesaret vermesi..ya da ne bileyim, rahatlatması için diyelim.. gamsızlaştırması için..”
Şoke olmuş bir şekilde masaya eğildim.. kısık sesle,
“uyuşturucu kullandım deme bana sakın?!”
Yine aynı sıkıntılı bir şekilde gülümsedi,
“uyuşturucu denemez..hap işte canım.. sanki sen hiç atmadın?”
Oha oha.. neler diyor lan bu karı? Tabi ki kullanmadım? Tabi ki atmadım gerizekalı.. olaya bak ya..hapçı olduk şimdide..
“herhalde kullanmadım kızım aptal mısın sen?..içkiye sigaraya benzemez bu mal mısın sen?”
iyice sindi bu oturduğu yere,
“abartma.. abartma..eks sadece.. bağımlılık filan yapmaz.. sadece keyiflendiriyor biraz işte..”
“hııı.. evet baya baya keyifliydin gece doğru unutmuşum..” dedim gözlerimden ateşler çıkarak…ayça..bir bu ekgibti güzelim.. zaten bitmiş olan kredini şu an da eksiye düşürmüş bulunmaktasın..en iyisi daha fazla batmadan “gibtir git”, ben de bu muhabbet hiç geçmedi varsayayım..
“kısacası..o gece kendimde değildim.. demek istediğim bu tsigalko.. beni gaza getirsin diye buna başvurdum, sonucunu ise anca sabaha öğrenebilecektim.. hala yanımda yatıyor olsaydın.. bana evet demiş olurdun..ama uyanıp gittiğini görünce.. geride not filan da olmayınca…anladım ki evet, o gece bazı şeyler karışmış olabilir.. üzgünüm..”
Üzgünmüş..
“bu kadar mı?” dedim..
“evet.. yani kısacası, sen bana bir şeyler yüzünden kızmışsın..ama kızdığın kişi ben değildim inan bana..o gece her ne yaptıysam, ne dediysem, içinden sadece sana olan malum hislerim gerçek..”
iyi de zaten ben de ondan kaçıyorum ya?
“anlıyorum.. peki o zaman.. bundan sonra görüşmeyiz, sorun filan da olmaz aramızda.. tamam? benim gitmem lazım..”
Kalkmaya yeltenmiştim ki,
“tsigalko beni hafife alma” dedi sakin bir sesle..
her nedense bu cümle bir anda dizlerimi kilitledi.. yeniden yerime yayıldım, ayçanın gözlerine diktim gözlerimi, baskı kurmaya çalıştım.. beni tehdit mi ediyordu?..neyle?
“ne demek istiyorsun? “ dedim sakin kalmaya çalışarak..”nedir yani bu şimdi?”
Ne midir?..
Daha kız ağzını açmadan ne olduğunu anlamıştım.. işte o anda kafamdan aşağı kaynar sular döküldü beyler..
Gecenin bir yarısı, haplı bir kızla sevişiyorsunuz.. sonra kaçarcasına evden gidiyorsunuz yine gecenin köründe.. kız hiçbir şey hatırlamadığını iddia ediyor.. kanında uyuşturucu madde var, ayrıca cinsel ilişkiye girdiğine dair bulgular mevcut..
Kız.. hiç bir şey hatırlamıyor..
Soluğumun kesildiğini hissettim.. kolumdaki tüyler kabarbaya başlamıştı, sıcak havaya rağmen ani bir üşüme geldi, belimi, boynumu sardı, beni hareketsiz bıraktı..
taku yemiştim beyler.. gibi tutmak deyiminin sözlük anlamıydım artık ben..
Kız haplıyken (ne ara zıkkımlandı onu da bilmiyoruz ya)..evine gitmiş, 2 posta kaymış, çıkarken de apar topar , küfür kıyamet defolmuştum..
Hatun rahatlıkla tecavüze uğradığını iddia edebilirdi.. tabi eğer hemen o gecenin akabinde bir kan testi yaptırıp sonucu aldıysa…almış mıydı yoksa?..tsigalko jr. dan çıkarıp bir kenarıya fırlattığım dolu prezervatifi hatırladım..bir kez daha fenalıklar geldi.. elinde sperm örneğim de vardı.. yoksa çoktan bütün oyununu oynamış mıydı?
Buraya benimle konuşmaya gelmesi ise sadece işin eğlence kısmından mı ibaretti?..birazdan çıkarıp doktor raporlarını, bilmem nelerini çat diye masaya koysa ne diyebilirdim?..kim inanırdı sevgilisi olduğuma? Kanıt var mıydı? Sözleşme, imza, damga?..ama onun elinde vardı..ve netice kadın olan oydu.. istediği gibi iddia edebilirdi.. istediği gibi…
“farkında olmadan bana uyuşturucu verip zorla cinsel ilişkiye girdi.. kendisiyle henüz o gece tanışmıştık.. şikayetçiyim..”
Korkunç.. afet…felaket..
Kazanovalığım, hovardalığım.. maceracılığım…daha başlamadan biten acı bir hikaye oluverecekti…gazetelere çıkardım belki de..”tecavüzcü üniversiteli!” diye manşet atarlardı…ailem.. zavallı annem.. babam..anneannem.. kardeşim..
Beni okusun diye gönderdikleri bu yabancı şehirde, evlatlarının yaptığına bakın! O iyi yetiştirilmiş, kusursuz, terbiyeli, çalışkan, örnek çocuk tsigalko?!..ne derdi babam..ne hissederdi.. oğlu bir sapık.. tecavüzcü, yeni nesil nuri alço çıkmıştı?..kardeşim, abisinin böyle bir adam olduğu her gün kendisine alay konusu edile edile yaşayabilir miydi? Okulunu değiştirmek zorunda kalacaktı…ne okulu lan? şehri terk etmek zorunda kalırdı belki de ailem…halbuki eve de yeni taşınmıştık..
Allahım, boğuluyorum…bütün bunlar ya çoktan olmaya başlamıştı, ya da benim ayçayı kabul etmemem halinde olacaktı…
Her iki şekilde de ölmekten beter bir kaderdi bu..bitmiştim ben..her şey bitmişti.. intikam..rövanş.. hikaye..
Filmlerdeki gibi olmuyordu bu işler..ve filmlerdekinden bile daha isabetli şekilde beni buluyordu bütün deliler.. pgibopatlar ve şerefsizler..
içimden bir kahkaha sesi yükseldi…şeytan…gülüyordu…katıla katıla..
müziksiz olmuyor demi lan..bence de,
http://fizy.com/#s/1h1cm9
“ne gülüyorsun huur çocuğu?! Ne gülüyorsun?..hoşuna mı gitti başımıza gelenler, gelmek üzere olanlar? Hani sen bendin? Ben sendim?..işine mi geldi?”
şeytan cevap vermedi.. gülmeyi kestiyse de kıkırdamaya devam etti..
Daldığım kabus düşüncelerin arasından sıyrılmaya çalıştım.. boğulmak üzereyken gün ışığına doğru yüzmeye çalışıyor gibiydim…sobanın sıcağını, elini dokunduktan sonra anlayan çocuk gibi…anne, anneciğim diye ağlardım yapabiliyor olsam..
Yanıyordum.. boğuluyordum…
Saatler gibi…ne saati, günler gibi geçen saniyeler sonrasında yeniden ayçayla karşılıklı oturduğumuz masaya dönüş yaptı zihnim..
Sakin kalmalıyım..
Korktuğunu belli etme..
Gerildiğini de..
Sakin.. yapabilirsin tsigalko..
“evet?” dedim tekrar, sesimin titremesi güç bela bastırarak, “ne demek istiyorsun?”..bu kez çatallaşmasına engel olamamıştım..
Ayça gülümsedi bir kez daha…lanet olsun o gülümsemeye..bir yumrukta dudaklarını patlatasım, dişlerini dökesim, çenesini dağıtasım var.. ağzına sıçasım var..
“şu demek.. yani öyle kolayca çekip gidemezsin.. seni seven bir kadın var.. seni seviyorum? Anldıbını biliyor musun bu kelimelerin? Bu duygunun gücünün farkında mısın?” sonra durdu durdu,
“hapsız da söyleyebiliyor muşum baksana (: ..gerek yokmuş aslında :p” deyip küçük bir kahkaha bastı..
Kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu benimde.. karşımda, temel içgüdünün bacak bacak üstüne atan sharon Stone u gibiydi, bütün kontrolü yitirmeye başlamıştım..bol tişörtüm, bir anda kravatlı, yüksek yakalı kalın bir kışlık gömleğe dönüşmüştü sanki.. boğazımı, boynumu sıkıyor, göğsümü sıkıştırıyordu…
http://fizy.com/#s/16k09a
Sonra, ölüm öncesinde hastalara gelen son bir enerji gibi (can havli de derler buna), ani bir enerji ve isyan dalgası patladı içimde..ne olacaksa oldu du lan?! ne olacaksa olsun!... bir tak yedik..yutmasını bilelim..tükürmek yok…söyle ulan söyle..şikayet edeceğim seni de…hayatını karartacağım de…söyle kaltak..hadi..
“ya bunu yaparsam ne olur?” dedim…”vurur musun beni?”
Güldü gene..sonra acıyan bir ifade aldı yüzü…
“hep aynı çocuksu hallerin değil mi?... ” iç çekti..”tsigalko..benden yaşça ve yaşanmışlıkça küçüksün, bunu biliyoruz…belli tecrübelerin, anıların, yapmış etmişliklerin olabilir evet, ama benim yaşadıklarımı yaşamadın..”
ilgiyle dinlemeye devam ettim..o sırada ensemden kıçıma doğru süzülen ter damlaları birbiriyle yarış ediyordu resmen..
“ama bunlar benim için asla sorun olmadı..senle ilk tanıştığımız- daha doğrusu tanıştırıldığımız diyelim- günden beri hoşuma giden pek çok şeyin oldu..bu şeyler birleşince de, daha önce hissetmediğim..hissettiysem bile artık anımsayamadığım duygular oluşmaya başladı..aşk, olabilirdi bu..evet, seni seviyordum..senle gezmeyi, konuşmayı, sevişmeyi, bana yemek yapmanı, saçlarımı okşamanı, dizime omzuma yatmanı..”
Tatlı sözlerle önce yumuşatıyordu ki, kazık daha güzel girsin..bir nevi vazelinleme işlemi..
iyi geceler dostlar, hepinize tek tek selamlar ;)
bu gece epey buralardayım, başlığın altına gelen haber versin, kimler burada görelim..şu eski canlı yayın havasını yakalayamayalı epey oldu aq.. -
777.
+1“..ve sonuç olarak bunu senle paylaşmayı düşündüm..ama senin karakterinin, daha doğrusu olmaya çalıştığın kişinin karakterinin, bu gibi aşk, meşk, evlilik, sevgililik gibi adı konmuş, ciddiyeti yüksek şeylerle işi olmazdı…aynı eski ben gibi..o nedenle başta korkacağını, hatta kızacağın, beni savurup atmaya çalışacağını biliyordum..bu nedenle, hissettiklerimi söylemek o kadar kolay olmayacaktı..eğer beklediğim, ama yine de benim için ani ve yabancı olacak tepkilerinle dağılmaktan korktum..sonrasını biliyorsun işte…aslında sonuç çok da farklı olmadı…hatta, daha da kötü oldu sanırım..seni fazlasıyla kızdırdım (:”Tümünü Göster
Bitmiş miydi konuşması?... korku yerini yavaş yavaş şaşkınlığa bırakmaya başladı…bu muydu yani?..hani tehditler?..hani komplo neredeydi?..
“güzel konuştun” dedim kısmen rahatlamanın verdiği yumuşak, huzurlu bir sesle…
“hala dalga geçiyor gibisin?” dedi, güldü, “ama en azından artık kızgın değilsin? Demi?”
Cevap vermeden gülümsemeye çalıştım..o da gülümsedi…ellerini uzatıp masanın üzerinden ellerime dokundu..refleks olarak geri kaçtı parmaklarım..”üff sende” dercesine güldü, kafasını salladı tekrar..
“bu kadar işte anlatacaklarım..bir kere, çok çok üzgünüm…aptalca bir plan yaptım..bom tak oldu ortalık..ikincisi, evet, sana karşı hislerim var ve kuvvetli hisler bunlar..ama bu kadar ciddiye almana, korkmana, kaçmana gerek yok?..hatta sana da tavsiye ediyorum ara sıra böyle hissetmeyi..bana karşı olması şart değil canım :p..ama sevmek, hoşlanmak..ayıp değil ki..ne oldu sana düşündüklerimi itiraf ettiysem? Kötü mü ettim yani? Ne var bunda bu kadar kaçacak, somurtacak?”
http://fizy.com/#s/1ajeon
Sandalyemde kaykıldım..neredeyse devrilecektim..ulan öyle bir huzur ve rahatlama çöktü ki üzerime..bu kız…ayça…tamam belki biraz kaltak olabilir evet..ama kesinlikle, kesinnnlikle kötü niyetli değil..ve sanırım benden gerçekten hoşlanmış…vay dıbına koyayım ya…lan benim aklımdan geçenlere bak, kızın söylediklerine bak…daha bir dakika önce, ölüm fermanımı kendi hayal gücümle imzalamış, duvara asmıştım..
işte o an ben bile kendimden korktum beyler…kötüyü, kötülüğü düşünme ve kurgulama gücümden, insanlara bu vizyonları, bu karakterleri yükleyebilişimden korktum…
“herkes sen mi tsigalko?” dedi gevrek bir ses…”herkes sen mi bunları düşünsün?... ” gülüyordu şeytan yine…
Cık cık cık…nasıl bir adamım ben yahu..nasıl bir insanım…iki dakikada dram/gerilim filmi senaryosu yazdım, oynadım…acaba ayçanın yerinde ben olsam, gerçekten de böyle mi yapardım?..yoksa daha önceden gördüğüm kötülükler yüzünden mi artık hep böyle her şeyin en kötüsünü, en sapıkçasını, en pgibopatçasını, en iki yüzlü, en haysiyetten yoksun olanını düşünmeye programlanmıştım?..
Üzerine gittiğiniz sokak kedisinin her seferinde kaçması gibi…çünkü siz ona bir kap su zütürüyor olsanız bile, hayvan sizden tekme bekliyor..kuyruğuna teneke bağlamanızı bekliyor…öyle görmüş, öyle yetişmiş ne yapsın?..iç güdü bu, o yüzden kaçıyor…
http://fizy.com/#s/1ai1af
Masaya eğildim yeniden..
“ayça…hissettiklerin..ya da hissettiğini sandıkların..güzel duygular gerçekten..onlara bir şey dediğim yok..senin adına sevindim hatta..ayrıca beni de iyi tanımışsın, güzel gözlemlemişsin yani…evet, ben korkuyorum, sevgili olmaktan..hatta sevmekten bile..çünkü zamanında canımı çok yaktılar…tahmin etmişsindir zaten..özrüne gelince..kabul ediyorum..benim için sorun yok bundan sonra..kabalığım için sen de benim kusuruma bakma..dostça ayrılalım en azından..”
“ayrılalım mı?” dedi sitemle..”yine de mi?”
“ayça..bu şekilde yürümez..mümkün değil biliyorsun…sen artık mezunsun..çalışıyorsun..ben daha okulun yarısındayım..artı, sana göre değilim belli..senin çevrenle benimki bir değil..tamam, diğer türlü takılırken iyiydi, biz bizeydik ama şimdi işlerin adı konuldukça bazı şeyler değişecek, karmaşıklaşacak..ben gelemem bunlara..uğraşamam..gücüm yok..ve yürümem gereken bir yol var önümde..işim var benim daha..fazla bile takılı kaldım sende..sanırım çok iyi olmandan kaynaklanıyor o da..cidden bak…iyisin…benden filan zaten çok daha iyisin de, normal insanlarla kıyaslayınca da öylesin…”
“yine eskisi gibi olalım o zaman?” dedi hemen..”tamam..bir şeylere isim vermesek de olur…kaldığımız yerden devam edelim?”
“ne zamana kadar? Ayça zaman geçiyor..en güzel zamanlarını benimle mi harcayacaksın?..bırak.. kaç, kurtar kendini.. arkana bile bakma…sen daha yolun başında sayılırsın, daha fazla saplanmadan kurtul, sana layık olan birini bul.. benim hayatımdaki diğerleri gibi olmanı istemiyorum..”
Gülmeye başladı..
“böyle konuşunca…bir tuhaf oldu ha, kaç kurtar kendini filan (: tehlikeli adamım ben :p mi diyorsun?... ”
“ayça ben ciddiyim ama” dedim, yine de gülümsemekten alamadım kendimi..
Bir süre sessizlik oldu aramızda…sadece bakıştık.. karşılıklı anlamlı gülümsemeler..git ayça…lütfen git…kendi rızanla…
“bir daha hiç görüşmeyecek miyiz?” dedi en sonunda.. gülümseyen dudaklarına inat, titreyen sesi, beni yeniden ağlama duvarı olabileceğim hususunda uyarır gibiydi..
“ikimizin de iyiliği için…ne kadar az görüşürsek o kadar iyi yani tabi…ama, düşman filan da değiliz canım..ben sadece…işte.. malum şeyleri unut istiyorum.. başka birine yönel.. daha uygun birine.. patronun oğluna filan işte :p... ”
“beni mi koruyorsun kendiden.. yoksa kendini benden mi kurtarmaya çalışıyorsun?” dedi bu kez..
“kesinlikle kendimi kurtarmaya çalışıyorum” deyip güldüm..
@6311 panpam inan hiç düşünmedim (: düşünen arkadaşlar bana ulaştılar, onların bir çalışması varmış bu konuda, ben de kendilerine izin verdim, zaten telif melif bir tak istemiyorum, sadece yazanın tsigalko okoronkwo olduğu bilinsin ve mümkün olduğunca geniş kitlere ulaşıp insanlara ibret versin istiyorum ;) -
778.
+2O da güldü…sonra,Tümünü Göster
“o zaman neden öyle seviştin benle?..niye prenses gibi muamele ettin, yüzümü, gözlerimi okşadın..öptün..işini bitirip geçmedin?..neden?..ben..yani…onlar, onların bir anlamı yok muydu?..sen her yattığına böyle mi davranırsın…tarzın bu mudur?..”
“sanırım (:”
“o zaman diğer kızlara da acıdım bak şimdi.. (: …eğer insanları bu durumlara düşürmekten canice bir keyif almıyorsan yapma bunu bir daha kimseye…öyle konuşma…öyle bakma…öyle gülümseme…öyle sevişme…anlıyor musun ne demek istediğimi?”
iç çektim…ne kadar da haklıydı…içimde biriken ve bir türlü hak eden kişiye veremediğim sevgileri, irili ufaklı parçalar halinde, sahip olmaması gereken insanlara dağıtıyordum…mineye, ceydaya, çiğdeme..hatta cerene, melteme, berile, ayşegüle, merveye….ebruyu ayrı tutuyorum tabi…ben, ona hiçbir şey vaat etmediğim halde geldi, beni, belasını buldu o…gerçekten bambaşkaydı..bambaşka bir duygu..
“anlıyorum…üzgünüm…tavsiyeni…dikkate alıcam (:” deyip gülümsedim çocukça…
“tekrar görüşeceğiz…beni hayatından yok etmeye çalışma..ben de seni rahatsız etmeyeceğim bir daha..ama bence yine bir araya geleceğiz..belki bir dakikalığına, belki bir geceliğine..ama kesinlikle daha işimiz bitmedi” deyip gülümsedi tatlı tatlı..
ayağa kalktı, yanıma geldi, eğildi, dudaklarını dudaklarıma bastırdı, küçük bir kıstırma hareketiyle noktalanana kadar birkaç saniye kaldık öyle..sonra ayrıldı, döndü arkasını, önüne düşen düz, sarılı-alacalı saçları arkasına attı tekrardan..kantin çıkışına yürüdü, çıkarken son kez dönüp, dona kalmış bir vaziyette bıraktığı bana baktı..girişe vuran güneşin altında ışıldayan gözlerini ve hafif bronz tenini, omuzlarını, bacaklarını son görüşüm oldu bu..
Tekrar görüşmeyeceğiz…biliyorum..
Az önceki öpüşün yarattığı sersemlikten kurtulduktan sonra, az önceki olaydan mütevelli olsa gerek, üzerimde hissettiğim gözlere aldırmadan ağır adımlarla çıktım kantinden…nasıl başlayıp, nasıl bittiğine, bana neler hissettirdiğine bir kez daha şaştığım bu görüşmenin ardından, artık derse girecek kafa da kalmamıştı bende..
“kimse sen değil” diye yankılandı yine bir ses.. umursamadım..zira farkındayım.. benim gibi ruh hastası milyonda bir bulunur..
Çardaklardan birine oturdum, o ara basketten tanıdığım 3-5 elemanla rast geldik.. konuştuk ettik…zaman geçti…
@6314, sanmıyorum panpa bu saatten sonra yarım bırakacağımı, anca 1-2 haftalık aralar veririm çok sıkışırsam, ama her türlü bitirmeyi düşünüyorum hikayeyi,
blog işine gelince, onu da düşündüm, hikayeyi bitirdikten sonra bir blog düşünüyorum aslında, orada daha güncel şeyler hakkında konuşabiliriz, dertlerinizi paylaşabilirsiniz, herkes yorumunu yapar, bir nevi beyin fırtınası,
zaten özel mesajlar sayesinde kendimi güzin abla gibi hissetmeye başladım x) , buna yönelik bir blog olabilir, ne derler hani, "hayata ve aşka dair ne varsa.." :p
@6317, ehehe, la daha ne kadar samimi olayım, sıçtığım dona kadar anlatıyorum işte ;)
başka yerlerde 1-2 yorum okudum, "sonradan zütü kalktı" gibisinden, aslında böyle düşünülmesi iyi, çünkü okuyanlar benim başıma gelenleri henüz tam olarak bilmiyorlar,
3. yılım konusunda bu derece tedirgin ve iddialı olmamın sebebi budur, yani aslında buraya kadar 6 bin küsür entry okuyanlar, bahsettiğim konuların ve kendi çapımda verdiğim sosyal mesajların sadece eşiğinden geçtiler, geçtiniz.. daha holü dolaşacağız, merdivenler çıkacağız.. çatıya kadar yolumuz var.. sonra oradan da manzarayı mı izlerizz, yoksa kendimizi aşağı mı atarız bilemem (:
neyse, böyle beklenti yükseltmek hoşuma gitmiyor aq magazin programları gibi, gücü yeten, kondisyonu dayanan okusun görsün işte ;)
http://fizy.com/#s/1cj4e2
Ertesi sabah alperle fakülte binası girişindeki merdivenlerde dalgın dalgın geyik yapıp karı kıza puan verirken birden iki el omuzlarımdan kavrayıp biraz acıtana kadar sıktılar, döndüm baktım, kim?..nilay.
“günaydın beyefendi (: günaydın Alpercim ;)”
“günaydın nilay (:”
“günaydın gülüm, masaj mı yapıcan, yap ama acıtmadan”
“benim elim ağırdır, idare edicen mecbur (:”
Gülüştük,
“sen gelsene bakiym benle iki dakika?” dedi sonra bu,
Alperin yanından çekip merdivenlerin aşağısına sürükledi beni,
“seenn var yaaa az değilsin ha çakal” deyip 32 dişinin 48 ini gösterecek şekilde sırıttı,
“niye be ne oldu gene? (:”
Gözlerini iri iri açıp “bıraak ya, bana numara yapma, hemen söylüyorsun bakalım kim o sarışın çıtır x)”
Haydaa..nerden de gördün, duydun hemen anasını satayım..
http://fizy.com/#s/152gk6
“arkadaşım işte bee, kim olcak”
“arkadaşın? Ne ciksi arkadaşların var senin öyle eheheh”
“olabilir, o da onun yaşam tarzı, bu arkadaş olamayacağımız anldıbına gelmez” dedim gülerek,
“yani tabi canım, ama madem arkadaşların seni öyle öpüyor, ben de öperim bundan sonra okeyto?” deyip gülmeye başladı,
“ya,..ya,, bi Dakka, kızım nerdeydin sen? bizi mi izledin bütün öğlen!?” bu sefer kızmıştım ama..
“eevvet! Hem de ruhun bile duymadı, öyle bir dalmıştı ki, yuh lan, kızın içine düşecektin valla, cidden hoşlanmışsın sen bundan bu sefer bence..nasıl böyle kasılıyorsun filan, ay çok komikti lan uzaktan x) ..adı ne??”
“ya..ooof of..nilay öldürücem seni artık valla ya..”
“o son sahne bitirdi yalnız beni..amerikan tiğğnicırlar gibi, dudaktan öpücükle vedalaşmalar filan…ıyyy..valla canım çekti he :p”
“tamam sana ayarlayayım o zaman onu, lezboş lezboş takılırsınız?”
“yook ben senden istiyorum ama, arkadaşlara öylemiş ya hahaha”
Yalandan tokatladım yanaklarını..o sırada yanımızdan neconun geçmesi büyük talihsizlik oldu tabi, çocuk ikimize de gülümseyip günaydın dedi, ama aklında kim bilir neler geçti..”benim deli gibi hoşlandığım, ama sırf bir arkadaşımla çıktı diye aşkını içime gömdüğüm kızı adam arkadaş ayağına zütürüyor” mu dediii, ne dedi..
“adı ne ya merak ettim cidden?”
“merak edilcek bir şey yok be kızım.. aramızda da bir şey yok.. benim..ee..eski icraatlarımdan biri.. epey önceden ama, sen bilmezsin.. öyle geldi, vedalaştık işte.. yurt dışına gidiyormuş, bir daha birbirimizi göremeyiz dünya gözüyle filan dedi..o öpücük de işte.. aynen senin dediğin gibi, özenti özenti hareketler..”
“hee..vay anasını ya..derin adamsın vesselam (: ..ama bana gayet hoşuna gitti gibi geldi yani o özenti hareket? Böyle bir gevşedin, eridin, bakakaldın arkasından yazık, son görüşünmüş meğer x))”
“ya evet, artık seninle idare edicem mecbur” deyip yüzüne yaklaştım, bu sefer bu iki elinin arasına alıp sıktı, tokatladı yanaklarımı..o sırada da tolganın geçmesi harika olurdu, yani tam benim cenabetliğime yakışan bir tesadüf olurdu doğrusu ama neyse ki çocuk bizim bölümde değil.. olsa, hiç şansım yok zaten, biz nilayla her gülüştüğümüzde kesin önümüze çıkıverirdi Allah tarafından.. -
779.
+3Sınıfa çıkarken nilay sordu,Tümünü Göster
“liseden filan mıydı?”
Ben neden bahsettiğimizi unutmuştum bile,
“kim?”
“hey allahım..kız be..arkadaşın :p”
“çok ilgilendin bakıyorum da?”
“niye canım, güzel kızmış..hoşuma gitti o yüzden (:”
“e sana ayarlayayım diyorum işte lezboşcum? (:”
“ya oğlum, sana yakıştırdım yani..yok kalsın, hem yurt dışına filan gidiyormuş..öyle uzaktan uzağa olmaz ;)”
“hııı, sevdiğim dizimin dibinde olacak diyorsun? (:”
“aynen, mümkünse bir kol atımlık mesafede ;)”
Gülüşerek sınıfa girdik..durumu biraz olsun dengelemek için nilayın ısrarına rağmen neconun yanına oturdum, tabi nilayın benim nelerle uğraştığımın, ne hassas dengelerle cebelleştiğimden haberi yok..tabi, ona göre hava hoş, kız olan o..ortalığı karıştıran, (belki bir kısmını istemeden) ateşe veren de o..
http://fizy.com/#s/16jqp6
Necoda bir falso göremedim, çocuk kötüye yormamış belli ki bizim samimiyetimizi..yormasın zaten..kimse yormasın, yoramaz da..
O ders bir yandan kendime yeni hedefler belirlemeye ve bunları nereden temin edeceğime kafa yorarken (şu canlı müzik işi olursa ordan epey ekmek yerim sanki lan ehehe) bir yandan da, gülümseye gülümseye kaçamak bir şekilde mesajlaşmakla meşgul olan ebruyu kestim..kim gülümsetiyor acaba onu böyle..benim bir kez olsun beceremediğim kadar içten bir şekilde..
Yarın ilk stüdyo çalışmamız var..ömer, ilkay, Nurettin ve ben önce yine kafede toplanıyoruz, yarın kafenin de tadilat öncesi son günü..son son bir görelim bu halini, bakarsın çok değişir sonradan.
Şu müzik işi olsun diye dua ediyorum artık..çünkü hem fazlasıyla gaza geldik, artık moda girdik..hem de bu yeni aktivite benim için bir kaçış noktası daha olabilir..(şu muhtemel karı kız getirisinden bahsetmiyorum bile, görücez bakalım onuda..nasıl yürüyor işler)..okul takımını bırakacağım büyük ihtimalle..eğer zaman yetmez ve yorgunluklar artarsa kick-box a da ara verebilirim bir süre..bakıcaz bakalım..
gecenin son şarkısı ve partını da birazdan yazıp bu seferlik noktayı koyalım,
güzel oldu valla böyle, özlemişim (:
http://fizy.com/#s/1to5if
Bir sonraki rutin başa kakmasına maruz kalmamak adına bu gece için nilayı naçizane evimize davet ettim, hatta isterse kalabileceğini, ona göre eşya getirebileceğini söyledim, bayıldı bayıldı..sağa sola savuruyor beni..yazık lan aslında valla, bir açıdan bakınca, kızın da bizden başka samimi arkadaşı yok..sınıftaki diğer kızlarla yüzeysel ilişkiler içinde..”sahteler” diyor, “sarmıyorlar” diyor, “hala büyüyememişler” diyor…ee, işte öyle kimseyi beğenmeye beğenmeye de nihayetinde biz saplara kalıyor..biz saplardan birinin de ona yanık olduğunu ve bu nedenle kendini geri çekmeye çalıştığını göz önünde bulunduracak olursak, kızın tek yakın arkadaşı ben kalıyorum koca 70 kişilik sınıfta…
Ve bir ara benim de çevremi biraz genişletip farklı kişilerle takılmaya başladığımda, onu da sırf artık manitası var diye kendi haline bıraktığımda yaşadığı boşluğu anlayabiliyorum..ailevi problemlerini saymıyorum bile…harbiden bir ara her şey üst üste gelmiş kıza..arada dengesini yitirse de, yine iyi dayanmış bence..nitekim ben kendi hallerimi de biliyorum yani zamanında, hem öyle ailevi sorunlarım filan da yoktu yani… o yüzden nilaya hiçbir zaman kızmaya ya da yadırgamaya hakkım yok..hatta suç bende biraz da..
Bir daha seni o kadar yalnız bırakmayacağım..çünkü yalnızlığın acısını en iyi ben biliyorum..insan kendi içindeki labirentlerde kayboluyor, yakınında sandıklarına, elini uzatsa dokunabilecekmiş gibi duranlara bağırıyor da sesini duyuramıyor..
takip eden panpalara iyi geceler, tu bi kontünyud...
herkese iyi geceler panpalar,
bir kaç part atmaya çalışacağım becerebilirsem, gene yoğun bir hafta içi..
iyi geceler panpalar, biliyorum bu aralar boşladım, ben de bunaldım yazamadığım için valla,
neyse ki artık bir kaç gün rahatım, geceleri canlı yayın modunda takılırız ;)
bu gece de yazardım ama çok yorgunum, enerji depolayıp haftanın gibiciliğini üzerimden atınca,
yarın gece 00.00 gibi başlarız, sıcak sıcak yazar, yorumlarız ;)
iyi geceler, görüşmek üzere
iyi geceler panpalarım,
5-10 dakika içinde yazmaya başlayacağım,
canlı yazacağım için biraz uzun sürebilir ama alıştınız artık :p
sıçtım geldim, başlayabiliriz artık, hadi bismil..lan.. neyse allahı karıştırmayalım
aklınızdan geçenleri okuyabiliyorum panpalar..
tsigalko..ve onun tuhaf ilişkiler.. arkadaşlıkları..herkes mi bu çocuğun peşinde?
tuhaf olduğu konusunda haklısınız kesinlikle.. bana, daha yaşarken bile tuhaf olduğunu bile bile yaşadığım pek çok ilişki nasip oldu..hem arkadaşlık hem dostluk hem de sevgililik babında..
ama ikinci kısımda yanlışınız var.. zira herkesin peşimde olduğu, beni sevdiği filan yok.. hatta tam tersine, benden, her hangi bir sebeple nefret eden insan sayısı, hoşlaşanların en az iki mislidir diye düşünüyorum..
çünkü ben lanetliyim..
bulaşıcı bir hastalık gibiyim..
karanlık.. kötü..
ambalajı caf caflı, dandik bir çikolata gibiyim..
benimle konuşurken, gözlerinizin içine bakar, yüzünüze gülümser, size güven veririm.. beni seversiniz.. dinlediğimi, sizi anladığımı sanarsınız.. aradığınız dostu-arkadaşı-sevgiliyi bulduğunuza inanırsınız..
yanılıyorsunuz..
yüzümdeki gülümseme, düştüğünüz tuzağımın ustalığına olan bencil hayranlığımdır.. göz göze gelişlerimiz ölüm fermanınız..
neyse ki artık bu kötücül yaşam tarzımdan, sadece onu hak edenler nasibini alacaklar..
beni gerçekten istediğim seviyeye getirebilecek, yeterince karartabilecek hedefleri kurban seçiyorum.. bakın! ilk cinsel deneyimimi yaşadım bile, daha bu yola girer girmez hemde..
cici kızlarla vakit kaybetmek yok..
ya da ev kızlarının kalbini kırmak..
yoo dostum... maden bir masaya oturdun, oyunu kuralına göre oynayacaksın bundan sonra..
ha, gerçi yine bile bazı pürüzler çıkmıyor mu? çıkıyor tabi.. lanet kadınlar..ve onların lanet duygusallıkları..iki ilgi gösterip güzel söz söyleyince, en yollusu bile yumuşayıp işi ciddiye bindirmeye çalışıyor..
ne yapayım amk, huur mu kiralayayım yani?..illa profesyonellerle mi çalışalım (: -
780.
+2siz, "artık tsigalko rahatladı, ipleri saldı, nasılsa hedefi belli, bundan sonra kasmaz, duygusallaşmaz, kendi içinde çelişkilere düşmez diyorsunuz ama, sorumlu bir insan olarak hala dikkat etmem gereken şeyler var..Tümünü Göster
bunlardan biri de hiç kuşkusuz, zehrimi arkadaşlarıma bulaştırmamak ve onlara karşı olabildiğince normal olmak.. erkekler için tehlike yok zaten, muallak olduğumu sanmıyorum,
ama az sayıdaki yakın kız arkadaşım için oldukça dikkatli olmam gerek.. onlara bir şekilde, farkında olmadan ayar vermek istemem.. tamam samimiyiz, arkadaşız.. ölümüne kankayız filan ama.. aradaki bazı çizgileri de iyi çekmek lazım..şu an ihtiyacım olan en son şey aslında aşık bir yakın arkadaş..
normal ilişkiler kurabildiğim (taka sardırmadığım) az sayıda kız var zaten, bunlarında bir kısmını siz biliyorsunuz, işte tuğçe ve seda var..her ne kadar şu sıralar biraz mesafe olsa da aramızda, arkadaşım sayılırlar hala.. nilay var, besyodan begüm var.. ilerde bahsedeceğim kendisinde, sene başında başladı arkadaşlığımız ama kısa sürede iyi anlaştık.. kendisi benim o bölgedeki kolum olabilir eğer aramı iyi tutabilirsem.. yapışan gri eşofmanları ve askılı body leri içinde hoplayıp zıplayan jimnastikçi kızları kim sevmez ki?..
begüm sayesinde bunlardan bir grubunun arasına düşmek üzereyim.. güzel planlarım var..
sonra sınıftan bir kaç kız daha var gene muhabbetimin iyi olduğu, şimdi adlarını karıştırmaya gerek yok, onlara bir şey olmaz diye düşünüyorum zaten :p
geleceğim, her zamanki gibi karman çorman bir halde..ama ilk kez, bu beni mutlu edecek bir türde karışıklık, işime gelen türde..
yakında canlı müziğe başlayacağız kısmetse.. orası, ve orada yaşanacaklar tam bir sürpriz.. belki de hiç bir gib yaşanmaz.. belli mi olur.. sonra şu besyo ayağı var... e tabi benim yapmam gereken bazı seçimler var.. çünkü artık her şeye yetişemeyebilirim,
hem spor, hem müzik, hem dersler, hem karı kız, hem arkadaşlar..
bunlardan bazılarına bir süreliğine ara vermem gerekebilir.. yapacağım seçimler ise geleceğimin şekillenmesinde önemli ölçüde rol oynayacak.. neyse, şu grup işi bir kesinleşsin de bakalım.. ondan sonra bakıcaz..
ilk çalışmamızdan önceki günü anlatıyordum en son değil mi?..nilayı gelecek.. bana biraz moral ve destek verir diye umuyorum.. korkuyorum lan.. heyecanlıyım valla beyler.. ciddi ciddi müzik grubu kuruyoruz.. çalıcaz, söyleyecez.. inşallah yarıda kalıp da hayallerimin içine sıçılmaz bu kadar gaza gelmişken..
ders bitti,
okuldan çıktık, ben-nilay-neco eve gidiyoruz.. evet evet.. hoş bir an değil tabi benim için gene.. umuyorum ki neco içten içe olumsuz düşünceler beslemiyordur bana.. çünkü olabilir yani.. hatta ben onun yerinde olsam kesin beslerdim... pekekentin tekiyim sonuçta..
neyse ki neco benden çok daha iyi bir çocuk.. nilayla aramızdakilerin iyi bir dostluk olduğuna inandığına inanmak istiyorum..
bizim kızın da hiç bir şeyden haberi yok tabi..yol boyunca komiklikler şakalar.. necoya ayrı bana ayrı.. çocuğa dokunuyor ediyor..ama tamamen saf niyetli tabi, ne bilsin amk adamın 2 senedir ondan hoşlandığını? ulan neco... için gidiyordur kız elini her omzuna attığında.. ciğerlerini kurtlar kemiriyordur.. eminim..zor kardeşim... valla zor bu işler be..aşk-sevgi filan... yalan bunlar.. boş ver sen.. gibtir et..eğlenmene bakacaksın.. takılacaksın... gibip geçmek en büyük eğlence... öyle el ele tutuşmalar, göz göze bakışmalar filan boş işler.. üzüyor adamı bir yerden sonra.. sevmeyeceksin.. aşık filan olmayacaksın.. zütünde patlıyor sonra bak... bazen, daha itiraf dahi edemiyorsun işte..zor.. zararlı... salla gitsin böyle duyguları.. (bilir kişi konuştu amk)..
neyse geldik eve,
ben hemen
"aşağı geçelim?" dedim nilaya,
"niye, senin odan müsait değil mi yoksa?? kim var yatağında doğru söyle :p" dedi bu,
lan salak.. yapma şöyle dirty talkingler işte adam yanımızdayken demi?..
"yok lan ne müsait olmucam (: öyle beraber takılalım diye dedim yani"
"e neco sen de gel yukarı?" dedi nilay,
"ha, yok ya ben bi duş filan alıcam (asılcan mı lan muallak (: )..sonra da bulaşık yıkamam lazım, siz takılın, ben sonra bir ara uğrarım"
diye cevap verdi neco... yazık amk.. mahcup adam seni.. gelsene işte amk..
ısrar ettim bende..ama gelmedi.. cık cık... ne geçiriyorsun aklında bilmiyorum ki? ulan manita değiliz ki, "gitmeyeyim de rahat rahat sevişsinler" diye düşünesin..
neyse..
çıktık biz yukarı, tolga evde mi acaba..o da varsa şimdi bir de onunla gerilimli saniyeler...
gibecem ya..lan nilay ne masraflı kızsın lan.. valla çok zor seninle de takılmak artık ha..hayır, muhabbetin, dostluğun, iyi güzel cart curt ama.. olmuyor be abi.. kendimi meriç gibi hissediyorum aq..
ortada, seninle ilgili gönül meselesi olan iki tane adam var, ben, aklımdan zerre geçirmediğim halde 3. adam olarak en yakın safta yer alıyorum...
meriçlik ki ne meriçlik hemde..
vallahi utanıyorum aq..
"hımm, fena değil.. güya baskın yaptım ama incin sayılmazsın gördüğüm kadarıyla (:..sadece biraz.."
"kalabalık demi?"
"aynen, kalabalık (: ama düzenli"
"herkes aynısını diyor (:"
"haa.. gelenim gidenim çok diyorsun yani (:"
"ne sandın güzelim? her gece başkası, herr gece başkasıı (: kayıt defteri tutsam dolduydu şimdiye :p"
"eaahahah, aferin.. konuklarını nasıl ağırladığını sormayacağım.. o kadar özele girmeyelim :p"
"sormana gerek yok, zaten sen de aynı şekilde ağırlanacaksın birazdan x)"
gülmeye başladı,
"(: mümkünse her şey dahil olmasın, ben yarım pansiyoncuyum :p"
"yoook şekerim, bizde "ultra her şey dahil"den aşağı paket yok (:"
gene biraz güldü, yanaklar pembeleşti..ben de o ara kendime geldim..lan salak herif napıyon aq..tamam espritüel takılıyorsun da, bari en yakın arkadaşına kur yapma aq..biraz insan ol be..amma yavşak çıktın..
ama artık öyle bir yapışmış ki bu huy üzerime, kızlarla normal konuşamıyorum aq..illa hep bir ima, ayar, kur olacak..bir gün annem " tuzu uzatır mısın oğlum dediğinde"
"hımm, sadece tuzu mu? x) :p" filan diyeceğim diye korkuyorum...
bu ne yavşaklık arkadaş...
bunun, en azından tanıdık insanlara karşı bir önünün alınması lazım... şeytan.. sana diyorum... şu yavşama ayarlarına bir aile koruması, çocuk kilidi filan ekle.. böyle olmaz.. -
-
1.
0ayracccc
-
1.
-
781.
+3"karnın aç mı?" dedim,Tümünü Göster
"yok ya öğlen yedik daha.. yani ben yedim en azından x) sen o ara başka bir haltlar yiyordun tabi"
"(: ööf nilay, bak bu kızı ve konuyu konuşmayı yasaklıyorum şu andan itibaren"
"yasakları çiğnemek gibi bir özelliğim var biliyorsun? (:"
"bunu çiğnersen..ben de.."
"sen de beni mi çiğnersin ahahaha"
"kes kes (: ..bir şeyler hazırlayayım ben yine de.."
ufak tefek atıştırmalık bir şeyler ayarladım, yedik konuşa konuşa.. yarın ki çalışmamızı ve heyecanımı anlattım.. sağ olsun, tahmin ettiğim gibi yatıştırdı beni,
"eyvallah şekerim..bak böyle ciddi konuşabildiğin zaman daha çok seviyorum seni aslında (:" dedim,
"bir şey değil, ayıpsın ;) da, ben senin yüzünden böyle oldum yalnız onun da farkında mısın bilmem acaba?? (:"
"ne alaka benim yüzümden be?"
"tabi? hele geçen sene, malum zamanları saymazsak, paso gır gır şamataydın yani, iki dakika ciddi bir şey anlatamadım sana (:"
"hadi ya..pardon o zaman.. arkadaşlığımız açısında sıkıntılı bir durum bu :/ :p"
"hahaha..ya sinir oluyorum arada tabi bu huyuna ama sıkıntı olmadı yani..sen de böyle bir insansın işte, böyle kabul etmek lazım (:"
"sağ ol be..la sanki garibeymişim gibi konuşuyon ha..böyle kabul etmek lazım filan..öz güvenim yerlerde şu an.. :/ * "
"hıı kesin öyledir (: ..ama cidden tsigalko.. fazla alaycısın.. hani, sadece etrafınla dalga geçsen, o zaman sevmezdim seni.. itici olurdun..ama en çok da kendinle dalga geçiyorsun ya böyle.. allahım ya, tipe bak (: (yüzümü mimiklere sokuyordum o ara)" yanaklarımı sıkıp tokatladı,
yuvarlandığım yerden doğrulunca, "hişş kızım bak el kol yapma, benim divanımdasın şu an, ona göre"
"ev sahibi tehdidi de geldi ohh.. (:"
"yani.. fazla samimi olmayalım.. sağım solum belli olmaz, bu divan başka şeyler çağrıştırıp duruyor zaten x)"
gözlerini patlatıp,
"nee... piss... " deyip yanımdan bir iki karış kaçtı..
"hah şöyle aferin, edebinle otur x)"
"yaa..ne kadar sapıksın... "
"bunu iltifat olarak alıyorum sağ ol şekerim (:"
sözde sinirli ama alttan alta gülerek tip tip baktı..ben de o ara bıyık altında gülüyorum devamlı..
"yesene kızım.. ilaç atmadım korkma.."
"belli olmaz sana.. sapık..zaten divan da çağrışımlar yapıyormuşmuş"
bu böyle deyince daha fazla dayanadım gülmeye başladım.. bu da numarayı bıraktı.. gülüyoruz..
allahtan tolga yok evde... acaba alt kata gidiyor mu sesler.. çünkü ciddi anlamda kahkaha krizine girdik.. kendimize geldiğimizde ise o aradaki bir kaç karışlık mesafe fazlasıyla kapanmıştı..
başını omzuma yanlamasına dayayıp soluklanırken,
"alınmıyorsun demi böyle konuşunca (:" dedi,
"yok bea ne alıncam, nerde bende o yüz (:"
"manyak (: .."
"sen de alınmıyorsun inşallah?"
"üzerime mi?"
gene gülmeye başladık.. bana böyle zeki esprilerle gel işte..
"oof of (: ..nilay alemsin ya... iyi ki varsın.."
bir an sessizlik oldu..az önceki kahkahalar yerini gülümsemelere bırakmıştı,
"sen de iyi ki varsın... " deyip belime dolandı.. başlarımız birbirine yaslandı.. omuzlar, sırtlar sıvazlandı... sonra ayrıldık,
"çok değerli senin dostluğun benim için" dedi.."en kötü zamanlarımda herkes yokken sen vardı.. herkes kaçmışken, sen kaçmadın.. işte bu yüzden gerçekten bambaşkasın gözümde.."
"sağ ol, canım benim... aynısı senin için de geçerli... senin desteğin olmasaydı... " dedim..ve sonra duraksadım... nilayın ilk yılın sonunda serhat bininin oyununa gelip beni tamamen yalnız bırakışı geldi aklıma birden..
hayır.. aslında, o en zor zamanımda yanımda olmamıştı... en zor zamanımda yanımda olan...
ebrudan başkası değildi..
ebru..
sadece ebru..
gene sessizlik oldu..
fakat bu seferki, benim geçmişe gidişim ve orada, artık üzeri kapanmış bazı yaralarımın nasıl oluştuğunu adeta replay den tekrar izleyişimin sessizliği olduğu için ağır, sıkıntılı bir sessizlikti..
yüz ifademin değişmesinden olsa gerek, düşüncelerimin de değiştiğini, nilay anladı.. yavaşça ayrıldı benden... dikleşti koltukta.. derin bir nefes aldı ve ben hala şimşek gibi beynimde patlayan düşüncelerin ışığının şiddetine gözlerimi alıştırmaya çalışırken, konuştu,
"ben... aynısını yapamadım ama" dedi.. gergin bir ses tonuyla...
cevap vermedim..
yapamadın evet..bir başkası yaptı ama.. beni ruhen ölü, bitmiş halimle sarmaladı.. yaralarımı sardı.. tuttu elimden, ayağa kaldırdı.. yürümeyi öğretti yeniden..ve ben, nankör ben... bencil ben... koşmaya başlar başlamaz da ilk önce ondan kaçtım, sanki düşmanımmış gibi..
"kendimi o kadar borçlu hissediyorum ki..ve o kadar pişmanım... tsigalko senin benim için yaptıklarının yarısını bile yapamadım ben sana karşı..sen benim hayatımdaki mutlulukların çoğunun sebebisin... kendi varlığın... sonra, beni tolgayla tanıştırman.. kötü günlerimde destek olman... bir de öyle gır gırcı, bencil gibi görünürsün ama.. aslında o kadar çok şey yapmışsın ki benim için... hani, kendiminkilerle kıyaslayınca.. utandım bir an.." deyip buruk buruk gülümsedi..
transdan çıkabilmiştim nihayet..
ben de gülümsedin... bu samimi itirafları hoşuma gitmişti... en azından hatasını biliyor.. kıymet biliyor...
ona da aynen böyle söyledim..
"en azından farkındasın" dedim, "benim için bu da yeterli (:" gülümsedim.. gittim ben sarıldım bu sefer..
"iyi ki varsın nilay.. sıçtım geçmişe... şu an... iyi ki varsın"
kaldık biraz öyle..
sonra gene ayrıldık.. baktım bu gülüyor ama bir yandan da gözlerini siliyor aceleyle..
"mız mız oldun iyice"
"sorma ya..(: ..dengemi bozdu yaşadıklarım..bu toparlamış halim işte biliyon.."
"aynen, farkındayım..ee sizinkiler naaptı?"
"bir aradalar gene işte... sanırım benim çok üzüldüğümü görünce.. geçici olarak... amaan.. nasıl olursa olsun.. sonuçta yine beraberler mi? önemli olan o.." dedi burnunu çekip buğulu gözlerle gülümseyerek..
"evet.. kesinlikle..sen işin neticesine bak... yaşadığın anın kıymetini bil..ne olursa olsun, senin için fedakarlık yapıyorlar diye düşün en kötü ihtimalle ki, bu bile güzel bir şey.."
"öyle ya tabi... çok önemli tsigalko ya..aile.. ailenin mutluluğu... insan darmadağın oluyor... canım onlar benim.. onları öyle kopuk görmeye dayanamıyordum... " dedikten sonra yeni bir gözyaşı dalgası geldi..ama koyvermedi kendini.. yine sildi gözlerini..
"bundan sonrasında da yine hep bir arada olacaksınız inşallah.. artık geçmişte olanları düşünme..bak, şu an mutlusun..ona odaklan.. ailen bir arada, arkadaşlarınla bir aradasın..bir kere ben varım yani :p o bile yeterli bir sebep x)"
gülüştük.. -
782.
+2"öyle ya..iyi ki varsın sende... çok zor senin dostluğunu kazanmak da, korumakta... şanslıymışım (:"
"eyvallah... ama öyle zor filan değil bee (: ulaşılmaz değilim, gayet sıradan bir adamım hatta, gaz veriyorsun ha :p"
"yok cidden zor tsigalko.. zorsun... her anlamda zorsun... sana yakın olmak da zor, uzak olmak da zor.. boşuna tavlamıyorsun kızları :p..divan filan.. (:..cidden sende tuhaf bir şeyler var..bir şekilde bağlıyorsun insanı.."
"lanetliyim, farkındayım, sağ ol hatırlattığın için :p"
"lanet mi? lütuf bence (: sen kullanmayı bilmiyorsun sadece.. neyse..bir gün illa ki büyüyeceksin, şimdi devamlı yeni oyuncak isteyen çocuklar gibisin"
"hıı... bu övgü müydü, küfür mü ettin tam anlayamadım yalnız? :p"
"(: manyak ya.." enseme hafifçe vurup omzumdan kalktı, "film izleyelim mi? var mı güzel filmlerin?" deyip neşeyle gülümsedi..az önceki melankolik, romantik ortam dağılmıştı,
"olmaz mı? şunları zütüreyim ben mutfağa, sonra yerimizi hazırlayıp film moduna geçelim ;)"
tabakları zütürdükten sonra yatağa geçtik, sırtımızı duvara verip arkamıza yastıkları aldık, laptop ortada, ayakları uzattık, çarşafı çektik.. çerezde ayarladım, ışıklar söndü ve film başladı..
o ara tolga gelmiş, benim odaya bi daldı "nabıon la??" diyerekten, sonra bizi gördü, hemen kibarlaşıp "hoş geldin" dedi nilaya beyefendice bir ses tonuyla,
"iyidir aga, film izliyoz öyle" dedim sıkıntılı bir şekilde..al işte bir yanlış anlaşılma potansiyelli olay daha.. ölücem bir gün valla öldürecek bi stres beni..
neyse..iyi seyirler dileyip odasına çekildi bu,
biz de devam ettik..
amk o filmi de nerden açtıysam..tam konuya uygun, mesaj verir gibi... daha yaklaş diye bir film vardı, closer..onu izliyoruz... hey allahım ya..arı kovanına sokulan çomak gibiyim..hem şeklen, hem manen, hem de madden çok benziyoruz.. ikimiz de odunuz..
panpalar,
bir part daha yazayım yetsin bu gecelik ne dersiniz? -
783.
+3filmi izledik..tehlikeli filmmiş, ama nilayla herhangi bir sevişmemiz olmadı, amk abazaları sizi..(:Tümünü Göster
bittikten sonra mayışmış ifadelerle birbirimize bir bakıp gülümsedik, gerindik toparlandık..
"eve attığın kızlara böyle şeyler izletiyorsun, sonra divanda anılar manılar.."
"(: len sana da bir şey söylemiyor haa, doladın diline"
"o sarışın kızla da anınız var mı orda? x)"
"nilayy! şimdi anımız olucak bak"
dediğimin neye tekabül ettiğini laf ağzımdan çıktıktan 1 saniye sonra anlamıştım ama çok geçti, kıza resmen dolaylı yoldan "giberim" demiş oldum..tebrikler bana..
bu duyunca,
"ohohoh oha..evet gitme saatim gelmiş anlaşılan (: yoksa divan koleksiyonuna katılıcam gibi duruyor x))"
"öf..aman be..öyle demek istemedim..tamam hadi defol defol (:"
"ehehe, demek ki aklından geçiyormuş tsigalko bey, allah söyletti, gerçek yüzünü görüyoruz işte böyle böyle x)"
yılmış bir halde baktım yüzüne,
"beni utandırıp yanaklarımın kızarmasını sağlamaya çalışıyorsan, bu taktikle biraz uzun sürebilir, sen en iyisi tokatla ya da mıncıkla bence (: ayrıca düşünürsem de düşünürüm yani, sonuçta errrkeğiz yani, senin de maşallahın olduğunu göz önüne alırsak"
yüzünü komik şekillere soktu, "yook senle başa çıkamam ben ya tövbe (: ..neyse, erkeğim ben gideyim başıma bir şeyler gelmeden en iyisi x)"
"bence de, zaten belli bir saatten sonra dönüşüm geçiriyorum, görmek istemezsin x)"
"inanırım valla x)"
geçirdim bunu, giderken tolga ya da selam verdirttim(önce gümbürtüye getirmeye çalıştı, eee hani dost kalacaktınız?),
durağa kadar zütürdüm, ordan şehir içi hattına binip yurduna gider artık,
bir kez daha sarıldık,
"güzel geceydi teşekkür ederim, davet ettiğinizz için" dedi son kelimeli imalı bir şekilde bastırarak,
"teşekkür ederim bence de, ayrıca bir kez daha tekrarlamak isterim ki, bana gelmeniz için davete gerek yok nilay hanımm" dedim ben de aynı şekilde imalı bir tonla,
gülüştük tekrar, gelen minibüse binip gitti sonra,
ben de odama döndüm..
evet, nilayın gelmesi, kafamın dağılması için iyi olmuş ve yarınki prova öncesi beni biraz olsun sakinleştirmişti,
ama getirisinden çok zütürüsü olan bir olaydı bu, aklım dağılmıştı evet, ama bu sefer de fazla dağıldı aq..neco ve tolganın içinden neler geçirdiklerinde tut da, ebruyla olan geçmiş münasebetimize varıncaya kadar absürd yerlere saçılmıştı parçalar..
sonra tabi bir de nilayla olan dostluğumuzun geleceği var, bu şekilde devam edersek yani en azından ben kendimi frenleyemezsem, ya bir yerde kaza yapıcaz ya da iyice taku çıkacak muhabbetin, belden aşağı haricinde bir şey konuşamaz olacağız..
her iki durumda da yine giren bana giriyor..
aq ne zor şu kadın-erkek ilişkileri..gönül işleri..
gibicem ha..yani, bu insanlar var ya bu insanlar..bu insan kadar mal bir canlı daha olamaz aq..zorla, kendi kendine, kendi işini zorlaştırıyor, kendi kendine mesele çıkartıyor bu insanoğlu..
ulan, gibiş geç işte be..ne aşkı, sevgisi, hoşlantısı..gibiş geç... kedi köpek gibi takıl aq..bak sosyete dünyasına, onlar nispeten beceriyorlar bu işin, kimin eli kimin zütünde belli değil, kimse de kasmıyor böyle aşk-sevgi, o ne düşünür bu ne der diye..ohh mis...
gibicem duygusallıklarınızı..triplerinizi..
gidip porn0 izleyeyim bari bir posta, umduğumdan fazla romantizm oldu bu gece nilayla..bu havayı dağıtmam lazım..stockings, blondes, milf..bekleyin geliyorum..
bu gecelik benden bu kadar dostlar (:
takip edenlere teşekkürler, yorumlarınızı esirgemeyin, sizden reaksiyon gelince benim de yazma şevkim artıyor haliyle,
son bir şarkı daha vereyim, http://fizy.com/#s/1d4smt
hadiyin eyi geceler..
herkese iyi geceler panpalar,
bu gece 01 e doğru gelmeye çalışacağım ama söz vermeyeyim sonra sakatlık çıkılıyor biliyorsunuz (:
iyi geceler panpalar,
bu gece biraz geç gelebildim (ki genel özelliklerimden biridir ehehe)
5-10 dakikaya başlıyorum, bir kaç part atacağım
geldim, başlıyorum canlı canlı yazalım demi? (:
türkçe müzik istemiştiniz değil mi? hay hay ;)
http://fizy.com/#s/3xvlj8
... o gün okula da gittim, gitmedim değil..ama aklım, ruhum, kısacası kof bedenim hariç bütün duygum akşamüstü yapacağımız provada..
hayır, yani seyirci önüne çıkmıyorsun bir tak yok, çocuklar desen, tanıdığım adamlar zaten..ama yine de korkunç bir heyecan..felaket bir sabırsızlık..endişe..
allahım yardım et..yüzümü kara çıkarma..
ee öyle tenefüs arasında söylemeye benzemiyor demi tsigalko aga?... benzemez..
başta nilay ve alper olmak üzere epey gaz verdiler yine okulda, öğleden sonra ders bitince nuriş ile buluştuk, gitarı filan getirmiş yanında,
"iyi lan hadi havan oldu :p"
"yok be abi, hava için gitara ihtiyacım yok :p"
"ooo artize bak (: tıngırdattın mı bir şeyler?"
"öğle arası çaldım azıcık, enerjimi stüdyoya saklıyorum (:"
"iyi hadi bakalım..valla çok heyecanlıyım lan, kakam gelip duruyor, altıma sıçmam inşallah söylerken"
"hahaha abi benim de ayaklarıma filan üşüme geliyor böyle"
"ellerin de terliyor?"
"aynen aq, aga becerelim şu işi ya..adam izlemeye gelcek mi acaba?"
"sanmıyorum ya, ikinci provada gelir muhtemelen, şimdi biz bizeyiz"
ömerlerle söyledikleri yerde buluştuk, üç beş laflaştıktan sonra stüdyoya doğru yola çıktık. mekan belediyenin mekanı ama kiralıyor tabi, ayrıca kurslar filan da veriyorlarmış vesaire..
neyse girdik binaya, adamlar zaten müdavimlerden olan ilkay ve ömeri tanıyor, biz de tanıştık, hepsi genç bizim gibi, cana yakın çocuklar, bir tane kodaman bir abi var, biraz mininüs şöförlerine benziyor, meğer herif aranjör mü aranjöst mü bir tak varya, ondanmış, onla da tanıştık..aleyküm selam..
biraz da orada nefeslendikten sonra geçtik içeri, hayatımda ilk defa gördüğüm acayip teknolojik aletler var, bu kayıt kısmında devasa ekolayzırlar filan, oraları gördük, üstten yuvarlak mikrofon, normal mikrofon, bir de tuhaf uzun bir mikrofon var... hayatımda ilk defa gördüğüm enstrümanlar..ortalık acayip..iyi hadi, stüdyo tozu da yuttuk, şarkıcıyım desem karnım ağrımaz (: -
784.
+1şimdi tabi benim aklıma takıldı, böyle zart diye girip hemen başlayacak pozisyona gelince, meğer ilkay çoktan gidip randevusunu rezervasyonunu filan şeyetmiş..adam memurrr yaaa (: kardeşim benim (:Tümünü Göster
nuriş kendi gitarını aldı eline, ömer klarnetini, ilkay baterinin başına geçti..ben de salak salak bakınıyorum..ne yapıcam lan ben?
"abi mikrofonla mı yoksa çıplak mı şey edicez?"
güldü muallakler,
"geç abi mikrofona geç (:"
ne dalga geçiyonuz lan..sanki siz ananızın karnından hüsnü şenlendirici, lars ulrich filan olarak doğdunuz aq.. (:
"neyle başlayacağız? ne söyleyelim?"
nuriş ve ömer birer tane repertuvar kitapçığı getirmiş, hem sözler hem de notaları var şarkıların, ikisi de farklı farklı tabi..pratikte pek kullanmayacakmışız ama ilk aşamada, bilhassa benim şarkı sözleri ezberlerken epey işime yarayacak gibi..
baktık ettik hemen,
ben dedim,
"abi öyle iddialı bir şeyle başlamayalım bence, yavaş yavaş level arttırırız, güvenimiz yerine geldikçe coşarız"
"aynen kardeşim, slow bir şeylerle başlayalım, hem senin sesi yormaz hem de alışırız dediğin gibi"
ilkay sordu,
"solist bey, siz seçin, var mı gözünüze kestirdiğiniz (:"
bakındım biraz..sonra aklıma birden listede göremediğim ama sözlerini bildiğim..fazlasıyla iyi bildiğim bir şarkı geldi..
" http://fizy.com/#s/16mbys nasıl dedim?"
bizimkiler bana baktılar, ömer,
"abi şimdi o parça iddiasız mı sence?"
"bilmem, söyleyebilirim gibi geliyor..benim ses rengime oturuyor diye düşünüyorum ama?"
nuriş gülümsedi,
"aga sen bunu hakkıyla söylersen eğer inan bana her şarkıyı söylersin (:"
"hadi be? olm benim içimden geldi de teklif ettim yani, iddiasını filan bilmem..istemiyorsanız başka seçelim.."
"yok yok..tamam abi, başlayalım bi bakalım..olursa eğer, ne mutlu zaten ;)"
"nurettin, sen girişi biliyorsun zaten, gitarla girersin, ilkay ritim verecek, ben de yer yer girerim klarnetle..bakıcaz bakalım ;)"
3-2-1...
ve başladık..
söylemeye başladım..
bu şarkı aklıma geldi,
bu şarkıyı seçtim,
çünkü pek çok şarkının aksine, bu şarkıyı dudaklarımla değil, yüreğimle söylerdim..söyledim..yüreğimin, paslı, kanlı, kararmış, ama yine de atan yüreğimin gücü yettiğince söyledim..
ve birisine, birilerine gitti o nameler..çınladı kulakları..biliyorum... çünkü ben de onlarla aynı anda hissettim..
ilk şarkıyı neredeyse hatasız, sanki canlı çalıyormuşcasına icra edince, keyifler yerine geldi, eller tokuştu..sanki ilk provamız, ilk şarkımız, hatta ilk şarkımız değilmiş gibi, sanki günlerdir, haftalardır antrenmanlıymışız gibi bir performans gelince, bizim takımın arasında gizli bir bağ ve uyumun oluşacağını anlamıştım..
böyle şeyler insana malum oluyor doğrusu..zaten aradaki elektrik iyiydi, şimdi bir de uyum da olunca, tadına doyulmaz olacak gibi..
tebriklerin ardından bir kez daha aynı şarkıyı çaldık, sonra bir kez daha... artık neredeyse kusursuzlaştırmıştık..eğer canlı söylerken heyecan yapmazsak, vurucu şarkılarımızdan biri olabilirdi gerçekten..
ama yine de yolun henüz çoook çok başındaydık..canlı müzik grubu dediğin, en azından 70-80 parçalık bir repertuvara sahip olmalı..biz daha bismillah, 1. şarkı...
hemen arkasından http://fizy.com/#s/1ai53i ı çaldık,
sonrasında ise http://fizy.com/#s/1ai07y i,
sonra yeterince slow takıldığımıza karar verip biraz daha tempo yapmaya karar verdik, şarkı arıyoruz..
yalnız namussuzlar öyle bir çalıyor ki, hele o ömer, yani arada ben o kadar kendimi kaptırıyorum ki, solist gibi değil de, sanki gaza gelip de eşlik eden dinleyici gibi söylemeye başlıyorum..hakikaten öttürüyorlar aletleri, o kadar hoşuma gidiyor ki, her becerdiğimiz şarkının ardında ağzım sırıtmaktan yırtılacak gibi oluyor, kapatamıyorum lan resmen, istemsizce geriliyor yanaklarım, mütemadiyen gülümsüyorum...
http://fizy.com/#s/3pvnta u çalmayı denedik, fena olmadı, ama tarkan gibi söylemek pek mümkün değil, ben de biraz daha arabeske kaydırdım, fena olmadı, nakaratta nurettin vokal yapacak ki o çoğul sesi, gazı verebilelim..ne yalan söyleyeyim bunu çaldık, epey keyif de aldık ama benim pek içime sinmedi..neyse, bakıcaz,
http://fizy.com/#s/13m6wv yi çaldık, çok güzel oldu lan..zaten ebru gündeşi de, şarkılarını severim, hatta ses rengimiz de benzer, onun çok daha az eğitimli ve elbetteki daha etkisiz halinin erkek versiyonunu düşünün,
ebrudan daha parça alıcaz böyle, klarnet filan iyi iş yapıyor zira,
biraz tempo düşürüp http://fizy.com/#s/1kedb8 ı çaldık, bu da fena olmadı,
bundan sonra zaten o dönemki repertuvarımızda olan şarkıları paylaşacağım partlarda, hem türkçe müzik dinlemiş oluruz, hem de nostalji olur demi gençler?
arada güncel de kaynatacağım değişiklik olsun diye, ama sonra "la bu şarkı o zamanlar yoktu ki?" gibi yaftalarla gelmeyin lütfen ;) -
785.
+3toplamda 10 kadar farklı şarkıyı çalmıştık ki mola verme ihtiyacı hissettik, iki saate yakın olmuş amk..zamanın nasıl geçtiğini anlamamışız,Tümünü Göster
bir on beş yirmi dakika soluklanıp, bir saat daha çalışırsak yeterli olur diye düşündük,
5 şarkıyı daha halledeceğiz en az temizinden, ilk günden 15 parça fena değil, hatta ne fena değili lan, bildiğin süper * böyle iki kere daha gelsek en az 40 tane şarkıyı hafızaya atarız, beyin bedava!
içerden çıktık kayıt bölmesine doğru, ben gene o tuhaf cihazların başına gittim, kokpit gibi lan içersi, çok hoşuma gitti valla, ha dersen ki "hayatında daha önce hiç kokpit gördün mü?" e onu da görmedim ama, benzetme yapıyorum olm işte, niye bozuyorsun ki beni aq.. :p
elemanlarla laflaşıyoruz o ara, ilkayla muhabbeti olan çocuk sordu, ne iş gibisinden, grup mu kurdunuz diye, anlattık böyle böyle, iyisiniz filan dedi, kolaylıklar ve şans diledi,
tekrar girdik içeri, çelikten çaldık, kenan doğulu çaldık, ilhan irem in meşhur http://fizy.com/#s/12qrn9 sınu çaldık, bunu da içten söylerim ha, böyle bazı şarkıları söylerken, kendiniz de keyif alırsınız ya, ağzınıza takılır, sanki sahi sahi tadı varmışcasına tatlı gelir..
bir ilhanı çaldık öbürünü pas geçmeyelim dedik, http://fizy.com/#s/1ai1ql yi çaldık ama bunun sözlerini tam bilmediğim için biraz sıkıntı oldu, üzerine biraz çalışırsak güzel olur, sesim uygun, çocuklar da gayet çalabiliyor..
nihayetinde çalışmayı bitirip dışarı çıktığımızda hava çoktan kararmış, ekim sonu, kasım başına özgü o nemli, serin, ama bir o kadar da naif sonbahar geceleri kendini hissettirmeye başlamıştı..
bir şeyler yiyelim mi diye düşündük ama çok yorulmuşuz aq..valla pertimiz çıkmış, benim ses çatallaşmış, nurişin parmaklar kıpkırmızı, ilkay ter içinde..
en iyisi evlerimize dağılmak deyip bu güzel akşam için birbirimize teşekkür ettik,
"olacak beyler, harikaydık, aynen böyle devam, olacak ;)"
son bir part daha yazayım bu gecelik bitirelim panpalar, yarın iş var :/
http://fizy.com/#s/13051q
nurettinle laflaşa laflaşa eve yürüdük, birbirimizi motive ettik, ama harbiden bence de iyiydik lan..yani öyle olmasaydık fark ederdim, fark ederdik, insanın önce kendi içine sinmesi lazım zaten..
alt kata çağırdı beni de zorla, girdim, tolga da ordaymış zaten,
"ooo çalgıcılar geldiniz mi len (:"
"lan insan izlemeye gelir muallakler"
"olm okul var lan, ben sizin gibi kıytırık miyendislikler okumuyorum, inşaat okuyorum amk :p"
"sie ordan.."
"bir dahaki provayı hafta sonu yapın gelelim abi harbiden"
"bırak yeaa, ben dedikten sonra gelsen ne olur, kendiniz akıl edeceğğdiniz.."
"aga biz bilerek gelmedik ya heyecan yapmayın diye, şimdi alışmışsınızdır, bir dahakine tribünlerde yerimizi alıcaz söz :p"
yemeği orda yedik, gittim yukarda bir duş aldım, günlüğümü yazdım hemen, sonra indim aşağıda ps attık, yorgun yakaladı tabi muallakler, fena koydular o gece, eyvallah...
gece yine zorlandım uyumakta, ama bu sefer, pek çok seferkinin aksine, endişe ya da stresten değil, mutluluktan..
galiba beceriyoruz lan..eğer bu iş olursa benim o kadar büyük bir meşgalem haline gelebilir ki, vallahi geri kalan bütün sorumluluklarımdan feragat edebilirim çünkü bakıldığı zaman bu canlı müzik olayı, hem maddi, hem manevi yönden tamamen kazanca odaklı, yani hem para kazanacağız, hem sevdiğimiz bir şeyi yaptığımız için mutlu olacağız..karı kız durumları ise bonus olur, vallahi bak onu eğer birinci planda tutuyorsam top olayım..ben tamamen ilk söylediğim manevi kazanca odaklıyım, "mutluluk", "becerebilme"... yoksa ben diğer türlü işimi her türlü işimi her şekilde görürüm aq, bu güne kadar canlı müzik mi vardı yeaanii? (havanı gibeyim) (:
begüm mesaj attı, provan nasıl gitti bilmem ne diye, dedim erkencisin?
gece 1 de yatıyorum diye tavuk olmakla suçlandım..ee kızım, az sabahlamadım ben de ilk iki sene, kah neşeden kah kederden, az görmedim sıçtım mavisini..şimdi artık doydum uykusuzluğa, sen de hevesini al, sonra 12 den önce bile yatağa girmezsen adımı değiştiririm..
biraz onunla konuştuk, iyi gitti deyince tebrik edip "daha fazla uykusuz kalma bari :p" diyerek kibarca konuşmayı sonlandırdı, düşünceli kız, kıyamam sana ben..
nilay dan bir mesaj veya arama gelmedi, gerçi okulda elli kere başarılar diledi, ama ben yine de sonrasında da bir hal hatır sorma beklerdim..bilmiyorum, fazla şey mi bekliyorum?..
bir nilayı, bir begümü ve sıkı kalçalı arkadaşlarını, bir müzik geleceğimi düşünerek ve sonunda düşünmekten yorgun düşerek uykuya daldım..tuhaf rüyalar gördüm o gece..ceydayı gördüm gene, el ele tutuşmuşuz, beni koşturuyor,bir yandan da gülerek söyleniyor "ya acele etsene? kaçıracaksın?" koşa koşa bizim kantine giriyoruz..
bu gecelik benden bu kadar, takip eden panpalara iyi geceler, yorumlarınızı esirgemeyin, bir de çok küfretmeyin lan, kulak çınlamasından uyuyamıyorum muallakler :p
görüşmek üzere
iyi geceler panpalar, yazayım mı bu gece karar veremedim, buralardaysanız atalım bir kaç part?
selamlar panpalar,
iki bölüm dizi izleyip geleceğim, 01.00 gibi başlarız canlı yayına ;)
tekrar selamlar, dizileri bitirdim, bir şeyler atıştırıp 5-10 dakikaya başlayacağım, ilk part 20 dk içinde gelir :p
http://fizy.com/#s/1agv4y
..ne demiştim, bu yıl anlatacak çok şey var..ve edebiyata gerek yok..
fakat yine de benim hezeyanlarımı dinlemek zorunda kaldınız bir süre farkındayım, buna rağmen hızlı gittiğimi söyleyenler var..yoo dostum..hayır, daha başlamadım bile..
işte bu yüzden artık hikayenin gaz pedalına biraz yüklenip, bize lazım olan hıza gelme vaktidir panpalar... tali yolun sonuna geldik, otobana çıkıyoruz artık..
ikinci provamız 2 saat sürdü, ve mekan sahibi murat abi, dediğine göre ustaların başına sadece bir eleman bırakarak bile olsa gelmeyi başardı,
ve tabi dostlarımız da,
bizimkiler oradaydı, nilay, neco, alper ve tolga..ömer in kız arkadaşı gizem (gamze miydi lan yoksa) ilkayın iki arkadaşı, hepsi kah içerde kah bölmenin ardında, stüdyo çalışanlarının da geçirdiği en keyifli günlerden biri olsa gerek, çünkü gelenler boş gelmemişler, kuru pastalar, içecekler ve bolca muhabbet getirmişler..
çıkışta murat abi ile el sıkıştık, ertesi gün gidip parasal detayları ve programı konuşacağız, 4-5 gün içinde de kafemiz (evet, artık iyiden iyiye kafemiz oldu (:) yeni haliyle hizmete açılacak..
kendimi tesadüfen keşfedilen holywood yıldızları gibi hissediyorum... rüya gibi bir maceraya, ummadığım şekilde, ummadığım bir yola atılmış gidiyorum.. -
786.
+3karakter analizi yapacaktım aslında biraz, malum uzun zamandır sınıfın ve iyi-kötü olduğum insanların son dönemki maceralarından bahsetmedik, ama hikayeyi biraz ilerletmek istiyorum bu gece, o yüzden onu biraz erteleyelim..Tümünü Göster
ertesi gün murat abiyle program hakkımda konuştuk, ücretimiz çok sorun olmadı, lan zaten ben şahsen söyleyebilecek olmama bile bir lütuf olarak bakıyorum, ama çaktırmıyorum tabi, yoksa üste para vereyim söyleyeyim yani :p
haftada 2 gün çıkıyoruz, perşembe ve cumartesi, ikişer saat, program başına her birimiz 30 kağıt alacağız ki bu haftada 60, ayda 240 lira yapar, senenin de 2006 olduğunu var sayarsak gayet makul bence, emeğimizin karşılığı işte ;)
programı belirlemek ise, burada bir çırpıda yazdığımın aksine, pek kolay olmadı, malum hepimiz farklı bölümler okuyup farklı hayatlar yaşıyoruz, e sonra kafenin de bir şedülü var sonuçta, onlar da kendilerine göre ayarlamak zorundalar filan..neyse, en nihayetinde, her iki taraf da bazı ufak fedakarlıklar yapmak suretiyle bu programı belirledik.
perşembe 8-10, cumartesi 10-12 çıkıyoruz, cumartesi bizden önce başka bir grup var, onlar 8 de açıyorlar, biz finali yapıyoruz, perşembe tam tersi, biz başlıyoruz, bir tane gitarist kız-solist oğlan ikilisi bitiriyor.
kendi adıma programıma baktığımda ise, kesinlikle bireysel anlamda bir şeylerden vazgeçmem gerektiği apaçık, yoksa daha 2. haftada nalları diker, dili dışarı sarkıtırım,
aq, haftada 4 gün kick taks, 2 hatta bazen 3 gün basketbol antrenmanı, zaman zaman haftada 1 günümü sosyal sorumluluk projesine ayırmam gerekiyor (şu tolgaların bulaştırdığı şey işte (: ) e sonra bir de kendime ayırmam gereken vakitler var, gezicez tozucaz, o ara karı kız, ders mers, uyku, yemek, okul, ödev, proje derken, geberir giderim..
programı ayarladıktan sonra gece kara kara bunları düşündüm..ulan hangi birinden vazgeçicen? çoğu beni ben yapan şeyler, hayatımın bir parçası olmuşlar, en zor zamanlarımda kaçış nokta, keyfim yerindeyken de hobim olmuşlar..ne tak yiyecem ben? (sosyallikten ölüyoruz, aman aman sevsinler (: )
"başın belada gibi" deyip güldü birisi,
odada yalnız olduğumdan emin olduğum için, konuşanın kim olduğunu anlamakta zorlanmamıştım..
http://fizy.com/#s/16lwh9
"yardım ister misin?" dedi tekrar gevrek bir sesle şeytan,
"gene beni gafil avladın..öyle zamanlarda geliyorsun ki reddedemiyorum bile"
"eeh, işim bu ;)"
"cidden, napıcam ben? sanki hiç birini bırakamam gibi geliyor..ama bırakmazsam da taşıyamayacağım kesin.."
"evet bütün aktivitelerini severek yaptığını biliyorum..zaten en çok şaşırdığım şeylerden biri de bu, hobilerine ve aktivitelerine bu denli sadık olan biri, konu insanlar olunca nasıl tam tersi, bu kadar sıkılgan olabiliyor, hayret (:"
"konuyu dağıtmayalım lütfen..yardım etmek istedin, buyur işte fırsat, ağzıma sıçman için bir başka yol daha"
":) iltifat ediyorsun tsigalko, ben her şeyi bizim için yapıyorum. peki, o halde şöyle düşünmeye başlayalım, öncelikle, sana maddi fayda verenler hangileri, bunu bir düşün?"
"parasal olarak mı? yani önceliğimiz bu mu dıbına koyim?"
"hayır, sadece eleklerden biri bu..söyle sen, hangileriymiş onlar?"
"yani..sadece müzik?..spor salonuna zaten ben para ödüyorum, bir yerlerde hatunlarla takılmaya kalksan, gene benden çıkıyor, diğerleri de ufak tefek masraflar içeriyor işte"
"iyi, o zaman müzik işini banko yapıyoruz, ki zaten bunu sen de istiyorsun..bunu takımın tottisi olarak kabul et, oyunu bunun üzerine kuracağız ;)"
"eheh..peki..kaç seçim hakkımız var peki?"
"bence 3 sorumluluğu rahat, 4 tanesini ise zorlanarak da olsa taşırsın gibi gözüküyor..pekala..elimizde basketbol, spor salonu, şu salak huzur evi ziyaretleri ve kızlar kaldı..ha tabi birde uyku-okul ikilisi var (:"
"uyku-okulu alıcaz mecbur..babam gibertir, onları sallayamayız.."
"hımm peki... sana en çok manevi tatmini sağlayan şey ne, ona odaklanalım şimdide..gidip morukların anılarını dinlemek mi? çemberden geçen bir üçlüğün filede çıkardığı ses mi? ya da kum torbasına vurduğun çıkan?... yoksa, güzel bir hatunun berbat esprilerine dahi attığı kahkahalar mı?"
cevaplaması en zor soru bu olmalıydı..
"bilemiyorum.. hepsi güzel.. yani.."
şeytanın ses tonu aksileşti,
"tsigalko... tsigalko... her şeyi ne için yapıyoruz biz?"
salağa yattım,
"ne içinmiş?"
"hufff... bazı hedeflerimiz vardı hani, bilmem hatırlıyor musun? yoksa bu çalgı çengi, olayları kafanı tamamen uçurdu mu?"
evet... kahretsin ki evet..
saplantı haline getirdiğim ve hala alınmayı bekleyen bir intikam var.. bunun içinse asla vazgeçemeyeceğim şeylerden biri şeytanın çizdiği rotada devamlı ilerlemek, ah evet.. elbette kızlardan bahsediyorum.. onlarsız yapamam.. hatta az önce kadroya dahil ettiğim seçimlerin tamamından daha önemli olan şey bu..olayın başladığı şey bu zaten? merkez bu?..olayların merkezi.. çıkış noktası..
"peki, kızlar..onları da alıyoruz..3 oldu.."
"bence yeterli, bunları ana hedefimiz için oldukça etkili bir şekilde kullanabiliriz.. insanlar, hiçte çalışkan bir tip gibi durmayan bu çocuğun, bunca sosyalliğe rağmen derslerinin iyi olmasını onun zekasına yorumlayacaklardır... "
"ya da hocalara sakso filan çektiğimi düşünürler ha? ne dersin?"
"hahaha, eğer amerikada filan yaşıyor olsaydın evet, o da gayet makul bir ihtimal olabilirdi (:"
"hah, tabi sen daha önce takıldığın için biliyorsun değil mi oraları? (:"
"çocuk... ben insanlığın var oluşundan bu yana, insanın ayak bastığı her yerde bulundum.. hatta basmadığı yerlerde bile! neyse.. konuyu dağıtmamamız gerektiğiniz söyleyen sendin.."
"peki bilen adam, ben diyorum ki, bence bir seçim daha yapabiliriz?"
"ve ben de diyorum ki, bu seni yorabilir, diğer hedeflerindeki performansını düşürebilir.. kızlarla konuşurken dili dolaşmak, şarkı söylerken detone olmak, derste uyumak istemezsin değil mi?"
"hadi ama, haftada 2 gün basketbol antrenmanının ne zararı olabilir ki? alt tarafı birer saat filan işte.."
"gidiş-geliş-duş-yorgunluk atma derken olur o 7-8 saat.."
"off.. yani diyorsun ki, müzik, dersler ve kızlar ha..bu mudur?"
"bence budur.. harika olacak.. insanlar hem aktivite yapıp hem de derslerde iyi olabildiğini görecekler.. hakkında güzel dedikodular yayılacak.. güzel reklam... inan bana yaptığın taktan sporlar ve o gibimsonik sorumluluk şeysinde gösterdiğin vicdani yanın kimsenin gibinde bile değil.."
"insanlar umursasın diye yapmadım ki onları, kendim için yaptım.."
"iyi işte, yine kendin için yapacaksın, ve bonus olarak, insanlar bunu umursayacak.. harika olacak tsigalko.. hatta bugün, kalan hayatının ilk günü bile olabilir... çok daha renkli ve eğlenceli bir hayatın.."
vay amk, ulan entry giremedim, bir kelime var, onu kabul etmiyor sözlük, boş entry çıkara çıkara bir hal oldum (:
gibildi bütün konsantrem ama olsun, iki part daha atacağım.. -
787.
+2şeytan haklıydı..Tümünü Göster
her ne kadar, beni en zor zamanlarımda kurtardığına inandığım şeylere ihanet ediyor gibi görünsem de, seçtiğim yolda ilerlemem için bazı ağırlıklarımdan kurtulmak zorundaydım..
düşmekte olan bir uçaktaki ağırlıkların atılması gibi..
ya da yükselme olan bir balondakilerin...
umarım uçak değilimdir, çakılmam,
balon değilimdir, patlamam...
ertesi gün hemen hafta başı, spor salonu işini halletmeye karar verdim,
hocaya çaktırmadan muhabbeti açayım dedim ama adam kurt, anladı direkt,
"ayrılmayı düşünüyorsun galiba ha tsigalko? (:"
"hocam..valla nasıl söyleyeceğimi bilemiyordum... anladınız sağ olun (:"
"ee iki seneye yakın oldu tsigalko, sende benim bir kardeşim, arkadaşım gibi oldun ;) peki iyi düşündün mü?"
"hocam..bırakmak istemiyorum aslında inanın, ama okul ağırlaştı bu sene, başka sorumluluklarım da oluştu (:"
hoca imalı imalı güldü, anlamış gözüktü,
"peki, peki.. (: ama ben yine de son bir kez düşün isterim, epey ilerlemişken yarıda kesmek..onca emeğin var"
"keşke hocam, olabilcek olsa zaten aklımdan bile geçirmem ayrılmayı"
"tamam o zaman, senin kararın tsigalkocum, yolun açık olsun demek düşer bana da ;)..bu ay ortasına hatta sonuna kadar gelebilirsin bu arada, sen 15 inden 15 ine veriyordun değil mi?"
"evet hocam ama ben mümkünse bugün son olsun diye düşünmüştüm"
"aa hadi ya..eh peki madem..ama tam verdin sen bu ay ücretini, hakkın boşa gidecek.."
"olsun hocam ya..ne yapalım sağlık olsun (:"
olmaz öyle şey deyip aylığın yarısını geri verdi, eh, ne diyeyim helal olsun, helali hoş olsun, neticede iki sene ter akıttık, muhabbetimiz oldu, bir şeyler paylaştık, vermeyen gene vermez, hele büyük şehirde, böyle büyük gym lerde, gibinde bile olmaz hocaların çoğu zaman..ama adam, harbi adam çıktı, ki zaten ben başından beridir iyi elektrik alıyordum, muhabbetimiz de iyiydi..eyvallah hocam..
böylelikle kick taks hayatıma açık kahverengi kuşakta son vermiş oldum, en azından şimdilik..
son antrenmanımı yaptım, son hazırlık müsabakalarımı, salondaki arkadaşlarımla ve hocamla vedalaştım, çantamı aldım..çıktım..
tatlı bir hüzün var tabi..bir yandan gülümsüyorum, çünkü güzel bir şey inşa etmişim, belki biraz yarım gibi ama olsun, yine de estetik duruyor karşıdan bakınca..
her hikayenin bir sonu var derler ya, eh, benim ernesto hoost luk hikayem de bu kadarmış işte (:
http://fizy.com/#s/1ahybj
aynı gün, ikinci ayrılık ağır gelir diye düşündüm,
ertesi güne bıraktım sosyal sorumluluk projesindeki takım liderimiz gökhan ı aramayı..
eve gidince diplomama baktım, kemerime ve kick taks kıyafetlerimi yatağımın üzerine serdim, sonra dayanamayıp giydim..gittim tolganın odasına, görünce şaşırdı, "ne bu la, kavgaya mı gidiyoz yakuza? (:" diye güldü, anlattım böyle böyle, hayırlısı olsun dedi, buna bir kaç hareket çektim odanın ortasında, "aferin çekirge" filan deyip alkış tuttu, kick takscu selamı verip yeniden odama döndüm (:
ertesi gün, daha da zor oldu benim için, gökhanla sitem dolu bir konuşma yaptık, "kardeşim, daha çok güzel etkinliklerimiz vardı, konferanslar, piknikler... " kibarca savuşturdum son çabalarını, "mecburum" dedim, "üzgünüm" dedim... öyleydim hakikaten de..
o akşamüstü basketbol antrenmanına geç gittim bilerek, çakma ergin atamandan fırça yedim, böylece atar yapmak için fırsat doğdu bana da, valla bak, bilerek planladım yani, çünkü bu hoca "hocam ben ayrılmak zorundayım bıdı bıdı vık vık" dan anlamaz, zorla devam ettirir adamı, o yüzden kavga ederek ayrılmam lazım mutlak surette (:
güya bozulmuş bir genç adam olarak salondan sinirle çıktım kısa bir tartışmanın ardından, yani bir nevi istifamı asla kabul etmeyecek bir patronun, beni kendi eliyle kovmasını sağladım, çıktığımda ise gülüyordu..evet, okul takımında bir daha gibseler oynayamam belki, ama ben, bulduğum en ufak boşlukta, elimde basket topum, bizim evin biraz aşağısındaki belediye parkında yine üçlük sallıyor, turnike çeşitleri deniyor olacağım..
ve böylelikle, iki gün içinde, bana artık zahmet vereceğine inandırıldığım bütün sorumluluklarımdan feragat etmiş bulunuyordum..
iki sonra ilk canlı performansıma çıkacağım..okuma bayramında söylediğim haluk levent şarkısını ve lisede kurduğumuz gibimsonik ergen grubunu saymazsak, bu ilk adam gibi canlı performansım olacak..masaja filan ihtiyacım var beyler..gerginim lan..
çarşamba günü begüm geldi, dedi böyle böyle, takımdan ayrılmışsın üzüldüm filan..
lan amk sen ne ara duydun hemen? bu milletin de ağzı durmuyor ha, hemen yayın anasını satayım, hatta "hoca gibti tsigalkoyu, koydu postayı" diye anlatın..çok da gibilaçi..
dedim işte ben zaten ayrılmak istiyordum, bu aralar programım yoğun..
bu "ne bu kadar yoğunluk yaratan şey?" diye ısrar edince canlı müzik olayını anlatmak zorunda kaldım, aslında bizim çocuklar haricinde kimseye söylemek niyetinde değildim ilk seferim olduğu için, hani sıçarsak da, yabancıya karşı sıçmayalım..
lan bu demesin mi, "ayy süper ya, kızlarla kesin geliyoruz, yarın 8 de demi??" diye..yandık anasını satayım..ya rezil olacağız, ya ihya..
öyle böyle derken, perşembe günü geldi çattı,
öğleden sonra dersim bitti, okuldan çıktım, nilay bir şeyler ısmarlayayım sana dedi, iyi dedim, gittik pizza yedik, bu gene beni rahatlatmaya çalışıyor, provada süperdiniz, zaten hepinizin alt yapısı, tecrübesi var filan diyor..ne altyapısı var aq, ilk yağmurda sel basar o alt yapının üstündeki mahalleyi..dua edelim de hava açık olsun..
perşembe akşamı, saat 6 gibi günlüğümü yazmış, sonuna bol soru işaretli, kaygılı, bir o kadar da umut dolu cümleler bırakmış, kıyafetlerimi seçmiş, kendimi sakinleştirmek için call of duty oynamaya başlamıştım (harika bir yöntem değil mi?)..
eninde sonunda o neon ışıklı, loş sahneye çıkacak, kah hüzünlü şarkılarla yumuşatacak, kah gazı verip coşturacaktık... belki de kimse giblemeden muhabbetini yapardı kendi arasında? öyle daha iyi olur muydu sanki? ha?..yok lan..o zaman da güzel çalarsak boşa gider..
olsun..ne olursa olsun..dinlesinler bizi..dinleyecekler... dinleteceğiz abi kendimizi..
ı have a dream ulan..
kabusa dönüşmesin... lütfen..
bu gece de benden bu kadar dostlar, kısmetse yarın gece devam ;)
selamlar panpalar,
diziyi bitirdim sonunda amk, geliyorum bu gece ;) -
788.
+3... saat yedi gibi kafedeydik..haftada en az bir kere geldiğim, ve içinde kendimi neredeyse evimden bile rahat hissettiğim, tanıdık, sıcak ve genel olarak güzel anılarıma ev sahipliği yapmış olan o mekan, belki biraz da tadilat sonrası görünümünün etkisiyle, sanki ilk defa ayak bastığım yabancı bir şehir gibi görünmüştü gözüme..Tümünü Göster
eskiden ortalaması yarı yarıya olan doluluk, bu gece sanki inadına tavan yapmış, mekan kaynıyor, masalardaki otantik gece lambaları, loş ışıklar, deri koltukların mat siluetleri üzerinde rengarenk insanlar, kızlar, erkekler..cool tipler, sonradan görmeler, zengini, orta hallisi, şıkı rüküşü, güzeli çirkini..
"abi maşallah valla canlı müzik olayı işleri açmış bakıyorum" dedim murat abiyle şakalaşarak, gerginliğimi biraz azaltmaya çalışıyordum..
"aynen tsigalkocum, zaten artık bu piyasada bir zorunluluk gibi oldu bu, yoksa boş kalıyor masaların biliyorsun (:"
saat yedi buçuğa doğru sistemi kurarken, bir yandan da kafeye akan tanıdıklarla muhabbet ediyoruz, bizim tayfanın tamamı geldi, sınıftan kız grubu geldi, nilay yurttan bir kaç arkadaşıyla geldi, begümler geldi..böyle tanıdık yüzlerin olması bir yandan beni cesaretlendiriyor, kendimi yine ev sahibi gibi hissediyorum, ama bir yandan da "ulan sıçarsak da hep tanıdıkların yanında sıçıcaz, artık zaten az olan karizmamız hepten sıfırın altına iner" diye hayıflanıyorum..
orada eğer kendime yeterince güvenebiliyor olsam aslında çok manyak ortamım var, hatta arkaümü tavan yaptıracak şekilde, nasıl diyeceksin, e abi nilaylar geliyor sarılıyoruz selamlaşıyoruz, sınıftan kızlar geliyor (ki bazılarının sadece adını biliyorum aq neredeyse hiç muhabbetim yok) sarılıyoruz selamlaşıyoruz, begümler geliyor, sarılmalar öpüşmeler, arkadaşlarıyla tanışmalar göz kırpışmalar..pop star gibiyim anasını satayım da, o ara benim bel kıvrımımdan akıp da kuyruk sokumuma damlayan derden kimsenin haberi yok tabi..
nihayet başlangıç saati geldi çattı..biz, çocuklarla önceden aramızda planımızı yapmıştık, nasıl başlayacağız, hangi şarkıyla başlayacağız, gidişat nasıl olacak..taktiğimiz hazır, seyirciyi etki altına alacağız..bizi dinleyecekler..dinleteceğiz kendimizi evet..öylece sohbet edip gitmeyecekler, kulaklarına fon müziği olmayacağız! bu gece, buraya, bizim için geldiler ve buna pişman olmayacaklar..
içimden 3+1 malum duaları okudum, lan bu kadar heyecanı basket maçlarında yapmıyordum ben? sakin..tsigalko..sakin koçum..ne olursa olsun, ölecek değilsin ya? tam tersine, eğer bunun hakkında gelirsen kralsın..hadi göreyim seni..sesin titremesin..iyi bildiğin şeyi yap..taa orta okuldan beridir, teneffüs aralarında, arkadaş ortamında, sahilde, balkonda yaptığın şeyi yap..
hadi..
önce ömer harika bir klarnet solo ile başladı, zaten anında kafedekilerin dikkati çevrildi, ben de biraz gevşedim, ve ardından başladım,
ilk şarkımla..sanki beni, yaşadıklarımı anlatan, o zamanlar levent yükselden dinleyip kafayı bulduğum, kendimize göre biraz daha hızlı yorumladığımız malum şarkıyla,
http://fizy.com/#s/1axosi
şarkıyı söyledikçe daha doğrusu yaşadıkça benim de keyfim yerine geldi, gazı aldım anlayacağınız, ritimdi, gitardı derken, yeniden rahatladım, ve gözümün önüne zamanında ateş başında söylediğim anılarımı, ya da sınıfta yaşadığımız küçük çaplı kop kop ları getirerek iyice alıştım bulunduğum yere, sahneye..
çok farklı bir duygu..yani, bırakın seni, beni, dünyanın en cool geçinen, rahat adamın ağa babası da olsan heyecan yapıyorsun, ışıklar, seni izleyen gözler, kaçırmaman gereken ritimler, o sırada mekan içerisinde akan hayat..
ilk şarkının ardından bizim tayfa bir kıyamet kopardı ki zaten o an eridim ben aq..
devam ettik, kah slow, kah fantezi, biraz arabesk, biraz avrupai..
http://fizy.com/#s/1aiopr
adam olmazdı bizden, http://fizy.com/#s/3xvn9k
romayı da yakardık.. http://fizy.com/#s/1ago50
ve olmazsa olmaz canlı müzik klagibleri, çile bülbülümler, ebru gündeş, haluk levent, emel müftüoğlundan hovarda, yıldız tilbenden parçalar..
bir saatten biraz sonra mola verdik,
http://fizy.com/#s/1ajeva
küçük molamızda önce bir işedim tabi, heyecandan yarım saatte bir çişim geliyordu zaten daha başlamadan bile önce (:
sonra bizimkilerin masalarına uğradım teker teker, o kadar gelmişler, biz de ev sahipliği yapalım demi?
mümkün mertebe etrafta tanımadığım kişilere bakmamaya çalışıyorum, şimdi güzel bir hatunla filan göz göze geliriz, anında benim flaş atar, valla mahvolurum (:
tanımadık kimseyi sallamıyoruz okey..göz göze gelmek yok! sakin..
bizim repertuvarı ilkay hazırladı, lan adama o kadar devlet memuru kılıklı dedik, esaslı müzisyen puştavat..nuriş filan da, o ikisi kadar profesyonel olmasa bile gayet iyi zütürüyor, çocuk yetenekli, allah vergisi aq..hayatımda bir kere elime aldım gitarı, onda da az daha parmağı kesiyordum tellerle, neyse, ilkayın hazırladığı repertuvara göre (tabi çaktırmıyoruz sıralı söylediğimizi, çaktırmamak lazımmış yani dinleyiciye, sanki böyle, şarkı aniden aklımıza gelmiş gibi giriyoruz lap diye ki samimi görünelim, ama olur mu aq öyle iş normalde? olmaz..her şeyin bir çalışması var, düzenlemesi var..bu da canlı müziğin tricklerinden biridir) devamlı olarak tempoyu yükseltip alçaltıyoruz, kafamızdaki düşünceye göre, dinleyiciyi bir sükunete uğratacak, bir coşturacaktık, ama özellikle bizim tayfa neredeyse bütün şarkılara eşlik edip tempo tutmaya kalkınca sükunet işi yattı (:
yine de gayet güzel gittiğimizi düşünüyorum, maçın ilk yarısı geride kaldı gibi, 15 kadar parça icra ettik, bir 7-8 tane daha söyleyip kapayacağız programı, bu ikinci bölümde yine nispeten slow başlayıp, sonunu felaket gazla bitiriyoruz, böylece dinleyenlerde bıraktığımız son intiba "ohh be amma eğlendik haa" olacak,
gerçi kafeye giren-çıkan belli değil yani, biz bu kadar programı bilmem neyi yaptık ama, bu sadece gecenin başından sonuna kadar kafede kalacak olan müşteriler için anlamlı, diğerleri farkında bile olmayacaktır..
http://fizy.com/#s/1ai1bl ile kapattık geceyi, hani programı bitirdik ama, normalde bir rahatlama, "oh be kurtardık, yırttık, üzerimizden attık" düşüncesi beklersin, ben, tam tersine üzüldüm lan..tadı damağımda kaldı resmen..ama böyle düşünüyor olmam güzel, çünkü daha bismillah lan, haftada 2 gün, 2 şer saatten 4 saat söyleyeceğiz, yani bu işin "bitti, kurtuldum, yırttım" ı yok, zaten öyle düşünen adamın burda işi ne aq?
keyif almaya bakacaksın abi..sana işkence gibi geliyorsa, bitince oh çekiyorsan, zaten yapma bu işi, demi?
sahneden indik, gecenin diğer grubu için hazırlayacaklar artık, ter içinde kalmışım aq..gömlek sırtıma yapışık..
hemen bizim çocuklarla özel dinleyicilerimizin yanına gittik, e sonuçta ömerin, ilkayın da arkadaşları var, onlar da yetim değil aq..nurettin ile çevremiz hemen hemen aynı, ama bunun sınıfından gelen kızlar filan var, benim de az çok göz aşinalığımın olduğu, ve hatta köşede bir masada iki kız arkadaşıyla gelmiş olan ayşegül ü de gördüm..off aq..allahtan gecenin sonunda görmüşüm ha, yoksa kesin aklım takılır, sinirim bozulurdu..
neyse, orada bir sevinç yumağı oluştu, masalar filan birleşmiş zaten, yirmi yirmi beş kişi varız, sahnenin sol tarafını komple bunlar almış, holiganlar (:
baktım o ara begümler grubun dışındalar tabi, doğal olarak o sevinç yumağının da dışındalar, bizim masada gır gır, muhabbet gırla gidiyor, tolga ortalığın dıbına koymakta, gülmekten gözümüzden yaş geldi anasını satayım... valla böyle bakınca çok güzel tabi ortam, ama muhtemelen bu, sadece ilk akşamımızın hatrına, sonrasında böyle bir kalabalık, dost çemberi bulamazsın.. anca gene arada organize olunursa filan, özel günlerde..
ben biraz müsaade isteyip masadan kalktım, begümlerin yanına gittim,
"tekrardan selamlar kızlar (:"
"selamm (:"
"ee begüm hanım, nasıldım? :p"
"süperdin şekerim gene her zamanki gibi, ay bu çocuk devamlı bir şeyler yapıyor ben de izliyorum ya x)"
"yani, pişmansan.. :p"
"yok canım, estağfurullah, ama cidden çok güzel söylediniz, bir şeyi de kötü yap be :p"
"eeööh mahcup ediyorsun beni yeni arkadaşlarımın yanında, bak utandım senin yüzünden (:"
diğer kızlar gülüşüyorlar filan,
"şey diyecektim ben begüm ya, bizim masaya doğru gelsenize? bir masa daha birleştirmeye çalışırız? böyle ayrı gayrı olmadı valla (:"
"ha, yok canım ya gideriz biz zaten birazdan, sen merak etme, artık hep burdayız ;) daha görüşürüz, bir dahakine bizim masamıza teşrif edersiniz artık solist bey (:"
"tabi canım, peki madem, gidiyorum ben, trip atmıyorsun demi bak?"
"aşk olsun!"
"olsun (:"
"manyak (:"
"hadi görüşürüz madem, öpeyim"
diğer kızlara da güzel dileklerimi sundum, üç kişi bunlar, kumral, güzel yüzlü ama boyu kısa var olan ayşenur, saçları röfleli (perma da olabilir, anlamıyorum amk bu işlerden işte siz hayal edin) olan, yine güzelce yüzlü ama abartı makyajlı olan tuba, üçüncüyü hatırlamıyorum nasıl bir tipti, bir daha da görmedim sanırım zaten, gibtir edin onu kısacası..
bizim masaya geçerken, yine gözlerim istemsizce ayşegüllerin masaya kaydı, gördüğümü gördü.. görmezlikten geldim.. görmezlikten geldiğimi anladı.. -
789.
+4begümler dedikleri gibi bir kaç dakika sonra kalktılar, bizim masadan da ömer ve manitası ayrıldı, o ara diğer grup başlamak üzere, lan benim de ter sırtımda kurudu, gibicem, hasta olmasak bari..bir dahakine yedek atlet getireceğim, tuvalette değişirim..Tümünü Göster
yine gır gır şamata giderken, omzumda bir dokunuş hissettim, ayşegül, bir elini benim bir elini yanımdaki nurişin omzuna koymuş, masanın geri kalanına selam veriyor, bunlar "aa nerdeydiniz ya, gelseydiniz ya böyle filan diyorlar" bu da yine kalkıyoruz zatenle geçiştirdi,
gözleri bende olmak kaydıyla,
"tebrikler çok iyiydiniz (:" gibisinden tebrik etti, ben de ağırbaşlı bir şekilde teşekkür ettim..lan bu kıza karşı bir türlü şu suçlu çocuk hissiyatımdan kurtulamıyorum..kendimi kötü hissediyorum gözlerini kitlediği zaman..neyse,bunları da yolladık, sonra ilkay ve arkadaşları, bizim sınıftan ve alperlerin sınıftan kızlar da kalkınca, masada, nispeten birbiriyle daha samimi olan, kemik kadro olarak bizim tayfa kaldı,
bizim çocuklar var, dilara var, alperin manken manitası, nilay ve yurttan üç arkadaşı var, işte 10 kişi filanız sanırım..
tuhaf bir masa olduğunu itiraf etmeliyim, başlangıçta sürekliliğine pek ihtimal verilmemesine rağmen uzun süredir beraber olan ve gayet mutlu görünen alper-dilara çifti, eski münasebetliler nilay ve tolga, ki tolga bu gece harbiden masanın kingiydi, lan puştavat, madem böyle özelliklerin var niye kasıyorsun kendini, hatta ben bir iki espri yaptım üzerine, "içirdiniz mi lan bunu?" filan diye (:
o ketum, soğukkanlı ve temkinli adam gitmiş, yerine tam bir yavşak gelmiş (: ..buradaki yavşak kelimesini tamamen sevgi sözcüğü olarak kullandım yalnız, yanlış olmasın ;)
nurişin manita durumlarında olduğu beril i görememişti gözlerim, çaktırmadan sordum buna, nerde diye, meğer kız memleketine gitmişmiş..şansa bak..neyse ya, sonuçta artık hep buradayız, hatta böyle kalabalık bir akşamda gelmediği belki daha iyi olmuştur, ilerleyen zamanlarda bizimkiler tenhalaşınca rahat rahat baş başa, göz göze takılırlar (:
neco var tabi birde..malum aşk üçgeninin, üçüncü ve bilinmeyen noktası..o da mutlu ve memnun görünüyor..bilemiyorum, içten içe neler yaşıyor tabi..nilay bu akşam çok güzel, arkadaşları normal tipler, beni pek enterese etmediler, hatta bence nilay bu gece bu kadar şık olmakla biraz arkadaşlarına haksızlık etmiş gibi, en kalabalık anından beri, masanın dikkat çeken 2-3 kızından biriydi zaten, şimdi iyiden iyiye biz bize kalınca, dilarayla beraber ay gibi parlamaya başladılar anasını satayım (: ..vay sen bizim kız oğlan kız nilaya bak..ama ben hep diyordum "sende potansiyel var kızım, kullan şunu" diye, ee, o da bu gecenin şerefine, %99 la oynuyor, helal olsun (:
..dedim ya, tuhaf bir masa ve ben severim böyle masaları bilirsiniz.. performansına henüz başlayan gençlerin müziğini kulağıma fon yaptım, teker teker bizimkileri incelemeye başladım..vay be..bu masadaki 6 kişi.. yani esas oğlanlar ve esas kız..ne çok yaşanmışlık var..iki seneyi devirmişiz..ve ne çok yaşanamamışlık var.. yine de beraberiz..hep birlikteyiz.. çok şükür allahım.. çok şükür ki böyle insanların arasındayım.. onların sevgisi, beni büsbütün karanlığa düşmekten koruyor, ailemin bir şubesi gibi, beni koruyup gözetiyor, elimden tutuyor, omzunu veriyor..
onlar beni, bir gün iyi biri olabilmem, ve tüm bunlar bittikten sonra kendimi bulabilmem adına hayata bağlayan tek kordon, tek bağ.. yoksa çoktan, o nefret ettiğim, puşt dediğim, pekekent dediğim, yavvşşak, dediğim adamlardan biri olmuştum bile.. keş olmuştum, tembel öğrenci olmuştum, ayyaş olmuştum, kokocu olmuştum, gibici olmuştum, gibik olmuştum..
çünkü ne kadar şerefsizleşebileceğime dair olan potansiyelim ve yeteneklerim adeta sınırsız gibi, onları denetimsiz bir gücün ellerine bırakırsam, hem kendi hayatımı, hem de pek çok masum kadının hayatını yakabilirim, hem de öyle, sadece manevi anlamda da değil, maddi anlamda, fiziki anlamda da..
bizim elemanı gördüm geçerken, selamlaştık, az muhabbet edip teşekkür etmek için masadan kalktım, ee sonuçta bize bütün bu ortamı ve imkanı sağlayan onun, tolganın delice fikrini desteklemesi olmuştu, zaten çocukla muhabbetimiz taa mine olayına dayanıyor biliyorsunuz, karşılıklı, ama karşılık beklemeksizin yapılmış kıyaklarımız var birbirimize karşı,
neyse kalktım masadan, ilk kez etraftaki diğer yüzlere bakma ihtiyacı hissettim, artık gözler üzerimde değilken bunu yapabilirdim, sağa sola şaşkın tavuk gibi bakındım, engelleyemediğim bir gülümseme yüzüme yayıldı bir anlığına da olsa.. buraların kralı bendim be, ben!..heheeeyt (:, nasıl da söylemiştim ama, nasıl da geldik hakkından?? *
teşekkür allahım, her şey için, yüzümü kara çıkarttırmadığın, beni rezil rüsva oldurtmadığın için teşekkürler, gerçi, ben de seni hep işime gelen zamanlarda hatırlıyor gibiyim, nerden baksan yazdan beri cumaya bile gitmedim, yorgun olduğum geceler 3+1 i bile ihmal ediyorum..ama sen beni biliyorsun, her ne kadar yavşak gözüksem ve hakikaten de öyle olsam da, içimde, hala bir yerlerde annesinin, anneannesinin o saf, uslu evlatları yaşıyor, nefes alıyor hala, kalbi atıyor.. zayıf da olsa nabzı.. yaşıyor..yaşıyorum...
gittim bizim çocuğa teşekkür ettim, sarıldım, dedim eyvallah kardeşim senin sayende filan..o ara iç taraftan murat abi geldi, "tsigalkocum, çok iyiydiniz, elinize ağzınıza sağlık, arkadaşlarını da çağır ben hakkınızı vereyim size ;)"
"abi onlar gittiler ama, nurettin le ben varız?"
"aa olur mu ya, ama doğru benim kabahatim, siz inince çağırmayı unuttum o ara koşuşturmadan.."
"yok abi estağfurullah ne olcak"
doğrusu bizim de aklımıza gelmemişti aq, orada o heyecan, o coşku, bir de dostlar gelmiş izlemeye.. kimin aklına gelir, zaten paragöz adamlar da değiliz..
"tamam o zaman bana hatırlat perşembe geldiğinizde, 60 ar vereyim size tamam mı?"
ben "fark etmez" falan filan deyince bu anladı çekindiğimi "lan ne adamsın" gibisinden gülerek bir ağız hareketi yaptı, "tamam ben buraya yazıyorum onu unutmam, koçum bu sizin emeğinizin karşılığı yahu (: ne var söylemekte"
"eyvallah abi (:"
güldük şakalaştık, ordan masaya doğru geçiyorum artık, ben de kalkmaya niyetliyim, e yorulduk aq, yarın da okul var, gidip zıbarayım bir an önce..
masaya doğru giderken bazı gözleri üzerimde hissettim, ben de bakındım karşıya doğru bodoslama, masalarda göz göze geldiğim üç-beş kişi oldu kızı, erkeği..5 metrelik yürüyüş mesafesinde beş kişiyle kesişerek (araya erkeklerin kaynaması benim suçum değil amk) kendi kendime yeni bir rekor daha kırmış oldum her halde..
http://fizy.com/#s/3woyik bu şarkıyı verdim mi bilmiyorum ama çok seviyorum lan, sözler keskin (:
o gece de öyle geçmiş oldu..
eve gittiğimde, nasıl daha önceki gecelerde heyecandan uyuyamıyorsam bu sefer de mutluluktan uyuyamadım..zaten genel olarak bir uyku problemim var galiba aq..ne o prozac mıdır nedir, ondan mı alsam ne yapsam..
içimdeki hisleri tarif edemem beyler..olsa olsa teşbih edebilirim..iyi geçmiş bir sınavdan çıktığınız anı, arkadaşlar arası ps turnuvasını son dakika golüyle kazandığınız anı, sevgilinizle kol kola, aheste adımlarla, mutlu mesut yürüdüğünüz romantik saniyeleri, okey atıp bittiğiniz o kutsal anı, pazar sabahı aniden geç kaldım telaşıyla uyanıp, o gün tatil olduğunu fark ettiğinizde yaşadığınız o huzurlu anı, 5 biranın ardından son anda kendinizi umumi bir tuvalete atıp idrar kesenizi boşalttığınız o ibretlik anı düşünün,
işte tıpkı bunlar gibi, tarifsiz bir rahatlama, mutluluk, kendin güven, geleceğe umutla bakma duygularını körükleyen bir halet-i ruhiye içerisindeyim..
başardım..
inanın bundan daha güzeli yok..başarmak..becerebilmek, bir şeyin hakkında gelmek..yapabiliyor olduğunuzu görmek..
biraz ileriye sarıp cumartesi gününe gidelim, yani 22.00 den sonra çıkacağımız güne, gece performansı..
doğrusu ben artık ilk günkü gibi olmaz diye düşünmüştüm ama, gerek bizim çatlak nilayın sınıftaki çığırtkanlığı gerekse bu tip şeylerin kulaktan kulağa inanılmaz bir yayılma gücü olmasından mütevelli, maşallah ilk günü aratmadılar tanıdıklar gene, tabi bunda hafta sonu olmasının da payı vardır mutlaka,
bizim sınıftan kızlar, alt sınıftan kızlar, yine yurtlu kızlar..kızlar..her taraf karı kız zaten..darı ambarına girmiş tavuk gibiyim anasını satayım, ötüp duruyorum (:
gerçi bir şey olacağından da değil hani, kızların çoğu tanıyıp bildiğim, tanımadıklarım da ilgimi çekmeyen tipler, bakmayın öyle benzetme yaptığıma, bu gruptan bir iş çıkacak olsaydı zaten şimdiye kadar çıkardı..ayşegül ü göremedim bu kez, umarım gelmez artık, diyorum ya, kendimi kötü hissediyorum o kızla karşılaşınca, böyle bir mazlumlaşıyorum aq..
lanet olası, pop müziğin prensi, genç kızların yeni sevgilisi tsigalko.. içten içe bütün bu ortdıbının, en azından %90 ının fake ve yüzeysel olduğunun farkında..
evet farkındayım, -
790.
+1-içerik gizlenmiştir.-Tümünü Göster
-
791.
+2geçtik bizim çocuklarla masalardan birine oturduk, o akşama da şansıma bizden kimse yok, ömerin manita var gene, bizim alt sınıftan filan kızlar da vardı ama onlar kalktılar sonlara doğru, ilkayın acelesi varmış o gidince biz dört kişi kaldık, sonra dedik nurişle, bu çifti baş başa bırakalım, bir bahane bulup başka masaya geçtik,Tümünü Göster
ee olm kibar çocukların biz, anlayışlı adamlarız yani :p
aslında benim içten içe başka planlarım var, gece boyunca yine bir kaç kez göz göze geldiğim iki kızın masasına yaklaşmış oldum bahaneyle.. gidicem yanlarına..dur bakalım..
nurişle laflaştık biraz, ben arada yine bakıyorum kızların masasına doğru, beyaz tenli, simsiyah dalgalı saçlı bir kız var, tuhaf bir saç stili var, böyle düğünlük saç modeli gibi, yandan bıraktığı kahkülü aşırı şekilli duruyor, yalnız bir kötü özelliği var ki, sigara içmesi, gerçi eline de yakışıyor ha kaltağın valla (: bir çekişi var, bir üfleyişi, ooo diyorsun..
işte benim mütemadiyen bakıştığım hatun aslında bu, yani bunlar 5 kişiyken de buydu, şimdi 2 kişiyken de bu, beş kişilik grupta ben körlemesine bakıyor olsam da, aslında gördüğüm, ya da görmek istediğim kız o yani..
nuriş fark etti nereye baktığımı, güldü "lan ne adamsın aga (: en çok sana yarayacak bu müzik işi demedi deme :p"
güldüm, "gidelim mi lan masalarına? ikiye iki? ;)"
benden böyle cesur bir teklif beklemeyen nuriş şakaya vurdu,
"hee gidelim aga, hatta gitmişken mini bir konser verek onlara özel (:"
"harbi diyorum lan, gidelim mi?"
benim ciddi olduğumu görünce geri adım attı bu, utandı çocukcağız ehehe kıyamam lan sana ben gözlük x) ..gerçi ben de utanırım aslında böyle şeylerden, öyle gidip lap diye masaya oturmak filan.. bilemiyorum, bana ters, normalde yapmayacağım hareket..ama niyeyse gaza geldim o gece, bir de kimse yok ya, e sonra o kadar bakışmışız etmişiz..ne var aq, gidip bir selam atıcam, "nasılsınız, eğlendiniz mi?" gibisinden.. allah allah.. gibmicez herhalde..
bu gelmedi, dedim, "aga haklısın tabi senin başın bağlı :p"
"yok be olm ondan değil ya, ne biliyim benim pek tarzım değil böyle şeyler, askıntı olur gibi.."
"ne var aq, gidip eğlendiniz mi? diye sorcaz işte, biz de bu kafenin çalışanı değil miyiz? müşterilerle ilgilenmek görevimiz ;)"
"hehehe, yok aga ya valla, sen illa gidicem diyorsan..:p"
"he, git diyorsun yani..lan nuriş.. anında sattın ha..ben gidicem, hatta çoktan giderdim de, sana ayıp olmasın diye şeyettim :p"
"yaa tsi bırak allahını seversen x) harbi gideceksen git, darılmam :p kalkıcam ben de zaten birazdan.."
"e madem sen kalkınca gideyim ben de.."
"kızlar kaçmasın o ara?"
"yok kaçmaz onlar, benden önce çıktıklarını görmedim hiç (:"
"oo mazimiz var diyorsun (:"
"herhalde lan, yoksa hangi zütle gidicem masalarına x)"
"ahaha lan, aga valla seviyorum seni ya, amk çılgını"
"yeaa fakk! x)"
bir kaç dakika sonra nuriş de kalktı, son kez selam verdi gitti, ben masada yalnız kalınca, zaten masamızda olup biten her şeyi takip eden ikiliye doğru şöyle alttan alta bir bakış atayım dedim çaktırmadan,
yakalandık aq (:
güldüm dayanamayıp, bunlar da güldüler.. ellerimi masaya dayayıp güç aldım, eveett tsi aga.. artık icraat vakti, bir git öğren bakalım bacıların maruzatı ne imiş (: ..
http://fizy.com/#s/1ainsb
yüzümdeki yavşak sırıtışı yok edip daha insancıl bir gülümsemeye çabalayarak masaya yaklaştım, diyorum ya, normalde yapmayacağım bir hareket ama bu gaz olayı var ya gaz olayı..felaket bir şey, hele ki biz türk erkeklerinde..
masaya yaklaştığımı görünce pin pon izleyen kediler gibi bunların gözler irileşti, bilmiyorum böyle bir şey bekliyorlar mıydı benden, aslında, bakıldığı zaman, neredeyse 3 hafta oldu, 6-7 tane performans geride kaldı, e ilk geceden beri kesişiyoruz, kimine göre geç bile kalmış olabilirim..
neyse bakalım, ne tepki verecekler, yapacakları hareketlerden ne ayak olduklarını anlarız, istediklerini elde etmeyi bilen akıllı kız mı? yoksa uzaktan uzağa delirip, yakına gelince eli ayağı dolaşan, sapıtıp saçmalayan kezban bozuntuları mı..
"yakşamlar *, oturabilir miyim?" dedim fazla sırıtmadan,
sigarası elinde olan benimki arkadaşıyla saliseliğine bakışıp kafasını ve dumanını söyle bir savutturup, sanki "fark etmez" gibi bir hava vermeye çalışarak, "tabi" dedi bilmiş bir gülümsemeyle...
hımm..cool ve umursamaz takılıyoruz öyle mi? hadi bakalım..
sarışın kızın yanına, benim kızın karşısına oturdum, bilerek sanki yanımdakiyle daha çok ilgilenir gibi hafiften ona dönerek, "sahne şovumuzu beğendiniz mi? :p" dedim gır gıra alarak,
bunlar bir ağızdan yüksek sesle, "ya evet, efektler filan harikaydı :p" gibisinden laflarla benim komikliklerime ortak oldular, iyi, demek ki oyunu oynamayı biliyorlar..
"devamlı müşterisisiniz sanırım buranın?" diyerek muhabbet açmaya çalıştım,
benimki, "sayılır, epeydir geliyoruz, ne oldu gelmeyelim mi bi daha? :p" deyip laf attı
ben, "aa evet, ben de tam o konuyu konuşmaya gelmiştik, bir daha sizi almayacağız içeri, haber verelim dedik (:"
bir gülüşmedir koptu, evet ortam ısınmaya başlamıştı, oyuncu, oyuncuyu yine gözünden tanımıştı..artık bütün gece imalar ve karşılıklı tiye almalarla geçecekti anlaşılan, bana uyar..böyle küstah takıldığım bütün kızları şey etmişliğim var zamanında..neyse..biliyorsunuz siz zaten oralara dalmayalım (: -
792.
+3bu tarz durumlarda yapılacak en büyük hata, "aptal-kibar olmaya çalışan erkek" i oynamaktır..misal, kız bana orada o lafı attığında ben keko gibi,Tümünü Göster
"yok canım öyle demek istemedim vıdı vıdı vık vık" diye salak salak kibarlaşıp kaçmaya çalışsam muhtemelen taşak oğlanı olacağım, masada kaldığım her dakika üzerime gelecek ve gecenin sonunda kızlardan biri diğerine "hoş ama salakmış bu ya (:" diye fikir beyan edecek..
beyler, karşınızda oyun oynamak isteyen bir kız varsa, sakın oyundan kaçmayın, oyunu bozmayın, dişe diş, kana kan, taşağa taşak, sululuğa sululuk..
muhabbet derinleşince kızlara bir şeyler içermisiniz diye sordum ve birer kahve ısmarladım* , o ara isimler, memleketler öğrenildi, (benimkinin ki burçin, sarışın olanın ismi nilay, evet ilginç bir tesadüf (: )
zaten bir kere memleket konusunu açarsanız yaşarsınız beyler, oradan eski okul hayatı, ailesine dair detaylar, o şehrin sahip olduğu değerler hakkında yorumlar, şu anda bulunduğunuz şehirle kıyaslamalar, iki şehrin insanlarını kıyaslamalar, bu şehirdeki okul hayatı, oradan hocalara sövülür biraz, sonra okuldaki özel yaşama gelinir, varsa eğer bir "yalnızlık" dillendirilir, üstü kapalı biçimde..
burçin in bursalı olmasının olaya kattığı bonusları herhalde tahmin edersiniz, o arada içimden "ulan her seferinde dört ayak üzerine düşüyorsun ballı bin" diyen şeytana gülmemek için kendimi zor tutuşumu da tabi (:
hemşehri çıkınca o muhabbetin sonu gelmedi beyler..öbür grup çoktan çıkmış hatta mola vermiş, saat on biri geçmiş, bizim de, "ısrarla kızlar ısmarlamak" kaydıyla ikinci içeceklerimiz gelmişti,
sonra ben burada solist olmama neden olan ilginç tesadüfleri anlattım, biraz eski-gizemli özel hayatımdan bahsettim fazla hava atmaksızın, ki zaten hava atacak da bir tak yok ama, erkekleri bilirsiniz işte..bakışmayı sevişme olarak anlatmaya bayılırlar, pireyi deve yaparlar..
http://fizy.com/#s/1ajewf
ikinci grup inip, kafe kapanış saatine yaklaşmaya başlayıncaya değin konuştuk,
o ara bir sigara muhabbeti döndü, muhabbetten dolayı burçin in aklına gelmemişti pek yakmak ama ben masaya oturduktan sonra yaktığı ikinci sigarasında teklif etmek aklına geldi,
"ay ben de hiç sormuyorum ya, içiyor musun?"
"yok ben sigara kullanmam"
"biz de kullanmıyoruz canım, içiyoruz x)"
"x) nefret ederim hatta! (:"
"hadi ya, rahatsız oluyorsan içmeyeyim?"
"valla bir şey diyemicem, müşteri her zaman haklıdır"
"hahaha, tamam peki içmiyorum senin yanında ;)"
"eyvallah, çok düşüncelisin..e nede olsa hemşehrim demi yani?? (:" deyip nilaya döndüm, o da "tabi canım" diyerek onayladı beni güya (:
"cidden hiç içmedin mi sen bu güne kadar? yoksa içip de bıraktın, onun nefreti mi var?"
"neden? çok içici bir adammışım gibi mi duruyorum? (:"
"bilmem, olabilir sonuçta herkesin deneyimleri vardır"
"benimkiler eeaa, farklı bir alanda diyelim x)"
masa yıkıldı, ben de daha tanışalı iki saat olmuş olan kızların yanında bu kadar seviyesizleşebildiğim için kendimi takdir ettim, demek ki doğru yoldayız..
"peki (: o deneyimleri sormuyoruz, ee içki filan var mı? hiç öyle durmuyorsun ama pek bir hanım evladı çıkacak gibisin sanki? :p"
"içkiyi de ortam olunca içerim, keş değilim..ayrıca kumarım yok, maaşım iyi, iyiden iyiye kız istemeye döndü olay valla (: bir de bu sakalları keseyim ben bari abi, olmuyor böyle, keş damgası yiyoruz baksana (:"
"(: anladım tamam, iyi çocuksun, maaşın da iyiymiş, verdim gittiii (:"
bir an southpark sessizliği yaşattım masaya (verdim gitti derken??)
sonra burçin, "kızı, kızı verdim gitti yani" der demez tekrardan kahkahalar koptu..yeni tanışan bir masaya göre maşallahımız var, eğer dikkat eden varsa kafedekilerden, solistlikten başka 3. sınıf stand up çuluk yeteneğimin olduğunu da görmüşlerdir muhtemelen..
neyse,
gecenin sonunda kızlara bir yere kadar eşlik ettim, ondan sonrasını kendileri gidebileceklerini söyleyip teşekkür ettiler, bu arada hemşirelik okuduklarını söylemiş miydim? tamam tamam, fantezilerinizi kendinize saklayın (: -
793.
+3bu güzel gecenin ardında bir kez daha öz güven depolamış ve keyfim tavan yapmış halde evime vardım.. burçin gayet hoş kız... görünen o ki aramız da epey iyi olacak muhabbetin sürekliliğini sağladığımız halde..ama işte o sigara olayı.. neyse sonuçta evlenecek değiliz, hatta duruma göre ayçavari bir ilişki bile olabilir aramızda, bakıcaz..Tümünü Göster
acaba ilk geceden çok mu bel altı girdim, çok mu sululuk oldu diye düşündüm, ama yok be, öyle zaman zaman muhabbetin uçtuğu, imaların ve kahkahaların uçuştuğu anlar oldu ama, genel olarak gayet seviyeliydik, hatta burçin epeyce ağır ve biraz da erkeksi bir hatun, halleri hareketleri, tavırlar, mimikler, jestler.. esaslı kız yani, kodu mu oturta da bilir, hiç belli olmaz.. gerçi sigarayı bile sanki sanat eserine dönüştüren bir tutuşa muvaffak o narin el ve parmaklardan öyle şiddet gösterileri de beklemezsiniz ya neyse (:
siyah ve beyaz..bu kombinasyonu bjk forması hariç her yerde sevmişimdir.. bilhassa kızlarda.. ayşen de böyle bir kombinasyonun ürünüydü malum, hatırlarsınız..
yalnız bu kızın gözleri yeşil değil, açık kahve, boyu da ayşenden uzun, hatta fiziği ayşenden çok daha güzel lan bence.. sonradan bakıyorum da, ayşen gayet *feriha* vücutluymuş, ama işte o zamanlar öyle görmüyor gözüm, hey gidi hey.. dıbına koyaydım da şu yaşımdaki aklımla doğaydım.. çok hata yaptım be beyler.. çoook hatalar yaptım..
eve gittiğimde tavuk tolga uyumuştu, ama çocuk da haklı yani, onun bölüm de zor, devamlı quizler, projeler.. adam gibkofield ya anasını satayım (:
ben de fazla oyalanmadan bir duş alıp yatağa çekildim, ertesi gün okul var malum..
o ara uykuya dalmadan önce hayal meyal yaşadığım hayatı düşündüm..tek kelimeyle mükemmel..ne arkadaş, ne ortam, ne para ne de kız sıkıntısı var.. sanki bir rüya gibi, pollyannanın kaleme aldığı bir gençlik romanında ya da yönetmen koltuğuna oturduğu bir amerikan teenager filminden fırlamış gibi..
fazla mı iyi..bu kadar iyi şeyin üst üste gelmesi, ya da bir arada bulunması pek hayra alamet değil derler.. zütümüzde patlamaz umarım..
allaha bir kez daha şükrettim uyumadan evvel, gerçi bu yavşaklıklarıma filan din işlerini karıştırmak pek hoşuma gitmiyor ama neyse..
sonuçta geldiğim yere bakıyorum da, nerdeeen nereye..
panpalar bu gecelik bu kadar benden, daha devam etsem, çok yazmam gerekecek çünkü bambaşka bir bölüme atlıyoruz bu parttan sonra, o nedenle gözüm yemedi,
neyse hadi iyi geceler.. yorumlarınızı ekgib etmeyin, analiz bekliyorum lan, allah allaah, yazıyoruz yazıyoruz, hiç fikir beyan eden yok, söylesenize olm bir şeyler (: o yıllardaki beni, dışardan gözlerle yorumlasanıza? işte size fırsat? kafadan çatlak bir üniversiteliyi ellerinize bıraktım, ister tavsiye verin, ister taşak geçin, vallahi ben okuyor olacaktım böyle bir hikayeyi, şimdiye elli kere dalgamı geçmiştim :p
hadi kalın sağlıcaklı ;) -
794.
+3bu gece uzun bir aradan sonra karakter analizleri yaparak başlayalım istiyorum, epeydir sınıftakilerin durumu ve sınıftakilerle benim aramdaki durumlardan bahsetmedim, hem karakterleri hatırlamış oluruz hem de bireysel olarak merak ettiğiniz tiplerin neler yaptığını öğrenirsiniz, iyi olur demi?Tümünü Göster
öncelikle okandan bahsetmek istiyorum vefa örneği olarak,
okanla elbette eskisi gibi görüşemiyoruz, çok şey değişti, bizler büyüdük, çevrelerimiz bambaşka, herkesin kendi hayatı, sorumlulukları, dertleri var,
ama yine de, o bir kaç ayda nasıl bir bağ kurmuşsak artık, hala bile birbirimizi online yakalayınca saatlerce konuşabiliyoruz.. diyorum abi, eğer o çocuk burada kalsaydı, efsane olurduk biz..tek kelimeyle efsane.. sevgi koduğumun hayatı, bazen sizden öyle parçaları söküp alıyor ki, yerini dolduramıyorsunuz.
benim canlı müzik vb. durumlarını ona da anlatmıştım, taa amerikalardan dua etti sağolsun, hem amerikadan edilen dualar daha iyi tutuyormuş diyorlar, cemocu kardeşlerimizin yalancısıyım :p . neyse, bunun da durumları stabil, dilini iyice ilerletmiş, e zaten artık 2 seneye yakın zaman oldu, tamamen uyum sağladım diyor, gerçi daha geçen yaz görüşmüştük ama biz bir araya gelince böyle meseleleri konuşamıyoruz başka muhabbetlerden (:
kız arkadaşıyla devam ediyor, helal olsun, öyle bir ortamda bir ilişkiyi bunca zaman sürdürebilmek erdem işi, amerikan üniversiteleri filmlerdeki gibi herkesin birbirini parmakladığı yerler olmasa bile bizim pek çoğu liseden bozma yapılardan oluşan ve sofudan bozma kafalar tarafından yönetilen üniversitelerimizden farklılar.
kısacası okanla aramızda kopmaz bir bağı oluşturduğumuz belli, her yaz bunu tazeleyip daha da güçlendirmemiz ise cabası.
yurttan çıkmış olmamız, oradakilerle işimizin bittiği anldıbına gelmiyor elbette, öyle "öküz öldü, ortaklık bitti" yapmak bize yakışmaz,
yurttan çocuklarla halı saha organizasyonların da olsun, bizim evde olsun bir araya geliyoruz, utku, caner ve adını hatırlamadığım nice eski dostumuzla da bizim "beşli" olarak bağlantımızı koparmış değiliz.
bizim beşli demişken, evde de işler yolunda, zaten bir evde işlerin yolunda olmaması için farklı karakterler tarafından paylaşılması gerek, eğer adamların hepsi gamsız ve rahat tipler olursa ya da hepsi pipirikli tipler olursa sorun çıkmıyor,
bizimkilerin hangi gruba girdiğini tahmin ediyorsunuzdur (:
ortam çok güzel gerçekten, okulda caka satan o cool delikanlılar, eve gelince alışveriş merkezlerindeki oyun alanına bırakılmış veletler gibi oluyoruz, hele içtiğimiz geceler, ertesi sabahları çok eğlenceli oluyor, kendimi bir iki kere alt kattaki salonda halının üstünde yatarken buldum. eğer the hangover i o zamanlar çekmiş olsalar, biz o sinema salonunda gülmekten ölür, çıkamazdık.
ama hayat hep gır gır şamata ve eğlenceden ibaret değil elbet..
diğer çocukları bilmem, ama beni geren pek çok pgibolojik faktör de mevcut etrafımda..
bir kere, hala uğruna planlar yaptığınız, kafanızda kuruntular kurup, tilkiler dolaştırdığınız, "sizinle oynayan kız" hala sınıfınızda.. artık ilk zamanlara göre daha olgun ve doymuş görünseler de, hala fingirdeşmelerini çekmek zorundasınız.. onların o her şeyden ve herkes uzak, yüksek ve artist görünüşlerini görmezden gelmek zorundasınız..
nilay-neco-tolga ve ben den oluşan kanka-sevgili-eski sevgili-dost paradokslarından ise bahsetmek bile istemiyorum.. zaten yeterince anlattım.. resmen beynimi yiyor bu durum beyler..
kız, yani nilay, benim harbiden sevdiğim, değer verdiğim ve kişiliğini takdir ettiğim bir insan.. gibicek mikicek diyorsunuz, ayıp ediyorsunuz.. gerçi evet, kanka ayağı züt ayağı derler ama o kızla artık farklı bir boyuttayız biz bu konuda, umuyorum ki bizim başımıza böyle bir kaza gelmeyecek, en azından benden tarafta böyle bir eğilim yok, onda da yoksa ne ala..
neco desen, sınıfta en iyi anlaştığım, nihayetinde ekürim olan tek insan.. bazen düşünüyorum, "acaba ihtiyacım olduğu için mi bu adamla takılıyorum?" diye, yok lan.. harbiden sevdiğim bir adam.. tamam bir okan, tolga değil ama, e onun da adı neco sonuçta..o da başka bir karakter, başka bir mevkinin oyuncusu, kıyaslamaya gerek yok başkasıyla..
zaten dostlarınızı da böyle ayırmanız lazım beyler, her birini başka bir mevkinin en iyisi diye sınıflandırmanız lazım.. birbirleriyle kıyaslamayın yakın arkadaşlarınızı.. hepsinin yeri farklı olsun.. yoksa yalnız kalırsınız..bir kişiye kalırsınız..e o bir kişi de takımı şampiyon yapamaz haliyle..
tolga için ne söyleyebilirim bilemiyorum, zaten bizim muhabbetlerimize siz şahitsiniz, çocuktan bu güne kadar en ufak bir terso görmemişim, ne bir menfi hareket gelmiş ne de bencillik.. beni her daim soğuk tutması ise en büyük özelliği,
soğuk tutmaktan kastım, yani fazla ısınıp patlamamı engelliyor, rahatlatıyor.. tıpkı okan gibi.. sanırım benim insanlarda en çok aradığım ve sevdiğim özellik de bu,
birileri beni devamlı rahatlatacak, serinletecek, yularımı sıkacak ki, sağa sola saldırmayayım, patlamayayım, yanmayayım.. birilerinin beni hep idare etmesi gerekiyor..hep pohpohlaması, hep sırtımı sıvazlaması..
ceydanın da beni önce başkasından çalıp, sonra da onca zaman elinde tutabilmesinin sebebi bu olsa gerek..
ne kadar kötü lan düşününce..bu nasıl bir arsızlık, nasıl bir bencilliktir aq? resmen erkeğin kezbanıyım, haberim yok..aah ah..
reklamlar,
• **beyler bu diablo 2 çok güzel bir oyun lan, tavsiye ediyorum henüz oynamamış olan kaldıysa. çıktıktan 10 küsür sene sonra başlamış olmam ise benim hatam değil, zamanım olmamış demek ki aq napayım *** -
795.
+3namı diğer kamikaze ceyda..yaptığı akıl dışı hareketle hem kendi hayatını hem de benimkini muhtemelen olumsuz yönde ve önemli ölçüde değiştirmeyi başarmıştı malum..Tümünü Göster
ayrıca anlam veremediğim şekilde hala ara sıra rüyalarıma giriyor, öyle işlemiş kanıma namussuz (:
acaba şimdi nerde..ne yapıyor..kendimi, hala ona karşı sorumlu hissediyorum, yarın bir gün başına bir şey gelse, sağdan soldan duysam, vicdan azabından yatamam bir kaç gece herhalde..
vicdan azabı konusunu açınca, konuşacak epey şeyim oluyor ister istemez,
mesela en basitinden meltem var, ceydanın arkadaşı..kızı en son gördüğümdeki yüz ifadesi hala aklımda..gerçi komiğime gidiyor o yaşananlar, nasıl attırmıştım sağına soluna ahahaha..ama yine de insan evladıdır..yazık aq..
mine yi görüp duruyorum devamlı..özellikle sınav zamanları..o kadar farklıyız ki artık..o kadar yabancı ki bana..yani herhangi bir kız kadar bile değil aramızdaki mesafe..çok uzak sanki..sanki ben yokmuşum gibi..o yokmuş gibi...
erkek arkadaşı yok sanırım, benden sonra kimseyle çıktı mı bilmiyorum..arada elifle konuşuyoruz, olsa muhtemelen laf sokmak için söyler ama oralara gelmiyor konu..sanki ayıplı, lanetli bir konuymuşçasına, sanki harry potter daki voldemortmuşçasına, açmıyoruz o mevzuları..adlarımızı ağzımıza almıyoruz aq..nerde zamanında kollarımda ısınan, dudaklarımda kendini bulan kadın?..
sınıftaki genel insan ilişkilerim fena değil, hatta bilhassa ilk seneyle kıyaslandığında harika sayılır..sınıfın, 3-5 malum şerefsizi haricinde her kesimine hitap edebilen, istediği şekilde gidip konuşabilen, laf atabilen, şakalaşabilen ender insanlarından biriyim,
gerçi artık o ortama da ihtiyacım var mı? tartışılır..ama bilirsiniz ki, bu hayattaki pek çok şey de, siz ondan vazgeçtiğiniz ya da ihtiyaç duymamaya başladığınız anda gerçekleşmeye başlar..
ulan ilk sene öldüm ben be insansızlıktan, öldüm öldüm..yalnızlıktan ölünür mü? öldüm işte ben..ruhen öldüm..sonra dirildim küllerimden..
şimdiyse basketten ayrı, kafeden ayrı, spordan ayrı,projeden ayrı, sınıftan ayrı çevrem var..ha tabi pek çoğu yüzeysel evet, ama yine de insan kalabalı işte..ben severim kalabalıkları..anladım ki kuytu köşeler bana göre değil..kalabalığın içinde kuytuda olmak benim tarzım..etrafım hep kalabalık olsun, ama aynı zamanda sakin..
tuhaf bir adamım vesselam, ne perhizim, ne lahana turşusu..
http://fizy.com/#s/2b7kld
sınıfta konuştuğum kesimden, nilay filan hariç en yakın olduklarım bizim iki kız işte, biliyorsunuz artık isimlerini, tuğçe ve seda..onlar haricinde nilayın bu aralar takıldığı ve benim de başlarda biraz muhabbetim ve aşinalığımın olduğu, kızlar var, hatta canlı müziğe de bir kaç kere geldiler o grup,
bunlar biraz, nasıl diyeyim, sonradan açılan kabak çiçeği misali kızlar, ilk senelerde pek malum taraklarda bezi olmayan ve birbirinden ayrı olan bu kızlar, sonradan birbirlerini bularak, birbirlerinin gelişimine yardımcı oldular diye düşünüyorum, zira kızların ilk zamanlardaki halleriyle şimdiki halleri arasında uçurum var resmen..gerçi ben her iki halleriyle de ilgilenmiyorum ama gözlemci bir kişilik olarak aradaki bu muazzam farkı görmemek, paylaşmamak olmaz..neyse, kendilerine tebrikler, 10 üzerinden 3-4 den, 10 üzerinden 6-7 ye kadar yükselme gösterdiler,
demek ki neymiş?
kendimize bakıcaz..kılığımıza, kıyafetimize, saçımıza, makyajımıza dikkat edicez..kendimize saygılı olmamızın gereği bu..ulan ben, bu kıllı mıllı erkek halimle, en az 10 dakika kalıyorum ayna karşısında, siz kızların çok daha özenli olması lazım aq? bir kere bu doğanızda var, tavus kuşlarının tüyleri misali, her daim göz alıcı görünmelisiniz ki, hem siz, hem biz mutlu olalım..
göz alıcı görünmek deyince bu aralar akla gelen en önemli isimlerden biri ise şüphesiz ki eda taşpınar!
şaka lan ehehe, magazin programı şeysi yaptım..
şakayı bir yana bırakırsak, size de bahsettiğim gibi, belli bir süredir sınıfın en şık kızı ebru..kesinlikle kendini aştı..hayır hayır, ne vücut ölçüleri ne de masum güzelliği beni alakadar etmiyor sizi çılgınlar! (:
ya da kendimi kandırıyorum, bilemiyorum..zaten doğal olarak da hoş bir kızken artık iyice göz alan bir tip haline geldi, hatta ceylinle bile kapışabilir (ceylinin zütünü kıyas dışı bırakmamız lazım ama, insanlık dışı zira).
tüm bu fiziksel farklılıklarının yanında, duygusal olarak da farklı bir kız haline geldi, önceki o kırılgan ve mesafeli yapı, yerini daha girişken ama eskisinden daha olgun bir tavra bıraktı..sınıfta, o da benim gibi, herkesle konuşabiliyor rahatça..hatta benim konuşamadıklarımla (ya da konuşmak istemediklerimle) bile..serhat biniyle araları iyi, onlara da gelicem birazdan..ama öyle benim inadıma bir hareket içinde olmadığını biliyorum, zira kız artık beni giblemiyor bile, yanımdan, sokak lambasının yanında geçer gibi castır castır geçiyor, ben de rüzgarıyla savruluyorum işte sağa sola (:
ne olursa olsun ebruya karşı hep bir sempati var içimde, bazen derste kendimi, ona dalgın dalgın bakarken yakalıyor ve tokatlıyorum.. cazibesi, karizması üst düzey, ve şunu diyebilirim ki eğer okulun başlarında da durum böyle olsaydı, ben, ayşen yerine, rahatlıkla ona aşık olabilirdim ve şimdiki hayatım çok daha farklı olabilirdi..
ya da tamamen "ulaşılmaz olanın güzel görünmesi" durumunda ibaret bu düşüncelerim..çünkü ebru, artık benim için ulaşılmaz bir yerde gibi..çevresi, ilişkileri , takıldığı insanlar, bana velet muamelesi yapacak kalitede hem de öyle ayçanın yaptığı gibi yalandan değil, harbi harbi beni küçük görecek tipler..
http://fizy.com/#s/1ahxoc
sınıftaki düşmanlara gelecek olursak (ulan çok da komik geliyor bu kelime ama ne diyem, mahmut mu diyem aq (: ), aslında artık pek de bir savaş hali kalmamış gibi aramızda..ben de artık paranoyayı bıraktım, çünkü o serhat hıyarının kendi dertleri ona yeter..körle yatan şaşı kalkar misali, bu aralar abuk subuk tiplerle takılmanın cezasını çekiyormuş diye duydum..dersler desen berbat... allahından bulsun ya, bana ne, zaten yumruğu da yedi..ehehe, düşününce hala yavşak bir gülümseme yayılır yüzüme,hayatım boyunca pek kavga etmediğimden olsa gerek, böyle ender olan kavga anılarımı hep keyifle hatırlar ve anlatırım.
ayşen ve ozan gibişkenlerini ayrı bir yere alıyorum..
ama sanırım artık itiraf etmemin de vakti geldi ki, bu olayı ben çok abartmış olabilirim..tamamen bahane olarak kullanmış olabilirim..suriyenin düşürdüğü uçak misal, bir savaş sebebi yapmış olabilirim..
başlık yok! burası bom boş!