-
676.
+3"iyi akşamlar" dedim ben de, akşamın çoktan geçtiğini bile bile..Tümünü Göster
geçip gittik,
ama tabi ceren nezdinde, bu karşılaşma burada kalmazdı.. artık bin bir türlü dedikoduya sarmalanmış halde sınıfın yarısına duyururdu her halde..
çiğdemin, soran gözlerini görünce,
"sınıftan arkadaşım" dedim sırıtarak,
"haa.. yakalandık desene" deyip sırıttı o da, hala kenetli olan ellerimizi havaya doğru kaldırarak,
güldüm bende..
"yaa üff.. amaan, ne çok da tın" dedim.
gülümsemeye devam ederek önüne döndü..
minibüsü, bu ufak gecikmeye rağmen yakaladık,
koltuklara kendimizi bıraktık..
elimi, biniş sırasında kurtarmıştım, ama yol boyunca omzumda olan başına bir müdahalede bulunamadım..
şekerli parfümünün kokusunu, saçlarından ve boynundan içime çektim..
istemsiz şekilde kalkan ufaklığa ters bir bakış atıp sindirdim..
5 dakika sonra yurdun önündeydik,
tam zamanında..
"eh..yetiştik" deyip güldüm.
"aynen, tam zamanında yetiştirdin beni, kurtarıcı prensim (:" deyip pembe yanaklarını gerdirerek gülümsedi..
"tamam..o zaman.. şey... ee..görüşürüz o zaman ;)" demeye çalıştım..
gülümsedi,
anlamlı bir gülüş.. diğerleri gibi uzip sırıtışlardan uzak, manalı bir ifade..
"çok güzel bir gündü tsigalko.. teşekkür ederim.."
"ben teşekkür ederim.. aynen..harikaydı.. repertuarıma yeni parçalar ekledim :p"
gülümseyerek geldi, sarıldı.. daha fazla tutamadım kendimi, ben de sarıldım.. oldukça içten..
bir kaç saniye öyle kaldık.. sonra ayrıldık, yanaklarımdan öptü.. gündeki teyze öpüşü değildi bu kez.. dudakları, değdiği yeri hem ıslattı, hem yaktı..
ben de uzandım yüzüne, elimle bir yanağını kavradım ürkekçe, diğerini öptüm.. onun da yanağı, benim dudaklarımla tanıştı..
ayrıldık tekrar..
yüzünde mutluluğun ve heyecanın başrolde olduğu duygular karmaşası ile, bir kez daha iyi geceler diledi bana ve dönüp yurduna girdi..
ben de, kalbimdeki belirgin bir ritim artışı ile kalakalıp, o tamamen gözden kaybolana kadar bekledim, son anda, o büyülü bakış gerçekleşti yine.. gözler, yarım saniyeliğine son gez birbirini buldu mesafeye aldırmaksızın..
derin bir nefes aldım..
sırtımı, aslında oldukça tanıdık olan ama bu gün sanki ilk defa önünden ayrılıyormuşum gibi hissettiren kız yurduna dönüp, kendi yurduma doğru ilerlemeye başladım..
tuhaf bir gece ha..
bir de bana sor.. (:
takip eden panpalarıma iyi geceler, yorumlarınızı esirgemeyin,
öpüldünüz ;)
iyi geceler panpalar,
dün yazamadım mesainin ilk günü olduğundan dolayı, bu gece de çok az vaktim var o yüzden ancak bir selam atabileceğim.
ama yarın akşam için, yarın gün içinde 8-10 part atmayı düşünüyorum, hazır hızımızı almışken ivme kaybetmeyelim ;)
ikinci yılımızda zaman dilimi olarak az kaldı ama sonlara doğru olaylar yoğunlaşacağı için 1 günü 10-15 partta anlattığım yerler gelebilir gene,
yarın akşam görüşmek üzere, kalın sağlıcaklı ;)
selamlar panpalar,
5 dk ya başlıyorum, fener maçını bırakıp geldim amk (:
..Aylar sonra ilk kez mutlu bir adam sayılırdım, söz konusu gönül işleri olduğunda..
Yurda kadar bulutların üzerinde yürümüştüm sanki, kankam tolganın “nasıldı? Neler yaptınız” tarzı sorularını içtenlik ve neşeyle yanıtlamıştım,
“olm sizin iş olmuş bea bence.. zaten ayarlı oldunuz yani malum, görücü usulü :p”
“hadi lan ordan.. tanıştık konuştuk, ben tavladım kızı yine amk, fotoyla olcak iş mi?”
“ya gene sen yapmışsındır tabi canım puştluğunu da, hani, fotodan da beğenmemiş olsanız birbirinizi böyle iyi bir başlangıç olmazdı, en zor kısım olan “giriş” kısmını diğer kızlar sizin adınıza halletmiş işte ;)”
“olabilir, ama sonrasındaki durum tamamen benim eserim şekerim”
“onu bilmeye ne var aq, kim bilir neler salladın kıza da kandırdın gene aq..”
“kalbimi kırıyorsun azizim x)”
“gibtir..amk bini, şimdiden yazalım, bir kurban daha eklendi listeye, adam nazi gibi aq, karı bırakmadın lan ortada (:”
“aga daha liste, yazma filan yok bea, bakma ben böyle konuşuyorum da, daha bir şey olduğu yok yani..”
“lan daha ne olsun, el ele, kol kola gezmişsiniz, kucağına mı oturması lazım ilk günden, bir şey olması için? Gerçi sen alışkınsın kucağa oturtmalara da”
Ceydayı hatırlattığı için kızdım,
“olm bak giberim yüzüme vurup durma şu kızı”
“tamam len.. pardon, hassas nokta, unutmuşum :}..ee peki ne düşünüyorsun bu kızla?”
“bilmem.. çok tatlı kız lan..iyi kız sonra.. muhabbeti olsun, mantalitesi olsun.. kafa.. olabilir yani bir şeyler (:”
“he he..ağzın kulaklarına varmış aq, belli epey mutlu olmuşsun bugün.. tipe bak ya x) sırıtık..”
“(: olm huzurluydum lan ilk defa.. aylar sonra aq..cidden mutlu olduğumu hissettim, hormonlar coştu..”
“e aga sen kızlar olmadan daha huzurluyum demiyor muydun aylardır?”
“öyle diyordum da..ya..aq..aga onlarsın olmuyor, onlarla da yaşanmıyor…şarkı mı vardı lan böyle x)”
“aah ah tsigalko.. gene karıştırıcan ortalığı dıbına merdane soktuğumun abazası..aga, sana karı kızla gezme demiyoruz, hatta bence kendine vurduğun şu ket çok saçmaydı yani, ama madem takılıyorsun kızlarla, o zaman az da olsa ciddi düşün ki zırt pırt ayrılık olmasın, hadi ciddi düşünmedin, ayrıldın diyelim, bu sefer de vicdan yapıp hayata küsme aq..
ikisinden birini seç aga artık, hem kazanavo, hem yaşar usta olamazsın aq…eğer diyorsan ki ben 2 ayda bir kız değiştirmedim mi rahat edemem, o zaman şu vicdan ayaklarını bırakacaksın..ya da adam gibi bir ilişkin olacak, gittiği yere kadar gidecek..”
Dediklerinde oldukça haklıydı.. benim, iki arada bir derede durumumu özetleyen cümlelerdi ağzından dökülenler.. haklıydı.. birini tercih etmem gerekiyordu.. yoksa diğer türlü hem huylu huyundan vazgeçmiyor olacaktı, hem de kendi kendimi de üze üze hasta edecektim aq.. -
677.
+3Bildiğin sigara bağımlılığı gibi bir şeydi bu meret.. hani, diyorsun, tamamen çıkar hayatından insanları, kapan içine, elizabeth takıl..ama o da olmuyor ki lan bir yerden sonra? Alışmış, kudurmuştan beter.. alışkanlıklarını tatmin etmeye kalksan, o da bu sefer, içine çektiğin duman gibi, sana keyif veriyor ama sonrasında da zararını çekiyorsun…yarın öbür gün ilişkiden, bin bir türlü saçma pgibolojik bahanelerle sıkılıp, karşıdakini yarı yolda bırakınca, bu sefer ben de üzülüyorum.. sanki ruhum parça parça oluyor,Tümünü Göster
insanlığımdan bir miktar daha eksiliyor.. kötü hissediyorum lan..
Gece yatağa uzanıp, günü düşününce de biraz kötü hissettim kendimi..
Tolga sonuna kadar haklıydı.. evet, bir şeyler olmuştu, olacaktı aramızda çiğdemle.. gelen iyi geceler mesajı da bunu destekler nitelikteydi , nükte yapıyordu sanki.. aramızdakinin sıradan bir arkadaşlık olacağını beklemek fazla saflık olurdu doğrusu.. bugün bile kaç kere göz göze gelmiş, dudak dudağanın kıyısından dönmüştük..
Bir gün o da yaşanacaktı ve biz, belki de dillendirmeye bile gerek duymadan sevgili oluverecektik.. tamamen kontrol dışı.. aylardır üzerinde denetim uyguladığım, baskı kurduğum güdülerden alakasız bir oluşum..
iyice düşündüm o gece.. eksileri, artıları tarttım…ne istediğimi sordum kendime..”ne istiyorsun tsigalko?” “bir başka muhtemel kırık kalp daha mı?”
Yo..yo..cidden bunun peşinde değilim.. skor peşinde de değilim artık.. başkasına olan kinimi ve nefretimi diğer insanlardan çıkarmak çözüm değil..o kadar zütüm tutuyorsa, gider ayşeni önce ozandan ayırır, sonra da kendim çıkar, giber bırakırım.. buna zütün yiyor mu
tsigalko? Ha? Yiyor mu?
Yemiyorsa sus otur o zaman.. gibtir ol git hatta..
Peki çiğdemle aramızdakiler, çiğdemin kendisi? O durumlar ne olacaktı?
şimdi, bakıyorum şöyle bir,
Kız güzel mi? Güzel..
Hoşuma gidiyor mu? Çok…ısırmak istiyorum hatta..
iyi aile kızı mı? Yani, biraz erken teslim etti kendini belki ama öyle kaşar üretim merkezin menşeli olmadığı da belli.
Peki onunla çıksam.. sonra ayrılsam..ne olur? Ölür mü yani? Ne kaybeder?..alt tarafı bir ilişki yaşamış olur işte..bir şeyler öğrenir..ha, ayrılmak zorunda da değilim tabi, kendimi niye öyle şartlandırıyorum ki?giderse de gider canım gittiği yere kadar yani.. olan şeyi neden bozalım?
hayır yani, beni korkutan olay, önceki ilişkilerimin finalleri.. ulan mine ile çıktık, kız süt kuzusuydu.. ayrılınca sudan çıkmış balığa döndü, dünyası yıkıldı, fazla üzüldü..
Ebru desen.. ebru..ah ebru ah..hala içimde bir ukte var sana karşı biliyorsun değil mi?..neyse, ebru desek, o da pgibopat.. insan bu kadar sever mi aq? Ne var yani, tak mu vardı da bende zorla girdin aklıma, ne oldu sonra, ikimizden de kopardın zütürdün bir parça..
Ceyda, o da ayrı bir deli.. konuşmak bile istemiyorum bu konu hakkında aq..hala hem üzülüyorum, hem sinirleniyorum aklıma geldikçe..amk manyağı.. böyle bir şey mi var ya..demek ki evlenip ayrılsak intihar filan edecek aq..gibeyim kafa yapını afedersin..
E şimdi, böyle ilişkilerden çıktıktan sonra, insan ister istemez tırsıyor aq biriyle başlamaya, ya bittiğinde yine böyle, hatta daha beteri olursa diye.. çekincelerimi ve ürkekliğimi mazur görün a dostlar.. bin miyim, puşt muyum, muallak miyim bilmem de, ben duygusal adamım.. birinin benim yüzümden fazlaca üzülmesi koyuyor bana, öyle kesip atamıyorum..
çiğdemle aramızdakilere bir şans vermeye karar verdim..ben gene üzerime düşeni yapacak ve kendimi frenleyecektim, bugün, zor da olsa başarmış ve pek açık vermemiştim.. yine öyle olacaktı bir süre, çiğdemi tamamen tanıyana ve bana uygunluğunu ölçene kadar, bu şekilde devam edecektim..o ise, ara sıra yakaladığımız duygusal anlardaki kaçak dövüşüme muhtemelen önce kızacak, sonra da geçmişte yaşadığım kalp kırıklıklarını düşünüp (tabi eğer tuğçe ve seda bahsettiyse, ki ben yanlış bilgilendirildikleri Ceyda olayını çiğdem le paylaştıklarını düşünüyorum) bana daha da fazla sevgi ve saygı duyacak, diğer erkeklerden farklı olduğumu görünce daha da fazla güvenecekti..
Ertesi gün yemekte tuğçe ve seda ile oturdum, sanki çiğdemden duymamışlar gibi, bana da günü zorla anlattırdılar, detaylar istediler, ben anlattıkça da sanki icadının istediği gibi çalıştığını gören bilim adamı gibi kıvandılar, övündüler yaptıkları çöp çatanlıkla,
“ayy valla çok yakışıyorsunuz bence birbirinize, zaten ben olacağını düşünmesem tanıştırmazdım sizi” dedi tuğçe sırıtarak,
“kızım daha bir şey olduğu yok la, bir gün buluşup gezdik alt tarafı (:”
“e tamam işte, flört ettiniz, artık bundan sonrası zamanlama meselesi ;)”
“çiğdemle de konuştunuz demi kesin? Anlattı mı size? Benim hakkımda ne dedi? (:”
Biraz tereddüt ettiler, sonra birbirlerine bakıp sırıttıktan sonra bu kez seda konuştu,
“konuştuk onla da..öyle anlattı o da işte biraz.. (:”
“ne dedi ne dedi sen onu söyle, benim hakkımda bir şey dedi mi?”
“çok düzgün çocuk tsigalko dedi, iyi aile terbiyesi almış belli, hali hareketleri, tavırları çok güzel dedi x)”
“hadi be..yeme beni, harbi ne dedi lan merak ettim.. benden hoşlandı mı acaba?” deyip çamura yattım,
Kızlar gene gülüp birbirleriyle bakıştıktan sonra,
“e çatlak oğlan, sen hoşlanmadın mı? Resimlerinizi gördünüz, sonra canlınızı gördünüz, herhalde birbirinizi beğenmeseniz daha da dolaşmazdınız yani (:”
“ne biliyim yeaa.. emin olamıyorum ben böyle şeylerden, malum…kime güvensek..” deyip zerre hakkım olmayan bir konuda mağduru oynadım, seda hemen anne moduna geçti,
“ahh kuzum.. yaralı aslan bu ablasıı (: kıyamam..ama güven sen güven çiğdeme, iyi kızdır çiğdem, hem referansı bizim yani bak :p”
“hımm iyi madem, bir terslik olursa, acısını sizden çıkarıcam demek ki, anlaştık :p”
“ayy seda, kötü mü ediyoz kız yoksa bunları birbirine yapmakla, sonra bu kapımıza dayanmasın :p”
“olabilir valla kızlar, ona göre bak, arıza çıkarsa sizden bilirim”
“sus sus hele, manyak şey, sanki beyaz eşya alıyor.. garanti belgesi yapalım sana bir tane he paşam, ne dersin x)”
Gülmeye başladık..
Görünen o ki, bizim aramızdaki iş artık harbiden de ufak bir zamanlamaya kalmıştı.. ciddi ciddi sevgilim olmak üzereydi lan yine? Hem de sıfır emekle.. gerçi mine hariç pek emek harcamamıştım diğerlerine.. hatta galiba sorun da bu..ne derseniz? Acaba beni süründürmesi, peşinden koşturması mı gerekiyor bir kızın ki onu sonuna kadar sevebileyim? Ayşen e karşı içten içe hala bile olan kazanamamışlık duygusunun da sebebi bu mu?
Ben.. hayatımda ilk kez, birini istedim..onu sevdim.. hayaller kurdum üzerine, rüyamda gelinlikle bile gördüm, neler düşündüm, neler kurdum zihnimde..
Ama olmadı.. olmayınca da küstüm, bir şeyler istemeye, birilerini sevmeye korktum.. işte o ara da, inadına yapar gibi, hep beni sevenler çıktı piyasaya, kolay elde ettim onları, kolay, eğlenceli ilişkiler yaşadım.. sonra da kolayca vazgeçtim.. benim vazgeçmeyeceğim, vazgeçemeyeceğim kadın, beni zorlayacak olandı.. peşinden sürükleyecek olan..iyi ama benim yaşadığım o mağlubiyetten sonra, ne aşka, ne aşık olmaya, ne tutkuya, ne de peşinden koşmaya mecalim yoktu kimsenin..
O zaman da, fark ettiğiniz gibi, kısır bir döngü meydana çıkıyordu..bu kısır döngü ise, benim devamlı birilerini harcamama ve nihayetinde de ne onlara ne de kendime yaramayışıma, aslında kendimi harcayışıma neden oluyordu.. tükettikçe tükeniyordum da, farkında değildim aq..
Her halde bundan sonra da kimseyi sevemem.. öyle peşinden koşmak filan hele.. piiiuuu…yaş iş..ne kadar güzel olabilir ki bir kadın? Ne kadar sevebilirim ki onu sınırlı ve deforme kalbimle?..beni ne kadar etkileyebilir ki?..herhangi bir güzellikten fazlasını yapabilir mi?..e hadi desek ki, o beni çok sevecek, onun sevgisi beni etkileyecek, deyim yerindeyse imana getirecek, öyle de olmadı.. ebru olayı malum..
Lan..
Ne tak yiyeceğim ben arkadaş anlamadım ki..kime “aşkım” “hayatım” diyeceğim, içinde yalan ve tereddüt olmasızın.. kiminle evleneceğim? Zamanı gelip de, artık bir yuva kurmam neredeyse zorunluluk halini aldığında, bu kez de bir başka masumu, bir ay,bir yıl değil, bir ömür mü kandıracağım? (ve tabi kendimi de).
Ben bunu istemiyorum lan..ben yalanlar, aldatmacalar, hissizlik üzerine bir ilişki, böyle bir hayat istemiyorum.. keşke sevebilsem yeniden.. aşık olabilsem düşünmeden.. hesap etmeden…koşsam, onun, o şanslı kızın peşinden.. düşsem…parça parça olsa dizlerim..ama yorulmasam, yenilmesem, özellikle de 3. Bir şahış tarafından mağlup edilmesem.. koşsam.. koşsam.. düşe kalka kovalasam.. sonunda tutsam elinden.. sarsam belinden…dudaklarımız buluşsa, ve hayatımın rüyası, uyanmamak üzere başlasa yeniden..70 imize, 80 imize geldiğimizde bile otursak el ele, diz dize, tıpkı o huzur evindeki gibi.. tonton amca.. tonton teyze..
çocuklarımızı, torunlarımız sevsek..tek yastıkta kocasak, sadece bedenen değil, ruhen, kalben de bir olsak, birleşsek.. kayıtsız, şartsız ve menfaat gözetmeden..
Sadece sevsek..
Sevebilsem..
Sevilebilsem..
Çok mu şey istiyorum lan.. anlamıyorum abi.. anlamıyorum..en başından beri, bu kadar mı zor kaderine yazılmış olan ile bir araya gelmek.. -
678.
+4Sınıfa çıktım.. laboratuar dersi için önce ön bilgi verilecek, bu maksatla başka bir sınıfa geçecekmişiz önce.. eşyalarımı toparladım, kafamda uçuşan, oradan oraya savrulan hayaller ve düşünceler arasında kendime yol açtım, sınıfın çıkışına doğru ilerledim.. giderken cam kenarına doğru bir bakış attım gayri ihtiyari.. oldum olası nefret etmiştim o cam kenarlarından ve oradaki sıralardan.. sırf malum kişiler yüzünden, başka sınıflarda, hatta başka mecralarda bile, sanki o sıralarda, o masalarda oturanlar bana hep riyakar, üç kağıtçı, kötü insanlar gibi görünmüştü resmen.. telkin edemediğim bir ön yargı ve olumsuz saplantı oluşmuştu beynimin içinde cam kenarlarda, masalarda, sıralarda, sandalyelerde oturan insanlara karşı..Tümünü Göster
Niye baktıysam baktım o nefret ettiğim cam kenarına doğru.. ayşen i gördüm.. umursamazca kafamı tekrar önüme çevirecektim zira artık beni ilgilendirmiyordu onun varlığı, alışmıştım, sindirmiştim bazı şeyleri..ki..o da bana baktı.. göz göze geldik..ama bunun, çiğdemle ya da diğer ilişki yaşadığım kızlarla göz göze gelişlerimle alakası bile yoktu malum.. göz göze geldik işte dediğim gibi.. sanki babasını öldürmüşüm gibi baktı bana kevaşe.. ateş saçarak, nefretle.. hatta sanki iğrenerek..lan.. huur!..ne yaptım lan ben sana? sevdim lan?! Sadece sevdim lan!!! Sevdim!
O adam diye koluna takıp dolaştırdığın kavat, benim yüzde birim kadar sevmiş midir lan seni? Ha? Yoksa sadece güzel kalçalarını kasıklarının üzerinde hissetmek, güzel boynuna, dudaklarına, yanaklarına, kendi vantuzlarını yapıştırmak için, karı kızsız gezenlere “ezik” dendiğini sandığı için seni listesinin bilmem kaçıncı sırasına yazan o huur evladı, seni, arsız bir çocuğun oyuncak istediği gibi mi istedi?
Bana bunun cevabını ver lan! Ver.. verebilir misin? Veremezsin huur.. veremezsin.. çünkü senin de haberin yok biliyorum.. senin her santimini bilen o adamın, sen ne mal olduğundan haberdar değilsin daha.. belki de haberdarsın.. tencereydi o..yuvarlandı.. kapağı sen oluverdin.. nasıl sindirdin.. nasıl kabul ettin..
Ben seni sadece sevdim huur..o yüzden, şimdi bana öyle bakma.. hakkın yok bana ne kızmaya, ne de küçümseyip, aşağılamaya..ama benim hakkım var..ne yapsak hakkım.. nasıl baksam, nasıl davransam hakkım ulan.. oynadın benimle.. toydum, tuzağına düştüm..it gibi yarıştırdın beni.. para gibi kapıştırdın.. köle gibi dövüştürdün beni sen..
Sonra da gittin, onu seçtin..
Bana öyle bakma huur..
Ama ben.. benim senden hesap soracağım gün elbet gelecek.. mahvettiğin hayatımı, yıktığın hayallerimi suratına çarpacağım gün gelecek..ve sen, o gün o masum çocuğun duygularıyla oynamanın hesabını vereceksin..son gülen ben olacağım sen ağlarken..ve nihayetinde, seni de, saplantılı geçmişimi de gömüp gideceğim.. yalnız önce geleceğim…senin için…senin için geleceğim ayşen..
Ve bunun için ne gerekiyorsa yapmaya da hazırım..o nefretle attığın bakışların, bana yalvardığını görmek için..bir gün elbet.. yapacağım..ne gerekiyorsa..o adam olacağım…sevdiğin tiplerden işte..o zaman görüşürüz..
Bana öyle bakma…bakamazsın…hakkın yok..
Birkaç saniye kaldık öyle, aramızdaki gerilimi volta döksen, küçük bir şehri aydınlatırdı desem yeridir..en sonunda kaçırmak zorunda kaldı gözlerini, bense etrafı taradım.. pekekenti yanında değildi.. zaten o yanındayken genelde ya ona, ya da yere bakıyor.. kör edeceğim o gözlerini.. göreceksin..
Birkaç saniye, beni ağzıma kadar hınçla doldurmaya yetmiş, bütün düşüncelerimi tepetaklak etmiş, huzurumu kaçırmış, yok etmişti..
Yine de bu sahne için ayşen e minnettarım.. eğer o bakışma olmasaydı, sonrasında her şey çok daha farklı olabilirdi..
Sınıftan çıktım.. kararımı vermiştim..
Bana rahat yoktu beyler.. korkan insanın, korkusuyla yüzleşmesi, nasıl onun için bir tedavi gibiyse, benim de yüzleşmem gereken kişiler vardı.. hesap sormam gereken.. çok önce sorulması gereken, çoktan sorulmuş olması gereken hesaplar..
Ama bu şansı başlangıçta kaçırmıştım.. şimdi ise, yeniden yakalamam için eskisinden çok daha güçlü, çok daha akıllı, çok daha baştan çıkarıcı olmalıydım.. başka türlü bu paslı çivi misali hayatıma saplanan hatıradan kurtulmam mümkün değil.. bırakıp gitmek, üzerini örtmek benim tarzım değil..yok etmem gerek benim..tam etmem, tamam etmem gerek, yarım bırakmak değil..
Yoksa asla normal bir insan olamayacağım.. normal bir insan gibi sevemeyeceğim.. çok öncelerinde yapmayı unuttuğum için, şimdi oyunu bitirmeme engel olan bir görev gibi bu anılar.. geri dönmeliyim.. daha da güçlenerek geri dönmem gerek.. yenmem gerek bu kez..ya da bir nokta koymam gerek.. ilerde bir gün, 5 yıl sonra, 10 yıl sonra 50 yıl sonra, böyle hatırlayamam yaşananları…isteğim gibi, her zaman yaptığım gibi hatırlamalıyım.. böyle bitemez.. bitmiyor da zaten.. düzgün şekilde bitirecek olan benim..
çiğdemle filan bir araya gelmeyeceğim.. hayır..o kız.. bana bir faydası olmaz.. benim skor yapmam lazım.. kötü kızlar lazım bana.. onları tanımam lazım.. onları elde etmeyi öğrenmem lazım.. sonra onları uysallaştırmalıyım.. kendi istediğim kıvama getirmeli ve sonrasında da..evet…eğer bir şeyler yapacaksam, deney, yöntem peşindeysem, ham maddeyi doğru seçmem lazım..ev kızlarıyla olacak iş değil bu..bana kaşar lazım.. huur lazım.. yollu lazım.. lazım oğlu lazım..
Kantine indim, nilay el salladı, yanına gittim,
Ufak bir selamlaşmanın ardından, beni istem dışı şekilde yeniden sıkıntılara sokması muhtemel bir cenderenin içine atacak konuşmasını yapacaktı…lanet olsun..bir kez olsun karar verdiğim yolda engelsiz yürüyemeyecek miydim ben?..
bu gecelik bu kadar olsun panpalar,
takip edenlere teşekkürler, yorumlarınızı esirgemeyin, görüşmek üzere ;) -
-
1.
0BUgünlük ayraç
-
1.
-
679.
+5takip eden panpalara selamlar,Tümünü Göster
pis yerde kaldı farkındayım, dün de yazamadım yprgunluktan kanepede uyuyakalmışım amk..
bu gece programım var, ancak bugün ve yarın gün içinde yazıp, pazar gecesine toplu gireceğim.
saatlerimizi pazar 22.00 ye ayarlayalım, bu sefer yamukluk çıkması için bir ihtimal yok, dediğim saatte burdayım inşallah,
yorumlarınız ve küfürler için teşekkürler, dağarcığım epey genişledi sayenizde aq (:
görüşmek üzere
@genclerhayrola ayıp ettin panpam valla,
gelicem dediysem gelicem ;)
derbiden sonra burda da bir derbimiz var (:
bu arada özelden yazan arkadaşlara da teşekkür ederim, genelde kalplerimiz, acılarımız ve mutluluklarımız bir.. keşke bu kadar zor olmasa şu gönül işleri, bu kadar zor olmamalı beyler mutlu olabilmek ve ben eminim ki çoğunuz * mutlu olmayı, sevilmeyi hak eden güzel adamlarsınız. umarım allah gönlünüze göre verir ne diyim.
özel mesajlara da ayrıca zaman ayırıp yazıcam, cidden güzel şeyler var, savsak cevaplar vermek istemiyorum ;)
gece görüşmek üzere, hepinize sevgiler
selamlar panpalar,
maç bitti, yemeğimi yedim geldim,
5-10 dakika içinde başlarız ;)
…
Allak bullak olan bir kafa.. damarlarımda ateşi kaynayan başka bir savaş..ama bu kez hedefim, yolum doğru.. hissediyorum arkamdaki kuvveti..hem melek, hem de şeytan benim tarafımda bu kez, kollarımın altına girmiş, uçururcasına sürüklüyorlar beni savaş meydanına, taksörünü ringe uğurlayan bir antrenör gibi..
Sırtımı sıvazlıyorlar, kulağıma cesaret verici cümleler fısıldıyorlar..”düşersen, kaldırmak için orada olacağız..ama düşmeyeceksin tsigalko.. uçacaksın bu kez” diyorlar..
Başından beri belli olmuştur zaten, duygusal bir insanım..ama sorun şu ki, insanlar birileri için bu tanımı yaparken, “nefret” ,”intikam”, “kin” gibi şeylerin de birer duygu olduğunu unutuyorlar.. evet, duygusal bir insanım ben..
Hırs ve nefret duygularının her bir hücresini istila ettiği, duygusal bir insan.. bütün duygularım, duygularıma zarar verenlerin duygularına zarar vermek üzere kurgulu ve modifiye..
…
http://fizy.org/#s/3wl5x0
“hiç söylemiyorsun ya tsigalko aşk olsun!” diye çıkıştı nilay ufak selamlaşma sohbetimizin ardından,
“neyi kız?” dedim saf saf, neden bahsettiğini anlamamıştım harbiden de.
“yeni manita yapmışsın ya? ;) “
şaşırmıştım..öncelikle, yeni bir manita yaptığım filan yoktu, sonra, olsa bile, bu haber nilayın kulağına nereden uçuvermişti böyle 1-2 gün içinde?
sanırım kızlar, birbirleriyle, sandığımdan çok daha fazla konekşın halinde beyler..aralarında özel bir haberleşme ağı var resmen..içine sızılamayan, dinlenemeyen, şifresi çözülemeyen, özel bir hat..
“ne? Yok..yok be güzelim (: nerden duydun sen bunu?”
“hah işte, klagib erkek inkarı, “nerden duydun” “kim görmüş” (: biliyorum olm işte..çok güzelmiş duyduğuma göre, hadi yine iyisin :p”
“ya güzelim, cidden yok öyle bir durum..tamam, aslında var da, yani manita durumu yok..öyle..arkadaşız sadece..”
“hımm..valla benim bildiğim arkadaşlar kol kola el ele gezmezler ama, neyyyseee (:”
“niye la, senle de gezmiyoz mu kol kola?”
“bırak tsigalko şimdi..saman altından su yürütüyordun işte gene, yakaladım, bu sefer “beni kurtar nilaayy” diye mesaj da atmadığına göre, demek ki beyimizin hoşuna gitmiş, artık her kimse, gizemli yengemiz..öhmm şey, gizemli “müstakbel” yengemiz :p”
“öff..valla dilinize düşmeyelim ha..kimden duydun sahi bak hala cevap vermedin soruma?”
“canım napıcan kimden duyduğumu, kızlar konuşur..daha öğrenemedin mi? (:”
“hey allahım yea…o zaman söylemem ben de bir şey, “yeni manitam” hakkında (:”
“aa olur mu, ben sana ne diyecektim bak şimdi, sen, onu davet ediyorsun, sonra ben de geliyorum seninle, beni tanıştırıyorsun okey? ;)”
“ne ne ne? Hayatta olmaz..”
“olur olur..tamam mı bak, bu akşam hatta..seni kankamla tanıştırıcam dersin, onun da hoşuna gider hem senin yakınlarından biriyle tanışmak, şöyle bir karşıma otursun bakalım bir test edelim, tsigalkomuza layık mı (:”
Bu da nerden çıkmıştı böyle şimdi? Ne alakaydı?
“nilaycım..bak bir şey söylücem, alınma ama, bayram değil, seyran değil, nerden esti bu böyle şimdi? Çok çocukça bir davranış bence”
Ters ters baktı,
“niye ya? Tanışmak istiyorum ben kızla! Tanıştırmayacaksın yani benle öyle mi?”
“güzelim, tanışırsın tanışmasına da, böyle sanki sevgiliyi kayınvalide ile yemeğe zütürür gibi oldu..tuhaf oldu biraz, nerden esti yani onu diyorum”
http://fizy.org/#s/1svg36
iyice kızdı,
“tamam…tamam bir şey demiyorum ya..ne tak yersen ye…biz şirinlik yapıyoruz, işin olmasına belki faydamız olur diye ortaya fikir atıyoruz, tsigalko beyin keyfine gelmiyor..tamam ya..sen kendin devam et bildiğin gibi o zaman..bunla da iki gün turlar ayrılırsın..ama sakın bir daha benden bu konularda ne tavsiye, ne de yardım filan isteme tamam mı..sen görürsün kendi işini, olmadı yeni kankaların yardımcı olurlar zaten, pek hevesliler..”
Haaa..şu meselee..jetonum geç de olsa düşmüştü..
Ya tuğçe ve sedadan direkt olarak duymuştu ya da bir başkasından öğrenmişti, şu ana kız ayarlama çalışmasını ve, bunu diğer kızların beni tamamen kendilerine yakın tutma girişimi olarak yorumlamıştı..o yüzden şimdi kendisi de olaya dahil olup, en yakın kız arkadaşımın, onlar değil, kendisinin olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu..
Doğru ya, ortada tsigalkoyla ilgili bir gönül meselesi olurdu da, nilay nasıl bu durumun dışında kalırdı? Muhtemelen bu yorumuna binaen (hele bir de onlar söyledilerse, hava atma maksatlı) o iki kızdan iyice nefret etmişti ve içten içe bana da kızmış olmasına rağmen, bir şekilde bu ani teklifle olaya dahil olarak duygularını belli etmeden durumu lehine çevirebileceğini düşünmüştü..
Ama hesaba katmadığı bir şey vardı, ben, tam da şu andan itibaren, çiğdemle irtibatımı kesmeyi planlıyordum?!
Ahh ah şu kızlar..ve kıskançlıkları..
Kantin çıkışına doğru seyirten nilayı kolundan yakaladım,
“gel gel bi Dakka”
“bırak kolumu!” dedi asice, bu tavrı beni kızdırdı,
“nilay!..saçmaladığının farkındasın demi? Gel şuraya bakayım..”
Birkaç saniye durup öfkeyle yüzüme baktı, bende kolunu tutan elimi biraz daha sıktım..
“tamam haklısın” dedi sonra aniden sönüp..”bu biraz çocukça oldu sorry :}” aniden değişen ruh hali beni de değiştirdi..yarı sinirli güldüm,
“delilerle uğraşıyoruz ya..gel..otur şuraya..”
Oturduk, gözlerini pörtletti, gülümseyerek ve sorar bir ifade ile yüzüme bakmaya başladı, beklentisini karşılamak için yeniden konuştum,
“tamam..tanıştırayım bu akşam..ama kız müsait değilse, gelemezse karışmam”
“tamam” deyip sırıttı.
“peki şimdi sen de cevap ver, cidden, kimden duydun sen bunu?”
Sıkkın bir şekilde gözlerini kırpıştırdı,
“öff..şu yeni ekürilerinden duydum kimden olcak..”
“tuğçelerden mi?..gelip direkt söylediler mi sana yani?”
“yok be..ben kulak misafiri oldum da..ama bilerek duyurduklarına eminim yani..gıcıklar.."
Vay vay vay.. olaylara bak sen..bu ikisi de az zilli değil ha..nilayın onlardan pek hazzetmediğini biliyorlar, onlarda şimdi güya ona gol atmış oldular yani.. ulan nedir derdiniz bir anlasam.. yani arkadaşlık durumlarında bile erkekleri birbirinizden kıskanıyor, diğer yakınlarından koparıp tamamen kendinize bağlamak istiyorsunuz.. kızlar..bazen gerçekten çok bencil oluyorsunuz.
“hımm.. yani, bunu seni sinir etmek için söylediler diyorsun?”
“evet! Evet.. hatta şu kız ayarlama olayı bile seni benden uzaklaştırmak adına yani..”
“Allah Allah..” deyip pis pis güldüm, “sen beni kıskanıyorsun yani onlardan öyle mi (:”
Atarlanıp “yok mok” der sandım, ama tam tersi, bakışları iyice yumuşadı, eli omzumu sıvazladı, şefkat dolu bir sesle konuştu,
“herhalde yani.. hayır, şuna sinir oluyorum bir de, ben senle onca zamandır tanışıyorum, o kadar şey paylaştık, bunlar birden bire senin hayatına girip nasıl seni aralarına almak gibi bir hak iddia edebiliyorlar anlamıyorum.. daha dün bir, bugün iki.. hemen kızlarla tanıştırmalar filan…hep hesapçılık işte.. tribünlere oynuyorlar..e tabi kız deyince tsigalko da dayanamıyor, damardan girdiler yani.. işine geldi seninde demi (:” -
680.
+3 -1Güldüm..bu kız hakikatken iyi bir kızdı be..valla.. aynı anda hem saf, hem de bilmiş olabiliyordu..ben de dostça uzandım koluna,Tümünü Göster
“ah be canım…arkadaşım onlar benim.. arkadaş yani, anlaşıyoruz işte, bir şeyler paylaşıyoruz..o kadar.. senle bir olabilir mi kimse? Ha?
Senin yerin apayrı.. onlar, ve diğer kim varsa, arkadaşım, sen, dostumsun benim.. kankamsın..gerçi kanka ayağı züt ayağı derler ama :p”
Gülmeye başladı, “manyak ya (:” ama hala üzerinde az önceki sitem anının duygusallığı vardı, gözleri biraz dolu dolu mu olmuştu?
Yoksa bana mı öyle geliyordu..
“öyle yani.. beni onlardan kıskanmana gerek yok.. ayrıca beni kızla filan da kandıramazlar yani..ama işime geldiği kısmı doğru :p..gözlerin mi doldu senin :p”
“üff..sus be..gerizekalı (:” gülümsedi, ama bu sefer harbiden duygusala bağlamıştı.. dudağı filan titredi, gözlerinin dolduğu artık su zütürmezdi…lan.. şaka maka kız ağlayacak resmen salakça bir durum yüzünden..”ağlıyon mu? Bebe” tarzı espriler yapsam, fayda etmez,
“hişşş canım, bak bakayım bana, ne oldu?” desem, hepten koyuverecek..
Lan bak gene en sevmediğim, en pis durumlardan biri işte.. ağlamak üzere olan bir kız, ve benim bunu engellemek adına ağzımdan çıkacak olan her türlü söz, sadece durumu hızlandırmaya yaracak.. hadi onu geçtim, bir de durum çok salak bir durum…aq burada bu kadar duygulanıp ağlayacak ne var? Ama herhalde başka bir mevzu var beyler..bu da bahanesi mi oldu ne?..
http://fizy.org/#s/2b7n79
“nilaycım?” dedim temkinli bir ses tonuyla..
Bir şey demeden baktı, yutkundu..kendini zor tutuyor belli..aniden bastıran sağanak yağış gibi, bir anda gülüp eğlenirken, şimdi resmen Sinan çetin in programlarına bağladık durumu aq..bir de fonda gül pembe çalsa tam olacak..
“nilay?..bir şey mi oldu canım?”
Evet, bile bile hatayı yapmıştım..zaten akacak kan damarda durmaz derler, nilayın da ağlayası varmış, o saatten sonra engellemek imkansız..
Biraz daha direndi suskun şekilde..sonra yüzü titreşti..mücadele edişini görebiliyorum ve bu benim de içimi acıtıyor..patladı patlayacak kız..sandalyemi yanına yaklaştırdım..kolumu sırtına doladım..diğer elimle çenesinden yakalayıp gözlerimizi sabitletledim,
“kız?..ne oldu bakayım söyle çabuk”
Beklenen oldu nihayetinde..yüzünü göğsüme gömüp hıçkırmaya başladı..hay aq ya…lan bu sahnelerde teselli eden olmak kadar zor bir şey olamaz..elimle başını okşadım, sırtındaki elimi sıkıp güç vermeye çalıştı,
“nilay..nilay..bak bakayım bi ya..ne oldu kızım böyle, sizinkilerle ilgili bir durum filan mı var? Hişş..bak bi..yapma böyle bak acayip üzülüyorum bende..hey..”
Sesim titremeye başlamıştı..ter bastı aq..bin bir türlü şey geçiyor aklımdan…bir yandan acaba ne oldu diyorum..hastalık durumu filan mı var, ailesinden birinin bir sorunu mu var…kendisinin bir sorunu mu var..sonra, bir de kızın sevgilisi var abi yani, hem de o kişi, benim en yakın arkadaşım..tamam biz de nilayla kankayız filan da, eğer omzunda ağlaması gereken biri varsa, o da tolgadır yani..böyle olunca şimdi ben de kendimi kötü hissetmeye başladım, utandım yani biraz sözün kısası..
Biraz daha kaldık öyle, bu nasıl hıçkırıyor..burnunu çekiyor..lan..o kadar eğlenceli, pozitif, erkek gibi dirençli kız, bir anda kedi gibi oldu resmen..belli ki bir şeylerin birikimi boşalıyor..her zaman güçlü ve neşeli görünmenin, acıları ve olumsuzlukları içine atmanın bedeli ödeniyor…ve böylesi kritik bir an da onun yanında olmak da bana nasip oluyor aq..hadi baş başa olsak gene sorun değil ama, kantinin ortasındayız..yakındaki masalardan kaçamak bakışlar atılmaya başlandı bile…
Nihayet kaldırdı kafasını, zorlukla, kegib kegib konuştu,
“her şey ters gidiyor bu aralar..etrafımdakiler benden uzaklaşıyor..”
“neden ya..nasıl?..şey, tolgayla filan mı bir şey oldu yoksa? Ha?”
Hıçkırıklarını bastırmaya çalışarak konuştu tekrar..
“annemle babam ayrılıyor abi galiba…” dedi, yüzü yeniden ekşidi..yaşlar sel gibi boşanıyordu…”tolgayla da kavga ettik dün..çok ağır bir şey değildi ama, anlayış konusunda sıkıntısı var biraz..benim durumumu algılayamıyor şu an…sonra sen de yoksun..gittin saplandın başka tiplere..kızlar desen, hepsi kendi dünyasında..çok yalnızlaştım bir anda tsigalko, korkuyorum…”
şoke olmuştum..vay aq…harbiden de ben başka dünyalarda dolanıp, kendi işime gücüme bakarken, nilayı ihmal etmiştim ve bu konuda sığındığım bahane de çok salakçaydı doğrusu (şu, “senin artık sevgilin var, yanlış anlaşılırız” bahanesi), o arada da olanlar olmuş işte..
“ya..nasıl yani..kötü müydü ki evde durumlar :/”
“yoo aslında öyle kavgaları filan yoktu ama..bilmiyorum ki tsigalko..belki de bana yansıtmadılar, yanımda iyi karı koca rolü yaptılar..bilemem ki..zaten ayda yılda bir gidiyorum okul zamanı..herhalde beni bozmak istemediler..”
Valla çok zor bir durumdu..şimdi böyle bir durumda da ne denir, nasıl teselli edilir bilmem ki?..muhtemelen tolga da bilmiyor tabi, durum öyle olunca da nilayla kavgaları kaçınılmaz olmuştur tabi..
“sen nasıl, ne zaman öğrendin peki?” diye sorum..elimden gelenin en iyisi bu olmuştu o an için..
“ben geçen sefer gittiğimde, hemen vize sonrası işte, sürpriz yaptım bunlara, yani geleceğimi söylememiştim..işte..gittim, gece 9 gibi filan vardım, babam yoktu evde…onun da hiç adeti değildir yani öyle gece çıkmak filan, hele ki tek başına…öyle annemi tek görünce sordum bir şey mi oldu filan diye..o da geçiştirdi, yok mok dedi, arkadaşına gitti bilmem ne bir şeyler salladı bana..ama ben tanırım yani babamı..annemi de..ben öyle aniden baskın yapınca o da şaşırdı biliyorum..hazırlıksız yakalandı..” -
681.
+4Hayret ve kaygıyla dinliyordum.. allahım..ne kadar kötü bir şey..bir an için kendimi onun yerine koydum da..eve gidiyorsunuz..o özlediğiniz ve en iyi ihtimalle aydan aya görebildiğiniz mutlu tabloya kavuşmanın hayaliyle.. sonra bir bakıyorsunuz böyle böyle bir durum var.. kendi ailemi düşündüm.. kendi, kusursuz görünen ailemi.. annemi, babamı ve onların sorunsuz ilişkilerini.. sonra birden bunun kurgu ya da aslında zorlamayla devam eden bir durum olduğunu filan öğreniyorum…of of of..çok kötü beyler.. felaket gibi.. kıyamet gibi…Tümünü Göster
“gece de gelmedi babam.. bütün gün yoktu yani..ben de annemi çok sıkıştırmadım çünkü zaten sıkıntılı görünüyordu.. dedim bakalım bir yarın olsun da, belli olur..ama inan hiç böyle bir şey aklımın ucundan geçmiyor.. şey diye düşündüm ben, acaba dedemlere filan mı bir şey oldu da böyle apar topar gitti, bana da üzülmeyeyim diye söylemediler filan..”
Hem anlatıyor, hem ağlıyordu.. arada göz yaşlarını kuruluyordum, “nilaycım, istersen dışarı çıkabiliriz ha? Biraz hava alırsın hem, hadi canım? Anlatmaya devam et sen bana?”
“tamam” dedi, kalktık, koluna girdim, çıkardım dışarı, çardaklardan birine oturduk.. daha sakin bir yere gelmek iyi oldu..
“sonra?” diye sordum,
“işte sonra.. ertesi gün öğlen geldi babam.. önce mutfaktan çıkmadılar ikisi..ne yapacaklarını konuşmuşlar heralde..ben o ara biraz bu ihtimalden kuşkulandım..ama olmaz diyorum yani.. hani, mümkün değil gibi geliyor.. sonra..geldiler işte.. beni karşılarına aldılar.. öyle..konuştu babam, işte pek iyi gitmiyor evliliğimiz diye..ama senin için idare etmeye çalışıyoruz..en azından üniversiten bitene kadar.. yansıtmayalım diye düşündük filan dedi..ama cidden yani.. çok iyi insandır hele babam filan.. çok da iyiydiler.. nasıl olur aklım almıyor hala.. çok ağladım o gün tsigalko…geldiler sarıldılar filan ikisi bana.. birbirlerine..”
Yeniden hıçkırıklara boğuldu.. sarmaladım iyice, içim parçalanmıştı aq..
“bilmiyorum ne geçti aralarında.. neden böyle oldu..onu söylemiyorlar.. sadece, anlaşamıyoruz diyorlar…babam ayrı eve çıkmış..ben geleceğim zaman bir araya geliyorlarmış idare etmek için, ama ben buradayken, herkes kendi evindeymiş filan.. aylardır resmen uyutmuşlar beni.. dedim, yaz gelince ne yapacaktınız.. yine bir şey değişmezdi dediler, senin için idare edebilirdik, düşman değiliz dediler.. hakikaten de..olamazlar yani.. onlar resmiyette ayrılsa bile, yine görüşür, konuşular.. nasıl oldu da o kadar iyi iki insan bu duruma geldiler.. aşk mı bitti.. aldatma filan mı oldu.. bilmiyorum.. söylemiyorlar.. heralde hata yapana cephe alırım diye…o kadar da düşünüyorlar hala birbirlerini..”
Soluksuz dinliyordum..”hiç ümit yok mu?” diye sordum, “yani, bir şekilde hala birbirleriyle geçinebilir gibi görünüyorlarmış, birbirlerine katlanabiliyorlarmış.. hani, belki de toparlarlardı bir şekilde?”
Biraz durdu.. muhtemelen, dediğim şeyin olduğunu hayal etti..bir kaç saniyeliğine de olsa, gelecekte, yeniden eskisi gibi mutlu ve bir bütün aile olduklarını gördü.. sonra konuştu tekrar..
“bilmiyorum tsigalko..ben de keşke olsa diye düşünüyorum…her gece dua ediyorum inan.. kimseye de bir şey söylemedim.. çünkü daha ben de kabullenemedim.. onlar da henüz resmiyette bir şey yapmış değiller, ama kararlı görünüyorlar.. bilmiyorum.. bilmiyorum... tolgaya söyledim işte daha yeni..o kadar yani.. içime attım daha çok..ben öyle acılardan prim yapmak ya da efkarlı görünmeyi sevmem.. işte, annemle babamın huyu bana da geçmiş demek ki..onlar bana çaktırmadılar..ben de etrafıma çaktırmıyordum..az öncesine kadar..” dedi, acı acı gülümsedi..
Eğildim öptüm alnından..”sen çok dirayetli bir kızsın zaten biliyorum.. inancını koru.. bence toparlayabilirler yani.. hatta belki de bu senin sayende bir araya gelmeleri de onlara yardımcı olabilir.”
“sanmıyorum onun faydası olacağına ya artık.. artık biliyorum nasılsa olanları diye belki de bir araya gelmezler bile ben gittiğimde.. artık rol yapmalarına gerek yok yani biliyorsun..”
“anladım…ama yine de inancını koru.. dediğin gibiyse eğer, bir şekilde…toparlarlar ya..hatta senin öğrenmiş olman, senin üzüntünü görmeleri de etkili olabilir..”
“bilmiyorum..” dedi iyice gömüldü üzerime..
“ben..ben de özür dilerim..o ara ihmal ettim seni biraz.. belli ki bizim sıpa da öyle.. gerçi, belki de o seni rahat bırakmak istemiştir, o yüzden üstüne düşmemiş olabilir yani..bir de bu tarz durumlarda nasıl teselli edilir, bilmiyordur yani..ben de bilmiyorum.. deminden beri saçmalıyorum baksana (:”
“yok ya..tolga.. tuhaf biraz.. yani.. daha fazlasını beklerdim anlatabiliyor muyum? ilgi isteği ya da trip gibi düşünme bunu.. sadece.. işte, farklı bir olay bizimki de..yoksa benim kimseye ihtiyacım yok aslında..ama yanımda, yakınımda madem birileri var, o zaman onlardan farklı şeyler beklerim yani.. benim onlara, “beni teselli edin” dememe gerek kalmadan yanımda olmalarını beklerim.. ağladıktan sonra gözlerimi silmeleri ya da..ne biliyim.. düştükten sonra kaldırmaları bir şey ifade etmiyor..iş işten geçtikten sonra…" -
682.
+5"özür dilerim” dedim tekrar..”yanında olamadığım için”Tümünü Göster
“senin özür dilemene gerek yok canım.. bilemezdin sonuçta..ama tolga.. tolgadan bir özür bekliyorum evet..”
“ben konuşayım bir onunla bakalım bu akşam”
“hayır hayır, gerek yok.. lütfen..sen üzerine düşeni yaptın zaten.. teşekkür ederim paylaştığın, yanımda olduğun için (:”
“her zaman..”
Durdu biraz, sonra gülmeye başladı, “senin şeyde bahanem oldu ha (: ağlayasım varmış zaten..bir de her şey üst üste gelince.. diyorum ya..herkesi kaybetmeye başladım ya resmen..”
“(: ..kimseyi kaybettiğin filan yok.. tolga kendini affettirecektir, ben de her zaman buradayım.. sonra, anne baban da bir süre sonra yeniden başlayacaklardır..bak.. böyle gül işte (: böyle düşün…sana yakışan bu (:”
Gülerek sarıldık birbirimize..
“ee..benim kızla tanışmayı hala istiyor musun bu akşam?” diye sorup sırıttım,
Güldü,
“tabi ki de (: ..”
“eh iyi madem.. tolga yı getireyim mi? Barıştırırım sizi :p”
“yok ya..üçümüz olalım..”
“peki madem..ama bir ara ben de bir üçlü istiyorum..sen ben tolga.. şey yani, üçlü derken, üçlü buluşma x)”
Yuh dercesine kaşlarını kaldırıp gülmeye başladı,
“ya..harbi çatlaksın sen.. pislik..(: ..öf.. salak oldum bende iyice, ağlaya güle (:”
Nilay göz yaşlarını kurulamaya çalışırken, ben de yavaş yavaş ayaklanmak için toparlandım, tam o sırada tolgayı gördüm kantinin önünde, selam yaptım, o da yaptım, baktım içeri doğru yönelecek gibi, el ettim gel gibisinden.. biraz durdu kapının önünde.. nilay fark etmedi, o hala gözlerini siliyor.. sonra tolga çardağa doğru gelmeye başladı, tam 1-2 metre kala nilay da gözlerini kaldırınca gördü tolgayı,
“abi ne haber?”
“iyidir ya..bitti benim dersim, kantinden bir şeyler alıp yedikten sonra yurda gidecektim.. naber nilay?”
Oha..oha tolga, bu ne resmiyet, bu ne kasış lan?..karışında devlet erkanı yok aq..kankanla sevgilin var..
Nilay bir şey söylemedi, yeniden gözlerini kurulamaya başladı..
“kanka, ben derse çıkıcam da..” deyip kaş göz hareketleriyle kızın yanına oturup konuşmaya başlaması gerektiğini anlatmaya çalıştım,
“nilay girmeyecek derse..” dedim sonra yine imalı bir tonla.. hani, bir araya getireyim de konuşsunlar diyorum yani..
Sonra nilay demesin mi?
“yoo hayır, giricem, beklebi Dakka tsigalko” deyip koluma yapıştı, destek alıp ayağa kalktı..
Lan..lan..lan…en sevmediğim durumlar bak işte.. nilay, sevgilini, yani benim kankamı cezalandırmak için beni, yani ortak kankanızı kullanmıyorsun umarım?!
Bir iki saniye durup ne yapabileceğimi düşündüm.. evet.. kasmaya gerek yoktu..hem de hiç.. ikisi de samimi arkadaşımdı, hiç kibar filan olamazdım..bu duruma seyirci hiç olamazdım hele..
“hayır” dedim, sert bir şekilde, yüzüme becerebildiğim en ciddi ifadeyi yerleştirdim, “girmiyorsun.. oturuyorsun buraya, tolga, sen de oturuyorsun, konuşuyorsunuz.. duydunuz mu beni?!” deyip ikisine birden meydan okudum.. kolumu nilaydan kurtardım, tolgayı yakaladım, masaya çektim, önce direnir gibi oldu ama benim aniden bu derece ciddileşmem ikisini de şaşırtmış olmalı ki itiraz edemediler, karşı koyamadılar..
“tamam, siz oturun burada.. okey, ben kaçıyorum.. görüşürüz” deyip yanlarından hızla ayrıldım..
Eh, artık gerisi, nilayın trip ve tolganın öküzlük oranlarına kalmış yani.. benimse düşünmem gereken başka şeyler var şimdi.. gece ne tak yiyeceğim gibi mesela.. kantine inerken kafamda olan karmaşık düşünceler ile, şu anda aklımdan geçen karmaşık düşünceler arasında dağlar kadar fark var.. tabi ki şu ankiler çok daha karmaşık durumda.. sıçayım böyle zamanlamaya ben emi..
Ne olacak şimdi?..kızı bir de nilayla tanıştırıp onun üzerine mi muhabbeti keseceğim?..hay allahım ya..nasıl bir çıkmaza girdim gene..iki ucu taklu değnek.. sakin olmam gerek.. çok sakin..
bu gecelik bu kadar olsun panpalar, yarın gece gelmeye çalışacağım,
hepinize iyi geceler, yorumlarınızı esirgemeyin ;)
@arnoldi, şarkılar biraz aceleye geliyor aslında evet, ama halil sezai eleştirisine katılmıyorum, o klarnet bile adamı hasta etmeye yeter, sevmeye çalış ;)
selamlar panpalar,
bugün gelebilirim demiştim biliyorsunuz, şu an aylık raporun üzerinde çalışıyorum, eğer bitirebilirsem gece 11 gibi gelip 1-2 saat yazarım diye düşünüyorum, gene sıkıştık aq..
söz vermeyeyim ama yetiştirebilirsem gece 11 de buradayım ;)
selamlar panpalar,
dün gece gelemedim, kulak çınlamasından uyuyamadım aq (:
ama bu gece buradayım,
pek fazla yazamadım gün içinde, ayrıca biraz aceleye geldi ama hikayenin ilerlemesi açısından, kar kardır diyorum ;)
Bazen kaderinizden kaçamıyorsunuz.. yani bir şeyin olacağı varsa, olacak o..hatta daha da beteri, yağmurdan kaçarken doluya tutulmanız..
O gece de, yine bizim kafenin tanıdık masalarında, yanımda, en yakın kız arkadaşım ve şu sıralar zor bir dönemden geçmekte olan nilay, karşımda ise birlikte ufak tefek, sevimli anılar paylaşmış olduğumuz, ama gelecek planlarım açısından hiçbir anlam ifade etmeyen çiğdem ile oturmuş, çaresiz şekilde muhabbete ayak uydurmaya çalışıyor ve gecenin bir an önce bitmesi için dua ediyordum..
Korkunç bir zamanlamayla, tam bir şeyleri arkamda bırakıp, güya daha zorlu ve tehlikeli işlere girecekken, şimdi de tahmin edemeyeceğim kadar sıkıntılı bir pozisyondaydım..
Diyeceksiniz ki, “ne var olm, postayı koyar gidersin, kim ne karışabilir?” ama işte o kadar kolay değil benim için onu yapmak şu an için.. hadi çiğdem neyse de, nilaya, hele ki böylesine zorlu bir durumdayken sırtımı dönemem.. uzaklaşamam, kaçamam..
Oysa benim, aklımdaki planları işletebilmem için tamamen yalnız olmam gerekiyor.. kız arkadaş olarak yani.. yoksa hedeflerimi gerçekleştirme yolunda elbette bazı hemcinslerime ihtiyaç duyacağım..ama kadınlardan tam olarak arınmam gerek ki, işte böyle anlarda olmadık zamanlamalarla işlerimi bozmasınlar.. -
683.
+4Kızlar ilk andan itibaren iyi anlaşır göründüler, çiğdemin tuvalete gittiği küçük boşlukta nilay koluma yapıştı,Tümünü Göster
“tsigalko nasıl tavladın ya sen bu kızı? Ay inanılmaz tatlı bir şey yanaklarını mıncırasım var (:”
“pek çaba sarf ettim denemez aslında” deyip manalı şekilde gülümsedim,
“haa.. doğru ya, yeni kankalarının kıyağıydı sana, unutmuşum bir an :p”
“üff şu muhabbeti geçsek artık? Hem, ben sanki kendi karizmamla olsa tavlayamaz mıydım yani? Bunu mu demek istiyorsun? (:”
“valla bilemiyorum.. tanıştırmasalardı, biraz zor olurdu bence :p ..zaten senin bir numaranı görmedik aslında daha, genelde armutlar ağzına pişmiş olarak düşüyor x)”
“oh..şimdi de ayı olduk öyle mi?”
“hahaha, valla hiç o yönden düşünmemiştim (: doğru bak, armudun iyisini…”
“döverim bak valla (:”
“hehe, bak agacım, sen ne yap ne et, kaçırma bu kızı.. valla hem kendisi güzel, hem de aklı başında görünüyor.. gerçi bir iki test daha yapıcam ben ona.. öyle kolay oğlan vermek yok (:”
“ohoo, sen bu hızla gecenin sonunda nikahımızı kıyarsın valla (:”
“valla olabilir aslında, artık ordan da ne yaparsınız bilmem.. hani ne gecesi diyorlar, bir şey gecesi vardı x)”
“nilaay! Sopa istiyorsun valla bak”
üzerine abanıp, şakadan omuzlarını sıktım, tam o ara çiğdem wc den döndü, bizi öyle sarmaş dolaş görmesi iyi oldu bence.. umarım kıskanır..
“bu bizim tsigalko çok çapkındır çiğdemcim, fark etmişsindir belki zaten :p”
Kız, oturduğumuzdan beri beni ufak ufak iğneleyen ve devamlı imalı konular açan nilay a genelde samimi ama temkinli cevaplar vermişti, herhalde kendince, nilayı benim bilerek, aramızdaki reaksiyonu hızlandırmak için getirdiğimi filan düşünüyordu..
Aq..aslında tam tersi..
çiğdem saf saf gülümseyip,
“bilmem ki valla olabilir” dedi, sonra gülen gözlerle bana baktı.. bence çaresiz sırıtıyorum, utanmış numarası yapıyorum, halbuki hissettiğim tek duygu sıkıntı..
“demi, o potansiyel var yani, belli şöyle bir bakınca” diye sıkıştırmaya devam etti nilay, bir yandan da sırtıma pat pat indiriyor,
“sen de biraz öyle görünüyorsun :p” dedi çiğdem yarı ciddi mimiklerle, karşı atağa geçmişti nihayet,
“aa ben mi?” diye yalandan şaşırmış göründü nilay, “yok tatlım benim başım bağlı.. gözlerimi oyarrrlar valla x)”
“hıı ben sevgilin olduğunu bilmiyordum (: tsigalkoyla tanışıyorlar mı?” diye sordu çiğdem,
“tanışıyorlar lafı az gelir bence, bir numaralı kankaları olurlar birbirlerinin (x”
“ne güzel ya (: “ diye gülümsedi çiğdem, sonra bana döndü, “senin de şansın varmış bence, en yakın iki arkadaşın aynı zamanda sevgili, güzel bir durumdur herhalde? (:”
Muhabbete katıldığım ender anlardan biriydi, ben bilerek kendimi sohbetin dışında tutuyor, hatta dakikaları sayıyordum aq..arada işte bir iki espri yapıp güldürüyorum laf geldikçe, o kadar.. hatta nilay “hayırdır sessizsin bu gece” diye laf atınca, “siz daha çok konuşun, daha iyi tanışın ;)” deyip sıyrılmıştım durumdan..
“yani..iyi tabi ya, ben durumdan memnunum..ama aradaki ilişkileri negatif etkilediği durumlar da olabilir.. bizimkilerin çok şükür karakterleri düzgün olduğu için arkadaşlıklarımız azalmak şöyle dursun daha da ilerledi..”
“hımm doğru aslında haklısın..tam tersi de olabilirmiş..ama nilaya yakışmaz yani (:”
“eyvallahh” deyip gülmeye başladı nilay, yine o yalandan racon moduna geçmişti,
“ben çok sevdim tsigalko bu kızı ya, alsana sen bunu” deyip dürtükledi beni kahkahayla..biz de güldük filan..ama nilay biraz ileri gitmeye başlamıştı.. çiğdem pespembe oldu bu öyle deyince, hani gülüyoruz, ortam da, samimi, şakalı ama tuhaf aynı zamanda..
Epey güldükten sonra çiğdem kendini toparlayıp,
“sağol canım ben de seni çok sevdim” deyip nilayın masanın üzerindeki elini kavrayıp samimiyetle sıktı.. gene gülüştüler,
Bu sefer ben,
“şey..ee ben kalkayım, siz takılın ;p” deyip yeniden ortamı sululaştırdım.. duygusal anlar, romantizm ve ciddiyet şu an en son istediğim şey zira..
“olabilir valla tsigalkocum, ben de çiğdemciğimle baş başa kalmış olurum, kız kıza dedikodu yaparız biraz :p”
“yaa, bak görüyorsun demi çiğdem? Dakka da satıldım (:”
Gülüşmeler.. gülüşmeler..
Ama ben içten içe kendimi gibiyorum..amk öyle bir durum var ki, sanki çiğdeme ben tuzak kurmuşum gibi hissediyorum.. böyle hani, nilay, beni ona yamamak için sanki benden talimat almış gibi, paso ince konulara gidiyor, imalı espriler yapıyor filan.. kız da artık ayıp olmasın diye mi bozuntuya vermiyorrr, yoksa onun da mı işine geldi bilemiyorum ama (muhtemelen ikincisi (: ) halinden gayet memnum görünüyor, yalnız arada bizim dobra ve içi dışı bir nilay karşısında zor anlar yaşadığı da bir gerçek, o tatlı tatlı utandıkça ben de utanıyorum aq..
istesen olmaz yani böyle masa, nilaya desem, “beni şu kızla böyle böyle ayarla” yapamaz aq..şimdi ise durum tam tersiyken maşallah yardırıyor..
Yalnız..
iyi de..o durumun ne olduğunu bilmiyor ki? Doğru ya, ona çiğdemle ilgili gelecek düşüncem olmadığını söylemedim ben..o da ciddi ciddi bizi birbirimize ayarlamaya çalışıyor..ben “ortada bir şey yok” derken de temkinli davrandığımı filan sanmıştı herhalde.. offf…bu işi bir şekilde doğru yöne sokmam lazım..ama direkt olarak nilaya “çiğdemi istemiyorum” dersem çok sinirlenir bana.. zaten hey heyleri üzerinde..zor bir dönemde.. sonra bir de, nasıl söyleyeceğim aq..kulağına mı fısıldayacağım kızın yanında..
O ara aklıma bir fikir geldi,
Kızlardan izin isteyip tuvalete kaçtım.. -
684.
+2Nilaya mesaj atacaktım.. yine.. tıpkı Merve olayında olduğu gibi.. işe yarayacağını ve durumun taka sarmayacağını ümit ederek tuşladım harfleri,Tümünü Göster
“yapmaya çalıştığın şeyden vazgeç, çiğdemle ilgili emin değilim, sonra anlatacağım”
Yazdım..10 metre mesafedeki masada oturan nilay a mesajımı yollamıştım..ne salak durumlar aq demi.. ooff..of..
ilk bölümde gereken mesajı veriyor, ikinci bölümde nedenini üstü örtülü şekilde açıklıyor, üçüncü aşamada ise, aniden kızmasını ve tepki vermesini önlemek için gizemli bir finalle, topu ileriye atıyordum.. gerçi ileri dediğim, daha yurda bıraktığım anda mesajı çakardı bana ama neyse..kar kardır..
Elime yüzüme su çarptım.. hamlemin işe yaramış olmasını umarak tuvaletten çıktım.. inşallah şu mesajı görmüşsündür nilaycım..
Masaya gittiğimde, çiğdemi her zamanki gibi gülümser halde, nilayı ise, gülümseme taklidi yaparken buldum.. gözlerindeki donukluk, mesajı gördüğünün işaretiydi.. sırıtarak oturdum yanlarına tekrar,
“ne konuştunuz bakalım arkamdan? :p”
“oohoo çok dedikodunu yaptık” deyip güldü çiğdem,
Nilay biraz duraksadıktan sonra, “aynen.. senden konuştuk.. kıza ne kadar tehlikeli olduğundan bahsettim, muhtemelen bu geceden sonra görüşmezsiniz bir daha (:” deyip sahte olduğunu sadece benim anladığım bir biçimde gülümsedi..
“deme ya..öyle mi çiğdem? Neler hurafeler anlattı sana benim hakkımda (:”
Kız gene güldü, bir şey anlatıldığı yoktu canım.. nilay, aldığı mesajın cevabını, benim anlayacağım dilden vermişti sadece..ama çiğdem oyuna devam etti,
“dost acı söylermiş tsigalkocum.. nilay da bütün sırlarını döktü iki dakkanın içinde.. korktum senden valla :p”
Gülümseyerek nilaya baktım, “aşk olsun nilay.. gene mi satış?”
“amin canım” deyip yine imalı imalı gülümsedi bizimki.. sonra,
“sana da bir aşk lazım aslında bu aralar, ama önce benim onayımdan geçmesi lazım talihlilerin” diye ekleyip çiğdeme kaçamak bir bakış attı,
Aq senin nilay emi.. sıçtın, bari sıvama..ben ne diyorum sen ne yapıyorsun..
çiğdem,
“hımm, testi geçmek lazım diyorsun” deyip nilaya ortak oldu, gülmeye başladılar..
“aynen.. benim onayım olmadan tsigalko kimselere gidemez.. demi tisgalkocum?”
Sıkıntıdan gebermek üzereydim..bu halimi ses tonumda olabildiğince uzak tutmaya çalışarak,
“aynen.. nilay ne derse o…kendisi validemin üniversite şubesi sayılır :p”
Gene gülüşmeler.. gecenin sonu nereye varacaktı merak ediyorum zira iyice taka sarıyoruz gibi bir his var içimde..
bu gecelik benden bu kadar panpalar,
fırsat buldukça yazacağımı biliyorsunuz ;)
yorumlarınızı esirgemeyin,
bu arada tahminler arasında çok enteresan şeyler var, hayal gücünüz muazzam aq x)
selamlar panpalar, bu gece bir arkadaşdayım, o yüzden yazamayacağım, ama hafta sonu yaklaşıyor, yine seriye bağlarız ;)
görüşmek üzere (:
iyi geceler panpalar,
yarın saat 22.00 gibi,
pazar da fener maçından sonra geleceğim,
şu anda da elimde 3-5 partlık yazı var ama toplu girmek istiyorum yarın, daha güzel olur.
hepinize sevgiler,
yarın 22.00 de görüşmek üzere ;)
iyi geceler panpalar,
biraz daha erken geldim ama vaktim çok az, hemen partları atıp, gibtir olmam lazım.
yarın maçtan sonra gene gelicem, söz verdiğim gibi ;)
Aniden vekil validem olarak atanan nilayın masadaki manevralarını şaşkınlık ve kaygıyla takip ediyordum..
imalar havada uçuşuyor, kahkahalarımız ise onların altında yatan anlamları bastırmaya çalışıyordu..
Gece sonuna doğru iki kız o derece birbirlerini sever oldular ki, artık birbirlerine yiyecek isimleriyle hitap etmeye başladılar, nilay sırasıyla lolipop ve muzlu pasta oldu, çiğdemin lakabıysa nilaya göre karamelli çikolata idi..
“siz birbirinizi dişlemeden kalkalım bence (:” deyip ortamı yeniden gülüşmelere boğdum, “ben neyim peki?”
Nilay düşünürmüş gibi yaptı, sonra, “senden olsa olsa kadayıf olur, hem saçlarınla da uyumlu, böyle kıvrık kıvrık :p”
“eyvallah, künefe ya da kazan dibi olmakta vardı yani, gene iyi yırttık (:”
Sonra çiğdeme döndüm, “sence? (:” deyip yavşakça sırıtarak sıkıştırdım kızı.. herhalde bu gece masaya geldiğine lanet etmiştir, nilay imalarıyla o kadar utandırdı ki kızı, bütün gece pespembeydi zaten..
Görünmez birinden yardım istermiş gibi (bu moda giren insanın tipi çok sevimli oluyor lan, dikkat edin siz de rastlamışsınızdır) sağa sola kaçamak bakışlar attı, sonra sevimli yüzünü daha da masum hale getiren bir gülümsemeyle, “şey olabilir..ee..”
Israrcı bakışlarım ve yüzümde gülümsemeyle süzmeye devam ettim, gülmeye başladı, “valla ne desem ki aklıma bir şey gelmedi (: kötü bir benzetme yapıcam diye korkuyorum (:”
“kız kadayıf işte yaa, üzerine kaymağı da koyucaksın..ooh miss x)” nilay haytalığa devam ediyordu..
“hımm şey, işte, bence de kadayıf evet :p” deyip durumdan sıyrıldı çiğdem,
Bunlar öyle dedikçe, benim de aklıma “zütümdeki kıllar kadayıf oldu” deyimi geldi aq (söyleyen kişi yaşlandığını ima eder) gülmeye başladım.. kadayıf ne aq..gülmeyin la siz de..
Masadan kalktık,
Kızları yurduna bırakacağım, yolda bir koluma çiğdemi, bir koluma nilayı aldım, biraz da sokaklarda dolandık, ılık nisan gecesi, ışıltılı şehir sokakları, hala kalabalık, insanlar geziyor be..kimileri için belli ki daha gece yeni başlıyor.. -
685.
+3Yol üzerinde önce çiğdemi bıraktım, sarıldık, gündeki teyzeler stili öpüştük, ama ayrılırken 1-2 saniyeliğine elimi yakalayıp bıraktı.. kaşla göz arasında.Tümünü Göster
Bu temas kalbimin atışını hızlandırmak için yetmişti zaten, ama yetmezmiş gibi bir de nilayla askerlik arkadaşıymışçasına sıcakça sarılarken attığı kaçamak bir bakışla resmen yüreğimi titretti.. beyler..bu kız cidden güzel.. huyu da güzel…anlaşıyoruz da..ee..peki ben bela mı arıyorum?..ne uğruna? Eski bir kaşardan intikam almak uğruna..off..of..yine filler tepişiyor beynimin içinde..ah be nilay.. böyle de zamanlama olmaz ki? Yeniden zorlaştırdın her şeyi benim için..
Kızlar epeyce sarılıp öpüştükten sonra ayrıldılar, nilay ekstra olarak çiğdemin yanağından makas aldı, gene gülüştüler, çiğdem içeri girdikten sonra bize tekrar el salladı ve binanın girişinden geçip gözden kayboldu..
Nilayla baş başa kalmıştık ve yürüyecek 10 dakikalık da bir yolumuz vardı.. yeter de artar bana, söyleyeceklerim için..
Ama kız yine benden erken davrandı ve,
“olm bu kızı yerim ben ya (: cidden bunu kaçırma artık, adam gibi bir ilişkin olsun bir kereliğine.. sahi sen ne saçmaladın öyle mesajla bakiym?”
Cümlesinin ikinci kısmını duymazdan gelip,
“testinden geçti yani?” deyip ters ters gülümsedim,
“geçti geçti de, sen soruma cevap ver”
“ya sen o sorudan önce şunu bir söyle bana, ne yapmaya çalıştın bu gece masada Allah aşkına? Bütün gece saçmalayıp durdun, kızı da utandırdın, beni de kötü duruma düşürdün, sanki bilerek bu ortamı ayarlamış gibi?!”
Gözlerini iri iri açıp yüzüme baktı,
“gerizekalı, sana yardım etmeye çalışıyordum ben, gayet de güzel geceydi bence, elini tuttu demin, görmedim sanma, olucak işte işiniz, bir baş başa kalmanıza bakar.. insan bir teşekkür eder..”
“iyi de nilay, ben senden böyle bir şey istemedim ki?”
“tamam istemediysen bile ben yaptım işte, aranızı yapan ben oldum..”
Başım dönmeye başlamıştı.. yine mi aynı meseleye dönmüştük,
“haa.. anladım.. yani kızı tuğçeler değil, sen ayarlamış olmak istedin bana yani.. okey.. anlıyorum.. anlıyorum da..ya sen benim bu kızı istediğimi nerden çıkardın söylesene!!!”
son kelimelerim sokağı inletti.. uzun zamandır birine böyle bağırmamıştım herhalde..bu kişininse nilay olması elbette talihsizlik ve haksızlıktı..o kadar hak eden varken.. başta kendime bağırmalıydım zaten..
nilay yürümeyi bıraktı.. öylece sabit durdu kaldırımın ortasında..ben de bir iki adım geriye atıp yeniden yanına geldim, koluna asıldım yürümesi için..ama yüzünün halini görünce duraksadım…gene ağlamak üzere..aq iyice sulu göz oldun ha..
“kimi istiyorsun o zaman?” dedi miyavlar gibi..”belanı mı arıyorsun?”..
Birkaç saniye kalakaldık öyle.. insanlar uzağımızdan akıyordu ama, zaman durmuştu..
“kimseyi.. kalıcı birini istemiyorum..”
Derin bir nefes çekti..az önceki ağlamaklı halini toparlamaya uğraştı,
“sakın ağlayayım deme” dedim soğuk bir şekilde, “iyice sulu göz e bağladın, nerde o eski güçlü nilay?..kendine gel..”
Ben böyle deyince ters etki yaptı gene aq..yeniden yüzü buruşmaya başladı, ama öfkelenmişti de, inadına tuttu göz yaşlarını,
“bana bağırma bir daha” dedi, tehdit ya da imadan uzak bir sesle.. rica eder gibiydi..o böyle ılımlı davranınca ben de öküzlüğe gerek yok diye düşünüp,
“peki, pardon..ama insanların benim yerime karar vermesini sevmiyorum..o yüzden kızdım sadece..”
“olm sen kendini bitireceksin bak.. nilay demişti dersin..ne alıp veremediğin var şu kızlarla, aşk meşk meseleleriyle anlamadım.. kızla o kadar yakınlaşmışsın, şimdi de kalmış istemiyorum bilmem ne..gösterip de vermeme derler buna..”
Gerçekler yüzüme çarpılınca biraz utandım,
“hadi yürümeye devam edelim.. yurduna geç kalma..”
“hep ayşen yüzünden mi bunlar?”
Bu kez duraksayan ben oldum.. sonra derin bir nefes çekip yeniden yürümeye devam ettim, gene bam telime basmıştı, gene bağırtacaktı beni ama tuttum kendimi..
“git yüzleş o zaman abicim kızla? Git konuş..de, böyle böyle..”
“nilay…benim özel hayatımdan konuşmayalım artık olur mu?..tolgayla aranız düzeldi mi sizin? Ne yaptınız bugün ben gidince?”
“ama yok ya, bence senin bahanen o kız…sende doğuştan var bir pgibopatlık..”
“herhalde barıştınız değil mi? Zaten neşeli gördüm bu akşam seni, tolga öyledir ama, pek dargın, kırgın kalamaz..”
“insanlara acı çektirmeyi seviyorsun..ruh hastasısın farkındasın değil mi? Hepsinin bahanesi de ayşen..ne kızmış bee.. gören de dünya güzeli sanır... ”
Dişlerim titreyerek,
“ailenle görüştün mü bugün? Nasıl, olumlu bir görüşme var mı?”
“bırak ya..biz boşa konuşuyoruz.. adam bütün dünyadan intikam almaya yemin etmiş, şansın var, bir şekilde tavlıyorsun, kurban buluyorsun kendine, ama merak ediyorum acaba tipsizin teki olsan ne yapacaktın? Büzülüp ağlardın her halde bir köşeye..”
Bardak taşmıştı..
“nilay!!” diye bağırıp çenesine yapıştım..”kes sesini artık çakıcam ağzına”..tuttuğum elimle ittirdim, bu kadar hoyrat olmak istememiştim ama bedenimin kontrolü sanki bende değil gibiydi..bir anda, sanki durumu dışarıdan izleyen üçüncü bir kişi gibi hissettim kendimi.. neyse ki kız epey sendelese de düşmedi..
Toparlandığında yüzünde gördüğüm duygular karmaşasının içinde, öfke, nefret, hayal kırıklığı bolca vardı.. olumlu bir şey bulamadım..
üzerime yürüdü, yumruk yaptığı elleriyle omuzlarımdan ittirdim beni, “ağzına sıçayım senin, ne halin varsa gör..” diye bağırıp hıçkıra hıçkıra , hızlı adımlarla biraz ötedeki yurduna doğru ilerlemeye başladı..
Peşinden gitmeyi düşündüm bir an..o bana lanet edip ağlayarak yanımdan uzaklaşan, benim en yakın arkadaşlarımdan biriydi lan? Gidip durdurmam gerekirdi onu, af dilemem, affetmem gerekirdi..
Ama gitmedim.. olduğum yere çivilenmiş gibi, sadece baktım arkasından.. biraz sonra o döndü arkasını, son sözlerini söylemek için herhalde, içinde bir şey kalsın istemiyordu,
“beter ol..mutlu olamazsın sen..”
Yine aynı sözler.. kimseyi sevemeyeceğime, mutlu olamayacağıma dair..bu duyduğum kaçıncı haykırış.. sanki kendim bilmiyormuş gibi.. yüzüme yüzüme vuruyorlar..
Yurda ulaşana kadar izlemedim.. arkamı döndüm.. ellerim ceplerimde, omuzlarım düşmüş, aklım tamamen bomboş bir vaziyette ilerlemeye başladım kendi yurduma doğru.. biraz sonra da bir ıslık tutturdum.. usulca, iç çeke çeke yürüdüm tanıdık yolda..
Az önce bir arkadaşımı mı kaybetmiştim ne yine?..
Yok canım.. sadece tartışmıştık.. tıpkı tolgayla tartıştığı gibi, benle de tartışmıştı işte..
“hayır tsigalko..sen ona neredeyse vuruyordun?”
içimden gelen o sesi gibeyim..
O sahneyi hatırlayınca sıcak bastı, ensemin, yüzümün yandığını hissettim..lan.. kıza resmen şiddet uygulamıştım..ya ittirdiğimde yere düşseydi? Ya bir tarafını kırsaydı, başını vursaydı?..arkadaşımdı lan o benim..bu gece, kendi onca derdine rağmen, yine de safça da olsa benim iyiliğim için bir şeyler yapmaya çalışan, benim mutluluğumu isteyen.. kankamdı lan?..nilaydı oğlum bu..herhangi bir kız değildi…ebru, mine bile değildi.. nilaydı bu nilay?!
Az önceki rahat ve atarlı tavırlarım bir kenarda kalmış, artık tam tersi, oldukça kötü bir ruh haliyle ilerlemeye başlamıştım…yok be abi.. doğrulmazdı benim belim.. asla düzelmezdi hayatım, halim..
Hep bir pgibolojik harp, hep kendimle ve etrafımdakilerle bir savaş..bir türlü yoluna koyamıyorum.. düşünceler, duygular beynimin içini oyuyor, amacıma odaklanamıyorum..
Düşünceler.. duygular..
Evet.. gerçek bir canavara dönüşmeme engel olan yegane şey bunlar…yani amacıma ulaşmamda, önümdeki barikatlar..
O zaman düşünme tsigalko?
O zaman hissetme?
Mümkün mü ki bu?
“mümkün..ben seninleyken hepsi mümkün.. daha önce neler yaptığımıza bir bak? Harika bir ikiliydik seninle”
Bu tanıdık, kötücül sesi uzun süre sonra yeniden duymak tüylerimi ürpertmişti.. sanırım onu siz de en az benim kadar iyi tanıyorsunuz.. -
686.
+4“ne zaman işi duygulara bağladın, olacakları düşünmeye, hesaplamaya başladın, o zaman hayatın çıkmaza girdi yine.. bunlar seni bitirir tsigalko.. başkaları için olumlu bir özellik olabilir, ama senin tabiatına ters.. başından beri, olmadığın bir şeye dönüşmeye çalıştığını sanıyorsun.. halbuki tek yaptığın, zaten olduğun şeyi inkar etmek?! “Tümünü Göster
Soğuk terler sırtımı ıslatmış, alnımda birikmişti.. elimin tersiyle sildim alnımı..bir kaç adım daha atıp bir sokak lambasına yaslandım…derin bir nefes daha çektim şehrin lezzetli havasından..
şimdi..tam da şu anda bir karar vermem gerekiyordu.. yine..ve yeniden…ama bu sefer pek kolay dönebileceğim bir seçim olmayacak bu..kan ile imzalanan bir yemin gibi..bir seçeceğim, pir seçeceğim hayatımın yol haritasını..
“ben de hatalar yaptım” diye konuştu iç ses..”seni olmayacak insanlara yönlendirdim.. içindeki son vicdan kırıntılarının harekete geçmesine neden oldum..ama bu sefer tamamen amacımıza yönelik çalışacağız.. skor yapacağız tsigalko…bol bol..ta ki gerekli barajı aşana kadar.. senin düşünmene gerek kalmayacak artık.. hepsini ben halledeceğim..sen.. sadece bana bırak kendini.. uçurumdan bırakır gibi değil.. senin iyiliğini isteyen bir dostun kucağına bırakır gibi.. senin tarafında olduğumu anla artık..”
Açık gökyüzüne, yıldızlara baktım.. dizlerimde derman kalmamış gibiydi.. neredeyse direğin dibine çökecektim.. kaçamazdım artık.. toparladım demiştim, iyileştim demiştim ama.. belli ki teşhisi baştan yanlış koymuşum, tedaviyi yanlış yerlerde aramış, kaybolmuşum…
Telefonumu çıkarıp saate baktım..00.03..bir de mesajım var..
çiğdem, gece için teşekkür ediyor..
Gözelerim, meteorologlar gibi yine yıldızlarda dolaştı…eh, tavan olmayınca, gök yüzüne bakıyoruz malum..bu sefer hesaplaşma için yurdu ve yatağı bekleyemedim.. olağan üstü genel kurul aq..
Her zaman ki gibi göz alıcı parlaklıkta olan, arada titreşen ışığıyla sanki bana göz kırpan, diğerlerinden çok daha ayrı.. çok daha benzersiz.. çok daha yalnız.. istikrarlı ve sabit olan kutup yıldızına takıldı gözüm..nam-ı diğer demir kazık..
O an kararımı verdim, bileğimi kestim, damlayan kanlara bandım kuş tüyünden kalemimi, yeminimi imzaladım.. mührü bastım.. ucunu yaktım..ve karanlık ortağımın avuçlarına bıraktım..
Sonra, çiğdemin mesajına baktım.. eski varlığımın yarım bıraktığı, bitirilmesi gereken bir iş.. dolaylı olarak beni tuğçe ve sedadan da uzaklaştıracaktı.. nilayla zaten ipler kopmuştu..
Ve bunca, bilinçli yalnızlaşmanın arasında, benim gidip tutunacağım ve tıpkı eski günlerdeki gibi ortamların tozunu atacağımız bir adam vardı…zaman, hovardalık zamanıydı..
Nisanın sonuna doğru yaklaşırken, basketbol takımımızın da programı yoğunlaşmaya başlamıştı..ilk hazırlık maçımızda özel bir üniversiteyi 70-42 gibi farklı bir şekilde mağlup etmeyi başarmış, bir sonrakinde de şehrimizden bir başkasını 74-30 ile ezerek yolumuza devam etmiştik.. komşu şehrin lisevari üniversitesini de, gibko salonlarında 60-24 ile parkeye gömdükten sonra, ege bölgesinin iddialı takımlarından biri olduğumuzu, en azından kendimize kanıtlamıştık..
önümüzdeki yıl resmi turnuvalarda Türkiye şampiyonluğu bile hedefleyebilirdik.. gerçi Marmara ve iç anadoludan oldukça kuvvetli rakipler bizleri bekliyor olsa da, kendimize güvenimiz tamdı..
ilk beş çıkamıyor olmak ve sadece şutör görev adamı olmak başta biraz koydu yalan söylemeyeceğim, ama görevinizi iyi yaptığınız takdirde , hele bir de takım olarak iyiyseniz, her türlü keyif alabiliyorsunuz, bütün maçlarda çift hanelere çıkmayı başardım, sayıların tamamıysa 3 lük ve faul atışlarından geldi,” bir tane turnike, penetre yapmaz mı bir adam” demeyin, herkesin yeteneği farklı, bizden bu kadar (:
Takımımızın çok iyi olduğunu söylemiştim demin.. hakikaten de öyle.. zaten kısır geçmesi muhtemel olan maçlarda, pek de profesyonel diyemeyeceğimiz rakiplerimize yaptığımız ölümcül savunma sayesinde, onları bazı periyotlarda tek hanelerde tuttuğumuz oluyor, çoğu zaman maçın ortasından sonra disiplinden koparıp, alanın atmasına (ve dolayısıyla kaçırmasına) neden oluyorduk. Hatta komşuya periyodun birinde sadece 4 sayı attırmıştık..ben rakip koç olsam oturur ağlardım aq (:
Fark ettiğiniz üzere, spor, karanlık ve zorlu zamanlarımın ardından yeniden güneş gibi doğmuştu hayatıma..tek farkı ise, bu kez bir kaçış yolu olarak değil, amacıma ulaşmakta bir araç olarak kullanıyor olmamdı onu..
Sosyal aktiviteler, pek çok insanla tanışmanıza, kaynaşmanıza yol açar,
Basketbol maçları, onların getirisi olan şehirler arası seyahatler, sosyal sorumluluk projemiz ve etrafımda olan doğru adamlar ile, doğru yerlerde olmam sayesinde, 2-3 hafta içinde, okulun başından bu yana tanıdığım kadar daha insan tanıdım, bir o kadar ortam gördüm..
Birkaç gün sonra eve gidecektim, taşınıyoruz beyler.. çocukluğumun geçtiği mahalleden, odamdan, evimden, anılarımdan ayrılıyorum.. doğrusu, bu yeni hayatıma geçişte, beni geçmişe bağlayan son köprülerinde yakılması, son kalelerin de düşmesi, tuhaf bir rastlantı, kaderin her zamanki ironik hallerinden bir başkası..
Ama ondan önce, az önce hızlandırılmışını okuduğunuz 2-3 haftalık zaman diliminin öğrenmenizi istediğim önemli olaylarından bahsedeceğim.. yeniden günlüğün sayfalarına, anılara dalma zamanı (: ..
bu akşamlık bu kadar panpalar,
gitmem lazım,
yarın gene geleceğim, atamadığım bir kaç partı ve yenilerini de yükleyeceğim inş.
görüşmek üzere (:
selamlar panpalar,
söz verdiğim üzere buradayım (:
özel mesajları cevapladım önce o yüzden 10 dk rötar oldu,
bir kaç dk içinde başlıyoruz, yerlerimizi alalım ;) -
687.
+3Morfinin ne olduğunu hepiniz az çok biliyorsunuzdur, cerrahi operasyonlar öncesinde hastaya enjekte edilerek dozuna göre lokal bir hissizlik ya da bilinçsizlik durumu oluşturan kuvvetli bir yatıştırıcı. Uygun dozda kullanılan morfin, sizi ameliyatın tarifsiz acılarından koruyacağı gibi, doz aşımı halinde bir daha uyanamayacağınız bir uykuya da dalabilirsiniz..Tümünü Göster
çiğdemle aramızdaki ilişki, aramızda kesip atılması zor bir bağ oluşturmuştu.. adeta göbek kordonu gibi, öylece sökmek ya da koparmak, acısız mümkün değildi..ben de bu bağı, biraz morfinin de işin içine gireceği, profesyonel bir müdahale ile devre dışı bırakmaya karar verdim.
Kadın-erkek ilişkilerinin morfini de ilgisizliktir.
Varlığını sona erdirmek istediğiniz ilişkilerde, karşı taraf ve sizin için acıyı önleyici olurken, bazen de devdıbını istediğiniz ilişkilerde yanlış kullanımlarla, sevginin ölümüne sebep olabilir.
çiğdeme ilgisiz kalmak, mesajlarına geç cevap atmak, davetlerine iştirak etmemek, her hangi bir davette bulunmamak, o mesaj atmadıkça atmamak, aramadıkça aramamak, msn de engellemek gibi birçok parçadan oluşan, belki hemen değil ama orta vadede aradaki elektriği söndürecek bir stratejiydi.
işe yaradı da..şimdi dönüp eski mesajlaşmalarımıza baktığımda kendimi Tibet öküzü gibi hissediyorum gerçi aq ama o zaman bunu yapmam gerekiyordu, yaptım.. şimdiki aklım olsa çok daha farklı olabilirdi, yine de hayatımın şu son birkaç ayına baktığımda, verdiğim hiçbir karardan pişman olmamam gerektiğini ve yaptığım onca hataya rağmen, Allahın sevgili kulu olmamdan mıdır nedir, her seferinde dört ayak üzerine düştüğümü görmek beni sevindiriyor.. böylesi kararsızlık ve yanlışlarla dolu bir geçmiş, pek az kişiye nasip olur.. çünkü pek az insan bu derece dengesiz ve aptaldır..o azınlık grubun içinde bulunmaktan ötürü gurur duymuyorum..
öğle aralarının tadı kaçtı bu aralar biraz, önceden bir toplanırdık, bizim beşli ve nilay.. gır gır şamataya doyum olmazdı..
şimdi karşımda sadece neco var, oturmuş sodalarımızın eskortluğunda tavuk sotelerimizi bitirmeye çalışıyoruz..
Az sonra Alper, nuriş ve alperin yeni kız arkadaşı hilal (şu daha önce bahsettiğim sessiz kız) gelip masamıza katılıyorlar..
Gözlerim tolgayı ve nilayı da arıyor ama yoklar.. yanlış anlaşılma olmasın, tolganın nilayla aramızda olanlardan haberi yok, zira hala normal davranıyor bana.. zaten nilay bunu ona anlatmayacak kadar onurlu bir kızdır..ama sanırım ikisi barıştıktan sonra, tolga, kız arkadaşına geçirdiği zorlu dönemi atlatması adına daha fazla destek olmaya çalışıyor, onu baş başa kaldıkları köşelerde teselli ediyor, yanında olduğunu göstermeye çalışıyor.
Alperin naif kız arkadaşı hepimize kibarca iyi dileklerini sunup masadan ayrıldı, derse gitti, Alper eşlik etmek istedi ama kız masadan ayrılmasına gerek olmadığını söyleyerek, bir anlamda bu tayfanın arkadaşlığına da saygı duyduğunu ve bozma-yıpratma amacında olmadığını göstermiş oldu..iyi kız valla.. aferin.. -
688.
+4“abi tolgayla nilay nerdeler, bu aralar gelmiyorlar masaya pek?” dedi Alper,Tümünü Göster
Neco,
“ya biraz yalnız kalmaları lazım onların herhalde..” deyip somurttu..
Ben suçlu olanın sessizliğine yakışır şekilde yorum yapmaktan kaçındım.. alper,
“araları mı bozuk acaba?” diye sordu tekrar,
Yanıtlayan olmayınca soru havada kaldı..
Masada bir iki dakikalığına tuhaf bir sessizlik oldu.. normalde konuşup gülmekten çenesi ağrıyan tayfanın dört adamı, bu öğlen söyleyecek tek bir kelime bile bulamıyordu..bu sessizlik canımı sıktı..bu ortamı kaybedemezdim..bu çocuklar, elimde kalan ve ihtiyacım olan yegane şeydi..
Sessizliği bozdum,
“hayırlı olsun bu arada Alper bey ;)” diyerek alperin çiçeği burnunda ilişkisini tebrik ettim,
“ha..sağol aga ya (:”
“nerden bu kız? Sınıftan değil.. biraz anlatsana olm hiçbir şey paylaşmıyorsun bizle (:”
“aynen aga merak ettik valla ne iş (:” dedi neco, konunun değişmesi onun da hoşuna gitmişti,
Alper gevrek bir yüz ifadesiyle konuştu,
“ya..aga işte (: minibüste tanıştık kızla, yanına oturmuştum..o ara komik bir diyalog oldu muavinle bizim sınıftan çocuklar arasında, orda öyle bir sinerji oluştu, bir iki espri filan.. muhabbet açıldı.. tanıştık o şekilde.. sonra ben numarasını aldım, arada okulda görüşmeye başladık..bir kaç kere de dışarı çıktık.. şimdi de sevgiliyiz işte..(: klagib olaylar işte.. özel bir şey yok”
Güldük.. alper kaşla göz arasında, sessiz ve derinden giderek, sessiz ve derin bir hatun ayarlamayı başarmıştı (:
“kız çok iyi birine benziyor..sen nasıl kandırdın onu hayret” dedim yarı ciddi,
“niye abi, ben kötü müyüm aq (:”
“yok lan, kötülükten değil de, ne bileyim, senin gibi hovarda adam, böyle naif bir kızla filan.. kızı üzme sonradan? iyice düşündün mü? ;)”
Alper güldü,
“abi ne hovardalığımı gördün ya..bakma ortamlara girip çıkıyoruz, çevre filan var da, bir şey yaptığım yok be benim.. geldiğimden beri bir tek ilaydayla çıktım işte..bir iki de milli maç var bar müdavimleriyle (burada oooo lar yükseldi (: ) o kadar yani..:p”
Sonra durdu durdu, biz gülerken devam etti,
“sen beni kendinle karıştırma , alemin çapkını sensin ;)”
Diğer çocuklar bir ooo daha çekip gülmeye başladılar, neco,
“aynen aga, kız bırakmadın amk kampüsünde”..
Gülüşmeler…ama ben gülmüyordum..bu zaman kadar başımdan geçen ilişkiler, bu kez gözümün önünden geçti.. film şeridi gibi..ve bu filmin konusu, bana sadece kırdığım kalpleri hatırlatan dramadan başka bir şey değildi..
Bir kez daha ne mal olduğum yüzüme vurulmuştu.. şaka yollu da olsa..ama bu kez o kadar da rahatsız olmadım.. hatta hoşuma gider gibi oldu, ben de gülmeye başladım,
“ooh vurun aq (: ..adımız çıkmış dokuza.. alper, onu bunu bırak da, şu geçen basket maçından sonra bizim çocuklara tarif ettiğin mekana ne zaman gidiyoruz gene?”
“bilmem.. nasıl ama, manyaktır oranın ortamı (:”
“aynen, tadı damağımda kaldı, gene gidelim hep beraber ;)”
“abi öyle de, oraya hilali zütüremem, gerçi artık kendim de gitmek istemiyorum da neyse (:”
“hadi len, bırak bu işleri.. gidelim işte kafa dağıtırız, senin tanıdık kızları da çağır, hilale söylemezsin bile zaten..hem ben de hovardalığımın hakkını vereyim, madem artık namımız yürüdü, kopsun gitsin aq (:”
“bakalım ya..hafta sonu olabilir, cumartesi iyi mi?”
“beyler? Ne diyorsunuz?” diye sordum diğer çocuklara,
“bana uyar abi,” deyip gözlüklerinin üzerinden göz kırptı nuriş,
“gideriz aga ya” dedi neco,
“tamam o zaman cumartesi olsun, ama hatun da getir bak ona göre (:”
“aga iyice pekekent oldum sizin yüzünüzden heeaa (:”
“ne var lan, iki mesaj atcan çağırcan işte amk (: benim tanıdığım kız olsa ben de çağırırdım”
“aga sen tanıdıklarının hepsini elden geçirdiğin için tabi artık kalmadı stoklarda x)”
“lan susun giberim haa amk.. asıl beni yaptınız pekekent aq (:”
“ehehe.. tolgaya da söyleyek”
“tamam ona ben söylerim akşam yurtta”
Böylece sözleştik,
Gideceğimiz bar, daha önce maç çıkışı basketçi çocuklarla gidip kudurduğumuz, son derece kop kop bir mekan, arada dansöz şov filan yaptırıyorlar, canlı performansa iyi isimleri getirdikleri oluyor, Gökhan özen, tan duman filan gelmişti hep.. şehrin namlı mekanlarından biri yani, biraz daha kasarlarsa striptizci bile çıkarabilirler, var o potansiyel x)
Günler geçti, hafta sonuna geldik..bu süre zarfında çiğdemle iyiden iyiye arayı soğuttuğuma inanıyorum, son iki davetini gibko bahanelerle, sözde çok üzülerek ve güya kibarca geri çevirdim, ama alttan alta mesajı aldığına inanıyorum..
Tolga, tüm ısrarıma rağmen bara gelmeyeceğini söyledi, ilişkileri hassas bir dönemden geçiyormuş da, çok ilgili olmalıymış da bla bla bla.. neyse..sen de haklısın tabi.. hatta keşke ben de senin yerinde olabilsem aq..ne güzel bak, adamın düzenli, uzun soluklu bir ilişkisi var, o ilişkiyi korumak için çaba harcıyor filan.. böyle üzerine titriyor.. aklı başına da gelmiş, kızı kaybetmek istemiyor.. gözlerim yaşardı lan valla, pravoo (:
Malum cumartesi günü geldi çattı..bu günden biraz bahsetmek istiyorum size, çünkü hikayemizin akşını etkileyecek, önemli karakterle tanıştığım bir gün bugün.. sanki şeytan dürtmüş, içime doğmuş da ısrarla istemişim bu eğlenceyi..iyi ki istemişim.
Henüz akşam üstü sayılacak bir vakitte, ortam nispeten boş ve hareketsizken, girdik içeri.. daha mekan açılalı 1-2 saat anca olmuştur herhalde.. şimdilik sıradan pop müzikler eşliğinde kokteyllerini yudumlayıp, ön tarafta camekanlı yerden caddeyi ve insanları izleyen, günlük muhabbetlerini eden gösterişsiz tipler var.. asıl kop kop, gecenin bir vaktinden sonra arka taraftaki merdivenlerden indiğimiz alt tarafta başlayacak..o zaman kadar bizler de hem konuşup tanışacak, hem de enerji toplayacağız önde..
Alper puştavatı 3 kızla gelmiş, iyi iş valla, ben maksimum 2 tanesiyle dolaşabildim onlardan da biri kapalıydı (: (tuğçe ve sedadan bahsediyorum lan, taşağına yani x) )
Kızlarla tanıştık, filan, muhabbet dönüyor.. aslında hoş hatunlar, ama keşke gelmeden evvel boya küpüne düşmeselerdi.. bence daha iyi olabilirlerdi o zaman..bu buluşma için fazla kastıkları belli, zaten hepsi sap, sonra bizler de sapız (ben ekstra olarak sapığım bir de tabi), sonra bir de yakışıklı çocukları yani, nuriş, neco filan da sevimli adamlar, kız olsam verebilme ihtimalim var (: neyse.. alper de işini biliyor dediğim gibi, kendisinin sevgilisi olduğu için, adam resmen bize servis yapmış aq..alan razı veren razı zaten, kızlar da dünden razı..
Bu gece, işte önce kibar kibar tanışacağız, herkes, sözsüz bir kuralla belirlenmiş gibi, doğaçlama şekilde eşini seçecek sonra içip muhabbeti derinleştireceğiz, devamında müziğin eşlik edecek, müzik eşliğinde dans edecek, temas edeceğiz..
Sonra devamında ne olur bilemem artık..(: bekleyip görücez..
Fakat problem şu ki, “armut piş, ağzıma düş” şeklinde gelen bu kızların hiç biri beni enterese etmedi aq..tamam muhabbet filan güzel, plana da uyacağız ama..ne bileyim.. bunlarla olsa olsa one night stand olur yani..onu da yapacaklarını sanmıyorum.. kaşarlık ayrı, huurluk ayrı.. neyse.. takıl ya..sohbet et, iç, tekrar sohbet et, tekrar iç, dans et, iç.. yaklaş, sarıl, sohbet et..iç.. kulağına güzel şeyler fısılda.. daha yakın dans et..
Kendimi olayların akışına bırakmış olmanın ve düşünmemenin vermiş olduğu rahatlıkla, neredeyse ağzım kulaklarımda, tam havamda bir şekilde güne devam ediyorum..o ara benim partnerim de yavaş yavaş belli olmaya başladı,
Başından beri gözlerimin içine, sanki delip geçmek istermiş gibi kararlı, ama adeta gözlerinin için gülerek, yumuşak bir biçimde bakan, kumral, dalgalı saçları omuzlarında, beyaz tenli, arkadaşlarından nispeten daha hafif makyajlı ve yüzündeki orantı ve dağılımın hoşuma gittiği, bizim üniversiteden, kimya mühendisliği bölümü birinci sınıf öğrencisi, Zonguldaklı kızla, sanki kalabalıktan kopmuş maratoncular gibi biraz daha farklı bir boyutta sohbete başladık.. dedim benim memlekete yakın (babamın daha doğrusu), hemşeri sayılırız filan..
Adı beril..o kestane rengi dalgalı saçlar ise lanet olsun ki ebruyu hatırlatıyor bana.. keşke düz olsaydılar..ya da sarı..o zaman da mine mi gelirdi aklıma? Hayır.. sanmıyorum.. mine.. ceyda..ve benzerleri…bu defterler kapandı..ama..ama bu kızda bir şey var.. ebruda.. onun üzerine çizgiyi bir türlü çekemiyorum.. belki de zamanında bana olan sevgisine duyduğum saygıdan, belki de hikayemizin sonunu istediğim gibi yazamayışımdan.. -
689.
+5Dalgın dalgın baktığımı görünce gülümsedi,Tümünü Göster
“hayırdır kimi düşünüyorsun :p”
Hayal dünyasından çıkıp masaya geri döndüm,
“ha..yok.. saçların güzelmiş (:”
Dalgaların bir kısmını eline alıp sanki ilk kez görüyormuş gibi bakarak güldü,
“teşekkür ederim (: ..birini mi hatırlattı yoksa :p”
Attın tuttu aferin, ama bunu bilmene gerek yok,
“yoo.. sadece güzel.. dalgalı saçı severim”
“anladım (: e seninkiler de böyle olur daha uzatınca, bu arada seninkiler de pek hoş x) ne zamandır uzatıyorsun”
“geçen sene bu zamanlardan beri filan..bir yıl olmak üzere” dedim tekrar dalgın şekilde.. aklım kayıp duruyor, kendimi pilates topu üzerinde dengede kalmaya çalışan şişko teyzeler gibi hissediyorum.. acaba kokteyl mi çarptı?..içinde nuri alço hapı filan mı vardı?..ahanda böbreklerimizi çalacaklar aq..(:
iki dirseğimi masaya dayayıp ellerimi çenemin altında birleştirdim, onun bana baktığı gibi, direkt ve kararlı şekilde gözlerine bakmaya başladım.. kendinden bahsetmesini sağladım.. arada heyecandan ufak ufak saçmaladığını hissettim ama hiç çaktırmadım.. gerekli noktalarda gerekli ünlemlerle hikayesine ortak oldum.. kendiminkinden bahsettim.. ailemden, hayat tarzımdan.. göz göze, ikimizde son derece inatçı bir şekilde, asla kaçırmadan, epeyce konuştuk,
Alper de , sanki masanın moderatörü gibi aq, arada bakıyorum tipe, gülesim geliyor.. böyle nasıl diyim, 3 kız 3 erkeği bir araya getirmiş, kendi de arada kaynıyor muhabbete filan.. aslında çok salak ve komik bir ortam ama, bakmayın, yanıyoruz hepimiz aq, yaz geliyor..bu eller, bir karşı cinsin elini tutmak ister, kollar, bellere dolanmak, dudaklar dudakları hissetmek, tenler, tenleri keşfetmek ister.. ayıp değil ya?
Doğamız gereği.. bunda utanılacak ya da tabulaştırılacak ne var? Zaten tabulaştıra tabulaştıra bu hale geldik aq..erkeklerin %99 u potansiyel sapık (%1 i gay), kızların %90 ı, eyvah bana gülümsedi, kesin gibmeye çalışacak modunda( %10 u motor)…(veriler devlet istatistik kurumundan alınmıştır)..(şaka lan amk)…
Zaman ilerledi, artık gecenin ilerleyen saatlerinde kol kola, olacağım kişinin beril olduğunu bilmek için kahin olmaya gerek yok.. çiftler birbirini seçince, yine ortak muhabbete dönüldü..her şey güzel.. hayat dediğin böyle olucak abicim.. şimdi ben, bu gece berille yapabildiğim kadar bir şeyler yapacağım, sonra yarın sabah uyandığımda bana “aşkuumm” “günaydın cınımmm” tarzı mesajlar atan kimse olmayacak aq..
Kimse beni konsere filan davet etmeyecek, benden davet beklemeyecek.. ilgi istemeyecek, sorumluluk yüklemeyecek..ohh.. hayat bu be..
Yarın bir başkası.. öbür gün bir başkası daha.. başka beriller.. selenler, selinler, Ayşeler, şahikalar, Nuriyeler, Hayriyeler, gülistanlar…
http://fizy.com/#s/16krlj gecenin şarkısı gelsin..
Yavaş yavaş mekan dolarken, biz de biraz daha iç tarafta bir masaya geçmeye karar verdik, çünkü gece canlı müzik olacak, sahne arkada, disko kısmı da aşağıda, oraya da arkadan iniliyor, hot spotlara yakın olmak lazım..
Tam ayaklanıyoruz, Alper şaşırmış gibi görünüp birine selam verdi, o tarafa bakınca iki tane hatunun içeri yeni girmekte olduğunu gördüm..yalnız, hatun dediysem, abartmıyorum yani..bildiğin hatun..maşallah..kız filan değil, gayet kadın modundalar, Alper bunları nerden tanıyor ki amk?
“ayça? Ne haber ya (:”
“iyidir bitanem, güzel tesadüf oldu (:”
Saçları kabarık, röfleli hatunla (evet hatun) öpüşüp sarıldılar,
“arkadaşlarla geldik” deyip Alper bizi gösterdi,
Topluca bir selamlaşma oldu, adının ayça olduğunu öğrendiğimiz hatunun esmer arkadaşı da selamlaşmaya katıldı, onu Alper de tanımıyormuş, ayça ikisini tanıştırdı, falan filan derken, baya half-life crossfire a döndü ortalık, o ordan bazuka atıyor, öbürü elektrik silahını almış, biri pencereden okla vuruyor (:
“arka tarafa mı geçiyordunuz siz de?” dedi ayça, gözleri üzerimdeydi..ben de memnuniyetle karşılık verdim yeşil gözlere..
http://fizy.com/#s/1aioh3
“aynen” dedi Alper, “birini beklemiyorsanız bize katılın?”
“yok öyle kız kıza eğlenecektik, rahatsız etmeyelim? (:” dedi tehlikeli bir gülümsemeyle..fakat gözleri hala bende..tamam itirazım yok ama, lan..yoksa fermuarım filan mı açık?..
Bizim kızlar filan (ki bu iki hatunun yanında, Dodge arazi aracının yanındaki fiat albea gibi kalmışlardı) “yok canım” filan dediler, biz de böylelikle, sürüye iki kişiyi daha dahil ederek arka masalara doğru ilerledik.
Yuvarlak yüksek masalara, ve hiç sevmediğim, rahatlıktan uzak yüksek oval sandalyelere yerleşmeye başladık, her masanın maksimum alabilitesi 3, bilemedin hadi 4 kişi, o yüzden 3 masayı yaklaştırdık birbirine, uçtakilerden birine oturdum, karşıma da beril gelecek diye beklerken, ayça karısı çat diye oturmasın mı?..gözleriyle beni tekrar selamladı, ben de gülümseyerek karşılık verdim..
Heyecanlanmaya başlamıştım lan..ama bu, daha öncekilere benzeyen saçma sapan, saf ve çocukça bir heyecan değildi..utandığım için de değildi..utancın zerresi yok üzerimde, aksine her geçen saniye, sanki hızlanan kalbim kan değil, öz güven pompalıyor..bu heyecanı nasıl tarif ederim bilmiyorum..ama bir şeye benzetmek gerekirse, birazdan gözüne kestirdiği ceylanın peşinden, saatte 100 km ye varan hızla koşturacak olan, yaydan çıkan ok gibi fırlamaya hazır bir leoparın heyecanı gibi desem doğru olabilir(dersen ki bu örnek nerden aklına geldi amk, buyur)..leopar desenli taytı giyen ayça olabilir..ama bu hikayedeki avcı benim..
http://fizy.com/#s/1agwms
Zavallı beril, bir yan masanın karşı, bana göre çapraz ucuna oturabildi..biraz bozulmuş olduğunu fark ettim, “bu karılar da nerden çıktı?” der gibiydi..
Harbiden, bu karılar nerden çıktı lan?..esmer kız (hatun-adı dilara) bildiğin manken gibi zaten,saçlar düzleştirilmiş,neredeyse bele kadar, makyajı sade, esmer teninine kontrast, açık tonlarda, üzerinde sarı tonların ağırlıkta olduğu dizlere kadar uzanan askılı bir gece elbisesi.. bizim çocukların filan dibi düştü..kızların, onca makyaja rağmen kendilerini ezik hissettiğini tahmin edebiliyorum..ee işte, default olarak güzel olmak böyle bir şey, öyle sonradan upgrade yapmakla bir yere kadar (:
ayça desen ekürisiyle alakası yok, ciksenlerden fırlamış gibi, saçlar hafifçe kabarık, karışık ama kendi karmaşasında uyumlu, balyaj mı, röfle mi, bir tak var ya hani (demin röfle dediydim ama emin değilim) alacalı sarılı..o renk..yem yeşil gözleri, “acaba lens mi lan?” sorusuna yer bırakmayacak şekilde parıltılı..normalde buğday olduğunu tahmin ettiğim teni, hem makyajın tonlamasından, hem de artık nerede yandıysa, (solaryumda mı, yoksa gizli nisan güneşi mi bilemem) hafif bronz görünüyor..kot gömleği, ona uyumlu ince kahverengi ceketi, kahverengili, leopar desenli taytı ve püsküllü, kahverengi çizmeleri..tam bir western havası aq..bir kafasında kovboy şapkası ekgib..
ben yeni misafirlerimizi çaktırmadan incelediğini sanarken, gözlerimi dilaradan ayçaya geçirdiğim sırada ayçanın yeşil ışıklarına yakalandım, “yakaladım!” dercesine gülümsedi..ben de ne yapayım, karşılık verdim..
o sırada masada ortak muhabbet dönüyor gene, telefonu tam çıkarmadan, çaktırmamaya çalışarak alpere mesaj attım (lan bu stili de seviyorum ha x) ) -
690.
+4“olm kim lan bu teyzeler :p”Tümünü Göster
Alper mesajı alınca benle göz göze gelip güldü..o da çaktırmadan (yani öyle umuyoruz artık) cevapladı,
“ne teyzesi lan iki yaş var aranızdan (: , fotoğrafçılık kursundan tanıyorum ;) xxx üniversitesi son sınıf ikiside”
Mesajı okuduktan sonra içimdeki leoparın bütün kasları yeniden gerildi..saldırıya hazır ve nazır beklemeye başlıyordu..önce alpere baktım şaşkın şekilde, göz kırptı..sonra ayçaya döndüm..bir iki saniye sonra onun da gözleri yeniden beni buldu..
Bu gece..beyler..bir şeyler olacak..hayır, hissetmiyorum..ya da tahmin etmiyorum..bir şey olacak, çünkü bizzat ben yapacağım o şeyi..biliyorum..
bu gecelik de benden bu kadar panpalar,
takip edenlere teşekkür ederim, yorumlarınızı ekgib etmeyin,
bir kaç gün görüşemeyebiliriz ama fırsat buldukça yazacağımı biliyorsunuz..ben yazmaktan üşenmem, üşensem bu kadar yazmazdım zaten ;)
hepinizden de tahmin ve düşüncelerinizi bekliyorum bu süre zarfında,başlıkta kaç kişiyiz bir görelim hele (:
gecenin kapanış şarkısı başlığın sabırlı takipçileri için gelsin ;)
http://fizy.com/#s/1ah3rf
tez zamanda görüşmek üzere
@cancavci,
bu mütevazi halim panpa üstüme gelme x)
iyi akşamlar panpalar,
kısa bir ayrılığın ardından yarın akşam müsait olacak gibiyim, akşam saatlerinde gelip partları atarım, yorumlarınız için teşekkürler, hepinize sevgiler ;)
selamlar panpalar geldim,
5-10 dk ya başlarız ;)
Girişken kadınları her zaman sevmiş ve takdir etmişimdir.. onlar toplumun, üzerlerinde kurduğu sosyo-pgibolojik baskıları reddederler.. gerek iş, gerek aşk yaşantılarında özgürdürler, dolayısıyla kendileriyle çalışanı ve aşk yaşayanı da özgür kılarlar.
Yeterince zeki olmayan barzolar, özellikle aşk hayatında girişken olan kadınları “huur” vb. gibi kelimelerle itham ederler elbet, ama oysa huur dedikleri meslek grubu çalışanlarıyla birlikte geçirecekleri bir saat madden birkaç onluğa bakarken, onlar bu “sözde huur” kadınlarla oturup bir dakika bile sohbet edebilecek manevi kalibre ve kapasiteye sahip değildirler.
Hemcinslerime biraz yüklendim farkındayım, ama aklı başında olan kardeşlerimi elbette tenzih ediyorum.. benim hedefim, her daim “uzanamadığı ciğere mundar diyen kedi” modunda olan gibilaçiler.
Ayçanın ne istediğini bilen bir kadın( kız..ya da hatun (: ) olduğunu daha tanışmamızın ilk dakikası dolmadan anlamıştım.. halleri, tavırlar ve bakışları, bende, sanki daha önce varlığı hakkında fikrimin olmadığı gizli bir yanımı uyandırmıştı. Size onu az çok tarif ettim, fiziksel olarak.. tarz olarak, biraz da kafa olarak tanıyın isterim.
mustafa cecelinin yeni şarkısı çok iyimiş lan bu arada.. paylaşayım dedim ama fizy e gelmemiş daha, burada gibi hayal edin x)
Gecenin ilerleyen saatlerinde canlı müzik grubu kalabalığı coşturmaya başlamış (vay amk ilk defa pop çalanına denk geldim, elektro gitar yok, başımıza taş yağacak x) ) böylece masada son 1-2 saattir stabil tutulmaya çalışılan muhabbet artık biraz daha bölünerek spesifikleşmişti.
öyle ya aq, şimdi herkes birbiriyle tanışıyor, herkes birbiriyle konuşmaya çalışıyor yani, hani, “onunla konuştu, bununla konuşmadı, buna az ilgi gösterdi, şuna kesin yazıyor” durumları olmasın diye, herkes kendini kasmak zorunda kaldı,
En basitinden ben, (evet ben masanın en basit adamıyım) bir yandan berille konuşmaya filan çalışıyorum, kız bozulmasın diye, bir yandan bize bu güzel ortamı sağlayan alperle diyalogdayım, sonra, kızları görünce diğer çocukları da unutmak olmaz tabi..ve tabi bir de ayça var, tam karşımda oturmuş her an yeni bir konuya zıplamaya hazır görünen..
Kızlarla aramda fazla yaş farkı olmadığını öğrenince rahatlamıştım, gerçi ben de olgun gösteriyordum yaşıma göre, saç-sakal filan ama, hatunlar en az 27-28 gibi duruyordu ilk görüşte.. sonradan konuştukça, ses tonları olsun,-yapamadıkları- esprileri olsun , haa dedim, bunlar da bebe ya (yani bizden (: )
Masadaki diğer kızlar da, başlarda ikisine karşı gayet kasıntı ve seviyeli bir tutum takınırken (zira erkeklerin ilgisi hemen bu ikisine kayınca biraz bozulmuşlardı) sonradan sonraya kaynaştılar.
Buradaki ana fikri aldınız diye düşünüyorum.. yani o, yüzünde bir ton makyaj, altında mini etek, topuklu ayakkabısıyla, kaldırımı titrete titrete yürüyen ve sanki asla ulaşamayacakmışsınız gibi görünen hatunlar da aslında bir insan evladı.. onları da zütüren adamlar var yani, ulaşılabilir durumdalar, hatları kegib değil.. sonra onlar da her kadın (her insan) kadar salak, her insan gibi yiyor, içiyor, sıçıyor (ki bu kısma özellikle dikkat çekmek istiyorum x) )…yani kimsenin kimseye ulaşamaması gibi bir durum söz konusu değil,
Yolda görsem “ohaa amk yavruya bak” deyip bana yanımdakileri dürtükletecek kapasitede hatunla karşı karşıya oturmuş salak salak esprilerimize gülüyoruz yani.. teşekkürler Alper (:
Hazır mevzu yaştan baştan da açılmışken, daha önce bahsettiğim bir konuyu tekrar ısıtmak istiyorum hatırlatma babında, beyler, eğer kızı uzaklaştırmak ve kaçırmak istemiyorsanız yaş muhabbeti açmayın asla, çünkü es kaza sizden büyük çıkarlarsa sonuçlarının nasıl olduğunu biliyorsunuz, anlatmıştım (:
Bir de tabi yaş olgusu üzerine söylenmiş sözler var, işte efendim “akıl yaşta değil baştadır” “ağaç yaşken eğilir” filan gibi.. benimki atasözü kabul edilir mi bilmiyorum ama (:, bence de önemli olan biyolojik yaş değil, ruhumuzun ve gönlümüzün yaşıdır.. zeka yaşı zaten tamamen başka bir olay, ona girmeyelim şimdi..
Dediğim gibi, mesele gönül-ruh yaşınızdır, bu da neler görüp geçirdiğinizle, tecrübelerinizle, acılarınızla ve belki şaşıracaksınız ama mutluluklarınızla alakalıdır. Eğer yeterince aklı başında bir insansanız, yaşadığınız mutluluklar da sizi büyütecek, olgunlaştıracaktır, zira bu mutluluklar ve olumluluklardan her daim ders çıkaracak ve madalyonun öbür yüzünü de görebileceksinizdir.. kısacası, olgunlaşmak için ille de acılar çekmenize gerek yok.. akıllı adam, mutluluklarından, başarılarından da ders çıkarır, tecrübe kazanır..
Canlı ve güncel/nostalji dengesi iyi harmanlanmış olan müziğin tınıları yavaş yavaş topluluğu kendinden geçirirken, bizim masamızı da nihayet bölmeye başlamıştı.. daha sonraki saatler için dans ve yakın muhabbet partnerleri, sınırlarını iyice belirginleştirmeye başlamış, şampiyonlar ligi kuraları belli olmuştu..
Ben de bana, başta ayarlandığı üzere “beril fc” nin çıkmasını bekliyordum, Alper de ayça ve Dilara birer yanına alır takılırdı işte, zaten ayçayı tanıyormuş, öyle dost muhabbeti yaparlardı..
Dersem, çok olağan bir tablo çizmiş olurum değil mi? Ama hayatımın bitmek bilmeyen ve ivmesi gittikçe artan olağanüstülükleri böyle bir duruma elbette izin vermeyecekti..
Neco ve nuriş partnerleriyle masadan kalkmış, sahne önüne takılmaya gitmişlerdi, çocukları daha şimdiden kızlarla samimi ve temas halinde görmek beni de mutlu etti, aferin lan valla.. adamsınız (:
Masada kalan biz 5 kişi epey tuhaf bir seleksiyona maruz kalacaktık, bu belli olmuştu artık, aslında Alper, önceden tanıdığı ayça ve berili alıp masada dilarayla beni baş başa da bırakabilirdi, yani buna da itiraz etmem x)..sonra, başta dediğim gibi, Dilara ayça ikilisini alıp, beni ilk göz ağrım beril e de döndürebilirdi, ona da okey..
Ya da beril ve dilarayı alıp, ayçayla birebir kalmamızı sağlayabilirdi..
Valla beyler, şöyle bir baktım da, yani bize her yer Trabzon aq..kim kalsa eyvallah derim (: ..bu durumda benim daha fazla düşünmeme ve kasmama gerek yok yani.. çünkü Alper herhangi bir tanesiyle kalkma salaklığını yapmaz..ama..lan..ya üçünü birden alırsa? Hatta beni de alırsa? Vay amk.. alır mı alır, alışı kuvvetlidir alperin x)
Nihayet bizim oğlan, masanın moderatörü olarak duruma el attı, “geçelim mi biz de sahne önüne (:” dedi yanıtını bildiği bir teklifi sunmanın verdiği rahatlıkla..”ha? kanka? Kızlar? Kalkalım biz de ya?”
Kızlar olur molur dediler, ben,
“kardeşim ben enerjimi alt kata saklama taraftarıyım (: ..siz takılın, ben masaya bakayım, hem etrafı kesiyorum :p”
Gülüşmeler oldu, Alper,
“ooo.. yoksa erken bir sarhoşluk mu söz konusu abi bilelim :p..gel ya sen de (:” -
691.
+3“aynen ya bakma, çaktırmamaya çalışıyorum da, içmeden sarhoş oldum :p..kalayım ben cidden, takılın siz”Tümünü Göster
Bir iki ufak ısrarın ardından Alper kızlarla ayaklanmıştı ki ayça,
“ben de oturayım madem canım, tsigalko gibi enerjimi aşağıya saklıyorum ;)” dedi alpere..
Bizimki bir anlığına tuhaf bir bakış attıktan sonra ısrar etmeden, “iyi madem siz bilirsiniz, biz eğlenicez yalnız ona göre ;)” deyip ön tarafa doğru yol aldı, o ara beril in yüzünde hayal kırıklığı-kızgınlık arası bir ifade yakaladığıma yemin edebilirim, ama megalomanlıktan kaçınmak adına bunu yazmadım farz edin, sadece sesli düşündüm (:
http://fizy.com/#s/1ajdfd
Ve nihayetinde ayça ile masada baş başa kalmayı başarmıştık, iç sesim “çak bir beşlik (:” dedi keyifle, az sonra da ellerin çarpışmasına ait o şrak! Sesi kulaklarımda yankılandı..o ara bardağından ufak yudumlar alarak üstten üsten beni süzmekte olan ayça kendi kendime gülümsediğimi fark edince,
“ne o senin işi bozdum galiba ;)” diye sataştı,
“hangi işmiş o?” dedim konuşturmak için, neden bahsettiğini anlamıştım aslında.
“pek etrafı kesemezsin artık, kessen de fayda etmez, başını bağladım (:”
“heaa o mesele, yok canım..kız kardeşimle oturuyorum işte :p”
“haha, illa çapkınlık yapıcam diyorsun yani”
“huyum kurusun (:” deyip sahiden de etrafa bakmaya başladım, ama alayla olduğunu belli etmek için abarttım bilerek, gülmeye başladı,
“merak ediyorum ya” dedi, tehlikeli bakışlarını üzerime sabitleyerek,
“neyi?” dedim yine abartılı şekilde meraklanmış görünerek, soran gözlerimi çılgın gibi üzerine dikince yine güldü,
“her zaman böyle misin yoksa bu geceye özgü bir hal mi bu?”
“ea, evet, her zaman biraz deliyimdir..tabi bir de çapkın.. ;)”
“(: bana sanki oynuyormuşsun gibi geliyor da, bilemiyorum artık”. sözleri yarı ciddi, mimikleriyle de desteklediği üzere sataşma maksatlıydı. Her zaman ki gibi karşımda oynanan oyuna ortak oldum..ben kedim çok nadir oyun oynarım..ama oynayana ortak olmakta üzerime yoktur bildiğiniz üzere,
“o zaman kanıtlamama izin ver” dedim güya ciksi şekilde bakarak, ama olay tamamen makara üzerine kurulmuştu…gır gır, şamata, ve yarı ciddiyet ile bir noktaya kadar oldukça sorunsuz ve hızlı şekilde gelebilirsiniz, ama nerede ciddi olacağınızı da bilmeniz lazım, tıpkı sizi gideceğiniz yere taşıyan otobüsün doğru durağında inmek gibi..yoksa gitmek istediğiniz yere değil, farklı yere ulaşırsınız..
Kızlarla tanışırken, konuşurken, komiklik-şakalar filan iyidir ama sizin onun üzerinde olan hedefinize göre bir noktada ciddi moda geçmeniz gerekecektir..zamanlarınızı iyi ayarlayın derim..
http://fizy.com/#s/1ahd7h
Masaya biraz eğildi, deminden beri birbirimizi yüzeysel olarak tanıyıp, güncel esprilere beraber gülmemizin ardından, baş başa kalmamız sonucu daha özel bir frekansına geçmeye başladığımız bu muhabbetin onu da sardığını anlamıştım,
“nasıl olacak o? Gidip birini dansa mı kaldıracaksın (: ?”
“hımm fena fikir değil aslında (:..ama ben yarın akşam tekrar buraya gelip “seninle”baş başa dans etmeyi yeğlerim”
Gırgır ile başlayan konuşmam, nispeten ciddi sona ermişti..bir iki saniye yüzüme tuhaf bir ifadeyle baktıktan sonra,
“bak, işte bu iyiydi..tam profesyonel işi değil ama biraz çalışırsan ilerde iyi bir çapkın olabilirsin ;)”
Gülmeye başladım..öyle göründüğü kadar kolay lokma elbette değil..ve benimle de uğraşmayı seviyor..o halde biraz o taraftan ilerleyelim,
“ilerde derken?” dedim yine güya düşünceli bir ifadeyle..abartılı mimiklerimi yerinde kullanmam sayesinde eğer karşımdaki insan gerizekalı değilse çok büyük ihtimalle istediğim ima ve anlamı ona aktarmayı başarıyordum, “büyümem mi lazım biraz daha ;)” diye ekleyip tam istediği tarzda bir pas attım, artık bu pasa olan yaklaşımına göre yavaş yavaş gerçek düşüncelerini ve benle alakalı amacını öğreneceğim.
Sözde küçümsermiş bir edayla baktı, vay anasını, o da bu jest mimik olayında fena sayılmazdı..oyuncu, sonunda karşısına bir başka oyuncu bulmayı başarmıştı..bütün gece böyle tiyatro yapabilirdik her halde,
“yani.. hani fiziksel olarak değil de, biraz kafa olarak büyüme filan :p”
“haa şu zeka yaşı olayı.. peki, hem çapkın hem de gerizekalı oldum o zaman, fena bir kombine sayılmaz.. rahatça salağa yatabilirim (:”
Gülmeye başladık,
Gözlerini asla kaçırmıyor, hiç üzerimden ayırmıyordu.. gülen yüzüne ve onlara eşlik eden gözlerine ben de aynı şekilde karşılık vermeye çalışıyordum..ama itiraf etmem gerekir ki bu kız (hatun) beni heyecanlandırmayı başarmıştı.. gerçi bunun onunla mı yoksa benim içimdeki avlanma güdüsüyle mi alakalı olduğunu tam anlayamamıştım ama olsun..ne fark eder.. dozunda bir heyecan her zaman iyidir.. nereden gelirse gelsin..
Tekrar konuştu,
“estağfurullah şekerim..ben tecrübe manasında söylemiştim onu aslında.. yoksa gayet zeki görünüyorsun :p” gene bir sataşma.. makara durumu.. kendimi bilmesem kız benle taşak geçiyor diye düşünüp ağlayacağım (:
şimdi biraz daha farklı bir karaktere bürünmenin zamanı gelmişti..
tecrübe…tecrübeler…eskiler.. geçmiş..anılar.. evet…buradan yapılacak sıkıştırmalara epey ekmek çıkardı.. eğer muhabbet istediğim gibi giderse, deminden beri gır gır yapan bu hatunu birkaç dakika içinde oldukça ciddi ve düşünceli bir moda sokabilirdim.. aslında bunu ben değil, “tecrübeler” , tecrübeleri yapacaktı..
http://fizy.com/#s/3wmbhj
Bu yolu bilerek mi açtı, yoksa farkında olmadan mı gedik verdi bilmiyorum..ya da benim her zamanki gibi gırgıra devam edeceğimi düşündüğü için fazla düşünmeden konuşmuş olabilir..bu da ufak bir tüyo olsun, eğer kızlarla konuşurken muhabbeti uygun dozda sulandırır ve kendilerini rahat hissetmelerini sağlarsanız, bazen düşünmeden ve ağızlarından çıkanı pek kulakları duymadan konuşabiliyorlar (ki yakın hemcinsleriyle yaptıkları muhabbetin %80 i bunlardan ibaret zaten) (bu veriyi de devlet istatistik kurumundan aldım, 2011 senesinin rakamları :p )..işte siz de bu anlarda uyanık olup, o, “aslında duymanızı” ya da “henüz duymanızı istemedikleri” şeyleri yakalayıp “henüz açmak istemedikleri” konuları onlara açtırabilir ve muhtemel ilişkinizde erken adımlar atabilir, prosesi hızlandırabilirsiniz..
Neyse..amk arada uyarın lan beni, böyle işin felsefesine girince kendi kendimi kuma gömüyormuş gibi hissediyorum..küfür müfür edin, fazla kasmayayım..
“tecrübe?” dedim ciddi bir soru ifadesiyle..sonra gözlerimi boşluğa daldırdım..sanki geçmiş, gözümün önünden film şeridi gibi geçiyormuş da, ben de onu izliyormuşum havası yarattım..(ne kadar yalancı ve düzenbaz bir yavşağım lan..ama komik bence (: )..”ne gibi tecrübeler mesela?” dedim yine gayet ciddi bir tonla ama tabi azarlamıyorum aq, ciddiyetle-azarlamayı karıştırmamak lazım..yüzüme imalı- acı bir gülüş ekledim..gözlerimi gözlerine sabitledim..
Ayça ilk defa karşılık vermekte bu kadar zorlanmış ve gecikmişti..evet..sanırım istediğim yola sokuyorum muhabbeti..gergin bir gülümsemeyle, gözlerim üzerinde beklemeye devam ettim, sonra,
“gönül işleri işte” dedi gülümsemeye çalışarak, ama o da deminki canlığını kaybetmiş, biraz gerilmişti..herhalde karşısındakinin bam teline filan bastığını düşünüyordu..ve bu adam birazdan ona, hayatını giben kadınlardan bir demet özet geçecek olmalıydı..sonra o da mahcup bir şekilde konuyu açtığı için üzgün olduğunu söyleyecekti..
Yok be beyler..bu yukarda söylediklerim ancak dizilerde filan olur.. hatta daha sonra mahcup kız, çocuğa bi acır, ardından aşık filan bile olur bak.. baya baya dizi senaryosu (:
Peki ben ne yaptım?..benim hayatımın senaryosu nasıl yazılmıştı?
“gönül işleri?” diye onun dediğini tekrarladım tekrar.. işte burası kritik..her klagib senaryodaki gibi kendimi acındıracak, geçmişimin yaralarını ona açacak ve bana şefkat duymasını filan mı bekleyecektim?..biz erkek milletinin %90 ının ortak hatası..:(bu yüzdeyi de şeyden aldım, şey işte.. biliyorsunuz artık x) )
““Kadınlara kendimizi acındırmaya çalışmamız..””
Emin olun bundan daha büyük bir yanlış daha olamaz..ya da olabilir aslında.. yaş muhabbeti de en az bunun kadar sakat.. neyse..
Beyler bu şekilde bir yere varamayız..en azından gerçek hayatta varamayız…karşımızdaki kadın, bizim için üzgün olduğunu söyler (yalandan tabi.. yoksa çok da gibinde aq)..bir iki teselli cümlesi kurar, teskin dokunuşu yapar.. eğer amacınız omzunuzun sıvazlanmasıysa, okey.. doğru hareket..ama eğer daha başka planlarınız varsa, bu yöne hiç sapmayın.. karşınızdaki kadın.. hadi kadını- erkeği geçtim, karşınızdaki “insan”, eğer sizin zayıf olduğunuzu hissederse, önce yalandan bir şefkat gösterir.. ardındansa işine gelmediği her anda sizi ezmeye ve sırrını bildiği gizli yaralarınızı deşmeye uğraşır.. ulan, sokaktaki köpekler bile korktuğunuzu anlayınca daha fazla havlıyor, kovalamaya başlıyor.. hele bir de insana bunu göstereceksiniz ha??
Aman diyim.. aman.. -
692.
+4“yani, biraz kazık yemen, tecrübe kazanman gerek mi diyorsun?” diye devam ettim, ifademi bozmadan..Tümünü Göster
ilk kez gözlerini kaçırarak,
“öyle... tecrübe eşittir hayattan yediğin kazıkların toplamı değil mi zaten (:” deyip güldü, az önceki makara durumuna dönmeye çalışıyordu, ama izin vermedim,
“peki bu gönül işleri.. tecrübeler..gönül işleri ile ilgili tecrübeler…sadece acı olaylardan ve yenilen, atılan kazıklardan mı ibaret yani?..hiç güzel tecrübelerimiz olamaz mı? Dönüp baktığımızda mutlu bir şekilde hatırladığımız gönül işleri?” deyip muhabbeti iyice derinleştirdim.. artık farkında olmadan kazmama yardım ettiği kuyudan çıkması çok zordu…devam ettim, kritik darbeyi vurdum,
“olgunlaşmak için ille de acılar çekmemize gerek yok.. akıllı insan, mutluluklarından, başarılarından da ders çıkarır, tecrübe kazanır” dedim.. hani az önce size demiştim ya, “benimki de atasözü kategorisine girer mi?” diye, sanırım şimdi o espriyi daha iyi anlamışsınızdır :p o karambolde, müzikte, gürültüde o lafı nasıl sıçtım bilmiyorum ama, bence güzel denk gelmiş, bak hala kullanıyorum (:
Ve benim bu sorum, üzerine de soruya verdiğim kendimce cevabın ardından aramızdaki en büyük sessizlik oldu..(6-7 saniye filan)..nihayet ayçayı da tamamen ciddi moda geçirmeyi başarmıştım sanırım..ilk defa kelimelerini seçerek konuştuğunu fark ettim,
“haklısın aslında.. keşke öyle olsa tecrübelerin hepsi..ama kolay değil.. insan neler yaşıyor..”
“benimkilerin hepsi öyle” dedim içten bir şekilde gülümseyerek..”bundan sonrası için seninkilerin de öyle olmasında yardımcı olabilirim”
O da güldü..bir acayip baktı yüzüme.. sanki beni tartıyor gibiydi..”bu çocuk aslında ne derece samimi?” diye mi soruyordu kendine, ya da“bunda özel bir şey var mı? Olabilir mi? Yoksa sadece varmış taklidi mi yapıyor?” mu diyordu?..
Gene sessizlik oldu.. manalı gülümsemesine bakışları da eklendi.. soran gözleri üzerimdeydi.. sanki, “sözün bittiği yerdeyim ben..sen bir şey söyleyeceksen de şimdi tam zamanı” der gibiydi..
“yarın akşam” dedim.. “dokuzda xxx durağından alırım seni?”
Gülümsemesi büyüdü.. nihayet artık tamamen şakayı, komikliği bırakmıştı.. onun da heyecanlanmaya başladığını hissedebiliyordum.. karşımda..bana akşamın başından beri ilk kez içten ve etkilenmiş şekilde gülümsüyor..iç sesim beni tekrar ve tekrar “çak” yapmaya davet ediyor.. güzel bir kadını etkilemek..onu böyle gülümsetmek…doğrusu “çak” yapmaktan daha iyi bir kutlamayı hak ediyor..
“peki” dedi gülümseyerek, ama tonlaması “hadi bakalım, görücez ne numaran varsa” der gibiydi..”dokuzda, xxx de..ben ısmarlıyorum yalnız baştan anlaşalım (:”
“ben davet ettim, ben ısmarlarım” dedim sırıtarak, “sen edince de sen, ödeşmiş oluruz ;)”
Etrafımızda akan insanlar ve renkten renge koşan müzik sanki görünmez bir duvarın ardında, bizden apayrı kalıyor gibiydi.. sanki sadece ikimiz vardık, iki sandalye, bir de masa vardı.. yudumladığımız bardaklarımız vardı.. birbirimize gülümseyerek bakarken, hangimizin aklından neyin geçtiğini anlamak neredeyse imkansızdı.. dışarıdan bizi gören bir göz, birbirine sevgiyle bağlı, ilişki arifesinde ya da zaten içerisindeki muntazam bir çift görüyor olabilirdi…ama benim tek düşündüğüm şey, yarın beraber geçireceğimiz uzun gecenin finaliydi..
Ayçanın ne düşündüğünü ise ancak hakemin son 90 dakikayı başlatan düdüğünü duyduğumuzda öğrenebilecektim..ama içgüdülerim, bana bu işin peşini her halükarda kovalamam gerektiğini söylüyordu ve ben, ilk kez onlara kapılıp gitmeye bu kadar yatkındım…çünkü başka bir şey düşünmüyordum bile.. şimdi eski ben olsam, ohooo..yok işte berile ayıp oldu, bilmem şuna şöyle oldu.. şimdi şöyle dersem ne düşünürler, böyle desem ne olur.. diye elli çeşit kuruntunun içinde kaybolur giderdim, ve şu sıralarda da berille dirsek teması şeklinde şarkılara ayakta eşlik ediyor olurdum..
Sonra da “bu kız iyi kız ya, ben buna da acı çektiremem” deyip kızı bir daha arayıp sormaz, buluşma tekliflerini reddeder, öyle hıyar gibi takılırdım işte..amk…
Derin bir nefes aldım.. teklifimin kabul edilmesinin beni rahatlattığını bilerek fazlasıyla belli ettim.. derin bir oh çeker gibiydim zira.. kız gülünce,
“bazı konularda hala toyum haklısın” dedim.. gülüştük..sonra ayaklandım, elimi uzattım,
“dans?”
Gülerek elimi yakaladı, ayağa kalktı,
Birkaç dakika sonra bizim çocukların yanında, kol kola hande yener şarkılarına eşlik ediyorduk..
@4964, panpam ben orda yeni tanışma durumunda olanlardan bahsettim, hedef organizmalardan yani x)
zaten tanıdığın ve güvendiğin biriyle niçin olmasın, misal benim örneğim nilay ;)
bu gecelik benden bu kadar panpalar,
takip edenlere teşekkürler, yorumlarınızı esirgemeyin, boşluk buldukça yazmaya çalışacağım ;)
herkese selamlar panpalar,
hikayeye bir süre ara vermek zorunda kaldım çünkü biraz da etrafımda olup bitenlerle ilgilenmem gereken bir aşamadayım,
hayatım değişiyor.
yine de bir kaç partlık yazı var elimde, onlara biraz daha ekleyip perşembe akşamı 21.00-22.00 civarı paylaşmayı düşünüyorum.
o zamana kadar sağlıcakla kalın (:
not: kulak çınlamaları yüzünden uyuyamıyorum binler fazla sövmeyin ;p
selamlar panpalar,
bu gece 22.30 gibi girip partları atacağım kısmetse, görüşmek üzere (: -
693.
+5Pek yazamayacağımın belli olduğu bir döneme girdim panpalar..dediğim gibi, hayatım değişiyor, her anlamda..detayları hikayenin ya da 2. Sezonun (yani 2. Yılın aq..iyice diziye döndü (: ) sonunda paylaşacağım duruma göre..neyse..benim şimdiki hayatımdan değil, geçmişimden konuşmaya devam edelim biz,Tümünü Göster
Ama bu bölümde şöyle bir değişiklik yaparak, hikaye akışına ara vermek ve şu ana kadar sizlere tanıttığım karakterlerin etkinliklerine ilişkin bilgiler vermek istiyorum..neticede biz, kendi hikayemize kaptırmış gidiyoruz ama etrafta etkileşimde olduğum diğer insanlar da hala benim gözlemlerimden nasibimi almaktalar. Ayrıca sizin de içlerinde hikayenin şu anındaki durumlarını merak ettiğiniz
karakterler olduğunu biliyorum, gerek buradan gerekse özel mesajla yazıyorsunuz, o merakları da giderelim ;)
Tsigalko yu, geçirmekte olduğu eğlenceli gecenin içinde bırakıp, kameramızı “pro” dan “tele” ye geçirip sahanın bütününe bir bakalım,
Ebruyla başlamak istiyorum elbette..eminim ki olan bitenlerden ve son yüzleşmemizden sonra onun da neler yaptığını merak ediyorsunuzdur, zira pek bahsetmedim o günden sonra..
http://fizy.org/#s/1ajgdt
Ebru, yani anneme göre, müstakbel gelin adayı (öyle ya, neredeyse 1.5 senedir çıkıyoruz sözde), bu aralar gerek fiziksel gerek düşünsel değişimlere girmiş durumda..bunun sebebi ben miyim, benimle yaşadıkları mı? Bilemiyorum ama öyleyse eğer, kendimi mutlu hissetmem gerekir (ve onun da bana teşekkür etmesi) çünkü kızın bütün tarzı ve havası, olumlu yönde değişti..zaten güzel ve bakımlı olan ebru, son 2-3 aydır artık tamamı ile dikkat çekici bir kız haline geldi..bunu elbette orasını burasını açarak elde etmiyor,
Nasıl tanımlasam..kızın duruşu, yürüyüşü, giyim kuşamı..konuşması..konuşurken ki jestleri, bakışları..her şeyi değişti..olgunlaştı..asilleşti..
O çıtı pıtı, tiki takılmaya çalışan kız, bildiğin kadın oldu aq..hani yolda görsem “siz” diye hitap ederim..
Ayrıca sınıf içinde de aktif, öğrenci konseyine girmiş, orada çevre edinmiş, teknik geziler düzenliyor, seminerlere katılımcı listesi ayarlıyor,mayıs ayı için bir piknik planlaması yapmış, tüm sınıf gidicez filan..bunları yaparken ki duruşu da son derece asil..çünkü serhat ve binleri gibi hava atmak ya da “orgazeyşın boy” olmak için değil, gerçekten kendisi ve sınıfı için bir şeyler yapmak adına yapıyor.
Sınıfta da, kız olsun erkek olsun etrafında epey dolanan olmaya başladı, bir zamanlar tek tanıyıp sevdiği ben olan kız, şimdi sınıfın 3 te 1 i ile yakın diyalog halinde..
Denilebilir ki, kendini aştı..ağırlıklarından kurtuldu ve hak ettiği gibi yükseldi..o ağırlıkların ise ben ve bana olan aşkı olduğunu bilmek ise içimde tuhaf bir burukluğa neden oluyor..kız lanetimden kurtuldu ve resmen açıldı..nefes aldı..
Yolu açık olsun..hayırlısı buymuş..ne denebilir ki? Bana ise, artık uzaktan (ve mümkün mertebe çaktırmadan) onu şefkatle izleyip içten içe burularak gelişimini takdir etmek kalıyor..ondan ayrılmamın sebebinin, onu zehrimden korumak için ve aslında değişik bir sevgi anlayışı olduğunu bilse belki de en azından benimle konuşmaya ya da selam vermeye devam edebilirdi..sanırım bu durum içimde hep anlamsız ve benzersiz bir pişmanlık olarak kalacak..
Serhat ve binleri demiştim az önce, oradan devam edelim lafı gelmişken,
Tuvalette yediği uçan kroşeden sonra bir daha benimle göz göze bile gelemedi desem yeridir açıkçası. Gerçi ben her an bir yılanlık ve hıyanet bekliyordum ama her halde “bir dahakine kafamı filan yerinden koparır artık” diye düşündüyse ( :p ), buna da cesaret edememiştir.
önceden mecburen serhatların tayfasıyla takılan neco, artık severek ve isteyerek benim yanımda, öte yandan bu bin kurusunun da, dışarıdan sağlam gibi gözüken, ama aslında tamamen menfaat ve çıkar anlaşmasına dayanan 4 lü bir grubu var..eh işte, tek başına “adam” olamayanların dördü bir araya gelmiş.. gerçi onlar da hala “bir adam” edemiyor ama.. idare ediyorlar..
Ha derseniz ki, “lan amk tsigalkosu, sen adam mısın?”
Bilmem.. yaşadığım iç savaşlar ve her daim beynimde dolanıp duran yaradılışım ve yetiştirilişimin zıtlığına dair düşünceler beni adamın da ötesinde, “ihtiyar bir adam” bile yaptı diyebilirim.. bilmiyorum acaba bu yaşında bu derece kendi içinde gel gitler yaşayan ve mücadeleler veren insan var mıdır..
Kimi geçim derdiyle uğraşır.. kimi patronuyla, kimi işçisiyle, kimi ailesiyle.. kimi sağlık sorunlarıyla..
Ben de kendimle uğraşıyorum işte.. bence bu da “sağlık sorunları” kategorisine dahil edilebilir.. çünkü inanın, bugün, dönüp o zamanki hallerime, hareketlerime ve yaptıklarıma baktığımda, ciddi anlamda ruhsal buhranda bir post-ergen görüyorum sadece.. neyse, konu ben değildim bugün.. konumuza, yani diğer karakterlerimize dönelim ;)
Serhat ve binlerinin sınıfı ele geçirme çabası elbette devam ediyor..ve aklı başında olan kimsenin de bu durumu giblediğini sanmıyorum.. aman, benden uzak olsunlar da..ne tak yerlerse yesinler.. isterlerse dünyanın tapusunu alsınlar, bana bir ev, bir bahçe bıraksınlar, gene umurumda olmaz..ben işime bakarım.. kendi işime..
Neco, sınıftaki kadim dostum.. yalnız bu aralar biraz sıkıntı.. sıkıntılı demeyelim de, biraz dolu görünüyor..şu, alperin ayarladığı eğlenceli gecemiz de relax olduğunu görmek beni de mutlu etti. Çünkü her ne kadar neco, bir tolga, bir Alper, hele hele bir okan olmasa da, yine de ortamda bulunması ve bulunduğu sırada havasında olması, ortamın kimyasına oldukça olumlu etkilerde bulunan bir çocuk. iyi çocuk yani.. böyle adamları her zaman bulamazsınız, adamın tribi yok, içten pazarlıklı değil, binlik yapma arayışında değil, patavatsızlığı, hırdavatlığı yok.. hatta diyebilirim ki, bizim grubun en az “hıyar” olan adamı necodur.. geri kalan hepimizde hıyarlık var.. nurettin, yani namı diğer nuriş de dahil olmak üzere (:
Nuriş de aramızda en az hıyar olan 2. Eleman olmakla beraber, arada yaptığı umarsız espriler ve katkılarla da zaman zaman epey yarıyor bizi.. böyle tam bir katalizör eleman modunda, orda sakin sakin oturur, seni dinler, hiç ummadığın anda bir şey der, yerlere yatarsın aq..öyle de bir sevimli bin.. ayrıca yetenekli de,
Deli gibi klagib ve elektro gitar çalıyor, piyanodan da anlıyormuş.. parmaklar işlevli yani (:
Ben de bir ara piyano dersi almıştım..bir tek türk marşını ve “yılan hikayesi” dizisinin müziğini çalabiliyorum aq…gitarın “Akdeniz akşamları” neyse, bunlar da piyanonun, org un osudur..
Bu yeteneklerinin yanı sıra tuhaf bir mekanik zekası da var, elinden her türlü marangozluk geliyor siyah çerçeveli gözlüklerinin ardından etrafı süzüp çenesindeki kıvırcık sakalı sıvazlarken tam bir makine mühendisi edasında.. hatta biz arada takılıyoruz buna,
“olm sen tam itü makinelik adamsın lan, ne işin var bizim bölümde” diye.. adam scofield ya (:
Bir gün gitar getirdi okula, çalıp söyledik filan.. güzeldi..sesimi görücüye çıkarma fırsatım oldu.. epey övgü aldı.. gerçi ben salak salak sağda solda mırıldanırdım paso, hiç sus diyen de olmadı bu güne kadar ama böyle gitarlı mitarlı ortamda hiç söylememiştim..
http://fizy.org/#s/1ajexe
Nurişden bahsetmişken, onun üzerinden devam edip alperin eski sevgilisi ilayda ya geçeyim,
Ne alaka diyeceksiniz, ama, nuriş ile ilayda arasında, kızdan kaynaklı bir yakınlaşma oldu..artık bir amaçla mı (kıskandırma, intikam vb.) yoksa tamamen duygusal olarak mı bilmiyorum ama ilayda bizim sevimli bine bariz asılmaya başlamıştı..
Elbette kendini düşürmekle kaldı..valla alperin eski kız arkadaşıymış bilmem neymiş demedik, aramızda epey bir taşağa sardık bu durumu, hatta Alper de epey katkı yaptı, “olm nuriş, bak ben denedim, iyi parçadır yani, sen de deneyebilirsin istersen, dargınlık kırgınlık olmaz :p”
Erkek muhabbetleri işte (:..
Ama buna mahal veren de yine kadınların kendisi..şahsen ben ilayda nın, dolgun göğüsleri ve kavisi keskin zütüne güvenerek, alperden intikam almak adına, nurişi ayartma ve hatta grubun dengisini bozma amaçlı bir atraksiyonda olduğuna inanıyorum..ama bu işler sadece kıytırık gençlik dizilerinde olur..işte bu hatun da oradan öğrenmiş gelmiş, gerçek hayatta uygulamaya kalkıyor..mal..lan satar mıyız biz birbirimizi ha?! Amk kevaşesi!! Erkek adamın arkadaşlığı iki cilveye, bir gülüşe bitecekse zaten, ben o arkadaşlığın da ta dıbına koyayım, o erkeğin de adamlığına sokayım afedersin..
Neyse..nuriş hikayenin şu aşamasında dahi (olaylar 2 ay önce filan başladı) kıza “gösterim vermeme” modunda..bildiğin oynuyor, salak ilayda da nın da işine geliyor olabilir bu, salak bizimkinin ayarı aldığını sanıyor ama asıl ayarı alan kendisi, gidiyor çocuğun dizine filan yatıyor amk sırnaşığı, bizimki de dönüp bize sırıtıyor çaktırmadan, biz arkada el, kol, bacak, ne hareketler ama, kopuyoruz aq x)
Özet: kızlar, böyle toplara girerek kendinizi küçültmeyin..ha, ben illa ortalığı karıştıracağım diyorsanız da addıbınızı iyi seçin, yavşaklık ve kaypaklık katsayısı yüksek olsun..bizim gibilerine denk gelirseniz gibiş muhabbetlerine taşak mezesi olursunuz.. -
694.
+5Gelelim tolga-nilay ikilisine..Tümünü Göster
Bu ikilinin, özellikle nilay kısmında ağır problemler var bir süredir..kızın ailevi durumları malum..çok acı gerçekten..ama bunun hıncını sevgilisinden ve yakın arkadaşlarından çıkarmaya çalışması da bir o kadar anlamsız..nilay gibi bir kızdan daha olgun davranışlar beklerdim..ama gerçi kızın kafasının bu aralar epey karışık olduğunu düşünüyorum..zira bizim tolga da az hıyar değildir..iyiliğine çok iyidir, ama bir de gamsızlığı tuttu mu, “ölüyorum lan” desen, “ya gibicem şimdi sırası mı?” der (:
Nilay, kendi sorunları ve tolganın hıyarlıklarının üzerine bir debenim tuğçe ve seda ikilisiyle olan yakınlaşma mı da kıskanıp, iyice dellenmesi sonucu, hem tolgayla hem benimle kavga etmiş ve, etrafının en kalabalık olması gereken bu zor zamanlarında yalnız kalmıştı..
Doğrusu ben uygun bir zamanda gidip özür dilemeyi düşünüyorum..hayatta yapmayacağım bir şey olsa da, şartlar normal şartlar değil, böyle bir zamanda nilaya sırtımı dönemem..ama şimdilik, kendi kötücül karakterimi beslemek adına, yakın olduğum bütün kız arkadaşlarımdan uzaklaşmam gerek..beni öyle, ellerim kanlı şekilde görsünler istemiyorum..ben tsigalkoyum..onlar için,sözde çapkın, eli işte gözü oynaşta taklidini sevimli bir biçimde yapan eğlenceli bir çocuğum..
Gerçekte ne olduğumu bilmelerine gerek yok..
Tolga ile bu aralar her zamankinden fazla ortak etkinlikte bulunuyoruz..şu, alperin ayarladığı geceye gelmemesi haricinde, hemen hemen her türlü aktiviteye beraber katıldık, konuşmak istediğini hissediyorum.. bana nilay konusunu açacak..ama bir türlü beceremiyor.. eğer nilayı tanımıyor olsaydım, dahası tanımayı geç, kankası modunda olmasaydım..o zaman eminim ki çok daha rahat paylaşabilirdi benimle bu konuları, yapmadığımız şey değildi özel hayatlarımızı paylaşmak..her şeyini biliriz birbirimizi..ama şu durumlar..tam bir çıkmaz aq..çiğdemin de dediği gibi, ilişki iyi giderken avantaj gibi görünen bu üçlü sevgi bağı, olayların negatifleşmeye başladığı şu sıralarda sıkıntılı hale gelmeye başladı..
çiğdemden devam edelim.. kızla bağlarımı koparmaya çalışıyorum.. çünkü kendisi her ne kadar bana ayak uydurmaya çalışıp rahat ve cool kız havaları yapsa da, benim skor yapabileceğim bir kız değil.. yani onu harcamamak için kendimden uzaklaştırmam gerekiyor.. fakat sorun şu ki, hem bağlar, ben farkında olmadan oldukça sıkı bağlanmış, hem de bu bağlar sadece ikimizi değil, bizi birbirimize uygun gören tuğçe ve sedayı da etkiliyor..
Neyse..ben bir şekilde çiğdemden kurtulacağım..her ne kadar artık davetlerini ve attığı mesajları silkememekten ötürü utanmaya başlasam da, yapılması gereken yapılmalı..bir kızı muhtemel ya da mevcut bir ilişki için mücadele ederken görmek gerçekten şaşırtıcı ve olağan üstü bir şey..her zaman olmaz..her kız yapmaz, yapamaz.. hele internet sosyalitesi ile yetişmiş yeni nesil barbi bebekler bu işlerden hiç anlamaz..
http://fizy.org/#s/1aiv70
Tuğçe- seda ikilisinin zaten sevgilileri var, tuğçe de henüz buldu..hayırlı olsun..arayan bulur..belasını da bulur, mevlasını da bulur..yine de ikisini de manitası uzakta olduğu için, okulda bana ihtiyaç duyuyor olmalılar..ama bu çiğdem olayındaki baltaca tutumumdan ötürü bana tavır alabilirler (ki ben de zaten bunu istiyorum)..sonra da unuturlar birlikte geçirdiğimiz zamanları..evet..unuturlar ve geçer gider..
Hani diyorlar ya, işte kadınlar affeder ama unutmaz, yok efendim kadınların duygusal hafızası daha kuvvetlidir falan filan..palavra..
Kadınlar işlerine gelmeyen şeyi, kağıt öğütücüsünün kağıtları öğüttüğü gibi öğütür ve anında çöpe atarlar..hatırladıkları şeyler ise, genelde işlerine giden, hoşlarına giden ve maddi ya da manevi getirisi olan şeyledir..
Bu yüzden ki özel günleri asla unutmazlar..çünkü hep bir beklentileri vardır..
Öte yandan, dediğim gibi, artık onlara fayda sağlamayacak kişileri ya da olayları anında harddiskten silerler..bundandır ki, sizin giden sevgilinin ardından peş peşe efkar sigarası yakıp, kulağınızın fonunda arabesk, gözünüzün önünde yaşlar, ağzınızda %45 lik alkolün ve anasonun verdiği uyuşturucu etki ile teselli bulmaya çalışırken, onların kendilerine öğle yemeği ısmarlayıp, yeni model kot eteklerden bir tane aldırabilecekleri yeni bir yakışıklı (?) aramaları…bana kadınları anlatmayın..peh..
Elbette aklı başında kesimi tenzih ediyorum…zira onlar da hemcinslerinin düştüğü menfaat çukurlarını, bizlerden dahi önce görebiliyorlardır zaten..
http://fizy.org/#s/1ai7bv benim şarkım lan bu..
Zerzevat fatih, onu dışarıya çağırdıktan 1 hafta sonra haber yollatmış bana..ben de “aha, gün bugün, çenesini kırıcam” diye kedime gaz verip bir de gittim ki, meğer çocuk özür dilemek için çağırmış..herhalde mine filan da o yönde baskı yaptı..neyse..özrünü silkemedim pek, raconu kestim ayrıldım..bu saatten sonra sorun olmaz herhalde..hadi gene iyisin gözüm, kurtardın çeneyi :p
Mine..gerçek bir peri kızı..benim zamanında kalbini hunharca kullanıp, masum duygularının üzerinden hoyratça geçmeme rağmen, yine de hayatına neşeyle ve üzerine koyarak devam ediyor..e ya ne yapacaktı? Yasa girip, karalar mı bağlayacaktı? Manastıra gidip rahibe mi olacaktı?..unuttu, gitti..bitti..kadınlar unutur..
Erkekler ise, geriye dönüp baktıklarında, o malum sofralar her kurulduğunda..vücudun alkol oranı biraz arttığında, kızına göre, kah ucuz bir sürtüğü hatırlar ve onun maneviyatını masanın orta yerine atarlar, kah saygı değer bir hanım efendi niyetine kadeh tokuşturup kendi çaplarında onurlandırırlar..
Ebru ve mine..sizler nerede ve ne zaman olursam olayım..hangi masada oturursam oturayım..ve kaç kadeh içersem içeyim, onurlandıracağım kadınlarsınız..elimden geldiğince..
bu gecelik benden bu kadar panpalar,
hafta sonu karakterlerin geri kalanlarından da bahsedip (ki aralarında özellikle bekledikleriniz olduğunu biliyorum) yeniden hikaye akışına döneriz,
kısmetse bu yılı 1-2 hafta içinde bitiricez zaten, bir şey kalmadı (:
takip edenlere teşekkürler, yorumlarınızı ekgib etmeyin, öpüldünüz *
herkese selamlar panpalar,
pazartesi 22.30 a saatlerimizi ayarlayalım, epey yüklü gireceğim,
hafta sonu boş geçmedi anlayacağınız ;)
görüşmek üzere.
not: yoğun gül kokunuzu gibeyim *
vay dıbına koyim ya ortalık karışmış, beyler dün gece saat 9 dan 1 e kadar elektriksiz oturduk aq..
bu akşam acısını çıkarıcaz ama merak etmeyin, ben de sinir oldum ama ne yapayım. bir daha böyle saat, tarih filan vermeyeceğim, ne kadar cenabetlik varsa geldi başıma
selamlar panpalar, 5 dk ya başlıyorum, şükür kavuşturana (: -
695.
+7Mesele, masada birilerini onurlandırmak olunca söz konusu sadece karşı cins olmuyor elbet,Tümünü Göster
O masaların şeref konuklarından biri de okan olmalıydı, eski dostum..kardeşim..malumunuz, bağlantıyı koparmadık hiçbir şekilde,hatta şu içinden geçtiğim zor ve karmaşık dönemlerde bile taa Amerikalardan adamı işin içine çekip tavsiyeler aldım, sanal da olsa sırtımı sıvazlattım..ah be kardeşim..ah be dıbına koduğumun..her şey o kadar farklı olurdu ki sen olsaydın, belki de çoktan adam etmiştin beni, şimdi yürekten sevdiğimiz, bizi gönülden seven sevgililerimiz kollarımızda, çift çift takılıyor, hayatın tadına, en az, benim her gün görüp de imrendiğim liselivari aşıklar gibi varıyor olurduk..
Harbiden lan bak aklıma geldi de, bu uzun süreli ilişkileri insanlar nasıl sürdürebiliyordu? Papaz her gün pilav yer miydi lan?..ozan denen yavşak züt veren bile yürütebiliyordu da ben nasıl bir türlü kendime bu konularda güvenemiyordum? Akıl alır gibi değil..
ah evet,
Ozan-ayşen ilişkisi hala gayet emin adımlarla sürmekte, gerçi son zamanlarda biraz hız kestiler, sanırım bunda aynı evde kalmalarının da etkisi var..önceden her arada, her öğle arasında kalorifer diplerinde, köşe masalarda, cam kenarlarında çekişirken görülebilen
ikili artık belli bir doyumu sağlamış olmalılar ki, en azından okulda kendilerini kontrol edebiliyorlar..
Size, onları öpüşürken ilk gördüğüm zaman yaşadığım duygu karmaşasını ve bunalımı anlatmıştım..bu görüşümün üzerine, belki en az 20 kere daha aynı, hatta daha ileri pozisyonlarda gördüm sevgi pıtırcıklarımızı..hem bu sefer, öyle beni fark edince ayrılmaya filan da tenezzül etmediler.. çoğu zaman ne benim ne de bir başkasının farkında bile olmadılar..
Tabi ben bunları yazmadım..yazamadım..ne yapayım beyler, onları züt züte gördüğüm her günün akşamında yastığıma kafamı gömüp ağlayamazdım ya? Ya da gelip burada mı ağlamalıydım? Hayır..hem kendimle, hem onların hayaletleriyle savaştım ve nihayetinde, bir şekilde kazandım..kazandım! kazandığımı biliyorum..hissediyorum..neysem oyum..kendimi buldum..
Ayşenle son göz göze gelişimizde, bana bakarken gözlerinden çıkan alevleri ve sebepsiz öfkesini görebiliyordum.. sanki zütten kazık yiyen ben değil de o anasını satayım..ama bir gün elbet kızım..bir gün elbet.. maddi ya da manevi, hesabını soracağım senden çaldığın masumiyetimin..sen, Avusturya Macaristan tahtının veliahdını vuran suikastçı misali.. bir savaş başlattın.. senin ve benim dünyam arasında..ve ben, o malum bombayı da nereye atacağımı biliyorum.. sadece güç topluyorum ve zaman kolluyorum..
Laf ayşenlerden açılmışken..bu isimden nefret etme sebeplerimi pekiştiren bir diğer adaşını yani ayşen two yu da anmadan edemeyeceğim,
Kaltağı malum günden sonra 3-4 kere daha gördüm, hatta birini yazmıştım sanırım.. neyse, sonuç ne derseniz,
Amı zütü dahil, vücudunda görmediğim yeri kalmayan, seviştiğimiz gece beni daha da hızlandırmak için ellerini belimden ayırmayan bu sözde pahalı görünümlü paçoz huur (lan ne kin gütmüşüm ha, iyi ki bir gibemedik x) ), beni her gördüğünde ya kafasını yere eğdi, ya da gözlerini ufuk çizgisine çıkardı.. yani aklı sıra benden utandı.. hoşaf..fazla değil, bu şırfıntılıkla devam ederse 1-2 seneye kendini bin kurusunun birine deldirir, ondan sonra hepimiz rahat ederiz aq..gösteriş budalası kevaşe..
Bu karakterler haricinde, hikâyemizin ilerleyen bölümlerinde ortalığı karıştıracak olan ceren, elif, Ayşegül ve meltem var bir de tabi, aklınıza geleni tahmin ettim, hayır grup yapmayacağız beyler (:
Sadece bu kızlarla da işimin bitmediğini bilmenizi istiyorum (daha doğrusu onların benle işinin bitmediğini)..zaten her karşılaşmamızda, gözlerindeki bakışlardan, bir andan değişen tavırlarından da bunu anlamak mümkün, ama elbette ben o zaman için bu kadarını tahmin edecek durumda değilim..
http://fizy.org/#s/1ahe5v
Kısa kısa bahsedecek olursak,
Bir kere elif var, minenin sevgili dostu..bu aralar eskisi kadar samimi olmamalarına ve benle tanışıklığının da sadece mine den kaynaklı olmasına rağmen, şimdi allahı var, kız beni ne zaman görse selam veriyor..ama tuhaf bir ifadesi var hep, hani o, zamanında alışık olduğum, yırtıcı, tehlikeli kız değil de, temkinli hatta endişeli görünüyor diyebilirim bana karşı..
E tabi o da haklı şimdi, kanepede üst üste uyuduğumuz gece gibmedik ya, kötü olduk anasını satayım, gibeydim kıymetli olurdum..
Ceren var sonra, o da arada karanlık bakışlar fırlatmakla meşgul, hep yüzünde bir öfke, hep bir suçlama..lan ne var arkadaşım? Ne var?
Ne yaptık yani? Bir yılbaşı gecesi seviştik, sen de mutlu oldun, zevk aldın, ben de..yani alan razı veren razı iken, senin bu havan ve tribin kime?..
Ayşegül desen , hatundan biri kantinde biri koridorda olmak üzere iki kere bariz omuz yedim, hele koridordakinde az daha dengesiz dursam uçuracaktı sağ olsun, her ikisinde de defalarca özür dileyip, kısa bir muhabbet etme fırsatı buldu, ben de güler yüzle karşılık verdim tabi ne yapayım aq..alperlerin sınıfında (yani benim özellikle ilerleyen yıllarda bol bol alttan derslere girmek zorunda kalacağım sınıfta) olduğu için sık sık görüyorum..kimi zaman utangaç bir selam verip uzaklaşıyor, kimi zaman görmezden geliyor..o da ne yaptığını bilmiyor, ama bazı defterleri tam olarak kapatamamış olma ihtimali var..umarım ben yanılıyorumdur, ve bu his sadece zütümün gereksiz kalkıklığının bana oynadığı bir ışık oyunu, halüsinasyon filandır..
Melteme gelirsek, kızı malum geceden sonra iki kere gördüm sadece, birini yazmıştım diye hatırlıyorum zaten..bir diğerinde de beni gördükten sonra kaçmakla yetindi..o, alelacele ortamdan uzaklaşırken, hem zavallılığına güldüm arkasından, hem de kendi zavallılığıma üzüldüm…her halde benim kaderim buydu..benimle bir şekilde tanışan, yakınlaşan, bir şekilde bir şeyler paylaşan bütün kadınlar, bir zamandan sonra koşarak uzaklaşıyorlardı benden..dostlarım..sevgililerim..fak badi kategorisinden olanlar..yangından kaçar gibi..batan gemiden kaçar gibi..kurt sürüsünden kaçar gibi..
Belki bir nedenle içimdeki kötüyle tanışma fırsatı bulduklarından, belki de sadece başlarına gelmesi muhtemel olan şeyleri hissettiklerinden..ya hani şimdi böyle konuşunca, millet tecavüz edip öldürdükten sonra gömüyorum filan sanacak insanları…yo..ben şiddet karşıtı bir insanım.. ayrıca bir karşı cinsime de gönlü razı olmadığını hissettiysem parmağımı bile değdirmem.. benim verdiğim zarar ruhlara ve kalplere genelde…insanların duygularına tecavüz ediyor.. umutlarını öldürüyor, hayallerini gömüyorum.. onlara, sadece bir süreliğine, kendilerinin dünyanın en şanslı kadınıymışlar gibi hissettirip, sonra da nedensizce çekip gidiyorum.. gidiyordum…
Neyse ki artık öyle şeyler olmayacak.. kimse kendini kıymetli filan hissetmeyecek, köyden şehre inme masum kezbanların kalbi kırılmayacak, ayrılmak istediğimde bana yaşlı gözlerle bakıp lanet okuyamayacaklar çünkü zaten hiç birleşmemiş olacağız.. artık mineler, ebrular ve diğer bilmem kimler üzülmeyecek (lan Türkselin kardelenler reklamı gibi oldu ama neyse, idare edin), artık ayçalar var.. güzel günler, geceler geçireceğimiz..ve uyandığımızda geleceği düşlemeyip, kapıdan çıkarken arkamıza bakmak zorunda kalmayacağımız ayçalar..
Nihayet, ait olduğum yerdeyim.. kendime layık, aşağılık mı aşağılık bir kategorideyim..
başlık yok! burası bom boş!