-
651.
+4Kafayı aşk meşk işlerinden kaldırmam, biraz etrafımı görmeme, dolayısıyla da normal arkadaşlıklar kurup, hali hazırda var olanları da ilerletmeme yaramıştı. Hayat böyle de güzeldi.. dahası, kendim gibi adamları da dışarıdan izleme olanağı yakalamıştım böylelikle..pek hoş göründüğümüzü söyleyemem, nasıl olmuşta zamanımın ve hayatımın büyük bir bölümünü bunlara adayabilmişim? Bu saçma sapan gönül oyunlarına, aşk pıtırcıklıklarına.. yaparken, olayların içindeyken nasıl farkında değilseniz, dışına çıktığınızdaysa bir o kadar farkında oluyorsunuz, garip-tuhaf geliyor bir zamanlar yaptığınız ve size benzeyen adamların yapmakta olduğu hareketler..Tümünü Göster
Bense artık kendimi bu işlerin dışında tutmaya çalışıyorum.. sanki sigarayı bırakır gibi.. uyuşturucuya karşı rehabilite olur gibi…gereksiz gönül işlerinden kurtulmaya çabalıyorum..ama içine bu kadar saplanan ve bir zamanlar tüm ilişkilerini bunun üzerine kuran bir adam için bu o kadar da kolay değil.. hani, siz bıraksanız, o sizi bırakmıyor..
Tuğçe ve seda ile takılıyorum okulda artık.. savunmamı güçlendiriyorlar, hiçbir kız yanında iki kızla gezen bir adam hakkında duygusal yargılara kapılamaz..bir ara düşündüm lan acaba yüzük filan mı taksam diye.. harbi bak.. sırf sahipli gibi gözükmek için..ama sonra çok salakça geldi tabi amk sanki yiyecekler beni..o kadar da hafifleşmeye gerek yok.. hafifleşmek diyorum, çünkü nişanlısı ya da yavuklusu ya da her ne takuysa, işte ondan, olmadığı halde parmağında yüzükle dolaşan kezbanlar biliyorum. Bu arkadaşlar böylelikle kendilerini yemek isteyen hunhar erkek kalabalığından korunmuş filan oluyorlar.. tövbe ya rabbim ya resul Allah.. (: neyse..
üniversite hayatım boyunca, nilaydan sonra, arkadaşlık olarak en çok ilerlediğim karşı cinsler, bu kızlardı.. tabi bunda onların bana karşı benim de onlara karşı ekstra bir his beslemiyor olmam en büyük faktördü..
Birinin zaten uzakta yavuklusu vardı.. diğerinin gözü yükseklerde, anlatmıştım...
Muhabbetleri hoş, gülüp eğleniyoruz.. kasmayan yapıda, samimi insanlar, e zaten öncesinden de tanışıklığımız olunca, benim onlara bu ani yaklaşmam da onları şaşırtmadı.. kendilerini kalkan olarak kullandığımı bilseler biraz kızarlar sanırım, ama yine de sıkıntı olmaz.. diyorum ya, anlayışlı tipler.. şöyle bir bakıyorum da, onlarla küsmek, onları kızdırmak için çok çok olağandışı bir şey yapmanız lazım yani.. bakıyorum sedaya, lan.. yani şu tipi nasıl kızdırabilirsin ki :p
Benim onları kalkan olarak kullandığımı anlamaları şöyle dursun, beni mağdur ve yalnız olarak biliyorlarmış meğer.. konu açıldı da öğrendim,
Tuğçe,
“tsigalkocum, aşk hayatın nasıl gidiyor bakalım :p”
Deyip yem attı, ben de vakur delikanlı moduna geçip,
“yok bir şey ya..bıraktım o işleri” dedim buruk bir şekilde..
Seda,
“kızım çocuk daha yeni ayrıldı sevgilisinden..ne aşkı..”
Ben bir an tedirgin oldum ceydanın mevzusu geçince, sakın ola oradan üzerime yüklenmesinler?? Valla arkadaş markadaş demem kalayı basarım..
Tuğçe,
“orası da doğru tabi..ya o kız nasıl oldu da bırakıp gitti öylece aklım almıyor ya..millet sırf sevgilisiyle aynı okulda okumak için yatay geçiş bilmem ne kovalıyor, bu da tam tersi, çocuğu bırakıp gitti..”
şaşkınlık katsayım yükselmeye başlamıştı..ne diyo lan bunlar, taşak mı geçiyorlar benle acaba?
Tuğçe tekrar bana dönüp konuştu,
“o gittiği için ayrılmak zorunda kaldınız demi siz? Neden öyle bir şey yaptı?”
Bir dakika..bir dakika.. hatlar biraz karışık sanırım.. yani, şimdi bu kızlar, Ceyda beni bırakıp gitti mi sanıyorlar? Yani, beni ondan ayrılmamdan ötürü kızın gittiğini değil de, tam tersini?..hım.. burada da mağdur ben oluyorum yani?
Oha? Nasıl olur lan böyle bir şey?..acaba beni mi deniyorlar?
Bu bir oyunduysa eğer, kuralına göre oynamak gerekirdi,
“ya..ailevi meseleler filan da var ama..ne bileyim.. gitti işte.. vazgeçiremedim..”
“öyle uzaktan da yapamazdınız zaten? Demi..zor be uzaktan..” deyip arkadaşının omzunu sıvazladı..
“aynen” dedim..
“çok üzülmüştün ama sen o gün.. kıyamam ya..”
Omuz silktim, “yapacak bir şey yok” der gibi..
Ve tam o an kafamın içinde bir ampul yanıverdi (Edison u rahmetle anıyorum), nilay?!
Tabi ya! Nilayın işiydi bu…o gün gerçeği bir tek ona söylemiştim omzunda ağlarken..eh, elbette yakın çevreden durumu soranlar olacaktı..bu kaçınılmaz.. zira insanoğlu meraklı bir varlık.. bizim kız da “tsigalko kızı terk etti, kız da gururuna yediremeyip okulu bıraktı” gibi öldürücü bir cümle kurmamış ve beni mağdur olarak göstermişti.. hesapta, ben vicdan azabından değil, giden sevgilimin ardından ağlıyordum…
Vay amk.. -
652.
+4Kralsın be kanka.. vallahi kralsın…en hakikisinden bir insan evladısın.. eğer bu olayı olduğu gibi anlatmış olsa, bugün muhtemelen duyanların hiç biri yüzüme bile bakmazdı…tam pekekente çıkardı adım.. yanıma kimse yaklaşmazdı.. sonra ben de gene tuvaletlerde sinir krizi geçirirdim herhalde.. gerçi yok lan..ne sinirlenicem…iyiden iyiye ipi koparır, jigolo filan olurdum muhtemelen..Tümünü Göster
iyi, direkten dönmüşüm valla..
“hala seviyor musun onu, özlüyor musun?” dedi tuğçe anlayışla.. duruma cidden üzülmüş gibi bir hali vardı, samimi geldi hareketleri,
çok da fazla demagoji yapmaya gerek yok diye düşünüp, “yok be canım.. yaşandı bitti işte.. tabi insan başlarda çok hesap soruyor kendine, karşısına, hayata..ama illa ki alışıyorsun.. nelere alışıyoruz şu hayatta..”
“doğru diyorsun” deyip sevgiyle omzumu sıvazladı,
“ben artık beni üzmeyecek, böyle bunalımlara sürüklemeyecek, harbi bir kız düşlüyorum..onu da öyle arayarak bulamazsın.. kısmet işi biraz.. yetti artık 2 senedir çektiklerim..”
“hımm.. ebruyla da şey olmuştu demi sizin..”
“aynen…bilmiyorum neyi yanlış yapıyorum..ama bir türlü dikiş tutturamadım.. herhalde yetemiyorum karşımdakilere.. onları anlayamıyorum..ne bileyim, demek ki gerçekten sevmiyorlar..bir şeyler hissetmiyorlar.. zamane kızları işte.. sözüm meclisten dışarı (:”
Off..of..çok şerefsizim…iki dakikada mağdur rolüne kess!..allaahh..lan ben ne bahtsız adammışım bee, ayşen olayından haberleri var mı bilmiyorum da, ben kendimi öyle bir anlattım ki şimdi yani…ebrudan posta yemişim, vay efendim Ceyda bırakıp gitmiş.. laaaayyynn.. acıların çocuğu detected…
Gülüştü bizim kızlar, “olur be tsigalko…belli mi olur bu işler.. çıkıverir biri bir anda, öyle umutsuzluğa düşmemek lazım.. üzme kendini..”
“yok canım.. üzmüyorum zaten.. sadece, bekleme modundayım işte (:”
“iyi bakalım.. allah gönlüne göre versin diyelim ;)”
Allah vereceğini verdi bana gene be tuğçecim.. hafta sonu ne tak yiyecez bakalım.. aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık.. merveye yakınlık göstersem, biliyorum, olacak o iş…yani hiç boşuna kendimi kandırmaya gerek yok…tanışma stilimizden belliydi zaten amk…yakınlık göstermesem, bu sefer de kıza ayıp olacak..ya da işte aklı filan karışacak, beni kötü biri sanacak (daha doğrusu kötü biri olduğumu fark edecek)..üzmek de istemiyorum.. gerçi çıkıp ayrılınca sanki daha mı iyi olacak? Orası da ayrı bir muhabbet…pff.. napıcam lan gibişkenler? Aslında en iyisi gidip çükü kestireceksin abicim..ohh, kafa rahat olacak…lan.. neler diyorum ben ya…hey allahım, arayana vermezsin, ben kaçıyorum, sen yağdırıyorsun..bu nasıl iş?..
Cuma günü nilay ı sıkıştırdım okulda,
“hişş, yavru..gel hele konuşak senle”
“ahaha.. ııyy kıro (: …konuşak bebe, ne diyecen?”
“gel kantine inelim, bir şey danışıcam sana..hem de teşekkür edicem..”
“hımm.. teşekkür mü? Ne yaptım farkında olmadan, manita filan mı düşürdün sayemde?”
“ha ha çok komik..”
“ne var be..kötü bir şey mi dedik? :p”
“kızım benim o taraklarda bezim yok artık”
“belliii, gözler fıldır fıldır maşallah, durduramıyoruz (:”
“napiyim la..onu da mı yapmıyim.. kestireyim de kurtulun”
“hahaha gerizekalııı.. pisliksin..(:”
“(: gel hadi..”
Kantine oturduk, çay-simit-üçgen peynir üçlüsüyle bir yandan atıştırıyor bir yandan konuşuyoruz..
“önce teşekkürümü mü edeyim, yoksa sorumu mu sorayım?”
“ne..ne bileyim, fark etmez bee..ama meraklandım haa, hadi (:”
“tamam önce teşekkür edeyim.. tuğçelere filan şu, Ceyda olayının aslını söylemediğin için sağol..”
Biraz durdu, sonra imalı bir gülümseyişle,
“bişey değil.. herhalde öyle diyeceğim, öbür türlü söyleyeyim de linç mi etsinler seni…bir daha yüzüne bakmazlardı valla..”
“eyvallah.. aynen..ben de senin başına kalırdım sonra, iyi düşünmüşsün, hem kendini hem beni kurtardın :p”
“manyak :p..bu muydu teşekkür konusu?”
“hee..”
“yalnız böyle kuru kuru teşekkür?”
“çay-simit aldık ya la?”
“ı ıhh bunlar kesmezz..”
“taam ne istiyon alam?”
“yarın işim var bir yere gitmem lazım, bana eşlik edicen, olur mu?”
“ne işi? Manitan etse ya eşlik?”
“onun işi varmış, tek başıma gidecektim ben..şu projeyle ilgili, ilçelerden birine gitmem lazım.. zaten sana soracaktım gelir misin diye, kesin sallarsın diye soramadım.. (:”
“hıı..ee, şimdi sallamıcam mı peki?”
“sallayamazsın, yoksa teşekkürün kabul olmaz (:”
“hey anasını ya…iyi.. bakarız..”
“bakarız makarız yok.. gelicen?”
“tamam geliriz yaa başıma bela aldım arkadaş..”
“hah şöyle (: …ne sorucan peki sor bakalım şimdi?”
Aniden hatırladım.. yarın bir yere gelmem mümkün değil lan, yarın buluşmam var benim, zaten onun için akıl alıcaz ya? -
653.
+4Nilaya durumu anlattım,Tümünü Göster
“öff yaaa..bu erkekler hep bir şekilde yırtıyor.. heep..”
“valla bak, eğer buluşma işi olmasaydı gelcektim ((: , tolga hıyarının ne işi varmış be?”
“ya çocuk ödev hazırlıyormuş, ben de şimdi kötü sevgili olmak istemiyorum engelleyip :/”
“pff sanki 24 saat ödev yapacak..”
“öyle ama işte.. çok işim var filan deyince.. ısrar edemedim..”
“neyse.. gidersin ya, ya da kızlardan birine söyle, birini bulursun bir şekilde?”
“bakıcaz artık..ee sen ne soracaksın ki bana buluşmayla ilgili? Hayatında ilk defa mı kızla buluşucan olum (:”
“ilk defa değil belki..ama bu mantıkla ilk defa..”
“hangi mantık?”
“ya nilay.. şimdi, biliyorsun ben bu son olanlardan sonra, artık böyle.. nasıl diyim, geçici ilişkilere pek sıcak bakmıyorum, insanlar çok kırılıyor sonra malum..ama bu kızla da tanıştık bir şekilde... tutamadım kendimi, şimdi de buluşucaz işte.. benim bir şekilde buna, onu kırmadan ayarı vermem lazım.. hani, anladın işte sen beni..”
“anladım.. geyim de ((:?”
“lan bak ciddi bir şey soruyom, saçını başını yoldurma”
“hehe..ama kesin çözüm yani bak :p”
“kes kes..”
“valla..ne denir ki…aslında, çok da bir şey demene gerek yok, kızlar zaten çekingen olur..ne bu olum, hemen buluşmaya gidiyon diye üstüne mi atlayacak sanıyorsun bebe? Hem sonra, madem ciddi düşünmüyorsun, vicdan yapıyorsun, ne tak yemeye kızı buluşmaya çağırdın?”
“sorun o işte, ben çağırmadım, o davet etti beni..”
“uuu.. çok cesur gördüm bu hatunu? Adı ne?”
“Merve..”
“ıııaaa.. çok common muş bee..ben de arzu-alev-okşan filandır diye düşünmüştüm x)”
“hacı bu kız yalnız, tro değil..”
“ahahaha.. çok pissin sen bugün…terbiyesiz (:”
“(: ee..öğüt bekliyorum?”
“olum, o zaman kendin ol..tamam mı.. eski sevgililerini, yaşadıklarını filan anlat, zaten daha yarısına gelmeden kız masadan koşarak kaçar hahaha”
“nilay.. sıçıcam ağzına az kaldı..mal..”
“tamam be (: ..ama cidden bak.. eğer konu oralara gelirse, “güvenilmezim, sadakatsizim, benden adam olmaz” gibisinden kendini kötüle..”
“öyle miyim lan?”
“bence değilsin de..tabi bir de mineye filan sormak lazım ;)”
“öff…işte diyorum ya, başka mineler de olmasın diye benim bu ilişkiyi arkadaşlık seviyesine sabitlemem lazım anladın mı?”
“başka mineler olmasın! Ana haber şeysi gibi oldu..”başka Emreler ölmesin” filan ehehe”
“yavrum senin bugün kafan mı iyi anlamadım ki..ne içirdiler sana (:”
“ne var len.. şımarıyorum işte senin yanında.. istemiyorsan gideyim?”
“aman aman.. şımarık şey (:”
“zaten bu aralar pek görüşemiyoruz malum.. yeni kankaların hayırlı olsun”
Yine iğnelemişti,
“tuğçeleri mi diyorsun?”
“e yani.. baya baya grup oldunuz, hayırlı olsun (:”
“aha.. bebeye bak.. kıskandın mı len yoksa?”
“yoo kıskanmadım da..garipsedim biraz.. işin düşmese selam vermicen bize nerdeyse ama onlarla da ayrılmıyorsun yani (:”
“nilay saçmalama ya..senle onlar bir olabilir mi gözünü seveyim..ben, bilerek çok şey yapmıyorum sana.. milletin şeyi şey olmaz..”
“neyi?..bir Dakka bir Dakka…millet yanlış anlar diye mi yanıma gelmiyorsun sen benim? Salak mısın olum sen?”
“ya kızım, sevgilisi olan kızsın sonuçta..e bende artık sapım.. milletin taklu muhabbetine düşmeyelim dedim da”
“..harbi salaksın..oha diyorum..lan kim ne diyebilir be? Ağzını yırtarım öyle bir şey konuşanın…salak…ben de diyorum bu çocuk ne ayak…hey allahım yaa..”
“üff tamam tamam pardon..”
Gergin gergin kafa salladı,
“yanımda oturuyorsun bundan sonra gene tamam mı?..ha bir de, her ders arası sarılıcam sana unutturma, arada da öpücem, okey, kucağına filan yatıcam.. bakalım kim ne diyecek!”
“ya tamam, ince düşünelim dedik, pişman etme adamı (:”
“salak..”
“iyi o zaman ben şimdi yarın, şey diyorum..”güvenilmezim-sadakatsizim..” “
“ya böyle direk saymayacaksın herhalde çatal bıçak seti tanıtır gibi? Laf arasına yerleştir..”
“tabi canım.. direkt saymam..”
“ıhıhıyy çok salaksın sen yaa, gel buraya sıkıcam yanaklarını, kantindekiler yanlış anlasın x)”
“oof of..diline düşen yandı senin..”
“öylee (:”
Umduğum kadar yardımcı olmasa da, nilay kendimi iyi hissettirdi, sanırım bir şekilde bu işin altından kalkabilirim..ne de olsa ben,
Güvenilmezim..
Sadakatsizim..
Ve,
Benden adam olmaz..
Yes.. aynen böyle..
1 nisan cumartesi..
Keşke şaka olsa…
Kendime çok kasmayacağıma söz versem de, yine her zamanki özenime yakın bir şekilde giyinip süslenmiş (ruj sürdüm sürme çektim, kırmızı sütyen giydim ) şekilde mervenin yurdunun önüne geldim,
Buluşma saatinden 5 dakika erken gitmiş olmama rağmen merveyi kapının önünde bekler buldum, benim kadar kasmamış belki ama, gayet hoş görünüyor..ne kadar çıtı pıtı, tatlı bir kızsın lan.. yerim seni..ee..yemem.. yemem seni…yok yemek filan.. tokum ben..
“selam (: dört demiştik? Bekletmedim ya?”
“selam (: yok ben erken indim ya, hava güzelmiş, öyle..”
Erken inmiş olduğunu salak gibi gözüne sokunca kız biraz utandı sanırım.. normalde bunu yaptığım için kendime kızmam gerekirdi ama istemeden de olsa bence iyi oldu, benim odun olduğumu düşünebilir, ayrıca ben, güvenilmez, sadakatsiz.. amaaan işte be..giberim haa…amma bebe çıktım lan? (bu iyi bir şey devam)..salak salak, tırstığım şeylere bak.. harbi nilay haklı.. sanki kız üzerime atlayacak..ne lan bu havalar? Hea?..mal..
Her zamanki kafeye zütürdüm onu da, bilmiyormuş burayı, normal, daha yeni sayılır şehirde, bizim mekanlarımız da öyle ayak altı, kolay keşfedilen cinsten değildir, kalite kokar kaliteee (azcık hava basıyim lan bırakın.. bizim kafe, bizim pub.. bizim bank.. itina ile seçildi hepsi :p).
Her getirdiğim kız gibi, o da kafeyi beğendi, bizim elemanla selamlaşıp kısa bir sohbet ettik,
“senin sık geldiğin bir yer sanırım burası (:” dedi kız,
“aynen.. burası benim özel mekanlarımdandır ;)”
“hıı (: güzelmiş ama” deyip sırıttı..
Salak.. salak tsigalko.. özel mekan mözel mekan ne karıştırıyon lan gibik? Şimdi kız ya “beni özel mekanına getirdiğine göre, bende onun için özel miyim?” filan diye düşünürse ne tak yiyecen?
gibicem kendimi ya..
Ama bir yandan da hak veriyorum.. benim kendime yaptığım, kırk yıllık forvet oyuncusunu kaleye geçirmek gibi bir şey, şimdi adam da haklı yani, onca zaman sen topu çizgiden geçirip ağlarla buluşturucam diye mücadele et, sonra birden bire tam tersini yapmanı istesinler..e biraz beyin amcıklaması oluyor tabi haliyle..
“ne içersin?”
“bilmem..sen ne tavsiye edersin, ne de olsa özel mekanın ;)”
“ee..sıcak çikolatası iyidir aslında (:”
“o zaman ondan olsun (:”
“peki bakalım (:”
içecekler geldi.. -
654.
+4Konuşmaya başladık.. sanki o günden beri hiç ara vermemişçesine akıcı ve samimi..bak işte böyle insanları seviyorum ben…cidden.. muhabbeti tıkatmıyolar..ben zaten kolay kolay tıkanan biri değilimdir, ama bazen karşıma öyle tipler denk gelir ki, konuşmak resmen işkence gibi hissettirir.. neyse ki Merve de benim gibi.. muhabbet olarak yani..Tümünü Göster
Konuşmanın başları, geçen seferki klagib mevzulara “previously on lost” yapmak ve ucu açık kalmış, sonucu beklenen bazı durumları sormakla geçti..ama görünen o ki, bu gün bu konularla bitmezdi, bugün filmin devamı çekilecekti..
ilk bir saatin ardından yapacak geyiğimiz ve havadan sudan konumuz kalmayınca, ister istemez özel hayatlara giriş yapmaya başladık.. daha ziyade kız bana kendini anlatıyor, bunun aslında benim amacıma uygun olmayan bir işaret olduğunun, dolayısıyla kötü olduğunun farkındayım, ama konuşma sırası bana ne kadar geç gelirse de o kadar iyi.. hala şu “güvenilmezim.. bilmem neyim” şeylerini nasıl söyleyebilirim onu düşünüyorum aq..
Merveyi sabırla dinledim.. zaten iyi bir dinleyiciyimdir, mevzu da bir kızın özel yaşamı olunca, ilgim iki misli daha artar.. tabi kendime, “bu kız neden bunları bana anlatıyor” ya da “nasıl oluyor da bana anlatabiliyor” diye sormuyor değilim.. cevabını zaten tahmin ettiğim bir soru.. sadece görmezden gelmeye çalışıyorum..
Mervenin aşk hayatı pek renkli sayılmaz.. (benimki gibi siyah olmasındansa renksiz olması yeğdir..) lisede iki sevgilisi olmuş, burada olduğu yarım dönem boyunca da bir-iki kişiyle yakınlaşmış ama aradığı kişiler olmadığını çabuk anlamış.. (evet senin aradığın benim..bul beni de bi ağzına sıçıvereyim.. töbe töbeee..).
“illa ki yakınlaşmalar oluyor ya” dedim, “farklı kültürlerden, farklı yaşam şekillerinden, farklı felsefedeki onca insanı bir araya koyunca, ister istemez bir elektrik oluşur (tesla yı rahmetle anıyorum)..
“aynen.. senin ilk dönemin nasıldı acaba merak ettim :} “
“hımm.. çok tehlikeli konulara girdin aman diyim :p”
“(: epey voltaj oluşmuş sende belli :p”
Düşünceli gözlerle önüme baktım..”yok aslında…benim şarteller attı, trafom yandı desek daha doğru olur..”
Buruk bir gülümsemeyle anlayışlı insan moduna geçti, “birileri…üzdü sanırım?” deyip gözlerini irileştirip tatlı tatlı gülümsedi, doğru tahmin etmiş olmanın umuduyla çıldır çıldır baktı yüzüme…
Hasgibtir gülüşü yaptım (kıhh)..”yani.. oluyor böyle şeyler tabi.. herkesin hayatında vardır illa ki..pek, seçilmiş kişi filan olduğumu da düşünmüyorum (:”
Kafa salladı..”önemli olan atlatıp atlatamadığındır zaten.. hepsi de bir şekilde atlatılır bence, değil mi?”
Ben de gözlerimi irileştirip gülümsedim,
“bilmem.. oradan nasıl görünüyorum, atlatmış gibi mi :p”
Utangaç gülümsemesiyle cevap verdi,
“yani..(: atlatmışsın ya..zaten öyle çok takacak birine benzemiyorsun, hayat dolusun, pozitifsin bir kere..”
Uuu.. güzel bir noktaya parmak bastınız hanım efendi, bunun üzerine oynamaya karar verdim,
“teşekkür ederim (:..vee, biraz unutkanım aslında..bir-iki haftanın sonunda adını bile hatırlamıyordum (laf..) ;)”
“ooo, beklediğimden de hızlıymışsın (:”
“mecburen.. öyle olmak zorundayım.. kimsenin beni üzmesine izin vermem.. canımı onlar vermedi ya? Değer mi? Bence değmez ;)”
“aynen.. mesele değecek birini bulmak zaten..”
Az önceki cıvıldaşmaların ardından ses tonu yumuşamış ve duygusal bir ana geçişin habercisi, köprüsü oluvermişti.. masaya yaklaşık dirseklerimi dayadım.. ellerimi birleştirip, cenemin altınına yerleştirdim,
“o kişiyi bulunca..” dedim, “anlar insan, değil mi?” çok durgun bir tonla konuşunca, kendimi bir an gece yarısı radyocuları gibi hissettim..”sıradaki şarkı…” (:..
Yutkundu.. hafif bir gülümsemenin eşliğinde,
“anlar herhalde” dedi.. gülümsemesi dudaklarında dalgalanıp duruyordu.. gözleri bir masaya bir bana gidip geldi.. yoğun baskı altında olduğunu hissettim.. bunun bir kısmını ben oluşturuyorum zaten (sırf muallakliğine) bir kısmını ise kendi muhtemel düşünceleri..
Aniden, o dingin duruşumu bozup gözlerimi üzerinden çektim, bir elimle şekerliği kavradım, öbür elim bu kez elmacık kemiğime monte bir halde, dalgın dalgın şekerlikle oynamaya başladım,
Ona rahatlaması için zaman kazandırmıştım.. sonra yeniden yüzüne baktım, gülümsedim,
“insanlar.. çok yanıltıcı olabiliyor.. bazen sandığın kişi çıkmayabilir karşındaki.. insanlar güvenilmez.. sadakatsiz.. çoğundan adam olmaz..”
Kızın yüzü iyice buruldu..lan..ne kadar duygu dolu bir atmosfer oldu böyle be..eğer kedi fare oyunu oynamıyor olsaydım, kesin bu filmografik sahnede gözlerim yaşarırdı..bir arkada fon müziğimiz ekgib aq..gerçi kafede bir şeyler çalıyor ama o bizim duruma fon olacak türden değil, zira “tavla tavla beni tavla, salla pulları zarlarııı” nakaratı pek uygun düşmezdi :p
O an, ne kadar da kolay rol yapabildiğimi, karşımdaki insanın duygularıyla oynamanın benim için ne kadar da kolay olduğunu bir kere daha fark ettim..
Neyse ki karşımdakilerin zihin okumak gibi bir yetileri yok.. şimdi olaya bak..ben ne düşünüyorum, içimden gülüyorum.. tamam, biraz sıkıntım var, kızı nasıl başımdan def ederim gibisinden, ama bir yandan da üzerine gidip duygusallaştırmak hoşuma gidiyor..kim bilir onun aklından neler geçiyor.. benim aklımdan neler geçtiğine inanıyor..
Yazık lan..
Ona da yazık, aslında en çok da bana yazık…nasıl böyle dejenere, yozlaşmış bir insan olabildim..yok ya..muhallebi çocukluğuymuş bilmem neymiş.. yalan..bir daha gibseler dönemem eski, masum yıllarıma.. hani, bu işler, sırf kızlara karşı kendimi tutmamla olacak olsa, eyvallah da, eli dursa gözü durmaz derler ya..o hesap..bir türlü zihnimi durduramıyorum.. karşımdaki insanları röntgenlemekten alıkoyamıyorum..bir çeşit lanet gibi..o yüzden, taa o yıllardan beri, göğsünü gere gere, “ben insan sarffayım” diyenlere inanmıyorum..
çünkü bu, övünülecek bir şey değil ki lan? Tamam, başta eğlenceli, ama sonra? inanın bana “arkadaşım” “dostum” “sevgilim” “flörtüm” dediğiniz insanların gerçek yüzlerini ve düşüncelerini devamlı olarak beyninizin içinde hissetmek, onların orayı oyarcasına işlemeleri, davranışlarınızı şekillendirmeler,
Hiç eğlenceli değil..
Diyorum ya..bu bir lanet bence..hem de en ağırından.. çünkü benim gibi bir adam, karşısındakinin ne zayıflıklarını ne de kuvvetli yanlarını bilmemeli.. aksi halde, kuvvetli yanlarından kendini sakınır, zayıf yanlarından da faydalanır..
Karşımdaki aşık kızın zayıf yanlarından faydalanacak mıydım…sanırım önümüzdeki birkaç dakika içinde cevaplamam gereken en önemli soru bu..ve bu, bütün geleceğimin şekillenmesinde yeni bir mihenk taşı olabilir..
Hatırla tsigalko.. geçmişi hatırla..
Yaşadığın.. yaşattığın acıları hatırla..
Ve ver şu gibtiğimin kararını artık.. nesin sen?
Melek mi?
şeytan mı? -
655.
+3bu gece epey ilerledik sayılır, baharı gördük..Tümünü Göster
zaman olarak söz vermiyorum artık, başıma ne geleceği belli olmuyor malum, ama biliyorsunuz ki müsait olan ilk zamanımda yazacağım gene,
hepinize sevgiler, yorumlarınızı ekgib etmeyin, bedduaları da azaltın, ölürsem yazamam :p
görüşmek üzere ;)
takip eden herkese iyi akşamlar, selamlar,
önümdeki zor cumayı da atlattıktan sonra hafta sonu ve pazartesi günü yazmayı planlıyorum ekstra bir durum çıkmazsa, yorumlarınız için teşekkürler (:
bu gece de biraz boşum aslında ama hikaye dışı takılmak istiyorum, inci gündeminden uzak kaldım aq son 2-3 haftalar, belam gibiliyor,
hafta sonu görüşmek üzere, hepinize sevgiler
iyi geceler panpalar,
ya arkadaş ben oluyorum sözlük olmuyor, sözlük varken ben giremiyorum..
bir cenabetliktir gidiyor..
evet bildiğiniz gibi gene hastayım, izin kullanmak zorunda kaldım. işin iyi tarafıysa önümüzdeki pazartesiye kadar eskisi gibi güncel ve aslında alışılageldik olan saatlerimizde (00.00 sonrası) yazabileceğim sıcak yatağımdan x)
şimdi sizleri bekletmeden, daha önceden hazırladığım partları seri şekilde atacağım,
daha sonraki gecelerde de anı anına devam edeceğiz tıpkı eski günlerdeki gibi ;)
Nerede kalmıştık?
Hah sahi, ortam romantizm kasmıştı ve imalı bakışmalar başlamıştı değil mi?
Aynen..bu noktadan sonra yapacağınız hareketlerin telafisi ya da yanlış anlaşılma gibi bir opsiyonu yok, gerçi çoğuna göre o noktayı çoktan geçmiş bile olabiliriz..ama yine de söz konusu ben olduğumda, buradan da durumu çevirme ihtimalim olabilirdi.. sonuçta iyi bir yalancı ve laf ebesiydim..
O birkaç saniyelik duygusal an boyunca düşünüp kararımı verdim..
Karşımda, yine ve yine (lanet olsun ki) iyi bir kız vardı.. tipinden, giyinişinden, konuşma tarzından, aile yapısından belli ki, her ne kadar bizim tanışma ve buluşmalarımız biraz ani gerçekleşmiş olsa da ona kaşar-motor-aranıyor diyemezdim.. insanlar sevebilir sonuçta.. kimi ilk görüşte, kimi zamanla..
Merveyle muhtemel olarak yaşayacağım bir ilişkinin, zamansız sona ermesi ve arkamda kırık bir kalp daha bırakma ihtimali ağır geldi.. hayır..bu iş olmayacaktı..ve şimdi, arkadaş ayarı vermenin tam zamanıydı..
saolun panpalar, ben de bekliyorum inanın günlerdir yazmak için (:
bu arada ben yazdıklarımı word e filan yedeklemiyorum, hatta wordde biriktirdiklerimi sonradan siliyorum bile.
aranızda öyle kaydeden filan varsa başından beridir, bana yollayabilir isterse (:
ayrıca şu sesli okuma olayı da enteresan olmuş, tuhaf hissettim lan dinleyince -
656.
+4önce ortamı duygusallıktan kurtarmam gerekiyordu,Tümünü Göster
“ee, ben de o adamlardan biriyim işte :p…pek iyi bir çocuk sayılmam” dedim gülerek, yarı şaka yarı ciddi..
Gülümseyip inanmaz biçimde kafa salladı,
“hı hı eminim (:, gözlerinden belli zaten :p”
“hadi ya, ne varmış gözlerimde? (:”
“hiç durmuyorlar (:”
Gülmeye başladım..şu kesişme işini abartmıştım sanırım, yalnız ben merveyleyken başka kıza ya da başka taraflara bakmıyordum ki? Niye öyle demişti anlamadım.
Hafif şaşırmış gibi yaptım, “hımm.. aslında senden başka bir yere bakmıyorum” sağıma soluma dönüp kafeyi taradım abartılı bir şekilde, “hem etrafta öyle ilgi çekici şeyler de yok zaten :p”
“yok ben etrafa bakıyorsun anlamında demedim ya, aslında şakasına dedim zaten anlamışsındır :p”
“her şakanın altında bir gerçek vardır ;)”
“(: bir türlü göz göze gelemiyoruz diye söyledim, gözlerini yakalamak zor.. konuşurken.. dinlerken, devamlı kaçırıyorsun”
“vay be..bundan haberim yoktu.. refleks filan olabilir mi acaba :p”
“bilemiyorum.. çapkınlık işaretidir belki de :p”
Gülüştük,
Ve bu kez göz göze de geldik…hay aq..ben arayı soğutayım derken daha da yakınlaşmıştık..bir de konuşması, halleri filan o kadar tatlı ki, böyle kasmıyor, kafa dengi gibi.. kanka tipi kızlar vardır ya, öyle işte..o açıdan biraz nilaya benzetmedim değil, ama tanışma tarzımız ve şartlar itibariyle aramızdaki ilişki kankalıktan farklı olacak gibi görünüyor..
Ha, bir de şunu söyleyeyim, kızla erkek elbette arkadaş olabilirler, dost bile olabilirler, ama kanka ayağı züt ayağı, haberiniz olsun.. birinden biri kayıyor…ateşle barut yan yana durmuyor beyler aman diyeyim..
Bir şeyler yapmam lazımdı.. yeniden konuştum,
“çapkınlıktır filan bilemem, ne derece çapkınım, her erkek kadar her halde, ama bildiğim bir şey var ki o da ilişkilerimde bir türlü başarılı olamadığım :/”
“sorun ne oluyor, kıskançlık filan mı?”
“yok ya..sorun genelde benim gamsızlığım, zaman konusundaki bencilliğim, maymun iştahım.. daha sayabilirim böyle…genelde karşıda hiç sorun olmuyor, halbuki tam tersini beklersin yani, kadınlar sorun çıkarır diye, ama benim ilişkilerimde nedense sıkılan, bitiren hep ben oluyoru…yanlış anlama, övünmüyorum bununla, övünülecek bir şey değil..hak etmeyen insanları üzdüm..”
Düşünceli gözleri üzerimde dolaştı,
“belki de onlar seni idare etmeyi başaramamışlardır?..anlayışlı olamamışlardır.. herkesin bencil ve gamsız olduğu zamanlar olur.. ilişkiden sıkılmaksa..bu da normal bir şey, sana özgü değil yani, kendini suçlama”
“sorun şu ki, bu bende çok sık oluyor işte..”
“hım.. biraz özel olacak ama..bir şey sorabilir miyim?..üniversiteye geldiğinden bu yana kaç tane sevgilin oldu mesela?”
O durumlar biraz karışık be Mervecim..ama kıza “tek gecelikler dahil mi?” gibisinden öküzce bir şey de soramazsın haliyle (:
“ee..3 tane…evet..3…”
“çok değil aslında?” deyip tek kaşını kaldırdı..
Nasıl çok değil lan?
“nasıl çok değil?”
“e sonuçta erkek milleti (: .. sen öyle konuşunca, ben de 8-10 kişiyi şey ettin sandım :p”
“şey ettim? (:”
“aman anla işte be (:” yanakları pembeleşti,
“elden geçirdim?”
“öff çok fenasın tsigalko (:”
“tamam tamam (: …demek 3 çok değil?..e iyi o zaman.. belki de o kadar kötü bir adam değilimdir :p” dedim gırgırına..
“öyle olmadığını biliyorum” oldukça derin bir ses tonu..hay amk.. gene ortam yoğunlaştı..
Beyler,şu,”muhabbeti romantizme getirme” mevzusunda biz erkeklerin ne kadar başarılı olduğu tartışılır, genelde adamın backraunduna ve karşıdaki dişinin algı seviyesine göre değişiyor, ama kadınlar, bu konuda gayet ustalar..siz ne kadar kaçmaya çalışırsanız çalışın, ne kadar sululuk ederseniz edin, eğer bir kadın sizi o muhabbetin içine çekmeyi kafasına koyduysa bunu yapıyor.. sözleriyle olmazsa gözleriyle yapıyor…bir şekilde amacına ulaşıyor.. zira silahları çok fazla..
Gene kaldık masada göz göze ve sözsüz bir şekilde.. benim az önce evirip çevirdiğim şekerlik bu kez onun elinde..
Bir türlü girdiğim işin içinden çıkamıyorum..bu gün kafeden, gerek kısa, gerekse uzun vadede, “iki arkadaş” olarak ayrılmamız gerekiyor ama hiç de öyle olacak gibi görünmüyor..
Kendimi kötülemek faydasız.. hatta ters etki yapıyor.. boşuna demiyorlar, kadınlar belalarını arıyor, ayarsız erkeklerden hoşlanıyor, efendi adamlar güme gidiyor diye..
Elimde tek bir koz kalmıştı..
Biz muhabbete devam ederken ve ben olayları dengede tutmaya çalışırken, nilay a mesaj atıp beni aramasını, bahsettiğim konu hakkında yardıma ihtiyacım olduğunu ve samimi bir konuşma yapmamız gerektiğini haber verdim..
Birkaç dakika sonra telefonum çaldı, masadan kalkmadan açtım,
“alo, canım ne haber?”
“iyi, canım :p senden ne haber??” dedi imalı imalı..”nerdesin, napıyosun?”acaba amacımı anlayabilmiş miydi?
“iyi bende, bir arkadaşımla bizim kafedeyim (: .” deyip merveye göz kırptım, o da görüşmemle ilgilenmediği havası yaratmaya çalışıyor, ama bakışlarından işe yarayabileceğini hissettim. “akşam çıkıyor muyuz?”
“çıkarız bebeğim” diye şakıdı nilay telefonun diğer ucunda, bilerek yüksek sesle (neredeyse bağırarak) konuşuyordu..
“tamam, geçen seferki yere gidelim mi gene? Sen beğenmiştin orasını (:”
“olur fark etmez, senle her yer güzel bebiş ((:”
“iyi canım, ben alırım seni evinden o zaman okey?”
“tamamdıırrr tatlım görüşmek üzere (:”
Telefonu kapatıp mervenin yüzünü inceledim, yarattığı etkiyi tahmin etmeye çalışıyordum, -
657.
+2bir arkadaşım.. akşam için konuşmuştuk daha önce de..onu teyit ettik (:”Tümünü Göster
“hııı” dedi Merve, umursamaz gibi görünerek, “sınıftan mı?”
“ha, yok alt sınıflardan bu dönem başında tanıştık onunla da (:”
“anladım.. öyle samimi konuşunca.. sınıftandır diye düşünmüştüm (:”
Oh be..ilk defa gülümsemesi gerilmişti.. evet…kesinlikle işe yarıyordu.. normalde nefret ettiğim “kıskançlık” olgusu, bu kez beni kurtarabilirdi..
Telefonuma mesaj geldi..
“iyi oynadım mı lan? :p” yazmış nilay.. çatlak ya (:
“ohoho süperdin, kulağımı deldin yalnız sesimi duyurayım derken :p..ben birazdan tuvalete gidicem, sen bir mesaj daha at
bana birazdan, sabırsızlanıyorum filan yaz, uydur bir şeyler”
Neden? Diye sormaksızın, 2-3 dakika sonra “gece için sabırsızlanıyorum bebeğim :*” yazmış, nilayla aramızdaki diğer tüm mesajları yok edip onu bıraktım sadece, adını da rehberden değiştirip “nil” yaptım.. sonra da tuvalet için izin istedim…
Eğer kadınları biraz tanıyorsam, Merve telefonuma bakacaktı..ve sonrasındaysa, artık benim çok da fazla çabalamama gerek kalmayacaktı..
Bilerek uzun biraz uzun kaldım, saçımı filan oynadım, maşallahı var kerataların, uzadıkça daha da dalgalanıyorlar, böyle olacaklarını bilsem daha öss yazından başlardım uzatmaya..
Masaya geldiğimde beklediğim gibi somurtan ya da imalı bir yüz bulamasam da, ifadesiz bir surat bulmuş olmak hoşuma gitti.. üzülme Mervecim.. zararın neresinden dönsen kardır, sana iyilik yapıyorum aslında..
@ohaamkbunelan panpam ikimizde aynı cümleleri kullanmış olmayalım istedim,
ben biraz daha edebi yaklaşmaya çalışıyorum x)
3-5 dakika daha kopuk kopuk konuştuktan sonra bu,
“kalkalım mı? Senin gece de programın varmış hem, engellemeyeyim”
“yoo fark etmez aslında, sen sıkıldıysan?”
“yok sıkılmadım da, (: bizim kızlar da mesaj atmışlar zaten, ön rapor gibi bir şey hazırlamamız lazım pazartesiye, yurda dönsem iyi olur (:”
“iyi madem (:”
Kafeden çıktık, pek konuşmaksızın yurduna zütürdüm, vedalaşırken bu kez sadece el sıkıştık, yalandan “görüşürüz” dedik birbirimize,
Zira bir daha böyle çıkacağımızı sanmıyordum.. çünkü o sırasını savmıştı, şimdi davet etme sırası bendeydi ve bu davet asla gerçekleşmeyecekti..
Merveyi, bloğunda gözden kaybolana kadar izledim mesajlarıma bakmış mıydı bilmiyorum ama bazı düşüncelerinin değiştiği kesin... onu üzdüğüm için üzgünüm..ve bana edeceği muhtemel küfür için de kızmıyorum..ben yapmam gerekeni yaptım.. vicdanım rahat, hem onu, hem de kendimi, daha kötüsünden korudum..
Huzur içinde yurda ilerledim..ve hem kendime hakim olabildiğim hem de böyle zorlu bir durumdan fazla hasar yaratmadan sıyrılabildiğim için kendimi tebrik ettim.. nilay a yaptığı kıyak için ufak bir hediye alıp, bu günü de ardımda bırakıverdim..
Vizelere az kaldı.. hiç rahat yok amk okulunda ya..
“demek işe yaradı ha..vay be..kız demiştir, “ne cins bir adamla takılıyorum ben?” x)”
“aynen ya..çok kötü bir durum aslında ama ne yapayım, mecbur kaldım.. seni de dahil ettiğim için kusura bakma..”
“ne olcak ya..bu arada, “nil” iyiymiş, bundan sonra beni böyle çağırabilirsin ;p”
“o zaman, bunlar sana nil cim (:”
“ne bu?”
“küçük bir hediye”
“oha, rüşvet mi veriyon olm..ne var bunun içinde? (:”
“aç bakalım?”
Sevdiğini bildiğim, rengarenk boncuklu kolyelerden görkemli bir tanesini elleri arasına alınca boynuma atladı,
“yaaa süper bu yalnızzz! (:”
“beğendiğine sevindim, teşekkür olarak kabul et ;)”
“oh, iyimiş valla, ama dikkat et alıştırma beni rüşvete sonra her seferinde isterim ona göre :p”
“verrik ya bizde ne yapalım..bir tane nilayımız var :p”
“canım benim, çok güzelmiş cidden.. nerden buldun bunu?”
“öyle özel bir yerden değil ya..gördüğüm ilk bujiteriden aldım işte :p, sen seversin böyle inci boncuk diye”
“dur takayım..”
Kolyesini taktı, o günkü kıyafetine de gayet uyumlu oldu şans eseri, yeniden teşekkür edip sarıldı.
“yanlış anlayacaklar ama neyseee :p” deyip gırgırını da yapmayı ihmal etmedi. -
658.
+2öğlen yemeği bizim tayfa+ nilay+ alperin bu sıralar flört eder gibi olduğu biyolojiden bir kızla beraber yedik, kız baya tatlı ama çok ezik bir tip gibi geldi bana, belki de flörtünün arkadaşlarıyla böyle birden bire toptan tanışınca heyecan yapmış olabilir, kendini kasmış olabilir…Tümünü Göster
Kolye muhabbet konusu oldu,
“tsigalkocuğum almış bana sağolsun ;)”
Tolga,
“oo, benim kıza asılmaya utanmıyon mu la sen bebe?”
Gülmeye başladık,
“valla ben olsam daha güzel bir tanesini alırdım hemen bu akşam, yoksa bak, hazır sınıfımda zaten, kaçırıveririm manitanı ona göre ;)”
“evet, tolgacım, senden de bekliyorum böyle hediyeler :p”
“e, peki nerden esti bu böyle?” diye sordu tolga,
“şu bahsettiğim mevzu vardı ya..kızla ilgili.. ondan nasıl kurtulcağıma dair taktik verdi bana.. taktikler de işe yarayınca ben de böyle teşekkür edeyim dedim ;)”
“hımm.. savuşturdun ha..iyi bakalım aga.. şaşırttın beni de yalnız :p”
“hadi len (:”
Diğer çocuklar ve alperin kız anlamamış gözlerle bizi dinliyordu,
“uzun hikaye, bir gece pub da anlatırım.. neco sen biliyorsun gerçi demi?”
“hee.. evet, hatırladım şimdi.. harbi sen onu nasıl halletmedin ya ben de şaşırdım x)”
“la olm bana Kazanova gibi davranmayın lan” (aslında burada Kazanova yerine gibici-pekekent gibi kelimeleri yerleştirmem icap ediyordu ama kızlardan ötürü gediğine koyamadım)
Yine gülüşmeler oldu..
Adımız çıkmış dokuza…
Günler böyle gece dursun, bir öğle yemeğimi tuğçe –seda ikilisiyle yeme durumum oldu,
Kızlar hemen “tsigalkocum, ne zamandır beraber takılamıyoruz ya” diye sıkıştırdılar, “ne zamandır” dedikleri de 1 hafta en fazla,
Bir tarafta nilay, diğer tarafta bu ikisi, paylaşamıyorlar aq..bir de birbirleriyle çok muhabbetleri yok (hatta nilay pek hazzetmiyor özellikle sedadan), hani hangisiyle takılsam diğerine ihanet ediyormuşum gibi oluyor biraz.. gerçi bir tercih söz konusu olacaksa, elbette bu nilaydan yana olur, ama bu ikisi de iyi kızlar yani, sonra, sınıftaki nadir sağlam arkadaşlarımdanlar.. başka adam yok.. hatta başta serhat ve ayşen olmak üzere bir 8-10 kişinin filan ölmemi istediğine eminim aq…
Neyse.. yemeğe oturduk, havadan sudan konuşuyoruz..son dedikodulardır, etkinliklerdir (çok fenalar valla duymadıkları, bilmedikleri yok bıcırıkların..) muhabbet akıyor..bir noktaya geldik, muhabbet yine kız-erkek ilişkilerine dayandı, sonra birden bire tuğçe cüzdanından bir resim çıkardı,
“bak sana birini göstericem, beğecek misin bakalım :p”
Vegibalığa baktım, gayet tatlı bir kız, pot kırmamak için acele davranmadım,
“hımm, hoşmuş, kardeşin filan mı :p”
“çok samimi bir arkadaşım, burada, fizik okuyor..ha, hemşosunuz bu arada ;)”
“oo, fiziği nasıl, iyi mi peki :p”
“ay çok fenasın, hemen lafı nereye getiriyor şuna bak yaa (:”
“:p demek o da Bursalı?”
“aynen.. nasıl kız ama.. çok tatlı bence?”
“evet.. öyleymiş, alalım sana? x)”
“benim tercihlerim normal şekerim.. (:”
Biraz utandırmak için üzerine gittim,
“ee niye gösteriyon sen bana bu kızı peki? :}”
“hiiç, öyle bir gör istedim, hemşerisiniz sonuçta, tanıştırabilirim istersen ;)”
“olabilir.. yalnız şöyle bir laf var bilir misin,” hemşeri hemşeriyi, gurbette… x)” deyip gülmeye başladım,
Ellerini beline koyup kızmış gibi yaparak, “aa, valla iyice terbiyesiz olmuş bu kız seda, acı biber mi sürsek ne yapsak?!”
“dikelim ağzını dikelim, konuşamasın :p hıpp hııpp yapıp dursun x)”
Güldüm, “tamam sen tanıştır bizi madem.. adı ne bu arada?”
“çiğdem”
“çiğdem..şu egelilerin çekirdek yerine kullandığı laf değil mi bu? Kızın egeyle bağı var mı?”
“anne tarafı aydından gelmiş bursaya”
“hee..bak, nasıl çaktım anında? Genel kültür kızım bunlar :p , ayrıca gevrek, boyoz, asdsafsadfsad x)”
“tamam bakalım, msn den eklesin seni o zaman, konuşursunuz”
“konuşuruz ya bir insan, bir insandır sonuçta :p”
“hadi hadi, kız hoşuma gitti demiyor da ;)”
“e ama sen gösterdin, göstermeseydin? Bana en ben çiğdemi istiyom? Çiğdeeeemmm!”
“hiişş sus be deli x)”
“o beni gördü mü?”
“bilmem :p”
“ya, harbi gördü mü? Benim sende resmim var mı?”
“var telefonda”
“eeaaa.. tipsiz çıkmıştır onlar ama ya”
“yoo gayet hoş”
“bakayım ben de bi?”
“al bak, bi Dakka..”
üzerimizde önlüklerimizle filan fotolarımız var,
“vayy..ne ara çekindik kız biz bunları?”
“bu dönem başı? Şizofren misin olum :p”
“valla hiç hatırlamıyorum ya..kafam öyle doluymuş ki..” -
659.
+3“hım.. doğru, senin özel durumlar vardı sahi.. atlatabildin mi tam olarak?”Tümünü Göster
“çok şükür (: dostlar sayesinde ;)”
“üstümüze alınalım mı? (:”
“alının tabi canım ;)…ama sen çiğdemi getir bana muhakkak, çiğğğdeeeğğğğmmm”
“hay Allah seni yaa, çatlak bu çocuk (:”
şımarıklarıma yemek boyu devam ettim, en son kaşıkla ağzıma ağzıma vurdular artık (:
Bakmayın ben öyle tanıştırın filan dedim kız için ama, yani öyle bir şey olacağına ihtimal vermiyorum, maksat geyik olsun, yarı ciddi takıldım ben de zaten malum.. tuğçe ve sedadan, kız anlamında bir kıyak (hele ki böyle bir zamanımda) gelirse çok şaşırırım açıkçası.. muhtemelen onlar da ciddi değildiler..
Ciddiymişler..
Gece yurtta internete girdiğimde msn de yeni bir istek gördüm, ekledim, baktım, anaa.. bizim kız?
Ne çabuk lan?
Demek ki işin içine tanıştırıcı kız kankalar girince böyle oluyormuş.. mine ile olan muhabbetimizi hatırladım, nilay, prosesi oldukça hızlandırmıştı doğrusu..
O açıdan, eğer kolay şekilde kız arkadaş sahibi olmak ve pek emek sarf etmek istemiyorsanız, bu yakın kız arkadaşlarınıza şaka yollu “bana karı bulun lan” şeklinde mesajı verin derim.. çevrelerinde illa ki boşta kız oluyor ve size yakıştırdıklarını (ve tabi sizi de beğeniyorsa karşıdaki) bir şekilde sizinle kontağa geçiriyorlar..
Tuğçe ve sedanın bu ekşındaki amacıysa, zorlu bir ilişkiden çıkmış ve sözde terk edilmiş olan tsigalkoya olan acıma ve yardım etme isteği ve pek tabi benim arkadaşlığımın hisselerine diğer rakiplerinden (nilay) daha fazla sahip olma arzusu olabilir..lan zütün kalktı demeyin, cidden böyle.. yani mesele, arada kalan kişinin kim olduğu, ne olduğu ve ne kadar yakışıklı ya da karizmatik olduğu değil, mesele, sadece arada kalmış olması,
Kızlar bunu bir çeşit gurur meselesi, bir çeşit rekabet olarak algılıyor ve ortadaki bahsin ne olduğuna bakmaksızın pot a sahip olmak için mücadele ediyor..bu, arkadaş bazında olabilir, sevgili bazında olabilir, maddi olabilir, manevi olabilir..her türlü yani..
Hani şu birbiriyle,“bebişimm” “şekeriiim” “hayatııım” şeklinde selamlaşan, şimdiki devirde birbirine facebooktan kalp simgesi filan yapan karşı cinsimiz var ya hani, bakmayın siz onların öyle sevgi pıtırcığı gibi birbirlerine yılıştığına, zamanı geldiğinde, en büyük kazığı da yine birbirlerine atıyor, en derin kuyuları birbirlerine kazıyorlar.. şahsen ben üniversite hayatım boyunca, neredeyse kucak kucağa gezen çok kızın sonranda kanlı bıçaklı olduğunu biliyorum..
Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, erkek-erkek, kadın-erkek ve kadın-kadın arkadaşlıkları arasından, gösteriş olarak en parlak, ama sağlamlık olarak en çürük olanı, kadın-kadın arkadaşlığıdır..bu nedenle, siz de ilerde pek çok kadından “ben erkeklerin arkadaşlığına daha çok güveniyorum, en azından basit ve netsiniz, içiniz dışınız bir :p” şeklinde itiraflar duyabilirsiniz, hatta belki de çoktan duymaya başlamışsınızdır bile..
Her neyse..
@gay lussac, harbi iyi yakalamışsız asdasfsa
panpalar fizy de sıkıntı var, güncellicez derken dıbına koydular güzelim şeyin..o yüzden bu gece şarkısız olsun artık,
ama yarın sıcağı sıcağına yazarken site de düzelmiş olursa, çok güzel şeyler seçtim bizim için,
umarım keman seviyorsunuzdur ;)
Online olan hemşerime (:p) yazmaya karar verdim,
“selamlar hemşerim (:”
“selamlar (:”
ee..şimdi ne diyecektim?
Lan.. hiç alışamadığım bir şey vardıysa da, o da yazarak iletişim kurmaktı.. yüz yüzeyken, işin içine jest ve mimiklerim girdiğinde çok daha rahat ve etkiliyim, ancak böyle msn den, tel den mesajla filan, sanki kendimi ifade edemiyormuşum gibi geliyor, ayrıca konu filan bulmakta zorlanıyorum..
Yine de sempatik görünmeye çalışarak her zaman bir kaçış yolu yaratmak mümkündür bu tarz tıkanma durumlarında,
Sessiz geçen 1-2 dakikanın ardından (o ara ben de, o da 1-2 kere yazmaya başlayıp sildik),
“havalar da ısındı :}” yazdım, durumun çaresizliğini geyik yoluyla ifade etmeye çalışarak,
önce gülen smileyler geldi,
“aynen. Bursa da ısınmıştır şimdi, neresindensin sen? ”
“evet, bursanın soğuğu ayrı, sıcağı ayrı dert, ama bu mevsimde en güzel zamanlarıdır (: 1050 konutlardayım ben, ama xx e taşınıcaz sanırım 1-2 ay içinde, sen?”
“ben çekirge de oturuyorum, oo xx güzeldir ya, yazları geliyoruz bol bol balık yemeye (:”
“hım, sen merkez çocuğusun anladım (: evet xx tam yazlık yer ya, biz artık yaz kış müdavimi olucaz artık bakalım (: , çok gezer misin merkezdesin malum?”
“(: aynen, hele yazları eve zor giriyorum valla”
Deme yauw..asi kız seni..
“nerelerde takılıyorsun daha çok? Ben merkezi çok bilmem ama tabi avmleri, barlar sokağını filan biliyorum :p”
“pek gelmiyorsun herhalde merkeze? Ya öyle takılmalık olarak, dediğin gibi avmler var, ama ben onların içine tıkılmayı pek sevmiyorum, barlar sokağı, heykel, altıparmak, buralarda geçiyor daha çok günlerim”
“yo geliyorum aslında, ama öyle bilen arkadaşlarla ya da ailemle geliyorum, peşlerine kuyruk oluyorum, yön duygum pek yoktur :p o yüzden çok iyi öğrenemedim bir türlü (:”
“anladım, senin rehberlerde iş yok o zaman :p”
“galiba, e artık sen gezdirirsin bir dahakine bakalım senin rehberliğin nasılmış ;)”
“hay hay, ama karşılığında xx de balığa gidicez :p”
Gülen smileyler yine ekranı işgal etti,
“burayı nasıl buldun?” diye sordum,
“yani, güzel şehir tabi canım sonuçta, ama bana göre bursaya göre tek fazlası denizi, yoksa bizim bursamız daha güzel bence :}”
“demi ya? Ben de öyle diyorum, kimse inanmıyor, çok kaprisli be bu egeliler :p bu arada smileyimi çalmışsın :} :}”
“evet, güzelmiş :} ben de yarı egeli sayılırım bu arada (:”
Bilmiyormuş numarası yaptım,
“hadi ya? Anne tarafında mı baba tarafından mı?”
“anne tarafından, annem küçükken aydından bursaya gelmişler, bir 30-35 sene kadar önce filan (:”
“hımm, peki sen de kaprisli misin? :p”
“(: yok be, ben artık Bursalı özelliklerini almışımdır”
“Bursalı özelliği nasıl oluyormuş (:”
“bilmem, nazlı mı oluyor Bursalı kızlar? Öyle sanırım :p”
“eyvah eyvah, o daha kötüymüş x)”
“(: (:”
Muhabbet böyle sürdü gitti.. derslerden, ailelerden konuşuldu, arada küçük imalar yapıldı karşılıklı şu hemşeri muhabbetinden girmem iyi oldu, amk her seferinde “ee dersler nasıl?” “okul nasıl?” diye başlamaktan bıkmıştım aq..ben yazarak pek derdimi anlatmam demiştim ama 2-3 saat yazıştık herhalde, sonra da vizeler sonrası için bir yerlere gitmek adına sözleştik, öncesinde de okulda 1-2 öğle yemeği yiyecektik.. şimdi diyorsunuz, “lan hıyar, sen gene ne yapıyon allahını seversen? Daha bir tanesinden yeni yırtmadın mı?”
öyle ama, biz arkadaş olucaz be abicim.. hadi baktın öyle olacak gibi değil, nilaya bir telefon daha :p …
Hiç mi kimseyle tanışmayalım amk.. hemşo işte..
Ertesi gün çiğdemi ilk kez yüz yüze görme imkanım oldu, Allah.. çok tatlı lan bu kız.. hafif balık etli, buğday tenli, ela gözlü, kahverengi, dalgalı saçları benimkiler gibi, sadece daha bakımlı ve uzun tabi..biz yıkayıp çıkıyoruz.. onun dışında, gözler, filan boncuk gibi, yanakları ısırırsın..bu güne kadar, münasebetim olan kızlar arasında, belki en güzeli, en ciksisi (kimse liseli etekli, kızıl ceydadan ciksi olamaz lan bence..) , en havalısı değil ama, kesinlikle en tatlısı.. dudaklar filan.. inanılmaz..
itiraf ediyorum, ilk defa karşımdaki bir kızı ciddi anlamda “yemeyi” düşündüm x) x)
Neyse, oturduk, yiyoruz..(yemek), gene bir muhabbettir aldı gitti, benim gözlerimin parladığını fark etti mi bilmiyorum, ama ben onunkilerin gayet memnun baktığını hissedebiliyordum, yavşakça bir hareketle,
“fotoğraflarından daha güzelmişsin” dedim, güya yarı mahcup şekilde gülerek,
“teşekkür ederim” derken elma yanaklar biraz daha kızardı, “sen de (:”
“ben de mi güzelmişim?” deyip güldürdüm, saçlarımı savurur gibi yapınca daha da gülmeye başladı,
işte bu..ben yüz yüze etkiliyim arkadaşım! msn dir filan.. bana göre değil amk..
“neyse, zaten Bursalıyız, fazla güzel muhabbetine girmeyelim :p”
Yine kıkırdadı,
“çok salakça bir şey bence o muhabbet ama işte, adı çıkmış artık ne yapalım”
“yeaa işte, ama eskisi gibi pek takmıyor insanlar, bir zamanlar epey bayat espri konusu oluyormuş, bu arada ben de yarı
Karadenizli sayılırım, söylemiş miydim?”
“yo, söylememiştin..sen karadenizden, ben egeden gelip ortada marmarada buluşmuşuz desene”
“aynen x)”
Güzel bir yemek oldu, tabi ikimizin de biraz kasıyoruz, malum, hem daha ilk defa birbirimizi görüyoruz, ona müteakip
beraber yemek yiyoruz filan.. çok kibar olmak lazım aq..ne biliym, böyle ekmeği bölerek yemek, eti çatal bıçakla bölmek (ben genelde kaşıkla bölerim, dik batırıp sağ sol yağın hamur kesicisi gibi, bıçaktan daha etkili, memnun kalacaksınız ;) ), çorbayı höpürdetmeden içmek, çatalı, kaşığı düzgün tutmak lazım.. -
660.
+3Geçen gün burada bir yazı okumuştum da, o geldi aklıma bunları yazarken, katıldım aq gülmekten, adam şey yazmış “kız arkadaşın yanında dikkat edilmesi gerekenler” gibi bir başlıktı sanırım, işte osurmak, geğirmek, karın kurutlusu diye böyle madde madde yazıp açıklamış, panpanın biri de altına, “oha aq bu nasıl liste, adam trol beyler” yazıp beni yerlere yatırmıştı.. bulabilirseniz başlığı bir okuyun derim, süperdi, hala gülüyorum düşün artık..Tümünü Göster
Neyse, bindik bir alamete, gidiyoz kıyamete hesabı, çiğdemle de böyle bir oluşum içersindeyiz, ama bu sefer kendimi nasıl frenlerim bilemiyorum aq..zira o dudakların, yanakların tadına bakmazsam çatlarım gibime geliyor.. kız bildiğin bon bon şekeri..
Neyse ki aklımı meşgul edecek başka şeyler de kapıya dayandı, malum,
“vize is coming”
şimdi şöyle bir bakıyorum, duruma, 1. Dönemlerden sıkıntı yok, hepsini giberttik evvelallah, 2. Dönemler, yani şu an içinde bulunduğum bölüme bakarsak, 4 ü ciddi derecede taşaklı olmak üzere, tam 9 ders (2 si alttandı sanırım) görüyoruz..
şunları bir 9 da 9 la halledip, ders konusunda sıkıntı yaşamamam lazım, bir de başıma onlar çıkarsa, hayatım iyice karışacak çünkü..
Kendimi kampa aldım resmen, kick taks a bile gitmedim ki bedenen yorgunluk ve zaman kaybı olmasın..
Vizeleri, finalde barajı geçmemin yeterli olacağı şekilde vermem lazım.. bütün çalışmalarımız bu yönde,
Uykusuz gecelerimin sebebi, karı kız değil, dersler gene..
Sponsorumuz ise nescafe..
Hadi gazamız mübarek olsun...
Vizeler fena geçmedi.. istediğimi alırım diye düşünüyorum.. yalnız bir sınava, son derece sinirli girdim, neyse ki bu sinir ters etki yaparak, hıncımı kağıttan almamı sağladı..b den aşağı beklemiyorum kesinlikle, giberim..
Bu gecelik, son olarak beni kızdıran olayı da sizlerle paylaşıp bitireceğim,
2. sınav haftasının 2. Sınavıydı diye yazmışım..
Her zamanki gibi, yaklaşık yarım saat önce gelmiş, son gözden geçirmeleri yapmak için sınıflardan birine girmiştim,
Baktım bizim kızlardan tuğçe ve seda da orda, yanlarına gittim, ama şöyle bir sıkıntı var, bunların üç-dört sıra filan gerisinde, mine ve arkadaşları oturuyorlar..
Benim pek gibimde değil ama kız acaba rahatsız olur mu diye düşündüm.. gerçi niye olsun, aradan 1 yıldan fazla zaman geçmiş, yaşanmış, bitmiş bir ilişki sonuçta.. neyse.. biraz tereddütle de olsa oturdum kızların yanına, çalışıyoruz..
2-3 dakika sonra bir ses duydum arkamdan,
“yeaa buranın da havası değişti birden haa” diye imalı bir nida..
Kimden çıkıyor bu ses peki,
Tabi ki “fatih” hıyarından…
Başta üzerime alınmamaya çalıştım,
2 dakika sonra,
“yeaa böyle insanlarla aynı ortamlarda olmak istemiyorum yeaa” şeklinde bir serzeniz geldi..onu takip eden fısıltılar filan.. bizim kızlar da, bir şeyden haberleri yok, gülüyorlar “bu salak neden bahsediyor” gibisinden.. zira herif resmen etrafa duyurmaya çalışıyor sesini..
Ulan zerzevat.. ulan zütelek..ama beyler, ben demiştim de inanmamıştınız, abicim, ben anlarım.. adamın da , malın da iyisinden anlarım..bu fatih hıyarını zaten ilk gördüğümden beri gözüm tutmamıştı, ısınamamıştım lan yavşağa bir türlü işte.. şimdiyse, düşüncemin ne denli doğru olduğunu görebiliyordum..aah ah..
ikinci bağırışının ardından şöyle bir omzumun üzerinden dönüp baktım arka gruba,
Mine var, tanımadığım bir kız, bir erkek, bunların gruptan Merve diye, daha önce tanıştığım bir kız ve fatih hıyarı var..
Hıyarla 1-2 saniyeliğine göz göze geldik.. gözlerini kaçırdı..ama öyle bir sıfat var ki böyle.. hani puruz çocuklar vardır ya, yaramazlık yaparlar, böyle size vurup, abisinin, babasının arkasına filan saklanırlar, oradan tip tip bakarlar.. aynı
öyle…
Ya sabır çekip tekrar önüme döndüm... sakin ol tsigalko.. sakin…sen sakin bir adamsın.. relaks..
Artık sınava 10-15 dakika filan kaldı, yerler açıklanacak, sınıftan çıkmaya başladı insanlar,
Bu hıyar gene,
“eeööff nihayet yeaa..bir de şekil şekil bakışlar filan, böyle adamlar.. vıdı vıdı vıdı”
Sıradan bir hamlede fırladım, bir iki adım aniden ilerleyip tam bunların sırasının ön çaprazında durdum.. ellerim, pazularım titremeye başlamıştı.. vücudumun uç bölgelerine doğru kan akışının hızlandığını hissettim (penis hariç)..
“ne diyosun sen birader yarım saattir?” diye sordum, gözlerim fatihe sabitlenmiş, ses tonum buz gibi ama bedenimdeki hareketliliğe nazaran sakin bir şekilde..
Çevreden 1-2 sıra, bizim kızların sırası ve önümdeki 5 kişinin gözlerini üzerimde hissedince birden sıcak bastı.. nefes alış verişim hızlanıyordu.. burundan solumak derler ya, yaklaşıyoruz oraya.. -
661.
+1Birkaç saniyelik bakışmanın ardından, fatih, ukala olmaya çalışarak,Tümünü Göster
“sen neden bahsediyorsun yeaa” dedi,
Güya rahat, sanıyor ki orada arkadaşlarının arasındayken ve sınıftayken ona kafalama uçamam…
Ananı bile giberim fatih.. ananı bile giberim…ama dua et ki saldırgan yapılı bir adam değilim..
“bak deminden beri sesimi çıkarmadım, ama eğer diyorsan ki benim derdim var, problemim var, halledelim birader?!”
Sesim iyice ölüm soğuğuna dönmüştü, öyle ki vurgu ve renginden ben korktum aq..
Ve nihayet, mine konuştu,
“hayır.. tsigalko.. fatih.. lütfen..ne oluyor ya?”
Hayretle mineye baktım…yine çok güzeldi…sarı püsküller iyice uzamış, onu masal tadında bir karaktere, rapunzel vari bir kıza dönüştürmüştü adeta..
Bu, onca zaman sonra bana ilk kez direkt ve adımla hitap edişiydi.. göz göze gelmiştik.. aylar sonra…hatta koca bir yıl sonra…
Yutkundum.. iyice sıcak basıyordu…belli ki,bir tatsızlık çıkacaksa da, burada olamazdı.. mine, beni iyi, ya da kötü anlamda pek çok şekilde hatırlayabilirdi, ama kavgacı ve kabadayı olarak hatırlamasını istemezdim..
Yeniden fatihe baktım,
“sınav çıkışı, turuncu kantinin arkasındaki ağaçlığın orda bekliyorum seni..gel, problem neyse halledelim.. duydun mu?”
Yine ukala olmaya çalıştı, ağız, göz hareketi yaptı, ama tırstığını da hissettim.. nasıl tırsmasın aq..ben olsam benden tırsardım…
“duydun mu?” diye yineledim, arkamı dönerken, hafif bir tahrik unsuru yaratma maksatlı, yüksek olmayan ama çevredekilerce duyulacak bir sesle “tak herif” diye de ekledim..
Zaten delikanlı olsa, orda ayaklanıp üzerime gelmesi lazım, o kadar karının kızın içinde aşağıladım..ama bir hareketlilik olmadı tahmin edebileceğiniz gibi.. böyle tipleri iyi tanırım.. anca çene..
çıkarken, son bir bakış daha attım arkaya doğru, bu salak önündeki kağıdı filan buruşturmuş, dudaklarını filan germiş böyle, yanındaki tanımadığım kız koluna dokuyor, hesapta sakinleştirmeye çalışıyor..
Heeeyy allahımm yaaaa…tam sopalık yaaa…bak bak bak…hareketlere bak…bebe ya…yemin ederim ilkokul detected ..önündeki kağıdı filan…hey yarabbim.. masayı filan da tekmeleseydin be gülüm? He?
şovmen huur çocuğu…
Sen bir gel bakalım kantinin oraya da, zütüne sokuyor muyum sokmuyor muyum o ağaç dallarını…amcık ağızlı seni..
O sinirle girdim sınava, güzel geçti..
çıkışta bizim çocuklardan okulda olanlara haber verdim ne olur ne olmaz gibisinden, ama mümkün mertebe uzakta konuşlanmalarını ve çaktırmamalarını istedim, şimdi hani, delikanlılık yapıcaz derken, züte de gelmemek lazım, öyle bıçaktır, bilmem nedir, bu bebede sapı bile gezmez onun ama, adam yavşak olduğundan ötürü, 3-5 kişi gelebilir yani, karakter denen, delikanlılık dene olgu yok çünkü bünyesinde,
Ama isterse 10 kişi gelsin, ben o zerzevatın sapını, yaprağını budamazsam bana da tsigalko demesinler, bittin sen olm.. eski sevgilimin ve arkadaşlarımın yanında, bana ayar yapmaya çalıştığın an bittin…hele bi gel…o ukala ağzını ters çevirmezsem adam değilim ulan..
bu gecelik benden bu kadar panpalar,
yarın sabaha daha iyi uyanacağıma inanaraktan uyumaya çalışacağım, lan şu burun için de bir ingiliz anahtarı olsa da, grip olunca gevşeyen o contaları sıkıversek ne iyi olur aq..
yarın gece, uzun süre sonra sıcağı sıcağına görüşmek üzere, yorumlarınızı ekgib etmeyin, öpüldünüz *
@kurbankesendeist
(: aynen, benim de burnum kurudu kuruyacak, muhtemelen yarın o evrede olurum,
bonus olarak balgam atımı da oluyor tabi, neyse çok iğrençleşti buralar bir anda ben gibtir olup gideyim en iyisi artık
iyi geceler panpalar (:
beşiktaş maçından sonra, gece yarısı gelicem, kaldığımız yerden devam ederiz
iyi geceler panpalar ;),
5 dakika içinde başlıyorum, beşiktaşlı panpalarıma da geçmiş olsun -
662.
+2 -1... sınav kağıdını parçalarcasına çözmüş, 45 dakikada verip çıkmıştım. tuvalete gittim, yüzüme su çarptım, birazdan yaşayacağım ve sonunun uzaklaştırmaya kadar varabileceği deliliği düşündüm..tabi eğer fatih hıyarı gelmek gibi bir delikanlılık yapabilirse..Tümünü Göster
5 dakika sonra neco geldi hemen,
"kanka, hallederiz ya derdi neyse görücez bakalım hesabını" filan diye konuşuyor,
"yok abi siz, uzakta durun arkamı kollayın, ola ki bir zütlük çıkarsa diye"
"ya ne olcak kanka işte 3-5 kişi köşeye çeker korkuturuz, şimdi teke tek filan kalırsanız kesin girişirsiniz, bizi kalabalık görürse tırsar, olaysız dağılırız istediğimizi alıp ;)"
"neco benim istediğimin olaysız dağılmak olduğunu ne biliyon? ben zaten girişmek istiyorum belki?"
"yok artık aga saçmalama, bir tane tüysüz için yarım dönemini mi yakıcan? sakinleş biraz ya..adam babanı mı vurdu bu ne sinir aq?"
"olm kızın yanında bana üst üste elli kere şov yaptı yavşak..zorla kışkırtı..yani ne gerek var demi bu hareketlere? sonra işte insanlar nasıl katil oluyor? ahh ah.."
"kanka..bak illa vurucam kırıcam diyorsan, elbet dışarda bir yerde de yakalar halledersin, okul içinde yapmamak lazım işte şu işi..değer mi yani? az bi normal düşün iki dakka..değer mi aq?"
neconun sözleri üzerine biraz sakinleşir gibi oldum..ama kararım değişmedi,
"neyse aga, biz bi gidelim de, siz de dediğim gibi uzakta bekleyin, artık gelir mii, gelirse ne olurrr orası allaha kalmış.."
"tamam madem..ama gözünü seveyim bak..hemen savaşa girme, adam belki de gelip özür diler..hemen celallenme okey?"
"bakıcaz artık.."
http://fizy.org/#s/12elxa
fakülte çıkışında tolga da geldi yanıma, herifin yanında 4 kişi daha var, kenarı çekip kulağına fısıldadım,
"oha olm bunlar ne lan..savaşa gitmiyoruz?"
"agaa, ne biliyim sen durumlar böyle böyle deyince.."
güldüm, "valla takunu çıkarmışın olayın, sade sen gelsen yeterdi be olm..zaten size bile gerek kalmaz muhtemelen..ben öyle hani, ipi sağlam kazığa bağlayayım istedim olası bir zütlüğe karşı.."
"neyse artık ya..bunlar da bizim sınıfın sapları işte görmüş oldun x)" deyip çocuklarla selamlaştırdı..adamları görüceksiniz yalnız, sanki böyle, topluca kalof a, kantır a gider gibi bir halleri var aq, benimde sinirlerim bozuk zaten, bir de gülesim geldi bunları böyle görünce..hey allahım (: heriflerin de hiç işi gücü yok aq..gidin yarınki sınavınıza filan çalışın demi?
bu arada tolganın da sınıfında küçük çaplı bir polat alemdar olduğunu öğrenmiş olduk x)
karışmış -ama hala öfkenin baskın olduğu- duygularla turuncu kantinin arkasındaki ağaçlığa doğru yürümeye başladım,
bizim çocuklar da sivil polis misali sağa sola konuşlandılar..
başladım beklemeye..
sınavın bitimine bile daha 5-10 dakika vardı..
en iyi ihtimalle 20 dakika filan diye beklerim diye düşündüm..tabi hıyar çoktan çıkıp kaçmadıysa..
http://fizy.org/#s/1u2kvd
bekliyorum...
üniversite hayatımın geleceğini belirleyebilme potansiyeli olan, ve sakin kafayla düşününce ne kadar büyük bir mallık, ergenlik yaptığımı anlayacağım karşılaşmayı bekliyorum...
geliceksin ulan buraya..
ya da o pozlara baştan hiç girmeyecektin..
geleceksin...
beni önce sinir edip, sonra da öylece gibtir olup gidemezsin...
bekliyorum..
10 dk..o zaten bankoydu..
20..
yarım saat oldu aq...
elimle tolgaya doğru "gidin siz" gibisinden işaret yaptım, ama hıyarlar da öyle bir çöreklenmiş ki çimlere, hatta gayet keyif alıyor görünüyorlar, benim iş bahane olmuş gibi..o da bana eliyle hem "okey" hem de bazı durumlarda "muallaksin" anldıbına gelen malum işareti yaptı..
bekliyorum...
neden gelmemiş olabilir?
acaba dediğim yeri mi anlamadı? diyeceğim de, yani o pek mümkün değil.."turuncu kantin arkası" denince bunu özellikle mühendislikte okuyan herkes bilir..zira aslında ideal bir sevişme mekanıdır çiftler için..
bu kez çok daha farklı bir duygusallığa tanık olacak..eğer partnerim teşrif ederse tabi..
40-45 dakika kadar bekledim hıyar gibi... bu, beni daha da çıldırtmaktan başka bir işe yaramadı..en sonunda çocuklar yanıma geldi,
neco,
"kanka..hadi artık gidelim bari..herif zaten tırsmış belli..bu olay burda biter bence..gel dedin, gelmedi işte.."
tolga,
"valla, şöyle helalinde 3-5 kişi gelselerdi de, önce onlar seni, sonra da biz onları gibsek eğlenceli olurdu ama, necoya katılıyorum agacım..herif tırt çıktı..ondan cacık bile olmaz..kafana taktığına değmez..gidek en iyisi ;)"
eğer tek başıma olsaydım, orada en az yarım saat daha beklerdim, ama milleti de kendime bağladığım için bencillik etmek istemedim..
çaresiz,
ve olaysız dağılmak zorunda kaldım aq..
sinirim içimde kalmıştı..
ve onun yanlış kişilere çıkmasını önlemek için, sınav dönemi gitmeme kararı aldığım antrenmanlara gitmeyi düşündüm..sonra vazgeçtim..çünkü sinirimi geçirebileceğim, hatta beni eski, kadayıf, pamuk helvası halime çevirecek bir şeyler, kendiliğinden oluvermişti.. -
663.
+2tahmin etmiş olmalısınız zaten..evet, çiğdem..Tümünü Göster
yurda gergin bir yay gibi döndüğüm ve aklımdan spor çantamı hazırlamayı geçirdiğim o akşam üstü, çiğdemden mesaj geldi,
sınav durumlarımı vs. soruyor, kendi sınavları yarın bitecekmiş, 2. haftayı erken kapatıyor anlayacağınız..benimse ta son koduğumun gününde bile sınav var..
neyse..
ilk anda, görmezlikten gelip cevap atmamayı düşündüm zira o sinirli halimle yanlış bir şeyler yazadabilirdim eğer mesajlaşma uzarsa..
ama yazdım..tıpkı tahmin ettiğim gibi mesajlaşma uzamasına rağmen, ben hiç ters şeyler yazmadım..ters ve yanlış şeyler yazmanın yakınından bile geçmedim..tam aksine, yazıştıkça daha da sakinleştim..
bütün o şirin mesajlaşmalar ve zemin hazırlamaların ardından nihayet kızın ağzındaki bakla çıktı, sınavların bittiği hafta sonu beni becerebildiği en üstü kapalı şekilde (çünkü iyi kızlar hep böyle yapmak zorundadır), yerel bir grubun konserine davet ediyor, tabi öncesinde kordonda gezme vb. filan da var, yani tüm günümüzü ve gecemizi bir arada geçirmek, bir şeyler paylaşmak, birbirimizi daha fazla tanımak ve birlikte bir etkinliğe katılmış bulunmak açısından, ustada planlanmış, ekgibsiz bir paket..
düşünmeden kabul ettim*.. hem bu sürpriz gerginlik hem de sınavlar sonrası kafamı dağıtacak bir şeylere ihtiyacım olacağı belliydi, çiğdem ise bunu yapmanın en güzel yoluydu muhtemelen..
http://fizy.org/#s/102n7o
vizeleri bitirdik..öyle ya da böyle..bir şekilde istediğime yakın sonuçlar alırım diye düşünüyorum..
ve malum buluşmanın da günü geldi çattı, güzel bir nisan günü..hava ılık..gökyüzü parlak ve mavi..dost görünümlü seyrek beyaz bulutlar, günün yağmurdan uzak, kasvetsiz ve enerjik geçeceğini müjdeliyor gibi..
saat 3 gibi filan yurdun önünden alacağım onu ve sonra yurdun son giriş saatine, taa gece yarısına kadar birlikte olacağız..dolaşacağız, konuşacağız, içeceğiz, canlı müzik dinleyeceğiz..bilmiyorum daha fazlasını yapar mıyız? pek sanmam..benim zaten niyetim yok, kız da kaşar olmadığına göre, efendi efendi eğlenip döneceğiz işte..o kadar da yeter bana..fazlası zarar..
tüm buluşmalarımda olduğu gibi yine 5-10 dakika erken gittim..zaten ben saatimi de her zaman 5-10 dakika ileri ayarlarım, bu sayede hem diğer insanlardan bir kaç dakika önde oluyorum hem de beklenmedik aksiliklere karşı böyle bir bonus zamanım oluyor cebimde..bunun epey faydasını gördüm sosyal hayatımda olsun, iş hayatımda olsun..(en büyük faydası ise kuşkusuz bacak kaslarınızı kuvvetlendirmesi, zira beklemeye alışıyorsunuz :p)
sonra çiğdem geldi,
çok hoş olmuş bugün gene..kız etrafına tarif edilmesi zor bir pozitiflik ve enerji yayıyor, sanki yazın gelmesiyle açan hava gibi, o da açıyor ( o anlamda değil lan), etrafını aydınlatıyor..
gülümseyerek yanıma geldi, öpüştük,selamlaştık,
"hava harika" dedim, "çok güzel bir gün seçmişiz (:"
"ay evet (: nihayet kalın kabanları, paltoları atıyoruz artık..bir de yağmurlukları tabi (:"
güldüm, biraz yavşaklık edeyim dedim,
"aynen, mini etek sezonu filan yaklaşıyor :p"
gülmeye başladı, sonra da şakadan trip yaptı,
"(: hıı e gözleriniz bayram eder artık..bütün kış palto-kaban görmekten sıkıldınız tabi.."
":p, nereye gidelim istersin? bildiğin güzel yerler var mı? yoksa benimkileri mi görmek istersin ;) ?"
"fark etmez..aslında seninkileri görsek fena olmaz, kesin yazın bolca mini eteklinin bulunduğu yerlerdir eminim, ama şimdi ne durumdadır bilinmez :p"
"eaa (: şimdi de fena değildir canım :p... "
"iyi o zaman, gidip biraz çapkınlık yapalım senin mekanlarda :p"
gülüştük..hem kendisi, hem de mantalitesi pek bir tatlı efendim, böyle muniss..meaaşallahhh, inşaaallahh...
konuşa konuşa, ilk durağımız olan kafelerden birine gittik,
denizin dibinde masaları olan, daha önceleri pek kızlar gelmediğim hoş bir mekan,
burada bulunduğum anlardan birine siz de şahitsiniz hatta, ebruyu izlediğimde oturduğum kafenin ta kendisindeyiz beyler (:
yanlış anlamayın, buraya herhangi bir anıyı yaşatmaya ya da yok etmeye gelmedim..benim için, tıpkı diğer kafeler gibi, bir kafe işte..başka bir anlamı yok bana ifade ettiği..
oturduk, çaylar, nargile geldi..muhabbet başladı..
daha önce sadece msnden salak puntolar ile ve bir kerede okul yemekhanesinde konuşabilen bir çift olarak, konuşacak epey şey vardı..önceki konuların bazılarının üzerinden bu kez yüz yüze iken geçtik, söz konusu memleketimiz olduğunda biraz daha derine indik..şu hemşo olayı cidden çok iyi bir muhabbet konusu beyler..eğer dışardayken hemşeriniz olan bir kıza denk gelirseniz muhabbet konunuz en az 2-3 kat artıyor, bunu kullanın derim..tabi ki özellikle köyünüzün kızlarını arayın bulun demiyorum da, denk gelirse işte..sonuçta yeni tanışmakta olduğunuz bir insanla, başlangıçta ortaya çıkacak olan ortak noktalarınızın sayısı, sizin ilişkinizin gidişatında oldukça önemli yol oynayacaktır..
çiğdemle geçirdiğimiz günün devdıbını ve ayrıntılarını yarın anlatayım istiyorum, önümüzdeki geceyi buna ayıralım, yoksa araya sıkışıp bin olacak bazı şeyler..
yavaş yazıyorum biraz farkındayım, hele o toplu atmalardan sonra kaplumbağa gibi gelmiştir eminim, ama üzerimde hala mayhoşluk var, hasta halime verin ne diyim.. (:
gitmeden önce, sabahlayacak olanlar için ayık tutması babında şu güzel şarkıyı da paylaşayım bari, belki daha az küfür yerim o zaman, kulak çınlamasından uyuyamamaya başladım lan şunu yazmaya başladım başlayalı :p
http://fizy.org/#s/2r753s
yarın gece görüşmek üzere, hepinize sevgiler
iyi geceler panpalar,00.30 gibi gelip başlayacağım, çok fazla yazamayacağım bu gece ama bahsettiğimiz kısmı bitiririm diye düşünüyorum ;)
selamlar tekrar (:
geldim ve başlıyorum,
..bu şehri seviyorum..
kalabalık kordonu, sağlı sollu kafetaryalarla çevrili sokakları, arnavut kaldırımları, albatrosları..
denizinden esen hafif meltemi, akşamüstü ufkunda batan güneşinin kızıllığı.. palmiyeleri..yürüyüş yolları.. kızları..tabi..
çiğdemle, manzarası tüm bunlara nazır olan kafeye oturmuş, çayımızı yudumluyor, nargilemizi çekiyoruz.. hava ılık, güneş ısıtıyor ama yakmıyor, rüzgar esiyor ama üşütmüyor..
tek kelimeyle harika bir nisan öğlenden sonrasını yaşıyoruz.. nisanı oldum olası sevmişimdir zaten..ara sıra yağmur yapar, size yeşillenen otların ve canlılığına kavuşmaya başlayan toprağın kokusunu getirir..
o gün pek yağmur havası yoktu dediğim gibi, bulutlar dostane, gökyüzünün mavisi şahane..
"sen de elmalıya hastasın demek (:" dedim gülümseyerek, nargileyi kıza doğru uzattım,
derin bir nefes çekmeden önce o da gülümsedi, "aynen, bir de kapuçinolu var, o hoşuma gidiyor..ama her yerde olmuyor işte (:"
"bizim pirinç han da filan var değil mi? çeşitler geniştir orada da"
"evet olması lazım (: çok sık gider miydin?"
"yani, arkadaşlarla bir araya gelince illa han yaparız, tabi altıparmak ı şöyle bir alt üst ettikten sonra :p"
"geziciyim diyorsun yani :p kapalı çarşıyı da geziyor musunuz, gerçi erkeklerin pek ilgisini çekmez sanki (:"
"pff, sorma.. orayı yeterince gezdiğime eminim, annem sağolsun.. çocukluğu karşıdan gelen 2 tonluk teyzelerin eziciliğinden kaçmakla geçti, sayelerinde f1 pilotu refleksi kastım, bir sağ-bir sol-bir sağ- bir sol (:"
"hahaha, aynen çok kalabalık oluyor bazen, bir de tabi teyzeler ayrı olay x)"
"arap şükrü de takılıyoruz bazen, hatta ilk rakı masamızı orada kurmuştuk, ben, kaan, tahsin, erdal, cemre, mert, gülnur.. başka kim vardı.. eeıı..nurdan la elif de olabilir.. neyse işte..ilk rakı masam (: .."
"ne güzel ya, hala görüşüyor musunuz o tayfayla (: ?"
içimi bir burukluk kapladı..
liseden sonra pek çok eski arkadaşımla ne doğru dürüst bir araya gelebilmiş ne de haberleşebilmiştik,bir o tatil var işte geçen yaz yaptığımız.. facebook un gözünü seveyim şimdi.. kıymetini bilin amk teknolojinin..
"pek sayılmaz" dedim dudak büküp.. -
664.
+2"üniversiteye gelince, herkes birbirini unuttu demi? :/ ..ben de çok korkuyorum öyle olacak bizimkiler de diye.."Tümünü Göster
"insan doğası be çiğdemcim.. gözden uzak olan gönülden de ırak oluyor işte.. napıcan.."
tuhaf, duygusal bir sessizlik sardı ortamı..bir kez daha anlıyordum ki, nostalji vb. geyikler, kızları tava getirmekte her zaman en önemli silahlardan biriydi, ekşi vb. bilimum entel sitelerinde paso 90 lar, 80 ler geyiği dönmesi boşuna değil aq..adamlar hunter beyler x)
gerçi incide de dönüyor aynı geyikler ama biz burada %95 oranında sap olduğumuzdan ve yine %95 oranında da muallak olmadığımızdan * ötürü, buradaki nostalji geyiğini samimi buluyorum.
yoksa diğer her türlü mecrada yapılanı tamamen karı kaldırma amaçlıdır.. adamın elinde ayfon, kulağında ayped.. üzerinde armani, altında timberland, altında cooper, ee sonra, "yeeaa keşke ciksenlerde yaşasaydımmm yeaaa ciksenler çook güzelllmişşş,tam bana göreeğğğ" bilmem ne diye konuşuyor amın oğlu..
evet ciksenler güzeldi..ama nedense tipine bakınca senden, sanki kelimenin sadece "ciks" kısmı ilgileniyormuşsun gibi bir enerji alıyorum.. akıllı ol, police marka gözlüğünü zütüne sokturma bana..
neyse..
çiğdemle muhabbetimiz devam etti, kendisinden ve ne kadar da çılgın olduğundan bahsetti bana, yok efendim şöyle içmiş, böyle gezmiş, böyle eğlenmiş filan..
ben de hala ilgiyle dinlemeye çalışıyorum, ama alttan alta, uyarı sinyalleri gelmeye başladı bilinç altımdan..
zaten bu aralar hangi kızla tanışsam bana ne kadar da "çılgın" ve "eğlenceli" olduğundan bahsediyor aq... iyi, ne güzel öyleyseniz de..ne biliyim tipler hiç öyle göstermiyor onu napıcaz?
misal sen çiğdem,
anlattığının yarısı bile değilsin eminim..o zaman bu çaba niye?
karşındaki, yarı serseri yarı bohem görünen, ama aslında oldukça efendi bir adam olan (öyleyim tabi lan?) bu adamın gözüne girmek için filan mı?
öyle konuşunca beni daha mı etkilersin gibine geliyor?
öyle biri olunca, ya da öyle biriymiş gibi davranınca, benim daha mı çok hoşuma gidecek sanıyorsun?
bir anda kan beynime sıçradı, aklıma ceyda gelmişti.. neredeyse masadan fırlayıp gidecektim... ama zor da olsa kendime hakim olmayı başardım,
bendeki bu ani zıplama anının yaşadığı o 1-2 saniyelik küçük zaman dilimini çiğdemin dikkatinden gizleyemedim,
"bir şey mi oldu?" diye sordu tatlı tatlı,
"ha..yoo.. şey diycem aslında.. kalkıp, dolansak? bu güzel havada niye sandalyeye mahkum olduk? (:"
"doğru diyorsun (: kordon turu yapalım ;)"
kalktık, hesap ödeyecekken klagib kız ısrarını yaptı, ben de klagib erkek tavrını elden bırakmadım,
neticede hesabı ödedim, ama bir sonraki mekanda sıranın kendisinde olduğunu söyleyip beni de bunu onaylamak zorunda bıraktı..iyi madem..1.5 porsiyon kebabı geçireyim de gör puhahaha... *
yürüyüş yolu yerine, denize daha yakın olan kıyı yolunu tercih ettik, saat 5 küsür olmuş durumda, güneş iyice alçalmış ama takdir edersiniz ki hala günlük güneşlik sayılır hava..
konuşa konuşa ve oldukça ağır adımlarla ilerlemeye başladık,
ben her iki cümlede bir espri yapma, o da yaptığım tüm esprileri kaçırmaksızın gülme ihtiyacı hissediyor.. salağız biraz aynen..
biz böyle güle konuşa yürüyoruz, derken, zaten bir süredir fazlasıyla sürtünmekte olduğu koluma giriverdi çiğdem, bozuntuya vermedim.. kolumda kızla gezmeye alışkındım evet gerçi, ama ilk günden ve henüz gayet "arkadaş" modunda olduğum bir kızın bunu yaptığına pek şahit olmamıştım..
belki de uzun süredir normal bir kız arkadaşla hiç dolaşmadığımdandır.. belki onlar da böyle şeyler yapıyorlardır, şirinlik maksadıyla yani..
öyle ya, duygusal olarak bir şey düşünmediğim, sıradan kız arkadaşlarımla ne zaman çıkıp dolaşmıştım ki ben zaten? sürekli bir beklenti içinde olduğum ya da benden bir şeyler bekleyen kızlarla takılmaktan, diğerlerine ne sıra gelmişti, ne de zaten "diğerleri" diye adam akıllı bir küme oluşabilmişti..
şöyle bir bakıyorum da,
nilay, tuğçe ve sedadan başka normal kız arkadaş diyebileceğim kız yok lan etrafımda... diğer münasebetim olan kızların hepsiyle bir şekilde ayar olmuş durumdayız... misal şu en son merve olayı, sonra ayşegül.. ceydanın arkadaşı meltem ve minenin arkadaşı elif i saymıyorum bile..
alperlerle barlarda takılırken tanıştıklarım desen.. onlardan da anca ekmek arasına kaşar olur...
vay amk..
güya kızlarla arası iyi geçinen ben, aslında ne kadar da yalnızmışım o açıdan?..
kendi sınıfımın kızlarıyla, normal seviyede ilişkiler kurmalıydım.. evet..bu tasarıyı aklımın bir tarafına not ettim, daha sonra uygulamaya geçirmek üzere...
şimdi diyeceksiniz ki,
" e tsigalko, bu tarz bir gruba niye ihtiyacın var?"
beyler.. beyler..
belki de en çok hata yaptığımız yer, bu yer..
elbette onlara ihtiyacımız var.. yani etrafımızdaki sıradan kızlara.. bizim bir şey beklemediğimiz, onların da bizden bir şeyler beklemeyecek kadar kafası yerinde, mantığı sağlam olan kızlara..
onlara ihtiyacımız var çünkü onlar, bizlerin kızları sadece "cinsel bir obje" olarak görmediğimizin kanıtı! kızlarla aşk meşk münasebetinden başka şeyler de paylaşılabileceğinin, kızla erkeğin arkadaş olabileceğinin, spriteden acımasız gerçeklerin aslında o kadar da gerçeği yansıtmadığının..
dahası, bizim insanlığımızın kanıtı ulan?!
aksi takdirde, yani karşı cins ile olan ilişkileriniz sadece aşk-ciks ve gönül meseleleri mertebelerine sıkıştırıldığında, günden güne sapıklaşıyor, okul-iş ve sosyal yaşamda, size her gülümseyen, her tanıştığınız hatta her gördüğünüz kadınla ilgili fanteziler kurmaya başlıyorsunuz..
kadınları başka şekilde algılayamıyorsunuz..
aq, kendisine gülümseyip, firmasını tercih ettiği için teşekkür eden sales girl lerin kendisine yazdığını filan sanan arkadaşlarım oldu benim..
abicim.. kız işi gereği, mecburen gülümsüyor, sen oradan bir alıyorsun olayı, hooopp:
"konulu ferre"...
iki dakika insan ol amk..
ve evet, bu gruba ihtiyacımız var, çünkü asıl hedef kitle üzerine uygulayacağınız bazı taktikleri, yapacağınız esprileri ve bilimum sosyal tespitleri önce bunların üzerinde deneyip, alacağınız sonuca göre kullanıma sokabilirsiniz..
keza malum maksatlarla takıldığım kızlara açtığım konuları, yaptığım şakaları, uyguladığım stratejileri, farkında olmadan, önce nilayda filan uyguladığımı fark etmiştim..
kızda deniyordum, tutarsa, devam, tutmadı mı? o zaman onu kullanmıyoruz abicim..
özet olarak,
bize,
bizimle sadece arkadaş olabilmeyi beceren bir grup kız her zaman lazım..
..çiğdemle kol kola yürümeye devam ettik.. epey gittik, hatta yürüyüş yolunun sonuna geldik, geçtik..
"nereye zütürüyorsun bakalım beni?" diye sordum şakayla,
"hiiç öyle yürüyorum ya, dönebiliriz istersen (: ?"
"fark etmez bana, yan yanayken nereye yürüdüğümüz önemli değil (:"
hay aq..yine istemeden fazla ileri vites oldu..
kız gülümsedi, ayarı aldı mı bilmiyorum, umarım yavşaklığıma vermiş ve fazla ciddiye almamıştır..
"otura da biliriz biraz burda?" dedi
"olur, var mı bildiğin yer?"
"şu bank gayet iyi görünüyor (:"
hım.. bank.. banklar..hay allah ya... allah şu bankları, çiftler romantizm yapsın diye yaratmış abi.. vallahi diyorum bak..
"tamam (:" dedim sırıtıp, banka doğru kol kola ilerlerken, ortamın yumuşaklığını kırmak için,
"belli ki çiğdem hesaptan yırtmaya karar vermiiişş (:" deyip güldüm,
"yaaa olur mu öyle şeyy, daha konsere de gidicez ya?! (: çok kötüsün yaa valla öyle bir şey düşünmedimm.."
ehehe, biliyorum lan sululuk yapıyorum işte duygusal anlar yaşamayak diye bebe..
"bilemiyorum artık :p"
"üff.. çok kötüsün..(:..tamam gel hadi bildiğim bir kafe var, oraya zütüreyim seni.. hıh.."
"eaa yok be ben şakasına söyledim, oturabiliriz burda da gayet (:" (blöf)
"yok yok..gel bir kahve falı baktıralım hem ;) , fala inanır mısın bu arada :p?"
"inanmam ama eğlencelidir ya.. (:"
"tarot filan da var orda, belki daha önce gitmişsindir zaten?"
"hımm.. öyle fallı kafe, hatırlamıyorum gittiği mi ama, değişiklik olur işte (:" -
665.
+2sahilden ayrılıp, iç tarafa doğru yürümeye başladık, oldukça kalabalık, her yanında pastahaneler, kafetaryaların bulunduğu 1-2 sokağı geçtik,Tümünü Göster
buraları pek bilmiyordum doğrusu.. benim alanımın dışında kalmıştı bu bölge, şimdi çiğdem sayesinde haritanın yeni kısımlarını explore ediyordum.
biraz daha yürüdükten sonra kafeye geldik.. bildiğim kafelerden, biraz daha bohem dekore edilmiş, hoş konseptli, iki katlı bir yer,
üst kata çıktık,
bildik cam-plastik ve ruhsuz masalar yerine, %80 ini örme hasırın oluşturduğu masalar ve sandalyeler-koltuklar yerine, sedir benzeri oturakların olduğu, duvarlarına çeşit çeşit el dokuması halıların ve manzara resimlerinin yerleştirildiği bu antik yer epey hoşuma gitmişti.. biraz anneannemin köy evini hatırlar gibi oldum.. aynı ahşap dekorasyon.. sedirler, el dokuması halılar..
keyifle sedire kuruldum, kız da yanıma geldi tünedi, kahvelerimizi söyledik,
"nasıl yer, hoşuna gitti mi? (:"
"evet.. gayet hoşmuş valla.. köyü hatırlatıyor, doğal bir havası var"
"hıhı, biraz gizemli bir havası da var ayrıca, bizim falcılar yan tarafta bak, ;)"
"hımm.. nasıl oluyor şimdi, kahveyi içip oraya mı gidicez biz?"
"aynen, fincanını alıp gidiyorsun (:"
"hee.. şey gibi bu ya, röntgen çektirip sonra doktora sonuç gösteriyorsun ya hani :p"
"hahaha (: güzel benzetme oldu, bunu tuttum ;p"
"eyw :p ... merak ediyorum bakalım, epeydir fal baktırmamıştım..ama az çok biliyorum ne söyleyeceğini, işte, orda bir yol var, senin için kabarmış falan filan x)"
"((: bu gidişle ben baktıramıycam yalnız, içemedim gülmekten x)..yalnız bir şey diyim mi, dediklerinin çıktığı da oluyor ha, geçen arkadaşla gelmiştik, kadın neler bildi ya."
"eyvah, cinci filan olmasın kız bunlar kalk gidelim en iyisi x)"
"x) tsigalko.. alemsin ya.."
":p"
"senin burcun neydi bu arada?"
"yengeç (:"
"oo, yengeç erkeği.. yükselenin?"
"valla ben yükselen, alçalan anlamam be çiğdem (:..bir burcumuzu biliyoruz işte, o da muhabbet açılırsa cahil kalmayalım diye :p"
"hıı.. peki burcunun özelliklerini, biliyor musun? (:"
"eee.. evet.. kıskaçlarımız var..iki tane? x)"
"(: öf öf.. genzime kaçırmadan bitirebilsem şunu iyi.. bilmiyo musun cidden özelliklerini?"
iyice gırgıra vurdum,
"ya yengeç işte ya..suda yaşar x)"
"anlaşıldı..tam bir profsun bu konularda (:"
"tamam yea ezmene gerek yok, belli ki senin ilgi alanın, eh, benim de bilgili olduğum alanlar var elbet ;)..ee peki neymiş benim burcumun özellikleri, sen söyle?"
"hangi alanlarmış o bilgili oldukların, merak ettim :p"
"bir ara ben de muhabbeti bilerek oraya getirir ezerim seni, o ara görmüş olursun ;)"
"cık cık..:p..burcunun özelliklerini söyleyeyim?"
"he, aynen say bakalım, neymişiz öğrenelim?"
"şimdi, yengeç erkeği, bir kere çook duygusal olur."
"uuu.."
":p sonra, genelde aile babası olurlar, sadıktırlar, ayrıca fazla alıngandırlar.. baya tripçidirler bir de alınma ama, ana kuzusudur yengeç erkeği genelde :p"
aile babası?
sadık?
puhahaha..
lan gülmemek için zor tutuyorum kendimi, hani bir gülersem, camlar filan zangırdayacak, kıza ayıp olacak.. neyse..
"hımm, baya iyi bir insan evladıyız biz o zaman? tripleri saymazsak tabi? :p"
"tabi, aslında iyisiniz, zaten o başta söylediğim özelliklerden kazanıyorsunuz direkt ama, sizi de idare etmesi zor, alıngan ve dengesiz bir yapınız var, o yüzden bir yengeç erkeği ya çok mutlu eder, ya da kahreder karşısındakini (:"
"oo..abi sen baya baya okudun benim özellikleri.. valla herşeyim ortada şu an, beğendiysen al zütür yani x), anında şifremiz çözüldü be x)"
"(: ahaha.. aslında olabilir ya, oğlak kadını olarak bu duruma sıcak bakmıyor değilim :p"
gülüştük karşılıklı.. gözler birbirini buldu.. zaten epey yakın oturuyoruz.. kahveleri tutan ellerimiz bile aynı hizada,
o sessiz anların uzaması, yeni kişiliğim için pek hayra alamet değil malum.. konuşmak zorunda hissettim kendimi,
"peki oğlak kadını nasıl oluyor?" diye sordum.
"hım..bak şimdi benden bahsedicek olunca tıkandım bir an (:"
"say say, demin beni deşifre ettin, şimdi sıra kendinde :p"
"peki bakalım..ee..oğlak kadını, genelde biraz özgür ruhlu, başına buyruktur.. yengeç erkeği gibi evcimen değil yani :p... sonra, iş yaşamında başarılı olmayı hedefler, sosyal hayatında da en iyisini ister, gözü yükseklerdedir (:"
"ooo.. başka?"
"ilişkilerine ve karşısındaki insana önem verir.. öyle yani..bir de şey var işte, genelde yapıcıyızdır.. kolay kolay kızmaz ve küsmeyiz ;)"
"iyimiş valla (:..alalım seni? :p"
"(: bana uyar"
"şey sorucam.. şimdi böyle 12 tane filan burç var.. sonra işte onun kadın-erkek versiyonları var..sen bunların hepsini biliyor musun özelliklerini?"
"hımm hayır.. neden öyle baktın :p"
"yok, hani biliyorsan, bence sen de hiç kasma, direkt okulu bırak burda başla çalışmaya dicektim :p"
"(: yook ya, öyle belli başlı bir kaç tanesini biliyorum işte.. burdakiler kadar destekli atamam x)"
"anladım.. yengeç belli başlı mı?"
"oo tabi, yengeç erkeği çok ünlüdür ;)"
"deme ya..vay arkadaş, neymişiz, haberimiz yok (:"
"yani :p , e gidince yurda okursun internetten artık (:"
"yeaa.. bakarım belki :p"
ah seni der gibi kafa salladı..
kahvelerimiz bitmişti, eleman gelip içeri geçebileceğimizi söyledi, ama kalabalıkmış şu an sadece bir kişilik yer varmış,
"eh, tamam tek tek gidelim o zaman?"
"olur ya..sen git önce madem?"
"fark etmez, sen de gidebilirsin istiyorsan (:"
"yok yok, sen ev sahibi sayılırsın, açılışı yap (:"
"peki o zaman (:"
çiğdemi yan tarafa yolladım.. -
666.
+3 -1sedirin üzerinde tek başıma kalmıştım.. etrafı incelemeye başladım, özellikle de biraz ilerimdeki sedirden kalkmak üzere olan gruptaki kot etekli kız gayet incelemeye değer duruyordu.. ince, gri çoraplı, düzgün, uzun bacaklarını beynime naklettim.. süpermişler cidden aq..onları böyle öpe öpe yuları doğru çıktığımı hayal ettim..diz kapağının arkasından ilerleyen dudaklarım, yavaşça dolgunlaşan kalçalara, oradan da biraz öne, çapraza, bacaklarının arasına doğru ilerliyor, dilim bacakların dolgun yan taraflarında geziniyor, dişlerim küçük ısırıklar alıy...Tümünü Göster
lan..
ne oluyor olm?..
silkindim... kendimi tokatladım.. şöyle bir..
vay aq..ya..tsigalko? azdın mı lan?..sapık?!..
kendime şaşırmış halde önüme, hasır masaya çevirdim kafamı..
hiç böyle bir şey olmamıştı lan daha önce.. tabi ki güzel hatunların güzel kısımlarına bakmak bir ata sporudur türk geleneklerinde, ama, az önce resmen zihinsel ciks yapmıştım ayak üstü.. kız ve grubu toplanıp kafeden çıktılar..ben de dona kafa atmakta olan gibimi sakinleştirmeye çalıştım..
hey allahım ya..bir yaşıma daha girdim..
o neydi ki öyle..
sonra yaklaşık 1.5 aydır sevgilim olmadığını, onu da geçtim, herhangi bir kızla cinsel yakınlaşmanın da olmadığını farkettim..
bu muydu yani mesele?
az önceye kadar sevindiğim ve kendimi kızlardan sakınarak, devam ettirmeye çalıştığım "saplık" halinin, zamanla insanı dönüştürdüğü şey bu muydu?
ayak üstü gördüğü bacakları hayal gücüyle yalamaya iten dürtüler, daha da ileri gider miydi?
bir sonraki aşamada, bundan bir- iki ay sonrasında filan yani, kızı kucağa oturtup zıplayacak ya da masaya yatırıp misyoner mi yapacaktım zihnimde aq?..
ben bu düşüncelerle boğuşa durayım, çiğdem çıkageldi,
"sıra sizde efendim ;)"
"ne çabuk bitti?"
"çabuk mu?..nerden baksan 15 dakikadır ordayım, ben de sıkılmışsındır diye düşündüm (:"
"oo..o kadar oldu mu?..zaman su gibi geçiyor desene (:"
harbi, o kadar ne ara oldu lan..
gerçi, kendimle konuşurken ya da hesaplaşırken geçen zamanın hesabı yoktu doğrusu.. kaç geceyi sabah etmiştim göz açıp kapayıncaya kadar, böyle kendi kendime hesap sorduğum zamanlarda...
neyse.. demek ki sıkıcı biri değilim.. kendimden sıkılmadığıma ve kendimleyken zamanı böyle hızlı geçirebildiğime göre (:
"iyi ben geçeyim madem" dedim gülümseyerek,
"detayları duymak istiyorum sonra" dedi,
"aynen" dedim.."sen de anlatırsın ;)"
boncuktan perdeyi yarıp geçtim, en az kafenin alt katı kadar kalabalık ama yine aynı şekilde havadar görünen, fal bakanlar ile baktıranların karşılıklı oturduğu, küçük taburelerin ve alçak masaların oluşturduğu, yine kafenin diğer kısımlarıyla benzer, bohem dekore edilmiş fal odasına giriverdim elimde fincanla,
girer girmez, o an için boş olan 2-3 yerden, kabarık sarı saçlarının onu dev bir garfielde benzettiği, gözlüklü, güleç suratlı, orta yaşlı kadın dikkatimi çekti, ona baktığımı görünce, kırmıjı ojeli, uzun tırnaklarının önderliğindeki parmakları "gel" işareti yaptılar..
ben de, göz temasımı kurup, güdümlenmiş şekilde yanına yaklaştım, küçük tabureyi çektim, ve masasına invite oldum..
fincanımı masaya koydum.. ellerimi birbirine kenetledim... kadının gözlerinin içine bakıp gülümsedim..
kadın aynı sevecen tavrıyla, fincanı kendine doğru çekti, gözlerini yüzümden ayırmaksızın, gülümseyerek konuştu,
"hoş geldin tatlım.. gülay ablan ben.. adın, tam doğum tarihin, doğduğun yeri söyler misin?"
söylediklerimi önündeki eski not defterine not etti bir kurşun kalemle.. yeniden yüzüme baktı.. belli ki, önce bazı soruları daha cevaplamamı isteyecekti benden
bakalım tatlı cadı görünümlü falcımız geleceğime dair neler söyleyecekti.. muhtemelen duymak istediklerimi..
ama eğer onu istediğim şekilde yönlendirebilirsem..o zaman duymak istediklerimin tam tersini de söyletebilirdim.. böylesi daha gerçekçi mi olurdu dersiniz?
sonuçta hepsi atmasyondan ibaret değil miydi?..fal..pff..
yine de, o an, o masada, şöyle bir gerçek vardı ki,
insanların akıllarını manipüle ederek ve onlara, arzu ettikleri şeylerin gerçekleşeceğini telkin ederek geçimini sağlayan bu insanlar..
aslında benden farklı değildiler.. sadece, onlar maddi, ben ise manevi tatmin peşindeydim.. onlar, yalanlarını söyledikleri insanları bir daha muhtemelen görmezken, ben, gözümünü önünden ayırmamak durumunda idim..
aynı trickler..
aynı fakeler..
aynı teknikler..
sadece uygulama alanlarımız ve kazandığımız ganimet farklı..
ve şimdi, bu masada,
ilk kez, en az benim kadar zeki ve hilekar olduğunu hissettiğim birine karşı, zihinler arası bir köşe kapmaca oynama şerefine nail olabilecektim..
eğer kazanırsam, falcının falına bakmış olurdum,
kaybedersem, onun için sıradan bir müşteri olarak kalırdım..
hadi bakalım tsigalko.. yeteneklerinin, sadece saf kızları kandırmak için olmadığını göstermenin tam zamanı.. avla şu yaşlı kurtu..ona, kimin daha zeki ve kimin diğerini kontrol edebilecek kadar kuvvetli olduğunu göster.. ;) -
667.
+4bu gece kalabalığız gibi hissediyorum, gönül isterdi ki daha uzun yazabileyim, ama yarın mesai var.. sıkıntı var.. allahtan iyileştim sayılır..Tümünü Göster
panpalar size benden tavsiye, eğer ailenizin durumu kötü değilse uzatın şu amk okulunu 1 ya da 2 sene, hayata erken atılınca bir tak olduğu yok, tamam, kendi paramı kendim kazanıyorum aslanlar gibi, kimseye muhtaç değilim şükür, sevdiğim mesleği yapıyorum falan filan da..
zor be aq... öğrencilikten kralı yok.. kıymetini bilmiyoruz..
neyse..
http://fizy.org/#s/12er6n bunu bilen liseli değildir ehehe
..falcı teyze, eline aldığı fincanımı evirip çevirmeye başladı,
ben de acaba "şurda bir yol var" geyiği ne ara dönecek diye merakla bekliyorum. kimsenin işini yapmasına müdahale edeceğim filan yok ama, eğer beni klagib şeylerle avlayabileceğini düşünüyorsa, sarı cadı fena halde yanılacak ;)
"hım..kartal başı..derslerinde iyisin.." dedi aksine bir ihtimal olamazmış gibi olan ses tonuyla..
"eaaa pek sayılmaz aslında" deyip yalan söyledim.."alttan derslerim var..okulu zamanında bitirebilir miyim dersiniz?"
"kesinlikle" dedi gözlüklerinin üzerinden bakarak, "şu an için iyi olmadığını söylüyorsun ama kartal başı mutlak bir başarıyı simgeliyor... kafana koyduğun iş elinden pek kurtulamıyor"
gülüp, barney stinson un "eah please" hareketini yaptım (:
"kız arkadaşlarınla da uyumlusun" dedi..bi dakka..hangi kız arkadaşlar aq? yaşlı kahin baltayı taşa vurdu..
"öyle mi dersiniz?"
"öyle görünüyor, az önceki hanım mesela, flörtün değil mi?"
"ee..aslında hayır??"
"öyle mi??"
cadı epey şaşırmış görünüyordu,
"normal arkadaşım" diye devam ettim gülümseyerek, "onun falına da siz mi baktınız?"
"hayır, o yan masadaydı..ama beraber olduğunuzu, birlikte geldiğinizi biliyorum"
nerden biliyon amk?..gördüm de işte? "biliyorum"muş..
"kızlarla aran iyi görünüyor..biraz çapkınız değil mi?" deyip gülümsedi yine..
beyler bu işler böyle işte..ortada magic filan yok yani..siz o an farkında olmuyorsunuz, ama falınıza bakan kişi, siz farkında olmaksızın bazı ufak sorularla hakkınızda fikirler ediniyor ve onu, daha önce karşılaşıp tecrübe ettiği durumlara göre oluşturduğu kalıplardan birine yerleştirip, sizin genel profilinizi %70-80 oranında tahmin etme şansına sahip oluyor,
sonra siz de çıktığınızda "aaaağğ aynıı benii anlattııı" "aağğğ onu da billdiieeğğ" filan diyorsunuz,
halbuki siz farkında olmadan o bilgileri zaten ona veriyorsunuz..o da size sanki gökten inme bir vahiymişçesine yeniden pazarlıyor..
demek çapkınım..
hımm..evet..
ama eğer doğum tarihimi doğru söylemiş olsaydım, muhtemelen "duygusal" olmakla itham edilecektim..zira benim aslında nisan doğumlu olmadığımı, dolayısıyla da çapkın koç burcuyla bir alakam olmadığını bilemez..
ha, ben buna rağmen çapkın mıyım? evet..ama bu gibik durumun burç vb. safsatalarla bir alakası yok..kadının yaptığı şey bildiğin gazete falı..
"yoo" dedim masumca,
"aslında..pek fazla kız arkadaşım olmadı bu güne kadar..pek..nasıl diyim, beceremiyorum o tarz şeyleri"
kaşları yeniden inanamıyormuş gibi havaya kalktı,
"hımm..olabilir tabi..ama etrafında sana hayran pek çok kız..bu bariz belli, belki de senin biraz kafanı kaldırıp bakman gerekiyor olabilir"
oouu çok sert..*
teyzecim yine damardan girdin... hani azıcık gevşesem, zütümü kaldıracaksın..hayranlık ha..vay bee ben neymişim arkadaş
http://fizy.org/#s/1ahs8q
"biraz öz güven sorunum var aslında" dedim..
"bu yaşlarda olabilir tabi, doğal bir durum..ama benim gördüğüm kadarıyla, sende, dediğine göre henüz değerlendirmediğin bir potansiyel var, şeytan tüyün var tsigalkocum ;)"
"hehe (: , şey peki..okul konusunda sorun çıkmaz diyorsunuz?"
"öyle görünüyor..okulun zamanında bitecek..bunda, gündelik ilişkilere pek heves etmiyor olmanın da etkisi var tabi..sen ciddi ilişkilerin peşindesin, birini bulamıyor gibi gözükmen bu yüzden olabilir"
hah şöyle..dön bakalım babadan..dön dön dön..90 derece..180 derece...
demin çapkın olan adam, şimdi garanti ilişkici, aile babası oldu..devam..
"ailem ve onların sağlığı hakkında bir şey görüyor musunuz?"
"tek çocuk değilsin..?"
"evet..bir kardeşim var"
"kız kardeş..?" (%50 şansın var zaten aq)
"evet..küçük bir kız kardeşim var..orta son sınıf"
"hımm..o da abisinin izinde..başarılı bir kız..ailende genel-büyük bir sağlık problemi gözükmüyor?"
"yeani..öyle sıkıntılı durumlar yok.." (bak az önce sorduğu sorunun cevabını bana kendisi verdirdi görüyor musun?)
"olur gibi gözükmüyor..mutlu, ilgili bir ailen var..senin naifliğinin ve başarının ardında da bunlar var yine"
"hıı"
"iş durumu olarak, seni ankara, izmir ya da bursada görüyorum... ancak istanbul gözükmüyor? istanbul istiyor musun sen?"
"yok aslında..öyle bir hevesim yok... büyük şehrin derdi de büyük olur..istanbul..fazla büyük"
"evet..zaten istanbul gözükmüyor dediğim gibi..memleketinden iş fırsatları doğabilir..sen mezun olmaya yakın, belli bir ilgi olacak..bu sırada tercih yapman gerekebilir.."
"neyle ne arasında?"
"yani, mesleki yaşantın ile özel yaşantın arasında..ikisinden birine göre yapacağın tercih, onun senin hayatının vazgeçilmesi olmasına neden olacak"
"yani, hayatımın kadını ve hayatımın işi? gibi mi?"
"aynen öyle..sen genelde mantığının sesini dinleyen bir çocuksun..ama yeri geldiğinde kalbini de dinlemeyi unutma..;)"
cık cık..
ulan nasıl ayar verdiysem artık..bir "senin annem bir melekti yavrum" demediği kaldı..
şimdi, bu falcı, gerçekten bir şeyleri görebiliyor olsa, benim blöfümü ve kendimi bilerek farklı tanıtmamı yer miydi dersiniz?
bence yememesi lazım..
"üç tane kart seç bakalım" dedi, tarot kartlarını uzatarak..
tarot..
çok günah filan diyolla ama benim oldum olası ilgim olmuştur tarota..
elimi yelpaze haline getirilmiş kartlara uzattım..üç tane seçtim..
yaptığım seçimler inanmayan birini (ben) bile dehşete düşürecek cinstendi..
sırasıyla azize, şeytan ve ölüm kartlarını çektim..
kadın benim bön bakışlarımı görünce gülümsedi, ben de güldüm sonra ve bu tuhaf durumu espri konusu yaptım,
"amma kart çektim ha (:"
"yok tatlım... öyle gözüktüğüne bakma, onlar o şekilde kötü bir anlam ifade etmezler.. sadece, biraz kafanın karışık olduğunu gösteriyorlar, isimleri seni korkutmasın"
"ne bileyim, öyle şeytandır, ölümdür filan ard arda gelince :p"
"(: burada tek başına anlam ifade eden tek kart azize kartı.. senin kahve falın ve karakterinle de birleştirince, senin kariyerindeki başarı yolunda sağlam adımlarla ve güvenle yürüyeceğini söyleyebilirim.. diğer iki kart ise, gördüğün anlamlarını ifade etmiyor elbette, sadece dönem dönem yalnızlığın getireceği kafa karışıklıkları yaşayabileceğini gösteriyor..ama sağlam bir duruşun var.. onların üstesinden gelebilecek terbiyede yetişmişsin"
"peki kafam karıştığında, yanlış seçimler yapsam ne olur? çok mu değişir her şey?"
"yoo, sonuçların değişmesi pek mümkün değil, sadece biraz ertelenmiş olur.. senin çizginde mutlak başarı ve refah görüyorum.. eğer biraz zayıf karakterli ya da çapkın ruhlu olsaydın, evet, seni oyalayabilir ve hedefine ulaşmanı erteletebilirdi ama şu durumda diğer iki kartın pek anlamı yok..;)" -
668.
+3fala inanmam..Tümünü Göster
ama tesadüflere inanırım..
azize-şeytan ve ölüm..
içimdeki melek-içimdeki şeytan ve kırık kalpler..
ve hakkımda neredeyse hiç bir şey bilmeyen, bildiklerinin de yarısını bilerek ters söylediğim, karşımda oturmuş beni çözdüğünü düşünen dev bir kedi *..
kadın düşünceli hallerimi görünce gülümsedi tekrar,
"peki.. peki, sana bir kart daha çektirelim bakalım hadi madem (:"
ne bu, zavallı kontenjanı filan mı? acıdın mı la bana yoksa, al hadi al deyip sadaka verir gibi kartları uzatıyorsun..he he heyy allahım ya..
salak lan bu insanlar..
elimi uzatıp bir kart daha çektim,
"büyücü"
cadının gözleri parıldadı..
"iştee... aslında tam senin durumuna uygun düşen bir kart yine.. fala inanmıyorum mu demiştin? (:"
"yani..pek fazla dikkate değer bulmam (:"
"hımm.. inanmaya başlasan fena olmaz, çünkü kartların seni sevdiğine dair bir öngörü oluştu içimde (:"
yeme beni aç karnına aq..
"öyle diyorsanız :p"
"(: evet..bu kart iyice netleştirdi ki, sonuç olarak iş yine senin karakter yapında bitiyor, yani o başarıya, hedeflerine ulaşmada göstereceğin azim, gayret ve kafa karışıklıklarına karşı göstereceğin direnç.. tamamen senin elinde.. geleceğini şekillendirecek olan sensin ve bunun için de gerekli tüm vasıflara sahipsin (:"
gülümsedim..
görünen o ki artık randevumuz sona ermişti..
ona, işini iyi yaptığını düşündürtecek şekilde mutlu görünmeye çalışarak boncuklu perdenin diğer tarafına geçtim.. oysa aklımdan geçen tek şey şuydu;
"fal mı? bullshit.."
http://fizy.org/#s/1ahopl
içeri ilerleyip, çiğdemin oturmakta olduğu sedirimize doğru yaklaştım, beni görünce kafasını telefonunun ekranından kaldırdı,
"kız kardeşim mesaj atmış da, ona bakıyordum (: ..ee nasıldı? (: çok merak ediyorum neler dediğini"
"aman, klagib safsatalar işte :p.."
"aa anlatmayacak mısın?"
"anlatırım canım..tabi seninkini dinledikten sonra ;)"
"olurr (: tamam ben anlatayım önce" dedi ve 10 dakika boyunca gözlerini irileştire irileştire, elleriyle heyecanlı jestlerini de katarak belli ki fazlaca ciddiye aldığı, az önce bir benzeri bana fısıldanmış olan safsataları anlattı..
beyler,
yemin ediyorum benim ilgimi çeken hiç bir şey..yani babam anlatsa dinlemezdim aq 10 dakka..
ama çiğdemi, dinlemekle de kalmayıp, gerekli yerlerde ünlemler bile koydum araya, kız tatlı beyler..kız tatlı..tatlı kızları dinlemezsek olmaz..
bu kuş gibi cıvıldaya cıvıldaya kendi fal hikayesini anlattıktan sonra, soran gözlerle bana bakmaya başladı,
"şey diyorum ya çiğdemcim..kalkalım mı? yürürken anlatırım ben de?"
"olurr..ben de onu diyecektim aslında, geç kalmayalım, program 21.30 da başlıyor, biz 21.00 gibi orada olsak iyi olur, güzel masa kaparız (:"
"öyle yapalım madem"
kalktık, kafedenin bohem atmosferinden çıkıp kendimizi, artık nispeten serinlemiş olan havaya, yıldızların göğü işgal etmiş bulunduğu berrak nisan gecesine attık..
"üşüdün mü?"
"yok ya..öyle biraz serin geldi sıcak yerden çıkınca (:"
"hırkamı vereyim?"
"yok ya valla (:"
"cidden? bak sonra hasta oldum, bana iyi bakamadın, nerden çağırdın? deme (:"
"der miyim hiç öyle ya..iyi ki çağırdın..fena mı oldu (:"
ortam biraz slowa bağlamıştı yine..
hırkamı çıkardım,
yok mok demesine rağmen sırtına örttüm, daha fazla itiraz etmedi, hafifçe düzeltim üzerine oturttu hırkayı, sonra bana döndü,
"çok saol..ama şimdi de sen üşüme :/"
"üşümem ben :p kahraman erkeğim şu anda :p"
güldü, yine çok fena kalakaldık beyler, göz göze..zaman iyice yavaşlamaya başlamıştı..
http://fizy.org/#s/1ajdwi
şu, konuşup gülüşüp, sonrasında fena halde sessiz kalmalar için bir şeyler bulmam lazım..yoksa bu anlardan biri yakacak beni..
çok güzel bakıyor..gülümsemek ister gibi, ama belli bir heyecan ve ciddiyet oturuyor yüzüne o anlarda..burun deliklerinin titreştiğini görebiliyorum..nefes alış verişini düzenlemeye çalışıyor..
ben de farklı değilim ya..kim bilir yüzüm ne halde..
adımlarımız iyice yavaşlamış durumda..
bir şeyler yapmam lazım..
kaçmam lazım o sahneden..
ama içimden gelmiyor..
anılar, duygular çarpışıyor zihnimin içinde..ne oluyor?..aşık filan olmuyorum ya?..yok canım..öyle bir yeteneğimin olmadığını öğrendim ben..acı vermekten başka bir marifet gelmez elimden..
koluma giriyor yeniden..yan yana yürüyoruz..vücudumuzun yan tarafları, ısınmaya çalışan yavru penguenler gibi, her santimi birbirine değecek, üzerindeki sıcaklığı, sevdiğiyle eşit pay edecek biçimde yakın..
bir an önüme dönüyorum..
derin bir nefes alıyorum..yeniden gülümsemeye çalışarak yan tarafıma bakıyorum..tatlı gözler..bal dudaklar..elma yanaklar karşımda..epey yakınlar bana..eğilip öpmek..uzanıp dokunmak..işten bile değil..
büyülü bir an..
bozulması gereken bir büyü..konuşmak ise elimdeki en etkili şey olsa gerek..konuşuyorum..
"çok huzurluyum şu an.. (:" diyorum salak bir gülümseyişle..
bir şey demeden gülümsemeyi sürdürüyor..çok güzel bakıyor be beyler..içim gidiyor resmen... ama yapamam... dokunamam..bir yangın çıkacaksa bile, onu ben başlatamam..
http://fizy.org/#s/1ajdwa
canlı müzik yapan bir yerin önünden geçiyoruz..
o ara şarkıya eşlik edermiş gibi mırıldanıyor biraz..
sonra ben de başlıyorum mırıldanmaya..hemen kulak kabartıyor bana..
onun dinlediğini farkedince, bu kez söylemeye başlıyorum..içimden gelerek söylemeyeli epey zaman olmuş..ağzımdan çıkan nağmeler benim de hoşuma gidiyor..insan, kendi şakıyan sesini özler mi?..ben özlemişim..mutlulukla ötmeyeli ne kadar oldu a bülbülüm?..1 yıl? 2?..
senden mutluluğunu çalanlar, şimdi çok uzaklarda yapılmış bir beste gibi..sen ise, onu ağzıma alırım diye, korkudan tüm şarkılara küsmüşsün..
küsme be bülbül..
bırak artık geçmişinin acılarını da..intikamlarını da..hırslarını da..sevmek, aşık olmak..kendini o sakin sulara bırakmak o kadar mı zor?..
kasma be bülbül..
"süper.." diyor çiğdem.. "e çok güzelmiş ya senin sesin (:?"
"hım..bilmem..saol (:"
"bahsetmedin ya hiç? (:"
"ee ne bileyim..kendimi övmeyi pek sevmem :p"
"şu banka oturalım mı? daha epey vaktimiz var?"
anlaşıldı, bugün banka oturtmadan bırakmayacak beni (: lan zaten duygusallığın dibine doğru düşüyoruz..zorla öpüştürecek misin kızım bizi?..
oturuyoruz bu kez..
arkamızdan canlı müziğin sesi hafifçe gelmeye devam ediyor..
önümüzde deniz ve koyu lacivert bir gök yüzü..
ben yeniden başlıyorum şarkıya eşlik etmeye..o beni dinliyor..
öyle geçiyor biraz zaman..hala kolumda olan kolu arada kasılıyor..parmaklarının hareketini hissediyorum..dirseğimden bileğime doğru iniyor..
ortada bir dana varsa şayet, işte onun kuyruğu, kolu, bacağı, neyi varsa kopmak üzere..
kopamaz...
bırak kopsun!
olmaz..unutmadın mı?
unut gitsin!
karar vermek için bir, bilemedin iki saniyem var beyler..ve bu hamle, tüm geleceğimi etkileyebilir..
bakalım falcı cadının dediği gibi dirayetli miyim?
yoksa haftalardır kendine bile rol yapan ve bu aşamada günden güne abazalaşan bir pekekent miyim?
kararım, beynimin içinden şimşek gibi geçiyor.. öyle ki sanki istemsizce titriyorum.. ekran şöyle bir gidip geliyor.. aşırı voltaj dalgalanması..
kolumu kızın kolunda kurtarıyorum kibarca..ona dönüp gülümsüyorum.. yüzünde, az önceki zamansız geri çekilişimin yansıması olan hayal kırıklığını görüyorum, mili saniyeliğine de olsa.. sonra hemen o da gülümsüyor..
"kalkalım mı?..seni daha fazla üşütmeden bir an önce mekana gidelim ;)"
"yaa..sen de üşüdün.. deseydin ya demin? ne kadar düşüncesizim, seni oturttum burda :/"
"yok be canım (: ben senin için diyorum cidden.. benim üzerimdeki diğer şeyler de kalın, kendini suçlu hissetmene gerek yok..ama eğer geç kalır ve masa kapamazsak o zaman suçlu hissedebilirsin :p"
"(: tamam hemen gidelim"
yeniden yola koyulduk.. biraz hızlı adımlarla, merkeze ve dolayısıyla yurtlara oldukça ters bir tarafta kalan mekana doğru gitmeye başladık..
20 dakikalık bir yolculuktan sonra kapının önündeydik..
saat dokuza geliyor..
içeri girdik..
bar işte..
her zamanki loş ve gürültülü mekanlar.. -
669.
+2tipim, anlattıklarım ve anlatacaklarım dolayısıyla, tam bir bar adamı olduğum kanısına varabilmeniz doğal, ama aslında çok da hevesli değilim beyler böyle yerlere, bilesiniz diye söylüyorum..ben, sakin masamdan, akan kalabalığı izleyebileceğim, daha az gürültülü daha çok sohbetli mekanları severim aslen..o nedenle asmalı mescit favori mekanlarımdandır... gerçi beyoğlu belediyesi sağolsun dıbına koydu ortalığın ama yine de istanbul dedin mi, asmalı da oturup iki lakırdı etmeden dönmem geriye..
neyse..
henüz yarı yarıya görünen mekanda, hoş bir masa kapma imkanımız oldu... dinleyeceğiz bakalım..
"ne çalıyorlar demiştin bunlar? rock tarzı heralde demi?"
"aynen (: çok hoş bir grup, ben daha önce 3-4 kere daha dinledim.. sahneleri filan çok hoştur (:"
biliyorum biliyorum..
klagib ucuz rock yapan bar grupları işte be çiğdem.. bana onları anlatma aq..geldik işte, senin hatrına dinliycez.. -
670.
+3..ucuz mucuz dedim ama..Tümünü Göster
çocuklar iyi çaldı be..sonra, bir de rock müzik abicim..elektro, bass, bateri, dominant bir ses..
bira..
tekila..
vodka..
karanlık..
yanında güzel bir kız..
etrafında çoşan, tasasız görünümlü insan kalabalığı..
eğleniyor be insan..
ister istemez..giriyor moda..
tabi fazla da girmemek lazım..
gece boyu, gayet efendi, delikanlı takıldım, sağlam duruşumdan taviz vermedim, içtiği her bardakla biraz daha kendini kaptıran masa arkadaşımdan faydalanmaya çalışmak şöyle dursun, kendimi geri çekmek için ekstra dikkat gösterdim..hatta bir iki kere ustaca manevralarla el ele, dudak dudağa gelmekten son anda kurtuldum..
yalnız epey ateş bastı..
terletti beni bu hallerimiz..
kızı istiyorum..cidden..o dudaklara yapışmamak, konsermiş , etrafmış filan unutup köpek gibi öpüşmemek, sevişmemek için zor tutuyorum kendimi..resmen işkence ediyorum..
etraftaki masalarda birbirlerinin tadına bakan çiftler..pembeleşmiş boyunlar, yanaklar, yüzler..
pistte sarmaş dolaş olmaya başlayan bedenler..dans..
allahım..
neden öylece bırakmıyorum ki kendi mi?
gecenin sonunda (aslında canlı programın sonu, gecenin başı sayılır daha) grup sahneden iniyor..barın müzikleri çalmaya başlıyor..
çiğdem yanımda yarı sarhoş..
"nasıldı ama" diye soruyor sesini duyurmak için kulağıma eğilerek..
"gayet güzelmiş (:" diyorum onaylar mimiklerle..
gülüp kolunu omzuma atıyor, kafasını omzuma gömüyor..
"pek eğlenememiş gibisin" diyor..
"neden? eğlendim ya, bir kere sen vardın yani :p"
"çok mu komik oldum ya (:..öff, çok içmedim kii..yanaklarım pembeleşmiş mi? :p"
"evet biraz komiksin..sarhoş oldun olacaksın :p, yanakların hep pembe zaten bir fark yok :p"
"yaa..(:"
elini uzatıp yanağıma dokundu, "seninkiler de sıcak işte?! (:"
"olabilir..ben soğuklar demedim ki? (: senin ellerin de sıcak?"
"olabilir.." dedi yine tehlikeli bir anın başlangıcına yakışır ses tonuyla..
eli yanağımın üzerinde olduğu halde bana yaklaşmaya başladı, gözleri kilitlenmiş, yüzü, az önceki muzip hallerinden çıkıp yeniden ciddileşmişti..
yeniden silkindim,
"şey canım, geç kalmayalım senin yurduna??"
"hı?..ee..saat kaç?" dedi, hatırlattığım için memnun, ama sahneyi böldüğüm için kızgın görünüyordu..
"oou..12 ye 20 var?"
"nasıl ya.. o kadar olmuş mu?..grup ineli ne kadar oldu?"
"bir yarım saat filan olmuştur"
"vay bee..resmen su gibi akmış zaman..bi de kafalar yerinde değil ya (:"
yeniden komik, sarhoş moduna geçmişti..
"kalkalım madem o zaman, geç kalma?"
"tamam kalkalım hadi (:"
bardan çıktık,
yüzümüze vuran serin hava bu kez ayıltıcı olarak işe yarayacaktı..
hızlı adımlarla yürümeye başlamıştık,
"öff 15 dakikada yetişebilir miyiz dersin?"
"ee..aslında.. biraz zor :/"
"ayy ya..nasıl o kadar çabuk geçti zaman anlayamadım..:/"
"şey yapabiliriz aslında, taksi çevirebiliriz?"
"yok ya..gerek yok taksiye de..minibüslere binsek? vardır demi hala?"
"hımm olabilir aslında..alt caddeden binebiliriz... olması lazım ya, daha saat pek geç değil"
"tamam öyle yapalım"
"sizin kapanış, 00.30 değil miydi ya?"
"hayır ya..keşke öyle olsa..00.00 da, 00.30 a kadar da esneklik gösteriyorlar aslında ama, ben çok sık kullanmaya başladım bu aralar o esnekliği, esnediği yerden kopacak diye korkuyorum :p"
"hey allahım ya, kız gezici ((: madem koşalım biraz.. minibüse kadar, ne kadar erken yakalarsak o kadar iyi"
adımlarımız iyice hızlandı,
koşar adım deyiminin ne anlama geldiğini o an anladım..
yalnız çiğdem bu adımları atarken zorlanıyor biraz, zira hem ayakkabısının topukları, hem yarı sarhoşluğu yeterince hızlanmasına engel, onu geçtim, bir de düşecek filan..
uzandım elini yakaladım..
önce duraksadı bir.. sonra koşar adımlara devam etmeye çalıştı..
biz, öyle el ele, minibüse doğru seyittiriyoruz bacaklarımızı..ama tabi tuhaf oldu biraz.. sonuçta kız kardeşimin elini tutar gibi tutmuyorum elini, e arkadaşın da eli tutulmaz..
biraz acayiplik oldu ama..
acelemize verin işte..
durağa iyice yaklaşmıştık ki, gece gece bana dünyanın ne kadar da küçük olduğunu bir kez daha hatırlatan bir sahneyi de yaşamaktan kurtulamadım..
http://fizy.org/#s/1agxat
kimi gördüm desem?
milyon tane cevabınız olabilir her halde..herkes olabilir..
ama eminim ki söyleyeceğim isim, aklınıza en son geleceklerden biridir..
biz, çiğdemle, öyle el ele koştururken, karşıdan da , bizim sınıftan bir kavatın eşliğinde ceren kaşarı gelmekteydi..
evet ceren, yanlış duymadınız..
tesadüf işte..onun burda, bu saatte, yanındaki pokemonla ne işi var? desem,
e o da aynı soruları ben ve çiğdem için sormakta aklında muhtemelen..
kaldırım, 4 kişinin yan yana geçmesi için biraz dar..
karşı karşıya geldik,
"iyi akşamlar?" dedi ceren tek kaşı havada, ağzı tuhaf bir gülümsemeyle yuvarlanmış halde..öbür çocuk da mimikleriyle selam verdi, zaten henüz ses tonu nasıl bilmiyorum desem yeridir aq..herif hiç konuşmuyor, etrafındakilerle de telepati mi yaparak anlaşıyor ne tak yiyor bilmiyorum..
başlık yok! burası bom boş!