-
626.
0b.s. 9. sayfa 175 rez
-
627.
0Rezzerv 251
-
628.
0gece de guzel atmissin ha
-
629.
0Amk at artık
-
630.
0At artık
-
631.
0Bekleyin beyler bi saate atıcam dedi amk bini *
-
-
1.
0panoa ha 1 saat ha 10 saat, ayıp oluyor ama
-
1.
-
632.
+2Tekrar mesaj geldi,Tümünü Göster
“istersen bize katılabilirsin bak?”
Bizim deli kızın gene sevecenliği tutmuştu..ne işim var amk benim sizin aranızda sevgililer gününde?
“yok artık canım (: hadi, bak tolgayı ihmal etme sonra gece hıncını benden alır :p”
“iyi madem.. konuşalım bir ara ama?”
“tamam konuşuruz, hadi bb”
Noktayı koyduğumu umuyordum ama buna rağmen bir kez daha telefonum titredi, içimden hafifçe küfrettim, kızım manitanla ilgilensene yeaa.. anladık iyi arkadaşsın, eyvallah..
Mesajı açmamla dona kaldım, Ceyda yazmış,
http://fizy.org/#s/1ah6hs
“şimdi kol kola ıslanıyor olabilirdik bizim bankımızda”
….hay anasını ya..ne diyon sen Ceyda?..ne diyebilirim ki?..sinirim bozulmuştu birden..ceyda vazgeçmiyordu..gurur yapmak zaten ona göre değildi..ama ısrar etmek de faydasız değil miydi?
Cevap yazmadım..telefonumu da kapattım..gittim bir bardak daha çay koydum, tv salonuna inip zevksiz italya kupası maçını izleyerek günümü muhteşem bir şekilde değerlendirmeye devam ettim..
Sonraki günleri Alper-nilay ve diğer çocuklara iyi olduğumu ve konuyu artık kapatmamız gerektiğini söyleyerek geçirdim..lan sanki terk edilen benmişim gibi davranıyorlar..belki de kafadan sakat olduğumu nihayet anladılar da, acıdıkları için teselli ediyorlar..bilemiyorum..
Grupça eve çıkma işini konuştuk, 5 kişilik evi nerden bulucaz bilmiyorum..3+1 filan bile küçük gelir..hani iki kişi salonda yatar desek, o iki kişi kim olacak aq? Madem eve çıkıyorsun, o zaman herkes kendi odası olsun ister yani..kalabalık olmanın dezavantajını yaşacak gibi duruyoruz..ama avantajı da var tabi bu durumun, o da daha geniş bir araştırma halkası oluşturabilmemiz..şimdiden etrafı soruşturmaya başladık, hepimize yetecek bir ev (barınak :p) arıyoruz..
Dubleks villalar var ama onların da kirası çok pahalı aq..7-8 kişilik onlar..2-3 tane ona boş kalır, taku takuna para vermeyelim dedik..e başka adamlar bulsak yanımıza, bu sefer de otel gibi olacak amk evi..8 kişi eve mi çıkılır? Az daha kassak futbol takımı kurucaz kodumun yerinde..
Neyse bakalım..şöyle 4+1 filan bulabilsek diyoruz..ama çok az var öyle de okula yakın..genelde şehrin kıyılarındaki büyük sitelerde var o tip büyük evler..
Sonra Cuma günü geldi..hatırlamak bile istemediğim, ama her bir ayrıntısını da kaydetmekten geri duramadığım o kara Cuma..
Cuma sabahı, ilk blok dersin ardından koridorda alperi gördüm, ne haber gibisinden yanına gittim ki biraz moralsiz olduğunu fark ettim,
“hayırdır bro ne iş ;) ?”
Ters ters baktı, “duymadın sen daha demi?”
şaşırmıştım, “neyi?”
Gözlerini etrafta gezdirdi boş boş.. sonra konuştu,
“Ceyda gidiyor abi..”
“ne?! Ne demek gidiyor?”
“okuldan ayrılıyormuş..”
“o..oh..a…neden?”
“bilmem? Belki kendisine sorsan daha iyi olur?”
Alper ilk defa bana karşı tavırlı görünüyordu.. neden? çünkü bir arkadaşı okuldan ayrılıyor ve bunun sebebi…bir Dakka lan..yok artık!..benim yüzümden değil tabi ki! Böyle saçmalık mı olur aq?..
“nerde şimdi Ceyda?”
“kaydını sildirme işleriyle ilgilenecekti, kantinde olabilir şu an..”
Hemen fırladım..
Bir alt kata inmiştim ki ceydanın kızlar tuvaletinden çıktığını gördüm, hemen seslendim,
“Ceyda!?”
Döndü, beni görünce bir anlığına gülümsedi…hafif ve buruk..
“duyduğum şeyin doğru olmadığını öğrenmeye geldim” dedim kararlı ama endişesini gizleyememiş bir sesle.. -
633.
+3Gene aynı sıkıntılı gülümsemesinin eşliğinde sordu, “ne duydun ki sen (: ?”Tümünü Göster
“Ceyda….bir yere gittiğin filan yok? Değil mi?”
“hıı..o mesele..”
Elini havada şöyle bir salladı, sanki önemsiz bir şeyden bahsediyormuşuz gibi..
Dik dik bakıp cevap bekledim, konuştu,
“evet…doğru duymuşsun.. ayrılıyorum..”
“nedenn?!”
"bilmem…bana göre değil sanırım.. yapamayacağımı anladım.. seneye…dershane filan.. tekrar hazırlanırım..”
“ya..ya..saçmalama gayet iyiydi notların filan..hem, daha ilk dönemdennasıl anlayabiliyorsun sana uygun olmadığını? Alan derslerinin a sını bile almadın?”
Dudakları titremeye başlamıştı.. hala inatla gülümsemeye çalışıyordu, ama ağlamak üzere olduğunu hissettim.. midem
kıvranmaya başlamıştı…işler kötüleşecek..
“anladım işte…anlar insan..”
“Ceyda..bak.. çok..çok saçma bir şey yapmak üzerisin şu anda..2 yıl kaybettirecek bu sana bilmem farkında mısın? iyice düşündün mü?”
“yeterince şey kaybettim ben zaten..2 yıl koymaz..”
Kitlenip kalmıştım.. dizlerim titremeye başladı.. pencere tarafına doğru sürükledim ikimizi, bacaklarımı usulca yanan kalorifere yaslayıp sıcaklığından güç almaya çalıştım..
“saçmalıyorsun..” dedim defalarca.. papağan gibi..
“kalamam artık tsigalko mümkün değil” dedi.. artık gülmek için kendini zorlamıyordu.. gözleri dolarken, ben de iyice güçten düştüm..
“ne demek mümkün değil ya?” diye mivayladım..”benim yüzümden mi?”
Göz yaşları süzülürken, bir “hasgibtir gülüşü” attı yine..
“evet.. senin yüzünden (:”
Ellerimi teslim olur gibi kaldırdım..”salak mıs…saçmalama Ceyda.. böyle.. böyle bir şey mi var ya?” dedim iftiraya uğramış gibi..
Gözleri parladı,
“sen kal dersen kalırım ama”
“kal!!” diye haykırdım resmen..”kal! kal! Nereye gidiyorsun ya..yüreğime mi indireceksin?”
Ağlaya güle konuştu gene,
“umurunda mı bu kadar?”
“herhalde umurumda, deli misin sen?..kal.. gitme.. duydun mu? Bak kal diyorum!”
“peki kalırsam.. yeniden “biz” olacak mıyız?”
Palm face yaptım.. kalorifer peteğine verdim tüm ağırlığımı, sıcak demirler bacaklarımı acıtıyordu..oha ya..ne oluyor olm?..kesin kabus görüyorum…böyle bir şey mantık çerçevesine dahil olamaz.. mümkün değil..
“Ceyda…”
“olacak mıyız? Olmayacak mıyız?”
“ya manyak mısın sen? Ne alakası var bununla yaptığın şeyin? Böyle anlaşma mı olur? Sen her sevgilinden ayrıldığında şehir mi değiştireceksin böyle?..yaptığın şeyin mantıklı tek bir noktası bile yok.. kendine gel tamam mı? Bir yere gitmiyorsun.. gerizekalı!”
Koyvermiştim artık bende.. sinirden sesim ve bedenim titremeye başladı..
“sen herkes değilsin.. söyledim sana.. neler paylaştım.. neler anlattım…sen farklıydın.. farklısın..”
“o anlattıkların bende kalacak söz veriyorum..sen de kal.. burada kal..”
“biliyorum.. sana güvenip inandığım için konuştum zaten onları.. sana inandığım için sevdim seni.. değişebileceğine inandım..”
Aslında değişmiştim zaten.. hayatımı düzeltmeye, artık gerçek sevgiler üzerine ilişkiler inşa etmeye çalışıyordum.. ceyda beni tedavi etmiş olabilirdi..ama olay şu ki, sizi tedavi eden ilaç, dünyanın en muhteşem icadı bile olsa, iyileşince artık ona ihtiyaç duymazsınız ki artık?
Ceyda bunu kabullenmek istemiyordu.. beni iyileştiren panzehir olarak, onu hayatımın sonuna kadar kullanmamı istiyordu.. artık ihtiyacım olmadığına inanmıyordu.. bile bile devam etseydim, bu da başka bir bağımlılık, başka bir hastalık olmaz mıydı?
“Ceyda lütfen gitme..ama.. bizim işimiz bitti bu saatten sonra..ben farklı bir hayat istiyorum.. daha sakin.. yalnız hatta.. evet.. yalnız olmak istiyorum bir süre..kim bilir belki de muallak filanımdır ha?”
Güldü gene, sonra iyice buruştu yüzü.. tamamen bıraktı kendini.. üzerime yüklendi.. sarıldı.. başını göğsümde hissettim.. hıçkıra hıçkıra konuştu.. bizden bahsetti.. başka şeyler de söyledi ama onları yazamayacağım amk çok utanıyorum zaten şu an, ter bastı resmen…yalvardı desem kısaca, çok mu egoist görürsünüz beni?..
Onu kibarca kendimden uzaklaştırdım, gözlerini sildim, dağılan kırmızı saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdım..
“gitme..” dedim..”bu bir çeşit intikam mı?..”
“hayır.. hayır..ben intikam filan alamam senden? Seni üzmeye dayanamam..”
“ama üzüyorsun? Vicdan azabından öldüreceksin neredeyse? Yapma bunu.. gerçekten seviyor olsaydın bunu yapmazdın..”
“gerçekten seviyorum.. tahmin edemeyeceğin kadar hem de..senin gibi olabilmek yapmadığım şey kalmadı.. sırf senin hoşuna gitsin diye bambaşka biri oldum ben..ve ömür boyu da olurdum isteseydin eğer..”
Teorim tutmuştu…bunu önce saçma bulmuş, sonra kendimce çürütmüştüm, ama nihayetinde son gelip çatınca, ceydanın kendi ağzından itiraflar dökülmüş ve benim de tahminimin doğruluğu ortaya çıkmıştı..
Ceyda aslında olmadığı birine, sırf benimle takılabilmek için, kendini zorlayarak dönüşmeyi başarmıştı..
Bir canavar yaratmıştım.. şimdi de kendi ellerimle boğuyordum onu.. kolay olmayacaktı elbet.. kendimden bir parçayı yok ediyor gibiydim..o nefessiz kaldıkça, ben de daralıyordum..
Ve doğrusunu söylemek gerekirse, Ceyda da en az benim kadar iyi bir gözlemci, iyi bir oyuncu ve oldukça da zeki bir kızdı..
Hedefini tanımış, ona ayak uydurmuş, kamufle olmuş ve her şeyi ustalıkla hesaplamıştı.. neredeyse her şeyi.. benim dengesiz karakterimin sınırlarının maksimum genişliği hariç her şeyi..
Bana her zaman “ hem gamsız, hem de vicdanlısın” derdi..
şimdiyse, gamsız tarafımın ihanetine uğramış olmasının acısını, vicdanlı tarafımdan çıkarıyor, beni zayıf noktamdan vuruyor, kim bilir, belki son bir koz oynuyor belki de beni de yakarak, kendi yangınına ortak olmamı, onun halini anlamamı istiyordu.. -
634.
+3Olamaz lan böyle bir şey..Tümünü Göster
Vallahi olamaz lan…lan.. dıbına koduğumun memleketinde, bin kuruları kızları gibiyor, satıyor, hamile bırakıyor, hayatına sıçıyor, onlara bir şey olmuyor, ben,
Ben? Ben sırf çıkıp ayrıldım diye, ömür boyu vicdan azabına mahkum oluyorum…adalet mi lan bu? Hiç mi sevgilim olmasın aq?
Olunca da hiç mi ayrılmayayım? ilk bulduğumla mı evleneyim? Yoksa sonsuza kadar yalnız mı kalayım?
giberim böyle aşkın ızdırabını lan..
O böyle ağlaya hıçkıra konuşaduruken, nihayetinde de ben de dayanamadım aq..ben de ağlamaya başladım.. kazık kadar adam.. bildiğin ağlıyorum.. sarmaş dolaşız.. sanki birbirini çok seven ama kaderin onları ayırmasına engel olamayan aşıklar gibi görünüyoruz dışarıdan, ama alakası yok..
O bana ağlıyor..ben vicdan azabından..o gidiyor.. benim yüzümden..ben…aah dıbına koyayım ah…
Yeniden başını göğsümden ayırdım, yüzünü ellerimin arasına aldım, gözlerimi gözlerine diktim,
“bize bunu yapma” dedim..
“biz” i duyunca gözlerinin içi güldü bir an..
“biz?”
“Ceyda.. gitme..zamanla alışırsın.. hepsi geçer.. insan nelere alışıyor…lütfen.. eğer gidersen bu hem senin acını arttıracak hem de bana yok yere azap verecek..”
Yüzünü ellerimin arasından kurtardı, bir adım geriledi.. gözlerini irileştirdi..
“ağlıyor musun sen?” diye sordu..
“evet.. başardın..” dedim gülerek..
“ağlama..ama azap duy…kendini benim yerime de koy.. benim için de üzül... beni unutama…en azından bunu borçlusun bana..”
Aniden yaklaşıp dudaklarıma, dudaklarını bastırdı.. öpmedi, adeta mühürledi…bir daha kimseler açamasın ister gibiydi..
“unutma beni” dedi.. kızıl saçlarını savurarak döndü arkasını, merdivenlerden çıkıp gözden kayboldu.. sonradan öğrendim ki, zaten çoktan ailesiyle filan konuşmuş, her şeyi ayarlamış..kim bilir onlara ne bahane uydurmuştu.. muhtemelen bana söylediği ilk bahanesini onlara esas neden olarak sunmuştu..
Kendimi tuvalete attım güç bela.. ulan..nasıl ağlıyorum aq..bildiğim hönkürüyorum.. kusucam..kafamı suyun altına sokayım dedim, lavabo dar.. aldım yüzüme su çarptım..bir yandan da anam ölmüş gibi hıçkırıyorum hala…çok koydu be beyler.. böyle gamlı olduğumu bilmezdim.. düşünceler çivi gibi saplanıyor, beynimi oyuyor..lan diyorum..”kız benim yüzümden yıllarından olacak, hayatını komple değiştirecek belki de..muhtemelen olumsuz yönde.. benim takuma..”
Birine böylesine uzun vadeli ve yüksek dereceli bir zarar vermek, benim harcım değildi.. boyumu aşmıştı dalga.. kaybolmuş, kumlara gömülmüştüm altında..
Kabinlerin birinden çıkan bir eleman beni öyle görünce, önce şaşkın şaşkın baktın, sonra da “iyi misin birader? Diye sordu..20 yaşında bir adamı böylesine ağlatan ne olabilirdi?..her halde bir yakınını filan kaybetmişti?
Aslında doğru sayılır..bir yakınımı..bir zamanlar yakınım.. çok yakınım olan.. sevdiğim, sevdiğimi sandğım.. seviştiğim..hissettiğim kadını kaybediyordum.. sonsuza kadar…bir daha birbirimizi görür müydük?..dünya küçük, ama bence bu saatten sonra mümkün değil…
Kapanan bir sayfa daha.. defterden kopan bir yaprak daha.. kendi ellerimle yırttığım, buruşturup çöpe attığım bir yaprak…
“eyvallah” dedim çatallaşmış bir sesle, sümkürdüm.. çocuk sırtıma vurup anlayışlı bir tavırla uzaklaştı.. belli ki bu çocuk acısıyla ve sümükleriyle yalnız kalmak istiyordu…
Kendimi toparlamayıp tuvaletten çıkmam 10 dakikamı aldı.. yine de gözlerim burnum filan kıp kırmızı aq..şeker kız candy gibi sıfat..
Gittim sınıfa o halde, içerisi yarı dolu, hoca daha gelmez.. hemen sindim duvar kenarına…ama bazı gözlerden kaçamamıştım..
http://fizy.org/#s/3wkuvm
“tsigalkoo?”
Tanıdık bir ses, dönünce nilayın orta sıradan el kol yaptığını gördüm?
“bir şey yok” gibisinden el salladım ben de..
Ama yine de geldi..
“hişş..ne oldu bakayım? Kötü gördüm seni??”
“yok bişey be..” dedim gülmeye çalışarak, ama sesimin çatlamasını da engelleyememiştim..
“tsigalko?..cidden ne oldu..ağlamışsın sen..”
Bir şey demedim..yeniden gözlerim dolmaya başlarken kızgınlıkla yaşları geri itelemeye uğraştım düşünce gücümle..
“yoksa..sizinkilere filan bir şey mi oldu..ha? canım, bana bak bakayım bi?”
“yok ya..” dedim boğuk boğuk…kendime hakim olmak için ekstra enerji sarfediyordum..
Kız elini omzuma doladı, “anlatabilirsin bana..seni böyle görmek istemiyorum..”
Muhallebi çocuğu, aradığı ilgiyi bulmuştu..gene dayanamadım..gözümden yaşlarla, ağzımdan sözler aynı anda fırladı, “Ceyda gidiyormuş..benim yüzümden..” başımı nilayın omzuna gömdüm..hemen kanatları altına aldı beni,
“hişş..hiş bi Dakka..nasıl..okuldan mı ayırlıyor?”
“evet..evet..”
Kız beni piş pişlemeye başlamıştı resmen aq..
“tamam..sakin ol canım lütfen..bak bakayım bir bana?..niye senin yüzünden gitsin ki, ne yaptın ki sen ona?”
“bir şey..hiç bir şey yapmadım..ama öyle diyor..sıçıcam ya..” yeniden kafamı gömdüm hıçkıra hıçkıra..
Birkaç dakika öyle kaldık..kız beni teselli ediyor, saçımı sırtımı sıvazlıyor..sanki anam yanımda..gerçi dışarıdan gören gözler (sınıfın yarısı) ne anlıyor bilemeyiz..aslında bilebiliriz..tahmin edebiliriz.. -
635.
+4Ben desen, şayet vardıysa eğer, karizmayı filan gibip attım…tuvalette ağla sınıfta ağla..amk geberdim resmen..Tümünü Göster
Ama dolmuşum demek ki aq..ee o kadar vebal alınca, en sonunda bir yerden çıkıyor, adamın zütünde patlayıverir işte böyle.. öyle kolay sandım ben bu işleri demi?..giberler adamı giberler..
çekirge üçüncüye sıçramaz demiştim, bırak sıçrayıp sıçrayamamayı, çekirgenin dıbına koydular resmen.. neyse ki nilay gibi hayvan sever dostlarım sayesinde (buradaki hayvan ben oluyorum) teselli ve tedavi buluyorum…
Birbirimizden ayrılıp, nilay sevgi dolu nutuğuna başladığında, cam kenarındaki sıralardan birinde, arka çaprazda oturan ebrunun keskin ve meraklı bakışlarını yakaladım.. göz göze gelince hemen kaçırdı kendininkileri..
Gül dıbına koyim gül içinden.. gül halime.. evet bak, ağzıma sıçtılar.. sevinebilirsin..
Günün geri kalanında nilayla oturduk.. sanki saatli bombaymışımcasına her 5 dakikada bir beni kontrol ediyor, “iyisin demi?” diye soruyordu.. eyvallah be nilay.. bazen tuhaflaşıyorsun filan ama..iyi ki varsın anasını satayım..iyi ki hayatımdasın.. senin gibi insanların varlığı bana huzur veriyor.. dalgalı denizlerimi dinginleştiriyor..iyi ki varsın..
Ona da böyle söyleyince,
“yaa heralde.. yanında olucam.. öyle sadece kakara kikiri arkadaşlığı yapmayız olm biz?” deyip delikanlı raconu kesti,
“çok sağol.. zamanında seni bile üzmeyi, kızdırmayı başardım ben..ne mal bir adamım aq..affet o zamanlar için de beni..bir daha seni üzmeyeceğim.. asla.. bitanesin sen..”
Güldü, açık sözlülüğüm, bu delikanlı havalarındaki naif kızı utandırmış olmalı ki yanakları pembe bir halde, “yok canım..ben hatırlamıyorum bile neden kızdığımı.. olur öyle arada (: ..ee..ama mallık konusunda biraazz... :p”
Gülüştük..
Moralim yerine gelir gibi olduysa da, artık bir süre boyunca, yalnız ve ıssız kaldığım her an, geceleri karanlıkla baş başayken, otobüste, minibüste, yollarda yalnız dolaşırken.. uykuya dalmadan önce, ya da henüz uyanmışken, yakalanacaktım vicdanıma biliyorum…ana deprem olup bitmişti belki ama, artçı sarsıntıların sonu öyle kolay gelmezdi..
ilk gece, yatakta kanlı geçmişimin muhasebesini yaparken, iyi tsigalkoyu beni teselli eder buldum,
“bitti artık.. hepsi geçti..bir diyet ödedin, yaptıkların için.. artık hayatını, istediğin gibi, sana yakışan şekilde şekillendirebilirsin..”
“öyle mi dersin?”
“kesinlikle..bir daha bu toplara girmeyeceksin zaten…iyi bir ders aldın ;)”
“peki ya şeytanı ne yapacağız?”
“sen onu dert etme.. senin eski acılarını kullandı, kininden, nefretinden faydalandı..bir daha asla böyle güçlü olamayacak..ben buradayım..sen buradasın tsigalko.. kontrol sende (:”
“teşekkür ederim.. beni kurtardığın için.. hayatım tamamen çamura batabilirdi..”
“hepsi geride kaldı.. ;)”
Sohbete üçüncü bir ses karıştı..
“henüz biten bir şey yok!”
“sen hala mı konuşuyorsun iğrenç yaratık?” melek kızmıştı,
“sadece bir raund kazandın diye bu kadar böbürlenmesen iyi edersin.. unutma, ben ona daha yatkınım ve potansiyelini senden çok daha iyi kullanabiliyorum..bir gün illa ki bana geri dönecek”
“o gün asla gelmeyecek!” dedi melek
“aynen” dedim.
“görüşürüz” dedi şeytan..
Kendinden emin kahkahasına bizi fena halde sinir uzaklaştı..
“Kazandık, bitti,” diyoruz da, hele bakalım.. daha ne savaşlar, çarpışmalar göreceğiz.. meleğin güçlü kanatlarına tutundum…vicdani açıdan güzel bir gelecek hayal ederek, uykunun huzurlu diyarlarına doğru süzülmeye başladık.. -
636.
+7iyi geceler panpalar (:Tümünü Göster
yorumlar süper, ellerinize sağlık ;)
bu gece yazamayacağım ancak yarın için 8-10 part atabilirim sanırım.
caps istekleri için de, hikayenin başlarında da söylediğim gibi maalesef durumum nedeniyle bu toplara giremem.
karakterlerin görünüşlerini sizin kendi kafanızda canlandırmanız daha iyi bence, kafanızdaki modellleri yıkmak istemem..
bana gelirsek,
caps olmasa bile kimlere benzetildiğimi sayayım size,
saçlar kısayken harry kewell e benzetiyorlardı (ne alaka amk işte..)
sonra her uzun saçlı sakallı gencin fiks benzetildiği bir adam vardır, barış akarsu, malum.. rahmetle anıyorum..
murat ilkan a benzetiyorlardu (son hallerimi özellikle, zira saçlar bele kadar gelmişti)
sean bean e benzetiyorlardı, (lotr un boromir, got un lord stark ı)
daha da var ama aklıma gelmedi, siz bunlardan bir miks yapın, 1.80 boy 80 kilo üzerinden, son seneki halime ulaşırsınız :p
yarın gece görüşmek üzere, hepinize sevgiler ;)
aynen amk ben de onu diyorum..
iyi geceler panpalar,
söz verdiğim üzere, bir kaç part gireceğim ;)
amk şu milli maçlardan da bir yüzümüz gülmedi, fener salağı da taku takuna elendi.. kafam bozuk bu gece :/
http://fizy.org/#s/3wl0t1
Ceyda gitti..
inanılır gibi değil..hala inanmıyorum zaten..ve bir kabus olmasını umuyorum..çimdiklenme isteğimi nilay pek çok kez yerine getirmiş olsa da, ben hala uyanamadığım karanlık bir rüyanın ortasında olduğumu düşünüyorum..
Benim yüzümden..bir insanın hayatı komple değişmiş olabilir?..olumsuz yönde..nasıl yapabildim?..nasıl..
Sonra ben de gittim..
En acilinden, spor salonuna..
Basketbol antrenmanına..
Spor..demiştim ya..spor, böyle karanlık ve kaos dolu anlarımda, adeta her zaman cebimde olan bir seçenek, çoğu zaman suiistimal ettiğim, tutunacak bir dalım..
Ne zaman zütü sıkışsa, tsigalkonun aklına bunlar geliyor..depresyona giren kadınların saçını permalatması, abartılı bir alışverişe çıkması ya da diyete başlaması gibi..rutine bağlanmış bir savunma- kaçış sistemi..
şut yeteneğimin yerinde, hatta yerinden biraz daha ilerde olduğunu görmek içimi ferahlattı..aylardır topa değmiyordum..
Kick taks antrenmanları, kollarımı güçlendirmiş, topa daha iyi hakim olabiliyorum..onu bir parçam gibi hissediyorum adeta, bütün benliğim ve konsantrasyonumla, tek gözümü kısıp nişanladığım çemberin içinden ardı ardına geçiriyorum…geçiriyorum…kimisi şöyle bir turlayıp çıkıyor içerden..tıpkı benim feleğin çemberini turlayışım gibi..bakalım biz geçebilecek miyiz içinden? Yoksa o mu bizim içimizden geçecek, göreceğiz..
Bu arada artık mavi kuşak olduğumu da eklemek istiyorum, ağzınızı burnunuzu kırarım, akıllı olun :p bir doksan küsürlere umarsızca fırlattığım topuk tekmelerin, en sevdiğim stillerden olan dönerek ters kol vuruşun salonda çıkardığı muazzam ses..en azından bazı şeyleri doğru yapabildiğimi görmek güzel..
Sporda iyiyim..
Ama aşkta?... ankaragücü’nden hallice..
Bu olaylardan sonraki ilk 2-3 gün, abartarak yaptığım bu aktivitelerin yanı sıra, yanımda bulunması gereken insanların da beni bırakmayışları hoşuma gitmişti, beni seven, bana hala katlanabilen insanların olduğunu bilmek güzel..tolga, nilay, Alper(ilk günkü tripleri için özür diledi, öyle olacağını bilemezmişim, benim suçum yokmuş ;) )..nuriş (:..neco..hatta tuğçe ve seda…iyi iyi..ölsek arkamızdan ağlayacak bir kaç adam hala var..buna da şükür..
Bir sonraki haftanın çarşambası ise,yine çok enteresan bir yüzleşme daha yaşadım, belli ki hayatım bunlarla geçecek... buyurun o güne gidelim;
Sabah insanlara selam vere vere, neco nun benim için tuttuğu yere doğru ilerliyordum ki, birisi sakin bir ses tonuyla seslendi,
“tsigalko?”
Sesin sahibini elbette daha arkama dönmeden anlamıştım, sebebiyse kalçamda hissettiğim basınçtı, ince, çomak gibi bir şey zütümü zorluyordu, sonra bir de döndüm ki,ceydanın, sultanahmette kaçak kol saati satarken bulup intikam için kiraladığı üç tane zenci, malafatları sallandırmış afsafdagdaas
Eheh.. tamam güldük.. okey..
Sesin sahibini tanıyorum dediğim gibi..siz de tanıyorsunuz, neredeyse benim kadar hem de..
Döndüm, ebru birkaç adım gerimde dikiliyor,
“konuşalım bir” dedi..
Hani, “konuşabilir miyiz?” filan değil, direkt “konuşalım”…reddetme şansınız yok..hep benden kaptı bu huyları hareketleri ahh ah..
şaşkın şaşkın bakarken, bir yandan da eşyalarımı sıraya bırakıyordum,
“olurr?”..”gel konuşalım?”
“yalnız” dedi alaycı bir gülüşle..
“iyi..” dedim, peşine takıldım, çıktık sınıftan..
Koridorda gördüğüm ilk peteğin önüne yönelmiştim ki,
“gel..gel..” dedi..
Ne oluyo lan? Nereye gidiyoruz?..
Takip ettim, boş bir sınıfa soktu beni, (sakin olun gibiş yok)..
“ne ayak?” gibisinden baktım ellerimi iki yana açıp,
“konuşucaz senle” dedi..
“e iyi tamam ne diyeceksen de be?” dedim şaşkın şaşkın gülerek..
Durup biraz güç topladı.. şarj olduğundan emin olunca da başladı, -
637.
+2“hayatımdan defolup gitmeni istiyorum” dedi..Tümünü Göster
!!!111&%#+$
Nassıl?..konuştum,
“anlamadım?” dedim, mimiklerimle de bunu destekleyerek,
“anlamayacak bir şey yok.. gayet net!” dedi, sesi sakin renkte ama yüksek tondaydı,
“Ceyda ile konuştuk.. kız bana her şeyi anlattı” deyip gergin bir gülüş yerleştirdi yüzüne..”kıza neler yaptığını biliyorum..ben, benden ayrılırken bile , “demek ki bu sefer cidden aşık oldu” diye düşünüp sana kızmamıştım.. kendimi öyle teselli etmiştim..ama sen var ya….neyse…sen bunu alışkanlık haline getirmişsin resmen.. pislik herif..” dedi.. iğrenen bir yüz ifadesiyle, düşüncesini interaktif olarak da destekledi..
Hımm.. enteresan..ebru ve Ceyda mı dertleşmiş? Acaba bu konuşmayı kim istedi? Artı, bu konuşma ne ara oldu lan? Yoksa Ceyda hala şehirde mi?..
Bunu daha sonra düşünmeye karar vererek, arka raflara iteledim, şimdi ise, kızgın ve cool adamı oynamam gerekiyordu,
“ya, bi Dakka, bi Dakka…sana ne?? Ha? Ceyda ile benden sana ne? Bu bir, ikincisi, ben zaten senin hayatında değilim, hatta hatırlıyorsan kendi ellerimle çıkardım seni de “”kendi hayatımdan!”” “
Acımasız bir saldırıydı doğrusu, benim de sesim yükselmiş, ukalalaşmış, mimiklerim ve jestlerim de kürsüdeki konuşmacıya küfreden milletvekili gibi olmuştu aq..
Fakat umulmadık bir kontra bütün o agresif görüntümü gibip atarak beni aniden köpek eniğine çevirdi,
“hıı..o zaman beni 20 dakika boyunca da tesadüfen takip ettin demek ki? Sonra, tesadüfen aynı kafeye oturduk, sen benim arkadaşımı görünce tesadüfen kalkmaya karar verdin? Öyle mi?..hahaha.. hakikaten de hayatında değilmişim.. ilahi..” gülüyordu bunları söylerken ama mutlu olunca atılan gülüşlerden oldukça farklıydı.. daha ziyade, işkence yapan birinden duyabileceğiniz kahkahalar..
Ben , hani o her lafa bir cevabı, her konuya dair bir yorumu olan çok bilmiş ben, birkaç saniyeliğine, bildiğin kitlendim..”mavi ekran vermek” ne demekmiş o an anladım aq..kırmızı çarpı çıktı böyle gözlerimin önünde filan..”system error” yazdı..
O birkaç saniyelik züt oluşum, konuşma sırasını yeniden ebruya geçirdi,
“ne oldu tsigalko?... hedef tahtanda yeniden mi bir numarayım (: ?..gurur duydum..” pis pis gülümseyip iyice demoralize etti beni..
Valla beyler, kız haklı aq..hem zeki, hem haklı.. bildiğin anştayn.. kıvıramadım..ne diyeceğimi bilemiyordum..ve belki de ilk kez ebruya karşı endirekt olmayan bir davranışta bulundum, bu kez dolambaç, saklanbaç, ver-kaç yapmadım,
“haklısın ebru..her zaman haklıydın.. özür dilerim..şu..ee..takip meselesi için filan.. salaklığıma geldi..ve..ee..tamam.. göz göze bile gelmeyiz bir daha istemezsen..”
Birkaç saniye sessizlik oldu..
“çık hayatımdan.. sadece…ben yokmuşum gibi davran işte.. tamam mı? Yokum ben ya?..beni hiç tanımadın, hiç görmedin.. tamam?”
“tamam” dedi çaresizce omuz silkerek..
Alınmış hınçla kafa salladı.. sonra da topuklarını vura vura çıktı sınıftan.. bugün gene çok şıktı.. sanırım artık tarzı bu..kadınca.. kız çocuğu gibi değil..
acaba yanında gördüğüm erkek nesiydi?..ne diyorum lan ben..
düşünceler içersindeyken, yeniden topuk sesleri yaklaştı, ebru geri dönmüştü, belli ki söylemeyi unuttuğu bir şey vardı,
“haa bu arada, hedefsiz kalırsam diye düşünüyorsan, Ceyda sana meltem i öneriyor, zaten antrenmanlıymışsınız daha önceden..” yine aynı alaycı gülüşü yaptı, son kurşununu da sıkmış olmanın verdiği rahatlıkla yeniden takır tukur uzaklaştı.. -
638.
+3Meltem he..Tümünü Göster
Demek ceydanın meltemle olan aksiyonumuzdan da haberi vardı..ne zamandır acaba?..
Hay aq yaaa! Bu ne lan?..herkes her şeyi biliyor amk yerinde..bir saf, salak benim.. nerden biliyorsunuz lan böyle her şeyi? Benim yediğim hiçbir tak neden gizli kalmıyor? Allah mısınız lan!
Soru işaretlerinden boğulmak üzereydim ki, dersin başlamak üzere olduğunu fark ettim, boş sınıftan fırlayıp sınıfıma ilerledim..
Bedenimi sınıfa zütürebilmiş olsam da, aklım şu an tahmin edemeyeceğiniz bir yükseklikte salto, pike, dalış denemeleri yapmaktaydı.. dilerim kamikaze ye yeltenmez…
Ve ebru..bir zamanlar beni seven, bana tapan ebru.. kızı kendimden o denli nefret ettirmeyi başarmışım ki, ilk defa bel altı bile vurdu bana..şu meltem meselesini söyleyerek…ilk defa..ve sanırım son defa…
Zira, ebruyla olan hikayemiz, belki de artık bitmişti…bağıra bağıra, “hayatımdan çık” demişti.. ben de, “tamam” diyebilmiştim..
Ha, ben çıkmayacak olsam bile, o beni atmaya zaten kesin niyetliydi.. istemiyordu abi artık kız.. istemiyordu yani…istemeyen bir kadına neyi zorla yaptırabilirsiniz ki?..hiç bir şeyi.. istemeyen kadına istediğiniz hiçbir şeyi, en azından istediğiniz şekilde, yaptıramazsınız.. hani o yüzden diyorlar ya zaten..”kadın isterse”..diye.. kadın isterse…
Kadın isterse her şey olur…kadın severse, en imkansız aşklar bile gerçek olur…ama istemezse.. yapabileceğiniz hiçbir şey yok inanın bana..ve ufak bir tavsiye, etrafınızda, belki de gözünüzün göremediği, sizi seven, sizi isteyen onca insan, onca kadın varken,
Sizin olamayacak birine kapılmayın.. ömrünüzü harcarsınız..bir gülüş için yıllarınızı verirsiniz..bir dokunuş için ölür ölür dirilirsiniz…ve sakın.. sakın ola ki bunu da aşk sanmayın..
Zaten, aşk iki kişiliktir bence.. öbür türlüsü, “enayilik” olur sadece..
bu gecelik bu kadar yetsin panpalar, sizleri seviyorum,
görüşmek üzere (:
iyi geceler panpalar,
cumartesi gecesi fener maçından sonra gelicem kısmetse, yorumlarınız için teşekkürler, her okuduğumda krize giriyorum burda gülmekten (:
cumartesi 22.30 a ayarlayalım saatleri, eğer sözlük bozulması ya da benim ölmem gibi ekstra koşullar olmazsa gelicem inşallah ;)
selamlar panpalar,
5-10 dk ya başlıyorum ;) keyiften 6 köşe oldum fener sayesinde amk ehehe
http://fizy.org/#s/1vnf8e
Vay anasını sayın seyirciler..sakin bir hayat!..kız yok, entrika yok, ekşın yok, pgibolojik gerilimler yok..dünya varmış aq..
Dersler ilgimi çekmeye başladı mesela, sonra, artık duymaya alıştığınız üzere, sporsal aktivitelerim var..
Geç de olsa üniversitenin basket takımındayım..yalnız dikkatli olmak lazım, bu basket ayağına çok karı kış üşüşüyor, kendimi savunmalıyım..yok olm bundan sonra kız mız yok..hani elizabethle bile dargınız o derece..bütün işim gücüm kop kop, takılmaca, tayfaya geziş, erkek muhabbeti (özlemişim amk), antrenmanlar..
Besyo da epey çevre yaptım sayılır, artık oralarda takılırken de epey selam verip alıyorum,
Sonra Alper in kendi yarattığı bazı ortamlar var, oralara dalıyoruz grupça, (Alper-naif insan tolga ve artı olarak 3 barzo..big three gibi düşünün, neco-nuriş ve ben..yeah…)
Bu şekilde geçen 1 ayın ardından, artık neredeyse okulun çeyreğini tanır hale gelmiş, bilmediğim birkaç bar ve kafe daha öğrenmiş, dahası, kimseden bir beklentim olmadığı için de oldukça rahat uyumuş, hesapsız hareket etmiş, fazla düşünmeye gerek duymadan konuşmuştum ..
Tabi bunca insanla tanışıyorsunuz, onca yere girip çıkıyorsunuz, illa ki karşı cinsle de kontağınız oluyor, bu durumda nasıl olacaktı da kendimi birilerine kapılmaktan, ya da birilerini bana kapılmaktan koruyacaktım?
Hım..aslında oldukça güzel bir tekniği var bu işin, argo da ”maymun iştahı” ya da “Abaza muhabbeti” şeklinde basitleştirilebilir, ama işin profesyonel detayları da mevcut (: ben bu tekniğe zihin bölme diyorum,
Uygulaması ise biraz pratik istemekle beraber pek de zor değil, zaten hammaddeniz elinize hazır geliyor (hammadde kız oluyor bu arada) , sizin yapmanız gereken, onları uygun biçimde değerlendirmek.
Nasıl mı? -
639.
+3Okulda bir hoş bir kızla tanışıyorum.. normal tsinin bunun üzerine gitmesi gerekir, onu etkilemeye, elde etmeye çalışması gerekir, ama yeni tsigalko, onun üzerine gitmek yerine, onu aklının bir kenarına yazıp, hemen etrafta kesişebileceği ikinci, üçüncü bir kız aramaya başlıyor,Tümünü Göster
Girdiği herhangi bir kafede de,
Takıldığı barda da,
Okulda da, sokakta da bunu yapıyor..
Bir nevi liste oluşturuyor aklında, memory cardı n slotlarına gol kaydeder gibi, kızları aklına kaydediyor, ee, artık öyle bir tanesine takılıp onunla akıl yormak, kafayı kırmak yok.. bırakayım aklımın içinde onlar birbirlerini yesinler, ben hiç karışmayacağım o mücadeleye..
Gün geliyor, 3-7-22 numaralı kızları görüyor,
Gün geliyor 6-11-40 numaralı kızları görüyorum..
15 numaralı olanla muhabbetim olduğu için konuşuyorum, o biraz güçleniyor zihnimde,
Sonra hemen ardından tesadüfen bahçede gördüğüm 1 numaralıyla kesişiyorum.. durum eşitleniyor..
Bir nevi, gibişsiz pekekentlik.. göz huurluğu…aslında bildiğin Abazalık..
Hoşuma giden tüm kızlara bakıyorum..ne de olsa hiç kimseye bağlı değilim, hiç birine de bağlı olmayacağım, rahatım yani..bir çıkarım, bir beklentim yok..bu yüzden de hepsi benim sayılır (:
Masada otururken, kah, 2 masa ilerdeki hatunla göz göze geliyorum, kah bir bahaneyle arkama dönüp sol çaprazdaki esmer güzeline bir bakış atıyorum.. aklımı, kalbimi bölüyorum.. hiç bir kızın üzerinde fazla düşünmüyor, hiç birini kafaya takmıyor, detaylarına inmiyorum.. tanıdıklarımı daha fazla tanımaya çalışmıyor, tanımadıklarımla da tanışmıyorum..
şimdi böyle anlatınca, aklına recep ivedik gibi bir karakter gelmiş olabilir, ama tabi bu çakma çapkınlık turlarını, karşıdakini de pek fazla rahatsız etmeyecek şekilde, ayarında yapıyorum.. kızların bazılarına sempatik bile geliyor olabilir hatta..
Pardon.. olabiliri kaldıralım..onu direkt “sempatik geliyor” yapalım.
Ve anılarımdan birinin daha içine dalalım..
Turuncu kantinde Alper ve tolgayla oturmuş geyik yapıyoruz..ben tabi o ara gene sağa sola bakıyorum çaktırmadan ve abartmadan..bu işleri hayatınız merkezine koymak yanlış zaten, ağacın gövdesinde, çok daha hayati ve ailevi meseleler ve düşünceler olmalıdır, bu karı kız ve çapkınlık olayını ise kalınca bir dal olarak düşünebiliriz (ki zaman zaman zütümüze girer)..eğer hayatınızın merkezini, ağacın gövdesini gönül işlerine adarsanız, inanın bana her defasında ya perişan olursunuz, ya da bir yerden sonra Abaza pekekentin teki..
Elinde son model telefonu, üzerinde polodan gömleği, gözünde ray-ban gözlüğü sözde cool ve ambalaj olarak kaliteli, dolu bir insan olarak görünen nice gibkonun, aslında tüm derdi karı kız olan modern Abazalardan fazlası olmadığını, gün gelecek siz de birkaç lafından ve hareketinden sonra anlayabileceksiniz..(belki de zaten anlıyorsunuz)..o adamlardan olmayın..o adamlarla da olmayın.. gözünüzü seveyim..
Neyse..
Biz öyle takıladuralım, kantine iki tane kız girdi, birini gözüm bir yerden ısırıyor ama önce aklıma gelmedi…sıradan bir kız aslında ama, şimdi benim aklıma farklı bir yerden takıldı ya..uzaklaştıramıyorum aq..nerden tanıyorum la ben bunu?..
Ben bunların masayı izlemeye başladım, başlarda bunlar yerleşmedir, yiyecek içecek almadır derken pek etrafı görmediler, ben de paso bakıyorum ki, kız bizden yana dönerse, göz göze gelelim, o anki reaksiyona göre bir şeyler uyanır belki aklımda.. cidden taktım aq..
Tolga o tarafa çok baktığımı görünce,
“noldu hacı gene güdümlü roketleri yolladın aq? Rahat dur iki Dakka (:”
Alper döndü arkaya doğru, “nereye bakıyon aga?”
“hişş.. durun lan..bir yere baktığım yok aq..kızı birine benzettim sadece... ”
“eski manitalardan olmasın kankaa, malum sayısı belli değil” deyip kahkahayı bastı tolga, Alperle çak yaptılar..
muallakler taşak geçince bir süreliğine gözlerimi ayırmak zorunda kaldım.. geyiğe devam ettik.. kısa süre sonra masaya neco da geldi, o ara ki dalgınlıktan faydalanıp yeniden karşı masayı süzmeye başladım.. sonra nihayet göz göze geldik, -
640.
+3Kız direkt olarak ve gözüne fener tutulmuş tavşan gibi ona baktığıma mı güldü, yoksa selam maiyetinde mi anlamadım..Tümünü Göster
Lan içimde bir kıpırtı oldu aq..gülüşü güzelmiş..bir yerden hatırladığım bir gülüş..ama nerden??
ikinci kez göz göze geldiğimizde ben felçli halimden sıyrılıp gülümseyince, bu kez o fazla bakamadı ve gözlerini arkadaşına çevirdi yeniden..yalnız ayarı verdik birbirimize o kesin..ve evet, hatunla bir şekilde bir kontağımız olmuş bir yerden..
Bizimkilerin taşağa başlamasına fırsat vermeden masaya döndüm, neco havaların düzelmeye başlamasından gaz almış bir şekilde, piknik miknik bir şeyler sayıklıyor, ama daha belli olmaz mart ın sağı solu..şu bir haftayı da anlatalım da, ılık nisan yağmurları bizi bir kucaklasın..ondan sonra yapılır elbet organizasyonlar…geçen yıl o zamanlarda pgibolojik harpte ve neredeyse tamamen yalnız olduğum
için güzelim baharın tadını çıkaramamıştım..bu seferse tam tersi, çılgın bir kalabalığın ortasındayım ve sürüyle beraber yapılabilen ne kadar etkinlik varsa yapmaya hazırım..
Paintball muhabbeti de döndü..ona da giderimiz var..daha şimdiden yaza dair bir araya gelme planları filan konuşuluyor..he he he..çok mu sevdiniz la siz birbirinizi? Yerim sizi amk (: ..ben demiştim, bu tayfadan iş çıkar diye, birkaç dakika sonra Nurettin, nam-ı diğer nuriş in de aramıza katılmasıyla voltran tamamlandı..ben de o ara tam zihnim rahatlamış ve boş vitesteyken, çakan bir şimşekle kendime geldim..
Hatırladım lan kızı nerden tanıdığımı! Ceyda ile kantinde tartıştığımız gün çayla kendimi gibertişime gülen hatundu bu..vay seni amk vaay (: ..
Acaba o da beni hatırlamış mıydı? Yoksa göz göze geldiği her erkeğe, her seferinde gülümsemek gibi alışkanlıkları mı vardı?
Ben düşüncelere ve karşı masaya dalmıştım ki, yeniden tolganın sesiyle ayıldım,
“ya cidden ne var orda amk acaba? Yarak mı var o kadar dikkatli bakıyor bu muallak?”
“he? Ha?”
“he değil efendim”
“zuhahaha huhahah pıhaha”
“kesin lan…”
Neco bana yanaşıp eğildi,
“hangisini kesiyon kanka, gibtir et bu hıyarlara bakma sen ;)”
“yok be aga, öyle takılıyom sadece, her zamanki halim (:”
“hadi len ordan.. muallak çok baktı o tarafa, kesin soldaki pembe montlu olan, demi lan?”
Soldaki pembe montlu dediği kız, baktığım masanın bir masa yanındaki ve en az 120 kilo olan hatundu beyler.. önümdeki simit
kırıklarını tolganın üzerine üfleyerek intikam aldım…
“tamam lan tamam bakıyom..ne var aq..senin tuzun kuru tabi.. aile babası”
“zuhahaha puhahah” gene yarıldı masa, tolga “hadi ordan hadi” hareketi çekti..ben de masa arkadaşlarıma olan biteni tek cümleyle açıklamak fırsatı buldum,
“ya şu pembe kamyonetin yanındaki masada, atkısı boynunda olan hatuna bakıyorum olm..bir yerden tanıyorum sanırım…hişşş..lan öküz gibi aynı anda bakmayın aq rezil ediceksiniz..”
Alper yorum yaptı,
“hımm…öyle çok da güzel değil gibi ama sanki..ama tarzı var belli ;)”
Nuriş,
“önemli olan ruh güzelliği, kimin kabuğunun altındaki inci daha parlak bilemezsin”
“ooooooo
"Wohhhoooooooooo"
Nurettine bak beeeaaah, adam nazım hikmet çıktı lann, yürrrüüü beee”
Masa nurettinin yaptığı, beklenmedik ve gayet ciddi tonla dile getirilmiş bu yorumun ardından iyice dağılmıştı..amk ben de gülmeye başladım.. tolga filan anırıyor zaten, kantinden atıcaklar valla (: ..tam bin bunlar aq, eğer o gün de herkes havasındaysa, konuştuğumuzun iki katı gülüyoruz ve ağzınızdan çıkan her kelimeyle taşak geçilme ihtimaliniz var (adınız dahil) (: …
Bütün kantinin dikkatini çekecek derece çoştuğumuz o andan sonra bir 15 dakika daha filan oturduk grupça.. sonra dersi olanlar gittiler, neco ile ben kaldık masada.. kızlar karşıda hala masada, ben arada çok küçük aralıklarla bakabilmiştim korkudan aq (:
Nihayet şimdi yeniden süzebilirdim uzun uzun..
Fakat bu hayalim de kızların birkaç dakika sonra kalkmaya karar vermeleriyle son buldu..
Tüh aq…bakıcaktım ne güzel.. kendimi diyetteki etoburlar gibi hissediyorum aq..artık pirzola, rosto değil lifli püskevit yiyebiliyorum sadece..
Buradaki pirzolanın karşılığının sevgililer ve sevişmeler,
Lifli püskevitinse “kesişme” diye tabir edilen salaklık türü olduğunu hepiniz anladınız diye düşünüyorum :p
Yalnız tabi benimki gönüllü diyet yani.. bilerek, isteyerek yapıyorum..
Neyse..
Hatunlar çıktılar, giderlerken son bir bakış daha attım, izledim..ama kız çok yakınımızdan geçmek zorunda olduğu için bakamadı, utanmış olabilir..ya da daha fazla giblemek istememişte olabilir..
Bunlar gittikten 5 dakika sonra filan da biz kalktık, salak salak oturacağıma yurda gider takılırız napalım..
Kapıya yöneldik, tam çıktığım anda, merdivenlerde benim hatunla göz göze geldik..bir kaç adım attım o şekilde gayri ihtiyari, gözlerimi ayırmadım..o da ayırmadı.. aramızdaki mesafe 1 metreye yaklaşmıştı ki ağzımdaki bakla fırlayıverdi,
http://fizy.org/#s/1aic4n grup "ciks"endört e devam edelim, ;)
“selam? :}”
Kız bir iki saniye düşündükten sonra joker hakkı kullanmamaya karar vermiş olmalı ki cevap verdi,
“selam? (:”
Sonra salak bir an oldu böyle, bir bakışma, gülümseme..kafaların hafifçe oynaması filan..ehehe..özlemişim lan böyle duyguları..neco da arkadan geliyor, çocuk şaşırmıştır muhtemelen..bu ne hız gibisinden..
Yalnız bir merdivenleri başında kaldık öyle aq..ikimizde gülümsüyor, çaresizce kafa-el-kol oynatıyoruz filan..hani birimizden birinin bir şey demesi lazım..çünkü durum çok salak, her an kahkahayı basabiliriz..
Konuşmaya karar verdim,
“eeaa..tsigalko ben..” deyip onun adını sormak istermiş gibi mimiklere girdim, kız daha fazla zorlamadı beni,
“Merve ben de (:, memnum oldum” deyip kafasını onay amaçlı oynattı kıyakçılar gibi..
Aq ne çok Merve var lan..
Bence dünyada en çok kullanılan iki isimden biri Michael, öbürü de Merve..kesin yani..
“bende” dedim..aynı şekilde oynattım kafamı..gele gülüşüyoruz..baktım neco da diğer tarafta merdivenin tırabzanlarına dayanmış izliyor..
bir de soru sorayım istedim,
“hangi bölüm? (:”
“kimya mühendisliği (:”
“hıı iyimiş” dedim gülümseyerek..şimdi de ondan bana sormasını bekliyorum..
Bekliyorum..
Bekl..
Nihayet sordu, -
641.
+8“ee sen peki?”Tümünü Göster
“ben?(şaban detected)..ben de xxx mühendisliği” (adult sektöründeyim evet :p)..
“hım.. güzelmiş (:” dedi..
Gene kaldık.. ayak üstü…yaşadığım en tuhaf ve salakça tanışma olabilir bu beyler..
Neyse bir 10 saniye filan daha durup salak salak gülümsedikten sonra ben artık gitmeye karar verdim, tam ağzımı açacaktım ki,
“kaçıncı sınıfsın?” dedi,
“iki..sen?” dedim heyecanla..amk niye heyecanlandım lan böyle.. paslanmışız beyler.. kız da yakında daha güzelmiş valla.. yani +1 puan koydu en az üzerine..7/10 diyebiliriz (türk standartları enstitüsüne göre :p)..hay Allah ya..olaylara bak…
“ilk senem benim” dedi şirin şirin gülerek..
Ben artık ne diyebilirim, muhabbeti nasıl sürdürebilirim, sürdürmeli miyim? Diye düşünüyorum.. necoya baktım bir kere daha, bana okey işareti yapıp, “ben gideyim, siz takılın” gibisinden fikir belirtti mimikleriyle..
Takılalım da..nasıl.. daha konuşamıyoruz.. sonra şey dedim ben,
“ben…acelen filan varsa… seni tutmuyorum demi?”
“yoo.. arkadaşımı sınıfa geçirdim.. öyle, gelip oturacaktım gene işte..(:”
oo..yoksa benim için mi geri dönüyordun :p
böyle demedim tabi aq..
ama aradığım pası almış, beklediğim ortaya yükselmiştim..
“hıı…e..oturalım mı?” dedim utangaç ve vakur erkek modunda…yalnız olay şu ki, rol yapmıyordum beyler.. cidden paslanmışım lan.. harbiden utanıyor gibiyim.. ensem filan sıcakladı böyle bi…bu iyi bir şey.. benim muhallebi çocuğu olma konusunda başarılı olduğumu, ilerlediğimi gösterir.. öyle ki eğer yeterince süre bekar kalabilir ve Abaza muhabbeti yapabilirsem, bir süre sonra birkaç lvl daha atlayıp, kızlarla konuşurken kekelemeye filan bile başlayabilirim! Yaşasın! (:
Kendi kendini kısırlaştıran adam detected aq..
Kız farklı gülümsedi, konuşmadan önce normalden daha derin bir nefes çektiğini hissettim, göz bebeklerinin titreştiğini gördüm..
“olur” deyip omuz silkti, sanki sıradan bir durummuşçasına ve bu tarz olaylarla her gün karşılaşıyormuşçasına.. rahat ve kontrollü görünmek istiyordu…yani aslında bizim bu tanışmamızda ve devamında hiçbir gariplik yokmuş gibi davranıyordu ki heyecanı ya da varsa eğer, başka duyguları anlaşılmasın..
önden buyurması için işaret ettim gülümseyerek,
Gidip bir masaya oturduk, bir şeyler içmesi için ısrar ettim ama kibarca reddetti, sonra konuştuk.. okulu nasıl bulduğunu sordum, memleketlerimizden konuştuk.. yalovalı çıktı…aklıma “kim gibler Yalova kaymakdıbını” vecizesi geldi, gülmemek için dudaklarımı yedim aq..bursaya pek çok kez gelmiş.. mekanlardır, ailelerdir, hocalardır, derken, kim bilir ne kadar oturduk orda..vay aq..okul kantininde böyle bir tanışma gerçekleştireceğim, gibseniz aklıma gelmez.. konuşmanın arasında kuru kuru gitmiyor deyip zorla çay ısmarladım (benim bütün soluk borumu yaktığım ve acısından zıpladığım günü yad edip güldürdüm), onun bile parasını vermeye çalışıyor filan böyle..ne kadar naifsin lan.. çok da tatlı, ,iyi bir kıza benziyor.. gerçi iyi kızlar genelde kesişerek tanıştıkları adamlarla böyle saatlerce konuşmazlar normalde (sanırım)..ama ne bileyim.. kız konuşmasına ve konuşmalarına bakıldığında gayet iyi bir aile eğitimi almış, iyi bir insan evladına benziyor..
Gerçi ben de öyle görünüyorum.. hatta görünmekle kalmayıp, iyi aile eğitimi açısından da şanslıyım..ama buna rağmen nasıl bir pekekent olduğumu siz biliyorsunuz işte..
Diyeceğim o ki, bir insanı tanımak, en azından derinlemesine tanımak için, konuşması ve konuştuğu şeyler her zaman yeterli olmayabilir.. özellikle de benim gibi kompleks kişiler söz konusu olduğunda.. gerçi ben kendim gibi biriyle karşılaşsam anlıyorum genelde…yırtıcının, diğer yırtıcıyı tanıması ve hürmet etmesi gibi…
Yine de size tavsiyem, insanlar hakkında acil ve kesin yargılara varmaktan kaçınmanız.. özellikle de yetersiz verilerle, sadece bir sohbetinden ya da diksiyonundan, şivesinden net sonuca ulaşmayı beklemeyin..ha, elbette bu argümanların bile yeterli olabileceği basit tiplerle de sıkça karşılaşacaksınızdır, ama zaten onları mal olduğunu anlamak kolay, ben, daha zor tipler için konuşuyorum burada..
Bu zor tipleri ise, gözlemleyerek biraz daha çözebilirsiniz..ne bileyim, mesela oldukça soğukkanlı ve gizemli görünen sınıfın güzel sarışınını bir süre izleyin bakalım çaktırmadan.. belki de arada gizlice burnunu karıştırıp, çıkardığı sümüğü sıranın altına sürüyor olabilir?..bu durumda eminim ki hakkındaki tüm yargılarınız değişecektir :p
O gün merveyle tanışmamız sorunsuz ve aslında beklenmedik şekilde olumlu geçti. hatta belki de 1.5 senedir sınıfımda olan bazı tiplerden daha fazla tanıma imkanı buldum onu birkaç saat içinde.. mesele, neleri paylaşabildiğiniz, ortak zevkleriniz, ortak sevgileriniz, ortak nefretlerinizde bitiyor.. mesela ben yeni jenerasyon için şu facebooktaki ortak beğenileri gösteren dalgaları oldukça faydalı buluyorum, bir bir türlü muhabbet girişi-geliştirmesi yapılabilir onların üzerinden..lan benim zamanımda olacaktı ki böyle şeyler..aah.ah..
Minibüse de beraber bindik merveyle, yol boyunca, tıkanmaksızın devam etti konuşmamız.. zihin bölme taktiği sıkıntı yaşamaya başlamıştı artık.. bölünme gerçekleşemiyordu.. oysa ki sağıma oturan kumral hatun da oldukça güzel görünüyordu? Yeni bir slot için ideal insan?..ama bölemedim.. niye lan?..
Merkezde inip, ikimizde yurtlarına doğru ayrılırken, merveye bu kez elimi uzattım (bunu hak etmişti evet :p )
“memnun oldum çok..iyi ki o gün o çayla boğazımı yakmışım :p”
Güldü.. utandı.. böyle yarı şakalı flashbackleri çok sık kullanırım ben, siz de ilgilendiğiniz kadınlarla aranızda geçen bu tarz olayları belleğinize saklayın, yeri geldiğinde kullanıp onları hem güldürün, hem de hafifçe utandırın…ve en önemlisi, onunla ilgili detayları hatırladığınız, unutmadığınızı da fark ettirin..
“ben de memnun oldum.. görüşürüz (:”
“görüşürüz!? ;)”
Dedim imalı ama abartıdan uzak bir ses rengiyle,
gene güldü.. çok tatlı.. başıyla selam verdi bir kez daha.. yurduna doğru yöneldi.. arkasından baktım biraz.. dönmedi arkasına..ama olsun.. buradan olumsuz bir anlam çıkacak değil..
gözden kaybolunca ben de döndüm kendi yoluma.. ellerim cebimde, yarı soğuk mart akşamında yurda doğru ilerlemeye başladım.. klagib yolumda.. direkleri, trafoları sayarak adeta..
sonra içimden gelen bir sesle irkildim..
“anlıyorum.. kibarca, “eğer emin değilsen bu kızı da harcama” demek istiyorsun bana..”
“aynen öyle zeki çocuk ;)”
“e o zaman ben ömrümün sonuna kadar elizabeth e talim edicem o zaman hacı?”
“o ne demek şimdi?”
“ya, sen bana diyorsun ki, sevdiğinde emin olmadığın hiç kimseyle ilişki yaşama..e o zaman ben doğru kişiyi nasıl bulacağım, bulduğumu nasıl anlayacağım?..belki öylesine başladığım bir ilişki, sonrasında gelişerek hayatımın aşkı olacak? Ne biliyorsun?”
“ben değil, sen biliyorsun tsigalko?”
“hani ben sendim?”
“ne demek istediğimi anladın.. çamura yatma..bak, eğer Merve ile olası bir ilişkiniz hakkında tereddütlerin olmasa zaten ben aklına hiç gelmezdim bile.. beni buraya getiren senin kaygıların ve vicdan azabın..”
Bir şey diyemedim.. düşünüyordum.. melek haklı olabilir miydi? Yine farkında olmadan hak etmeyen birini mi yatırıyordum kurban sunağına?
“işte..ben de diyorum ki, onu denemeden bilemeyiz..”
“eh..sen bilirsin tsigalko..ama sonra işler çirkinleşip, merveyi de üzmek zorunda kalınca, onu üzmenin verdiği sıkıntıyla bana gelme..bu sefer omzumda ağmaya yer olmaz haberin olsun..”
“iyi ama..bu ilişkilerin doğasında var, başlar, biter, birileri üzülür…bu doğal bir akış, neden bunu anormalmiş gibi gösteriyorsun bana?”
“haha.. söylesene..son 1.5 senedir yaşadığın kaç tane normal ilişki var? Kız arkadaş olsun, erkek arkadaş olsun.. çoğunun sonu kötü bitti.. başlarda takıldığın adamı yumruklayacak seviyeye geldin..tam bana göre dediğin kadının hayatını mahvettin..ve hepsinde de , içindeki gizli tereddütleri görmezden geldin..bu kez “gör” istiyorum sadece…ve, elbet bir gün tereddüt duymadığın biriyle de karşılaşacaksındır mutlaka.. işte o zaman bu konuşmayı zaten hiç yapmıyor olacağız bile..”
Bir şey demedim..o da sustu..ama bu küçük uyarısıyla bile içime kurt düşürmeyi başarmıştı..ha aq melek gibi senin..ne kadar da vicdanlısın aq..tam bebesin…tam bebeyim…
Birkaç dakika öncesine göre en az iki kat daha az mutlu ve daha fazla soruya sahip bir şekilde yurda girdim..
Gene uykularım kaçacaktı anlaşılan..
yarın akşam gene gelicem inş. panpalar, bu gecelik bu kadar olsun ;)
takip eden ve yorumlayanlara teşekkürler, görüşmek üzere (:
iyi geceler panpalar,
beddualarınız tuttu sonunda amk..iki gündür geberiyorum ateşten, işe de gidemedim..
neyse, şaka bir yana, bu akşam epey yüklü giricem, yarım saat sonra filan başlarız, yerlerinizi alın ;)
Kendi hoşlandığım ve kapılır gibi olduğum kadınlardan zihin bölme yöntemiyle kurtuluyorum demiştim.. peki ya beni gözüne kestirenlere ne yapacaktım? -
642.
+3Aslına bakarsanız işin bu kısmı sayı olarak diğeri kadar olmasa da, zorluk olarak diğerinden daha ileride.. sizden hoşlanan normal bir kadını anlamak bir kere çok zordur (kaşar ve pgibopatları tenzih ediyorum ki onlardan da epeyce vardı bu hikayede), hadi anladınız diyelim, ona gidip de “ehehe sen bana yazıyon demi la zaaa” diyemezsiniz..Tümünü Göster
Bunlar genelde ya uzun süreli arkadaşlıklar sonucu, hiç beklenmedik anlarda ayyuka çıkarak, sizden fi zamanından beridir hoşlandığını filan söyler ve sizi şaşkın-ambale bir durumda bırakırlar..ya da yeni girdiğiniz, yeni olduğunuz bir ortamda, aniden gelişir bu hoşlantı ve erkeğin klagib “güzel hatuna güdümlenme iç güdüsü “ ne benzer bir şekilde, hatunun, “güzel erkeğe..” yok lan böyle olmadı, hatunun, “hoş erkeğe güdümlenme iç güdüsü” adını alır.
Kısacası, buna “ani Abazalık” da diyebiliriz, genelde yeni tanıştığınız güzel insanlara karşı oluşan abartılı beğeni durumudur (ve bunda, kadın erkek fark etmeksizin, sizin de uzun süredir sap olmanız epey etki teşkil eder).
Uzun süreli arkadaşlıklar sonrasında gelen beklenmedik teklifler kısmına girmeyelim şimdilik.. çünkü öyle bir durum yok henüz,
Benim bu gün yazacağım anımın konusu, maruz kaldığımı düşündüğüm ani Abazalık üzerine, bilmem belki de salakça üzerime alınmışımdır..ben yazayım, siz yorumlayın işte ;)
Bu anı için mervenin biraz öncesine gitmemiz gerekiyor, 11 mart cumartesi gününe,
Tolganın davetiyle (zorlamasıyla) sosyal sorumluluk projesi gönüllülerinin toplantısına gidiyoruz..
Oysa ben bu günümü Manchester city kariyerime devam etmekle geçirmeyi düşünüyordum.. neyse..
şehrin merkezindeki, toplantı yerine 20 dakikalık bir yürüyüşün ardından ulaştık, daha önce görüp duymadığım, ama klası iyi gibi görünen bir otelin toplantı salonunda toplanacak olan yardım melekleri, geleceğe dair planlarını ve diğer bazı düşünceleri paylaşacaklar.. projenin başındaki kişilerden de katılım olacakmış, zaten üye olanlar, istekli 1-2 arkadaşlarını da getirebilecekmiş falan fıstık..
Ben pek istekli gelmedim ama..ne yapalım artık, istekli görünücez mecbur.. değişiklik olur işte..ps oynamaktan parmağım şişmiş aq..
Lobiye geçtik, küçük bir kalabalık koltuklara tünemiş beklemekte, tolga ve nilay çoğunu tanıyor oldukları insan kalabalığıyla selamlaştı, tanımadıklarıyla tanıştı.. benim de önceki ziyaretten göz aşinalığımın olduğu kişiler var, onlara selam verdim, beni yeniden tanıştırdılar filan.. neyse ben oturdum, yukarda hazırlık varmış, nilay ve tolga dahil 3-5 kişi daha gittiler yardımcı olmaya, slayt gösteri için perde, kuru pastalar, videolar ayarlanıyor, sandalyeler diziliyormuş..
Onlar gidince ben de hemen hemen hiç tanımadığım 10-12 kişilik bir topluluğun arasında kalıverdim..iyi.. böyle ortamlardan hiçbir zaman tırsmamışımdır.. hele hele herhangi bir beklentim yoksa..
insanlar küçük cümlelerle birbirini tanımaya çalışır, tanışanlar ise alçak tonda muhabbet eder, kah mekanla ilgili, kah projeyle alakalı yorumlar yaparken, hemen yan tarafımdaki tekli koltukta oturan çocuk benden girişken çıkıp bana selam verdi, tanıştık.. muhabbet ediyoruz ufak ufak.. fakat ben elemanın niyetini konuşmanın ortalarına doğru anladım,
Aslında benle tanışıyor ayağına, etrafa (etraftaki kızlara) kendini tanıtma peşinde..ses tonu-rengi ve yüksekliği, abartılı jestleri bunun göstergesi..ama tabi kızlarla direkt olarak muhabbete girecek öz güveni ya da girişkenliği yok olacak ki, beni arada köprü olarak kullanma niyetinde.. hani, o böyle konuşurken, bana kendini anlatırken, ola ki hatunun biri de laf atar, muhabbete katılır hesabında..
Kızlardan kurtuldum, ama şu özelliğimden bir türlü kurtulamadım anasını satayım..
Paranoyakmışım gibi görünüyor değil mi? Sanki kendim kuruyormuşum gibi..ben de başta öyle sanardım.. zira insanların zihnini okumak gibi bir özel yeteneğim de olmadığına göre?
Ama gelin görün ki, her defasında, karşımda konuşan, oturan, bakan, düşünen, kişilerle ilgili kendi içimde yaptığım yorumlar ve öngörüler doğru çıktıkça, hem kendimden korktum hem de artık kandırılması-kullanılması zor bir adam olduğumu anladığım için mutlu oldum..
Tabi karşımdaki kişi için de üzülüyordum.. eğer insanlar, onların birkaç cümlesinden karakterlerinin yüzeysel kısmını büyük ölçüde çözebildiğimi, hele hele birkaç saatlik bir sohbetten sonra, neredeyse onlar adına düşünebilir hala geldiğimi bilseler, bana tek kelime bile etmezlerdi her halde..
Defalarca izlediğiniz bir filmdeki repliği artistle birlikte söylemek gibiydi benim için bazı insan tipleriyle konuşmak.. zaten ezberimde olan şeyleri, sanki ilk kez duyuyormuşum gibi dinledim, Ogün denen elemandan.. tamam, kötü çocuk filan değildir belki ama, tamamen kendini pazarlama eğiliminde, bu toplantıya da ne için geldiği (dışarıdan katılma) az çok belli..
Aman canım, bana ne..herkesin hesabı kendine.. bana mı kaldı adamı karı kız arıyor diye eleştirmek?..
Ben de fazla takmadım zaten.. gülümsemeye devam ederek, gerekli noktalarda, uygun ünlemlerle ogün ü konuşmaya teşvik edip, uygun pasları da vererek, kendini lobideki insanlara tanıtmasını sağladım.. beni dışarıdan gören biri, o an ogünle konuşuyor olmaktan ötürü çok mutlu olduğumu, adeta gözlerimin içinin güldüğünü düşünebilir.. aslında haklı, kahkaha basmamak için zor tutuyorum kendimi amk…
ogünün hesapları tuttu nihayet.. konuşmaya 2-3 kişi daha dahil oldu..ben de çaktırmadan aradan çekilip, katalizörlük görevimi yapmış ve belki de bir hemcinsimin önünü açmış olmanın verdiği sahte keyifle yeniden koltuğuma gömüldüm,
çocuksa muhtemelen, beni ne kadar da iyi kullandığını, saftirik tsigalkonun farkında bile olmadan onun emellerine nasıl da mükemmel şekilde hizmet ettiğini düşünüyor ve üstün manipüle yeteneğiyle gurur duyuyor olmalıydı…bırakalım o öyle düşünmeye devam etsin (:
Yaslandığım koltuktan kafamı öylesine bir sola doğru çevirdiğimde yan yana oturmuş iki kızla göz göze geldim.. hemen insanlık gereği olarak gülümseyerek, selam verdim gözlerimle.. onlar da verdi (selam)..ben de yeniden gözlerimi yerdeki halıflekse kaydırıp desenini incelemeye başladım.. ezik taklidi yapmayı seviyorum.. beni güvende tutuyor.. utangaçça gözlerimi yeniden kaldırıp şöyle bir etrafa bakındım, gözlerim bir kez daha bizim iki kızın üstüne geldiğinde, yeniden onlarınkiyle karşılaştı…
..olabilir.. belli ki hemen yan tarafta dönen muhabbete ortak olmak için uzak kaldılar, canları da sıkıldı..ve oldukça iyi bir dinleyici/ara pasçı olduğunu fark ettikleri “ben” ile konuşmak, belki onlar da kendilerini anlatmak istiyorlar..iyi.. anlatın abi.. dinleriz ne var ;) -
-
1.
0Ayracı koyayım
-
1.
-
643.
+5Birkaç saniye öyle göz göze kalınca karşılıklı gülümsedik..ben beklemekten sıkılmış mimiği yaptım, kendi yüz hareketleriyle onlar da iştirak ettiler duygularıma..ama gülümsemeye devam ettik tabi.. baktım konuşan yok, ben de gözlerimi geri çektim.. zorla değil amk.. allah allaah.. sanki bakan benim deminden beri..Tümünü Göster
Biraz gıcık olmadım değil..ama “herhangi bir beklentimin olmadığı” aklıma gelince sakinleşip içten içe gülümsemeye başladım..e yani aq..konuşmazlarsa konuşmazlar..ben zaten laf atmak istiyor değilim.. zira bir hesabım yok.. çok istiyorlarsa ogün onlara da laf atabilir.. beni araya koymasın ama bu sefer, bu kadar kıyak yeter..
bunu çok seviyorum; http://fizy.org/#s/3edxk8
üst kata çağırılmadan önce, gözlerim gayri ihtiyari, 2-3 kere daha solumdaki kızlara kaydı, hepsinde de yeşil kazaklı, yeşil gözlü sarışın kızın gözleriyle karşılaştı..
hımm..durum biraz garipleşiyor sanırım..neyse ki kolay kolay üzerine alınan adamlardan değilim..yoksa şimdiden kızın yatakta, siyah tangasıyla ve sütyensiz hayal etmeye başlamıştım..ne gülüyorsunuz lan, var böyle adamlar..tek bir bakışa, göz göze gelişe gibi kalkan…yok mu?..bence iyi bakın etrafınıza..belki de aynaya..bilemiyorum..
yukarı çıktık, düzenlemeler hemen hemen bitmiş..bir 10 dakikalık daha filan iş var, sonra yerlerimize geçicez, toplantı başlayacak..kaç kişiyiz saymadım tabi ama herhalde göz kararı, bir 50-60 kişi varızdır..bir kaç tanesi adam-kadın, gerisi biz teenagerlerdan oluşan küçük bir kalabalık..
son son bir tuvalete gideyim dedim, beyler aynada kendime şöyle bir baktım..vay amk…kendimi beğendiğim ender anlardan biriydi..belki de otel tuvaletinin aynası kerametliydi..ama omuzlarıma doğru iyice yaklaşmış, dalgalı kahverengi saçlarımın simetrisi, (ki bende acayip bir simetri hastalığı vardır..her konuda ama..tabi saçlar söz konusu olunca bu durum daha da zor bir hal alıyor, topluluğa aykırı davranan tek bir tel bile istemiyorum ulan), kirli sakalımın yüzümde dağılışı,soğuğun pembeleştirdiği çıkık elmacık kemiklerim, hafif şehla bakan açık kahve gözlerim, omuzlarıma oturan siyah-gri gömleğim, onun içindeki beyaz t-şört..hepsi birbiriyle uyum içinde..valla ne yalan söyleyeyim, kendimi çok beğendim orda aq..aynanın karşısından ayrılmak istemedim..aynaya ,şöyle Kenan ışık vari
son bir bakış atıp ayrıldım tuvaletten,
yalnız, hem az önce aşağıda hatunla bakışınca, hem de kendimi aynada öyle görünce aldığım ara gazlarını öyle bir yemiş ki motorum, böyle yaylana yaylana gidiyorum aq, böyle bir yürüyüş olamaz..kendimi dışarıdan görsem “kim la bu artiz pezo” deyip kıl kaparım heralde :p -
644.
+5toplantı salonuna döndüm.. daha hala videoları ayarlıyorlar amklar.. geçtim sütunlardan birine dayandım..az önce aşağıda bakışıp da bir türlü konuşamadığımız (konuşamayan) ikili de az önce bekledikleri yeri terk edip karşıdaki sütüna geldi, yaslandı.. bekliyoruz öyle.. gene kesiştik tabi o Allahın emri..ama yeşil kazaklı hatunla aramızdaki olay daha ileride, diğeri sadece yancı sanırım.. arkadaşına destek olmaya çalışıyor..bir-iki dakika sonra, bunlar epey fısıldaştıktan sonra, kırmızı kazaklı olan diğeri sütunun yanından ayrılıp tuvaletler yönüne doğru gitti.. yeşilliyle biz kaldık karşı karşıya.. aramızda da 2-3 metre anca var hani.. dakika/göz göze gelme oranı gittikçe yükseliyor..ama kız bir türlü konuşamıyor..hey amk bebesi ya..şu son hareketten sonra zatenTümünü Göster
iyice anlaşıldı niyetin, tamam aq..daha niye naz yapıyon ki?
Nedeni çok belli değil mi a dostlar? Evet, yine klagib bir ev kızı ile karşı karşıyayız.. bunları size daha önce tanıtmıştım, bunlar bakarlar.. severler de tabi.. sonuçta duygular var..ama ölesiye sevseler, deli gibi baksalar bile, üstüne üstlük bir de gidip siz teklif etseniz dahi, başta reddederler, naza çekerler…öyle salak, öyle bebe, öyle gerizekalı kız tipleri tanıdım ki şu ahir ömrümde, brad bitt in posterini versen, odasında bakıp kendini parmaklar, ama adam gelip, “hayatımın kadını olmanı istiyorum “ dese,
“ee bilmiyim kiieee Haıızır dıaa hissittmiyyiieemm, accık dişinmemmm laıızııımm” der..
Böyle maldır bunlar…bir de bunun “iyi aile eğitimi”nden geldiğini filan söylerler ya..gibesim geliyor.. hazır güzelim, iyi aile eğitimiyle filan alakası yok.. sadece, ve tamamen, senin ezik-özgüvensiz ve gereksiz kişilerce zütü kaldırılmış, sahte bir prenses olmanda ileri geliyor bu durum, yani sana “ev kızı” ya da “tipik türk kızı” dediğimize bakma.. kalıp onlar.. yoksa senin ne evle, ne de
türkle alakan yok, dıbına kodumun uzaylısı..
Tamam sakinim..
Bu salak gelip konuşmayınca, durumun da açık olması dolayısıyla, aklımda dahiyane bir fikir belirdi, evet, işte şimdi geliyoruz, sizden hoşlandığını düşündüğünüz ve istemediğiniz kızı kaçırma yöntemine..
Büyük beklenti içindesiniz, hissediyorum..
Ama öyle 3 bilinmeyenli bir denklemin çözümü filan değil söyleyeceklerim, beklentinizi boşa çıkardığım için üzgünüm,
Yapmanız gereken tek şey,
Salakça bir giriş konuşmasını, sanki sizin doğal haliniz buymuşçasına (doğal hali cidden salak olanlar burada şanslılar) yapmanızdır, sonrasında zaten kız direkt kaçar.. orada durup, sizinle kesişmesi bile büyük başarı zaten onun adına.. çok bile yaptı..
Yaslandığım sütundan ayrıldım,
Yanına gidip dikildim, geldiğimi görünce kedi gibi kabardı zaten.. kasıldı..lan..hey allahım ya..ya, tsigalko, allahını seversen, senin bunlarla ne işin varr yeeeaaa??..bırak amk kendi haline işte..ama neyse..bir kere girdik o yola, gibertmeden dönmek olmaz..
“epey beklettiler bakalım” deyip gülümsedim..bak bak bak.. lafa bak..şu tipe bak.. hareketlere bak.. gibeyim senin muhabbete giriş cümleni.. eğer bilerek yapıyor olmasaydım, o cümle ağzımdan çıktığı an duvara kafa atmak isterdim herhalde..
“evet ya..ama değecek diye düşünüyorum bakalım (:”
“inşallah (:, nerden geliyorsun?”
“Evden” dese çok taşak olurdu aslında ehehe..
“denizliden” dedi,
şaşırdım..
“sırf bu toplantı için değil herhalde??”
“yok canım, burada okuyorum (:”
“hangi üniversite?”
“xxx”
“hıı, ben de xxxx.. tsigalko bu arada” (elimi uzattım, normalde yapmam demiştim hatırlıyorsanız, ama bugün salağı oynuyorum, ciksiyi değil :p)
“Ayşenur (:”
Buraya kadar nispeten normal sayılır.. sonrasında yaptığım salaklıkları yazamayacağım, öylesine olduğunu bilsem bile çok utanıyorum aq..kendime gülüyorum şu an burada,
Hele en son bir yaş muhabbeti açtım (normalde bu yapacağınız en büyük hatalardan olur, ama diyim) bir de kız benden büyük çıkmasın mı? (zaa xd) dedim,
“ama genç gösteriyorsun yaa, en fazla 18-19 filan işte” (lan kız zaten 21 yaşındaymış, iki yaşlık gençliği nerden anladın da hesap ettin mal (: )
Bu benden iki yaş büyük olduğunu filan da sayemde öğrenince, üzerine birazda daha saçmalamamın (Fenerbahçe muhabbeti, %100 çalışıyor) da etkisiyle, en son neredeyse koşarak uzaklaştı desem yeridir..
Bunu sonradan ne zaman anlatsam koparız kankalarla x) -
645.
+4Neyse.. kaçtı maçtı diyorum da, o gün daha orada bitmedi.. zira ben bu kezban hariç (aslında fena hatun değildi eski ben olsa en azından sürterdi :p..7/10 diyebiliriz buna da) herkese normal davranmıştım ve takdir edersiniz ki bu kardeşinizin etrafında hatırı sayılır bir muhabbet çemberi oluştu (yok lan aslında tolga ve nilay sayesinde sanırım ehehe)..aralarda olsun, toplantı sırasında olsun bir tarafımda tolga diğer tarafımda ise biraz muhabbet bağladığım herhangi bir hatun oluyordu..Tümünü Göster
Ömer (the klarnet boy) ve gamze (gizem de olabilir) de toplantıya iştirak etmişti elbette…güzel insan, ince ruhlu klarnetçiyle samimi bir selamlaşma yaşadık (evet evet, klarneti zütüme soktu evet..)..çakal carlos, gizemi (gamze de olabilir) ayarlamış aq,çıkıyorlar.. sazdı, sözdü ayağına gayet bakımlı-hoş ve belli ki kültürlü bir hatunu zütürmüş Tekirdağ şoparı (:
Benim gün boyu ekstra aktif olmam ve ortamda samimi gözükmem, kezbanın gözlerini ara ara yine üzerimde yakalama sebep oldu.. hani kaçmıştın ya sen?
O gün çıkışa kadar daha yanıma gelmedi bir daha.. çıkışta kırmızı kazaklı arkadaşı gelip (ki kendisi de normal halimi tanıma fırsatı elde etmişti molanın birinde) bir bahaneyle numaramı aldı..e tabi o numaranın nereye gideceği belli canım…neyse, salağım ben, çaktırmayın.. ayşenur kezbanı da muhtemelen, ondan çok hoşlandığımı ve bu yüzden saçmaladığımı, normalde gayet hoş sohbet olduğumu filan düşünmüş olabilir..
Hayallerde yaşıyor bazı muallakler..
Ha bu arada, ogün yavşağı ne yaptı ondan sonra bilmiyorum.. umarım evine kız filan atmış ve muradına ermiştir :p
Toplantı sonrası, tolga-nilay, çiceği burnunda çiftimiz ve onlara ilaveten 3 kızla beraber türkü barın birine gidip eğlendik.. benim açımdan güzel gece oldu.. türkü barlar iyidir.. yalnız bu ara çok kro (Hırvatistan vatandaşı)(anladın sen onu) kaynıyor, dikkatli seçmek lazım mekanı, öyle varoşlara gitmeyin, böbreklerinizi alırlar bak..
sonra, ikisi, asla aranmayacak olmak üzere, üç numara daha aldım.. arayacağım numaranın hangisi olduğunu ilerde öğreneceksiniz.. aramayacaklarımı da az çok tahmin edersiniz..
netice itibari ile, benim açımdan sosyalliği bol, savunma sistemimi deneme açısından da önemli bir gün olmuştu.. füze kalkanının çalışırlığını test edip onaylamıştım..
ne birinden hoşlacak..ne de birinin benden hoşlanmasına izin verecektim artık..taa ki ben aradığımı bulana, “hah, işte bu olmalı abi” diyene kadar.. artık daha fazla insana zarar vermek, ya da bir başkasından daha fazla zarar görmek istemiyordum..
yeniden o mart sonu akşdıbına dönelim şimdi..
meleğin aklımı karıştırdığı, iç dünyamı gibip attığı akşama..
hayır, aslında ben merveyle tanışırken filan gayet rahattım, yine bir beklentim ve hedefim yoktu yani.. acaba tanışmanın tuhaflığı ve atmosferin elektriği mi böyle düşünmeme neden olmuştu.. varlığı olmayan bir sevginin, tereddütü olur muydu? Bu tereddüt olmasa melek beni uyarmak zorunda kalır mıydı?
O akşam bu mevzuyu biraz düşündüm ve yapmam gerekene karar verdim..ben, herhangi bir ekstra atraksiyonda bulunmayacak, normal kız arkadaşlarıma nasıl davranıyorsam, ona da öyle davranacaktım.. öyle birebir buluşmaya çağırmalar, gece mesaj atmalar filan olmayacaktı.. diyorum ya, zaten benim herhangi bir duygusal hedefim yok kız üzerinde.. arkadaş işte..
Ama mesele, benim de onun için öyle kalıp kalmayacağımdı…e, kalırdım lan herhalde? Hele bir de şimdi böyle üzerine düşmeyince.. daha da rahat olurdu işim..ne aq? Öyle her konuştuğum, azıcık tanıştığım hatun bana yazacak değil ya, neyim ben? Antonio banderas filan mı? (aslında saçlar biraz daha uzarsa… :p) yok yok…öyle bir şey olmaz onun açısından da..hem, ümit de vermedim? Verdim mi? iki muhabbet ettik lan? Kimseyle de mi konuşmayalım?
Yok abi…bir sıkıntı olmaz ya..öyle her tanıdığımız hatunla şey olsak.. ohoo..
Gevşemiş şekilde yatağa uzandım..bu gün de kurallarımı ihlal etmemiş, sözümden dönmemiştim.. dönmeyecektim de..o kadını bulana kadar dönmeyeceğim..onu bulduğumda ise.. zaten o zaman anlarım her halde ha? Anlar insan bence…hayatının kadınını, daha ilk gördüğü an anlar.. tanır…dile kolay.. belki çeyrek, belki yarım asır, belki de daha fazlasını geçirecek onunla aynı yastıkta…insan anlamaz mı be abi? Tanımaz mı?..
Bu romantik ve huzur veren düşüncelerin arasında yüzerken, telefonun mesaj melodisi (artık titreşimde değil, zira pek mesaj atan yok (: ) beni rüyalarımdan sıyırdı..
Açıp baktım,
Merve, bu güzel günün ardından (bir şey de yapmadık oysaki.. paso muhabbet) bana teşekkür edip, hafta sonu işim olup olmadığını soruyor..
Normalde bu mesajı atanın erkek olması gerekmez mi beyler?..ee, ben de atmadığıma göre? Yoksa ben Merve miyim? Merve de ben mi?..yok ebesinin amı..
Sadece bir başka sınav…bir başka imtihan…füze kalkanımı deneyen bir başka düşman roketi…
işim var be Merve…çok işim var..hem, sadece bu hafta sonu değil, bütün hafta sonları işim var..hem, sadece hafta sonları değil, hafta içleri de işim var!..çok işim var benim…çok…kendimle işim bitmez benim…değil 1 ay, 1 yıl..1 ömür bitmez benim mücadelem…meşgul adamım ben be..sen beni boş ver.. sana bir şey vaad edemem.. etsem bile gerçekleştiremem…kendime verdiğim sözleri bile zor tutuyorum ben.. sana bir şey söyleyemem…
“yok ya öyle pinekliyorum yurtta, senin de işin yoksa, bir yere gidebiliriz.. güzel kafeler-parklar biliyorum ;)”
Mesajı gönder tuşuna bastım, gözlerimi yerden kaldırıp etrafıma baktım, meleğim demir giysi dolabıma dayanmış, yüzünde şüpheci bir gülümseme, tek kaşı havada, beni süzüyordu..bir şey demedi..bir süre sonra da geldiği gibi, fark ettirmeden gitti…
O gece, tolga geç vakit döndü, yorgun görünüyor olmasına rağmen dilimi tutamayıp bizim pub a gitmeyi teklif ettim.. önce burun kıvırdı..ben de trip atmaksızın sorun değil dedim..ama biraz oturup soluklandıktan sonra,
“ne oldu gene dıbına koduğumun?”
“ne olmuş?”
“e onu sen bilecen, bir şey olmuş? Sen boş yere biraaaneye gidelim demezsin”
Güldüm, “vayy, adam beni tanıyor yaa (:”
“kalk hadi gidek.. necoya haber vericen mi?”
“bilmem.. vereyim mi?”
“olm gitmek isteyen sensin amk, sen karar ver?”
“sen istemiyon yani?”
“ya..hay..lan karı gibi lafı çevirme..”
“(: tamam amk, necoya da söyleyeyim madem…ama baştan diyeyim bak, öyle net bir durum yok yani, masaya oturur oturmaz anlat anlat diye baskı yapmaya başlarsan zütüne biraveri sokarım, okey?”
“okey sert çocuk.. okey…kız okuldan mı yoksa bizim topluluktan mı?”
“tolga!”
“tamam len ahaheaha..git çağır hadi necoyuda.. gidek hadi.. çay-neskafe-gazozdan bana da gına geldi zaten aq..”
Gece yine öküz gibi içtik.. artı, zaman dar olduğu için (çok da geç kalıp murat abiyi zora sokmak istemiyoruz) hızlı içtik..en son
“dıbına koyayım haanndeeee” diye bağırdığımı hatırlıyorum..
Hande ilkokul aşkımdı bu arada.. düşün işte sen, ne kafadayım (: