-
26.
+7hemen şimdi olabilir, yazmış. ulan aynada kendime bir baktım, leş gibiyim, akşamdan kalmayım.
kendini bir atarsın duşun altına, kafayı filan bile kurutmadan, jöleyi boca ettim, nasıl acele
ediyorum ama..
ve bu hayatta en nefret ettiğim şeydir, asla ve asla, hiç bir işimi aceleye getirmemeye çalışırım,
zamanı geniş kullanmayı severim.
neyse tabi fırladım çıktım yurttan, dediği yere gidiyorum, içimden yalvarıyorum ama..ne olur, ne
olur allahım bu sefer sadece ikimiz olalım..sadece ikimiz olalım ki bu gece bitsin bu iş..
takip eden panpalar, gece görüşmek üzere, öpüldünüz.
güzel bir şarkıyla başlayalım,
http://fizy.com/tr#s/1ai6rx
söylediği yere gittiğimde bulamadım ayşen i, biraz geç kalmışım tabi, o beni direkt 5 dakika içinde
yurttan çıkar gelir diye tahmin ediyordu muhtemelen. mesaj attım nerdesin gibisinden,
"biz kafeye geçtik, üst kattayız" yazmış... aq deliricem beyler. gene "biz" diyor..gene yalnız
değil..yani nedir bu anlayamadım ki? gibicez mi sanki tek yakalayınca?
yemin ediyorum o kadar seviyor olmasaydım çeker giderdim, ama mümkün mü? ağzıma sıçsa
gidemem işte..bu hareketleriyle de sıçmaktaydı zaten.
içimden "ulan gene bu çengel burun salça olduysa bu akşam ne yapıp ne edip züt edicem onu o
masada çaktırmadan, öyle ki bir daha benle değil aynı masaya oturmak, sınıfa bile girerken iki
kere düşünecek..
neyse girdim kafeye, han tarzı bir yer beyler, bursa da da çok vardır böyle, hemşolarım bilir. -
27.
+7çıktım üst kata baktım bu, karşısında da kızıl saçlı bir hatun var, tanımadığım. yani bizim sınıftan
değil diyelim en azından.
ben bunun ay gibi ışıldayan yüzünü, gözlerini görünce gene kendimden geçtim tabi, sinir minir
kalmadı..
bu arada öbür kızın da günahını almışım (çengel burun), muhtemelen geçen sefer de onun
gelmesini bizim ki istemiş olmalı.. neden diye düşünürken cevaba benzer bir şeyler buldum gibi
oldu.
yanlarına oturdum, kızıl saçlı hatun bunun yanına geçti, karşısına ben geçtim ayşen in, lan bir an
kendimi kız istemeye gitmiş gibi hissettim aq,
mekan böyle tarihi, dekorlar filan, 80 lerin ortasında döşenmiş evler gibi..
"nargileyi sen geldikten sonra söyleyelim dedik" dedi benimki, "gül-nane aromalısından yokmuş
yaa senin sevdiğinden, neli söyleyelim dersin?" diye ekledi,
gül nane yi sevdiğimi unutmamış..
"elmalı olsun o zaman, uyar mı?" dedim, "harika olur" filan dediler,
neyse nargile geldi masaya biz o ara muhabbetteyiz, öbür hatunun adı da gözde imiş, baya
konuşkan bir şey, ama inanın öbür bedbahttan sonra bu o kadar cana yakın ve pozitif geldi ki, iyi
dedim, en azından işi bozmaya çalışmaz diye düşündüm.
sonra ayşen bana, "tavla oynayalım mı?" dedi, aslında konuşmak ve akşam boyu gözlerinin içine
bakabilmek daha çok işime gelirdi ama "tamam" dedim, "ama kazananın kaybedenden bir dilek
hakkı olacak ;)"
parmağını çenesine dayadı, düşünür gibi yaptı.. yüzünü komik komik şekillere soktuktan sonra,
"eh, nasılsa ben kazanacağım için, sıkıntı olmaz herhalde, tsigalko bey düşünsün artık" dedi.. -
28.
+7paslarıma paslarla karşılık veriyor, inceden inceye yaptığım imalara ortak oluyordu..her
zamankinden daha da güzel, içten geliyordu gözüme bu akşam..
derken tavla geldi, biz oyuna başladık..
biz bir yandan oynuyoruz bir yandan da yine konuşuyoruz,
ben artık dayanamıyorum tabi, 2 cümlemden birinde ince ince mesajlar vermeye çalışıyorum, bu
da pası aldığını belli ediyor, hepten heyecan yaptırıyor bana.. tutulması meçhul sözler veriyoruz
birbirimize, "oraya da gideriz, gideriz demi? şunu da yaparız, şuna da bakarız, şunu da izleriz,
bunu da dinleriz, şunu da konuşalım bir ara" gibi...
öbür kız da çok bin çıktı beyler inanamazsınız, önce yalnız olmadığımız için lanet etmiştim ama
gecenin sonunda "lan iyi ki de gelmiş bu kız bu gece" diyecektim. nedeni malum, öbür kaltak gibi
yoluma çıkmak şöyle dursun, daha da ortalığı elektriklendiriyordu, muhabbet tıkanacak gibi oldu
1-2 kere, bu kurtardı filan.
neyse, bizim kız da bana 2-1 geçirdi tavlada sağolsun. dedim "ne istiyorsun bakalım, emrinize
amadeyim"
gene aynı muzip düşünceli tavrına büründü.."hımm valla çok bulaşığım var aslında, seni gizlice
yurda sokup yıkatsak?" bunlar kahkahayı koyuverdiler sonra, bense hem şaşırmış, hem salakça
heyecanlanmış, hem de tırsmıştım..aq sanki harbiden sokacak seni yurda, ama işte mallık beyler,
beynimin %1 i filan anca çalışıyordur. -
29.
+7sonra biraz daha düşündü, "dur ya aslında daha iyi bir fikrim var, karaokeye gidelim bir gün, sen
de benim seçtiğim şarkıyı söyle olur mu? bak hem sesim iyi diyordun" göz kırptı, bu sefer de ben
gülmeye başladım, zira hangi şarkıyı seçeceğini biliyordum.. daha önce muhabbeti geçmişti ve
ben içinde adım geçtiğinden ve saçma sapan olduğundan ötürü sinir olduğumu söylemiştim.. fena
sıkıştırmıştı beni, ama bilmiyordu ki değil hoşlanmadığım şarkıyı söylemek,
elinden zehir olsa içerdim.. abartıyor muyum bilmiyorum ama o anki ruh halimi ancak gerçekten
gönülden sevenler, tutkuyla kapılanlar bilir beyler, damdan düşenin halini, damdan düşen anlar..
"eh tamam o zaman" dedim. "bulaşıktan yırttığım iyi oldu" gülüştük.
o gece de yine istemediğim gibi başlamasına rağmen ummadığım şekilde iyi gidiyordu,
kafeden kalktık,
ben bunları gene yurda bırakıcam, biraz daha gezinelim mi? dedi. e benim de canıma minnet
zaten, yurdun tersi yöne saptık, aşıklar yoluna giden ışıltılı ara sokaklardan birine, insanların
arasına karıştık..
http://fizy.com/tr#s/1ago51
fonumuz boş kalmasın..
ışıklı yolda dolaştık..banklardan birinde, ağaçların altında biraz mola verdik, o ara benim telefon
çaldı,
baktım annem arıyor, bu tip şeylerden gocunmam beyler onu belirteyim, anamdır, arayacak tabi,
artı saatte biraz geççene olduğundan hafiften kaygılandım bile, -
30.
+7ayrıldığımızda bir nev-i içmeden sarhoş sayılırdım artık..
gene ağzım kulaklarımda, adımlarım bulutlarda, vardım yurduma mutlulukla..
benim olayı okandan başka oda arkadaşlarım da biliyordu artık,
o gece ben odaya girdiğimde pehlivan gibi karşıladılar beni, yarı gırgır, yarı tebrik.."ooo tsigalko,
koçum benim bee, nasıldı randevu? oldu demi bu sefer, yakışırrrr" gibi nidalarla inlettiler odayı,
ben de utangaç utangaç sırıtıp "tamam lan tamam" demekten başka bir şey diyemedim.
o gece gene batak matak döndük, arada karı kız, aşk meşk muhabbetleri döndü, oda
arkadaşlarımdan birinin başka şehirde kız arkadaşı vardı, ayrılmış "olmuyor be aga öyle msn ile
telefon ile, araya fazla mesafe girmeyecek, yapamıyorsun" diyordu.
neyse ki benim sevdiğim, müstakbel sevgilim dizlerimin dibinde diye düşündüm..ne kadar
şanslıydım.. şanslı mıydım?..
neyse beyler,
günler böyle geçedursun, okuldaki 1.5 uncu ayında sonuna geliyorduk artık, o akşamdan sonra 2
kere daha buluşmuş, okulda da nispeten daha samimi olmuştuk, aq hala yanına oturma şerefine
ulaşamasam da (acaba kimin yüzünden) bir iki kere çıkıp takıldık kampüs etrafında..
o ara ebruyla da aramızdaki enteresan ilişki epey ilerlemişti, kızla epey şey paylaşmaya
başlamıştık benim o son çıkışımın ardından, ama elbette aklımdan yanlış ve yasak düşünceler bir
an için bile geçmedi.. ayşen in güneş olduğu bir sistemin gezegeniydim ben.. başka yıldızlar
benim için nokta kadar bile önemli ve yakın olamazdı.. -
31.
+7tatil boyunca, gecelerce sürdü mesajlaşmalarımız.. aynı filmleri izledik gece yarıları, aramızda
yorumladık, tahmin yürütmeye çalıştık, gülmekten karnımın ağrıdığı anlar oldu, o derece eğlendik,
aynı şarkıları dinledik.. şarkılar paylaştık birbirimizle.. resim yolladı.. annemlere gösterdim..
beğendiler..
bir gün istemeden kırar gibi oldum bunu, yanlış anlaşılma oldu..
h.ı.m diye bir grup var, çok seviyordu bu. en sevdiği şarkısının lyriclerini buldum (öyle kolay değil
o zamanlar adslmiz yok aq)..içlerinden tek tek harfler seçip sağına soluna yıldız koyarak "seni
kırdığım için özür dilerim" yazdım mesajla.
bir gece erken dönecekti o, sabaha kadar mesajlaştım.. uyumadım, otobüste canı sıkmasın diye..
gece 11 den sabahın 9 una kadar, gözümü bile kırpmadan bekledim attığı her mesajı.. neredeyse
bayılacakmışım uykusuzluktan.
güzel küçük bir kutu şekerleme yaptırdık annemle. turuncu renk (en sevdiği renk) kalp şeklinde,
dokusu böyle pütürlü, peluş oyunca yüzeyi gibi, çok güzel bir kutuydu, içinde en az 30-40 çeşit
çikolata-şeker...
dönüş otobüsüne bindiğimde yanıma aldığım tek şey, eşyalarım değildi beyler.. umutlarımı,
yarınlarımı, aşkımı, geleceğimi, hayatımının kadınının hayalini de almıştım yanıma.. kutunun
yanında bir demet de papatya verecek, "kız istemeye geldik" espirisiyle karışık, hayatımın en
ciddiyetli sınavını verecektim.. yüz yüze, baş başa ve bu kez kesin olarak söyleyecektim ona, onu
sevdiğimi -
32.
+7defalarca ama defalarca neler söyleyebileceğimi aklımdan geçirdim, tekrarladım.. farklı farklı
senaryolar üzerinde denedim.. kendi kendime prova ettim.. allahtan oda boştu çünkü ara ara
salak salak güldüğüm de oldu fısıltılı şekilde, deli sanabilirlerdi beni.
hoşuma giden açılış cümlelerini-işime gelen senaryolar aklında döne dursun, ben de o ara
uykuya dalıverdim.
ertesi sabah saat 6 da uyandım gene, 7-8 çeşit kıyafet kombinasyonu denedim.. nihayet
kahverengi oduncu gömleğim ve polo tarzı gri hırka, altına da koyu gri kot kombinasyonunda
karar kıldım. ayna karşısında hiç yoksa yarım saat saç düzeltmişimdir. atkımı tiki tarz da
boynuma doladım, kiremit rengi botlarımı ayağıma çektim, en üstte de kaban var. parfüme
deodoranta da abandım aq..neyse,
resmen karı gibi süslendim o sabah,
kutuyu aldım, güzel bir poşede sardım, kıza okuldan sonra buluşma teklif edeceğim, (zaten yarım
gündü o gün) sonra da yanına giderken çiçeği de yaptırıp öyle gideceğim..
uçarcasına bindim yurt servisine, tatilin bitişinden ve pazartesi sendromundan yakınan
arkadaşlarım bendeki bu enerjiye epey şaşırmış gözüktüler, 1-2 tanesi hariç tabi ;)..
okula vardık ben bir yandan da inşallah bugün gelir diyorum içimden, zira dün hiç
mesajlaşmamıştık.
bu arada mesajlaşmak demişken, ceren de 3-5 kere mesaj attı bayram boyunca, hepsinde kısa
kesmeye çalıştım ama bir şekilde tehlike yaratacak kadar samimi olmuştu benle. ebru ise sadece
bayram mesajı attı. -
33.
+7bu kız nasıl beceriyordu bilmiyorum ama resmen küfür kullanmadan küfredebiliyordu bana,
aslında haksız da sayılmazdı, defalarca itin zütüne soktuğum düşünülürse, az bile yapıyordu. hiç
cevap bile atmayıp uyumuş ayağına yatsa yeriydi..
ben de oyunu kurallarına göre oynamaya karar verip buna,
"sen kavga mı etmiştin o zaman?" yazdım, kendi mesajını hatırlatma maksadıyla.
aradan biraz daha zaman geçti, telefon titredi, ebru,
"tsigalko bey, gecenin bir yarısında bana mesaj atıyor..vay be, bu günleri de görecek miydik?"
acayip sinir olmuştum, gene ayarı vermek farz olmuştu,
tam o ara telefon bir daha titredi, amk cereni resmen emoca roman yazmıştı gene, 3-4 mesaj
uzunluğunda vardı sanırım, sadece başında bir sürü gülücük koyup "pishhllqqq" yazdığını
hatırlayabilirim, valla şu an onu hatırlamak için beynimi kastıramayacağım.
ama olay şu ki, her zaman olduğu gibi, tipik insan pgibolojisi devreye girmiş ve benim üzeme
düşene değil, umursamaz görünene yönlenmemi sağlamıştı, yani 2 cümleme karşılık paragraf
yazan ceren yerine, tek cümleyle ayar veren ebruya..
ceren den önce buna yazacaktım zira, laflarımı hazırlamıştım,
"kızım bak, derdin ne bilmiyorum ama son zamanlarda hele ki bugün, inanılmaz şekilde itici
hareketlere girdin bunu söyleyeyim sana,
zaten bu konuda konuşalım diye mesaj atmıştım ama gene nerenle yorumladıysan artık, olayı
abuks ubuk bir havaya sokmayı başardın. ama kabahat bende, konuya kibarca, adam gibi -
34.
+7kantine indik, çayları aldık.. kız acayip güzel olmuştu bugün beyler.. resmen ışıldıyor, düne kadar
gibime takmadığım kızın yanında kendimi ezik hissettim resmen aq..hatta belki millet demiştir "taş
gibi hatunun yanındaki gibkoya bak aq, amk pokemonu şu sıfata bak, özensizliğe bahhh!"
gibisinden..
"kıssadan hisse:uzun süre uykusuz kalmayın beyler"
neyse oturduk masaya, ben hala gözlerimi kırpıştırıyorum, bu da her zaman ki gibi gözlerini
yüzüme dikmiş, koyun modunda gene..bir şeyler söylemesi gerekenin ben olduğumu ve bir şeyler
söylemem gerektiğini idrak etmem 1-2 dakikamı aldı,
gerindim, iç çektim, ağzımdan ne çıkacağını tasarlamadan konuşmaya başladım..
-"nasıl gidiyor?"
kısa bir kahkaha attı,
-"iyi diyelim iyi olsun?"
şaşkın şaşkın yüzüme bakmaya devam etti, sanki "ya şimdi bırak geyik muhabbeti yapmak için
mi oturduk böyle yani?" der gibiydi.
gene iç çektim ben, lan bir yandan uykusuzlukla mücadele ediyorum, bir yandan ne sıçsam diye
düşünüyorum, harbi işlemci kastı yani, neredeyse mavi ekran vericem..
"aramız iyi mi?" dedim..
-"valla bilmem ki, dün akşam söven sendin?" deyip güldü gene,
"dün akşam sen de bir şeyler söyledin?" dedim. gene biraz öküzce bir girişti evet kabul ediyorum.
zaten bunun gülmesi anında kesildi, yanaklar iyice pembeleşti. -
35.
+7nihayetinde, ayşen, kendisini yere göğe sığdıramayan aşık prens tsigalkoyu değil,
daldan dala konan, her çiçeğe dadanan eşşekarısı, huur çocuğu ozan ı seçmişti.. olay buydu
işte.. haticeye değil, neticeye bakmak lazımdı..
ama inanın, ben bugün artık gibimde bile olmamakla birlikte, hala daha neden benim yerime onu
tercih ettiğini tam olarak anlayabilmiş değilim.
aklıma gelen en önemli ihtimal çocuğun izmirli olması, benim de bursalı olmam dolayısıyla,
ozanın onu daha fazla gezdirip, daha fazla yedirip içireceğini düşünerek menfi bir tercih yapmış
olmasıydı (bu arada lokasyonla ilgili epey spoiler oldu tabi ama olsun, olay ege bölgesinde
geçiyor işte, fazla eşelememek lazım * ).
yani başka bir makul neden düşünemiyorum açıkçası,
tabi şimdi bunları, böyle rahatça sakin kafa ve kendime olan güvenim yerindeyken
söyleyebiliyorum,
ama o zamanlar, inanın tamamen kendimi kaybetmiştim beyler,
yetersiz, istenmeyen, yenilmiş, tercih edilmeyen, ezik, çapsız bir adamdım ben.. ozan benden
üstündü, bir şekilde öndeydi benden ve rüyalarımın kadınını elimden alabilecek kadar da
güçlüydü..
acıtasyonu bırakıp o güne dönmek gerekirse,
evet daha göreceklerim bitmemişti beyler, daha kabusum yeni başlıyordu, kara perşembenin
henüz yazıları yazıyordu, -
36.
+7ceren.. yani hem bu kadar plancı bir huur hem de böyle yeni liseli kızlar gibi utangaç ve şapşal
nasıl olabiliyordu aklım ermiyor.
bu biraz daha tepindi üzerimde, detaylara fazla girmeyeceğim,(elbette her saniyesini hatırlıyorum
dıbına koduklarım..ilk sevişmem)
çünkü 31 çekmeye hazırlandığınızı tahmin edebiliyorum, hayır, hikayemin üzerine attırmanıza
karşıyım *
neyse,
o yukardayken ben bir posta daha patladım..bu sefer anladı, tabi, gene gülmeye başladı.."ne var
kızım.. elimde mi sanki?" daha beter gülüyor, daha beter bastırıyor, sonunda tuttum kollarından,
"heh tamam artık, hıncını aldın mı?" diye sordum. gene gülmeye başlıyordu ki tuttuğum gibi
kaldırdım üzerimden, bir şekilde altından sıyrıldım, epey mücade etti, amk kolay iş değil beyler,
kız deyip geçmeyin yani..hem ağırlar hem de o kadar güçsüz sayılmazlar,
boşuna demiyorlar, "ergene karı dövmesi kolay gelir" diye.
boğuşa ede bunu altıma aldım, bacaklarını belime doladı.. şimdi sıra bendeydi..
üzerinde gidip gelmeye başladım, gibimde sızlamaya başlamıştı artık zira 3 ü zorluyorum, abartılı
konuşmaya gerek yok, eğer peter north filan değilseniz 2. den sonrası hepimiz için zordur.
bir süre bu şekilde ben de buna sürttüm, ama artık öpüşme, sevişme, duygusal bir durum filan
kalmamış, tamamen hayvana bağlamış durumdayız. bu inliyor hafif hafif, aq normalde olsa belki
daha da şevke getirirdi ama evde altı, odada da 3 kişi olunca daha beter konsantrem bozuldu biri
duyacak diye..
nihayetinde iyice kan ter içinde kalıp 3. atışı da yaptıktan sonra bunun üzerine bıraktım kendimi..
kesin dalga geçer,bir şeyler söyle diye düşündüm ama yapmadı. kafamı ellerinin arasına almış,
saçımı, yüzümü okşuyordu.. -
37.
+7bu sefer tamamen silkinmiş, meydan okuyor gibiydi,
"orası öyle tabi canım" dedim.."ama insan, bir noktadan sonra, yoruluyor.. elinden tutan biri olsun
istiyor. ona ana babasından, dostundan farklı gözlerle bakan, onu bir başka anlayan, bir başka
seven..ona karşı kendini farklı hisseden ve farklı hissettiren biri olsun istiyor"
"doğru" dedi.."ama işte nasıl emin olacaksın ki doğru kişiyi bulduğundan?"
"ne kadar inanıyorsan, o kadar eminsindir"
artık tavla filan kalmamıştı ortadan,
ben konuşurken heyecan ve duygu yoğunluğundan dalıp elime taşların 3-5 tanesi almış
oynuyordum, mine de bir yandan konuşmaya çabalarken bir yandan da az önce kırdırmamaya
çalıştığı taşlarını şimdi üst üste dizmiş kule yapıyordu dalgın dalgın.
elimdeki taşlardan birini, onun yaptığı kulenin üstüne koydum..
gülümsedi.. gülümsedim..
beceriksiz ellerimizle biraz daha yüksettik kuleyi.. gözlerimiz, sanki bir diğerininkinin arkasını
okumak ister gibi bakıyordu..
anlamıştım beyler,
bu kız, bana karşı zaten boş değildi..ilk geceden beri..ya ben?..muhtemelen hayatım boyunca
yaptığım en doğru şeyi yapıyordum şu anda. -
38.
+7yarın gene okul var..yine görmek istemediğim suratları görmek var,görmek istediklerini
görememek var... dııırıııtt dııırıııtt lanet olsun bu hayat,lanet olsun bu sevgim..
http://fizy.com/tr#s/2b7lea
okul, yine klagib..bizim eski tayfayla, serhat beyle aramızın düzelmesinden ötürü otomatik olarak
yeniden aramız iyi..gerçi necatiyle zaten yine de iyiydik de, o kaşar kızların alayını sallayın çöpe
amk karaktersizleri..
nilayla takılıyorum tabi,
ebru ve ufuk (sümsük) inanılması güç bir şekil, çıkmaktalar,
derste arada baktım ebru bunun omzuna filan yatmış, beraber uyuyorlar sıranın üzerinde (zaten
bence o elemanla yapılabilecek en renkli aktivite yani..)
benim de, epey şaşırmakla beraber, işime geliyor tabi bu durum. umuyorum ki bu sefer sonsuza
kadar kurtuldum,
ancak durum şu ki, kendi çapında bir intikam alma ya da kıskandırmaya çalışma, ya da kızların iç
dünyasındaki bir takım abuk subuk hesaplardan mütevelli gibko bir şeyler yapma çabasında da
olabilir..olabilir çünkü bunu bana da söyleyen nilay, -
39.
+7neyse,
grup tekrar başladı,
biz gene hülyalar içindeyiz..ellerimiz havada, kafa kafaya dayanmışız, leylalarr gibi eşlik ediyoruz
her şarkıya..çok da allahsız bir repertuar yapmışlar ulan, iyice kaybettik kendimizi..
gece öyle sürerken, bunlar son bir ara daha verdiler, 1 saat daha söyleyip bitirecekler, saat 12 ye
geliyor..
sonra bizim kız, "ben bi lavoboya gidip gelicem" diye gitti..ben de o ara telefona bir bakayım
dedim ki, obaa..cevapsız çağrılar, 3-5 tane, bir de mesaj,
baktım kim? annem, babam *
mesaj da babamdan, "bu gece senin ne meşguliyetin olabilir ki lan eşek sıpası" yazıp sonuna göz
kırpmış... seviyorum bu adamı ya *
ben öyle salak salak güle durayım, benim kız geldi, ama yalnız değil,
yanında üç tane zenc... * *
yanında bir kafe çalışanı bir kadınla çocuk da var, birinin elinde küçük boy bir pasta, öbürünün
elinde bir hediye kutusu, şu noel babanın bıraktığı cinsten *
obaa...
beyler ben şoklardayım lan..
"sevgililer günün kutlu olsun bitanem" deyip yanağıma bir öpücük kondurdu,
pasta masaya konulunca seçebildim, pasta sarı lacivert beyler * üzerinde ismimiz var, kremayla
kalp malp çizilmiş,
hediye paketini de bıraktılar masaya, sonra da, ben öyle ablak halet-i ruhiye de iken, bu da
yanağıma dudaklarını kondurup, beni öperken bir kaç poz resmimizi çektirdi elemanlara,
yalnız varya, bilerek alıyor o kareleri, kesin ilerde bakıp gülmek için, zira ben acayip ambale
haldeyim, böyle sürpriz doğum günü partisine kurban gitmiş şaşkın ergenler gibiyim..
neyse..oturdu bu yanıma..elemanlar gitti, müzik yeniden başlıyor..
ben şoktan çıkabilmiş değilim..
"paketi açmıcan mı tatlım?" dedi..
robot robot aldım elime paketi, başladım açmaya..
arkadaşlar teknik bir sorun oldu belli ki *
son 2 part olsun bu gece,
biri hazır zaten
http://fizy.com/tr#s/1ahs4k -
40.
+7bir 10 dakika mola verelim,
ben bir muz yiyeyim, siz de aklınızdaki paylaşın.. bardaklarımız tazelensin, mezelerimiz
yenilensin.. daha yeni yeni buluyoruz kendimizi,
kaçıncı biranızdasınız beyler, ya da kaç duble oldu rakınız?
..belki de yarısına geldi şarabınız ;)
http://fizy.com/tr#s/3pcfeq
mine ile yine bir buluşma..vizelerden iki gün önce..bundan özellikle bahsetmek istiyorum,
biliyorsunuz, benim kız,
güzel, akıllı, esprili..ciksi, denebilir evet..yani bence o aralar öyle..yani devamlı şu hayalimizde
yaratıp durduğumuz pek çok iyi özellik sahibi, üstelik eğitimli bir kız..buraya kadar harikayız değil
mi? hiç bir sıkıntımız yok..
eğer bu karşımızdaki bir bilgisayar programı, ya da bir robot, ya da herhangi bir cansız nesne
olsaydı, muhtemelen de hiç problem olmayacaktı zaten..
ama karşımızda bizler gibi, düşünebilen, yorumlayabilen, analiz edebilen varlıklar var..evet..kızlar,
onların da insan olduğunu ve bizim kadar olmasa da bize yakın bir beyin büyüklükleri olduğunu *
• düşünürsek, onları hafife almamamız gerektiğini de idrak edebiliriz diye düşünüyorum.
ve kıskançlık denen duyguları,yeri gediğinde 1000000 sayısının başındaki o "1" gibi davranıp,
siliniverdiğinde, geriye o az önce saydığımı üstün özelliklerin bol basamaklı, kocaaaa bir sıfırdan
farkı kalmıyor... emin olun..
kızları hafife almayın..
kadınları hafife almayın..
hele seven kadınları asla hafife almayın.. -
41.
+6sonra baktım bu hafiften ilerliyor kapıya doğru, bir tane de samimi bir kız arkadaşı var, sıra
arkadaşı, yani samimi dediğime bakmayın işte 1 hafta içinde en yakınlaştığı diyelim.
bunlar ilerliyorlar kapıya doğru, ben de adımlarımı hızlandırdım, önce önlerine geçtim bunların,
sonra da yol verecem aq,
neyse, harbiden de kafamda kurduğum gibi oldu lan,
yol verdim, gülümsemeye çalıştım, teşekkür etti, gülümsedi, gözlerini ayırmadı..
"-selam" dedim, jest ve mimiklerimle de desteklemeye çalışarak,
"-merhaba" dedi gülerek, harika bir ses tonu.. hayal etsem o kadar güzelini, o tipe yakışanını
bulamazdım.
"- ismin ne? tsigalko ben"
"- ayşen ben de, memnun oldum, nerden?"
"-bursa, sen? (gene gülümsemeye çalışıyorum, o ara elde kitap defter yürüyoruz bir yandan)
"-istanbul benimde"
bursa ya gelmiş bir kaç kere, kapalı çarşıyı, zafer plazayı filan konuştuk, eh tabi ben de istanbul
gezilerimden bahsettim biraz.
neyse biz böyle konuşa konuşa servislere kadar geldik nerdeyse, o ara yanındaki tipsiz arkadaşı
demesin mi;
"ya ayşen ben senden fotokopi alacaktım, onu halledelim mi?"
diye, vay aq..ne güzel yan yana gidecektik, yol da merkeze kadar en az 25-30 dakika, iyice
tanırdım, tam da ideal bir başlangıç olurdu işte..
ama illa birileri hayatınıza limon sıkmak zorundadır ya beyler, bu her zaman böyledir işte, sen
plan yaparsın, birileri gelir içine sıçar
dedim ben de bekleyeyim sizi, -
42.
+6ha bir de o kancık arkadaşı bile bir an sevimli geldi lan gözüme masada, sanki her şey, bütün
dünya güzelleşmişti onun yanındayken..
ebrunun mesajlarına cevap vermedim, saçma sapan naber, napıyon tarzı geyik muhabbetlerini
yeterince yapmıştım zaten..
gece ayşene mesaj attım, naber gibisinden..iyi filan dedi, yurdun kaloriferleri yanmıyormuş..
üşüyorum dedi, bizim ki özel yurt olduğu için köpek gibi yakmışlardı tabi, kız devlet yurdun da
kalıyordu.
dedim "keşke senin yerine ben üşüsem"..bu da gülmüş,
-"sen zaten bugün yeterince üşüdün, inşallah hasta olmazsın"..
-"hasta olursam bir çorba yaparsın artık? * "
-"çorba içmemiz için illa hasta mı olman gerekiyor? * "
böyle gitti muhabbet, karşılıklı jestler, imalı sözler.. yemin ediyorum dudaklarım yırtılacak kendi
kendime salak salak gülümsemekten.. ağzı kulaklarına varmak diyorlar ya, hakikaten var öyle bir
şey..
epey konuştuk o gece, hafta sonu için sözleştik..
hayatımın en mutlu gecesiydi o gece, yine uyuyamadım malum olduğu üzere..ama bu sefer beni
uyutmayan ne tedirginlik, ne endişeydi.. sadede mutluydum, çok ama çok mutluydum, o kadar..
bu gece bu kadarlık yeter..
takip eden var mı bilmiyorum..ama varsa da yoksa da fark etmez bu saatten sonra, bu hikayeyi
kazıyacağım bu sözlüğe.. -
43.
+6tabi yiğit kahramanımız olarak ben daha cümlesine noktayı koymadan şekercinin başında pamuk
helvayı alıyordum bile *
neyse biz ellerimizde şekerler, helvalar, ilkokullu çocuklar gibi şen şakrak ilerliyoruz, her şey
harika gidiyor beyler, planlasam bu kadar olmaz, ah bir de baş başa olaydık..
bu pamuk helvadan arada benim ağzıma da veriyor koparıp koparıp, ben tabi o ara heyecan ve
mutluluktan devrildim devrilecem.. yine ağzım kulaklarımda.
epey yürüdük böyle, ve hep konuştuk.. işte buydu, böyle olmalıydı, biz kesinlikle normal
arkadaştan fazlası olacaktık.. benim gözlerimin ne söylediği zaten apaçık ortadaydı da, onun
gözleri de farklı ışıldamaya başlamıştı artık..
kuru kuru gitmiyor demi?
http://fizy.com/tr#s/3pkyx4
günün sonunda biz iyice yorulup hava da kararınca bir yerlere oturmayı teklif ettim, ayşen yurda
gitmesi gerektiğini söyledi, çamaşır mamaşır işleri varmış, fazla bile durdum filan dedi. tabi çengel
burun da adeta çoşarak bu öneriyi destekledi fırsattan istifade..ben de yine fazla ısrar etmedim.
yurtlarının önüne doğru zütürdüm bunları, o ara yurt yolunda bu koluma filan girdi, zaten ılımanca
olan havanın etkisiyle benim giydiğim kazak ve bu samimi hareketleri birleşince iyice sıcak bastı
beni aq..kapının önüne geldik ben önce hemen diğer gibiğe selam verip buna döndüm, göz göze
geldik,
"tsigalkocum, çok güzel bir gündü, seni tanıdığıma çok mutlu oldum, amma çok ortak noktamız
varmış ya?" dedi gülümseyerek, -
44.
+6ir şey istiyor musun?" dedim hıyar hıyar, yoo filan dedi, bir önceki arada yedim bilmem ne diye
geçiştirdi, ama ben muhabbet kuru kuru gitmez diye düşünüp buna da çay-kek filan aldım geldim
masaya..
bu her zaman ki gibi oturmuş koyun koyun beni süzüyor,
beyler inanamazsınız ama kızla en az 8-10 kere böyle masada bir saate yakın zaman
geçirmişimdir, söylediklerinden toplasanız 10 dakikalık konuşma çıkmaz aq, paso öküz trene
bakar gibi bakışıyoruz, öyle geçiyor zaman.. çok sinir bozucu bir durum.
ama o gün biraz konuşturmaya kararlıyım tabi bunu,
ee dedim, "nasıl gidiyor?" okula alıştın artık herhalde..
iyi falan filan dedi, kısa kesti cevapları, sanki hipnotize olmuş gibi beni izlemeye devam etti irice
gözleri..
"diğer çocuklarla niye takılmıyorsun?" diye direkt bodoslama girdim ben de bu sefer "ben sigara
mevzusundan dolayı seyrekleştirdim dolaşmayı, sen niye gitmiyorsun ki?" dedim. evet şimdi
böyle yazarken de çok ağır öküzlük yaptığım net şekilde belli oluyor ama çok sinir oldum beyler
yani, artık tahammül edemiyorum o koyunluğuna..
bu sefer bu biraz sersemledi ben direkt öyle sorunca, "gideyim mi?" filan dedi gülümsemeye
çalışarak, işi gırgıra almaya çalışıyor ama benim surat mahkeme duvarı gibi..
"yoo dedim, oradan o sonucu nasıl çıkardın anlamadım ama * ben sadece soruyorum, cidden
yani, niye onlarla muhabbeti kestin?"
bu baktı kıvıramayacak, "ya ne bileyim, onların muhabbeti sarmıyor beni, senle daha huzurluyum,
sen değil misin?" dedi, aklınca beni köşeye sıkıştıracak.
ben saldırmaya devam ettim, "valla bence huzurun da bir yerden sonrası bayıyor, ebru, bilmem
farkında mısın ama biz hemen hemen tüm günümüzü beraber geçiriyoruz ancak hiç bir şey
paylaşamıyoruz, ben daha senin hakkında hiç bir şey bilmiyorum desem yeridir, keza sen de
öyle. bu şekilde manzara seyreden gibi birbirimizi seyretmemizden nasıl huzur buluyorsun ben
anlayamadım, şahsen bu beni huzursuz ediyor" -
45.
+6başlayacakmış gene, zaman nasıl geçmiş onunlayken, farkında değilim.. harbiden seviyorum ben
bu kızı beyler.. ciddi anlamda aşığım.. fena halde..
sıraya oturdum, ebrunun surat gene eski haline dönmüş, somurtuyor denemez, yani, ifadesiz..
neden bilmiyorum ama kız benden inanılmaz çekiniyordu beyler, o kadar üstüne gittiğim zamanlar
olmuştu, sonradan da oldu, ama 4 sene boyunca bir kere bile tersleyemedi beni, hep alttan
aldı..bu da biraz spoiler gibi oldu ama olsun.. sonuçta her şeyi anlatacağım sıra sıra.. vakit bol.
biraz sınıftan ve kendimden bahsedeyim.. bizim sınıf -tam olarak hiç bir zaman bilemedim çünkü
saymadım- 65-70 kişi kadardı, bu nüfusun 45-50 tanesi kız, açıkcası ilk zamanlar kızlara hiç ama
hiç dikkatli gözlerle bakmamıştım zira benim gözümün gerçek anlamda gördüğü tek kız, hatta tek
insan ayşen di.
ilk 2 ay ayşen, kankası ve bizim tayfa haricinde kimseyle tanışamadım desem yeridir. zaten
tanışmak da istemedim, tanıdıklarım fazlasıyla yeterdi bana, hele ki bir tanesi.. tüm dünyama
bedel olmuştu artık.
erkekler 20 kişi kadardı, bizim tayfayı çıkarınca geriye kalanlardan 5 tanesi filan bariz pokemondu
aq..sınıfın içinde güreşmeden tutun da derste birbirleriyle kağıt savaşına kadar her türlü ergen
hareketini hala bünyelerinde barındırıyorlardı..bir 5 tanesi de köylünün tekiydi, yalnız köylü
dediysem, yanlış anlaşılmasın, yani kültürsüz ve bir şey paylaşılamayacak, ortalama bir insana
bir şeyler katamayacak insan anlamında diyorum.
yoksa ben de köylüyüm aq, anam da köyden çıkma babam da..yanlış anlama olmasın.
geriye kalanlardan da bazısı inek modunda, bir tanesi aşırı sessiz, bir tane de kırık vardı eğer
sonradan yanlış gözlemlemediysem *
-
inci sözlük top freakler
-
baycerrah zütüne motto yazdın mı doğru söyle
-
xwaxwaxwa 20 kişi toplastik
-
online listesinde her gün mematiyi
-
torino sözlüğün parlak ovlanlarına çük fotosu atma
-
askere gidenler askere gitmeyenlere tavsiye versin
-
mottogirl tosuncuk gibi kacacak
-
nakit para kullanimi kalkmasi gereken yerler
-
önceden kız olduğunu iddia eden yazarlar
-
1 ocak 2025 itibariyle nakit para kullanimlari
-
gran torinonun ölmesi için salavat zinciri
-
giresunlu unlulere bakin
-
özkürt özel
-
gran torino başlıklarıma çügü atma
-
170 kere becerilmiş bakire hatunlar
-
kanadali hentbol takimi sampiyon olmus
-
kizdigim sadece uc kisi var
-
a101 kasiyeri gödüne kaç şuku gelir
-
561 bin tl verip
-
paaaaaaaaaaaaaaaat
-
gwynpelin
-
cumada imamın gib gib konuşmasını
-
ne ara 4 ocak oldu la
-
neymis kartla odeme gelmesinmismis
-
kiz dedigin boyle olacak
-
babamın benden bekledigi
-
560binin başlıkları silkememenin
-
kaç yaşında çocuk yapıcaz
-
muallakye sövünce şuku bile gelmiyor artık
-
ferre izlemek yerine burda ferre kategorisinde
- / 3