-
1.
+85 -10sa beyler (bkz: tsigalko okoronkwo)' nun efsane hikayesidir gecenlerde bi adam acti bu basligi aticam diye atmadi sozlukte tamami yok zaten silinmisTümünü Göster
pdf sini indirdim 3 5 isteyen olursa atarim beyler
edit:beyler goren okuyan falan varsa belli etsin kendisini
çocukluğuma hiç inmeyeceğim,
güzel bir lise hayatı geçirdim, mutluydum, arkadaş çevrem genişti ve geyiğin de ciddi muhabbetin
de her türlüsünün yapıldığı harika bir grubum vardı.
kızlarla aram her zaman iyi olmuştur, sınıfın sevilen çocuğuydum diyebilirim. iyi niyetliydim,
sınıfımdan hiç bir kıza yan gözle bakmadım, sevgililerim oldu,
reddettiklerim oldu, reddedilmelerim oldu,
her şeyi yaşadım lise sıralarında.. yaşadığımı sanmışım oysa, oysa hayat daha yeni başlıyormuş
da haberim yokmuş benim..
dediğim gibi, iyi bir lise, iyi bir ortam, mutlu bir ergenlik dönemi,
netice itibariyle bu da iyi bir öss başarısı getirdi, kalburüstü bir üniversitenin iyi bir bölümüne
girdim,
işte benim, bugünkü ben olma hikayem de o zaman başladı
ilk günümü hiç unutamam,
herhalde kendini kasmaktan 1-2 cm genişlemiştir vücudum,
düşünsenize, o sıcak arkadaş ortamından çıkmışsınız, leb demeden leblebiyi ağzınızdan alan
kankalarınız, karı kız ortdıbınız, gittiğiniz kafeler, oturduğunuz pastaneler, ananız babanız, hepsi
ardınızda kalmış.
ve sizinle benzer duyguları yaşayan, farklı kültürlerden, yurdun farklı köşelerinden, farklı
yaşantılardan, farklı ortamlardan 60 küsür insanla aynı sınıfa konmuşsunuz. o atmosferin
elektriğini hayal edebiliyor musunuz?
üniformalar gitmiş, herkes deyim yerindeyse cicilerini giymiş, o gün üniversitenin ilk günü..
önceki iki geceden yurtta tanıştığım elemanlarla sınıfa girdik,
eşyaları koydum, daha pek kimse yoktu, erken gelmişiz.
sonra bu çocuklardan birinin tanıdığı kızlar ve onların da arkadaşları var, neyse biz 4 e 4 grupça
takıldık biraz dışarda,
ben de bir yandan diyorum ki "iyi lan gene ilk günlerden insan tanımaya başladık" ama inanın
içimde öyle dalgalı bir deniz var ki anlatamam, yeni bir ortamın ve yeni insaların verdiği o tuhaf
"aman gibko bir hareket yapmayayım" telaşı bir yandan, bütün bunların güzelliğinin verdiği
heyecan bir yandan.
neyse ki herkes sıcakkanlıydı da * benim de gerginliğim azalıyordu böylece.
dersin başlamasına yakın sınıfa bir gittik, tribün gibi dolmuş, söyle bir göz gezdirdim ki daha ilk
anda gözüme çarpan olay şu "sınıfın en az 3 te 2 si kız"
gözlerim yaşardı aq..böyle olacağından haberim yoktu, cennete düşmüş olmalıydım.
geçtik sıraya oturduk, muhabbettir gidiyor, ön sırakiyle laflaşıyoruz, arka sıradakiler bir şey
soruyor derken her şey harika.. sınıfta o yeni tanışan insan kalabalığının iç gıcıklayıcı uğultusu
filan..
tüm bunlar akıp giderken onu gördüm, hani bizim klagib deyimimizle hayatımı giben kızı..
gerçi artık hayatımın gibildiğini düşünmüyorum şimdiki aklımla,
sadece değişmiş işte, bu değişimden memnun muyum? eski ben, bozulmadan, yaralanmadan,
kirlenmeden bu yaşıma gelseydi nasıl olurdu? bilemiyorum, -
2.
+19yi geceler panpalar
iple çektiğim haftasonu gelmişti beyler,
günlerden cumartesi, büyük buluşmaya hazırlanıyorum, kankam da saolsun her anlamda moral
motivasyon desteğiyle arkamda "yürü be koçum benim, olacak bu iş bak demedi deme"
gibisinden hem ufaktan taşağını geçiyor hem de beni keyiflendiriyor.
o hafta sonu da hava çok güzel, hani yağmurun soğuğun ardından bir ara gene sıcaklar geliyor
ya, pastırma sıcakları derler.. aynen o hesap, ben de düşündüm dışarda çay bahçesinde filan
takılırız, böyle hava bir daha bulunmaz o mevsimde, içeri tıkılmayalım.
tamam dedi, fark etmez dedi.
buluşma yerine varana kadar mesajlaştık, ben erken vardım tabi, 10 dakika kadar bekledikten
sonra baktım karşıdan geliyorlar..
geliyorlar evet, çünkü yine 2 kişiler aq..tipsiz, sivri burunlu kankası da yanında..
o an epey hayal kırıklığına uğradım beyler, ne yalan söyleyeyim, teke tek buluşacağız diye
bekliyordum açıkcası..
neyse, geldi bunlar, ben bozuntuya vermedim ama yancısını öldürmek istiyorum o an yani
bilemezsiniz. amk kızı musallat oldu lan başımıza, adını inadına söylemeyeceğim burada, çengel
burun diyelim..
çok güzel bir yol var böyle ana çarşı caddesinin üst sokağında, aşıklar yolu mu, çiftler yolu mu
öyle bir adı vardı,tam anımsayamadım şimdi,
ben de oranın girişinde bekliyordum, selamlaştık, gene gündeki teyzeler stili öpüştük filan, öbür
gibiğin sadece elini sıktım..
yürümeye başladık, biraz ilerde ağaçların içinde güzel bir çay bahçesi var, oraya zütürdüm
bunları, oturduk ada çayı içiyoruz, ben paso bunun gözlerinin içine bakıyorum konuşurken,
gerçi genelde o konuşuyor bıcır bıcır aq o kadar sevimli ki..hiç susmasın istiyorum, zaten öyle
zamanlarda masada isterse 100 kişi olsun yine de varlığını unuturdum onların, o yüzden artık o
kadar da kötü hissetmiyordum tek gelmediği için. -
3.
+18ama bundan şikayet edecekte değilim..Tümünü Göster
işte, onu gördüm, cam kenarında, benim sırama göre ön çaprazımda oturuyordu.
bense duvar kenarında, huyum olduğu üzere duvara yaslanmış, son derece rahat, kahvede gibi
takılıyorum. aramızda orta sıralar ve en azından 3-4 metre var,
ama o büyülü an da, öyle bir kitlenmiş ki gözlerim, sanki hemen yanıbaşımdaymışcasına, sanki
sınıfta sadece o ve ben varmışcasına..
etrafımdaki uğultu iyice anlaşılmaz olmuştu, yanımdaki adamların konuştuğunu duymaz, anlamaz
olmuştum.. sadece o ve heyecanlı heyecanlı etrafa gülümseyip birileriyle laflaşan o sevimli surat
vardı gözlerimin önünde.. kitlenmiştim, dalıp gitmiştim adeta..
size yalan söylemeyeceğim,
ben lisede çok fazla kızla çıkmadım beyler, hele aşık olmak? sevmek? teğet bile geçmedi emin
olun..
yo aslında sevdim tabi sevgililerimi, ama tadı hoşuma giden bir çikolatayı sevdiğim gibi, üzerime
yakışan bir gömleği sevdiğim gibi, beğendiğim bir televizyon dizisini sevdiğim gibi..
ya şimdi olanlar neydi peki böyle? daha önce hiç böyle bakmamıştı gözlerim, çok yabancıydım bu
duyguya binler, bilemezsiniz.. yaşım 18 e dayanmış, ben daha ilk defa aşık oluyorum..
şimdi bile arkadaşlarla ne zaman bu muhabbeti döndürsek, "ulan harbi film gibiydi sizin olayınız"
diyorlar,
harbiden de film gibi başlamıştı,
her şey senaryoya uygundu,
sevmeyi yeni öğrenen toy delikanlı, sevimli ve ışıltılı esas kız, ilk görüşte aşk ve onu peşpeşe
izleyen hoş tesadüfler (!)..
ilk gün konuşmayı beceremedim,
ama göz göze geldik bir kaç kere, e tabi günün neredeyse tamamı boyunca benim gözlerim ona
dönük olunca ister istemez göz göze geliniyor aq..hatta bir seferinde gülümsedi sandım, içim gitti
resmen.
o gün ufaktan da olsa ders bile işlendi, etrafımdaki insanlar birbirlerini daha iyi tanıdı, ama ben
bunların hiç birinin farkında bile değildim. toz pembe bir denizin içinde yüzüyordum.
tahmin edeceğiniz gibi, o gece uyuyamadım..
bu kız, henüz adını bile bilmediğim sınıf arkadaşım..
beyaz tenli, düz siyah saçları beline kadar uzanan, güzel yüzlü, irice ela-yeşil gözleri olan,
yüzünden gün boyu gülücük düşmeyen, tatlı heyecanı ile daha da çekicileşen bu kız..
benim hayatımın kadını olmalıydı,
o yaşta ne hayatı, ne kadını demeyin.. bazen insan hisseder ya, hah dersin, işte bu olmalı, böyle
olmalı..bu olacak, olmak zorunda..
sabahları okula gitmek zor gelir sanarsınız, ama üniversitenin o ilk günlerinin heyecanına bir de
bu ilk görüşte tutulma eklenince neredeyse alarma bile ihtiyaç duymamaya başlamıştı beynim ve
bedenim.
1-3-5 gün derken, ilk haftanın son günü ciddi anlamda ilk tanışmamız ve muhabbetimiz oldu..
şarkı paylaşayım bir tane: -
-
1.
0Vay dbk
-
1.
-
4.
+16
OKUYANLAR BU ENTARiYE SUKU CUGU CEVAP FALAN BiSEY ATSiN KAC KiSi OKUYOR MERAK EDiYORUM
-
-
1.
0Atmazsan adresini öğrenir gecenin kabusu olurum 2000 sayfayıda at
-
1.
-
5.
+14http://fizy.com/tr#s/1ahl6d
adı ayşen'miş,
tam da o sevimliliğine yakışır bir isim..
o gün kimya dersi vardı, laboratuvardayız,
tabi ben bir haftadır kızı devamlı kesiyorum,
bir yandan da diyorum "ulan hayvan gibi bakmasam ya, ayıp oluyor, ilk günden sapık gibi
damgalanacağız" ama bir yandan da gözlerimi alamıyorum, resmen mücadele ediyorum
savaşıyorum kendimle ama olmuyor be panpalar, yaşayan bilir.. zaten baktığın her yerde de onu
görüyorsun ya..kafanı başka yere çevirsen ne fayda..
neyse,
laboratuvarda böyle bankolar var, her grup için setler hazırlanmış, altı grup muyuz neyiz,
kütüphane gibi düşünün o bankoların arasını, arada iki tane raf gibi bölmeler var, karşı tarafı
görebildiğiniz,
amk öyle de bir yerde ki o bölmeleri ayıran sunta, benim karşıyı görmek için ya biraz eğilmem, ya
da biraz parmak ucuma yükselmem lazım..
deneye başladık, tam karşı grupta bu,
anladım tabi başıma geleceği, hemen alet edevatın başında kaçtım aq, elim kolum titreyecek rezil
olacağım.
deftere not alıyor bahanesiyle eğildim bankonun üzerine, alttaki aradan buna bakıyorum bir
yandan da,
gördü baktığımı, hemen kaçırdım gözlerimi, ulan zaten bir an için göz göze gelebilmek için
bakıyorum ama geldik mi de hemen otomatik refleks olarak kaçırıyorum gözlerimi..
neyse böyle bir oldu iki oldu..
derken ben artık utandım kız rahatsız olacak diye, ama bakmadan da duramıyorum, -
6.
+11dedim bu sefer de yukardan bakayım bari çaktırmadan biraz, parmak ucuma yükselip bir göz
uzattım ki o da bana bakıyor olmasın mı o ara?
bu sefer gözlerimi de kaçıramadım, bir gülümsedi bu bana muzurca, o an öldüm işte beyler..o an
ben öldüm, artık başka biri vardı beynimin bedenimin içinde, bambaşka biri, yabancı biri, aşık
biri..
mavi göz farı sürmüştü o gün, inanılmaz, bu kadar mı yakışırdı bir insana o şey? hala
unutmamışım..
tabi dersde o bakışmalar, gülümsemeler filan,
hafifden gazı aldım ya ben,
ders bitti, toparlandık çıkıyoruz, koca sınıf kapıya hücum etti,
baktım bu ağırdan alıyor, dedim "oğlum fırsat bu fırsat, yarat bir bahane"
ben de acele etmedim, aq o yaşta bebenin yaratacağı bahane ne olacak, çıkışımızı ayna ana
denk getirip kapının önünde yol vereceğim de o da teşekkür edecek filan öyle oradan muhabbet
olacak.. -
7.
+10gene muhabbet koyu, ben biliyorum ki biz artık ciddi anlamda flört ediyoruz zira kimse normal
arkadaşına inciğine cinciğine varıncaya kadar anlatmaz hayatını.. yedi ceddisine kadar tanıdık
birbirimizi..ama bir türlü malum konulara giremiyoruz,
o konuları açması gereken benim tabi malum, yük erkeğin omuzlarında, ama ben de rahat
olamıyorum bir türlü, ne vardı yani şurada baş başa olsaydık..
çift olarak gelmeyi o mu istedi, yoksa öbür kancık mı yapıştı bilemiyorum ama şunu söyleyebilirim
ki, bunu isteyerek yapan kızlar genelde özgüvensiz tipler oluyorlar. zira sizinle baş başa
kaldığında açılabilecek konuların tamdıbına karşı yüreklice cevaplar vermeyi gözleri yemiyor,
yanlarında her daim sığınacak bir liman, tutunacak bir dal istiyorlar-ki bu tarz durumlarda bu 3.
kişiyi devreye sokup konuyu değiştirebilsinler.
ben de o konulara hiç girmedim, giremedim, çünkü zaten biliyorum ki ben açtığım anda kapacak
mevzu, sohbetin rotası bir şekilde 3. kişi vasıtasıyla değiştirilecek..
gene baya oturduk orda, artık hafiften akşam üstü oluyor, kalkalım mı biraz yürürüz dedim.
çay bahçesinden çıkıp aşıklar yoluna girdik, çok güzel bir yer beyler gerçekten böyle sağı solu
ağaçlı, banklar, süs havuzları, heykelcikler filan, her 5-10 metrede bir yukarıda başımızın
üzerinde gül motifli taklar.. harika bir ortam. yürüyoruz beraber, ben bunların ortasındayım, bilerek
aralarındaki bağlantıyı kestim aq..
o ara bir baktım elma şekerci var yolun kenarında, hemen bunlara bir şey demeden gittim
şekercinin başına, 2 tane elma şekerini aldım geldim.. bunlar nasıl kıkırdıyorlar, "kızlar hiç teklif
etmedim kibarlık yapmak zorunda kalmayın diye" diyip ben de sırıttım. ayşen o ara bir yandan
tatlı tatlı gülümseyerek, "ya çok tatlısın ama ben elma şekeri pek sevmem, bunu sen al, ben de
bir tane pamuk helva alayım" dedi. -
8.
+10bu arada yorum yapan panpalarıma da teşekkür ediyorum, bu olayı yakın olduğum 5-6 kişiye
tamamen anlatmışımdır, dışardan bir gözün ve aklın yorumlamasını hep merak ederim ve dikkate
alırım zira bu olayda nerde hata yaptığımı hala net olarak bulamadım.
tabi sizle bu acıdan fazlasını da paylaşmayı düşünüyorum inş. malum, hayat hep acılardan ibaret
değil, bu öykü de bir dram değil, "acı hayat" ı yeniden çekmeyeceğim yani. bunun için konu
başlığına bakmanız yeterli zaten,
unutmayın,
"yeterince yükseğe çıkmak için, bazen önce dibe vurmanız gerekir, suyun altına zorla bastırılan
bir deniz topu gibi.. sizi tutan ellerden kurtulduğunuzda tahmin edemeyeceğiniz yüksekliklere
fırlarsınız.."
tekrardan iyi geceler,
takip eden kardeşlerimle yarın gece görüşmek üzere
iyi geceler arkadaşlar, başlıyorum
http://fizy.com/tr#s/1ai0hb
mesajın ondan geldiğini görünce, kalp atışlarımın arttığını hissettim..oha, baya baya
heyecanlanmıştım beyler, saat gecenin 2 sini geçmiş, ertesi gün okul var ve ayşen den mesaj
geliyor??
bunlar önemli detaylardı benim için, resmen ellerim titreyerek açtık mesajı, az önceki konuşmalar,
sinirli halim, yorgunluğum, hepsi yalan olmuştu.
"bugün öyle kestirip attığım için kusura bakma. ama dediklerimin arkasındayım, ben yurtta
yatıyordum yaa sen beni nasıl orda gördün ki??" -
9.
+9günler geçti, pazartesi geldi, o sabah gene içim içime sığmıyor, bir şekilde kontağı sağlamışım,
artık işi ilerletmeye bakacağım, ortak noktalar bulacağım falan filan..
geldik okula, o ara bizim bin, serhat, bu bahsettiği kızla beraber binanın önünde, bir önceki
minibüsle gelmiş heralde,
ben sınıfa gideyim, ayşen i göreyim diye kuduruyorum, ama bir yandan da adamlar, hatunlar
kapının önünde, zütümü dönüp nasıl gideyim..
yeni kızla tanıştık biz de, ebruymuş adı, hoş kız, izmirli, tiki desen dersin ama iyi bir kız gibi
duruyor, sanki yaramızlık yapabilme çabasında olan muhallebi çocuğu gibi, beceremeyecek yani
belli, tiki olmayı, cool olmayı beceremiyor..
biraz kapı önün muhabbetinden sonra girdim sınıfa,
direkt girişte pencere kenarını görüyorsun zaten, ayşen, ay gibi parıldıyor tam karşıda, selam
vereyim diye sıralardan birine oturana kadar ona doğru baktım, az daha sivri yer gibime giriyordu,
görmedi, yine gülümseye gülümseye, heyecanlı ifadesiyle birşeyler konuşuyor etrafındakilerle..
kös kös oturdum aq sıraya..
bir şarkı daha vereyim,
http://fizy.com/tr#s/2b7hc1
oturduğum yerden paso buna bakıyorum gene tabi,
o ara bizim çocuklar-kızlar da geldiler,
gruptaki kızlardan 4 ü bizim sınıfta, biri aynı bina ama başka bölüm, bizim sınıftan bir tanesinin
liseden arkadaşıymış.
neyse yerleşiyor millet, ebru geldi yanıma oturdu, "oturdum ama böyle, gelecek yoktu demi?"
"yo yo önemli değil, hoş geldin (malca gülümsedim)"
önemli aq..önemli, sana kalk diyecek halim yok herhalde oturduktan sonra..
ders başladı, ben gene duvar kenarındayım, ama gözler paso pencere tarafına bakıyor..
tabi ben o ara hiç farkında ya da hesabında bile değilim ama şimdi düşününce anlıyorum ki, ebru
bütün ders yan gözle onu izlediğimi düşünmediyse adımı değiştiririm..
ders bitti,
grupla dışarı çıkıcaz gene, ayşenden tarafa baktım, gördü bu sefer, gülümsedim, gülümsedi.. -
10.
+9kendime itiraf edemediklerimi, o resmen kafama çarptı..ee boşuna dememişler, dost acı söyler
diye..
bu arada bilmiyoruz sizler farkettiniz mi benim hikayemdeki ekgib kısımları? ben şimdi yazarken
çok daha iyi görebiliyorum yediğim çalımları, acaba siz de başından beri yakaladınız mı tüm ip
uçlarını merak ettim.
takip eden panpalarım bu konuda biraz yorum yapabilirse sevinirim zira, artık hikayenin acılı
kısmı epey ilerledi, olgunlaştı, züte girecek kazığın ucu da göründü..o nedenle sizden de
tahminler bekliyorum.
son iki part girip bu geceyi noktalayalım,
epey hararetli konuşmalardan ve ikimizin de içindekiler masaya boşaldıktan sonra nihayet yurda
dönmüştük.. başım zonkluyordu beyler.. bütün vücudum yanıyordu..ama bu ateşin, sabahki ile
uzaktan yakından alakası yok keza bu bana enerji değil, uyuşukluk veriyordu.. bitkinlik bedenimi
tamamen ele geçirmişti..
erkeden yatağa girdim gene, dönüp durdum..oda arkadaşlarım duruma saygı duyup ışığı filan
söndürmüşlerdi, biri zaten gene başka kata kaçmıştı, tolga da karanlığın içinde, yattığı yerden
telefonla oynuyordu.
biraz onla konuştuk, hatta epey konuştuk.. beyler, sizinle kafa dengi olan, ya da ortak mevzulara
sahip biriyle karanlıkta yattığınız yerden konuşmak insana çok iyi geliyor. bunu da dip not olarak
belirteyim.
hatta uzmanların ciks sonrasında filan çiftlerin konuşmasının bu yüzden önemli ve faydalı
olduğunu söylüyorlar. hakkaten, karınız olsun, sevgiliniz olsun, arkadaşınız olsun, karanlıkta yatar
haldeyken muhabbet etmenin tadı ve etkisi çok başkadır. -
11.
+8öyle ki arada bir 5 dakika yanlarından ayrılıp nefesleniyorum filan..
ebruyla aramız fazla iyi oldu, artık her ders bana yer tutuyor, her masada yanıma oturuyor, serhat
bini, kızı gruba getiren eleman olarak bu durumdan hoşnut değil tabi, ben biraz seziyorum bu
durumu ama inanın o an umrumda bile değil, çünkü benim o tayfadan 3-5 muhabbet ve
mekanlarda öylesine takılmacadan başka bir beklentim yok, ince bir hesabım yok, olanlar
düşünsün aq bana ne?
benim hesabım ayşen le, tabi birde grubun içindeki en delikanlı adam olan kankam okan la..
gerisi gölge etmese yeter..
neyse o gün, gene paso bunlarla takılıp ayşen in yanına gidemedim.. ders bitti okuldan çıktık
okan la atladık geldik merkeze,
o ara da yağmur yağıyor ince ince, ama çok kıl bir yağış stili anlatamam yani.. benim üstümde
kapşonlu var ama yağmurluk kumaşı değil, bariz ıslanıyoruz yani,
saçak altlarından filan yürüyoruz, kafenin birine oturup dertleşeceğiz,
o ara okan beni dürttü, "oğlum, bu senin kız değil mi ya baksana?"..
harbiden de o, elinde şemsiye, tipsiz arkadaşıyla beraber saçağın birinin altına büzülmüşler, birini
bekler gibiler, biz de karşı kaldırımdayız, tabi onu orda görünce hemen o tarafa geçmeye yeltendim, az daha
eziliyordum arabanın birinin altında, okan diyor "tamam lan sakin ol" filan..
geçtik, yanlarına gittik..aa merhaba selam melam derken, dedim "hayırdır napıyosunuz bu
yağmurda ya?" gülerek, bir arkadaşımızı bekliyoruz dedi benimki,o an bir kaç saniyeliğine de olsa
benim moral bi taban yaptı aq..bayılıcam sandım..bir arkadaş ha?
bu benim sıfatın kaydığını anlayınca, "hemşirelikte okuyan liseden bir kız" filan dedi, bilmiyorum
bu yüzden mi hemen ben sormadan bunu ekledi ama yine de ben sebebe değil, sonuca
odaklanmıştım o an, platonik aşkım, başlamadan bitme tehlikesini şimdilik savuşturmuştu.
sordum,ne yapacaksınız? planınız var mı?
yoo, o da gelsin öyle bir yerlere gideriz otururuz diye düşünüyorduk dedi, -
12.
+8bu benim onca agresifliğime rağmen yine de alttan alınca ben de sakinleştim bu sefer.. daha
normal konuşmaya başladım, tanımaya yönelik bir kaç kritik soru sordum, çekinmeden cevap
verdi..o öğle arası ebru hanımla ilk kez o denli açık ve net konuşabilmiş, biraz da olsa birbirimizi
tanıyabilmiştik..
masadan kalktık, gidiyoruz, normalde ifadesiz olan yüzü bu sefer epey canlı, gülümsemeye hazır,
bana döndü yine, "ya tsigalko ben ilk zamanlar aslında epey konuşmaya çalışmıştım ama sen
çok soğuk geldin bana, ne bileyim, kendimce komiklikler filan bile yaptım ama sen o kadar sert
durunca ben de demek ki bu çocukla arkadaş olmak için böyle yapmak lazım deyip kendimi
kastım, aslında hiç de o ilk izlenimimdeki gibi soğuk değilmişsin"
beyler okul ve iş yaşamım boyunca bu "hiç de göründüğün gibi soğuk değilmişsin" lafını pek çok
kez daha duymuşumdur. aslında hakkaten de cana yakın bir binim, hatta samimi olduklarımla
bariz cıvıdığım bile olur bazen ama demek ki biraz da mizaçla alakalı..
artı bir de benim gözümünü ayşenden başkasını görmeme olayı var o zaman tabi, inanın ebrunun
ağzından ne çıkmış, ne demiş ne etmiş hiç gözümün önünde bile değildi yani..
biz bunla dersin başlamasına yakın girdik sınıfa, neredeyse geç kalacakmışız, o ara bu elini
omzuma filan koydu, sıramıza doğru gidiyoruz,ben alışkanlık olduğu üzere gayri ihtiyari cam
kenarına doğru bir baktım ki, başımdan aşşağıya kaynar sular döküldü aq..
nasıl öyle dalmışım bilmiyorum lan, resmen gülüşe gülüşe kol kola sınıfa girdik kızla, o ara ya
ayşen gördüyse? ya yanlış anladıysa..
http://fizy.com/tr#s/1agwcb -
13.
+8bilmiyorum bu işin bir saniyesi var mı ama herhalde en çabuk kızarma konusunda giunnes
rekorlar kitabını zorlardım diye düşünüyorum.. resmen ateş bastım..
oturduk sıraya ama benim gözlerim hala ayşene bakıyor, sırtı dönük, görmemiş olma ihtimali var
ama, gördüyse de benim bunu bir şekilde ona açıklama imkanım yok.. ebru farketti bendeki
rahatsızlığı,
"ne oldu ya?" filan dedi, o ara hala kırmızıyım sanırım, güldü sonra, koluma dokundu, önüne
döndü tekrar ama hala ince ince gülümsüyor salak.. muhtemelen yanlış anladı.. anlamak istediği
gibi anladı belki de, bilemiyordum.
o ara hoca girdi sınıfa, ama ben bir tak anlamadım tabi ne o dersten ne de bir sonrakilerden,
ders arasında yerimden kalkmadım.. çakılmış gibiydim, ebru gelmiyor musun filan dedi, yok
dedim.. hayret tek başına çıktı bu,
ben de yine fırsattan istifade ok gibi fırladım, gittim benimkinin yanına, naber falan filan derken,
baktım bunda bir tuhaflık yok, o ara ben de suçluluk pgibolojisiyle fazla gaza gelerek resmen
bağıra bağıra " bu akşam bir yerlere gidelim mi?" dedim. tabi bu epey şaşırdı çünkü dediğim gibi,
sınıfta gayet resmiydik. biraz yüzüme baktı gözlerini kırpıştıra kırpıştıra, ben yediğim taku
anladım tabi, sözsüz bir kuralı ihlal etmiş gibiydim.. neyse ki bu "olur tabi" diyerek beni yeniden
domatesleşmekten kurtardı.
"yalnız bu akşam kızlarla çıkacağım, yarın çıksak olmaz mı?" dedi, o ara bunun sırasının
etrafındaki hatunların hepsi duydu tabi, pis pis gülümsüyorlar, ne var aq? sanki ayıp bir şey
var.. neyse, tamam dedim ben de, canıma minnet.
salak salak gülümseyerek ayrıldım sırasından, artık o yanındaki zilliler ne muhabbet döndürdüler
arkamdan allah bilir, sıraya doğru bir yöneldim ki ebru da çoktan gelmiş oturuyor, neredeyse ders -
14.
+8daha önce gittiğimiz bir kafeye doğru gidiyoruz.
10 dakka filan yürüdük,
tam kafenin sokağa doğru sapıyorduk ki, karşı kaldırımda, atm nin önünde onu gördüm, sırtı bana
doğru dönüktü..o an bütün vücudum kaskatı kesilmişti.. derin nefes almaya çalıştım,
beynime bütün iyi ve kötü düşünceler aynı anda hücum etmiş, galip gelmek için birbirleriyle
kıyasıya mücadele ediyorlardı.. okan öyle felç olduğumu görünce,
"ne oldu lan?" dedi,
bi muz yeyip geliyorum hemen
kafamla karşıyı gösterdim,
-"ee ayşen değil mi bu?"
evet anlamında kafa salladım gene, konuşamıyordum.
-"tamam aga ne olmuş, sahi sen kutuyu verdin demi? ne oldu ne dedi?"
-"oğlum" dedim.."bu kızın şu an yurtta yatıyor olması gerekiyordu."
bu da bir an duraksadı "ne..nasıl?"
-"bu kızın şu an yurtta yatıyor olması gerekiyor.. bana öyle deyip buluşmaya gelemeceğini söyledi
sabah!" -
15.
+8lütfen bana hissettiklerin, her neyse, saplantı seviyesinde olmasın.. çünkü ne daha fazla kırmaya
ne de kırılmaya takatim var.. artistlik yapmaksa en son düşündüğüm şey zaten..
o yüzden..biz arkadaşız ebru.. sadece arkadaşız tamam mı?..sence de öyle? ha?
ders bitiminde, ebruyla beraber çıktık sınıftan, muhtemelen servislerin oraya kadar beraber
yürümek zorunda kalacağız.. sevgilisi olan bir adam için pek hoş bir durum sayılmaz zira
yanımdaki kız da yanlış anlaşılmalara mahal verebilecek seviyede..
sınıftan çıktık, koridoru geçtik konuşmadan, ben tam "servislere bırakayım seni istersen" diye,
zaten olacak olan (ve en fazla o kadarı olmasını temenni ettiğim) şeyi teklif edecektim ki tam bina
çıkışı merdivenlerinde mine yi gördüm,
derse gelmiş olmalı..
nedensiz bir tereddüt yaşadım,
sonra mine de alt basamaklardan kafasını yukarı doğru çevirip beni gördü, hemen tatlı tatlı
gülümseyip, buruk biçimde el salladı..
ben ebruyu filan unutup direkt yanına gittim benimkinin, merdivenlerin başında sarıldık.. öyle
sıcak, özlemle.. sadece ebruyu değil, okulun orta yerinde, onca insanın arasında olduğumuzu da
unutmuştum, unutmuştuk..
aman.. sanki çok da umrumuzdaydı.. benimdi o..ben de onun.. utanılacak ne varsa sanki..
sonra ayrıldık hafifçe, yanağıma bir öpücük kondurdu,
"nasılsın hayatım?"
"bildiğin gibi işte"
yüzümü okşadı, "ben derse girmeyeceğim canım.. çıkışta seni almak için geldim, bir yerlere
gideriz, konuşuruz biraz.. demi? yani istiyorsan.."
evet.. buna tam da şu an ihtiyacım vardı.."iyi yapmışsın, düşünceli sevgilim benim..ama dersini de
kaçıracaksın?"
"sorun olmaz kızlardan notları alırım ben" deyip gene gülümsedi.. öyle sıcak.. huzur veren bir
gülümseme.. zaten o andan sonra derse gideceğim dese de bırakamazdım onu.. -
16.
+8
OKUYANLAR REZ FALAN ALSIN Bi BELLi ETSiN KENDiLERiNi
-
17.
+7ben de:
-"aynen, biz iyi anlaşacağız gibi geliyor bana, ne yapsak bu şehir turlarını sıklaştırsak mı?" diye
yavşayıp gevrek gevrek sırıttım.
o da bir farklı güldü bu sefer, bir şey söylemedi, ama gözleri sanki ağzından çıkacaklardan
fazlasını anlatıyordu bana, sarıldık gene kibarca, ama bu sefer her zamankinden biraz daha,
birazcık daha samimi ve elektrikli oldu dostane öpüşmemiz.
yurt kapısından girdi, giriş kağıdını imzaladı, güvenlikçiye iyi akşamlar diledi, bina kapısına doğru
ilerledi, tam girerken sağa, çıkış kapısına doğru kaçamak bir bakış fırlattı.. orada olacağımı
biliyordu, elbette orada olacaktım..o gece son kez göz göze geldik ve sabaha kadar düşündüğüm
tek kare olan o son-sıcak ve anlam dolu gülüşünü paylaştı benimle..
sırtımı dönüp kendi yurduma doğru yola koyulduğum da utanmasam havalara sıçrayıp "evet! evet
be evet!!" diye bas bas bağıracaktım..
sonraki günler gene malum, okul başladı, benim ebruyla olan imtihanım da başladı.. benim grup
dediğim topluluk daha ilk aydan gevşemeye başlamıştı bile, bunun tetikleyicisi de istemeden de
olsa ben olmuştum sanırım zira biliyorsunuz sigara dumanına karşı aşırı bir zaafım vardı ve artık
resmen ayaklarım geri geri gitmeye başlamıştı bunlarla takılma vakti geldiğinde,
kendimi biraz gruptan biraz soyutladım, önce 2 ara da bir yanlarına gitmeye başlarken sonradan
günde tek sefere filan düşürdüm.. yalnız garip olan, o ara ebru da benimle beraber hareket
ediyordu. ben gitmiyorum diye o da gitmiyor, ben nereye gitsem de peşimden geliyordu. -
18.
+7öyle ki artık tuvalete giderken filan kızdan izin almaya başlamıştım aq, yani söylemesem kapının
önüne kadar benle gelecek.. neyse, biz bunla baya baya artık ikimiz takılıyoruz, tabi ben o ara
ayşen in yanına gidemiyorum doğru dürüst, kuduruyorum tabi sinirden. ama yanımda başka
hatun varken de onun yanına gitsem aşırı ayıp olacak biliyorum (o zamanlar böyle şeylere çok
dikkat ederdim).
ben bilerek bundan kurtulayım diye her arada başka yere gidiyorum, bir o kafe bir bu kafe
dolaşıyorum, bir kere oturduğum banka bir daha oturmuyorum, paso uzaklaşmaya çalışıyorum,
ama bu da zombi gibi peşimde, e gibtir git de diyemem ya..
yalnız o ara dikkatimi çeken başka bir şey oldu, acaba sebebi benim okulda farklı kişilerle
takılmam mıydı bilmiyorum ama ayşen, dışarda gösterdiği samimiyetin 4 te 1 ini bile
göstermiyordu okulda, sabahları güç bela selamlaşıyordum, bir de günde 1 kere resmen kaçamak
yaparak yanına gidiyordum o kadar.. hatta bir ara o kadar soğuk davranıyormuş gibi geldi ki, "gel
çıkıp dolaşalım biraz?" deme cesaretini bile gösteremedim, yüz bulamadım yani.
bir gün yine ebru peşime takılmış, öğlen arası, biz zaten derste tenefüste yapışık ikiz moduna
bağlamış durumdayız resmen ama işin tuhafı, hatunla hiç de bir şey paylaşmıyoruz doğru düzgün
aq..sadece kuyruk gibi geziyor peşimde, doğru düzgün konuşamıyoruz bile..
neyse işte, bir gün öğle arası yine bunlayız, dedim bakalım bir deneyeyim şunu, amacı ne, bizim
binadan en uzakta olan kantine (kafe de denebilir) doğru yola çıktım, bir şekilde kışkırtacak,
konuşmak zorunda bırakacaktım onu.. bakalım taşın altından ne çıkacaktı..
şarkılara devam,
http://fizy.com/tr#s/1ahh5f
gittik, oturduk içerde bir yere, tabi gene her taraf fosur fosur sigara dumanı, bu normalde tek tük
içer ama benleyken içmiyor rahatsız olduğumu bildiği için, -
19.
+7ses tonumun da pek dostane olmadığını ekleyince, ister istemez epey ağır konuşmuşum..
bu epey sersemledi ben öyle hırçın hırçın konuşunca,
bir kaç saniye sağa sola bakındı, sanki görünmez birilerinden akıl ister gibiydi..ben de o ara onu
izledim, ilk kez farklı bir gözle bakmayı denedim..
ebru.. kumral dalgalı saçları olan, irice kahverengi gözlü, güzel yüzlü, düzgün fizikli, iyi giyimli..
hoş kız, bugün izmir alsancak a ya da istanbul taksime çıktığınızda benzerlerini görebileceğiniz
tarzda, gerçekten hoş, ama beni çeken ekstra, karakteristik bir özelliği olmayan bir kız.
ayrıca en başta da farkettiğim gibi, bütün o tiki ve havalı olmayan çalışan halinin altında aslında
iyi ve masumane bir kız, biraz safca bile denebilir. ama tabi bunu kesinlikle inkar eden, daha
doğrusu etmeye çalışan bir yapıda..
neyse bu durdu durdu, sonra "eh, iyi paylaşalım o zaman?" deyip gülümsedi, biraz buruk bir
ifadeyle.
oha aq, onca laf etmiş, onca imadan bulunmuştum ama kız hala işi yumuşatmaya çalışıyordu.
ben buna konuşurken tabi sadece o 1-2 cümleyi söylemedim, en az 2-3 dakika boyunca
çemkirdim kıza, hatta bunu ses tonum ve el kol hareketlerimle de epey güçlendirmiş olmalıyım
ama malum tabi hepsini hatırlayamıyorum dediklerimin, 7-8 sene olmuş aq nerden baksan.. -
20.
+7anlayacağınız sınıfta eli ayağı düzgün, kafası yerinde olan 3-5 adamdan biriydim denebilir, ha
kime göre neye göre derseniz, bunun bir ölçüsü yok tabi, kimse kendine "ben kötüyüm" demez.
hazır konu gelmişken, kendimden de bahsedecek olursam, eh ruhsal yapımı siz az çok
biliyorsunuz zaten, şimdiki halimin bir kaç katı toyluk ve saflık eklerseniz o zamanki ben e
rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
fiziksel olarak da, kitleleri peşinden sürükleyecek tarzda bir popstar ışığım olmasa da eli ayağı
düzgün bir adamım, çok şükür. aynaya baktığımda gördüğüm yüzü seviyorum ki zaten bence en
önemlisi de bu. eğer hala lise ya da üni de olsam ifşa babında caps paylaşırdım ama artık yaşını-
işini almış bir adam olarak bu toplara girmek niyetinde değilim.
her neyse, siz beni de kendinizden bilin işte, zaten o kadar da önemli değil kişiler ya da
görünüşler.. önemli olan yaşadıklarımızın bize hissettirdikleri.
http://fizy.com/tr#s/1ahbre
bu partı da girip kaçıcam, gece 1 de sonra gene uğramayı düşünüyorum bakalım.
benim aşırı gaza gelip sınıf ortasında yırtına yırtına ettiğim buluşma teklifi, o hafta içi bir şekilde
yalan oldu..kız sonraki akşam da gelemeyeceğini söyledi, bilirsiniz bu tarz konularda her zaman
için bahane, en kolay bulunan şeydir.
bilmiyorum belki de öyle yaptığım için benden bir şekilde intikam alıyor, naza çekiyordu kendini,
çünkü muhtemelen etrafındakilerin arsızca sorularına yanıt üretmek zorunda kalmıştı benim o
hareketimden sonra ve bu tarz şeylerden pek hoşlanan bir yapısı olduğunu da
söyleyemeyeceğim.
o gece ve takip eden gecelerde bu kez ebrunun mesajlarını da cevaplıyordum artık, bir ara hatlar
karışacak diye endişelenmedim değil..
-
kızım o sütyenle o don birbirine uyuyor mu
-
feride bu gece sövmeye gelmedi
-
aç değilim ama canı kebap çekdi
-
kamil gavur leydiboy mu yerli ve milli femboy mu
-
acayip flood yapıyor
-
ramo bugün palamud yedi mi
-
yürürken bi ara külodu indirip mamcığı gösteriyodu
-
memati kayrasın diye sana bişey demiyoruz ki
-
acayip ve joseph güldürmüyon oç
-
küçüklüğümden beri ak partiye duyduğum hayranlık
-
bunca zaman iyi sakladın kayra
-
kayra ile facebooktan yazışıyorum
-
sıçsa ekmeksiz yerdim namusuma
-
bu hesabın siliği açılmış
-
şu aptal oç u sil artık vikings
-
dilan derenin asvalt karası mancığı artık pespembe
-
kayra 3 cevapsız araman var
-
memati kulaklık almayı düşünüyorum
-
adamlar 3 golu atinca kopek gibi sevindi la
-
kayra olsaydım
-
leydiboylar sünnetsiz oluyor aga
-
ramo kahve içer misin
-
kayra allah kelimesini kullanmıyor
-
zeytinburnuyla bahçelievler yan yana
-
mematinin elektronik mühendisi olması
-
memati kayranın ikinci benliği miymiş
-
kayrayla aynı kişi olmadığımı
-
ilk defa ankaraya gittim hayatımda
-
hamsi koydum tavayaaaaa
-
sila ertas muhtesem guzellik
- / 2