/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 1151.
    +2
    öyle ki, hala bile üzüntü verici bir durum söz konusu olunca onun
    o yüz ifadesi ve bakışları aklıma gelir..
    bir kaç saat gibi gelen bir kaç saniye boyunca, ceyda ve ben, ebruya
    ebru ise bize bakakalmış vaziyette dikildik karşı karşıya..
    o küçücük zaman diliminde, önce ceydayı taramıştı gözleri, sonra beni, birbirine kenetli ellerimize
    bakmıştı.. hala alev alev olan yanaklarımıza, boynumuza.. hızlıca inip kalkan göğüslerimize.. soluk
    soluğa olan nefesimize..
    en sonunda benim gözlerimde bitmişti yolculuğu,
    oraya kadar gelmek zorunda değildi?
    keşke gelmeseydi..
    o, bütün tabloyu inceleyip sonrasındaki yorumunu da, gözleriyle, gözlerime yapınca,
    kendimi o kadar berbat hissettim ki anlatamam..
    kızın biriyle yatakta, ana babasına basılsam bu kadar utanmaz, bu kadar kaygılanmazdım
    herhalde..
    o gözleri, dudaklarına, kaşlarına, yüzünün her bir hattına yerleşen acı-öfke ifadesi.
    ···
  2. 1152.
    +3
    son derede talihsiz..
    son derece berbat bir rastlantı..tesadüf..
    bu kısa bakışmanın ardından geçmesi için yol vermeyi akıl ettim, geçti..geçerken saçlarının
    rüzgarı, yangın yerine dönen yüzüme hafif bir esinti çaldı..
    ceyda ile sınıftan çıktık..demin kıkırdayan, arsız, enerjik kız bir an da köze dönmüştü..ya ben?
    ben de ondan farksız sayılmazdım..
    ellerimiz ayrıldı..koridorda ilerleme başladık..ceyda duygu makyajı yapmaya çalıştığı ölü ses
    tonuyla konuştu,
    "garip bir tesadüf oldu..dimi?" gülümsemeye çalıştıysa da beceremedi..çünkü benim gördüklerimi
    o da görmüştü ve bu öyle araştırma görevlisine, ya da herhangi birine basılmaya benzemezdi..bu
    durumda bile neşeli ve alaycı ruh halini korumak için pişkinlikten fazlası gerekirdi..
    "öyle" dedim dudak bükerek.."görmemiz gerekmezdi..onun da bizi görmesi.."
    evet..eğer ceyda ikinci kere üzerime atılıp işi uzatmamış olsaydı, bu rastlantı hiç gerçekleşmemiş
    olacaktı..dediğimi dinlemeliydi..şimdi ise, sanki onca yaşattığım, yaşattığımız, yetmezmiş gibi,
    adeta nispet yaparcasına karşısına çıkmıştık ebrunun..
    o halimizi görünce ne düşünmüştü allah bilir..
    bir zamanlar sınıftan el ele çıktığı adamın, o halini görünce..
    keşke bizi görmeseydi... görmek zorunda değildi?
    keşke beni de hiç görmeseydi..
    tıpkı dediği gibi..keşke beni hiç tanımamış olsaydı..ben de onu..varlığımızdan bile haberimiz
    olmasaydı da, böyle deforme kalplerle ve parçalanmış ruhlarla dolaşmak zorunda kalmasaydık..
    keşke..ah be ebru..
    http://fizy.com/#s/1ahft9
    kantinde oturmuş çaylarımızı yudumluyorduk..elleri, uzadıkça daha da kıvrılan saçlarımın
    arasında dolaşıyordu..sonra yüzümü okşadı, beni dalgın düşlerimden uyandırmak istercesine
    konuştu,
    "tsigalko, bebeğim..takma bu kadar bence"
    boş gözlerle ceydaya baktım.."nasıl?" dercesine kafa salladım..
    "çok vicdanlı bir çocuksun sen..diyorum ya, hem gamsız hem de duygusalsın... bu ikisi bir arada
    nasıl oluyor, inanılır gibi değil (:"
    ···
  3. 1153.
    0
    kardeşim çok az atıyosun hazır zaten seri seri at haftasonu boşuz biz :D yetmedi bu
    ···
  4. 1154.
    +2
    içinde iki kişilik taşıyorsan, inanılmayacak bir tarafı yok..
    belli ki sen, bunca yaşadıklarına ve uçarılığına karşın hala tek parçasın ceyda..o yüzden beni
    anlamanı beklemiyorum..
    ben gene susunca, bu sefer biraz kızgın bir edayla,
    "öff.. aman yani, şurda moralini bozmasına izin verdiğin şeye bak.. tamam ben de gerildim, hoş bir
    karşılaşma değildi, ama seni bu kadar etkilemesine izin vermemelisin..o kızın bir önemi kaldı mı
    ki senin için? önemi var mıydı ki hiç?"
    o kız değil.. adı var onun.. ebru..
    "boş ver ceyda" dedim, sıkkın bir şekilde omuz silkip, "üstüme de gelme..bu konuda konuşmak
    zorunda değiliz.."
    geri adım attı,
    "hayatım, ben sen gerildin diye.."
    "gerildiğim filan yok!..sadece.. boş ver işte.."
    bozguna uğramış bir yüz ifadesiyle geri çekildi.. kızgınlığı tamamen yüzüne vurmuştu.. kızgın bir
    ceydayı, melteme karşı görmüştüm evet (ve bu ilk seferdi) şimdiyse, bana kızgın bir ceyda
    görüyordum (ve bu da ilk kez oluyor)..doğrusu onu hiç bana kızgınken görmediğim için, bu hali,
    az önceki anlayışlı taklidi yapan halinden daha çok ilgimi çekti, incelemeye başladım.. ilgimi,
    gönlünü alacağım sanarak yanlış yorumladı,
    "güya her şeyi paylaşacaktık.. tabi.."
    "paylaşıyoruz zaten.." dedim duygusuzca.. böyle mal mal davranarak onu daha da
    kızdırabileceğimi düşünüyordum,
    "hayır paylaşmıyoruz!" dedi aniden parlayıp, sonra yeniden sakinleşti, mırıldar gibi, "bu ebru
    meselesi kapandı sanıyordum ben? anlatmadığın bir şeyler mi var?..tsigalko?"
    ···
  5. 1155.
    +2
    yalan dünyanın orçununun bilirsiniz, ben o ara bilemiyorum tabi (: ama emin olun bilsem bu kadar
    paralel davranamazdım herhalde.. tıpkı orçun gibi mal mal,
    "yoo.. senin bildiğinden fazlası yok" dedim.. tamamen duygusuzca yine.. tuhaf ama ceydayı
    sinirlendirmek hoşuma gitmişti.. daha da kızsın diye uğraşıyordum resmen, e malum, bu yönünü
    hiç görmemişim.. merak ediyorum?
    derin bir nefes alıp arkasına yaslandı.. yüz ifadelerine hakim olma çabasını dikkatle izledim..her
    hangi bir kız olsa, masayı başıma yıkıp giderdi ki siz o tip kızlara da tanık oldunuz bu hikayede..
    "tamam" dedi, "sen yok diyorsan.. yoktur..ben sana güveniyorum"
    "sağol.." (mal mode hala on)
    "ben gideyim, derse geç kalıcam.."
    "tamam"
    sinir olmuş ama çaktırmama çalışan bir şekilde yanımdan kalktı.. normalde eşlik etmem gerekirdi,
    sordum,
    "eşlik etmemi ister misin?"
    hayretle baktı yüzüme, bunu mu soruyorsun gibisinden.. sonra beni allaha havale eder bir şekilde
    kafasını sağa sola sallayıp uzun adımlarla kantin çıkışına yöneldi..
    he he..vay be..demek kızgın ceyda da böyle oluyormuş... yani, diğer hepsi gibi..
    bir fark yok.
    ···
  6. 1156.
    +2
    arkama yaslandım.. sıcak çayımı fondip yaptım, boğazımı yakıp gözlerimi yaşarttı, şaşkınlık ve
    acıyla yüzümü ekşitip gözlerimi kırpıştırırken, benim o salak ve sefil halimi gören çapraz
    masamdaki, tanımadığım bir kız acıyarak gülümsedi, ben de boyun kırıp sulanmış gözler ve ekşi
    suratımdaki sırıtışla karşılık verdim..
    bir on dakika daha oturup kantini, etrafı seyrettim, dışarıya bakmayalı uzun zaman olmuştu
    doğrusu.. evcilleştirilmiş bir kurt gibiydim resmen.. şimdiyse, sanki yeni fark etmiş gibi dışardaki
    vahşi dünyayı hayranlıkla seyrediyordum.. özgür hissediyordum.. olduğum gibi..
    masalarda laflaşan, ders notlarını karşılaştıran, gülen, tartışan insanları izledim, çaprazımdaki
    çapkın hanımla bir iki kere daha göz göze geldim, oluşan sinerjinin hatrına kalkarken gülümseyip
    selam verdim.. sonra da gibtir olup gittim..
    yılın son kick taks antrenmanından çıkmış, yurda doğru ilerliyordum,
    günlerden perşembe olsa gerek..
    yarı yolda telefonum çaldı,
    yorgun kollarım için onu çantadan çıkarmak eziyet olsa da bilmem kaçıncı çalışında nihayet
    ulaşıp cevaplayabildim,
    "alo, ceyda?"
    "naber?"
    "ee..iyi?..sen?"
    "iyi.. nerdesin, napıyorsun?"
    "iyi.. antrenmandan çıktım.. yorgunum epey"
    "anladım.. yarın geliyorsun demi?"
    "nereye? heaa, derse mi? evet tabi.."
    "iyi.. konuşmamız lazım.."
    "tamam..iyi.. konuşuruz?"
    "tamam o zaman.. görüşürüz.."
    "görüşürüz..eee, ceyda?"
    "efendim?"
    ···
  7. 1157.
    +1
    "bu gece de görüşebiliriz istersen?"
    "işim var gelemem.."
    "haa..iyi.."
    "... "
    "iyi madem ya..yarın.. yarın konuşuruz.."
    "... görüşürüz... "
    "görüşürüz (:"
    ceyda ile yanımdan hışımla kalkıp gittiğinden beri konuşmuyorduk, yani, en azından o benle
    konuşmuyordu sanırım..ben hala orçun modundaydım..
    "acaba bana posta mı koyacak?" diye düşündüm.. olur mu olur.. olursa ne olur.. üzülür müyüm?
    üzülürüm tabi lan.. ceyda o..biricik sevgilim..
    bu düşünce bir den vücudumu sarıp terli sırtımı ürpertti..
    ama böyle bir şey olmazdı herhalde..
    muhtemelen, içinde kalan bir kaç şeyi söyleyecek, belki kısa bir nutuk çekecekti.. klagib hatun
    halleri..
    tabi bunu ceyda da görmek garip, ama şikayet ediyor da değilim.. yoksa ciddi ciddi hatunu uzaylı
    sanacağım valla..
    ertesi gün oldu,
    http://fizy.com/#s/1ajek9
    alt sınıfla dersime girdim,
    bilerek erken gitmedim ki konuşmamız öğlene kalsın, sabah sabah mülakata girecek halde
    değildim..
    tabi arada biraz soğukluk var biraz malum, ceyda beni görünce her zamanki gibi boynuma
    atılmadı, bu kez inadına yapar gibi, ona ben sarıldım,
    ayrılıp yüzünün önüne gelen saçlarını sevecenlikle kulağının arkasına ittirdim,
    "naber canım?"
    böyle bir giriş beklemeyen kız afalladı,
    "i..iyi?"
    "nerde oturuyorsun?"
    sırasına gittik, yanına oturdum, hoca da az sonra geldi zaten,
    benim sanki hiç bir yokmuş gibi davranmam, hoşuna gitti mi bilemiyorum ama epey şaşırttı onu,
    arada devamlı tuhaf tuhaf bana bakıyor yandan.
    ben de kafamı çevirdim, göz göze gelince gülümseyip yanağından makas aldım sevecenlikle..bu
    da dayanamayıp, hala şaşkın bir vaziyette gülümsedi..
    dersin kaynama sıcaklığına yaklaştığı klagib anlardan birinde bana dönüp,
    ···
  8. 1158.
    +2
    "konuşmamız gereken şeyler var biliyorsun değil mi?" dedi tam olarak oturtamadığı bir yüz
    ifadesiyle, hani, gülümsese, gülümseyemiyor, e benim bu sıcak ve sorun yokmuş gibi aksettiren
    davranışlarımdan sonra kızmaya da kızamıyor..
    "konuşuruz bitanem" dedim "ne zaman istersen ;)", dingin ve anlayışlı bir şekilde..
    gözlerini kırpıştırıp hafifçe gülümsedi..
    aradaki hava iyice yumuşamıştı, dersin bitişini bekledik,
    nihayetinde yeniden mühendislik kantinindeydik,
    oturduk, gittik çay ve top kek aldım (mavi ambalajın içindeki fındıklılar favorimdi),
    karşısına geçtim, top kekimi açtım, bir ısırık aldım, kırıklar ağzıma yüzüme bulaşmış halde
    gülümsedim, "ee konuş bakalım" diyordum gözlerimle..
    anlam veremeden, tip tip süzmeye devam etti, sonra konuştu,
    "tsigalko?..iyi miyiz?..yani?"
    omuz silktim, "iyiyiz? neden? (:"
    "bilmem..pek öyle gibi görünmüyordu sanki ama..bu sabaha kadar?"
    "bence iyiyiz" dedim masum masum gülümseyerek, tam tokatlık bir ifadem olsa gerek, "sence?"
    deyip kaşlarımı küçük emrah moduna aldım..
    gülmeye başladı, "ya..çok acayip bir adamsın sen..iki gündür mesaj bile atmadın..dün ben
    aradım..sen suçlu olmana rağmen ve... bugün? sanki hiç bir şey olmamış gibi davra.."
    "ne oldu ki?" dedim aniden..atmosferim değişmişti.."neden suçluyum?!"
    deminden beri iyi çocuk olmaya çalışan tsigalkoyu kızdırmayı başardığı için bu kez ceyda
    savunmaya geçti,
    "tartışmıştık diye hatırlıyorum yani..en son.."
    "olabilir..sevgililer tartışır da, sevişir de..bence bir sorun yok o olaydan ötürü, sence varsa, söyle,
    çözelim?"
    yutkundu ve karşısındaki dengesiz varlığa bakarak (ki o benim) söyleyeceklerine karar vermeye
    çalıştı..yüz ifadesinden ram lerini %99 la kullandığını anlayabiliyordum..ana kartı yakmaz umarım
    (:
    http://fizy.com/#s/1ajekg
    ···
  9. 1159.
    0
    sonunda karar verdi,
    "iyi..o zaman bence de yok.. sorun.." deyip buruk şekilde gülümsedi,
    içime sinmemişti,
    "canım.. cidden bak, seni rahatsız eden neyse söyle, tırsmana gerek yok (:"
    nasıl tırsmayayım der gibi bir hareket yaptı, güldüm, ellerine uzanıp benimkilerin arasına aldım,
    rahatlatmaya çalıştım,
    "ceyda, konuşarak çözemeyeceğimiz hiç bir şey yok?"
    "işte ben de onu diyordum.. tartıştığımız gün.. sense bu günkünün tam tersi bir haldeydin.."
    "olabilir canım.. insanlık hali.. durumlar değişebilir..ama şimdi de diyorum ki, ceyda, ne istiyorsan
    söyle, paylaş benimle ;)"
    nihayet sadede geldi,
    "ebruyla.. ebru hakkında yani.. şey..öff çok salakça bir şeydi zaten boş ver ya..ben de pek sağlıklı
    düşünemiyormuşum o gün belli ki"
    "söyle söyle ya lütfen.. ebruyla ne? hala aramızda bir şeyler mi var? diye soracaksın"
    "ya hayır..tam olarak öyle değil..bir şey olmadığını biliyorum da.."
    "bak ceydacım, ben sadece, o gün onu öyle görünce üzüldüm tamam mı? yani, tamam ayrılırken
    zaten asıl haltın babasını yedim, hatta sevmediğim halde çıkarken..ama yine de, o gün onu öyle
    görünce..:/"
    elleri yüzüme uzandı,
    ···
  10. 1160.
    0
    "anlıyorum.. özür dilerim o gün öyle üzerine geldiğim için.."
    "yok canım..ben özür dilerim.. salak salak hallere girdim.. etkilenmemem gerekirdi evet..ama ne
    yapayım.. öyle kolay değil bu işler..hem ebru sıradan bir kız değildi.. bunu hak etmedi yani.."
    deminden beri yeniden gülmeye başlayan yüzü son bir kaç kelimemden sonra yeniden bir
    anlığına karardı..
    keşke yanında ebruyu övmeseydim..pff..ama yalan değil ki..ebruya bu yapılmazdı..
    yarı bozuk şekilde yeniden arkasına yaslandı,
    "tamam.. neyse..olan olmuş.. önemli olan birbirimizden özür bile dileyebilecek olgunlukta olmak
    zaten.."
    "bence de..cidden ceyda, kusura bakma.. senle ve bizle hiç bir ilgisi yok.."
    "biliyorum (:..güzel şeylerden konuşalım artık..ee, yılbaşı partinizden ne haber?"
    konunun değişmesini sevinçle karşıladım, o andan itibaren artık ebru meselesi kapanmış, ceyda
    ise günlerdir hazırladığı ve bu sabah üzerime fışkırtmak niyetinde olduğu lafları, benim
    manipülasyonum sonucu yutmak zorunda kalmıştı..bir tartışmadan daha en az zararla sıyrılmayı
    başarmıştım..
    öte yandan, ebru meselesi, içimde çok daha farklı bir boyuttaydı..
    ceydanın farkettiğinden ve kendi sandığımdan çok daha fazla etkilenmiştim aslında.. tabi bunda
    sadece karşılaşma değil, sonrasındaki durumlarında etkisi var,
    bir kere ebru bir sonraki derse gelmedi..onu oraya bağlamam biraz saçma ve egoist bir düşünce
    olabilir, ama sonuçta gelmedi yani.. olanı söylüyorum aq..
    sonraki 1-2 gündeyse, her zamankinden de sessiz ve ölü göründü.. sanki dışarıyla tüm
    bağlantılarını koparmış gibiydi..
    benim ayşen sonrası ve mineden ayrıldıktan sonra yalnız kaldığım döneme benzetmiştim onun
    ruh halini..ya da aslında karşılaşma öncesiyle aynı durumdaydı, değişen bir şey yoktu da, sadece
    ben onu daha fazla izlemeye başladığım için sanki farklılık var gibi görüyor olabilirdim..
    ···
  11. 1161.
    +1
    sahi, iyi de neden daha fazla izliyordum ki onu?
    sonunda zincirinden boşalıp sınıfın ortasında ağlamasını filan mı bekliyordum?
    ya da bana doğru bakıp, gözleriyle başka mesajlar daha vermesini mi?
    ya da herhangi bir şey..
    neden hala önemsiyordum tepkilerini?..
    suçluluk duygusu muydu?
    yoksa vicdan azabı mı?
    belki de, katilin cinayet mahalline dönme arzusunun, gönül cinayetine uyarlanmış haliydi benim
    düşüncelerim..
    cinayet mahalline mi dönmek istiyordum?
    ne için?
    yakalanayım diye mi?..
    okul çıkışı, herkes birbirine "seneye görüşürüz" esprisini yapıp iğrençleşe dursun, ben kolumda
    ceyda ile, alper ve nurettin e de iyi yeni yıl dileklerimi iletmiş, servislere doğru ilerliyordum,
    yolu yarılamıştım ki arkadan gevrek bir ses beni durdurdu,
    "delikanlı?..delikanlı.. basketçi?"
    nihayet üzerime alınıp döndüm ki, bizim karete kid bedenciyle karşılaştım,
    "aa hocam merabalar (: ( pff..)"
    "naber" deyip elini omzuma koydu, "seçmelere gelmedin hani?"
    "eeüü hocam.."
    "bak vallahi sen kaybediyorsun ona göre.. kastın da kastın kendini yahuu?" deyip şakadan
    azarladı..
    aq kurtulamıcam galiba bu adamdan ben..
    aslında, niye kurtulmak isteyeyim ki?
    "hocam kusura bakmayın cidden, yoğundum o ara dersler filan.."
    "hadi canım sende" deyip ti ye aldı beni, gözü ceydaya kaydı, ben de baktım, bizim kız saf saf
    gülümsüyor,
    "merabalar hocam" dedi sevimli sevimli,
    "merabalar hanım efendi, senin dersine de giriyorum değil mi bu yıl?"
    "evet hocam, 1. sınıfım ben (:"
    "haa diyorum gözüm bir yerden ısırıyor"
    muallak az değilsin sen zaten, bir kızları bir de basketçileri gözden kaçırmaz.. fetiş midir nedir..
    baktım hatunu zütürüyorlar, lafa girdim,
    "şey, hocam, şimdi katılma imkanı var mı?"
    "şimdi? kafana taş filan mı düştü evladım?"
    ···
  12. 1162.
    +1
    "(: yok yani, eğer hala gelinebiliyorsa.."
    "geç kaldın geeeç.. seçmeler bitti, antrenmanlar yapıldı, maçlar başladı, günaydın" deyip omzumu
    kavrayan elini iyice sıktı..
    "eh madem.." dedim güya pişman göründüm..
    "iyi seneler hocam" dedik sonra neşeyle,o da bize iyi seneler diledikten sonra yeniden servisler
    yönünde hareketlenmiştik ki, karete kid seslendi,
    "hişt, bana bak, basketçi"
    "e..evet hocam?"
    "salı-perşembe, 5-7 arası antrenmanlar, kapalı salonda"
    "nasıl?"
    "haftaya salı göreyim senide"
    "aa, sağolun hocam (: , gelicem (:"
    ceyda ile bakıştık,
    "hadi hayırlı olsun, basketçii (:"
    "dalga geçme be (: öff.. gebericem resmen ya.."
    "ee sen kaşındın?"
    "neyse ya..sevdiğim şey sonuçta.."
    sevdiğim şey de, lan haftanın 5 günü de spor yapılmaz ki aq..düşüp kalmasam bari oralarda..
    http://fizy.com/#s/1agu5b
    vee..yılbaşı gelip çatar..
    peki bu özel günde,bile isteye kendini yurda kapamış 20 küsür erkek ne yapar?
    ne yapmaz ki?
    baştan söyleyeyim, dansöz gelmedi (:
    ama roman ekibi bulmaz, klarket, keman, darbuka, ne varsa geldi..
    yurt yöneticilerinden, ve bilumum insandan izinler çoktan alınmış, her şey düşünülmüş, bütün
    detaylar halledilmiş, çocukları kutlamak lazım..
    yemek-tv salonundaki fazlalıklar bir kenarıya yığılmış, saldalyeler, masalar, yeniden düzenlemiş,
    camlara karı gibi spreyler filan sıkmışlar,
    yarım metre var yok, ışıklı bir çam ağacı var ki epey "züte sokma" esprisine konu oldu kendisi..
    içki çeşitlerine girmeyeceğim hiç, sayıp tanımlamak için apayrı bir paragraf lazım, hayatımda ilk
    defa gördüğüm şişeler, renk renk içecekler, kokteyl malzemeleri..
    ···
  13. 1163.
    +2
    lan mavi içki mi olur aq..ben içmedim, rengi renk değildi aq tırsmışım..
    şaraptır, biradır takıldım, iki tane tekila attım,
    bu arada şaraplarımız şirinceden,
    meyvelileri harikaydı özellikle de karadut, yarım şişe içmiş olabilirim.
    biraz içip kafayı bulunca, zaten her şey size güzel gelmeye başlıyor, klarnet ve darbukayla
    birleşen çakırkeyflik, şakacı arkadaşların birbirlerine yaptığı atraksiyonlar, hoplaya zıplaya sağa
    sola savrula savrula iyice dönen dünya derken,
    nefis yemekler, harikulade bir müzik ve tv de açık olan, arada gözümüzü kaydırdığımız kulağımız
    kabarttığımız beyaz şov eşliğinde yeni yıla doğru dakika dakika ilerledik,
    ondan geriye bağıra bağıra saydık, kalabalık ve coşkulu güruhun arasında kendimi taksimde filan
    hissettim, tek farkı kimsenin kimseyi fordlamıyor oluşuydu herhalde.. bilmiyom fordlamışda
    olabilirler, kafalar bir milyon,
    saat 00.00 ı gösterip de yeni yıla girince, anlamsız anlamsız bağırıp çağırdık, hoplaya zıplaya
    yeni yılı kutladık (sanki ne varsa aq..)
    yarım saat kadar sonra, yeni yılın ilk uzun eşeği, yaklaşık 8 er kişilik takımlarla oynandı, yastık
    olduğum için, unutmam mümkün değil, yarısında değişmek zorunda kaldım, mesanemi patlattı
    itoğlu itler..
    saatler gecenin 2 sine doğru yaklaşırken, müzisyenler gitmiş, içkiler neredeyse bitmiş, yemeklerin
    önemli kısmı mundar, ahalininse tamamı pert olmuş şekilde, sandalyelere, koltuklara çökmüştük..
    azıp kudurulan, fena halde ter atılan gecenin sonunda yorgun bünyeler, alkolün de verdiği keyf ile
    iyice kadayıflaşmıştı.. masanın üzerine yatan kimdi bak onu hatırlayamadım.. (:
    o saatten sonra ise, aldığı yoğun alkolün de etkisiyle dünyanın muhabbeti en şekerli, içi en dolu
    insanına dönüşen türk erkeği, kendisiyle aynı durumda olan kalabalıktan da feyz alarak, "ne
    olacak bu fenerin hali"nden girip "bu bush tam huur çocuğu aq" den çıkmış, bir nevi "telegol" bir
    nevi "siyaset meydanı" atmosferi yaratmayı başarmıştı..
    ···
  14. 1164.
    +1
    işin garibi, bugün mecliste bile, koca koca, kravatlı, takımlı adamlar birbirini dinlemeyi
    beceremezken, o gece sözü kesilen kimse olmamıştı neredeyse, bunda kafaların güzel olmasının
    verdiği mülayimlikte etkili olmuş olabilir tabi ama sonuçta oldukça keyifli bir kaç saat daha
    geçirmeyi başarmıştık, hem de minimum enerji harcayarak..
    gece boyu en çok duyulan söz ise şüphesiz "aynen aga aq" idi..
    sabaha karşı merdivenleri birbirimizi ite çeke çıkıp odalarımıza zıbarmaya gittik, kendimi yatağa
    attığımda salak salak gülümsediğimi fark ettim..ohh ulan..ne eğlenmiştik be..önce bedenen, sonra
    manen coşmuş, ibretlik sohbet ve paylaşımlarla muhabbetin dibine vurmuş, yeri gelmiş
    gülmekten nefessiz kalmış, yeri gelmiş efkarlanmıştık..
    yeni yıla nasıl girersen öyle geçer derler ya,
    geçen yıla nasıl girdiğim malum, nasıl geçtiği de tabi.. (sürtünme katsayısı)
    bu yıl da girdiğim gibi geçerse, muhtemelen elizabete talim edeceğim ama fena halde abaza
    ortamı kasacağım sanırım (:
    ne olursa olsun, bu kadar çok sevimli abazayla bir arada olmak, o topluluğun bir parçası olmak
    güzeldi..iyi çocuklarız lan biz aslında..valla bak..pamuk gibi adamlarız..üzüyorlar bizi.. (:
    panpalar son bir part daha atayım sonra kaçacağım, gaza gelmiştim ama pilim bitti (:
    http://fizy.com/#s/3wl5x2
    dönemin son haftası gelip çatmıştı..
    aslında tam şöyle genel bir değerlendirme yapmalık part bu ama, onu yarın geceye erteliyorum,
    onun yerine hikayeyi ilerletelim, zaten yeterince geri kaldı..
    sınavlar yaklaşınca, adettendir, tüm dönem konuşmadığınız, hatta selamlaşmadığınız tiplerle bir
    anda samimi olursunuz, bunlar böyle kültür mantarı gibi sağdan soldan biterler, zira ya sizden not
    isteyeceklerdir, ya da yine sınavlarla ilgili bir takım menfaatleri filan vardır, vardır da vardır yani..
    ···
  15. 1165.
    +2
    eh abiniz de iyi bir öğrenci sayılacağı için (inanılır gibi değil demi :p) bu kültür mantarlarına
    fazlasıyla maruz kalıyor,
    vizelerim, yaşadığım duygusal karmaşalara rağmen beklentilerimin üzerinde notlarla
    noktalanmıştı, finallerde, kütle aktarımı denen gibilmiş ders haricinde barajı geçmem yetiyor, bu
    ders içinse biraz daha fazlası lazım..
    neyse, gelen giden, danışan, paylaşan derken, bir gün sınıfımızın gülü, medar-ı iftiharı, yerli
    fıstığımız ceylin yanıma geldi(epey uzun zaman sonra),
    vay vay, ceylin hanım, sen benim yanıma gelir miydin yeeaa, kaliteni düşürmeyelim la?
    ona böyle demedim tabi,
    klagib cicişliklerin ardından malum menfaatlerimizden faydalanıp (o benden ders amaçlı
    faydalanırken ben de göğüslerini, boynunu, dudaklarını bol bol inceleme imkanı bulmuştum,
    kötüye yormayın olm.. gözlem yapıyoruz..)
    neyse, bu alacağını aldı (ben de), teşekkür edip yol alır diye düşünüyordum ki, beni şaşırtarak,
    hem de şaşırtıcı bir konuda muhabbet açmaya çalıştı,
    "tsigalko, bir şey sorucam sana?"
    "tabi canım buyur? (:" (yavşak mode on)
    "senin okanla aran iyiydi demi? gitti o epey üzülmüşsündür?" deyip buruk şekilde gülümsedi..
    hım.. bayram değil, seyran değil..
    "aynen.. kardeşimi kaybetmiş gibi oldum" dedim atmosfere uyarak.. yalan da değildi hani..
    "doğrudur ya..görüşüyorsunuzdur ama hala?"
    hhaaaa şimdi anlaşıldı, hatun benim ağzımdan laf almaya çalışıyor, e tabi, sonuçta okanla olmak
    üzere olan bir münasebetleri söz konusuydu..ama işin garibi, insan bunu konuşmak için neden 1
    yıl bekler ki?
    "tabi tabi..msn den filan devamlı yazışıyoruz.. hatta geçen yaz istanbuldaydı, 1-2 hafta takıldık
    beraber (:"
    "aaa..ne güzel.." dedi, ama biraz bozulmuş gözüktü, sevgili okancığı türkiyelere kadar gelmiş ve
    ona haber bile vermemiş miydi yoksa?
    "ya öyle" dedim, sonra pis pis gülümseyerek, "sizin de aranız iyiydi okanla sanki? görüşüyor
    musunuz?" diye olta attım,
    ···
  16. 1166.
    +1
    Rez okucam
    ···
  17. 1167.
    +1
    Suraya rez yazam kaybetmeyem
    ···
  18. 1168.
    +1
    Ayrac 21
    ···
  19. 1169.
    +1
    Şurda bi rez alam
    ···
  20. 1170.
    +1
    Park edeyim okurum
    ···