-
901.
+1Rezimizi alalim
-
902.
+2gerçi, sanırım biz ruh hastalarının genel özelliydi bu, misal ebru, o da normal değil, ama öyle bir
öpüş yok yani..26 yaşımdayım, daha hala ebru gibi öpüşen birine rastlamadım..sonra ben,
kendim,ayıptır söylemesi iyi sevişirim, (öyle diyorlar :p) ve hayatım boyunca rastladığım ve bir
tanesi daha hikayemize konuk olacak olan bir kaç deli daha..
hepsinin, hepimizin ortak özelliği bu olsa gerek... güzel öpüyoruz..güzel seviyor, güzel okşuyor,
güzel sevişiyoruz..belki de ruhumuzdaki karanlıkları, ancak böyle anlarda, böyle davranarak
örtebiliyoruz..
o gece, hayatımda ilk ve son kez, resmiyette sevgili olduğum insanı aldatır ve kendi gözümde,
sonsuza kadar silemeyeceğim bir şekilde "şerefsiz" damgasını yerken, tuhaftır ki hiç pişman
olmadım..
hatta mutlu bile oldum diyebilirim..
bunda biraz da ceyda ile paylaştığımız şeylerin etkisi var..o gece bana anlattıklarını henüz
kimseye anlatmadım..buraya da yazmayacağım, çünkü bu benim hikayem ve korkarım onunkini
yazarsam, benimkine olan bütün ilginiz kaybolacaktır..çünkü bana bile hala kendiminki, onun
anlattıklarının yanında değersiz geliyor..
tanıştığımız, konuştuğumuz, seviştiğimiz her insandan bir şeyler öğreniyoruz..ben de o gece çok
şey öğrendim..bir şeyler (yine ve yeniden) değişti..bazı taşlar yerine oturdu, bazıları da olmaması
gereken yerde olduğu için devrilip gittiler..
tsigalko, o gece resmen restore olmuştu..knightçıların deyimiyle, bildiğin patch gelmişti var olan
sürümümün üzerine..
neye niyet, neye kısmet değil mi a dostlar?...
http://fizy.com/#s/2jxi15 -
903.
+3ertesi gün çok daha eğlenebildiğim bir gün olmuştu, sonuçta artık kasmıyordum, kafama
takmıyordum, yine bara gittik, doyasıya coştuk, eğlendik, saatlerce dans ettik ceyda ile, bir ara o
kadar koptuk ki, etraftakiler filan okey çekmeye başladılar, resmen filmlerdeki gibi..iki deli birbirini
bulmuş, nükleer bir etki yaratıp, yükselen mantarsı toz bulutu gibi, tüm dikkatleri üzerilerine
çekmişti..
bu kızla beraber romayı bile yakardık biz.. kendimi gibik fransız filmlerindeki uçuk çiftler gibi
hissediyorum..
biraz içip kafayı da bulunca sokakları birbirine kattık, sanırım bizim çocuklara da zor anlar
yaşattık, ama onlar da geniş adamlar olduğu için engellemekten ziyade ortak oldular, o gece
üniversite caddesindeki bizim o gubidik hallerimizi görenler için eve gidildiğinde konuşup
gülünecek komik bir anı olduk..
alper ve ilaydayı bıraktığımızdan daha kötü bulmamız ise bu gezi adına tek olumsuz şeydi
diyebilirim.. sanırım alper tekmeyi basacak bir kaç gün içinde..ama adam da haklı aq..o sıfat çekilir
mi bir ömür.. hatunun yüzü her daim memnuniyetsiz, her daim kavgalı..bu hikayeyi okumak gibi bir
hataya düşen kız var mıdır bilmiyorum, ama varsa onlara direkt olarak bir tavsiye (sizlerin
aracılığıyla da en-direkt olarak verilebilir tabi); dünyanın en güzel kızı ya da kadını olmanız bile,
bir erkeğin somurtkan bir yüzü ömür boyu çekmesini sağlayamaz..
yani en iyi ihtimalle bir taraflarınız buruşuncaya kadar çeker, sonra ilk fırsatta taça atar sizi.. -
904.
+3ve tam tersi ise, sadece pozitif, güler yüzlü bir kız olarak bile, fiziksel yeterlilikleriniz pek iyi
durumda olmasa bile* sizlere layık, kıymetinizi bilecek ve sizi gerçekten mutlu edebilecek hayat
arkadaşları bulabilirsiniz kendinize ki çevremde de epey örneği vardır, hepinizin çevresinde
vardır..
hem tipsiz* hem de somurtkan olanları ise dildoya.. öhm şey.. allaha havale ediyorum..
gece, ev sahiplerimizin söz verdiği gibi topluca bir şeyler yaptık, "okey döndük"
hayatım boyunca oynadığım en kötü oyundu diyebilirim, 3 ü bir kaç kez 9 olduğunu iddia ederek
gerekli serilerde kullanmak istedim *
hiç öyle sarhoş olmamıştım..ama o kadar da çok içmemiştim oysa ki..yani, daha yüksek skorlu
gecelerim olmuştur..ama bu sarhoşluğu arttıran başka bir etmen vardı.. biliyorum..ekstra bir
sarhoşluk..
pazartesi sabahı, çocuklarla vedalaşık bizlere gösterdikleri misafirperverlik için teşekkür ettik,
şöförümüz cihan da, sevgilisiyle yeterince düzüşmenin verdiği rahatlık yüzünden okunur bir
şekilde bize katıldı (uzak mesafe ilişkisi zor iş be beyler). arabaya binip şehrimize doğru yol
almaya başladık.. akşama oradayız..
yolun büyük kısmını ceyda ile el ele gittik, bana laf atmak için arkaya döndüğü anlardan birinde
bizi öyle gören alper in yüz ifadesi unutulmaz cinstendi.. ilayda la molalar dahil hemen hemen hiç
konuşmadılar.. desenize..buraya son derece karışık duygular içinde gelen 4 kişinin hisleri,
sonunda bir limana demir atmayı başarmıştı..bir ilişki bitiyor, bir diğeri başlıyordu... kader..
ama uzaklarda bir yerde,
grubun epey dışında,
bambaşka bir limanda,
bitmesi gereken bir ilişki daha vardı, -
905.
+2lanet olsun ki kırılması gereken bir kalp daha..
sevgili benim neyimeydi ki?
bana sevgili değil,
bir suç ortağı lazımdı..
ve sanırım ben o ortağı buldum..
takip eden panpalarıma iyi geceler..bu gece epey rahatladım lan bunları yazınca, sizleri
seviyorum görüşmek üzere.. *
şöyle bir şey panpam, buffalo olarak geçiyor ama ben bizon demeyi daha çok seviyorum,
söylenişi hoşuma gidiyor,
bizon-bizon-bizon..bir kaç kere tekrarlayınca beyin ambelesi geçirtebiliyor, çok hoş *
http://www.agaclar.net/galeri/showimage.php?i=216
iyi geceler panpalar, affınıza sığınarak bu akşam da mola vermemiz gerektiğini söylemem gerek,
el classico izliyorum, ondan sonra da yatmam lazım. ilerleyen gecelerde görüşmek üzere *
takip eden panpalara iyi geceler,
saat 01.00-01.30 gibi gelmeye çalışacağım, işimi bitirebilirsem daha erken de olabilir.
yorumlarınız için teşekkürler, başlık altında görüşmek üzere ;)
iyi geceler panpalar, işlerin ancak yarısını halledebilmiş olmama rağmen söz verdiğim için geldim.
ama çok fazla kalamayacağım, 3-4 part atıp zamanı biraz ileriye sararız -
906.
0Dursun burda rez
-
907.
+3sorulmuş, cevaplayayım bu arada, ceyda ile cinsel münasebetimiz * olmadı, ama olmuş kadar
oldu diyebilirim, daha çok hoşuma gitti hatta, sonrasında püsürüyle uğraşmak zorunda
kalmıyorsun. yabancı ülkelerde durum nedir tam bilemiyorum, sadece iki kere kısa süreli olarak
yurt dışına çıktım. ama muhtemelen orada gençler sevgilileriyle tam anlamıyla gibişebiliyorlardır,
burası ise türkiye beyler, gibersiniz üzerinize kalır, zaten kolay kolay vermezler de,hadi verdiler
diyelim, elli tane teranesi var ondan sonra..
o yüzden bakmayın siz, sürttürmek filan da iyidir, iki dakika zevk alıcam diye kafanızı allak bullak
ettiğinize değmez, ayık olun, amerikada yaşamadığınızı bilin,ona göre hareket edin. ;)
http://fizy.com/#s/12810x
nihayet şehre ve pause lediğim hayatıma geri dönmüştüm. tuhaf, ama eskişehirde geçen bu
haftasonu, bana kendimi adeta farklı bir boyutta hissettirmiş, sanki geride hiç bir şey
bırakmamışım, buranın dışında bir hayatım yokmuş gibi düşündürmüştü.
gözlerimin açık olduğu bir rüya gibiydi bu hafta sonu, sonunda ise, her rüyada olduğu gibi bundan
da uyandım malum.
pazartesi günü uyuyarak geçirdikten sonra, gece ebruyla buluştuk. beni çok özlediğini söylüyordu,
gece boyu yapmadığı şirinlik kalmadı,
"kız, bir hafta sonu yokum diye böyle oluyorsa, ara tatillerde napıcan sen * , acaba arada böyle
özletsem mi kendimi bir kaç gün? :p"
"üff ne var ya, özledik işte, bir de bugün yanımda böyle bir boşluk filan..alışık değilim * sen
özlemedin mi?"
güzel soru.. -
908.
+2o gece, en iyi yaptığım şeyi yapıp, rol yapmaya devam ettim.. söylenecek sözler ve alınacak bir
karar vardı evet, ama öncesinde bunu bütün yönleriyle kafamda tartmam ve en uygun yöntemi
seçmem gerekiyordu.. ikinci bir mine faciasıyla karşı karşıya olabilirdim.. hatta daha da beteriyle..
ebruyla geçen cıvıltılı gecemizden sonra, aslında şu anda sahip olduğu huzuru ve ortamı
bozmanın hiç mi hiç gereği olmadığını hissediyordum. ama öte yandan ceyda ile ortak
yönlerimizin, ortak acılarımızın ve amaçlarımızın da fazlalığı, onun benim için uzun vadede çok
daha uygun bir eş olabileceğini, onunla daha mutlu ve huzurlu olabileceğimin habercisi gibiydi..
insanoğlu işte..hep daha fazlasını istiyor,
daha iyisini,
daha güzelini,
daha pahalısını,
daha parlağını,
daha göz alıcısını,
daha özelini..
hep daha fazla..hep.. bunun bir üst limiti yok neredeyse.. günün birinde, artık neredeyse her şeye
sahip olduğunuz anda, ya da daha doğrusu, her şeye sahip olduğunuzu sandığınız anda, aslında
elde etmesi en kolay olan şeyi "mutluluğu" elde edemediğinizi görüyor ve bir gece, bir otel
odasında ya da evinizde aşırı dozda uyuşturucu ya da alkolde ölü bulunuveriyorsunuz.. -
909.
+2bunun örnekleri o kadar fazla ki, zaten çoğunu siz de biliyorsunuz, jimi hendrixler, kurt
cobainler.. geçenlerde amy winehouse..bir zamanlar marilyn monroe..
her şeye sahiptiler.. para,şan, şöhret, saygı, hayranlık..her şeye..
ve bir gün, kendi nefisleri adına en yukarıya, zirveye vardıklarında, aşağıya bakmayı akıl ettiler
nihayet,
zirvedeydiler! her şeyin üzerinde..her şeye sahip!
tek bir şey hariç belkide.. gerçek bir sevgi ve huzur.. zira insanlar onları sadece ünlü, yetenekli ya
da zengin olduğu için seviyordu, ya da en azından onlara öyle göründü..
işte bu sefer, fellik fellik aramaya başladıkları mutluğu(daha doğrusu sahtesini), zararlı
alışkanlıklarda ve bağımlılıklarda buldular,
sonra biz de onları hayatlarının baharında otel odalarında ölü halde bulduk..
insanoğlu çok tuhaf..her zaman kıskanılacak bir şey bulabiliyor, sahip olduklarını kolayca
değersizleştirip, kağıt üzerinde, onun sahip olduklarına kıyasla çok daha kolay elde edilebilen
şeyler için gözünü karartıp, o zirveden kendini aşağıya bırakıveriyor..
işte ebru da, benim zirvemdi bir nevi.. hayatım boyunca sahip olamadığım huzuru ve bağlılığı
veriyordu bana, biliyorum ki benim onun kadar kimse sevemezdi..
ama ben de baktım o zirveden aşağıya.. aşağıdakiler, benim sahip olduklarıma imrenirken, ben,
onların "gerçek mutluluk"larını kıskandım, kendiminkinin sahteliğine, kendimi inandırarak..
ve ceyda, benim olası bağımlılığım olmak için çok ama çok uygun görünüyordu.. kendimi tepeden
aşağıya bırakma nedenim.. hiç açılmayacak ya da yarı yolda sönecek olan paraşütüm.. yere
çakılma sebebim..
sendelediğimi hissettim.. zirvenin oksijeni fazla gelmişti.. başım dönerken, kendimi, biraz da istem
dışı bırakıverdim boşluğa..
buluşmadan dönünce, ertesi gün, okul çıkışı ebruya durumu anlatmaya karar verdim. -
910.
+3o gece, uzun bir aradan sonra tavanı seyretmiştim yine.. diğer odanınkinden pek de farklı
sayılmaz, ben daha ziyade oraya alışkındım ama, bu da aynı.. tavan tavandır işte *
yurt servisinin içinde tolgayla yan yana yol alırken, vefalı dostum bendeki sıkıntıyı farketmiş olmalı
ki sordu,
"noldu la daha kendine gelemedin herhalde, daha bana anlatacakların var ona göre ;)"
"iyiyim ya..anlatırım kanka.. zaman bol.."
"sen bir şeye mi bozuldun yoksa yorgun musun aq?"
"yorgunum be abi.. neye bozulcam"
"ne biliyim, bi durgunluk var da üzerinde.."
"uyumamaya çalışıyorum.."
"aynen lan..şu gece oturmalarını azaltmak lazım, öğlene kadar ayılamıyorum sonra"
tolga benim uykusuzluğumun gerçek nedenini henüz bilmiyordu..ona olanları henüz tam
anlamıyla anlatmamıştım..bu gece yapacağım harakiri den de haberi yoktu tabi.. söyleyip de aynı
sitemleri duymak istemiyordum..bu benim hayatım.
araçtan indim, beynimi oyan düşüncelerle dalgın dalgın sınıfa giden koridora girdiğimde beni
büyük bir sürpriz beklediğini nereden bilebilirdim?
ozanın sitem dolu sesi yankılanıyordu, "ne istiyor bir bilsem anlamıyorum ki abi! her şeyimi
verdim ya..her şeyimi!" -
911.
+4kulak kabarttım, koridordaki kaloriferlerden birine yaslanmış, başındaki iki üç elemana dert
yanıyordu.. çocuklar bunu teselli etmeye filan çalışır gibiydi..
kalbim yerinden hopladı, lan yoksa?!
heyecanımı saklamaya çalışarak sınıfa girdiğimde, ayşen in, çengel burun ve bir kızla daha
sıranın birinde yüksek fısıltılarla konuştuğunu gördüm, ayşen in yüzü epey bozuk görünüyordu,
ağladı, ağlayacak..
şu, duygularımın yüzüme vurması olayı belki de en çok o an zor durumda bırakırdı..ama tabi
bunun kontrolü üzerinde çalışmamış olsaydım. bir süredir, beni surları olmayan orta çağ şehirleri
gibi savunmasız bırakan bu özelliğimi artık kontrol edebiliyor, dahası yönlendirebiliyordum..
böylece yüzünden anasının kızlık soyadı bile belli olan bir adamken, yavaş yavaş "pokerface"
denen tipe dönüşmeye başlamıştım.
hakkını verelim, bu konuda en büyük yardımcım ebru oldu (tabi farkında olmadan), zira kız bu
konuda doğuştan yetenikliydi, biliyorsunuz, ebru ve ifadesiz suratı ;)
gidip benimkinin yanına oturdum, selamlaştık, öpüştük.. sınıf henüz boş sayılırdı, erkenci olan
belli kesim gelmişti sadece..ve o belli kesimin içinden nefret ettiğim ayşen-ozan ikilisinin arasında
bir takım olumsuz gelişmeler yaşanıyor gibiydi. malum, az sayıdaki tayfa bunları çember içine
aldıysa.. muhakkak bir şey var demekti..
beklentimi ve sevincimi gizlemeye çalışarak ebruyla havadan sudan konuşmaya çalıştım..
bir süre sonra sınıf doldu, nihayet hoca da geldi, herkes yerli yerine oturunca fark ettiğim bir detay
yeniden kalbimi gümbürdetmeyi başardı -
912.
+2birbirinin siyam ikizi gibi, züt züte dolanan süper çiftimiz, bu sefer birbirinden bir kaç sıra
uzaklıkta, ayrı oturuyorlardı..
ciğerlerimden, midemden yükselen "ohh olsun" dalgasını kontrol etmek çok zordu gerçekten..
resmen çalkalanmış şişe kolalar gibi köpük köpük olmuştu içim..bir açılsa, şampanya gibi
püskürecek..
kavga etmişlerdi..hem de pek hafif sayılmayacak biçimde olsa gerek.. ilişkilerinin stabilitesi
bozulmuştu..
gülümsemek için kıpraşan dudaklarımı zar zor hakimiyet altına alıyordum.. huur çocukları
ayrılacak mıydı yoksa?
hem de sınıfın içinde tartışmış, küçük çapta da olsa rezil olmuşlardı..
bu çapın pek küçük olmadığını, bu gün mevzuyu ebru dahil 3-4 kişiden daha duyunca görmüş
oldum..
sınıf çalkalanıyor gibi görünüyordu..ee, milletin ağzı torba değil ki büzesin.. zaten millet olay olsun
diye bekliyor aq..
bu arada yanlış anlaşılmasın, milletin gelip de bana söylediği yok "bunlar kavga etmiş" bilmem ne
diye..ben duyuyorum konuşmaları, kulak misafirliği gibi..
bana direkt olarak söyleyen sadece ebru ve necati oldu,
ebru, "senin kankalar kavga etti bugün" diyerek beni epey gıcık etmeyi başardı..
necati ise, "abi ayşenle ozan, tartışmış galiba, duydun mu?" gibisinden temkinli bir şekilde
içindekini çıkarttı,
ben de, "beni enterese etmez, beter olsun amklar" diyerek kendimle çelişen gülücüklü cevaplar
verdim..
evet..
beni enterese etmezdi,
ama hoşuma da gitmedi desem yalan olurdu... bir zamanlar bana kapasitelerinin üzerinde acılar
yaşatan bu iki vasat ve değersiz varlığın, şimdi kendi başlarını yemesi hoşuma giderdi..
kimin gitmezdi ki?
hım..
alper in gitmezdi..
ama benim hoşuma gitti işte..
ve sanırım, bir süredir kendime sorduğum soruların da cevabını bulmayı başarmıştım o gün -
913.
+3ama ortaya yepyeni bir soru çıkmıştı bu sefer.. yepyeni bir "sorun"...
cevaplanan sorum, yani "acaba ayşeni gerçekten sevmiş ve bana attığı kazık yüzünden mi böyle
kötü etkilenmiştim? yoksa zaten benim tak yoluna giresim vardı da, bu olay bahanem mi
olmuştu?" sorusu, nihayet cevabını bulmuştu..
benim ayşeni sevdiğim filan yoktu beyler.. yani, sevmiştim tamam ama, öyle aşık filan
olmamıştım.. sadece, biraz fazla hoşlanmıştım.. aşık olan alperdi.. onun, sinem e olan aşkı,
katıksız, yalansız ve tamamen gönüldendi..,işte bu yüzden, kız ona hayatının kazığını dahi atmış
olsa, başına kötü bir şey gelsin istemez, geldiğinde de üzülürdü.. zaten o olaylar neticesinde, en
çok o üzülmüştü...
oysa bana bakın! ayşen mutsuz olacak diye, neredeyse zil takıp oynayacağım!
uzun süredir cevaplandırmaya çalıştığım, ama bir türlü objektif yaklaşamadığım bu soruyu,
böylelikle ortadan kaldırmış oluyordum..
hayır, ayşene en başında bile aslında aşık olmamıştım..
ve evet, benim, içimdeki şerefsizi ortaya çıkarmak için sadece bir bahaneye ihtiyacım vardı ve,
tıpkı franz ferdinand ın avusturya-macaristan tahtının veliahtını vurması, nasıl "sözde" savaş
nedeniyse, ayşenin bana attığı kazık da, benim sözde bin olmaya çalışma nedenimdi..
olmayan bir şeyi yaratmaya çalıştığım filan yoktu benim.. zaten olan, ama sevgi dolu aile ortamı
ve iyi geçirilen bir ergenlik dönemi nedeniyle üzeri kapanan, körelen bazı özelliklerimi ortaya
çıkarmaya çalışıyordum sadece..
tsigalko bunca zamandır sadece özüne dönmeye çalışıyormuş...
bu ani keşfimden ötürü, sevinsem mi, üzülsem mi bilemedim.. -
914.
+3ama kaygılanmam gereken başka bir mevzu vardı şu anda önümde.. ebru ile olan ayrılma
planım..
eğer ayşen ve ozan ayrılma durumuna gelmişse, ve ben de tam bu olayın üzerinde ebru ile
köprüleri atacak olursam... aman allahım, bunun ne kadar korkunç şekillerde yorumlanabileceğini
düşünemiyorum bile... of of of..evlerden ırak..
hay dıbına koyayım ya..ne olurdu bir hafta sonra filan kavga etseydiniz? hem o zaman durum tam
tersi anlaşılırdı ve ayşen kaltağı zor durumda kalırdı..
oysa şimdi ihale bana kalmıştı..
ilişkimizi ve onun sözde kusursuzluğunu neredeyse tüm sınıf bilirken, böyle bir olayın ertesinde
bu ilişkiyi bitirmek, hem ebrunun hem de insanların kafalarında, benimle ilgili, asla düşünmelerini
istemeyeceğim türden yargılar oluşturabilirdi..
gerçi kimin ne dediği çok da gibimde değildi ama, beyler..ne olursa olsun, orası benim sınıfım..ve
böyle bir durumun üzerine, orada 2.5 sene daha geçmek bilmez yani..o yüzden aptalca bir
hareket yapmamam lazım.. insanların bana karşı en azından nötr olması lazım.. eğer şu anda ve
şu durumda ebruyla ayrılacak olursam, içten içe herkes bana kin güdüp "vay huur çocuğu
vaayy" diyecektir..
kendime acımıyorsam bile anneme babama acıyorum..her ne kadar, gözümde değersiz
insanlardan gelecek olsa da, bu tarz düşüncelerin hedefi olmayı hak etmiyorlar..
diyorum ya..bir soru cevaplanıyor, yerine hemen daha zor bir başkası geliyordu başıma..
şimdi ne halt yiyecektim ben beyler?
panpalar, söz verdiğim üzere bir kaç part attım, gidip işleri yetiştirmem gerek. anlayışınız ve
yorumlarınız için teşekkürler,
görüşmek üzere * -
915.
+2Devam etmezsen seni giberim
-
916.
+1Doğuştandır panpa korkma
-
917.
+2Efsaneler ölmez
-
918.
+1Rezerved
-
919.
+1REEEEZZZEEEERRRRVUUUUAAAARRRRR! AAAAAAĞĞRRR
-
920.
+1 -1rezervasyon
-
kayraaa nerdesinn lan hadi gel gelsene
-
mancığı koklayınca hafif 1 toşak kokusu geliyorsa
-
ufuk ramoyla ilişkiye girerken korunuyor musun
-
tombalak karılara çıldırıyorum aga
-
altinci fotolarını düzeltin yeter
-
imcicilerin kronikleşmiş sorunlarından biri
-
ulan huuur cocukları takribi 4 dakikadır onlaynım
-
kamyon kamil gel bakalım buraya
-
4 trend birden vayyyy
-
dul yada bosanmis kadin buldugunuzda
-
halam melissa ve babam
- / 1