/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 776.
    +2
    "olabilir.. şirin bir yer, ama.. şey gibi burası biraz (yan ve arka masada cıvıldamakta olan iki çifti
    daha göstererek) sevgili mekanı gibi yani.. biraz gerilebilirler * "
    "gerilsinler gerilsinler.. inceldiği yerden kopsun * "
    yurda döndüm, tolga odada necoyla oturmuş hararetle bir şeyler tartışıyor,
    "... ben daha ne yapayım aq..ne bekliyorsa.. yanlış mıyım aga?"
    "nabıyonuz lan dalyaraklar?"
    neco:
    "iyi bro, seni sormalı * "
    tolga:
    "nerdesin lan gibik? * "
    "geldim olm ya..işim vardı merkezde.."
    "bitmedi senin işin amk * "
    "siz ne yapıyonuz lan burda tıkılmışısınız?"
    "yok ya, öyle necati geldi, konuşyoruz havadan sudan.."
    "hee iyi bakalım..ben bi yemek yiyim, gelicem" dedim.
    salona indim, o ara ben yemek yerken necati de odadan gider diye düşünüyorum, şimdi çocuğun
    yanında "aga gel akşam çıkalım" dersem olmaz, bana sadece tolga lazım, necatiye ihtiyacım yok
    bu gece..
    odaya tekrar döndüğümde düşündüğüm gibi tolga yalnızdı, baktım botlarını bağlıyor,
    "nereye la?"
    "abur cubur alıcam ya akşam için, bitirmişim.."
    "bak ne diycem bende sana, bırak abur cuburu, bu akşam çıkalım mı senle bi?"
    yüzüme tip tip bakıp,
    "olm bak gene ebruyla filan kavga ettiyseniz.."
    "yok lan ne kavgası.. çıkarız öyle işte, içimden geldi.."
    "kanka alper in, alperdi demi adı, heh.. onlarla filan buluşacaksak gene boşver.. bana hitap etmiyor
    o tayfa.."
    "hay aq senin be, bi konuşturmadın, olm ikimiz takılıcaz lan..ne hıyar adamsın.. istemiyorsan
    gelmem de aq.."
    bozuk atınca bu yeniden eski, anlayışlı haline döndü, bana biraz kırgın olduğunu anladım o ara,
    "ayıp ettin kardeşim..her zaman gelirim de, sen bu aralar paso bir yerlerde olduğundan.."
    "pff olm karı gibi trip atma, kıskandın mı lan beni? :p"
    ···
  2. 777.
    +2
    "gibtir.."
    "tamam, akşam çıkarız, bebişim ;)"
    "bir şey istiyon mu marketten?"
    "neskafe al, amk vizeleri geliyor, stoklayalım"
    "haa..aynen.."
    tolgayı ikna etmek kolaydı,
    bu aralar biraz ayrı takılmak durumunda kalmıştık, ebruydu, alperlerdi derken çocuğu ihmal
    etmiştim sanırım..eh iyi, bu gece gönlünü muhteşem bir şekilde alacaktım nede olsa,
    ebruya mesaj attım,
    "benimki tamam :p"
    http://fizy.com/#s/1tjuny
    bir süre sonra da ebrunun mesajı geldi,
    nilay çok şaşırmakla beraber kabul etmişti davetini,
    herhangi bir terslik olmaması için, çiftimizi direkt olarak kafede buluşturacaktık, ebruya ısrarla
    "erken gelin siz" dememe rağmen, bilin bakalım kim erken gitti?
    tabi ki biz..
    her 4 masanın 3 ünde yiyişen çiftlerle dolu mekana erkek erkeğe girişimizi düşünün
    beyler..duvarlar pembe böyle, kahve istedik, yanında kalpli çikolata filan geldi, beni tanıyan
    garson kız sanki her an gülecekmiş gibi bakıyor..
    tolga rahat görünmeye çalışıyordu ama o ana kadar sakin duran son çiftin de öpüşmeye
    başlamasından sonra kendini kaybetti, karşıdan bana doğru eğilip;
    "aga muallak misin aq, ne lan bu mekan böyle gibik, başka yer mi bulamadın?" dedi şaşkın şaşkın..
    ben bir yandan gülüşümü bastırmaya çalışıyorum, bir yandan ebruya geç kaldıkları için
    küfrediyorum içimden..
    tolgaya bir şey demedim, bu gene,
    "şu kahveyi içip kalkalım aq..acemiliğimize verirler o zaman belki..şu çikolatanın şekline
    bak..dıbına koyim emi senin..bir de adam şehri biliyor diyoruz.."
    ben en son dayanamayıp güldüm..bu baya baya gerildi çünkü,
    "aga sakin ol, az otur bakalım.."
    "valla tsigalko hiç boşuna abi seni öpmem"
    "ahaha öpeceğin birini biliyorum ama ;)"
    bu bir kaç saniye, söylediklerimi anlamlandırmaya çalıştı, sonra gözleri iri iri açılarak,
    ···
  3. 778.
    +3
    "lan, olm..lan yoksa?"
    "nilayla ebru birazdan gelecekler kanka evet * " dedim pis pis gülümseyerek..
    "hayy..gibtirrrr..olm niye söylemiyorsun lan baştannn?? bak bakiyim saçım filan iyi mi? amk
    bilsem öbür gömleği giyerdim yaa..hay sokayim sana emi aga yaaa... "
    ben artık sesli gülmeye başladım..
    "tamam lan sakin ol, iyisin iyisin, elleme saçını güzel..insan bir teşekkür eder pezo * "
    "üff..olm harbi iyi miyim şu an?"
    "iyisin rahat ol, nerdi kaldı bunlar da ya..harbi gay gibi olduk burda * "
    "burayı da bilerek seçtin demi? olm sen var ya az değilsin ha..yalnız beni de aşağıladın, bunu
    yazdım bir kenarıya.."
    "niye lan? ne alaka?"
    "ne o öyle gizli gizli buluşturmaya çalışmalar filan? ben kendim ayarlayamıyom mu?"
    "e ayarlıyamıyon aga?? 2 aydır hala fasulyenin faydalarındasınız aq..olm bak, biliyorum bu kıza
    ciddi yaklaştığınız, öyle çok hoşlanınca açılması zor oluyor, farkındayım, ama sen biraz
    rahatlamaya çalış, ayrıca bildiğini de çaktırma durumu, sen de şaşırmış gibi filan yap..zaten
    söylemeyecektim aslında ama, durum malum, beni yanlış anlama diye söyledim x)"
    tolga sabırsızlıktan dizlerini filan zıplatmaya başlamıştı artık,
    ne güzel lan..acaba bir daha öyle bir heyecan yaşayabilecek miyim? ne kadar saf ve katıksız bir
    duygu..senin yerinde olmak isterdim tolga..inan kıskandığım bir adamsın...
    beyler son partımızı girelim, epey yazdım bugün, yılbaşı dolayısıyla bir-iki gece ara vericez
    malum, güzel bir yerde bitsin istedim *
    http://fizy.com/#s/1ai7br
    derken benim fıstık, yanında şaşkın ve meraklı bir nilay olduğu halde kapıda belirdi..ben ileriye
    bakıp gülümsemeye başlayınca tolga da anladı durumu,
    ···
  4. 779.
    +1
    "noldu, noldu lan? geldiler mi?"
    "şşşş.. bakma sakın, senin de haberin yok ;)"
    kızlar masamıza yaklaştı, nilay beni görünce daha da şaşırdı, ahaha çok komikti lan o anki yüz
    ifadeleri bak hala hatırlarım x)
    ebru masaya geldi,
    "merabaaa" dedi kocaman bir gülümsemeyle, "tolgacım, naber?"
    tolga kalktı yengesiyle selamlaştı, "iyidir, * " deyip şaşkın bir ifade takınmaya çalıştı,
    ben de benim kıza sarıldım, sonra nilayla sarıldık, nilay tolga acayip bir selamlaşma yaşadılar,
    ben tolgayla tekrar sarıldım galiba, falan filan ortalık karıştı *
    neyse..
    nihayet herkes sağ salim masaya oturmayı başarmıştı, karşımda oturan tolganın damat gibi önde
    bağlı elleri, nilayın yanaklarındaki ekstra pembeleşme (soğuktan sıcağa girme nedenli olsa bir
    yere kadar ;) ) böyle masada bir pozitif gerginlik, ne konuşacağını bilememe,
    sonra ben dayanamayıp,
    "eee, daha daha nasılsınız * " dedim geyik olsun diye.. zaten boşalmak için yer arayan
    arkadaşlarım bu zayıf ölçekli esprim karşısından sanki zütlerine purzi * kaçmış gibi güldüler..
    ben bir yandan heyecana ortak oluyorum, bir yandan da yine gözlem peşindeyim.. tolganın ve
    nilayın hareketleri son derece ürkek ve fazlasıyla doğal.. yani, kasılmaları bile doğal bir durum...
    karşımda birbirinden gerçekten hoşlandığına inandığım ve son derece gergin durumda olan,
    müstakbel bir çift var..
    böylesini her zaman göremeyebilirim, iyi izlemeliyim..
    ben masada konuşan olmaya devam ettim, onlar da sürekli bir gülme halinde ortamı iyice ısıttılar,
    sonra ebru bana ortak oldu, derken ben tolgayı ara paslarıyla oyuna soktum, cesaretlenen tolga
    nihayet nilay a direk olarak hitap etmeye başladı,
    ···
  5. 780.
    +1
    ben nilayı gaza getirdim, ebru tolgayı
    cesaretlendirmeye devam etti,
    ama tüm bunlar subliminal şekilde oluyor, misal biz aslında başka bir şey konuşken birden oradan
    sıçrayıp tolganın bir özelliğini övüyorum,
    ya da ne bileyim, tolgayla nilay ı filan birbirine soru sormak zorunda bırakıyorum..
    ya en yapacaktım aq? ilkokullular gibi "doğruluk-cesaret" oynayacak halimiz yok ya..
    nihayetinde, ebrunun ekstra performansıyla konuyu aşka ve ilişkilere getirmeyi başardık(ki bu
    konuda kendisi oldukça iyidir biliyorsunuz :p)
    bir süre bu konudan konuşmamız, az önce gülen eğlenen masanın üzerine ciddiyet ve tatlı bir
    ağırlık çöktürmeyi başardı..
    artık o noktadan sonra geri dönüş olmazdı.. hatta ebru o kadar ileri gitti ki, bana açılışını filan da
    fazla detaylara inmeden anlattı..
    sanki nilay a "sende yapabilirsin kızım ya" der gibiydi..
    bense bu konuda ne kadar müteşekkir olsam da, ilk adımı atanın ben olmam gerektiğini filan
    söyleyip tolgaya "kızdan bekleme abicim, sen erkek adamsın" demeye çalıştım..
    o şekilde biraz daha konuşup bizim utangaç aşıkları iyice kıvama getirdikten sonra ebru eline
    telefonunu aldı,
    "aaa..ya benim hemen gitmem lazım çocuklar, bu akşam ailecek bir yere gidecektik.. dalmışım
    konuşmaya, annem aramış.. neyse şimdi çıkarsam fazla geç kalmam... ay kusura bakmayın ya
    cidden, başka zaman daha uzun otururuz inşallah * " deyip, masanın altından ayağıma bastı..
    anladım aq..heralde seni yalnız yollayacak değilim..
    "aşkım ben seni bırakayım madem" dedim..
    ikili tongaya geldiklerini anladılar mı bilmiyorum, ama anlasalar bile ne fark ederdi ki o durumda? *
    tolga hareketlenir gibi oldu, dedim hemen,
    "abi adisyonu biz hallederiz ;)" sırtını sıvazladım, masadan kaçtık ebruyla
    ···
  6. 781.
    +2
    ehehe,
    çiftimiz sonunda yalnız kalmıştı..
    ebruyla kafeden çıkınca zor tuttuğumuz kahkahalarımızı koyverdik gitti..
    "ayyy çok heyecanlı ya..olurlar mı dersin? inşallah olurlar * "
    "olurlar bence.. ikisi de seviyor zaten.. bakıyorum sen nilayı baya sahiplendin filan ;) artık
    seviyorsun herhalde?"
    "iyi kız ya..başta yanlış düşünmüş olabilirim ama sonradan ısındım * "
    "iyi iyi.. güzel bir dörtlü olabiliriz o zaman :p"
    "aaa ben yalnız seni isterim" deyip boynuma atıldı..
    "şimdi napıcaz?" dedim.
    "bankımıza gidelim mi?" (bir zamanlar mine ile ikimizin olan bank... )
    "gidelim * ama onlar da oradan çıkınca bu yola girebilirler, fazla oturmayalım..;)"
    "onlar oradan çıktığında artık dünya umurlarında olur mu sanıyorsun? * güzel bir çift olarak
    çıkacaklar ordan.. bizi görseler bile güler geçerler, hatta belki teşekkür ederler * "
    "tsigalko?"
    "efendim?"
    "o demin söylediğinde ciddi miydin?"
    "hangisinde?"
    "hani şu, önce ben söylemeliydim filan dedin ya, tolgaya gaz mı veriyordun sadece yoksa sahi
    miydi?"
    durdum, ona doğru dönüp yüzünü ellerimin arasına aldım, dudaklarına becerebildiğim en içten
    şekilde tatlı bir öpücük kondurdum..
    "sence?" dedim, gözlerimi göz bebeklerinden ayırmadan..
    "çok seviyorum seni.." deyip sarılarak karşılık verdi..
    "sen hayatım boyunca karşıma çıkan en güzel şeysin.." diye devam ettim..
    beni saran kollarının sıkılığı arttı.. öyle kaldık biraz.. sonra da bankımıza giden yolda, aşıklar
    yolunda, bir başka kış gecesini daha koyun koyuna geçirmek üzere kaybolduk..
    ha bu arada,
    onun karşıma çıkan en güzel şey olduğu konusunda ciddiydim..tek sorun, öncesinde
    gördüklerimin fazlasıyla kötü-çirkin ve yozlaşmış olmasıydı,
    işte bu yüzden ben de sadece kötü-çirkin ve yozlaşmış bir adamım..ve herhangi bir anlamda
    güzellik kavramı,
    ···
  7. 782.
    +2
    gibimde bile değil...
    takip eden panpalara teşekkürler,
    becerebildiğim ilk an devam edeceğim, görüşmek üzere ve
    "iyi seneler"
    umarım 2012 hepimizin hakkında hayırlı olan şeyleri bize sunar ve ya onlara daha da yaklaştırır
    bizi.. öpüldünüz ;)
    selamlar panpalar, ufak talihsizlikler yaşadım o nedenle 2-3 gündür değil sözlüğe girmek,
    yataktan bile çıkamadım.
    perşembe gecesi kaldığımız yerden devam ederiz, takip edenlere teşekkürler *
    selamlar panpalar, bu gece 00.00 gibi devam ediyorum, başlık altında görüşmek üzere *
    takip eden panpalara tekrar iyi geceler, geçmiş olsun dilekleriniz için de teşekkürler, ufak bir kaza
    atlattım *
    hikayemiz devam ediyor..
    entry giremiyorum lan
    sol... sağ.. tekrar sol..
    arka plandaki hareketli müziğin ve darbelerden çıkan efektlerin de verdiği gazla, partnerimin eline
    geçirdiği bloklara ardı ardına yumruklarımı sıralıyorum..
    tekrar sağ... sol..sol.. sağ..sol..
    müthiş bir deşarj yöntemi, vücuda faydalı.. bunu nasıl daha önce keşfedememişim?
    pelte olmuş bir biçimde, kollarımı bükmeye bile zorlanır vaziyette bitirdiğim bir kick taks
    antrenmanının ardından yurda doğru yola koyulmuştum..
    puff.. hayatım yoğun mu yoksa bana mı öyle geliyor?
    düzenli bir ilişki
    düzenli spor
    farklı arkadaş grupları
    farklı istekler
    farklı planlar
    1 i fazladan olmak üzere 8 ders.. alınması gereken iyi puanlar..
    bunların hepsine birden sahip olmak ve idare edebilmek pek kolay iş sayılmaz, hele ki benim gibi
    zaman bencili bir insan için..
    ···
  8. 783.
    +3
    başta tolga ve ebru olmak üzere, bilen arkadaşlarım vizelerin ortasında bile spora devam etmemi
    yadırgasa da, bu benim için bir iç disiplin meselesi. zamanı yönetmeyi, onu iyi kullanmayı
    öğreniyorum, bazen pastanın bazı dilimlerinden fedakarlıklar yapmak gerekiyor (hele ki böyle
    sınav zamanları) ama altından kalkamayacağım bir durum olmamalı..
    panpalar bir sorun var sanırım sözlükte, partları giremiyorum tam olarak
    neyse bakalım, şimdilik word e yazıyorum, ilerleyen saatlerde tekrardan atmayı deneyeceğim
    :) panpa anlıyorum ama bir sıkıntı var, sebebini anlayamadım, baksana boş geliyor entryler..:/
    ..böyle zamanlar hep ilk özveriyi uykumdan yapmışımdır, evet, 8 yerine 6, gerekirse 6 yerine de 4
    saat uyurum.. uykunun beni hantallaştırmasına izin vermemeliyim.. tabi tamamen uykusuz
    kalmak da olmaz, vücut direncimi korumam lazım..
    sonra, dünyanın en anlayışlı kız arkadaşı ebru sayesinde birlikte geçirdiğimiz zamanlardan kesinti
    yaparak o cephedeki birliklerimi benim için vazgeçilmez olan alanlara kaydırıyorum,
    ···
  9. 784.
    +2
    arkadaşlar.. sevgililer.. yatağım.. onların bir yere gittiği yok..ama zamanla yarıştığım bu hayat
    düzeninde az önce bahsettiğim iki maddeyi kesinlikle kontrol altında tutmaya ve öncelik vermeye
    çalışıyorum.
    yine de hayat son derece karmaşık bir organizma (evet, tamamen organik bence) ve çoğu kez
    evdeki hesap çarşıya uymadığı gibi, küçük aksilikler ve sürprizler de yaşanabiliyor,
    kurduğunuz alarma rağmen uyuyakalıp 90 dakikalık sınavın son 40 dakikasına yetişebilmeniz gibi
    mesela..
    beyler, aramızda kalsın ama bu geçen dönem ki vize performansımı, bu kez mumla arıyorum
    (hem de onca ağırlık vermeme rağmen)
    kafam karışmış ve ters köşeye yatmış bir şekilde çıktığım her sınav sonrası, "iki koltukta
    taşıyabileceğimden fazla mı karpuz yükleniyorum acaba?" diye kendime sormadan edemiyorum..
    sokayım.. yoğun hayatıma.. sahte bir şişkinlikten başka bir şey değil oysa ki..
    ben hayatın içine gittikçe daha fazla sıkışırken, benimle aynı paralelde olan dostlarım ise sanki
    daha da rahatlıyor gibi,
    tolga, vizeler arefesinde başlayan ve yoğun sınav haftalarını henüz geride bıraktığımız şu
    günlerde de doludizgin devam etmekte olan bir ilişki yaşıyor nilayla.. güzel çift oldular.. buna
    vesile olduğum için mutluyum. öte yandan, bir diğer yakın arkadaşım alper (ki son
    paylaştıklarımızdan sonra artık daha da yakınız) kafasını boşaltmasının da sayesinde, sallantıda
    olan ilişkisini biraz toparlamış gibi görünüyor,
    ebru..o zaten her zaman mutlu, hiç şikayet etmiyor.. yorgunluktan mızmızlaşan tsigalkoya bile
    sevecen bir şekilde katlanmayı başarıyor.
    oradan oraya koşturmakla geçen ve iyice monotona bağladığım hayatımda benim de biraz
    değişikliğe ihtiyacım var gibi görünüyor, alper gibi, ben de kafamı biraz dağıtmalıyım. telef olmuş
    bir şekilde çıktığım sınav haftasının ardından şöyle sağlam bir içim,
    ···
  10. 785.
    +1
    üzerine 2 gün boyunca
    yataktan çıkmamak dinlendirici ve güzel bir çalışma olabilir gibi görünüyor, gerçi her zaman
    yaptığım şey aq..o bile monotonlaştı artık.
    çok değil, sadece 1-2 ay önceki hayatım ise tamemen değişimler ve aksiyon üzerine kuruluydu
    oysa ki,
    serhat ile olan fiziki münasebetim, ebruyu zihnen aldatıyor olmanın verdiği adrenalin, yeni
    insanların ve yeni ortamların bünyede yarattığı kıpırtılar.. şimdi, birden bire hepsine alışıvermiştim
    yine.. aslında en başından beri farklı bir şey yoktu ya zaten.. aynı insanlar, aynı kadınlar, aynı
    adamlar.. aynı acıları yaşamış adamlar.. aynı içki masaları.. aynı bira bardakları.. aynı
    muhabbetler..
    henüz 20 mimde bile olmamama rağmen, kendimi böyle, sanki çok bir tak biliyormuş gibi, feleğin
    çemberinden geçmiş gibi triplere ve havaya sokmaktan nefret ediyorum ama “thats the truth”
    dostlar..”gerçek bu”..bize biçilmiş rolleri oynuyor, kalıplaşmış hayatlarımızı yaşıyor, adeta
    kendimiz için değil, etfamızdakiler için nefes alıyor, onlar için çalışıyor, onlar için gülüyor, onlar
    için ağlıyoruz..
    her şey o kadar belli ve o kadar net çizgilerle çizilmiş ki..doğarsın, büyürsün, okula başlarsın, iyi
    bir lise kazanmaya çalışırsın, iyi bir üniversite kazanmaya çalışırsın, sonra onu bitirmeye
    uğraşırsın, yetmez, bu kez de iyi bir iş için yırtınırsın.. evlenirsin, çocukların olur, bu kez onları
    büyütür ve okutursun.. emekli olursun..ve nihayet geberip gidersin..
    ne halt edersem edeyim bu kalıbın içinden çıkamayacak gibi hissediyordum.. bilmem, size de
    böyle oluyor mu arada ama, bana bazen, sistemin çarkları arasına kaptırdığım kolumun
    bacağımın ardından sürükleniyormuşum gibi geliyor.. öyle olmak zorundaymışım gibi..iyi bir
    öğrenci, iyi bir evlat, iyi bir eş, iyi bir baba olabilmek için, nereden geldiği bilinmeksizin beynimize
    kazınmış sayısız ritüeli tekrarlayıp duruyoruz..ne için? kimin için?..
    ···
  11. 786.
    +1
    Ben de bu hikayeyi ariyom aq
    ···
    1. 1.
      0
      oku pmp
      ···
  12. 787.
    +3
    tüm bunların yanı sıra, sizlerin de bildiği gibi, benim o ara bazı özel problemlerim de mevcut.. hala
    kayıp kişiliğimi arıyor, artık gerilla sistemine dönmüş olan içimdeki savaşı tamamen sona
    erdirmekle uğraşıyorum. ayrıca alperle yaptığımız o malum derin konuşmada kafama takılan ve

    beynimi kurcalayan şu “gerçenten sevmiş miydi? yoksa sadece gurur mu yaptım?” meselesi de
    var tabi..
    buna da bir cevap üretmem lazım, aksi takdirde artık yüzünü bile görmek istemediğim tipleri
    günün büyük bölümünde aklımın içinde tepişirken seyredeceğim..
    neyse ki kader, bu tip anlarda bana yeni kapılar açmakta her zaman cömert davranıyordu.. yeni
    kapılar açıyordu ki, ben, mutlak kötülüğe ve karanlığa olan yolculuğumda pes etmeden
    ilerleyebileyim..
    işte o kapılardan biri de, alperin eski bir konuyu ısıtması sayesinde açılıvermişti yine..
    http://fizy.com/#s/2jxi15
    artık iyice samimi olmamızın verdiği rahatlıkla omzuma hafifçe patlatıp yanıma oturmuştu,
    "kanka, sana şu bahsettiğim eskişehir gezisi teklifim hala geçerli ;) sözde sınıf öncesi filan
    yapacaktık ama, kaynadı arada, arkadaşlar bekliyor hala * "
    farklı bir şehir? yine farklı insanlar ve farklı bir evde yaşanacak başka bir gece daha mı?
    aslında deminden beri dediğim gibi, farklılık tam olarak da ihtiyacım olan şey, çünkü başkasının
    belki de uzaktan bakarak gıpta ettiği şeyler artık bana sıradan ve hatta bunaltıcı gelmeye
    başlamıştı, sevgiliden, dostlardan, aileden gizlice yapılacak bir kaçamak, grinin hakimiyetindeki
    yaşantıma belki biraz renk katabilirdi..
    ···
  13. 788.
    +6

    yok mu aq okuyan

    ···
    1. 1.
      0
      Yaz amk yaz yaa biz okuyoz
      ···
    2. 2.
      0
      var allahın belası adam hala var okuyan
      ···
  14. 789.
    +4
    "kibarlık olsun diye sormuyorsun değil mi? * "
    "aşk olsun be aga, daha nasıl içten çağırayım? * "
    "öyle olsa iyi olur valla alper, çünkü çok bunaldım bu aralar, şu vizeler beni bitirdi, bir hava
    değişimine ihtiyacım var.."
    "helal be, geleceğini biliyordum * "
    eh, bu aralar birimizin kuyruğu gibi olduk zaten aq..
    "kim kim gidicez?"
    gözleri bir an düşünceli bir hal aldı..
    "ben, ilayda, ceyda, sen.. birde bizi zütürecek olan arkadaş var işte cihan, 5 kişiyiz"
    bizi zütürecek derken? what the fuck is going on? otobüs yeterince hızlı ya da konforlu değil mi?
    "hım..abi başkasının arabasıyla gidicez diyorsun da, nasıl güvenicez?"
    "kanka adam sürüyor bea.. sıkıntı olmaz yani rahat ol * zaten kız arkadaşı anadolu üniversitesinde
    okuyor, ayda 1-2 kere gidip geldiği yol ;)"
    kendi şehrimden ve okuduğum şehirden başka bir şehir,
    babamdan ya da kamil koç otobüsü şöförlerinden farklı bir sürücü,
    içindekileri tanımadığım başka bir ev,
    çok mu fazla başkalık var dersiniz? heyecan olsun derken işin takunu çıkarmak da var
    yani.. gazetelerin 3. sayfa haberleri gözümün önüne gelir gibi oldu "üniversite öğrenciler ölüme
    uçtu.." "5 genci aşırı hız soldurdu.."
    hay dıbına koyayım ya, neleri düşünüyorum ben böyle salak salak? ah anne ah..hep senin
    yüzünden, yok böbreğini alırlar yok bilmem ne..iyice karı kılıklı yapmışsınız beni..
    gidiyoruz ulan..
    ···
  15. 790.
    +4
    ne güzel yeni insanlar tanırım işte, şehir görmüş olurum..hem sonra, ceyda filan..:)
    alper aklımdan geçeni okumuş gibi, ceyda konusunu açtı, aslında zaten açılmasını beklediğim bir
    mevzuydu bu, az önce gayet rahat ve samimi olan çocuk, konu bu durumlara gelince epey
    temkinli bir hal almıştı,
    benden hala çekiniyor..bu kötü bir şey değil.. biraz ağırlık ve mesafe her zaman iyidir.. alperle farklı
    boyutta pek çok şey paylaşmış olabiliriz, ortak noktalarımız, bu güne kadar tanıdığım bütün
    insanlardan daha fazla olabilir ama bu arkadaşlık "enseye tokat, züte parmak" tan farklı olmalı, ne
    de olsa birbirimizi tamamen anlayabilecek civardaki az sayıda insandan biriyiz birbirimiz
    için.. ilişkiyi yozlaştırmamak lazım..
    neyse, bu mevzuya girmeye çalıştı,
    "abi, bir de ben sana bir şeyden bahsetmek istiyorum, geçen gece içtiğimi gece hani..o zaman
    söyleyecektim aslında ama kendi derdime dalmışım.."
    "hayırdır paşa buyur?"
    "abi, şimdi senin, bir şekilde ama severek ama sevmeyerek yürüttüğün bir ilişkin var.. artı bir de bu
    ceyda ve ayşegül meselesi var.."
    sanki bilimsel bir makaleden bahsediyormuşuz gibi yüzümü ciddileştirip bilge bir tavır takındım..
    ···
  16. 791.
    +4
    "işte, ben şey diyecem sana.. ayşegülü pek tanımıyorum..onu bilmem, ama ceyda nın sana
    karşı..ee..nasıl diyim, ciddi olması muhtemel düşünceleri var.."
    günaydın.
    "öyle mi?" dedim, şaşırmış gibi yaparak.
    "anlamışsındır ya sende.. neyse işte.. biraz konuştuk senin hakkında.. önceden tabi..ben senin
    sevgilin olduğunu bilmiyordum tabi o ara, ben de biraz gaz verdim sanırım.. öyle yani.. kız, öyle
    sıradan bir şey düşünmüyor yani..hem ceyda biraz hafif gibi görünür ama sağlam kızdır
    yani.. bakma sen, o senin yanında coşuyor öyle.. illa ki bir sebebi vardır, herhalde sen öyle
    tiplerden hoşlanıyorsun diye düşünüyor.."
    sağlam kız mı? dostum bana daha ziyade taze kaşar gibi gelmişti ama? allah allah.. hadi hayırlısı
    bakalım..
    "aslında tam tersi" deyip güldüm.. "ben daha oturaklı kızları severim"
    "hımm.. valla işte, neyse abi.. benim senden ricam, eğer senin ciddi bir düşüncen yoksa kıza daha
    fazla yaklaşmaman, yanlış anlama sakın abi, ne demek istediğimi anlamışsındır.. sonuçta bizim
    tayfadan o da..birbirinizi harcarsanız hoş olmaz malum"
    alper haklıydı, beni tek şaşırtan ise ceyda ve onun hisleri hakkında vardığı kanılardı,
    "peki ya ayşegül?" dedim yine pis pis gülerek, "ona ulaşım serbest mi? ;)"
    bu da yarı çekingen şekilde gülmeye başladı, "ya abi, ceyda ya ulaşım serbest, öyle anlama da,
    işte..ne demek istediğimi farketmişsindir be * "
    "anladım anladım ;)"
    ···
  17. 792.
    +4
    "ayşegülü pek tanımıyorum bu arada..ama biraz tuhaf bir kız, nasıl diyeyim, biraz yosmalık var
    gibi :p daha tam çözemedim yani..bir gariplik var ama hayırlısı diyelim * "
    beni şaşırtan bir gözlem daha..
    oysa ki ben kendi kodlamam uyarınca, ceydayı nispeten hafif, ayşegülü ise tam tersi düzgün bir
    kız olarak kaydetmiştim zihnime..
    ama alperin gözlemleri aksini söylüyordu..
    acaba arkadaşı olduğu için ceydayı mı kayırıyordu? yoksa benim gözlem ve analiz metotlarımda
    ekgib ya da yanlış bir nokta mı vardı?
    bu çocuk son zamanlarda epey kafamı karıştırmayı başardı, önce ayşen mevzusu... şimdi bu..
    olaylara değişik bir perspektiften, farklı bir açıdan baktığı kesin..benim henüz göremediği bir açı..
    panpalar son partı olsun birazdan gireceğim part, yorgunum gene bu akşam.. inşallah yarından
    sonra güzel günler bizi bekler..
    http://fizy.com/#s/1wsnyr
    sonraki gün seyahatin detayları da netleşti, dördümüz bir araya gelip konuştuk filan, ceyda benim
    gelmeyi kabul etmemden ötürü epey heyecanlı göründü, belli ki önceki buluşmada ayşegülle
    bilerek yakınlaşmama karşı verdiği tepkiyi unutmuştu bile..
    planlar yapılır ve sözler verilirken, bir yandan da bahaneler bulunmalıydı..sanırım birilerine
    bahane uydurması gereken tek kişi bendim..
    ebruya, tolgaya..hatta belki aileme..
    yine yalan mı söyleyeceğim?
    önce tolgaya hiç bir şey söylememeyi düşündüm, ne de olsa artık onunda bir ilişkisi ve
    düşünmesi gereken başka insanlar vardı.
    ···
  18. 793.
    +2
    1-2 gecelik yokluğumu umursar mıydı? sonradan
    düşündüm ki her ne olursa olsun, benim en iyi arkadaşımdı, bilmeyi hak ediyordu.. beni tek
    korkutan ise, ebru konusunda duygusala bağlayıp beni vicdan yaptırmaya çalışabilirdi (keza
    nilayla olan ilişkisinin üzerinde ebrunun da emeği olduğundan dolayı, artık ona da büyük sempati
    duyuyordu). ailemi bir şekilde atlatabilirdim.. hoş telefondan sesimi yalan makinesine sokacak
    değiller ya aq..
    farkettiyseniz ana problemi görmekten kaçınıyorum... aslında.. problem olduğundan da o kadar
    emin değilim.. evet, ebrudan bahsettiğimi anlamışsınızdır sanırım.. acaba ona ne söylemeliyim?
    bir cuma gecesi, arkadaşlarıma bir tak demeden, en az 1 geceliğine ortadan kaybolacaktım ve
    ebrunun muhtemel mesajlarının en az yarısını cevaplayamayacağım gibi, bir de buluşma
    isteklerini de olumsuz yanıtlamak zorunda kalacaktım.. peki..ama işte ne demeliydim ki ona? nasıl
    bir bahane uydur malıydım.. dahası, bahane uydurmalı mıydım? belki de sadece gerçeği söyleyip
    "arkadaşlarla gidicez öyle" demek yeterli olurdu..hem böylece yalan da söylememiş olurdum..
    beyler, ne yalan söyleyeyim, ben bu teklifi, kafam biraz boşalsın, rahatlasın diye kabul etmiştim
    ama, inanın daha şimdiden, gidiş, orada geçirilecek günler (ve özellikle geceler) ve dönüş
    hakkında kafa yormaya, plan yapmaya başlamıştım bile..
    planımızı yaptığımız günün gecesinde, tam tolga da yokken bu konuyu biraz yalnız ve sakin
    kafayla düşünürüm diyordum ki ayşegülden umulmadık bir mesaj serisi aldım ve durup dururken,
    rahatına bakmak varken kendini bu komplike ve karmaşık durumlara sokan "ben"e lanet ettim..
    iyi geceler arkadaşlar, bayılmadan yatayım ben.. yarın gece görüşmek üzere *
    takip eden panpalara iyi geceler *
    saat 02.00 gibi başlarız bu gece,
    ···
  19. 794.
    +2
    finalleri olan kardeşlerime yürekten başarılar, incicinin altından kalkamayacağı bir durum değil
    yani ;)
    görüşmek üzere
    takip eden panpalara iyi geceler, dün gece uyuya kalmışım..
    hayatım gibiliyor desem yeridir, eğer yeterince dayanıklı değilseniz özel sektörden uzak durun..
    hadi ondan uzak duramadınız, bari sözlükten uzak durun. ikisi birden motoru yakıyor.
    bu gece bir kaç part atacağım, sabaha okumalık olur *
    rahat batması..
    şeytan dürtmesi..
    zütün kaşınması..
    siz ne dersiniz bilmiyorum, hepsi benim durumum için son derece uygun tanımlar..ama benim bu
    durum için kullandığım tanımlama farklı:
    "öteki benin direksiyona geçmesi"
    iyi artık iyi biri olmadığımı biliyorum. aslında, belki de hiçbir zaman iyi biri olmamıştım, zaten
    içimde yatan bir canavar vardı ve tüm yaşananlar onun uyanışının bahanesi olmuştu.
    asıl acayip olansa bu derece şanslı olmamdı, ceyda-ayşegül-ebru, belki de gün içinde birbirlerini
    defalarca görüyorlardı, hatta belki aynı minibüse biniyorlardı, yan yana masalara bile oturmuş
    olabilirler..
    ···
  20. 795.
    +3
    peki ben, biri ile ciddi anlamda sevgili, diğer ikisiyle de baya baya flörtte ama yapmacık şekilde
    mesafeli bu ilişkiler silsilesini hangi cesaretle ve nasıl böyle sorunsuzca yürütebiliyordum?
    bu kadar hassas dengelerin ve bende olduğuna daha önce şahit olduğunuz "eşşek şansı
    tesadüfleri"nin mevcut olduğu bu ortamda, nasıl bir gözü kararmışlık ve yüreklilikti sergilediğim?
    harbi manyak mışım beyler.. öyle böyle değil hemde..
    bu hafta, cuma günü geceden eskişehir e gidiyoruz,
    alper, ilayda, ceyda, ben ve arabayı kullanacak olan henüz tanışmaya vakıf olamadığım, yalnızca
    adını bildiğim çocuk..
    iki üç gece önceden, telefonumu ve odamın ışığını kapatıp yorganın altına büzülerek,
    yakınımdakilere uydurmama gereken muhtemel yalanları, gittiğimde nasıl bir ortamla
    karşılaşacağımı, yolculuğu ve daha pek çok rahatsız edici detayı düşünmeye başladım..
    tolgaya gerçeği söyleyecektim, tek şartım ise o gerçeği nilayla paylaşmamasıydı.. kızların ağzı
    durmaz malum..
    ebruya da tam olarak olmasa da gerçeği söyleyecektim yine, şehir dışındaki bir arkadaşıma, yine
    bir başka arkadaşımın kullanacağı hususi araçla gideceğimi güzel bir senaryo ve inandırıcı bir
    dille destekleyerek sunacaktım önüne,
    çok da zor olmaz diye düşünüyordum, zira sırlarla dolu diğer tayfam ile, beraberce şehirler arası
    yolculuk yapacak kadar yakın olduğumuzu düşünmüyordu.. gerçi, benim de bu konuda
    şüphelerim var ya, neyse..
    evet bu arada ebru artık alper ve diğerlerini biliyor, herhangi bir arkadaş grubumu tanıtır gibi
    anlattım.. tabi hemen tanışmak istedi, geçiştirmekle yetindim çünkü bu aşamada henüz böyle bir
    şey çok tehlikeli olur. öncelikle ceyda ile aramızdaki saçma sapan şeyi bitirmem gerek.
    ···