-
676.
+3hatırladım muallakler.. bizim liseden bu çocuk tamam.. hatta adıda alper miydi, alperen miydi.. alperdi
galiba..her neyse..vay amk, o da mı burayı kazanmış? bizim kantinde olduğuna göre, mühendislik
ama hangisi acaba..
çocuk bizim bir alt dönemimizdendi, yani biz 11 ken bu 10 sınıftaydı, az çok muhabbetim vardı,
zaten herkesle selamlaşırdım hemen hemen, bununla da bir kaç kere aynı ortamda kelam
etmişliğimiz var.
neyse ben böyle düşünürken bu ve yanındaki kızlar masadan kalktılar gidiyorlar, sonra kantin
kapısının önünde bu kızlara bir şey söyledi, onlar gittiler, baktım eleman bana doğru geliyor,
emin olamayan bir yüz ifadesi ve gülümsemeyle, "selam, ben bir şey sorucam size ama?" dedi,
"gazi anadolu?" dedim ben de karşılık olarak,
"aynen ya aynen * " parmak şıklattı, "tsigalkoydu değil mi?"
güldüm, "alper-en?"
"alper * "
"hah alper, ya ben de diyorum nerden tanıyorum * hayırlı olsun, bu sene yenisin demi?"
"evet, bu sene girdim zaten sınava"
"doğru bir alt sınıftaydın sen, otursana"
"birazdan ders başlayacak ama.. neyse * "
"hangi bölüm?"
"xxxxxx"
"hadi ya? e ben de, hatta birazdan dersim var sizinle * "
"ooo, meslektaşız desene, alttan ders gibi bir şey mi?"
"aynen ya, kaldık geçen sene.. birazdan çıkarız sınıfa, mustafa hoca genelde 10 dakika rötarlı
gelir zaten * " -
677.
+3"hım anladım * nasıl zor mu abi ya?"
"ya, çok da zor değil aslında ama.. çalışmadık..ilk senenin incinlığı işte..bir de başka meseleler
filan ;)"
"hea anladım * bakalım biz napıcaz, sen tecrübelisindir ya elimizden tutarsın"
"eyvallah, ayarlarız ya not mot ;)"
bu şekilde 3-5 dakika daha konuştuktan sonra, eski okulumdan tanıdığım, yeni okulumdansa
arkadaşım statüsüne yükselme potansiyeli olan alper le sınıfa doğru ilerlemeye başladık..
iyi çocuktu buda hatırlıyorum, ortamcı takılırdı ama vitaminsizdi biraz, eh son sene biraz
büyümüş, sevimli bir tip, babyface derler ya (hani şu geçen sene benim de az çok olduğum tür)
öyle bir çocuk
eh iyi ya, sonuçta tanıdığım eleman, bunların arasına karışırım, uyum süreci kısalır, iyi oldu
bu..kontağı erken sağladım.
muhtemelen o da benzer şeyleri düşünüyordur, ne de olsa üst sınıfım, not mot, bilgi, tecrübe,
tavsiye açısından benden faydalanabilir,
ortam olarak da benden faydalanabileceğini düşünüyor olabilir, nede olsa üst sınıfım, kaldı ki
dediğim gibi, bu çocuk o tarz şeyleri seviyordu hatırladığım kadarıyla, ortam delisi denemez de
(serhat yavşağı gibi değil) hani düğünün "kamberi" diyebiliriz *
ama eğer ortam beklentisi varsa biraz hayal kırıklığına uğrayabilirdi, zira ben kendi sınıfımda bile
düne kadar yalnız bir adamdım..
evet, beni kullabilirdi, ben de onu, şimdi böyle söyleyince biraz tuhaf geliyor kulağınıza biliyorum
ama üniversitede, özellikle de sınıflar arası arkadaşlıklar genelde böyledir beyler, ister beğenin
ister beğenmeyin..ha çok kafanız uyuşan adam olur, onunla dost kanka olursunuz ama, %90 ı
menfaat ilişkisi -
678.
+2bizim menfaaet ilişkimize gelince,
ben onun benden daha fazla çıkar sağlayacağını düşünüyordum (ki rahatsız da değilim bu
durumdan, hoş zütümü isteyecek hali yok)..
ama durumun tam tersi olacağını nereden bilebilirdim... * * *
takip eden panpalara iyi geceler, bir-iki gece filan yazamama durumu olabilir, ama haftasonu
acısını çıkarırız zaten her türlü ;)
iyi geceler panpalar,
eve henüz geldim diyebilirim, bu gecelik yazamayacağım, cumaya yetiştirmem gereken işler var,
eğer hafifletebilirsem yarın akşam yeni partları girerim, hepinize iyi geceler, ilginize teşekkürler *
iyi geceler panpalar, bu akşam gene yazamayacak kadar yorgunum, hafta sonu acısını çıkarırız,
hepinize iyi geceler *
takip eden panpalara iyi akşamlar, nihayet free yim.
bu gece 1 gibi başlarız, gittiği kadar yazarım, biralar çerezler hazır olsun ;)
gece görüşmek üzere
poor amk *
iyi geceler panpalar, başlıyorum
http://fizy.com/#s/1ai0c0
sınıfa girince, dozaj olarak geçen yılkinden çok daha az,ama yine de orjin olarak benzer bir
heyecan yaşadım, evet, yeni insanlar, yeni bir ortam,
çorba kazanına atılan domatesler, biberler gibi bir sınıfa atılmış ve kaynaşması beklenen yaklaşık
70 kişi..yine o klagib yeni tanışan insan kalabalığı uğultusu..
vay be..ben de yaşamıştım bunları, aslında tam olarak yaşadım denemez, zira daha ilk günden
mıhı yemiştim, ama yine de az çok hatırlıyordum o elektriği ve atmosferi... çok hoş..gerçekten çok
hoş..
alperle gidip sıralardan birine oturduk, orta sıranın ortaları filan olmalıydı, aslında hiç sevmediğim
bir yer, ben duvar kenarı severim,
sınıfta duvar kenarı,
otobüste camın kenarı, -
679.
+3hatunda dudağın kenarı,
ahaha *
neyse..
önümüzde bunun az önce takıldığı kızlardan biri ve yanında bir başka arkadaşı daha var, keza
arkamızda da kızlar var, lan zaten sınıfın gene 4 te 3 filan kız..
biz yan yana sıraya oturunca az önce kantinde olduğu kız garipseyerek baktı, bizim ki hemen,
"ceyda ne oldu inanmazsın * (bizi tanıştırma maksatlı hareket yaptı) tsigalko-ceyda (memnun
oldum-memnun oldum), tsigalko bizim okuldan bir üst sınıflardandı, demiştim ya bir yerden
tanıyorum galiba diye size * aynı okuldan çıktık * "
ceyda böyle şıkır şıkır, belli ki konuşkan, bilmiş tipli, hoş, saçları röfle mi diyorlar balyaj mı diyorlar
bir tak varya öyle, dalgalı, uzun. ağzı yüzü yerinde buğday tenli, ama bir ekstrası olmayan bir
kız..
"oo ne güzel denk gelmiş, alpere abilik yaparsın artık :p" deyip alper e laf attı.
yanında oturan diğer kızla da tanıştım, o önemli değil gibtir edin. ceydayı aklınızda tutmanızda
fayda var. bunların bir önünde de alperin takıldığı diğer hatun var, yanı boş, muhtemelen ben
olmasaydım alper oraya oturacaktı, yanından geçerken de "biz arkadayız" gibisinden brifing verdi
zaten. aralarında bir şey olabilir.
ben önümüzdekilerle pek ilgilenmedim açıkçası, ceyda benle ilgilenmiş göründü, ben o ve alper
üçümüz hoca sınıfa girene kadar bildiğiniz, yeni tanışan insanlar arasında fiks olan beginner
konulardan sohbet ettik. -
680.
+1ders boyunca (ki pek ders işlenmedi, ilk haftanın laubaliliği) sınıfı gözlemleme şansı buldum biraz,
oldukça sıcak görünüyor, bir kere bizim sınıftan çok daha iyi denk geldikleri kesin, çocuklar daha
samimiler böyle ne bileyim, daha bütünler. biz de daha ilk günden ayrık ve soğuk bir ortam vardı
aq..gibtiğimin sınıfı..bana yaptıklarını hala unutmuyorum..
dediğim gibi, ben önümdekilerle pek ilgilenmedim, ama arkamda oturan hatunlardan biri daha
sıraya yerleştiğim anda dikkatimi çekmişti..
http://fizy.com/#s/1dl9ps
arkamı dönmek istiyordum ama çok salakça bir hareket olduğunu düşünüp vazgeçtim, zaman
zaman alper e bakarken gözümü çapraza kaydırıp görmeye çalıştım ama tam kadraja
alamıyordum,
nihayetinde yoklama kağıdı imdadıma yetişti, tam arkamda olan kız sırtıma dokununca döndüm,
baktım yoklama kağıdını uzatıyor, benim devam zorunluluğum olmadığı için imza atmak zorunda
değilim gerçi, ona ve yanındaki, deminden beri görmeye çalıştığım ve sonunda amacıma
ulaştığım esmer güzeline gülümseyerek sözsüz bir selam verdikten sonra kağıdı direkt alpere
verdim.
arkamdaki kız sordu, "sen imzalamıyor musun?"
eyvallahh, tamam işte artık buradan gireriz muhabbete, yine hafifçe yan dönüp, ona vererek ama
yanındakine bakarak konuştum, -
681.
+1"yok, ben alttan aldığım için, zorunlu değil imza atmam * " klagib gülümsemi takınmış ( şu yapay
olduğu kolay kolay farkedilemeyecek türden olan) içimden de "lan ne olur devam ettirin şu
muhabbeti" diyorum..o ara içimden bana başka şeyler söyleyen bir ses daha var "lan gerizekalı
sen ne ayaksın, senin kız arkadaşın yok mu? ne bu hareketler?" benzeri cümleler kurarak, ama
onu pek giblemiyorum.
lan ne var, gibicez sanki.. sadece ilgimi çekti kız, yani belki de sıradan arkadaşlar oluruz, ama
onunla bir şekilde tanışmalıyım, kalbim değil, beynim böyle istiyor, anlatabiliyor muyum?
"hıı ikinci sınıf mısın sen?" şeklinde devam etti yine tam arkamdaki, ben gene ona konuşup
diğerine bakarak (şaşı gibiyim aq)
"evet ya, geçen sene boş bulundum.. vizem iyiydi ama kaldım işte" dedim buruk bir
gülümsemeyle.
bunun ardından nihayet diğer kız da konuşmaya katıldı,
"zor mu ya ilk yıl? çok korkutucu geliyor, bir sürü şeyler anlattılar * "
eh, üniversite öğrencisine anlatılan hurafeleri ben de az çok biliyordum:
"orası liseye benzemez oğlum"
"bir kere ipin ucu kaçarsa toplayamazsın oğlum"
"aman tsigalkocum, artık bundan sonrası daha büyük mesele, kazandım işim bitti deme"
"aman oğlum bak bilmediğin kişilerle takılma böbreğini alırlar" *
kızları, tecrübeli bilir kişi olaraktan rahatlatmam ve yüreklerine su serpmem gerekiyordu, -
682.
+3"aslında o kadar da zor değildi, ama hiç çalışmadan da olmuyor tabi, lisede bir şekilde geçinip
gidiyorduk, burada biraz daha özen göstermemiz lazım, özellikle mustafa hoca ve filiz hocanın
derslerinde"
bundan sonra muhabbet benzer şekilde devam etti, arada alper ve ceyda da katıldılar, hoca
zaten o ara ön sıradakilerle filan lak lak ediyor,
hocadan hocaya değişmekle beraber genelde üniversitede hocaların bir kısmı derse bile gelmez,
gelenlerin bir kısmı öğrenciyle lak lak eder, bireysel ya da genel tanışma yapabilirler (bireyse
biraz tuhaf evet ama musti ve bedenci geçen sene bize öyle yapmıştı)
ancak çok prensipli hocalar ders işliyor, onlar da proflar ya da kasıntı sahibi olan diğer tipler. ilk iki
sene zaten prof girmedi bizim dersimize, 3 ten sonra tanıdık, tanımaz olaydık.. amklar..
epey konuştuktan sonra ben,
"şey bu arada isimlerinizi bilmiyorum hala * " diyerek muhabbeti biraz daha kişiselleştirmeye
çalıştım.. okul, ders, sınav, not.. giberim öyle muhabbeti ben.
ayrıca bu bir nevi ayraç sayılar panpalar, eğer bir kız sizinle sadece bunları konuşuyorsa ondan
pek ümidiniz olmasın, tabi öncesinde siz de bir iki kere konuyu farklı alanlara açmayı deneyin
(gibişten bahsetmiyorum, genel konular yani, ders dışı her şey olabilir, karşınızdakini casual
olarak tanıma amaçlı) baktınız oralarda da tıkanıyorsa, gibtir edin, hiç boşuna ümitler
filizlendirmeye filan gerek yok. -
683.
+1isimlerini öğrendim, tam arkamdaki yine fazla önemli olmamakla beraber, büşra ydı sanırım,
benim esmerin ismi ise ayşegül.. sıradan bir isim ama onun ağzından duymak kulağıma güzel
geldi..
"tsigalko ben de" dedim, gözlerimle selamladım yine.. elimi uzatmadım,
arkadaşlar kızlarla ilk tanışma esnasında elinizi uzatmayın,
birincisi, çok absürd bir durum oluyor bana göre, kız erkek tokalaşması,
ikincisi, daha ilk anda temasa izin vermeyin, tamam biliyorum belki de sırf o teması yaşamak için
yeni birileriyle tanışabilmek isteyen, son derece umutsuz durumda hisseden arkadaşlarda olabilir
burada ama yine de ben pek önermiyorum.
eğer ilk tanışma ve selamlaşmanızda, karşınızdaki kızın elinizi sıkmasına izin verirseniz, onun
bilinç altında "elimi uzattığımda dokunabileceğim, alabileceğim bir şey" izlenimini yaratırsınız.
ama eğer sadece gözlerinizle, gülümseyerek selam verirseniz, gizemini daha iyi muhafaza etmiş
ve onun kafasını karıştırabilmek neticesinde hakkınızda daha yüksek seviyeli ön yargılara
ulaşmasını sağlayabilirsiniz.
yani sonuç olarak bu benim düşüncem tabi, bu düşünceyi oluşturmamda yaşadıklarım ve
okuduklarımın etkisi var, herkesin kendine göre bir yaşam felsefesi vardır, benimki bu,
söylediklerim sadece tavsiyeden ibarettir.
ama bir de şu var, eğer kız elini uzatırsa da havada bırakmayın kesinlikle, o zaman yaptığınız
cool luk ve ya filozofluk değil, öküzlük ve şakirtlik olur.. -
684.
+1kadınları sevin, ama onları tam anlamıyla tanımadan ve hak ettiklerine karar vermeden asla saygı
duymayın. saygı duymayından kastımın ne olduğunu anladığınıza inanıyorum.
çünkü zaten erkek milleti olarak otomatikman verdiğimiz sevginin yanına bir de aşırı saygı ve onu
ilahlaştırmayı da eklersek sonuç olarak karşımızda balon olup uçan zütlerden başka bir şey
bulamıyoruz, helyum balonu şişen bu zütler ise bizden an be an uzaklaşıyor, en sonunda da onu
kaybedip yalnız bir erkeğe dönüşüyoruz, toplumumuza da bir tane daha fazlaca abartılmış kişilik
armağan ediyoruz,
sonra o abartılmış kişilikler 30 una 40 ına geldiğinde izdivaç programlarının gediklisi
oluveriyorlar..
yani kısa vadede bize, uzun vadede onlara zarar..
herkese, her şeyden hak ettiği kadar beyler, herkese hak ettiği kadar..
o günün detaylarını daha fazla anlatmama gerek yok sanırım, özet olarak olay şu ki, ben "acaba
kaynaşabilir miyim? nasıl bir sınıf?" gibi soruları düşünürken daha ilk günümden, eski bir tanıdığa
rastlamanın da şansıyla bir kısmı iyi derece olmak üzere 10-12 kişiyle tanışmış ve sınıfın güzel
ortamı sayesinde de rahatlamıştım.
ders çıkışı alper ve melekleriyle (ceyda, ilayda -şu ikiliden diğeri- ve isimleri önemsiz iki kız daha)
bir şeyler yemeye gittik. masada ne söylersem gülmeye hazır bir topluluk vardı, "a" dedim
güldüler, "z" dedim güldüler, alper zaten çok sıcak bir bin yani, kıpır kıpır amk, sınıfta da selam
atmadığı kimse yoktu zaten, kızlardan da ilayda dışındakiler gayet neşeli tipler (hele ceyda) bir
tek o kaltak, diğer kızlardan da daha güzel olmasının (bana göre) verdiği özgüven ile kendini
ağırdan satıyor işte biraz, sanırım biraz da alper karşısında karizmatik durma çabasında, bence
ikisinin arasında bir şeyler olacak, demedi demeyin. -
685.
+3bizim çocuksa kıza oranla gayet rahat, ya harbiden öyle olduğu için ya da herhangi bir hesabı
olmadığı için.. eğer biri sizin yanınızda fazlasıyla kasıyor, ağzından çıkan her kelimeye dikkat
ediyor, yaptığı her hareket öncesinde iki kere düşünüyorsa bilin ki ya sizden haz etmemiştir, ya
da bir hesabı, beklentisi vardır *. e haz etmeyen insan da sizinle takılmayacağına göre? o zaman
etrafınızda sizinle sık sık yolu kesişen ama buna rağmen size karşı her zaman hatasız
görünmeye çalışan karşı cinsleri biraz daha dikkatli gözlerle seyretmeniz gerekiyor demekki.
alperle biraz daha konuşma fırsatı bulduk, bu çocukla iyi arkadaş olacağız gibime geliyor zira
daha ilk günden epey kaynaştı benimle, geçen entrylerde söylediğim gibi, menfaat arkadaşlığı da
olabilir, ya da çocuğun doğası böyledir, onu o zamanlar henüz bilemiyorum. zaten şu anda aynı
masada oturduğumuz hatunlarla da kayıtta tanışmış..vay aq, lan ben kayıtta tanıdığım adama bile
selam vermezdim be o zamanlar.. öyle bir gerilmiştim ki..
böyle tiplere hala daha imrenirim, nasıl oluyor da böyle kolayca kendilerini tanıtıp sevdirebiliyorlar
hayret, şeytan tüyü dedikleri bu olsa gerek, bak, beni de ders öncesi masama oturarak esir
alıverdi, adamla akşama kadar aynı sırada da oturduk aynı masada da yemek yedik, "hadi gel abi
çıkışta da bara filan gidelim" dese, onu da düşünmeden kabul edeceğim.. büyülü bin.. -
686.
+5eğlenceli yemek masasının sonunda nihayet yalnız kalabildim, yeni arkadaşlarıma iyi günler
dileklerimi ilettikten sonra yurda doğru yolu koyuldum, öncesinde kick taks salonuna uğrayıp
durumumdan bahsedecektim, zira sağ elimin bir kaç gün dinlenmeye ihtiyacı var gibi görünüyor..
sabahtan beri o kadar hızlı geçmiş ki günüm ve aklım o kadar dağılmış ki, serhatla olan
münasebetimin neticelerini düşünmeyi bile unutmuş, kendi kendime karanlık komplo teorileri
üretmeye biraz olsun ara vermiştim.. akşam ebruyla buluşacağım... anlatmayı tahattüt ettiğim
şeyler hakkında beni sıkıştırma ihtimali var..
o değilde, bu ayşegül meselesi ne ayak oldu lan böyle.. hayır yani herhangi bir hoşlantı ya da
benzeri durumdan söz etmek abes olur, ama bir şekilde ilgimi çekmeyi başarmıştı.. enterese
etmişti beni..bu ilgimin sebebini ancak ilerleyen günlerde anlayabilecektim ama ayşegülle de bir
şekilde bir hikayemin oluşacağının sinyallerini az çok almıştım. keza konuştuğumuz anlar
boyunca o da gayet sıcak davranmış ve bir şekilde, tanışmış olmamızdan ekstra mutluluk
duymuştu.. bunu hissedebiliyorum.. -
687.
+5günler bana neler getirir bilemiyorum, ama önceki oturaklı ve sakin yaşam tarzına sahip
arkadaşlarımın yerini yavaş yavaş daha hareketli ve sosyal yönü kuvvetli tiplerin alacağı kesin
görünüyordu. belki de daha üniversitenin ilk gününden umutsuz bir aşka saplanmamış olsaydım,
tüm bunlar geçen sene yaşanacaktı benim adıma da. bir anlamda ben, bir sene geç kalmıştım
hayata..
beyler kusura bakmayın demin kolayı devirdim halının üzerine, biraz onunla uğraştım geciktik..
evet bu akşam kola içiyorum *
zamanı biraz ileriye alalım... gerekli yerlerde flashback ederiz zaten, bir an önce bu dönemi bitirip
günlüğe geçmek istiyorum çünkü,
okulun 3. haftasının sonu, benim tolgayla pub da içişime kadar ileri sarıyorum, çünkü zaten bu
içişte konuşulan konular da geçen 3 haftanın kritiğinden oluşmakta.. peki 2. yılımın ilk 3 haftası
nasıl geçmişti?
bir kere, en sarsıcı ve bana yakışmayan biçimde, bir şiddet gösterisine bulaşmıştım, serhat,
yumruğu yediği perşembenin ardından, sonraki hafta salı okula, yüzünün sol tarafında mor-yeşil
ama çoğunlukla sarı (artık geçmeye başlamış yani) bir darbe iziyle beraber gelmişti..
başıma idari anlamda bir şey gelmedi, fiziksel anlamda da gelmeyeceğini o gün sınıfta saniyenin
10 da 1 i kadarlığına göz göze gelmemizin ardından gözlerini benden kaçırması sonucu anladım..
evet evet.. kapıya çarpmıştı canım yüzünü.. başka ne olabilirdi? * -
688.
+5yine de bu sinsi yılandan ona yakışan bir kontra bekliyordum, ama öyle sıkıştırıp dövme tarzı
değil, muhtemelen yine böyle önceki hareketi gibi, karı işi, bana fiziksel değil, duygusal anlamda
zarar verecek ve benim kimin yaptığını asla öğrenemeyeceğim bir şey..
gerçi bundan sonra artık dünya patlasa ben serhattan bilirdin ya, orası ayrı..
ebruya durumu anlatmadım, onun yerine ailevi bir problem yaratıp kendimi acındırdım, tam
hatırlamıyorum ama aile büyüklerimizden biri için hasta filan demiştim.. çok yalancı oldum değil
mi beyler.. ebru şefkatli kollarıyla beni teselli edip, üzerime gittiği için defalarca özür dilerken, nilay
ise daha serhatı ilk gördüğü anda durumu anlamıştı..
çocuk sınıfa palyaço gibi suratla girince, ben otomatikman, suçluluk pgibolojisinin de verdiği
refleksle nilaydan tarafa bakmıştım.. onun da hayretle irileşmiş gözleri benim üzerimdeydi zaten..
şaşkınlıkla aralanmış ağzından herhangi bir ses çıkmamasına rağmen ben o an neler demek
istediğini anlayabiliyordum..
sırasından hışımla kalkıp yanıma doğru gelmeye başlamıştı.. ebruya,
"ebru nilay benle konuşmak isterse izin verme ona" dedim,
"nasıl yani? ne?" diyip şaşkın bakakalmıştı ebru, ama dediğimi de anlamıştı,
nilay sıranın başına dikilip, "tsigalko gelir misin iki dakika dışarıya bir şey konuşmam lazım senle"
diye sinirli sinirli çemkirince ebrudan hiç beklemediği bir tepki aldı,
"hayır, gelemez."
bir anlığına dağılsa da nilay kendini toparlamayı bildi,
"ee..şey, ben ona sordum yalnız ebrucum?" dedi imalı bir ses tonuyla, bunun üzerine bizim kız
daha da ukalalaşarak, -
689.
+4"tamam işte ben de kız arkadaşı olarak cevap verdim, gelemez." deyip nilayı morarttı, zaten
nilaydan pek hoşlanmadığı için benim ona verdiğim direktif işine gelmişti, ama sonrasında bana
da bu isteğimin hesabını sorardı.
nilay gözleri neredeyse yuvalarından fırlamış şekilde bir bana, bir ebruya baktı, ben omuz silkip
"üzgünüm, ne yapabilirim" dercesine bir surat ifadesi takındım.. kız arkadaşımla eski kankamı
birbirine kırdırmak hoş değildi tabi ama bundan tuhaf bir zevk aldım diyebilirim -kızlar benim için
kavga etsenize ahahaha-.
nilay ebrudan yediği bu beklenmedik ayarın ardından,
"iyi.. tsigalko yalnız olduğun bir zaman konuşuruz o zaman!" dedi, gözleri bir benim bir ebrunun
üzerinde gidip gelerek ve becerebildiği en tehlikeli ses tonuyla... yine geldiği gibi hışımla arkasını
dönüp giderken, nilaya da hafiften duyuracak şekilde "öyle bir gün gelmeyecek" deyip kısa ve
yapmacık bir kahkaha attı ebru ve, ardından bana döndü,
"neydi bu şimdi tsigalko??"
evet, nilayın öfkesinden kaçayım derken bu sefer ebruya yakalanmıştım, nilayı da daha fazla
harcamayacak şekilde bir bahane bulup sıyrılmam gerekiyordum,
"ya..bana biraz kızgın da..şimdi muhatap olmak istemedim.."
"neden kızgın? hem ben senin badigardın mıyım?" -
690.
+4"öff ebru iyi ki bir şey istedim ha, hem kabul et senin de işine geldi zaten * "
ben öyle deyince bir duraksadı.. evet, işine gelmişti.. neden bilmiyorum ama bu iki kız arasındaki
elektrik hiç bir zaman tutmamıştı, eh ben de maşallah, yangına körükle gitmiştim..
"ne için kızgın sana? sana kızacak kadar muhabbeti var mı hala onun senle?"
beynim son hızla çalışıyordu..ne uydurabilirdim?..
"verdiğim bir sözü tutmadım..o yüzden sanırım.."
söylediklerim bahane üretmekten çok, cevaplanması daha da zorlaşan sorulara neden oluyordu,
"ne sözü? senin kaç gündür üzerindeki sıkıntı bu mu? hani dedem hastalandı filan demiştin?
tsigalko bak bana yalan söy... "
"ebru lütfen!"
hata yapmıştı.. biliyorsunuz, en haksız olduğum durumlarda bile bir şekilde duygu sömürüsü
noktalarını tespit ederek kendimi haklı çıkarmakta, nihayetinde de üzerime varmakta olan kişiye
en sonunda özür bile diletmekte üzerime yoktu.. daha önce nilaya ve mineye de yaptığım bu
taktik, muhtemelen bana değer veren tüm kadınlar üzerinde işe yarayabilme özelliğine sahipti..
yüzümü asıp önüme döndüm.. kendi kendime söylenmeye başladım.."bununla bu bir arada
söylenir mi? hastalık üzerinden yalan mı atılır?" gibisinden.. halbuki yalan atmıştım evet..
ebru yanlış hamle yaptığını daha sözler ağzından ilk çıktığında anlamıştı..
"tamam.. kusura bakma, onu söylemek istemedim..ama,"
"ama ne ebru? ama ne? ne dediğinin farkında mısın sen? sağol ya.." dedim sinirli sinirli gülerek..
yüzünü ekşitip önüne döndü o da..
hem beni üzdüğünü düşündüğü için, hem de nilaya veripte tutmadığımı söylediğim sözün ne
olduğunu öğrenemediği için pişman olmuştu..
http://fizy.com/#s/1dl8el
tehlikeyi o zamanlık savuşturmuştum..
ilk üç haftada neler olduğundan bahsediyordum evet.. -
691.
+4bir kere, nilayla yine kopma noktasına geldik bu olay nedeniyle, zaten artık ona ihtiyacım da
yoktu, onun bırakıp gittiği zamanlarda yanımda sadece ebru olmuştu..
ebru.. benim vefakar ve cefakar sevgilim..bir dargın bir barışık, çoğunlukla benim onu üzdüğüm ve
pgibolojik bunalımlara sürüklediğim, sıkıntılı, ama kendi adına vazgeçilemez bir ilişki
yaşıyordu..ha bana bağlanmışsınız ha uyuşturucuya, pek de bir farkı yoktu.. ikimizde hem keyif,
hem zarar verirdik çünkü ve her seferinde daha fazlamız istenirdi..
bu özelliğim ise hiç şüphe yok ki ayşenden yadigardı..
ayşen demişken.. ayşen-ozan birlikteliği gayet güzel devam etmekte.. olacak iş değil.. böylesine
içten pazarlıklı, hesapçı, sahte bir prenses ile böylesine yavşak, menfaatçi, am düşkünü bir
huur çocuğu nasıl oluyor da hala bir arada kalabiliyordu? ah! tabi ya..tencere kapak öyle değil
mi?..
sonra bir de ayşegül vardı.. alperle epey samimi olmamıza rağmen, o ilk tanışma gününün
ardından artık önlü arkalı sıralarda, birimiz ilaydanın, birimiz ayşegülün yanında oturuyordu..der
boyu bana laf atan ve dikkatimi çekmeye çabalayan ceyda bu durumdan memnun gözükmedi,
yine de geçen 3 hafta boyunca, birinde tolga gruba dahil olmak üzere 2 kere dışarı çıkıp grupça
eğlenmiştik..
ebru bu eğlencelerin sadece tolgayla benden ibaret olduğunu zannediyordu..
grupça buluşmalarımızın ikisinde de gece boyu genelde ceyda ile konuşmak ve takılmak zorunda
kalıyordum, karaokede aynı mikrofona şarkı söyledik, alperin söylediği cool romantik şarkıda * *
dans ettik. gerçi kız da ilgilenmekte haklı, sevgilim olduğunu bilmiyor, sonra ben, görece tecrübeli,
üst sınıf öğrencisi, alperin tanıdığı -ve kankası olma yolunda ilerleyen- eli yüzü düzgün
denebilecek bir adamım, kendisi de pek ağır bir kız sayılmaz, e sevgilisi de yok, durum böyle
olunca da etrafındaki ilk düzgün erkeğe yazılmaya çalışması pek de anormal sayılmaz. hele ki
benle çıkmasının ona katacağı karizmayı vb. hesapladıysa, ohoo.. -
692.
+4böyle yazınca zütüm kalkmış gibi hissedilsin istemiyorum, sadece kendi gözlemlerimi
aktarıyorum, belki de durum benim gördüğümden farklıdır, kız herkese karşı aynıdır, ben kendi
kendime üstüme alınıyor da olabilirim, şimdilik bilemiyoruz..
tolganın olduğu buluşmada da bana epey samimi davrandı, ben de grubun tamdıbına samimi
davranarak tolganın durumu garipsemesini önlemeye çalıştım, sonuçta adam biliyor benim
sevgilimin olduğunu,
peki ben neden onlar bilsin istemiyorum?
pekekentin tekiyim de ondan sanırım.. işte beyler.. benim hayatımın kırılma noktaları da
bunlardır.. sevgilim vardır, ama etrafımdaki potansiyelleri de asla kaybetmek istemem,
sevgilim yoktur, benden hoşlanan ya da kendi hoşlandığım kızı "ya daha iyisi denk gelirse lan?"
diye düşünerek, tam olacak kıvama kadar getirmiş olup da istemem..
kötü bir huy..
özellikle de karşınızdaki sizi çok ciddiye alıyorsa, onun için çok çok kötü bir durum.. masum
kızımız, tsigalkoyla flörtleştiğini ve her geçen an masallardaki, fransız filmlerindeki gibi bir aşka
yaklaştığını düşünür ve benim işi ağırdan alışımı, çekingenliğime yorarken, ben ise ise sadece,
ucunda balığın çırpındığından emin olduğum oltamı ağır ağır ve keyifle çekmekte olan bir
balıkçıdan başka bir şey değilimdir.
balığı ise yakaladıktan sonra tekrar suya atan cinsinden hemde..
hani ayşegülün benim için neden ilgi çekici olduğunu ilerde anlayacağım demiştim ya,
şimdi anlıyordum,
tıpkı mine gibi, ceyda gibi ayşegül de bir balıktı benim için.. önce yakalanacak, sonra tam "yaşasın
beni yiyecekler" dediği andan geri bırakılacak bir balık..ona ceydadan daha fazla ilgi göstermemin
sebebiyse, daha önce de bahsetmiş olduğum klagib erkek pgibolojisidir,
e zira ceyda zaten çoktan kovaya girmiş bile, resmen denizden üzerime kendisi atlamış,
ben yakalanması ve çekmesi zor olan balığın peşindeyim,
3. haftanın sonunda, ayşegülle o cuma, tüm günü beraber geçirip iyice muhabbetimizin artması
sonucu onu dışarıya davet etmiştim.. bekar bir adam gibi.. -
693.
+4cumartesi, gittiğimiz hoş kafede birbirimizi iyice tanıma fırsatı bulmuş, dönüşte de yurduna
bırakarak centilmen erkeği olmuştum..
işte o haftanın pazar günü, tolgayla masada oturmuş çılgınlar gibi içerek, kıyasıya konuşmamızın
nedeni de benim bu kötü huyum ve neticesinde yaptıklarımdı..
ha bu arada ebruya gelince,
onun ne olduğunu hala bilemiyorum..ama balıklardan biri olmadığına eminim..belki de geyik-
antilop gibi bir şeydir..ya da çok daha başka bir şey..
son bir part daha gireyim, sonra kaçacağım panpalar
http://fizy.com/#s/12ho4o
tolgadan bir şey saklamam..o nilayla arkamdan kurdukları tezgaha rağmen sonradan bana büyük
güven sağlamıştı, zaten o olayda da pek suçu yoktu her iki tarafında anlattıklarına göre.
hayatımın akışının bu denli hızlanması ve yeni insanları da katılımıyla iyice parçalanmasından
ötürü tolgayla adam gibi oturup konuşamamıştık bir türlü, anlatacak çok şey vardı..
nilayın bana anlattıklarından başlayıp, önceki gün ayşegülle olan buluşmama kadar her şeyi, o
sırada içimden nelerin geçtiğini de ekleyerek en ince ayrıntısına kadar anlattım..bu hem dinliyor,
arada yorumluyor, zaman zaman aklına geldikçe kendi de bir şeyler anlatıyordu..
en sonunda sordum,
"abi ne biçim adam oldum ben böyle yahu..sen de biliyorsun işte? böyle miydim? bebenin
tekiydim lan..masumiyetimi kaybetmişim gibi geliyor.."
"şimdi kardeşim, o ayşen olayı seni hırpaladı en başta biliyorum yani..hani kim olsa
hırpalanır..ama sen olayı sonradan savaşa dönüştürdün resmen, bütün kadınlara savaş açtın
abi..misal mine? kızla o kadar güzel gidiyordunuz, yok yere bıraktın? şimdi bak ebru var, gene
onun arkasından işler yapıyorsun..onu da harcayacaksın belli..olm kiminle savaşıyorsun, kendini
kime kanıtlamaya çalışıyorsun anlamadım ki? yani bir tane kızla olmadı diye diğer hepsinden
intikam alamazsın ki?" -
694.
+2"doğru diyorsun kanka.. eyvallah ama bilinçli yapmıyorum ki?..resmen düşünmeden hareket
ediyorum.."
"ya işte kardeşim, düşünmeyi bırakmayacaksın.. düşünmeden hareket ediyorsan, o zaman
düşünmekten vazgeçme aq..şimdi sen böyle yapınca ozan pekekentinden ne farkın kalıyor?"
oha..bak bu dedikleri koymuştu yalnız..
"öyle deme olm..o başka bu başka.."
"bu daha fena? ben anladım zaten o gece karaokede, neydi o, çakma sarışın bir hatun vardı?"
"ceyda"
"hah ceyda..amk sen sevgilisi olan adamsın, ne gerek var öyle hareketlere.. ebru biliyor muydu
böyle grupça olacağımızı?"
"yok, sadece sen varsın diye söyledim.."
"bak, daha şimdiden başlamışsın gene yalan söylemeye... olmaz kanka olmaazz.. senin yerinde
olmak için neler verecek adamlar var.. ulan..bak ben aynı konuşmaları mine olayında da
yapmıştım.. dejavu oldu ha * amk..hem bir de şu var, sen mine olayından ders almadın mı abi?
böyle ev kızlarını umutlandırıp bırakınca ne kadar kötü oluyor görmedin mi? şimdi etrafına
bakıyorum, e ebru iyi kız yani, anlattığın kadarıyla ayşegül de saf kız..bi ceyda biraz kırık, ama o
da huur değil, sadece yamanacak adam arıyor belli.. hayır tamam, intikam almak istiyorsun
belki ama, öyle yapacaksan da böyle kızları kullanma abicim... git, afedersin ayşen gibi
huurlardan al intikdıbını.. kusura bakma öyle dedim ama.. yani.."
"yok abi haklısın..ne desen haklısın.. biraz örsele istiyorum zaten beni, ki kendime geleyim.."
"valla işte başka söylenecek bir şey yok, bana bak en basitinden, koca sene bir tane hatunla
yakınlaşamadan geçti.. gibeyim öyle bölümü ben.. durup dururken huzurunu bozma aq..ne güzel
işte takılıyorsun ebruyla, illa kızla gezicem diyorsan, sevmesen bile onunla gez, "sadece onunla"
gez.. öbür türlüsü olmaz be abicim.. gene yalnız bırakacaksın kendini zorla.."
ne dese haklıydı.. -
695.
+2kötülediğim, yavşak dediğim adamlar gibi mi olmaya başlamıştım? yok be..ne var aq, iki tane yeni
insan tanıdık, bir iki yere kaçamak gittik diye hemen kazanova mı olucaktık aq..abartıyorum
bence.. tolga da abartıyor.. bana bir şey olduğu yok.. gencim abi? gezicem tabi..
sonra tolganın kendi hakkında söylediği şeyi düşündüm.. aklıma çılgınca bir düşünce geldi.. aklıma
geldiği gibi de dilime geldi:
"tolga, nilay senden hoşlanıyordu, biliyor muydun?"
"ha? ne?"
"bizim nilay işte, senden hoşlanıyormuş ama söylememiş tabi, sen ona bakmazsın diye
düşünüyormuş * "
çok şerefsizim *
tolga bir an durdu, alkolün de etkisiyle komikleşen yüzü böyle ciddi ve düşünmeye çalışıyormuş
gibi yapınca daha da komik hale gelmişti.. gülmeye başladım..
"ne gülüyon lan, bak abazayım diye taşak geçiyorsan giberim * "
"yok be olm.. harbi diyorum, kız kendi ağzıyla söyledi bana o zaman.. gerçi şimdi ne düşünüyor
bilemem..siz hala mesajlaşıyor musunuz onunla?"
"yazın..bir kaç kere yazıştık.. msnden filan..o kadar.. emin misin abi sen ya?"
"lan ağzıyla dedi diyorum dalyarak..ne o yoksa sende mi? * he?"
omuz silkti, "neden olmasın?"
"bak bak, artize bak, bana diyordun, demin şimdi kendin pozlara girdin, "neden olmasın?" ne
demek amk? sen de hoşlanıyor musun hoşlanmıyor musun?"
sıkkın bir ifade ile "tamam lan hoşlanıyorum bende.. yani hoşlandım o aralar, ama şimdi, epeydir
konuşmuyoruz filan..ne bileyim.. onun da geçmiştir bence?"
"sizi bir araya getireyim mi?"
"ne!!! yok lan olmaz.."
-
acayip ve joseph çükünü komple kestirip kadın ol
-
cagatay ulusoy senay gurler ciks sahnesi
-
sanıyorlar diz çöker ask önümüze
-
istanbulda fırtına çıkmasının sebebi
-
senay gurler sevisme sahnesi
-
elmas buldum yerden
-
aha vikings geldi gene
-
lisedeki arkadaşlarla şimdiki sohbet durumu
-
memati işe girdi sözlüğe vakit ayıramıyor
-
kız takip isteğimi kabul edeli
-
yalan söylüyor amk bir kumarbaz
-
takip isteğini kabul eden kıza
-
türkiyede paralı jigololuk yapan var mı la
-
kurye ilkay
-
40 yaş üstü kadınlara hizmet veren
-
nasip olsun en güzel aşktan bize
-
kıza takip isteğimi kabule tmiyorsa
-
bi arkadasimin annesinin fahiselikleri
-
omerronkom ulkucu ocalan
-
panpalar gelin hadise ifşa
-
olum doğum oranları düştüyse
-
namık denen it nerde
-
gibismen
-
beyler şu an konuştuğum kızın erkek kankası var
-
560 bin lirası olan adama saygı duyuyorum
-
bugun tam 21 kere hapsirdim
-
dusunsene uvey annen bu
-
onuncu yil ve izmir marsi duyan chpliler
-
sözlüğün en iyi modu online olmuş
-
en iyisini sen bilirsin kendin bilirsin kendine
- / 2