/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 526.
    +3
    çok fazla içmedim, ama yine de gecenin atmosferi ve muhabbeti beni etkilemiş, çakırkeyf moduna
    geçirmeyi başarmıştı...
    nihayetinde gecenin 2 si, ya da biraz daha geçi bir saatte bardan kol kola çıkmış, artık nispeten
    azalmış ama hala kaynaşıklığını koruyan caddenin kalabalığına karıştık...
    yürürken bir ara başını omzuma yasladı, bense hayatım boyunca yürüdüğüm en düşük
    tempolardan biriyle yürüyorum ona uymak için, ayaklarım seğiriyor resmen aq..
    sokağın çıkışına vardığımızda, "dönecek misin bu saatte?" diye sordu,
    "ne yapiyim?" deyip omuz oynattım, masum masum gülümsedim,
    "bana da gelebilirsin istersen, merve ailesinin yanına gitti bu hafta sonu, odası boş?"
    "ya bilmiyorum ki, şimdi o yokken odasına filan giricez, ayıp olur kıza?"
    "yok ya..olmadı sen benimkinde yatarsın, ben oraya geçerim ;)"
    "iyi o zaman, öyle yapalım * " dedim,
    ellerimiz birbirimizin beline attık, "yürüyecek miyiz?"
    "yok şurdan taksiye bineriz ya" dedi,
    taksiye bindik, doğru, o topuklularla, ne kadar az yürüse kardı..
    5 dakika sonra, genç taksici, bizi kafalarımız yarı kıyak bir halde ayşen in apartmanının önüne
    bırakırken, kim bilir neler geçirdi aklından,
    muhtemelen benim birazdan yaşayacağımı düşündüğü sıcak sahneleri ve kendisinin sabaha
    kadar direksiyon sallama ve evine ekmek zütürme derdinde oluşunu kıyaslayıp kaderine lanet
    etti..
    o da haklı tabi..
    apartmana girdik, elif ve ceren inkinden çok daha lüks görünümlü, oldukça hoş dış görünüşlü bir
    bina, kendine ait bir otoparkı dahi var..
    asansöre bindik, 2. katın düğmesine bastı, ve ben bu kez kimseyi taşımak zorunda filan
    kalmadım *
    asansörün içindeyken, aklıma birden şeytan icadı bir fikir geldi... evet evet.. hemen şimdi
    uygulanması gereken bir fikir... sonrası ona göre şekillenirdi zaten..
    ···
  2. 527.
    0
    asansör henüz hareket halinde iken, kafama çanta ya da yanağıma bir tokat yeme çekincesini de
    göze alarak, hemen dibimdeki uzun boynuna doğru başımı uzattım, kaşla göz arasında, küçük,
    ıslak bir öpücük kondurdum..
    http://fizy.com/tr#s/1ajewh
    ..ne yalan söyleyeyim, öyle çanta manta vurmasa bile, ani bir tepki beklemiştim..ama bir süre
    hareketsiz kaldı..asansör tam 2. katta durduğu anda, kapıyı itelerken yüzüme baktı, benim
    gözlerim zaten ona çevrili..gözlerini benden ayırmadan kapıya yüklenip açtı..hemen yan taraftaki
    daire kapısına doğru ilerlerken beni de yanında adeta sürükledi..aceleyle ayakkabılarımızı
    çıkarıp, kendimizi hole zor attık,
    içeri girer girmez dudak dudağa geldik, daha kapıyı bile örtememişken birbirimize yumulmuş,
    çölde susuz kalmış bedevilerin mataraya sarıldığı gibi sarılmıştık birbirimizin boynuna,
    dudaklarına..bir süre öyle arsızca öpüştük, nihayet ayrılıp kapıyı kapattık, üzerimizdeki ceketleri
    sakinmiş gibi davranarak çıkarıp askılığa astık, ama ikimizde gümbürdüyoruz beyler..
    çantalar, ceketler bir kenarıya konulduktan sonra, biz öyle ellerimiz boş, salonun orta yerinde
    kalakaldık, bir an ne yapacağımızı bilemez bir halde dikiledurduk, yine ilk adımı ben attım,
    yaklaşıp beline sarıldım, yüzümü yaklaştırdım, tam karşımdaki yüzünü izlemeye başladım..o
    pozisyonda da biraz kaldıktan sonra, bu kez o yavaşça yaklaştı dudaklarıma, bir parti daha
    öpüştük..
    ···
  3. 528.
    +4
    oradan ellerimiz birbirine dolalı bir şekilde ilerledik, odası olduğunu tahmin ettiğim bir odaya
    geçtik, çalışma masasının önünde durdu, dönüp bana bakmaya başladı, bir kez daha..bir kez
    daha giriştik birbirimize, giriştik diyorum çünkü epey şiddetli bir ön sevişme haline gelmişti
    münasebetimiz, ellerim belinden kalçalarının üzerine indi, oraları sardı, sıktı..biz yukarıda hala
    köpekler gibi öpüşüyoruz.. elimi baldırına doğru kaydırdım, pantolonunun ipeksi dokusu elimin
    altında kayıp gidiyordu, biraz güç verdim elime, baldırından kaldırmaya çalıştım ayağını,
    zorladığımı farkedince, daha fazla zahmet etmemi engelleyip kendisi kaldırdı, belime doladı
    bacağını.. iyice yüklendim, öbür elimle de, bir anlığına ayaklarını yerden kesip çalışma masasının
    üzerine oturttum.
    iki bacağını da belime dolayıp beni iyice kendine çekti, ellerimi bu kez sırtına geçirdim, o da bana
    sarıldı, bedenlerimizin önemli bölümü temas eder bir halde, o masanın üzerinde, ben biraz
    parmaklarımın üzerinde, gittikçe artan bir şiddetle birbirimizin özünden tatmaya devam
    ediyorduk.. yağmalıyorduk bahçelerimizi, sömürüyorduk, tamamen iç güdüsel ve ilkel bir
    anlayışla..
    bir ara ayrılıp nefeslendik, saçlarını, başını okşadım, gözlerini kıstı, iri kirpikleri titreyip
    durdu.. karşı koyulamaz bir günah gibi, öylece durdu.. karşı koymak çok ama çok zordu... ne
    pahasına olursa olsun, o an hiç bir kuvvetin beni o sahneden alıkoyamayacağına inandım...
    belime sarılı bacaklarını kasıp bir nevi işaret verdi bana, sırtına doladığım kollarımı iyice sıkıp,
    kaldırdım masadan, solumuzda kalan yatağına doğru, yuvarladım vücudunu, birlikte yatağın
    üzerine düştük, sonra tamamen yerleşip bir nevi pozisyon aldık, ikimizde rahat edince, tekrar
    başladık öpüşmeye.. tank gibi vücudu, dolgun hatları, tamamen altımda, soluk soluğa..ben artık
    dudaklardan bağımsızlaşmış, tamamen random şekilde neresi denk gelirse öpüyorum.. ufak ufak
    gidip geliyorum üzerinde..o ise kegib kegib sesli solumaları, ensemi okşayan elleri
    ···
  4. 529.
    +2
    ve böbrek
    boşluğumun hemen iki yanında kasılıp gevşeyen kalçasıyla karşılık veriyor bana..
    altımda, elimle tutmaya çalışırken kayan balıklar misali, yağ gibi kayıyor, kıvranıyor.. devamlı
    hareket halinde, ben de öyle..bir an kendimi şişme su yatağında filan gibi hissettim, o kadar
    hareketliydi ki altımda..
    küçük tsigalko sonsuz isyanlarda, uyuşuyor..
    biz tamamen kontrolden çıkmış durumdayız..o neredeyse inliyor..ben öpücem derken kafa
    atıyorum resmen.. üzerinden biraz doğruldum, ellerimi yatağa dayayıp yüzüne baktım..o da hem
    bana bakıyor hem de kıpraşmaya devam ediyor.. dizlerimin üzerine kalkmaya yeltendim, önce
    bırakmadı, sonra yavaşça izin verdi bacakları..o da biraz kaykıldı ben öyle uzaklaşır gibi yapınca,
    "ne oluyor?" der gibi baktı.. gülümsedim..ellerimi iyice kırışan ve fazladan bir iki düğmesi daha
    açılan bluzuna zütürdüm.. üzerinden sakin (olmaya çalışan) dokunuşlar göğüslerini yokladım..ama
    çok dikkatli, fazlasıyla kibar bir biçimde.. oradan da kalan düğmelere geçtim.. ellerimin hafif
    titremelerini bastırmaya çalışarak düğmeleri çözmeye başladım... epey açıldı önü.. siyah sütyeni
    göründü..ama daha fazla düğme yoktu.. baştan geçirerek çıkarmak gerekiyordu.. dökümlü
    kısımdan biraz sıyırdım, hemen ellerini atıp ellerimi durdurdu..
    ···
  5. 530.
    +3
    hayal kırıklığına uğramak üzereydim ki, kendi elleriyle sıyırıverdi üzerindekini, çıkardı, attı..gür
    saçları da iyice dağılmıştı yatağın üzerine..
    ben de kendi gömleğimi bir çırpıda çıkardım..tşörtü, atletimi savurdum attım..tamamen çıplak
    kalan vücudumun üst kısmına baktı..
    kaslı bir vücudum yok beyler, baklava filan hayal, biraz sıkınca şöbiyet benzeri yapılar
    oluşturabiliyorum ama..ayrıca döşümde kıllıdır * ... babam sarışın bir adam, ben de açık kumralım
    ama buna rağmen vücudum açık tenli birine göre kıllıdır..ve nihayetinde adam akıllı
    övünebileceğim tek şey olan omuzlarım var... genetik olarak geniş, spordan dolayı da oldukça
    toplu olan omuzlarım, her daim gurur kaynağım olmuştur.
    şaşkın-gülümser bir vaziyette beni incelemeye başladı..elleriyle önce omuzlarıma
    dokundu..oralardan kaydırdığı elleriyle halı gibi göğsümün üzerine geldi..gülmeye başladı..nefes
    alış verişleri iyice arttı, elini halıdaki ekmek kırıklarına gır gır yapar gibi göğsümde gezdiriyor,
    epey şaşırmış- heyecanlanmış görüntüsüne binaen, kızın büyük ihtimalle ilk kez sevişiyor
    olduğuna dair yorum getirdim.
    zira uzaylı inceler gibi uzun süre inceledi göğsümü, dokundu..en sonunda ben de onun sadece
    sütyeniyle kalan, vücudunun üst kısmına ilgi göstermeye başladım, ve biz öyle dokuna okşaya bir
    kez daha benim onun üzerine devrilmem aracılığıyla öpüşmeye başladık..
    artık, ikimizinde çıldıran kalp ritimleri, çok daha yakından geliyor, ısının vücutlarımız birbirine bu
    kez engelsiz olarak temas ediyordu... sıcak teninde tamamen kendimi kaybediyordum..
    gecenin son partını girip ben de kaçıyorum arkadaşlar,
    http://fizy.com/tr#s/1704dl
    ···
  6. 531.
    +3
    ben gene random şekilde sağlı sollu vücuduna girişmiş bir halde, denk gelen yerini öperken, o da
    çıplak omzumu, boynumu öperek karşılık vermeye başladı.. biraz aşağı doğru kaykılıp göğüslerine
    yaklaştım.. sütyen mi sıkıyordu? yoksa sahiden bu kadar diri miydiler?
    aklım başımdan tamamen gitmeye başlamıştı beyler.. hayatımda ilk defa biriyle bu dereceye
    kadar yakınlaşmışım... daha önceleri kıza sarfettiğim o bütün umursamaz ve cool hallerime
    rağmen artık sakinliğimi, metanetimi korumakta zorlanıyorum.. maymun iştahlı, ilkel ve
    abazalıktan çıldırmış bir yaratığa dönüşüyorum... işin garibi, dışardan bakılınca görülen tüm o
    ulaşılmazlığına, modern ve tanrıçavari görünümüne rağmen, karşımdaki dişi de son derece
    kendini dağıtmış durumda,
    demek ki en güzel, en alımlı, en ulaşılmaz, en entelektüel, en sakin görünümlü... kısacası her
    türlü "en" kadın dahi yatakta böyle oluyordu..
    benimkinin "en" inin güzellikten ibaret olduğunu zaten en başında anlamıştım, dediğim gibi, zeki
    ya da kültürlü bir hatun değil karşımdaki, safi güzellik ve maddiyat işte..
    ..sütyeninin üzerinden kafamı göğüslerinin arasına gömdüm.. evet şimdi yazınca komik oldu biraz,
    ben de gülüyorum aq * tencereden ağzıyla yemek yiyen barbarlar gibi *
    oralarda da biraz vakit geçirdim..o ise altımda iyice coşmuş durumda.. kendimi rodeocular gibi
    hissetmeme neden olan bir depreşme halinde, neredeyse rahatsız edici bir şekilde kıvranıyor,
    kendimi tecavüz ediyormuş gibi hissediyorum aq..
    bir adım daha ileri gidip, ellerimi sütyeninin arkasına, sırtına geçirdim, ömrümde değil sütyen
    kopçası açmak, görmemişim bile, ama arkada bir yerde olduğunu tahmin edebiliyorum *
    ellerimi arkaya geçirdikten sonra, açılması gereken noktayım buldum, ayşen yatağında
    dirseklerinin üzerinde biraz dikleşti, ellerim boşlukta, onun sırtında lanet şeyi açmaya uğraşırken,
    onun da buna istekli oluşu ve işimi kolaylaştırma çabası beni iyice heyelandırdı.. ulan açamadım
    ···
  7. 532.
    +1
    0-15 saniye amk şeyini, neredeyse asılıp koparıcam, o derece kendimi kaybetmişim.. nihayet çıt
    çıtını bulup iki yakasını birbirinden ayırdım, ama en salak komedi filmlerinde görülecek türden bir
    çabanın ardından becerebilmiştim bunu..eh aq, benim de bir tak bilmediğim ortaya çıkmıştı
    nihayetinde..ama bu konuda birbirimize bir şey çaktırmadık..
    sütyeni de aradan çekilince göğüsleriyle başbaşa kaldım.. beyler bu kısmı biraz hızlı geçmek
    istiyorum çünkü şu an yazarken bile "uuu beybi" yani..
    göğüslerine gereken ilgiyi gösterdim, yemini yutmaya çalışan süs balıkları gibi alttan girip
    yutmaya çalıştım, ortadan direkt olarak ucuna, üstten kavisli noktalarına saldırdı dudaklarım.. açık
    renkli teninden, sadece biraz daha açık, sütlü kahve tonunda göğüs uçları ve onları çevreleyen,
    aynı renk, genişçe halka..
    altımdaki kotu çıkardım... yatağın yanına bıraktım, sadece boxer (biraz ıslanmış) olduğu halde, bir
    kez daha uzandım üzerine, pantolonunun düğmesini, sütyeninkine oranla çok daha kolay
    çözdüm, aşağıya doğru sıyırdım.. sütten, dolgun ve düzgün bacaklarla selamlaştım..
    ikimizde, sadece donlarımız olduğu halde dakikalarca seviştik,
    artık patlama noktasına geldiğimi hissediyorum..ben dursam, o durmuyordu zira, bir türlü pit-stop
    alamadık ufaklığı..bu şekilde devam ettiğimiz takdirde 1-2 dakikaya havai fişek gösteri var, belli..
    zaten o zaman kadar çoktan olması gerekirdi ama, herhalde ters etki mi oldu ne oldu, epey
    dayandım lan farkında olmadan.. önceki tecrübelerimden biliyorsunuz, genelde hakan şükür ün
    güney koreye attığı gol misali, maç başında bir tane yazardım skor tabelasına *
    ama o gece gecikti bile diyebilirim..
    ···
  8. 533.
    +4
    ve bence, artık buraya kadar gelmişken, yine o şekilde yarım yamalak bir finalle bitmemeli diye
    düşündüm.. yine zorla çıktım bacaklarının arasından,
    göz göze geldik.. yutkundu... final raund..
    ayaklarını topuklarından yakaladım, birleştirdim, bacaklarını ileri doğru büktüm, bacak omuzanın,
    bacaklar bitişik haldeki bir versiyonu haline getirdim, diğer elimle külodunu yandan yakaladım,
    sıyırmaya başladım..
    kalçasından kurtardım, dizlerine doğru çekmeye başladım..o ara gördüğüm, (afedersiniz, nimetle
    şaka yapılmaz ama, teşbihte de hata olmaz) kayısı benzeri cinsel organı karşısında tamamen
    kendimden geçtim..
    yaşım 18,
    hayatımda ilk defa bu kadar yakında, kaba tabirle "am" görüyorum.. benim yaşıtlarım şimdiye 100
    kere huur gibmiş olabilir, ama bu da benim malumat ile ilk canlı münasebetim.. sözün kısası,
    heyecandan gebermek üzereyim..
    o şekilde külodu sıyırdım, dizlerinin arkasına kadar getirdim,
    sanırım bu gece bir şekilde ilk deneyimimi yaşamak üzereyim...
    karşımdaki manzaraya bir daha bakıp, hipnotize olmuş bir halde, "nerden nereye lan?" diye
    düşündüm..hem mecazi, hem de gerçek anlamda.. neredeen nereyee...
    sahi, neredeydim ben?..
    takip eden panpalara iyi geceler,
    ···
  9. 534.
    +1
    Beyler part beklemek istemesseniz watpadda yazılmış hali var çok uzun hikaye
    ···
    1. 1.
      0
      pampa bekletmem ben sıkıntı etme gunde 40 50 atarım
      ···
    2. 2.
      0
      Tamam pampa
      ···
  10. 535.
    +3
    1-2 geceye bu yıla final yaparız gibi görünüyor. görüşmek üzere, takip ediyorsanız yorumlarınızı
    ekgib etmeyin, benim için değerliler *
    takip eden panpalara iyi geceler, @ersintepe, ne manyak adamsın lan *
    buçuk gibi başlarız, fazla bir şey kalmadı zaten, yılın finalini yaparız 2-3 geceye
    http://fizy.com/tr#s/1dl7ny
    geçen akşam biraz fazla erotizme kaçtık sanırım, baştan okuyunca öyle olduğunu farkettim, ama
    yazarken kendimi kaptırmışım aq *
    bunu o ayarda bir şeye dönüştürmeye niyetim yok, ama yine de aşk sahnelerini, gerek ilham
    gerekse atmosferi yaşayabilmemiz* için bundan biraz daha düşük ayarda yazmaya devam
    edeceğim. ferregrafi bekleyen varsa zaten boşuna takip ediyor demektir, kaldı ki sözlükte o
    türden ve benimkinden çok daha eğlenceli bir dile sahip yüzlerce hikaye zaten var.
    neyse, dediğim gibi 1-2 volume kısmak yeter, neticede çoğumuz yetişkin insanlarız, cin ali
    öykülerine de döndürmeye gerek yok.
    ne diyorduk? heh,
    ... altımda boxer, bir elimde kızın ayakları, bir elimde kızın donu, kilitlenip kalmış vaziyetteyim,
    yani böyle çok güzel bir yemek tabağı hazırlarsınız ya da şekilli pasta yaparsınız *, sonra onu
    yemeye kıyamazsınız ya, karşısına geçer izlersiniz ya..işte aynı hesap..sanki o sahneyi doyasıya
    izlemek ister gibiyim..geniş kalçası, lekesiz bembeyaz bacakları, yanlara kaykılmış toplu
    göğüsleri..şehla bakışları..rüyada gibiyim..rüyadan da öte..
    ···
  11. 536.
    +2
    ama rüyaların sonunda uyanırız..
    ben yarı kitlenmiş halde, onu tamamen çırılçıplak bırakmak adına son hamlemi tamamlamaya
    uğraşırken, birden derin bir soluk veriş eşliğinde yüksek tonda fısıldadı.."tsigalko... dur..dur.."
    beynim değil verilen komutlara göre hareket etmek, onları algılamayı bile zor becerebildiği için, ne
    yapmama gerektiğini anlamamış şekilde, iyice afallayarak durakladım, elim hala donu asılıp
    germekte..
    "dur" dedi bu sefer sesli bir şekilde, elimdeki topluklarını kurtarıp bacaklarını yana devirdi, beni
    yarıya kadar indirmiş külodunu sert bir hamleyle tekrar bacaklarına geçirdi, yatakta bir tam tur
    dönüp, dizlerini kırarak ve o dizleri kollarıyla sarmalayarak yatağın başında oturur pozisyona
    geldi..
    ben mala bağlamış durumdayım, idiot gibi kalakaldım, bir elim hala önde, üstüme çimento
    boşalmış gibi, heykelleşmiş duruyorum..
    ayşen korkmuş gözlerle yüzüme baktı.."tsi.. tsigalko..yapamam ben.."
    kaşlarım havaya kalkmış olmalı.. beynim tamamen boşalmış durumda, böyle bir şapşallaştım,
    limon emdirilen bebekler gibi ambale bir halde bakınıyorum buna..
    tekrar konuştu, kegib kegib.. arada derin nefesler alarak..
    "yap... amam..ya..yapa... özür dilerim.. özür..dilerim.."
    yatağa oturdum..
    hala bir şey düşünemez haldeyim, hani böyle çok talihsiz bir haber alırsınız da, bütün duyularınız
    kilitlenir, telefonunuz elinizden düşer, ağlamadan, itiraz etmeden, tepki vermeden, zombileşmiş
    gibi bir köşeye geçer oturursunuz ya..aynen öyle oturdum yatağa yanlamasına.. odanın ortasına
    doğru bakıyorum..
    bir süre öyle sessiz geçti.. ayşen in hıçkırıklarıyla bölünen sessizlik dikkatimi dağıttı, ona doğru
    döndüm..
    yalandan gözyaşları beyler.. neredeyse yaş bile akmıyor..
    "özür dilerim tsigalko.. yapamam yani..bu..bu kadar bile yapmadım... yapamam"
    evet tecrübesiz olduğunu zaten fark etmiştim az çok, eminim ceren kadar bile sevişmişliği yoktu,
    ee ulaşılmaz kız ya? yani, öyle herkesle sevişmez, öpüşmez bile..amk havasına sıçtıklarım..
    ···
  12. 537.
    +2
    benim kaşım gözüm iniyor kalkıyor, az önce gözüme bir şey kaçmış da, çıkarmaya uğraşıyormuş
    gibi mimikler yapıyorum istemsiz olarak..
    ulan bu kadar da olur mu ya? insan düşmanına yapmaz bunu..bir an önce karşımda ne vardı,
    şimdi ne oldu.. üzerinden hiç çekilmemeliydim.. teması öyle tamamen kesersen böyle ayılır işte..
    ayşen biraz sakinleşti, herhalde kız beni zor kullanacağımı filan da düşündü bir ara, ama ben
    istesem de onu bir şeylere zorlayamazdım zira daha kendime bile hükmedemiyordum o şaşkınlık
    anlarından sonra.. kalktı, dolabını açtı.. önümde hala sadece donla dikilip bir şeyler arıyor..onu
    öyle görünce bir anlığına sönen ufaklık yeniden sertleşti.. yüzümü asıp kafamı başka tarafa
    çevirdim.. odanın duvarına bakıyorum hıyar gibi..
    bu aldı alacağını, üzerine bir tişört, altına bir eşofman geçirdi şip-şak.. karşımda tamamen giyinik,
    hala kaygılı ve epey dağılmış halde dikilmeye devam etti..
    ben de ona baktım, fazla göz göze kalamadı, hemen kafasını çevirdi, yüzünü ekşitti.. ağır utanıyor
    olmalıydı.. beyler en başından beri diyorum ya,
    karşımda güzel bir kız vardı, evet, ama aynı zamanda da çok ama çok salak bir kız vardı.. bunlar
    kendi kendine bir şeyler ispatlamak için her taku yapabileceklerini iddia ederler ama sonra iş
    aniden ciddi boyuta gelince hayatın acımasızlığıyla duvara toslar gibi toslaşıp zırıldamaya
    başlarlar..
    sonradan anne hathaway ın havoc diye bir filmini izlemiştim, ayşen in hareketleri, oradaki, önce
    kaşar takılan, sonra da gibince ağlayıp pişman olan salak sarışınla, ya da son anda yataktan
    dönen hathaway ile birebir aynıydı aq..yani filmi ben çeksem anca o kadar benzer o sahneler...
    demek ki bu işler hep böyle..
    iç çekip ayağa dikildim.. yanımda büzülünce birden o beygir gibi yakıp yıkıcı hatun, bir anda küçük
    bir kız çocuğuna dönüşüvermişti.. ürkek bakışlarını üzerimden çekmeden, son bir şeyler daha
    söyleme ihtiyacı duydu,
    "daha önce yapmadım ben, ilki böyle olsun istemiyorum.. özür dilerim.. cidden".
    ···
  13. 538.
    +2
    ağlak ses tonunu
    mimikleriyle destekledi..
    ben ifadesiz bir yüzle,
    "tuvalet ne tarafta?" diye sordum.. gidip asılıcam, yoksa o gece uyutmaz beni o taşak ağrısı..
    gösterdi, "duş da alabilirsin istersen? havlu vereyim?" diye, yardımsever ev sahibesi modunda
    sordu..
    olur tabi, alırım.. parayı da çıkarken komidinin yanına bırakıver..
    ulan gibmeye geldiğim evde, kendimi gibilmiş gibi hissediyordum be resmen..eve eskort
    çağırırsınız ya, aha aynı o durum... resmen gibildim, şimdi o postaların üzerine bir de duş alıcam,
    ayşen de ücretimi verecek, defolup gidicem... aynen böyle hissediyorum..
    sinirim yeni yeni gelmeye başlamıştı.. beynim normale anca dönüyordu..
    canım istemeye istemeye attırıp duş aldım..
    kapıya havlu getirdi, kapının arkasından uzatıyor..
    ulan senin ben dıbına koyayım, daha yarım saat önce ikimizde neredeyse çırılçıplakken altımda
    inleyen sen değil miydin? şimdi güya utangaçlık taslıyor...
    iyice sinir oldu, banyonun içinde kendi kendime homurdanıyorum...
    hızlıca kurulandım, giyindim çıktım,
    odasına gitmedim, direkt koridora çıktım, bu gördü aralıktan,
    "nereye?"
    "e..gidiyim ben.." amın evladı daha oturacak yüz mü bıraktın.. yanıma geldi, "bir şey unutmadın
    demi içerde?"
    "yok..yok.."
    ben öyle bozuk bozuk tavırlara girince, tekrar,
    "tsigalko gerçekten üzgünüm..bu kadar bile ol... yani..ya.." gene ağlamaya başlayacakmış
    havasına girdi,
    kadınlar için en kestirme kaçış yolu
    "tamam sorun değil" deyip geçiştirdim duygusuzca.. ceketimi askılıktan alıp sırtıma geçirdim,
    dönüp ardıma bile bakmadan kapıyı açıp daireden çıktım, arkamdan,
    "tamam, görüşürüz" dedi çegingen bir sesle..
    nah görüşürüz..
    nah..
    tepki bile vermeksizin, merdivenleri kullanarak katları indim ve gecenin bilmem kaçı, sabaha karşı
    kendimi sokağa attım...
    ···
  14. 539.
    +1
    hafif soğuk olan havada, ellerimi ceplerime sokmuş, kendi kendime alçak sesle küfrede konuşa, o
    üşüyen insanlara özgü, hızlı-kısa adımlarla yürümeye başladım..bu saatte merkeze minibüs
    yoktur..yürümeye kalkarsam kurt-kuş giber... gece eğlendiğimiz yere gidip, o çeşit çeşit
    dükkanların arasında açık bir çorbacı aramaya ve sabaha kadar oyalanmaya karar verdim..
    neden sonra telefona elimi atmak geldi..ulan öyle bir dalmışım ki hatuna ve geceye, dış dünyayı
    tamamen unutmuşum..baktım, bir sürü mesaj..cevapsız aramalar..
    "gerçek dünyaya hoş geldin"
    ee, rüya bitmişti... bu gecenin ve ayşenin dışında da bir dünyam, orada bana ait olan
    sorumluluklar ve beni düşünen insanlar vardı..ve bunun da etkisiyle, çorbacıda mercimeğimi
    yudumlarken, kızgınlık ve hayal kırıklığının yerini, pişmanlık ve endişe benzeri duygular aldı..
    rüya, bitmişti..
    http://fizy.com/tr#s/1dl8el
    çorbacıda gün ışıyıncaya kadar oyalandım..
    o ara kafamda biraz hesap yapmaya da vaktim olmuştu..
    telefon demiştik, mesajlar, çağrılar demiştik..kimlerden gelmişti,
    ebru dan bir kaç mesaj, 2 çağrı..annemden bir çağrı..tolgadan 1 mesaj..tolga ve anneminkileri pek
    kale almadım zira geçiştirilebilirdi..
    benim daha ziyade ebrunun "naber canım yurtta mısın?" ile başlayıp "tsigalko, görünce mutlaka
    beni ara" ile biten mesaj kombinesiyle ilgilenmem gerekiyordu.
    evet, gene yalan söyleyecektim, öyle görünüyordu. ne kıvırabileceğimi düşündüm..öğlenin
    üçünden gecenin 1 ine kadar hiç bir mesajı ve aramayı cevaplamamanın ne gibi bir bahanesi
    olabilirdi ki?
    biraz düşününce, erkeklerin, ciksten sonra en çok düşündüğü şeyler olan futbol ve bilgisayar
    oyunlarını kullanmaya karar verdim
    ···
  15. 540.
    +2
    **tam yurtta kalmaya niyetlenmişken bir arkadaşın gazıyla, akşamki maça topluca gitme ve
    öncesinde de internet kafede takılma kararı alınıyor, efendim biz önce kafede maç saatine kadar
    gır gır şamata 8-10 kişi kantır yapıyoruz, oradan maçı izlemeye gidiyoruz, bir çıkıyoruz ki saat
    olmuş zaten dokuz küsür, oradan gene "bir arkadaş": "agalar yurda dönüp ne yapıcaz ya, gelin
    takılalım bu gece??" diyor ve biz soluğu pub da alıyoruz, orada da eğlenirken ederken saat su
    gibi akıyorr, geçiyor, tüm günüm de böyle dışarda geçiyor..haa bu arada, ne talihsizlik ki
    telefonumu yurtta unutuveriyorum :( tüh.. ebrucum seni de meraklandırdım, özür dilerim
    bitanem..**
    senaryoyu bir kaç kez aklımda oynadım.. ekgib yanlarını bulmaya ve kapamaya çalıştım..eh..yani,
    yapabileceğimin en iyisi bu gibi görünüyordu.. muhtemelen "e sen de başkasından mesaj
    atamadın mı? haber veremedin mi?" yoluyla yüklenirdi.. buradan da biraz azar işitebilme
    potansiyeli barındırmakla beraber "canım ben numaraları aklımda tutamıyorum ki :( anne
    babamın numarasını bile ezberden söyleyemem" savunmasıyla geçiştirecektim..
    evet evet.. iyiydi bu plan..
    dalgın dalgın, sabahın ilk minibüsüne atlayıp yurda dönerken( o ara okul da yalan oldu tabi, ama
    öğleden sonra gidicem mecbur..) artık uyanmış olması lazım gelen tolgaya cevap atacaktım,
    "nabıyon lan fındıkkıran? * " diye mesaj atmıştı tam saat 5 civarı.. yani bir nevi gerdeğe giren
    damadın sırtına vuran arkadaşları gibi o da benim sırtıma vuruyor şakadan ve imalı bir şekilde..
    bu arada tolga ebruyla ilişkimizi bilmiyor zira daha çok yeni zaten.. benim ayşenle olan
    muhabbetimden ise haberdar..
    cevabımı yazdım,
    "kanka, ters bir durum yok demi?" yazdım..her anlama gelebilirdi bu, her türlü yani.. varsa var,
    yoksa yok..
    ···
  16. 541.
    +1
    10 dakika sonra ben minibüsten indiğin sıra cevap geldi,
    "niye lan? ne olacaktı?"
    "yok olm öylesine sordum tamam * "
    "ne oldu akşam, ata binebildin mi? ;)))"
    ":)) anlatırım kanka uzun hikaye.."
    "vay aq..adamlar çakıyor yaa * )"
    "ehehe * "
    daha ona ne anlatacağıma karar vermemiştim, direkt olanı anlatsam taşak geçmekten öldürürdü
    beni herhalde..ama yalan söylesem... ulan iyice yalancı olduk beeee... gibicem karısını da kızını
    da gibişini de... ne oluyor lan?? ne oluyor aq? kime ne hesap veriyorum ki ben, kime ne
    kanıtlayacağım?
    iyiden iyiye yalancı pekekentin teki olduk anasını satayım... ne için? "yapamıcam ben tsigalko
    yapamıcam ben.."
    gibtir git..
    amın evladı..
    ben kendi kendime sayıp söverken, bir den aklıma, aslında ebruya da yalan söylemeyebileceğim
    geldi..
    yani elbette olan biteni anlatacak halim yoktu, ama epey kırparak ve softlaştırarak (**sadece, söz
    vermiş bulunduğum için buluşmak zorunda kaldık, o kadar, başka bir şey olmadı yani**)
    anlatabilirdim..
    anlatabilir miydim?
    hımm... evet, ama şimdi değil... şimdilik geçici bir çözüme ihtiyacım var ve sabaha karşı,
    çorbacıda kurduğum senaryo da gayet iyiydi zaten.. tamam tamam.. aynen böyle yapayım.. yani
    doğrucu davut olucaz diye, hepten de enayiliğe gerek yok..
    ama bir ara mutlaka ayşen olayını da, dediğim gibi, son derece soft halde anlatmalıyım.. çünkü git
    gide kendime daha da fazla yabancılaştığım bu zamanlarda, biraz da olsa eski güzel huylarımı
    (yalan söylememek gibi.. dobra olmak gibi..) hatırlamam da fayda var.
    ···
  17. 542.
    +2
    çünkü bir zamanlar nefret ettiğim tarzda bir adam olup çıkıyorum..yaptığım her hareket ve attığım
    her adımda... daha da çok benziyorum..
    http://fizy.com/tr#s/13s7g6
    öğlenden sonra okula gittim..ebruyu tahmin ettiğim gibi buldum..
    yüzü asık, kederli bir ifade..ben ise "hay allah ya..olacak iş değil" modundaki esnaf amca
    sıfatındayım.
    "naber canım?" dedim sakin ve pozitif bir sesle..içten bir biçimde gülümsemeye çalıştım, gittim
    yanına oturdum, otomatik bir biçimde saçlarını okşayıp elimi omzuna koydum..ama öyle laubali
    bir biçimde değil, gayet insancıl şekilde.
    yüzünü bana çevirmedi..konuşma öncesi alınan derin nefeslerden aldı, burun delikleri
    kıpraştı..yüzü "sen adam olmazsın" gülüşünü resmetti..sonra ban döndü nihayet, öyle,
    konuşmadan, aynı "inceden hesap sorar ve cevap bekler" bir şekilde bakmaya başladım..
    mesajı aldım, evet, öt bakalım tsigalko,
    yazdığım senaryoyu, gayet sakin ve pişman bir biçimde oynadım, tahmin ettiğim gibi, "haber
    veremez miydin?" tarzı sorular sordu..bahanelerimi öne sürdüm..en sonunda da , "özür dilerim
    canım, daha sorumlu olmam gerekirdi" deyip becebildiğim en sıcak gülümseme eşliğinde
    yanağına bir öpücük kondurdum.
    o, hala bana biraz kızgın olmakla beraber, benim samimiyetim ve içtenliğim (yalanına sokuyum)
    karşısında daha fazla diretmeyip teslim oldu.."tamam..bak bir daha bir şekilde ulaş bana..merak
    ediyorum bitanem..zaten yeterince ayrı kalmadık mı?" diye damardan girdi, elleriyle yüzümü
    gözümü oynarken, bir yandan da tatlı tatlı gülümseyerek,
    ···
  18. 543.
    +2
    "haklısın" dedim.. aynı ciciş modda..e bu güzel ve romantik anları bozmamak gerekirdi..
    başı omzumda, eli elimde, yüzümde, bana tamamen bağlı, her koşulda yanımda olmaya ve beni
    her türlü kabul etmeye hazır görünen ebruyu incelemeye başladım..
    gerçekten sevgiye layık bir kızdı... artı, cesurdu da..bir şekilde hem yaşadıklarını kalbine
    gömecek, hem de onları gerektiğinde oradan geri çıkaracak gücü kendinde bulabilmişti..
    birlikte geçirdiğimiz her saniye, ona daha önce ne kadar büyük bir haksızlık yaptığımı daha iyi
    anlıyor, içten içe daha da büyük bir şefkat dalgasıyla, sanki bozduğum bir şeyleri tamir ederek,
    kendimi, kendime affettirmeye çalışarak ona daha da fazla yaklaşıyordum.
    aşk, hoşlantı, arkadaşlık, dostluk.. bunlar güzel kavramlar.. içleri dolu dolu..ama bizim ebru ile
    aramızdaki bambaşka bir şey beyler.. hani abes kaçacağını bilmesem, baba kız, abi kardeş ilişkisi
    gibi diyeceğim...
    yani demek istediğim şu, evet, aramızda elbette bir cinsel çekim var, ama benim ona karşı olan
    duygularım, sevgi ya da aşktan ziyade, şefkat... tam olarak bu.
    70-80 yaşına gelmiş, ama hala el ele yürüyen, diz dize oturan tonton nineleri, dedeleri düşünün...
    sizce onların arasında olan şey aşk mı? e herhangi bir cinsel beklenti de kalmamış?
    o zaman?
    işte o zaman, o duygunun adı şefkat beyler.. hani, bizim şu "kırkından sonra azacak olan, am
    peşindeki yeni nesil"imizin asla ama asla tadamayacağını düşündüğüm duygu.
    çünkü bizim neslimiz, 60 ın bile hala botoks yaptıran kadınlar ve 70 ine gelmesine rağmen kızı,
    torunu yaşında genç kızlara göz koyan maymun iştahlı, teneşir paklayasıca adamlardan ibaret
    olacak..
    izdivaç programları da cabası..
    ve işte biz, daha doğrusu ben, ebruya karşı, ancak yaşlı bir amcacağızın, tonton bir nineye
    besleyeceği türden bir sevgi besliyordum.
    ebruyu seviyorum beyler..
    ···
  19. 544.
    +1
    ve inanın bu konuda mine ile olan imtihanımdan çok daha samimi ve kararlı olduğumu
    düşünüyorum..
    çünkü, mine, benim kendimle savaşımın ortasında yeşermeye çalışan, ama en nihayetinde
    çamurlu postalların altında ezilmekle son bulan, küçük..hoş bir çiçekti... sarı, beyaz bir
    papatyaydı..yaşayamadı..yaşatamadım...
    oysa şimdi, savaş çoktan bitti..
    ülke çoktan bölündü...
    bir yarısı, gece pompalayamadığı fıstığa üzülürken,
    bir yarısı sevdiğinin eleriyle, omzuyla, saçının dalgasındaki ahenk ile huzur buluyor..
    savaş çoktan bitti...
    herkes ne istediğini biliyor..
    ve işte,
    ben de bu yüzden, bu sefer çok eminim...
    gecenin son partını girip ben de kaçayım arkadaşlar,
    http://fizy.com/tr#s/1ai7bv
    günler geçer, ebruyla ben, hala tam olarak adını dillendiremesek de (çünkü kimse diğerine aşkım,
    sevgilim demiyor), güzel bir şeyler yaşamaya devam ederken, geç kalmışlığımızın hıncını
    alırcasına, diğer yeni çiftlerden biraz daha samimi ve romantik bir hızlandırılmış flört evresinden
    geçmekteyiz.
    finaller,
    dolayısıyla da okulun sonu yaklaşıyor..
    biraz genel duruma göz atalım,
    derslerim ilk döneme göre daha kötü..bir ara kafayı tamamen yemiş olmamdan kaynaklanıyor
    olsa gerek *
    yurtta ortam yine sıcak... bir ara orada bile yalnızlaştım gibi hissetmiştim..demek ki yine benim
    sorunumdan kaynaklı bir durumdu..
    tolgayla aramız harika..elbette bazı kişilerin yerini doldurmuyor..dolduramazda..ama ben onun
    gidenlerin yerini doldurmasından ziyade, kendine yeni bir yer açması istiyordum, başardı da.
    acılar ve mutluluklarla iyice birbirimize yaklaşmış ve nihayetinde, sene başlarında okan ile olduğu
    gibi, ayrılmaz bir ikili haline gelmiştik..ah bir de aynı sınıfta olaydık..
    ···
  20. 545.
    +2
    ayşen ve ozan, artık biraz durulmakla beraber, hala fazlasıyla ateşli ve toz pembe olan aşklarını
    yaşamaya devam ediyorlar.. artık onlar yokmuş gibi davranıyorum.. beni etkileyemiyorlar.. zaten
    yapacaklarını yaptılar.. sağolsunlar... beter olsunlar..
    nilay, beni öldürmek istiyor olabilir.. hele ki ebruyla hallerimizden sonra..
    serhatla (ve adamları) takılıyorlar.. belli ki herkes kendi çapında ince hesaplar ve stratejiler
    peşinde beyler *
    onca sıçıp sıvamama, onca şey yaşamam rağmen, en az hesaplayan ve en az çıkarcı olan benim
    sanırım, herkes bir alem..
    cerenin kötücül bakışlarına maruz kalıyorum.. beni görünce yolunu değiştiren hatun, şimdi ne
    zaman yolunu bulsa dik dik bakmakla meşgul bana..ama pek iyi duygularla değil
    eminim.. muhtemelen ebruyla da sürtüştüğümü düşünüyordur..yok bebeğim..o konuda sen 1
    ayşen 2..daha sizden hızlısına rastlamadım..
    ayşen (two) demişken.. elbette tahmin edeceğiniz gibi bir daha ne selam ne sabah... o günden
    sonra görmedim de zaten..hep aynı tak bu kızlar.. önce çağır evine, resmen eve at, sonra da
    konuşcak yüzüm yok ayağına yan yana bile gelmemeye çalış...
    performansımı mı beğenmiyorlar lan yoksa? *
    sınıfın bana genel bakışı, biraz daha yumuşamış gibi.. ebrunun muhabbeti olan kızlarla ben de
    konuşuyorum, selamlaşıyorum.. ebru da aslında benim dişi versiyonum gibiydi sınıfta, ben
    başkalarının, o da benim yüzümden zamanında kimseyle adam gibi tanışamamış ve
    yalnızlaşmıştık işte..
    ···